SlideShare a Scribd company logo
1 of 42
3.BÖLÜM
DEVLETÇİ SANAYİLEŞME
DÖNEMİNDE
EKONOMİDE GELİŞMELER
MUSTAFA İSMET İNÖNÜ
4 MART 1925 - 25 EKİM 1937
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
DÖNEMİN CUMHURBAŞKANI
MAHMUT CELALETTİN BAYAR
25 EKİM 1937 – 25 OCAK 1939
EKONOMİ POLİTİKASI
DEĞİŞİKLİĞİNİN NEDENLERİ
Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşme özel sektörün inisiyatifine bırakılmıştı.
Devlet sadece gerekli fiziki ve yasal alt yapıyı oluşturmak için çaba göstermiş,
Diğer taraftan özel sektörün sanayi yatırımı yapabilmesi için de birçok yoldan
teşvikler sağlanmıştır.
Devletin pek fazla kaynağı yoktu, olan kaynaklar da yabancıların elinde bulunan
sanayi ve madencilik kuruluşlarının millileştirilmesi için kullanılıyordu.
Kapitülasyonlar ve yabancılara sağlanan imtiyazlar kaldırılmıştır.
 Gümrük tarifeleri yükseltilemese de dolaylı yollardan sanayi desteklenmiştir.
Örnek:Tüketim vergilerinin artırılması ve prim ödenmesi
 Bu sayılan her türlü çabaya rağmen, sanayi sektörü diğer sektörlerden daha
yavaş gelişmiştir.
 1927 yılındaTeşvik-i Sanayi Kanunu’nun tekrar yürürlüğe konması da bir diğer
çabadır.
 Bir miktar sermaye biriktirmeyi başaran özel sektör, daha karlı başka bir alan
olan ticarete kaymaktadır,
 Sanayinin daha az getirmesinin nedeni, alt yapı eksikliği, teknik eleman bulma
güçlükleri ve maliyet farklılıklarıdır.
1929 BÜYÜK BUHRAN
 1929 Büyük Buhran yılları, özel sektörün sanayi yatırımı yapmasını çok
daha zor koşullara bağlamıştır.
 Rum ve ermeni azınlıkların da ülkeden ayrılmış olması, sanayi sektörünü iyice
zora sokmuştur.
 Bu nedenlerle, özel sektör kanalından sanayileşme çok yavaş ilerlemekteydi.
 Bunlara bir de 1930’lu yıllardan sonra buhranın daha çok hissedilmeye
başlanan etkileri de eklenince, devletin piyasa içerisine etkin olarak girmesi
yönündeki baskılar ağırlık kazandı.
 Bu dönemde ihracatımız miktar olarak artmış olsa da, tutar olarak azalmıştır.
1928’de 88.3 milyon dolar olan ihracatımız 1932’de 48 milyon dolara
gerilemiştir.
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
1928 1932
88.3
0 0 0 0
0
0 0 0
48
DışTicaret Hacmi
Seri 1 Seri 2
 Tarım ürünleri fiyatlarındaki hızlı gerileme, dış ticaret hadlerimizi olumsuz
yönde etkilemiştir.
 1926’da 101.1 olan endeks, 1929 da 93.4, 1930’da 90.2 ve 1931’de 81.8 olmuştur.
0
20
40
60
80
100
120
1926
1929
1930
1931
101.1
93.4
90.2
81.8
1926 1929 1930 1931
Seri 1 101.1
Seri 2 93.4
Seri 3 90.2
Seri 4 81.8
DışTicaret Hadleri Endeksi
 Ülke içinde deflasyon olgusu yaşanırken
TL’nin değerinde kayıplar oluşmaya
başladı.Yapılan müdahalelerle değer
kaybının önüne geçildi.
 Gümrük duvarları yükseltildi.
 Dış ticaret ikili antlaşmalara bağlandı.
 İthalata miktar kısıtlamaları getirildi.
 Bu tedbirler kısa sürede etkili oldu ve
ödemeler bilançosu açıkları ortadan
kalktı.
 Bu tedbirlere ek olarak; Şubat 1930’daTPKKK çıkarıldı, Haziran
1930’daTCMB kuruldu ve 1931’de faaliyete geçirildi, Bankalar
Konsorsiyumu kuruldu.
 Bu tedbirler istikrarı sağlamak için yeterli oluştur. Ancak, başlangıçta
hiç arzulanmasa da devletin ekonomiye müdahalesi artmış oldu.
 Tarım ürünlerinin fiyatlarındaki düşüşü önlemek için, devlet alıcı
olarak piyasaya girdi.
 Hemen ardından alınan bu ürünlerin işlenmesi için tesis kurma
zorunluluğu ortaya çıktı.
 1929 büyük buhranı, batılı sanayileşmiş ülkeleri oldukça derinden
etkilerken, Sovyet Rusya gibi merkezi planlarla yönetilen
ekonomileri pek fazla etkilemişti. Bu durumTürkiye’nin de planlı
ekonomiye geçmesi gerektiği şeklindeki görüşlerin ortaya çıkmasına
neden oluştur.
 Zaten batılı devletler de, devletin ekonomi içerisinde daha büyük
ağırlık gösterdiği bir model Keynesyen modele geçiş yapmışlardı.
John Maynard Keynes
1883-1946
 Zaten Osmanlı’da da sanayileşme çabaları devlet eliyle yürütülmüştü.Yani, devlet
kanalıyla sanayileşme ya da planlı bir ekonomi modeli yabancısı olmadığımız bir
ekonomik sistemdi.
 Planlı ekonomiye geçiş kararı alındıktan sonra, yapılacak planların Sovyet Rusya’da
olduğu gibi “Doktrin“ değil “Pragmatik“ olmasına karar verildi.
Devletçi Sanayileşmenin Anlamı ve Temel İlkeleri
 Kimilerine göre Devletçilik, sosyalist sisteme geçişin ilk aşamasıdır.
 Kimilerine göre de kapitalizm ile sosyalizm arasında, üçüncü bir alternatif
bulunmaktadır buna ekonomik sistem denir.
 Ancak genel eğilim incelendiğinde her iki görüşün de yanlış olduğu ortaya
çıkmaktadır.
 Nitekim, sistemi ortaya koyanların yaklaşımları incelendiğinde, devletçiliğin
aslında, dönemin koşullarından kaynaklanan, bir kalkınma stratejisi olduğu
anlaşılır.
 Bu dönemde devletçiliğe geçişin bir diğer itici gücü de halkın her şeyi devletten
beklemeye alışmış olmasıdır. İlk yıllarda, ekonomiyi tamamen özel sektöre
bırakan anlayış toplumun alışkanlıklarına ters düşmüştür.
 Bu konuda Atatürk şöyle söylemektedir:
“Halkımız zihniyet olarak devletçidir ki, her türlü ihtiyacını devletten talep etmek
için kendine hak görür“
 Devletçiliğin doktriner bir yanının olmadığını, sadece pragmatik
unsurlar içerdiğini bu tür söylemlerden anlamaktayız.
 Hatta yetkililer devletçiliğe sosyalizm yakıştırması yapılmasından
da rahatsızlık duyduklarını açıkça belirtmişler ve özellikle
“mutedil devletçilik“ ifadesini kullanmışlardır.
 Bu ifadeler devletçiliğin sosyalizm olmadığını ortaya
koymaktadır; ancak, devletçiliğin sınırlarını çizmekte yetersiz
kalmaktadır.
Devletçiliğin doktriner bir yapısının olmaması, sınırlarının
çizilmesini de zorlaştırmaktadır.
 Bu dönemde uygulanan devletçiliğin sınırlarını belirleyebilmek için, ihtiyaçlar
doğrultusunda çözüme yönelik olarak (yani pragmatik olarak) neler yapıldığına
bakmak gerekmektedir.
 O dönem devletçilik anlayışının prensipleri şu şekilde özetlenebilir:
1. Amaç özel sektörün yerini almak, onu ortadan kaldırmak değildir. Piyasa ekonomisi
yine geçerlidir.
2. Özel sektörün yetersiz olduğu alanlarda devletin yatırım yapması, ilerde bu
kuruluşların kendi ayakları üstünde durmaya başladıklarında halka arzı
düşünülmüştür.
3. Bu nedenle bu kuruluşlarA.Ş olarak kurulmuş ve özerk çalışmaları gerektiğine
inanılmıştır. Ancak bu durum (istisnalar hariç) günümüze kadar değişmemiş,
süregelmiştir.
4. Aynı alanda faaliyet gösteren özel sektör ve kamu kuruluşları, birbirleriyle rekabet
etmemişler, tam tersine birbirlerini desteklemişlerdir.
5. Devletçilik farklı alt sektörlerde farklı nitelikler göstermiştir. Örneğin tarım
sektöründeki kamu kuruluşları, çiftçiye ucuz tohum temin etmek ve yeni teknikleri
çiftçilere öğretmek gibi amaçlar benimsemiştir.
 Bu sayılan özelliklerden yola çıkarak,Türkiye devletçiliğinin tanımını şu şekilde
yapmak mümkündür:
 “Devletçilik, özel girişimciliğin ve özel sermayenin işe yarar bir şey yapamayacak
kadar zayıf olduğu bir ülkede, devletin ulusal kalkınma ve ulusal savunma temel
amacıyla sınai faaliyette bir öncü, bir yönetici olarak öne çıkması durumudur“
B. Levis
 1923-32 döneminde uygulanan; millileştirme, devlet tekeli oluşturma, piyasalara ve
fiyatlara dolaylı ve dolaysız müdahale, koruma ve teşvik uygulama gibi
uygulamaların her biri devlet müdahalesi kavramı içinde yer alır. Devletçilikle
karıştırılmamalıdır.
 1923-32 döneminde devlet müdahalesi çok yoğunken, devlet işletmeciliği az idi.
Oysa 1932’den sonra devlet işletmeciliği de oldukça yaygınlaşmıştır.
Devletçi Sanayi Politikasının Uygulanışı
 Devletçilik uygulamasının en yoğun olduğu alan sanayi sektörü idi. İçinde
bulunulan şartlardaTürkiye’de sanayileşmeyi gerçekleştirmek için devletin sınai
tesisler kurup işletmesinden başka çare olmadığı görüldü.
 Devletin imalat ve madencilik sanayilerinde girişimcilik rolünü üstlenmesi uzun
tartışmalardan sonra kararlaştırıldı.
 Bir Sovyet uzmanlar grubuna hazırlatılan sanayi programı, 17 Nisan 1934’de
benimsenerek ‘Birinci BeşYıllık Sanayi Planı’ (BBYSP) adı altında yürürlüğe
konuldu.
 Birinci Sanayileşme Planı, bir plandan daha ziyade, devletin 5 yıl içinde yapmayı
düşündüğü sanayi yatırımlarının listesi görünümündeydi.
 Ayrıca bu liste, ekonominin tüm sektörlerini kapsamadığı gibi, sanayi kesimindeki
tüm devlet faaliyetlerini de kapsamıyordu.
Projelerin yatırım tutarları, nasıl finanse edilecekleri, kurulacak fabrikaların ne
kadar kapasiteye sahip olacağı, ekonomiye etkilerinin ne olacağı gibi, bir planda
olması gereken bir çok bilgi, bu planda (ya da listede) yer almıyordu. Bu bilgiler
daha sonraları hesaplanmıştır.
Plan iç tutarlıktan yoksundu; çeşitli projeler arasında bir bağıntı ve uyum
kurulmamıştı.
Plan yürürlüğe konulduğunda bitmiş, tamamlanmış bir kararlar bütünü değildi.
Planı hazırlayanlar, ileride ihtiyaca göre yapılacak eklemelerle tamamlanacağını
ifade etmişlerdi.
1. Planın Temel Tercihleri ve Stratejileri
Plan, Dünya ülkelerininTürkiye’ye biçtiği ‘Tarımcı Ülke’ rolüne bir başkaldırı
niteliğindedir.
BBYSP’nın da temel ihtiyaç maddelerinin üretimine öncelik verilmiştir.
Başka bir deyişle, BBYSP’nın temel stratejisi temel ihtiyaç maddelerinin ithal
ikamesini sağlamaktadır. Bu sanayileşme stratejisi ile döviz tasarrufu sağlanarak
dış ticaret açığının kapatılması ve dolayısıyla ulusal paranın değerinin korunması da
amaçlanıyordu.
Plan kapsamına alınan sanayilerin hammaddelerinin ülke içinde olmasına özen
gösterilmiştir. Bu tercih şu yararları sağlayacaktır:
1.Döviz tasarrufu amacına uygun olduğu gibi, dünya piyasasında fiyatları düşen
hammaddelerin ucuza satılmasını da önleyecekti.
2.Kurulan sanayilerin yerli hammaddelere olan talebi arttırması, tarım ve madencilik
başta olmak üzere tüm ekonomik sektörlerde canlanma yaratacaktı.
3.Özellikle tarımda dengeli, eş değer faaliyetlere zemin hazırlayacaktı.
Plan kapsamında kurulacak işletmelerin ticari esaslarla çalışıp kar etmeleri ve kendi
yatırımlarını finanse edecek fon oluşturmaları amaçlanmıştı.
Kuruluş yeri seçiminde titiz davranılmıştır.
1.Fabrikaların hammadde kaynaklarına ve iş gücüne yakın olması üzerinde
durulmuştur.
2.Fabrikaların ülkeye dengeli dağıtılması, bu arada İç Anadolu gibi nispeten gerice
bölgelere öncelik verilmesi düşüncesi de ağır basmıştır.
3.Savunma önlemlerinin ciddi olarak düşünüldüğü anlaşılmaktadır.
Ancak uygulamada, aslan payının Marmara ve Ege Bölgelerine düştüğü
görülmektedir.
23 fabrikanın 9’u Marmara Bölgesinde, İstanbul, Bursa ve İzmit’te, 4’ü Ege
Bölgesinde kurulmuştur. İç Anadolu Bölgesinde, birisi Kayseri, öteki Ereğli’de olmak
üzere sadece iki tane dokuma fabrikası tesis edilmiştir.
BBYSP kapsamına alınan fabrikaların çoğu temel tüketim malları üretimine
yönelikti. Fakat planda ara malı üretecek tesisler de vardı. Bu durum söz konusu
planın daha geniş kapsamlı ve ileri projelerin öncüsü olduğunu göstermekte idi.
Planın diğer özellikleri de şunlardır.
1.Kurulan tesislerde dönemin en ileri teknolojileri kullanılacaktır.
2.Teknolojinin yeni, işçi ücretlerinin düşük olması, üretim maliyetlerini
düşürecektir.
Bununla beraber, bazı tesisler kuruluş sırasında projelerinde tasarlananın üstünde bir
ölçekte yapılmak istenmiştir. Bu da bir yandan maliyetlerin artmasına, öte yandan tesis
döneminin uzamasına yol açmıştır. Bazı tesislerin eksik kullanımı durumu ile
karşılaşılmıştır.
3.Planda hedefler geleceğin talep fonksiyonlarına değil, geçmişin ithalat miktarına
dayanılarak belirlenmeye çalışılmıştır.
4.Kararlar sektör düzeyinde değil, işletme ya da proje düzeyinde alınmıştır.
