SlideShare a Scribd company logo
1 of 8
Human Immunodeficiency Virus (HIV) İnfeksiyonu

                                           Dr. Emine Alp

      Kazanılmış immün yetmezlik sendromu (AIDS) ilk kez 1981 yılında Amerika’da,

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından bildirilmiştir. Hastalık bildirilen 31

kişinin beşi Pneumocystis carinii pnömonisi tanısı almış homoseksüel erkekti. Daha sonra

bildirilen 21 olgunun da, öncesinde herhangi bir sağlık problemi olmayan, homoseksüel

erkekler olması, hastalığın toplumun değer yargılarına aykırı yaşayan kişilere verilen ilahi bir

ceza olarak tanımlanmasına neden oldu. Ancak ardından damariçi ilaç kullanan kadın ve

erkeklerde ve kan transfüzyonu yapılan hemofilik hastalarda da görülmesi üzerine, virüsün

kan ve cinsel yolla bulaştığı anlaşıldı. Günümüzde de hastalık etkeninin cinsel tercih

gözetmeksizin her türlü cinsel temas sonrası ve kan/kan ürünü teması sonrası geçebildiği

bilinmektedir.

      Epidemiyoloji

      Günümüzde hala HIV/AIDS hastalarının sayısında ve AIDS’e bağlı ölüm oranlarında

artış devam etmekte ve pandemi yaşanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün Aralık 2008 yılı

verilerine göre dünyada toplam 33.4 milyon kişi HIV/AIDS tanısı ile izlenmektedir. Bu

olguların 31.3 milyonu erişkin ve 2.1 milyonu <15 yaştır. Dünyada HIV/AIDS tanısı ile 15.7

milyon kadın yaşamaktadır. Kadın olguların çocuklarına bulaştırma olasılıkları olması

nedeniyle ayrıca önemi vardır. Ülkemizde ise 1985’den 2009 yılına kadar toplam 3671 olgu

bildirilmiştir ve bunların 731’i AIDS olgusudur. Türkiye’de olguların en sık görüldüğü yaş

aralığı 20-59 yaştır.

      Etken

      HIV lentivirüs alt grubunun üyesi bir retrovirüstür. RNA virüsüdür. İki farklı HIV türü

tespit edilmiştir (HIV-1 ve HIV-2). HIV-1 ile HIV-2 arasındaki protein farklılığı %40’tır.

Elektron mikroskopisi incelemesinde HIV-1 ve HIV-2 birbirinden ayırtedilemez. Ayırım
içerdikleri proteinlerin moleküler ağırlıkları ve aksesuvar genlerindeki farklılıklara göre

yapılır. HIV-1 virüsü ile infeksiyon daha sık izlenir. HIV-2 virüsü, HIV-1’e göre daha sık

asemptomatik infeksiyona neden olur, kanda virüs yükü daha düşüktür ve bulaş riski daha

düşüktür. Klinik açıdan iki virüs arasında fark yoktur.

      İmmünopatogenez

      AIDS ağır bir immün yetmezlikle karakterize, kişilerde fırsatçı enfeksiyonlar,

neoplazmlar ve diğer hayatı tehdit eden patolojilere neden olarak, tedavi edilmezse, kısa

sürede ölümle sonuçlanan bir sendromdur. Virionlar hücresel reseptörlere bağlanıp plazma

membranı ile direkt füzyon sonrası hücreye girerler. HIV-1 bu bağlantıyı yüzey glikoproteini

olan gp120, T lenfosit, makrofaj serisi hücrelerinde (makrofaj, mikroglial hücreler, dendritik

hücreler v.b.) ve diğer hedef hücrelerde bulunan CD4 reseptörü aracılığı ile gerçekleşir.

Günümüzde virüs konak hücre birleşmesinde, gp120-CD4 birleşmesinden başka, kemokin

reseptörlerinin (CCR5 ve CXVR4) de rol oynadığı gösterilmiştir. HIV’in başlıca infekte ettiği

hücreler CD4 T lenfositler, monosit/makrofajlar, santral sinir sistemindeki mikroglial hücreler

ve dendritik hücrelerdir. Daha az oranda olmakla birlikte, derideki Langerhans hücreleri,

megakaryositler, astrosit ve oligodendrositler, endotelyal hücreler, kolorektal hücreler,

servikal hücreler, retinal hücreler ve pulmoner makrofajlar da infekte olabilir. HIV

infeksiyonu sırasında konakta belirgin humoral ve hücresel immün yanıt meydana gelir.

Vireminin kontrol altına alınmasında hücresel immün yanıt, humoral immün yanıttan daha

önemlidir.

      Bulaş

      Bulaş riski, hücre içindeki veya dışındaki virüsün vücut sıvısındaki konsantrasyonuna,

temas süresine, virüsün hücre tropismine, formuna ve temasta bulunan kişinin HLA yapısına

göre değişir. Genel olarak bulaş riskinin, vücut sıvısındaki virüs konsantrasyonuyla doğru
orantılı olduğu kabul edilmektedir. HIV bulaşı cinsel temas sonucu, kan ve kan ürünleri ile

temas sonrası ya da gebelik sırasında anneden bebeğe vertikal yolla olabilir.

      Tüm dünyada HIV bulaşının >%85’i cinsel temasla olmaktadır. Özellikle gelişmemiş

ülkelerde heteroseksüel yolla bulaş ön plandayken, gelişmiş ülkelerde homoseksüel temas ön

plana çıkar. Korunmasız vajinal cinsel temas sonrası HIV bulaş riskinin her ilişki için 0.0005-

0.002 arasında olduğu öngörülmektedir. Çoklu cinsel eşi olduğu bilinen kişilerle, para

karşılığı seks yapanlarla, cinsel yolla bulaşan hastalık öyküsü olanlarla, genital bölgede ülsere

lezyonu olan kişilerle ve elbette HIV pozitif olduğu bilinen kişi ile korunmasız cinsel temas

bulaş açısından en riskli davranışlardır.

      HIV intravenöz ilaç bağımlılarına ve kan/kan ürünü transfüzyonu alıcılarına bulaşabilir.

