SlideShare a Scribd company logo
1 of 38
Download to read offline
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
Webinar’dan alınan notlarla düzenlenmiş olup, bilgi aktarma amaçlıdır. Dr.İsmail Kaya
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 1 : Doğada insanların bulunmadığı ortamlarda havadan virüsün bulaşma
ihtimali var mıdır?
Barış Mustafa Poyraz: Böyle bir ihtimal yoktur. İnsanın bulunmadığı ortamda havadan bize korona
bulaşma ihtimali yok. Bu temasla bulaşır, insan teması ile bulaşır. Özellikle hasta olan bireylerin
dokunduğu yerlere sonra biz aynı yere dokununca bulaşır. Ondan sonra da bu virüsün vücudumuza bir
giriş yeri var. Bunlar da mukoza dediğimiz özellikle yüz , ağız, burun ve göz mukozalarında bulaş
gerçekleşiyor. Hep aynı örnekler veriliyor. Mesela asansörlerde, masalarda, dokunulan yüzeylerde virüs
belli bir süre canlı kalabiliyor. Ve sonrasında siz aynı yere dokunup, dokunulan yerden parmaklarınızı
ellerinizi, ağıza buruna ya da göze dokundurduğunuz zaman enfeksiyonu yaymış oluyoruz. Bu yüzden
de hiçbir insanın olmadığı açık temiz havada size virüs bulaşmasının imkanı yok.
Halil Kurt: Ben de aynen katılıyorum. Virüsün bir kişiye bulaşması için, insandan insana bulaşması için
ortamda bir hasta olan insan olması lazım. Yani bir dağda, herhangi bir teknik yerinde, herhangi bir deniz
kenarında bu virüs yok. Ancak oraya hasta olan bir insan gittiği zaman, o hasta ile 2 metre yakınındaki
temaslı kişilere solunum yolu, damlacık yoluyla bu enfeksiyon bulaşmakta. Dolayısıyla kırlarda,
bahçelerde herhangi bir tabiat alanında havadan bu virüsün gelip de insanları enfekte etme riski yok.
Prof. Dr. Necati Çanakçı Medikal Direktör
Prof. Dr. Halil Kurt Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ABD
Dr. Öğr. Üyesi Barış Mustafa Poyraz Göğüs Hastalıkları ABD
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 2 : Covid-19 mutasyona uğruyor mu? Değişiyor mu? Mutasyon sonucu enfekte sayısı
çoğaldıkça ve bunun sonucu Cov-19’un her yeni enfekte olan da etkisi azalıyor mu?
H.K.: Örnek olarak ; İnfluenza (grip) virüsü her on senede bir şekil değiştirmekte, yapısal değişiklik yapmakta
(mutasyona uğramakta) ve pandemiye neden olmakta. Fakat biz her sene neden grip aşısı yaptırıyoruz? Çünkü grip
aşısı hastalığa karşı 1 yıl koruyor ve her sene grip virüsü mutasyona uğruyor. Ama küçük mutasyonlara uğruyor,
yapısındaki birkaç tane aminoasidi değiştiriyor. Ve yeniden, yeni enfeksiyonlara neden olabiliyor. Ama on senede bir
de ölümcül vaziyette, tüm dünyada hiç kimsenin bağışıklığının olmadığı bir şekle dönüyor.
Henüz biz bu virüsü tanıyalı üç dört ay oldu. Koronavirüsler son 60 yıldır bilinen virüsler. Fakat bu virüs şimdiye
kadar bilinen koronavirüslerden çok farklı ve ölüm oranı oldukça yüksek. Dolayısıyla bu virüsün ne zaman mutasyona
uğrayacağı korusunda bir şey söylemek şu anda mümkün değil. Ve şu anda da herhangi mutasyon da söz konusu
değil. Ancak virüs yayılıp, insandan insana dağıldıkça, önümüzdeki bir yıl sonra belki virüsün enfektivitesi, yani
hastalık yapma kabiliyeti azalabilir. Ama bunu şimdiden öngörmek zor.
N.Ç.: Bu Covid-19 dediğimiz virüsün ailesini tanıyoruz. Dedelerini, ninelerini, amcasını, babasını iyi biliyoruz. Onların
davranış şekillerini biliyoruz fakat dediğim gibi bu torun biraz şımarık çıktı. Arsız bir torun. Bunu daha önce de
söylemiştim. Daha torunu bilmiyoruz. Ama torun, dedelerine-ninelerine çekmişse, ki mutlaka çektiği özellikleri vardır.
Bir takım değişkenlikler; örneğin dedesi - ninesi gibi yaz aylarında azalır mı? Bu da inşallah azalır diye bekliyoruz.
Tabii ki mutasyon, yani değişimler olabilir. İyi yönde de olabilir. Devamlı kötü yönde olacak diye bir kural yok .
H.K.: Virüsün güneş ışınları ve nem ile ilişkisi var. Yani yaz aylarında güneş ışınlarının bol olduğu dönemde ve nemli
olan yerlerde güneş ışınlarının etkisiyle virüsün yaşama kabiliyeti azalmakta. O yüzden yaz mevsiminde hastalığın
yayılması da tabii ki azalacaktır. Ama bu önümüzdeki Eylül - Ekim'den itibaren yine solunum yoluyla bulaşacağı için
bu hastalığı geçirmeyen kişilere bulaşabilir. Ki geçirenlerin sayısı Türkiye'de çok fazla değil. Dolayısıyla
önümüzdeki dönemde bu hastalıkla tekrar karşılaşacağız .
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 3 : Covid-19 enfeksiyonu geçirenler bağışıklık kazanıyor mu? Yoksa tekrar risk altında
olabilir mi?
B.M.P.: Vücudun bu tarz virüslere karşı bir savunma mekanizması var. Viral bir hastalık vücuda girdiği zaman, vücut onu
tanıyor ve buna yönelik bazı koruyucu maddeler üretiyor. Cov -19’u biz daha yeni yeni tanıyoruz, henüz 4 aylık bir
mazisi var. Bu süreçte de iyileşen hastalar var. Ve iyileşen hastaların kanında da bu koruyucu antikorların oluştuğunu
görüyoruz. Ama bu demek değil ki tekrardan enfekte olmayacak. Bu antikorların koruyuculuğunun ne kadar süreceği, bu
süreçte virüsün değişiklik gösterip, tekrardan farklı bir virüs gibi vücuda girip girmeyeceği konusunda henüz net bir
bilgimiz yok. Ama kitabi bilgi olarak eğer virüs değişiklik geçirmezse, belli bir bağışıklık oluşacağını düşünebiliriz.
Fakat şimdi yeni raporlar var, işte Çin’den gelen Güney Kore'den gelen. Hastalandıktan sonra tekrar re-enfeksiyon
dediğimiz tekrar hastalanmayla hastanelere başvuran bazı hastalar var. Önümüzdeki süreçte bu re-enfeksiyon bilgisi
daha çok netleşecek. Hipotetik olarak evet bir koruyuculuk olabileceğini düşünüyoruz ama bu bizi rahatlatmasın. Yani
ama bir kere oldum, tekrar olmayacağım diye bir durumu hemen kabullenmeyelim diye düşünüyorum ben kişisel olarak.
Önlemlerimizi bir kere olduktan sonra gevşetmek, biraz şu an için erken diye düşünüyorum. Evet ama söyleyebiliriz;
Cov-19 geçirenler, geçirmeyenlere göre yine de 1-0 öndeler. Yani şanslılar en azından hastalığı geçirdiler. Ama öyle ya
da böyle antikorları oluşmuş olabilir diye düşünüyoruz.
H:K.: Hastalığı geçiren kişilerin kanında, aşağı yukarı hastalığı geçirdikten 3 hafta sonra antikor oluşmaya başlar. Ve bu
kişilerin kanındaki koruyucu antikor düzeyi 1/80’nin üzerinde ise plazma donörü olabiliyorlar. Geçtiğimiz haftalarda Kızılay
Kan Bankası yoğun bakımlarda yatan, pnömonisi olan, ventilatöre bağlı olan hastalara, hastalığı geçirmiş kişilerin
kanından elde ettiği antikor içeren plazmaları vererek iyileşmeler sağladı.
Dolayısıyla bu hastalığı asemptomatik veya semptomatik olarak geçirmiş, ancak altta yatan herhangi bir hastalığı
olmayan ve kan verebilecek , yani kan donörü olabilecek durumdaki kişiler , hastalığı geçirdikten 3 hafta sonra
Kızılay Kan Bankası'na gidip plazma verebilirler. Plazma verdiklerinde koruyucu antikorlarının olup olmadığı önce
ölçülüyor. Yeterli düzeyde antikoru olan kişilerin plazmaları, yatan hastalara verilerek tedavi olmaları sağlanıyor.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 4: Hiçbir belirti göstermeden, ya da biz herhangi bir etki hissetmeden, bir şikayetimiz
olmadan bu hastalığı geçirme ihtimalimiz var mı?
H.K.: Hastalığın yaklaşık %10’u hiç bir semptom olmadan, hiçbir şikayeti olmadan hastalık geçirilmekte. % 70-80’inde
hafif semptomlarla, solunum yolu semptomları ile geçirilmekte. Hafif-Orta şiddette solunum semptomları. Ne demek bu
ateşi var, öksürüğü var, boğaz ağrısı var ve yahut da solunum sıkıntısı var. Geriye kalan % 5’i hastalığı kritik dediğimiz
ventilatöre bağlanarak geçirmekte. Geriye kalan % 10’u daha ciddi bir ağır pnömoni şeklinde geçirmekte. Dolayısıyla
şöyle özetleyeyim %80-85’i hastalığı hafif-orta şiddette geçirmekte, ancak %10’u ağır geçirmekte pnömoni olarak. Ve
bunlarında yarısı entübasyona yani solunum cihazına bağlanmaya gitmekte, kritik hastalık dönemine girmekte.
Kendi hastalarımızdan örnek vereyim yakın dönemde 73 yaşında bir hastamızı taburcu ettik, 10 gün kaldı. Ancak bu
hastamızın 72 yaşındaki eşinde evinde hiçbir belirtisi olmadan , çok hafif bir defa ateşi oldu. Geldi test yaptık, Akciğer
tomografisinde hiçbir tutulum yok. Evinde ateş dışında hiçbir semptom olmadan hastalığı geçirdi ve düzeldi. Eşi de 10-
14 gün süreyle hastanede yatarak, güçlükle hastalığı kontrol altına alıp evine gönderdik. Ve hastalık bazı hastalarda
psikotik olarak oldukça ağır depresyona neden oluyor.
B.M.P.: Şu anda bizim sayılarımız aslında 80 milyonluk bir ülke için iyi gidiyor. Bu uzun vadeli bir hastalık olacak ve
yani bir ay sonra biz bundan da tamamen kurtulmayacağız. Eğer virüs kendi kendini bir mutasyonla yok etmez ise,
eninde sonunda bir Covid-19 ile temas edeceğiz belki, ama o zaman da bu virüsü grip virüsü gibi algılamaya
başlayacağız. Bu Yazı belki nispeten rahat geçireceğiz, ama Eylül-Ekim aylarında belki tekrardan ikinci dalga şeklinde
tekrardan karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Aslında burada önemli olan, bizim artık bunlarla yaşamaya alışmamız
gerekliliği. Bundan sonraki hayatımızda sanki karşılaşacakmışız gibi davranma becerisini kazanmamız lazım. Yani o
reflekslerle hareket etmemiz lazım. Çok insan bu virüsle tanışacak. Ama hastalık olarak, ama aşı dediğimiz sistemle.
Yani bir şekilde dünya toplumunun % 60'ından fazlasını bu virüsle tanıştırırsak zaten bu enfeksiyonunun çoğunu
halledeceğiz.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 5: Koronavirüs enfeksiyonunu gerek belirti vermeden, gerekse orta-ağır şiddetle geçiren
kişilerde, ileride aylar ya da yıllar sonra gelişecek, olası bir sekel ya da komplikasyon
oluşumu ile ilgili öngörünüz nedir?
N.Ç.: Yani Covid-19 enfeksiyonu geçirdik. Aylar yıllar sonra bundan dolayı bir sekel kalır mı vücudumuzda?
Böyle bir durumun oluşumunu arttıran ve kolaylaştıran kişiye özel faktörler ve durumlar nelerdir?
H.K.: Hastalığı geçirenler, hafif ve orta şiddette geçirenler veya da ağır şiddette geçirenlerde iyileştikten sonra
yani Covid-19 negatif olup hasta artık normal. Solunum cihazına bağlı olmadan veya da herhangi bir nazal
oksijen desteği almadan evine giden kişiler. 4-6 hafta sonunda yani en geç bir buçuk ay içerisinde, hastalıkla
ilgili hastalığın yapmış olduğu akciğerdeki hasar tamamen düzeliyor. Ancak hastanın eşlik eden kalp hastalığı
varsa, özetle yetmezlik hastalığı varsa bunlar da bu süreç biraz daha uzayabilir. Ama orada koronavirüs
hastalığına bağlı oluşturmuş olduğu belirtiler tek başına bir buçuk ay sonra tamamen ortadan kalkar.
SORU 6: Hastalık sadece akciğer bölgesine mi yerleşir?
B.M.P.: Evet öncelikli olarak akciğerdeki reseptörlere bağlansa da virüs vücudun farklı yerlerinde hastalığın
getirdiği, virüsün etkisiyle salınan sitokinler dediğimiz bazı maddelerle beraber bu bel ağrıları, kas ağrıları,
yüksek ateş gibi semptomlar ortaya çıkıyor. İşte hasta olup bel bölgesinde ağrı çeken veya sürekli baş ağrısı
çeken bireyler var, evet doğru yani. Ama hastalığın en önemli etkisi akciğerlerde olduğu için ve en kritik
hastalar zatürre ile görüldüğü için akciğerlerin önemi ortaya çıkıyor.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 7 : Ramazanda, bu süreçte özel olarak dikkat etmemiz gereken bir şeyler var mı?
B.M.P.: Ramazan ayında, bu süreçte özel olarak yapmamız gerekenlerle, sonraki süreçlerde uygulanacaklar
arasında çok büyük bir fark olduğunu düşünmüyorum. Sağlıklıysanız veya kronik bir hastalığınız varsa da yine
doktorunuza danışarak orucunuzu tutabilirsiniz. Ama diğer tedbirler Ramazan ayında da geçerli. Ramazan
ayında biz isteriz ki ,mesela büyük iftar sofraları olsun, iftarımızı beraber açalım ya da teravihe gidelim, hep
beraber o hissi alalım. Ama bu dönemde, bu tür kalabalık ortamlardan, bundan öncesinde de dikkat ettiğimiz
gibi uzak durmamız gerek. Sosyal mesafeyi korumamız için kalabalık ortamlara mümkün olduğunca
girmeyeceğiz, daha çekirdek aile olacağız. Evimizde izolasyon tedbirlerine zaten uyuyoruz. Çekirdek ailemizle
iftarımızı açacağız, çekirdek ailemizle sahurumuzu yapacağız. İbadetimizi yapacaksak, yine ibadetimizi
yapacağız zaten. Ama çok kalabalık teravih ortamları, cami ortamları olmayacak haliyle. Sosyal mesafeyi
korumak adına buna dikkat etmemiz gerekiyor. Tabii ki dengeli beslenme , yani oruçla beraber de gelen bir
dengeli beslenme ve beslenmeye dikkat etme durumu söz konusu. Yemeklerimizi güzel yiyeceğiz, uykumuza
dikkat edeceğiz, mümkün olduğunca egzersizlerimizi evde kalsak bile hareketimizi ihmal etmeyeceğiz ve bu
süreci de bu ramazan ayında yine kendi güzelliği içinde bu şekilde geçireceğiz diye düşünüyorum. Beslenme
uyku ve hareket çok önemli.
N.Ç.: Bununla alakalı olarak bu son zamanlarda çok tartışılır oldu. İşte diyetisyenler konuşur günde 2 öğün
beslenmenin faydası tartışmalıdır. Ama ramazan ayında da biliriz ki sahur ve iftarda insanlar genellikle yemek
yerler. Dolayısıyla iki öğün alırız yani bu dönemde. Bunun da faydasını göreceğiz diye düşünüyorum. Ama tabii
ki düzenli kullandıkları ilaçlar olabilir, genel sağlık durumları olabilir, dikkat etmelidirler. Ramazan ayında insanlar
zaten genellikle evlerinde de geçirmeyi severler, bizde bu dönemde hayrını göreceğiz diyorum.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 8: Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için bir şeyler yapabilir miyiz? neler yapabiliriz?
H.K.: Şimdiye kadar hastalarımızda da gördüğümüz; bağışıklık sistemi güçlü olan hastalar ayakta kalıyor, çabuk iyileşiyorlar.
Ama bağışıklık sistemini etkileyen nedir dersek; örneğin altta yatan hastalıkları olmasına rağmen 90 yaşındaki hastamız iyileşti
ve evine taburcu ettik. Ama maalesef altta yatan hiçbir hastalığı olmayan 48 yaşındaki bir hastamıza kaybettik. Dolayısıyla
burada virüsün önemli bir öldürme potansiyeli olduğu yadsınamaz. Ama tam diyebiliriz ki bir kişinin bağışıklığı, virüse -
bakteriye olan direnci ne kadar yerinde ise hastalığı alt etme şansımız o kadar yüksek.
Ben D vitamini ile ilgili bir gözlemimi paylaşmak istiyorum. Kış aylarında normalde sık enfeksiyon gelişen kişilerde hep D
vitamini baktırmışımdır. Ve hepsinde de düşük çıkmıştır. Maalesef Türk toplumunda D vitaminimiz, güneşe gidenler de bile
oldukça düşük. Normal seviyesi 30 'un üzerinde olması gerekir. Fakat bizdekiler hep 30'un, 25’in, 20'nin, 10’nun altında. Dün
bizim laboratuvarda son 1 yıldaki D vit. ölçümlerini çıkarttırdım. 4 bin civarında D vit. testi yapılmış. %70’inin düzeyi 30’un
altında, kimisi 10’un altında ciddi eksiklik. Dolayısıyla eğer özel olarak daha önceden D vit. takviyesi almışsak onları istisna
tutuyorum. Ama hiç D vit. Almamışsa, hiç olmazsa bu hastalığın görüldüğü bu dönemde bağışıklık sistemimizi oldukça
destekleyecek olan bu damla veya kapsüllerden almalarını öneriyorum. Örneğin D vit. damlası şişesinin tamamını bir
portakal suyu ile karıştırıp içecek, 1 hafta sonra tekrar içecek. Bunu dört hafta uygulayacak. Bunu kimler yapacak? Hiç
şimdiye kadar D vit. takviyesi almamış kişiler yapacak. Aynı şekilde kapsülleri var. Bu kapsüllerden de 1 ay boyunca haftada 2
defa alabilirler. 1 ay geçtikten sonra ise ayda bir defa kapsül veya damladan belirli damla sayısı olarak idame yapılabilir. Yazın
güneşle, dışarıdan aldığımız kapsül veya damla kadar D Vit. tamamlanması zor. Çünkü ne kadar güneş aldığımıza da bağlı. D
vit. fazlalığı sıkıntı yaratmaz mı? Elbet tabii ki yaratır, ama önerdiğimiz kapsüllerle hiçbir zaman D vit. fazlalığı olmayacaktır.
Zaten D vit. seviyemizi düşük olarak kabul ettiğimiz için bize ancak bir desteği olacaktır.
Tabii ki C vitamini ve diğer vitaminleri her zaman için dengeli beslenmekle alabiliriz. Ramazan ayında özellikle öğün
sayısının, ikiye alınması gerçekten vücut için faydalı. Vücudumuzun da dinlenme ihtiyacı var. Ancak iftarda aşırı beslenmek
bu dengeyi olumsuz etkiler. O yüzden hafif gıdalarla, karbonhidrattan uzak, şekerden uzak, sebze meyve ve proteinleri dengeli
olarak tüketmemiz bağışıklık sistemimizi olumlu etkileyecektir diye düşünüyorum.
N.Ç.: Bağışıklık sistemi normalde kişinin bir özelliği. Tabii ki beslenme şekli, kanındaki vitamin oranları, vitamin
alış yüzdeleri, uyku düzeni bile özellikle karanlıkta yani gece yapılan uykunun bağışıklık üzerine etkisi var.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 9: Bu süreçte spor yapmak mı, yapmamak mı öneriliyor?
B.M.P.: Tabii ki spor her zaman yapılabilir. Zaten fiziksel aktivite ya da egzersiz bağışıklık sisteminin de bir
parçası. Onu da kuvvetlendirici olarak görüldüğü için spor yapma imkanımız varsa spora devam edeceğiz,
fiziksel aktiviteyi azaltmayacağız. Sırf Covid-19 için değil, mesela KOAH’ta, sigaraya bağlı nefes darlığı
yaşayan hastalarda bile biz fiziksel aktiviteyi hiçbir zaman bırakmayın diyoruz. Mümkün olduğunca
yapabildiğiniz kadar fiziksel aktivitenizi devam ettirin. Bu dönemde tabi sporun da belki çeşidi değişecek.
Yani hayatımızın yeni adaptasyonları olacak. Kalabalık sporlardan daha uzak duracağız, daha bireysel
sporlara yöneleceğiz gibi görülüyor. Yani fitness hareketleri gibi onlarla devam ediyoruz ama belki bir süre
çok böyle takım oyunu falan yapamayacağız. Ama spordan vazgeçmeyelim diyoruz.
Özellikle internette , WhatsApp gruplarında, mail gruplarında, birçok yerde çeşitli reçeteler dönüyor. Halil
hocamın söylediği gibi bilimsel değil de işte şunu yerseniz böyle olur. Onlara da birazcık daha dikkatli
yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü her bitkisel şey zararsız anlamına gelmiyor. Bu dönemde çok
fazla etrafta vitamin desteği o tür destekler etrafta dönüyor ama en önemli şey meyveyi sebzeyi güzel
yemek. Biz bu konuda şanslı ülkeyiz taze meyve sebzeye ulaşabilen bir ülkeyiz. Onlara dikkat etmek çok
fazla aşırı dışarıdan destek de sizi her zaman korumayabilir onu söyleyeyim.
N.Ç.: Evet hareket egzersiz faydalı bir şeydir. En azından hiçbir şey yapmıyorsan hareket ederek dolaşım
sistemimizdeki kanımızı daha fazla dolaştırırız. Daha fazla yerlere kanımızla gidenleri taşırız. Özet olarak
hareket etmek egzersiz her zaman faydalıdır, yapmamızda fayda vardır.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 10: Bronşektazi hastalığım var. 59 yaşındayım. Eskiden geçirdiğim tüberkülozdan dolayı
akciğerimde leke var. Çok fazla balgam birikiyor, çıkarıyorum. Koronavirüs bulaşırsa
beni nasıl etkiler?
B.M.P.: Altta yatan kronik hastalıkları olanların daha çok dikkat etmesi gerektiğini bu yüzden söylüyoruz. İnsanın
akciğer kapasitesi önemli. Koronavirüs akciğerde zatürre yaptığı zaman, eğer daha sağlıklı bir akciğeriniz
varsa özellikle kurtulma ya da hastalığı rahat atlatma şansınız daha fazla. Bronşektaziliye Covid-19 bulaşırsa
tabii bronşektazinin ne kadar bir alanı kapladığı önemli ama bu hastanın özellikle dikkat etmesi lazım.
Bronşektazi hastalığınız var ise özellikle sosyal mesafeyi korumanız, uzak durmanız, kendinizi korumanız lazım.
Altta yatan akciğer hastalığı var ise burada virüsün etkileri çok daha yıkıcı, çok daha sıkıntı verici olabiliyor. Ve
buradaki korunma önlemleri ve uzak durma, sosyal mesafeyi koruma bu hastalar için çok daha önemli.
SORU 11: Kronik hastalık olarak Sarkoidoz risk midir?
B.M.P.: Sarkoidoz sonuç olarak atak geçirmemiş olabilir ama kronik hastalık olarak kabul ederiz. İyileşen bir
hastalık değil. Dikkat etmesi lazım olacak.
SORU 12: IgA eksikliği olan çocuklar daha büyük risk altındalar mı?
H.K.: IgA yetersizliği olanlar, tabii ki vücudun koruyucu mikroplara karşı vücudun öldürücü hücrelerinin ve
doğal bağışıklığın sağlanmasında IgA yetersizliği olanlar risk altındadır. Onun için bu eksiklikleri yerine koyacak
ilaçların almalarına gerek.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 13: Diyabet hastaları için önerileriniz ne olabilir? Diyabet hastalarının iş yerine geri
dönüşleri için beklentiniz?
N.Ç.: Yani Diyabet hastasına bu hastalıktan dolayı, amiri - patronu tarafından izole idari izin verilmiş olabilir. Sen git 15 gün
gelme denilmiş olabilir. Bunu anlıyorum buradan. Yani işyerlerine geri dönüşü, hastane de olabilir, doktor olabilir.
B.M.P: Diyabet hastaları için ek bir öneri yok. Zaten bildiğimiz şeyler; maske takmak, el hijyeni, kalabalıktan uzak durmak.
Bütün Kronik hastalıklarla ilgili iş yerine geri dönüşle ilgili genel bir şey söylemek şöyle zor. Nasıl bir iş yerinde çalışıyor?
Nasıl bir iş yapıyor? Bence bu daha öncelikli bir şey. Hani risk altında bir işyeri var ki dip dibe olabilen bir işyeri. Ya da kendi
odasında çalışabilecek ve Oral antidiyabetiklerle kontrol altında şekeri olan bir diyabet hastasının çalışmasında sakınca
olmayabilir. Yani hastalığın durumu, derecesi ve işyerinin şartları burada önceliklidir diye düşünüyorum. Belki gereğinde
işyeri hekiminden ya da kendi doktorundan bir öneri alarak. İşyerine dönüşleri bu şekilde ayrı ayrı değerlendirmek gerekir
diye düşünüyorum. Çünkü her işyerinin şartı aynı değil, her işyerinin riski de aynı değil. Onlara göre değerlendirmek lazım.
SORU 14: Kalp krizi geçirmiş olan, bypass olan, ya da damarında stent olan Kalp hastaları bu
süreçte özellikle bir şeylere dikkat etmeli mi? Kendileri için ek bir tedbir almalı mı?
N.Ç.: Yani bu tanımladığınız kişilerden bir tanesi benim. Hamileler gibiyiz, yani bize de birazcık dikkat edecekler. Bizi de
fazla alışverişe göndermeyeceksiniz. İşte hastaneye geliyoruz. Yanımıza gelen arkadaşlarla 3 metre mesafe arada.
Dediğim gibi ben hiç alışverişe gitmiyorum şu anda. Yani istemeden spontan olarak kendiliğinden yaklaşabiliriz insanlara,
biz böyleyiz, alışkınız. Tamam sosyal mesafeye dikkat ediyoruz ama bir anda omuz omuza geliyorum ben benzin almaya
giderken. Korkuyorum yani alışverişi yaptıktan sonraki hesap kısmında para alışverişinde ya da kredi kartı kısmında.
Dolayısıyla dikkat ediyoruz.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 15: 65 yaş üstüne sokağa çıkma izni verilebilir mi?
N.Ç.: 65 yaş üstü olarak 45 gündür evlere hapis olduk . Evet bunu en son geçen hafta Cuma günü yetkililerle
konuştuk. Geniş yetkililerle konuştum, bakanlarımızla konuştum. Kendi fikrimi söyledim. Geçen haftaki hafta
sonu sokağa çıkma yasağında, hiç değilse Pazar günü 2 saat mesela 15-16 saatlerinde 65 yaş üstüne özellikle
serbest bırakılsın dedim. Buna sıcak baktılar. Tabii ki bunlara Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı karar veriyor. Bir
sürpriz bekliyorum, yarın için. Çok haklılar, 1,5 aydır evdeler, olmaz insani de olmuyor biraz. Fakat tabii bunu
kendimiz için yapıyoruz. Ve tabii ki bunun etkisini gördük. 60 yaş üzeri vefatlar çok ciddi oranda düştü. Biraz
daha sabır diyorum ama buna da varım, bu düşünceye de varım. Yani 65 yaş üstüne, daha doğrusu 45’er
gündür evlerinde olan bu insanları sokağa çıkma yasağı olduğu günlerde(hafta içi değil) birkaç saatlik serbest
bırakılabilirler diye ümit ediyorum ve böyle düşünüyorum.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 16: Hamileler bu dönemde bundan korunmak dışında ne yapabilir? Dikkat etmeleri
gereken ilave öneriler var mı?
H.K.: Hamilelik döneminde çocuk ve anne için risk vardır. Yani hastalığa yakalanabilir. O yüzden toplumdaki her birey