5.Plan, devletin sanayi sektöründeki girişimlerinin tümünü kapsamamaktadır. Şeker
fabrikaları, maden kömürü havzasının işletilmesi ve enerji üretimi plan kapsamı dışında
kalmıştır. Ayrıca tekel idaresi, tekel kapsamına alınan ürünlerin üretimini sürdürmüş,
savunma sanayi yine plan dışında Genel Kurmayın gözetiminde kurulmuştur.
BBYSP ile kurulması kararlaştırılan sınai tesisler 5 grup altında sınıflandırılabilecek 23
fabrikadan ibarettir. Bu gruplar şunlardır.
1.Dokuma Sanayi
Yılda 103 milyon metre pamuklu dokuma ve 2753 bin metre pamuk ipliği üretecek 5
fabrika yapımı planlanmış ve bu fabrikalar plan dönemi içinde faaliyete geçirilmiştir.
Kastamonu’da kurulması planlanan kendir fabrikası plan dönemi içinde değil,
1954’de kurulmaya başlanmıştır. Bursa’da planlanan yünlü kumaş fabrikası 1938’de
faaliyete geçirilmiştir.
2.Maden Sanayi
Ereğli kömür havzasına yakın bir yerde kurulması planlanan demir-çelik fabrikası,
1938’de, Karabük’te hizmete açılmıştır. Zonguldak’ta, 1935’de, sömikok fabrikası,
Keçiborlu’da, 1934’te, kükürt fabrikası ve Ergani’de, 1939’da, bakır izole fabrikası
tamamlanarak hizmete girmişlerdir.
Karabük Demir Çelik Fabrikası Keçiborlu Kükürt Fabrikası
Ergani Bakır İzole Fabrikası – 1939 – Diyarbakır
3.Kağıt ve Selüloz Sanayi
BBYSP döneminde İzmit’te bir kağıt fabrikasının temeli atılmış ve 1936’da faaliyete
geçirilmiştir.Yine İzmit’te bir kağıt fabrikasının temeli atılmıştır. Bu plana daha sonra
eklenen ikinci kağıt fabrikası ve kaolin fabrikası İzmit’te İkinci Dünya Savaşı yıllarında
işletmeye sokuldu.
SEKA İzmitTesisleri-Kağıt-Selüloz-Kaolin Fabrikaları 1936
4.Toprak, Seramik Sanayi
İstanbul’da şişe ve cam fabrikası, Kütahya’da porselen fabrikalarının yapılması
öngörülmüş. Şişe-Cam 1935’te faaliyete geçmiş, porselen fabrikalarına başlanamamıştı.
İstanbul Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası 1935 - Beykoz
5.Kimya Sanayi
Sülfürik asit, süper fosfat ve klor alkali fabrikalarına dönem içinde başlanamamıştır.
Bu fabrikaların ilk ikisi Karabük’te sonuncu İzmit’te İkinci Dünya SavaşıYıllarında
kurulmuş ve faaliyete geçirilmiştir.
Bunlardan başka Isparta’da 1935’te bir gülyağı fabrikası, Bodrum’da 1934’te sünger
işletme tesisi işletmeye açılmıştır.
Planda öngörülen birçok tesis kısa süre içerisinde faaliyete geçmiş, faaliyete
geçmeyen 4 fabrika ise daha sonraki yıllarda tamamlanmıştır.
Bu açıdan bakıldığında planın oldukça başarılı olduğu söylenebilir.
Planın finansmanı büyük ölçüde bütçe ile gerçekleşmiştir. Bir miktar iç borçlanma
yapıldığı da görülmüştür. 44 milyonTL olması beklenen toplam maliyet 100 milyon
TL’yi aşmıştır.
Yatırımların %36’sı dokuma, %23’ü demir çelik sektörlerine tahsis edilmiştir.
1932-38 yılları arasında Sovyetler Birliği’nden 14 milyonTL tutarında kredi temin
edilmiş ve bu kredinin tamamı dokuma sanayinin kurulmasında kullanılmıştır.
Ayrıca Karabük Demir-Çelik Fabrikasının finansmanı için 1936’da İngiltere’den 3
milyon Sterlin kredi sağlanmıştır.
1933 yılında Devlet Sanayi Ofisi ileTürkiye Sanayi ve Kredi Bankası’nın
birleştirilmesi ile kurulan Sümerbank, planın işletilmesinden sorumlu tutulmuştur.
 Bu bankanın görevleri şu şekilde özetlenebilir:
 Devlete ait mevcut fabrikaları işletmek, devletten sağlanacak sermaye ile ve
hükümetin onayı ile yeni işletmeler kurmak ve mevcut sermaye sınırları içinde
çeşitli sınai kuruluşlara iştirak etmekti. Sanayi ile ilgili bu faaliyetleri dışında
Sümerbank, normal bankacılık işlemlerini ve kredi faaliyetlerini de sürdürecekti.
Sümerbank 1938’de İktisadi DevletTeşekkülü statüsü kazanmıştır.
 BBYSP’nın uygulanması ile Sümerbank, sanayide devlet girişimciliğinin birinci
temsilcisi haline gelmiştir.
 1939’da birçok alanda sanayi çıktısının %80 ile %100’ü, birçok alanda da %50’den
fazlası Sümerbank’a ait tesislerde üretilmişti.
BBYSP’nın uygulanmasında Sümerbank’tan başka İş Bankası ve sınırlı da olsa Ziraat
Bankası da rol almışlardır.
İş bankası, İstanbul’da kurulan Şişe ve Cam, Keçiborlu’da kükürt, Isparta’da gülyağı ve
Bodrum’da sünger fabrikalarının kuruluşuna katılmıştır.
Bunlardan başka, 1935 yılında kurulan Etibank ve MadenTetkik ve Arama Enstitüsü
özellikle madenciliğin gelişmesinde çok önemli rol oynamışlardır.
Devletçilik uygulaması, BBYSP döneminde oldukça başarılı olmuştur. Gelirin çok
düşük olduğu bir dönemde, küçümsenmeyecek düzeyde bir kaynak yatırımlara
yönlendirilmiş, bir çok ithal ikamesi ürünün üretilmesi başarılmıştır.
BBYSP’nın başarı ile uygulanması hükümete sanayileşme konusunda cesaret vermiş
ve 1936’da İkinci BeşYıllık Sanayi Planının (İBYSP) hazırlığına başlanmıştır.
İBYSP’da 100’den fazla fabrikanın kurulması öngörülüyordu.
İkinci planda ara ve yatırım malları üretecek tesislerin kurulmasına öncelik verilmişti.
 BBYSP’da yer almayan elektrik üretimi, madencilik sanayi ve liman yapımı gibi
altyapı yatırımları İBYSP’da öncelikli yer tutuyordu. İkinci Plan döneminde, kimya,
makine, deniz ulaşımı ve gıda sanayilerinde yaklaşık 112 milyonTL tutarında bir
yatırım öngörülmüştü.
Tasarlanan sınai tesislerin hammaddesi yine yurt içinde temin edilecekti ; fakat daha
büyük sermayeye ve daha ileri teknolojiye ihtiyaç duyuluyordu.
1935 yılında, hükümete, sahipleri tarafından iyi işletilmeyen madenleri
devletleştirme yetkisi veren bir kanun çıkarıldı.
1937 yılında İBYSP ile birlikte yürütülecek bir maden programı kabul edildi.
İBYSP’nın bir başka özelliği de , yurt içinde tüketimi fazla olmayan, fakat yurt dışında
aranan ve hammaddesi içerde üretilen malların mamul hale getirilerek ihraç
edilmesini öngörmüş olmasıdır. Büyük bir potansiyel gelişme vaat eden İBYSP, İkinci
Dünya Savaşının başlaması dolayısıyla uygulanamadı.
1930’lu yıllarda yabancı sermayenin elindeki demiryolları, limanlar, elektrik
santralleri ve telefon şirketlerinin millileştirmesi büyük ölçüde tamamlanmıştır.
Türkiye, bu dönemde bir yandan büyük sabit sermaye yatırımı projelerini
gerçekleştirirken bir yandan da millileştirmeden kaynaklanan ödemeleri öz
kaynakları ile ifa edebilmiştir.
İş Bankası’nın katılımıyla; Zonguldak Kömür İşletmesi, Alpullu, Eskişehir veTurhal
şeker fabrikaları kurulmuştur.
İş Bankası ayrıcaYün-İş ve İpek-İş fabrikalarına iştirak etmiştir.
Hershlag’a göre 1933-34 döneminde devlet, yukarıda sayılan bankalar aracılığı ile,
tarım ve madencilik alanlarına 135 milyonTL tutarında yatırım yapmıştır.
Bu dönemde özel sektörTeşvik-i Sanayi Kanunu’ndan yararlanmaya devam etmiş,
gümrük duvarları ile yabancı rekabete karşı yoğun bir şekilde korunmuş, buna rağmen
istenilen düzeyde gelişmemiştir.
BBYSP Kapsamı Dışındaki Sanayi Kuruluşları
Bu dönemde devlet özel sektöre karşı soğuk bakmış, özel sektör devlete kuşkuyla
yaklaşmıştır. Özel sektörün elde ettiği yüksek karlar devlet kademelerinde
kıskançlık konusu olmuştur. Bu nedenle teşviklerin azaltılması dahi istenmiştir.
Ayrıca, özel sektör sıkı bir denetime tabi tutulmuştur. Örneğin 1936 yılında sanayi
ürünlerinin maliyetinin ve fiyatının saptanması hakkında 3003 sayılı kanun ve dış
satışların denetimi ile ilgili 1936 tarihli yasa çıkarılmıştır.
Bundaki amaç, gümrük duvarlarının yüksekliğinden yararlanarak fahiş fiyat belirleyip
haksız kazanç elde edilmesinin önüne geçmektir.
Bu kontrollerin rekabet yoluyla değil de kanunlarla yapılması, özel sektörün devlete
bakış açısındaki kuşkuları artırmıştır.
Bazı sanayiciler bazı alanlarda karteller oluşturup yüksek kazançlar sağlamak
istemişlerdir. Örneğin yurtdışından pamuk ithal edip kumaş üretmek isteyen
girişimcilere, “Fazla Üretim Nizamnamesi” gerekçe gösterilerek izin verilmemiştir.
Özetle, bu dönemde özel sektör pek fazla teşvik alamamıştır.
Ama yine de korumacı politika gereği ve yurt içi fiyatların yüksek olması nedeniyle
büyük karlar elde etmişlerdir. Ama bu karlar sanayide değil, ticaret alanında olmuştur.
Devletçi Sanayileşme Döneminde
Ekonomideki Gelişmeler
1. Yatırımların Dağılımı
Bu dönem, kıt kaynakların oldukça güç şartlar altında, iktisadi gelişme amacıyla
başarılı bir şekilde devlet eliyle harekete geçirildiği bir dönemdir.
1932-1940 yılları arasında yaklaşık 1.051 milyonTL civarında sabit sermaye yatırımı
yapılmıştır. Bunun yaklaşık %50’si özel sektör tarafından yapılmıştır.
Tek başına bu rakam bile, devletin kıt kaynaklarla ne kadar önemli bir iş
gerçekleştirdiğinin göstergesidir.
Devlet bu dönemde yıllık ortalama 66.3 milyonTL yatırım yapmıştır.
Bunun %29.1’i sanayi sektörüne, %27.8’i demiryollarına, %24.5’i karayollarına tahsis
edilmiştir.
Özel kesim ise yapmış olduğu toplam yatırımların %45.9’unu konut inşaatına,
%23’ünü ticaret ve hizmete, %20’sini tarıma, geri kalan %11.2’sini ise sanayiye
ayırmıştır.
Özel kesimin üretken sektörlerdeki payı sadece %30 düzeyinde kalmıştır. Özel sektör
daha çok konut inşaatı ve ticarete yönelmiştir.
Kamu ve özel kesim yatırımlarının GSMH’ye oranı %7.8 civarındadır. Bu oran
günümüzle karşılaştırıldığında oldukça küçük kalmaktadır.
Ama 1929’daki %5’lik oran ve kişi başına milli gelir rakamlarının oldukça düşük
olduğu hatırlanırsa, yine de hatırı sayılır bir iş yapıldığı ortadadır.
 Devletin yatırımlardaki payının bu kadar yüksek olması 2 nedene bağlanabilir:
1. Mali kaynakları daha kolay harekete geçirmesi,
2. Elinde teknokrat ve yetişmiş eleman bulunması.
Şirketleşmenin ve sermaye piyasasının henüz gelişmediği bir ortamda, mali
kaynaklara devletin daha kolay ulaşması, özel kesimin bu konuda zorlanması oldukça
normaldir.
Bir iddiaya göre, o dönemde yapılan yatırımlar oldukça dengesiz ve uyumsuzdur.
Kıt kaynakları sanayiye ve demiryolu yatırımlarına aktarma arzusu, yatırım
kararlarının ekonomik kriterlerden ziyade politik, kültürel ve stratejik faktörlere bağlı
olarak alınması bu çarpıklığı doğurmuştur
Ekonomik Sektörlerdeki Nicel ve Nitel Gelişmeler
1929 bunalımının etkisi 1934’e kadar hissedilmiş, ancak bu tarihten sonra sanayileşme
hamlesi başlatılabilmiştir.
1933-38 döneminde GSMH yıllık ortalama %7.1 oranında artmıştır.
Sanayi üretimi artışı %7.8’tir.
Bu dönemde milli gelirdeki artış oranları dalgalanmalar göstermiştir. Bunun nedeni
tarımın hala ekonomide ağırlıklı sektör olmasıdır.
Nitekim bu dönemde tarımın GSMH içindeki payı %40 civarındadır.
1935’de kötü hava şartları nedeniyle tarımsal üretim azalınca, GSMH artış oranı
%2.5’e gerilemiştir.
1936’da hava koşulları çok iyi olduğunda ise, GSMH artış oranı %19.2 olmuştur.
Dönemim sonlarına doğru, yani 1936-38 döneminde GSMH artış oranı, önceki yıllara
göre çok büyük olmuştur. Ortalama %16’lara ulaşmıştır.
 Bunun başlıca 4 nedeni vardır:
1. 1936 yılında deflasyon olgusu son bulmuş, ekonomi canlanmıştır,
2. 1.BYSP’nın sonuçları alınmaya, yani sanayi üretimi artmaya başlamıştır,
3. 1936’dan sonra hava şartları iyi gitmiştir,
4. Konjonktürün canlanma dönemine girilmiştir.
 İstihdamın sektörel dağılımında pek fazla bir değişme olmamıştır. Nüfusun hala %82’si
tarım sektöründe istihdam edilmektedir.
 Kişi başına düşen GSMH, nüfus artışına rağmen, GSMH’deki hızlı yükseliş nedeniyle
artmıştır.
 1933-35 döneminde 88-90TL olan KBDGSMH, 1936-38 döneminde 106.7TL’ye
yükselmiştir.
Tarım Sektöründeki Gelişmeler
Dönemin son yıllarında, iç talepteki artış ve hava koşullarının iyi gitmesine bağlı
olarak tarımsal ürün arzı artmıştır, ekim alanları genişlemiştir.
