Cilingir Kitap, Hayat Cikmazi Kitabı,Prof Dr Ekrem Culfa, İstanbul, Anadolu Y...
Mesele Dergisi | Sayı 3
1. BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
SAYI: 3 • PARA İLE SATILAMAZ • AYLIK YAYINDIR • ŞUBAT‘17
Hz. peygamberin (s.a.v) bize emrettiği istikamette bir elin parmakları gibi birbirimize kenetlenir ve
kardeş olursak İslam aleminin içinde bulunduğu tüm sorunları aşarız. Bunun için yeterli güce, akla ve
birikime sahibiz. Semerkand’ da, Bağdat’ ta, Kahire’ de, Şam’ da, Bosna’ da, Kudüs’ de, İstanbul’ da ve
daha nice şehrimizde tarihte kurduğumuz o parlak medeniyetleri ve barış iklimini eğer kardeş olursak
yediden inşa ederiz. Dillerimiz, rengimiz, örfümüz, adetimiz farklı olabilir. Lakin bizim birbirimizle
anlaşmak için tercümana veya aracılara ihtiyacımız yok. Çünkü biz gönül diliyle zaten konuşuyoruz.
Her gün beş vakit namazda aynı kıbleye yönelen, dara düştüğünde aynı Allah’ a sığınan ve aynı
peygamberin ümmeti olan insanlarız. İşte bunun için biz gönül diliyle konuşup aramızdaki meselelere
hatta yeryüzünde insanlığı ilgilendiren her meseleye ümit olabiliriz.
ÜMİT; KARDEŞLİK, MÜJDE; ZAFER...
2. MESELE
MESELE
2
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
SAYI: 3
Ey ölümden önce ölümü tadan kişi!
Ey sılanın yolunu gözleyen gurbetçi!
Nedir asıl mesele?
Asıl mesele;
Yağmurlar ne denli şiddetli olursa olsun,
Bir insanı bile ıslatmamaktır.
Yaprakların dökülmesine ağlamak değil,
Yeni ve daha güçlü fidanlar dikmektir.
Kin ve nefrete hüzünlenmek değil,
Her daim hüzünlere aşkı buyur edebilmektir.
Her gidiş bir terk ediştir, kaçmaktır,
Seni bırakanı bile sevmektir asıl mesele.
Tüm çaresizliklerden sonra aradığın mutluluksa eğer,
Tekrar, tekrar kendine dönebilmektir mesele.
Tamamen kabul, başta reddiye gerektirir,
Yargılamadan, sorgulamadan "Eşhedü" diyebilmektir
Asıl mesele...
Toki Aliya İzzetbegoviç Anadolu İmam Hatip Lisesi
Fatih DURĞUT
Okul Müdürü
Genel Yayın Yönetmeni
Atakan ÇELİK
Yazı İnceleme Kurulu
Ercan SARAÇOĞLU
Gülistan YILMAZ
Yayın Kurulu
Süleyman DULKAR
Recep KIRBAŞ
Grafik-Tasarım
Coşkun KALE
Reklam Sorumlusu
Nuriye Sultan AYCIN
Fotoğraf
Abdullah KOOJAN
Sosyal Medya Genel Sorumlusu
Hasan DEMİRALP
İletişim Bilgileri:
+90 212 801 55 55
aliyaizzetbegovicaihl.meb.k12.tr
aliyaizzetbegovicaihl@hotmail.com
facebook.com/tokialiyaizzetbegovicaihl
Adres:
Kayabaşı Mah. Fenertepe Cad. No: 17
Başakşehir - Kayaşehir/İST
Yazıların sorumluluğu yazarlara aittir.
3. MESELE
3
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
SAYI: 3
İnsan, hayat yolculuğuna inanma ihtiyacı ve amacıyla başlar. O, kendi
varlığının şuuruna erer ermez Allah’ı arar. İman değerine ulaşınca da, hep
Allah inancı ve bilinciyle yaşar. Bunun için iman, dünya zorluklarına karşı,
insanın tek güvencesi, umudu ve gönlünü dolduran sevincidir. İman, insanı
sadakat ile Allah’a bağlayan ve yaşanan hayatı İslâm’a ayarlayan en üstün
değerdir.
İnsana bahşedilen manevi zenginliklerden biri de ümittir. Ümit, insanın
inancını hiçbir zaman yitirmemesi ve geleceğe güvenle bakabilmesidir.
Ümitsizlik de, inancın zayıflaması ve eksilmesi demektir. Ümitsiz bir dünya
hayatı mümkün değildir. Tokları çalıştıran aç kalma korkusudur; açları
çalıştıran da doyma ümididir. Rabbimizin bizlere verdiği nimeti muhafaza
etmek için hep ümit var olmanın yanında , İslam için çalışmamızda
gereklidir.
Ümit etmek, sadece kendimiz için gelecek hayali beslemek değil, tam
aksine tüm olumsuzlukların kararlı, bilgili ve sabırlı çabalarla aşılabileceğine
inanmaktır. Bunun için ümit eden kimse, eksik şahsiyetlerin hatalarını
merhametle karşılar, noksanın acısını içinde duyar ve bir gün daha iyiye
erişilebileceği inancını taşır. İnsan ümitle yaşar, eksikliğin, olumsuzluğun
ve yetmezliğin azabından, iman ve ümitle kurtulabilir. İşte bu yüzden
Kur’an insanlara, hiçbir zaman ümit ve cesaretlerini yitirmemelerini;
gerçekten inandıkları takdirde, mutlaka en üstün şahsiyetler durumuna
gelebileceklerini belirterek, onlara iman ve umut aşılar. Allah’ın rahmetinden
ümit kesmeyi ve karamsarlığa düşmeyi de, inkâr alâmetlerinden biri sayar.
Ayrıca ümitsizlik, zamanla insanın şahsiyet krizi içine girmesine de yol açar.
Ümit, hem bir inanış prensibi, hem de bir yaşayış biçimidir. Bu yüzden o,
korunması gereken manevi bir değerdir. Ümitsizlik geleceği, umursamazlık
da geçmişi unutturduğundan bu olguların, insanın manevi hayatında yer
alması gerekir.
Eğer güneşin doğmasından ümit kesilmemişse, onun yeniden doğacağına
inanılıyorsa, o takdirde umutla yaşanabilecek ve mutlu olunabilecek günler
tamamen bitmemiş demektir. 15 Temmuz hain darbe girişimi güneşimizi
söndürmek istedi ancak mevlam buna izin vermedi.
Çünkü; La Ğalibe İllallah.
Sağlıcakla kalınız...
Fatih DURĞUT
Okul Müdürü
IMAN VE ÜMIT
4. MESELE
4
SAYI: 3
“Ümitvar olunuz! Şu istikbal inkılabı içinde en yüksek
gür sada İslamiyet’in olacaktır.” der Bediüzzaman
Said Nursi Şam hutbesinde.
