1. KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1301
YONCA (Medicago sativa L.) YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KARŞILAŞILAN ÖNEMLİ
HASTALIKLAR VE MÜCADELE YÖNTEMLERİ
Yrd.Doç.Dr. Yaşar ALPTEKİN*
Yrd.Doç.Dr. Adem EROL*
Özet
Hayvan beslemede kullanılan yemlerin kalitesi elde edilen hayvansal ürünlerin kalitesi
üzerinde çok önemli etki yapmaktadır. Kaliteli yem bitkileri bünyeleri içerisinde çok sayıda
makro ve mikro besin elementleri ile vitaminler taşırlar. Hayvan beslemede kullanılabilecek
kaliteli yem bitkilerinden biride yoncadır. Yonca yem bitkisi olarak ülkemizde en fazla ekim
alanına sahip bir bitkidir. Gelişmiş ülkelerin tarımında da yonca yetiştiriciliği yoğun olarak
yapılmaktadır. Yoncanın türlerinin ülkemiz doğal florasında bulunması yetiştiriciliğini
kolaylaştırmaktadır. Ülkemizde yetiştiriciliği yapılan yon çeşitleri çok yıllık ve çok biçimlidir.
Yoncadan bölgelerimize göre her yıl 4-10 biçim alınabilmektedir (Elçi, 1977).
Kahramanmaraş ilinde 2,248 ha'lık alanda yonca yetiştiriciliği yapılmakta olup, bu ekim alanı
toplam yem bitkileri ekim alanının % 68'ine (3,248 ha) karşılık gelmektedir (Erol, 1996). İlimizde
ekimi yapılan yonca çeşitlerinden Akdeniz ikliminin etkisi görülen yerlerde 6-7, karasal iklimin
görüldüğü yerlerde 4-5 biçim alınabilmektedir. Yonca bitkisi % 10 çiçeklenme döneminde biçilir
ve kurutularak hayvanlara verilir. Kuru otun bol yapraklı olması otun kalitesini önemli derecede
artırmaktadır. Hayvan yemi olarak kullanılacak yonca tesislerinde hastalıklarla mücadeleye çok
önem verilmelidir. Hastalıklarla mücadele zamanında yapılmaz ise önemli derecede verim
kayıpları söz konusu olabilir. Bilinçsiz kullanılan ilaçlar bitkilerin gelişimini olumsuz etkiler ve
hayvanlarda ölümlere sebep olabilir. Bu yüzden hastalıkları teşhis ve zamanında tekniğine uygun
olarak mücadele yapılması önemli olmaktadır. Yoncada yetiştiriciliğinde verim düşüklüğüne
sebep olan hastalıklarından bir kaçı; kök çürüklüğü, yonca kök kanseri, külleme, yonca yaprak
uyuzu ve yaprak leke hastalıkları şeklinde sıralanabilir.
Bu hastalıklar ülkemizde ve dünyanın bir çok ülkelerinde görülebilmektedir. Bu hastalıkların
ortaya çıkış dönemleri ve teşhisi, zamanında tekniğine uygun bir şekilde mücadele yapılması, bol
ve kaliteli yonca kaba yemi elde etme açısından son derece önemli olacaktır.
1. Giriş
Yem bitkilerinin imparatoriçesi diye adlandırılan yonca, bilinen en eski yem bitkisi olup,
planlı ve sistemli bir şekilde tarımının yapılmasına çok önceki çağlardan günümüz dahil tarımı
yapılan ünlü bitkidir (Gençkan, 1992).
Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde Anadolu'da sipahi atlarının kaba yem
ihtiyacının karşılanması için tarımının yapıldığı bilinmektedir. Avrupa ülkeleri yonca tarımına 15-
16 yüz yılda başlamış ancak esas ekim nöbetinde kullanılmaya 18.yüzyılda başlanmıştır. Bugün
* Kahramanmaraş Sütçü imam Üniversitesi Ziraat Fakültesi
* Kahramanmaraş Sütçü imam Üniversitesi Ziraat Fakültesi
2. 1302 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU
Avrupa Ülkelerinde özellikle Fransa, Almanya, Hollanda ve İtalya'da yoğun bir şekilde yonca
tarımı yapılmaktadır. ABD'de yonca tarımı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi 18.yüz yılda
gelişmeye başlamış ve günümüzde toplam tarım arazisin % 30'undan fazlasında yem bitkisi ekimi
yapılmakta ve bu yem bitkilerinin içerisinde de en fazla yonca ekimi yapılmaktadır. Yoncanın çok
farklı eko-tiplerinin bulunması, tarımının genişlemesine neden olmaktadır (Tosun, 1974). Eko-tip
zenginliği, besin maddesi zenginliği ve yüksek verim vermesi bu gün dünyanın bir çok ülkesinde
yonca yetiştiriciliğine olan talebi gittikçe artırmaktadır. Anadolu; yonca türlerine gen merkezi
olması ve çok eskiden beri tarımının yapılması açısından çok önemli bir yere sahip
bulunmaktadır. Bu nedenle eski yem kültürüne sahip bu coğrafya üzerinde yonca ve diğer yem
bitkilerinin ekim alanlarında çok az ilerleme kaydedilmiştir. Dünyada bir çok ülkede tarla tarımını
içerisinde yonca ve diğer yem bitkileri ekim nöbetine % 20-30 oranında yer alırken, Ülkemizde
24 milyon hektar tarla arazisi içerisinde % 2.5 oranda (600 bin hektar) yer almaktadır (Anonim,
2002). Bu yem bitkisi ekim alanın 1/3 yonca yetiştiriciliği şeklinde yapılmaktadır. Yonca
yetiştiriciliği ülkemizde daha çok kültür hayvanlarımızın kaba yem gereksinimleri için
yapılmaktadır. Genel olarak yonca kuru ot ve tohum üretimi için yetiştirilmektedir. Bölgelerimize
göre yoncadan 4-8 biçim alınabilmektedir. Tohumluk üretimi için ekilen alanlardan ortalama 30-
50 kg/da tohum alınabilmektedir. Yonca yem bitkisi içerisinde taşıdığı mikro ve makro besin
elementlerinin fazlalığı ve protein miktarının yüksek olması nedeniyle çok kaliteli kaba yem
vermektedir. Baklagil yem bitkilerinin bir özelliği olarak havanın serbest azotunu bakteri
yardımıyla biriktirme özelliğine sahiptir. Yonca yem bitkisi ortalama bir yetiştirme sezonunda
ortalama 20 kg/da azotu toprağa bırakmaktadır. Bu özelliğinden dolayı kendisinden sonra ekilecek
bitkiler için atılacak azotlu gübreler yönünden tasarruf sağlama özelliğine de sahip bulunmaktadır.
Son yıllarda organik tarımsal üretim ve tarım topraklarının verimliliklerinin sürdürülebilmesi
konusunda çalışmalar dikkati çekmektedir. Bu denli yararlı bitkide de diğer bir kısım bitkilerde
olduğu gibi, bir çok hastalık etmeni önemli derecelerde zarar yapmaktadır. Bu yüzden hastalıkları
teşhis ve zamanında tekniğine uygun olarak mücadele yapılması önemli olmaktadır. Yoncada
yetiştiriciliğinde verim düşüklüğüne sebep olan hastalıklarından bir kaçı; kök çürüklüğü, yonca
kök kanseri, külleme, yonca yaprak uyuzu ve yaprak leke hastalıkları şeklinde sıralanabilir
(Gençkan, 1992).
Bu hastalıklar ülkemizde ve dünyanın bir çok ülkelerinde görülebilmektedir. Bu hastalıkların
ortaya çıkış dönemleri ve teşhisi, zamanında tekniğine uygun bir şekilde mücadele yapılması, bol
ve kaliteli yonca kaba yemi elde etme açısından son derece önemli olacaktır.
2. Yonca tarımında görülen önemli hastalıklar ve mücadele yöntemleri
Yoncanın tüm hastalıkları ve bulundukları yer ve mücadele şekilleri gruplar halinde aşağıda
verilmiştir.
2.1. Yonca Köklerinde Görülen Fungal Hastalıklar
2.1.1. Mor Kök Çürüklüğü ((Rhizoctonia crocorum (Syn. Rhizoctonia violacea Tul.:
Helicobasidium purpureum Pat.))