Buna rağmen gereken ilgiyi görmemiş, hatta ihmal edilmiştir.
İstihdamın %82’sini, GSMH’nin yaklaşık %40’ını ve ihracatın %80’ini karşılayan bu
sektör, yatırımların ancak %10’unu almıştır.
Büyük buhrandan en fazla etkilenen sektör tarım olmuştur.
Tarımsal hammadde fiyatlarındaki ciddi düşüş, tarımdan elde edilen hasılanın
buhran öncesine göre %40 azalmasına neden olmuştur.
İç ticaret hadlerindeki tarım aleyhine değişme de yine geçimini tarımdan sağlayan
kesimin büyük gelir kayıplarına uğramasına neden olmuştur.
Tarım sektörü ancak 1936’dan sonra kendini toplayabilmiştir.
1930’lu yıllarda devlet tarıma da müdahale etmiştir. Ancak bu müdahale sanayi
sektöründe olduğu gibi sistematik değil, daha çok acil sorunların çözümü amacıyla
yapılmıştır.
Bu müdahalelerden en önemlisi 1932 yılında yapılan sübvansiyon amaçlı buğday
alımıdır.
Bu amaçla 1932 yılında Ziraat Bankası’na bağlı olarak kurulan, 1938’de bağımsız bir
KİT haline dönüşenTMO kurulmuştur.
Bu tarihTürkiye’de destekleme alımlarının ve taban fiyat uygulamasının başlangıç
yılı kabul edilir.
Bu dönemde ciddi anlamda bir toprak bir reformu yapılmamış, sadece 1935 yılında
göçmenlerin iskanı içinToprak İskan Kanunu çıkarılmıştır.
Önceliği sanayiye veren hükümet bu konuya fazla zaman ayırmamıştır.
Tarımsal arazilerin işletmeler arasındaki dağılımı adil olmaktan uzaktı.
Ortalama işletme büyüklüğü modern teknolojiler için uygun değildi.
Örneğin tarımsal işletmelerin %65.1’i 32 hektardan daha küçük bir arazide faaliyet
gösteriyordu.
Bu dönemde tarımsal kredilerin toplam krediler içindeki payı azalmıştır.
1930’da 18 olan bu oran, 1938’de %15’e gerilemiştir. Çünkü Ziraat Bankası’nın verdiği
krediler dönem içinde sadece %18 oranında artmıştır.
Tarım sektörüne ciddi bir kamu yatırımı yapılmadığı gibi, kredi payı da azalmıştır.
Tarım sektörüne her ne kadar gereken önem verilmese de, sanayi yatırımlarının
artmasıyla iç talepte meydana gelişme, tarım sektöründe de gözle görülür bir
canlanma yaratmaya yetmiştir.
Sanayi Sektöründeki Gelişmeler
Özel kesim faaliyetleri bu dönem içinde, yüksek gümrük duvarlarıyla korunmasına ve
Teşvik-i Sanayi Kanunu ile korunmaya devam etmesine rağmen, asıl gelişme kamu
kesiminde olmuştur.
1.BYSP kapsamında olan yatırımların ve kapsam dışı olan diğer yatırımların
gerçekleştirilmesi, devletin ekonomik faaliyetlerini oldukça artırmıştır.
Plan döneminin sonlarında sanayi sektörününGSMH’deki payı %17’lere ulaşmıştır.
1929-1939 döneminde sanayi üretim endeksi dünya genelinde 100’den 119’a
çıkarken,Türkiye’de 100’den 196’ya çıkmıştır.
 1934-35 döneminde bir çok sanayi tesisi üretime başlamış, daha önce ithal edilen bir
çok ürün yurt içinde üretilmeye başlanmıştır.
Şeker, cam ürünleri, çimento, yünlü ve pamuklu dokuma ürünlerinde kısa süre
içerisinde iç talebin %80’i karşılanabilir hale gelmiştir.
1934’te demir-çelik, cam ve kağıt ürünlerinin karşılanma oranları %0 iken, 1940’ta iç
talebi karşılama oranı demir çelikte %32, camda %91 ve kağıtta %39’a ulaşmıştır.
Teşvik-i Sanayi kanunundan yararlanan iş yeri sayısı dönem içinde sürekli olarak
azalmıştır.
1932’de 1473, 1939’da 1144 ve 1941’de 1052 işyeri bu kanundan yararlanmıştır.
Kanundan yararlanan işyeri sayısı toplamda azalmış olsa da, kamuya ait firmaların
oranı giderek artmıştır.Yani bir bakıma devlet kendi kendine teşvik verir hale
gelmiştir. Bu nedenle kanun 1942’de kaldırılmıştır.
Özel kesime ait sanayi kuruluşlarında şirketleşme oranı çok düşüktü.
Bu işletmelerin yarıya yakını tek kişiye ait, %17’si adi şirket, %13’ü kolektif şirket ve
sadece %6’sı anonim şirketti.
Bu rakamlardan, söz konusu işletmelerin küçük işletme olduğu sonucu çıkarılabilir.
Bu işletmelerin %44’ü tarıma dayalı sanayi, %23’ü dokuma sanayinde
yoğunlaşmıştı.
Dönem içinde bu işyerlerindeki çıktı artış oranı ile istihdam artış oranı aşağı yukarı
eşittir.Yani işgücü verimliliği değişmemiştir.
 Yatırımlar istihdam yaratmış, ancak verimliliğe etkide bulunmamıştır.
 Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir:
1. Nitelikli işgücü eksikliği,
2. Ara ve yatırım mallarının düşük kaliteli oluşu,
3. İhtiyaçlara uygun olmayan ürünlerin kullanılmasından doğan kayıplar,
4. Ölçek hataları ve
5. İş yeri kuruluş yerinin yanlış seçimi.
Dış Ticaretteki Gelişmeler
Bu dönemde dış ticaret sıkı kontrol altında yürütülmüştür.
1929 tarihli Gümrük Kanunu ve 1930 tarihliTPKKK, hükümete ithalatı dilediği gibi
kısıtlama hakkı veriyordu.
Ayrıca bu sıkı kontrol, ithal ikameci sanayileşme politikasına da uygundu.
 Bu dönemde uygulanan dış ticaret politikasının ilkeleri şunlardı:
1. Türkiye’nin müşterilerinden mal satın almak,
2. İçeride üretilen malların ithalatını yasaklamak,
3. Diğer malların ithalatını ticaret antlaşmaları çerçevesinde serbest bırakmak,
4. Dış ticaret fazlası elde etmek ve
5. İhraç mallarının kalitesini artırıp, çeşitlendirmek.
1930-38 döneminde dış ticaret hacminde önemli bir daralma olmuştur.
Bu daralmanın en büyük nedenlerinden biri,TL’nin $ ve £ karşısında değer
kazanmasıdır.
Dış ticaret hacmi 1932’de en düşük seviyesine indikten sonra, 1937’de ihracat
1938’de ithalat 100 milyon $ sınırını aşmıştır.
Dış ticaret bilançosu sadece 1938’de açık vermiştir. Bunun nedeni 1937’de
uygulanan geçici liberasyondur.
Bu dönemde ithalattaki daralmanın nedeni, sıkı denetim ve ithal ikameci politika
iken,
İhracattaki daralmanın nedeni büyük buhrandır.
İhracatın bileşiminde önemli bir değişiklik olmamış, hammadde ihracatı devam
etmiştir.
Dönemin sonuna doğru ithalatın kompozisyonunda değişiklik yaşanmıştır.
Tekstilin ithalattaki payı %44’ten %27.5’e, gıdanın payı %17’den %4.3’e gerilerken, ara
ve yatırım mallarının payı %14.5’den %37.2’ye yükselmiştir. Bunun nedeni de yine
uygulanan ithal ikameci sanayileşme politikasıdır.
Dönemin bir diğer değişikliği ise, Almanya’nın dış ticaretimizde ağırlığının artmasıdır.
1932’de ithalatımızdaki payı %25 iken, 1938’de %46’ya, ihracatımızdaki payı ise
%15’den %44’e ulaşmıştır.
İtalya ve Fransa’nın payı gerilemiş, İtalya’nın ihracatımızdaki payı %10’a, Fransa’nın
payı %3.3’e düşmüştür.
Almanya’nın payındaki bu artış, yapılan ikili antlaşmalardan kaynaklanmaktadır.
Almanya,Türkiye’nin ihraç mallarını yüksek fiyattan alıp Clearing hesaplarının açık
vermesini sağlıyordu. Bu daTürkiye’nin ithalatta daha çokAlmanya’yı tercih etmesine
neden oluyordu.Tabii ki Almanya mal satarken, alışına benzer şekilde yüksek fiyattan
mal satıyordu.
Almanya’nın dış ticaretimizde bu kadar ağırlık kazanması hükümette rahatsızlık
uyandırdı.Yeni partner arayışları devreye girdi. Bu süreçte İngiltere ile yakınlaşılmaya
başlandı.
1936 ve 1938’de İngiltere ile siyasi ve ticari antlaşmalar yapıldı.
Ticari antlaşmaya göre, İngiltereTürkiye’ye (19 milyon sterlin kredili olmak kaydıyla)
makine, araç-gereç ve silah satışı yapacaktı.
Bu kredinin 3 milyon sterlini Karabük Demir-Çelik fabrikasının yapımında kullanıldı.
Kredi para olarak değil, ihraç malları yoluyla ayni olarak ödendi.
Almanya’nın dış ticaretteki ağırlığını azaltmak için alınan bir diğer önlem, 1937 yılında
diğer Avrupa ülkelerinden ithalatın kısmen serbest bırakılması olmuştur.
Dış ticaret açığı ve döviz kıtlığı başlayınca bu liberasyondan vaz geçildi.
Dış ticaret fazlasından elde edilen kazançlar ile, Osmanlı’nın borçları ödenmiş,
millileştirme yapılmış ve sanayi tesisleri kurulmuştur.
Yeni borçlar alınmış olsa da uzun vadeli dış borçlar 36 milyonTL azalmıştır.
Yabancı Sermaye Yatırımları
Yahya SezaiTezel’e göre 1923-50 döneminde yabancı sermayeye karşı olunduğu ve
Türkiye’ye hiç yabancı sermaye yatırımı gelmediği şeklindeki inanış yanlıştır.
Tam tersine 1920’li yıllardan itibaren hükümetler yabancı sermaye çekebilmek için
yoğun bir şekilde uğraşmışlardır.
Tezel’e göre millileştirmeler yabancı karşıtlığının bir sonucu değildir.
NitekimTBMM Chester Projesi’ni onaylamış, ancak Musul ve Kerkük ülke sınırları
dışında kaldığı için proje hayata geçmemiştir.
 1923 ve 24’te yapılan antlaşmalar ile, şirketlerin Osmanlı’dan aldıkları imtiyazlar
devam ettirilmiştir. Osmanlı Bankası’ da hükümete kredi verdiği için 1925 yılında
devlet bankası imtiyazını devam ettirmiştir.
 Ancak, yabancı şirketlerin payı en fazla %49 şeklinde kısıtlanmıştır. %51’lik dilim yerli
girişimcilerde olacaktır.
 Cumhuriyet kurulduğunda (tahminen) 94 firmaya ait, 63.4 milyon sterlin (500 milyon
TL) dolayında yabancı sermaye bulunmaktaydı.
 1920’lerde ödenmiş sermayelerin %43’ü yabancı sermayedarlara aitti. Bu oran
madencilik ve imalat sanayinde %67’ye kadar ulaşmıştı.
 Yabancı sermayenin 2/3’ü madencilik ve imalat, 1/3’ü ise sigortacılık, bankacılık ve iç-
dış ticaret alanlarında idi.
 1926-33 döneminde yeni gelen yabancı sermaye 39.1 milyonTL yatırım yapmış, buna
karşılık 39.9 milyonTL kar transferi gerçekleştirmiştir.
Türkiye’de 1927’de 113, 1933’te 71 yabancı firma sayılmıştır.
1934-38 döneminde 32 yeni yabancı firma giriş yapmıştır.
1926-50 döneminde 24 ayrıcalıklı yabancı kuruluş millileştirilmiş, bu amaçla 154.7 milyon
TL (faiz hariç) borçlanılmıştır.
Para ve Maliye Politikaları
1923-32 döneminde olduğu gibi, bu dönemde de sağlam para ve denk bütçe
ilkelerinden taviz verilmemiştir.
Bu dönemde para politikasını daha rahat uygulamak için iki önemli gelişme olmuştur.
TPKKK veTCMB kurulmuştur.
TCMB ile yurtiçi emisyon düzene konulurken,TPKKK ile kambiyo sistemi düzene
konup,TL’nin değer kaybı önlenmiştir.
1933-38 döneminde emisyonda ciddi bir artış olmamıştır. 159 milyonTL’den 194 milyon
TL’ye yükselmiştir.Yani 6 yılda %22 artmıştır.
Banka mevduatları 190 milyonTL’den 294 milyonTL’ye yükselmiştir. Artış oranı
%54.7’dir.
Yani mevduatlar da para arzı içinde tanımlanırsa %39.8’lik bir artış olmuştur.Yıllık
ortalama ise %6.6’ya karşılık gelir.
Aynı dönemde yıllık GSMH artış hızı %7.1 olduğundan, ekonomiye ancak ihtiyaç
duyulduğu kadar para arz edildiği söylenebilir.
Yatırımların finansmanında zorlanılsa da bu yatırımlar asla para arzı artırılarak
finanse edilmemiştir.
1931-38 dönemindeTL Sterlin karşısında değer kazanmıştır. 1930’da 1 sterlin = 10.32
TL iken, 1938’de 6.16’ya gerilemiştir. Dolar kuru da 2.12TL’den 1.26TL’ye
gerilemiştir.
Maliye politikasında da disiplin elden bırakılmamıştır. Dönem içinde bütçe açığı olan
tek yıl 1931’dir.
1934 yılında uygulamaya konulan BBYSP’nın masrafları büyük ölçüde (%70)
bütçeden karşılandığı halde bütçe açık vermemiştir.
Normal dönemde bütçenin yaklaşık %35-40’ını alan savunma harcamaları, yaklaşan
II. Dünya Savaşı nedeniyle artmış olmasına rağmen açık verilmemiştir.
Dış borç ana para ve faiz ödemeleri bütçenin yaklaşık %20-23’üne karşılık gelmiştir.
 Harcamalardaki bu artış, hükümeti yeni gelir arayışlarına itmiş ve bir dizi önlem
alınmıştır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Mevcut vergi yasaları düzenlenmiş, bazı yeni vergiler ihdas edilmiştir.
a. 1931’de ücretler üzerine Buhran vergisi konulmuş, 1935’de İl Özel İdaresi
vergisine dönüştürülmüştür.
b. 1932’de MuvazeneVergisi,
c. 1935’de Hava KuvvetlerineYardım vergisi konulmuştur.
2. Altyapı yatırımlarını finanse etmek için iç borçlanmadan yararlanıldığı olmuştur.
3. En önemli gelir kaynaklarından biri tekel gelirleri olmuştur.
4. Kısa ve uzun vadeli dış borçlanma yolu da alt yapı ve sanayi tesisi kurma için
gereken maliyetin finansmanında kullanılmıştır.