Geçmişte yaşanılan ezanların yasaklanması, içinde
Allah lafzının geçtiği konuşmaların suç sayılması,
Kur’an-ı Kerim okumanın veya bulundurmanın ceza
sebebi olması gibi hadiseleri düşündüğümüz zaman
bu döneme baktığımızda Said Nursi’nin bu müjdesine
adım adım yaklaşıldığını daha fazla idrak etmekteyiz.
Tek dişi kalmış canavar olan Batı medeniyeti (!) her ne
kadar Müslümanlara ve İslam dünyasına tahakküm
sağlıyor gibi düşünülse de esasen Müslümanlar
manen terakki halindeler. Manevi mücahede halinde
bulunduğumuz şu dönemde ferdi bir şey yapmamız
çokzorgibigörünsede“Zamanbirlikolmavekurtuluşa
erme zamanıdır.” prensibiyle hareket etmeliyiz. Ferdi
olarak bize düşen iman ve ahlak yönünden toparlanıp
iyi bir kul olabilmek, günümüzde fazlasıyla tahrip
edilmiş değerlerimize sahip çıkabilmek ve Rabbimizin
rahmetinden ümidimizi kesmeden İslamı yaşama ve
yaşatma gayesiyle dolu olmak ve “İ’la-yı kelimetullah”ı
hayatımızın her anına tatbik edebilmektir.
Ümit etmek Kur’an-ı Kerim’de müminin önemli bir
vasfı olarak belirtilir. Ümitvar olmak aslında bizim
imanımızın gücünü ortaya koyan bir göstergedir.
İnsan imanı nisbetinde ümit eder. Çünkü, O “OL!”
deyince en olmazlar oluverir. Her şeyin Allah’ın
dilemesiyle gerçekleşebileceğini bilen bizler hiçbir
konuda üzüntüye, karamsarlığa veya ümitsizliğe
kapılmamalıyız. En çetin şartlarda bile Allah’ın
rahmetini yakınımızda hissetmeliyiz. Dua etmek bir
ibadet olduğu gibi aslında Rabbimize karşı ümitvar
tavrımızın da bir göstergesidir. El açmalı, dilemeli,
yalvara yakara Rabbimizin bizi terk etmemesini
istemeliyiz.
İslam dünyasının şu anda içinde bulunduğu durum
zalim, cani, katil, vahşi devletlerin Müslümanları
katli belki bizleri ye’se sürükleyebilir. Ancak, ye’sin
ilacı bizim iman gücümüzdür. Mümin olmamız
hasebiyle hayatımızın bütününde Allah’la irtibatımızı
güçlü tutmalı, ümitsizliğin bizim imanımızı
zayıflatmasına izin vermemeliyiz. İnsanlık elbet bir
gün İslamın güneşine teslim olacaktır. Onun nuruyla
aydınlanacaktır. Ancak, biz bu dünyada tüm insanlara
İslamı anlatma konusunda kendimizi sorumlu ve
görevli hissetmeliyiz.
Dünyanın dört bir tarafında Müslümanların yaşadığı
zulümler karşısında “Rabbim halasa erdir bizi.”
feryatları yükselirken biz Müslümanlara düşen durup
seyretmek değildir. “Elimden ne gelir ki?” fikri ve
zikriyle hareket edersek imanımızdan da şüphe edilir
kulluğumuzdan da. Çünkü, İslam alemi düştüğü
yerden ancak yek-vücut olursa kalkacaktır. Tüm
Müslümanların acısı bizim acımızdır. Onlar zulüm
gördüğünde, katledildiğinde bizim de içimiz yanmalı,
el açıp Rabbimize sığınmalı, din kardeşlerimiz için
kurtuluş vesilesi dilemeliyiz. İslam aleminimaruz
kaldığı zulümlerden kurtarmanın acizliğinden
uzaklaşmanın yegane kaynağı İslami uyanıştır. Biz
Müslüman kardeşlerimizin elinden tutup birlik ve
beraberlik içinde islam medeniyetini yüceltmeliyiz.
Birlik olamazsak ne zulüm ne fitne bitecek ne de akan
kanlar ve dökülen gözyaşları dinecektir. Üzerimizdeki
miskinliği silkelenip atmalı tüm dünyaya meydan
okuyabilecek kadar iman gücüyle dolu olmalıyız.
Dünya üzerinde zalimin zulmüne maruz kalan tüm
müslümanların çektikleri eziyetlerin bitmesi dileğiyle…
Allah, ümmetin yardımcısı olsun. Amin…
Gülüstan YILMAZ /Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
ÜMiTVEMÜJDE
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
Ümitle bakmalıyız her ne olursa,
Ümit vardır elbet iman da varsa.
Müjdelenir bir haber, ‘muştu’ misali,
Kör kuyular aydınlanır, sabır mazharsa.
Çaresizlik ne acıdır; olmazsa deva,
Bu yol ki çok muzdariptir; öksüz bir dava.
Elbet bir gün bulursun sığınacak meva,
Yitirme umûdunu, akıbeti sefa.
İnsanoğlu su gibidir, akar <<akmaktadır>>,
Akmak pek mühim değil, marifet <<bakmaktadır>>.
Ümitle kal, ümitle bak her meseleye,
Bu iştahsızlık, bu suskunluk acaba niye?
Kehkeşanlı gök, dalgalanan bayrak,
Biz de gayrı vazife, bizimledir Hâk.
Oyalanmayı, esnemeyi artık bırak,
Bak, tan ağarıyor, görünüyor ırak...
Süleyman DULKAR / 11-C
UMMAK
5. MESELE
5
SAYI: 3
Ufuklarda ışık var.. Geleceğin nûru bu!
Beklenen sabahların muştusu, uğuru bu!
Ölüden farksız olan insanlığın Sur’u bu!
Haydi artık koş yetiş, iller seni bekliyor!
Hakîkate susamış diller seni bekliyor!
Artık yeter! Yıllardır gönüllerimiz hasta
Her güzel haslet, bir bir boğuluyor bu yasta
Cezâyir’de, Yemen’de, Bosna-Hersek’te, Fas’ta
Kucak kucak açılmış kollar seni bekliyor!
Issız karanlık dağlar, beller seni bekliyor!
Câhiliye devrinin korkunç karanlıkları
Karartırken gün be gün imanlı ufukları
Nerede Hak Nebî’nin Hamzâ’sı, Fâruklar’ı?!
Sağanak sağanak nûr ol gel, seller seni bekliyor!
Şerhâ şerhâ yarılmış çöller seni bekliyor!
Gülmeye hasretlere burcu burcu sevgi ol!
Yağmur yağmur rahmet ol; gönüllerimize dol!
Yıldızlarca ışık şaç!.. Aydınlansın sağ ve sol!
Nağmelerin duyulsun, teller seni bekliyor!
Tomurcuğa susayan dallar seni bekliyor!
