SlideShare a Scribd company logo
1 of 20
DEGER 
KARATAY 
RUN 
E 
D 
1997 
L 
Ý 
N 
S 
E 
EL 
L 
E 
E 
R 
Z 
Ý 
Ö 
Lisesi - Anadolu Lisesi - Fen Lisesi 
Enderun Lisesi-Anadolu Lisesi-Fen Lisesi 
enderunliseleri.k12.tr 
NDERUN 
DDEEGGEERR 
Eylül - Ekim 2011 
P Okuma Kültürü 
P Kitap Okumanın önemi 
P Okumak Adına 
P Zamanın Önemi 
P Zamanı Etkili Kullanma 
P Zamanı Tasarruf Edici Yöntemler
KONYA ÖZEL ENDERUN LÝSELERÝ YAYINIDIR 
Enderun Liseleri ‘Degerler Egitimi Bülteni’ 
Eylül-Ekim 2011 
Özel Enderun Liseleri Adına Sahibi 
Ýlhan YILMAZ 
Okul Müdürü 
Genel Yayın Yönetmeni - Editör 
Ýbrahim KALAYCI 
Türk Dili ve Edebiyatı Ögretmeni 
Degerler Egitimi Komisyonu 
Harun KARAKUS (Egitim Koordinatörü) 
Selma LÖK (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ögretmeni) 
Mehmet Ali ÖZTÜRK (Türk Dili ve Edebiyatı Ögretmeni) 
Ýlker VAROL (Tarih Ögretmeni) 
Ýsmail ÇELÝK (Cografya Ögretmeni) 
Ziya PINARBASI (Matematik Ögretmeni) 
Görsel Tasarım 
Mustafa Süha ÖZTÜRK Anadolu Lisesi Md. Yard. 
Ýbrahim KALAYCI Türk Dili ve Edebiyatı Ögretmeni 
KARATAY 
Adres : Kayacık Araplar Mh. Ataç Sk. No:1 (Emniyet Civarı) 42050 Karatay/KONYA 
Tel : 0 332 237 81 08-09 
Faks : 0 332 233 33 01 
Mail :enderunliseleri@gencegitim.com.tr
EN Okuma Kültürü DERUN 
1. Dürüst olmak: Ýstiklal sairimiz merhum Mehmet Akif'in belirttigi gibi “Sözün hakikat olsun odun gibi olsun tek “ her 
zaman her yerde dogru sözlü olmak dogruyu ifade etmek ve dogrunun yanında olmak. 
2. Sorumluluk sahibi olmak: Bizleri diger canlılardan ayıran en önemli özelliktir. Üzerinize düsen vazifeleri eksiksiz 
yerine getirmektir. Tekten çogula giden bir düsünceye sahip olmak. Ben üzerime düseni yapmazsam sadece ben degil 
ailem sehrim ülkem kaybeder düsüncesiyle hareket etmek. Meshur bir söz vardır ya 'Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir 
orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır' düsüncesiyle hareket etmeli. 
3. Çalıskan olmak: Aslında sorumluluk çalısmayı beraberinde getirecektir. Ýnancımızdaki; “insana ancak çalıstıgının 
karsılıgı vardır” düsüncesi, ne kadar çalıskan olmamız gerektigi hususunda bizlere yol gösteriyor. Lise 1 den baslayarak her 
gün düzenli en az 3 saat çalısmalısınız. Maraton kosucuları aklıma geliyor 3000 metre veya 10000 metre kosan bir atlet 
düsünün lise 1 den kosmaya baslayanla lise 3 veya 4 den baslayan elbette bir olmayacaktır. 
Her seyden önemlisi sevgili gençler bizler sizlere çalısmayı çalıskanlıgı bir kültür olarak vermek istiyoruz. Kararlı ve 
istikrarlı olmanız basarınızı devamlı kılacaktır. 
4. Toplumla bütünlesmis aktif insan olmak: Sadece kendini düsünen degil bulundugu topluma da faydalı olmayı vazife 
bilen kaliteli bir gençlik. Sahip oldugunuz erdem ve faziletleri toplumla paylasmalısınız. Gördügünüz bir yanlısı da 
düzeltme yoluna gitmelisiniz. Yazarın ifade ettigi gibi (Beyaz zambaklar ülkesinde)“ Bir ülkede yasayan her insanın maddi 
ve manevi yönden güçlenmesine duyarsız kalmak, farkında olmamak ve istememek de vahsetin en büyügüdür. 
5. Okumak: Kâinat bir kitap bizde bu kitabın okuyucularıyız. Okumak bilinmeyenlere dogru yelken açmaktır. Evet, o en 
güzel erdemlerden biridir. Sanlı tarihimize baktıgımızda okumaya büyük önem veren bir yapı karsımıza çıkar. Bir yavuz 
sultan selimi düsünün sevgili gençler; Mısır seferine çıkarken develer dolusu kitapları da yanında götürüyor. Ve zamanının 
önemli bir bölümünü okumaya ayırıyor.(Günde 8 saat ya bizler?) Çag açıp çag kapatan Medeniyet Fatihini düsünün 20 
yasında batı dillerinin birçogunu biliyor. Sizlerin de yakından tanıdıgı Ahmet Yüksel Özemre gecelerini okumak ve 
çalısmakla geçirmek için lise yıllarının baslarından baslayarak lise sonuna kadar bayramlar hariç her gününü oruçlu 
geçirmis. Sizlerin de okuyan düsünen arastıran ve uygulayan kaliteli birer gençler olarak bu mümtaz sahsiyetleri iyi 
anlamanız ve model almanız gerektigini düsünüyorum. 
Sevgili Enderunlu ögrenciler, hayatımızı anlamlastıran bu degerlerimizin bütün ögrencilerimizle bütünlesmesini canı 
gönülden diliyorum. Her fırsatta dile getirdigim bizim ögrencilerimiz birer numune-i imtisal olarak her yerde bulunmak 
zorundadır. Çünkü bizim vizyonumuz “Kalitesi ve degerleriyle gençligin idealindeki okul olmak“. Bu duygu ve düsüncelerle 
hepinize saglık ve afiyetle bereketli ömürler diliyorum. 
Ayrıca ‘Enderun Deger’ bülteninin çıkarılmasında emegi geçen basta Edebiyat Ögretmenimiz Ýbrahim KALAYCI ve 
Müdür Yardımcımız M. Süha ÖZTÜRK Bey’e ve diger arkadaslarıma tesekkür ediyor çalısmalarında muvaffakiyetler 
diliyorum. 
Enderun Deger 1 Ýlim ögrenmek, kadın ve erkek her müslümana farzdır. 
HZ. MUHAMMED S.A.V 
Ýlhan YILMAZ 
Özel Enderun Liseleri Müdürü 
DEGER 
Merhaba gençler; 
Egitim dogumdan ölüme kadar devam eden bir süreçtir. Sizler bu sürecin 
en önemli safhası olan ortaögretim döneminde bulunuyorsunuz. Bu 
safhayı etkin ve verimli geçirmek için hepimize düsen önemli vazifeler var. 
Ben kısaca bunlardan bahsetmek istiyorum. 
Her seyden önemlisi dünyaya yaratılmısların en sereflisi olarak 
gönderilen insanı kaliteli yetistirmek gerekiyor. Degerlerini özümsemis, 
nitelikli maddi ve manevi bilgilerle donanmıs birer karakter abidesi olarak 
sizleri hayata hazırlamak Hz. Mevlana’nın deyimiyle pergel gibi olmak; bir 
ayagınız inanç ve degerlerimizde sabit olacak, diger ayagınızla dünyanın 
merkezinde olacaksınız. 
Bir okul lideri olarak her seyden önce Enderunlu ögrencilerimizde 
görmek istedigimiz degerleri sizlerle paylasmak istiyorum:
EN Okuma Kültürü DERUN 
ortam ve farklı heyecanlar olusturur. Bilgi edinilen kaynak baglamında degerlendirildiginde bireylerin düsünce 
ufkunun genislemesine ve birbirlerinden farklı olmasına neden olan en önemli etken, kitapların diger bilgi 
kaynaklarından farklı olmasıdır. 
Sözcükler ve isaretlerle kusatılmıs bir dünyada yasıyoruz. Ýster kitaplar ve gazeteler, ister araç ve 
gereçlerin kullanım kılavuzları ya da reklamlardaki yazılar olsun, okumanın yasamımızda çok önemli bir yeri 
vardır. Okuyarak bilgimizi artırır ve yeni seyler ögreniriz; fakat günümüzde kütüphaneler bos, kitaplar açılmaz 
ve okunmaz olmus. Hâlbuki cemiyetlerin yükselmesi kütüphane ve kitap sayısının artısıyla dogru orantılıdır. 
Yapılan arastırmalarda kütüphane sayısı ile kahvehane ve internet kâffe sayılarına baktıgımızda korkunç bir 
uçurum oldugunu görürüz. Bu gidisle toplum olarak ancak kölelesmeye, batının sömürü alanı olmaya mahkûm 
oluruz. 
“Bir kitap açmanın faydası çoktur. Açlık yemekle, bilgisizlik okmakla giderilir.” Okumak hayatımızın en 
önemli eylemlerinden biridir. “Âdemin hayvaniyeti yemekle, insaniyeti okumakla kaimdir. (Namık Kemal). Bir 
ülkenin insanları ne kadar çok kitap okuyorsa kültüre, medeniyete katkıları ve gelismislik düzeyleri de ona 
göredir. Yetisen zekâları kitaplarla beslemeyen milletler hüsrana mahkûmdurlar. 
Tüm gelismis, kalkınmıs ve sosyallesmis, insan haklarını özümsemis ülkeler kitap okurken, dünya kitap 
okuyorken biz ne yapıyoruz. Dünya; dünyayı okurken biz bu dünyada degil miyiz? Son yıllarda yapılan 
arastırmalar, Türk toplumunun sosyal, ekonomik ve siyasi sartlarında önemli degisiklikler olmasına ragmen, 
kitap, gazete, dergi ile arasının iyi olmadıgını, toplumumuzun okumayı alıskanlık ve hayat tarzı haline 
getirmedigini göstermektedir. 
Evlerdeki, degisik yerlerdeki kütüphanelerimiz bir aksesuar olarak durmamalı. Gençlerimizi, çocuklarımızı 
okuma ve kütüphane kültürüyle yetistirmenin faydalarına inanmalı ve inandırmalıyız. Bakınız Yavuz Sultan 
Selim döneminde Osmanlı Devleti dünyanın en zengin ve en güçlü devleti idi. Neden mi? Çünkü 8 yıllık kısacık 
saltanatına kıtalar fethini sıgdıran koca sultan Yavuz Selim, develere yüklettigi kütüphanesini bir an olsun 
yanından ayırmamıstı. Sehzadelik döneminde 3 saate indirdigi uykusuyla günde 8 saatini kitap okumaya 
ayırmıstı. Yavuz Sultan Selim'i yavuz yapan sadece cesareti degil, onun kitaplarla olan diyalogunun da çok iyi 
olmasında aranmalıdır. 
Resat Nuri Güntekin babasının kitaplıgı ile ilgili bir yazısında der ki: babam bir askeri doktordu, bir kedinin 
yavrularını agzında köse bucak dolastırması gibi bizi ülkenin dört bir yanında dolastırırdı. Fakat hiçbir maddi 
varlıgı olmayan bu adamın zengin bir kütüphanesi vardı. Peki, bu kitaplıkta neler vardı. Arapça, Farsça, Türkçe 
divanlardan tutun hafızlar mesnevilerden, Russo'lar, Voltaire'ler, Montescü'ler Balzac'lar, Zola'lar vardı ve 
askeri doktor, bir tıp doktoruydu. Benim okuma alıskanlıgı kazanmamda ve kitaplara olan egilimimde bu 
kütüphanenin büyük bir yeri vardır. 
Bugün kütüphanelerin ve kitaplıkların kaderinde yine yalnızlık vardır. Televizyon dizilerinde bırakın 
okumayla ilgili bir sahne, reyting alan dedikodu programları, ilkesiz ve hedefsiz birçok diziler, bizleri yozlastırma 
ve uyutma programları yer almaktadır. Böylece okuyan degil, oturan; düsünen degil hayal kuran; okuyup 
arastıran degil hazır bulup alan bir toplum haline geldik ve getirildik. 
Cemil Meriç'in “Bütün kitaplar tek bir kitabı anlamak için okunur”! Sözünü de aklımızdan çıkarmamalıyız. 
Ülke olarak okuyan, arastıran, çalısan, üreten, düsünen beyinlere ihtiyacımız var. Ancak bu sekilde 
eksiklerimizi telafi eder, gelisebilir ve çagı yakalayabiliriz 
Aklımızdan çıkarmamamız gereken, kitaba sadece kapılarımızı degil, gönüllerimizi açtıgımız ve dost 
oldugumuz vakit, bizi istedigimiz güzelliklere, zenginliklere ulastırır. 
Mehmet Ali ÖZTÜRK 
Türk Dili ve Edebiyatı Ögretmeni 
DEGER 
Sevgili ögrenciler, okuma alıskanlıgının baslangıcı, 
içinde bulundugunuz okul dönemleridir. Okuma sevgisi 
bu yıllarda edinilir ve bu yıllarda kalıcı olur. Kitap okumak 
insanları tanımak, geçmisi yasamak, gelecegi hayal 
etmektir. Televizyon seyrederken daha çok bizlere 
verilenlere odaklanır, gördüklerimizle yetiniriz. Oysa 
kitap okurken gözlerimizle harf ve kelimelere bakmamıza 
ragmen, okuduklarımızı hayal eder, hayal dünyamızda 
olusturdugumuz olayları yasarız. Kurulan bu hayal, 
televizyonun aksine her bireyde farklı renk, farklı 
Enderun Deger 2 
Kitap, dersini her zaman tekrarlayan hazır bir ögretmendir. 
M. PROUST
EN DERUN 
DEGER 
Okuma Kültürü OKUMAK 
Okuma kavramı iki boyutuyla ele alınmalıdır. Birincisi sesleri tanıyıp o sesleri birlestirerek seslendirmektir ki buna mekanik 
okuma da denilmektedir. Bu daha çok okumanın yeni ögretildigi zamanlarda olur. Kisi sesleri seslendirir. Burada anlama, 
yorumlama, iliskilendirme, çıkarımda bulunma, dilin estetigini ve güzelligini yakalama boyutları çok zayıftır. 
Okumanın ikinci boyutu sesleri hem seslendirmek hem de cümledeki, paragraftaki, metindeki anlamları yakalamaktır. 
Bunun için okuyucu okudugu yazıyı yorumlayacak, iliskilendirecek, akıl yürütecek, karsılastırma yapacak, baglantı kuracak, 
sorulara yanıt bulacak, yeni sorular soracaktır. Bunları yaparsa okuyucu okudugu metni derinlemesine anlamıs olacaktır. O halde 
okuma dendiginde isin içine okumanın iki boyutunun da katılması gerekir. 
Ýnsan niçin okur? Bu soruya bir arastırmada su yanıtlar verilmistir. 
1) Âdet ya da alıskanlık olarak 
2) Görev duygusuyla 
3) Genellikle zaman geçirmek için 
4) Güncel olayları kavramak için 
5) Anlık kisisel doyum için 
6) Günlük hayatın pratik ihtiyaçlarını karsılamak için 
7) Profesyonel ya da mesleki ilgileri sürdürmek ve gelistirmek için 
8) Hobi olması 
9) Topluma yönelik ihtiyaçları karsılamak için 
10) Kendini gelistirmek için 
11) Entellektüel ihtiyaçlar için 
12) Dinî ihtiyaçları karsılamak için (Ralf Staiger-Unesco Yayını) 
Okuma insana, topluma ve giderek dünyaya evrene neler kazandırır? Bu sorunun dünyadaki ve Türkiye'deki yanıtları iyi 
arastırılır ve irdelenirse kusku yok ki okumanın önündeki engeller kalkacak ve okumaya ilgi artacaktır. 
Okuma, insanlar arasında iletisim artırmaktadır. Hem okuma yazmayı bildigimiz hem de çok fazla kaynak okudugumuz 
zamanlarda konusacagımız, ortaklıklar kuracagımız, anlasacagımız konular artacaktır. 
Okumanın insana kazandırdıklarından bir tanesi de estetik bilincidir. Dilin ve edebiyatın güzelliklerini ve zenginliklerini 
gören, yakalayan ve tadan kisi yasama, evrene daha estetik bir gözle bakacak. Yasamı daha da bir güzellestirecek, evreni kendi 
bahçesi gibi görecektir. 
Okuma insanın söz varlıgını gelistirir. Bir insan söz varlıgı kadar kendini ifade eder ve söz varlıgı kadar okuduklarını 
anlayabilir. Söz varlıgının gelismis olması kisinin gelismislik göstergelerinden biridir. 
Okuma insanın genel kültürünü artırır. Genel kültür ise hayatımızı kolaylastırır. Genel kültürü yüksek bireylerin olusturdugu 
toplumlar kültürlü toplumlardır ki bu toplumlar enerjilerini sürekli olarak iyi, güzel ve bilimsel ugraslara harcarlar. 
Okuma insana anlama, yorumlama, farklı açılardan bakma, empati kurma, yeni insanlar ve mekânlar tanıma gibi beceriler 
kazandırır. 
Okuma ve yazma insana kendini gerçeklestirme olanagı saglar. Ýnsan için kendini gerçeklestirme ulasılacak son nokta yani 
zirvedir. Zirvedeki insan hem mutlu hem üretkendir. Ýnsan hangi meslekten olursa olsun okudukça ve yazdıkça zirveye 
çıkabilecektir. 
Enderun Deger 3 Mümkün olsaydı, her karıs topraga, bugday eker gibi kitap ekerdim. 
HORACE MANN
EN Okuma Kültürü DERUN 
BÝR YIL ÝÇÝNDE ORTALAMA OKUNAN KÝTAP ADEDÝ 
OKUMAYLA ÝLGÝLÝ ORANLAR 
Okuma alıskanlıgını degerlendirmede ölçüt: 
Çok okuyan : 1 yılda 21 ve daha fazla kitap okuyan kisi 
Orta düzeyde okuyucu : 1 yılda 6-20 kitap okuyan kisi 
Az okuyan 1 yılda : 1-5 kitap okuyan kisi 
Okuyucu olmayan : Hiç kitap okumayan kisi 
Okumanın basarıya etkisi: 
Temel egitim, bireyin verimliligini % 50, 
Okumanın egitimdeki verimliligini % 30, 
Egitimin ekonomideki verimliligini % 44 yükseltiyor. 
Okuma oranında durumumuz nedir? 
Türkiye'de kitap okuma konusunda çogu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmıs durumda. 
- Japonya'da toplumun % 14'ü, 
- Amerika'da %12' si, 
- Ýngiltere ve Fransa'da % 21'i düzenli kitap okur iken, 
- Türkiye'de durum % 0, 01 yani on binde bir. 
- Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan'da kitap ortalama 100.000 tirajla basılırken, 
Türkiye'de bu rakam 2000- 3000 civarında basılmaktadır. 
Birlesmis Milletler Ýnsani Gelisim Rapor'unda kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve 
Ermenistan gibi ülkelerin bulundugu 173 ülke arasında 86. sıradadır. 
Üniversite ve dengi okul mezunlarının 'Niçin okumuyorsunuz?' sorusuna verdikleri yanıtlar su sekilde: 
Ÿ Kitaplar pahalı % 10.3 
Ÿ Okul egitiminde okuma alıskanlıgı verilmiyor % 19.7 
Ÿ Televizyon, insanları kitap okumaktan uzaklastırıyor % 30.3 
Ÿ Kitaba karsı yasakçı tutum % 4.3 
Ÿ Ögrenci ödevlerinin fazlalıgı % 5.3 
Ÿ Geçim kosullarının agır olması % 15.6 
Ÿ Okuyan insanlara deger verilmemesi %4 
Ÿ Diger nedenler % 11.1 
Enderun Deger 4 Ýnsanlıga baslıca borcumuz: Bıkmaksızın okumak, üsenmeksizin okumaktır. 
SEMSETTÝN SAMÝ 
DEGER
EN Okuma Kültürü DERUN 
OKUMANIN ÖNÜNDEKÝ ENGELLER 
DEGER 
Ÿ Sistem Engeli 
Birinci derecede sorumlu okuma- yazma ile ilgili bir politika ve bu politikayı hayata geçirecek sorumlu resmi bir birimin 
olmaması. Ýkinci derecede okuma ve yazma alıskanlıgı ve kültürü kazandıramayan sorumlu egitim sistemi. 
Ÿ Zihinsel Engeller 
Okuma kültürünün kazanılması ve gelismesi için zihinlerin buna göre sekillendirilmesi gerekiyor. Gözümüzün gördügü 
mekânlarda kütüphane ve kitap resimleri yerlestirmeliyiz. Örnegin mobilya teshir magazalarında çok güzel, dikkat çekici 
yemek, yatak odası takımları, oturma grupları varken neden çok güzel ve dikkat çekici kitaplık resimleri yoktur? Neden 
okulların koridorlarında, merdivenlerde, sınıf duvarlarında çok kullanıslı ve ögrencilere yönelik kitaplıklar ve kitaplar 
yoktur? 