İntravenöz ilaç bağımlılarında bulaş riski ilaç kullanım süresine ve iğne paylaşma sıklığına

bağlı olarak artar. Bu kişilerde tek kullanımlık, steril iğnelerin kullanımı bulaş riskini ortadan

kaldırır. 1985 yılından beri kan ve kan ürünleri HIV açısından test edilmektedir. Bu amaçla

HIV ELISA testi kullanılmaktadır. Fakat infeksiyon ile antikor yanıtının oluşması arasında

geçen süre yaklaşık 1-2 haftadır (pencere dönemi) ve bu sürede verilen kan örneğinde ELISA

testi sonucu yanlış olarak negatif çıkabilir. Bu nedenle HIV’in kan transfüzyonu ile bulaş riski

1/500 000 ünite kandır. Gelişmiş ülkelerde ELISA testinin yanı sıra p24 antijen testi de

yapılarak pencere periyodu 6 güne kadar indirilebilir. Bu testin kullanıldığı ülkelerde bulaş

riski 1/600 000-800 000 ünite kandır. Ülkemizde kan ve kan ürünü transfüzyonu öncesi HIV

ELISA testi yapılmaktadır. HIV ile infekte kanın transfüzyonu sonucu bulaş riski %90-

100’dür. Tam kan, eritrosit, trombosit, lökosit ve plazma transfüzyonu ile HIV bulaşır. Buna

karşılık hipeimmün gama globulin, hepatit B, immün globulin, plazma derivesi hepatit B aşısı

ve Rh0 immün globulinle bulaş olmaz. Sağlık personeline HIV ile infekte kişinin iğnesinin

batması sonucu HIV bulaş riski ortalama %0.3’tür.
Anneden bebeğe HIV geçişi %90 olguda perinatal dönemde olur. Perinatal dönemde

bulaşı özellikle son trimesterde olduğu kabul edilmektedir. HIV bulaşı annenin kan, servikal

sekresyon veya amnion sıvısına maruziyet nedeniyle en sık (%50-70) doğum sırasında

olmaktadır. Doğum sonrası emzirme ile bulaş olabilmektedir. Emziren annelerde

emzirmeyenlere kıyasla bulaşta %10-14’lük bir artış olmaktadır. Tedavi edilmeyen annelerin

bebeklerine virüsü bulaştırma riski yaklaşık %25’tir. Gelişmiş ülkelerde anne sütü

verilmemesi kolaylıkla önerilebilir. Fakat ekonomisi zayıf, gelişmemiş ülkelerde dünyaya

gelen çocuklar için tek beslenme kaynağı olan emzirmenin engellenmesinin olumlu ve

olumsuz yönleri düşünülerek karar verilmesi daha uygun olacaktır.

      Klinik Seyir

      HIV infeksiyonunun klinik seyri değişkendir. Tedavi almamış hastaların %60-70’inde

virüsün alımıyla AIDS gelişimi arasındaki süre 10-11 yıldır. Hastaların %10-20’sinde hızlı

ilerleme olur ve 5 yıldan kısa süre içinde AIDS gelişir. Bu hastalarda primer HIV infeksiyonu

sırasında plazma virüs yükü sıklıkla 1 miyon kopya/ml üzerindedir ve CD4 sayısı hızla düşme

eğilimindedir. Bir diğer uçta da yavaş ilerleyen grup vardır. HIV ile infekte hastaların %5-

15’ini oluştur ve bu hastalarda AIDS 15 yıldan sonra gelişir. Bu grupta CD4 T hücre sayısı

genellikle 500/mm3’ün üzerinde ve plazma virüs yükü de 10 000 kopya/ml’nin altındadır. Bu

yavaş ilerleyen grubun bir alt grubunda da uzun süredir ilerlemeyenler bulunur. HIV ile

infekte kişilerin yaklaşık %1’ini oluşturur. Bu hastalarda 8-10 yıllık izlemde hastalığın

ilerlediğine dair bulgu izlenmez.

      Tedavi edilmemiş HIV-1 infeksiyonunun klinik seyri üç fazda gerçekleşir.

      Primer HIV-1 İnfeksiyonu

      Geçici bir durum olan primer HIV infeksiyonu infekte olguların %40-90’ında görülür.

Hastalarda yüksek plasma viremisi (1 000 000 kopya/mL), CD4 T hücre sayısında azalma ve

CD8 T hücre sayısında artma görülür. Klinik sendromun düzelmesi sırasında plazma
viremisinde de belirgin düşme olur. Virüs yükünde düşme HIV’e spesifik CD8 T hücre

yanıtından kaynaklanır.

      Primer HIV infeksiyonu semptom ve bulguları virüsle temastan 2-4 hafta sonra ortaya

çıkar. Klinik tablo süresi birkaç günden 10 haftaya kadar devam edebilir, fakat genel olarak

14 günden kısa sürer. Bu sendrom infeksiyöz mononükleozisi ve diğer akut ateşli hastalıkları

taklit edebildiğinden bu dönemde HIV infeksiyonunun tanısının konması oldukça güçtür.

Ayrıca bu dönemde HIV’e karşı antikor yanıtı henüz oluşmamış olabileceğinden ELISA ve

Western blot analiz sonuçları negatif çıkabilir. Bu nedenle erken tanıda temas öyküsü, p24

antijeni ELISA testi veya 50 000kopya/ml plazma virüs yükü varlığı önemlidir.

      Hastalarda ateş, yaygın lenfadenopati, farenjit, genellikle yüzde ve gövdede

makülopapüler döküntü (şekil 1), ağızda, özefagusta ve genital organlarda mukokutanöz

ülserasyonlar, miyalji, artralji, ishal, başağrısı (çoğunlukla retroorbital), bulantı, kusma ve

ağızda pamukçuk görülür. Akut HIV infeksiyonunda nörolojik bozukluklar gelişebilir. Fizik

muayenede hepatosplenomegali (%14) ve lenfadenomegali (%74) saptanabilir. İki yada daha

fazla ekstrainguinal bölgede en az 3-6 ay süreyle devam eden ve başka bir nedenle

açıklanamayan lenfadenopatilere “persistan jeneralize lenfadenopati” adı verilir. En sık

posterior ve anterior, servikal, submandibuler, oksipital, aksiler lenf nodları tutulur. Lenf

nodları simetrik, mobil ve lastik kıvamındadır. Ağrı ve hassasiyet nadiren görülür. Bu evrenin

ayırıcı tanısında viral hepatit, toksoplazmozis, rubella, enfeksiyöz mononükleoz, dissemine

gonokokal infeksiyon, sekonder sifiliz, Herpes simplex virüs enfeksiyonu, Lyme hastalığı,

ilaç reaksiyonları ve kollajen doku hastalıkları düşünülmelidir.