Çok sık rastlanmayan bir hastalıktır. Kahverengi veya mor renkli misel iplikleri kök
yüzeyinde yayılırlar ve buradan iç dokulara girerek kökü parçalarlar ve yumuşak lapa şeklinde bir
kitleye dönüştürürler. Yoncanın kök ve kök boğazı bu fungusun mor kahverengi misel iplikçikleri
3. KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1303
ile kaplanır ve buralarda sclerot denen çok küçük siyah uzun süre toprakta canlı kalan yapılar
üretir. Yoncalıklarda uzun süre kalan su göllenmelerinin olduğu alanlarda yaygın olarak
görülmektedir. Bu hastalık daha çok Almanya ve Fransa'da yaygın olarak görülmektedir ancak
Avustralya ve A.B.D.'de bazı bölgelerde az sıklıkta görülür (Leath ve ark., 1988). Bu fungus
şeker pancarında da görülmektedir. Bu kök çürüklüğü hastalığıyla mücadelede genelde kültürel
yöntemlerle olmaktadır. Yonca parselleri yağmurlama sulama sistemi ile sulanmalı veya tava
usulü sulama yapılacaksa suların göllendirilmemesi gereklidir. Hastalık görülen parseller
sürülmeli ve sönmemiş kireç uygulanmalıdır. Hastalık görülenlerde ekim nöbeti uygulaması
yapılarak üst üste yonca ekil memelidir.
2.1.2. Yonca Kök Boğazı Kanseri {Urophylicitis alfalfae Lagerh) Magn. (Syn. Physoderma
alfalfa))
Fungus sap-kök bağlantı yerindeki adventif tomurcukları, baharda kanserli dokulardan serbest
halde kalan dinlenme sporlarının çimlenmesi ve uç kısımında sporangium denen spor keseleri
içerisinde oluşup daha sonra serbest kalan zoosporlar vasıtasıyla yoncayı hastalandırır. Kök
boğazı tomurcuklan hastalıkla bulaştıktan sonra şişer ve gal oluşur. Hastalığın ilerlemesiyle bu
gallerin sayı ve miktarı da artmaktadır. Birikmiş suyun uzun süreli kalması hastalığın şiddetini
daha da artırmaktadır. Bu galler içerisinde dinlenme sporlarının varlığı bu hastalığı
Agrobacterium tumefaciens'in neden olduğu kök boğazı gallerinden ayırır. Bu gallarin rengi
beyazdan kahverengiye doğru değişir. Hastalık çok yoğun verim düşüklüğüne yol açmamaktadır.
Bu hastalıkla mücadele baş vurulacak en etkili yöntem kültürel mücadeledir. Yoncalıklarda
sulamanın düzenli ve bitkinin istediği dönemlerde yapılmalıdır. Tava usulü sulamalarda suyun
göllenmesine dikkat edilmelidir.
2.1.3. Yonca Kök Boğazı ve Gövde Çürüklüğü {Sclerotinia trifoliorum)
Hastalık etmeni çoğunlukla ilkbahar ekimlerinde görülmektedir. Hastalığın ilk simptomu
sararmış yapraklar ve içi boşalmış ve yıkılmış gövde olarak göze çarpar. Gövdenin toprağa yakın
kısımlarında ve toprak yüzeyinde hastalığın gri beyaz renkli pamuksu miselleri kendini gösterir.
Hastalık etmeni bitkinin kök boğazında sert, gri siyah renkte sclerotlar oluşturmakta ve kök
sisteminin üst kısmını çürütmektedir. Ancak, ölen kök kısmının altında yeni tomurcukların
oluşmasıyla bitkilerde tekrar gelişme olmaktadır. Hastalık etmeni sporlar vasıtasıyla
yayılmaktadır.Yer yer tohumla yayılma olabilmekte ve yayılımı çok az bulunmaktadır. Bu
hastalık etmeni toprakta uzun yıllar kaldığından en etkili mücadele yöntemi uzun yıllara dayanan
bir ekim nöbeti uygulaması yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
2.2. Yaprak ve Saplarda Görülen Hastalıklar
2.2.1. Külleme (Erysiphe communis)
Bu hastalık etmeni bir çok kültür bitkisini de etkilemektedir. Etmen bitkinin yaprakları
üzerinde beyazımsı ve unsu görünüşte fungal bir örtü oluşturmaktadır. Bu etmen bitkinin
fotosentezle besin maddesi üreterek gelişmesini engellemektedir. Ayrıca otun kalitesini de önemli
ölçüde düşürmektedir. Hastalık etmeni daha çok yemin yoğun olduğu ve havalanmanın düşük
olduğu alanlarda, özellikle ilkbahar döneminde daha çok yayılma alanı bulmaktadır. Bu karşılık
orta düzeyde rüzgar alan ve fazla nemli olmayan yerlerde bu hastalık etmeni daha az
4. 1304 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU
görülmektedir. Bu hastalık etmeni ile mücadelede kimyasal yöntemlerle birlikte kültürel
uygulamaların birlikte yapılması mücadele açısından faydalı olacaktır. İlaçlı mücadelede daha çok
kükürtlü preperatlar kullanılmakta ancak pahalı olmaktadır. Özellikle nemin yüksek olduğu sahil
bölgelerinde sık sık ilaçlı mücadele yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Kültürel uygulama olarak
yoncalıkların rüzgar alabilen yerlerde ve sulamanın göllendirilmemesi şeklinde yapılabilir.