Her engel aşılmalı sevgi ile imanla..
Pırıl pırıl nesiller filiz versin irfanla..
Asırların pasını yıkayalım Kurân’la..
Varoluş mânâsında güller seni bekliyor!
Duâ duâ açılmış eller seni bekliyor!
İnananlar güçlüğü elbet yener, bilirsin..
Size ümit bağlayan gelecekler sevinsin..
Peygamberimiz’e âşık, özlenen bir nesilsin..
Gel evlâdım, durma gel! Yollar seni bekliyor!
Boşa geçmesin zaman, yıllar seni bekliyor!
Ve Tuna’lar.. Dicle’ler.. Nil’ler seni bekliyor!
Haydi artık koş yetiş!.. İller seni bekliyor!
Mukaddes ÇITLAK
(Mukaddes ÇITLAK hanımefendiye teşekkür ediyoruz.)
MukaddesÇıtlak
UFUKTAKİ IŞIKLAR
(REİS-İ CUMHURUMUZA İTHÂFEN..)
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
27yıllıköğretmenlikhayatındabinlercegenceKur’an-ıKerimöğreten,yüzlercehafız
yetiştiren, 30 yılı aşkın süredir üniversite öğrencilerine rehberlik hizmeti yapan bir
dernekteaktifçalışmalaryapanMukaddesÇıtlak,omümtazşahsiyetlerdensadece
biri. Kah bir salonda seminer veriyor, kah bir sınıfta fahri Kur’an öğretmenliğine
devam ediyor. Bir yandan da yaşlı annesine bakıyor, torunlarının yetişmesine
katkı sağlıyor. O aynı zamanda ülkemizin ünlü anneannelerinden biri. Torunu
Reyyan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal ile evlendiği zaman adını sıkça duymuştuk. Ancak, biz bu
özelliğini bir kenara bırakıp kadın, anne, eş ve öğretmen sıfatlarını hakkıyla taşıyan Mukaddes Çıtlak ile yetiştiği
yılları ve hizmetlerini konuşalım. Zamir olarak kullanmak zorunda kalışının haricinde ‘ben’ demeyi sevmeyen
Mukaddes Hocahanım, toplumda gördüğü olumsuzluklar karşısında “Acaba bu durumu güzelleştirmek için ben
ne yapabilirim?” sorusuna cevap arayarak, üzerine düşen vazifeleri hakkıyla yerine getirmeye çalışarak geçirmiş
ömrünü. Bunun için mutlaka devletin üst kademelerinde, yönetici makamlarında olmanın da gerekmediğini
düşünmüş. İnsan olarak başta güzel örnek olmak, yapıcı tavırlarda bulunmak, bütün insanlara sevgi, ilgi ve bilgi
ile yaklaşmak gerektiğine inanmış. Allah Resulü’nün “Ya Rabbi yaptıklarımın şerrinden de yapamadıklarımın
şerrinden de Sana sığınırım.” sözünü kendine şiar edinen Mukaddes Hoca, Resulullah için böyle bir şeyin varid
olamayacağını, O’nun bizi eğitmek, terbiye ve irşad etmek için bunu söylediğini hatırlatıyor.
6. HOCALARIMIZDAN KiTAP TAVSiYELERi
1) John Verdon Aklından Bir Sayı Tut (Burcu Yıldırım - Coğrafya Öğrt.)
2) Yahya Kemal Beyatlı Aziz İstanbul (Atıf Özkan - Beden Eğitimi Öğrt.)
3) İskender Pala Şah & Sultan (Hatice Çavuş – Coğrafya Öğrt.)
MESELE
6
SAYI: 3
Yüce Allah bizleri zatına kulluk yapmak için yarattı.
Bu dünyaya gönderiliş amacımız O’nu tanımaktır.
Hayatımız ancak O’nun emirlerini yerine getirerek,
yasaklarından kaçınarak, “Emr-i Bil Ma’ruf Neyh-i Anil
Münker” yaparak anlam kazanır. Yüce Allah şöyle
buyurur:
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı
ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve
Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu,
kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman
edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.”(Ali
imran :110)
Aldığımız her nefes Rabbimizin bize tövbe edip,
kendimize çeki düzen vermemiz için sunduğu bir
fırsattır.
Alem-i İslam’ın durumu perişan. Suriye kan ağlıyor,
Irak darmadağın, Filistin esir, Arakanlı kardeşlermiz
esir, Yemen açlığın pençesinde, Doğu Türkistan’da
Müslüman kardeşlerimiz Çin mezalimi altında inim
inim inliyorlar. İslam dünyasının kalanı derin bir
uykuda. Lüks ve tüketim çılgınlığının pençesinde
emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmekteler. Kur’an-ı
Kerim’in ahkamı unutulmuş. Müslümanlar amansız bir
gaflete dalmışlar. Tağuti düzenlerin hegemonyasında
zillet çukuruna saplanmışlar. Taklit bataklığında
kıvranıp durmaktalar. Bu meyanda hepimize büyük
görevler düşmektedir.
İ’layı Kelimetullah için peygamberimizin ve onun
ashabının gayretleri bize örnek olmalıdır. Ebu Eyyub-
el Ensari Hazretleri 90 küsür yaşında İstanbul’un
fethi için sefere çıktı. Evlatları ‘’Babacığım biz sefere
çıkalım. Sen evde kal, dinlen yaşlısın, hastasın.’’
dediklerinde ‘’Evladım son nefesimize kadar cihatla
mükellefiz.’’ buyurarak orduya katılmış ve İstanbul’da
şehit olmuştur.
Sahabe,ilerleyen yaşlarına rağmendünyayıkarışkarış
dolaşarak son nefeslerine kadar Yüce Allah’ın dinine
hizmet ettiler. Atalarımız asırlar boyu dünyaya hakkı ve
adaleti hakim kılmak için yılmadan yorulmadan cihad
ettiler.
Bizler de bu yola hizmet etmekle yükümlüyüz. Hâkk’
a giden yolda yürümek azim ve sebat ister. Son
nefesimize ve son nefesimize kadar tıpkı bizden
öncekiler gibi tevhid sancağını gidebileceğimiz en
uzak yere kadar götürmeliyiz.
Yaratılış amacımıza uygun bir yaşam sürdürmeliyiz.
Kur’an davasından, onu temsil etmekten bir an
geri durmamalıyız. Bu davanın ateşini yüreklerde
tutuşturmak mefkûremiz olmalı. Davaya yakışır güzel
bir ahlakla bezenmeli, ilim ve irfanla donanarak kutlu
yürüyüşümüzü sürdürmeliyiz.
Bu bir tercih meselesidir. Dünyanın geçici lezzetleri
mi, ahiretin sonsuzluğu mu? Nefsin arzu ve istekleri
mi, Yüce Allah’ın rızası ve hoşnutluğu mu? Hayat
görüşümüzü bu perspektifte ele almalıyız.