Ÿ Toplumsal, Kültürel Engeller 
Atasözlerimizde geçen 'Okuyup da âlim mi olacaksın? Basıma icat çıkarma. Çok okuma kafayı üsütürsün. Okudu da ne 
oldu? Bir toplum düsünün ki yetisen kusakların bilinçaltı bu ve buna benzer sözlerle sekillenmistir. Bu sekilde yetisen 
nesillerden çok itap okuyan, okumayı yasam biçim haline getirmis bireyler beklemek zaten gerçekçi olmaz. O halde önce 
zihinlerin temizlenmesi gerekmektedir. 
Ÿ Ekonomik Engeller 
Asgari ücretin açlık sınırının altında olduguna ve kitap fiyatlarının ortalama 10-20 lira arasında degistigine göre 
insanları kitap almıyor diye suçlamamak biraz insafsızlık olur. Ýnsanların isleri ve düzenli gelirlerine paralel olarak yasam 
kaliteleri de artacaktır. 
Ÿ Politik Engeller 
Okuyan insan, anlayan, yorumlayan, elestiren, sorgulayan insandır. Ülkemizde bazı politikacıların kitapları 
yasakladıgını ve kitapları yasakladıgını da hatırlarsak bu günün gençlerini daha iyi anlarız. Devletin acilen okuyan ve yazan 
toplum politikasını olusturması ve hayata geçirmesi gerekmektedir. 
Ÿ Rol Model Engeller 
Toplum liderleri, tanınmıs kisiler, ögretmenler, sanatçılar kitap okuma, yazma konusunda topluma gerekli önderligi 
yap(a)mamaktadır. Nerede elinde kitaplarla kürsüye çıkan liderler, trende otobüste, vapurda bilumum mekânlarda kitap 
okuyan ve öncülük eden model insanlar. Hani nerede 'Yazmasam çıldıracaktım.' Diyen Sait Faik ABASIYANIK ile aynı 
topraklarda yasayan insanlar? 
Ÿ Televizyon Engeli 
Televizyon kanallarının sayısının bu kadar arttıgı günümüzde insanlar o kanaldan o kanala kosusturmaktan ve bu 
kosusturma sonucunda bagımlı olmaktan kitap okumaya, yazmaya, sohbete maalesef zaman bulamıyor. 
Ÿ Eglence Kültürü Engeli 
Eglenmenin amaç haline getirildigi, medya araçlarıyla bu yasam biçiminin sürekli olarak insanlara sunuldugu 
dönemlerde okumak ve yazmak gibi zahmetli islerle insanları ne kadar ikna edebilir ve yönlendirebiliriz? Her seye ragmen 
denemeye deger. 
Ÿ Müfredat Engeli 
Okullarda uygulanan müfredat mutlaka ve mutlaka ögrencilere beceri, sorumluluk, ilke ve degerler kazandırmaya 
yönelik olmalıdır. Bu becerilerin basında okuma ve yazma becerisi gelmelidir. Okullarda okuma ve yazma öne çıkarılmalı 
ve okuma ve yazma ögrencinin sınıf geçmesine, sınavlarına ve yerlestirilecegi okullara katkı saglamalıdır. 
Enderun Deger 5 
Bir kitap, içimizdeki donmus denize indirilmis bir baltadır. 
FRANZ KAFKA
EN Okuma Kültürü DERUN 
DIL HAZINEMIZ 
Ýnsanoglu yaratılısı geregi dogar, büyür, ölür; fakat insanın bu yönünü daha mutlu, huzurlu geçirmesi 
için sosyal iliskileri ve buna baglı olarak egitimi önemlidir. Egitimin ve sosyal iliskilerin yani kültürlenmelerin 
ve bu kültürü nesilden nesile aktarmanın en önemli aracı dildir, lisandır. 
Unutulmamalıdır ki insan; yasadıgı toprakların çocugudur. Bu topraklara bir seyler ekmek ve orayı 
canlı hale getirmek, gelistirmek için elinden geleni yapar. Dilde bu yasam zamanı içinde sosyal olay ve 
olgulardan kesinlikle etkilenir. Bu olay ve olgular kisilerin egitim almasıyla aktif hale gelir. 
Ülkemizde sekiz yıl zorunlu egitim alınıyor ve ders islerken ders kitapları kullanılıyor. Yapılan 
arastırmalara göre ilk bes yılda okutulan ders kitapları gerek kavram ve sözcük sayısı gerekse resim, afis, 
karikatür sayısı bakımından yetersiz. ABD'de 71 bin 681, Almanya'da 70 bin 400, Japonya'da 44 bin 224, 
Ýtalya'da 31 bin 762, Fransa'da 30 bin 193, Suudi Arabistan'da 13 bin 579 sözcük ve kavram kullanılırken 
Türkiye'de 7 bin 260 adet sözcük ve kavram kullanılıyor. Gelisim bir seylerin artması ile olur fakat toplumun 
gelisimi için verilen bu egitimde bu kadar az kelime sayısıyla istenilen amaca ulasılamaz. Kelime hazinesi az 
olan bireylerin düsünceleri de buna paralel olur yani düsünceleri kısıtlıdır. Bilgilerin akla daha çok yer 
etmesini saglayan unsurlardan biri de görselliktir. Maalesef ders kitapları bu konuda yetersiz kalmaktadır. 
ABD'de 502, Fransa'da 183, Ýtalya'da 182, Japonya 'da 84, Almanya 'da 82, afis, resim, karikatür gibi görsel 
ögeler kullanılırken Türkiye'de 2 tane görsel öge kullanılıyor. Bilginin aklımızda yer etmesi de bu nedenle bir 
kat daha zorlasıyor. 
Bilgiyi zor ögrenen, zor kullanan bireyler toplumu ileri götürmekte zorlanıyor, dahası bilgi ögrenmekten 
kaçınır hale geliyor. Kelime bilmedigi ya da ögrenmedigi için aktarılan kültürü de alamıyor Dolayısıyla 
eskilerden alıp daha ilerilere gidemiyor. Az kelime bildigi için daha az düsünüyor, daha az çözüm arıyor ve 
kendini daha az gelistiriyor. Bireyler kendini gelistiremedigi için toplum ilerilere gidemiyor. Toplumun 
bilinçlendirilmesi adına verilen egitimde bu nedenle bosa çıkıyor. Yani dil hazinemizin gelismis olup 
olmaması toplumumuzu, düsüncelerimizi, gelecegimizi, kısaca hayatımızdaki her seyi derinden etkiliyor. 
Büsra KARASU 
F-11A 
DEGER 
Enderun Deger 2 
Kitap, Ýyi seçilmis önceden dersini her kitapları zaman okumak, geçmis yüzyılların seçkin zekâlarıyla 
düzenlenmis bir tekrarlayan konusmaya hazır katılmak bir ögretmendir. 
gibidir. 
6 M. PROUST 
DESCARTES
EN DERUN 
DEGER 
Okuma Kültürü Kitaplarla ne zaman tanıstıgımı, okumaya ne zaman basladıgımı kesin olarak bilmiyorum. Okula baslamadan 
önce dogum günümde babam masal kitabı almıstı. Simdiye kadar aldıgım en güzel dogum günü hediyesiydi. Artık 
büyüdügümü düsünüyor olmalıydı babam. 5 yasındaki bir çocuk için oldukça sevindirici bir durum olsa gerek. 
Hediyeyi alır almaz: ”Anne bak babam masal kitaplarının en kalınını almıs bana. Demek ki çok büyümüsüm.” 
demistim. Sayfa sayısını göstermek için tüm parmaklarımı kullanmıstım ama yetmemisti ve bende evde ki tüm 
eldivenleri getirerek anlatmıstım. 
Bizim evde televizyon yok. Bizim evde hiç sıkılmadan okunan, üstünde sohbet edilen kitaplar var. Aksam 
oldugunda sohbetine doyum olmayan okudugumuz kitapları anlatırız birbirimize. Televizyonsuz ev mi olur, hiç 
sıkılmıyor musun dediginizi duyar gibiyim. Hayır, sıkılmaya vaktim bile olmuyor. Zerre kadar eksikligini 
hissetmiyorum televizyonun. Bazen de dedemlere gittigim de beraber okuyoruz dedemle. Burnunun ucunda ki 
gözlügüyle kitabı pek yakısıyor ona. Odanın bir kösesinde yerden tavana kadar kitaplarla dolu bir dolap var. Her 
gittigimde hayran kalıyorum. En büyük hayalim kendi kitaplıgımı olusturmak. 
Teknik olarak okumayı ilkokul birinci sınıfta söktüm. Okumayı tam olarak ögrendigim de ilk okudugum kitap 
babaannemin hediye ettigi Noktacık ile Anton'du. Kursun Asker, Heidi, Zuzu, Zülâl'den ödünç aldıgım Bremen 
Mızıkacıları… 
Okuma maceramın önemli yapı tasları arasında dilimden düsürmedigim, efsanevi Milliyet Çocuk dergileri ve 
Miço vardır. Her sayısını defalarca okumusumdur. Her sayısında çıkan çizgi romanların devamını her hafta farklı 
bir son uydurmusumdur. Milliyet Çocuk dergileriyse bambaskadır! Taras Bulba'yla Milliyet Çocuk'taki çizgi romanı 
sayesinde tanıstım. Kral Arthur'un Sarayında Bir Amerikalıyla da öyle! Günes tutulmasını hesaplayıp canlı canlı 
yakılmaktan kurtulmak her babayigidin harcı degildir. Palavracı Baron ve Pıtırcık, derginin daha çok yazılı, az 
resimli bölümlerinde çıkmıstı karsıma. 
Bir ara hafta sonları uyguladıgım söyle bir düzenim vardı: Sabah saat 10 gibi kalkıp okumaya baslıyordum. 
Gece saat 3 gibi yatana kadar okuyordum. Ta ki 4. sınıfa kadar. 4. sınıfta gözlük kullanmaya basladım ve kitap 
okumama en fazla yarım saat izin vardı. Arada bir gözlerimi dinlendirmem gerekiyordu. Ben bunların hiçbirine 
uymadım ve uymamaya devam ediyorum. Ben neden kitap okuyorum? Kitap okuyorum çünkü; 
· Açı degistirmeyi; bilardo tabirleriyle söylersek, bazen kalın, bazen ince görmeyi seviyorum. 
· Sasırtılmayı, heyecanlandırılmayı, kendimi akıllı zannederken tuzaga düsürülmeyi seviyorum. 
· Yansımaları, gölgeleri, renklerin tonlarını seviyorum. 
· Sevdigim bilmedigim seylerin pesine düsmeyi seviyorum. 
· Olmadık isleri, gerçegin dısını, bilincin altını, kisiligin parçalarını seviyorum. 
· Isınlanmayı seviyorum. 
· Sürekli kullandıgım sözcüklerin, her yeni sıralanısından bambaska bir lezzet almayı seviyorum. 
· Bilmedigim seyleri sevmek için önce onları fark etmem gerektigi gerçegini seviyorum. 
· Benim gibi konusmayı çok seven biri olarak binlerce sözcügü tek kelimeyle anlatmayı seviyorum. 
· Harfleri, sözcükleri, cümleleri ve hatta imla isaretlerini seviyorum. 
· Sahit yazılma korkusu olmadan olay izlemeyi seviyorum. 
· Televizyondaki gibi görmeyi degil, kitap okuyarak kendi hayal dünyamda aklımı ve hayal gücümü 
kullanarak zihnimde olayları canlandırmaya bayılıyorum! 
Goethe: “Okumayı ögrenme, sanatların en gücüdür.” der. Gerçekten de okuma alıskanlıgı edinebilmek çok 
zordur. Fakat o alıskanlık kazanıldıgı zaman arkası gelir. Kitap okumayı fırından yeni çıkmıs bir ekmege 
benzetebiliriz. Bedeniniz acıktıgında doyuran ekmekse, ruhunuz acıktıgında doyuran kitaptır. Dünya 
mesgalesiyle yorgun düstügünüz bir zamanda ne kadar yeseniz de doymadıgınızı hissedebilirsiniz. Mideniz 
doludur ama ruhunuz hala açtır. Nerede neyi unuttugunuzu çok iyi biliyorsunuz artık. Kimseye çaktırmadan 
odanıza gidip kitabınızın kıvrılmıs sayfasını okuyabilirsiniz. Kitap okuma alıskanlıgını kazanıp o lezzeti 
tadabilmeniz dileklerimle… 
Enderun Deger 7 
Okuma hevesimi dünyanın bütün hazinelerine degismem. 
GIBBON 
OKUMA MACERAM 
Fatiha Nur Özcan 
AL 9/B
EN Okuma Kültürü DERUN 
Ÿ Türkçe dersi; Metin Ýsleme, Okuma ve Yazma olarak üçe ayrılmalıdır. Ýlkögretim ders kitaplarında yer 
verilen metinlerin Türkçe ve edebiyat degerleri yüksek olmalı ve parçalarda eski kusak yazarlara da sıkça 
yer verilmelidir. 
Ÿ Okuma ve Yazma isi bir devlet politikası ve memleket meselesi olarak görülmelidir. 
Ÿ Sınıf geçme ve üst okula yerlesmede okuma ve yazmanın etkisinin olması gerekir. 
Ÿ Ögrencilere bedava kitap okuma kitabı dagıtılmalıdır. 
Ÿ Kütüphane sayısının artırılmalı, daha kullanıslı ve estetik olmalıdır. 
Ÿ Kitap fiyatlarının indirilmesi, bunun için yayınevlerinin desteklenmesi gerekir. 
Ÿ Her mahalleye ve köye de kütüphane kurulması gerekir. 
Ÿ Ulusal okuma – yazma seferberligi baslatılmalıdır. 
Ÿ Her ilde yılda iki kez kitap fuarı düzenlenmelidir. 
Ÿ Ulusal kitap okuma ve yazma haftası düzenlenmelidir. 
Ÿ Çok kitap okuyan ve yazanların ödüllendirilmelidir. 
Ÿ Kurumlara sosyal sorumluluk projesi kapsamında kütüphane ve yazma atölyeleri kurdurulmalıdır. 
Ÿ Her kuruma kitaplık kurma zorunlulugunun getirilmelidir. 
Ÿ Televizyon, internet gibi kitlesel iletisim araçlarında her gün belli saatlerde okuma ve yazma yayını 
yapılmalıdır. 
Ÿ Televizyonlar her gün belirli saatlerde kapatılmalı ve televizyonsuz zaman yaratılmalıdır. 
Ÿ Okullarda yazar ve sairlerin ders vermesi saglanmalıdır. 
Ÿ Televizyonlarda yazar, sair ve bilim insanlarının yasam öykülerine yer verilmelidir. 
Ÿ Son ve tekrar öneri sorunun sahibi belli olmalıdır. 
Ÿ Asık Veysel'in sözüyle 'Hem okurum, hem yazarım.' diyebilmektir bütün mesele. 
Cemil COSKUN 
DEGER 
Enderun Deger 2 
Kitap, dersini her zaman tekrarlayan hazır bir ögretmendir. 
8 M. PROUST Yetisen zekâları kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkumdur. 
OVIDIUS 
OKUMA VE YAZMA KÜLTÜRÜ OLUSMASI ÝÇÝN ÖNERÝLER
EN DERUN 
DEGER 
Okuma Kültürü KISSADAN HÝSSE 
Yıl 1943. Genç Mustafa'nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Aga Kütüphanesi'ne çıkar. Devlet 
memurlugu o dönemde süper bir sey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; 
bir gün olur, bes gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konusur, herkese anlatır: "Bakın kütüphane bombos 
duruyor, gelin kitap okuyun." Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir. 
- Kardesim otur oturdugun yerde, maasını düzenli alıyon mu, almıyon mu? 
- Alıyorum. 
- Eee, o zaman ne karıstırıyon ortalıgı, gelen giden olsa maasın mı artacak? Basına daha fazla belâ alacan, o 
kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten. 
23 yasındaki genç memur "Ne yapayım, ne yapayım?" diye düsünür durur. Sonunda aklına bir fikir gelir, esine 
söyler. Esi önce "Deli misin bey?" der, ama kocasının bir seyler üretme, ise yarama çabasını yakından görünce 
fikri kabullenir. 
O dönem devletteki amirlerinin çıkardıgı tüm engellerin tek tek, binbir güçlükle üstesinden gelir. Çünkü o zaman 
da simdiki gibi, "Aman bir sey yapmayalım da basımıza bir is gelmesin. Çalıssan da aynı maas, çalısmasan da" 
zihniyeti aynen var. 
O bıyıklı, kravatlı, asık yüzlü, sigara kokan, arkalarındaki Atatürk resminden utanmayan, ama ülkesine gram 
faydası olmayan bürokratları zorlukla ikna eder ve bir esek alır. Ýki tane de sandık yaptırır. Ýki sandıga, kalınlıgına 
göre 180-200 kitap sıgar. Sandıkların üstüne "Kitap Ýare Sandıgı" yazar. Kitapları esege yükler ve köy köy 
gezmeye baslar. Kütüphaneye de bir yazı asar: "Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıyoruz." Köydeki çocuklar 
sasırır. Esege bir sürü kitap yüklemis bir amca, o gariban çocukların küçücük ellerine kitapları verir. Düsünün, Noel 
Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek. Geyikler yerine esegi var. Esek de daha gerçek, Mustafa 
Amca da. "Çocuklar bunları okuyun, aranızda da degisin. On bes gün sonra aynı gün gelip alacagım. Aman 
yıpratmayın, diger köylerdeki arkadaslarınız da okuyacak" der. 
Mustafa artık Ürgüp'teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diger günler esegi Yüksel'le köy köy gezmektedir. 
Köylerdeki çocuklar Esekli Kütüphaneciyi her seferinde alkıslarla karsılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, 
sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca'nın ünü etrafa yayılır. Diger devlet memurları makam 
odalarında sıcak sıcak oturup is yapmazken, Mustafa'nın esegi Yüksel yedigi otu hepsinden fazla hak etmektedir. 
Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye baslar. Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor. Zenith 
ve Singer'e mektup yazar: "Bana dikis makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girisine kocaman 
yazayım" der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikis makinesi yollar (ilk sponsorluk faaliyeti). Salı günlerini 
kadınlar günü yapar. Kuması alan kadın kütüphaneye kosar. On makine yetmedigi için sıra olusur. Sırada 
bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye. Okuma-yazma oranının düsüklügünü 
görünce halkevlerine okuma yazma kursları vermeye gider. Halıcılık kursları baslatır, bölgede halıcılıgı 
canlandırır. Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar, "kendi görev tanımı dısında davranıyor" diye. 50 yasına 
gelen Mustafa Amca baskıyla emekli edilir. 
Mustafa Amca köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma askı yerlesir. 2005 
yılında Mustafa Amca vefat eder. 
Velhasıl, 
Bulundugun yere yenilik katmalısın. 
Mutlaka adım atmalısın. 
Yaptıgın is oldugu yerde durup duruyorsa, sende bir uyuzluk vardır arkadas. 
Ýnsan var, dokundugu yere deger katar; insan var, dokundugu yere deger kaybettirir. 
Bu hikâye, Ahmet Serif Ýzgören'in “Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Baglardı” adlı kitabından alıntıdır. 
Enderun Deger 9 
Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutusunca artık sönmez. 
VICTOR HUGO
EN DERUN 
DEGER 
Enderun Deger 10 
Zamanın Önemi / Verimli Kullanma 
Zamanın Önemi 
Zaman, en degerli sermayemiz olmasına ragmen en ucuz harcadıgımız seydir. Ýslerimizin yogunlugu 
sebebiyle yemek yemege dahi zaman bulamadıgımız, basımızı isten kaldıramadıgımız anlarda zamanın 
kıymetini daha iyi anlarız. Acaba ecel gelse, geçmis hayatımıza bir baksak, “Oh, Allah'a sükür hakkıyla 
degerlendirmisim, gönül rahatlıgıyla ruhumu teslim edebilirim” diyebilecek kaç kisi çıkar? Belki de çogumuz, “Ah 
