17. Bazale Tabakası
• Bazal membrana, tek katlı kübik veya prizmatik hücreler halinde
yerleşmişlerdir.
• Mitoz göstermeleri ve bol miktarda ribozoma sahip olmaları ile
bazofilik boyanır.
• Göç etmeyenleri, bir araya toplanır ve kök hücre topluluğunu
oluşturur. Üst tabakalara ait bütün deri hücreleri, bu bölgeden
farklılaşır. Keratin 5 ve 14, bazal keratinositlerin ana ürünleridir.
• Sitoplazmada desmozomlarla bir arada bulunan ara filamanlar,
ışık mikroskobu altında tonofilaman denilen demetler şeklinde
görülür. Melanositler, bazal membrana düzenli olarak dizilmiş
epitel hücrelerinin arasında yerleşik vaziyette bulunur.
• Elektron mikroskobunda, bazal laminaya yakın seviyede çok
sayıda hemidesmozomlara sahip oldukları görülür.
• Yan kenarlarda, bu hücreleri birbirine tutturan desmozomlar
vardır. Ayrıca, hücrelerin bazal yüzünde diffüzyonla ilgili pinositik
veziküller yer alır.
18.
19. Klinik – Stratum Bazale
• Epidermolizis Bülloza Simpleks: Keratin 5 veya 14’te meydana
gelen mutasyonlar sonucunda ortaya çıkar.
• Bazal Hücreli Karsinom: Derinin bazal tabakasında, mor ötesi
radyasyonun yol açtığı hasara bağlı olarak görülür. Burun bölgesi,
en sık yerleşim yeridir. Cerrahi tedavi ile, nüks (tekrarlama)
olmaksızın % 90’a yakın iyileşme sağlanır.
• Yara İyileşmesi: Epidermiste bir kesi meydana geldiği zaman, bu
bölge bazal hücre göçü ve çoğalımı ile çevrelenir. Bazal membran,
dermisin hücre dışı matriksi, epidermis (EGF) ve keratinosit (KGF)
büyüme unsurları, bu iyileşmeye katkıda bulunur.
• Psöriyazis (Sedef Hastalığı): Özellikle, eklemlerin etrafında ve saçlı
deride yama tarzında lezyonlar dikkati çeker. Derinin korneum
tabakasında hücre birikimiyle ve epitel hücrelerinde hızlanan hücre
döngüsüyle birlikte ortaya çıkar. Etyoloji halen tam olarak
bilinmemektedir fakat, bu döngüsel duruma bazal hücre çoğalımında
meydana gelen bazı kontrol hatalarının yol açtığı düşünülmektedir.
22. S. Spinozum
• Epidermisin en kalın tabakasıdır.
• Bazal keratinositler spinozum tabakasına göç ettikleri zaman,
keratin (5 ve 14), keratin (1 ve 10) ile yer değiştirir.
• Bu arada tonolifler, sitoplazmanın eozinofilik görülmesine yol
açar. Lipit maddesi içeren ve zarla kaplı olan granüler yapıdaki
sitoplazmik lameller cisimler, bu tabakada yer alır.
• Hücre şekilleri kübik, poligonal veya hafifçe yassıdır. Merkezi
çekirdeğe sahip olan bu hücrelerin, filamanla dolu sitoplazmik
uzantıları vardır. Uzantılarda yer alan filaman demetleri, bir araya
gelir ve pek çok küçük hücresel çıkıntıyı oluşturur.
• Bundan dolayı, keratinositlerin sitoplazması dikensi bir görünüme
sahiptir. Demetler, desmozomlarda sonlanır.
23.
24. Klinik - S. Spinozum
• Yassı Hücreli Karsinom: Bazal hücreli
karsinomdan sonra en sık görülen ikinci deri kanseri
çeşididir. Çevre dokulara metastaz yapar.
Muhtemelen X – ışını, mor ötesi radyasyonu ve
arsenik gibi çeşitli kimyasal maddelerin de
aralarında yer aldığı çevresel unsurların tetikleyici
etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Spinoz tabakadaki
hücrelerden kaynaklanır. Sıklıkla kanamalarla
seyreden ve alttaki dokulara yayılan hiperkeratoz
plakları şeklinde görülür. Tedavisi cerrahidir.