Yavuz İRENCİ / Meslek Dersleri Öğretmeni
MESELEMiZ...
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
7. MESELE
GEÇMiSTEN GÜNÜMÜZE...
HAYAT DERSi
7
SAYI: 3
Kardeşlerim, biz Müslümanların başındaki belalar malumunuz. Hepimiz yapılan zülmü ve ülkemizin üzerinde
dönen oyunları biliyoruz. Peki ne mi yapacağız? Umudumuzu kaybetmeyeceğiz ve Allah’tan ümidimizi
kesmeyeceğiz.
Neden mi?
El cevap;
Kardeşlerim biz tren üretiyorduk ama pes ettik ve tren almak zorunda kaldık. İlk önce (sivil) uçağı biz ürettik
ama biz gene pes ettik ve para ile almaya başladık. En önemlisi araba ürettik ama benzin koymayı unuttuk diye
pes ettik veya ettirildik. Ümidimizi kaybettik. Eğer ki ümidimizi kaybetmemiş olsaydık şimdi tren, uçak, araba
ve daha fazlasını üretiyor ve satıyor olurduk. Bunlar ümidimizi yitirdiğimizde kaybettiklerimiz. Şimdi ümidimizi
kaybetmediğimiz yerlere gidelim.
Kardeşlerim, Ertuğrul Bey; Moğollar, Haçlılar, Bizanslılar ile karşı karşıya idi ama pes etmedi, ümidini yitirmedi
ve 600 yıl yaşayacak bir devletin temelini attı. Fatih ümidini yitirmedi ve İstanbul’ u aldı. Uzağa gitmeyelim,
Çanakkale’ de ordu umudunu kaybetmedi, ümitsizliğe kapılmadı ve bir destan yazdı. Daha da yakını 15 Temmuz,
15 Temmuz’ da millet ümidini kaybetmedi ve zafere ulaştı. Bunun gibi bir çok olay anlatırım, anlatırım ama
sıkılırsınız, onun için burada bitirelim.
Dinle ey Küffar ordusu ve Şii ordusu, yenileceksiniz! Çünkü biz daha pes etmedik, inancımızı yitirmedik, Allah’tan
ümidimizi kesmedik ve kesmeyeceğiz.
Ey Şehit aileleri, Ey gaziler, Ey Musul, Ey Kerkük, Ey Suriye, Ey Irak, Ey Filistin ve zorda olan kardeşlerim size bir
müjdem var; “UMUT”.
Esselemü Aleyküm ve Rahmetullahi ve Bereketüh.
Muhammed ÖZCAN / 11-C
Sence uyku neden tatlı gelir insana? Ölüm de bu kadar tatlı mı acaba? Rahat ve yumuşak bir yataktan kalkası
gelmez insanın. Eğer rahat bir yatağınız varsa tabiki tatlı gelir uyku. Ölümün bu kadar tatlı gelip gelmeyeceğini
ise Allah bilir.
Bir düşün lüks bir villada otururken küçük bir gecekonduya taşınır mısın? Mecbur kalırsan tabiki taşınırsın?
Maddi veya manevi sorunlar yüzünden yapılmayacak şey yok. Aynen bu şekilde bir gün ölüm meleği gelse ve
göçüp gitsen, toprağın altına girsen yumuşak yatağın kadar rahat olur mu orası? Rahat olması senin dünyadaki
imtihanının sonucuna bağlı. İmtihanın iyi geçtiyse emin ol yattığın kabir sadece rahat olmakla kalmayacak, adeta
bir saraya dönecek. Bunu da istemeyen yoktur herhalde, değil mi?
Bu imtihana o kadar çalış ki sonuç kötü çıkmasın. Emin ol girdiğin tüm imtihanlardan daha değerli ve hayırlı olacak
bu imtihan. İmtihanı kazanamayanlara ne olacağını söylememe gerek bile yok ama çok istiyorsan söyleyeyim.
Her zaman olduğu gibi sınıfta kalacaklar.
Mücahit UÇAR / 11-B
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
8. Okulumuzda yapılan
‘’Namazı Yaşamak’’
adlı kitap yarışmasını
kazanan ilk beş kişi belli
olmuştur.
• Hacı Yusuf Savcı 9/I
• Mesut Melih Tekeci
10/B
• Halit Çabuk 11/A
• M. Zahit Aktaş 11/C
• Muhammed Salman
12/A
Bu kişilere
Saafi dönerde yemek
ikram edilecektir.
“Genç Vaizler
Gençlerle
Beraber” Adlı
Salı Sohbetlerimiz
tüm hızıyla devam
etmektedir.
Okulumuzda “Yetim
Kardeş” projesi
kapsamında
toplanan yardım
kumbaralarını, Suriye
sınırı ve civarındaki
mülteci kamplarına
gönderilmek üzere
toplanan kıyafet-bakliyat
yardımını İHH İnsani
Yardım Vakfı’ na
teslim ettik.
Bosna-Hersek’teki JU
SSŠ Džemal Bijedić
Goražde Lisesi ile
kardeş okul protokolü
imzalandı.
MESELE
8
SAYI: 3
OKULUMUZDAN
HABERLER
“Dava ve Şuur” adlı
konferaslarımızda
genç kardeşlerimizi
bilinçlendiriyor
sorularına cevap
veriyoruz.
Gittiğimiz okullar sırasıyla:
• Ertuğrulgazi
İ.H.Ortaokulu
• Fenertepe Ortaokulu
• Kayaşerhir Ortaokulu
• İBB Mehmet Akif Ersoy
Otaokulu
• Güvercintepe
Ortaokulu-Selahaddin
• Eyyubi İ.H.O
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
Bu ay düzenlenen
sabah namazı
buluşmalarımız da
Şehzadebaşı Camii ve
Dolmabahçe Camii’ ne
gittik. Bu camilerimizde
namazdan ve ikramdan
önce şehitlerimize dua
ettik.
9. MESELE
9
SAYI: 3
II.ABDÜLHAMiD ve ABDEST
II. Abdülhamid Han, İslamiyet’in emirlerini yapmakta
ve yasaklarından kaçınmakta son derece hassasiyet
gösterirdi. Abdestsiz yere basmazdı. İslam’a aykırı
yurt içinde ve dışında zararlı yayınların yapılmaması
Müslüman evlatlarımınızın dinlerini ziyana
uğratmamaları için mümkün olan her hizmet ve faaliyeti
yürütmüştür. Müslüman ülkelere hocalar göndermiştir.
Bu yüzden bazı İslam ülkelerinde hâlâ hutbelerde ismi
anılmaktadır.
Kızı Şadiye Sultan Anlatıyor:
“Sıhhatli bir erkekti, sağlam bir bünyesi ve idmanlı
bir vücudu vardı. Küçüklüğümde, onun bir defa
hastalandığını hatırlarım. Çok az uyurdu. Şafaktan
önce kalkardı. Beş vakit namazını kılar, daima Kur’an-ı
Kerim ve Buhari-i Şerif’i okurdu. Dindar, Allah’ a bağlı,
büyük bir Müslüman idi. Abdestsiz yere basmazdı. Çok
çalışkandı.”