gibi hamilelerin de damlacık enfeksiyonlarından korunmak için maske takması, insanlara 2 metreden yakın
yaklaşmaması, el hijyeni, toplumdaki izolasyon kurallarına uymaları önemli. Bunların dışında ek olarak eğer hamile
Covid-19’a yakalanırsa gebeliğinden dolayı bu enfeksiyondan ölüm riski arttığına dair bir bilgi yok. Mesela influenza’da
böyle bir risk var; 2009 pandemisinde hastalık gebelerde ağır seyrediyordu. Ancak Covid-19 enfeksiyonunda gebeler
normal diğer insanlardakinden farklı bir artan riske sahip değil. Ölüm riskine sahip değil. Çocuklarına da geçmiyor. Yani
gebelik döneminde hastalığı geçiren kişilerden çocuklarına geçtiği gösterilmemiş. Bunların anne sütünde, amniyon
sıvısında, vücut sıvılarında virüs bulunmamış. Ancak doğumdan sonra çocuklarına geçirebilirler yani Covid-19 pozitif
olan bir annenin doğumdan sonra çocuğuna hastanede geçirdiğine dair veriler var. Bu nedenle eğer emziriyorsa,
çocuğunu emzirmemelidir. Çünkü hastalığı çocuğuna bulaştırabilir. Ayrıca tedavi görüyordur, ilaç alıyordur, çocuğunu
emzirmemelidir. 2 hafta boyunca anne tedavisini almalı, takip olmalı ve çocuğuyla izole olmalıdır.
N.Ç.: Halil hocam, ben hamileyim. Daha doğurmadım, emzirmiyorum, hamileyim. Ben ne yapacağım? nelere dikkat
etmem gerek?
H.K.: Dikkat etmesi gereken, toplu olan yerlerden, kendini dış ortamdan izole edecek. Nasıl izole edecek? Markete
gitmeyecek, dışarıda toplu insanların bulunduğu yerlere gitmeyecek. Giderse de maske takacak ve iki metreden fazla
insanlara yaklaşmayacak .
N.Ç.: Dolayısıyla şöyle diyelim hamileler bu dönemde iki defada başımızın üstünde olsunlar, üç defada korumada
olsunlar. Evet alışverişleri biz yapalım ya da başkaları yapsın. Maske bile giyerek dışarı çıkmasınlar. Ancak hava almak
için, gezmek için, o zaman işte maskelerini taksınlar. Alışverişlerini de biz yapalım, mümkün olduğu kadar korunsunlar,
izole olsunlar.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 17: Pandemi hastanelerinde doğum yapmak riskli mi? Yeni doğan – doğum servislerinde
görev alan sağlık çalışanları diğer servislerde de rotasyon, nöbet gibi görev alıyor mu?
Nasıl bir izolasyon yöntemi izliyorsunuz?
N.Ç.: Pandemi Hastanesi olmayan hastane yok. Biz de dahil olmak üzere pandemi hastanelerinde doğumda tabii ki
yapılabilir. Bizim hastanemizin özelinde söyleyeyim, ama çoğu da böyledir. Covid-19 ile ilgili tedavi ettiğimiz, yatarak
tedavi ettiğimiz hastalar için bir yer ayrılmış durumda. Yani bir kat ayrılmış durumda. Buraya biz karantina katı, izolasyon
bölgesi diyoruz. Burada çalışan hiçbir personelimiz (doktorlarımız haricinde söylüyorum), temizlik personeli, garson
dahil, hemşirelerimiz hastanemizde başka bir yerde çalışmıyor. Biz buralarda 12-12 saatlik shiftler oluşturduk. Sayıları
belirledik; kaç hemşire ile döner, temizlik personeliyle döner, hangi sayıda döner. Bu personellerimiz hastanemizde
sadece burada çalışıyor. Kaldı ki bu personellerimiz içinde yaklaşık 29-30 kişi TOBB Üniversitesi’nin kız ve erkek
yurtlarında kalıyorlar, evlerine dahi gitmiyorlar. Çocukları var, anneleri var gitmiyorlar, imtina ediyorlar haklı olarak. Yeni
doğanla, doğum katıyla, sezaryan doğumsa-ameliyathane, normal doğumsa- doğumhanemizle ilgili herhangi bir sorun
yaşamıyoruz. Şu anda aktif olarak bunlar zaten devam etmekte.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 18: Annemde 2 haftadır devam eden ve sürekli baş ağrısı mevcut. Baş ağrısı göz bölgesine vuruyor.
Koronavirüs olabilir mi?
B.M.P.: Annem dediğine göre muhtemelen şu anda evde izole. Direkt baş ağrısı, tek başına, Covid-19 gün semptom olarak
kabul etmiyoruz. Baş ağrısının birçok nedeni var. Zaten bu alandaki en büyük şeylerden biri rutinde de hastalığı olan diğer
hastaların birazcık hastanelerden uzaklaşması oldu. Yani gerçekten baş ağrısının başka bir sebebi olabilir. Ona da bakılması
gerekir. Ama bu dönemde her şeyi de Covid-19 a bağlamak çok uygun değil. Covid-19 daha spesifik bir durumda. Çok
Covid-19 düşündüren sadece baş ağrısı strestendir.
SORU 19: Sadece 1-2 gün 39-40 oC ateş olması, ayak kaslarında ani ağrı başlaması. Sonra 1-2 gün içinde bu
ağrının geçmesi Korona belirtisi olabilir mi? Başka bir belirti yok.
H.K.: Ayak kaslarındaki ağrı pek Covid-19 hastalığıyla uyumlu değil. Covid-19 hastalığının en çok görülen, düşündüren
semptomları nelerdir onu söyleyeyim. Bir halsizlik, vücutta bir kırgınlık, yani gribal enfeksiyonlarda hani bir paçavra
dediğimiz, paçavra gibi insanı sarsar ya, burada insanda isteksizlik, halsizlik ve kırgınlık olur. Ama buna eşlik eden ateş,
öksürük, nefes darlığı bunlar en önemli semptomlarımız. Bacağındaki veyahut ta ayağındaki ağrı; tabi hastanın yaşı
önemli, altta yatan hastalığı önemli, bir damar tıkanıklığı olmasın, bir gut olmasın, bir selülit olmasın. Bu nedenle bir doktora
gitmesinde yarar olduğunu düşünüyorum. Ama Covid-19 olma ihtimali son derece düşük.
SORU 20: 12 yaşında oğlum, 3 gün önce sabah uyandığında, bacaklarım ağrıyor dedi. Halsizdi, ateşi çıktı 39.5o
oldu. Öksürmüyordu, nefes darlığı çekmedi, burnu akmadı. İki gün sonra ateş ve halsizliği geçti.
Dün ve bugün herhangi bir şikayeti yok. Acaba korona ile ilgisi var mı?
B.M.P.: Çocuklarda tabi biraz daha farklı seyredebiliyor. Çocuklarda asempmotomatik taşıyıcılık daha fazla
olabiliyor. Zaten 20 yaş altındakilerin dışarı çıkmaları yasak biliyorsunuz. Kısıtlı maruziyet var mı burada da
o önemli olabilir? Bu konuda net olarak korona ilgisi var ya da yok demek zor.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 21: Gıdaların ışınlanma işlemi, Covid-19’la mücadelede etkili bir yöntem midir?
H.K.: Gıdalarla ilgili bir Covid-19 bulaşması bugüne kadar gösterilmiş değil. Dolayısıyla gıdaların hastalık
bulaştırmada bir rolü yok. Bu nedenle hijyenik kurallara uyulması, genel hijyenik kurallara uyulmasının yeterli
olduğunu düşünüyorum.
B.M.P.: Ben de Halil hocam gibi düşünüyorum Genel üretim zincirinde zaten gıdaların hijyenik kurallara uygun
olarak üretildiği zaman çok büyük bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Ayrıca ultraviyole gibi bir ışınlamanın çok
gerekli olduğunu düşünmüyorum. Yani bütün tedarik edilen mallar için geçerli aynı şekilde.
N.Ç.: Yani bunu bilerek kendimize çevirirsek; iyi yıkamak diyelim, her zamanki gibi temizlik şartları diyelim,
dikkat etmek diyelim. Bu gene bizde, dönüp dolaşıp bizde sonuçlanıyor, bu kullanıcıda-tüketicide sonuçlanıyor.
Tüketicinin dikkat etmesi lazım.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 22: Ellerimizi alkol bazlı kolonya veya dezenfektan ile steril ediyoruz, temizliyoruz
diyelim. Ölçüsünde alınan alkolün koruyuculuğu var mıdır?
B.M.P.: Alkol alımının koruyuculuğu yok, ölçüsünde alınan alkolün. Yok derecesini soruyorlar galiba değil mi?
Zaten standart kolonyalar 80 derece. Piyasadaki alkol bazlı dezenfektanlar ona göre üretiliyor zaten. Yani evde
üretmediğimiz için bu alkolü , dezenfektanların piyasada olanlara güveniyoruz. Piyasadaki alkol bazlı
dezenfektanları kullanabiliriz. Onun dışında içmenin herhangi bir koruyuculuğu yok.
H.K.: %60’lık alkol bazlı el dezenfektanlarını, kolonyalar dahil kullanabiliriz. Ölçü olarak avcumuzun içinde
böyle belirli miktarda aldığımız zaman, yirmi saniye boyunca elimizin içini, dışını, parmak arasını, yanlarını,
tırnak uçlarını bir dakika içerisinde koronavirüs varsa elimizde öldürüyoruz. Dolayısıyla yeterli miktarda
avucumuza dökelim. Yani az değil de, biraz avucumuzu dolduracak kadar döküp, her tarafına dezenfekte
etmemiz yeterli.
B.M.P.: Islak mendillerle ilgili soru olacaktır. Islak mendiller, eğer alkol bazlı değilse dezenfektan olarak
kullanılmıyor sadece eli temizlemiş oluyoruz.
H.K.: İçerisinde alkol yoksa, evet sadece mekanik kirliliği temizler.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 23: İşyerlerimizde çalışanlarımızı koruyabilmek için dezenfeksiyon işlemi yapıyoruz. Doğru
dezenfeksiyon ürünü hangisi olabilir? Uygulaması nasıl olabilir. Özel teknikler var mıdır?
H.K.: Hasta olan kişilerin girip çıktığı ve damlacık enfeksiyonu ile enfekte ettiği alanlar var olduğu zaman, belki el
dezenfektanı ile yani yüzey dezenfeksiyonu temizliğin erişemediği yerlere püskürtme metoduyla Sağlık Bakanlığı'nın
onayladığı CE belgesi olan dezenfeksiyon uygulamaları yapılabilir. Bunlar bir süre zarfında da insanların olmadığı bir alanda
da püskürtülüyor, 0.5-1 saat ürünün uygulama tarifine göre kapalı kaldıktan sonra açılıyor ve bu yüzey üzerindeki yapılmış
olan dezenfeksiyon ürünü buradaki mikroorganizmaları öldürüyor.
N.Ç.: Hocanın dediği gibi Sağlık Bakanlığı'nın önerdiği CE standartlarına uyan alkol bazlı dezenfektanlar çeşitli şekillerde,
genellikle püskürtme şeklinde uygulanıyor. Özel püskürtme makineleri ile uygulanır. Üzerinde püskürtülen partiküllerin ne
kadar küçük oldukları yazar. Bize soruyorsanız, biz hastaneyiz ve pozitif hasta görüyoruz. Dışarıdan da bu girişlerimiz var
ateş polikliniğimize olsun, acil servise olsun. Biz bunu tüm hastanemize 72 saatte bir yapıyoruz. Zaten her gün temizlik ve
dezenfeksiyon, sıvı olan silinerek yüzeylerin temizlenmesi olarak yapılıyor. Ama bu püskürtme dediğimiz sistemle üç günde
bir yapmak yeterlidir diye söylüyorum.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 24: Bayramdan sonra okulların açılması halinde alınması gereken tedbirler nasıl
olmalıdır?
N.Ç.: Bayramdan sonra okullar açılmaz , benim fikrim daha açılamaz. Türkiye'de okullar en geç açılır. Neden derseniz bizim
aile yapımız diğer Avrupa ülkelerine özellikle ABD, İsveç, Danimarka göre farklı. Bu toplumlarda çocukların evde kalması,
okula gitmemesi, evde bakılması, anne babalarda çalıştıkları için genelde çok küçük bir oranda. Ama Türkiye'de öyle değil
biz değişik toplumuz. Yani anneanne de bakar, dede de bakar torunlarına. Aynı zamanda da hep dediğim gibi sevecen bir
toplumuz, biz daha sıcak bir toplumuz. Bu benim şahsi fikrim ve bilim kurulundaki arkadaşlarımla görüşmelerde rahatlamada
en son okullar olacaktır diyebilirim. Yani bir rahatlama tedbirlerine geçeceğiz ya diyelim ki otelleri açtık, iç turizmi açtık ama
okullar en geç açılacaktır.
B.M.P.: Okulların bu sene açılacağını, ben de düşünmüyorum.
H.K.: Uzaktan eğitimleri zaten devam ediyor. Bu sene olacağını zannetmiyorum ancak Eylül'den itibaren belki tekrar okullar
açılabilir.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 25: Okulların açılması durumunda ilk öncelik olarak öğrenciler ve öğretmenler için alınabilecek tedbirler
neler olmalı? Ayrıca özellikle anasınıfları ve ilkokulları da göz önünde bulundurarak, okullarda
kimyasal katkılar nedeniyle el dezenfektanlarının bulundurulması açısından görüşleriniz nelerdir?
N.Ç.: Evet işte bu sebepten bağışıklanmanın, doğal ya da dışarıdan alınan aşı yoluyla bağışlanmanın, bağışık
olmanın, virüsle tanışmanın önemi çok yüksek diye baştan da konuşmuştuk, vurgulamıştık. Bu işin en önemli
kısmı. İşte bu sorulara cevap verebilmek için, kesin cevap verebilmek için bu sebepten.
Ben şu andaki eğitim sisteminin, bu şekilde devam edeceğini zannediyorum, inanıyorum. Okulların da artık
bundan sonra açılması ile ilgili bir program yapılacağını pek zannetmiyorum yani. Türkiye herhalde risk varsa ki?
var. Ne zamana kadar? Çok insan tanışıncaya kadar, virüs varsa ki? Var. Dolayısıyla okullarında açılacağını
zannetmiyorum.
Dezenfektanlar, kimyasal maddeler kimler de kullanılacak? Okullar açılırsa nasıl açılır? Virüs azaldı desek, yarın
maça gider misiniz? Fenerbahçe- Galatasaray ya da Galatasaray-Beşiktaş maçına. Bilmiyorum hangimiz gider?
Yani 3 Mart’taki maça, 26 Şubat'taki maça, o stadyuma gider miyiz arkadaşlar? içinizden giden olur mu? Okulda
aynen öyle. Tabii ki bir çok şey değişecek. Temizlik değişecek bir defa okullarımızda, mesafelere biraz daha
dikkat edilecek. Açılırsa, belki kademeli açılacak. Belki sınıflar, bugün 1.sınıf gelecek, öbür gün 2.sınıf. Bunların
programlamalarını yapacaklardır. Ben kimyasal maddelerin, el dezenfektanlarının devamlı kullanılmasının kontrol
altında olmasını düşünüyorum. Dolayısıyla okulların şu anda açılacağını bilmiyorum. Dün mesela Futbol
Federasyonu 13-14 Haziranda ligler başlayabilir açıklaması yapmış. Allah'ı seviyorsanız hangi lig başlıyor? O
Fatih Terim'i, tedavi olmuş Fatih Terim’i siz çıkarabilir misiniz sahaya? Olabilir mi? Yani soruyorum Galatasaray
oynayacak, ne o ? seyircisiz. Neyse.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 26: N95 maskeleri, cerrahi maskeleri güneşlendirip, havalandırıp, eldivenleri de çamaşır
suyuyla temizleyip yeniden kullanmak mümkün mü? Bu ürünlerde üretim ve tedarik
konusunda süreç uzadıkça sıkıntı yaşanabilir mi? Enfekte olan bu ürünlerin sokaklardaki
çöplere atılması sorun yaratır mı?
N.Ç.: N95 maskeyi sadece ve sadece sağlık çalışanları takıyor. Onun dışında kullanılmasına gerek yok. Varsa tabii ki
kullanabiliriz. N95 çok uzun zaman kendimiz dahi hastanede kullanamıyoruz. Çünkü bu maskede uzun süre soluk alıp
vermek zorlaşıyor, kendi vermiş olduğunuz havayı da (kendi CO2’nizi) soluyorsunuz. Dolayısıyla sağlık çalışanlarında
daha çok cerrahi maskeler kullanılıyor. Cerrahi maskeyi birkaç defa havalandırarak kullanmak mümkündür.
Ama çamaşır suyuyla eldiven temizlemek falan? Bunu da televizyon programlarında da söylemiştik, arkadaşlarla ben
de söylemiştim. Ben eldiveni sadece işlem sırasında işlem yapan kişinin, hastanede ne işlemi yapıyorsa, evdeyse bir
paket geldi o paketi alırken kullanırım. Bir yere tutunmak için, tutmak için ya da metrobüste, toplu taşımada, alışverişe
giderken eldiven takılmaması taraftarıyım. Tamamen de yanlış olduğunu söylüyorum. Çünkü eldiven sadece takanı
korur, karşısındakini korumaz. Bizim üçlü sloganımız neydi? Evde kal, Koru, Korun. Yani koruyamıyoruz, eldiven
taktığımız için koruma işimizi aksatıyoruz. Dolayısıyla eldiven takılması taraftarı değilim. Ama işlem sırasında, evde bir
iş yaparken bir paket gelmiş, onu silerken takar, çıkar atarsınız. Eldiven çamaşır suyuyla temizlenebilir,
havalandırılabilir. En az 4 saat kadar kullanılabilir ama dışarıda asla tavsiye etmiyorum, kullanılmaması lazım. Maske
evet, eldiven hayır.
Şu anda sıkıntı yok üretim ve tedarik açısından. Ama tabii ki çok gerekirse olabilir ama şu anda Türkiye'de böyle bir
sıkıntımız yok Allah'a şükürler olsun.
Son olarak enfekte olan bu ürünlerin rastgele çöplere, sokaklara atılması tabii ki bu problem yaratır, atılmaması
gerekir. Tıbbi atık olarak kullanılması gerekir. Hiç değilse kullandığımız maske ya da eldiveni bir poşete koyup ta
atarsak daha iyi olacaktır derim.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 27: Çift katlı pamuklu kumaş maske kullanımı, virüsten korunma ve yayılımını engellemek
için yeterli olur mu?
B.M.P.: Maskenin bir standardı var, belli bir mikron geçirgenliğine sahip olacak ki ona göre koruma sağlayacak.
Dolayısıyla çift katlı pamuğun standartı nedir? onu bilemiyorum ama, ona uygun olarak bir testinin yapılması
gerekir. Teknik bir şey, çift katlı pamuk, bir şey söylemek zor. Ancak bunun testleri yapılacak, geçirgenliği belli
olacak. Çalıştıkları tekstil fabrikasında bunun da bir teknik altyapısı vardır mutlaka. Ona göre test yapılacak, belli
bir mikronun altındakilerin ancak koruyuculuğu oluyor. Hiç olmamasından iyidir ama net bir şey söylemek zor.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 28: İSG olarak çalıştığımız bir firmaya ana holding tarafından nano maske denen kumaş
maskelerden yolladı. Bu maskelerin koruyuculuğu ile ilgili bilgi kirliliği var. Çalışanlar kullanmak
istemiyor. Ama onun haricinde cerrahi maskeler, FFP1-2 maskelerden veriyoruz. Kullanım
periyodu ile ilgili Cerrahi Maske 1 gün kullanılabilir ama diğeri uzun ömürlü olarak FFP3 toz
maskesi aldık. Mesela sağlık açısından ne kadar süre kullanılabilir? Kumaş maske kullanılabilir
mi? Gerçekten koruyucu mu? Cerrahi maske tedarikinde de şu aralar sıkıntı yaşıyoruz daha
önceden alabildik. Ama şu an hem satış yasağından dolayı hem de ciddi anlamda bulunabilirliği
ile ilgili de sıkıntılar çekebiliyoruz Sürdürülebilir de değil, çalışan sayısı da fazla olduğundan
dolayı, işin açıkçası kumaş maskeyi tercih etmek istiyoruz ama koruculuğundan emin değiliz.
B.M.P.: Bence cerrahi maske varken kumaş maske kullanımının bir gereği yok. Çünkü o kumaş maskenin standardı
nedir onu bilmek lazım. Sonuçta bu maskelerin belirli bir filtrasyon kapasiteleri var. Zaten bildiğiniz gibi uzun dönem
kullanımında da maske disposable, yani kullanılabilir bir şey değil . Ve iyi maske de zaten tekrar kullanılmamayı
gerektiriyor. Düzgün kullanımda nemlendiği zaman ya da kirlendiği zaman maskeyi değiştirmek gerekiyor. Tabii ki
şartlardan dolayı bazen bu durum sıkıntıya girebiliyor. Bununla ilgili size net bir şey söylemek çok doğru değil. Kumaş
maskeleri tercih etmemek gerekiyor bana göre. Cerrahi maskeleri halk içinde kullanmak gerekiyor. N95’lere de gerek
yok. Sık değiştirilebilecek bir maske kullanımı her zaman daha iyi. Kirlendiğinde ve nemlendiğinde değiştirilebilecek bir
maske kullanmak. İşte yıkadık, tekrar kullandık uygun değil. Elbette ki hiç olmamasından daha iyi. Şartlara göre hareket
etmek lazım. Hiç olmamasından daha iyidir ama kullanabiliyorsanız cerrahi standartlara uygun cerrahi maskeleri
kullanın. Kumaş maskeleri kullanmak durumundaysanız da; her maskenin ayrı ayrı özelliği var, ona detaylı bir bakmak
lazım, size gelen maske nedir? Ama yani bizim kullandığımız maskelerde nanokumaş gibi öyle bir kriter yok aslında.
Nanokumaş nedir? Ne kadar filtre eder? Yani net bir şey söylemek mümkün değil.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
H.K.: Yani görüyorum nanoteknoloji ile elde edilmiş, bu siyah, böyle şık duran maskeler var. Bunlar diğer bizim
cerrahi maskeler gibi kullan at değil. Kullanabiliriz. Ama günlük olarak bir veya birkaç defa 90-100o kaynar
suda 1 dakika bekletilerek dezenfekte edildikten sonra, kurutularak tekrar kullanılabilir. Böyle bir avantajı var ve
ben koruyucu etkisi olduğunu da düşünüyorum. Yani diğer evde yapabileceğimiz kumaş maskelerden hiç
olmazsa daha iyi olduğunu düşünüyorum.N95 benzeri olanlar virüsün dışarıdan içerisine girmesini engelleyen,
ancak içerideki havayı da dışarı veren maskelerdir. Bunlar dolayısıyla günlük pratikte, diğer ortamlarda
kullanıldığı zaman hasta olan kişinin virüsü dışarıya yayma riski var. Çünkü normal maskelerde dışarıya virüs
gidemiyor, ama bu N95’lerde hasta olan, asemptomatik olan kişiler ortama virüsü verebiliyor. O yüzden biz bu
maskeyi sadece hastanelerde hastalardan burun sürüntüsü alırken kullanıyoruz. Veyahut da hastayı muayene
ederken yakın temas halindeyken kullanıyoruz. N95’i onun dışında kullanmıyoruz. O yüzden toplumda da
onların yaygın kullanıldığını zaman zaman görüyoruz. Kullanılması hastayı belki koruyabilir, ancak hastanın
etrafındakileri korumaz. Onlara zararlı virüsleri bu kişi verebilir.
N.Ç.: Maske; bez maske, kaşkol her şeydir. Ama siz bir iş yerinden bahsediyorsunuz. Nanoteknoloji ile
yapılmış maskeler de kullanılabilir. Bu maskelerin günlük temizliklerini Halil Hoca anlattı. Varsa elinizde cerrahi
maske kullanarak atılabilir, bir gün 8 saat kullanırsınız. Özellikle çalışanlarınız arasında bir sıkıntı olmasın diye
söylüyorum. Ana firmanın tedarik etmiş olduğu nano maskeler de olacak, olur. En azından kendinizi ve
dışardakini korur, yakın çalışma arkadaşlarınızı da korur, o ilgilendikleri işle ilgili gıda ile ilgileniyorlar bu
gıdayı da koruyacaktır .
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 29: Maske nasıl takılır?
N.Ç.: Maskemizi taktığımız zaman da, yürüyüş yaparken kendi kendimizeyken burnumuzu dışarıya çıkarabiliriz. Ama bir
toplu taşımaya, bir topluluğa girdiğimizde mutlaka burnumuzun kapalı olması lazım. Bakın söylüyorum, mutlaka burnumuzun
kapalı olması lazım. Yapacak en önemli önlemimiz maske takmak, biraz da uyanık olup etrafımıza bakmak. Bu mesafeyi ne
kadar bozmuşuz? ben ne kadar bozmuşum? karşıdaki ne kadar bozmuş? bu önemli.
B.M.P.: Evet kesinlikle en önemli şey maske ve el hijyeni. Mümkünse dışarı çıktığınızda, markete gittiğimizde, toplu
taşımaya bindiğinizde yanınıza el dezenfektanınızı alın. Ve dokunduktan sonra, en azından marketten çıkarken veya toplu
taşıma araçlarından indikten sonra, ellerinizi mutlaka dezenfekte etmeye çalışın. Ve maske mutlaka burnumuzu ağzınızı ve
çenenizi kapayacak şekilde takılı dursun.
N.Ç.: Cerrahi maske dediğimiz maske lastikli ya da bağlamalı olabilir. Tabii ki bu maskeyi kullanmadan önce ellerimizi
yıkıyoruz, maskeyi takıyoruz. Hemen hepsinin bir burun kıskacı vardır. Bunu buruna sıkıştırıyoruz. Bu şekilde maske
burnumuzu, ağzımızı, çenemizi kapatmış olacak. Böyle dolaşacağız. Dışarıda biraz kendi kendimizeyiz maskeyi biraz aşağı
çekip burnumuzu açarak nefes almak için kendimizi rahatlatabiliriz. Ama topluluğa yaklaştığımızda, bir yere girdiğinizde,
etrafımızda ya da bulunduğumuz ortamda birden fazla kişi varsa, maskenin mutlaka tam kapalı olarak burnumuzu da
kapatması lazım. Bu cerrahi maskeler ıslanır, rutubetlenir, fonksiyonları azalır. Bir gün takılabilir, sonra özellikle dışını hiç
ellemeden çıkarıyorsunuz ve atıyorsunuz.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 30: Görevimiz gereği işin başından beri evlere kapanamadık. Hatta daha öncesine göre
daha fazla dışarıda olmak durumundayız. Bu anlamda risk taşıyoruz. İki hafta önce
birkaç gün üst üste 37.5o ateş hissettim, ancak başka bir semptom da olmadı. Acaba bu
hastalığa yakalandım da fark etmeden atlattım mı? Dolayısıyla sürüntü ve antikor testi
bizim hastanemizde yaptırmamız mümkün mü? Bu testleri yaptırmama ihtiyacım var mı?
N.Ç.: Bizim hastanemizde yaptırma şansınız var. Elimizde şu anda bizim antikor testimiz yok. Bizde olmamasının
sebebi tedarik edemediğimiz için değil. Sağlık Bakanlığı şu anda ellerindeki testlerin güvenirliği ile ilgili testler
yapıyor. Dağıtımını yapmıyorlar. Bu sebepten dolayı yok. Ara ara kısıtlı sayılarda gelmişti. Fakat bunları da özellikle
sağlık çalışanlarımız için yaptık. Evet var olan hastanelerde antikor testi yaptırabilirsiniz ama sağlık bakanlığı şu anda
dağıtımı yapmıyor. Sürüntü testi - PCR testi dersek, hastanemiz de yapıyor tabii ki. Hastanemize müracaat
ettiğinizde en azından böyle şikayetleriniz olduğunda PCR testi yapılabilir. Tabii 1.5 hafta önce olan bu ateşin bununla
ilgili olup olmadığını anlamak için direkt antikor testi yapılmasında fayda var. Eğer o zaman yapılsaydı PCR testi daha
anlamlı, manası daha yüksek olabilirdi.
H.K.: Şu anda herhangi bir PCR testi yaptırmasına gerek yok. Önümüzdeki hafta içerisinde sanıyorum antikor testleri
bize de gelebilir, ancak henüz kesin değil. Ama Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bakan yerler var . Ama acele etmeyin
antikor testi yapılması uygun olduğunda, yani test geldiğinde bizde bakabiliriz