More Related Content

What's hot

Turkey's foreign trade history
Turkey's foreign trade historyTurkey's foreign trade history
Turkey's foreign trade historyEbru Yalçın
 
11 Makro Iktisatta Temel Kavramlar
11 Makro Iktisatta Temel Kavramlar11 Makro Iktisatta Temel Kavramlar
11 Makro Iktisatta Temel Kavramlarerkanaktas
 
Türkiye ekonomisine bir bakış
Türkiye ekonomisine bir bakışTürkiye ekonomisine bir bakış
Türkiye ekonomisine bir bakışProf.Dr.Havva TUNC
 
3. Kamu Borçlanması ve Finansal Piyasalara Etkileri
3. Kamu Borçlanması ve Finansal Piyasalara Etkileri3. Kamu Borçlanması ve Finansal Piyasalara Etkileri
3. Kamu Borçlanması ve Finansal Piyasalara EtkilerieFinans
 
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI YATIRIM TEŞVİKLERİ SUNUM NOTLARI
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI YATIRIM TEŞVİKLERİ SUNUM NOTLARIHAZİNE MÜSTEŞARLIĞI YATIRIM TEŞVİKLERİ SUNUM NOTLARI
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI YATIRIM TEŞVİKLERİ SUNUM NOTLARIEge Ihracatci Birlikleri
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesMensur Boydaş
 
GELENEKSEL MALİYE VE YENİ MALİYE PERSPEKTİFLERİNDEN KAMU EKONOMİSİ YAKLAŞIMLA...
GELENEKSEL MALİYE VE YENİ MALİYE PERSPEKTİFLERİNDEN KAMU EKONOMİSİ YAKLAŞIMLA...GELENEKSEL MALİYE VE YENİ MALİYE PERSPEKTİFLERİNDEN KAMU EKONOMİSİ YAKLAŞIMLA...
GELENEKSEL MALİYE VE YENİ MALİYE PERSPEKTİFLERİNDEN KAMU EKONOMİSİ YAKLAŞIMLA...COSKUN CAN AKTAN
 
3 1929 ekonomik bunalımı -emel
3 1929 ekonomik bunalımı -emel3 1929 ekonomik bunalımı -emel
3 1929 ekonomik bunalımı -emelergunm
 
12 Klasik Ve Keynesçi Iktisat
12 Klasik Ve Keynesçi Iktisat12 Klasik Ve Keynesçi Iktisat
12 Klasik Ve Keynesçi Iktisaterkanaktas
 
Klasik neo klasik-iktisat
Klasik neo klasik-iktisatKlasik neo klasik-iktisat
Klasik neo klasik-iktisatFerhat Gökçe
 

What's hot (20)

24 ocak 1980 kararları
24 ocak 1980 kararları24 ocak 1980 kararları
24 ocak 1980 kararları
 
Turkey's foreign trade history
Turkey's foreign trade historyTurkey's foreign trade history
Turkey's foreign trade history
 
11 Makro Iktisatta Temel Kavramlar
11 Makro Iktisatta Temel Kavramlar11 Makro Iktisatta Temel Kavramlar
11 Makro Iktisatta Temel Kavramlar
 
Mogolistan ulke raporu_2013
Mogolistan ulke raporu_2013Mogolistan ulke raporu_2013
Mogolistan ulke raporu_2013
 
Igv 2015 öğr kop 2
Igv 2015 öğr kop 2Igv 2015 öğr kop 2
Igv 2015 öğr kop 2
 
Türkiye ekonomisine bir bakış
Türkiye ekonomisine bir bakışTürkiye ekonomisine bir bakış
Türkiye ekonomisine bir bakış
 
Fatma sunumu
Fatma sunumuFatma sunumu
Fatma sunumu
 
3. Kamu Borçlanması ve Finansal Piyasalara Etkileri
3. Kamu Borçlanması ve Finansal Piyasalara Etkileri3. Kamu Borçlanması ve Finansal Piyasalara Etkileri
3. Kamu Borçlanması ve Finansal Piyasalara Etkileri
 
Igv 2015 öğr kop 1
Igv 2015 öğr kop 1Igv 2015 öğr kop 1
Igv 2015 öğr kop 1
 
Makro iktisat - özet
Makro iktisat - özetMakro iktisat - özet
Makro iktisat - özet
 
1929 büyük buhran
1929 büyük buhran1929 büyük buhran
1929 büyük buhran
 
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI YATIRIM TEŞVİKLERİ SUNUM NOTLARI
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI YATIRIM TEŞVİKLERİ SUNUM NOTLARIHAZİNE MÜSTEŞARLIĞI YATIRIM TEŞVİKLERİ SUNUM NOTLARI
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI YATIRIM TEŞVİKLERİ SUNUM NOTLARI
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
 
Pakistan ulke raporu_2013
Pakistan ulke raporu_2013Pakistan ulke raporu_2013
Pakistan ulke raporu_2013
 
GELENEKSEL MALİYE VE YENİ MALİYE PERSPEKTİFLERİNDEN KAMU EKONOMİSİ YAKLAŞIMLA...
GELENEKSEL MALİYE VE YENİ MALİYE PERSPEKTİFLERİNDEN KAMU EKONOMİSİ YAKLAŞIMLA...GELENEKSEL MALİYE VE YENİ MALİYE PERSPEKTİFLERİNDEN KAMU EKONOMİSİ YAKLAŞIMLA...
GELENEKSEL MALİYE VE YENİ MALİYE PERSPEKTİFLERİNDEN KAMU EKONOMİSİ YAKLAŞIMLA...
 