”Bu milletin hiçbir evrakına abdestsiz imza atmadım.”
Sultan Abdülhamid Han, acil iş zuhur edince, gecenin
herhangi bir vaktinde uyandınlmasını ister, ertesi güne
bırakılmasına rıza göstermezdi. Ve abdestli olmaya çok
dikkat eder, her ne vakit olursa olsun hemen abdestini
alırdı.
Bu hususta mabeyn (Saray) başkatibi Esad Bey’i
dinleyelim:
“Bir gece yarısı, çok mühim bir haberin imzası için
Sultan’ın kapısını çaldım. Fakat açılmadı. Bir müddet
bekledikten sonra tekrar çaldım, yine açılmadı. Acaba
Sultan’a bir ‘Emr-i Hâk mı vaki oldu ?’ diye endişelendim.
Biraz sonra tekrar çaldım, açıldı. Sultan, elinde havlu
ile yüzünü kuruluyordu. Tebessüm ederek ‘Evlad, bu
vakitte çok mühim bir iş için geldiğinizi anladım. Daha
ilk kapıyı vuruşunuzda uyandım. Abdest aldım. Onun
için geciktim. Kusura bakma. Ben bu kadar zamandır
bu milletin hiçbir evrakına abdestsiz imza atmadım.
Getir imzalıyayım.’ dedi. Besmele çekerek imzaladı.”
Abdestli-namazlı, Kur’ an-ı Kerim’ le meşgul, atasını
ceddini unutmayan, Sünnet-i Seniyye’ye bağlı nesiller
yetiştirebilmek temennisiyle…
Akif DOĞAN Haki ARAS AİHL Tarih Öğretmeni
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
ÜLKEMiZDE KiTAP OKUMA ORANI
“İkra bismi-rabbikellezi halak.” (Oku!, Yaradan Rabbinin adıyla oku!)
“Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu” na göre Türkiye, okuma alışkanlığı konusunda Uganda, Tanzanya
gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada yer alıyor. Türk öğrenciler okuma becerileri
konusunda dünyada 35 ülke arasında 28. sırada. AB ülkelerinde yıllık kitap harcaması 500 dolarken bizim
ülkemizde 2 dolar. Japonya’da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılırken Türkiye’de sadece 23 milyon basım
gerçekleşiyor. Japonya’da halkın %14’ü, ABD’de %12’si, İngiltere ve Fransa’da %21’i düzenli kitap okurken
Türkiye’de bu oran %0,01. Bizim ülkemizde öğretmenlerin sadece %33’ü düzenli kitap okuduğunu ifade ediyor.
Türkiye’de dergi okuma oranı %4, gazete okuma oranı %22, radyo dinleme oranı %24 ve ne yazıktır ki televizyon
izleme oranı %95…
Şimdi bu sayısal veriler ışığında gelelim ülkemizde okuma alışkanlığının yer edinememesinin analizine: Günümüz
için bir durum değerlendirmesi yapacak olursak ülkemizde TV, bilgisayar, internet ve türlü teknolojik imkanlar
büyük bir hızla gelişmekte ve yayılmakta. Artık, her şey makineleşiyor ve robotlaşıyor. Yani bir anlamda insan
hayatında iş gücü azaldı, meşgaleler arttı. Çalışma, çabalama, düşünme, üretme, sorgulama, gelişme, geliştirme
her alanda popülaritesini yitirmiş durumda. Sanal alemlerde yapılanlar, ekran başında geçirilen saatler yüzünden
bu durum o kadar abartıldı ki TV kanallarında artık ciddi programlar rağbet görmüyor, günümüz ifadesiyle reyting
almıyor. Gençlerimiz popçuların, topçuların tüm künyesini ezbere bilirken bir kitap adı sorulduğunda donup kalıyor.
Kitap okumaya, araştırmaya, sorgulamaya ve hatta düşünmeye bile külfet olarak bakılıyor. Çocuklarımız sanal
alemlerde kendilerine yeni yeni dünyalar kurarken gerçek dünyaları umurlarında değil. Kitap okuma alışkanlığı ile
doldurulamayan zihinler sanal dünyalarında türlü şeylerle doldurularak uyuşturuluyor. İnsanımız okumadığı için
insan hakları, özgürlük, saygı, sevgi, erdem, ahlak, vicdan gibi kavramları unuttular.
10. MESELE
10
SAYI: 3
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
Ümitsizlik, değildir İslam’ dan,
Her derdin dermanını vermiştir Yaradan,
İmtihan olduğunu bildiğimiz şeylerden,
Şükür etmeden, mücadele etmeden,
Vaz geçilir mi hiç?
Asasıyla denize vurdu Musa,
Deniz ikiye yarıldı bir anda,
Böyle bir mucize sonrasında,
Ümit kesilir mi hiç?
Her sabrın sonu değil midir selamet?
Sen de biliyorsun, duanın içinde saklı keramet.
Ellerini açıp Hûda’ ya yalvarmak var iken,
İsyan edilir mi hiç?
Alnı secdeye koymak gerek,
Huzura ermek için,
Elleri semaya açmak gerek,
Müjdeli haber için,
Son nefes gelmeden,
Ümit yitirilir mi hiç?
Recep KIRBAŞ / 11-D
TÜKENMEYEN
ÜMİTLER
Hakkı, Hukuku, var davası,
Müjdelenen yol, Müjdelenenin sevdası,
Mü’ minin ümidi, Rabb’ e duası.
Bu zafer bizimdir! Çalışan Müslümanın,
Zırhımız Hak’ tandır. Gücümüz imanın.
Bir tabut tahta kurusu,
Müslümanda olmaz ölüm korkusu,
Allah birdir! Yoktur sorgusu.
Şehadet yakındır Müslümanlar inanın,
Sancağı dalgalanacak ebediyen İslam’ ın.
Azad İbrahim POLAT / 9-H
ÜMİT MÜJDELER
ZAFERİ
iNSAN NE iLE YASAR ?
“İnsan ne ile yaşar?” sorusuna ‘umut’ diyebiliriz. Eğer umut olmasaydı, insan kendini büyük buhranlar içinde
ve hedefinden uzak yerlerde bulurdu. Bu da o insanın hayata küsmesine ve pes etmesine yol açardı. Zaten
bu durumda insanın imanından şüphe etmesi ve hatta imanından vazgeçmesi de umutsuzluktur ki bu bir
uçurum demektir. Bu nedenden dolayı atalarımız bizlere bu konuyla ilgili hep “Allah’tan umut kesilmez“
demişlerdir. Eğer ll. Abdulhamid bu koskoca devletten umudunu kesseydi , 33 sene daha dimdik ayakta
tutamazdı. Eğer Fatih Sultan Mehmet korksaydı İstanbul’un surlarından ve umudunu kırsaydı, yapamazdı
koskoca surları yıkan Şahi Topunu. Eğer ecdat umut etmekten vazgeçseydi şu an Türkiyem dimdik ayakta
durmazdı. İnsan Allah’tan umudunu kesmez ve yarını için umut ederse Allah umudunu boşa çıkarmaz.