      Anti-HIV antikoru, olguların %95’inde bulaştan yaklaşık 6-12 hafta içinde gelişir.

      Kronik Asemptomatik Dönem

      Primer HIV infeksiyonundan sonra hastalar ortalama 8-10 yıllık bir klinik sessiz

döneme girer. Bu dönemde plazma virüs yükü ve CD4 T hücre sayısı stabil bir süreç izler
fakat gerçekte virüs replikasyonu foliküler dendritik hücrelerde ve lenfoid dokuda hızla

devam etmektedir.

      Semptomatik ve AIDS Dönemi

      Erken semptomatik dönemde ateş, nedeni belirlenemeyen kilo kaybı, tekrarlayan ishal

atakları, baş ağrısı gibi konstitüsyonel semptomlar görülür. Seboreik dermatit (şekil 2),

tekrarlayan vulvovajinal kandidiyazis, oral kandidiyazis, Herpes zoster, Herpes simplex

infeksiyonları, oral lökoplaki, sinüzit, bronşit, pnömoni gibi fırsatçı enfeksiyonlar

saptanabilir. Bunun yanı sıra idiopatik trombositopenik purpura, kaposi sarkomu (şekil 3),

pulmoner tüberkuloz görülebilir.Hastalık ilerledikçe ve CD4 sayısı <200/mm3 iken fırsatçı

infeksiyonların (Pneumocystis carini pnömonisi, Toxoplasma gondii ensefaliti, özofagiyal

kandidiazis, v.b.) ve neoplazmların (kaposi sarkomu, lenfoma, v.b) görülme riski artar. AIDS

dönemi (CD4 sayısı <50 mm3) hastalığın son dönemini yansıtır ve tedavi uygulanmazsa 2-3

yıl içinde ölüm gerçekleşir. Hastaların ileri derecede immünsüprese olması nedeniyle

dissemine mikobakteriyel infeksiyonlar, CMV retinit, dissemine mantar infeksiyonları,

progresif multifokal lökoensefalopati ve servikal displazi ve maligniteler daha sıktır.

Nörolojik tutulum bu dönemde daha belirgindir. Hastaların çoğunda kalori alımındaki azalma,

katabolizmadaki hızlanma ve malabsorbsiyon nedeniyle erime görülür (şekil 4).

      Tedavi

      Tedavi antiretroviral ve fırsatçı infeksiyonların tedavisi olmak üzere iki grupta incelenir.

Antiretroviral tedaviye bağışıklık sisteminde geri dönüşü olmayan hasar meydana gelmeden

önce başlamak gerekir. Ancak tedavinin uzun dönemde pek çok yan etkilerinin olması ve

ilaçlara zamanla direnç gelişebilmesi nedeniyle tedavi başlama kararı uzman görüşü olmalıdır.

Bugün için kabul edilen antiretroviral tedavi başlama kriterleri tablo 1’de verildi. Son yıllarda

eğer hastanın uyumu iyi ve düzenli ilaç kullanabilecek ve kontrollere gelebilecek ise, hasta

hangi safhada olursa olsun ilaç başlama eğilimi vardır. Tedavide antiretroviral ilaçlar ömür
boyu devam kullanılır. Bu nedenle öncelikle hastanın tedavi almada istekli olması ve

 sosyoekonomik ve sosyokültürel koşullarının ilaçları alabilmesine uygun olması gerekir.

 Tedaviye uyumsuz olabilecek hastalara hemen ilaç başlanmamalıdır. Hastanı ilaç kullanmaya

 hazır olması beklenir. Tedaviye uyumsuzluk dirençli suşların gelişimine ve toplumda

 yayılmasına neden olur.

       Temas Sonrası Profilaksi

       İnfekte kişiyle enjektör paylaşma, korunmasız cinsel ilişki, iğne batması gibi riskli

 durumlarda antiretroviral profilaksi başlanır. Kombine antiretroviral ilaçlar 4 hafta süre ile

 verilir. İnfekte anneden bebeğe geçiş riskini azaltmak için doğum öncesinde (14-34. hafta) ve

 doğum eylemi sırasında anneye, doğan bebeğe de altı hafta süreyle antiretroviral ilaç verilir.




       Tablo 1. Antiretroviral tedavi başlama önerileri



Klinik Kategori         CD4 T hücre              HIV RNA              Öneri
                        sayısı

Semptomatik             Her değer                Her düzey            Tedavi

Asemptomatik            < 200/mm3                Her düzey            Tedavi


Asemptomatik            200-350 /mm3             Her düzey            Tedavi önerilir


Asemptomatik            350-500 /mm3             >100.000/ml          Tedavi önerilir


Asemptomatik            > 500 /mm3               <100.000/ml          Tedavi önerilir
Kaynaklar

1.     Guidelines for the use of antiretroviral agents in HIV-1 infected adults and adolescents. 2009.

       http://aidsinfo.nih.gov.

2.     Rio CD, Curan J. Epidemiology and prevention of acquired immunodeficiency syndrome and

       human immunodeficiency virus infection. In: Mandell GL, Bennett JE, Raphael Dolin (eds).

       Principles and Practice of Infectious Diseases. 7th ed. Churchill Livingstone, Philadelphia

       2010;1635-1661.

3.     Sterling TR, Chaisson RE. General clinical manifestations of human immunodeficiency virus

       infection (including acute retroviral syndrome and oral, cutaneous, renal, ocular, metabolic, and

       cardiac diseases). In: Mandell GL, Bennett JE, Raphael Dolin (eds). Principles and Practice of

       Infectious Diseases. 7th ed. Churchill Livingstone, Philadelphia 2010;1705-1725.

4.     Ünal S. Human immünodeficiency virus (HIV) hastalığı AIDS ve ilgili hastalıklar. In: Erol Ç

       (eds). İç Hastalıkları. 1. baskı. MN Medikal &Nobel Tıp Kitabevi. Ankara 2008;3391-3431.