Özellikle kaba yem olarak değerlendirilecek parsellere uygulanacak ilaçlar ve dozlarına dikkat
edilmelidir. Hayvanlara toksik etki yapabileceği daima göz önünde bulundurulmalıdır.
2.2.2. Mildiyö (Peronospora trifoliorum)
Midiyö etmeninin ilk belirtileri genç yaprak ve sürgünlerde sararma şeklinde ortaya
çıkar.Yaprağın alt kısmında gri veya mor renkli küf lekeleri şeklinde bulunmakta ve zaman zaman
yaprak sapı ve gövdeye de geçebilmektedir. Hastalığa yakalanan yapraklar kıvrılarak buruşmakta
ve hastalığın yoğun olduğu bitkiler çiçek vermemektedir. Hastalık etmeni tohumla da
taşınabildiğinden, bu etmen tarafından bulaşık tarlalardan tohum alınmamalıdır. Hastalık etmeni
görülen tarlalar sürülerek diğer kültür bitkileri ekilmeli ve üst üste yonca ekiminden
kaçınılmalıdır. Yeni kurulacak yoncalıklar için sertifikalı ve hastalığa dayanıklı tohum
kullanılmalıdır.
2.2.3. Yaygın Yaprak Lekesi (Pseudopeziza medicaginis)
Hastalık etmeni daha çok yaprakların üst yüzeyinde çok sayıda sarı lekeler şeklinde görülür.
Bu lekeler daha sonraları büyüyerek kahve rengine ve siyaha dönmekte ve kurumaktadır. Bu
lekeleri orta kısmında fungusun üreme organları (apothecia) siyah kabarık lekeler şeklinde
bulunmaktadır. Hastalık çok yaygın ise hastalıklı tüm yapraklar kuruyarak dökülmektedir. ABD
ve Avrupa'da yaygın olup, hastalık görülmeye başlar başlamaz biçimin yapılması gerekmektedir.
Böylece hastalığın daha da ilerlemesi önlenmiş ve ot kalitesinin düşmesi engellenmiş olur.
2.2.4. Yonca Pası (Uromyces striatus Schroet. var medicaginis)
Yoncanın yaprak petiol ve gövdesi üzerinde küçük kırmızı kahverengi pas şeklinde yaz
sporlarını (uredospor) oluşturan spor yatakları bulunmaktadır. Hastalık etmeni sütleğen
(Euphorbia cyparissias) üzerinde kışı geçirmektedir. Mücadelede bu konukçu bitkilerin yok
edilmesi önemli bir önlem olmakla birlikte daha çok iklim koşulları etkili olmaktadır. Hastalıkla
mücadelede varsa dayanıklı yonca çeşidi ekilmelidir.
2.2.5. Yonca leke Hastalığı (Pleosphaerulina briosina)
Hastalık etmeni yapraklarda önce küçük ve kahve rengimsi lekeler şeklinde görülür daha
sonra tüm yaprağı kaplar ve yaprağı kurutarak dökülmesine sebep olur. Mücadelesi kültürel ve
ilaçlı mücadele şeklinde olmaktadır. Kültürel olarak sertifikalı tohum kullanmalı ve ekim nöbeti
uygulamasına özen göstermelidir. Etmenin görüldüğü tarlalarda sık biçim ve bordo bulamacı
uygulaması yapılması önerilmektedir.
5. KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1305
2.2.6. Yonca Siyah Leke Hastalığı (Macrosporium sarciniforme)
Hastalık etmeni kendini, yapraklarda siyah küçük leke şeklinde göstermekte daha sonra tüm
yaprak ve sürgünün kuruması ile göstermektedir. Bu hastalık daha çok sık ekilmiş parsellerde ve
nemli bölgelerde yoğun olarak çıkmaktadır. Hastalığa karşı önlem olarak sık ekimlerden
kaçınılmalı , rüzgar alan yerlerde ekim yapılmalı ve nemi artırak uygulamalardan uzak durulması
gereklidir.
