3. Organografik açıdan bitkiler Thallophyt ve Cormophyt’ ler olarak iki gruba ayrılır.
Thallophyt’ler “Thallus” denilen kök, gövde ve yaprak halinde farklılaşmamış ve
özel destek elemanları olmayan bir vejetasyon organı vardır. Thallophyt’ler gerek
destek elemanlarından yoksun olmaları, gerekse buharlaşmayı sınırlayıcı cutin ve
suberin gibi maddelere sahip olmadıklarından, ancak su ortamı veya hiç olmazsa
su buharı ile doymuş atmosferde var olabilir ve uyum sağlayabilir. Bunlardan
sadece pek azı, örneğin gelişmiş mantarlarla likenler daimi olarak karalarda
tutunabilmişlerdir.
4.
5.
6. Buna karşılık Yosun (Bryophyta), Eğrelti (Pteridophyta) ve Tohumlu bitkileri
(Spermatophyta) kapsayan kormofitler (Kormophyta) hücre ve dokuları arasında
en yüksek düzeyde farklılaşma göstererek kara hayatına en iyi uyumu
sağlamışlardır. Kormophyt’lerin Tallophyt’lerden en belirgin ayırıcı dış özelliği,
vejetasyon organı olarak kök, gövde ve yapraktan oluşan tipik bir “kormus”a
sahip olmalarıdır.
7. Eğreltiler sporofit evrelerinde tipik kara bitkilrine özgü bir vejetasyon organına
sahiptir. Ancak ormanlarımızdaki eğreltilerin gövdeleri, toprak içerisinde gelişen
“Toprak gövdesi veya Rhizom”lar halindedir ve bu yüzden dışarıdan görülmez.
Tropik bölgelerde tipik ağaç formunda olanları (20 m.’ye kadar boy) vardır.
8.
9.
10.
11. Tohumlu bitkiler ise (Gymno- ve Angiosperm’ler) yaprakları taşıyan bir gövde, az
veya çok dallanmış bir kök sistemi oluşturarak en mükemmel Kormofpyt tipini
gerçekleştirmişlerdir.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18. Tipik Kormusun Yapısı
Tohum içerisinde embriyo, tohum olgunlaşmasından çok daha önce kök
(radicula) ve gövde olarak iki kısma farklılaşır. Gövde bir veya daha fazla çenek
(kotyledon) ve bunların arasında bir de tomurcuk (plumula) taşır. Çok sade
formda olan kotyledonların sayısı tohumlu bitkilerin sistematiğinde büyük önem
taşır. Gymnosperm embriyolarında çok sayıda (Taxus, Thuja, Chamacyparis
vb’de 2, Tsuga canadensis, Crytomeria, Pinus mugo’da 3-4, Abies, Picea, Larix,
ve Pinus türlerinde 4-12(13)) kotiledon bulunur. Angiosperm’lerden
Monokotyledon’larda sadece 1, Dikotyledon’larda ise daima 2 kotiledon bulunur.
Plumula daha sonra büyüyerek gövde ve yapraklar, radicula da kök sistemini
oluşturur.
19.
20.
21.
22.
23.
24. Ana Gövde
Tipik olarak oluşmuş bir ana gövde silindirik bir çubuk biçiminde bir eksen ile
yapraklardan oluşur. Ana gövde yaprakların taşıyıcısıdır. Ayrıca yaprak ve kökler
arasında madde iletimine yarar ve yedek maddeleri biriktirir. Genellikle yeşil
yapraklar her şeyden önce fotosentez işi görür ve en önemli transpirasyon
organlarıdır. Ayrıca toprak altı gövdesi dediğimiz Rizom (Rhizom)lar da vardır.
25.
26.
27.
28.