N.Ç.: Tabir de şu var. Antikor testinde bir zamanı var tabii ki .yani diyelimki hastalıkla karşılaştık ve geçirdik.
Antikorların oluşması için geçen bir süre var. 8-10 gün arasında, bu da önemli. Biz bundan şüphelendik, ateşli
olduğumuz dönem diyelim ki 10 gün önceydi. En az 10 gün sonra antikor bakılan antikor testi daha anlamlı oluyor
daha uzun süre sonra bakılan çok daha anlamlı oluyor.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 31: Mevcut üyelerimizin çalışanlarından hasta olanlar mevcut. Rehberdeki gibi semptomsuz
14 gün olduğuna sahada özellikle işyeri hekiminin olmadığı yerlerde kim karar verecek?
B.M.P.: Buradaki en önemli şey çalışan 14 günlük karantinayı tamamlamış mı? Tamamladıysa tedavi alsın –almasın 14
gün boyunca ateş, öksürük, nefes darlığı gibi bir semptomu olmadıysa, ondan sonra biz hastalığı negatif kabul ediyoruz.
Ve ona göre yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Yani 14 gün karantinayı tamamladığından emin olmamız lazım.
H.K.: Yaşadığımız canlı bir örnek olarak; bir 112 sağlık çalışanı Covid-19(+) oluyor ve evinde tedavi görüyor. Ve bu kişinin
eşinin hiçbir semptomu yok ama temaslı olduğu için test yapılıyor(2 defa test yapıldı). Bu semptomatik hasta kişi 14 günü
evinde doldurdu, ama eşinde herhangi bir belirti olmadı. Bunlar 14 gün evlerinde izole oldular. Ancak 14 günün sonunda
da ne yapacağız şimdi ? İnkübasyon dönemi 14 gün ya, 14 gün bittiği zaman bu hastalığı eğer eşinden almışsa hastalık
belirtisi ortaya çıkması lazım. Hiç belirti yok. Acaba asemptomatik geçirdi de pozitif mi diye burnundan nazal sürüntü
bakıyoruz. Baktıktan sonra eğer negatifse bu kişi hastalığa yakalanmamış ve asemptomatik de olmamış diyoruz. Bu
arada acaba hastalığı geçirdi mi diye bu kişinin kanında baktığımız antikor pozitif değil. Antijen de pozitifleşmemiş, evde
İzolasyona iyi uymuşlar. Birisi hastalığı hafif seyirli geçiriyor, öbürü hastalığa hiç yakalanmıyor, antikor da pozitif değil.
B.M.P.: Yani iyi izolasyon önemli,14 gün geçtikten sonra artık bir sıkıntı olmayacağının göstergesi.
N.Ç.: Kişi virüsle hastalandığı zaman , bu hastalığı ne kadar geçirmiş, sürüntü testi – veya + de olsa ; kanında ne kadar
antikor olduğundan anlaşılıyor. Örneğin benim bir işyerim var, 10 çalışanımın 8'i semptomlu- semptomsuz hastalığı
geçirdi. Antikorlarına bakmam lazım. Eğer antikorları varsa bu kişiler çalışabilir. Antikor testleri daha yaygın yapılmıyor
Bunlar hızlı testler. Çok test şekli var, güvenilirlikleri farklı olduğu için Sağlık Bakanlığı tam olarak hastanelere
göndermedi. Biz de birkaç ayrı tipi denedik. Bu hafta içinde umarım güvenilirliği yüksek olan bir antikor testi çıkacak. Bu
testleri kullanarak bu kişiler çalışabilir derim.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 32: Bir fabrikada 1 ile başladı. Şu an itibariyle 21 kişi Covid-19(+).Fabrika 14 gün süreyle
kapatıldı. Bu tip fabrikalarda uygulama nasıl olmalı? Pozitif kişi sayısı kapatma için önemli mi?
H.K.: Mesela ben bir örnek vereyim; bir fabrikada 1000 kişi çalışıyorsa, hiç pozitif olmasına gerek yok. Çalışanlar iş
ortamında üretim yapıyorlar ve eğer birbirlerine yakın temas halinde iseler hastalığı birbirlerine bulaştırma riskine sahipler.
Hele hele 1 tane pozitif çıkmış veyahut ta 21 tane pozitif çıkmış. Bunlar birbirlerine bu yakın temasla bulaştırırlar. Dolayısıyla
bu fabrikanın hasta olan kişilerin 14 gün boyunca izole edilmesi, ve bunlarla temaslı olan fabrikadaki diğer çalışanların da
takip edilmesi lazım. Yani aynı odada çalışan, yakın temaslı kişiler. Zaten Sağlık Bakanlığı Aile Hekimleri filyasyon ekipleri
bu yakın temaslıların takiplerini yapıyor. Ancak bu fabrikayı iki hafta boyunca kapalı tuttuktan sonra tekrar yeniden
açıldığında şartları düzenlemek lazım. Yani işte oruç tutacak varsa iftar-sahur menüsünde aralarında 1-2 metre mesafeyi
koruyarak yemek yemeleri lazım. Bir masanın etrafında 10 kişi oturup da yemek yemeyecekler. Yani mesafeyi koruyarak
yemek yiyecekler.
N.Ç.: Fabrikanın kapatılmış olması normal tabi. Kişi sayısı da önemli, çalıştıkları alan büyüklüğü de önemli. Bin kişi 1.000
m2’de de çalışır, 20.000 m2’de de çalışır. Bunu bilemeyiz ama bir fabrikada kaç kişi çalışırsa çalışsın 1 pozitif te, 14 pozitif te
önemlidir. Bundan sonrası için artık antikor testlerine bakmak lazım ve diğerlerinin mümkünse testlerinin yapılması lazım.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 33: İşyerimizde, bir pozitif vakamız oldu. Hemen işyerini kapattık, faaliyetlerini durdurduk.
Böyle bir durumda işyerimiz ne kadar kapalı kalmalı? Kapatma ve açma
aşamalarında özel yapılması gerekebilecek şeyler var mıdır?
N.Ç.: İşyeri kapatıldı, orada filyasyon yapıldı. Yani bakıldı etrafı, takip işlemleri yapıldı. O pozitif bir kişi bırakılmadı.İşlemleri
yapıldı. Bu tip sorularınızın muhatabı bulunduğunuz yerin Sağlık Müdürlükleri ya da Halk Sağlığı’nda çalışan kişiler. Çünkü
siz kendi kararınızla, bu soruya ben desem ki yarın bu işyerini açabilirsiniz; açamazsınız ya da bundan dolayı birtakım
yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Dolayısıyla en doğrusu bir işyerini kapatacak kadar bir şüphe varsa, bir vaka
bulunduysa, bulunduğunuz yerin İl Sağlık Müdürlüğü ve Halk Sağlığı’ndan bu sorunun cevabını alabilirsiniz.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 34: İş dünyası ile ilgili özellikle fazla sayıda istihdam sağlayan üretim yerlerine ve fabrikalara ne gibi
tedbirler alınmasını önerirsiniz? Bu tür işyerlerinde çalışan herkese test yapılması bir yöntem olabilir mi?
N.Ç.: Bu soruların gerçekten iş dünyasında çok sorulduğunu zannediyorum. Aralarında çok tartıştıklarını zannediyorum. Çok
cevaplar da aldıklarını zannediyorum. Bu süreçte firmalar, işletmeler çalışanları ve müşterilerinin sağlığı açısından ne gibi önlemler
almalıdır? Gerçekten bu sorulara bizler de tavsiye niteliğinde olmak üzere ya da kendimiz olsak neler yaparız ve bilimsel olarak da
yaklaşarak cevaplar vermeye çalışalım.
B.M.P.: Öncelikli olarak alanların seyreltilmesi gerekiyor. Yani kişi yoğunluğunun çok olduğu yerlerde, kişilerin birbirleriyle temas
alanlarının genişletilmesi gerekiyor. Bunlar neler?; yemekhaneler, kantinler ya da çalışma şartları da eğer yakın çalışmayı
gerektiriyorsa o şekilde mesafenin korunması gerekiyor. Çeşitli yaklaşımlar var; Güney Kore örneğinde tüm halkın antikor testi ile
taranıp, oradan hasta olanların takibi ve ona göre bir izolasyon çalışması yapılması durumu var. İşyerlerinde de bu uygulanabilir
ama bunun için tam güvenilir bir antikor testi lazım. Eğer yapılabilirse, bunun faydası olacağını düşünüyorum. Damlacık yoluyla
bulaştığı için mekanların havalandırılması ve havalandırma sistemleri önemli. Belki bundan sonra mimari de buna göre değişir.
Sigara içme yasağı ile beraber AVM’lerin mimarisinin değişip daha açık mekanlar kullanılması gibi. Ama şu andaki çalışılan yerleri
göz önüne aldığımızda; belki daha çok alan, daha temiz havanın sirküle edileceği yerler belki yapılması gerekecek. Bunlar belki ek
maliyet getirebilir işverenlere ama sağlığı korumak için ve üretimi devam ettirebilmek için bunlar gerekli olacaktır düşünüyorum.
N.Ç.: Hastane olarak biz de böyle davrandık . Ama bir de sürdürülebilirliği var. Bizim 400-450 olan günlük poliklinik sayımız 20'ye
indi. Bunların 10-15 tanesi çocuk hastalar. Günlük 100 kardiyoloji polikliniğimiz 1e yada 0 a indi. Dolayısıyla yaklaşık 10 gündür
bize yeni kovid hastası gelmiyor. Kapasite olarak teknik donanım olarak 12 hastaya bakıyorduk. Şu anda 10 gündür, sadece 3
hastamız var. Acile de hasta gelişi azaldı. Bizim gibi bazı tıp fakültesi hastaneleri, özel hastaneler 20 Mart’ta Pandemi Hastanesi
olarak yetkilendirildi. Artık pandemi hastanesi değiller denebilir. TOBB ETÜ hastanesi bundan sonra pandemi hastanesi değil
denebilir. Yani daha temiz hastane artık. Bu sefer de bir yönetici olarak işimizin çok olacağını söylüyorum. Çünkü çok insan var
sağlık problemlerini erteleyip hastaneye gitmeyen, kaldı ki bazılarının gitmesi lazım özellikle kalp rahatsızlığı olanların.
Bundan sonra işlerimiz artar. Artması önemli değil daha fazla insana ulaşıp, daha fazla hizmet verebiliriz diye düşünüyorum.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 35: Türkiye'deki ilaç ve aşı çalışmaları ne durumda bu konuda bilgi verebilir misiniz?
H.K.: Bugün TÜBİTAK Başkanı, Türkiye'de aşıyla ilgili 14-15 tane projenin yürürlükte olduğunu, bunların
denemelerinin en az 1 yıl sonra sonuçlanacağını, 1 yıl sonra aşının hazır olarak uygulanabileceğini açıkladı. Üretim
tesisi olarak da ülkemizde insan aşı üretim tesisi olmadığı için patentli bir veterinerlik enstitüsünün aşı üretim tesisi
kullanılacağı, buraya ruhsat alınarak, burada bu aşıların üretim safhasına geçilebileceği şeklinde açıklamasına
devam etti. Dolayısıyla gerek ülkemiz gerekse dünyada en az bir yıldan önce aşı ortaya çıkması mümkün
gözükmüyor. Biz de inşallah ülkemizde çalışmaların sonucunda, yerli aşımızı patentli olarak üretip, hem kendimize
hem de dünyaya satabilecek duruma geliriz diye düşünüyorum.
İlaçla ilgili Amerika'da FDA’nın başlattığı en az 10-14 tane ilaç çalışması devam ediyor. Biz de şu anda Sağlık
Bakanlığı'nın protokollerinde yer alan ilaçları kullanarak etkinliklerini klinik olarak gözlemleyerek bir sonuca gidiyoruz.
Ancak bütün bu ilaçların kesin sonuçları, bütün bu ilaçları kullandıktan sonra , sonuçlarının analizleri yapılıp, ne kadar
etkili oldukları konusunda bir fikre varabiliriz. Ama şunu görüyoruz; Çin'den getirilen Japonların ürettiği Favipiravir
etken maddeli ilacı hastalarda pnömoninin başlangıcında verdiğimizde kısa sürede ateşin düştüğü ve daha kısa
sürede taburcu edilecek hale geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla tedavi konusunda oldukça başarılı ve etkili gözüküyor.
N.Ç.: Sağlık Bakanlığı'nın son revizyonu yapılan rehberine göre tedaviye etkinliğimiz bayağı yüksek oldu. Kendi
hastanemizde de tedavi ettiğimiz, taburcu ettiğimiz hasta sayısı çok fazla. Şu anda bu rehbere göre daha önce
denenmiş, kullanılmış, piyasada olan ilaçları kullanıyoruz. İşte sıtma ilacı , ya da bir antibiyotik oluyor. Tedavilerimiz iyi
sonuçlar veriyor. Türkiye genelinde tedavi edilen hasta sayısında da tekrar söylüyorum; dün ilk defa tedavi edilen
hasta sayısı, yeni tespit edilen hasta sayısının üzerine çıktı. Çok önemlidir bu. Dolayısıyla burada başarılıyız.
Türkiye'de bu ilaçların denemeleri yapılıyor, mutlaka ama klinik olarak yapılması belli bir projeye göre oluşturulması
tabii ki önemli. Aşı ve ilaç çalışmaları da yapılacaktır. Yapılmaktadır da.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 36: Plazma tedavisi ve İnterlökin- 6 inhibitörlerinin tedavideki yeri nedir?
N.Ç.: Plazma tedavisi bakıldığı zaman mucizevi bir tedavi değil tabii ki. Pandemilerde toplumlar silahlarını
geliştirmeye çalışıyor, var olan silahları kullanıyor, daha önce denediği silahları tekrar ortaya çıkarıyor.
Plazma tedavisi de bunlardan bir tanesi. Kısaca hastalığı geçirmiş olanların kanındaki askerleri alıp tedavi
görmekte olan bir hastaya veriliyor. Tabi bu kadar kolay değil, bazı merkezlerde yapılıyor.
H.K.: Yoğun bakımda yatan entübe olan, lenfopenisi, trombositopenisi gelişen, ferritin yüksekliği olan,
ateşi devam eden ve IL-6 kanda yüksek olan hastalarda IL-6 blokörlerini tedavi olarak uyguluyoruz. Ama
ne kadar başarılı olabiliyoruz konusunda henüz o kadar deneyimimiz yok. Yani verdiğimiz hastalardan
yarar görüyor muyuz? diyebileceğimiz aşamada değiliz.
SORU 37: Türk toplumunda BCG aşısı uygulanmasının hastalık ve ölüm oranlarını
düşürdüğünü düşünüyor musunuz?
N.Ç. : Tüm dünyanın bu günlerde tartıştığı bir konu. Elbet bilimsel yanı var, BCG aşısı çok önemli bir aşı.
Fakat kanıtlanmış bilgiler yok. Bunlar sadece şu anda üzerinde duruluyor. Çok çok fazla tartışmalar var.
BCG aşısının da bir faydası olduğunu düşünüyorum ama şu bilimsel yayını ben Lancet’den okudum da
size sunuyorum da yaptık diyemiyorum.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 38: Araç klimaları ve merkezi klima hakkında ne yapmalıyız?
H.K.: Klima ile ilgili bir özel tedbir almaya gerek yok. Yani dışarıdaki hava, çünkü her zaman temiz havadır.
Dışarıdaki havayı alıp, içerideki havayı dışarıya veriyor. Arabalardaki gibi klimanın dış havasını kapatıp
sadece içerisinin havasını sirküle ederek klima çalıştırma durumları olabiliyor, o şekilde çalıştırmak iyi değil.
Ama arabanın dışarıdan gelecek olan havayı zaten partikülleri filtreleme özelliği var. Mesela uçaklarda aynı
şey olabilir. Uçuş sırasında dışardan alınan havanın filtre edilmesiyle hastalık bulaşır mı? diye sorabilirsiniz.
Uçaklardaki havalandırma sistemiyle, hastalığın bulaşması söz konusu değil. Ancak hasta olan birisi 2
metre yakınından öksürük, aksırıkla, damlacıkları ile hastalığı karşındakine bulaştırabilir. Bu yüzden maske
takmak burada en iyi çözüm. Klima ve havalandırma sistemlerinin herhangi bir olumsuz etkisi yoktur.
B.M.P.: Tabii şöyle bir şey var, biz genelde klimayı takıyoruz, ondan sonra unutuyoruz klimayı. 3 sene bakım
yaptırmadan, filtreleri temizletmeden kullanıyoruz. Yazlığa gidiyoruz klimayı taktırıyoruz, ondan sonraki sene
bir gidiyoruz klima bütün tozları üflüyor. Klima her zaman bakımı yapılması gereken bir araç. Filtrelerin
temizliği çok önemli klimada. Arabada da aynı şekilde polen filtrelerin temizliği çok önemli. Genel olarak
Covid-19 için klima ile ilgili özel bir şey yapmamıza gerek yok. Ama klima bakımını iyi yaptırmazsak, sırf
Covid-19 değil işte klima zatürresi dediğimiz, lejyoner hastalığı dediğimiz hastalıklar da klimadan kaynaklı
olabiliyor. Rutin bakımların yapılması ve filtrelerin temizlenmesi çok önemli.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 39: Ekim ayı itibariyle 2. dalganın gelebileceği bilgisi veriliyor. Eğer 2.dalga gerçekleşirse
şu andaki tedbirlerden farklı tedbirler mi alacağız? alınırsa bu tedbirler ne olabilir?
H.K.: 2. dalgayı görmeyi söylemek için öncelikle bu içinde bulunduğumuz dönemi bir defa atlatmamız lazım. Biz
Türkiye olarak sanıyorum bir platoyu yaptık, aşağı doğru inişe geçiyoruz. Ama tedbirleri ne zaman gevşetirsek
bu 2. dalgayı Eylül değil 1 ay sonra yapabiliriz. Dolayısıyla bugün nasıl yaşıyorsak, bundan sonraki
yaşantımızda da tedbirleri hiç gevşetmeden, kurallara uyarak, sosyal mesafe kurallarına, 2 metre mesafeye,
maskeye, el temizliğine bu kurallara uyarak yaşantımızı artık açabiliriz. Yani mesafeyi koruyarak insanlar
işyerlerine gidebilirler, bankalara gidebilirler, postanelere gidebilirler, diğer devlet dairelerine gidebilirler. Herkes
çalışma ortamda çalışabilir. Ancak ofisteki çalışanların 2 metre mesafeyle masaları olacak. Herkes maskesini
takacak. Yemekhanelerde oturacaklar dikkat edecekler, herkes yemekhanede kuyruğa girmeyecek. Yani bu
dalga her zaman olabilir. Bir zaman biz bu hastalığı, yani 2-3 ay ,6 ay değil en az 2 yıl boyunca bu hastalığı
göreceğiz.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 40: Türkiye olarak Covid-19 salgının hangi aşamasındayız? Güzel günler ne zaman
göreceğiz? Pik ne zaman olacak?
N.Ç.: Türkiye Covid-19 pandemisi ile ilgili pikine 23 Nisanda toplam 90bin küsür vaka ile ulaştı diye düşünüyorum. Ama
bundan sonra dalgalanmalar olmaz diye bir şey yok. Yine de her türlü tedbire devam ediyoruz. Gayet iyi bir aşamadayız.
Ne zaman ki günlük tedavi edilen sayı, tespit edilenin üstüne çıktığı an biz iyiyiz demektir. Mesela dünkü yeni vaka sayısı
3179 , tedavi edilen 3260. Düne kadar toplam vaka sayımız 104.912 .Bunun yanında da 21700 tedavi edilen var. Yaklaşık
vakaların % 21’i tedavi olmuş. Bu %50’nin üzerine çıktığında ve hatta 100 bine yaklaştığı ve bunu geçtiği zaman iş biter.
Güzel günler görmeye başladık. Bu anlamda yine güzel baharlarımız, yazlarımız olacak. İzolasyon rahatlayıp daha özgür
olacağız. Her halde daha fazla silah üretmeyeceğiz. Ama savunma sanayine ne kadar para yatırırsak faydasını gördük,
gördüğünüz gibi. Yani Amerika bayağı bir faydasını gördü; savunma sanayine o kadar para yatırmanın faydasını gördü. Bir
tır maskeye mahkum oldu!! Yüzlerce tır silah gönderdi. Bir tır maskeyi bulamadı. Önemli değil inşallah ders alınır .
B.M.P.: Genel bir azalma var, ben de piki gördüğümüzü düşünüyorum. Bundan sonra koruma tedbirleri gevşemeden
devam edersek, güzel günlerin yakın olduğunu düşünüyorum. Tamamen bitmeyecek ama nispeten önceki hayatımıza
dönüş yapacağız. Benim görüşüm Mayıs sonu - Haziran başı gibi yavaş yavaş bazı kısıtlamaların azalacağı yönünde.
H.K.: Vaka sayısı ilk başlarda yapılan test başına % 14.5- 15’lerdeydi. Yani örnek olarak 100bin test yapıldıysa 14bin veya
15bin vaka çıkıyordu. Bugüne kadar toplam yapılan test sayısını dikkate aldığımızda; 830.000 test ve % 12.5 vaka sayısı.
Yani %15'ten, %14’e, oradan da %12.5’a düştü. Ölüm oranlarımızda artış yok. İtalya gibi günde 1.000 ölümü görmedik.
Avrupa ülkelerinin bir çoğu 900 ve 1.000 rakamlarını gördüler. Biz 65 yaş üzeri ve 20 yaş altı sokağa çıkma
yasaklarının faydasını gördük. Daha sonra 2 Mayıs'tan sonra eğer bunu kademeli olarak yavaş yavaş açarsak, belki
hastalık tekrar pik yapmadan, toplum da kurallara çok iyi uyarsa, hastalığı hafif seyirli olarak bu şekilde atlatabiliriz.
Ama kuralları birden bire bozarsak tekrar aynı Piki görmek çok olası.
N.Ç.: Bu verilere göre kendi düşüncem Ramazan Bayramını da böyle biraz sıkı geçiririz gibime geliyor. Bayramdan
dolayı başka bir patlamaya sebep vermemek için, bayramda da sokağa çıkma yasağı olacağını tahmin
ediyorum. Ama bayramdan sonra Haziran ilk 1-2 haftası içerisinde Türkiye'de çok güzel, bizim anladığımız
ya da düşündüğümüz güzel değişiklikler olacaktır diye düşünüyorum.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 41: Türkiye olarak vaka sayısının dünya 7. olması?
N.Ç.: Türkiye toplam vaka sayısında şu anda dünya 7.cisiyiz biliyorsunuz. Ama vaka sayılarına bakarsanız, Yemen'de
de 0 vaka var. Kuzey Sudan'da 4 tane vaka var. Orada ne kadar test yapılıyor bilmiyoruz, nüfusa da oranlamak lazım.
Dolayısıyla toplam vaka sayısında dünyada kaçıncı olduğumuz çok önemli değil. Milyonda kaç vakamız var diye
bakmak lazım. Ölüm sayılarımız çok, Allah tüm vefat edenlere rahmet eylesin. Yakınlarına kolaylıklar, sabırlar
diliyorum. Kolay bir şey değil, hiçbir vatandaşımızı kaybetmememiz lazım. Ne 65 yaş üstü, ne bebek, ne çocuk hiçbir
hastamızı kaybetmemiz lazım. Dolayısıyla biz böyle düşünüyoruz, Covid-19 ile mücadelede Türkiye çok iyi bir yerde.
Diğer ülkelere kıyasla ortada görünüyor. Zaten bizim sağlık sektörümüz son 15 yılda özelikle Avrupa ülkelerinin
çoğunu geçti. Biz öğrenmeye gittik hep oralara, kongrelere, konferanslara gittik. Amerika'ya, Japonya'ya, İngiltere'ye,
İspanya'ya oralardan bir şeyler öğrenelim diye, hala daha gidiyoruz. Ama artık şu anda dünya bizden çok şey
öğreniyor, artık onlar da gelip bizleri dinliyorlar. Biz de kongreler yapıyoruz. Son 15 yılda bizim geldiğimiz yer ortada.
Elbet sağlık bakanlığımız başta olmak üzere iyi bir şekilde organize ediliyor , bizim de fikrimiz alınıyor, önerilerimiz
alınıyor. Ve bu doğrultuda şu anda bu pandemi ile mücadelemiz gayet başarılı, sonuçlarımız ortada, böyle gidecek
Tabii ki bir alkış da Türkiye halkına, evde olanlara. Onlar da çok zor durumda, böyle evde kalmak da kolay bir şey
değil.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 42: Halk üzerinde oluşan Covid-19 etkisi, yani psikolojik travma nasıl tedavi edilebilir?
Korku duygusu nasıl kalkacak? İnsanlar sürekli endişe içinde mi yaşayacaklar?
B.M.P.: Korku duygusu tabi, ilk etaptaki korku duygusu, bu zaman geçtikçe azalacak. Ama bu korunma hissi
çok da kalkmasın diye düşünüyorum ben. Yani endişe içinde yaşamayalım, evet normal hayatımıza devam
edelim. Ama böyle bir aşırı bir relaksasyon, aşırı rahatlık da bundan sonra olmasın. Bugün Covid-19 gider,
yarın başka bir virüs gelir. Koronanın 7.si geldi, 9.su gelir. Demek ki bundan ki sonraki hayatımızda böyle
şeyler olacak demek istiyorum. Bu yüzden elbette ki endişeyle, her şeye endişeyle yaklaşmak iyi bir şey
değil. Her şeye de endişeli yaklaşırsak halk olarak ruh sağlığımız da bozulacak. Bunu da, bu sürede diğer
sosyal politikalarla korumamız lazım.
İşte en çok bizim bu Odalar Borsalar Birliği olarak, en çok bu işin içinde olan insanlar işverenler-çalışanlar.
Öyle değil mi? İşte bu geçim kaygısı ya da ne bileyim sosyal hayattaki bazı kaygılar onları devletimiz güçlü
ve birliğimiz de güçlü , belki o şekilde çeşitli politikalaşacak. Çok endişeye kapılmadan, ama hiçbir zaman da
çok rahatlamadan, hayatımızı devam ettireceğiz. Bununla yaşamaya alışmamız gerekiyor. Belli kuralları
uygularsak, zaten gereğini yapmış olacağız. Sosyal mesafe; belki bundan sonra daha çok dikkat edilecek,
işyerleri ona göre ayarlanacak, ona göre destekler verilecek. Çocuklara belki psikolojik destekler ona göre
verilecek, eğitim hayatları ona göre düzenlenecek. İşverenler işçiler yine benzer şekilde önlemlerini
alacaklar. Korkuyla yaşamayacağız. Ama çok da rahat olmayacağız.
TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi
COVID-19 Bilgilendirme Webinarı
25.04.2020
SORU 43: Yeni hayatımızda ne gibi değişiklikler olacak? Bundan sonra nelere dikkat etmeliyiz?
Artık dışarıda Maske takmak gibi bir zorunluluğumuz olacak mı?
B.M.P.: Yeni hayatımızı yaşıyoruz zaten, artık eski hayat yok. Bu ne zaman ki başladı Türkiye’de dersek işte 10
Mart'ta. Biz yeni bir hayat yaşıyoruz, buna da alışıyoruz. Burada virüsle ilgili cevap verecek olursak; İşte bu
virüsle tanışıncaya kadar, aşılanıncaya kadar en az 1,5-2 yıl daha dikkatli yaşayacağız. Peki sonra ne olacak?
İnsanlar için herhalde öyle tahmin ediyorum ki travmalar önemlidir. Her travmadan da illaki kötü dersler
çıkmaz. İyi dersler de çıkar. Her şeyde bir hayır vardır. Daha fazla elimizi yıkamayı öğrendik. Biz tabi çok sıcak
bir toplumuz. Biz yine birbirimize sarılacağız, öpüşeceğiz, tokalaşacağız. Ama artık bir tık dikkat edeceğiz.
Tuttuğumuz yere bir tık dikkat edeceğiz, kredi kartına bir tık dikkat edeceğiz, benzin alırken aldığımız para
üstüne bir tık dikkat edeceğiz, hapşırırken etrafımızda sağlığımızı bozan bir sürü partikülün olduğunu bileceğiz.
Dolayısıyla bunlar bizim yeni hayatımızda sadece bu olguyla alakalı değişiklikler. Onun dışında daha fazla
seveceğiz. Özgürlüğün ne demek olduğunu anladık, özgürlük tanımı değişti. Sokakta kuş seslerini dinlemek
bile özgürlük olarak düşünüyoruz şu anda. Yani yeni hayatımızda da bazı değişiklikler olacak, bunlar hep iyi
değişiklikler olacak. Kesinlikle iyi değişiklikler olacak. Bu bakımdan ben hep umutluyum. Umudumu
kaybetmiyorum, sonuç olarak kaybetmiyorum, gidişat olarak kaybetmiyorum. Ülkem adına hiç kaybetmiyorum.
Biz çok güçlüyüz yani. Bunu da ispat ettik. Sağlık sektörü Türkiye'de çok güçlü. Maşallah diyelim, üstesinden
de gelmeye çalışıyoruz.

