SlideShare a Scribd company logo
1 of 89
İKTİSADİ GELİŞME ve VERGİLENDİRME DERSİ 2015
KIŞ DÖNEMİ
ÖĞRENCİ KOPYASI 2
DOÇ.DR.MUSTAFA DURMUŞ
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 1
• Diğer taraftan hem emek üzerinde (işsiz kalma, yabancılaşma ve
itibarsızlaşma, iş kazalarına maruz kalma gibi) hem de çevre üzerinde
(küresel ısınma, hava ve su kirliliği gibi) yaratılan bu tahribat burjuva
politikacılar tarafından görmezden gelinir.
• Ya da metafizik güçlere ve doğal felaketlere bağlanır.
• Ana akım iktisatçılarca ya hiç önemsenmez (dolayısıyla da iktisat ders
kitaplarında yer verilmez)
• ya da en iyisinden “dışsallıklar” kavramı altında geçiştirilir.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 2
Kapitalist büyüme, daha fazla üretim ve tüketim doğayı tahrip
ediyor
A. Negatif dışsallıkların vergilendirilmesi
• Sanayiler, toplumun üzerinde ciddi boyutta
dışsallık yaratır (çevre kirliliği, karbon salınımı,
küresel ısınma).
• D= Kirlilik yaratan mala olan talebi, SsSs = Üretimin
topluma olan maliyetini (sosyal maliyet). SpSp =
Sadece sanayinin üstlendiği özel maliyeti gösterir.
• Özel maliyetler < sosyal maliyetlerin altındadır.
• Eğer vergileme olmasaydı sanayi Q1 miktarda
üretimde bulunurdu (P=MC).
• Oysa optimal üretim düzeyi Q2’dir çünkü bu
düzeyin üzerinde sosyal maliyet > sosyal faydadan
büyüktür.
• Üretimi Q1’den Q2’ye çekmenin bir yolu
regülasyondur.
• Diğeri ise; Mal üzerinde bir tüketim vergisi
uygulamaktır.
• Böylece dışsallık kadar konulan bir vergi
maliyetleri artıracağından arz eğrisi SsSs’ye geriler
ve üretim Q2’ye düşer.
3Doç. Dr. Mustafa Durmuş
B. Pozitif dışsallıkların tersine vergilendirilmesi :
Sübvanse etmek
• Pozitif dışsallığın olmadığı
durumda etkin üretim düzey=
Q1.
• Pozitif dışsallık durumunda ;
• MPV < MSV olur.
• Etkin üretim düzeyi = Q2 olur.
• Bunu sağlayabilmek için S
kadar birim başına
sübvansiyon verilir.
4Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Bir başka anlatımla, “ iktisadi büyüme
fetişizmi devasa ekolojik sorunlara neden
olmaktadır.
• Buna karşılık iktisatçıların bugüne kadar
üretebildikleri çözümler büyük çaplı sosyal
maliyetlere neden olan bu faaliyetleri sadece
meşrulaştırmaktadır
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 5
Kapitalist büyüme, daha fazla üretim ve tüketim doğayı tahrip
ediyor
Dışsallıklar ve ana akım iktisat
• Joan Robinson (1972):
• “Hangi sektörde, hangi ticari
faaliyette gerçek sosyal
maliyetler hesaba katılıyor ki?”
• McNeill (2000):
• “ İktisadi büyüme fetişizmi devasa ekolojik sorunlara neden
oluyor. Buna karşılık iktisatçıların bugüne kadar üretebildikleri
çözümler büyük çaplı sosyal maliyetlere neden olan bu faaliyetleri
meşrulaştırıyor”
6Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Ek Kaynak:
• Aykut Çoban, Ağacı ağaç, masayı masa diye
çağırmak, Kolektif Ekososyalist dergi Şubat
2015, sayı 18.
Kalkınma Açığı-Sanayileşme
• Kalkınma iktisatçıları:
• Günümüzdeki azgelişmiş ülkelerin aynı zamanında yeterince
sanayileşmemiş ülkeler olmaları kalkınma ile sanayileşme
arasındaki yakın ilişkiyi ortaya koyar.
• Kalkınma sanayileşme ile birlikte yürür.
• Ülkeler arasındaki gelişmişlik farkı kalkınma açığı kavramının
ortaya atılmasına neden olmuştur.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 8
Kalkınma Açığı-Sanayileşme
• Furtado: Kalkınma açığının temel göstergesi
sanayileşme düzeyi farklılıklarıdır.
• Bazı ülkelerin geri kalmalarının nedeni sanayileşme
konusundaki geri kalmışlığıdır.
• Az gelişmişlik, üretim faktörleri ile bu faktörlerin
eksik kullanımı arasındaki dengesizlikten
kaynaklanır.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 9
• A.P. Thirlwall, Growth and Development:
• Modern sanayiler eş anlı olarak ve eksiksiz bir şekilde üretim
faktörlerinin kullanılmasına izin vermekte ve böyle
sanayilerden yoksun ülkeler geri kalmaktadır.
• Ülkeler arasındaki gelir düzeyi farklılıklarının sadece sanayi
devriminden bu yana ortaya çıkması, öncesinde hemen
hemen bütün ülkelerin asgari geçimlik düzeyine sahip
oldukları ve aralarında temel farklılıkların bulunmadığı gerçeği
bu savı desteklemektedir.
Kalkınma Açığı-Sanayileşme
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 10
• Sanayi devrimiyle beraber bazı ülkeler planlı olarak ve bazıları da şanslı bir
şekilde büyüyebildiler ancak büyümeyi asıl etkileyen faktör sermaye
birikimi, sanayileşme ve teknolojik ilerleme oldu.
• C. Furtado, 1964:
Eğer 1850 tarihine kadar ki 6000 yıllık insan ömrünü 1 gün ile ifade
edersek geçtiğimiz yüz yıl ½ saatten biraz fazla eder. Ancak bu son ½ saatte
toplam 1 günden çok daha fazla üretim yapılmış ve gelir yaratıldı.
• Nitekim gelişmiş dünyadaki yaşam standardının 1850’den bu yana
geçmişte hiç olmadığı kadar hızla artması kalkınma yolunun hala
sanayileşmekten geçtiğini ortaya koyuyor.
Kalkınma Açığı-Sanayileşme
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 11
• Dünya Sistemi Teorisyenleri (Wallerstein,
Amin, Frank) : Dünyadaki azgelişmişliğin
nedeni bizzat bazı ülkelerin gelişmişliğidir
(emperyalizm olgusu).
• Dünya gelişmişler-azgelişmişler; Merkez-
Çevre ve Kuzey-Güney olmak üzere
ayrışmıştır.
Kalkınma Açığı-Sanayileşme
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 12
Kalkınma açığı kapanır mı?
• Küreselleşme savunucuları (Yakınsama Kuramı): Gelişmiş ülkelerde
sermayenin marjinal verimliliğinin göreli olarak azalması nedeniyle
büyüme hızı düşerken, azgelişmiş ülkelerde büyüme hızı göreli olarak
daha yüksektir.
• Bu durum belli bir süre sonrasında azgelişmişlerin gelişmişleri
yakalayabilmesini sağlayacaktır (convergence).
• Küreselleşme bunu hızlandırmaktadır.
• Baumol ve Pritchett: Açık kapanmaktan ziyade giderek açılmaktadır.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 13
• Sanayileşmenin sağlık üzerindeki etkileri 19yydan bu yana, özellikle de Marx ve Engels’ten bu
yana, tartışılıyor.
• Kapital’in 1. Cildinde “Fabrika mevzuatı (eğitim ve sağlık ile ilgili hükümler) - İngiltere’de
bunların genelleştirilmesi” başlığı altında sanayileşmenin işçi sağlığı ve iş kazaları üzerindeki
etkilerini analiz eder, örnekler verir (Karl Marx, Kapital 1.Cilt (çev. Mehmet Selik, Nail
Satlıgan), Yordam Kitap, 2011. S. 459- 480).
• Ana akım içinde yer alan bazı yazarlar sanayileşmenin, kalkınmanın bir aşaması olduğundan
hareketle, ekonomiyi büyüttüğünü, böylece kişi başına düşen gelirin arttığını, bunun da
toplumsal refahı ve yaşam standardını yükselttiğini ve sonuçta tüm bu gelişmelerin insan
sağlığını iyileştirdiğini ileri sürüyorlar.
• Dolayısıyla da sağlığın bileşenleri arasında ağırlıklı olarak doğrudan gelir artışı ve bundan
kaynaklı, beslenme / gıda, sağlık bilgisi ve sağlıklı çevre eğitimi gibi faktörlere öncelik veriyorlar.
• Nitekim UNDP, bir süredir yaşam standardı göstergelerine (Human Development Index) kb
gelirin yanı sıra beslenme, sağlık, eğitim ve konut gibi faktörleri de ekledi.
Sanayileşme –sağlık
Yüzyılı aşan bir tartışma !
14Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Keith Griffin, Alternative Strategies for Economic develeopment, 1999, s. 100:
• Gelişmiş ülkelerde sanayileşme arttıkça kişi başına düşen gelir
arttı. (Kuznets (1940’lar)
• (Piketty: Kuznets’in ‘büyüme arttıkça gelirin daha adil dağılacağı
öngörüsü’yanlış çıktı / 2014).
• Birçok azgelişmiş ülkede sanayi sektörünün büyüklüğü ve yapısı
ile kişi başına düşen gelirin düzeyi arasında doğrusal bir ilişki
mevcut. (Hollis Chenerey et al (1960).
• Büyüme Kanunları:
• İktisadi olarak kalkınmış ülkeler sanayileşmiş ülkelerdir.
• Yaşam standardının artması sanayileşmenin hızlanması ve bunun
beraberinde gelen iktisadi büyüme sayesinde olmuştur (Kaldor /
(1950’ler).
İyimserler:
Sanayileşme sağlık için iyidir!
15Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• 19yy ile kıyaslandığında günümüze insan ve toplum sağlığının genelde daha iyi
durumda olduğu bir gerçek.
• Ancak bu bakımdan dünyanın gelişmiş bölgeleri ile azgelişmiş bölgeleri arasında
asimetrik bir durum mevcut.
• Bir yandan, gelişmiş ilaç sanayi ve medikal teşhis ve tedavi araçları ve yetişmiş
nitelikli sağlık emekçileri sayesinde şimdi insanlar o günlere göre daha uzun
yaşıyorlar,
• bebek ve çocuk ölümleri giderek azaldı.
• bazı hastalıklar tamamen ortalıktan kalkmış durumda,
• sağlık hizmetleri ve sistemleri daha gelişmiş ve daha iyi durumda.
• Diğer yandan bu kar sürümlü sigorta , ilaç ve medikal sanayiler koruyucu sağlık
hizmetlerini engelleyerek insan sağlığını uzun vadede kötüleştiriyorlar.
16Doç. Dr. Mustafa Durmuş
Sanayileşme –sağlık
Yüzyılı aşan bir tartışma !
• Bu tür çalışmalarda sağlık iyileşme göstergeleri olarak daha çok
tarihsel sıralama itibariyle;
• boy uzunluğundaki artış,
• ortalama yaşam süresinin uzaması,
• bebek ölümleri ya da çocuk ölümlerinin azalması
• gibi göstergeler esas alınıyor.
• Yani fiziki sağlık ölçütleri ön plana çıkartılırken, insanların mutlu ya
da mutsuzluğu ya da ruhsal sağlıkları genellikle göz ardı ediliyor.
17Doç. Dr. Mustafa Durmuş
İyimserler:
Sanayileşme sağlık için iyidir!
• Örneğin, İsveç Avrupa’nın en yoksul tarım ülkesi iken 19yydaki
sanayileşmesinden başlayarak en zenginlerinden biri oldu.
• Dünyanın en sağlıklı, en uzun boylu insanları burada yaşıyor.
• Bu ülkede dönüm noktası 1870’lerde başlıyor.
• Öyle ki 1820-1850 arası kb gelir % 0.25; 1850-70’de % 1,0 ve
sonraki dönemlerde ortalama % 2 büyüdü.
• Boy uzunluğu, yaşam süresi hızla artarken ölüm oranları da azaldı.
• Bu dönemler İsveç’in çok hızlı sanayileşme yılları.
18Doç. Dr. Mustafa Durmuş
İyimserler:
Sanayileşme sağlık için iyidir!
• Yazarlara göre;
• İsveç’teki sağlık ve refahtaki iyileşmenin ana nedeni hızlı
sanayileşmedir.
• 1850’den sonra ve özellikle de 1870’lerdeki hızlı sanayileşmenin
ardından sağlıktaki iyileşme daha da hız kazandı.
• Sağlıktaki hızlı gelişme sanayileşmenin beraberinde gelen gelir
artışının sağlıkla ilgili faydalarının zararından daha büyük olduğunu
gösteriyor.
• Gelir artışıyla oluşan daha iyi beslenme, konut ve sağlık bakımı ve
kamu finansmanına dayalı kamusal sağlık harcamaları bunu
sağladı.
•
İSVEÇ
Lars Sandberg, Richard H. Steckel, Was Industrialization Hazardous to Your Health? Not in Sweden!, Health and Welfare during
Industrialization (Editor: Richard H. Steckel and Roderick Floud, Eds), 1997, içinde, Chapter URL:
http://www.nber.org/chapters/c7430
19Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Diğer taraftan;
• sanayileşmenin hem ortaya çıktığı dönemde, hem de günümüze kadarki serüveninde genelde
insan ve toplum sağlığını (hem fiziksel hem de ruhsal olarak) bozduğunu ileri süren çok sayıda
araştırma da mevcut.
• Bu çalışmalar daha çok sanayileşme ve aşırı kalabalıklaşmış kentleşmenin genelde sağlığı
olumsuz etkilediğini ileri sürüyorlar.
• Sağlıkta görülen göreli iyileşmenin nedenlerinin ise daha ziyade; hastalık üreten kaynaklara
yapılan kamusal müdahaleler olduğunu (kanalizasyon/sanitasyon ve temiz su alt yapısı,
kamucu sağlık sistemleri, sağlığın bir hak olarak kabul edilmesi, hastalıklarla mücadele vs)
vurguluyorlar.
• Örneğin İsveç’te 1870 öncesinde gelirler sabit kaldı, gelir bölüşümü kötüleşti, yine de halkın
genel sağlık durumu iyileşti.
• Sağlıktaki bu iyileşmeyi sağlayan faktörler; beslenme biçimindeki değişme, alınan kamusal
sağlık önlemleri, çocuk bakımının iyileştirilmesi ve epidemiyolojik koşullardı.
Kötümserler:
Sanayileşme sağlığı kötüleştiriyor!
20Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Eleştirel çalışmaların diğer bazıları da sağlığın sınıfsal bir mesele
olduğunun altını çiziyorlar.
• Yani bu araştırmalara göre, örneğin sağlık alanındaki bunca
gelişmeye rağmen, bugün emekçi sınıfların sağlık göstergeleri,
sermayedar / yöneten sınıflarınki ile kıyaslandığında çok kötü
durumda.
• Bu durumun birçok yönüyle 19yy İngiltere’sini aratmadığı ileri
sürülüyor.
21Doç. Dr. Mustafa Durmuş
Kötümserler:
Sanayileşme sağlığı kötüleştiriyor!
• Bu araştırmacılara göre, sanayileşme özellikle de başlangıç yıllarında,
yoksullaşmaya, yaşam koşullarının kötüleşmesine ve itibarsızlaşmaya neden oldu.
• Lars Sandberg, Richard H. Steckel, Was Industrialization Hazardous to Your
Health? Not in Sweden!,
• İşçilerin ücretleri biraz arttı, ama bunun karşılığında işçiler daha fazla hastalık riski
ile karşı karşıya kaldılar.
• Sağlıksız çevre koşulları en belirgin biçimde (bebek ve çocuk ölümleri şeklinde) asıl
olarak ücretlileri etkiledi (Williamson (1981).
• Hem İngiltere hem de ABD’de 1850’lerin ortalarındaki hızlı kentleşme ve
sanayileşme sağlık koşullarını kötüleştirdi.
• Sadece ölüm oranları artmadı, boy ve kilolar da düştü, beslenme, çalışma koşulları,
hastalıklara karşı aşılanma gibi göstergeler de kötüleşti (Komlos (1987).
22Doç. Dr. Mustafa Durmuş
Kötümserler:
Sanayileşme sağlığı kötüleştiriyor!
• Aslında bu tartışmanın kökleri 19yya Marx ve
Engels’e kadar gider.
• Onlara göre sanayileşme işçi sınıfını
yoksullaştırmış ve refahını azaltmıştır.
• Dickens’in romanlarında da benzer tespitleri
görebilmek mümkündür (İki Şehrin Hikayesi).
23Doç. Dr. Mustafa Durmuş
Sanayileşme –sağlık
Yüzyılı aşan bir tartışma !
• Engels Sanayi Devrimi sırasındaki ,1844’te Londra’da işçilerin
durumunu anlatıyor:
• “(Konfeksiyon atölyeleri) bir genç kızlar ordusu çalıştırıyorlar…bu
genç kızlar genellikle atölyede yiyor ve yatıyorlar; genelde kırsal
kesimlerden geliyorlar ve bu nedenle de mutlak olarak patronların
kölesidirler… Dört aya kadar süren moda sezonu boyunca , en iyi
kuruluşlarda bile işgünü 15 saat, bazı sıkışık durumlarda 18 saat
oluyor; ama atölyelerin çoğunda bu aylarda iş her hangi bir belirli
kural olmaksızın, kesintisiz sürüp gidiyor; bu yüzden de kızlar hiçbir
zaman günde altı saatten , sıklıkla üç dört saatten fazla uyuma ve
dinlenme fırsatı bulamıyorlar…İşleri önündeki tek sınır, iğneyi bir
dakika daha tutamayacak hale getiren kesin fiziksel güçsüzlüktür”
Frederick Engels,
İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu,
(Neil Faulkner), Marksist Klasikleri Okuma Kılavuzu,
Yordam Kitap, 2013. s. 34.
24Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• “İngiltere’de işçilerin kitle halinde asgari düzeyde tutulan ücretlerle ve çok kötü
işyerlerinde çalıştırılması 1847’den beri sürdürülen ücretli emek sömürüsüne dayalı
kapitalist sistemin bir kaçınılmaz sonucudur… Bu yıllarda kolera, tifo ve çiçek
hastalığı gibi salgın hastalıklar tekrar hortladı ve bu durum Britanya burjuvazisinin
kendilerini ve ailelerini bu salgınlardan koruyabilmek için sanitasyon gibi önlemlerin
alınması için harekete geçmesini sağladı….
• …Tüm bölge kentleşmenin artmasıyla bakımsız harabe, kederli ve sefalet içindeki bir
yere döndü. Sadece ortalıkta domuzların dolaşmasına izin verilmezken, burjuvazi
işçilerin bu sefil durumunu gizleme konusunda ciddi bir başarı gösteriyor. Ama
dönemin Kraliyet Komisyonunun yoksul evleri üzerine yazdığı rapora göre bu
işçilerin kaldığı konutlarda her hangi bir iyileştirme söz konusu olmadı. Buna karşılık
polis mantar gibi her yerde arttı. Bunun nedeni işçilerin olası isyanını önlemek.”
Frederick Engels, Preface to the Condition of the Working Class
in England,
Karl Marx and Frederick Engels, Selected Works, Vol 3, Progress Publishers, Moscow, 1977 içinde, s. 442
25Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Keza bugünün sanayileşmiş ülkelerin kendi içlerinde de sağlık alanında
monolitik bir gelişme görülmüyor.
• ABD gibi dünyanın en sanayileşmiş, en ileri kapitalist ülkesinde sağlık en
sorunlu konuların başında gelirken ve pek çok açıdan ABD diğer
gelişmişlerin gerisine düşerken, İngiltere, Norveç ya da Küba gibi sırasıyla
bir dönemin sosyal refah toplumlarında veya yüzünü sosyalizme dönmüş
bir toplumda sağlık göstergeleri çok daha iyi olabiliyor.
• Diğer taraftan bugün sanayi üretimi açısından ABD’yi sollayarak dünyada
ilk sıraya yerleşen Çin’de sağlık emekçilerin sağlık koşulları çok kötü.
26Doç. Dr. Mustafa Durmuş
Sanayileşme –sağlık
Yüzyılı aşan bir tartışma !
• Kapitalist sanayileşme ve gelişmenin en ileri örneği.
• 320 milyona yakın nüfuslu ülkede sigortasız insan sayısı 50 milyona
yaklaştı ( Commonwealth Fund).
• İlave 73 milyon insan sağlık ödemelerini yapmakta zorlanırken, 75 milyon
insanın hizmet talebi, ödeme yapamadıkları için, reddedildi.
• Gönüllü vakıfların yoksullar için sundukları sağlık hizmeti ise açık havada
yüzlerce insanın sıraya girerek en temel sağlık hizmetini almak ile sınırlı.
• Sadece 2008 yılında 22,000 insan sağlık sigortası olmadığından tedavi
göremediği için öldü.
Doç. Dr. Mustafa Durmuş 27
ABD
Pat Wechsler ,Americans Without Health Insurance Rise to 52 Million on Job Loss, Expense, - Mar 16, 2011
27Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Normal yoldan gerçekleşen ölümlerin üçte birinin nedeni gelir dağılımı
adaletsizliğinden kaynaklanan yoksulluk.
• Sistem ağırlıklı olarak özel sağlık sigortasına dayalı.
• Tüm aileyi kapsayan bir özel sağlık sigortası için 1979’da 329 saat, 2011 yılında
2,079 saat çalışılması gerekiyordu (30 yılda 6 kat artış).
• Özel sigortalıların yarısı ile üçte biri yüksek maliyetler nedeniyle koruyucu sağlık
hizmetlerine başvurmuyor.
• Bu oran sigortasızlarda üçte iki düzeyinde.
• Sigortasızların üçte biri bir önceki yıl reçete kullanmadı.
• Genel olarak nüfusun % 51’i maliyetleri nedeniyle doktora başvurmuyor.
ABD
28Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• 1948 yılından beri, sağlık kamu tarafından sunuluyor ve genel vergileme yoluyla
finanse ediliyor.
• Hastane ve kliniklerin birçoğu ve doktorlar kamuya ait, ancak az sayıda da olsa özel
doktor da mevcut.
• Kamu finansmanı dışında özel bir prim ödemesi yok.
• Hizmetlerin çok büyük bir kısmında katkı payı yok.
• Gençler ve yaşlılar ilaca katkı payı ödemiyor.
• Hastanelerdeki toplam yatağın sadece % 5’i özel sektöre ait.
• Cepten ödeme miktarı son derece düşük, zira kullanım noktasında her şey bedava.
• Sistem sadece etkinlik ve yanıt verilebilirlik bağlamında tartışılıyor.
• Ancak son yıllarda bu sistem de neo liberal piyasacı dönüşümlere uğradı.
• Nisan 2013’te Sağlık ve Sosyal Bakım Yasası (Health and Social Care Act) yürürlüğe
girdi.
• Bu yasa NHS’yi tahrip potansiyeline sahip.
İngiltere
Physicians for a National Health Program (http://www.pnhp.org)
March 6, 2013
Doç. Dr. Mustafa Durmuş 29
• Ortalama ömür 75 yıl.
• Bebek ölüm oranı binde 7.
• Yaygın ulusal sağlık sistemi 1959’da başlatıldı.