29. Tomurcuk
Sürgün uçları genellikle daha yaşlı olan yaprak taslakları ile örtülmüştür. Bunlar
dikkatle uzaklaştırıldıkları zaman veya sürgün ucundan alınacak boyuna kesit,
lupla incelendiğinde tomurcuk görülür. Bu tomurcuklardan daha sonra sürgünler
meydana gelebilecekleri gibi, bunlar uyuyan tomurcuklar (Preventiv tomurcuk)
olarak da kalabilirler. Şu halde tomurcuk genç yaprak taslaklarının örttüğü
sürgün ucundan başka bir şey değildir. Sürgün ucundaki embriyonal doku ile
onu örten yaprak taslaklarının tamamına tomurcuk denir.
30.
31.
32.
33. Yaprakların durumu
Vejetasyon konisinde yaprakların taslakları en dış hücre tabakalarında ve uca
doğru ilerleyen bir sıra halinde, yer yer sınırlı olarak gerçekleşen periklin hücre
bölünmeleri halinde gerçekleşir .
Sürgün ekseninin daha sonraki uzamasından sonra sürgün üzerindeki
yaprakların bitiştiği yerler, çok az büyüme yaptığı için, genellikle düğüm gibi
şişkin görülür. Bu nedenle yaprakların sürgüne bitiştiği yerlere “Nodi” veya
“düğüm” denir. Nodiler arasında kalan ve çok yoğun büyüme yaptığı için
üzerinde yaprak bulunmayan kısımlara ise “internodi” adı verilir.
34.
35.
36.
37.
38. Sürgün ile yaprak ortasından geçen düzleme, o yaprağın medianı denir. Yaprak
taslakları arasında kalan açı kural olarak birbirine eşittir. Yani yapraklar sürgün
etrafına eşit aralıklarla dağılmışlardır (Equidistans kuralı).
39.
40. Daha genç, yani bir üst nodideki yaprakların median düzlemleri, çoğunlukla
kendisinden önceki nodideki yaprakların ara boşluklarına isabet edecek
şekilde yer alır (Alternans kuralı).
41. Eğer yaprak taslakları sürgüne geniş bir kaide ile bitişmekte ve vejetasyon
konisinin yarısı hatta daha fazla kısmını kaplamakta ise (bir çok Monokotyl’lerde
olduğu gibi), o takdirde her nodide sadece bir tek yaprak bulunur. Bunu izleyen
yaprak vejetasyon konisinin tam karşısında yer alır. Öyle yaprak dizilişlerine iki
sıralı denir.
42.
43. Bir çevrede üç yaprak, yani üç yapraklı halkalar(örneğin Nerium oleander,
Juniperus ve Elodea’larda) görülülebilir.
44.
45. Buna karşılık iki yapraklı halkalar çok daha yaygındır. Bu tip dizilişe, çapraz
karşılıklı yaprak durumu adı verilir (Acer, Aesculus, Fraxinus, Syringa, Labiatae
mensubları vb.). Böyle bir dizilişte yapraklar sürgün üzerinde düz sıralar halinde
tertiplenmişlerdir.
46.
47.
48.
49.
50.
51. Sarmal yaprak durumunda, yapraklar gövdeyi saran sarmal bir çizgi üzerinde yer
alırlar. Sürgünün uç kısmından bakıldığı zaman bu sarmal çizgi, merkezinde
sürgün ucunun yer aldığı bir ana spiral olarak görülür.
52. Çeşitli yaprak durumlarını ifade etmek üzere “Divergenz”, yani birbirini izleyen iki
yaprak median düzleminin oluşturdukları açı kullanılır. Divergenz, ender olarak
derece, çoğunlukla da gövde çevresinin kesirleri cinsinden ifade olunur (örneğin
bu anlamda 1/2, 1/3, 2/5, 3/8, 5/13’lik bir divergez denilir). Divergens pratik olarak,
sürgün üzerinde herhangi bir yaprak başlangıç alınarak, bu yaprağın üzerine
gelen yaprağa kadar sayılır. Bu esnada spiral üzerinde gövde kaç defa kat
edilmişse pay, yaprak sayısı da payda olarak yazılır.