• Epidermolitik Hiperkeratozis: Keratin 1’de veya
10’da mutasyon vardır.
25.
26.
27. S. Granülozum
• Çok tabakalı ve yassı olan polihedral hücreler, ovoid çekirdeğe
sahiptir.
• Bu hücrelerin sitoplazması, bir ara filaman proteini olmayan
filagrinle doludur.
• Filagrin proteini, keratinlerin grup oluşturmasını sağlar. Bu
proteinin dışında, keratinositlerin içinde keratohiyalin granülleri
denilen kaba ve düzensiz şekilli zarsız granüller yer alır. Bu
granüller bol miktarda fosfat grubu içerdiğinden, keratinositler
bazofilik boyanır.
• Diğer bir özelliği ise, çift tabakalı lipitlerden oluşmuş zarla kaplı
lameller diskler içeren oval veya çubuk şeklindeki lameller
cisimlerdir. İlk olarak spinozum tabakasında beliren lameller
cisimlerin sayısı, granülozum tabakasına gelindiğinde daha da
artar.
• Yapılarındaki glikolipit ve açilglukozilseramid salgıları hücreler
arası ortama verildiğinde, epidermisin suya karşı bariyer
oluşturması sağlanmış olur.
28. S. Lusidum
• Bazı histologlar tarafından korneum tabakasının
altında ve granülozum tabakasının üzerinde yer
alan ara tabaka olarak bilinir.
• Sitolojik özellikleri, önemli bir farklılık göstermez.
• Lusidum ve korneum tabakasında bulunan birkaç
sıralı çekirdeksiz keratinositlerde, trans
glutaminazların katalizlemesi neticesinde flagrin
proteiniyle keratin ara filamentleri arasında
çapraz bağlı gruplar oluşur.
• Keratin – flagrin bileşiği, hücre zarının iç kısmında
birikir ve hücre çeperi olarak adlandırılan
boynuzsu yapıyı şekillendirir.
29. S. Korneum
• Keratinizasyon sonrasında, hücrelerde
sadece lifler, şekilsiz proteinler ve kalın
hücre zarı kalır.
• Bunlara, keratinize (boynuzsu) hücreler
denir.
• Hücre çeperi bileşeni, hücre zarına
sıvılara karşı bariyer özelliği kazandırır.
30. Langerhans Hücreleri
• Malpighi tabakasında yerleşiktirler.
• Epidermisteki hücrelerin % 3’ünü oluştururlar.
• Ağız boşluğunda, özefagusta ve vajen dermisinde de
bulunurlar.
• Altın klorürle seçici şekilde boyanabilir.
• Derinin aşırı duyarlılık reaksiyonlarının başlangıcında,
yardımcı T lenfositlerine antijen sunarlar.
• E-kadherin aracılığıyla, spinozum tabakasındaki
keratinositlerin arasına uzanırlar.
• Çok sayıdaki uzantılarından dolayı, mezoderm kökenli
dendritik hücreler şeklinde de bilinirler.
• Hücre yüzeylerinde, Fc ve C3 reseptörleriyle hücre
zarına bağlanan Birbeck (vermiform) granülleri vardır.
31.
32.
33. Merkel Hücreleri
• Epidermisin bazal tabakasındaki keratinosit
hücrelerinin arasında yer alırlar. Köken Nöral
Krista.
• Mekanoreseptör işleve sahip hücrelerdir.
• Parmak uçları, ağız mukozası ve kıl folliküllerinin
tabanı.
• İnce deride, sayıları biraz daha fazladır.
• Akson sonlanmaları ile temas halindedirler.
• Sitoplazmalarında, oldukça açık renkte küçük ve
yoğun granüller vardır.
• Taban kısımlarında, genişlemiş terminal bir disk
oluşturan serbest sinir plak sonlanmaları mevcuttur.
34.
35. Melanositler
• Özelleşmiş epidermis hücreleridir.
• Bazal tabaka hücrelerinin arasında ve kıl foliküllerinde
bulunurlar.
• Köken Nöral krista. Epidermise ilk göç eden
hücrelerdir.
• Emriyonik dönemin 8. haftasında ortaya çıkarlar ve
dendritik özellik taşırlar.