• DSÖ’nün 1997 sağlık sistemleri performansı sıralamasında 191 ülke içinde
ilk 39’a giriyor (ABD 37. sırada).
• Herkese kamuya ait hastanelerde ve kamu personelince ücretsiz sağlık
hizmeti veriliyor.
• Hastalar 24 saat mahalledeki doktor ve hemşireye ulaşabiliyor.
• 1 doktor–1 hemşire takımına 120–170 hasta düşüyor.
• Doktorlar yaşlılar için evlere ziyarete gidiyorlar.
• Her hasta yılda iki kez kontrolden geçiyor.
Küba
30Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• 2008 krizinden sonra dünyanın en büyük sanayi üreticisi oldu.
• 2011 yılı itibariyle Çin’in sınai üretimi ABD’ninkinin % 120’si oldu
(Çin: 2,9 trilyon dolar, ABD: 2,4 trilyon dolar).
• 2007 yılında bu oran % 62 idi. 2012 yılında % 126 ‘ya çıkması
bekleniyor.
• Çin Japonya’nınkinin % 235’ine ve Almanya’nınkinin % 346’sına
denk düşen bir sanayi üretimi gerçekleştiriyor.
ÇİN
John Ross, “China has overtaken the US to become the world's largest industrial producer”,
http://ablog.typepad.com, 02 September 2013
31Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Çin’de her yıl kentlere göç eden insan sayısı 1 milyon.
• Şu anda, göçmen işçilerin toplam sayısı yaklaşık 200 -300 milyon ve bunun 140
milyonu büyük şehirlerde çalışıyor.
• Bu işçiler şimdi Çin işçi sınıfının önemli bir bileşeni konumunda.
• Göçmen işçilerin sadece % 40’ ının ilkokul, % 9’unun ortaokul düzeyinde eğitimi
var.
• Bu nedenle sadece en zor, en yorucu ve en sıkıntılı işlerde çalışabiliyorlar.
• Yaşam şartları genelde çok kötü, çoğu viran evlerde, çadırlarda ,hatta araç
kasalarında veya köprü altları ve tünellerde yaşıyorlar.
• Ücretleri çok düşük ve çoğu zaman bu ödemeler gecikiyor.
• Temel iş ve sağlık güvenliği ekipmanları ve önlemleri mevcut değil.
ÇİN
The Current and Future Condition of China’s Working Class”, Research on Chinese Workers Editorial
Collective,Issue 4 (2011), http://chinaleftreview.org,
32Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• 2003’te Çin bütününde işyerinde kaza yaşayan veya ölen işçilerin sayısı 136.000’den
fazlaydı, bunların % 80’i göçmen işçilerdi.
• Meslek hastalığına yakalanan işçilerin sayısı 500.000’i aştı ve bunların % 50’si
göçmen işçiler.
• Pearl River Delta’da yıllık kazaya uğrayan parmak sayısı en az 30.000. Şu ana kadar
en az 40.000 parmak kesildi.
• İşyerinde hastalanan göçmen işçiler genelde bir ilaç alıp durumu idare ediyor ve
sadece % 24’ü hastaneye gidiyor.
• Bu işçilerin %15’i 8 saatlik vardiyalarda, %39’ u 10 saatlik vardiyalarda, % 29’u 10–12
saatlik vardiyalarda ve % 15’i günde 12 saatten fazla çalışıyor.
• Sadece % 7’sinin hafta sonu tatili var, %22,’si haftada bir gün tatil yaparken,
%56’sının kesin bir tatil günü yok.
ÇİN
The Current and Future Condition of China’s Working Class”, Research on Chinese Workers Editorial
Collective,Issue 4 (2011), http://chinaleftreview.org,
33Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• 2010 yılında Wuhan’daki Foxconn elektronik
fabrikasında (IPhone üreticisi) 18 işçi, çok kötü
çalışma koşullarının yarattığı stresten dolayı
fabrika binasından kendini attı ve bunlardan
14’ü öldü.
• Ayrıca aynı fabrikada ölümle sonuçlanan çok
sayıda patlama oldu ve bu durum uluslararası
soruşturmalara konu oldu.
ÇİN
Moore, Malcolm, “Masssuicide' protest at Apple manufacturer Foxconn factory”, http://www.telegraph.co.uk,
(11.01.2012).
34Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Önce Soma ve sonra İstanbul Torunlar Rezidans inşaatında
yaşanan iş cinayetleri bir gerçeği bir kez daha ortaya koydu:
• Türkiye’de yılda ortalama 1200’ün üzerinde işçi iş kazası adı altında
ölüyor.
• Son 10 yılda 13,000 civarında işçi öldü.
• Bu arada işçilerin ve yakınlarının hayatını yakından etkileyen bir
başka konu var ki ona hiç değinilmiyor.
• Bu, işyerlerindeki sağlıksız koşulların yaratmış olduğu meslek
hastalıkları ve bunun neden olduğu ölümler.
Türkiye
35Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Tarihteki ilk sanayileşen ülke olan İngiltere’de ilk sanayileşme
yıllarında sanayileşmenin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri
çok açık.
• Tarihsel olarak en eski sanayileşen ülkeler arasında sayılan ve
bugün kapitalizmin en ileri örneği olarak görülen ABD’de insan ve
toplum sağlığına ilişkin veriler ise ürkütücü.
• Yeni sanayileşen ve dünyanın en büyük sanayisine sahip olan
Çin’de sağlık koşulları çok kötü.
• Diğer yandan araştırmalar sanayileşmenin İsveç’te sağlıktaki,
özellikle de 1870’den itibaren ortaya çıkan belirgin iyileşmenin
nedenlerinden biri olduğunu ortaya koyuyor.
Özce
36Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Bu durum da sanayileşmenin, özellikle de günümüzde emek ve çevre
üzerinde yarattığı tahribat (iş kazaları, işsizlik, küresel ısınma, biyoçeşitlilik
azalması, sağlıksız gıda tüketimi vs) nedeniyle, sağlığı olumsuz etkilemekte
olduğu bir kenara bırakılsa dahi,
• sağlıktaki iyilik halinin tek başına sanayileşme ya da salt iktisadi
kalkınma ile açıklanamayacağını ya da her ikisinin de iyi bir sağlıklı
toplum yaratmak için yeterli olmadığını ortaya koyuyor.
• Bu noktada bir dönemin sınıf mücadeleleriyle elde edinilmiş sosyal
devlete ilişkin kazanımları ve buna göre hayata geçirilmiş olan sağlık
sistemleri ön plana çıkıyor.
Özce
37Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Sanayileşme hangi mekanizmalar aracılığıyla ya da hangi
kanallardan sağlığı olumlu ya da olumsuz etkilemektedir?
• Bu evrensel bir durum mudur, yoksa ülkelerde uygulanmakta olan
sanayileşme biçimleri mi bu etkilerin yönünü belirlemektedir?
• Sağlığı doğrudan etkileyen sanayileşmenin kendi mi, yoksa
kapitalizm midir?
• Sağlığı olumsuz etkilemeyen bir sanayileşme yolu mevcut mudur?
• Sağlık asıl olarak diğer başka faktörlerden mi etkilenmektedir?
Asıl sorular
38Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Azgelişmiş ülkeler kalkınma ve sanayileşme
hedeflerinde vazgeçmeli midir?
• Ya da üretim tarzına bağlı olarak sanayileşme ve
kalkınma, farklı bir üretim tarzında, sağlıkla uyumlu
yürüyebilir, böylece olumsuz etkileri de ortadan
kaldırılabilir mi?
• Bu soruların cevabı için “sanayileşme- kalkınma ve
iktisadi büyüme ” kavramları arasındaki ilişkileri ve
farklılıkları netleştirmek gerekli.
Asıl sorular
39Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Genelde sanayileşme düzeyi;
• imalat sanayinin GSYH içindeki payının büyüklüğü,
• kişi başına düşen gayrisafi sınai hasılanın payının büyüklüğü,
• kişi başına düşen enerji tüketiminin büyüklüğü
• ve toplam ihracat içinde sınai ürünler ihracatının payının
büyüklüğü ölçütleri temel alınarak tanımlanıyor.
• Bu konu hala üçüncü dünya ülkelerinin gündemini meşgul
ederken, gelişmiş ülkelerde sanayisizleştirme (de industrialization)
tartışılıyor, yani kaynakların hizmetler sektörüne aktarımı
önemseniyor.
Sanayileşme
40Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• İktisadi kalkınma;
• İnsanın doğa karşısında egemenliğinin artması,
• üretici güçlerde ve teknolojide kesintisiz bir gelişme ve dinamizm,
• sanayileşme ve ekonomik alt yapının değişerek insan yaşamının
ilerlemesi, birey ve toplum refahının artması olarak tanımlanıyor.
• Bu bağlamda iki kavram arasındaki ilişki şöyle açıklanıyor:
• Sanayileşme, kaynakların tarımdan imalata kaydırılmasını içeren bir
kalkınma aşamasıdır.
• İktisadi büyüme ise böyle bir iktisadi kalkınma sürecinin lokomotifi
durumunda.
Kalkınma
41Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Bu, toplumsal ilerlemeyi ve toplum refahının artırılmasını hedefleyen,
iktisadi ve sosyal dönüşüm süreçlerindeki değişimi ifade eden bir kavram.
• Yani iktisadi büyüme ve kalkınmayı da (sanayileşme dahil) içeren sosyo-
ekonomik yapısal bir dönüşümü anlatan bir kavram.
• Büyüme olmadan kalkınmanın gerçekleşmesi mümkün değil, ama
kalkınmaksızın bir ekonomiyi büyütebilmek mümkündür.
• Bu anlamda kişi başına düşen gelirin yüksekliği tek başına bir ülkenin
iktisadi ve sosyal kalkınmışlığının göstergesi olamaz.
• Öyle olsaydı, bu gelirin nasıl bölüşüldüğü bir yana, örneğin kişi başına
düşen geliri 40,000 doların üstünde olan Suudi Arabistan’ın dünyanın
sosyal ve ekonomik olarak en gelişmiş ülkelerinden biri olması gerekirdi.
İktisadi ve sosyal kalkınma
42Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Toplumsal ilerleme yada toplumsal refah artışının da tanımlanması
önem kazanıyor.
• Bu bağlamda iktisadi ve sosyal kalkınma;
• sanayileşme, kişi başına düşen gelir artışı (büyüme), adil bir gelir
dağılımı, etkin bir kaynak tahsisi, ileri teknoloji, sosyo-kültürel
gelişme, demokrasi ve insan hakları, nitelikli eğitim, sağlık, sosyal
güvenliğin insan hakkı olarak kabulü, çevre bilincinin gelişmesi,
hakkaniyetli bir kamu yönetimi ve bir bütün olarak adil bir toplum
kurmayı anlatmaktadır.
• Dar anlamda iktisadi kalkınma sanayileşme ve sermaye birikimi ile
gerçekleşebilir.
• Nitekim iktisadi olarak kalkınmış ülkeler belli bir sermaye birikimine
ulaşmış, sanayileşmiş ülkelerdir.
İktisadi ve sosyal kalkınma
43Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Özellikle azgelişmişler için büyümeden daha önemli bir sorun,
bütüncül bir iktisadi ve sosyal kalkınma ve dar anlamda da
sanayileşmedir.
• Çünkü bu ülkeler genelde gelişmişlerden daha hızlı büyüseler de
(örneğin Türkiye) kapitalist bir üretim tarzı içinde kalkınamıyor ya
da sanayileşemiyor.
• Bunun çok sayıda nedeni var.
• Örneğin günümüzde uluslar arası finans kapitalin tam
hegemonyasına dayalı emperyalist-kapitalist sistem bütüncül
kalkınma ve çevreye ve sağlığa en az zarar veren bir tür
sanayileşmenin önündeki en önemli engeldir.
İktisadi ve sosyal kalkınma
44Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• Büyüme, iktisadi kalkınma ve sanayileşmenin tek başına sağlıklı bir toplum
yaratmak için yeterli olmadığı ortada.
• Tam tersine kendi iç dinamikleri nedeniyle insan ve toplum sağlığına zarar veren
yönleri daha ağır basıyor.
• Bu anlamdaki bir kapitalist gelişmişliğin aşırı yönlerinin törpülenmesi suretiyle
sağlığın iyileştirildiği sosyal refah dönemi ise tarihsel olarak tamamlanmak üzere.
• Bu kazanımlarım korunabilmesi uluslar arası sermaye güçlerinin ve denetimindeki
yapıların (devlet vb) geriletilmesiyle mümkün olsa da, uzun dönemde özellikle de
kriz dönemlerinde bu giderek zorlaşıyor.
• Sistem sağlık da dahil kazanımlarımızı geri püskürtüyor.
• Son dönem sağlıktaki özelleştirmeler (KÖO) ve bununla beraber daha da kötüleşen
sağlık bunun en iyi göstergesi.
Doç. Dr. Mustafa Durmuş 45
Sonuç yerine
• Kaldı ki Türkiye dahil az gelişmiş ülkelerin kapitalist sistem içinde
sanayileşebilmesi ve iktisadi anlamda dahi kalkınabilmesi artık
finans kapitalin uzun süreli krizleri ve durgunlukları çağında çok zor
gözüküyor.
• Bir dönemin küreselleşme savunucuları (Yakınsama Teorileri)
azgelişmişlerin, gelişmişlerden daha hızlı büyüyerek kalkınma
açığını kapatacaklarını ileri sürmüş olsalar da bu gerçekleşmedi.
• Kaldı ki tek başına büyüme, Türkiye örneğinde olduğu gibi,
bütüncül bir kalkınmayı sağlamadı, sadece yeni servet zenginleri
yarattı.
Doç. Dr. Mustafa Durmuş 46
Sonuç yerine
• Thirlwall’ın hesaplarına göre, kapitalist dünya sistemi altında 2020 yılında azgelişmiş ve gelişmiş ülkeler
arasında bugün mevcut olan kalkınma ya da gelişmişlik açığının aynen korunabilmesi için azgelişmiş ülkelerin
yılda en az % 12 oranında büyümesi;
• aynı yıl her iki grubun da aynı gelir düzeyinde olabilmelerinin sağlanabilmesi (örneğin 45,000 dolar) için bu
ülkelerin yılda en az % 20 oranında büyümesi gereklidir.
• Bu azgelişmiş ülkelerin mevcut büyüme hızlarını altı kat artırmaları ve milli gelirlerinin en az % 50’sini tasarruf
ederek yatırıma ayırmaları ve bu kaynağı israf etmeden etkin bir biçimde kullanmaları gerektiği anlamına
gelmektedir.
• Nitekim yıllık ortalama % 6 ile büyüyen Malezya’nın bu düzeye gelebilmesi için 64 yıl boyunca kesintisiz
büyümesi gerekiyor.
• Bu pratikte gerçekleşmesi imkansız bir durumdur. Zira azgelişmiş ülkeler içinde gayrisafi sermaye oluşumunun
GSYH içindeki payı açısından en yüksek orana sahip ülke olan Çin dahi % 40 ile bu hedefin altındadır.
• Türkiye’de ise bu oran % 20-22 civarındadır . Bu veriler büyümenin niteliksel özelliklerinden kaynaklanan
sorunlarının yanı sıra niceliksel olarak da mevcut kapitalist yoldan gelişmişlik ya da kalkınmışlık farkını ortadan
kaldıramayacağını ortaya koymaktadır (Thirlwall, 2003 s. 64–67).
Kalkınma açığı kapanır mı?
47Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• 2008 krizi kapitalizm ve onun sağlık da dahil tüm sonuçları ile yüzleşmemizi sağladı.
• “Tarihin Sonu Tezi” iflas etti.
• Bu nedenle de insan ve toplum sağlığını tartışırken, çevre üzerindeki etkilerini de
göz önüne alarak, kapitalist üretim tarzını ve onun büyüme, sanayileşme ve
kalkınma modellerini tartışmalıyız.
• Sağlık alanındaki ilerlemenin kapitalist büyüme sayesinde olduğu yönünde yaygın
bir inanç söz konusu olsa da,
• Yoksul ülkeler bazen zenginlerden çok daha iyisini yapabiliyorlar.
• ABD, Küba ile kıyaslandığında ABD’de sağlık göstergeleri yeterince iyi değil, hatta
bazıları çok kötü.
• Oysa Küba’nın kişi başı geliri ABD’ninkinin yirmide birini zor buluyor.
Kapitalizm insan ve toplum sağlığı için zararlı bir
sistemdir!
48Doç. Dr. Mustafa Durmuş
• KALKINMA VE BÜYÜME TEORİLERİ
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 49
KALKINMA TEORİLERİ
• Kalkınma sürecinde ülkelerin çeşitli aşamalardan geçtikleri
kabul edilmektedir.
• Bu aşamalar kalkınma iktisadı literatüründe genelde dört
önemli tez/kuram tarafından ele alınmıştır:
• 1- Fisher/Clark: Sektörel Değişme Tezi
• 2- Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı
• 3- Lewis: İkili Sektör Tezi
• 4- Kaldor: Büyüme Kanunları
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 50
Fisher/Clark: Sektörel Değişme Tezi
• Bu tez kalkınma sürecini birincil (tarım), ikincil (sanayi) ve üçüncül
(hizmetler) olmak üzere üç aşamada ele alır.
• Kalkınma süreci, birincil/tarımsal mal üretiminden başlayarak zorunlu
ihtiyaçların karşılanması ve sınai mal üretimine ve nihai olarak da talebin
gelir esnekliği son derece yüksek olan mal ve hizmetlerin üretildiği
hizmetler sektörüne doğru giden bir süreçtir.
• Bu bağlamda ilk aşamada hammadde, tarım-ziraat, madencilik ve
balıkçılık; ikinci aşamada imalat sanayi ve inşaat ve üçüncü aşamada TV,
bilgisayar üretimi gibi yüksek teknolojili mal üretimi, plastik ve metal
işlemesi, nakliye ve ulaştırma, perakendecilik, bankacılık ve sigortacılık gibi
hizmetler üretilir.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 51
• Genelde üçüncül hizmetler sektörü olgun derecede gelişmiş-
sanayileşmiş ülkelerin tipik bir özelliği.
• Örnek: Böyle ülkelerde 1960 yılında tarımın GSYH içindeki payı % 7.2,
sanayinin payı % 40.2 ve hizmetlerin payı % 53 iken bu oranlar 1989
yılına gelindiğinde sırasıyla % 3, % 33 ve % 64 oldu.
• Ancak Almanya ikincil sektöre verilen ağırlıktan dolayı buna istisna
oluşturuyor.
• Ayrıca turizm ve hizmetler sektörünün azgelişmiş ülkeler GSYH’si
içindeki payı da azımsanamayacak kadar yüksek olabilmektedir.
• Ancak bu sırayı izleyen Türkiye dahil agü’ler kalkındılar mı?
Fisher/Clark: Sektörel Değişme Tezi
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 52
Ülke gruplarında GSYH’nın Sektörel
Dağılımı (2007)
Ülke Grupları Tarım Sanayi İmalat Sanayi Hizmetler
Düşük Gelirli Ülkeler % 25 % 30 % 16 % 46
Orta Gelirli Ülkeler % 9 % 37 % 19 % 53
Yüksek Gelirli Ülkeler % 1 % 26 % 17 % 72
Türkiye % 9 % 28 % 19 % 63
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 53
Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı (Komünist Olmayan
Manifesto)
• Kalkınma ve büyüme sürecini beş aşamada anlatır:
• 1. Geleneksel toplum aşaması:
• Statik bir toplum, sınırlı teknoloji kullanımı, feodal bir yapılanma söz
konusu.
• ABD hariç tüm toplumlar bu aşamadan geçmiştir.
• 2. Kalkış için ön koşulların oluştuğu aşama:
• Tarım ve madencilik sektöründe ekonomik artık oluşturulmakta ve bu
artığın sanayiye transferi için zemin hazırlanmaktadır.
• Bu aşamada fiziksel alt yapı, elit tabaka ve modern devlet şekillenmektedir.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 54
• 3. Kalkış aşaması:
• İmalat sanayi yatırımlarının payı milli hasılanın en az % 10’una ulaşmıştır
ve sosyal, ekonomik ve politik kurumlar oluşturulmuştur.
• Bu aşamada lider sektör seçimi yapılır (Meiji dönemi Japonya’sı).
• Kalkışı ateşleyen önemli olaylar arasında 1848 Almanya, 1868 Japonya,
1949 Çin ve 1947 Hindistan gibi politik devrimler ve bağımsızlık hareketleri
sayılabilir.
• Genelde kabul edilen bir görüşe göre bazı ülkeler kalkış aşamalarını şu
dönemlerde yaşamışlardır:
• İngiltere: 1783-1802; Fransa: 1840-1860; ABD: 1843-1873; İsveç: 1868-
1890; Japonya: 1878-1900; Rusya: 1890-1914.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 55
Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı (Komünist Olmayan
Manifesto)
Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı (Komünist Olmayan Manifesto)
• 4. Olgun ekonomi aşaması:
• Daha geniş bir sanayi ve ticaret temeli söz konusu.
• Bu aşamanın temel üretimi çelik sanayi gibi ağır sanayiler.
• 5. Yüksek kitle tüketimlerinin olduğu aşama:
• Lüks tüketim malları ve hizmetler sektörü ağırlıkta.
• Ekonomi, tüketim ve hizmetler sektörünün dinamiklerince
yönlendiriliyor.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 56
Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı (Komünist
Olmayan Manifesto)
• Rostow’un tezi Kuznets tarafından, ampirik olarak sınanma şansı bulunmadığı yönünde
eleştirilmiştir.
• Ayrıca bu tezin her ne kadar karşı çıksa da temelde Marksist “diyalektik ve tarihsel
materyalizm” tezinden esinlendiği ileri sürülmüştür.
• Diğer yandan tez;
• - Kalkınmanın başlangıç aşamasında tarımın rolünü iyi vurgulamakta,
• - Kalkış için lider sektör seçimi ve yatırımların milli gelirin en az % 10’una ulaşmış olması
gereği ve
• - Bu atılımı sürdürebilecek bir sosyal ve kurumsal yapıya olan ihtiyacı iyi tespit
etmektedir (Nitekim 1914’ten önce Arjantin’de ve 1895 öncesinde Hindistan, Çin ve
Kanada’da devasa demiryolu yatırımlarının yapılmış olmasına rağmen feodalite tam
olarak tasfiye edilemediği için o yıllarda bu ülkelerde kalkışa geçilememiştir).
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 57
Lewis: İkili Sektör Tezi
• Geleneksel ve modern sektör olmak üzere iki temel sektör vardır.