53. Çiçek sürgünleri ve fideciklerdeki farklı yaprak durumları dışında genellikle
yaprak durumu her bir bitki türü ve hatta familya için bile oldukça sabittir.
Örneğin söğüt (Salix), meşe (Quercus) ve huş (Betula)’da 2/5, ladin (Picea)
yapraklarında 5/13, kozalakta 8/21, Kızılçam’da (Pinus brutia) kozalakta 5/13’tür.
54.
55.
56.
57. Gövdenin dallanması
Bitkilerde dallanma “çatallanarak (Dichotomie)” ve “yan dallanma (Lateral)”
olarak iki şekilde olur.
Çatallanma
Ana eksenin iki yavru eksen haline çatallanması ile oluşur. Sadece
Lycopodiaceae ve onlara yakın Pteridophyta sınıflarında görülür.
58. Yan dallanma
Büyümeye devam eden ana eksende yavru sürgünlerin yan yeni oluşumları
olarak, yani yan dallanma yolu ile gerçekleşir. Bütün tohumlu bitkiler böyle
dallanır.
Bütün tohumlu bitkilerde yan tomurcuklar yaprak koltuklarında oluşur. Bunlara
ana sürgünün ucundaki “uç (terminal) veya tepe tomurcuğu” dan ayırt etmek için
“koltuk tomurcukları”, sürgünlere de “koltuk sürgünleri” denir. Yan sürgünün
koltuğundan çıktığı yaprağa “brahte”, sağ ve sol tarafta tarafta bulunan iki
yaprağa da “brahtecik” adı verilir.
59.
60. Angiosperm’lerde kural olarak her yaprak bir koltuk tomurcuğu taşır. Bazı
Gymnosperm’lerde (Picea, Taxus) ise ancak pek az yaprağın koltuğunda yan
tomurcuk bulunur.
Normal dallanmadan ayrı olarak sürgün sistemini zenginleştirmek üzere ek
sürgünler de oluşur. Örneğin çalılardan Rosa, Rubus, Corylus, ağaçlardan Salix,
Populus ve Robinia’larda oluşan “kök sürgünleri” gibi. “Adventiv sürgünler” ise
bitkide herhangi bir yaralanma veya bitkinin parçalara ayrılması gibi tahrikler
neticesinde oluşan sürgünlere verilen addır. Fidanlıklarda bir çok tür bu
sürgünlerden elde edilen ve “çelik” denilen sürgün parçalarıyla çoğaltılır.
61. Dallanma sistemleri
Her sürgün sistemi kendi görünümünü (Habitus) şu faktörlerle elde eder.
Dallanma derecesi, yan dalların kendisinden çıktıkları eksendeki tertiplenişleri,
çeşitli derecedeki yan dalların diğer yan dal ve çıktıkları eksene göre yönlenişi ve
gelişim yoğunluğu.
62. Sürgün gelişim sırası
Eğer ana eksenin vejetasyon noktası çiçek oluşturmak yeteneğinde ise, böyle
bitkilere tek eksenli bitkiler (Papaver rheoas) denir. Ana eksen yerine kaçıncı
dereceden yan dallar (2, 3, 4, ..n) çiçek oluşturmak yeteneğinde ise, böyle bitkiler
de 2, 3, 4, ...n eksenli olur. Ağaçlar genellikle n eksenli bitkilerdir.
63. Monopodial ve simpodial dallanma sistemleri
Yan sürgünler gelişim bakımından ana eksene nazaran geri kalırlarsa bu tip
büyümeye “monopodial büyüme” denir. Monopodial büyümede ana eksen 1.
dereceden yan eksenlere, bunlar da kendilerinden gelişen 2. dereceden
eksenlere oranla daha kuvvetli olur ve böylece devam eder. Böyle monopodial
dallanma örneğin Populus, Fraxinus ve Acer’lerde görülür. Fakat özellikle Picea,
Abies, Cedrus, Araucaria ve diğer piramit veya koni biçiminde tepe görünümüne
sahip iğne yapraklı ağaçlarda tipiktir.