5.     Ünal S, Özkaya G. Edinsel immün yetmezlik sendromu. In: Topçu AW, Söyletir G, Doganay M

       (eds). Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyolojisi. 3. baskı. Nobel Kitabevleri. İstanbul

       2008;683-726.

More Related Content

What's hot

Kronik enflamatuar barsak hastalıkları(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kronik enflamatuar barsak hastalıkları(fazlası için www.tipfakultesi.org)Kronik enflamatuar barsak hastalıkları(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kronik enflamatuar barsak hastalıkları(fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
 
Yiyecek ve su hast(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yiyecek ve su hast(fazlası için www.tipfakultesi.org)Yiyecek ve su hast(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yiyecek ve su hast(fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
 
Septik şok(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Septik şok(fazlası için www.tipfakultesi.org)Septik şok(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Septik şok(fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
 
Immum yet(daha fazlası için www.tipfakultesi.org)
Immum yet(daha fazlası için www.tipfakultesi.org)Immum yet(daha fazlası için www.tipfakultesi.org)
Immum yet(daha fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
 
Hepatit Korunma Ve Tedavi
Hepatit Korunma Ve TedaviHepatit Korunma Ve Tedavi
Hepatit Korunma Ve Tedavi
missdj
 
Türkiye’de görülen artropot kaynaklı viral enfeksiyonlar (fazlası için www.ti...
Türkiye’de görülen artropot kaynaklı viral enfeksiyonlar (fazlası için www.ti...Türkiye’de görülen artropot kaynaklı viral enfeksiyonlar (fazlası için www.ti...
Türkiye’de görülen artropot kaynaklı viral enfeksiyonlar (fazlası için www.ti...
www.tipfakultesi. org
 
Hepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel BilgiHepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel Bilgi
missdj
 
İmmün yetmezlikler
İmmün yetmezliklerİmmün yetmezlikler
İmmün yetmezlikler
k_eda
 
Hangi hastada immün yetmezlik düşünmeliyiz(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hangi hastada immün yetmezlik düşünmeliyiz(fazlası için www.tipfakultesi.org)Hangi hastada immün yetmezlik düşünmeliyiz(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hangi hastada immün yetmezlik düşünmeliyiz(fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
 
62.VEREM HAFTASI
62.VEREM HAFTASI62.VEREM HAFTASI
62.VEREM HAFTASI
burhankutuk
 
Immünolojik yetmezlik sendromlari (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Immünolojik yetmezlik sendromlari (fazlası için www.tipfakultesi.org )Immünolojik yetmezlik sendromlari (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Immünolojik yetmezlik sendromlari (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
 

What's hot (20)

H1N1 EĞİTİM Semineri
H1N1 EĞİTİM SemineriH1N1 EĞİTİM Semineri
H1N1 EĞİTİM Semineri
 
Kronik enflamatuar barsak hastalıkları(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kronik enflamatuar barsak hastalıkları(fazlası için www.tipfakultesi.org)Kronik enflamatuar barsak hastalıkları(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kronik enflamatuar barsak hastalıkları(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Kkka
KkkaKkka
Kkka
 
Yiyecek ve su hast(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yiyecek ve su hast(fazlası için www.tipfakultesi.org)Yiyecek ve su hast(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yiyecek ve su hast(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Domuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son Durum
Domuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son DurumDomuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son Durum
Domuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son Durum
 
Septik şok(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Septik şok(fazlası için www.tipfakultesi.org)Septik şok(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Septik şok(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Immum yet(daha fazlası için www.tipfakultesi.org)
Immum yet(daha fazlası için www.tipfakultesi.org)Immum yet(daha fazlası için www.tipfakultesi.org)
Immum yet(daha fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020
Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020
Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020
 
Gıda virüsleri ve tespit yöntemleri
Gıda virüsleri ve tespit yöntemleriGıda virüsleri ve tespit yöntemleri
Gıda virüsleri ve tespit yöntemleri
 
Hepatit Korunma Ve Tedavi
Hepatit Korunma Ve TedaviHepatit Korunma Ve Tedavi
Hepatit Korunma Ve Tedavi
 
Türkiye’de görülen artropot kaynaklı viral enfeksiyonlar (fazlası için www.ti...
Türkiye’de görülen artropot kaynaklı viral enfeksiyonlar (fazlası için www.ti...Türkiye’de görülen artropot kaynaklı viral enfeksiyonlar (fazlası için www.ti...
Türkiye’de görülen artropot kaynaklı viral enfeksiyonlar (fazlası için www.ti...
 
Hepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel BilgiHepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel Bilgi
 
KUŞ GRİBİ
KUŞ GRİBİKUŞ GRİBİ
KUŞ GRİBİ
 
Yetişkinlerde tüberkülozun akut formları
Yetişkinlerde tüberkülozun akut formlarıYetişkinlerde tüberkülozun akut formları
Yetişkinlerde tüberkülozun akut formları
 
Immun yetmezlik
Immun yetmezlikImmun yetmezlik
Immun yetmezlik
 
İmmün yetmezlikler
İmmün yetmezliklerİmmün yetmezlikler
İmmün yetmezlikler
 
Hangi hastada immün yetmezlik düşünmeliyiz(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hangi hastada immün yetmezlik düşünmeliyiz(fazlası için www.tipfakultesi.org)Hangi hastada immün yetmezlik düşünmeliyiz(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hangi hastada immün yetmezlik düşünmeliyiz(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
62.VEREM HAFTASI
62.VEREM HAFTASI62.VEREM HAFTASI
62.VEREM HAFTASI
 
Hepatit broşür
Hepatit broşürHepatit broşür
Hepatit broşür
 
Immünolojik yetmezlik sendromlari (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Immünolojik yetmezlik sendromlari (fazlası için www.tipfakultesi.org )Immünolojik yetmezlik sendromlari (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Immünolojik yetmezlik sendromlari (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 

Similar to Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )

Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
 
çOcukluk çaği tbc(fazlası için www.tipfakultesi.org)
çOcukluk çaği tbc(fazlası için www.tipfakultesi.org)çOcukluk çaği tbc(fazlası için www.tipfakultesi.org)
çOcukluk çaği tbc(fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
 
Virüs soru (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Virüs soru (fazlası için www.tipfakultesi.org)Virüs soru (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Virüs soru (fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
 