• 1.Geleneksel sektör, geçimlik düzeyde tarımsal faaliyete dayanan, işgücü
verimliliği ve sermaye birikiminin çok düşük olduğu ve en önemlisi sınırsız
bir emek arzına sahip bir tarım sektörü (model bu nedenle ‘sınırsız emek
arzı ile kalkınma modeli’ olarak da anılır) .
• 2. Modern sektör, madencilik ve sanayi gibi faaliyetlere dayalı ve işgücü
verimliliğinin göreli olarak daha yüksek olduğu bir sektör. Bu sektör kentsel
bir çevreye sahiptir.
• Modelin özü, tarımda ekonomik bir artığın oluşturulması ve bu artığın
kentlere sanayileşmenin finansmanı amacıyla transfer edilmesidir.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 58
• Model çerçevesinde kalkınmanın başlangıç aşamasında
tarımın sanayiye beş temel katkısı söz konusu
• (i) Tarım sanayinin başlangıçta ihtiyaç duyduğu ucuz emek
ihtiyacını karşılar. Yoksul köylüler şehirlerde işçilere
dönüşürler.
• (ii) Tarım sanayinin hammadde (örneğin pamuk) ve gıda gibi
mallara olan ihtiyacını karşılar.
• Ucuz gıda sunumu sanayideki ücret düzeyinin düşürülmesini
böylece sermaye birikiminin temel kaynağını oluşturan kârın
artırılmasını mümkün kılar.
Lewis: İkili Sektör Tezi
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 59
• (iii) Tarım ürünleri ihracatı, sanayinin
ihtiyaç duyduğu ara malı ve sermaye malı
ile hammadde ithalatı için gerekli dövizi
sağlar.
• (iv) Tarım, sanayi malları ve dayanıklı
tüketim malları için iyi bir pazardır.
Lewis: İkili Sektör Tezi
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 60
• (v) Tarım vergilendirme ve iç ticaret hadleri yoluyla sanayi
sektöründeki sermaye birikimi için fon yaratır:
• (-)Gerek dolaysız bir arazi vergisi aracılığıyla (örneğin
Meiji/land tax) ve gübre gibi tarımsal girdilerin ve köylülerin
yoğunlukla kullandığı ürünlerin (dolaylı) aşırı vergilendirilmesi
yoluyla,
• (-)Gerekse de tarımsal ürün fiyatlarının baskı altında
tutulması yoluyla tarımdaki ekonomik artık devlet eliyle
sermaye birikiminde kullanılmak üzere kentlere aktarılır.
Lewis: İkili Sektör Tezi
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 61
Kaldor: Büyüme Kanunları
• Yaşam standardının düzeyi ile sanayileşme düzeyi arasında
doğrudan bir ilişki kurar.
• Çok yoksul ülkelerde hemen hemen hiç sınai faaliyete
rastlanmazken, yüksek gelirli ülkelerde kaynakların % 20-
40’nın sanayi sektörüne ayrıldığını görmekteyiz.
• Dünyada sadece Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada tarım
üzerinden zenginleşebilirken diğer zengin ülkeler bunu
sanayileşme yolu ile sağlayabilmişlerdir.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 62
• Sınai büyüme ile GSYH büyümesi arasındaki doğrusal
ilişkideki itici güç imalat sanayindeki büyüme hızıdır.
• Bunun nedeni ise imalat sanayindeki emek gücü
verimliliğinin göreli olarak diğer sektörlere göre daha
yüksek olmasıdır.
• Çünkü imalat sanayinde ölçeğe göre artan getiri ve
yaparak öğrenme gibi önemli olgular emek gücü
verimliliğinin artmasını sağlamaktadır.
Kaldor: Büyüme Kanunları
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 63
• Kaldor 3 Büyüme Kanunu:
• Kanun 1: İmalat sanayi hasılası büyümesi (gm) ile GSYH büyümesi (gGDP)
arasında pozitif bir korelasyon mevcuttur:
• (gGDP = f1 (gm) f1  0).
• Kanun 2: İmalat sanayi hasıla büyümesi (gm) ile imalat sanayi emek gücü
verimliliği büyümesi (pm) arasında pozitif bir korelasyon mevcuttur:
• pm = f2 (gm) f2  0 (Vendoorn’s Law).
• Kanun 3: İmalat sanayi hasılası büyümesi (gm) ile imalat sanayi dışındaki
verimlilik büyümesi (pnm) arasında kuvvetli ve pozitif bir ilişki mevcuttur:
• pnm = f3 (gm) f3  0.
• Bu kanunlar 1996 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nde, 28 bölgede 1965-1991
dönemini kapsayacak bir şekilde test edilmiştir. Test sonuçlarına göre ilk iki
kanun testi geçerken üçüncü kanun konusunda belirsizlik ortaya çıkmıştır.
Kaldor: Büyüme Kanunları
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 64
• Kaldor Büyüme Kanunları ile ilgili bazı sonuçlara ulaşmak mümkün:
• (i) Azalan Verimler Kanunu’nun geçerli olduğu tarım sektöründen
sanayi sektörüne işçi akışı durdurulduğunda GSYH büyümesi yavaşlar.
• Nitekim Asya Kaplanları olarak bilinen G. Kore, Singapur, Tayvan ve
Hong Kong’un 1970’li yıllardaki % 10’lara varan büyüme hızını
sürdürememeleri bununla açıklanmaktadır.
• (ii) İç pazar daraldığında büyümenin sürdürülebilmesi için dış pazarlara
yönelmek gereklidir.
• Böylece sanayileşme hızlandıkça dış pazardan gelen talep büyüme
oranının büyüklüğünü belirleyecektir.
Kaldor: Büyüme Kanunları
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 65
• (iii) İhracat ve hasıladaki hızlı büyüme uluslararası kutuplaşmaya yol
açar. Bu nedenle de tüm gelişmekte olan ülkelerin aynı modeli
izlemeleri mümkün değildir.
• (iv) Kaldor’ a göre sanayileşme doğrultusundaki yapısal dönüşümler
piyasa mekanizmasına bırakılamaz.
• O’na göre azgelişmiş ülkeler yalnızca korumacılıkla sanayileşebilirler.
• Nitekim İngiltere dışında bugünkü hiç bir gelişmiş ülke serbest ticaret
yoluyla gelişmemiştir.
• Yeni sanayileşmiş ülkeler adı verilen ülkelerde de bebek sanayiler
korunmuş ve devlet müdahaleleri temel olmuştur.
Kaldor: Büyüme Kanunları
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 66
BÜYÜME TEORİLERİ
• Büyüme teorilerini beş ana başlık altında ele
almak mümkün:
• (i) Klasik Büyüme Teorisi,
• (ii) Keynesyen Büyüme Modelleri
• (iii) Neo-Klasik Büyüme Modelleri
• (iv) Yeni Büyüme Teorileri (Endojen
Büyüme Teorileri)
• (v) Marksist Büyüme Teorisi,
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 67
I. Klasik Büyüme Teorisi
• İktisadi büyüme ve gelişmenin temelinde sanayi sektöründeki
işbölümü ve uzmanlaşmaya dayalı ölçek ekonomileri (ölçeğe
göre artan getiri) yatmaktadır.
• Üretim arttıkça hasıla ve istihdamın artması ile işgücü
verimliliği de artmaktadır.
• Üretim/hasıla artışı ise yatırım ve sermaye stokunun bir
fonksiyonu olduğundan büyüme için sermaye birikimi esastır.
• Sermaye birikiminin kaynağını ise asıl olarak sermaye geliri
olan kar oluşturmaktadır.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 68
• A.Smith sermaye birikiminin asıl olarak sanayi sektöründe
yaratılan kârlardan sağlanacağı tezinden yola çıkarak kâr
oranlarının düşürülmemesi gerektiğini savunur.
• Zira kâr oranları azalırsa sermaye birikimi de yavaşlayacaktır.
• Smith’e göre kalkınma sürecinde kâr oranları sermaye
stokundaki artış ve kapitalistlerle ücretliler arasındaki
mücadele sonucunda azalabilir.
• Ancak yeni yatırım fırsatları ve yeni teknolojilerle sağlanan
imkanlarla kâr oranlarındaki azalma durdurulabilir ve hatta
artırılabilir.
Klasik Büyüme Teorisi
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 69
• Malthus, Ricardo ve Marx’ta kâr oranlarındaki düşüş kaçınılmazdır.
• Ricardo’ya göre kâr oranlarındaki azalmanın nedeni toprak rantı
sahiplerinin paylarının artmasıdır.
• Kâr yeniden yatırılabilir fonların tek kaynağı ve bu anlamda da sermaye
birikiminin temelidir.
• Sermaye birikimi ise kalkınmanın lokomotifidir.
• Kâr oranlarındaki düşüş nedeniyle Ricardo’ya göre kapitalizm bir gün
durağanlaşacak ve artık reel olarak büyüyemeyecektir.
• Bu bağlamda Ricardo, kârı azaltan her türlü ücret artışı, vergi ve
gümrük tarifesine karşı olmuştur.
Klasik Büyüme Teorisi
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 70
II. Keynesyen Büyüme Modelleri
• Keynesyen büyüme modelleri içinde en meşhuru ve özellikle 1950-
1980 döneminde kalkınma programlarında esas alınan büyüme modeli
Harrod-Domar büyüme modelidir.
• Bu modelin özünde de sermaye birikimi ve onu belirleyen tasarruf ve
yatırımlar var.
• g = s / c şeklinde formüle edildiği üzere (c)'nin yani marjinal sermaye
/hasıla oranının sabit kabul edilmesi durumunda (modelde sabittir)
büyümeyi belirleyen faktör (s) yani tasarruf oranıdır.
• Bu bağlamda model için toplam tasarruf hacmi ve bileşenleri olan
kamusal tasarruflar ve özel tasarruflar önemlidir.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 71
Harrod-Domar Modeli (1939)
• Temel soru: Statik denge şartı olan planlanmış
yatırımların planlanmış tasarruflara
eşitlenmesi için büyümekte olan dinamik bir
ekonomideki büyüme hızı ne olmalıdır?
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 72
Harrod-Domar Modeli (1939)
• Üç farklı büyüme oranı söz konusu:
• 1. Fiili büyüme oranı (ga)=
s / c = (S/Y) / (I/ΔY) = (ΔY/Y)
• 2. Garanti edilmiş büyüme oranı (gw):
• Sermayenin tam istihdamını mümkün kılan, eksik üretim sorununu
ortadan kaldıran, planlı tasarruflara uygun bir planlı yatırım düzeyini
mümkün kılan büyüme oranı.
• 3. Doğal büyüme oranı (gn):
• Fiili ve garanti edilmiş büyüme oranları birbirine eşitlenmiş olsa da
(sermayenin tam istihdamı) bu durum emeğin tam istihdamını
sağlamaz.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 73
• Emeğin tam istihdamı sırasıyla;
• İşgücünün büyüme oranı (nüfus) ve teknolojik gelişmenin yol
açtığı işgücü verimlilik artışı olarak tanımlanan uzun dönemli
büyümeyi sağlayan büyüme oranınca sağlanır.
• Böylece emek ve sermayenin tam istihdamının
gerçekleşebilmesi için (Robinson : Altın Çağ) bu üç oranın
birbirine eşit olması gerekir:
ga = gw = gn
Harrod-Domar Modeli (1939)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 74
• Azgelişmiş ülkeler kısa vadede ga ve gw uyumsuzluğu yaşarken
, uzun vadede gw (sermaye büyümesi) ile gn (işgücü büyümesi)
arasında sorun yaşarlar.
• Böylece bir kalkınma stratejisinde;
• gw’yi (sermaye birikimi) hızlandırarak gn’e yaklaştırmak
ve/veya
• gn’i (işgücü artış hızını) düşürmek söz konusu olabilir.
• gn’i düşürmek;
• Ya nüfus kontrolüyle ya da emek tasarruf edici teknolojik
gelişmeyi yavaşlatmakla mümkündür.
Harrod-Domar Modeli (1939)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 75
• gw iki yolla artırılabilir:
• (i) Toplam tasarrufların büyümesi hızlandırılır.
• Bu vergi reformlarını da içeren mali ve finansal
politikalarla yapılabilir.
• (ii) Sermaye /Hasıla Katsayısı düşürülür.
• Bunun için daha çok emek-yoğun teknolojiler seçilir.
Harrod-Domar Modeli (1939)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 76
• 1950-1980 dönemine damgasını vuran Harrod-Domar Modeli iki
yansımaya neden oldu:
• 1. Cambridge(ABD) Okulu (Solow,Samuelson ve Modigliani): Sermaye
/hasıla oranı üzerinde yoğunlaştılar.
• Uzun vadede yatırımlar büyüme üzerinde etkisizdir. Çünkü uzun
vadedeki doğal büyüme işgücü büyüme oranı ve işgücü verimlilik
artış hızıyla belirlenir.
• 2.Cambridge (İngiltere) Okulu (Kaldor, Robinson,Kahn ve Paisnetti):
Tasarruf oranı üzerinde yoğunlaştılar.
Harrod-Domar Modeli (1939)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 77
Cambridge(ABD) Okulu (Solow,Samuelson ve
Modigliani):
• Ekonomideki yatırım ve tasarruf oranındaki (sermaye birikim
oranı) artışlar, paydada yer alan sermaye/hasıla oranındaki
artışlarla dengelenir (sermayenin marjinal verimliliğinin
düşmesi).
• Bu düşüşü önlemeye dönük olarak oluşturulan mekanizmalar
ile yatırımlardaki artışın büyümeyi hala mümkün kılacağı tezi
Endojen Büyüme Teorileri’ne esin kaynağı oluşturdu.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 78
Neo-Keynesyenler (Kaldor, McCombie ve Thirlwall)
• İmalat sanayi yatırımları büyümenin lokomotifidir.
• İmalat sanayi üretim miktarı kapalı bir ekonomide
birincil sektörde (tarım) bu mallara olan talep (iç
talep); açık ekonomilerde ise ihracat talebi tarafından
belirlenir.
• Böylece gelişmiş ülkelerdeki büyüme hızını büyük
ölçüde ihracatın büyüme hızı belirler.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 79
• İhracattaki büyüme dış ticaret hadlerindeki
gelişmelerle yakından ilgilidir.
• Bu bağlamda model çerçevesinde ekonomilerin daha
fazla sermaye/teknoloji yoğun ve kalifiye emek yoğun
malların ihracatına yönelmeleri önerilir.
• İhracata yönelik mali ve finansal teşvikler böyle bir
ihracat yapısını gerçekleştirmek ve ihracatı artırmak
bağlamında savunulur.
Neo-Keynesyenler (Kaldor, McCombie ve Thirlwall)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 80
III. Neo-Klasik Büyüme Modelleri (Solow,
Samuelson, Swan)
• Sermaye birikim hızı kısa vadede etkilidir. Daha fazla
yatırım büyümeyi geçici olarak etkiler. Bunun nedeni
sermayenin azalan verimler kanunudur.
• Uzun vadede yüksek tasarruf ve yatırım oranlarıyla
giderek artan sermayenin marjinal verimliliği düşer
ve böylece marjinal sermaye hasıla oranının değeri
artar. Bu ise büyümeyi yavaşlatır.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 81
• Uzun vadede iktisadi büyümeyi belirleyen
faktörler : Nüfus/işgücü artış hızı, işgücü
verimliliğindeki artış ve teknolojik gelişme gibi
faktörlerdir.
• Bu bağlamda Neo-Klasik büyüme
modellerinde sermaye birikimini artırmaya
dönük maliye politikası önlemleri ikincil
plandadır.
Neo-Klasik Büyüme Modelleri (Solow, Samuelson, Swan)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 82
• Neo-Klasikler bu tezlerini, «yakınsama/convergence” iddiasını yani
küreselleşme sonucu kalkınma açığının kapanmakta olduğu şeklindeki
görüşleri desteklemek amacıyla da kullanırlar.
• Buna göre, aşırı sermaye birikimine sahip gelişmiş ülkeler sermayenin
marjinal verimliliğinin göreli düşüklüğü nedeniyle azgelişmiş ülkelerden
daha yavaş büyüyeceklerinden ve
• Sermayenin marjinal getirisinin görece yüksek olduğu azgelişmiş
ülkelere yöneleceklerinden kalkınma açığı belli bir süre sonra
kapanacaktır.
Neo-Klasik Büyüme Modelleri (Solow, Samuelson, Swan)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 83
Neo-Klasik Büyüme Modelleri
• Cobb-Douglas Büyüme Modeli:
• Y = T. Kα.L1- α.
• Y= Hasıla, K= Sermaye, L=Emek,
• T=Teknoloji (exojen),
• α =Hasıla /sermaye esnekliği,
• (1- α) = Hasıla / emek esnekliği
• α +(1- α) = 1.
• Hasıla, sermaye ve emeğin fonksiyonudur. Üretim fonksiyonu ölçeğe göre sabit
getirili.
• Emek ve sermaye miktarındaki % 1’lik bir artış ,hasılada % 1’lik bir artışa yol
açar.
• Eleştiri:
• Model arz yönlü, talebe yer verilmez.
• Teknoloji, işgücü verimliliği ve üretim faktörleri talepten etkilenmezler.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 84
IV. Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri
/Baumol, Romer, Lucas, Lerugman ve Barro)
• Neo-klasik büyüme teorilerinin exojen büyüme ile ilgili öngörülerini eleştirerek
ortaya çıkan teorilerdir.
• Baumol’un araştırması (1986) gelişmiş ülkelerin büyümeye devam ettiklerini
ve azgelişmiş ülkelerle olan kalkınma açığının kapanmadığını ortaya çıkarttı.
• Bu tespit Neo-Klasiklerin temel aldığı ve gelişmiş ülkelerde sermayenin
marjinal verimliliğinin düştüğü şeklindeki tezini çürüttü.
• Daha yüksek bir sermaye / emek rasyosu daha fazla büyümeye yol açar.
• Yani uzun dönemde büyümeyi belirleyen şey tasarruf-yatırım düzeyidir
(sermaye birikimi).
• Böylece veri bir emek arzında yeni sermaye yatırımlarının yapılmasıyla
ekonomiler sınırsız büyüyebilecektir.
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 85
• Sermaye/hasıla katsayısının yükselmesini, böylece
serm.marj.verimliliğinin azalmasını önleyen faktörler:
• (i) Yaparak öğrenme yoluyla firmalar sermayeyi daha verimli bir şekilde kullanmayı
öğrenirler.
• (ii) Dışsallıklar: Firmalar diğer firmaların ar-ge çalışmalarından ya da devletçe
yetiştirilmiş beşeri sermayeden (nitelikli işgücü) yararlandıkça sermayenin verimliliği
artar.
• (iii) Alt yapı yatırımları : Sermayenin verimliliğini (kar oranlarını) yükseltir.
• (iv) Teknoloji: Teknik buluş ve ilerlemeler, dış ticaret aracılığıyla yayılan teknolojik
gelişmeler ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile verimlilikler artar.
• Tüm bu faktörlerin olumlu etkileriyle sermaye/hasıla oranının yükselişi önlenir, yani
sermayenin marjinal verimliliğinin artması ve iktisadi büyümenin artırılarak
sürdürülmesi sağlanır.
Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri /Baumol, Romer, Lucas,
Lerugman ve Barro)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 86
• Eleştiriler:
• Bu teoriler yeni değil:
• 1. Iraksama (divergence) tespiti yıllar önce Prebish, Mrydal, Hirshman,
Wallerstein ve Frank tarafından,
• 2. Sermaye birikimi A.Smith (1776)ve Marx (1867) tarafından
• 3. Yaparak öğrenme K.Arrow tarafından,
• 4. Beşeri sermaye (eğitim) Schultz tarafından,
• 5. AR-GE yatırımları Griliches tarafından ve
• 6. Teknoloji-sermaye birikimi Kaldor tarafından (sermaye/emek rasyosu
büyürken, sermaye / hasıla katsayısının neden değişmediğinin açıklaması)
belirlenmiştir.
Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri /Baumol, Romer, Lucas,
Lerugman ve Barro)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 87
• Görgül çalışmalar:
• Solow (1957) : ABD büyümesinde sermaye birikiminin katkısı % 10, teknolojik
gelişmenin katkısı % 90.
• Dünya Bankası (1991): 68 ülkedeki iktisadi büyümenin temel belirleyicisi sermaye
birikimidir. Teknolojik gelişme minimaldir.
• A.Young (1995): Asya Kaplanları’nın büyümesi teknolojiden ziyade üretim faktörlerinden
(emek ve sermaye) kaynaklanıyor, bu ihracatı artırıyor, büyüme artıyor.
• Krugman: Doğu Asya ülkelerinde 1970’li yıllarda görülen hızlı büyümenin ardındaki
temel faktörler yüksek tasarruf/yatırım oranı ve işgücü arzındaki büyüme (nüfus artışı ve
işgücüne katılım oranı artışı) olmuştur.
• Diğer araştırmacılar: Büyümenin ardındaki temel faktörler yatırım indirimi, beşeri
sermaye ve ar-ge teşvikleri gibi mali teşviklerdir.
• Ancak, G. Kore’ye ilişkin olarak yapılan bir çalışmaya göre 1962-1982 dönemindeki hızlı
büyümenin sadece % 10’u vergisel teşviklerle ilişkilendirilebilmekte.
Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri /Baumol, Romer, Lucas,
Lerugman ve Barro)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 88
• Bu teoriler;
• Pozitif dışsallıklara yol açan yeniliklerin teşvik edilip,
• Özel mülkiyet haklarıyla korunmasını,
• Beşeri sermayeyi artırmaya yönelik eğitim, sağlık gibi kamu
harcamalarının özendirilmesini,
• Özel sermaye yatırımlarının verimliliğini artırabilecek kamusal altyapı
yatırımlarının (örneğin enerji) teşvik artırılmasını önerir.
• Ayrıca yaklaşıma göre, yatırımların niceliğinden ziyade niteliği önemli.
• Çünkü kötü hükümet politikalarıyla yürütülen büyük çaplı yatırım
projeleri büyümeyi sağlayamayabilir.
• Bu teoriler tıpkı Neo-klasik büyüme teorileri gibi arz yönlüdür.
Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri /Baumol, Romer, Lucas,
Lerugman ve Barro)
Doç.Dr.Mustafa Durmuş 89