biraz daha zamanım olsaydı, sunları, sunları yapsaydım” demekten kendimizi alamayız. Ve bir fırsat dogsa da, 
yeni bir ömür daha verilseydi, onu en iyi sekilde degerlendirmek için neler yapmazdık ki! 
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), insanların çogunun iki degerli nimetin kıymetini bilmediklerini, bunlardan birinin 
sıhhat, digerinin de bos vakit oldugunu bildirmistir. Herkesin, bir gün gelip ömrünün nerede tükettiginin hesabını 
verecegini ifade buyurmus, “Ölüm gelmeden önce hayatın, mesguliyet gelmeden önce bos vaktin kıymetini bilin” 
emrini vermistir. 
Ömür dakikalarımız en büyük sermayemizdir, hatta tek sermayemizdir. Yedegi olmayan bir sermaye… En 
büyük servetlerle dahi satın alınamayan, fakat her türlü servet dahi kendisiyle kazanılan bu degerli sermayeyi, 
acaba degeri ölçüsünde kullanabiliyor muyuz? Her saat, her dakika iflasa giden, gittikçe batan bir tüccar mı, yoksa 
gün geçtikçe kazancını daha da artıran bir tüccar durumunda mıyız? Bunların muhasebesini yine bu 
sermayemizle yaparız. Kazancımız artıyorsa, bunu daha da artırmak en büyük emelimiz olur. Kaybediyorsak bu 
gidise “Dur!” demek de elimizdedir. Diyelim ki, iflas etmis bir pozisyondayız. Böyle bir kimseye milyarlar degerinde 
bir hazine verilse, sevinçten göklere uçar, bu fırsatı en iyi sekilde degerlendirmenin yollarını arar. Her yeni gün, her 
yeni saat bize bahsedilen milyarlar degerindeki bir sermayeden farksızdır. Bunu gerektigi gibi kullanmadıgımızda 
hesap sorulacagını da hesap sorulacagını da akıldan çıkarmamalıyız. “Sonra o gün her türlü nimetten 
sorulacaksınız” ayeti sûmülünde bu sorgulama ilk sıraları alacaktır. 
Zamanı en iyi degerlendirme yollarının basında bos vakit geçirmeme ugrunda harcanan çabalar gelir. En çok 
muhtaç oldugumuz ilim, zikir, fikir, maddi ve manevi gayretler, vakti doldurmada büyük yer tutar. Abdullah bin 
Mübarek'e, “ Aksam ölecegini bilseydin ne yapardın?” diye sorduklarında, “O vakte kadar ilimle ugrasırdım” 
cevabını vermistir. 
Ne mutlu ömür sermayesini gerektigi gibi degerlendirebilenlere! 
Ýnsanlar, babalarından ziyade zamanlarına benzerler. 
HZ. MUHAMMED S.A.V
ZAMANI TASARRUF EDÝCÝ YÖNTEMLER 
Enderun Deger 11 
EN DERUN 
DEGER 
Zamanın Önemi / Verimli Kullanma 
Ÿ Erken kalkın. 
Ÿ Uyanır uyanmaz yataktan kalkma istegi yaratmak için her gün kendinize eglence ve keyif verecek bir 
düsünce gelistirin. 
Ÿ Günlük giyeceklerinizi ve çantanızı aksamdan hazırlayın. 
Ÿ Güne olumlu baslayın, pozitif düsünmeye çalısın. 
Ÿ Saglıgınızı koruyun, varsa saglık sorunlarınızı geciktirmeden çözün. 
Ÿ Kendinize randevu verin, bu saatleri sadece kendinize ayırın. 
Ÿ Kararlı olun, seri hareket edin. 
Ÿ Hedefe ulasmada kestirme ve alternatif yolları deneyin. 
Ÿ Not alma alıskanlıgı edinin. 
Ÿ Önünüzde yalnızca is olsun, ilgisiz olanları kaldırın. 
Ÿ Yönetici iseniz ayrıntılarla ugrasmayın. 
Ÿ Ýdeal çalısma ortamı yaratın. 
Ÿ Yazılı kayıt tutun, mutlaka ajanda kullanın. 
Ÿ Yolda düsünün, zihinsel planlama yapın. 
Ÿ Hızlı ve etkili okumayı ögrenin. 
Ÿ Zihinsel gücünüzün verimliligini artıracak her unsura (kitap, kurs...vs) yatırım yapın. 
Ÿ Bilgilerinizi güncelleyin. 
Ÿ Davetsiz misafirlerin sizi mesgul etmelerine izin vermeyin. 
Ÿ Hata yapmaya hakkınız oldugunu unutmayın, ancak geçmiste yaptıgınız hataları da tekrarlamayın. 
Ey insan, zaman sensin, sen iyi olursan zaman da iyidir, eger sen kötü isen 
zaman da kötüdür. 
HZ MUAVÝYE (R.A)
Zamanı Etkin Kullanmak 
Enderun Deger 12 Ýki kere yıkanamazsın aynı ırmakta; üzerinde akan sulan, simdi yeni sulardır. 
HERAKLET 
EN DERUN 
DEGER 
Zamanın Önemi / Verimli Kullanma 
Zaman yerine konması, geri döndürülmesi, yenilenmesi, depolanması, satın alınması mümkün olmayan bir 
kaynaktır. 
Objektif zaman ölçülebilen ve gözlenebilen saat zamanıdır; sübjektif zaman ise ölçülmesi ve degerlendirilmesi 
zor olan bireyin kendi içinde saat zamanıdır. 
Zamanı etkin kullanabilmek, yasam standardını yükseltmek, verimli çalısma kosullarını olusturmak, yasamdan 
keyif almak için önemlidir. 
Zamanı iyi kullanamama tuzakları ise: 
· Mükemmeliyetçilik 
· Plansızlık 
· Önceliklerini belirleyememek ve sıralayamamak 
· Ertelemek 
· Kendini gereginden fazla ise adamak 
· Acelecilik 
· Verimsiz çalısma 
· Rutin ve gereksiz isler 
· Hayır diyememek, Açık kapı politikaları 
· Yetki verememek, isleri ekiple yapmamak 
· Dagınık masa 
· Kararsızlık 
· Gündemsiz ve verimsiz toplantılar 
· Gereksiz politikalar 
Etkili Zaman Yönetiminde 
· Öncelikle yapacagınız isle ilgili bir hedef belirleyiniz 
· Sonra plân yapınız 
· Program olusturunuz 
· Sonuç ve raporu olusturun 
Örnegin ders çalısma konusunda zamanı etkin kullanmak için: 
Ýlk olarak olagan bir gününüzü not etmelisiniz, ayrıca alıskanlıklarınızın listesini de bu nota dahil etmelisiniz. 
Ýkinci adım ders çalısmak için hedefini olusturun. Örnegin not ortalamam su puan aralıgında olacak gibi. 
Sonra ders çalısma zamanı belirleyecek bir plân yapın. Haftalık su kadar saat ve su konuları çalısacagım diye, 
dada sonraki adımda program olusturun. Programı olustururken esnek olun, gerçekleri bir program yapmaya 
gayret edin. Programı olustururken en iyi zamanı bulmak için kendinize bir enerji çizmelisiniz, günün en iyi ve en 
verimli zamanını tespit etmelisiniz. 
En son adım sonuç ve degerlendirmedir.
Enderun Deger 13 
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı bosa harcamayınız, çünkü zaman hayatın 
kendisidir. 
BENJAMIN FRANKLIN 
EN DERUN 
DEGER 
Zamanın Önemi / Verimli Kullanma 
Zamanı iyi kullanmanın yöntemlerinden biri de önceliklerimizi belirlemektir. 
Önceliklerimizi; 
• Kesinlikle yapılmalı 
• Yapılmalı 
• Yapılması iyi olur diye 
Bir sıralama yapabiliriz. Bu sıralamadaki kriterler ise; 
• Kararlılık 
• Görecelik 
• Zamanlamadır 
Zamanı Etkin Kullanmak Ýçin Öneriler 
• Erken kalkmaya gayret edin 
• Güne olumlu baslayın 
• Kararlı olun ve seri hareket edin 
• Hedefe ulasmada kestirme ve alternatif yollar deneyin 
• Not alma alıskanlıgı edinin 
• Önünüzde yalnızca is olsun, ilgisiz olanları kaldırın 
• Ýdeal çalısma ortamı yaratın 
• Yazılı kayıt tutun 
• Yolda düsünün, zihinsel planlama yapın 
• Hızlı ve etkili okumayı ögrenin 
• Bilgilerinizi güncelleyin 
• Davetsiz misafirlerin ve gereksiz konuların sizi mesgul etmesine izin vermeyin 
• Amaçlarınızı yazın çünkü yazmak; 
a) Onları açıga kavusturmanızı saglar 
b) Onları unutmanıza engel olur 
c) Onları kendinize baglamanıza sebep olur.
Enderun Deger 14 Zaman, sessiz bir testeredir. 
EMMANUEL KANT 
EN DERUN 
DEGER 
Zamanın Önemi / Verimli Kullanma 
Necip Fazıl Kısakürek, bir siirinde zamanı söyle sorgular: 
Nedir zaman, nedir; 
Bir su mu, bir kus mu? 
Nedir zaman, nedir; 
Ýnis mi, yokus mu? 
Ýlerleyen satırlarda ise; 
Zaman her yerde 
Ve her seyin içinde 
Zaman her yerde 
Ve Acem'de ve Çin'de... 
Ýfadelerini kullanarak hayatla zamanın iç içeligini tarif etmeye çalısır. Hayatla zaman birlikte 
baslayıp birlikte biten, ayrılmaz bir bütündür. Kur'anı Kerimde zamanın her insan için belli süreyle 
sınırlılıgı hatırlatılarak en iyi sekilde degerlendirilmesi emredilmistir. Zamanın sınırlılıgı ve önemi 
hakkında; 
"De ki: Allah'ın dilemesi dısında, kendim için zarardan ve yarardan (hiçbir seye) malik degilim. 
Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne 
alınabilirler.” (Yunus Suresi, 49). 
Zamanın Önemini Bilmek Erdemdir 
Ýstesen istemesen, zaman akıp gidiyor. 
Kah faydalı üretken, kah haybeye geçiyor. 
Degirmen mi, dalga mı, yoksa keskin kılıç mı? 
Ögütüyor,yıkıyor,bazen kesip,biçiyor. 
Bakıyorum geriye, neler yapmısım diye. 
Okumusum, okutmusum,gitmisim ileriye. 
“Vakit nakittir.”demis, durmamıs,çalısmısım. 
Kazanmısım; sermaye, yüklenmedi kediye. 
Bırak günü,saati, degerli, saniyeler. 
Ömrümüz bitiyor bak, dün çocuktu nineler. 
Düne bak,yarını düsün, aylar, yıllar senindir. 
Çaglar, asırlar bitti, geçiverir seneler. 
Seref, bosa geçirme, zaman çok degerlidir. 
Bilgi edin, ögrenim gör, basarmak gereklidir. 
Sevgi, dostluk, dogruluk,sosyal yasantı için, 
Zaman bulursun mutlak, istemek yeterlidir. 
Seref Cosgun
Enderun Deger 15 
Zamanın kayboldugunu bilenler, en çok üzüntü duyanlardır. 
DANTE 
EN DERUN 
DEGER 
Zamanın Önemi / Verimli Kullanma 
SÝMDÝKÝ ZAMANIN ÖNEMÝ … 
1. Ýnsanoglu çocukluktan sıkılır , büyümekte acele eder. Sonrada çocuklugunu özler. 
2. Önce para kazanmak için saglıgını harcar , sonra da yitirdigi saglıgını kazanmak için parasını. 
3. Hiç ölmeyecekmis gibi yasar, hiç yasamamıs gibi ölür. 
4. Hayatta hazırlanmaya o kadar zaman harcar ki, hayatını yasamaya vakti kalmaz. 
5. Ýnsanoglu yarını öylesine düsünür ki bugünün elinden kayıp gittigini fark etmez. Oysa ki hayat geçmiste yada 
gelecekte degil simdiki zamanda yasanır. 
8. Dünyayı degistirmek kendini degistirmek. Bir manastır rahibinin mezar tasında sunlar yazılıdır. “gençlik 
yıllarımda dünyayı degistirmeyi çok düsündüm, buna gücümün yetmeyecegini anladıgımda bari ülkemi 
degistireyim dedim, ilerleyen yıllarda buna da gücümün yetmeyecegini anladım sonra sehrimi, köyümü ve en son 
ailemi degistirmeye karar verdim. Ölüm dösegimde oldugum su dakikalarda anladım ki degismesi gereken ilk sey 
kendimmis. Ben degisirsem bu degisim önce aileme sonra köyüme sonra topluma yansıyacakmıs.” 
Bir yılın degerini anlamak için: 
Final sınavını geçememis bir ögrenciye sor. 
Bir ayın degerini anlamak için: 
Erken dogum yapmıs bir anneye sor. 
Bir haftanın degerini anlamak için: 
Haftalık bir gazetenin editörüne sor. 
Bir saatin degerini anlamak için: 
Bulusmak için bekleyen asıklara sor. 
Bir dakikanın degerini anlamak için: 
Treni,otobüsü yada uçagı kaçıran birine sor. 
Bir saniyenin degerini anlamak için: 
Bir kazada sag çıkan birine sor. 
Bir milisaniyenin degerini anlamak için: 
Olimpiyatlarda gümüs madalya kazanmıs birine sor. 
Vakit kimse için beklemez. Sahip oldugun her dakikanın kıymetini bil. 
Hiç Düsündünüz mü? 
Bu hayat karmasası içinde kendinize ayırdıgınız küçükte olsa bir zaman dilimi varsa eger o anlarda hiç 
düsündünüz mü hayatta sadece kendiniz için yaptıgınız bir seyler var mı diye? Mesela isini,onu severek mi 
yapıyorsunuz? Sabahları "yine mi is" diye mi açıyorsunuz gözlerinizi yoksa bir isiniz oldugu için bunca aç ve issiz 
insan içinde sükür mü ediyorsunuz? Bunları düsünmeye zaman ayırıyor muzsunuz? 
Esinizle veya ev arkadasınızla paylastıgınız evde esyalarınızı düzenli oldugunuz için mi topluyorsunuz yoksa 
ev arkadasınızı kızdırmamak için mi katlanıyorsunuz bu zahmete? 
Çalısıyorsanız eger is arkadaslarınıza,amirinize;ögrenciyseniz arkadasınıza,ögretmeninize; ev hanımıysanız 
komsu kadına selâm verirken içinizden ne geçiyor?Konusmak sohbet etmek mi yoksa ileride ona ihtiyaç 
duyabileceginiz anlar mı? Duygularınız mı yönlendiriyor sizi, çıkarlarınız mı? Peki sevginizi degerlendirdiniz mi? 
Ne sıklıkla kullanıyorsunuz sevgi sözcüklerini yahut ne sıklıkla duyuyorsunuz? Duydugunuz oranda mı söyleme 
istegi hissediyorsunuz yoksa söylediginiz oranda mı duyuyorsunuz bu sözleri? Gerçekten içinizden geliyor mu 
bunları söylemek yoksa karsınızdaki kırılmasın diye mi söylüyorsunuz? En önemlisi sizin için sevgi sözlerle olan 
mıdır yoksa gördügünüz muamele midir sevgi?Ne çok duyarsanız o kadar çok mu sevildiginizi sanıyorsunuz? 
Kullandıgınız sözlerde sartlar ne sıklıkla geçiyor? Sartlarınız mı belirliyor sevgi derecenizi yoksa siz mi? 
Karsılıksız sevgi var mı yoksa yok mu? Leyla ve mecnun askları zamanımızda neden yok? Zaman hayatımızdan 
dakikaları çalarken sevgilerimizi de mi alıp götürüyor? Siz bir anne iseniz hala ilk günkü gibi yavrunuzun saçlarını 
oksayabiliyor musunuz? Yok bir baba iseniz sizce de babalar uzak durur,sever ama belli etmez mi? Aileniz insanı 
sadece korumak için mi vardır? 
Sevgiye olan ihtiyacınızı aileniz mi en çok karsılıyor yoksa siz karsılıyorsunuz ailenizin sevgi ihtiyacını? Bir 
esyayı sevmekle bir insanı sevmek arasındaki farkı anlayabildiniz mi? 
Bir insana yardım etmenin verdigi huzuru en son ne zaman hissettiniz en derinden? Yemek masanızda 
yiyeceginiz yemegi seçmekte zorlanırken açlıktan ölen binlerce çocugu aklınıza getiriyor musunuz? Diziliyor mu 
bogazınıza yiyecekler veya sızlıyor mu burnunuzun diregi ince ince? Vicdanınızla hesaplasırken rahatsızlıgınız en 
çok hangi konularda oluyor? 
Bunları düsünmeye hiç fırsatınız oldu mu? 
Olmadıysa gelin hep beraber bakalım hayatımızdaki dakikalara...
EN DERUN 
DEGER 
Zamanın Önemi / Verimli Kullanma 
Enderun Deger 16 
80:20 ÝLKESÝ 
Zamanlarını en kötü sekilde kullananlar, en çok, zamanın kısalıgından 
sikâyet ederler. 
LA BRUYERE 
Basarılı bir zaman yönetiminin gerçeklesmesini is ortamının 
degil, kisinin zihinsel hazır olma düzeyinin belirledigi vurgulanan 
brosürde, zaman yönetimi konusunda su önerilerde bulunuluyor: 
Zamanımızın ancak yüzde 60'ına hükmedebiliyoruz. Her an 
önümüze çıkabilecek beklenmedik görevler, önemsiz olsalar bile 
aciliyet kazanmıs isler ve sosyal etkinlikler için belli bir zamanı 
ayırmamız gerekmektedir. Zamanımızın yüzde 40'lık bir kısmını 
bu türden, kontrolümüz dısındaki islere ayırmak zorundayız. 
Zaman yönetimi yüzde 60'lık bölümü daha etkili kullanma 
yönündeki çabaları ifade eder. Bu oranı yüzde 100'e çıkarmak 
mümkün degildir. 
80:20 ilkesi unutulmamalıdır. Bu ilke, zamanımızın yüzde 
20'si ile islerimizin yüzde 80'ini, zamanımızın kalan yüzde 80'i ile 
islerimizin yüzde 20'sini gerçeklestirmekte oldugumuzu ifade 
eder. 
Zamanın nerelere harcandıgı belirlenmelidir. Bir ay süreyle 
her gün, yarım saatte bir yapılmıs olan tüm isleri kaydedin. Bu 
zamanınızın nasıl harcandıgı konusunda önemli ip uçları 
verecektir. 
Kontrolünüz altındaki yüzde 60'lık zaman dilimini planlayın. 
Planlamayı mümkünse yıllık, aylık, haftalık ve günlük olarak ama 
mutlaka yazılı olarak yapın. 
Her seyi kendi yapan ayrıntılar içinde bogulur. Bu nedenle 
yetki devredin. Böylece önemli islere zaman ayırıp, birlikte 
çalıstıklarınızın bilgisini daha iyi kullanabileceksiniz. Yetki 
devrinin ötesinde diger tekniklere hakim olmaya çalısın. 
Zaman yönetimi uygulamasına geçtikten sonra planlanan ile 
gerçeklesenler gözden geçirilmeli, aksayan yönler için önlem 
alınmalıdır. Fazladan zaman kazanmaya çalısın. Erken kalkın, 
günlük giyeceklerinizi ve çantanızı aksamdan hazırlayın.'’ 
‘'KENDÝNÝZE RANDEVU VERÝN, ÝPTAL ETMEYÝN'' 
Kararlı olun, seri hareket edin. Önünüzde yalnızca is olsun, 
ilgisiz olanları kaldırın. 
Yöneticiyseniz ayrıntılarla ugrasmayın. Bos zamanınızı iyi 
degerlendirin. 
Not alma alıskanlıgı edinin. Düzenli olun, aradıgınızı 
bulabilecek bir sistem gelistirin. Gereksiz evrak ve dokümanı 
atın. Zamanınızı yıllık, aylık, haftalık ve günlük periyotlarla 
planlayın. Yazılı kayıt tutun. Mutlaka ajanda kullanın. Hızlı ve 
etkili okumayı ögrenin. 
Randevularınıza zamanında gidin. Bilgilerinizi güncelleyin. 
Ýsi eve, evi ise tasımayın. Ýlkeleri olan bir kisilik yapısı 
sergileyin. 
Birisinden bir sey isteginizde zamanı mutlaka belirtin. 
Tutum ve düsünce tarzınızla endise ve kuruntularınızdan 
kurtulmaya çalısın.''
ENDERUN 
Özel 
Liseleri 
MÝLLÝ EGÝTÝM BAKANLIGI 
YILIN KALÝTELÝ OKULU 
TÜRKÝYE 2.si 
ARALIK SUBAT 
DEGERLER 
EGÝTÝM PROGRAMI 
Degerlerimiz 
içimizdeki 
'biz'in 
aynasıdır. 
Toplumsal Hayatta 
Ýnsan Ýliskileri 
Yasayan 
Degerler 
Egitimi 
EN DERUN 
DEGER 
UR 
N 
E 
L 
D 
Ý 
N 
S 
E 
EL 
L 
E 
E 
R 
Z 
Ý 
Ö 
KASIM 
Sorumluluk 
Mes’ûliyet Hissi 
EKÝM 
Okuma Kültürü 
MART 
Yardımseverlik 
Ýnfak Bilinci 
Dogruluk 
Dürüstlük 
NÝSAN 
Ana-Baba ve 
Büyüklerimize Saygı 
Küçüklere Karsı Sevgi 
MAYIS 
Ýsraf 
Kanaatkârlık 
EYLÜL 
Zamanın Önemi 
Verimli Kullanma 
www.gencegitim.com.tr www.enderunliseleri.k12.tr 1997
2011 YILIN “KALÝTELÝ EKÝBÝ” TÜRKÝYE BÝRÝNCÝSÝ 
2011 YILIN “KALÝTELÝ OKULU” TÜRKÝYE ÝKÝNCÝSÝ