64.
65.
66.
67. Simpodial dallanma durumunda, yan sürgünler ana eksene oranla daha fazla
gelişir, hatta ana eksen yan dalların oluşmasını takiben uç tomurcuğunu
tamamen istirahat durumuna geçirerek, bir çiçek (Magnolia) ya da çiçek kurulu
(Syringa, Aesculus) geliştirerek veya ölerek gelişmesini durdurur.
68.
69.
70. I-Eğer dallanmayı aynı dereceden ve az çok tam birbirine karşı durumda iki yan
dal sürdürürse (örneğin Karanfiller’de ve Viscum’da) dihazyum {yalancı bir
çatallanma (pseudodichotomie)}oluşur.
71. II- Eğer dallanma sadece bir yan dal tarafından sürdürülecek olursa bu durumda
bir monohazium oluşur. Oluşan yan dallarda ana eksenleri geçer. Böylece çeşitli
derecelerdeki yan sürgünlerden oluşan yalancı eksenli (Simpodial) bir dallanma
sistemi ortaya çıkar. Pek çok yapraklı ağaç, örneğin Corylus, Betula, Tilia, Ulmus
vb. böyledir.
72.
73. Acrotoni, Basitoni, Mestoni
Genellikle ağaçların bol dallanmış gövde sistemlerinde tepenin çevresinde yani
dalların uçlarında yer alan tomurcuklar sürme yönünden avantajlı durumdadır.
Çünkü ancak böyle kısımlarda yeni yaprakları elverişli ışık durumuna getirme
şansı bulunur (Acrotoni). Buna karşılık çalı ve otsu bitkilerde genellikle ana
aksenin alt ucunda veya ortadaki tomurcuklar daha fazla sürerler (Basitoni,
Mesotoni). Gelişemeyen tomurcuklar uyuyan tomurcuklar halinde kalır.
74. Uzun sürgünler ve Kısa sürgünler
İnternodları uzun sürgünlere uzun sürgün, kısa olanlara da kısa sürgün adı verilir.
Kısa sürgünlerin çoğunlukla sınırlı bir ömrü vardır ve bunlar hiç dallanmaz veya
çok az dallanır. Bu nedenle ağacın iskeletini oluşturan dal ve sürgün kuruluşuna
katılmaları azdır. Bir kısım ağaçlarda (Prunus, Malus, Ginkgo) çiçekler sadece kısa
sürgünlerde oluşur. Bazılarında (Pinus, Ginkgo) yapraklar en azından yaşlı
ağaçlarda sadece kısa sürgünlerde oluşur.
75.
76.
77. Uyuyan Tomurcuklar ve Cauliflori
Tomurcukların acroton olarak gelişmelerinin bir sonucu olarak hemen
her ağaçta, yıllık sürgünlerinin alt kısımlarında kısa veya uzun süre
gelişim kabiliyetini koruyan, ancak uzun yıllar sonra süren sükunet
halinde tomurcuklar bulunur. Örneğin Kayın ve Meşe’lerde böyle 100
senelik tomurcuklar vardır. Yaralanma veya uç’un ortadan kalkması
sonucu yaşlı gövde veya kütüklerden çıkan sürgünler çoğunlukla böyle
tomurcuklardan gelişir (Salix, Populus ve Tilia). Ayrıca uyuyan
tomurcuklar aşırı derecede kalınlaşmış dal ve gövdelerden de çiçek
taşıyan kısa sürgünler olarak gelişebilir. Gövdeden çiçeklenme veya
Cauliflori dediğimiz bu durum özellikle Erguvan (Cercis siliquastrum )ve
Kakao ağaçlarında (Theobroma cacao) görülür.
78.
79.