• Komşu keratinositlere, hemidesmozomla bağlanırlar.
• Sitoplazma Bol miktarda mitokondriyon, iyi gelişmiş
Golgi kompleksi, kısa granüler endoplazmik retikulum
sisternaları (sarnıçları) ve melanin sentezleyen zarlı
melanozom organelleri.
• Bu hücreler, TEM’de sitoplazmasında gelişmiş ve olgun
melanin granülleri ile kolayca ayırt edilebilir.
• Yarı ömürleri, keratinositlerden daha kısadır.
43. Klinik – Deri Rengi
• Melanine bağlı. Karoten Önemli bir özellik. Sarı renk verir
• Karoten, boynuzsu tabakadaki ve hipodermisteki yağ
hücrelerinde depolanır.
• Kılcal kan damarları da, deri renginin belirlenmesinde önemli
bir faktördür.
• Fazla UV Melanin koyulaşır ve tirozinaz sentez hızı artar
Melanin üretim hızı ve miktarı artar
• Melanosit uyarıcı hormon (MSH) Pigmentasyonu artırır.
• ACTH Pigmentasyonu artırır.
• Addison hastalığı Kortizol azalır ACTH üretimi artar
BÜB uyarılır Hiperpigmentasyon.
• Albinizm: Tirozinaz genetik sebepler dolayısıyla eksik
Melanin pigmenti üretilmez.
• Toprak rengi Kronik böbrek yetmezliğinin ileri evresinde.
• Hepatit (Sarılık) Plazma serbest bilirübin seviyesinde artış
Deri renginde belirgin bir sarılık gözlenir.
44.
45. Malign Melanoma
• Hayatı tehdit eden bir durumdur.
• Melanosit hücrelerinden köken alır.
• Dermis tabakasını tutar.
• Lenfatik yolla uzak doku ve organlara
yayılabilir.
• Tedavisi Cerrahi ve kemoterapi.
49. Papiller Tabaka
• Kollajen, retiküler ve elastik liflerden
meydana gelir ve gevşek bağ dokusu
yapısındadır.
• Epidermisin hemen altında, dermisin retiküler
lifleri sıkıca bir araya gelir ve bir ağ meydana
getirir.
• Tip – VII’den oluşan tutturucu lifler, dermisi
epidermise bağlar.
• Tip – III kollajen ve elastik lifler, bu gevşek bağ
dokusunun içinde yer alır.
50. Papiller Tabaka
• Ayrıca, bu tabakada fibroblastlar, makrofajlar, plazma ve
mast hücrelerinin yanı sıra, zengin kılcal damar ağı da
mevcuttur. Bu ağ sayesinde, vücut ısısı korunur ve
epidermisteki damarsız epitel hücreleri beslenir.
• Meissner cisimcikleri, mekanoreseptör görevi yapar.
Bu reseptörler, sıklıkla dokunmaya karşı hassastır ve
dudaklarda, dış genital bölgelerde ve meme uçlarında
bol miktarda bulunurlar.
• Diğer bir mekanoreseptör ise, papiller tabakada yer alan
kapsüllü Krause sonlanma topuzcuğudur. Krause
sonlanma topuzcuğunun işlevi, günümüzde henüz tam
olarak anlaşılamamıştır.
51. Retiküler Tabaka
• Düzensiz sıkı bağ dokusu ve tip – I kollajen lifleri
yönünden zengindir.
• Elastik lifler, kollajenle birliktedir. Burada bol
miktarda ter ve yağ bezleri, kıl folikülleri ile birlikte
fibroblastlar, mast hücreleri, lenfositler, makrofajlar
ve derin kısımlarda sıklıkla yağ hücreleri yer alır.
• Penis, skrotum ve meme başı gibi retiküler
tabakanın derin kısımlarında, düz kas hücre grupları
vardır.
• Diğer düz kas hücreleri ise, erektör pili kasları
olarak adlandırılır. Bu kaslar kıl diplerinde yerleşik
olup, kasıldıkları zaman kıllar dikleşir.
55. Afferent Sinir Sonlanmaları
(Duyu Reseptörleri)
• Mekanoreseptörler, doku veya reseptörde
gerilme, titreşim, basınç ve dokunma sonucunda
meydana gelen değişime cevap verir.