More Related Content

What's hot

Hiv aids ve korunma yolları
Hiv aids ve korunma yollarıHiv aids ve korunma yolları
Hiv aids ve korunma yollarıMustafa Cansız
 
Afp surveyansı sunumu güncel by dr e eksen
Afp surveyansı sunumu güncel by dr e eksenAfp surveyansı sunumu güncel by dr e eksen
Afp surveyansı sunumu güncel by dr e eksenErkam Eksen
 
Influenza Grip
Influenza GripInfluenza Grip
Influenza Gripanttab
 
Hepatit Korunma Ve Tedavi
Hepatit Korunma Ve TedaviHepatit Korunma Ve Tedavi
Hepatit Korunma Ve Tedavimissdj
 
HIV (AIDS) Nedir, Belirtileri, Testleri ve Tedavisi
HIV (AIDS) Nedir, Belirtileri, Testleri ve TedavisiHIV (AIDS) Nedir, Belirtileri, Testleri ve Tedavisi
HIV (AIDS) Nedir, Belirtileri, Testleri ve TedavisiKemal ASLAN
 
Çanakkale verem savaşı dispanseri Dgt EğItimi
Çanakkale verem savaşı dispanseri Dgt EğItimiÇanakkale verem savaşı dispanseri Dgt EğItimi
Çanakkale verem savaşı dispanseri Dgt EğItimiburhankutuk
 
Yeni asilar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Yeni asilar  (fazlası için www.tipfakultesi.org )Yeni asilar  (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Yeni asilar (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
halk sagligi
halk sagligihalk sagligi
halk sagligiysrsmt
 
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immüniteİmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immüniteBurak Küçük
 
Hepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel BilgiHepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel Bilgimissdj
 
62.VEREM HAFTASI
62.VEREM HAFTASI62.VEREM HAFTASI
62.VEREM HAFTASIburhankutuk
 
Krm Kongo Kanamal Atei Temmuz 2006
Krm Kongo Kanamal Atei Temmuz 2006Krm Kongo Kanamal Atei Temmuz 2006
Krm Kongo Kanamal Atei Temmuz 2006anttab
 
Dissemine viral enf(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dissemine viral enf(fazlası için www.tipfakultesi.org)Dissemine viral enf(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dissemine viral enf(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Döküntülü hastalıklar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Döküntülü hastalıklar(fazlası için www.tipfakultesi.org)Döküntülü hastalıklar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Döküntülü hastalıklar(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Domuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son Durum
Domuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son DurumDomuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son Durum
Domuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son Durumdomuzgribi
 

What's hot (20)

Hiv aids ve korunma yolları
Hiv aids ve korunma yollarıHiv aids ve korunma yolları
Hiv aids ve korunma yolları
 
Afp surveyansı sunumu güncel by dr e eksen
Afp surveyansı sunumu güncel by dr e eksenAfp surveyansı sunumu güncel by dr e eksen
Afp surveyansı sunumu güncel by dr e eksen
 
Kka 2
Kka 2Kka 2
Kka 2
 
Aids
AidsAids
Aids
 
Influenza Grip
Influenza GripInfluenza Grip
Influenza Grip
 
Kene
KeneKene
Kene
 
Hepatit Korunma Ve Tedavi
Hepatit Korunma Ve TedaviHepatit Korunma Ve Tedavi
Hepatit Korunma Ve Tedavi
 
HIV (AIDS) Nedir, Belirtileri, Testleri ve Tedavisi
HIV (AIDS) Nedir, Belirtileri, Testleri ve TedavisiHIV (AIDS) Nedir, Belirtileri, Testleri ve Tedavisi
HIV (AIDS) Nedir, Belirtileri, Testleri ve Tedavisi
 
Çanakkale verem savaşı dispanseri Dgt EğItimi
Çanakkale verem savaşı dispanseri Dgt EğItimiÇanakkale verem savaşı dispanseri Dgt EğItimi
Çanakkale verem savaşı dispanseri Dgt EğItimi
 