Diyeceğim o dur ki umut , yemek ve içmek gibi insan için gereken bir yaşam kaynağıdır.
Ecdadımızıörnekalarakyolumuzadevamedersekyoldakalmayız.ÇünküecdadımızPeygamberEfendimiz’i
örnek alarak yürüdüğü yolda başarılı oldu. Bizler de Peygamberimizi örnek alırsak ve Allah’tan umudumuzu
kesmezsek biz de hak yolumuzda başarılı oluruz aynı ecdat gibi. Kur’an-ı Kerim’ de Yusuf suresinin
87. ayetinde şöyle buyrulmuştur: “Ey oğullarım! Gidin Yusuf’u ve kardeşini arayın. Allah’ın rahmetinden
umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden umudunu kesmez. “( Yusuf
suresi/87). Bu ayetle de Allah’tan umut kesmemenin ne kadar mühim olduğunu görmekteyiz. Her durum
karşısında Allah’tan umudumuzu kesmezsek Allah’ın izni ile umduğumuzu buluruz.
Salih Ensar Şimşek / 10-A
11. MESELE
11
SAYI: 3
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
• 1 Temmuz 1940’ ta Ankara’ da dünyaya geldi.
• Çocukluğu Siverek, Maraş ve Ankara’da geçti.
• İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatını bitirdi. Diriliş dergisinde
şiirleri yayımlandı.
• Arvasilerden, Seyyid Kasım Arvasi’nin kızı Berat Hanım’la evlendi ve bu evlilikten üç kız, bir
erkek evladı oldu. Nikahında şahitliğiniyse Necip Fazıl Kısakürek yapmıştır.
• 1976 yılında Mavera dergisinin kuruluş çalışmalarında yer aldı. 7 Haziran 1987 tarihinde
kanser hastalığından İstanbul’da vefat etti.
• 2003 yılından bu yana Şiir ve Edebiyat Girişimi tarafından her yıl ölüm yıl dönümüne yakın
tarihlerde Cahit Zarifoğlu ödülü verilmektedir.
• Abdurrahman Cahit Zarifoğlu’ nun genelde şiir ağırlıklı olmak üzere bazı eserleri şunlardır:
Şiirler, İşaret Çocukları, Yedi Güzel Adam, Mahalle Kavgası, Küçük Şehzade, Gülücük,
Ağaçkakanlar, Ana, Bir Değirmendir Bu Dünya, Sütçü İmam.
Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum
Bu insanlar dev midir?
Yatak görmemiş gövde midir?
Bir yara açar boyunlarında
Kol kola durup bağırdıklarında.
Yar kurbanın olam
Dağlar önümde durmuş ki dağlanam.
Çekip pırıl pırıl mavzerler çıkardılar oyluk etlerinden,
Durdular ite, çakala karşı yârin kapısında.
Yedi adam biri bir gün bir bela gördü gereğini belledi,
Yalvarsa evleri harap kadınlar ve ağlayan birkaç çocuk,
kamalar salınsa karnına
Ayrılmaz belalı yanından.
Haberlerime kulak asmayıp,
Duymadık demeyesiniz kardeşlerim
YEDI GÜZEL ADAM:
A. Cahit Zarifoğlu
Sultan
A. Cahit ZARİFOĞLU A. Cahit ZARİFOĞLU
12. MESELE
12
SAYI: 3
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
“Dert bitmez, adı değişir..” derler bizim oralarda...
“Dert bitmez, adı değişir..” Ne kadar doğru! İnsanlık
tarihi boyunca dert bitmedi, adı değişti.. Kâbil’in
Hâbil’i katletmesinden bu yana insan insanı katletti..
Âdetâ bu, bir gelenekti.. Âdemoğlu hem çekti, hem
çektirdi.. “Allah ölümü dağlara taşlara vermiş,
dayanamamışlar; insana vermiş, dayanmış..” derler..
Dayandık; çünkü acı ile birlikte ‘unutmak’ da verildi
bizlere.. “Unutmak” olmasaydı, hiçbir kadın birden
fazla doğum yapar mıydı?!..
Fakat bazen de haddinden fazla mı unutuyoruz ne?!...
Âkif der ki meselâ;
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?!
‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye târif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Öyle ya!.. İbret alsaydık, unutmasaydık, tekerrür eder
miydi?!
Izdırâbınadı 100yıldırFilistin..Uluhâkan2.Abdulhamid
Hân’ın siyonizmin kurucusu Theodor Herzl’e ısrarlı
talepleri ve maddî destek vaatlerini arttırması üzerine:
“Ben bir karış toprak dahi satmam. Çünkü bu vatan
bana değil, milletime âittir. Dünyanın bütün devletleri
ayağıma gelse ve bütün hazinelerini kucağıma
dökseler, size bir karış yer vermem. Ecdâdımızın ve
milletimizin kanıyla elde edilen bir vatan para ile
satılamaz… Derhal burayı terk edin. Defolun!” tarihi
cevâbını verdiği Filistin.. O zamandan bu zamana
onurlu, şerefli mücâdelesini hiç bırakmayan, Üstad
Necip Fâzıl’a “Sapan taşlarının yanında füze.. Başka
âlemlerle farkımız bizim..” dizelerini yazdıran, mel’ûn
İsrâiloğullarının tanklarına sapanlarla karşılık veren
çocukları Filistin’in.. Şerefiyle Hakk’a yürüyen Filistin..
Seyretmekte dünyanın melek yüzlü şeytanları.. Seyr
ü seferde insan hakları (?!)…
Bir diğer kanayan yarası Irak, İslâm âleminin..
Çocukluğum, ajansta İran-Irak Savaşı’nı seyretmekle
geçti.. Lise çağlarımda Körfez
Savaşı.. Derken ABD ve İngiltere, Irak halkını
Saddam’dankurtarmak için(?!) Irak’a girdi.. Neredeyse
yarım asırdır Irak’da kan, gözyaşı, zulüm dinmedi..
Seyretmekte dünyanın melek yüzlü şeytanları.. Seyr
ü seferde insan hakları (?!)…
1992-1995 yılları arasında Bosna oldu gönül
yangınımızın adı.. O ne yangındı Yâ Rabb!.. Sırp ve
Hırvat canavarları, akla, hayâle gelmeyecek; içinde
insanlık kırıntısı bulunan hiçbir vicdânın kabul
edemeyeceği asırlık kinlerini kustular Boşnak din
kardeşlerimizin üzerlerine.. Açık açık “Avrupa’ nın
ortasında İslâm’ı, müslümanı barındırmayız” deyip
soykırıma girişti canavarlar.. Yeryüzünün gördüğü en
zâlim sırtlanlar.. Hınçlarını öldürmekle bile alamadılar..