çOcuklarda farklı klinik tablolarla enfeksiyöz mononükleoz(fazlası için www.t...
çOcuklarda farklı klinik tablolarla enfeksiyöz mononükleoz(fazlası için www.t...çOcuklarda farklı klinik tablolarla enfeksiyöz mononükleoz(fazlası için www.t...
çOcuklarda farklı klinik tablolarla enfeksiyöz mononükleoz(fazlası için www.t...
www.tipfakultesi. org
 
Kag kizamik ve_salgin
Kag kizamik ve_salginKag kizamik ve_salgin
Kag kizamik ve_salgin
kimimben86
 
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
 
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
 
Immun yetmezlik
Immun yetmezlikImmun yetmezlik
Immun yetmezlik
edoktor
 
Yeni doğan sepsisinde tanı ve tedavideki zorluklar(fazlası için www.tipfakult...
Yeni doğan sepsisinde tanı ve tedavideki zorluklar(fazlası için www.tipfakult...Yeni doğan sepsisinde tanı ve tedavideki zorluklar(fazlası için www.tipfakult...
Yeni doğan sepsisinde tanı ve tedavideki zorluklar(fazlası için www.tipfakult...
www.tipfakultesi. org
 

Similar to Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org ) (20)

Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
İntrauterin enfeksiyonlar
İntrauterin enfeksiyonlarİntrauterin enfeksiyonlar
İntrauterin enfeksiyonlar
 
"Tüberküloz"
"Tüberküloz""Tüberküloz"
"Tüberküloz"
 
çOcukluk çaği tbc(fazlası için www.tipfakultesi.org)
çOcukluk çaği tbc(fazlası için www.tipfakultesi.org)çOcukluk çaği tbc(fazlası için www.tipfakultesi.org)
çOcukluk çaği tbc(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Biological Risk Factors (Istanbul Public Helth Directorate) (Turkish)
Biological Risk Factors (Istanbul Public Helth Directorate) (Turkish)Biological Risk Factors (Istanbul Public Helth Directorate) (Turkish)
Biological Risk Factors (Istanbul Public Helth Directorate) (Turkish)
 
Tobb covid 19 bilgilendirme webinar 25.04.2020
Tobb covid 19 bilgilendirme webinar 25.04.2020Tobb covid 19 bilgilendirme webinar 25.04.2020
Tobb covid 19 bilgilendirme webinar 25.04.2020
 
Virüs soru (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Virüs soru (fazlası için www.tipfakultesi.org)Virüs soru (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Virüs soru (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Afp surveyansı sunumu güncel by dr e eksen
Afp surveyansı sunumu güncel by dr e eksenAfp surveyansı sunumu güncel by dr e eksen
Afp surveyansı sunumu güncel by dr e eksen
 
Ai̇ds
Ai̇dsAi̇ds
Ai̇ds
 
çOcuklarda farklı klinik tablolarla enfeksiyöz mononükleoz(fazlası için www.t...
çOcuklarda farklı klinik tablolarla enfeksiyöz mononükleoz(fazlası için www.t...çOcuklarda farklı klinik tablolarla enfeksiyöz mononükleoz(fazlası için www.t...
çOcuklarda farklı klinik tablolarla enfeksiyöz mononükleoz(fazlası için www.t...
 
HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)
HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)
HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)
 
Kag kizamik ve_salgin
Kag kizamik ve_salginKag kizamik ve_salgin
Kag kizamik ve_salgin
 
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Immun yetmezlik
Immun yetmezlikImmun yetmezlik
Immun yetmezlik
 
Losemili Cocuklar Haftasi
Losemili Cocuklar HaftasiLosemili Cocuklar Haftasi
Losemili Cocuklar Haftasi
 
İntrauterin Enfeksiyonlara Genel Yaklaşım
İntrauterin Enfeksiyonlara Genel Yaklaşımİntrauterin Enfeksiyonlara Genel Yaklaşım
İntrauterin Enfeksiyonlara Genel Yaklaşım
 
Yeni doğan sepsisinde tanı ve tedavideki zorluklar(fazlası için www.tipfakult...
Yeni doğan sepsisinde tanı ve tedavideki zorluklar(fazlası için www.tipfakult...Yeni doğan sepsisinde tanı ve tedavideki zorluklar(fazlası için www.tipfakult...
Yeni doğan sepsisinde tanı ve tedavideki zorluklar(fazlası için www.tipfakult...
 
Pelvik inflamatuar hastalik ve over absesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Pelvik inflamatuar hastalik ve over absesi  (fazlası için www.tipfakultesi.org )Pelvik inflamatuar hastalik ve over absesi  (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Pelvik inflamatuar hastalik ve over absesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
HPV Asilari Guncel Durum Nisan 2014
HPV Asilari Guncel Durum Nisan 2014HPV Asilari Guncel Durum Nisan 2014
HPV Asilari Guncel Durum Nisan 2014
 

More from www.tipfakultesi. org

More from www.tipfakultesi. org (20)

Oksijen tedavisi
 Oksijen tedavisi Oksijen tedavisi
Oksijen tedavisi
 
Noninvaziv mekanik ventilasyon
Noninvaziv mekanik ventilasyonNoninvaziv mekanik ventilasyon
Noninvaziv mekanik ventilasyon
 
astım
astım astım
astım
 
Mekanik ventilasyon
Mekanik ventilasyonMekanik ventilasyon
Mekanik ventilasyon
 
Konsültasyon
KonsültasyonKonsültasyon
Konsültasyon
 
Koah
KoahKoah
Koah
 
Dr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflamaDr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflama
 
Diyabetes mellitus
Diyabetes mellitusDiyabetes mellitus
Diyabetes mellitus
 
Bronşektazi
BronşektaziBronşektazi
Bronşektazi
 
Bbh'da pnömoni
Bbh'da pnömoniBbh'da pnömoni
Bbh'da pnömoni
 
Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama
 
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisiAstım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
 
Astim tedavileri
Astim tedavileriAstim tedavileri
Astim tedavileri
 
Astim tani ve tedavi rehberi
Astim tani ve tedavi rehberiAstim tani ve tedavi rehberi
Astim tani ve tedavi rehberi
 
Astım ilaçları
Astım ilaçlarıAstım ilaçları
Astım ilaçları
 
Ape
ApeApe
Ape
 
bronkoskopi ünitesi yönetimi
bronkoskopi ünitesi yönetimi bronkoskopi ünitesi yönetimi
bronkoskopi ünitesi yönetimi
 