3 1929 ekonomik bunalımı -emel
3 1929 ekonomik bunalımı -emel3 1929 ekonomik bunalımı -emel
3 1929 ekonomik bunalımı -emel
 
12 Klasik Ve Keynesçi Iktisat
12 Klasik Ve Keynesçi Iktisat12 Klasik Ve Keynesçi Iktisat
12 Klasik Ve Keynesçi Iktisat
 
Klasik neo klasik-iktisat
Klasik neo klasik-iktisatKlasik neo klasik-iktisat
Klasik neo klasik-iktisat
 
Marshall plani
Marshall planiMarshall plani
Marshall plani
 
Myanmar ulke raporu_2013
Myanmar ulke raporu_2013Myanmar ulke raporu_2013
Myanmar ulke raporu_2013
 

Similar to Türki̇ye ekonomi̇si̇ Devletçi Sanayileşme Döneminde Ekonomide Gelişmeler Sunum Nur Yıldırım

Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.Yiğit Kalafatoğlu
 
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 2
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 2İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 2
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 2Mustafa Durmuş
 
İGV 2015 öğrenci kopyası powerpoint
İGV 2015 öğrenci kopyası powerpointİGV 2015 öğrenci kopyası powerpoint
İGV 2015 öğrenci kopyası powerpointMustafa Durmuş
 
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİDEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİCOSKUN CAN AKTAN
 
3. HAFTA.ppt
3. HAFTA.ppt3. HAFTA.ppt
3. HAFTA.pptSeceSece
 
BİR SİYASAL HASTALIK: RANT KOLLAMA
BİR SİYASAL HASTALIK: RANT KOLLAMABİR SİYASAL HASTALIK: RANT KOLLAMA
BİR SİYASAL HASTALIK: RANT KOLLAMACOSKUN CAN AKTAN
 
Korumacı ve serbest ticaret politikaları ile kalkınma
Korumacı ve serbest ticaret politikaları ile kalkınmaKorumacı ve serbest ticaret politikaları ile kalkınma
Korumacı ve serbest ticaret politikaları ile kalkınmaBurhanettin NOĞAY
 
Küreselleşme ve Ticari Serbestleşme
Küreselleşme ve Ticari SerbestleşmeKüreselleşme ve Ticari Serbestleşme
Küreselleşme ve Ticari SerbestleşmeEmre Aydın
 
Nüfus poli̇ti̇kalari
Nüfus           poli̇ti̇kalariNüfus           poli̇ti̇kalari
Nüfus poli̇ti̇kalariBucakdh15
 
Tugay Günaydın - Sağlıkta Piyasa Aksaklıkları
Tugay Günaydın - Sağlıkta Piyasa AksaklıklarıTugay Günaydın - Sağlıkta Piyasa Aksaklıkları
Tugay Günaydın - Sağlıkta Piyasa AksaklıklarıTugay Günaydın
 
Regülasyon İktisadına Giriş
Regülasyon İktisadına GirişRegülasyon İktisadına Giriş
Regülasyon İktisadına GirişCOSKUN CAN AKTAN
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilikVahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilikMensur Boydaş
 
REGÜLASYON EKONOMİSİ: KAMUSAL REGÜLASYONLARIN FAYDA ve MALİYETLERİ
REGÜLASYON EKONOMİSİ: KAMUSAL REGÜLASYONLARIN FAYDA ve MALİYETLERİREGÜLASYON EKONOMİSİ: KAMUSAL REGÜLASYONLARIN FAYDA ve MALİYETLERİ
REGÜLASYON EKONOMİSİ: KAMUSAL REGÜLASYONLARIN FAYDA ve MALİYETLERİCOSKUN CAN AKTAN
 
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1Mustafa Durmuş
 
Improving Legal and Technical Infrastructure of NGOs in Policy Making Process...
Improving Legal and Technical Infrastructure of NGOs in Policy Making Process...Improving Legal and Technical Infrastructure of NGOs in Policy Making Process...
Improving Legal and Technical Infrastructure of NGOs in Policy Making Process...PAL Policy Analytics Lab
 
DEVLETİN NİÇİN (SÜREKLİ) BÜYÜYOR?
DEVLETİN NİÇİN (SÜREKLİ) BÜYÜYOR?DEVLETİN NİÇİN (SÜREKLİ) BÜYÜYOR?
DEVLETİN NİÇİN (SÜREKLİ) BÜYÜYOR?COSKUN CAN AKTAN
 

Similar to Türki̇ye ekonomi̇si̇ Devletçi Sanayileşme Döneminde Ekonomide Gelişmeler Sunum Nur Yıldırım (20)

government failure
government failuregovernment failure
government failure
 
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
 
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 2
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 2İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 2
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 2
 
İGV 2015 öğrenci kopyası powerpoint
İGV 2015 öğrenci kopyası powerpointİGV 2015 öğrenci kopyası powerpoint
İGV 2015 öğrenci kopyası powerpoint
 
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİDEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
 
3. HAFTA.ppt
3. HAFTA.ppt3. HAFTA.ppt
3. HAFTA.ppt
 
BİR SİYASAL HASTALIK: RANT KOLLAMA
BİR SİYASAL HASTALIK: RANT KOLLAMABİR SİYASAL HASTALIK: RANT KOLLAMA
BİR SİYASAL HASTALIK: RANT KOLLAMA
 
Korumacı ve serbest ticaret politikaları ile kalkınma
Korumacı ve serbest ticaret politikaları ile kalkınmaKorumacı ve serbest ticaret politikaları ile kalkınma
Korumacı ve serbest ticaret politikaları ile kalkınma
 
Küreselleşme ve Ticari Serbestleşme
Küreselleşme ve Ticari SerbestleşmeKüreselleşme ve Ticari Serbestleşme
Küreselleşme ve Ticari Serbestleşme
 
Nüfus poli̇ti̇kalari
Nüfus           poli̇ti̇kalariNüfus           poli̇ti̇kalari
Nüfus poli̇ti̇kalari
 
Tugay Günaydın - Sağlıkta Piyasa Aksaklıkları
Tugay Günaydın - Sağlıkta Piyasa AksaklıklarıTugay Günaydın - Sağlıkta Piyasa Aksaklıkları
Tugay Günaydın - Sağlıkta Piyasa Aksaklıkları
 
Regülasyon İktisadına Giriş
Regülasyon İktisadına GirişRegülasyon İktisadına Giriş
Regülasyon İktisadına Giriş
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilikVahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
 
REGÜLASYON EKONOMİSİ: KAMUSAL REGÜLASYONLARIN FAYDA ve MALİYETLERİ
REGÜLASYON EKONOMİSİ: KAMUSAL REGÜLASYONLARIN FAYDA ve MALİYETLERİREGÜLASYON EKONOMİSİ: KAMUSAL REGÜLASYONLARIN FAYDA ve MALİYETLERİ
REGÜLASYON EKONOMİSİ: KAMUSAL REGÜLASYONLARIN FAYDA ve MALİYETLERİ
 
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
 
Improving Legal and Technical Infrastructure of NGOs in Policy Making Process...
Improving Legal and Technical Infrastructure of NGOs in Policy Making Process...Improving Legal and Technical Infrastructure of NGOs in Policy Making Process...
Improving Legal and Technical Infrastructure of NGOs in Policy Making Process...
 
DEVLETİN NİÇİN (SÜREKLİ) BÜYÜYOR?
DEVLETİN NİÇİN (SÜREKLİ) BÜYÜYOR?DEVLETİN NİÇİN (SÜREKLİ) BÜYÜYOR?
DEVLETİN NİÇİN (SÜREKLİ) BÜYÜYOR?
 
demir
demirdemir
demir
 
Kitap özeti yayın
Kitap özeti yayınKitap özeti yayın
Kitap özeti yayın
 
Yönetim Ekonomisi
Yönetim EkonomisiYönetim Ekonomisi
Yönetim Ekonomisi
 

Türki̇ye ekonomi̇si̇ Devletçi Sanayileşme Döneminde Ekonomide Gelişmeler Sunum Nur Yıldırım