More Related Content

Similar to Enderun Değer Dergisi Sayı 1

HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdfHAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdfAhmet Türkan
 
öGretmenler GüNü Slayt
öGretmenler GüNü SlaytöGretmenler GüNü Slayt
öGretmenler GüNü Slaytguestd2e8e2
 
Her konuda en güzel sözleri derledik
Her konuda en güzel sözleri derledikHer konuda en güzel sözleri derledik
Her konuda en güzel sözleri derledikLafmacun
 
Enderun Değer Dergisi Sayı 2
Enderun Değer Dergisi Sayı 2Enderun Değer Dergisi Sayı 2
Enderun Değer Dergisi Sayı 2enderunliseleri
 
Istanbul A1 Ders Kitabi English
Istanbul A1 Ders Kitabi EnglishIstanbul A1 Ders Kitabi English
Istanbul A1 Ders Kitabi EnglishMustansiriyahnet
 
KAGEM Bülten Merhamet Dünyamızı Nasıl Aydınlatabilir?
KAGEM Bülten Merhamet Dünyamızı Nasıl Aydınlatabilir?KAGEM Bülten Merhamet Dünyamızı Nasıl Aydınlatabilir?
KAGEM Bülten Merhamet Dünyamızı Nasıl Aydınlatabilir?testkgm
 
Damla materyal sunumu!
Damla materyal sunumu!Damla materyal sunumu!
Damla materyal sunumu!Sema Kaya
 
Eğitim Şart! Bünyamin Halaç_Galder_yazı
Eğitim Şart! Bünyamin Halaç_Galder_yazıEğitim Şart! Bünyamin Halaç_Galder_yazı
Eğitim Şart! Bünyamin Halaç_Galder_yazıTOLGA DIRAZ
 
Atatürk’ü iyi anlamak. turkish (türkçe)
Atatürk’ü iyi anlamak. turkish (türkçe)Atatürk’ü iyi anlamak. turkish (türkçe)
Atatürk’ü iyi anlamak. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kehf suresi’nden ahir zamana işaretler. turkish (türkçe)
Kehf suresi’nden ahir zamana işaretler. turkish (türkçe)Kehf suresi’nden ahir zamana işaretler. turkish (türkçe)
Kehf suresi’nden ahir zamana işaretler. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Atatürk ve gençlik. turkish (türkçe)
Atatürk ve gençlik. turkish (türkçe)Atatürk ve gençlik. turkish (türkçe)
Atatürk ve gençlik. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
İtalyan Mutfağı
İtalyan Mutfağıİtalyan Mutfağı
İtalyan MutfağıMedeniCoskun
 
gazate cevresinde gelişen metin türleri
gazate cevresinde gelişen metin türlerigazate cevresinde gelişen metin türleri
gazate cevresinde gelişen metin türleridamlaylgn
 
2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
2012-2016 AÖF Edebiyat YıllığıÜmit Demir
 

Similar to Enderun Değer Dergisi Sayı 1 (20)

HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdfHAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
 
ihya dergisi
ihya dergisiihya dergisi
ihya dergisi
 
Mevlana'da Sembol Şahsi̇yet "İnsan"
Mevlana'da Sembol Şahsi̇yet  "İnsan"Mevlana'da Sembol Şahsi̇yet  "İnsan"
Mevlana'da Sembol Şahsi̇yet "İnsan"
 
öGretmenler GüNü Slayt
öGretmenler GüNü SlaytöGretmenler GüNü Slayt
öGretmenler GüNü Slayt
 
Kütüphane haftasi
Kütüphane haftasiKütüphane haftasi
Kütüphane haftasi
 
Her konuda en güzel sözleri derledik
Her konuda en güzel sözleri derledikHer konuda en güzel sözleri derledik
Her konuda en güzel sözleri derledik
 
Enderun Değer Dergisi Sayı 2
Enderun Değer Dergisi Sayı 2Enderun Değer Dergisi Sayı 2
Enderun Değer Dergisi Sayı 2
 
Istanbul A1 Ders Kitabi English
Istanbul A1 Ders Kitabi EnglishIstanbul A1 Ders Kitabi English
Istanbul A1 Ders Kitabi English
 
Interaktif ktp.tanitim kitapcik
Interaktif ktp.tanitim kitapcikInteraktif ktp.tanitim kitapcik
Interaktif ktp.tanitim kitapcik
 
KAGEM Bülten Merhamet Dünyamızı Nasıl Aydınlatabilir?
KAGEM Bülten Merhamet Dünyamızı Nasıl Aydınlatabilir?KAGEM Bülten Merhamet Dünyamızı Nasıl Aydınlatabilir?
KAGEM Bülten Merhamet Dünyamızı Nasıl Aydınlatabilir?
 