Akciğer kanseri
Akciğer kanseriAkciğer kanseri
Akciğer kanseri
 
Akut ve subakut öksürük
Akut ve subakut öksürükAkut ve subakut öksürük
Akut ve subakut öksürük
 
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisibronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
 

Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )

  • 1. Human Immunodeficiency Virus (HIV) İnfeksiyonu Dr. Emine Alp Kazanılmış immün yetmezlik sendromu (AIDS) ilk kez 1981 yılında Amerika’da, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından bildirilmiştir. Hastalık bildirilen 31 kişinin beşi Pneumocystis carinii pnömonisi tanısı almış homoseksüel erkekti. Daha sonra bildirilen 21 olgunun da, öncesinde herhangi bir sağlık problemi olmayan, homoseksüel erkekler olması, hastalığın toplumun değer yargılarına aykırı yaşayan kişilere verilen ilahi bir ceza olarak tanımlanmasına neden oldu. Ancak ardından damariçi ilaç kullanan kadın ve erkeklerde ve kan transfüzyonu yapılan hemofilik hastalarda da görülmesi üzerine, virüsün kan ve cinsel yolla bulaştığı anlaşıldı. Günümüzde de hastalık etkeninin cinsel tercih gözetmeksizin her türlü cinsel temas sonrası ve kan/kan ürünü teması sonrası geçebildiği bilinmektedir. Epidemiyoloji Günümüzde hala HIV/AIDS hastalarının sayısında ve AIDS’e bağlı ölüm oranlarında artış devam etmekte ve pandemi yaşanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün Aralık 2008 yılı verilerine göre dünyada toplam 33.4 milyon kişi HIV/AIDS tanısı ile izlenmektedir. Bu olguların 31.3 milyonu erişkin ve 2.1 milyonu <15 yaştır. Dünyada HIV/AIDS tanısı ile 15.7 milyon kadın yaşamaktadır. Kadın olguların çocuklarına bulaştırma olasılıkları olması nedeniyle ayrıca önemi vardır. Ülkemizde ise 1985’den 2009 yılına kadar toplam 3671 olgu bildirilmiştir ve bunların 731’i AIDS olgusudur. Türkiye’de olguların en sık görüldüğü yaş aralığı 20-59 yaştır. Etken HIV lentivirüs alt grubunun üyesi bir retrovirüstür. RNA virüsüdür. İki farklı HIV türü tespit edilmiştir (HIV-1 ve HIV-2). HIV-1 ile HIV-2 arasındaki protein farklılığı %40’tır. Elektron mikroskopisi incelemesinde HIV-1 ve HIV-2 birbirinden ayırtedilemez. Ayırım
  • 2. içerdikleri proteinlerin moleküler ağırlıkları ve aksesuvar genlerindeki farklılıklara göre yapılır. HIV-1 virüsü ile infeksiyon daha sık izlenir. HIV-2 virüsü, HIV-1’e göre daha sık asemptomatik infeksiyona neden olur, kanda virüs yükü daha düşüktür ve bulaş riski daha düşüktür. Klinik açıdan iki virüs arasında fark yoktur. İmmünopatogenez AIDS ağır bir immün yetmezlikle karakterize, kişilerde fırsatçı enfeksiyonlar, neoplazmlar ve diğer hayatı tehdit eden patolojilere neden olarak, tedavi edilmezse, kısa sürede ölümle sonuçlanan bir sendromdur. Virionlar hücresel reseptörlere bağlanıp plazma membranı ile direkt füzyon sonrası hücreye girerler. HIV-1 bu bağlantıyı yüzey glikoproteini olan gp120, T lenfosit, makrofaj serisi hücrelerinde (makrofaj, mikroglial hücreler, dendritik hücreler v.b.) ve diğer hedef hücrelerde bulunan CD4 reseptörü aracılığı ile gerçekleşir. Günümüzde virüs konak hücre birleşmesinde, gp120-CD4 birleşmesinden başka, kemokin reseptörlerinin (CCR5 ve CXVR4) de rol oynadığı gösterilmiştir. HIV’in başlıca infekte ettiği hücreler CD4 T lenfositler, monosit/makrofajlar, santral sinir sistemindeki mikroglial hücreler ve dendritik hücrelerdir. Daha az oranda olmakla birlikte, derideki Langerhans hücreleri, megakaryositler, astrosit ve oligodendrositler, endotelyal hücreler, kolorektal hücreler, servikal hücreler, retinal hücreler ve pulmoner makrofajlar da infekte olabilir. HIV infeksiyonu sırasında konakta belirgin humoral ve hücresel immün yanıt meydana gelir. Vireminin kontrol altına alınmasında hücresel immün yanıt, humoral immün yanıttan daha önemlidir. Bulaş Bulaş riski, hücre içindeki veya dışındaki virüsün vücut sıvısındaki konsantrasyonuna, temas süresine, virüsün hücre tropismine, formuna ve temasta bulunan kişinin HLA yapısına göre değişir. Genel olarak bulaş riskinin, vücut sıvısındaki virüs konsantrasyonuyla doğru
  • 3. orantılı olduğu kabul edilmektedir. HIV bulaşı cinsel temas sonucu, kan ve kan ürünleri ile temas sonrası ya da gebelik sırasında anneden bebeğe vertikal yolla olabilir. Tüm dünyada HIV bulaşının >%85’i cinsel temasla olmaktadır. Özellikle gelişmemiş ülkelerde heteroseksüel yolla bulaş ön plandayken, gelişmiş ülkelerde homoseksüel temas ön plana çıkar. Korunmasız vajinal cinsel temas sonrası HIV bulaş riskinin her ilişki için 0.0005- 0.002 arasında olduğu öngörülmektedir. Çoklu cinsel eşi olduğu bilinen kişilerle, para karşılığı seks yapanlarla, cinsel yolla bulaşan hastalık öyküsü olanlarla, genital bölgede ülsere lezyonu olan kişilerle ve elbette HIV pozitif olduğu bilinen kişi ile korunmasız cinsel temas bulaş açısından en riskli davranışlardır. HIV intravenöz ilaç bağımlılarına ve kan/kan ürünü transfüzyonu alıcılarına bulaşabilir. İntravenöz ilaç bağımlılarında bulaş riski ilaç kullanım süresine ve iğne paylaşma sıklığına bağlı olarak artar. Bu kişilerde tek kullanımlık, steril iğnelerin kullanımı bulaş riskini ortadan kaldırır. 