Yeni asilar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Yeni asilar  (fazlası için www.tipfakultesi.org )Yeni asilar  (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Yeni asilar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Turkish polio ipv
Turkish polio ipvTurkish polio ipv
Turkish polio ipv
 
halk sagligi
halk sagligihalk sagligi
halk sagligi
 
Lgbti.org sozluk
Lgbti.org sozlukLgbti.org sozluk
Lgbti.org sozluk
 
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immüniteİmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
 
Hepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel BilgiHepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel Bilgi
 
62.VEREM HAFTASI
62.VEREM HAFTASI62.VEREM HAFTASI
62.VEREM HAFTASI
 
Krm Kongo Kanamal Atei Temmuz 2006
Krm Kongo Kanamal Atei Temmuz 2006Krm Kongo Kanamal Atei Temmuz 2006
Krm Kongo Kanamal Atei Temmuz 2006
 
Dissemine viral enf(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dissemine viral enf(fazlası için www.tipfakultesi.org)Dissemine viral enf(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dissemine viral enf(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Döküntülü hastalıklar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Döküntülü hastalıklar(fazlası için www.tipfakultesi.org)Döküntülü hastalıklar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Döküntülü hastalıklar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Domuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son Durum
Domuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son DurumDomuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son Durum
Domuz Gribi Nedir? Belirtileri, Tedavisi | Türkiye'de Son Durum
 

Similar to Tobb covid 19 bilgilendirme webinar 25.04.2020

Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020
Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020
Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020İsmail Kaya
 
Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Yeni Koronavirüs (COVID-19)
Yeni Koronavirüs (COVID-19)Yeni Koronavirüs (COVID-19)
Yeni Koronavirüs (COVID-19)Mehmet Bat
 
Domuz Gribi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Domuz Gribi Hakkında Bilmeniz GerekenlerDomuz Gribi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Domuz Gribi Hakkında Bilmeniz GerekenlerArtı Danışmanlık
 
Hıv enf ve aids(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hıv enf ve aids(fazlası için www.tipfakultesi.org)Hıv enf ve aids(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hıv enf ve aids(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)
HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)
HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)Ali Imran Korkmaz
 
Hepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel BilgiHepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel Bilgimissdj
 
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
KUŞ GRİBİ
KUŞ GRİBİKUŞ GRİBİ
KUŞ GRİBİanttab
 
Mikroorganizma
MikroorganizmaMikroorganizma
Mikroorganizmaenderun40
 
Domuz Gribi
Domuz GribiDomuz Gribi
Domuz Gribianttab
 
İntrauterin enfeksiyonlar
İntrauterin enfeksiyonlarİntrauterin enfeksiyonlar
İntrauterin enfeksiyonlarsebhul
 
Hava yoluyla bulaşan hastaliklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hava yoluyla bulaşan hastaliklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hava yoluyla bulaşan hastaliklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hava yoluyla bulaşan hastaliklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 

Similar to Tobb covid 19 bilgilendirme webinar 25.04.2020 (20)

Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020
Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020
Lhu covid 19 web sempozyumu 20.04.2020
 
Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hiv infeksiyonu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
"Tüberküloz"
"Tüberküloz""Tüberküloz"
"Tüberküloz"
 
Yeni Koronavirüs (COVID-19)
Yeni Koronavirüs (COVID-19)Yeni Koronavirüs (COVID-19)
Yeni Koronavirüs (COVID-19)
 
Domuz Gribi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Domuz Gribi Hakkında Bilmeniz GerekenlerDomuz Gribi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Domuz Gribi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
 
Hıv enf ve aids(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hıv enf ve aids(fazlası için www.tipfakultesi.org)Hıv enf ve aids(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hıv enf ve aids(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Domuz Gribi
Domuz GribiDomuz Gribi
Domuz Gribi
 
HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)
HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)
HPV-Doç.Dr. Hasan AKGÜL(Akdeniz Universitesi)
 
Hepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel BilgiHepatit Genel Bilgi
Hepatit Genel Bilgi
 
Asye 2007
Asye 2007Asye 2007
Asye 2007
 
Hiv/AIDS
Hiv/AIDSHiv/AIDS
Hiv/AIDS
 
Asilar
AsilarAsilar
Asilar
 
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bulasici hastaliklarla savas yöntemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
KUŞ GRİBİ
KUŞ GRİBİKUŞ GRİBİ
KUŞ GRİBİ
 
Mikroorganizma
MikroorganizmaMikroorganizma
Mikroorganizma
 
Domuz Gribi
Domuz GribiDomuz Gribi
Domuz Gribi
 
İntrauterin enfeksiyonlar
İntrauterin enfeksiyonlarİntrauterin enfeksiyonlar
İntrauterin enfeksiyonlar
 
Hava yoluyla bulaşan hastaliklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hava yoluyla bulaşan hastaliklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hava yoluyla bulaşan hastaliklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hava yoluyla bulaşan hastaliklar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tüberküloz (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Hastalıklar
HastalıklarHastalıklar
Hastalıklar
 