Bhalac Eğitim Şart
Bhalac Eğitim ŞartBhalac Eğitim Şart
Bhalac Eğitim Şart
 
Damla materyal sunumu!
Damla materyal sunumu!Damla materyal sunumu!
Damla materyal sunumu!
 
Eğitim Şart! Bünyamin Halaç_Galder_yazı
Eğitim Şart! Bünyamin Halaç_Galder_yazıEğitim Şart! Bünyamin Halaç_Galder_yazı
Eğitim Şart! Bünyamin Halaç_Galder_yazı
 
Atatürk’ü iyi anlamak. turkish (türkçe)
Atatürk’ü iyi anlamak. turkish (türkçe)Atatürk’ü iyi anlamak. turkish (türkçe)
Atatürk’ü iyi anlamak. turkish (türkçe)
 
Kehf suresi’nden ahir zamana işaretler. turkish (türkçe)
Kehf suresi’nden ahir zamana işaretler. turkish (türkçe)Kehf suresi’nden ahir zamana işaretler. turkish (türkçe)
Kehf suresi’nden ahir zamana işaretler. turkish (türkçe)
 
A1 DERS K TABI
A1 DERS K TABIA1 DERS K TABI
A1 DERS K TABI
 
Atatürk ve gençlik. turkish (türkçe)
Atatürk ve gençlik. turkish (türkçe)Atatürk ve gençlik. turkish (türkçe)
Atatürk ve gençlik. turkish (türkçe)
 
İtalyan Mutfağı
İtalyan Mutfağıİtalyan Mutfağı
İtalyan Mutfağı
 
gazate cevresinde gelişen metin türleri
gazate cevresinde gelişen metin türlerigazate cevresinde gelişen metin türleri
gazate cevresinde gelişen metin türleri
 
2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
 

More from enderunliseleri (20)

Sunu1
Sunu1Sunu1
Sunu1
 
Aralık nöbet
Aralık nöbetAralık nöbet
Aralık nöbet
 
Tam öğrenme sunum
Tam öğrenme sunumTam öğrenme sunum
Tam öğrenme sunum
 
Tam öğrenme sunum
Tam öğrenme sunumTam öğrenme sunum
Tam öğrenme sunum
 
Okul aile-birligi-genel-kurul-duyurusu
Okul aile-birligi-genel-kurul-duyurusuOkul aile-birligi-genel-kurul-duyurusu
Okul aile-birligi-genel-kurul-duyurusu
 
Okul aile-birligi-denetleme-kurulu-toplanti-tutanagi
Okul aile-birligi-denetleme-kurulu-toplanti-tutanagiOkul aile-birligi-denetleme-kurulu-toplanti-tutanagi
Okul aile-birligi-denetleme-kurulu-toplanti-tutanagi
 
Okul aile-birligi-yonetim-kurulu-gorev-dagilimi
Okul aile-birligi-yonetim-kurulu-gorev-dagilimiOkul aile-birligi-yonetim-kurulu-gorev-dagilimi
Okul aile-birligi-yonetim-kurulu-gorev-dagilimi
 
2015 2016-convert
2015 2016-convert2015 2016-convert
2015 2016-convert
 
Sozlesme
SozlesmeSozlesme
Sozlesme
 
Temelegitimpuan
TemelegitimpuanTemelegitimpuan
Temelegitimpuan
 
Temelegitim
TemelegitimTemelegitim
Temelegitim
 
Ergenlikdonemi
ErgenlikdonemiErgenlikdonemi
Ergenlikdonemi
 
Etkiliannebabaolmak
EtkiliannebabaolmakEtkiliannebabaolmak
Etkiliannebabaolmak
 
Aileninrolu
AileninroluAileninrolu
Aileninrolu
 
Annebabatutumu
AnnebabatutumuAnnebabatutumu
Annebabatutumu
 
Ailetutumu
AiletutumuAiletutumu
Ailetutumu
 
Teog sunum
Teog sunumTeog sunum
Teog sunum
 
Sinav oncesi stratejiler
Sinav oncesi stratejilerSinav oncesi stratejiler
Sinav oncesi stratejiler
 
Altin ogun kahvaltı
Altin ogun kahvaltıAltin ogun kahvaltı
Altin ogun kahvaltı
 
Rehberlik Faaliyetleri Semineri
Rehberlik Faaliyetleri SemineriRehberlik Faaliyetleri Semineri
Rehberlik Faaliyetleri Semineri
 