  • 1. 3.BÖLÜM DEVLETÇİ SANAYİLEŞME DÖNEMİNDE EKONOMİDE GELİŞMELER MUSTAFA İSMET İNÖNÜ 4 MART 1925 - 25 EKİM 1937 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DÖNEMİN CUMHURBAŞKANI MAHMUT CELALETTİN BAYAR 25 EKİM 1937 – 25 OCAK 1939
  • 2. EKONOMİ POLİTİKASI DEĞİŞİKLİĞİNİN NEDENLERİ Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşme özel sektörün inisiyatifine bırakılmıştı. Devlet sadece gerekli fiziki ve yasal alt yapıyı oluşturmak için çaba göstermiş, Diğer taraftan özel sektörün sanayi yatırımı yapabilmesi için de birçok yoldan teşvikler sağlanmıştır. Devletin pek fazla kaynağı yoktu, olan kaynaklar da yabancıların elinde bulunan sanayi ve madencilik kuruluşlarının millileştirilmesi için kullanılıyordu. Kapitülasyonlar ve yabancılara sağlanan imtiyazlar kaldırılmıştır.
  • 3.  Gümrük tarifeleri yükseltilemese de dolaylı yollardan sanayi desteklenmiştir. Örnek:Tüketim vergilerinin artırılması ve prim ödenmesi  Bu sayılan her türlü çabaya rağmen, sanayi sektörü diğer sektörlerden daha yavaş gelişmiştir.  1927 yılındaTeşvik-i Sanayi Kanunu’nun tekrar yürürlüğe konması da bir diğer çabadır.  Bir miktar sermaye biriktirmeyi başaran özel sektör, daha karlı başka bir alan olan ticarete kaymaktadır,  Sanayinin daha az getirmesinin nedeni, alt yapı eksikliği, teknik eleman bulma güçlükleri ve maliyet farklılıklarıdır.
  • 4. 1929 BÜYÜK BUHRAN  1929 Büyük Buhran yılları, özel sektörün sanayi yatırımı yapmasını çok daha zor koşullara bağlamıştır.
  • 5.  Rum ve ermeni azınlıkların da ülkeden ayrılmış olması, sanayi sektörünü iyice zora sokmuştur.  Bu nedenlerle, özel sektör kanalından sanayileşme çok yavaş ilerlemekteydi.  Bunlara bir de 1930’lu yıllardan sonra buhranın daha çok hissedilmeye başlanan etkileri de eklenince, devletin piyasa içerisine etkin olarak girmesi yönündeki baskılar ağırlık kazandı.  Bu dönemde ihracatımız miktar olarak artmış olsa da, tutar olarak azalmıştır. 1928’de 88.3 milyon dolar olan ihracatımız 1932’de 48 milyon dolara gerilemiştir. 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 1928 1932 88.3 0 0 0 0 0 0 0 0 48 DışTicaret Hacmi Seri 1 Seri 2
  • 6.  Tarım ürünleri fiyatlarındaki hızlı gerileme, dış ticaret hadlerimizi olumsuz yönde etkilemiştir.  1926’da 101.1 olan endeks, 1929 da 93.4, 1930’da 90.2 ve 1931’de 81.8 olmuştur. 0 20 40 60 80 100 120 1926 1929 1930 1931 101.1 93.4 90.2 81.8 1926 1929 1930 1931 Seri 1 101.1 Seri 2 93.4 Seri 3 90.2 Seri 4 81.8 DışTicaret Hadleri Endeksi  Ülke içinde deflasyon olgusu yaşanırken TL’nin değerinde kayıplar oluşmaya başladı.Yapılan müdahalelerle değer kaybının önüne geçildi.  Gümrük duvarları yükseltildi.  Dış ticaret ikili antlaşmalara bağlandı.  İthalata miktar kısıtlamaları getirildi.  Bu tedbirler kısa sürede etkili oldu ve ödemeler bilançosu açıkları ortadan kalktı.
  • 7.  Bu tedbirlere ek olarak; Şubat 1930’daTPKKK çıkarıldı, Haziran 1930’daTCMB kuruldu ve 1931’de faaliyete geçirildi, Bankalar Konsorsiyumu kuruldu.  Bu tedbirler istikrarı sağlamak için yeterli oluştur. Ancak, başlangıçta hiç arzulanmasa da devletin ekonomiye müdahalesi artmış oldu.  Tarım ürünlerinin fiyatlarındaki düşüşü önlemek için, devlet alıcı olarak piyasaya girdi.  Hemen ardından alınan bu ürünlerin işlenmesi için tesis kurma zorunluluğu ortaya çıktı.  1929 büyük buhranı, batılı sanayileşmiş ülkeleri oldukça derinden etkilerken, Sovyet Rusya gibi merkezi planlarla yönetilen ekonomileri pek fazla etkilemişti. Bu durumTürkiye’nin de planlı ekonomiye geçmesi gerektiği şeklindeki görüşlerin ortaya çıkmasına neden oluştur.  Zaten batılı devletler de, devletin ekonomi içerisinde daha büyük ağırlık gösterdiği bir model Keynesyen modele geçiş yapmışlardı. John Maynard Keynes 1883-1946
  • 8.  Zaten Osmanlı’da da sanayileşme çabaları devlet eliyle yürütülmüştü.Yani, devlet kanalıyla sanayileşme ya da planlı bir ekonomi modeli yabancısı olmadığımız bir ekonomik sistemdi.  Planlı ekonomiye geçiş kararı alındıktan sonra, yapılacak planların Sovyet Rusya’da olduğu gibi “Doktrin“ değil “Pragmatik“ olmasına karar verildi. Devletçi Sanayileşmenin Anlamı ve Temel İlkeleri  Kimilerine göre Devletçilik, sosyalist sisteme geçişin ilk aşamasıdır.  Kimilerine göre de kapitalizm ile sosyalizm arasında, üçüncü bir alternatif bulunmaktadır buna ekonomik sistem denir.  Ancak genel eğilim incelendiğinde her iki görüşün de yanlış olduğu ortaya çıkmaktadır.  Nitekim, sistemi ortaya koyanların yaklaşımları incelendiğinde, devletçiliğin aslında, dönemin koşullarından kaynaklanan, bir kalkınma stratejisi olduğu anlaşılır.
  • 9.  Bu dönemde devletçiliğe geçişin bir diğer itici gücü de halkın her şeyi devletten beklemeye alışmış olmasıdır. İlk yıllarda, ekonomiyi tamamen özel sektöre bırakan anlayış toplumun alışkanlıklarına ters düşmüştür.  Bu konuda Atatürk şöyle söylemektedir: “Halkımız zihniyet olarak devletçidir ki, her türlü ihtiyacını devletten talep etmek için kendine hak görür“  Devletçiliğin doktriner bir yanının olmadığını, sadece pragmatik unsurlar içerdiğini bu tür söylemlerden anlamaktayız.  Hatta yetkililer devletçiliğe sosyalizm yakıştırması yapılmasından da rahatsızlık duyduklarını açıkça belirtmişler ve özellikle “mutedil devletçilik“ ifadesini kullanmışlardır.  Bu ifadeler devletçiliğin sosyalizm olmadığını ortaya koymaktadır; ancak, devletçiliğin sınırlarını çizmekte yetersiz kalmaktadır. Devletçiliğin doktriner bir yapısının olmaması, sınırlarının çizilmesini de zorlaştırmaktadır.
  • 10.  Bu dönemde uygulanan devletçiliğin sınırlarını belirleyebilmek için, ihtiyaçlar doğrultusunda çözüme yönelik olarak (yani pragmatik olarak) neler yapıldığına bakmak gerekmektedir.  O dönem devletçilik anlayışının prensipleri şu şekilde özetlenebilir: 1. Amaç özel sektörün yerini almak, onu ortadan kaldırmak değildir. Piyasa ekonomisi yine geçerlidir. 2. Özel sektörün yetersiz olduğu alanlarda devletin yatırım yapması, ilerde bu kuruluşların kendi ayakları üstünde durmaya başladıklarında halka arzı düşünülmüştür. 3. Bu nedenle bu kuruluşlarA.Ş olarak kurulmuş ve özerk çalışmaları gerektiğine inanılmıştır. Ancak bu durum (istisnalar hariç) günümüze kadar değişmemiş, süregelmiştir. 4. Aynı alanda faaliyet gösteren özel sektör ve kamu kuruluşları, birbirleriyle rekabet etmemişler, tam tersine birbirlerini desteklemişlerdir. 5. Devletçilik farklı alt sektörlerde farklı nitelikler göstermiştir. Örneğin tarım sektöründeki kamu kuruluşları, çiftçiye ucuz tohum temin etmek ve yeni teknikleri çiftçilere öğretmek gibi amaçlar benimsemiştir.
  • 11.  Bu sayılan özelliklerden yola çıkarak,Türkiye devletçiliğinin tanımını şu şekilde yapmak mümkündür:  “Devletçilik, özel girişimciliğin ve özel sermayenin işe yarar bir şey yapamayacak kadar zayıf olduğu bir ülkede, devletin ulusal kalkınma ve ulusal savunma temel amacıyla sınai faaliyette bir öncü, bir yönetici olarak öne çıkması durumudur“ B. Levis  1923-32 döneminde uygulanan; millileştirme, devlet tekeli oluşturma, piyasalara ve fiyatlara dolaylı ve dolaysız müdahale, koruma ve teşvik uygulama gibi uygulamaların her biri devlet müdahalesi kavramı içinde yer alır. Devletçilikle karıştırılmamalıdır.  1923-32 döneminde devlet müdahalesi çok yoğunken, devlet işletmeciliği az idi. Oysa 1932’den sonra devlet işletmeciliği de oldukça yaygınlaşmıştır.
  • 12. Devletçi Sanayi Politikasının Uygulanışı  Devletçilik uygulamasının en yoğun olduğu alan sanayi sektörü idi. İçinde bulunulan şartlardaTürkiye’de sanayileşmeyi gerçekleştirmek için devletin sınai tesisler kurup işletmesinden başka çare olmadığı görüldü.  Devletin imalat ve madencilik sanayilerinde girişimcilik rolünü üstlenmesi uzun tartışmalardan sonra kararlaştırıldı.  Bir Sovyet uzmanlar grubuna hazırlatılan sanayi programı, 17 Nisan 1934’de benimsenerek ‘Birinci BeşYıllık Sanayi Planı’ (BBYSP) adı altında yürürlüğe konuldu.  Birinci Sanayileşme Planı, bir plandan daha ziyade, devletin 5 yıl içinde yapmayı düşündüğü sanayi yatırımlarının listesi görünümündeydi.  Ayrıca bu liste, ekonominin tüm sektörlerini kapsamadığı gibi, sanayi kesimindeki tüm devlet faaliyetlerini de kapsamıyordu.
  • 13. Projelerin yatırım tutarları, nasıl finanse edilecekleri, kurulacak fabrikaların ne kadar kapasiteye sahip olacağı, ekonomiye etkilerinin ne olacağı gibi, bir planda olması gereken bir çok bilgi, bu planda (ya da listede) yer almıyordu. Bu bilgiler daha sonraları hesaplanmıştır. Plan iç tutarlıktan yoksundu; çeşitli projeler arasında bir bağıntı ve uyum kurulmamıştı. Plan yürürlüğe konulduğunda bitmiş, tamamlanmış bir kararlar bütünü değildi. Planı hazırlayanlar, ileride ihtiyaca göre yapılacak eklemelerle tamamlanacağını ifade etmişlerdi. 1. Planın Temel Tercihleri ve Stratejileri Plan, Dünya ülkelerininTürkiye’ye biçtiği ‘Tarımcı Ülke’ rolüne bir başkaldırı niteliğindedir. BBYSP’nın da temel ihtiyaç maddelerinin üretimine öncelik verilmiştir.
  • 14. Başka bir deyişle, BBYSP’nın temel stratejisi temel ihtiyaç maddelerinin ithal ikamesini sağlamaktadır. Bu sanayileşme stratejisi ile döviz tasarrufu sağlanarak dış ticaret açığının kapatılması ve dolayısıyla ulusal paranın değerinin korunması da amaçlanıyordu. Plan kapsamına alınan sanayilerin hammaddelerinin ülke içinde olmasına özen gösterilmiştir. Bu tercih şu yararları sağlayacaktır: 1.Döviz tasarrufu amacına uygun olduğu gibi, dünya piyasasında fiyatları düşen hammaddelerin ucuza satılmasını da önleyecekti. 2.Kurulan sanayilerin yerli hammaddelere olan talebi arttırması, tarım ve madencilik başta olmak üzere tüm ekonomik sektörlerde canlanma yaratacaktı. 3.Özellikle tarımda dengeli, eş değer faaliyetlere zemin hazırlayacaktı. Plan kapsamında kurulacak işletmelerin ticari esaslarla çalışıp kar etmeleri ve kendi yatırımlarını finanse edecek fon oluşturmaları amaçlanmıştı. Kuruluş yeri seçiminde titiz davranılmıştır.
  • 15. 1.Fabrikaların hammadde kaynaklarına ve iş gücüne yakın olması üzerinde durulmuştur. 2.Fabrikaların ülkeye dengeli dağıtılması, bu arada İç Anadolu gibi nispeten gerice bölgelere öncelik verilmesi düşüncesi de ağır basmıştır. 3.Savunma önlemlerinin ciddi olarak düşünüldüğü anlaşılmaktadır. Ancak uygulamada, aslan payının Marmara ve Ege Bölgelerine düştüğü görülmektedir. 23 fabrikanın 9’u Marmara Bölgesinde, İstanbul, Bursa ve İzmit’te, 4’ü Ege Bölgesinde kurulmuştur. İç Anadolu Bölgesinde, birisi Kayseri, öteki Ereğli’de olmak üzere sadece iki tane dokuma fabrikası tesis edilmiştir. BBYSP kapsamına alınan fabrikaların çoğu temel tüketim malları üretimine yönelikti. Fakat planda ara malı üretecek tesisler de vardı. Bu durum söz konusu planın daha geniş kapsamlı ve ileri projelerin öncüsü olduğunu göstermekte idi. Planın diğer özellikleri de şunlardır. 1.Kurulan tesislerde dönemin en ileri teknolojileri kullanılacaktır. 2.Teknolojinin yeni, işçi ücretlerinin düşük olması, üretim maliyetlerini düşürecektir.
  • 16. Bununla beraber, bazı tesisler kuruluş sırasında projelerinde tasarlananın üstünde bir ölçekte yapılmak istenmiştir. Bu da bir yandan maliyetlerin artmasına, öte yandan tesis döneminin uzamasına yol açmıştır. Bazı tesislerin eksik kullanımı durumu ile karşılaşılmıştır. 3.Planda hedefler geleceğin talep fonksiyonlarına değil, geçmişin ithalat miktarına dayanılarak belirlenmeye çalışılmıştır. 4.Kararlar sektör düzeyinde değil, işletme ya da proje düzeyinde alınmıştır. 5.Plan, devletin sanayi sektöründeki girişimlerinin tümünü kapsamamaktadır. Şeker fabrikaları, maden kömürü havzasının işletilmesi ve enerji üretimi plan kapsamı dışında kalmıştır. Ayrıca tekel idaresi, tekel kapsamına alınan ürünlerin üretimini sürdürmüş, savunma sanayi yine plan dışında Genel Kurmayın gözetiminde kurulmuştur. BBYSP ile kurulması kararlaştırılan sınai tesisler 5 grup altında sınıflandırılabilecek 23 fabrikadan ibarettir. Bu gruplar şunlardır.