More Related Content

What's hot

Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1Mustafa Durmuş
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devletVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devletMensur Boydaş
 
Globalleşmenin işletmeler üzerine etkisi
Globalleşmenin işletmeler üzerine etkisiGloballeşmenin işletmeler üzerine etkisi
Globalleşmenin işletmeler üzerine etkisiGrafiksrim Ctnky
 
Küreselleşme sunumum
Küreselleşme sunumumKüreselleşme sunumum
Küreselleşme sunumumDeniz Dirik
 
Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3
Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3
Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3Mustafa Durmuş
 
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.Yiğit Kalafatoğlu
 
Küreselleşme sürecinde türkiye ekonomisi bölüşüm,birikim ve büyüme erinç yeldan
Küreselleşme sürecinde türkiye ekonomisi bölüşüm,birikim ve büyüme erinç yeldanKüreselleşme sürecinde türkiye ekonomisi bölüşüm,birikim ve büyüme erinç yeldan
Küreselleşme sürecinde türkiye ekonomisi bölüşüm,birikim ve büyüme erinç yeldanBurhanettin NOĞAY
 
Sonuna Kadar Deli̇fi̇şekli̇k
Sonuna Kadar Deli̇fi̇şekli̇kSonuna Kadar Deli̇fi̇şekli̇k
Sonuna Kadar Deli̇fi̇şekli̇kÖ.Duygu Çil
 

What's hot (11)

Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devletVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
 
Globalleşmenin işletmeler üzerine etkisi
Globalleşmenin işletmeler üzerine etkisiGloballeşmenin işletmeler üzerine etkisi
Globalleşmenin işletmeler üzerine etkisi
 
Küreselleşme sunumum
Küreselleşme sunumumKüreselleşme sunumum
Küreselleşme sunumum
 
Latin Amerika Projesi
Latin Amerika ProjesiLatin Amerika Projesi
Latin Amerika Projesi
 
Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3
Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3
Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3
 
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
 
Küreselleşme sürecinde türkiye ekonomisi bölüşüm,birikim ve büyüme erinç yeldan
Küreselleşme sürecinde türkiye ekonomisi bölüşüm,birikim ve büyüme erinç yeldanKüreselleşme sürecinde türkiye ekonomisi bölüşüm,birikim ve büyüme erinç yeldan
Küreselleşme sürecinde türkiye ekonomisi bölüşüm,birikim ve büyüme erinç yeldan
 
Devletin Ekonomik İşlevleri
Devletin Ekonomik İşlevleri Devletin Ekonomik İşlevleri
Devletin Ekonomik İşlevleri
 
Sonuna Kadar Deli̇fi̇şekli̇k
Sonuna Kadar Deli̇fi̇şekli̇kSonuna Kadar Deli̇fi̇şekli̇k
Sonuna Kadar Deli̇fi̇şekli̇k
 
Soc 399, 5. ders
Soc 399, 5. dersSoc 399, 5. ders
Soc 399, 5. ders
 

Viewers also liked

Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1Mustafa Durmuş
 
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi / 1 Eylül Panel www.ttk-checkup.com
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi / 1 Eylül Panel www.ttk-checkup.comYeni Yatırım Teşvik Sistemi / 1 Eylül Panel www.ttk-checkup.com
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi / 1 Eylül Panel www.ttk-checkup.comdolpfinprofesyonel
 
Yatırım Teşvik Belgesi ve Yatırım Teşvik Mevzuatı Sunumu
Yatırım Teşvik Belgesi ve Yatırım Teşvik Mevzuatı SunumuYatırım Teşvik Belgesi ve Yatırım Teşvik Mevzuatı Sunumu
Yatırım Teşvik Belgesi ve Yatırım Teşvik Mevzuatı Sunumupro tesvik
 
Kamuda İnovasyon | Public Sector Innovation
Kamuda İnovasyon | Public Sector InnovationKamuda İnovasyon | Public Sector Innovation
Kamuda İnovasyon | Public Sector InnovationFeridun Akkaya
 
Cazibe merkezleri programı ve 6.Bölge teşvikleri
Cazibe merkezleri programı ve 6.Bölge teşvikleriCazibe merkezleri programı ve 6.Bölge teşvikleri
Cazibe merkezleri programı ve 6.Bölge teşvikleriEmin Divitci
 
Teknokent Yönetmeliği (12 mart 2014 tarihli resmi gazete'de yayımlanan)
Teknokent Yönetmeliği (12 mart 2014 tarihli resmi gazete'de yayımlanan)Teknokent Yönetmeliği (12 mart 2014 tarihli resmi gazete'de yayımlanan)
Teknokent Yönetmeliği (12 mart 2014 tarihli resmi gazete'de yayımlanan)ODTÜ TEKNOKENT YÖNETİM A.Ş.
 
TÜBİTAK TÜSSİDE Tanıtım Sunumu 2016
TÜBİTAK TÜSSİDE Tanıtım Sunumu 2016TÜBİTAK TÜSSİDE Tanıtım Sunumu 2016
TÜBİTAK TÜSSİDE Tanıtım Sunumu 2016TUBITAK TUSSIDE
 
Teknopark İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi İşletme Yönergesi
Teknopark İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi İşletme YönergesiTeknopark İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi İşletme Yönergesi
Teknopark İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi İşletme YönergesiODTÜ TEKNOKENT YÖNETİM A.Ş.
 