Cesetleri parçalayıp her bir parçasını muhtelif
yerlere savurdular.. Yok etmek, izlerini tamamen
silmek istediler; ama başaramadılar.. Zîrâ bir şeyi
hesaplayamadılar, o da; ilahlık taslayan Nemrud’un
hakkından bir topal sivrisinek mağrifetiyle gelen
Mevlâmızın azâmetiydi.. Rabbimizin mavi kelebekleri
buldu din kardeşlerimizi.. Seyretti dünyanın melek
yüzlü şeytanları.. Seyr ü seferdeydi insan hakları
(?!)…
Afganistan, Pakistan, Somali, Çeçenistan, Mısır,
Arakan, Doğu Türkistan… İsimleri farklı, kaderleri aynı
İslam coğrafyası.. Seyretmekte dünyanın melek yüzlü
şeytanları.. Seyr ü seferde insan hakları (?!)…
Ve son 5 yıldır Sûriye, mezâlimin adı.. Ve Halep..
Kalplerimizi, ciğerlerimizi lîme lîme eden Halep..
Tarihi M.Ö. 3000’li yıllara dayanan, Roma ve Bizans
imparatorlukları, Arap hâkimiyeti ile Emevîler ve
Abbasîler, Büyük Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları
dönemlerine şâhitlik etmiş, zamanda yolculuğun
adıydı Halep.. Şimdi ise, harâbe, enkaz, virâne,
metrûk Halep.. Hiç sınırı olmaz mıymış gaddarlığın?!
Sonu gelmez miymiş bu amansız ızdırâbın?! Dinmez
miymiş gözyaşları, evlat acısı ile kavrulan anaların,
babaların, öksüz&yetim kalan çocukların?! Ne menem
bir sükûtmuş sahip olduğu, insanlığın?! 3 yaşında
küçücük bir çocuk kıyılara mı vururmuş?! İlkokul
çağında bir kız çocuğu acımasız bombaların yaraladığı
Seyretmekte dünyanın m
Seyr ü seferde ins
13. MESELE
13
SAYI: 3
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
bacağından evvel, yeni almış olduğu, ilk defâ giymiş
bulunduğu pijamasının kaygısını mı duyarmış?! Bir
diğeri kaybettiği anne ve ablasının ardından “ümmî,
uhktî” diye feryâd figan mı ağlarmış?! 5 yaşında bir
çocuk hastane, ameliyathâne, yatak, sedye, anestezi
olmasızın bıçak altına yatıp, Tebbet sûresi ile mi
dindirirmiş acısını?! Dehşet.. Vahşet.. Ölüm.. Zulüm..
Kan.. Gözyaşı.. Yâ Rabb! Koyamıyorum adını…
Ancak şunu adım gibi biliyorum ki; bütün
bu İslâm coğrafyasında yaşananlar; kâfirin
kâfirliğinden, münâfığın münâfıklığından ziyâde
biz Müslümanların tembelliğimizden, bir türlü
uyanamadığımız gafletimizden, üretmeyip ha bire
tüketmemizden, Rabbimizin bize verdiği nîmetleri
tahfîf eden (küçümseyen) müsrifliğimizden,
şükürsüzlüğümüzden, hiç vazgeçmediğimiz müştekî
hâlimizden (şikâyetçiliğimizden) ve en çok da bir olmak
yerine birbirimizi yememizden kaynaklanmaktadır. O
tarîkat senin, bu cemaat benim, benim mezhebim hak,
seninki bâtıl.. Dînî, dünyevî, siyâsî görüş ayrılıklarımız,
bizi birbirimize düşürürken, akbabanın açlıktan bütün
kemikleri sayılan Afrikalı çocuğun ölümünü beklemesi
gibi bekliyor, irili ufaklı şeytanlarıyla Batı ve Avrupa..
Hayırhayır..Butesbit,akbabayahaksızlıkoldu..Akbaba
doğasının gereğini yapıp o çocuğu ölümünden sonra
yiyecek.. Çocuğa acı çektirmeyecek, zulmetmeyecek..
Oysa Batı ve Avrupa’nın şeytanları bizi Afrikalı çocuğu
kucaklayıp, akbabanın elinden kurtarmak yerine,
o fotoğrafı çekip ödül alan National Geographic
fotoğrafcısı gibi bekliyorlar.. İsrâiloğullarının
siyon yıldızı ile ve Haçlıların kutsal haçı avuçlarını
ovuşturuyor, hilâlin batışını seyr için.. Ve sonra…
Seyretmekte dünyanın melek yüzlü şeytanları.. Seyr
ü seferde insan hakları (?!)…
Adına “evangelizm ile Tanrı’nın elini hızlandırmak” mı
dersiniz? “emperyalizm&kapitalizm vs. ile dünyanın
bütün zenginliklerine sâhip olma ihtirâsı” mı dersiniz?
Ne derseniz deyin.. Kadın, erkek, ihtiyar, genç, çocuk,
bebek ayrımı yapmadan insanlar ölüyor, ağalar
beyler!.. Keşke sâdece ölüm olsa.. Ölüm, nimettir
kadın için, altın tabakta sunulan.. Irzının, nâmusunun,
evlâdının, sevdiklerinin paramparça edildiğini
görmektense ölmeyi diler bir kadın.. Öldürülmekten
beter fiziksel&ruhsal işkencelerle insanlık ölüyor..
Lâkin bilir misiniz işin en dehşet verici yanı nedir? Bu
dünyâ fâni.. Herşey gelip geçecek.. Bir gün ölümün
kendisi de ölecek.. Ebedî hayata göçüp gittiğimizde ise
bizi, ümmet-i Muhammed’i; suskunluğumuzu Allahu
Teâlâ’ya şikâyet eden Filistin’li Şeyh Ahmed Yâsin ile,
ve dahi Haleb’in mazlumlarıyla karşı kaşıya kalacağız..
Ayvayı koçanıyla yuttuğumuzun resmidir hanımlar
beyler.. Mübârek ola.. Bu sözlerim yanlış anlaşılmasın..
Rabbim onu Kur’an’dan, îmandan ve bizlerden
ayırmasın.. Benim sözüm asıl Arap ülkelerinin Batı ve
Avrupa uşağı satılık liderlerine.. Din günü geldiğinde
onlara bu şerefli dâvâda yalnız bıraktıkları mazlumların
yanında, yapayalnız bıraktıkları Reis-i Cumhurumuzun
hesabı da sorulacak inşaAllah..