80. Çiçek durumları veya İnflorescens’ler
Çiçek durumları veya inflorescens’ler adı altında, tohumlu bitkilerin çiçek
oluşumuna hizmet eden ve buna uygun olarak metamorfoza olmuş ve bitkinin saf
vejetatif kısımlarından az veya çok farklı sürgün sistemi anlaşılır. Çiçek taşıyan
yan dalların brahteleri normal yaprak görünüşünde, oldukça basitleşmiş ya da
tamamen körelmiş olabilir. Çiçek durumları dallanma derecelerine göre pratik
olarak monopodial (racemöz) ve simpodial (cymöz) çiçek kurulları olarak ikiye
ayrılır.
81. I-Rasemöz çiçek durumları; çiçeklerin açılması aşağıdan yukarıya, ana eksenin
kısa olması durumunda ise dıştan içe doğru olur.
1.Basit rasemöz durumları :
a)Salkım (racema); anaeksen ve yan eksenlet uzamış, çiçekler saplı ve ana
eksenin ucunda bir çiçek bulunursa o zaman buna kapalı salkım, eğer bir
terminal çiçek yoksa o zaman da açık salkım denir (Cruciferae, Digitalis).
82. b)Başak (spica);salkımdaki çiçekler sapsız olarak brahtelerin koltuğunda, yani
eksene bitişik iseler bu çiçek durumuna başak adı verilir (Plantago).
83. c)Koçan, Çomak (spadix);eğer başak ekseni kalınlaşır ve etli olursa böyle çiçek
durumlarına denir (Zea mays, Acorus calamus).
84. d)Kedicik (amentum); olgunlaştıktan sonra dökülen ve çoğunlukla eğilebilir
eksenler halinde olan ve tek cinsli çiçek taşıyan başak veya başak tipindeki çiçek
durumlarına kedicik denir (Kavak, Söğüt).
85. e)Yalancı şemsiye (corymbus); alt çiçeklerin saplarının üsttekilere nazaran daha
uzun olmasından dolayı, hepsinin aynı düzlem üzerinde bulunmasıyla oluşan
kısa eksenli bir salkımdır.
f)Kozalak (strobilus); Brahteleri birbirini örten, çiçekleri tek eşeyli ve aynı
cinsten olan bir başaktır.
g)Şemsiye (umbella); uzun saplı çiçekler çiçek kurulunun internodileri kısa
kaldığı için aynı yükseklikten çıkıyormuş gibi görünürlerse bu duruma şemsiye
denir (Hedera, Primula).
86. ı)Başcık (capitulum); çiçekler sapsız ve çiçek durumu kaidesihaline gelmiş eksen
üzerine tertiplenmişlerdir, yani bitişiktirler. Compositae’ ler (Papatya, Ayçiçeği
vb.)gibi.
87.
88. 2-Bileşik rasemöz durumları (yan eksenleri dallanmış):
a)Bileşik salkım (panicula); Yan eksenleri dallanmış bir salkımdır. Alttaki yan
dallarda dallanma daha fazla, üstteki yan dallar az çok basittir.
b)Bileşik başak (Bileşik spica); Çiçek yerine birer başak taşıyan bir spicadır
(Gramineae’lerde).
c)Bileşik şemsiye (Bileşik umbella); Çiçekler yerine birer umbella taşıyan şemsiye
durumudur (Umbelliferae’lerde).
d)Bileşik korimbus ;yan eksenleri dallanmış olan bir korimbustur.
II-Cymöz çiçek durumları ; ana eksen yoktur. Yan dal ana eksen yerine geçer. Üç
grubta toplanır.
1-Monohazium ;Daima birer dal ana eksen durumınu alır. en basit monohazium iki
çiçeklidir.
2-Dihazyuım ; En basit dihazyum üç çiçeklidir. Dallar karşılıklıdır
(Caryophyllaceae).
3-Pleiohazium ; Uç çiçeğin altında üç veya daha fazla sayıda çevrel dal aynı
şekilde gelişir (Euphorbia).