Tobb covid 19 bilgilendirme webinar 25.04.2020

  • 1. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 Webinar’dan alınan notlarla düzenlenmiş olup, bilgi aktarma amaçlıdır. Dr.İsmail Kaya
  • 2. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 1 : Doğada insanların bulunmadığı ortamlarda havadan virüsün bulaşma ihtimali var mıdır? Barış Mustafa Poyraz: Böyle bir ihtimal yoktur. İnsanın bulunmadığı ortamda havadan bize korona bulaşma ihtimali yok. Bu temasla bulaşır, insan teması ile bulaşır. Özellikle hasta olan bireylerin dokunduğu yerlere sonra biz aynı yere dokununca bulaşır. Ondan sonra da bu virüsün vücudumuza bir giriş yeri var. Bunlar da mukoza dediğimiz özellikle yüz , ağız, burun ve göz mukozalarında bulaş gerçekleşiyor. Hep aynı örnekler veriliyor. Mesela asansörlerde, masalarda, dokunulan yüzeylerde virüs belli bir süre canlı kalabiliyor. Ve sonrasında siz aynı yere dokunup, dokunulan yerden parmaklarınızı ellerinizi, ağıza buruna ya da göze dokundurduğunuz zaman enfeksiyonu yaymış oluyoruz. Bu yüzden de hiçbir insanın olmadığı açık temiz havada size virüs bulaşmasının imkanı yok. Halil Kurt: Ben de aynen katılıyorum. Virüsün bir kişiye bulaşması için, insandan insana bulaşması için ortamda bir hasta olan insan olması lazım. Yani bir dağda, herhangi bir teknik yerinde, herhangi bir deniz kenarında bu virüs yok. Ancak oraya hasta olan bir insan gittiği zaman, o hasta ile 2 metre yakınındaki temaslı kişilere solunum yolu, damlacık yoluyla bu enfeksiyon bulaşmakta. Dolayısıyla kırlarda, bahçelerde herhangi bir tabiat alanında havadan bu virüsün gelip de insanları enfekte etme riski yok. Prof. Dr. Necati Çanakçı Medikal Direktör Prof. Dr. Halil Kurt Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ABD Dr. Öğr. Üyesi Barış Mustafa Poyraz Göğüs Hastalıkları ABD
  • 3. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 2 : Covid-19 mutasyona uğruyor mu? Değişiyor mu? Mutasyon sonucu enfekte sayısı çoğaldıkça ve bunun sonucu Cov-19’un her yeni enfekte olan da etkisi azalıyor mu? H.K.: Örnek olarak ; İnfluenza (grip) virüsü her on senede bir şekil değiştirmekte, yapısal değişiklik yapmakta (mutasyona uğramakta) ve pandemiye neden olmakta. Fakat biz her sene neden grip aşısı yaptırıyoruz? Çünkü grip aşısı hastalığa karşı 1 yıl koruyor ve her sene grip virüsü mutasyona uğruyor. Ama küçük mutasyonlara uğruyor, yapısındaki birkaç tane aminoasidi değiştiriyor. Ve yeniden, yeni enfeksiyonlara neden olabiliyor. Ama on senede bir de ölümcül vaziyette, tüm dünyada hiç kimsenin bağışıklığının olmadığı bir şekle dönüyor. Henüz biz bu virüsü tanıyalı üç dört ay oldu. Koronavirüsler son 60 yıldır bilinen virüsler. Fakat bu virüs şimdiye kadar bilinen koronavirüslerden çok farklı ve ölüm oranı oldukça yüksek. Dolayısıyla bu virüsün ne zaman mutasyona uğrayacağı korusunda bir şey söylemek şu anda mümkün değil. Ve şu anda da herhangi mutasyon da söz konusu değil. Ancak virüs yayılıp, insandan insana dağıldıkça, önümüzdeki bir yıl sonra belki virüsün enfektivitesi, yani hastalık yapma kabiliyeti azalabilir. Ama bunu şimdiden öngörmek zor. N.Ç.: Bu Covid-19 dediğimiz virüsün ailesini tanıyoruz. Dedelerini, ninelerini, amcasını, babasını iyi biliyoruz. Onların davranış şekillerini biliyoruz fakat dediğim gibi bu torun biraz şımarık çıktı. Arsız bir torun. Bunu daha önce de söylemiştim. Daha torunu bilmiyoruz. Ama torun, dedelerine-ninelerine çekmişse, ki mutlaka çektiği özellikleri vardır. Bir takım değişkenlikler; örneğin dedesi - ninesi gibi yaz aylarında azalır mı? Bu da inşallah azalır diye bekliyoruz. Tabii ki mutasyon, yani değişimler olabilir. İyi yönde de olabilir. Devamlı kötü yönde olacak diye bir kural yok . H.K.: Virüsün güneş ışınları ve nem ile ilişkisi var. Yani yaz aylarında güneş ışınlarının bol olduğu dönemde ve nemli olan yerlerde güneş ışınlarının etkisiyle virüsün yaşama kabiliyeti azalmakta. O yüzden yaz mevsiminde hastalığın yayılması da tabii ki azalacaktır. Ama bu önümüzdeki Eylül - Ekim'den itibaren yine solunum yoluyla bulaşacağı için bu hastalığı geçirmeyen kişilere bulaşabilir. Ki geçirenlerin sayısı Türkiye'de çok fazla değil. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu hastalıkla tekrar karşılaşacağız .
  • 4. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 3 : Covid-19 enfeksiyonu geçirenler bağışıklık kazanıyor mu? Yoksa tekrar risk altında olabilir mi? B.M.P.: Vücudun bu tarz virüslere karşı bir savunma mekanizması var. Viral bir hastalık vücuda girdiği zaman, vücut onu tanıyor ve buna yönelik bazı koruyucu maddeler üretiyor. Cov -19’u biz daha yeni yeni tanıyoruz, henüz 4 aylık bir mazisi var. Bu süreçte de iyileşen hastalar var. Ve iyileşen hastaların kanında da bu koruyucu antikorların oluştuğunu görüyoruz. Ama bu demek değil ki tekrardan enfekte olmayacak. Bu antikorların koruyuculuğunun ne kadar süreceği, bu süreçte virüsün değişiklik gösterip, tekrardan farklı bir virüs gibi vücuda girip girmeyeceği konusunda henüz net bir bilgimiz yok. Ama kitabi bilgi olarak eğer virüs değişiklik geçirmezse, belli bir bağışıklık oluşacağını düşünebiliriz. Fakat şimdi yeni raporlar var, işte Çin’den gelen Güney Kore'den gelen. Hastalandıktan sonra tekrar re-enfeksiyon dediğimiz tekrar hastalanmayla hastanelere başvuran bazı hastalar var. Önümüzdeki süreçte bu re-enfeksiyon bilgisi daha çok netleşecek. Hipotetik olarak evet bir koruyuculuk olabileceğini düşünüyoruz ama bu bizi rahatlatmasın. Yani ama bir kere oldum, tekrar olmayacağım diye bir durumu hemen kabullenmeyelim diye düşünüyorum ben kişisel olarak. Önlemlerimizi bir kere olduktan sonra gevşetmek, biraz şu an için erken diye düşünüyorum. Evet ama söyleyebiliriz; Cov-19 geçirenler, geçirmeyenlere göre yine de 1-0 öndeler. Yani şanslılar en azından hastalığı geçirdiler. Ama öyle ya da böyle antikorları oluşmuş olabilir diye düşünüyoruz. H:K.: Hastalığı geçiren kişilerin kanında, aşağı yukarı hastalığı geçirdikten 3 hafta sonra antikor oluşmaya başlar. Ve bu kişilerin kanındaki koruyucu antikor düzeyi 1/80’nin üzerinde ise plazma donörü olabiliyorlar. Geçtiğimiz haftalarda Kızılay Kan Bankası yoğun bakımlarda yatan, pnömonisi olan, ventilatöre bağlı olan hastalara, hastalığı geçirmiş kişilerin kanından elde ettiği antikor içeren plazmaları vererek iyileşmeler sağladı. Dolayısıyla bu hastalığı asemptomatik veya semptomatik olarak geçirmiş, ancak altta yatan herhangi bir hastalığı olmayan ve kan verebilecek , yani kan donörü olabilecek durumdaki kişiler , hastalığı geçirdikten 3 hafta sonra Kızılay Kan Bankası'na gidip plazma verebilirler. Plazma verdiklerinde koruyucu antikorlarının olup olmadığı önce ölçülüyor. Yeterli düzeyde antikoru olan kişilerin plazmaları, yatan hastalara verilerek tedavi olmaları sağlanıyor.
  • 5. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 4: Hiçbir belirti göstermeden, ya da biz herhangi bir etki hissetmeden, bir şikayetimiz olmadan bu hastalığı geçirme ihtimalimiz var mı? H.K.: Hastalığın yaklaşık %10’u hiç bir semptom olmadan, hiçbir şikayeti olmadan hastalık geçirilmekte. % 70-80’inde hafif semptomlarla, solunum yolu semptomları ile geçirilmekte. Hafif-Orta şiddette solunum semptomları. Ne demek bu ateşi var, öksürüğü var, boğaz ağrısı var ve yahut da solunum sıkıntısı var. Geriye kalan % 5’i hastalığı kritik dediğimiz ventilatöre bağlanarak geçirmekte. Geriye kalan % 10’u daha ciddi bir ağır pnömoni şeklinde geçirmekte. Dolayısıyla şöyle özetleyeyim %80-85’i hastalığı hafif-orta şiddette geçirmekte, ancak %10’u ağır geçirmekte pnömoni olarak. Ve bunlarında yarısı entübasyona yani solunum cihazına bağlanmaya gitmekte, kritik hastalık dönemine girmekte. Kendi hastalarımızdan örnek vereyim yakın dönemde 73 yaşında bir hastamızı taburcu ettik, 10 gün kaldı. Ancak bu hastamızın 72 yaşındaki eşinde evinde hiçbir belirtisi olmadan , çok hafif bir defa ateşi oldu. Geldi test yaptık, Akciğer tomografisinde hiçbir tutulum yok. Evinde ateş dışında hiçbir semptom olmadan hastalığı geçirdi ve düzeldi. Eşi de 10- 14 gün süreyle hastanede yatarak, güçlükle hastalığı kontrol altına alıp evine gönderdik. Ve hastalık bazı hastalarda psikotik olarak oldukça ağır depresyona neden oluyor. B.M.P.: Şu anda bizim sayılarımız aslında 80 milyonluk bir ülke için iyi gidiyor. Bu uzun vadeli bir hastalık olacak ve yani bir ay sonra biz bundan da tamamen kurtulmayacağız. Eğer virüs kendi kendini bir mutasyonla yok etmez ise, eninde sonunda bir Covid-19 ile temas edeceğiz belki, ama o zaman da bu virüsü grip virüsü gibi algılamaya başlayacağız. Bu Yazı belki nispeten rahat geçireceğiz, ama Eylül-Ekim aylarında belki tekrardan ikinci dalga şeklinde tekrardan karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Aslında burada önemli olan, bizim artık bunlarla yaşamaya alışmamız gerekliliği. Bundan sonraki hayatımızda sanki karşılaşacakmışız gibi davranma becerisini kazanmamız lazım. Yani o reflekslerle hareket etmemiz lazım. Çok insan bu virüsle tanışacak. Ama hastalık olarak, ama aşı dediğimiz sistemle. Yani bir şekilde dünya toplumunun % 60'ından fazlasını bu virüsle tanıştırırsak zaten bu enfeksiyonunun çoğunu halledeceğiz.
  • 6. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 5: Koronavirüs enfeksiyonunu gerek belirti vermeden, gerekse orta-ağır şiddetle geçiren kişilerde, ileride aylar ya da yıllar sonra gelişecek, olası bir sekel ya da komplikasyon oluşumu ile ilgili öngörünüz nedir? N.Ç.: Yani Covid-19 enfeksiyonu geçirdik. Aylar yıllar sonra bundan dolayı bir sekel kalır mı vücudumuzda? Böyle bir durumun oluşumunu arttıran ve kolaylaştıran kişiye özel faktörler ve durumlar nelerdir? H.K.: Hastalığı geçirenler, hafif ve orta şiddette geçirenler veya da ağır şiddette geçirenlerde iyileştikten sonra yani Covid-19 negatif olup hasta artık normal. Solunum cihazına bağlı olmadan veya da herhangi bir nazal oksijen desteği almadan evine giden kişiler. 4-6 hafta sonunda yani en geç bir buçuk ay içerisinde, hastalıkla ilgili hastalığın yapmış olduğu akciğerdeki hasar tamamen düzeliyor. Ancak hastanın eşlik eden kalp hastalığı varsa, özetle yetmezlik hastalığı varsa bunlar da bu süreç biraz daha uzayabilir. Ama orada koronavirüs hastalığına bağlı oluşturmuş olduğu belirtiler tek başına bir buçuk ay sonra tamamen ortadan kalkar. SORU 6: Hastalık sadece akciğer bölgesine mi yerleşir? B.M.P.: Evet öncelikli olarak akciğerdeki reseptörlere bağlansa da virüs vücudun farklı yerlerinde hastalığın getirdiği, virüsün etkisiyle salınan sitokinler dediğimiz bazı maddelerle beraber bu bel ağrıları, kas ağrıları, yüksek ateş gibi semptomlar ortaya çıkıyor. İşte hasta olup bel bölgesinde ağrı çeken veya sürekli baş ağrısı çeken bireyler var, evet doğru yani. Ama hastalığın en önemli etkisi akciğerlerde olduğu için ve en kritik hastalar zatürre ile görüldüğü için akciğerlerin önemi ortaya çıkıyor.
  • 7. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 7 : Ramazanda, bu süreçte özel olarak dikkat etmemiz gereken bir şeyler var mı? B.M.P.: Ramazan ayında, bu süreçte özel olarak yapmamız gerekenlerle, sonraki süreçlerde uygulanacaklar arasında çok büyük bir fark olduğunu düşünmüyorum. Sağlıklıysanız veya kronik bir hastalığınız varsa da yine doktorunuza danışarak orucunuzu tutabilirsiniz. Ama diğer tedbirler Ramazan ayında da geçerli. Ramazan ayında biz isteriz ki ,mesela büyük iftar sofraları olsun, iftarımızı beraber açalım ya da teravihe gidelim, hep beraber o hissi alalım. Ama bu dönemde, bu tür kalabalık ortamlardan, bundan öncesinde de dikkat ettiğimiz gibi uzak durmamız gerek. Sosyal mesafeyi korumamız için kalabalık ortamlara mümkün olduğunca girmeyeceğiz, daha çekirdek aile olacağız. Evimizde izolasyon tedbirlerine zaten uyuyoruz. Çekirdek ailemizle iftarımızı açacağız, çekirdek ailemizle sahurumuzu yapacağız. İbadetimizi yapacaksak, yine ibadetimizi yapacağız zaten. Ama çok kalabalık teravih ortamları, cami ortamları olmayacak haliyle. Sosyal mesafeyi korumak adına buna dikkat etmemiz gerekiyor. Tabii ki dengeli beslenme , yani oruçla beraber de gelen bir dengeli beslenme ve beslenmeye dikkat etme durumu söz konusu. Yemeklerimizi güzel yiyeceğiz, uykumuza dikkat edeceğiz, mümkün olduğunca egzersizlerimizi evde kalsak bile hareketimizi ihmal etmeyeceğiz ve bu süreci de bu ramazan ayında yine kendi güzelliği içinde bu şekilde geçireceğiz diye düşünüyorum. Beslenme uyku ve hareket çok önemli. N.Ç.: Bununla alakalı olarak bu son zamanlarda çok tartışılır oldu. İşte diyetisyenler konuşur günde 2 öğün beslenmenin faydası tartışmalıdır. Ama ramazan ayında da biliriz ki sahur ve iftarda insanlar genellikle yemek yerler. Dolayısıyla iki öğün alırız yani bu dönemde. Bunun da faydasını göreceğiz diye düşünüyorum. Ama tabii ki düzenli kullandıkları ilaçlar olabilir, genel sağlık durumları olabilir, dikkat etmelidirler. Ramazan ayında insanlar zaten genellikle evlerinde de geçirmeyi severler, bizde bu dönemde hayrını göreceğiz diyorum.
  • 8. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 8: Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için bir şeyler yapabilir miyiz? neler yapabiliriz? H.K.: Şimdiye kadar hastalarımızda da gördüğümüz; bağışıklık sistemi güçlü olan hastalar ayakta kalıyor, çabuk iyileşiyorlar. Ama bağışıklık sistemini etkileyen nedir dersek; örneğin altta yatan hastalıkları olmasına rağmen 90 yaşındaki hastamız iyileşti ve evine taburcu ettik. Ama maalesef altta yatan hiçbir hastalığı olmayan 48 yaşındaki bir hastamıza kaybettik. Dolayısıyla burada virüsün önemli bir öldürme potansiyeli olduğu yadsınamaz. Ama tam diyebiliriz ki bir kişinin bağışıklığı, virüse - bakteriye olan direnci ne kadar yerinde ise hastalığı alt etme şansımız o kadar yüksek. Ben D vitamini ile ilgili bir gözlemimi paylaşmak istiyorum. Kış aylarında normalde sık enfeksiyon gelişen kişilerde hep D vitamini baktırmışımdır. Ve hepsinde de düşük çıkmıştır. Maalesef Türk toplumunda D vitaminimiz, güneşe gidenler de bile oldukça düşük. Normal seviyesi 30 'un üzerinde olması gerekir. Fakat bizdekiler hep 30'un, 25’in, 20'nin, 10’nun altında. Dün bizim laboratuvarda son 1 yıldaki D vit. ölçümlerini çıkarttırdım. 4 bin civarında D vit. testi yapılmış. %70’inin düzeyi 30’un altında, kimisi 10’un altında ciddi eksiklik. Dolayısıyla eğer özel olarak daha önceden D vit. takviyesi almışsak onları istisna tutuyorum. Ama hiç D vit. Almamışsa, hiç olmazsa bu hastalığın görüldüğü bu dönemde bağışıklık sistemimizi oldukça destekleyecek olan bu damla veya kapsüllerden almalarını öneriyorum. Örneğin D vit. damlası şişesinin tamamını bir portakal suyu ile karıştırıp içecek, 1 hafta sonra tekrar içecek. Bunu dört hafta uygulayacak. Bunu kimler yapacak? Hiç şimdiye kadar D vit. takviyesi almamış kişiler yapacak. Aynı şekilde kapsülleri var. Bu kapsüllerden de 1 ay boyunca haftada 2 defa alabilirler. 1 ay geçtikten sonra ise ayda bir defa kapsül veya damladan belirli damla sayısı olarak idame yapılabilir. Yazın güneşle, dışarıdan aldığımız kapsül veya damla kadar D Vit. tamamlanması zor. Çünkü ne kadar güneş aldığımıza da bağlı. D vit. fazlalığı sıkıntı yaratmaz mı? Elbet tabii ki yaratır, ama önerdiğimiz kapsüllerle hiçbir zaman D vit. fazlalığı olmayacaktır. Zaten D vit. seviyemizi düşük olarak kabul ettiğimiz için bize ancak bir desteği olacaktır. Tabii ki C vitamini ve diğer vitaminleri her zaman için dengeli beslenmekle alabiliriz. Ramazan ayında özellikle öğün sayısının, ikiye alınması gerçekten vücut için faydalı. Vücudumuzun da dinlenme ihtiyacı var. Ancak iftarda aşırı beslenmek bu dengeyi olumsuz etkiler. O yüzden hafif gıdalarla, karbonhidrattan uzak, şekerden uzak, sebze meyve ve proteinleri dengeli olarak tüketmemiz bağışıklık sistemimizi olumlu etkileyecektir diye düşünüyorum. N.Ç.: Bağışıklık sistemi normalde kişinin bir özelliği. Tabii ki beslenme şekli, kanındaki vitamin oranları, vitamin alış yüzdeleri, uyku düzeni bile özellikle karanlıkta yani gece yapılan uykunun bağışıklık üzerine etkisi var.
  • 9. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 9: Bu süreçte spor yapmak mı, yapmamak mı öneriliyor? B.M.P.: Tabii ki spor her zaman yapılabilir. Zaten fiziksel aktivite ya da egzersiz bağışıklık sisteminin de bir parçası. Onu da kuvvetlendirici olarak görüldüğü için spor yapma imkanımız varsa spora devam edeceğiz, fiziksel aktiviteyi azaltmayacağız. Sırf Covid-19 için değil, mesela KOAH’ta, sigaraya bağlı nefes darlığı yaşayan hastalarda bile biz fiziksel aktiviteyi hiçbir zaman bırakmayın diyoruz. Mümkün olduğunca yapabildiğiniz kadar fiziksel aktivitenizi devam ettirin. Bu dönemde tabi sporun da belki çeşidi değişecek. Yani hayatımızın yeni adaptasyonları olacak. Kalabalık sporlardan daha uzak duracağız, daha bireysel sporlara yöneleceğiz gibi görülüyor. Yani fitness hareketleri gibi onlarla devam ediyoruz ama belki bir süre çok böyle takım oyunu falan yapamayacağız. Ama spordan vazgeçmeyelim diyoruz. Özellikle internette , WhatsApp gruplarında, mail gruplarında, birçok yerde çeşitli reçeteler dönüyor. Halil hocamın söylediği gibi bilimsel değil de işte şunu yerseniz böyle olur. Onlara da birazcık daha dikkatli yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü her bitkisel şey zararsız anlamına gelmiyor. Bu dönemde çok fazla etrafta vitamin desteği o tür destekler etrafta dönüyor ama en önemli şey meyveyi sebzeyi güzel yemek. Biz bu konuda şanslı ülkeyiz taze meyve sebzeye ulaşabilen bir ülkeyiz. Onlara dikkat etmek çok fazla aşırı dışarıdan destek de sizi her zaman korumayabilir onu söyleyeyim. N.Ç.: Evet hareket egzersiz faydalı bir şeydir. En azından hiçbir şey yapmıyorsan hareket ederek dolaşım sistemimizdeki kanımızı daha fazla dolaştırırız. Daha fazla yerlere kanımızla gidenleri taşırız. Özet olarak hareket etmek egzersiz her zaman faydalıdır, yapmamızda fayda vardır.
  • 10. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 10: Bronşektazi hastalığım var. 59 yaşındayım. Eskiden geçirdiğim tüberkülozdan dolayı akciğerimde leke var. Çok fazla balgam birikiyor, çıkarıyorum. Koronavirüs bulaşırsa beni nasıl etkiler? B.M.P.: Altta yatan kronik hastalıkları olanların daha çok dikkat etmesi gerektiğini bu yüzden söylüyoruz. İnsanın akciğer kapasitesi önemli. Koronavirüs akciğerde zatürre yaptığı zaman, eğer daha sağlıklı bir akciğeriniz varsa özellikle kurtulma ya da hastalığı rahat atlatma şansınız daha fazla. Bronşektaziliye Covid-19 bulaşırsa tabii bronşektazinin ne kadar bir alanı kapladığı önemli ama bu hastanın özellikle dikkat etmesi lazım. Bronşektazi hastalığınız var ise özellikle sosyal mesafeyi korumanız, uzak durmanız, kendinizi korumanız lazım. Altta yatan akciğer hastalığı var ise burada virüsün etkileri çok daha yıkıcı, çok daha sıkıntı verici olabiliyor. Ve buradaki korunma önlemleri ve uzak durma, sosyal mesafeyi koruma bu hastalar için çok daha önemli. SORU 11: Kronik hastalık olarak Sarkoidoz risk midir? B.M.P.: Sarkoidoz sonuç olarak atak geçirmemiş olabilir ama kronik hastalık olarak kabul ederiz. İyileşen bir hastalık değil. Dikkat etmesi lazım olacak. SORU 12: IgA eksikliği olan çocuklar daha büyük risk altındalar mı? H.K.: IgA yetersizliği olanlar, tabii ki vücudun koruyucu mikroplara karşı vücudun öldürücü hücrelerinin ve doğal bağışıklığın sağlanmasında IgA yetersizliği olanlar risk altındadır. Onun için bu eksiklikleri yerine koyacak ilaçların almalarına gerek.
  • 11. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 13: Diyabet hastaları için önerileriniz ne olabilir? Diyabet hastalarının iş yerine geri dönüşleri için beklentiniz? N.Ç.: Yani Diyabet hastasına bu hastalıktan dolayı, amiri - patronu tarafından izole idari izin verilmiş olabilir. Sen git 15 gün gelme denilmiş olabilir. Bunu anlıyorum buradan. Yani işyerlerine geri dönüşü, hastane de olabilir, doktor olabilir. B.M.P: Diyabet hastaları için ek bir öneri yok. Zaten bildiğimiz şeyler; maske takmak, el hijyeni, kalabalıktan uzak durmak. Bütün Kronik hastalıklarla ilgili iş yerine geri dönüşle ilgili genel bir şey söylemek şöyle zor. Nasıl bir iş yerinde çalışıyor? Nasıl bir iş yapıyor? Bence bu daha öncelikli bir şey. Hani risk altında bir işyeri var ki dip dibe olabilen bir işyeri. Ya da kendi odasında çalışabilecek ve Oral antidiyabetiklerle kontrol altında şekeri olan bir diyabet hastasının çalışmasında sakınca olmayabilir. Yani hastalığın durumu, derecesi ve işyerinin şartları burada önceliklidir diye düşünüyorum. Belki gereğinde işyeri hekiminden ya da kendi doktorundan bir öneri alarak. İşyerine dönüşleri bu şekilde ayrı ayrı değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Çünkü her işyerinin şartı aynı değil, her işyerinin riski de aynı değil. Onlara göre değerlendirmek lazım. SORU 14: Kalp krizi geçirmiş olan, bypass olan, ya da damarında stent olan Kalp hastaları bu süreçte özellikle bir şeylere dikkat etmeli mi? Kendileri için ek bir tedbir almalı mı? N.Ç.: Yani bu tanımladığınız kişilerden bir tanesi benim. Hamileler gibiyiz, yani bize de birazcık dikkat edecekler. Bizi de fazla alışverişe göndermeyeceksiniz. İşte hastaneye geliyoruz. Yanımıza gelen arkadaşlarla 3 metre mesafe arada. Dediğim gibi ben hiç alışverişe gitmiyorum şu anda. Yani istemeden spontan olarak kendiliğinden yaklaşabiliriz insanlara, biz böyleyiz, alışkınız. Tamam sosyal mesafeye dikkat ediyoruz ama bir anda omuz omuza geliyorum ben benzin almaya giderken. Korkuyorum yani alışverişi yaptıktan sonraki hesap kısmında para alışverişinde ya da kredi kartı kısmında. Dolayısıyla dikkat ediyoruz.
  • 12. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 15: 65 yaş üstüne sokağa çıkma izni verilebilir mi? N.Ç.: 65 yaş üstü olarak 45 gündür evlere hapis olduk . Evet bunu en son geçen hafta Cuma günü yetkililerle konuştuk. Geniş yetkililerle konuştum, bakanlarımızla konuştum. Kendi fikrimi söyledim. Geçen haftaki hafta sonu sokağa çıkma yasağında, hiç değilse Pazar günü 2 saat mesela 15-16 saatlerinde 65 yaş üstüne özellikle serbest bırakılsın dedim. Buna sıcak baktılar. Tabii ki bunlara Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı karar veriyor. Bir sürpriz bekliyorum, yarın için. Çok haklılar, 1,5 aydır evdeler, olmaz insani de olmuyor biraz. Fakat tabii bunu kendimiz için yapıyoruz. Ve tabii ki bunun etkisini gördük. 60 yaş üzeri vefatlar çok ciddi oranda düştü. Biraz daha sabır diyorum ama buna da varım, bu düşünceye de varım. Yani 65 yaş üstüne, daha doğrusu 45’er gündür evlerinde olan bu insanları sokağa çıkma yasağı olduğu günlerde(hafta içi değil) birkaç saatlik serbest bırakılabilirler diye ümit ediyorum ve böyle düşünüyorum.