Enderun Değer Dergisi Sayı 1

  • 1. DEGER KARATAY RUN E D 1997 L Ý N S E EL L E E R Z Ý Ö Lisesi - Anadolu Lisesi - Fen Lisesi Enderun Lisesi-Anadolu Lisesi-Fen Lisesi enderunliseleri.k12.tr NDERUN DDEEGGEERR Eylül - Ekim 2011 P Okuma Kültürü P Kitap Okumanın önemi P Okumak Adına P Zamanın Önemi P Zamanı Etkili Kullanma P Zamanı Tasarruf Edici Yöntemler
  • 2. KONYA ÖZEL ENDERUN LÝSELERÝ YAYINIDIR Enderun Liseleri ‘Degerler Egitimi Bülteni’ Eylül-Ekim 2011 Özel Enderun Liseleri Adına Sahibi Ýlhan YILMAZ Okul Müdürü Genel Yayın Yönetmeni - Editör Ýbrahim KALAYCI Türk Dili ve Edebiyatı Ögretmeni Degerler Egitimi Komisyonu Harun KARAKUS (Egitim Koordinatörü) Selma LÖK (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ögretmeni) Mehmet Ali ÖZTÜRK (Türk Dili ve Edebiyatı Ögretmeni) Ýlker VAROL (Tarih Ögretmeni) Ýsmail ÇELÝK (Cografya Ögretmeni) Ziya PINARBASI (Matematik Ögretmeni) Görsel Tasarım Mustafa Süha ÖZTÜRK Anadolu Lisesi Md. Yard. Ýbrahim KALAYCI Türk Dili ve Edebiyatı Ögretmeni KARATAY Adres : Kayacık Araplar Mh. Ataç Sk. No:1 (Emniyet Civarı) 42050 Karatay/KONYA Tel : 0 332 237 81 08-09 Faks : 0 332 233 33 01 Mail :enderunliseleri@gencegitim.com.tr
  • 3. EN Okuma Kültürü DERUN 1. Dürüst olmak: Ýstiklal sairimiz merhum Mehmet Akif'in belirttigi gibi “Sözün hakikat olsun odun gibi olsun tek “ her zaman her yerde dogru sözlü olmak dogruyu ifade etmek ve dogrunun yanında olmak. 2. Sorumluluk sahibi olmak: Bizleri diger canlılardan ayıran en önemli özelliktir. Üzerinize düsen vazifeleri eksiksiz yerine getirmektir. Tekten çogula giden bir düsünceye sahip olmak. Ben üzerime düseni yapmazsam sadece ben degil ailem sehrim ülkem kaybeder düsüncesiyle hareket etmek. Meshur bir söz vardır ya 'Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır' düsüncesiyle hareket etmeli. 3. Çalıskan olmak: Aslında sorumluluk çalısmayı beraberinde getirecektir. Ýnancımızdaki; “insana ancak çalıstıgının karsılıgı vardır” düsüncesi, ne kadar çalıskan olmamız gerektigi hususunda bizlere yol gösteriyor. Lise 1 den baslayarak her gün düzenli en az 3 saat çalısmalısınız. Maraton kosucuları aklıma geliyor 3000 metre veya 10000 metre kosan bir atlet düsünün lise 1 den kosmaya baslayanla lise 3 veya 4 den baslayan elbette bir olmayacaktır. Her seyden önemlisi sevgili gençler bizler sizlere çalısmayı çalıskanlıgı bir kültür olarak vermek istiyoruz. Kararlı ve istikrarlı olmanız basarınızı devamlı kılacaktır. 4. Toplumla bütünlesmis aktif insan olmak: Sadece kendini düsünen degil bulundugu topluma da faydalı olmayı vazife bilen kaliteli bir gençlik. Sahip oldugunuz erdem ve faziletleri toplumla paylasmalısınız. Gördügünüz bir yanlısı da düzeltme yoluna gitmelisiniz. Yazarın ifade ettigi gibi (Beyaz zambaklar ülkesinde)“ Bir ülkede yasayan her insanın maddi ve manevi yönden güçlenmesine duyarsız kalmak, farkında olmamak ve istememek de vahsetin en büyügüdür. 5. Okumak: Kâinat bir kitap bizde bu kitabın okuyucularıyız. Okumak bilinmeyenlere dogru yelken açmaktır. Evet, o en güzel erdemlerden biridir. Sanlı tarihimize baktıgımızda okumaya büyük önem veren bir yapı karsımıza çıkar. Bir yavuz sultan selimi düsünün sevgili gençler; Mısır seferine çıkarken develer dolusu kitapları da yanında götürüyor. Ve zamanının önemli bir bölümünü okumaya ayırıyor.(Günde 8 saat ya bizler?) Çag açıp çag kapatan Medeniyet Fatihini düsünün 20 yasında batı dillerinin birçogunu biliyor. Sizlerin de yakından tanıdıgı Ahmet Yüksel Özemre gecelerini okumak ve çalısmakla geçirmek için lise yıllarının baslarından baslayarak lise sonuna kadar bayramlar hariç her gününü oruçlu geçirmis. Sizlerin de okuyan düsünen arastıran ve uygulayan kaliteli birer gençler olarak bu mümtaz sahsiyetleri iyi anlamanız ve model almanız gerektigini düsünüyorum. Sevgili Enderunlu ögrenciler, hayatımızı anlamlastıran bu degerlerimizin bütün ögrencilerimizle bütünlesmesini canı gönülden diliyorum. Her fırsatta dile getirdigim bizim ögrencilerimiz birer numune-i imtisal olarak her yerde bulunmak zorundadır. Çünkü bizim vizyonumuz “Kalitesi ve degerleriyle gençligin idealindeki okul olmak“. Bu duygu ve düsüncelerle hepinize saglık ve afiyetle bereketli ömürler diliyorum. Ayrıca ‘Enderun Deger’ bülteninin çıkarılmasında emegi geçen basta Edebiyat Ögretmenimiz Ýbrahim KALAYCI ve Müdür Yardımcımız M. Süha ÖZTÜRK Bey’e ve diger arkadaslarıma tesekkür ediyor çalısmalarında muvaffakiyetler diliyorum. Enderun Deger 1 Ýlim ögrenmek, kadın ve erkek her müslümana farzdır. HZ. MUHAMMED S.A.V Ýlhan YILMAZ Özel Enderun Liseleri Müdürü DEGER Merhaba gençler; Egitim dogumdan ölüme kadar devam eden bir süreçtir. Sizler bu sürecin en önemli safhası olan ortaögretim döneminde bulunuyorsunuz. Bu safhayı etkin ve verimli geçirmek için hepimize düsen önemli vazifeler var. Ben kısaca bunlardan bahsetmek istiyorum. Her seyden önemlisi dünyaya yaratılmısların en sereflisi olarak gönderilen insanı kaliteli yetistirmek gerekiyor. Degerlerini özümsemis, nitelikli maddi ve manevi bilgilerle donanmıs birer karakter abidesi olarak sizleri hayata hazırlamak Hz. Mevlana’nın deyimiyle pergel gibi olmak; bir ayagınız inanç ve degerlerimizde sabit olacak, diger ayagınızla dünyanın merkezinde olacaksınız. Bir okul lideri olarak her seyden önce Enderunlu ögrencilerimizde görmek istedigimiz degerleri sizlerle paylasmak istiyorum:
  • 4. EN Okuma Kültürü DERUN ortam ve farklı heyecanlar olusturur. Bilgi edinilen kaynak baglamında degerlendirildiginde bireylerin düsünce ufkunun genislemesine ve birbirlerinden farklı olmasına neden olan en önemli etken, kitapların diger bilgi kaynaklarından farklı olmasıdır. Sözcükler ve isaretlerle kusatılmıs bir dünyada yasıyoruz. Ýster kitaplar ve gazeteler, ister araç ve gereçlerin kullanım kılavuzları ya da reklamlardaki yazılar olsun, okumanın yasamımızda çok önemli bir yeri vardır. Okuyarak bilgimizi artırır ve yeni seyler ögreniriz; fakat günümüzde kütüphaneler bos, kitaplar açılmaz ve okunmaz olmus. Hâlbuki cemiyetlerin yükselmesi kütüphane ve kitap sayısının artısıyla dogru orantılıdır. Yapılan arastırmalarda kütüphane sayısı ile kahvehane ve internet kâffe sayılarına baktıgımızda korkunç bir uçurum oldugunu görürüz. Bu gidisle toplum olarak ancak kölelesmeye, batının sömürü alanı olmaya mahkûm oluruz. “Bir kitap açmanın faydası çoktur. Açlık yemekle, bilgisizlik okmakla giderilir.” Okumak hayatımızın en önemli eylemlerinden biridir. “Âdemin hayvaniyeti yemekle, insaniyeti okumakla kaimdir. (Namık Kemal). Bir ülkenin insanları ne kadar çok kitap okuyorsa kültüre, medeniyete katkıları ve gelismislik düzeyleri de ona göredir. Yetisen zekâları kitaplarla beslemeyen milletler hüsrana mahkûmdurlar. Tüm gelismis, kalkınmıs ve sosyallesmis, insan haklarını özümsemis ülkeler kitap okurken, dünya kitap okuyorken biz ne yapıyoruz. Dünya; dünyayı okurken biz bu dünyada degil miyiz? Son yıllarda yapılan arastırmalar, Türk toplumunun sosyal, ekonomik ve siyasi sartlarında önemli degisiklikler olmasına ragmen, kitap, gazete, dergi ile arasının iyi olmadıgını, toplumumuzun okumayı alıskanlık ve hayat tarzı haline getirmedigini göstermektedir. Evlerdeki, degisik yerlerdeki kütüphanelerimiz bir aksesuar olarak durmamalı. Gençlerimizi, çocuklarımızı okuma ve kütüphane kültürüyle yetistirmenin faydalarına inanmalı ve inandırmalıyız. Bakınız Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı Devleti dünyanın en zengin ve en güçlü devleti idi. Neden mi? Çünkü 8 yıllık kısacık saltanatına kıtalar fethini sıgdıran koca sultan Yavuz Selim, develere yüklettigi kütüphanesini bir an olsun yanından ayırmamıstı. Sehzadelik döneminde 3 saate indirdigi uykusuyla günde 8 saatini kitap okumaya ayırmıstı. Yavuz Sultan Selim'i yavuz yapan sadece cesareti degil, onun kitaplarla olan diyalogunun da çok iyi olmasında aranmalıdır. Resat Nuri Güntekin babasının kitaplıgı ile ilgili bir yazısında der ki: babam bir askeri doktordu, bir kedinin yavrularını agzında köse bucak dolastırması gibi bizi ülkenin dört bir yanında dolastırırdı. Fakat hiçbir maddi varlıgı olmayan bu adamın zengin bir kütüphanesi vardı. Peki, bu kitaplıkta neler vardı. Arapça, Farsça, Türkçe divanlardan tutun hafızlar mesnevilerden, Russo'lar, Voltaire'ler, Montescü'ler Balzac'lar, Zola'lar vardı ve askeri doktor, bir tıp doktoruydu. Benim okuma alıskanlıgı kazanmamda ve kitaplara olan egilimimde bu kütüphanenin büyük bir yeri vardır. Bugün kütüphanelerin ve kitaplıkların kaderinde yine yalnızlık vardır. Televizyon dizilerinde bırakın okumayla ilgili bir sahne, reyting alan dedikodu programları, ilkesiz ve hedefsiz birçok diziler, bizleri yozlastırma ve uyutma programları yer almaktadır. Böylece okuyan degil, oturan; düsünen degil hayal kuran; okuyup arastıran degil hazır bulup alan bir toplum haline geldik ve getirildik. Cemil Meriç'in “Bütün kitaplar tek bir kitabı anlamak için okunur”! Sözünü de aklımızdan çıkarmamalıyız. Ülke olarak okuyan, arastıran, çalısan, üreten, düsünen beyinlere ihtiyacımız var. Ancak bu sekilde eksiklerimizi telafi eder, gelisebilir ve çagı yakalayabiliriz Aklımızdan çıkarmamamız gereken, kitaba sadece kapılarımızı degil, gönüllerimizi açtıgımız ve dost oldugumuz vakit, bizi istedigimiz güzelliklere, zenginliklere ulastırır. Mehmet Ali ÖZTÜRK Türk Dili ve Edebiyatı Ögretmeni DEGER Sevgili ögrenciler, okuma alıskanlıgının baslangıcı, içinde bulundugunuz okul dönemleridir. Okuma sevgisi bu yıllarda edinilir ve bu yıllarda kalıcı olur. Kitap okumak insanları tanımak, geçmisi yasamak, gelecegi hayal etmektir. Televizyon seyrederken daha çok bizlere verilenlere odaklanır, gördüklerimizle yetiniriz. Oysa kitap okurken gözlerimizle harf ve kelimelere bakmamıza ragmen, okuduklarımızı hayal eder, hayal dünyamızda olusturdugumuz olayları yasarız. Kurulan bu hayal, televizyonun aksine her bireyde farklı renk, farklı Enderun Deger 2 Kitap, dersini her zaman tekrarlayan hazır bir ögretmendir. M. PROUST
  • 5. EN DERUN DEGER Okuma Kültürü OKUMAK Okuma kavramı iki boyutuyla ele alınmalıdır. Birincisi sesleri tanıyıp o sesleri birlestirerek seslendirmektir ki buna mekanik okuma da denilmektedir. Bu daha çok okumanın yeni ögretildigi zamanlarda olur. Kisi sesleri seslendirir. Burada anlama, yorumlama, iliskilendirme, çıkarımda bulunma, dilin estetigini ve güzelligini yakalama boyutları çok zayıftır. Okumanın ikinci boyutu sesleri hem seslendirmek hem de cümledeki, paragraftaki, metindeki anlamları yakalamaktır. Bunun için okuyucu okudugu yazıyı yorumlayacak, iliskilendirecek, akıl yürütecek, karsılastırma yapacak, baglantı kuracak, sorulara yanıt bulacak, yeni sorular soracaktır. Bunları yaparsa okuyucu okudugu metni derinlemesine anlamıs olacaktır. O halde okuma dendiginde isin içine okumanın iki boyutunun da katılması gerekir. Ýnsan niçin okur? Bu soruya bir arastırmada su yanıtlar verilmistir. 1) Âdet ya da alıskanlık olarak 2) Görev duygusuyla 3) Genellikle zaman geçirmek için 4) Güncel olayları kavramak için 5) Anlık kisisel doyum için 6) Günlük hayatın pratik ihtiyaçlarını karsılamak için 7) Profesyonel ya da mesleki ilgileri sürdürmek ve gelistirmek için 8) Hobi olması 9) Topluma yönelik ihtiyaçları karsılamak için 10) Kendini gelistirmek için 11) Entellektüel ihtiyaçlar için 12) Dinî ihtiyaçları karsılamak için (Ralf Staiger-Unesco Yayını) Okuma insana, topluma ve giderek dünyaya evrene neler kazandırır? Bu sorunun dünyadaki ve Türkiye'deki yanıtları iyi arastırılır ve irdelenirse kusku yok ki okumanın önündeki engeller kalkacak ve okumaya ilgi artacaktır. Okuma, insanlar arasında iletisim artırmaktadır. Hem okuma yazmayı bildigimiz hem de çok fazla kaynak okudugumuz zamanlarda konusacagımız, ortaklıklar kuracagımız, anlasacagımız konular artacaktır. Okumanın insana kazandırdıklarından bir tanesi de estetik bilincidir. Dilin ve edebiyatın güzelliklerini ve zenginliklerini gören, yakalayan ve tadan kisi yasama, evrene daha estetik bir gözle bakacak. Yasamı daha da bir güzellestirecek, evreni kendi bahçesi gibi görecektir. Okuma insanın söz varlıgını gelistirir. Bir insan söz varlıgı kadar kendini ifade eder ve söz varlıgı kadar okuduklarını anlayabilir. Söz varlıgının gelismis olması kisinin gelismislik göstergelerinden biridir. Okuma insanın genel kültürünü artırır. Genel kültür ise hayatımızı kolaylastırır. Genel kültürü yüksek bireylerin olusturdugu toplumlar kültürlü toplumlardır ki bu toplumlar enerjilerini sürekli olarak iyi, güzel ve bilimsel ugraslara harcarlar. Okuma insana anlama, yorumlama, farklı açılardan bakma, empati kurma, yeni insanlar ve mekânlar tanıma gibi beceriler kazandırır. Okuma ve yazma insana kendini gerçeklestirme olanagı saglar. Ýnsan için kendini gerçeklestirme ulasılacak son nokta yani zirvedir. Zirvedeki insan hem mutlu hem üretkendir. Ýnsan hangi meslekten olursa olsun okudukça ve yazdıkça zirveye çıkabilecektir. Enderun Deger 3 Mümkün olsaydı, her karıs topraga, bugday eker gibi kitap ekerdim. HORACE MANN
  • 6. EN Okuma Kültürü DERUN BÝR YIL ÝÇÝNDE ORTALAMA OKUNAN KÝTAP ADEDÝ OKUMAYLA ÝLGÝLÝ ORANLAR Okuma alıskanlıgını degerlendirmede ölçüt: Çok okuyan : 1 yılda 21 ve daha fazla kitap okuyan kisi Orta düzeyde okuyucu : 1 yılda 6-20 kitap okuyan kisi Az okuyan 1 yılda : 1-5 kitap okuyan kisi Okuyucu olmayan : Hiç kitap okumayan kisi Okumanın basarıya etkisi: Temel egitim, bireyin verimliligini % 50, Okumanın egitimdeki verimliligini % 30, Egitimin ekonomideki verimliligini % 44 yükseltiyor. Okuma oranında durumumuz nedir? Türkiye'de kitap okuma konusunda çogu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmıs durumda. - Japonya'da toplumun % 14'ü, - Amerika'da %12' si, - Ýngiltere ve Fransa'da % 21'i düzenli kitap okur iken, - Türkiye'de durum % 0, 01 yani on binde bir. - Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan'da kitap ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye'de bu rakam 2000- 3000 civarında basılmaktadır. Birlesmis Milletler Ýnsani Gelisim Rapor'unda kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulundugu 173 ülke arasında 86. sıradadır. Üniversite ve dengi okul mezunlarının 'Niçin okumuyorsunuz?' sorusuna verdikleri yanıtlar su sekilde: Ÿ Kitaplar pahalı % 10.3 Ÿ Okul egitiminde okuma alıskanlıgı verilmiyor % 19.7 Ÿ Televizyon, insanları kitap okumaktan uzaklastırıyor % 30.3 Ÿ Kitaba karsı yasakçı tutum % 4.3 Ÿ Ögrenci ödevlerinin fazlalıgı % 5.3 Ÿ Geçim kosullarının agır olması % 15.6 Ÿ Okuyan insanlara deger verilmemesi %4 Ÿ Diger nedenler % 11.1 Enderun Deger 4 Ýnsanlıga baslıca borcumuz: Bıkmaksızın okumak, üsenmeksizin okumaktır. SEMSETTÝN SAMÝ DEGER