Ve seyretmekte dünyanın maskesi düşen şeytan
yüzlü şeytanları.. Seyr ü seferden dönmüyor insan
hakları (?!)…
Meraklısına not: “evanjelizm” , “emperyalizm” ,
“kapitalizm” ne mi demek? Araştırın çocuklar! Öyle
‘armut piş, ağzıma düş’ yok!.. Bakın!.. Elin gâvuru bir
yandan uzaya çıkıp bir yandan yerleştirdiği uydularla
tesbit ettiği İslam coğrafyasındaki okulları, hastaneleri
vururken; sizi ninnilerle değil, selfielerle uyutuyorlar..
Uyanın artık! Ölüm size gelmeden, ölmeden uyanın!
Son söz: “İnsan öyle bir varlıktır ki; bâzen hâlimize
Melek’ ler imrenir, bâzen de hâlimizden Şeytan bile
iğrenir”
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
Melekleri imrendiren insanlar olmak duâsı ile…
Zeynep Ayça KESKİN
TOKİ CELALETTİN ÖKTEN KIZ AİHL ARAPÇA ÖĞRETMENİ
melek yüzlü seytanları..
nsan hakları (?!)…
14. MESELE
14
SAYI: 3
BULMACA
14
BULMACA
SOLDAN SAĞA
1. Mescid-i Haram'ın doğusunda, Safa ve Merve tepelerinde 4'ü gidiş 3'ü dönüş olmak üzere 7 defa gidip gelme.
3. İslam tarihinde önemli bir değeri olan El- Gunye isimli eser kime aittir?
7. Önceki sayımızın konu başlığı.
9. Kur'an-ı Kerim Hz. Ebubekir halifeliği zamanında hangi sahabe efendimizin başkanlığında Mushaf haline
getirilmiştir?
16. İlk Türk-İslam devletinin adı nedir?
17. Yüce Rabbimiz' in gizli-açık, geçmiş-gelecek, her şeyi en ince deraylarına kadar bilen manasındaki İsm-i Şerif' i
nedir?
18. Anadolu'da yapılmış ilk medresenin adı nedir?
19. Esrarname kitabının yazarı kimdir?
YUKARIDAN AŞAĞA
2. Bosna-Hersek' in ilk bağımsız seçilen cumhurbaşkanı.
3. Kilise hukukuna göre yetkili dinî şahsiyetler tarafından suçlu görülen bir Hristiyanın kendi topluluklarından
uzaklaştırılmasıdır.
4. Kur'an-ı Kerim 'den sonra, İslam dininin ikinci kaynağı olan hadis-i şerifleri ihtiva eden ve doğruluğu İslam alimleri
tarafından 6 hadis kitabının hepsine verilen isim?
5. Yaklaşık 250 yıl önce kaleme alınan Marifetname kitabının yazarı kimdir?
6. Dinî bir terim olarak bir Müslümanın dinini terk etmesi.
8. Ülkemizin gerek 20. Yüzyılın gerekse şuan ki gençliğin üzerinde de önemli etkisi olan 98 eseri bulunan özellikle Çöle
İnen Nur ve Çile isimli eseriyle bilinen yazarın adı nedir?
10. Dört ciltten oluşan yaklaşık dokuz yüzyıl önce yazılmış yazarının en önemli eseri olan İhya-u Ulumuddin eserinin
yazarı kimdir?
11. Camilerin çevresinde yapılmış, medrese, kütüphane, hamam, sebil, hastane gibi kuruluşların tamamı.
12. Alimlerin güvenirliliği konusunda tam ittifak ettiği El-Ebedü'l Müfred isimli hadis kitabı kime aittir?
13. Türklerin bilinen ilk düzenli askeri birliğini/ordusunu kim kurmuştur?
14. Kur'an-ı Kerim’de geçen tek hanım ismi.
15. Haram aylardan biri.
JDÜŞÜNELİMJ
Almanya’ da bir otobüs şoförüsün 1. Durakta 10 kadın alıyorsun, 2. Durakta 5 tane
indiriyorsun, 3. Durakta 5 öğrenci alıyorsun bunların 4’ ü erkek 1’ i kız 4. Duraktaysa hepsini
indiriyorsun buna göre şoförün yaşı ve ayakkabı numarası kaçtır? J
SORULAR
SOLDAN SAĞA
1) Mescid-i Haram’ın doğusunda, Safa ve Merve
tepelerinde 4’ü gidiş 3’ü dönüş olmak üzere 7 defa gidip
gelme.
3) İslam tarihinde önemli bir değeri olan El- Gunye
isimli eser kime aittir?
7) Önceki sayımızın konu başlığı.
9) Kur’an-ı Kerim Hz. Ebubekir halifeliği zamanında
hangi sahabe efendimizin başkanlığında Mushaf haline
getirilmiştir?
16) İlk Türk-İslam devletinin adı nedir?
17) Yüce Rabbimiz’ in gizli-açık, geçmiş-gelecek, her
şeyi en ince deraylarına kadar bilen manasındaki İsm-i
Şerif’ i nedir?
18) Anadolu’da yapılmış ilk medresenin adı nedir?
19) Esrarname kitabının yazarı kimdir?
SAĞDAN SOLA
2) Bosna-Hersek’ in ilk bağımsız seçilen
cumhurbaşkanı.
3) Kilise hukukuna göre yetkili dinî şahsiyetler
tarafından suçlu görülen bir Hristiyanın kendi
topluluklarından uzaklaştırılmasıdır.
4) Kur’an-ı Kerim ‘den sonra, İslam dininin ikinci
kaynağı olan hadis-i şerifleri ihtiva eden ve doğruluğu
İslam alimleri tarafından 6 hadis kitabının hepsine
verilen isim?
5) Yaklaşık 250 yıl önce kaleme alınan Marifetname
kitabının yazarı kimdir?
6) Dinî bir terim olarak bir Müslümanın dinini terk
etmesi.
8) Ülkemizin gerek 20. Yüzyılın gerekse şuan ki
gençliğin üzerinde de önemli etkisi olan 98 eseri
bulunan özellikle Çöle İnen Nur ve Çile isimli eseriyle
bilinen yazarın adı nedir?
10) Dört ciltten oluşan yaklaşık dokuz yüzyıl önce
yazılmış yazarının en önemli eseri olan İhya-u
Ulumuddin eserinin yazarı kimdir?
11) Camilerin çevresinde yapılmış, medrese, kütüphane,
hamam, sebil, hastane gibi kuruluşların tamamı.
12) Alimlerin güvenirliliği konusunda tam ittifak ettiği
El-Ebedü’l Müfred isimli hadis kitabı kime aittir?
13) Türklerin bilinen ilk düzenli askeri birliğini/ordusunu
kim kurmuştur?
14) Kur’an-ı Kerim’de geçen tek hanım ismi.
15) Haram aylardan biri.
BAŞAKŞEHİR TOKİ ALİYA İZZETBEGOVİÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ SÜRELİ YAYINIDIR
2.SAYININCEVAPANAHTARI