  • 13. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 16: Hamileler bu dönemde bundan korunmak dışında ne yapabilir? Dikkat etmeleri gereken ilave öneriler var mı? H.K.: Hamilelik döneminde çocuk ve anne için risk vardır. Yani hastalığa yakalanabilir. O yüzden toplumdaki her birey gibi hamilelerin de damlacık enfeksiyonlarından korunmak için maske takması, insanlara 2 metreden yakın yaklaşmaması, el hijyeni, toplumdaki izolasyon kurallarına uymaları önemli. Bunların dışında ek olarak eğer hamile Covid-19’a yakalanırsa gebeliğinden dolayı bu enfeksiyondan ölüm riski arttığına dair bir bilgi yok. Mesela influenza’da böyle bir risk var; 2009 pandemisinde hastalık gebelerde ağır seyrediyordu. Ancak Covid-19 enfeksiyonunda gebeler normal diğer insanlardakinden farklı bir artan riske sahip değil. Ölüm riskine sahip değil. Çocuklarına da geçmiyor. Yani gebelik döneminde hastalığı geçiren kişilerden çocuklarına geçtiği gösterilmemiş. Bunların anne sütünde, amniyon sıvısında, vücut sıvılarında virüs bulunmamış. Ancak doğumdan sonra çocuklarına geçirebilirler yani Covid-19 pozitif olan bir annenin doğumdan sonra çocuğuna hastanede geçirdiğine dair veriler var. Bu nedenle eğer emziriyorsa, çocuğunu emzirmemelidir. Çünkü hastalığı çocuğuna bulaştırabilir. Ayrıca tedavi görüyordur, ilaç alıyordur, çocuğunu emzirmemelidir. 2 hafta boyunca anne tedavisini almalı, takip olmalı ve çocuğuyla izole olmalıdır. N.Ç.: Halil hocam, ben hamileyim. Daha doğurmadım, emzirmiyorum, hamileyim. Ben ne yapacağım? nelere dikkat etmem gerek? H.K.: Dikkat etmesi gereken, toplu olan yerlerden, kendini dış ortamdan izole edecek. Nasıl izole edecek? Markete gitmeyecek, dışarıda toplu insanların bulunduğu yerlere gitmeyecek. Giderse de maske takacak ve iki metreden fazla insanlara yaklaşmayacak . N.Ç.: Dolayısıyla şöyle diyelim hamileler bu dönemde iki defada başımızın üstünde olsunlar, üç defada korumada olsunlar. Evet alışverişleri biz yapalım ya da başkaları yapsın. Maske bile giyerek dışarı çıkmasınlar. Ancak hava almak için, gezmek için, o zaman işte maskelerini taksınlar. Alışverişlerini de biz yapalım, mümkün olduğu kadar korunsunlar, izole olsunlar.
  • 14. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 17: Pandemi hastanelerinde doğum yapmak riskli mi? Yeni doğan – doğum servislerinde görev alan sağlık çalışanları diğer servislerde de rotasyon, nöbet gibi görev alıyor mu? Nasıl bir izolasyon yöntemi izliyorsunuz? N.Ç.: Pandemi Hastanesi olmayan hastane yok. Biz de dahil olmak üzere pandemi hastanelerinde doğumda tabii ki yapılabilir. Bizim hastanemizin özelinde söyleyeyim, ama çoğu da böyledir. Covid-19 ile ilgili tedavi ettiğimiz, yatarak tedavi ettiğimiz hastalar için bir yer ayrılmış durumda. Yani bir kat ayrılmış durumda. Buraya biz karantina katı, izolasyon bölgesi diyoruz. Burada çalışan hiçbir personelimiz (doktorlarımız haricinde söylüyorum), temizlik personeli, garson dahil, hemşirelerimiz hastanemizde başka bir yerde çalışmıyor. Biz buralarda 12-12 saatlik shiftler oluşturduk. Sayıları belirledik; kaç hemşire ile döner, temizlik personeliyle döner, hangi sayıda döner. Bu personellerimiz hastanemizde sadece burada çalışıyor. Kaldı ki bu personellerimiz içinde yaklaşık 29-30 kişi TOBB Üniversitesi’nin kız ve erkek yurtlarında kalıyorlar, evlerine dahi gitmiyorlar. Çocukları var, anneleri var gitmiyorlar, imtina ediyorlar haklı olarak. Yeni doğanla, doğum katıyla, sezaryan doğumsa-ameliyathane, normal doğumsa- doğumhanemizle ilgili herhangi bir sorun yaşamıyoruz. Şu anda aktif olarak bunlar zaten devam etmekte.
  • 15. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 18: Annemde 2 haftadır devam eden ve sürekli baş ağrısı mevcut. Baş ağrısı göz bölgesine vuruyor. Koronavirüs olabilir mi? B.M.P.: Annem dediğine göre muhtemelen şu anda evde izole. Direkt baş ağrısı, tek başına, Covid-19 gün semptom olarak kabul etmiyoruz. Baş ağrısının birçok nedeni var. Zaten bu alandaki en büyük şeylerden biri rutinde de hastalığı olan diğer hastaların birazcık hastanelerden uzaklaşması oldu. Yani gerçekten baş ağrısının başka bir sebebi olabilir. Ona da bakılması gerekir. Ama bu dönemde her şeyi de Covid-19 a bağlamak çok uygun değil. Covid-19 daha spesifik bir durumda. Çok Covid-19 düşündüren sadece baş ağrısı strestendir. SORU 19: Sadece 1-2 gün 39-40 oC ateş olması, ayak kaslarında ani ağrı başlaması. Sonra 1-2 gün içinde bu ağrının geçmesi Korona belirtisi olabilir mi? Başka bir belirti yok. H.K.: Ayak kaslarındaki ağrı pek Covid-19 hastalığıyla uyumlu değil. Covid-19 hastalığının en çok görülen, düşündüren semptomları nelerdir onu söyleyeyim. Bir halsizlik, vücutta bir kırgınlık, yani gribal enfeksiyonlarda hani bir paçavra dediğimiz, paçavra gibi insanı sarsar ya, burada insanda isteksizlik, halsizlik ve kırgınlık olur. Ama buna eşlik eden ateş, öksürük, nefes darlığı bunlar en önemli semptomlarımız. Bacağındaki veyahut ta ayağındaki ağrı; tabi hastanın yaşı önemli, altta yatan hastalığı önemli, bir damar tıkanıklığı olmasın, bir gut olmasın, bir selülit olmasın. Bu nedenle bir doktora gitmesinde yarar olduğunu düşünüyorum. Ama Covid-19 olma ihtimali son derece düşük. SORU 20: 12 yaşında oğlum, 3 gün önce sabah uyandığında, bacaklarım ağrıyor dedi. Halsizdi, ateşi çıktı 39.5o oldu. Öksürmüyordu, nefes darlığı çekmedi, burnu akmadı. İki gün sonra ateş ve halsizliği geçti. Dün ve bugün herhangi bir şikayeti yok. Acaba korona ile ilgisi var mı? B.M.P.: Çocuklarda tabi biraz daha farklı seyredebiliyor. Çocuklarda asempmotomatik taşıyıcılık daha fazla olabiliyor. Zaten 20 yaş altındakilerin dışarı çıkmaları yasak biliyorsunuz. Kısıtlı maruziyet var mı burada da o önemli olabilir? Bu konuda net olarak korona ilgisi var ya da yok demek zor.
  • 16. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 21: Gıdaların ışınlanma işlemi, Covid-19’la mücadelede etkili bir yöntem midir? H.K.: Gıdalarla ilgili bir Covid-19 bulaşması bugüne kadar gösterilmiş değil. Dolayısıyla gıdaların hastalık bulaştırmada bir rolü yok. Bu nedenle hijyenik kurallara uyulması, genel hijyenik kurallara uyulmasının yeterli olduğunu düşünüyorum. B.M.P.: Ben de Halil hocam gibi düşünüyorum Genel üretim zincirinde zaten gıdaların hijyenik kurallara uygun olarak üretildiği zaman çok büyük bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Ayrıca ultraviyole gibi bir ışınlamanın çok gerekli olduğunu düşünmüyorum. Yani bütün tedarik edilen mallar için geçerli aynı şekilde. N.Ç.: Yani bunu bilerek kendimize çevirirsek; iyi yıkamak diyelim, her zamanki gibi temizlik şartları diyelim, dikkat etmek diyelim. Bu gene bizde, dönüp dolaşıp bizde sonuçlanıyor, bu kullanıcıda-tüketicide sonuçlanıyor. Tüketicinin dikkat etmesi lazım.
  • 17. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 22: Ellerimizi alkol bazlı kolonya veya dezenfektan ile steril ediyoruz, temizliyoruz diyelim. Ölçüsünde alınan alkolün koruyuculuğu var mıdır? B.M.P.: Alkol alımının koruyuculuğu yok, ölçüsünde alınan alkolün. Yok derecesini soruyorlar galiba değil mi? Zaten standart kolonyalar 80 derece. Piyasadaki alkol bazlı dezenfektanlar ona göre üretiliyor zaten. Yani evde üretmediğimiz için bu alkolü , dezenfektanların piyasada olanlara güveniyoruz. Piyasadaki alkol bazlı dezenfektanları kullanabiliriz. Onun dışında içmenin herhangi bir koruyuculuğu yok. H.K.: %60’lık alkol bazlı el dezenfektanlarını, kolonyalar dahil kullanabiliriz. Ölçü olarak avcumuzun içinde böyle belirli miktarda aldığımız zaman, yirmi saniye boyunca elimizin içini, dışını, parmak arasını, yanlarını, tırnak uçlarını bir dakika içerisinde koronavirüs varsa elimizde öldürüyoruz. Dolayısıyla yeterli miktarda avucumuza dökelim. Yani az değil de, biraz avucumuzu dolduracak kadar döküp, her tarafına dezenfekte etmemiz yeterli. B.M.P.: Islak mendillerle ilgili soru olacaktır. Islak mendiller, eğer alkol bazlı değilse dezenfektan olarak kullanılmıyor sadece eli temizlemiş oluyoruz. H.K.: İçerisinde alkol yoksa, evet sadece mekanik kirliliği temizler.
  • 18. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 23: İşyerlerimizde çalışanlarımızı koruyabilmek için dezenfeksiyon işlemi yapıyoruz. Doğru dezenfeksiyon ürünü hangisi olabilir? Uygulaması nasıl olabilir. Özel teknikler var mıdır? H.K.: Hasta olan kişilerin girip çıktığı ve damlacık enfeksiyonu ile enfekte ettiği alanlar var olduğu zaman, belki el dezenfektanı ile yani yüzey dezenfeksiyonu temizliğin erişemediği yerlere püskürtme metoduyla Sağlık Bakanlığı'nın onayladığı CE belgesi olan dezenfeksiyon uygulamaları yapılabilir. Bunlar bir süre zarfında da insanların olmadığı bir alanda da püskürtülüyor, 0.5-1 saat ürünün uygulama tarifine göre kapalı kaldıktan sonra açılıyor ve bu yüzey üzerindeki yapılmış olan dezenfeksiyon ürünü buradaki mikroorganizmaları öldürüyor. N.Ç.: Hocanın dediği gibi Sağlık Bakanlığı'nın önerdiği CE standartlarına uyan alkol bazlı dezenfektanlar çeşitli şekillerde, genellikle püskürtme şeklinde uygulanıyor. Özel püskürtme makineleri ile uygulanır. Üzerinde püskürtülen partiküllerin ne kadar küçük oldukları yazar. Bize soruyorsanız, biz hastaneyiz ve pozitif hasta görüyoruz. Dışarıdan da bu girişlerimiz var ateş polikliniğimize olsun, acil servise olsun. Biz bunu tüm hastanemize 72 saatte bir yapıyoruz. Zaten her gün temizlik ve dezenfeksiyon, sıvı olan silinerek yüzeylerin temizlenmesi olarak yapılıyor. Ama bu püskürtme dediğimiz sistemle üç günde bir yapmak yeterlidir diye söylüyorum.
  • 19. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 24: Bayramdan sonra okulların açılması halinde alınması gereken tedbirler nasıl olmalıdır? N.Ç.: Bayramdan sonra okullar açılmaz , benim fikrim daha açılamaz. Türkiye'de okullar en geç açılır. Neden derseniz bizim aile yapımız diğer Avrupa ülkelerine özellikle ABD, İsveç, Danimarka göre farklı. Bu toplumlarda çocukların evde kalması, okula gitmemesi, evde bakılması, anne babalarda çalıştıkları için genelde çok küçük bir oranda. Ama Türkiye'de öyle değil biz değişik toplumuz. Yani anneanne de bakar, dede de bakar torunlarına. Aynı zamanda da hep dediğim gibi sevecen bir toplumuz, biz daha sıcak bir toplumuz. Bu benim şahsi fikrim ve bilim kurulundaki arkadaşlarımla görüşmelerde rahatlamada en son okullar olacaktır diyebilirim. Yani bir rahatlama tedbirlerine geçeceğiz ya diyelim ki otelleri açtık, iç turizmi açtık ama okullar en geç açılacaktır. B.M.P.: Okulların bu sene açılacağını, ben de düşünmüyorum. H.K.: Uzaktan eğitimleri zaten devam ediyor. Bu sene olacağını zannetmiyorum ancak Eylül'den itibaren belki tekrar okullar açılabilir.
  • 20. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 25: Okulların açılması durumunda ilk öncelik olarak öğrenciler ve öğretmenler için alınabilecek tedbirler neler olmalı? Ayrıca özellikle anasınıfları ve ilkokulları da göz önünde bulundurarak, okullarda kimyasal katkılar nedeniyle el dezenfektanlarının bulundurulması açısından görüşleriniz nelerdir? N.Ç.: Evet işte bu sebepten bağışıklanmanın, doğal ya da dışarıdan alınan aşı yoluyla bağışlanmanın, bağışık olmanın, virüsle tanışmanın önemi çok yüksek diye baştan da konuşmuştuk, vurgulamıştık. Bu işin en önemli kısmı. İşte bu sorulara cevap verebilmek için, kesin cevap verebilmek için bu sebepten. Ben şu andaki eğitim sisteminin, bu şekilde devam edeceğini zannediyorum, inanıyorum. Okulların da artık bundan sonra açılması ile ilgili bir program yapılacağını pek zannetmiyorum yani. Türkiye herhalde risk varsa ki? var. Ne zamana kadar? Çok insan tanışıncaya kadar, virüs varsa ki? Var. Dolayısıyla okullarında açılacağını zannetmiyorum. Dezenfektanlar, kimyasal maddeler kimler de kullanılacak? Okullar açılırsa nasıl açılır? Virüs azaldı desek, yarın maça gider misiniz? Fenerbahçe- Galatasaray ya da Galatasaray-Beşiktaş maçına. Bilmiyorum hangimiz gider? Yani 3 Mart’taki maça, 26 Şubat'taki maça, o stadyuma gider miyiz arkadaşlar? içinizden giden olur mu? Okulda aynen öyle. Tabii ki bir çok şey değişecek. Temizlik değişecek bir defa okullarımızda, mesafelere biraz daha dikkat edilecek. Açılırsa, belki kademeli açılacak. Belki sınıflar, bugün 1.sınıf gelecek, öbür gün 2.sınıf. Bunların programlamalarını yapacaklardır. Ben kimyasal maddelerin, el dezenfektanlarının devamlı kullanılmasının kontrol altında olmasını düşünüyorum. Dolayısıyla okulların şu anda açılacağını bilmiyorum. Dün mesela Futbol Federasyonu 13-14 Haziranda ligler başlayabilir açıklaması yapmış. Allah'ı seviyorsanız hangi lig başlıyor? O Fatih Terim'i, tedavi olmuş Fatih Terim’i siz çıkarabilir misiniz sahaya? Olabilir mi? Yani soruyorum Galatasaray oynayacak, ne o ? seyircisiz. Neyse.
  • 21. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 26: N95 maskeleri, cerrahi maskeleri güneşlendirip, havalandırıp, eldivenleri de çamaşır suyuyla temizleyip yeniden kullanmak mümkün mü? Bu ürünlerde üretim ve tedarik konusunda süreç uzadıkça sıkıntı yaşanabilir mi? Enfekte olan bu ürünlerin sokaklardaki çöplere atılması sorun yaratır mı? N.Ç.: N95 maskeyi sadece ve sadece sağlık çalışanları takıyor. Onun dışında kullanılmasına gerek yok. Varsa tabii ki kullanabiliriz. N95 çok uzun zaman kendimiz dahi hastanede kullanamıyoruz. Çünkü bu maskede uzun süre soluk alıp vermek zorlaşıyor, kendi vermiş olduğunuz havayı da (kendi CO2’nizi) soluyorsunuz. Dolayısıyla sağlık çalışanlarında daha çok cerrahi maskeler kullanılıyor. Cerrahi maskeyi birkaç defa havalandırarak kullanmak mümkündür. Ama çamaşır suyuyla eldiven temizlemek falan? Bunu da televizyon programlarında da söylemiştik, arkadaşlarla ben de söylemiştim. Ben eldiveni sadece işlem sırasında işlem yapan kişinin, hastanede ne işlemi yapıyorsa, evdeyse bir paket geldi o paketi alırken kullanırım. Bir yere tutunmak için, tutmak için ya da metrobüste, toplu taşımada, alışverişe giderken eldiven takılmaması taraftarıyım. Tamamen de yanlış olduğunu söylüyorum. Çünkü eldiven sadece takanı korur, karşısındakini korumaz. Bizim üçlü sloganımız neydi? Evde kal, Koru, Korun. Yani koruyamıyoruz, eldiven taktığımız için koruma işimizi aksatıyoruz. Dolayısıyla eldiven takılması taraftarı değilim. Ama işlem sırasında, evde bir iş yaparken bir paket gelmiş, onu silerken takar, çıkar atarsınız. Eldiven çamaşır suyuyla temizlenebilir, havalandırılabilir. En az 4 saat kadar kullanılabilir ama dışarıda asla tavsiye etmiyorum, kullanılmaması lazım. Maske evet, eldiven hayır. Şu anda sıkıntı yok üretim ve tedarik açısından. Ama tabii ki çok gerekirse olabilir ama şu anda Türkiye'de böyle bir sıkıntımız yok Allah'a şükürler olsun. Son olarak enfekte olan bu ürünlerin rastgele çöplere, sokaklara atılması tabii ki bu problem yaratır, atılmaması gerekir. Tıbbi atık olarak kullanılması gerekir. Hiç değilse kullandığımız maske ya da eldiveni bir poşete koyup ta atarsak daha iyi olacaktır derim.
  • 22. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 27: Çift katlı pamuklu kumaş maske kullanımı, virüsten korunma ve yayılımını engellemek için yeterli olur mu? B.M.P.: Maskenin bir standardı var, belli bir mikron geçirgenliğine sahip olacak ki ona göre koruma sağlayacak. Dolayısıyla çift katlı pamuğun standartı nedir? onu bilemiyorum ama, ona uygun olarak bir testinin yapılması gerekir. Teknik bir şey, çift katlı pamuk, bir şey söylemek zor. Ancak bunun testleri yapılacak, geçirgenliği belli olacak. Çalıştıkları tekstil fabrikasında bunun da bir teknik altyapısı vardır mutlaka. Ona göre test yapılacak, belli bir mikronun altındakilerin ancak koruyuculuğu oluyor. Hiç olmamasından iyidir ama net bir şey söylemek zor.
  • 23. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 28: İSG olarak çalıştığımız bir firmaya ana holding tarafından nano maske denen kumaş maskelerden yolladı. Bu maskelerin koruyuculuğu ile ilgili bilgi kirliliği var. Çalışanlar kullanmak istemiyor. Ama onun haricinde cerrahi maskeler, FFP1-2 maskelerden veriyoruz. Kullanım periyodu ile ilgili Cerrahi Maske 1 gün kullanılabilir ama diğeri uzun ömürlü olarak FFP3 toz maskesi aldık. Mesela sağlık açısından ne kadar süre kullanılabilir? Kumaş maske kullanılabilir mi? Gerçekten koruyucu mu? Cerrahi maske tedarikinde de şu aralar sıkıntı yaşıyoruz daha önceden alabildik. Ama şu an hem satış yasağından dolayı hem de ciddi anlamda bulunabilirliği ile ilgili de sıkıntılar çekebiliyoruz Sürdürülebilir de değil, çalışan sayısı da fazla olduğundan dolayı, işin açıkçası kumaş maskeyi tercih etmek istiyoruz ama koruculuğundan emin değiliz. B.M.P.: Bence cerrahi maske varken kumaş maske kullanımının bir gereği yok. Çünkü o kumaş maskenin standardı nedir onu bilmek lazım. Sonuçta bu maskelerin belirli bir filtrasyon kapasiteleri var. Zaten bildiğiniz gibi uzun dönem kullanımında da maske disposable, yani kullanılabilir bir şey değil . Ve iyi maske de zaten tekrar kullanılmamayı gerektiriyor. Düzgün kullanımda nemlendiği zaman ya da kirlendiği zaman maskeyi değiştirmek gerekiyor. Tabii ki şartlardan dolayı bazen bu durum sıkıntıya girebiliyor. Bununla ilgili size net bir şey söylemek çok doğru değil. Kumaş maskeleri tercih etmemek gerekiyor bana göre. Cerrahi maskeleri halk içinde kullanmak gerekiyor. N95’lere de gerek yok. Sık değiştirilebilecek bir maske kullanımı her zaman daha iyi. Kirlendiğinde ve nemlendiğinde değiştirilebilecek bir maske kullanmak. İşte yıkadık, tekrar kullandık uygun değil. Elbette ki hiç olmamasından daha iyi. Şartlara göre hareket etmek lazım. Hiç olmamasından daha iyidir ama kullanabiliyorsanız cerrahi standartlara uygun cerrahi maskeleri kullanın. Kumaş maskeleri kullanmak durumundaysanız da; her maskenin ayrı ayrı özelliği var, ona detaylı bir bakmak lazım, size gelen maske nedir? Ama yani bizim kullandığımız maskelerde nanokumaş gibi öyle bir kriter yok aslında. Nanokumaş nedir? Ne kadar filtre eder? Yani net bir şey söylemek mümkün değil.
  • 24. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 H.K.: Yani görüyorum nanoteknoloji ile elde edilmiş, bu siyah, böyle şık duran maskeler var. Bunlar diğer bizim cerrahi maskeler gibi kullan at değil. Kullanabiliriz. Ama günlük olarak bir veya birkaç defa 90-100o kaynar suda 1 dakika bekletilerek dezenfekte edildikten sonra, kurutularak tekrar kullanılabilir. Böyle bir avantajı var ve ben koruyucu etkisi olduğunu da düşünüyorum. Yani diğer evde yapabileceğimiz kumaş maskelerden hiç olmazsa daha iyi olduğunu düşünüyorum.N95 benzeri olanlar virüsün dışarıdan içerisine girmesini engelleyen, ancak içerideki havayı da dışarı veren maskelerdir. Bunlar dolayısıyla günlük pratikte, diğer ortamlarda kullanıldığı zaman hasta olan kişinin virüsü dışarıya yayma riski var. Çünkü normal maskelerde dışarıya virüs gidemiyor, ama bu N95’lerde hasta olan, asemptomatik olan kişiler ortama virüsü verebiliyor. O yüzden biz bu maskeyi sadece hastanelerde hastalardan burun sürüntüsü alırken kullanıyoruz. Veyahut da hastayı muayene ederken yakın temas halindeyken kullanıyoruz. N95’i onun dışında kullanmıyoruz. O yüzden toplumda da onların yaygın kullanıldığını zaman zaman görüyoruz. Kullanılması hastayı belki koruyabilir, ancak hastanın etrafındakileri korumaz. Onlara zararlı virüsleri bu kişi verebilir. N.Ç.: Maske; bez maske, kaşkol her şeydir. Ama siz bir iş yerinden bahsediyorsunuz. Nanoteknoloji ile yapılmış maskeler de kullanılabilir. Bu maskelerin günlük temizliklerini Halil Hoca anlattı. Varsa elinizde cerrahi maske kullanarak atılabilir, bir gün 8 saat kullanırsınız. Özellikle çalışanlarınız arasında bir sıkıntı olmasın diye söylüyorum. Ana firmanın tedarik etmiş olduğu nano maskeler de olacak, olur. En azından kendinizi ve dışardakini korur, yakın çalışma arkadaşlarınızı da korur, o ilgilendikleri işle ilgili gıda ile ilgileniyorlar bu gıdayı da koruyacaktır .
  • 25. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 29: Maske nasıl takılır? N.Ç.: Maskemizi taktığımız zaman da, yürüyüş yaparken kendi kendimizeyken burnumuzu dışarıya çıkarabiliriz. Ama bir toplu taşımaya, bir topluluğa girdiğimizde mutlaka burnumuzun kapalı olması lazım. Bakın söylüyorum, mutlaka burnumuzun kapalı olması lazım. Yapacak en önemli önlemimiz maske takmak, biraz da uyanık olup etrafımıza bakmak. Bu mesafeyi ne kadar bozmuşuz? ben ne kadar bozmuşum? karşıdaki ne kadar bozmuş? bu önemli. B.M.P.: Evet kesinlikle en önemli şey maske ve el hijyeni. Mümkünse dışarı çıktığınızda, markete gittiğimizde, toplu taşımaya bindiğinizde yanınıza el dezenfektanınızı alın. Ve dokunduktan sonra, en azından marketten çıkarken veya toplu taşıma araçlarından indikten sonra, ellerinizi mutlaka dezenfekte etmeye çalışın. Ve maske mutlaka burnumuzu ağzınızı ve çenenizi kapayacak şekilde takılı dursun. N.Ç.: Cerrahi maske dediğimiz maske lastikli ya da bağlamalı olabilir. Tabii ki bu maskeyi kullanmadan önce ellerimizi yıkıyoruz, maskeyi takıyoruz. Hemen hepsinin bir burun kıskacı vardır. Bunu buruna sıkıştırıyoruz. Bu şekilde maske burnumuzu, ağzımızı, çenemizi kapatmış olacak. Böyle dolaşacağız. Dışarıda biraz kendi kendimizeyiz maskeyi biraz aşağı çekip burnumuzu açarak nefes almak için kendimizi rahatlatabiliriz. Ama topluluğa yaklaştığımızda, bir yere girdiğinizde, etrafımızda ya da bulunduğumuz ortamda birden fazla kişi varsa, maskenin mutlaka tam kapalı olarak burnumuzu da kapatması lazım. Bu cerrahi maskeler ıslanır, rutubetlenir, fonksiyonları azalır. Bir gün takılabilir, sonra özellikle dışını hiç ellemeden çıkarıyorsunuz ve atıyorsunuz.
  • 26. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 30: Görevimiz gereği işin başından beri evlere kapanamadık. Hatta daha öncesine göre daha fazla dışarıda olmak durumundayız. Bu anlamda risk taşıyoruz. İki hafta önce birkaç gün üst üste 37.5o ateş hissettim, ancak başka bir semptom da olmadı. Acaba bu hastalığa yakalandım da fark etmeden atlattım mı? Dolayısıyla sürüntü ve antikor testi bizim hastanemizde yaptırmamız mümkün mü? Bu testleri yaptırmama ihtiyacım var mı? N.Ç.: Bizim hastanemizde yaptırma şansınız var. Elimizde şu anda bizim antikor testimiz yok. Bizde olmamasının sebebi tedarik edemediğimiz için değil. Sağlık Bakanlığı şu anda ellerindeki testlerin güvenirliği ile ilgili testler yapıyor. Dağıtımını yapmıyorlar. Bu sebepten dolayı yok. Ara ara kısıtlı sayılarda gelmişti. Fakat bunları da özellikle sağlık çalışanlarımız için yaptık. Evet var olan hastanelerde antikor testi yaptırabilirsiniz ama sağlık bakanlığı şu anda dağıtımı yapmıyor. Sürüntü testi - PCR testi dersek, hastanemiz de yapıyor tabii ki. Hastanemize müracaat ettiğinizde en azından böyle şikayetleriniz olduğunda PCR testi yapılabilir. Tabii 1.5 hafta önce olan bu ateşin bununla ilgili olup olmadığını anlamak için direkt antikor testi yapılmasında fayda var. Eğer o zaman yapılsaydı PCR testi daha anlamlı, manası daha yüksek olabilirdi. H.K.: Şu anda herhangi bir PCR testi yaptırmasına gerek yok. Önümüzdeki hafta içerisinde sanıyorum antikor testleri bize de gelebilir, ancak henüz kesin değil. Ama Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bakan yerler var . Ama acele etmeyin antikor testi yapılması uygun olduğunda, yani test geldiğinde bizde bakabiliriz N.Ç.: Tabir de şu var. Antikor testinde bir zamanı var tabii ki .yani diyelimki hastalıkla karşılaştık ve geçirdik. Antikorların oluşması için geçen bir süre var. 8-10 gün arasında, bu da önemli. Biz bundan şüphelendik, ateşli olduğumuz dönem diyelim ki 10 gün önceydi. En az 10 gün sonra antikor bakılan antikor testi daha anlamlı oluyor daha uzun süre sonra bakılan çok daha anlamlı oluyor.