1985 yılından beri kan ve kan ürünleri HIV açısından test edilmektedir. Bu amaçla HIV ELISA testi kullanılmaktadır. Fakat infeksiyon ile antikor yanıtının oluşması arasında geçen süre yaklaşık 1-2 haftadır (pencere dönemi) ve bu sürede verilen kan örneğinde ELISA testi sonucu yanlış olarak negatif çıkabilir. Bu nedenle HIV’in kan transfüzyonu ile bulaş riski 1/500 000 ünite kandır. Gelişmiş ülkelerde ELISA testinin yanı sıra p24 antijen testi de yapılarak pencere periyodu 6 güne kadar indirilebilir. Bu testin kullanıldığı ülkelerde bulaş riski 1/600 000-800 000 ünite kandır. Ülkemizde kan ve kan ürünü transfüzyonu öncesi HIV ELISA testi yapılmaktadır. HIV ile infekte kanın transfüzyonu sonucu bulaş riski %90- 100’dür. Tam kan, eritrosit, trombosit, lökosit ve plazma transfüzyonu ile HIV bulaşır. Buna karşılık hipeimmün gama globulin, hepatit B, immün globulin, plazma derivesi hepatit B aşısı ve Rh0 immün globulinle bulaş olmaz. Sağlık personeline HIV ile infekte kişinin iğnesinin batması sonucu HIV bulaş riski ortalama %0.3’tür.
  • 4. Anneden bebeğe HIV geçişi %90 olguda perinatal dönemde olur. Perinatal dönemde bulaşı özellikle son trimesterde olduğu kabul edilmektedir. HIV bulaşı annenin kan, servikal sekresyon veya amnion sıvısına maruziyet nedeniyle en sık (%50-70) doğum sırasında olmaktadır. Doğum sonrası emzirme ile bulaş olabilmektedir. Emziren annelerde emzirmeyenlere kıyasla bulaşta %10-14’lük bir artış olmaktadır. Tedavi edilmeyen annelerin bebeklerine virüsü bulaştırma riski yaklaşık %25’tir. Gelişmiş ülkelerde anne sütü verilmemesi kolaylıkla önerilebilir. Fakat ekonomisi zayıf, gelişmemiş ülkelerde dünyaya gelen çocuklar için tek beslenme kaynağı olan emzirmenin engellenmesinin olumlu ve olumsuz yönleri düşünülerek karar verilmesi daha uygun olacaktır. Klinik Seyir HIV infeksiyonunun klinik seyri değişkendir. Tedavi almamış hastaların %60-70’inde virüsün alımıyla AIDS gelişimi arasındaki süre 10-11 yıldır. Hastaların %10-20’sinde hızlı ilerleme olur ve 5 yıldan kısa süre içinde AIDS gelişir. Bu hastalarda primer HIV infeksiyonu sırasında plazma virüs yükü sıklıkla 1 miyon kopya/ml üzerindedir ve CD4 sayısı hızla düşme eğilimindedir. Bir diğer uçta da yavaş ilerleyen grup vardır. HIV ile infekte hastaların %5- 15’ini oluştur ve bu hastalarda AIDS 15 yıldan sonra gelişir. Bu grupta CD4 T hücre sayısı genellikle 500/mm3’ün üzerinde ve plazma virüs yükü de 10 000 kopya/ml’nin altındadır. Bu yavaş ilerleyen grubun bir alt grubunda da uzun süredir ilerlemeyenler bulunur. HIV ile infekte kişilerin yaklaşık %1’ini oluşturur. Bu hastalarda 8-10 yıllık izlemde hastalığın ilerlediğine dair bulgu izlenmez. Tedavi edilmemiş HIV-1 infeksiyonunun klinik seyri üç fazda gerçekleşir. Primer HIV-1 İnfeksiyonu Geçici bir durum olan primer HIV infeksiyonu infekte olguların %40-90’ında görülür. Hastalarda yüksek plasma viremisi (1 000 000 kopya/mL), CD4 T hücre sayısında azalma ve CD8 T hücre sayısında artma görülür. Klinik sendromun düzelmesi sırasında plazma
  • 5. viremisinde de belirgin düşme olur. Virüs yükünde düşme HIV’e spesifik CD8 T hücre yanıtından kaynaklanır. Primer HIV infeksiyonu semptom ve bulguları virüsle temastan 2-4 hafta sonra ortaya çıkar. Klinik tablo süresi birkaç günden 10 haftaya kadar devam edebilir, fakat genel olarak 14 günden kısa sürer. Bu sendrom infeksiyöz mononükleozisi ve diğer akut ateşli hastalıkları taklit edebildiğinden bu dönemde HIV infeksiyonunun tanısının konması oldukça güçtür. Ayrıca bu dönemde HIV’e karşı antikor yanıtı henüz oluşmamış olabileceğinden ELISA ve Western blot analiz sonuçları negatif çıkabilir. Bu nedenle erken tanıda temas öyküsü, p24 antijeni ELISA testi veya 50 000kopya/ml plazma virüs yükü varlığı önemlidir. Hastalarda ateş, yaygın lenfadenopati, farenjit, genellikle yüzde ve gövdede makülopapüler döküntü (şekil 1), ağızda, özefagusta ve genital organlarda mukokutanöz ülserasyonlar, miyalji, artralji, ishal, başağrısı (çoğunlukla retroorbital), bulantı, kusma ve ağızda pamukçuk görülür. Akut HIV infeksiyonunda nörolojik bozukluklar gelişebilir. Fizik muayenede hepatosplenomegali (%14) ve lenfadenomegali (%74) saptanabilir. İki yada daha fazla ekstrainguinal bölgede en az 3-6 ay süreyle devam eden ve başka bir nedenle açıklanamayan lenfadenopatilere “persistan jeneralize lenfadenopati” adı verilir. En sık posterior ve anterior, servikal, submandibuler, oksipital, aksiler lenf nodları tutulur. Lenf nodları simetrik, mobil ve lastik kıvamındadır. Ağrı ve hassasiyet nadiren görülür. Bu evrenin ayırıcı tanısında viral hepatit, toksoplazmozis, rubella, enfeksiyöz mononükleoz, dissemine gonokokal infeksiyon, sekonder sifiliz, Herpes simplex virüs enfeksiyonu, Lyme hastalığı, ilaç reaksiyonları ve kollajen doku hastalıkları düşünülmelidir. Anti-HIV antikoru, olguların %95’inde bulaştan yaklaşık 6-12 hafta içinde gelişir. Kronik Asemptomatik Dönem Primer HIV infeksiyonundan sonra hastalar ortalama 8-10 yıllık bir klinik sessiz döneme girer. Bu dönemde plazma virüs yükü ve CD4 T hücre sayısı stabil bir süreç izler