Devlet Destekleri
Devlet DestekleriDevlet Destekleri
Devlet DestekleriABprotime
 
Slide biol 4315
Slide biol 4315Slide biol 4315
Slide biol 4315dparkin
 
For some topics pooja yadav
For some topics pooja yadavFor some topics pooja yadav
For some topics pooja yadavzahid Hasan
 
CUSD Task Force Roadshow
CUSD Task Force RoadshowCUSD Task Force Roadshow
CUSD Task Force Roadshowcmjones07
 

Viewers also liked (20)

Igv 2015 öğr kop 2
Igv 2015 öğr kop 2Igv 2015 öğr kop 2
Igv 2015 öğr kop 2
 
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
 
Igv 2015 öğr kop 1
Igv 2015 öğr kop 1Igv 2015 öğr kop 1
Igv 2015 öğr kop 1
 
Maliye tarihi öğr.4
Maliye tarihi öğr.4Maliye tarihi öğr.4
Maliye tarihi öğr.4
 
Teşvik sistemi ve TR41
Teşvik sistemi ve TR41Teşvik sistemi ve TR41
Teşvik sistemi ve TR41
 
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi / 1 Eylül Panel www.ttk-checkup.com
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi / 1 Eylül Panel www.ttk-checkup.comYeni Yatırım Teşvik Sistemi / 1 Eylül Panel www.ttk-checkup.com
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi / 1 Eylül Panel www.ttk-checkup.com
 
Yatırım Teşvik Belgesi ve Yatırım Teşvik Mevzuatı Sunumu
Yatırım Teşvik Belgesi ve Yatırım Teşvik Mevzuatı SunumuYatırım Teşvik Belgesi ve Yatırım Teşvik Mevzuatı Sunumu
Yatırım Teşvik Belgesi ve Yatırım Teşvik Mevzuatı Sunumu
 
Kamuda İnovasyon | Public Sector Innovation
Kamuda İnovasyon | Public Sector InnovationKamuda İnovasyon | Public Sector Innovation
Kamuda İnovasyon | Public Sector Innovation
 
Cazibe merkezleri programı ve 6.Bölge teşvikleri
Cazibe merkezleri programı ve 6.Bölge teşvikleriCazibe merkezleri programı ve 6.Bölge teşvikleri
Cazibe merkezleri programı ve 6.Bölge teşvikleri
 
Teknokent Yönetmeliği (12 mart 2014 tarihli resmi gazete'de yayımlanan)
Teknokent Yönetmeliği (12 mart 2014 tarihli resmi gazete'de yayımlanan)Teknokent Yönetmeliği (12 mart 2014 tarihli resmi gazete'de yayımlanan)
Teknokent Yönetmeliği (12 mart 2014 tarihli resmi gazete'de yayımlanan)
 
Teydeb Destekleri İzleme
Teydeb Destekleri İzlemeTeydeb Destekleri İzleme
Teydeb Destekleri İzleme
 
Yenilik stratejisi
Yenilik stratejisiYenilik stratejisi
Yenilik stratejisi
 
TÜBİTAK TÜSSİDE Tanıtım Sunumu 2016
TÜBİTAK TÜSSİDE Tanıtım Sunumu 2016TÜBİTAK TÜSSİDE Tanıtım Sunumu 2016
TÜBİTAK TÜSSİDE Tanıtım Sunumu 2016
 
Teknopark İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi İşletme Yönergesi
Teknopark İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi İşletme YönergesiTeknopark İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi İşletme Yönergesi
Teknopark İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi İşletme Yönergesi
 
Çocuk işçiliği
Çocuk işçiliğiÇocuk işçiliği
Çocuk işçiliği
 
Devlet Destekleri
Devlet DestekleriDevlet Destekleri
Devlet Destekleri
 
TEŞVİK BURSA
TEŞVİK BURSATEŞVİK BURSA
TEŞVİK BURSA
 
Slide biol 4315
Slide biol 4315Slide biol 4315
Slide biol 4315
 
For some topics pooja yadav
For some topics pooja yadavFor some topics pooja yadav
For some topics pooja yadav
 
CUSD Task Force Roadshow
CUSD Task Force RoadshowCUSD Task Force Roadshow
CUSD Task Force Roadshow
 

Similar to Igv 2015 öğr kop 2

6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsxaanVonal
 
EVRİMSEL İKTİSADA GİRİŞ
EVRİMSEL İKTİSADA GİRİŞEVRİMSEL İKTİSADA GİRİŞ
EVRİMSEL İKTİSADA GİRİŞCOSKUN CAN AKTAN
 
Ahmet Çelik
Ahmet ÇelikAhmet Çelik
Ahmet Çelikkonaklama
 
Küreselleşme ve Ticari Serbestleşme
Küreselleşme ve Ticari SerbestleşmeKüreselleşme ve Ticari Serbestleşme
Küreselleşme ve Ticari SerbestleşmeEmre Aydın
 
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obeziteDiyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obeziteSinem Akgün
 
Nüfus artişi ve sorunlar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Nüfus  artişi ve sorunlar(fazlası için www.tipfakultesi.org)Nüfus  artişi ve sorunlar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Nüfus artişi ve sorunlar(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
HUNGER AND POVERTY
HUNGER AND POVERTYHUNGER AND POVERTY
HUNGER AND POVERTYSerap Zor
 
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇www.tipfakultesi. org
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesMensur Boydaş
 
KÜRESELLEŞME VE POSTMODERNİZM
KÜRESELLEŞME VE POSTMODERNİZMKÜRESELLEŞME VE POSTMODERNİZM
KÜRESELLEŞME VE POSTMODERNİZMMehmet Sahir Brav
 
Uluslar arası ticaret1
Uluslar arası ticaret1Uluslar arası ticaret1
Uluslar arası ticaret1Ertan Aslan
 
Uluslara arsı ticaret1
Uluslara arsı ticaret1Uluslara arsı ticaret1
Uluslara arsı ticaret1Ertan Aslan
 

Similar to Igv 2015 öğr kop 2 (19)

Küreselleşme
KüreselleşmeKüreselleşme
Küreselleşme
 
Yalın kültürle globalleşen şirketler ve bir uygulama
Yalın kültürle globalleşen şirketler ve bir uygulamaYalın kültürle globalleşen şirketler ve bir uygulama
Yalın kültürle globalleşen şirketler ve bir uygulama
 
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
 
Eko-Ekonomi
Eko-EkonomiEko-Ekonomi
Eko-Ekonomi
 
EVRİMSEL İKTİSADA GİRİŞ
EVRİMSEL İKTİSADA GİRİŞEVRİMSEL İKTİSADA GİRİŞ
EVRİMSEL İKTİSADA GİRİŞ
 
Ahmet Çelik
Ahmet ÇelikAhmet Çelik
Ahmet Çelik
 
Çevre ve ekonomi
Çevre ve ekonomiÇevre ve ekonomi
Çevre ve ekonomi
 
Küreselleşme ve Ticari Serbestleşme
Küreselleşme ve Ticari SerbestleşmeKüreselleşme ve Ticari Serbestleşme
Küreselleşme ve Ticari Serbestleşme
 
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obeziteDiyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
 
Nüfus artişi ve sorunlar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Nüfus  artişi ve sorunlar(fazlası için www.tipfakultesi.org)Nüfus  artişi ve sorunlar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Nüfus artişi ve sorunlar(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Yasam sürdürülebi̇li̇r
Yasam sürdürülebi̇li̇rYasam sürdürülebi̇li̇r
Yasam sürdürülebi̇li̇r
 
YASAM SÜRDÜRÜLEBİLİR
YASAM SÜRDÜRÜLEBİLİRYASAM SÜRDÜRÜLEBİLİR
YASAM SÜRDÜRÜLEBİLİR
 
EVRİMSEL İKTİSAT
EVRİMSEL İKTİSATEVRİMSEL İKTİSAT
EVRİMSEL İKTİSAT
 
HUNGER AND POVERTY
HUNGER AND POVERTYHUNGER AND POVERTY
HUNGER AND POVERTY
 
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
 
KÜRESELLEŞME VE POSTMODERNİZM
KÜRESELLEŞME VE POSTMODERNİZMKÜRESELLEŞME VE POSTMODERNİZM
KÜRESELLEŞME VE POSTMODERNİZM
 
Uluslar arası ticaret1
Uluslar arası ticaret1Uluslar arası ticaret1
Uluslar arası ticaret1
 
Uluslara arsı ticaret1
Uluslara arsı ticaret1Uluslara arsı ticaret1
Uluslara arsı ticaret1
 