• Termoreseptörler, sıcak veya soğuğa cevap
verir.
• Nosiseptörler (ağrı reseptörleri), ağrılı uyarana
cevap verirler. Deri ve subkutan dokuda
dokunma, basınç, sıcaklık, soğukluk ve ağrı
uyaran larına karşı cevap oluşturan reseptörler
vardır.
56. Merkel Diski
• Bu reseptör sinir sonlanması, iki nokta
ayırımını yapar.
• Bunlar, epidermisin bazale tabakasında
disk şekilli Merkel hücreleri halinde
bulunur.
• Mekanoreseptörlerin üçüncü tipiyse,
kapsüllü olan Meissner ve pacini (pasini)
cisimcikleridir.
57.
58. Meissner Cisimciği
• Parmak uçlarında, ayak tabanında, dudakta, dil ucunda, göz
kapaklarında, dış genitallerde ve meme başında bol miktarda
bulunur.
• Epidermis – dermis sınırının hemen altında ve dermisin
papiller tabakasında yer alır.
• Mekanoreseptör özelliğinde olup, dokunma duyusuna karşı
hassastır.
• Oval şekilli cisimciklerin uzun eksenleri, deri yüzeyine diktir.
• Miyelinli afferent sinir lifinin terminal kısmı, dallara ayrıldıktan
sonra miyelinini kaybeder ve miyelinsiz olarak cisimciğin
taban kısmından girer.
• Genellikle spiral benzeri bir şekle sahiptirler. Diğer sinir
sonlanmaları ve Schwann hücreleriyle, yakın temas
halindedirler.
59. Pacini Cisimciği
• Dermiste, deri altı dokularda ve bilhassa parmak
uçları ile avuç içinde bol miktarda bulunan
mekanik reseptör çeşididir.
• Oval veya yuvarlak yapıdadır. Histolojik
kesitlerde, iç içe konsantrik tabakalar şeklinde
tertiplenmiş olup, soğan zarını andırır.
• Cisimciğe giren miyelinli bir sinir lifi, tam Ranvier
düğümü hizasında miyelinini kaybeder.
• Boydan boya ilerleyen lifin uç kısmı, toplu iğne
başı şeklinde sonlanır. Miyelinsiz lifin etrafı
elektron mikroskobunda incelendiği zaman, iç
içe konsantrik lameller göze çarpar.
60. Pacini Cisimciği
• Cisimcikteki lamelleri meydana getiren yassı hücreler,
değişikliğe uğramış olan Schwann hücreleridir.
• Cisimciğin en dışında ve lamellerin etrafında, bağ
dokusu yapısında bir kapsül vardır.
• Kapsül, afferent lifin cisimcikle ilgili endonöryum kılıfıyla
devam eder.
• Pacini cisimcikleri, basınç veya kaba dokunma, titreşim
(vibrasyon) ve gerilme duyularını almakla görevlidir.
• Avuç içinde ve ayak tabanında, derinin derin kısmında,
ligamentlerde, eklem kapsülünde, seröz zarlarda,
mezenterde, pankreasta, mesane duvarında ve dış
genital organların etrafında bulunur
61.
62.
63. Derideki Yapılar
• Ekrin Ter Bezleri
• Apokrin Ter Bezleri
• Yağ Bezleri
• Kıl
64. Ekrin Ter Bezleri
• İnsanda, sayıca en fazla olan ter bezi çeşididir.
• Glans penis gibi birkaç yer dışında, deride oldukça sık
olarak bulunurlar.
• Bunlar, kanalları deri yüzeyine açılan basit ve kıvrıntılı
tübüler bezlerdir.
• Dermiste bulunurlar ve salgılarını, ekzositoz yoluyla
verirler.
• Salgı kısmı, koyu ve açık hücrelerden oluşur. Koyu
(mukoid) hücreler piramid şeklinde olup, bezin salgı
yapan kısmının çoğunluğunu meydana getirir. Salgı
granülü içermeyen piramidal şekilli açık hücreler, bol
miktarda glikojen içerir ve koyu hücreler tarafından
çevrelenmiştir.
• Ekrin ter bezleri, protein metabolizma ürünlerinin
atılmasına ve vücut sıcaklığının düşmesine yardımcı
olur.
65.