  • 17. 1.Dokuma Sanayi Yılda 103 milyon metre pamuklu dokuma ve 2753 bin metre pamuk ipliği üretecek 5 fabrika yapımı planlanmış ve bu fabrikalar plan dönemi içinde faaliyete geçirilmiştir. Kastamonu’da kurulması planlanan kendir fabrikası plan dönemi içinde değil, 1954’de kurulmaya başlanmıştır. Bursa’da planlanan yünlü kumaş fabrikası 1938’de faaliyete geçirilmiştir. 2.Maden Sanayi Ereğli kömür havzasına yakın bir yerde kurulması planlanan demir-çelik fabrikası, 1938’de, Karabük’te hizmete açılmıştır. Zonguldak’ta, 1935’de, sömikok fabrikası, Keçiborlu’da, 1934’te, kükürt fabrikası ve Ergani’de, 1939’da, bakır izole fabrikası tamamlanarak hizmete girmişlerdir. Karabük Demir Çelik Fabrikası Keçiborlu Kükürt Fabrikası Ergani Bakır İzole Fabrikası – 1939 – Diyarbakır
  • 18. 3.Kağıt ve Selüloz Sanayi BBYSP döneminde İzmit’te bir kağıt fabrikasının temeli atılmış ve 1936’da faaliyete geçirilmiştir.Yine İzmit’te bir kağıt fabrikasının temeli atılmıştır. Bu plana daha sonra eklenen ikinci kağıt fabrikası ve kaolin fabrikası İzmit’te İkinci Dünya Savaşı yıllarında işletmeye sokuldu. SEKA İzmitTesisleri-Kağıt-Selüloz-Kaolin Fabrikaları 1936 4.Toprak, Seramik Sanayi İstanbul’da şişe ve cam fabrikası, Kütahya’da porselen fabrikalarının yapılması öngörülmüş. Şişe-Cam 1935’te faaliyete geçmiş, porselen fabrikalarına başlanamamıştı. İstanbul Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası 1935 - Beykoz
  • 19. 5.Kimya Sanayi Sülfürik asit, süper fosfat ve klor alkali fabrikalarına dönem içinde başlanamamıştır. Bu fabrikaların ilk ikisi Karabük’te sonuncu İzmit’te İkinci Dünya SavaşıYıllarında kurulmuş ve faaliyete geçirilmiştir. Bunlardan başka Isparta’da 1935’te bir gülyağı fabrikası, Bodrum’da 1934’te sünger işletme tesisi işletmeye açılmıştır. Planda öngörülen birçok tesis kısa süre içerisinde faaliyete geçmiş, faaliyete geçmeyen 4 fabrika ise daha sonraki yıllarda tamamlanmıştır. Bu açıdan bakıldığında planın oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Planın finansmanı büyük ölçüde bütçe ile gerçekleşmiştir. Bir miktar iç borçlanma yapıldığı da görülmüştür. 44 milyonTL olması beklenen toplam maliyet 100 milyon TL’yi aşmıştır. Yatırımların %36’sı dokuma, %23’ü demir çelik sektörlerine tahsis edilmiştir. 1932-38 yılları arasında Sovyetler Birliği’nden 14 milyonTL tutarında kredi temin edilmiş ve bu kredinin tamamı dokuma sanayinin kurulmasında kullanılmıştır.
  • 20. Ayrıca Karabük Demir-Çelik Fabrikasının finansmanı için 1936’da İngiltere’den 3 milyon Sterlin kredi sağlanmıştır. 1933 yılında Devlet Sanayi Ofisi ileTürkiye Sanayi ve Kredi Bankası’nın birleştirilmesi ile kurulan Sümerbank, planın işletilmesinden sorumlu tutulmuştur.  Bu bankanın görevleri şu şekilde özetlenebilir:  Devlete ait mevcut fabrikaları işletmek, devletten sağlanacak sermaye ile ve hükümetin onayı ile yeni işletmeler kurmak ve mevcut sermaye sınırları içinde çeşitli sınai kuruluşlara iştirak etmekti. Sanayi ile ilgili bu faaliyetleri dışında Sümerbank, normal bankacılık işlemlerini ve kredi faaliyetlerini de sürdürecekti. Sümerbank 1938’de İktisadi DevletTeşekkülü statüsü kazanmıştır.  BBYSP’nın uygulanması ile Sümerbank, sanayide devlet girişimciliğinin birinci temsilcisi haline gelmiştir.  1939’da birçok alanda sanayi çıktısının %80 ile %100’ü, birçok alanda da %50’den fazlası Sümerbank’a ait tesislerde üretilmişti.
  • 21. BBYSP’nın uygulanmasında Sümerbank’tan başka İş Bankası ve sınırlı da olsa Ziraat Bankası da rol almışlardır. İş bankası, İstanbul’da kurulan Şişe ve Cam, Keçiborlu’da kükürt, Isparta’da gülyağı ve Bodrum’da sünger fabrikalarının kuruluşuna katılmıştır. Bunlardan başka, 1935 yılında kurulan Etibank ve MadenTetkik ve Arama Enstitüsü özellikle madenciliğin gelişmesinde çok önemli rol oynamışlardır. Devletçilik uygulaması, BBYSP döneminde oldukça başarılı olmuştur. Gelirin çok düşük olduğu bir dönemde, küçümsenmeyecek düzeyde bir kaynak yatırımlara yönlendirilmiş, bir çok ithal ikamesi ürünün üretilmesi başarılmıştır. BBYSP’nın başarı ile uygulanması hükümete sanayileşme konusunda cesaret vermiş ve 1936’da İkinci BeşYıllık Sanayi Planının (İBYSP) hazırlığına başlanmıştır. İBYSP’da 100’den fazla fabrikanın kurulması öngörülüyordu. İkinci planda ara ve yatırım malları üretecek tesislerin kurulmasına öncelik verilmişti.  BBYSP’da yer almayan elektrik üretimi, madencilik sanayi ve liman yapımı gibi altyapı yatırımları İBYSP’da öncelikli yer tutuyordu. İkinci Plan döneminde, kimya, makine, deniz ulaşımı ve gıda sanayilerinde yaklaşık 112 milyonTL tutarında bir yatırım öngörülmüştü.
  • 22. Tasarlanan sınai tesislerin hammaddesi yine yurt içinde temin edilecekti ; fakat daha büyük sermayeye ve daha ileri teknolojiye ihtiyaç duyuluyordu. 1935 yılında, hükümete, sahipleri tarafından iyi işletilmeyen madenleri devletleştirme yetkisi veren bir kanun çıkarıldı. 1937 yılında İBYSP ile birlikte yürütülecek bir maden programı kabul edildi. İBYSP’nın bir başka özelliği de , yurt içinde tüketimi fazla olmayan, fakat yurt dışında aranan ve hammaddesi içerde üretilen malların mamul hale getirilerek ihraç edilmesini öngörmüş olmasıdır. Büyük bir potansiyel gelişme vaat eden İBYSP, İkinci Dünya Savaşının başlaması dolayısıyla uygulanamadı. 1930’lu yıllarda yabancı sermayenin elindeki demiryolları, limanlar, elektrik santralleri ve telefon şirketlerinin millileştirmesi büyük ölçüde tamamlanmıştır. Türkiye, bu dönemde bir yandan büyük sabit sermaye yatırımı projelerini gerçekleştirirken bir yandan da millileştirmeden kaynaklanan ödemeleri öz kaynakları ile ifa edebilmiştir.
  • 23. İş Bankası’nın katılımıyla; Zonguldak Kömür İşletmesi, Alpullu, Eskişehir veTurhal şeker fabrikaları kurulmuştur. İş Bankası ayrıcaYün-İş ve İpek-İş fabrikalarına iştirak etmiştir. Hershlag’a göre 1933-34 döneminde devlet, yukarıda sayılan bankalar aracılığı ile, tarım ve madencilik alanlarına 135 milyonTL tutarında yatırım yapmıştır. Bu dönemde özel sektörTeşvik-i Sanayi Kanunu’ndan yararlanmaya devam etmiş, gümrük duvarları ile yabancı rekabete karşı yoğun bir şekilde korunmuş, buna rağmen istenilen düzeyde gelişmemiştir. BBYSP Kapsamı Dışındaki Sanayi Kuruluşları Bu dönemde devlet özel sektöre karşı soğuk bakmış, özel sektör devlete kuşkuyla yaklaşmıştır. Özel sektörün elde ettiği yüksek karlar devlet kademelerinde kıskançlık konusu olmuştur. Bu nedenle teşviklerin azaltılması dahi istenmiştir. Ayrıca, özel sektör sıkı bir denetime tabi tutulmuştur. Örneğin 1936 yılında sanayi ürünlerinin maliyetinin ve fiyatının saptanması hakkında 3003 sayılı kanun ve dış satışların denetimi ile ilgili 1936 tarihli yasa çıkarılmıştır.
  • 24. Bundaki amaç, gümrük duvarlarının yüksekliğinden yararlanarak fahiş fiyat belirleyip haksız kazanç elde edilmesinin önüne geçmektir. Bu kontrollerin rekabet yoluyla değil de kanunlarla yapılması, özel sektörün devlete bakış açısındaki kuşkuları artırmıştır. Bazı sanayiciler bazı alanlarda karteller oluşturup yüksek kazançlar sağlamak istemişlerdir. Örneğin yurtdışından pamuk ithal edip kumaş üretmek isteyen girişimcilere, “Fazla Üretim Nizamnamesi” gerekçe gösterilerek izin verilmemiştir. Özetle, bu dönemde özel sektör pek fazla teşvik alamamıştır. Ama yine de korumacı politika gereği ve yurt içi fiyatların yüksek olması nedeniyle büyük karlar elde etmişlerdir. Ama bu karlar sanayide değil, ticaret alanında olmuştur.
  • 25. Devletçi Sanayileşme Döneminde Ekonomideki Gelişmeler 1. Yatırımların Dağılımı Bu dönem, kıt kaynakların oldukça güç şartlar altında, iktisadi gelişme amacıyla başarılı bir şekilde devlet eliyle harekete geçirildiği bir dönemdir. 1932-1940 yılları arasında yaklaşık 1.051 milyonTL civarında sabit sermaye yatırımı yapılmıştır. Bunun yaklaşık %50’si özel sektör tarafından yapılmıştır. Tek başına bu rakam bile, devletin kıt kaynaklarla ne kadar önemli bir iş gerçekleştirdiğinin göstergesidir. Devlet bu dönemde yıllık ortalama 66.3 milyonTL yatırım yapmıştır. Bunun %29.1’i sanayi sektörüne, %27.8’i demiryollarına, %24.5’i karayollarına tahsis edilmiştir.
  • 26. Özel kesim ise yapmış olduğu toplam yatırımların %45.9’unu konut inşaatına, %23’ünü ticaret ve hizmete, %20’sini tarıma, geri kalan %11.2’sini ise sanayiye ayırmıştır. Özel kesimin üretken sektörlerdeki payı sadece %30 düzeyinde kalmıştır. Özel sektör daha çok konut inşaatı ve ticarete yönelmiştir. Kamu ve özel kesim yatırımlarının GSMH’ye oranı %7.8 civarındadır. Bu oran günümüzle karşılaştırıldığında oldukça küçük kalmaktadır. Ama 1929’daki %5’lik oran ve kişi başına milli gelir rakamlarının oldukça düşük olduğu hatırlanırsa, yine de hatırı sayılır bir iş yapıldığı ortadadır.  Devletin yatırımlardaki payının bu kadar yüksek olması 2 nedene bağlanabilir: 1. Mali kaynakları daha kolay harekete geçirmesi, 2. Elinde teknokrat ve yetişmiş eleman bulunması. Şirketleşmenin ve sermaye piyasasının henüz gelişmediği bir ortamda, mali kaynaklara devletin daha kolay ulaşması, özel kesimin bu konuda zorlanması oldukça normaldir.
  • 27. Bir iddiaya göre, o dönemde yapılan yatırımlar oldukça dengesiz ve uyumsuzdur. Kıt kaynakları sanayiye ve demiryolu yatırımlarına aktarma arzusu, yatırım kararlarının ekonomik kriterlerden ziyade politik, kültürel ve stratejik faktörlere bağlı olarak alınması bu çarpıklığı doğurmuştur Ekonomik Sektörlerdeki Nicel ve Nitel Gelişmeler 1929 bunalımının etkisi 1934’e kadar hissedilmiş, ancak bu tarihten sonra sanayileşme hamlesi başlatılabilmiştir. 1933-38 döneminde GSMH yıllık ortalama %7.1 oranında artmıştır. Sanayi üretimi artışı %7.8’tir. Bu dönemde milli gelirdeki artış oranları dalgalanmalar göstermiştir. Bunun nedeni tarımın hala ekonomide ağırlıklı sektör olmasıdır. Nitekim bu dönemde tarımın GSMH içindeki payı %40 civarındadır. 1935’de kötü hava şartları nedeniyle tarımsal üretim azalınca, GSMH artış oranı %2.5’e gerilemiştir.
  • 28. 1936’da hava koşulları çok iyi olduğunda ise, GSMH artış oranı %19.2 olmuştur. Dönemim sonlarına doğru, yani 1936-38 döneminde GSMH artış oranı, önceki yıllara göre çok büyük olmuştur. Ortalama %16’lara ulaşmıştır.  Bunun başlıca 4 nedeni vardır: 1. 1936 yılında deflasyon olgusu son bulmuş, ekonomi canlanmıştır, 2. 1.BYSP’nın sonuçları alınmaya, yani sanayi üretimi artmaya başlamıştır, 3. 1936’dan sonra hava şartları iyi gitmiştir, 4. Konjonktürün canlanma dönemine girilmiştir.  İstihdamın sektörel dağılımında pek fazla bir değişme olmamıştır. Nüfusun hala %82’si tarım sektöründe istihdam edilmektedir.  Kişi başına düşen GSMH, nüfus artışına rağmen, GSMH’deki hızlı yükseliş nedeniyle artmıştır.  1933-35 döneminde 88-90TL olan KBDGSMH, 1936-38 döneminde 106.7TL’ye yükselmiştir.