2.3. Yoncada Görülen Bakteriyel Hastalıklar
2.3.1. Sürgün Yanıklığı (Pseudomonas medicaginis)
Bu bakteriyel sürgün yanıklığı etmeni daha çok , don, böcek ve diğer yaralanmalarda yara
yerlerinden girerek bulaştırmaktadır. Hastalık etmeninin bulaştığı sürgünler önce sararır, daha
sonra siyahlaşır ve kıvrılarak kurur. Hastalık daha çok kıştan çıkıştaki ilk biçimde görülür. Çok
fazla ekonomik kayıp oluşturmaz. Önlem olarak Bitkiye zarar verecek Zaralılar kontrol altına
alınmalıdır.
2.3.2. Kök Çürüklüğü (Aplanobacter insidiosum)
Etmen don zararının olduğu yıllarda daha fazla zarar oluşturmaktadır. Bakteri topraktan
özellikle bitkiye donların oluşturduğu yara yerlerinden girmekte ve kök boğazında kahve
renginde şişkinlikler oluşturmakta ve doku yavaş yavaş çürümekte bitki gelişimi durmakta ve
zamanla bitki ölmektedir. Yonca parsellerinde kısım kısım kurumalar olmakta ve zamanla
yoncalıklar seyrekleşerek verimleri oldukça düşmektedir. Bu tip hastalık etmeniyle bulaşık
yoncalıklar sürülerek kaldırılmalı ve üst üste yoncalık kurulmamalıdır. Ve ayrıca daynıklı
çeşitlerle yeni yonca parselleri oluşturulması hastalığın kontrolü açısından önemli olabilecek
tedbirlerdir.
2.4. Yoncada Görülen Nematod Hastalıkları
Nematod infeksiyonu yonca ve diğer baklagil yem bitkilerinin verimi ve performansı üzerine
önemli bir etkiye sahiptir. Nematod istilası yonca köklerinde azot fiksasyonunu azaltacağı gibi ot
verimi ve ot kalitesinide düşürür.
2.4.1. Kök Ur Nematodları
Yoncada hastalık yapan önemli kök ur nematodları Kuzey kök ur nematodu (Meloidogyne
hapla), güney kök ur nematodu (M. incoqnita) ve Java kök ur nematodu {M. javanica) ve
Yerfıstığı kök ur nematodu (M. arenana)'dır. Ancak M. hapla en sık rastlanan türdür (Leath et al.,
1988). Nematod infeksiyonu fide döneminde gerçekleşirse yonca gelişim ve verimini önemli
derecede azaltır. İnfeksiyon sonucu köklerde galler oluşur. Bu gallerin iç kısmında olgun nematod
dişisi bulunur ve paketler halinde yumurta bırakır. Tarlada yağmur suyunun biriktiği alanlarda
yoncada yama şeklinde sararmalar meydana gelir. Bu alanlardaki yonca bitkilerinin boyları da
bodurlaşır (Pederson and Quesenberry, 1998).
6. 1306 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU
Kaynaklar
Anonim, 2002. Tarımsal Yapı ve Üretim. T. C. Başbakanlık. D.İ.E. Yay. Ankara.
Elçi, Ş. 1977. Yem Bitkilerinin Türkiye Tarımında Kullanma İmkanları, Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü, Çayır-Mer'a ve Yem
Bitkileri Semineri 20-27 Haziran 1977, Erzurum.
Erol, A. 1996. Kahramanmaraş'ta Yem Bitlkilerinin Tarımının Durumu ve Önemi. Türkiye
III. Çayır Mer'a ve Yem Bitkileri Kongresi. 17-19 Haziran 1996, Erzurum.
Gençkan, S. 1992. Yem Bitkileri Tarımı. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları (İkinci
Baskı) No 467. Ege Üniversitesi Basım Evi. Bornova, İzmir.
Leath, K. T., Erwin, D. C, and Griffin G. D. 1988. Diseases and Nematodes. İn Alfalfa and
Alfalfa İmprovement. Eds. A. A. Henson, D. K. Barnes and R. R. Hill jr.
ASA, CSSA, SSSA Madison, Wisconsin, U.S.A. 1988.
Pederson, G. A. and Quesenberry, K. H. 1998. Clovers and other Forage Legumes. İn Plant
and Nematode Interactions, Eds. Kenneth R. Barker, Gary A. Pederson and
Gary L. Windham. ASA, CSSA, SSSA, Madison, Wisconsin, USA.
Tosun, F. 1974. Baklagil ve Buğdaygil Yem bitkileri Kültürü. Atatürk Üniversitesi Yayınları
N: 242. Erzurum.