  • 27. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 31: Mevcut üyelerimizin çalışanlarından hasta olanlar mevcut. Rehberdeki gibi semptomsuz 14 gün olduğuna sahada özellikle işyeri hekiminin olmadığı yerlerde kim karar verecek? B.M.P.: Buradaki en önemli şey çalışan 14 günlük karantinayı tamamlamış mı? Tamamladıysa tedavi alsın –almasın 14 gün boyunca ateş, öksürük, nefes darlığı gibi bir semptomu olmadıysa, ondan sonra biz hastalığı negatif kabul ediyoruz. Ve ona göre yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Yani 14 gün karantinayı tamamladığından emin olmamız lazım. H.K.: Yaşadığımız canlı bir örnek olarak; bir 112 sağlık çalışanı Covid-19(+) oluyor ve evinde tedavi görüyor. Ve bu kişinin eşinin hiçbir semptomu yok ama temaslı olduğu için test yapılıyor(2 defa test yapıldı). Bu semptomatik hasta kişi 14 günü evinde doldurdu, ama eşinde herhangi bir belirti olmadı. Bunlar 14 gün evlerinde izole oldular. Ancak 14 günün sonunda da ne yapacağız şimdi ? İnkübasyon dönemi 14 gün ya, 14 gün bittiği zaman bu hastalığı eğer eşinden almışsa hastalık belirtisi ortaya çıkması lazım. Hiç belirti yok. Acaba asemptomatik geçirdi de pozitif mi diye burnundan nazal sürüntü bakıyoruz. Baktıktan sonra eğer negatifse bu kişi hastalığa yakalanmamış ve asemptomatik de olmamış diyoruz. Bu arada acaba hastalığı geçirdi mi diye bu kişinin kanında baktığımız antikor pozitif değil. Antijen de pozitifleşmemiş, evde İzolasyona iyi uymuşlar. Birisi hastalığı hafif seyirli geçiriyor, öbürü hastalığa hiç yakalanmıyor, antikor da pozitif değil. B.M.P.: Yani iyi izolasyon önemli,14 gün geçtikten sonra artık bir sıkıntı olmayacağının göstergesi. N.Ç.: Kişi virüsle hastalandığı zaman , bu hastalığı ne kadar geçirmiş, sürüntü testi – veya + de olsa ; kanında ne kadar antikor olduğundan anlaşılıyor. Örneğin benim bir işyerim var, 10 çalışanımın 8'i semptomlu- semptomsuz hastalığı geçirdi. Antikorlarına bakmam lazım. Eğer antikorları varsa bu kişiler çalışabilir. Antikor testleri daha yaygın yapılmıyor Bunlar hızlı testler. Çok test şekli var, güvenilirlikleri farklı olduğu için Sağlık Bakanlığı tam olarak hastanelere göndermedi. Biz de birkaç ayrı tipi denedik. Bu hafta içinde umarım güvenilirliği yüksek olan bir antikor testi çıkacak. Bu testleri kullanarak bu kişiler çalışabilir derim.
  • 28. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 32: Bir fabrikada 1 ile başladı. Şu an itibariyle 21 kişi Covid-19(+).Fabrika 14 gün süreyle kapatıldı. Bu tip fabrikalarda uygulama nasıl olmalı? Pozitif kişi sayısı kapatma için önemli mi? H.K.: Mesela ben bir örnek vereyim; bir fabrikada 1000 kişi çalışıyorsa, hiç pozitif olmasına gerek yok. Çalışanlar iş ortamında üretim yapıyorlar ve eğer birbirlerine yakın temas halinde iseler hastalığı birbirlerine bulaştırma riskine sahipler. Hele hele 1 tane pozitif çıkmış veyahut ta 21 tane pozitif çıkmış. Bunlar birbirlerine bu yakın temasla bulaştırırlar. Dolayısıyla bu fabrikanın hasta olan kişilerin 14 gün boyunca izole edilmesi, ve bunlarla temaslı olan fabrikadaki diğer çalışanların da takip edilmesi lazım. Yani aynı odada çalışan, yakın temaslı kişiler. Zaten Sağlık Bakanlığı Aile Hekimleri filyasyon ekipleri bu yakın temaslıların takiplerini yapıyor. Ancak bu fabrikayı iki hafta boyunca kapalı tuttuktan sonra tekrar yeniden açıldığında şartları düzenlemek lazım. Yani işte oruç tutacak varsa iftar-sahur menüsünde aralarında 1-2 metre mesafeyi koruyarak yemek yemeleri lazım. Bir masanın etrafında 10 kişi oturup da yemek yemeyecekler. Yani mesafeyi koruyarak yemek yiyecekler. N.Ç.: Fabrikanın kapatılmış olması normal tabi. Kişi sayısı da önemli, çalıştıkları alan büyüklüğü de önemli. Bin kişi 1.000 m2’de de çalışır, 20.000 m2’de de çalışır. Bunu bilemeyiz ama bir fabrikada kaç kişi çalışırsa çalışsın 1 pozitif te, 14 pozitif te önemlidir. Bundan sonrası için artık antikor testlerine bakmak lazım ve diğerlerinin mümkünse testlerinin yapılması lazım.
  • 29. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 33: İşyerimizde, bir pozitif vakamız oldu. Hemen işyerini kapattık, faaliyetlerini durdurduk. Böyle bir durumda işyerimiz ne kadar kapalı kalmalı? Kapatma ve açma aşamalarında özel yapılması gerekebilecek şeyler var mıdır? N.Ç.: İşyeri kapatıldı, orada filyasyon yapıldı. Yani bakıldı etrafı, takip işlemleri yapıldı. O pozitif bir kişi bırakılmadı.İşlemleri yapıldı. Bu tip sorularınızın muhatabı bulunduğunuz yerin Sağlık Müdürlükleri ya da Halk Sağlığı’nda çalışan kişiler. Çünkü siz kendi kararınızla, bu soruya ben desem ki yarın bu işyerini açabilirsiniz; açamazsınız ya da bundan dolayı birtakım yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Dolayısıyla en doğrusu bir işyerini kapatacak kadar bir şüphe varsa, bir vaka bulunduysa, bulunduğunuz yerin İl Sağlık Müdürlüğü ve Halk Sağlığı’ndan bu sorunun cevabını alabilirsiniz.
  • 30. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 34: İş dünyası ile ilgili özellikle fazla sayıda istihdam sağlayan üretim yerlerine ve fabrikalara ne gibi tedbirler alınmasını önerirsiniz? Bu tür işyerlerinde çalışan herkese test yapılması bir yöntem olabilir mi? N.Ç.: Bu soruların gerçekten iş dünyasında çok sorulduğunu zannediyorum. Aralarında çok tartıştıklarını zannediyorum. Çok cevaplar da aldıklarını zannediyorum. Bu süreçte firmalar, işletmeler çalışanları ve müşterilerinin sağlığı açısından ne gibi önlemler almalıdır? Gerçekten bu sorulara bizler de tavsiye niteliğinde olmak üzere ya da kendimiz olsak neler yaparız ve bilimsel olarak da yaklaşarak cevaplar vermeye çalışalım. B.M.P.: Öncelikli olarak alanların seyreltilmesi gerekiyor. Yani kişi yoğunluğunun çok olduğu yerlerde, kişilerin birbirleriyle temas alanlarının genişletilmesi gerekiyor. Bunlar neler?; yemekhaneler, kantinler ya da çalışma şartları da eğer yakın çalışmayı gerektiriyorsa o şekilde mesafenin korunması gerekiyor. Çeşitli yaklaşımlar var; Güney Kore örneğinde tüm halkın antikor testi ile taranıp, oradan hasta olanların takibi ve ona göre bir izolasyon çalışması yapılması durumu var. İşyerlerinde de bu uygulanabilir ama bunun için tam güvenilir bir antikor testi lazım. Eğer yapılabilirse, bunun faydası olacağını düşünüyorum. Damlacık yoluyla bulaştığı için mekanların havalandırılması ve havalandırma sistemleri önemli. Belki bundan sonra mimari de buna göre değişir. Sigara içme yasağı ile beraber AVM’lerin mimarisinin değişip daha açık mekanlar kullanılması gibi. Ama şu andaki çalışılan yerleri göz önüne aldığımızda; belki daha çok alan, daha temiz havanın sirküle edileceği yerler belki yapılması gerekecek. Bunlar belki ek maliyet getirebilir işverenlere ama sağlığı korumak için ve üretimi devam ettirebilmek için bunlar gerekli olacaktır düşünüyorum. N.Ç.: Hastane olarak biz de böyle davrandık . Ama bir de sürdürülebilirliği var. Bizim 400-450 olan günlük poliklinik sayımız 20'ye indi. Bunların 10-15 tanesi çocuk hastalar. Günlük 100 kardiyoloji polikliniğimiz 1e yada 0 a indi. Dolayısıyla yaklaşık 10 gündür bize yeni kovid hastası gelmiyor. Kapasite olarak teknik donanım olarak 12 hastaya bakıyorduk. Şu anda 10 gündür, sadece 3 hastamız var. Acile de hasta gelişi azaldı. Bizim gibi bazı tıp fakültesi hastaneleri, özel hastaneler 20 Mart’ta Pandemi Hastanesi olarak yetkilendirildi. Artık pandemi hastanesi değiller denebilir. TOBB ETÜ hastanesi bundan sonra pandemi hastanesi değil denebilir. Yani daha temiz hastane artık. Bu sefer de bir yönetici olarak işimizin çok olacağını söylüyorum. Çünkü çok insan var sağlık problemlerini erteleyip hastaneye gitmeyen, kaldı ki bazılarının gitmesi lazım özellikle kalp rahatsızlığı olanların. Bundan sonra işlerimiz artar. Artması önemli değil daha fazla insana ulaşıp, daha fazla hizmet verebiliriz diye düşünüyorum.
  • 31. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 35: Türkiye'deki ilaç ve aşı çalışmaları ne durumda bu konuda bilgi verebilir misiniz? H.K.: Bugün TÜBİTAK Başkanı, Türkiye'de aşıyla ilgili 14-15 tane projenin yürürlükte olduğunu, bunların denemelerinin en az 1 yıl sonra sonuçlanacağını, 1 yıl sonra aşının hazır olarak uygulanabileceğini açıkladı. Üretim tesisi olarak da ülkemizde insan aşı üretim tesisi olmadığı için patentli bir veterinerlik enstitüsünün aşı üretim tesisi kullanılacağı, buraya ruhsat alınarak, burada bu aşıların üretim safhasına geçilebileceği şeklinde açıklamasına devam etti. Dolayısıyla gerek ülkemiz gerekse dünyada en az bir yıldan önce aşı ortaya çıkması mümkün gözükmüyor. Biz de inşallah ülkemizde çalışmaların sonucunda, yerli aşımızı patentli olarak üretip, hem kendimize hem de dünyaya satabilecek duruma geliriz diye düşünüyorum. İlaçla ilgili Amerika'da FDA’nın başlattığı en az 10-14 tane ilaç çalışması devam ediyor. Biz de şu anda Sağlık Bakanlığı'nın protokollerinde yer alan ilaçları kullanarak etkinliklerini klinik olarak gözlemleyerek bir sonuca gidiyoruz. Ancak bütün bu ilaçların kesin sonuçları, bütün bu ilaçları kullandıktan sonra , sonuçlarının analizleri yapılıp, ne kadar etkili oldukları konusunda bir fikre varabiliriz. Ama şunu görüyoruz; Çin'den getirilen Japonların ürettiği Favipiravir etken maddeli ilacı hastalarda pnömoninin başlangıcında verdiğimizde kısa sürede ateşin düştüğü ve daha kısa sürede taburcu edilecek hale geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla tedavi konusunda oldukça başarılı ve etkili gözüküyor. N.Ç.: Sağlık Bakanlığı'nın son revizyonu yapılan rehberine göre tedaviye etkinliğimiz bayağı yüksek oldu. Kendi hastanemizde de tedavi ettiğimiz, taburcu ettiğimiz hasta sayısı çok fazla. Şu anda bu rehbere göre daha önce denenmiş, kullanılmış, piyasada olan ilaçları kullanıyoruz. İşte sıtma ilacı , ya da bir antibiyotik oluyor. Tedavilerimiz iyi sonuçlar veriyor. Türkiye genelinde tedavi edilen hasta sayısında da tekrar söylüyorum; dün ilk defa tedavi edilen hasta sayısı, yeni tespit edilen hasta sayısının üzerine çıktı. Çok önemlidir bu. Dolayısıyla burada başarılıyız. Türkiye'de bu ilaçların denemeleri yapılıyor, mutlaka ama klinik olarak yapılması belli bir projeye göre oluşturulması tabii ki önemli. Aşı ve ilaç çalışmaları da yapılacaktır. Yapılmaktadır da.
  • 32. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 36: Plazma tedavisi ve İnterlökin- 6 inhibitörlerinin tedavideki yeri nedir? N.Ç.: Plazma tedavisi bakıldığı zaman mucizevi bir tedavi değil tabii ki. Pandemilerde toplumlar silahlarını geliştirmeye çalışıyor, var olan silahları kullanıyor, daha önce denediği silahları tekrar ortaya çıkarıyor. Plazma tedavisi de bunlardan bir tanesi. Kısaca hastalığı geçirmiş olanların kanındaki askerleri alıp tedavi görmekte olan bir hastaya veriliyor. Tabi bu kadar kolay değil, bazı merkezlerde yapılıyor. H.K.: Yoğun bakımda yatan entübe olan, lenfopenisi, trombositopenisi gelişen, ferritin yüksekliği olan, ateşi devam eden ve IL-6 kanda yüksek olan hastalarda IL-6 blokörlerini tedavi olarak uyguluyoruz. Ama ne kadar başarılı olabiliyoruz konusunda henüz o kadar deneyimimiz yok. Yani verdiğimiz hastalardan yarar görüyor muyuz? diyebileceğimiz aşamada değiliz. SORU 37: Türk toplumunda BCG aşısı uygulanmasının hastalık ve ölüm oranlarını düşürdüğünü düşünüyor musunuz? N.Ç. : Tüm dünyanın bu günlerde tartıştığı bir konu. Elbet bilimsel yanı var, BCG aşısı çok önemli bir aşı. Fakat kanıtlanmış bilgiler yok. Bunlar sadece şu anda üzerinde duruluyor. Çok çok fazla tartışmalar var. BCG aşısının da bir faydası olduğunu düşünüyorum ama şu bilimsel yayını ben Lancet’den okudum da size sunuyorum da yaptık diyemiyorum.
  • 33. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 38: Araç klimaları ve merkezi klima hakkında ne yapmalıyız? H.K.: Klima ile ilgili bir özel tedbir almaya gerek yok. Yani dışarıdaki hava, çünkü her zaman temiz havadır. Dışarıdaki havayı alıp, içerideki havayı dışarıya veriyor. Arabalardaki gibi klimanın dış havasını kapatıp sadece içerisinin havasını sirküle ederek klima çalıştırma durumları olabiliyor, o şekilde çalıştırmak iyi değil. Ama arabanın dışarıdan gelecek olan havayı zaten partikülleri filtreleme özelliği var. Mesela uçaklarda aynı şey olabilir. Uçuş sırasında dışardan alınan havanın filtre edilmesiyle hastalık bulaşır mı? diye sorabilirsiniz. Uçaklardaki havalandırma sistemiyle, hastalığın bulaşması söz konusu değil. Ancak hasta olan birisi 2 metre yakınından öksürük, aksırıkla, damlacıkları ile hastalığı karşındakine bulaştırabilir. Bu yüzden maske takmak burada en iyi çözüm. Klima ve havalandırma sistemlerinin herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. B.M.P.: Tabii şöyle bir şey var, biz genelde klimayı takıyoruz, ondan sonra unutuyoruz klimayı. 3 sene bakım yaptırmadan, filtreleri temizletmeden kullanıyoruz. Yazlığa gidiyoruz klimayı taktırıyoruz, ondan sonraki sene bir gidiyoruz klima bütün tozları üflüyor. Klima her zaman bakımı yapılması gereken bir araç. Filtrelerin temizliği çok önemli klimada. Arabada da aynı şekilde polen filtrelerin temizliği çok önemli. Genel olarak Covid-19 için klima ile ilgili özel bir şey yapmamıza gerek yok. Ama klima bakımını iyi yaptırmazsak, sırf Covid-19 değil işte klima zatürresi dediğimiz, lejyoner hastalığı dediğimiz hastalıklar da klimadan kaynaklı olabiliyor. Rutin bakımların yapılması ve filtrelerin temizlenmesi çok önemli.
  • 34. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 39: Ekim ayı itibariyle 2. dalganın gelebileceği bilgisi veriliyor. Eğer 2.dalga gerçekleşirse şu andaki tedbirlerden farklı tedbirler mi alacağız? alınırsa bu tedbirler ne olabilir? H.K.: 2. dalgayı görmeyi söylemek için öncelikle bu içinde bulunduğumuz dönemi bir defa atlatmamız lazım. Biz Türkiye olarak sanıyorum bir platoyu yaptık, aşağı doğru inişe geçiyoruz. Ama tedbirleri ne zaman gevşetirsek bu 2. dalgayı Eylül değil 1 ay sonra yapabiliriz. Dolayısıyla bugün nasıl yaşıyorsak, bundan sonraki yaşantımızda da tedbirleri hiç gevşetmeden, kurallara uyarak, sosyal mesafe kurallarına, 2 metre mesafeye, maskeye, el temizliğine bu kurallara uyarak yaşantımızı artık açabiliriz. Yani mesafeyi koruyarak insanlar işyerlerine gidebilirler, bankalara gidebilirler, postanelere gidebilirler, diğer devlet dairelerine gidebilirler. Herkes çalışma ortamda çalışabilir. Ancak ofisteki çalışanların 2 metre mesafeyle masaları olacak. Herkes maskesini takacak. Yemekhanelerde oturacaklar dikkat edecekler, herkes yemekhanede kuyruğa girmeyecek. Yani bu dalga her zaman olabilir. Bir zaman biz bu hastalığı, yani 2-3 ay ,6 ay değil en az 2 yıl boyunca bu hastalığı göreceğiz.
  • 35. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 40: Türkiye olarak Covid-19 salgının hangi aşamasındayız? Güzel günler ne zaman göreceğiz? Pik ne zaman olacak? N.Ç.: Türkiye Covid-19 pandemisi ile ilgili pikine 23 Nisanda toplam 90bin küsür vaka ile ulaştı diye düşünüyorum. Ama bundan sonra dalgalanmalar olmaz diye bir şey yok. Yine de her türlü tedbire devam ediyoruz. Gayet iyi bir aşamadayız. Ne zaman ki günlük tedavi edilen sayı, tespit edilenin üstüne çıktığı an biz iyiyiz demektir. Mesela dünkü yeni vaka sayısı 3179 , tedavi edilen 3260. Düne kadar toplam vaka sayımız 104.912 .Bunun yanında da 21700 tedavi edilen var. Yaklaşık vakaların % 21’i tedavi olmuş. Bu %50’nin üzerine çıktığında ve hatta 100 bine yaklaştığı ve bunu geçtiği zaman iş biter. Güzel günler görmeye başladık. Bu anlamda yine güzel baharlarımız, yazlarımız olacak. İzolasyon rahatlayıp daha özgür olacağız. Her halde daha fazla silah üretmeyeceğiz. Ama savunma sanayine ne kadar para yatırırsak faydasını gördük, gördüğünüz gibi. Yani Amerika bayağı bir faydasını gördü; savunma sanayine o kadar para yatırmanın faydasını gördü. Bir tır maskeye mahkum oldu!! Yüzlerce tır silah gönderdi. Bir tır maskeyi bulamadı. Önemli değil inşallah ders alınır . B.M.P.: Genel bir azalma var, ben de piki gördüğümüzü düşünüyorum. Bundan sonra koruma tedbirleri gevşemeden devam edersek, güzel günlerin yakın olduğunu düşünüyorum. Tamamen bitmeyecek ama nispeten önceki hayatımıza dönüş yapacağız. Benim görüşüm Mayıs sonu - Haziran başı gibi yavaş yavaş bazı kısıtlamaların azalacağı yönünde. H.K.: Vaka sayısı ilk başlarda yapılan test başına % 14.5- 15’lerdeydi. Yani örnek olarak 100bin test yapıldıysa 14bin veya 15bin vaka çıkıyordu. Bugüne kadar toplam yapılan test sayısını dikkate aldığımızda; 830.000 test ve % 12.5 vaka sayısı. Yani %15'ten, %14’e, oradan da %12.5’a düştü. Ölüm oranlarımızda artış yok. İtalya gibi günde 1.000 ölümü görmedik. Avrupa ülkelerinin bir çoğu 900 ve 1.000 rakamlarını gördüler. Biz 65 yaş üzeri ve 20 yaş altı sokağa çıkma yasaklarının faydasını gördük. Daha sonra 2 Mayıs'tan sonra eğer bunu kademeli olarak yavaş yavaş açarsak, belki hastalık tekrar pik yapmadan, toplum da kurallara çok iyi uyarsa, hastalığı hafif seyirli olarak bu şekilde atlatabiliriz. Ama kuralları birden bire bozarsak tekrar aynı Piki görmek çok olası. N.Ç.: Bu verilere göre kendi düşüncem Ramazan Bayramını da böyle biraz sıkı geçiririz gibime geliyor. Bayramdan dolayı başka bir patlamaya sebep vermemek için, bayramda da sokağa çıkma yasağı olacağını tahmin ediyorum. Ama bayramdan sonra Haziran ilk 1-2 haftası içerisinde Türkiye'de çok güzel, bizim anladığımız ya da düşündüğümüz güzel değişiklikler olacaktır diye düşünüyorum.
  • 36. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 41: Türkiye olarak vaka sayısının dünya 7. olması? N.Ç.: Türkiye toplam vaka sayısında şu anda dünya 7.cisiyiz biliyorsunuz. Ama vaka sayılarına bakarsanız, Yemen'de de 0 vaka var. Kuzey Sudan'da 4 tane vaka var. Orada ne kadar test yapılıyor bilmiyoruz, nüfusa da oranlamak lazım. Dolayısıyla toplam vaka sayısında dünyada kaçıncı olduğumuz çok önemli değil. Milyonda kaç vakamız var diye bakmak lazım. Ölüm sayılarımız çok, Allah tüm vefat edenlere rahmet eylesin. Yakınlarına kolaylıklar, sabırlar diliyorum. Kolay bir şey değil, hiçbir vatandaşımızı kaybetmememiz lazım. Ne 65 yaş üstü, ne bebek, ne çocuk hiçbir hastamızı kaybetmemiz lazım. Dolayısıyla biz böyle düşünüyoruz, Covid-19 ile mücadelede Türkiye çok iyi bir yerde. Diğer ülkelere kıyasla ortada görünüyor. Zaten bizim sağlık sektörümüz son 15 yılda özelikle Avrupa ülkelerinin çoğunu geçti. Biz öğrenmeye gittik hep oralara, kongrelere, konferanslara gittik. Amerika'ya, Japonya'ya, İngiltere'ye, İspanya'ya oralardan bir şeyler öğrenelim diye, hala daha gidiyoruz. Ama artık şu anda dünya bizden çok şey öğreniyor, artık onlar da gelip bizleri dinliyorlar. Biz de kongreler yapıyoruz. Son 15 yılda bizim geldiğimiz yer ortada. Elbet sağlık bakanlığımız başta olmak üzere iyi bir şekilde organize ediliyor , bizim de fikrimiz alınıyor, önerilerimiz alınıyor. Ve bu doğrultuda şu anda bu pandemi ile mücadelemiz gayet başarılı, sonuçlarımız ortada, böyle gidecek Tabii ki bir alkış da Türkiye halkına, evde olanlara. Onlar da çok zor durumda, böyle evde kalmak da kolay bir şey değil.
  • 37. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 42: Halk üzerinde oluşan Covid-19 etkisi, yani psikolojik travma nasıl tedavi edilebilir? Korku duygusu nasıl kalkacak? İnsanlar sürekli endişe içinde mi yaşayacaklar? B.M.P.: Korku duygusu tabi, ilk etaptaki korku duygusu, bu zaman geçtikçe azalacak. Ama bu korunma hissi çok da kalkmasın diye düşünüyorum ben. Yani endişe içinde yaşamayalım, evet normal hayatımıza devam edelim. Ama böyle bir aşırı bir relaksasyon, aşırı rahatlık da bundan sonra olmasın. Bugün Covid-19 gider, yarın başka bir virüs gelir. Koronanın 7.si geldi, 9.su gelir. Demek ki bundan ki sonraki hayatımızda böyle şeyler olacak demek istiyorum. Bu yüzden elbette ki endişeyle, her şeye endişeyle yaklaşmak iyi bir şey değil. Her şeye de endişeli yaklaşırsak halk olarak ruh sağlığımız da bozulacak. Bunu da, bu sürede diğer sosyal politikalarla korumamız lazım. İşte en çok bizim bu Odalar Borsalar Birliği olarak, en çok bu işin içinde olan insanlar işverenler-çalışanlar. Öyle değil mi? İşte bu geçim kaygısı ya da ne bileyim sosyal hayattaki bazı kaygılar onları devletimiz güçlü ve birliğimiz de güçlü , belki o şekilde çeşitli politikalaşacak. Çok endişeye kapılmadan, ama hiçbir zaman da çok rahatlamadan, hayatımızı devam ettireceğiz. Bununla yaşamaya alışmamız gerekiyor. Belli kuralları uygularsak, zaten gereğini yapmış olacağız. Sosyal mesafe; belki bundan sonra daha çok dikkat edilecek, işyerleri ona göre ayarlanacak, ona göre destekler verilecek. Çocuklara belki psikolojik destekler ona göre verilecek, eğitim hayatları ona göre düzenlenecek. İşverenler işçiler yine benzer şekilde önlemlerini alacaklar. Korkuyla yaşamayacağız. Ama çok da rahat olmayacağız.
  • 38. TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi COVID-19 Bilgilendirme Webinarı 25.04.2020 SORU 43: Yeni hayatımızda ne gibi değişiklikler olacak? Bundan sonra nelere dikkat etmeliyiz? Artık dışarıda Maske takmak gibi bir zorunluluğumuz olacak mı? B.M.P.: Yeni hayatımızı yaşıyoruz zaten, artık eski hayat yok. Bu ne zaman ki başladı Türkiye’de dersek işte 10 Mart'ta. Biz yeni bir hayat yaşıyoruz, buna da alışıyoruz. Burada virüsle ilgili cevap verecek olursak; İşte bu virüsle tanışıncaya kadar, aşılanıncaya kadar en az 1,5-2 yıl daha dikkatli yaşayacağız. Peki sonra ne olacak? İnsanlar için herhalde öyle tahmin ediyorum ki travmalar önemlidir. Her travmadan da illaki kötü dersler çıkmaz. İyi dersler de çıkar. Her şeyde bir hayır vardır. Daha fazla elimizi yıkamayı öğrendik. Biz tabi çok sıcak bir toplumuz. Biz yine birbirimize sarılacağız, öpüşeceğiz, tokalaşacağız. Ama artık bir tık dikkat edeceğiz. Tuttuğumuz yere bir tık dikkat edeceğiz, kredi kartına bir tık dikkat edeceğiz, benzin alırken aldığımız para üstüne bir tık dikkat edeceğiz, hapşırırken etrafımızda sağlığımızı bozan bir sürü partikülün olduğunu bileceğiz. Dolayısıyla bunlar bizim yeni hayatımızda sadece bu olguyla alakalı değişiklikler. Onun dışında daha fazla seveceğiz. Özgürlüğün ne demek olduğunu anladık, özgürlük tanımı değişti. Sokakta kuş seslerini dinlemek bile özgürlük olarak düşünüyoruz şu anda. Yani yeni hayatımızda da bazı değişiklikler olacak, bunlar hep iyi değişiklikler olacak. Kesinlikle iyi değişiklikler olacak. Bu bakımdan ben hep umutluyum. Umudumu kaybetmiyorum, sonuç olarak kaybetmiyorum, gidişat olarak kaybetmiyorum. Ülkem adına hiç kaybetmiyorum. Biz çok güçlüyüz yani. Bunu da ispat ettik. Sağlık sektörü Türkiye'de çok güçlü. Maşallah diyelim, üstesinden de gelmeye çalışıyoruz.