Igv 2015 öğr kop 2

  • 1. İKTİSADİ GELİŞME ve VERGİLENDİRME DERSİ 2015 KIŞ DÖNEMİ ÖĞRENCİ KOPYASI 2 DOÇ.DR.MUSTAFA DURMUŞ Doç.Dr.Mustafa Durmuş 1
  • 2. • Diğer taraftan hem emek üzerinde (işsiz kalma, yabancılaşma ve itibarsızlaşma, iş kazalarına maruz kalma gibi) hem de çevre üzerinde (küresel ısınma, hava ve su kirliliği gibi) yaratılan bu tahribat burjuva politikacılar tarafından görmezden gelinir. • Ya da metafizik güçlere ve doğal felaketlere bağlanır. • Ana akım iktisatçılarca ya hiç önemsenmez (dolayısıyla da iktisat ders kitaplarında yer verilmez) • ya da en iyisinden “dışsallıklar” kavramı altında geçiştirilir. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 2 Kapitalist büyüme, daha fazla üretim ve tüketim doğayı tahrip ediyor
  • 3. A. Negatif dışsallıkların vergilendirilmesi • Sanayiler, toplumun üzerinde ciddi boyutta dışsallık yaratır (çevre kirliliği, karbon salınımı, küresel ısınma). • D= Kirlilik yaratan mala olan talebi, SsSs = Üretimin topluma olan maliyetini (sosyal maliyet). SpSp = Sadece sanayinin üstlendiği özel maliyeti gösterir. • Özel maliyetler < sosyal maliyetlerin altındadır. • Eğer vergileme olmasaydı sanayi Q1 miktarda üretimde bulunurdu (P=MC). • Oysa optimal üretim düzeyi Q2’dir çünkü bu düzeyin üzerinde sosyal maliyet > sosyal faydadan büyüktür. • Üretimi Q1’den Q2’ye çekmenin bir yolu regülasyondur. • Diğeri ise; Mal üzerinde bir tüketim vergisi uygulamaktır. • Böylece dışsallık kadar konulan bir vergi maliyetleri artıracağından arz eğrisi SsSs’ye geriler ve üretim Q2’ye düşer. 3Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 4. B. Pozitif dışsallıkların tersine vergilendirilmesi : Sübvanse etmek • Pozitif dışsallığın olmadığı durumda etkin üretim düzey= Q1. • Pozitif dışsallık durumunda ; • MPV < MSV olur. • Etkin üretim düzeyi = Q2 olur. • Bunu sağlayabilmek için S kadar birim başına sübvansiyon verilir. 4Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 5. • Bir başka anlatımla, “ iktisadi büyüme fetişizmi devasa ekolojik sorunlara neden olmaktadır. • Buna karşılık iktisatçıların bugüne kadar üretebildikleri çözümler büyük çaplı sosyal maliyetlere neden olan bu faaliyetleri sadece meşrulaştırmaktadır Doç.Dr.Mustafa Durmuş 5 Kapitalist büyüme, daha fazla üretim ve tüketim doğayı tahrip ediyor
  • 6. Dışsallıklar ve ana akım iktisat • Joan Robinson (1972): • “Hangi sektörde, hangi ticari faaliyette gerçek sosyal maliyetler hesaba katılıyor ki?” • McNeill (2000): • “ İktisadi büyüme fetişizmi devasa ekolojik sorunlara neden oluyor. Buna karşılık iktisatçıların bugüne kadar üretebildikleri çözümler büyük çaplı sosyal maliyetlere neden olan bu faaliyetleri meşrulaştırıyor” 6Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 7. • Ek Kaynak: • Aykut Çoban, Ağacı ağaç, masayı masa diye çağırmak, Kolektif Ekososyalist dergi Şubat 2015, sayı 18.
  • 8. Kalkınma Açığı-Sanayileşme • Kalkınma iktisatçıları: • Günümüzdeki azgelişmiş ülkelerin aynı zamanında yeterince sanayileşmemiş ülkeler olmaları kalkınma ile sanayileşme arasındaki yakın ilişkiyi ortaya koyar. • Kalkınma sanayileşme ile birlikte yürür. • Ülkeler arasındaki gelişmişlik farkı kalkınma açığı kavramının ortaya atılmasına neden olmuştur. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 8
  • 9. Kalkınma Açığı-Sanayileşme • Furtado: Kalkınma açığının temel göstergesi sanayileşme düzeyi farklılıklarıdır. • Bazı ülkelerin geri kalmalarının nedeni sanayileşme konusundaki geri kalmışlığıdır. • Az gelişmişlik, üretim faktörleri ile bu faktörlerin eksik kullanımı arasındaki dengesizlikten kaynaklanır. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 9
  • 10. • A.P. Thirlwall, Growth and Development: • Modern sanayiler eş anlı olarak ve eksiksiz bir şekilde üretim faktörlerinin kullanılmasına izin vermekte ve böyle sanayilerden yoksun ülkeler geri kalmaktadır. • Ülkeler arasındaki gelir düzeyi farklılıklarının sadece sanayi devriminden bu yana ortaya çıkması, öncesinde hemen hemen bütün ülkelerin asgari geçimlik düzeyine sahip oldukları ve aralarında temel farklılıkların bulunmadığı gerçeği bu savı desteklemektedir. Kalkınma Açığı-Sanayileşme Doç.Dr.Mustafa Durmuş 10
  • 11. • Sanayi devrimiyle beraber bazı ülkeler planlı olarak ve bazıları da şanslı bir şekilde büyüyebildiler ancak büyümeyi asıl etkileyen faktör sermaye birikimi, sanayileşme ve teknolojik ilerleme oldu. • C. Furtado, 1964: Eğer 1850 tarihine kadar ki 6000 yıllık insan ömrünü 1 gün ile ifade edersek geçtiğimiz yüz yıl ½ saatten biraz fazla eder. Ancak bu son ½ saatte toplam 1 günden çok daha fazla üretim yapılmış ve gelir yaratıldı. • Nitekim gelişmiş dünyadaki yaşam standardının 1850’den bu yana geçmişte hiç olmadığı kadar hızla artması kalkınma yolunun hala sanayileşmekten geçtiğini ortaya koyuyor. Kalkınma Açığı-Sanayileşme Doç.Dr.Mustafa Durmuş 11
  • 12. • Dünya Sistemi Teorisyenleri (Wallerstein, Amin, Frank) : Dünyadaki azgelişmişliğin nedeni bizzat bazı ülkelerin gelişmişliğidir (emperyalizm olgusu). • Dünya gelişmişler-azgelişmişler; Merkez- Çevre ve Kuzey-Güney olmak üzere ayrışmıştır. Kalkınma Açığı-Sanayileşme Doç.Dr.Mustafa Durmuş 12
  • 13. Kalkınma açığı kapanır mı? • Küreselleşme savunucuları (Yakınsama Kuramı): Gelişmiş ülkelerde sermayenin marjinal verimliliğinin göreli olarak azalması nedeniyle büyüme hızı düşerken, azgelişmiş ülkelerde büyüme hızı göreli olarak daha yüksektir. • Bu durum belli bir süre sonrasında azgelişmişlerin gelişmişleri yakalayabilmesini sağlayacaktır (convergence). • Küreselleşme bunu hızlandırmaktadır. • Baumol ve Pritchett: Açık kapanmaktan ziyade giderek açılmaktadır. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 13
  • 14. • Sanayileşmenin sağlık üzerindeki etkileri 19yydan bu yana, özellikle de Marx ve Engels’ten bu yana, tartışılıyor. • Kapital’in 1. Cildinde “Fabrika mevzuatı (eğitim ve sağlık ile ilgili hükümler) - İngiltere’de bunların genelleştirilmesi” başlığı altında sanayileşmenin işçi sağlığı ve iş kazaları üzerindeki etkilerini analiz eder, örnekler verir (Karl Marx, Kapital 1.Cilt (çev. Mehmet Selik, Nail Satlıgan), Yordam Kitap, 2011. S. 459- 480). • Ana akım içinde yer alan bazı yazarlar sanayileşmenin, kalkınmanın bir aşaması olduğundan hareketle, ekonomiyi büyüttüğünü, böylece kişi başına düşen gelirin arttığını, bunun da toplumsal refahı ve yaşam standardını yükselttiğini ve sonuçta tüm bu gelişmelerin insan sağlığını iyileştirdiğini ileri sürüyorlar. • Dolayısıyla da sağlığın bileşenleri arasında ağırlıklı olarak doğrudan gelir artışı ve bundan kaynaklı, beslenme / gıda, sağlık bilgisi ve sağlıklı çevre eğitimi gibi faktörlere öncelik veriyorlar. • Nitekim UNDP, bir süredir yaşam standardı göstergelerine (Human Development Index) kb gelirin yanı sıra beslenme, sağlık, eğitim ve konut gibi faktörleri de ekledi. Sanayileşme –sağlık Yüzyılı aşan bir tartışma ! 14Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 15. • Keith Griffin, Alternative Strategies for Economic develeopment, 1999, s. 100: • Gelişmiş ülkelerde sanayileşme arttıkça kişi başına düşen gelir arttı. (Kuznets (1940’lar) • (Piketty: Kuznets’in ‘büyüme arttıkça gelirin daha adil dağılacağı öngörüsü’yanlış çıktı / 2014). • Birçok azgelişmiş ülkede sanayi sektörünün büyüklüğü ve yapısı ile kişi başına düşen gelirin düzeyi arasında doğrusal bir ilişki mevcut. (Hollis Chenerey et al (1960). • Büyüme Kanunları: • İktisadi olarak kalkınmış ülkeler sanayileşmiş ülkelerdir. • Yaşam standardının artması sanayileşmenin hızlanması ve bunun beraberinde gelen iktisadi büyüme sayesinde olmuştur (Kaldor / (1950’ler). İyimserler: Sanayileşme sağlık için iyidir! 15Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 16. • 19yy ile kıyaslandığında günümüze insan ve toplum sağlığının genelde daha iyi durumda olduğu bir gerçek. • Ancak bu bakımdan dünyanın gelişmiş bölgeleri ile azgelişmiş bölgeleri arasında asimetrik bir durum mevcut. • Bir yandan, gelişmiş ilaç sanayi ve medikal teşhis ve tedavi araçları ve yetişmiş nitelikli sağlık emekçileri sayesinde şimdi insanlar o günlere göre daha uzun yaşıyorlar, • bebek ve çocuk ölümleri giderek azaldı. • bazı hastalıklar tamamen ortalıktan kalkmış durumda, • sağlık hizmetleri ve sistemleri daha gelişmiş ve daha iyi durumda. • Diğer yandan bu kar sürümlü sigorta , ilaç ve medikal sanayiler koruyucu sağlık hizmetlerini engelleyerek insan sağlığını uzun vadede kötüleştiriyorlar. 16Doç. Dr. Mustafa Durmuş Sanayileşme –sağlık Yüzyılı aşan bir tartışma !
  • 17. • Bu tür çalışmalarda sağlık iyileşme göstergeleri olarak daha çok tarihsel sıralama itibariyle; • boy uzunluğundaki artış, • ortalama yaşam süresinin uzaması, • bebek ölümleri ya da çocuk ölümlerinin azalması • gibi göstergeler esas alınıyor. • Yani fiziki sağlık ölçütleri ön plana çıkartılırken, insanların mutlu ya da mutsuzluğu ya da ruhsal sağlıkları genellikle göz ardı ediliyor. 17Doç. Dr. Mustafa Durmuş İyimserler: Sanayileşme sağlık için iyidir!
  • 18. • Örneğin, İsveç Avrupa’nın en yoksul tarım ülkesi iken 19yydaki sanayileşmesinden başlayarak en zenginlerinden biri oldu. • Dünyanın en sağlıklı, en uzun boylu insanları burada yaşıyor. • Bu ülkede dönüm noktası 1870’lerde başlıyor. • Öyle ki 1820-1850 arası kb gelir % 0.25; 1850-70’de % 1,0 ve sonraki dönemlerde ortalama % 2 büyüdü. • Boy uzunluğu, yaşam süresi hızla artarken ölüm oranları da azaldı. • Bu dönemler İsveç’in çok hızlı sanayileşme yılları. 18Doç. Dr. Mustafa Durmuş İyimserler: Sanayileşme sağlık için iyidir!
  • 19. • Yazarlara göre; • İsveç’teki sağlık ve refahtaki iyileşmenin ana nedeni hızlı sanayileşmedir. • 1850’den sonra ve özellikle de 1870’lerdeki hızlı sanayileşmenin ardından sağlıktaki iyileşme daha da hız kazandı. • Sağlıktaki hızlı gelişme sanayileşmenin beraberinde gelen gelir artışının sağlıkla ilgili faydalarının zararından daha büyük olduğunu gösteriyor. • Gelir artışıyla oluşan daha iyi beslenme, konut ve sağlık bakımı ve kamu finansmanına dayalı kamusal sağlık harcamaları bunu sağladı. • İSVEÇ Lars Sandberg, Richard H. Steckel, Was Industrialization Hazardous to Your Health? Not in Sweden!, Health and Welfare during Industrialization (Editor: Richard H. Steckel and Roderick Floud, Eds), 1997, içinde, Chapter URL: http://www.nber.org/chapters/c7430 19Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 20. • Diğer taraftan; • sanayileşmenin hem ortaya çıktığı dönemde, hem de günümüze kadarki serüveninde genelde insan ve toplum sağlığını (hem fiziksel hem de ruhsal olarak) bozduğunu ileri süren çok sayıda araştırma da mevcut. • Bu çalışmalar daha çok sanayileşme ve aşırı kalabalıklaşmış kentleşmenin genelde sağlığı olumsuz etkilediğini ileri sürüyorlar. • Sağlıkta görülen göreli iyileşmenin nedenlerinin ise daha ziyade; hastalık üreten kaynaklara yapılan kamusal müdahaleler olduğunu (kanalizasyon/sanitasyon ve temiz su alt yapısı, kamucu sağlık sistemleri, sağlığın bir hak olarak kabul edilmesi, hastalıklarla mücadele vs) vurguluyorlar. • Örneğin İsveç’te 1870 öncesinde gelirler sabit kaldı, gelir bölüşümü kötüleşti, yine de halkın genel sağlık durumu iyileşti. • Sağlıktaki bu iyileşmeyi sağlayan faktörler; beslenme biçimindeki değişme, alınan kamusal sağlık önlemleri, çocuk bakımının iyileştirilmesi ve epidemiyolojik koşullardı. Kötümserler: Sanayileşme sağlığı kötüleştiriyor! 20Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 21. • Eleştirel çalışmaların diğer bazıları da sağlığın sınıfsal bir mesele olduğunun altını çiziyorlar. • Yani bu araştırmalara göre, örneğin sağlık alanındaki bunca gelişmeye rağmen, bugün emekçi sınıfların sağlık göstergeleri, sermayedar / yöneten sınıflarınki ile kıyaslandığında çok kötü durumda. • Bu durumun birçok yönüyle 19yy İngiltere’sini aratmadığı ileri sürülüyor. 21Doç. Dr. Mustafa Durmuş Kötümserler: Sanayileşme sağlığı kötüleştiriyor!
  • 22. • Bu araştırmacılara göre, sanayileşme özellikle de başlangıç yıllarında, yoksullaşmaya, yaşam koşullarının kötüleşmesine ve itibarsızlaşmaya neden oldu. • Lars Sandberg, Richard H. Steckel, Was Industrialization Hazardous to Your Health? Not in Sweden!, • İşçilerin ücretleri biraz arttı, ama bunun karşılığında işçiler daha fazla hastalık riski ile karşı karşıya kaldılar. • Sağlıksız çevre koşulları en belirgin biçimde (bebek ve çocuk ölümleri şeklinde) asıl olarak ücretlileri etkiledi (Williamson (1981). • Hem İngiltere hem de ABD’de 1850’lerin ortalarındaki hızlı kentleşme ve sanayileşme sağlık koşullarını kötüleştirdi. • Sadece ölüm oranları artmadı, boy ve kilolar da düştü, beslenme, çalışma koşulları, hastalıklara karşı aşılanma gibi göstergeler de kötüleşti (Komlos (1987). 22Doç. Dr. Mustafa Durmuş Kötümserler: Sanayileşme sağlığı kötüleştiriyor!
  • 23. • Aslında bu tartışmanın kökleri 19yya Marx ve Engels’e kadar gider. • Onlara göre sanayileşme işçi sınıfını yoksullaştırmış ve refahını azaltmıştır. • Dickens’in romanlarında da benzer tespitleri görebilmek mümkündür (İki Şehrin Hikayesi). 23Doç. Dr. Mustafa Durmuş Sanayileşme –sağlık Yüzyılı aşan bir tartışma !
  • 24. • Engels Sanayi Devrimi sırasındaki ,1844’te Londra’da işçilerin durumunu anlatıyor: • “(Konfeksiyon atölyeleri) bir genç kızlar ordusu çalıştırıyorlar…bu genç kızlar genellikle atölyede yiyor ve yatıyorlar; genelde kırsal kesimlerden geliyorlar ve bu nedenle de mutlak olarak patronların kölesidirler… Dört aya kadar süren moda sezonu boyunca , en iyi kuruluşlarda bile işgünü 15 saat, bazı sıkışık durumlarda 18 saat oluyor; ama atölyelerin çoğunda bu aylarda iş her hangi bir belirli kural olmaksızın, kesintisiz sürüp gidiyor; bu yüzden de kızlar hiçbir zaman günde altı saatten , sıklıkla üç dört saatten fazla uyuma ve dinlenme fırsatı bulamıyorlar…İşleri önündeki tek sınır, iğneyi bir dakika daha tutamayacak hale getiren kesin fiziksel güçsüzlüktür” Frederick Engels, İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu, (Neil Faulkner), Marksist Klasikleri Okuma Kılavuzu, Yordam Kitap, 2013. s. 34. 24Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 25. • “İngiltere’de işçilerin kitle halinde asgari düzeyde tutulan ücretlerle ve çok kötü işyerlerinde çalıştırılması 1847’den beri sürdürülen ücretli emek sömürüsüne dayalı kapitalist sistemin bir kaçınılmaz sonucudur… Bu yıllarda kolera, tifo ve çiçek hastalığı gibi salgın hastalıklar tekrar hortladı ve bu durum Britanya burjuvazisinin kendilerini ve ailelerini bu salgınlardan koruyabilmek için sanitasyon gibi önlemlerin alınması için harekete geçmesini sağladı…. • …Tüm bölge kentleşmenin artmasıyla bakımsız harabe, kederli ve sefalet içindeki bir yere döndü. Sadece ortalıkta domuzların dolaşmasına izin verilmezken, burjuvazi işçilerin bu sefil durumunu gizleme konusunda ciddi bir başarı gösteriyor. Ama dönemin Kraliyet Komisyonunun yoksul evleri üzerine yazdığı rapora göre bu işçilerin kaldığı konutlarda her hangi bir iyileştirme söz konusu olmadı. Buna karşılık polis mantar gibi her yerde arttı. Bunun nedeni işçilerin olası isyanını önlemek.” Frederick Engels, Preface to the Condition of the Working Class in England, Karl Marx and Frederick Engels, Selected Works, Vol 3, Progress Publishers, Moscow, 1977 içinde, s. 442 25Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 26. • Keza bugünün sanayileşmiş ülkelerin kendi içlerinde de sağlık alanında monolitik bir gelişme görülmüyor. • ABD gibi dünyanın en sanayileşmiş, en ileri kapitalist ülkesinde sağlık en sorunlu konuların başında gelirken ve pek çok açıdan ABD diğer gelişmişlerin gerisine düşerken, İngiltere, Norveç ya da Küba gibi sırasıyla bir dönemin sosyal refah toplumlarında veya yüzünü sosyalizme dönmüş bir toplumda sağlık göstergeleri çok daha iyi olabiliyor. • Diğer taraftan bugün sanayi üretimi açısından ABD’yi sollayarak dünyada ilk sıraya yerleşen Çin’de sağlık emekçilerin sağlık koşulları çok kötü. 26Doç. Dr. Mustafa Durmuş Sanayileşme –sağlık Yüzyılı aşan bir tartışma !
  • 27. • Kapitalist sanayileşme ve gelişmenin en ileri örneği. • 320 milyona yakın nüfuslu ülkede sigortasız insan sayısı 50 milyona yaklaştı ( Commonwealth Fund). • İlave 73 milyon insan sağlık ödemelerini yapmakta zorlanırken, 75 milyon insanın hizmet talebi, ödeme yapamadıkları için, reddedildi. • Gönüllü vakıfların yoksullar için sundukları sağlık hizmeti ise açık havada yüzlerce insanın sıraya girerek en temel sağlık hizmetini almak ile sınırlı. • Sadece 2008 yılında 22,000 insan sağlık sigortası olmadığından tedavi göremediği için öldü. Doç. Dr. Mustafa Durmuş 27 ABD Pat Wechsler ,Americans Without Health Insurance Rise to 52 Million on Job Loss, Expense, - Mar 16, 2011 27Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 28. • Normal yoldan gerçekleşen ölümlerin üçte birinin nedeni gelir dağılımı adaletsizliğinden kaynaklanan yoksulluk. • Sistem ağırlıklı olarak özel sağlık sigortasına dayalı. • Tüm aileyi kapsayan bir özel sağlık sigortası için 1979’da 329 saat, 2011 yılında 2,079 saat çalışılması gerekiyordu (30 yılda 6 kat artış). • Özel sigortalıların yarısı ile üçte biri yüksek maliyetler nedeniyle koruyucu sağlık hizmetlerine başvurmuyor. • Bu oran sigortasızlarda üçte iki düzeyinde. • Sigortasızların üçte biri bir önceki yıl reçete kullanmadı. • Genel olarak nüfusun % 51’i maliyetleri nedeniyle doktora başvurmuyor. ABD 28Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 29. • 1948 yılından beri, sağlık kamu tarafından sunuluyor ve genel vergileme yoluyla finanse ediliyor. • Hastane ve kliniklerin birçoğu ve doktorlar kamuya ait, ancak az sayıda da olsa özel doktor da mevcut. • Kamu finansmanı dışında özel bir prim ödemesi yok. • Hizmetlerin çok büyük bir kısmında katkı payı yok. • Gençler ve yaşlılar ilaca katkı payı ödemiyor. • Hastanelerdeki toplam yatağın sadece % 5’i özel sektöre ait. • Cepten ödeme miktarı son derece düşük, zira kullanım noktasında her şey bedava. • Sistem sadece etkinlik ve yanıt verilebilirlik bağlamında tartışılıyor. • Ancak son yıllarda bu sistem de neo liberal piyasacı dönüşümlere uğradı. • Nisan 2013’te Sağlık ve Sosyal Bakım Yasası (Health and Social Care Act) yürürlüğe girdi. • Bu yasa NHS’yi tahrip potansiyeline sahip. İngiltere Physicians for a National Health Program (http://www.pnhp.org) March 6, 2013 Doç. Dr. Mustafa Durmuş 29