  • 29. Tarım Sektöründeki Gelişmeler Dönemin son yıllarında, iç talepteki artış ve hava koşullarının iyi gitmesine bağlı olarak tarımsal ürün arzı artmıştır, ekim alanları genişlemiştir. Buna rağmen gereken ilgiyi görmemiş, hatta ihmal edilmiştir. İstihdamın %82’sini, GSMH’nin yaklaşık %40’ını ve ihracatın %80’ini karşılayan bu sektör, yatırımların ancak %10’unu almıştır. Büyük buhrandan en fazla etkilenen sektör tarım olmuştur. Tarımsal hammadde fiyatlarındaki ciddi düşüş, tarımdan elde edilen hasılanın buhran öncesine göre %40 azalmasına neden olmuştur. İç ticaret hadlerindeki tarım aleyhine değişme de yine geçimini tarımdan sağlayan kesimin büyük gelir kayıplarına uğramasına neden olmuştur. Tarım sektörü ancak 1936’dan sonra kendini toplayabilmiştir.
  • 30. 1930’lu yıllarda devlet tarıma da müdahale etmiştir. Ancak bu müdahale sanayi sektöründe olduğu gibi sistematik değil, daha çok acil sorunların çözümü amacıyla yapılmıştır. Bu müdahalelerden en önemlisi 1932 yılında yapılan sübvansiyon amaçlı buğday alımıdır. Bu amaçla 1932 yılında Ziraat Bankası’na bağlı olarak kurulan, 1938’de bağımsız bir KİT haline dönüşenTMO kurulmuştur. Bu tarihTürkiye’de destekleme alımlarının ve taban fiyat uygulamasının başlangıç yılı kabul edilir. Bu dönemde ciddi anlamda bir toprak bir reformu yapılmamış, sadece 1935 yılında göçmenlerin iskanı içinToprak İskan Kanunu çıkarılmıştır. Önceliği sanayiye veren hükümet bu konuya fazla zaman ayırmamıştır. Tarımsal arazilerin işletmeler arasındaki dağılımı adil olmaktan uzaktı.
  • 31. Ortalama işletme büyüklüğü modern teknolojiler için uygun değildi. Örneğin tarımsal işletmelerin %65.1’i 32 hektardan daha küçük bir arazide faaliyet gösteriyordu. Bu dönemde tarımsal kredilerin toplam krediler içindeki payı azalmıştır. 1930’da 18 olan bu oran, 1938’de %15’e gerilemiştir. Çünkü Ziraat Bankası’nın verdiği krediler dönem içinde sadece %18 oranında artmıştır. Tarım sektörüne ciddi bir kamu yatırımı yapılmadığı gibi, kredi payı da azalmıştır. Tarım sektörüne her ne kadar gereken önem verilmese de, sanayi yatırımlarının artmasıyla iç talepte meydana gelişme, tarım sektöründe de gözle görülür bir canlanma yaratmaya yetmiştir.
  • 32. Sanayi Sektöründeki Gelişmeler Özel kesim faaliyetleri bu dönem içinde, yüksek gümrük duvarlarıyla korunmasına ve Teşvik-i Sanayi Kanunu ile korunmaya devam etmesine rağmen, asıl gelişme kamu kesiminde olmuştur. 1.BYSP kapsamında olan yatırımların ve kapsam dışı olan diğer yatırımların gerçekleştirilmesi, devletin ekonomik faaliyetlerini oldukça artırmıştır. Plan döneminin sonlarında sanayi sektörününGSMH’deki payı %17’lere ulaşmıştır. 1929-1939 döneminde sanayi üretim endeksi dünya genelinde 100’den 119’a çıkarken,Türkiye’de 100’den 196’ya çıkmıştır.  1934-35 döneminde bir çok sanayi tesisi üretime başlamış, daha önce ithal edilen bir çok ürün yurt içinde üretilmeye başlanmıştır. Şeker, cam ürünleri, çimento, yünlü ve pamuklu dokuma ürünlerinde kısa süre içerisinde iç talebin %80’i karşılanabilir hale gelmiştir.
  • 33. 1934’te demir-çelik, cam ve kağıt ürünlerinin karşılanma oranları %0 iken, 1940’ta iç talebi karşılama oranı demir çelikte %32, camda %91 ve kağıtta %39’a ulaşmıştır. Teşvik-i Sanayi kanunundan yararlanan iş yeri sayısı dönem içinde sürekli olarak azalmıştır. 1932’de 1473, 1939’da 1144 ve 1941’de 1052 işyeri bu kanundan yararlanmıştır. Kanundan yararlanan işyeri sayısı toplamda azalmış olsa da, kamuya ait firmaların oranı giderek artmıştır.Yani bir bakıma devlet kendi kendine teşvik verir hale gelmiştir. Bu nedenle kanun 1942’de kaldırılmıştır. Özel kesime ait sanayi kuruluşlarında şirketleşme oranı çok düşüktü. Bu işletmelerin yarıya yakını tek kişiye ait, %17’si adi şirket, %13’ü kolektif şirket ve sadece %6’sı anonim şirketti. Bu rakamlardan, söz konusu işletmelerin küçük işletme olduğu sonucu çıkarılabilir. Bu işletmelerin %44’ü tarıma dayalı sanayi, %23’ü dokuma sanayinde yoğunlaşmıştı.
  • 34. Dönem içinde bu işyerlerindeki çıktı artış oranı ile istihdam artış oranı aşağı yukarı eşittir.Yani işgücü verimliliği değişmemiştir.  Yatırımlar istihdam yaratmış, ancak verimliliğe etkide bulunmamıştır.  Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir: 1. Nitelikli işgücü eksikliği, 2. Ara ve yatırım mallarının düşük kaliteli oluşu, 3. İhtiyaçlara uygun olmayan ürünlerin kullanılmasından doğan kayıplar, 4. Ölçek hataları ve 5. İş yeri kuruluş yerinin yanlış seçimi. Dış Ticaretteki Gelişmeler Bu dönemde dış ticaret sıkı kontrol altında yürütülmüştür. 1929 tarihli Gümrük Kanunu ve 1930 tarihliTPKKK, hükümete ithalatı dilediği gibi kısıtlama hakkı veriyordu. Ayrıca bu sıkı kontrol, ithal ikameci sanayileşme politikasına da uygundu.
  • 35.  Bu dönemde uygulanan dış ticaret politikasının ilkeleri şunlardı: 1. Türkiye’nin müşterilerinden mal satın almak, 2. İçeride üretilen malların ithalatını yasaklamak, 3. Diğer malların ithalatını ticaret antlaşmaları çerçevesinde serbest bırakmak, 4. Dış ticaret fazlası elde etmek ve 5. İhraç mallarının kalitesini artırıp, çeşitlendirmek. 1930-38 döneminde dış ticaret hacminde önemli bir daralma olmuştur. Bu daralmanın en büyük nedenlerinden biri,TL’nin $ ve £ karşısında değer kazanmasıdır. Dış ticaret hacmi 1932’de en düşük seviyesine indikten sonra, 1937’de ihracat 1938’de ithalat 100 milyon $ sınırını aşmıştır. Dış ticaret bilançosu sadece 1938’de açık vermiştir. Bunun nedeni 1937’de uygulanan geçici liberasyondur. Bu dönemde ithalattaki daralmanın nedeni, sıkı denetim ve ithal ikameci politika iken,
  • 36. İhracattaki daralmanın nedeni büyük buhrandır. İhracatın bileşiminde önemli bir değişiklik olmamış, hammadde ihracatı devam etmiştir. Dönemin sonuna doğru ithalatın kompozisyonunda değişiklik yaşanmıştır. Tekstilin ithalattaki payı %44’ten %27.5’e, gıdanın payı %17’den %4.3’e gerilerken, ara ve yatırım mallarının payı %14.5’den %37.2’ye yükselmiştir. Bunun nedeni de yine uygulanan ithal ikameci sanayileşme politikasıdır. Dönemin bir diğer değişikliği ise, Almanya’nın dış ticaretimizde ağırlığının artmasıdır. 1932’de ithalatımızdaki payı %25 iken, 1938’de %46’ya, ihracatımızdaki payı ise %15’den %44’e ulaşmıştır. İtalya ve Fransa’nın payı gerilemiş, İtalya’nın ihracatımızdaki payı %10’a, Fransa’nın payı %3.3’e düşmüştür. Almanya’nın payındaki bu artış, yapılan ikili antlaşmalardan kaynaklanmaktadır.
  • 37. Almanya,Türkiye’nin ihraç mallarını yüksek fiyattan alıp Clearing hesaplarının açık vermesini sağlıyordu. Bu daTürkiye’nin ithalatta daha çokAlmanya’yı tercih etmesine neden oluyordu.Tabii ki Almanya mal satarken, alışına benzer şekilde yüksek fiyattan mal satıyordu. Almanya’nın dış ticaretimizde bu kadar ağırlık kazanması hükümette rahatsızlık uyandırdı.Yeni partner arayışları devreye girdi. Bu süreçte İngiltere ile yakınlaşılmaya başlandı. 1936 ve 1938’de İngiltere ile siyasi ve ticari antlaşmalar yapıldı. Ticari antlaşmaya göre, İngiltereTürkiye’ye (19 milyon sterlin kredili olmak kaydıyla) makine, araç-gereç ve silah satışı yapacaktı. Bu kredinin 3 milyon sterlini Karabük Demir-Çelik fabrikasının yapımında kullanıldı. Kredi para olarak değil, ihraç malları yoluyla ayni olarak ödendi. Almanya’nın dış ticaretteki ağırlığını azaltmak için alınan bir diğer önlem, 1937 yılında diğer Avrupa ülkelerinden ithalatın kısmen serbest bırakılması olmuştur.
  • 38. Dış ticaret açığı ve döviz kıtlığı başlayınca bu liberasyondan vaz geçildi. Dış ticaret fazlasından elde edilen kazançlar ile, Osmanlı’nın borçları ödenmiş, millileştirme yapılmış ve sanayi tesisleri kurulmuştur. Yeni borçlar alınmış olsa da uzun vadeli dış borçlar 36 milyonTL azalmıştır. Yabancı Sermaye Yatırımları Yahya SezaiTezel’e göre 1923-50 döneminde yabancı sermayeye karşı olunduğu ve Türkiye’ye hiç yabancı sermaye yatırımı gelmediği şeklindeki inanış yanlıştır. Tam tersine 1920’li yıllardan itibaren hükümetler yabancı sermaye çekebilmek için yoğun bir şekilde uğraşmışlardır. Tezel’e göre millileştirmeler yabancı karşıtlığının bir sonucu değildir. NitekimTBMM Chester Projesi’ni onaylamış, ancak Musul ve Kerkük ülke sınırları dışında kaldığı için proje hayata geçmemiştir.
  • 39.  1923 ve 24’te yapılan antlaşmalar ile, şirketlerin Osmanlı’dan aldıkları imtiyazlar devam ettirilmiştir. Osmanlı Bankası’ da hükümete kredi verdiği için 1925 yılında devlet bankası imtiyazını devam ettirmiştir.  Ancak, yabancı şirketlerin payı en fazla %49 şeklinde kısıtlanmıştır. %51’lik dilim yerli girişimcilerde olacaktır.  Cumhuriyet kurulduğunda (tahminen) 94 firmaya ait, 63.4 milyon sterlin (500 milyon TL) dolayında yabancı sermaye bulunmaktaydı.  1920’lerde ödenmiş sermayelerin %43’ü yabancı sermayedarlara aitti. Bu oran madencilik ve imalat sanayinde %67’ye kadar ulaşmıştı.  Yabancı sermayenin 2/3’ü madencilik ve imalat, 1/3’ü ise sigortacılık, bankacılık ve iç- dış ticaret alanlarında idi.  1926-33 döneminde yeni gelen yabancı sermaye 39.1 milyonTL yatırım yapmış, buna karşılık 39.9 milyonTL kar transferi gerçekleştirmiştir.
  • 40. Türkiye’de 1927’de 113, 1933’te 71 yabancı firma sayılmıştır. 1934-38 döneminde 32 yeni yabancı firma giriş yapmıştır. 1926-50 döneminde 24 ayrıcalıklı yabancı kuruluş millileştirilmiş, bu amaçla 154.7 milyon TL (faiz hariç) borçlanılmıştır. Para ve Maliye Politikaları 1923-32 döneminde olduğu gibi, bu dönemde de sağlam para ve denk bütçe ilkelerinden taviz verilmemiştir. Bu dönemde para politikasını daha rahat uygulamak için iki önemli gelişme olmuştur. TPKKK veTCMB kurulmuştur. TCMB ile yurtiçi emisyon düzene konulurken,TPKKK ile kambiyo sistemi düzene konup,TL’nin değer kaybı önlenmiştir. 1933-38 döneminde emisyonda ciddi bir artış olmamıştır. 159 milyonTL’den 194 milyon TL’ye yükselmiştir.Yani 6 yılda %22 artmıştır. Banka mevduatları 190 milyonTL’den 294 milyonTL’ye yükselmiştir. Artış oranı %54.7’dir.
  • 41. Yani mevduatlar da para arzı içinde tanımlanırsa %39.8’lik bir artış olmuştur.Yıllık ortalama ise %6.6’ya karşılık gelir. Aynı dönemde yıllık GSMH artış hızı %7.1 olduğundan, ekonomiye ancak ihtiyaç duyulduğu kadar para arz edildiği söylenebilir. Yatırımların finansmanında zorlanılsa da bu yatırımlar asla para arzı artırılarak finanse edilmemiştir. 1931-38 dönemindeTL Sterlin karşısında değer kazanmıştır. 1930’da 1 sterlin = 10.32 TL iken, 1938’de 6.16’ya gerilemiştir. Dolar kuru da 2.12TL’den 1.26TL’ye gerilemiştir. Maliye politikasında da disiplin elden bırakılmamıştır. Dönem içinde bütçe açığı olan tek yıl 1931’dir. 1934 yılında uygulamaya konulan BBYSP’nın masrafları büyük ölçüde (%70) bütçeden karşılandığı halde bütçe açık vermemiştir. Normal dönemde bütçenin yaklaşık %35-40’ını alan savunma harcamaları, yaklaşan II. Dünya Savaşı nedeniyle artmış olmasına rağmen açık verilmemiştir. Dış borç ana para ve faiz ödemeleri bütçenin yaklaşık %20-23’üne karşılık gelmiştir.
  • 42.  Harcamalardaki bu artış, hükümeti yeni gelir arayışlarına itmiş ve bir dizi önlem alınmıştır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Mevcut vergi yasaları düzenlenmiş, bazı yeni vergiler ihdas edilmiştir. a. 1931’de ücretler üzerine Buhran vergisi konulmuş, 1935’de İl Özel İdaresi vergisine dönüştürülmüştür. b. 1932’de MuvazeneVergisi, c. 1935’de Hava KuvvetlerineYardım vergisi konulmuştur. 2. Altyapı yatırımlarını finanse etmek için iç borçlanmadan yararlanıldığı olmuştur. 3. En önemli gelir kaynaklarından biri tekel gelirleri olmuştur. 4. Kısa ve uzun vadeli dış borçlanma yolu da alt yapı ve sanayi tesisi kurma için gereken maliyetin finansmanında kullanılmıştır.