66. Apokrin Ter Bezleri
• Daha az sayıdadırlar.
• Başlıca aksiller, areolar ve anal
bölgelerde yerleşiktirler.
• Ekrin bezlerden daha büyük ve daha geniş
bir lümene sahiptirler ve visköz (yapışkan)
nitelikte salgı yaparlar.
• Göz kapaklarının kenarındaki Moll bezleri
ve kulağın seruminöz bezleri, değişikliğe
uğramış ter bezleridir.
67.
68.
69. Klinik – Kistik Fibrozis
• 7. kromozomda yerleşik olan kistik fibrozis
geninin kodladığı bir kanal proteini olan
Kistik Fibroz Transmembran İletim
Düzenleyicisi (CFTR) tarafından yapılan
epitelyal klor taşınmasında meydana gelen
genetik bir bozukluktur.
71. Klinik – Kistik Fibrozis
• Ter bezlerinin boşaltım kanalları, klorun
taşınmasında rol alan ve CFTR içeren
epitel hücreleriyle örtülüdür.
• Normal Mekanizma:
- Ach cAMP artar Pro. Kinaz – A
etkinleşir ATP üretimi artar.
- ATP CFTR’deki ATP bağlayıcı
bölgeye tutunur. CFTR kanalı açılır.
72. Klinik – Kistik Fibrozis
• Deride, ter bezi kanalındaki bir CFTR
kanal hasarı Lümenden Na ve Cl
emilimi azalır Terde Na ve Cl
yoğunlukları artar Kistik F.nin kliniğinde,
terdeki yüksek tuz içeriğinin temeli.
73.
74. Yağ Bezleri
• İnce deride bulunurlar.
• Salgılarını sıklıkla kıl folliküllerine boşaltırlar ve
kılsız deride, doğrudan yüzeye açılırlar.
• Ayak tabanında ve avuç içinde bulunmazlar.
• Holokrin salgı yaparlar.
• Yağsı özellikteki salgı (sebum), kanallar
aracılığıyla kıl folliküllerine verilir.
• Bu salgı, kıl ve etrafındaki yüzeyi kaplayarak
kayganlık sağlar ve deriyi mikroorganizmaların
zararlı etkilerine karşı korur.
75.
76.
77. Kıl
• Derinin epidermisinden dışarıya doğru
uzanan filamanlı ve keratin leşmiş
yapılardır.
• İnsan vücudunda dudaklar, avuç içleri,
ayak tabanları, parmakların distal
kısımları, glans penis, glans klitoris, minör
ve majör labiyumların vestibüler kısımları
haricindeki yerlerde bulunurlar.
78. Kıl
• İki çeşit kıl mevcuttur:
- Vellus tipi kıllar yumuşak, ince ve
kısadır. İnsanlarda, çoğunlukla vellus
tipinde kıllar vardır.
- Uç tip kıllar ise kalın, uzun ve daha
serttir.
79. Kıl
• Kıl Soğanı (Bulbus)
• Matriks
• Dış Kök Kılıfı:
- Henle tabakası, dışta tek sıralı kübik hücreler
- Huxley tabakası, bir – iki sıralı yassı hücre
tabakası
- İç kök kılıfının kütikülü. İç kök kılıfı, sebase
bezlerin kıl follikülüne tutundukları yerde son
bulur.
80.
81. Tırnaklar
• Parmakların distal falankslarında bulunan tırnaklar,
oldukça sıkı bir şekilde sıralanmış olan ve bol miktarda
keratin içeren epitel hücrelerinden gelişir.
• Tırnaklar, tırnak matriksinde çoğalıp keratinize olan
hücrelerden meydana gelir.
• Matriks, proksimal katlantının altında yer alır. Yakın
(proksimal) tırnak katlantısı, eponikumu (kütikülü)
meydana getirir. Kenarlardaysa, yan tırnak olukları
mevcuttur.
• Epidermis, tırnağın altında yatak şeklinde devam eder.
Tırnağın proksimal kısmında, yarım ay şeklindeki lunula
fark edilir.
• Plağın distal ucu, tırnak yatağına bağlı değildir. Tırnakla
derinin bileşkesine yakın yerde, hiponikum denilen
boynuzsu bir tabaka birikimi mevcuttur.