  • 30. • Ortalama ömür 75 yıl. • Bebek ölüm oranı binde 7. • Yaygın ulusal sağlık sistemi 1959’da başlatıldı. • DSÖ’nün 1997 sağlık sistemleri performansı sıralamasında 191 ülke içinde ilk 39’a giriyor (ABD 37. sırada). • Herkese kamuya ait hastanelerde ve kamu personelince ücretsiz sağlık hizmeti veriliyor. • Hastalar 24 saat mahalledeki doktor ve hemşireye ulaşabiliyor. • 1 doktor–1 hemşire takımına 120–170 hasta düşüyor. • Doktorlar yaşlılar için evlere ziyarete gidiyorlar. • Her hasta yılda iki kez kontrolden geçiyor. Küba 30Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 31. • 2008 krizinden sonra dünyanın en büyük sanayi üreticisi oldu. • 2011 yılı itibariyle Çin’in sınai üretimi ABD’ninkinin % 120’si oldu (Çin: 2,9 trilyon dolar, ABD: 2,4 trilyon dolar). • 2007 yılında bu oran % 62 idi. 2012 yılında % 126 ‘ya çıkması bekleniyor. • Çin Japonya’nınkinin % 235’ine ve Almanya’nınkinin % 346’sına denk düşen bir sanayi üretimi gerçekleştiriyor. ÇİN John Ross, “China has overtaken the US to become the world's largest industrial producer”, http://ablog.typepad.com, 02 September 2013 31Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 32. • Çin’de her yıl kentlere göç eden insan sayısı 1 milyon. • Şu anda, göçmen işçilerin toplam sayısı yaklaşık 200 -300 milyon ve bunun 140 milyonu büyük şehirlerde çalışıyor. • Bu işçiler şimdi Çin işçi sınıfının önemli bir bileşeni konumunda. • Göçmen işçilerin sadece % 40’ ının ilkokul, % 9’unun ortaokul düzeyinde eğitimi var. • Bu nedenle sadece en zor, en yorucu ve en sıkıntılı işlerde çalışabiliyorlar. • Yaşam şartları genelde çok kötü, çoğu viran evlerde, çadırlarda ,hatta araç kasalarında veya köprü altları ve tünellerde yaşıyorlar. • Ücretleri çok düşük ve çoğu zaman bu ödemeler gecikiyor. • Temel iş ve sağlık güvenliği ekipmanları ve önlemleri mevcut değil. ÇİN The Current and Future Condition of China’s Working Class”, Research on Chinese Workers Editorial Collective,Issue 4 (2011), http://chinaleftreview.org, 32Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 33. • 2003’te Çin bütününde işyerinde kaza yaşayan veya ölen işçilerin sayısı 136.000’den fazlaydı, bunların % 80’i göçmen işçilerdi. • Meslek hastalığına yakalanan işçilerin sayısı 500.000’i aştı ve bunların % 50’si göçmen işçiler. • Pearl River Delta’da yıllık kazaya uğrayan parmak sayısı en az 30.000. Şu ana kadar en az 40.000 parmak kesildi. • İşyerinde hastalanan göçmen işçiler genelde bir ilaç alıp durumu idare ediyor ve sadece % 24’ü hastaneye gidiyor. • Bu işçilerin %15’i 8 saatlik vardiyalarda, %39’ u 10 saatlik vardiyalarda, % 29’u 10–12 saatlik vardiyalarda ve % 15’i günde 12 saatten fazla çalışıyor. • Sadece % 7’sinin hafta sonu tatili var, %22,’si haftada bir gün tatil yaparken, %56’sının kesin bir tatil günü yok. ÇİN The Current and Future Condition of China’s Working Class”, Research on Chinese Workers Editorial Collective,Issue 4 (2011), http://chinaleftreview.org, 33Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 34. • 2010 yılında Wuhan’daki Foxconn elektronik fabrikasında (IPhone üreticisi) 18 işçi, çok kötü çalışma koşullarının yarattığı stresten dolayı fabrika binasından kendini attı ve bunlardan 14’ü öldü. • Ayrıca aynı fabrikada ölümle sonuçlanan çok sayıda patlama oldu ve bu durum uluslararası soruşturmalara konu oldu. ÇİN Moore, Malcolm, “Masssuicide' protest at Apple manufacturer Foxconn factory”, http://www.telegraph.co.uk, (11.01.2012). 34Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 35. • Önce Soma ve sonra İstanbul Torunlar Rezidans inşaatında yaşanan iş cinayetleri bir gerçeği bir kez daha ortaya koydu: • Türkiye’de yılda ortalama 1200’ün üzerinde işçi iş kazası adı altında ölüyor. • Son 10 yılda 13,000 civarında işçi öldü. • Bu arada işçilerin ve yakınlarının hayatını yakından etkileyen bir başka konu var ki ona hiç değinilmiyor. • Bu, işyerlerindeki sağlıksız koşulların yaratmış olduğu meslek hastalıkları ve bunun neden olduğu ölümler. Türkiye 35Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 36. • Tarihteki ilk sanayileşen ülke olan İngiltere’de ilk sanayileşme yıllarında sanayileşmenin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri çok açık. • Tarihsel olarak en eski sanayileşen ülkeler arasında sayılan ve bugün kapitalizmin en ileri örneği olarak görülen ABD’de insan ve toplum sağlığına ilişkin veriler ise ürkütücü. • Yeni sanayileşen ve dünyanın en büyük sanayisine sahip olan Çin’de sağlık koşulları çok kötü. • Diğer yandan araştırmalar sanayileşmenin İsveç’te sağlıktaki, özellikle de 1870’den itibaren ortaya çıkan belirgin iyileşmenin nedenlerinden biri olduğunu ortaya koyuyor. Özce 36Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 37. • Bu durum da sanayileşmenin, özellikle de günümüzde emek ve çevre üzerinde yarattığı tahribat (iş kazaları, işsizlik, küresel ısınma, biyoçeşitlilik azalması, sağlıksız gıda tüketimi vs) nedeniyle, sağlığı olumsuz etkilemekte olduğu bir kenara bırakılsa dahi, • sağlıktaki iyilik halinin tek başına sanayileşme ya da salt iktisadi kalkınma ile açıklanamayacağını ya da her ikisinin de iyi bir sağlıklı toplum yaratmak için yeterli olmadığını ortaya koyuyor. • Bu noktada bir dönemin sınıf mücadeleleriyle elde edinilmiş sosyal devlete ilişkin kazanımları ve buna göre hayata geçirilmiş olan sağlık sistemleri ön plana çıkıyor. Özce 37Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 38. • Sanayileşme hangi mekanizmalar aracılığıyla ya da hangi kanallardan sağlığı olumlu ya da olumsuz etkilemektedir? • Bu evrensel bir durum mudur, yoksa ülkelerde uygulanmakta olan sanayileşme biçimleri mi bu etkilerin yönünü belirlemektedir? • Sağlığı doğrudan etkileyen sanayileşmenin kendi mi, yoksa kapitalizm midir? • Sağlığı olumsuz etkilemeyen bir sanayileşme yolu mevcut mudur? • Sağlık asıl olarak diğer başka faktörlerden mi etkilenmektedir? Asıl sorular 38Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 39. • Azgelişmiş ülkeler kalkınma ve sanayileşme hedeflerinde vazgeçmeli midir? • Ya da üretim tarzına bağlı olarak sanayileşme ve kalkınma, farklı bir üretim tarzında, sağlıkla uyumlu yürüyebilir, böylece olumsuz etkileri de ortadan kaldırılabilir mi? • Bu soruların cevabı için “sanayileşme- kalkınma ve iktisadi büyüme ” kavramları arasındaki ilişkileri ve farklılıkları netleştirmek gerekli. Asıl sorular 39Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 40. • Genelde sanayileşme düzeyi; • imalat sanayinin GSYH içindeki payının büyüklüğü, • kişi başına düşen gayrisafi sınai hasılanın payının büyüklüğü, • kişi başına düşen enerji tüketiminin büyüklüğü • ve toplam ihracat içinde sınai ürünler ihracatının payının büyüklüğü ölçütleri temel alınarak tanımlanıyor. • Bu konu hala üçüncü dünya ülkelerinin gündemini meşgul ederken, gelişmiş ülkelerde sanayisizleştirme (de industrialization) tartışılıyor, yani kaynakların hizmetler sektörüne aktarımı önemseniyor. Sanayileşme 40Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 41. • İktisadi kalkınma; • İnsanın doğa karşısında egemenliğinin artması, • üretici güçlerde ve teknolojide kesintisiz bir gelişme ve dinamizm, • sanayileşme ve ekonomik alt yapının değişerek insan yaşamının ilerlemesi, birey ve toplum refahının artması olarak tanımlanıyor. • Bu bağlamda iki kavram arasındaki ilişki şöyle açıklanıyor: • Sanayileşme, kaynakların tarımdan imalata kaydırılmasını içeren bir kalkınma aşamasıdır. • İktisadi büyüme ise böyle bir iktisadi kalkınma sürecinin lokomotifi durumunda. Kalkınma 41Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 42. • Bu, toplumsal ilerlemeyi ve toplum refahının artırılmasını hedefleyen, iktisadi ve sosyal dönüşüm süreçlerindeki değişimi ifade eden bir kavram. • Yani iktisadi büyüme ve kalkınmayı da (sanayileşme dahil) içeren sosyo- ekonomik yapısal bir dönüşümü anlatan bir kavram. • Büyüme olmadan kalkınmanın gerçekleşmesi mümkün değil, ama kalkınmaksızın bir ekonomiyi büyütebilmek mümkündür. • Bu anlamda kişi başına düşen gelirin yüksekliği tek başına bir ülkenin iktisadi ve sosyal kalkınmışlığının göstergesi olamaz. • Öyle olsaydı, bu gelirin nasıl bölüşüldüğü bir yana, örneğin kişi başına düşen geliri 40,000 doların üstünde olan Suudi Arabistan’ın dünyanın sosyal ve ekonomik olarak en gelişmiş ülkelerinden biri olması gerekirdi. İktisadi ve sosyal kalkınma 42Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 43. • Toplumsal ilerleme yada toplumsal refah artışının da tanımlanması önem kazanıyor. • Bu bağlamda iktisadi ve sosyal kalkınma; • sanayileşme, kişi başına düşen gelir artışı (büyüme), adil bir gelir dağılımı, etkin bir kaynak tahsisi, ileri teknoloji, sosyo-kültürel gelişme, demokrasi ve insan hakları, nitelikli eğitim, sağlık, sosyal güvenliğin insan hakkı olarak kabulü, çevre bilincinin gelişmesi, hakkaniyetli bir kamu yönetimi ve bir bütün olarak adil bir toplum kurmayı anlatmaktadır. • Dar anlamda iktisadi kalkınma sanayileşme ve sermaye birikimi ile gerçekleşebilir. • Nitekim iktisadi olarak kalkınmış ülkeler belli bir sermaye birikimine ulaşmış, sanayileşmiş ülkelerdir. İktisadi ve sosyal kalkınma 43Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 44. • Özellikle azgelişmişler için büyümeden daha önemli bir sorun, bütüncül bir iktisadi ve sosyal kalkınma ve dar anlamda da sanayileşmedir. • Çünkü bu ülkeler genelde gelişmişlerden daha hızlı büyüseler de (örneğin Türkiye) kapitalist bir üretim tarzı içinde kalkınamıyor ya da sanayileşemiyor. • Bunun çok sayıda nedeni var. • Örneğin günümüzde uluslar arası finans kapitalin tam hegemonyasına dayalı emperyalist-kapitalist sistem bütüncül kalkınma ve çevreye ve sağlığa en az zarar veren bir tür sanayileşmenin önündeki en önemli engeldir. İktisadi ve sosyal kalkınma 44Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 45. • Büyüme, iktisadi kalkınma ve sanayileşmenin tek başına sağlıklı bir toplum yaratmak için yeterli olmadığı ortada. • Tam tersine kendi iç dinamikleri nedeniyle insan ve toplum sağlığına zarar veren yönleri daha ağır basıyor. • Bu anlamdaki bir kapitalist gelişmişliğin aşırı yönlerinin törpülenmesi suretiyle sağlığın iyileştirildiği sosyal refah dönemi ise tarihsel olarak tamamlanmak üzere. • Bu kazanımlarım korunabilmesi uluslar arası sermaye güçlerinin ve denetimindeki yapıların (devlet vb) geriletilmesiyle mümkün olsa da, uzun dönemde özellikle de kriz dönemlerinde bu giderek zorlaşıyor. • Sistem sağlık da dahil kazanımlarımızı geri püskürtüyor. • Son dönem sağlıktaki özelleştirmeler (KÖO) ve bununla beraber daha da kötüleşen sağlık bunun en iyi göstergesi. Doç. Dr. Mustafa Durmuş 45 Sonuç yerine
  • 46. • Kaldı ki Türkiye dahil az gelişmiş ülkelerin kapitalist sistem içinde sanayileşebilmesi ve iktisadi anlamda dahi kalkınabilmesi artık finans kapitalin uzun süreli krizleri ve durgunlukları çağında çok zor gözüküyor. • Bir dönemin küreselleşme savunucuları (Yakınsama Teorileri) azgelişmişlerin, gelişmişlerden daha hızlı büyüyerek kalkınma açığını kapatacaklarını ileri sürmüş olsalar da bu gerçekleşmedi. • Kaldı ki tek başına büyüme, Türkiye örneğinde olduğu gibi, bütüncül bir kalkınmayı sağlamadı, sadece yeni servet zenginleri yarattı. Doç. Dr. Mustafa Durmuş 46 Sonuç yerine
  • 47. • Thirlwall’ın hesaplarına göre, kapitalist dünya sistemi altında 2020 yılında azgelişmiş ve gelişmiş ülkeler arasında bugün mevcut olan kalkınma ya da gelişmişlik açığının aynen korunabilmesi için azgelişmiş ülkelerin yılda en az % 12 oranında büyümesi; • aynı yıl her iki grubun da aynı gelir düzeyinde olabilmelerinin sağlanabilmesi (örneğin 45,000 dolar) için bu ülkelerin yılda en az % 20 oranında büyümesi gereklidir. • Bu azgelişmiş ülkelerin mevcut büyüme hızlarını altı kat artırmaları ve milli gelirlerinin en az % 50’sini tasarruf ederek yatırıma ayırmaları ve bu kaynağı israf etmeden etkin bir biçimde kullanmaları gerektiği anlamına gelmektedir. • Nitekim yıllık ortalama % 6 ile büyüyen Malezya’nın bu düzeye gelebilmesi için 64 yıl boyunca kesintisiz büyümesi gerekiyor. • Bu pratikte gerçekleşmesi imkansız bir durumdur. Zira azgelişmiş ülkeler içinde gayrisafi sermaye oluşumunun GSYH içindeki payı açısından en yüksek orana sahip ülke olan Çin dahi % 40 ile bu hedefin altındadır. • Türkiye’de ise bu oran % 20-22 civarındadır . Bu veriler büyümenin niteliksel özelliklerinden kaynaklanan sorunlarının yanı sıra niceliksel olarak da mevcut kapitalist yoldan gelişmişlik ya da kalkınmışlık farkını ortadan kaldıramayacağını ortaya koymaktadır (Thirlwall, 2003 s. 64–67). Kalkınma açığı kapanır mı? 47Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 48. • 2008 krizi kapitalizm ve onun sağlık da dahil tüm sonuçları ile yüzleşmemizi sağladı. • “Tarihin Sonu Tezi” iflas etti. • Bu nedenle de insan ve toplum sağlığını tartışırken, çevre üzerindeki etkilerini de göz önüne alarak, kapitalist üretim tarzını ve onun büyüme, sanayileşme ve kalkınma modellerini tartışmalıyız. • Sağlık alanındaki ilerlemenin kapitalist büyüme sayesinde olduğu yönünde yaygın bir inanç söz konusu olsa da, • Yoksul ülkeler bazen zenginlerden çok daha iyisini yapabiliyorlar. • ABD, Küba ile kıyaslandığında ABD’de sağlık göstergeleri yeterince iyi değil, hatta bazıları çok kötü. • Oysa Küba’nın kişi başı geliri ABD’ninkinin yirmide birini zor buluyor. Kapitalizm insan ve toplum sağlığı için zararlı bir sistemdir! 48Doç. Dr. Mustafa Durmuş
  • 49. • KALKINMA VE BÜYÜME TEORİLERİ Doç.Dr.Mustafa Durmuş 49
  • 50. KALKINMA TEORİLERİ • Kalkınma sürecinde ülkelerin çeşitli aşamalardan geçtikleri kabul edilmektedir. • Bu aşamalar kalkınma iktisadı literatüründe genelde dört önemli tez/kuram tarafından ele alınmıştır: • 1- Fisher/Clark: Sektörel Değişme Tezi • 2- Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı • 3- Lewis: İkili Sektör Tezi • 4- Kaldor: Büyüme Kanunları Doç.Dr.Mustafa Durmuş 50
  • 51. Fisher/Clark: Sektörel Değişme Tezi • Bu tez kalkınma sürecini birincil (tarım), ikincil (sanayi) ve üçüncül (hizmetler) olmak üzere üç aşamada ele alır. • Kalkınma süreci, birincil/tarımsal mal üretiminden başlayarak zorunlu ihtiyaçların karşılanması ve sınai mal üretimine ve nihai olarak da talebin gelir esnekliği son derece yüksek olan mal ve hizmetlerin üretildiği hizmetler sektörüne doğru giden bir süreçtir. • Bu bağlamda ilk aşamada hammadde, tarım-ziraat, madencilik ve balıkçılık; ikinci aşamada imalat sanayi ve inşaat ve üçüncü aşamada TV, bilgisayar üretimi gibi yüksek teknolojili mal üretimi, plastik ve metal işlemesi, nakliye ve ulaştırma, perakendecilik, bankacılık ve sigortacılık gibi hizmetler üretilir. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 51
  • 52. • Genelde üçüncül hizmetler sektörü olgun derecede gelişmiş- sanayileşmiş ülkelerin tipik bir özelliği. • Örnek: Böyle ülkelerde 1960 yılında tarımın GSYH içindeki payı % 7.2, sanayinin payı % 40.2 ve hizmetlerin payı % 53 iken bu oranlar 1989 yılına gelindiğinde sırasıyla % 3, % 33 ve % 64 oldu. • Ancak Almanya ikincil sektöre verilen ağırlıktan dolayı buna istisna oluşturuyor. • Ayrıca turizm ve hizmetler sektörünün azgelişmiş ülkeler GSYH’si içindeki payı da azımsanamayacak kadar yüksek olabilmektedir. • Ancak bu sırayı izleyen Türkiye dahil agü’ler kalkındılar mı? Fisher/Clark: Sektörel Değişme Tezi Doç.Dr.Mustafa Durmuş 52
  • 53. Ülke gruplarında GSYH’nın Sektörel Dağılımı (2007) Ülke Grupları Tarım Sanayi İmalat Sanayi Hizmetler Düşük Gelirli Ülkeler % 25 % 30 % 16 % 46 Orta Gelirli Ülkeler % 9 % 37 % 19 % 53 Yüksek Gelirli Ülkeler % 1 % 26 % 17 % 72 Türkiye % 9 % 28 % 19 % 63 Doç.Dr.Mustafa Durmuş 53
  • 54. Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı (Komünist Olmayan Manifesto) • Kalkınma ve büyüme sürecini beş aşamada anlatır: • 1. Geleneksel toplum aşaması: • Statik bir toplum, sınırlı teknoloji kullanımı, feodal bir yapılanma söz konusu. • ABD hariç tüm toplumlar bu aşamadan geçmiştir. • 2. Kalkış için ön koşulların oluştuğu aşama: • Tarım ve madencilik sektöründe ekonomik artık oluşturulmakta ve bu artığın sanayiye transferi için zemin hazırlanmaktadır. • Bu aşamada fiziksel alt yapı, elit tabaka ve modern devlet şekillenmektedir. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 54
  • 55. • 3. Kalkış aşaması: • İmalat sanayi yatırımlarının payı milli hasılanın en az % 10’una ulaşmıştır ve sosyal, ekonomik ve politik kurumlar oluşturulmuştur. • Bu aşamada lider sektör seçimi yapılır (Meiji dönemi Japonya’sı). • Kalkışı ateşleyen önemli olaylar arasında 1848 Almanya, 1868 Japonya, 1949 Çin ve 1947 Hindistan gibi politik devrimler ve bağımsızlık hareketleri sayılabilir. • Genelde kabul edilen bir görüşe göre bazı ülkeler kalkış aşamalarını şu dönemlerde yaşamışlardır: • İngiltere: 1783-1802; Fransa: 1840-1860; ABD: 1843-1873; İsveç: 1868- 1890; Japonya: 1878-1900; Rusya: 1890-1914. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 55 Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı (Komünist Olmayan Manifesto)
  • 56. Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı (Komünist Olmayan Manifesto) • 4. Olgun ekonomi aşaması: • Daha geniş bir sanayi ve ticaret temeli söz konusu. • Bu aşamanın temel üretimi çelik sanayi gibi ağır sanayiler. • 5. Yüksek kitle tüketimlerinin olduğu aşama: • Lüks tüketim malları ve hizmetler sektörü ağırlıkta. • Ekonomi, tüketim ve hizmetler sektörünün dinamiklerince yönlendiriliyor. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 56
  • 57. Rostow: Beşli Kalkınma Aşaması Kuramı (Komünist Olmayan Manifesto) • Rostow’un tezi Kuznets tarafından, ampirik olarak sınanma şansı bulunmadığı yönünde eleştirilmiştir. • Ayrıca bu tezin her ne kadar karşı çıksa da temelde Marksist “diyalektik ve tarihsel materyalizm” tezinden esinlendiği ileri sürülmüştür. • Diğer yandan tez; • - Kalkınmanın başlangıç aşamasında tarımın rolünü iyi vurgulamakta, • - Kalkış için lider sektör seçimi ve yatırımların milli gelirin en az % 10’una ulaşmış olması gereği ve • - Bu atılımı sürdürebilecek bir sosyal ve kurumsal yapıya olan ihtiyacı iyi tespit etmektedir (Nitekim 1914’ten önce Arjantin’de ve 1895 öncesinde Hindistan, Çin ve Kanada’da devasa demiryolu yatırımlarının yapılmış olmasına rağmen feodalite tam olarak tasfiye edilemediği için o yıllarda bu ülkelerde kalkışa geçilememiştir). Doç.Dr.Mustafa Durmuş 57