  • 7. EN Okuma Kültürü DERUN OKUMANIN ÖNÜNDEKÝ ENGELLER DEGER Ÿ Sistem Engeli Birinci derecede sorumlu okuma- yazma ile ilgili bir politika ve bu politikayı hayata geçirecek sorumlu resmi bir birimin olmaması. Ýkinci derecede okuma ve yazma alıskanlıgı ve kültürü kazandıramayan sorumlu egitim sistemi. Ÿ Zihinsel Engeller Okuma kültürünün kazanılması ve gelismesi için zihinlerin buna göre sekillendirilmesi gerekiyor. Gözümüzün gördügü mekânlarda kütüphane ve kitap resimleri yerlestirmeliyiz. Örnegin mobilya teshir magazalarında çok güzel, dikkat çekici yemek, yatak odası takımları, oturma grupları varken neden çok güzel ve dikkat çekici kitaplık resimleri yoktur? Neden okulların koridorlarında, merdivenlerde, sınıf duvarlarında çok kullanıslı ve ögrencilere yönelik kitaplıklar ve kitaplar yoktur? Ÿ Toplumsal, Kültürel Engeller Atasözlerimizde geçen 'Okuyup da âlim mi olacaksın? Basıma icat çıkarma. Çok okuma kafayı üsütürsün. Okudu da ne oldu? Bir toplum düsünün ki yetisen kusakların bilinçaltı bu ve buna benzer sözlerle sekillenmistir. Bu sekilde yetisen nesillerden çok itap okuyan, okumayı yasam biçim haline getirmis bireyler beklemek zaten gerçekçi olmaz. O halde önce zihinlerin temizlenmesi gerekmektedir. Ÿ Ekonomik Engeller Asgari ücretin açlık sınırının altında olduguna ve kitap fiyatlarının ortalama 10-20 lira arasında degistigine göre insanları kitap almıyor diye suçlamamak biraz insafsızlık olur. Ýnsanların isleri ve düzenli gelirlerine paralel olarak yasam kaliteleri de artacaktır. Ÿ Politik Engeller Okuyan insan, anlayan, yorumlayan, elestiren, sorgulayan insandır. Ülkemizde bazı politikacıların kitapları yasakladıgını ve kitapları yasakladıgını da hatırlarsak bu günün gençlerini daha iyi anlarız. Devletin acilen okuyan ve yazan toplum politikasını olusturması ve hayata geçirmesi gerekmektedir. Ÿ Rol Model Engeller Toplum liderleri, tanınmıs kisiler, ögretmenler, sanatçılar kitap okuma, yazma konusunda topluma gerekli önderligi yap(a)mamaktadır. Nerede elinde kitaplarla kürsüye çıkan liderler, trende otobüste, vapurda bilumum mekânlarda kitap okuyan ve öncülük eden model insanlar. Hani nerede 'Yazmasam çıldıracaktım.' Diyen Sait Faik ABASIYANIK ile aynı topraklarda yasayan insanlar? Ÿ Televizyon Engeli Televizyon kanallarının sayısının bu kadar arttıgı günümüzde insanlar o kanaldan o kanala kosusturmaktan ve bu kosusturma sonucunda bagımlı olmaktan kitap okumaya, yazmaya, sohbete maalesef zaman bulamıyor. Ÿ Eglence Kültürü Engeli Eglenmenin amaç haline getirildigi, medya araçlarıyla bu yasam biçiminin sürekli olarak insanlara sunuldugu dönemlerde okumak ve yazmak gibi zahmetli islerle insanları ne kadar ikna edebilir ve yönlendirebiliriz? Her seye ragmen denemeye deger. Ÿ Müfredat Engeli Okullarda uygulanan müfredat mutlaka ve mutlaka ögrencilere beceri, sorumluluk, ilke ve degerler kazandırmaya yönelik olmalıdır. Bu becerilerin basında okuma ve yazma becerisi gelmelidir. Okullarda okuma ve yazma öne çıkarılmalı ve okuma ve yazma ögrencinin sınıf geçmesine, sınavlarına ve yerlestirilecegi okullara katkı saglamalıdır. Enderun Deger 5 Bir kitap, içimizdeki donmus denize indirilmis bir baltadır. FRANZ KAFKA
  • 8. EN Okuma Kültürü DERUN DIL HAZINEMIZ Ýnsanoglu yaratılısı geregi dogar, büyür, ölür; fakat insanın bu yönünü daha mutlu, huzurlu geçirmesi için sosyal iliskileri ve buna baglı olarak egitimi önemlidir. Egitimin ve sosyal iliskilerin yani kültürlenmelerin ve bu kültürü nesilden nesile aktarmanın en önemli aracı dildir, lisandır. Unutulmamalıdır ki insan; yasadıgı toprakların çocugudur. Bu topraklara bir seyler ekmek ve orayı canlı hale getirmek, gelistirmek için elinden geleni yapar. Dilde bu yasam zamanı içinde sosyal olay ve olgulardan kesinlikle etkilenir. Bu olay ve olgular kisilerin egitim almasıyla aktif hale gelir. Ülkemizde sekiz yıl zorunlu egitim alınıyor ve ders islerken ders kitapları kullanılıyor. Yapılan arastırmalara göre ilk bes yılda okutulan ders kitapları gerek kavram ve sözcük sayısı gerekse resim, afis, karikatür sayısı bakımından yetersiz. ABD'de 71 bin 681, Almanya'da 70 bin 400, Japonya'da 44 bin 224, Ýtalya'da 31 bin 762, Fransa'da 30 bin 193, Suudi Arabistan'da 13 bin 579 sözcük ve kavram kullanılırken Türkiye'de 7 bin 260 adet sözcük ve kavram kullanılıyor. Gelisim bir seylerin artması ile olur fakat toplumun gelisimi için verilen bu egitimde bu kadar az kelime sayısıyla istenilen amaca ulasılamaz. Kelime hazinesi az olan bireylerin düsünceleri de buna paralel olur yani düsünceleri kısıtlıdır. Bilgilerin akla daha çok yer etmesini saglayan unsurlardan biri de görselliktir. Maalesef ders kitapları bu konuda yetersiz kalmaktadır. ABD'de 502, Fransa'da 183, Ýtalya'da 182, Japonya 'da 84, Almanya 'da 82, afis, resim, karikatür gibi görsel ögeler kullanılırken Türkiye'de 2 tane görsel öge kullanılıyor. Bilginin aklımızda yer etmesi de bu nedenle bir kat daha zorlasıyor. Bilgiyi zor ögrenen, zor kullanan bireyler toplumu ileri götürmekte zorlanıyor, dahası bilgi ögrenmekten kaçınır hale geliyor. Kelime bilmedigi ya da ögrenmedigi için aktarılan kültürü de alamıyor Dolayısıyla eskilerden alıp daha ilerilere gidemiyor. Az kelime bildigi için daha az düsünüyor, daha az çözüm arıyor ve kendini daha az gelistiriyor. Bireyler kendini gelistiremedigi için toplum ilerilere gidemiyor. Toplumun bilinçlendirilmesi adına verilen egitimde bu nedenle bosa çıkıyor. Yani dil hazinemizin gelismis olup olmaması toplumumuzu, düsüncelerimizi, gelecegimizi, kısaca hayatımızdaki her seyi derinden etkiliyor. Büsra KARASU F-11A DEGER Enderun Deger 2 Kitap, Ýyi seçilmis önceden dersini her kitapları zaman okumak, geçmis yüzyılların seçkin zekâlarıyla düzenlenmis bir tekrarlayan konusmaya hazır katılmak bir ögretmendir. gibidir. 6 M. PROUST DESCARTES
  • 9. EN DERUN DEGER Okuma Kültürü Kitaplarla ne zaman tanıstıgımı, okumaya ne zaman basladıgımı kesin olarak bilmiyorum. Okula baslamadan önce dogum günümde babam masal kitabı almıstı. Simdiye kadar aldıgım en güzel dogum günü hediyesiydi. Artık büyüdügümü düsünüyor olmalıydı babam. 5 yasındaki bir çocuk için oldukça sevindirici bir durum olsa gerek. Hediyeyi alır almaz: ”Anne bak babam masal kitaplarının en kalınını almıs bana. Demek ki çok büyümüsüm.” demistim. Sayfa sayısını göstermek için tüm parmaklarımı kullanmıstım ama yetmemisti ve bende evde ki tüm eldivenleri getirerek anlatmıstım. Bizim evde televizyon yok. Bizim evde hiç sıkılmadan okunan, üstünde sohbet edilen kitaplar var. Aksam oldugunda sohbetine doyum olmayan okudugumuz kitapları anlatırız birbirimize. Televizyonsuz ev mi olur, hiç sıkılmıyor musun dediginizi duyar gibiyim. Hayır, sıkılmaya vaktim bile olmuyor. Zerre kadar eksikligini hissetmiyorum televizyonun. Bazen de dedemlere gittigim de beraber okuyoruz dedemle. Burnunun ucunda ki gözlügüyle kitabı pek yakısıyor ona. Odanın bir kösesinde yerden tavana kadar kitaplarla dolu bir dolap var. Her gittigimde hayran kalıyorum. En büyük hayalim kendi kitaplıgımı olusturmak. Teknik olarak okumayı ilkokul birinci sınıfta söktüm. Okumayı tam olarak ögrendigim de ilk okudugum kitap babaannemin hediye ettigi Noktacık ile Anton'du. Kursun Asker, Heidi, Zuzu, Zülâl'den ödünç aldıgım Bremen Mızıkacıları… Okuma maceramın önemli yapı tasları arasında dilimden düsürmedigim, efsanevi Milliyet Çocuk dergileri ve Miço vardır. Her sayısını defalarca okumusumdur. Her sayısında çıkan çizgi romanların devamını her hafta farklı bir son uydurmusumdur. Milliyet Çocuk dergileriyse bambaskadır! Taras Bulba'yla Milliyet Çocuk'taki çizgi romanı sayesinde tanıstım. Kral Arthur'un Sarayında Bir Amerikalıyla da öyle! Günes tutulmasını hesaplayıp canlı canlı yakılmaktan kurtulmak her babayigidin harcı degildir. Palavracı Baron ve Pıtırcık, derginin daha çok yazılı, az resimli bölümlerinde çıkmıstı karsıma. Bir ara hafta sonları uyguladıgım söyle bir düzenim vardı: Sabah saat 10 gibi kalkıp okumaya baslıyordum. Gece saat 3 gibi yatana kadar okuyordum. Ta ki 4. sınıfa kadar. 4. sınıfta gözlük kullanmaya basladım ve kitap okumama en fazla yarım saat izin vardı. Arada bir gözlerimi dinlendirmem gerekiyordu. Ben bunların hiçbirine uymadım ve uymamaya devam ediyorum. Ben neden kitap okuyorum? Kitap okuyorum çünkü; · Açı degistirmeyi; bilardo tabirleriyle söylersek, bazen kalın, bazen ince görmeyi seviyorum. · Sasırtılmayı, heyecanlandırılmayı, kendimi akıllı zannederken tuzaga düsürülmeyi seviyorum. · Yansımaları, gölgeleri, renklerin tonlarını seviyorum. · Sevdigim bilmedigim seylerin pesine düsmeyi seviyorum. · Olmadık isleri, gerçegin dısını, bilincin altını, kisiligin parçalarını seviyorum. · Isınlanmayı seviyorum. · Sürekli kullandıgım sözcüklerin, her yeni sıralanısından bambaska bir lezzet almayı seviyorum. · Bilmedigim seyleri sevmek için önce onları fark etmem gerektigi gerçegini seviyorum. · Benim gibi konusmayı çok seven biri olarak binlerce sözcügü tek kelimeyle anlatmayı seviyorum. · Harfleri, sözcükleri, cümleleri ve hatta imla isaretlerini seviyorum. · Sahit yazılma korkusu olmadan olay izlemeyi seviyorum. · Televizyondaki gibi görmeyi degil, kitap okuyarak kendi hayal dünyamda aklımı ve hayal gücümü kullanarak zihnimde olayları canlandırmaya bayılıyorum! Goethe: “Okumayı ögrenme, sanatların en gücüdür.” der. Gerçekten de okuma alıskanlıgı edinebilmek çok zordur. Fakat o alıskanlık kazanıldıgı zaman arkası gelir. Kitap okumayı fırından yeni çıkmıs bir ekmege benzetebiliriz. Bedeniniz acıktıgında doyuran ekmekse, ruhunuz acıktıgında doyuran kitaptır. Dünya mesgalesiyle yorgun düstügünüz bir zamanda ne kadar yeseniz de doymadıgınızı hissedebilirsiniz. Mideniz doludur ama ruhunuz hala açtır. Nerede neyi unuttugunuzu çok iyi biliyorsunuz artık. Kimseye çaktırmadan odanıza gidip kitabınızın kıvrılmıs sayfasını okuyabilirsiniz. Kitap okuma alıskanlıgını kazanıp o lezzeti tadabilmeniz dileklerimle… Enderun Deger 7 Okuma hevesimi dünyanın bütün hazinelerine degismem. GIBBON OKUMA MACERAM Fatiha Nur Özcan AL 9/B
  • 10. EN Okuma Kültürü DERUN Ÿ Türkçe dersi; Metin Ýsleme, Okuma ve Yazma olarak üçe ayrılmalıdır. Ýlkögretim ders kitaplarında yer verilen metinlerin Türkçe ve edebiyat degerleri yüksek olmalı ve parçalarda eski kusak yazarlara da sıkça yer verilmelidir. Ÿ Okuma ve Yazma isi bir devlet politikası ve memleket meselesi olarak görülmelidir. Ÿ Sınıf geçme ve üst okula yerlesmede okuma ve yazmanın etkisinin olması gerekir. Ÿ Ögrencilere bedava kitap okuma kitabı dagıtılmalıdır. Ÿ Kütüphane sayısının artırılmalı, daha kullanıslı ve estetik olmalıdır. Ÿ Kitap fiyatlarının indirilmesi, bunun için yayınevlerinin desteklenmesi gerekir. Ÿ Her mahalleye ve köye de kütüphane kurulması gerekir. Ÿ Ulusal okuma – yazma seferberligi baslatılmalıdır. Ÿ Her ilde yılda iki kez kitap fuarı düzenlenmelidir. Ÿ Ulusal kitap okuma ve yazma haftası düzenlenmelidir. Ÿ Çok kitap okuyan ve yazanların ödüllendirilmelidir. Ÿ Kurumlara sosyal sorumluluk projesi kapsamında kütüphane ve yazma atölyeleri kurdurulmalıdır. Ÿ Her kuruma kitaplık kurma zorunlulugunun getirilmelidir. Ÿ Televizyon, internet gibi kitlesel iletisim araçlarında her gün belli saatlerde okuma ve yazma yayını yapılmalıdır. Ÿ Televizyonlar her gün belirli saatlerde kapatılmalı ve televizyonsuz zaman yaratılmalıdır. Ÿ Okullarda yazar ve sairlerin ders vermesi saglanmalıdır. Ÿ Televizyonlarda yazar, sair ve bilim insanlarının yasam öykülerine yer verilmelidir. Ÿ Son ve tekrar öneri sorunun sahibi belli olmalıdır. Ÿ Asık Veysel'in sözüyle 'Hem okurum, hem yazarım.' diyebilmektir bütün mesele. Cemil COSKUN DEGER Enderun Deger 2 Kitap, dersini her zaman tekrarlayan hazır bir ögretmendir. 8 M. PROUST Yetisen zekâları kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkumdur. OVIDIUS OKUMA VE YAZMA KÜLTÜRÜ OLUSMASI ÝÇÝN ÖNERÝLER
  • 11. EN DERUN DEGER Okuma Kültürü KISSADAN HÝSSE Yıl 1943. Genç Mustafa'nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Aga Kütüphanesi'ne çıkar. Devlet memurlugu o dönemde süper bir sey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün olur, bes gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konusur, herkese anlatır: "Bakın kütüphane bombos duruyor, gelin kitap okuyun." Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir. - Kardesim otur oturdugun yerde, maasını düzenli alıyon mu, almıyon mu? - Alıyorum. - Eee, o zaman ne karıstırıyon ortalıgı, gelen giden olsa maasın mı artacak? Basına daha fazla belâ alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten. 23 yasındaki genç memur "Ne yapayım, ne yapayım?" diye düsünür durur. Sonunda aklına bir fikir gelir, esine söyler. Esi önce "Deli misin bey?" der, ama kocasının bir seyler üretme, ise yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir. O dönem devletteki amirlerinin çıkardıgı tüm engellerin tek tek, binbir güçlükle üstesinden gelir. Çünkü o zaman da simdiki gibi, "Aman bir sey yapmayalım da basımıza bir is gelmesin. Çalıssan da aynı maas, çalısmasan da" zihniyeti aynen var. O bıyıklı, kravatlı, asık yüzlü, sigara kokan, arkalarındaki Atatürk resminden utanmayan, ama ülkesine gram faydası olmayan bürokratları zorlukla ikna eder ve bir esek alır. Ýki tane de sandık yaptırır. Ýki sandıga, kalınlıgına göre 180-200 kitap sıgar. Sandıkların üstüne "Kitap Ýare Sandıgı" yazar. Kitapları esege yükler ve köy köy gezmeye baslar. Kütüphaneye de bir yazı asar: "Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıyoruz." Köydeki çocuklar sasırır. Esege bir sürü kitap yüklemis bir amca, o gariban çocukların küçücük ellerine kitapları verir. Düsünün, Noel Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek. Geyikler yerine esegi var. Esek de daha gerçek, Mustafa Amca da. "Çocuklar bunları okuyun, aranızda da degisin. On bes gün sonra aynı gün gelip alacagım. Aman yıpratmayın, diger köylerdeki arkadaslarınız da okuyacak" der. Mustafa artık Ürgüp'teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diger günler esegi Yüksel'le köy köy gezmektedir. Köylerdeki çocuklar Esekli Kütüphaneciyi her seferinde alkıslarla karsılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca'nın ünü etrafa yayılır. Diger devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup is yapmazken, Mustafa'nın esegi Yüksel yedigi otu hepsinden fazla hak etmektedir. Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye baslar. Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor. Zenith ve Singer'e mektup yazar: "Bana dikis makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girisine kocaman yazayım" der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikis makinesi yollar (ilk sponsorluk faaliyeti). Salı günlerini kadınlar günü yapar. Kuması alan kadın kütüphaneye kosar. On makine yetmedigi için sıra olusur. Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye. Okuma-yazma oranının düsüklügünü görünce halkevlerine okuma yazma kursları vermeye gider. Halıcılık kursları baslatır, bölgede halıcılıgı canlandırır. Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar, "kendi görev tanımı dısında davranıyor" diye. 50 yasına gelen Mustafa Amca baskıyla emekli edilir. Mustafa Amca köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma askı yerlesir. 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder. Velhasıl, Bulundugun yere yenilik katmalısın. Mutlaka adım atmalısın. Yaptıgın is oldugu yerde durup duruyorsa, sende bir uyuzluk vardır arkadas. Ýnsan var, dokundugu yere deger katar; insan var, dokundugu yere deger kaybettirir. Bu hikâye, Ahmet Serif Ýzgören'in “Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Baglardı” adlı kitabından alıntıdır. Enderun Deger 9 Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutusunca artık sönmez. VICTOR HUGO