  • 6. fakat gerçekte virüs replikasyonu foliküler dendritik hücrelerde ve lenfoid dokuda hızla devam etmektedir. Semptomatik ve AIDS Dönemi Erken semptomatik dönemde ateş, nedeni belirlenemeyen kilo kaybı, tekrarlayan ishal atakları, baş ağrısı gibi konstitüsyonel semptomlar görülür. Seboreik dermatit (şekil 2), tekrarlayan vulvovajinal kandidiyazis, oral kandidiyazis, Herpes zoster, Herpes simplex infeksiyonları, oral lökoplaki, sinüzit, bronşit, pnömoni gibi fırsatçı enfeksiyonlar saptanabilir. Bunun yanı sıra idiopatik trombositopenik purpura, kaposi sarkomu (şekil 3), pulmoner tüberkuloz görülebilir.Hastalık ilerledikçe ve CD4 sayısı <200/mm3 iken fırsatçı infeksiyonların (Pneumocystis carini pnömonisi, Toxoplasma gondii ensefaliti, özofagiyal kandidiazis, v.b.) ve neoplazmların (kaposi sarkomu, lenfoma, v.b) görülme riski artar. AIDS dönemi (CD4 sayısı <50 mm3) hastalığın son dönemini yansıtır ve tedavi uygulanmazsa 2-3 yıl içinde ölüm gerçekleşir. Hastaların ileri derecede immünsüprese olması nedeniyle dissemine mikobakteriyel infeksiyonlar, CMV retinit, dissemine mantar infeksiyonları, progresif multifokal lökoensefalopati ve servikal displazi ve maligniteler daha sıktır. Nörolojik tutulum bu dönemde daha belirgindir. Hastaların çoğunda kalori alımındaki azalma, katabolizmadaki hızlanma ve malabsorbsiyon nedeniyle erime görülür (şekil 4). Tedavi Tedavi antiretroviral ve fırsatçı infeksiyonların tedavisi olmak üzere iki grupta incelenir. Antiretroviral tedaviye bağışıklık sisteminde geri dönüşü olmayan hasar meydana gelmeden önce başlamak gerekir. Ancak tedavinin uzun dönemde pek çok yan etkilerinin olması ve ilaçlara zamanla direnç gelişebilmesi nedeniyle tedavi başlama kararı uzman görüşü olmalıdır. Bugün için kabul edilen antiretroviral tedavi başlama kriterleri tablo 1’de verildi. Son yıllarda eğer hastanın uyumu iyi ve düzenli ilaç kullanabilecek ve kontrollere gelebilecek ise, hasta hangi safhada olursa olsun ilaç başlama eğilimi vardır. Tedavide antiretroviral ilaçlar ömür
  • 7. boyu devam kullanılır. Bu nedenle öncelikle hastanın tedavi almada istekli olması ve sosyoekonomik ve sosyokültürel koşullarının ilaçları alabilmesine uygun olması gerekir. Tedaviye uyumsuz olabilecek hastalara hemen ilaç başlanmamalıdır. Hastanı ilaç kullanmaya hazır olması beklenir. Tedaviye uyumsuzluk dirençli suşların gelişimine ve toplumda yayılmasına neden olur. Temas Sonrası Profilaksi İnfekte kişiyle enjektör paylaşma, korunmasız cinsel ilişki, iğne batması gibi riskli durumlarda antiretroviral profilaksi başlanır. Kombine antiretroviral ilaçlar 4 hafta süre ile verilir. İnfekte anneden bebeğe geçiş riskini azaltmak için doğum öncesinde (14-34. hafta) ve doğum eylemi sırasında anneye, doğan bebeğe de altı hafta süreyle antiretroviral ilaç verilir. Tablo 1. Antiretroviral tedavi başlama önerileri Klinik Kategori CD4 T hücre HIV RNA Öneri sayısı Semptomatik Her değer Her düzey Tedavi Asemptomatik < 200/mm3 Her düzey Tedavi Asemptomatik 200-350 /mm3 Her düzey Tedavi önerilir Asemptomatik 350-500 /mm3 >100.000/ml Tedavi önerilir Asemptomatik > 500 /mm3 <100.000/ml Tedavi önerilir
  • 8. Kaynaklar 1. Guidelines for the use of antiretroviral agents in HIV-1 infected adults and adolescents. 2009. http://aidsinfo.nih.gov. 2. Rio CD, Curan J. Epidemiology and prevention of acquired immunodeficiency syndrome and human immunodeficiency virus infection. In: Mandell GL, Bennett JE, Raphael Dolin (eds). Principles and Practice of Infectious Diseases. 7th ed. Churchill Livingstone, Philadelphia 2010;1635-1661. 3. Sterling TR, Chaisson RE. General clinical manifestations of human immunodeficiency virus infection (including acute retroviral syndrome and oral, cutaneous, renal, ocular, metabolic, and cardiac diseases). In: Mandell GL, Bennett JE, Raphael Dolin (eds). Principles and Practice of Infectious Diseases. 7th ed. Churchill Livingstone, Philadelphia 2010;1705-1725. 4. Ünal S. Human immünodeficiency virus (HIV) hastalığı AIDS ve ilgili hastalıklar. In: Erol Ç (eds). İç Hastalıkları. 1. baskı. MN Medikal &Nobel Tıp Kitabevi. Ankara 2008;3391-3431. 5. Ünal S, Özkaya G. Edinsel immün yetmezlik sendromu. In: Topçu AW, Söyletir G, Doganay M (eds). Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyolojisi. 3. baskı. Nobel Kitabevleri. İstanbul 2008;683-726.