  • 58. Lewis: İkili Sektör Tezi • Geleneksel ve modern sektör olmak üzere iki temel sektör vardır. • 1.Geleneksel sektör, geçimlik düzeyde tarımsal faaliyete dayanan, işgücü verimliliği ve sermaye birikiminin çok düşük olduğu ve en önemlisi sınırsız bir emek arzına sahip bir tarım sektörü (model bu nedenle ‘sınırsız emek arzı ile kalkınma modeli’ olarak da anılır) . • 2. Modern sektör, madencilik ve sanayi gibi faaliyetlere dayalı ve işgücü verimliliğinin göreli olarak daha yüksek olduğu bir sektör. Bu sektör kentsel bir çevreye sahiptir. • Modelin özü, tarımda ekonomik bir artığın oluşturulması ve bu artığın kentlere sanayileşmenin finansmanı amacıyla transfer edilmesidir. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 58
  • 59. • Model çerçevesinde kalkınmanın başlangıç aşamasında tarımın sanayiye beş temel katkısı söz konusu • (i) Tarım sanayinin başlangıçta ihtiyaç duyduğu ucuz emek ihtiyacını karşılar. Yoksul köylüler şehirlerde işçilere dönüşürler. • (ii) Tarım sanayinin hammadde (örneğin pamuk) ve gıda gibi mallara olan ihtiyacını karşılar. • Ucuz gıda sunumu sanayideki ücret düzeyinin düşürülmesini böylece sermaye birikiminin temel kaynağını oluşturan kârın artırılmasını mümkün kılar. Lewis: İkili Sektör Tezi Doç.Dr.Mustafa Durmuş 59
  • 60. • (iii) Tarım ürünleri ihracatı, sanayinin ihtiyaç duyduğu ara malı ve sermaye malı ile hammadde ithalatı için gerekli dövizi sağlar. • (iv) Tarım, sanayi malları ve dayanıklı tüketim malları için iyi bir pazardır. Lewis: İkili Sektör Tezi Doç.Dr.Mustafa Durmuş 60
  • 61. • (v) Tarım vergilendirme ve iç ticaret hadleri yoluyla sanayi sektöründeki sermaye birikimi için fon yaratır: • (-)Gerek dolaysız bir arazi vergisi aracılığıyla (örneğin Meiji/land tax) ve gübre gibi tarımsal girdilerin ve köylülerin yoğunlukla kullandığı ürünlerin (dolaylı) aşırı vergilendirilmesi yoluyla, • (-)Gerekse de tarımsal ürün fiyatlarının baskı altında tutulması yoluyla tarımdaki ekonomik artık devlet eliyle sermaye birikiminde kullanılmak üzere kentlere aktarılır. Lewis: İkili Sektör Tezi Doç.Dr.Mustafa Durmuş 61
  • 62. Kaldor: Büyüme Kanunları • Yaşam standardının düzeyi ile sanayileşme düzeyi arasında doğrudan bir ilişki kurar. • Çok yoksul ülkelerde hemen hemen hiç sınai faaliyete rastlanmazken, yüksek gelirli ülkelerde kaynakların % 20- 40’nın sanayi sektörüne ayrıldığını görmekteyiz. • Dünyada sadece Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada tarım üzerinden zenginleşebilirken diğer zengin ülkeler bunu sanayileşme yolu ile sağlayabilmişlerdir. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 62
  • 63. • Sınai büyüme ile GSYH büyümesi arasındaki doğrusal ilişkideki itici güç imalat sanayindeki büyüme hızıdır. • Bunun nedeni ise imalat sanayindeki emek gücü verimliliğinin göreli olarak diğer sektörlere göre daha yüksek olmasıdır. • Çünkü imalat sanayinde ölçeğe göre artan getiri ve yaparak öğrenme gibi önemli olgular emek gücü verimliliğinin artmasını sağlamaktadır. Kaldor: Büyüme Kanunları Doç.Dr.Mustafa Durmuş 63
  • 64. • Kaldor 3 Büyüme Kanunu: • Kanun 1: İmalat sanayi hasılası büyümesi (gm) ile GSYH büyümesi (gGDP) arasında pozitif bir korelasyon mevcuttur: • (gGDP = f1 (gm) f1  0). • Kanun 2: İmalat sanayi hasıla büyümesi (gm) ile imalat sanayi emek gücü verimliliği büyümesi (pm) arasında pozitif bir korelasyon mevcuttur: • pm = f2 (gm) f2  0 (Vendoorn’s Law). • Kanun 3: İmalat sanayi hasılası büyümesi (gm) ile imalat sanayi dışındaki verimlilik büyümesi (pnm) arasında kuvvetli ve pozitif bir ilişki mevcuttur: • pnm = f3 (gm) f3  0. • Bu kanunlar 1996 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nde, 28 bölgede 1965-1991 dönemini kapsayacak bir şekilde test edilmiştir. Test sonuçlarına göre ilk iki kanun testi geçerken üçüncü kanun konusunda belirsizlik ortaya çıkmıştır. Kaldor: Büyüme Kanunları Doç.Dr.Mustafa Durmuş 64
  • 65. • Kaldor Büyüme Kanunları ile ilgili bazı sonuçlara ulaşmak mümkün: • (i) Azalan Verimler Kanunu’nun geçerli olduğu tarım sektöründen sanayi sektörüne işçi akışı durdurulduğunda GSYH büyümesi yavaşlar. • Nitekim Asya Kaplanları olarak bilinen G. Kore, Singapur, Tayvan ve Hong Kong’un 1970’li yıllardaki % 10’lara varan büyüme hızını sürdürememeleri bununla açıklanmaktadır. • (ii) İç pazar daraldığında büyümenin sürdürülebilmesi için dış pazarlara yönelmek gereklidir. • Böylece sanayileşme hızlandıkça dış pazardan gelen talep büyüme oranının büyüklüğünü belirleyecektir. Kaldor: Büyüme Kanunları Doç.Dr.Mustafa Durmuş 65
  • 66. • (iii) İhracat ve hasıladaki hızlı büyüme uluslararası kutuplaşmaya yol açar. Bu nedenle de tüm gelişmekte olan ülkelerin aynı modeli izlemeleri mümkün değildir. • (iv) Kaldor’ a göre sanayileşme doğrultusundaki yapısal dönüşümler piyasa mekanizmasına bırakılamaz. • O’na göre azgelişmiş ülkeler yalnızca korumacılıkla sanayileşebilirler. • Nitekim İngiltere dışında bugünkü hiç bir gelişmiş ülke serbest ticaret yoluyla gelişmemiştir. • Yeni sanayileşmiş ülkeler adı verilen ülkelerde de bebek sanayiler korunmuş ve devlet müdahaleleri temel olmuştur. Kaldor: Büyüme Kanunları Doç.Dr.Mustafa Durmuş 66
  • 67. BÜYÜME TEORİLERİ • Büyüme teorilerini beş ana başlık altında ele almak mümkün: • (i) Klasik Büyüme Teorisi, • (ii) Keynesyen Büyüme Modelleri • (iii) Neo-Klasik Büyüme Modelleri • (iv) Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri) • (v) Marksist Büyüme Teorisi, Doç.Dr.Mustafa Durmuş 67
  • 68. I. Klasik Büyüme Teorisi • İktisadi büyüme ve gelişmenin temelinde sanayi sektöründeki işbölümü ve uzmanlaşmaya dayalı ölçek ekonomileri (ölçeğe göre artan getiri) yatmaktadır. • Üretim arttıkça hasıla ve istihdamın artması ile işgücü verimliliği de artmaktadır. • Üretim/hasıla artışı ise yatırım ve sermaye stokunun bir fonksiyonu olduğundan büyüme için sermaye birikimi esastır. • Sermaye birikiminin kaynağını ise asıl olarak sermaye geliri olan kar oluşturmaktadır. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 68
  • 69. • A.Smith sermaye birikiminin asıl olarak sanayi sektöründe yaratılan kârlardan sağlanacağı tezinden yola çıkarak kâr oranlarının düşürülmemesi gerektiğini savunur. • Zira kâr oranları azalırsa sermaye birikimi de yavaşlayacaktır. • Smith’e göre kalkınma sürecinde kâr oranları sermaye stokundaki artış ve kapitalistlerle ücretliler arasındaki mücadele sonucunda azalabilir. • Ancak yeni yatırım fırsatları ve yeni teknolojilerle sağlanan imkanlarla kâr oranlarındaki azalma durdurulabilir ve hatta artırılabilir. Klasik Büyüme Teorisi Doç.Dr.Mustafa Durmuş 69
  • 70. • Malthus, Ricardo ve Marx’ta kâr oranlarındaki düşüş kaçınılmazdır. • Ricardo’ya göre kâr oranlarındaki azalmanın nedeni toprak rantı sahiplerinin paylarının artmasıdır. • Kâr yeniden yatırılabilir fonların tek kaynağı ve bu anlamda da sermaye birikiminin temelidir. • Sermaye birikimi ise kalkınmanın lokomotifidir. • Kâr oranlarındaki düşüş nedeniyle Ricardo’ya göre kapitalizm bir gün durağanlaşacak ve artık reel olarak büyüyemeyecektir. • Bu bağlamda Ricardo, kârı azaltan her türlü ücret artışı, vergi ve gümrük tarifesine karşı olmuştur. Klasik Büyüme Teorisi Doç.Dr.Mustafa Durmuş 70
  • 71. II. Keynesyen Büyüme Modelleri • Keynesyen büyüme modelleri içinde en meşhuru ve özellikle 1950- 1980 döneminde kalkınma programlarında esas alınan büyüme modeli Harrod-Domar büyüme modelidir. • Bu modelin özünde de sermaye birikimi ve onu belirleyen tasarruf ve yatırımlar var. • g = s / c şeklinde formüle edildiği üzere (c)'nin yani marjinal sermaye /hasıla oranının sabit kabul edilmesi durumunda (modelde sabittir) büyümeyi belirleyen faktör (s) yani tasarruf oranıdır. • Bu bağlamda model için toplam tasarruf hacmi ve bileşenleri olan kamusal tasarruflar ve özel tasarruflar önemlidir. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 71
  • 72. Harrod-Domar Modeli (1939) • Temel soru: Statik denge şartı olan planlanmış yatırımların planlanmış tasarruflara eşitlenmesi için büyümekte olan dinamik bir ekonomideki büyüme hızı ne olmalıdır? Doç.Dr.Mustafa Durmuş 72
  • 73. Harrod-Domar Modeli (1939) • Üç farklı büyüme oranı söz konusu: • 1. Fiili büyüme oranı (ga)= s / c = (S/Y) / (I/ΔY) = (ΔY/Y) • 2. Garanti edilmiş büyüme oranı (gw): • Sermayenin tam istihdamını mümkün kılan, eksik üretim sorununu ortadan kaldıran, planlı tasarruflara uygun bir planlı yatırım düzeyini mümkün kılan büyüme oranı. • 3. Doğal büyüme oranı (gn): • Fiili ve garanti edilmiş büyüme oranları birbirine eşitlenmiş olsa da (sermayenin tam istihdamı) bu durum emeğin tam istihdamını sağlamaz. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 73
  • 74. • Emeğin tam istihdamı sırasıyla; • İşgücünün büyüme oranı (nüfus) ve teknolojik gelişmenin yol açtığı işgücü verimlilik artışı olarak tanımlanan uzun dönemli büyümeyi sağlayan büyüme oranınca sağlanır. • Böylece emek ve sermayenin tam istihdamının gerçekleşebilmesi için (Robinson : Altın Çağ) bu üç oranın birbirine eşit olması gerekir: ga = gw = gn Harrod-Domar Modeli (1939) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 74
  • 75. • Azgelişmiş ülkeler kısa vadede ga ve gw uyumsuzluğu yaşarken , uzun vadede gw (sermaye büyümesi) ile gn (işgücü büyümesi) arasında sorun yaşarlar. • Böylece bir kalkınma stratejisinde; • gw’yi (sermaye birikimi) hızlandırarak gn’e yaklaştırmak ve/veya • gn’i (işgücü artış hızını) düşürmek söz konusu olabilir. • gn’i düşürmek; • Ya nüfus kontrolüyle ya da emek tasarruf edici teknolojik gelişmeyi yavaşlatmakla mümkündür. Harrod-Domar Modeli (1939) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 75
  • 76. • gw iki yolla artırılabilir: • (i) Toplam tasarrufların büyümesi hızlandırılır. • Bu vergi reformlarını da içeren mali ve finansal politikalarla yapılabilir. • (ii) Sermaye /Hasıla Katsayısı düşürülür. • Bunun için daha çok emek-yoğun teknolojiler seçilir. Harrod-Domar Modeli (1939) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 76
  • 77. • 1950-1980 dönemine damgasını vuran Harrod-Domar Modeli iki yansımaya neden oldu: • 1. Cambridge(ABD) Okulu (Solow,Samuelson ve Modigliani): Sermaye /hasıla oranı üzerinde yoğunlaştılar. • Uzun vadede yatırımlar büyüme üzerinde etkisizdir. Çünkü uzun vadedeki doğal büyüme işgücü büyüme oranı ve işgücü verimlilik artış hızıyla belirlenir. • 2.Cambridge (İngiltere) Okulu (Kaldor, Robinson,Kahn ve Paisnetti): Tasarruf oranı üzerinde yoğunlaştılar. Harrod-Domar Modeli (1939) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 77
  • 78. Cambridge(ABD) Okulu (Solow,Samuelson ve Modigliani): • Ekonomideki yatırım ve tasarruf oranındaki (sermaye birikim oranı) artışlar, paydada yer alan sermaye/hasıla oranındaki artışlarla dengelenir (sermayenin marjinal verimliliğinin düşmesi). • Bu düşüşü önlemeye dönük olarak oluşturulan mekanizmalar ile yatırımlardaki artışın büyümeyi hala mümkün kılacağı tezi Endojen Büyüme Teorileri’ne esin kaynağı oluşturdu. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 78
  • 79. Neo-Keynesyenler (Kaldor, McCombie ve Thirlwall) • İmalat sanayi yatırımları büyümenin lokomotifidir. • İmalat sanayi üretim miktarı kapalı bir ekonomide birincil sektörde (tarım) bu mallara olan talep (iç talep); açık ekonomilerde ise ihracat talebi tarafından belirlenir. • Böylece gelişmiş ülkelerdeki büyüme hızını büyük ölçüde ihracatın büyüme hızı belirler. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 79
  • 80. • İhracattaki büyüme dış ticaret hadlerindeki gelişmelerle yakından ilgilidir. • Bu bağlamda model çerçevesinde ekonomilerin daha fazla sermaye/teknoloji yoğun ve kalifiye emek yoğun malların ihracatına yönelmeleri önerilir. • İhracata yönelik mali ve finansal teşvikler böyle bir ihracat yapısını gerçekleştirmek ve ihracatı artırmak bağlamında savunulur. Neo-Keynesyenler (Kaldor, McCombie ve Thirlwall) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 80
  • 81. III. Neo-Klasik Büyüme Modelleri (Solow, Samuelson, Swan) • Sermaye birikim hızı kısa vadede etkilidir. Daha fazla yatırım büyümeyi geçici olarak etkiler. Bunun nedeni sermayenin azalan verimler kanunudur. • Uzun vadede yüksek tasarruf ve yatırım oranlarıyla giderek artan sermayenin marjinal verimliliği düşer ve böylece marjinal sermaye hasıla oranının değeri artar. Bu ise büyümeyi yavaşlatır. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 81
  • 82. • Uzun vadede iktisadi büyümeyi belirleyen faktörler : Nüfus/işgücü artış hızı, işgücü verimliliğindeki artış ve teknolojik gelişme gibi faktörlerdir. • Bu bağlamda Neo-Klasik büyüme modellerinde sermaye birikimini artırmaya dönük maliye politikası önlemleri ikincil plandadır. Neo-Klasik Büyüme Modelleri (Solow, Samuelson, Swan) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 82
  • 83. • Neo-Klasikler bu tezlerini, «yakınsama/convergence” iddiasını yani küreselleşme sonucu kalkınma açığının kapanmakta olduğu şeklindeki görüşleri desteklemek amacıyla da kullanırlar. • Buna göre, aşırı sermaye birikimine sahip gelişmiş ülkeler sermayenin marjinal verimliliğinin göreli düşüklüğü nedeniyle azgelişmiş ülkelerden daha yavaş büyüyeceklerinden ve • Sermayenin marjinal getirisinin görece yüksek olduğu azgelişmiş ülkelere yöneleceklerinden kalkınma açığı belli bir süre sonra kapanacaktır. Neo-Klasik Büyüme Modelleri (Solow, Samuelson, Swan) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 83
  • 84. Neo-Klasik Büyüme Modelleri • Cobb-Douglas Büyüme Modeli: • Y = T. Kα.L1- α. • Y= Hasıla, K= Sermaye, L=Emek, • T=Teknoloji (exojen), • α =Hasıla /sermaye esnekliği, • (1- α) = Hasıla / emek esnekliği • α +(1- α) = 1. • Hasıla, sermaye ve emeğin fonksiyonudur. Üretim fonksiyonu ölçeğe göre sabit getirili. • Emek ve sermaye miktarındaki % 1’lik bir artış ,hasılada % 1’lik bir artışa yol açar. • Eleştiri: • Model arz yönlü, talebe yer verilmez. • Teknoloji, işgücü verimliliği ve üretim faktörleri talepten etkilenmezler. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 84
  • 85. IV. Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri /Baumol, Romer, Lucas, Lerugman ve Barro) • Neo-klasik büyüme teorilerinin exojen büyüme ile ilgili öngörülerini eleştirerek ortaya çıkan teorilerdir. • Baumol’un araştırması (1986) gelişmiş ülkelerin büyümeye devam ettiklerini ve azgelişmiş ülkelerle olan kalkınma açığının kapanmadığını ortaya çıkarttı. • Bu tespit Neo-Klasiklerin temel aldığı ve gelişmiş ülkelerde sermayenin marjinal verimliliğinin düştüğü şeklindeki tezini çürüttü. • Daha yüksek bir sermaye / emek rasyosu daha fazla büyümeye yol açar. • Yani uzun dönemde büyümeyi belirleyen şey tasarruf-yatırım düzeyidir (sermaye birikimi). • Böylece veri bir emek arzında yeni sermaye yatırımlarının yapılmasıyla ekonomiler sınırsız büyüyebilecektir. Doç.Dr.Mustafa Durmuş 85
  • 86. • Sermaye/hasıla katsayısının yükselmesini, böylece serm.marj.verimliliğinin azalmasını önleyen faktörler: • (i) Yaparak öğrenme yoluyla firmalar sermayeyi daha verimli bir şekilde kullanmayı öğrenirler. • (ii) Dışsallıklar: Firmalar diğer firmaların ar-ge çalışmalarından ya da devletçe yetiştirilmiş beşeri sermayeden (nitelikli işgücü) yararlandıkça sermayenin verimliliği artar. • (iii) Alt yapı yatırımları : Sermayenin verimliliğini (kar oranlarını) yükseltir. • (iv) Teknoloji: Teknik buluş ve ilerlemeler, dış ticaret aracılığıyla yayılan teknolojik gelişmeler ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile verimlilikler artar. • Tüm bu faktörlerin olumlu etkileriyle sermaye/hasıla oranının yükselişi önlenir, yani sermayenin marjinal verimliliğinin artması ve iktisadi büyümenin artırılarak sürdürülmesi sağlanır. Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri /Baumol, Romer, Lucas, Lerugman ve Barro) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 86
  • 87. • Eleştiriler: • Bu teoriler yeni değil: • 1. Iraksama (divergence) tespiti yıllar önce Prebish, Mrydal, Hirshman, Wallerstein ve Frank tarafından, • 2. Sermaye birikimi A.Smith (1776)ve Marx (1867) tarafından • 3. Yaparak öğrenme K.Arrow tarafından, • 4. Beşeri sermaye (eğitim) Schultz tarafından, • 5. AR-GE yatırımları Griliches tarafından ve • 6. Teknoloji-sermaye birikimi Kaldor tarafından (sermaye/emek rasyosu büyürken, sermaye / hasıla katsayısının neden değişmediğinin açıklaması) belirlenmiştir. Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri /Baumol, Romer, Lucas, Lerugman ve Barro) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 87
  • 88. • Görgül çalışmalar: • Solow (1957) : ABD büyümesinde sermaye birikiminin katkısı % 10, teknolojik gelişmenin katkısı % 90. • Dünya Bankası (1991): 68 ülkedeki iktisadi büyümenin temel belirleyicisi sermaye birikimidir. Teknolojik gelişme minimaldir. • A.Young (1995): Asya Kaplanları’nın büyümesi teknolojiden ziyade üretim faktörlerinden (emek ve sermaye) kaynaklanıyor, bu ihracatı artırıyor, büyüme artıyor. • Krugman: Doğu Asya ülkelerinde 1970’li yıllarda görülen hızlı büyümenin ardındaki temel faktörler yüksek tasarruf/yatırım oranı ve işgücü arzındaki büyüme (nüfus artışı ve işgücüne katılım oranı artışı) olmuştur. • Diğer araştırmacılar: Büyümenin ardındaki temel faktörler yatırım indirimi, beşeri sermaye ve ar-ge teşvikleri gibi mali teşviklerdir. • Ancak, G. Kore’ye ilişkin olarak yapılan bir çalışmaya göre 1962-1982 dönemindeki hızlı büyümenin sadece % 10’u vergisel teşviklerle ilişkilendirilebilmekte. Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri /Baumol, Romer, Lucas, Lerugman ve Barro) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 88
  • 89. • Bu teoriler; • Pozitif dışsallıklara yol açan yeniliklerin teşvik edilip, • Özel mülkiyet haklarıyla korunmasını, • Beşeri sermayeyi artırmaya yönelik eğitim, sağlık gibi kamu harcamalarının özendirilmesini, • Özel sermaye yatırımlarının verimliliğini artırabilecek kamusal altyapı yatırımlarının (örneğin enerji) teşvik artırılmasını önerir. • Ayrıca yaklaşıma göre, yatırımların niceliğinden ziyade niteliği önemli. • Çünkü kötü hükümet politikalarıyla yürütülen büyük çaplı yatırım projeleri büyümeyi sağlayamayabilir. • Bu teoriler tıpkı Neo-klasik büyüme teorileri gibi arz yönlüdür. Yeni Büyüme Teorileri (Endojen Büyüme Teorileri /Baumol, Romer, Lucas, Lerugman ve Barro) Doç.Dr.Mustafa Durmuş 89