  • 12. EN DERUN DEGER Enderun Deger 10 Zamanın Önemi / Verimli Kullanma Zamanın Önemi Zaman, en degerli sermayemiz olmasına ragmen en ucuz harcadıgımız seydir. Ýslerimizin yogunlugu sebebiyle yemek yemege dahi zaman bulamadıgımız, basımızı isten kaldıramadıgımız anlarda zamanın kıymetini daha iyi anlarız. Acaba ecel gelse, geçmis hayatımıza bir baksak, “Oh, Allah'a sükür hakkıyla degerlendirmisim, gönül rahatlıgıyla ruhumu teslim edebilirim” diyebilecek kaç kisi çıkar? Belki de çogumuz, “Ah biraz daha zamanım olsaydı, sunları, sunları yapsaydım” demekten kendimizi alamayız. Ve bir fırsat dogsa da, yeni bir ömür daha verilseydi, onu en iyi sekilde degerlendirmek için neler yapmazdık ki! Peygamber Efendimiz (s.a.v.), insanların çogunun iki degerli nimetin kıymetini bilmediklerini, bunlardan birinin sıhhat, digerinin de bos vakit oldugunu bildirmistir. Herkesin, bir gün gelip ömrünün nerede tükettiginin hesabını verecegini ifade buyurmus, “Ölüm gelmeden önce hayatın, mesguliyet gelmeden önce bos vaktin kıymetini bilin” emrini vermistir. Ömür dakikalarımız en büyük sermayemizdir, hatta tek sermayemizdir. Yedegi olmayan bir sermaye… En büyük servetlerle dahi satın alınamayan, fakat her türlü servet dahi kendisiyle kazanılan bu degerli sermayeyi, acaba degeri ölçüsünde kullanabiliyor muyuz? Her saat, her dakika iflasa giden, gittikçe batan bir tüccar mı, yoksa gün geçtikçe kazancını daha da artıran bir tüccar durumunda mıyız? Bunların muhasebesini yine bu sermayemizle yaparız. Kazancımız artıyorsa, bunu daha da artırmak en büyük emelimiz olur. Kaybediyorsak bu gidise “Dur!” demek de elimizdedir. Diyelim ki, iflas etmis bir pozisyondayız. Böyle bir kimseye milyarlar degerinde bir hazine verilse, sevinçten göklere uçar, bu fırsatı en iyi sekilde degerlendirmenin yollarını arar. Her yeni gün, her yeni saat bize bahsedilen milyarlar degerindeki bir sermayeden farksızdır. Bunu gerektigi gibi kullanmadıgımızda hesap sorulacagını da hesap sorulacagını da akıldan çıkarmamalıyız. “Sonra o gün her türlü nimetten sorulacaksınız” ayeti sûmülünde bu sorgulama ilk sıraları alacaktır. Zamanı en iyi degerlendirme yollarının basında bos vakit geçirmeme ugrunda harcanan çabalar gelir. En çok muhtaç oldugumuz ilim, zikir, fikir, maddi ve manevi gayretler, vakti doldurmada büyük yer tutar. Abdullah bin Mübarek'e, “ Aksam ölecegini bilseydin ne yapardın?” diye sorduklarında, “O vakte kadar ilimle ugrasırdım” cevabını vermistir. Ne mutlu ömür sermayesini gerektigi gibi degerlendirebilenlere! Ýnsanlar, babalarından ziyade zamanlarına benzerler. HZ. MUHAMMED S.A.V
  • 13. ZAMANI TASARRUF EDÝCÝ YÖNTEMLER Enderun Deger 11 EN DERUN DEGER Zamanın Önemi / Verimli Kullanma Ÿ Erken kalkın. Ÿ Uyanır uyanmaz yataktan kalkma istegi yaratmak için her gün kendinize eglence ve keyif verecek bir düsünce gelistirin. Ÿ Günlük giyeceklerinizi ve çantanızı aksamdan hazırlayın. Ÿ Güne olumlu baslayın, pozitif düsünmeye çalısın. Ÿ Saglıgınızı koruyun, varsa saglık sorunlarınızı geciktirmeden çözün. Ÿ Kendinize randevu verin, bu saatleri sadece kendinize ayırın. Ÿ Kararlı olun, seri hareket edin. Ÿ Hedefe ulasmada kestirme ve alternatif yolları deneyin. Ÿ Not alma alıskanlıgı edinin. Ÿ Önünüzde yalnızca is olsun, ilgisiz olanları kaldırın. Ÿ Yönetici iseniz ayrıntılarla ugrasmayın. Ÿ Ýdeal çalısma ortamı yaratın. Ÿ Yazılı kayıt tutun, mutlaka ajanda kullanın. Ÿ Yolda düsünün, zihinsel planlama yapın. Ÿ Hızlı ve etkili okumayı ögrenin. Ÿ Zihinsel gücünüzün verimliligini artıracak her unsura (kitap, kurs...vs) yatırım yapın. Ÿ Bilgilerinizi güncelleyin. Ÿ Davetsiz misafirlerin sizi mesgul etmelerine izin vermeyin. Ÿ Hata yapmaya hakkınız oldugunu unutmayın, ancak geçmiste yaptıgınız hataları da tekrarlamayın. Ey insan, zaman sensin, sen iyi olursan zaman da iyidir, eger sen kötü isen zaman da kötüdür. HZ MUAVÝYE (R.A)
  • 14. Zamanı Etkin Kullanmak Enderun Deger 12 Ýki kere yıkanamazsın aynı ırmakta; üzerinde akan sulan, simdi yeni sulardır. HERAKLET EN DERUN DEGER Zamanın Önemi / Verimli Kullanma Zaman yerine konması, geri döndürülmesi, yenilenmesi, depolanması, satın alınması mümkün olmayan bir kaynaktır. Objektif zaman ölçülebilen ve gözlenebilen saat zamanıdır; sübjektif zaman ise ölçülmesi ve degerlendirilmesi zor olan bireyin kendi içinde saat zamanıdır. Zamanı etkin kullanabilmek, yasam standardını yükseltmek, verimli çalısma kosullarını olusturmak, yasamdan keyif almak için önemlidir. Zamanı iyi kullanamama tuzakları ise: · Mükemmeliyetçilik · Plansızlık · Önceliklerini belirleyememek ve sıralayamamak · Ertelemek · Kendini gereginden fazla ise adamak · Acelecilik · Verimsiz çalısma · Rutin ve gereksiz isler · Hayır diyememek, Açık kapı politikaları · Yetki verememek, isleri ekiple yapmamak · Dagınık masa · Kararsızlık · Gündemsiz ve verimsiz toplantılar · Gereksiz politikalar Etkili Zaman Yönetiminde · Öncelikle yapacagınız isle ilgili bir hedef belirleyiniz · Sonra plân yapınız · Program olusturunuz · Sonuç ve raporu olusturun Örnegin ders çalısma konusunda zamanı etkin kullanmak için: Ýlk olarak olagan bir gününüzü not etmelisiniz, ayrıca alıskanlıklarınızın listesini de bu nota dahil etmelisiniz. Ýkinci adım ders çalısmak için hedefini olusturun. Örnegin not ortalamam su puan aralıgında olacak gibi. Sonra ders çalısma zamanı belirleyecek bir plân yapın. Haftalık su kadar saat ve su konuları çalısacagım diye, dada sonraki adımda program olusturun. Programı olustururken esnek olun, gerçekleri bir program yapmaya gayret edin. Programı olustururken en iyi zamanı bulmak için kendinize bir enerji çizmelisiniz, günün en iyi ve en verimli zamanını tespit etmelisiniz. En son adım sonuç ve degerlendirmedir.
  • 15. Enderun Deger 13 Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı bosa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir. BENJAMIN FRANKLIN EN DERUN DEGER Zamanın Önemi / Verimli Kullanma Zamanı iyi kullanmanın yöntemlerinden biri de önceliklerimizi belirlemektir. Önceliklerimizi; • Kesinlikle yapılmalı • Yapılmalı • Yapılması iyi olur diye Bir sıralama yapabiliriz. Bu sıralamadaki kriterler ise; • Kararlılık • Görecelik • Zamanlamadır Zamanı Etkin Kullanmak Ýçin Öneriler • Erken kalkmaya gayret edin • Güne olumlu baslayın • Kararlı olun ve seri hareket edin • Hedefe ulasmada kestirme ve alternatif yollar deneyin • Not alma alıskanlıgı edinin • Önünüzde yalnızca is olsun, ilgisiz olanları kaldırın • Ýdeal çalısma ortamı yaratın • Yazılı kayıt tutun • Yolda düsünün, zihinsel planlama yapın • Hızlı ve etkili okumayı ögrenin • Bilgilerinizi güncelleyin • Davetsiz misafirlerin ve gereksiz konuların sizi mesgul etmesine izin vermeyin • Amaçlarınızı yazın çünkü yazmak; a) Onları açıga kavusturmanızı saglar b) Onları unutmanıza engel olur c) Onları kendinize baglamanıza sebep olur.
  • 16. Enderun Deger 14 Zaman, sessiz bir testeredir. EMMANUEL KANT EN DERUN DEGER Zamanın Önemi / Verimli Kullanma Necip Fazıl Kısakürek, bir siirinde zamanı söyle sorgular: Nedir zaman, nedir; Bir su mu, bir kus mu? Nedir zaman, nedir; Ýnis mi, yokus mu? Ýlerleyen satırlarda ise; Zaman her yerde Ve her seyin içinde Zaman her yerde Ve Acem'de ve Çin'de... Ýfadelerini kullanarak hayatla zamanın iç içeligini tarif etmeye çalısır. Hayatla zaman birlikte baslayıp birlikte biten, ayrılmaz bir bütündür. Kur'anı Kerimde zamanın her insan için belli süreyle sınırlılıgı hatırlatılarak en iyi sekilde degerlendirilmesi emredilmistir. Zamanın sınırlılıgı ve önemi hakkında; "De ki: Allah'ın dilemesi dısında, kendim için zarardan ve yarardan (hiçbir seye) malik degilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler.” (Yunus Suresi, 49). Zamanın Önemini Bilmek Erdemdir Ýstesen istemesen, zaman akıp gidiyor. Kah faydalı üretken, kah haybeye geçiyor. Degirmen mi, dalga mı, yoksa keskin kılıç mı? Ögütüyor,yıkıyor,bazen kesip,biçiyor. Bakıyorum geriye, neler yapmısım diye. Okumusum, okutmusum,gitmisim ileriye. “Vakit nakittir.”demis, durmamıs,çalısmısım. Kazanmısım; sermaye, yüklenmedi kediye. Bırak günü,saati, degerli, saniyeler. Ömrümüz bitiyor bak, dün çocuktu nineler. Düne bak,yarını düsün, aylar, yıllar senindir. Çaglar, asırlar bitti, geçiverir seneler. Seref, bosa geçirme, zaman çok degerlidir. Bilgi edin, ögrenim gör, basarmak gereklidir. Sevgi, dostluk, dogruluk,sosyal yasantı için, Zaman bulursun mutlak, istemek yeterlidir. Seref Cosgun
  • 17. Enderun Deger 15 Zamanın kayboldugunu bilenler, en çok üzüntü duyanlardır. DANTE EN DERUN DEGER Zamanın Önemi / Verimli Kullanma SÝMDÝKÝ ZAMANIN ÖNEMÝ … 1. Ýnsanoglu çocukluktan sıkılır , büyümekte acele eder. Sonrada çocuklugunu özler. 2. Önce para kazanmak için saglıgını harcar , sonra da yitirdigi saglıgını kazanmak için parasını. 3. Hiç ölmeyecekmis gibi yasar, hiç yasamamıs gibi ölür. 4. Hayatta hazırlanmaya o kadar zaman harcar ki, hayatını yasamaya vakti kalmaz. 5. Ýnsanoglu yarını öylesine düsünür ki bugünün elinden kayıp gittigini fark etmez. Oysa ki hayat geçmiste yada gelecekte degil simdiki zamanda yasanır. 8. Dünyayı degistirmek kendini degistirmek. Bir manastır rahibinin mezar tasında sunlar yazılıdır. “gençlik yıllarımda dünyayı degistirmeyi çok düsündüm, buna gücümün yetmeyecegini anladıgımda bari ülkemi degistireyim dedim, ilerleyen yıllarda buna da gücümün yetmeyecegini anladım sonra sehrimi, köyümü ve en son ailemi degistirmeye karar verdim. Ölüm dösegimde oldugum su dakikalarda anladım ki degismesi gereken ilk sey kendimmis. Ben degisirsem bu degisim önce aileme sonra köyüme sonra topluma yansıyacakmıs.” Bir yılın degerini anlamak için: Final sınavını geçememis bir ögrenciye sor. Bir ayın degerini anlamak için: Erken dogum yapmıs bir anneye sor. Bir haftanın degerini anlamak için: Haftalık bir gazetenin editörüne sor. Bir saatin degerini anlamak için: Bulusmak için bekleyen asıklara sor. Bir dakikanın degerini anlamak için: Treni,otobüsü yada uçagı kaçıran birine sor. Bir saniyenin degerini anlamak için: Bir kazada sag çıkan birine sor. Bir milisaniyenin degerini anlamak için: Olimpiyatlarda gümüs madalya kazanmıs birine sor. Vakit kimse için beklemez. Sahip oldugun her dakikanın kıymetini bil. Hiç Düsündünüz mü? Bu hayat karmasası içinde kendinize ayırdıgınız küçükte olsa bir zaman dilimi varsa eger o anlarda hiç düsündünüz mü hayatta sadece kendiniz için yaptıgınız bir seyler var mı diye? Mesela isini,onu severek mi yapıyorsunuz? Sabahları "yine mi is" diye mi açıyorsunuz gözlerinizi yoksa bir isiniz oldugu için bunca aç ve issiz insan içinde sükür mü ediyorsunuz? Bunları düsünmeye zaman ayırıyor muzsunuz? Esinizle veya ev arkadasınızla paylastıgınız evde esyalarınızı düzenli oldugunuz için mi topluyorsunuz yoksa ev arkadasınızı kızdırmamak için mi katlanıyorsunuz bu zahmete? Çalısıyorsanız eger is arkadaslarınıza,amirinize;ögrenciyseniz arkadasınıza,ögretmeninize; ev hanımıysanız komsu kadına selâm verirken içinizden ne geçiyor?Konusmak sohbet etmek mi yoksa ileride ona ihtiyaç duyabileceginiz anlar mı? Duygularınız mı yönlendiriyor sizi, çıkarlarınız mı? Peki sevginizi degerlendirdiniz mi? Ne sıklıkla kullanıyorsunuz sevgi sözcüklerini yahut ne sıklıkla duyuyorsunuz? Duydugunuz oranda mı söyleme istegi hissediyorsunuz yoksa söylediginiz oranda mı duyuyorsunuz bu sözleri? Gerçekten içinizden geliyor mu bunları söylemek yoksa karsınızdaki kırılmasın diye mi söylüyorsunuz? En önemlisi sizin için sevgi sözlerle olan mıdır yoksa gördügünüz muamele midir sevgi?Ne çok duyarsanız o kadar çok mu sevildiginizi sanıyorsunuz? Kullandıgınız sözlerde sartlar ne sıklıkla geçiyor? Sartlarınız mı belirliyor sevgi derecenizi yoksa siz mi? Karsılıksız sevgi var mı yoksa yok mu? Leyla ve mecnun askları zamanımızda neden yok? Zaman hayatımızdan dakikaları çalarken sevgilerimizi de mi alıp götürüyor? Siz bir anne iseniz hala ilk günkü gibi yavrunuzun saçlarını oksayabiliyor musunuz? Yok bir baba iseniz sizce de babalar uzak durur,sever ama belli etmez mi? Aileniz insanı sadece korumak için mi vardır? Sevgiye olan ihtiyacınızı aileniz mi en çok karsılıyor yoksa siz karsılıyorsunuz ailenizin sevgi ihtiyacını? Bir esyayı sevmekle bir insanı sevmek arasındaki farkı anlayabildiniz mi? Bir insana yardım etmenin verdigi huzuru en son ne zaman hissettiniz en derinden? Yemek masanızda yiyeceginiz yemegi seçmekte zorlanırken açlıktan ölen binlerce çocugu aklınıza getiriyor musunuz? Diziliyor mu bogazınıza yiyecekler veya sızlıyor mu burnunuzun diregi ince ince? Vicdanınızla hesaplasırken rahatsızlıgınız en çok hangi konularda oluyor? Bunları düsünmeye hiç fırsatınız oldu mu? Olmadıysa gelin hep beraber bakalım hayatımızdaki dakikalara...
  • 18. EN DERUN DEGER Zamanın Önemi / Verimli Kullanma Enderun Deger 16 80:20 ÝLKESÝ Zamanlarını en kötü sekilde kullananlar, en çok, zamanın kısalıgından sikâyet ederler. LA BRUYERE Basarılı bir zaman yönetiminin gerçeklesmesini is ortamının degil, kisinin zihinsel hazır olma düzeyinin belirledigi vurgulanan brosürde, zaman yönetimi konusunda su önerilerde bulunuluyor: Zamanımızın ancak yüzde 60'ına hükmedebiliyoruz. Her an önümüze çıkabilecek beklenmedik görevler, önemsiz olsalar bile aciliyet kazanmıs isler ve sosyal etkinlikler için belli bir zamanı ayırmamız gerekmektedir. Zamanımızın yüzde 40'lık bir kısmını bu türden, kontrolümüz dısındaki islere ayırmak zorundayız. Zaman yönetimi yüzde 60'lık bölümü daha etkili kullanma yönündeki çabaları ifade eder. Bu oranı yüzde 100'e çıkarmak mümkün degildir. 80:20 ilkesi unutulmamalıdır. Bu ilke, zamanımızın yüzde 20'si ile islerimizin yüzde 80'ini, zamanımızın kalan yüzde 80'i ile islerimizin yüzde 20'sini gerçeklestirmekte oldugumuzu ifade eder. Zamanın nerelere harcandıgı belirlenmelidir. Bir ay süreyle her gün, yarım saatte bir yapılmıs olan tüm isleri kaydedin. Bu zamanınızın nasıl harcandıgı konusunda önemli ip uçları verecektir. Kontrolünüz altındaki yüzde 60'lık zaman dilimini planlayın. Planlamayı mümkünse yıllık, aylık, haftalık ve günlük olarak ama mutlaka yazılı olarak yapın. Her seyi kendi yapan ayrıntılar içinde bogulur. Bu nedenle yetki devredin. Böylece önemli islere zaman ayırıp, birlikte çalıstıklarınızın bilgisini daha iyi kullanabileceksiniz. Yetki devrinin ötesinde diger tekniklere hakim olmaya çalısın. Zaman yönetimi uygulamasına geçtikten sonra planlanan ile gerçeklesenler gözden geçirilmeli, aksayan yönler için önlem alınmalıdır. Fazladan zaman kazanmaya çalısın. Erken kalkın, günlük giyeceklerinizi ve çantanızı aksamdan hazırlayın.'’ ‘'KENDÝNÝZE RANDEVU VERÝN, ÝPTAL ETMEYÝN'' Kararlı olun, seri hareket edin. Önünüzde yalnızca is olsun, ilgisiz olanları kaldırın. Yöneticiyseniz ayrıntılarla ugrasmayın. Bos zamanınızı iyi degerlendirin. Not alma alıskanlıgı edinin. Düzenli olun, aradıgınızı bulabilecek bir sistem gelistirin. Gereksiz evrak ve dokümanı atın. Zamanınızı yıllık, aylık, haftalık ve günlük periyotlarla planlayın. Yazılı kayıt tutun. Mutlaka ajanda kullanın. Hızlı ve etkili okumayı ögrenin. Randevularınıza zamanında gidin. Bilgilerinizi güncelleyin. Ýsi eve, evi ise tasımayın. Ýlkeleri olan bir kisilik yapısı sergileyin. Birisinden bir sey isteginizde zamanı mutlaka belirtin. Tutum ve düsünce tarzınızla endise ve kuruntularınızdan kurtulmaya çalısın.''
  • 19. ENDERUN Özel Liseleri MÝLLÝ EGÝTÝM BAKANLIGI YILIN KALÝTELÝ OKULU TÜRKÝYE 2.si ARALIK SUBAT DEGERLER EGÝTÝM PROGRAMI Degerlerimiz içimizdeki 'biz'in aynasıdır. Toplumsal Hayatta Ýnsan Ýliskileri Yasayan Degerler Egitimi EN DERUN DEGER UR N E L D Ý N S E EL L E E R Z Ý Ö KASIM Sorumluluk Mes’ûliyet Hissi EKÝM Okuma Kültürü MART Yardımseverlik Ýnfak Bilinci Dogruluk Dürüstlük NÝSAN Ana-Baba ve Büyüklerimize Saygı Küçüklere Karsı Sevgi MAYIS Ýsraf Kanaatkârlık EYLÜL Zamanın Önemi Verimli Kullanma www.gencegitim.com.tr www.enderunliseleri.k12.tr 1997
  • 20. 2011 YILIN “KALÝTELÝ EKÝBÝ” TÜRKÝYE BÝRÝNCÝSÝ 2011 YILIN “KALÝTELÝ OKULU” TÜRKÝYE ÝKÝNCÝSÝ