Nisa suresinin 85-86. ayetleri ile ilgili açıklamalar.
Programın video kaydı: https://www.youtube.com/erdemlihayat
Yazarın internet sitesi: https://yazarumit.com
3. Nisâ sûresi
85
•Kim bir iyiliğe aracılık
ederse, ondan bir payı olur.
Kim bir kötülüğe aracılık
ederse, onun da bundan bir
vebali olur. Allah ise herşeyi
görüp gözetmektedir.
4. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• Şefaat
• Birisinin affedilmesi veya işinin görülmesi için aracılık
etmek / bir işe öncülük etmek
• (Kıyamet gününde peygamberlerin ve şefaat izni verilen
kimselerin, şefaat edilebilecek kimseler hakkında
günahlarının bağışlanması veya derecelerinin yükselmesi
için Allah katında niyazda bulunması)
5. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• Bir “şefaat” örneği
• Berîre, Hz.Aişe’nin (r.a.) cariyesi idi ve kendisi gibi köle olan
Muğîs ile evliydi. Hz. Aişe onu âzâd ettiğinde, Muğîs ile evli
kalmak zorunda olmadığını öğrendi ve ondan ayrıldı. Muğîs
ise bu ayrılığa dayanamıyor, Medîne sokaklarında ağlaya
ağlaya Berîre’nin adını sayıklayarak dolaşıyordu. Birgün
Resulullaha (s.a.v.) gelerek durumunu anlattı ve aracılık
yapmasını istedi.
• Resulullah Berîre’ye “Keşke tekrar ona dönsen” dedi.
• Berîre “Ya Resulallah, bana emir mi ediyorsun?” diye sordu.
• Resulullah “Sadece aracılık yapıyorum” buyurdu.
• Berîre “Benim ona ihtiyacım yok” dedi.
• Buharî,Talâk: 16; Ebû Dâvud,Talâk: 21; Nesâî, Âdâbü’l-
Kudât: 28; İbni Mâce,Talâk: 29
6. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• Nerelerde şefaat edilir?
• Meşrû veya sevap olan işlerde
• Günah ve isyan olan işlerde aracılık olmaz / eğer yapılırsa
günaha ortak olunmuş olur
• Bir önceki âyet:
• Allah yolunda savaş. Sen kendi nefsinden sorumlusun;
ancak mü’minleri de savaşa teşvik et. Bakarsın,
böylece Allah kâfirlerin gücünü kırar. Allah’ın gücü ve
cezası ise çok daha şiddetlidir.
• Nisâ 4:84
7. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• Bir kimsenin ihtiyacını gidermek için
• İhtiyaç sahibi bir kimse için yardım organize etmek,
yardım edecek kimseye / mercie aracı olmak
• İnsanların arasını bulmak için
• Onların gizlice toplanıp fısıldaşmalarının çoğunda bir
hayır yoktur — ancak bir sadakayı, bir iyiliği veya
insanların arasını bulmayı teşvik eden kimse bundan
müstesnadır. BunuAllah rızası için yapana Biz pek büyük
bir mükâfat vereceğiz.
• Nisâ, 4:114
8. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• Bir uyarı
• Kim birisi için aracılık eder de bunun üzerine kendisine hediye
verilir, o da bunu kabul ederse, büyük bir faiz kapısına adım
atmış olur.
• Müsned, 5:261
• Bir çığır açmak, gelenek halini alacak iyi veya kötü bir işi
başlatmak
• Kim İslâmda güzel bir çığır açarsa, bunun sevabıyla beraber,
daha sonra ona uyanların sevabı da ona verilir, onların
sevabından da hiçbir şey eksilmez. Kim de İslâmda kötü bir
çığır açarsa, bunun günahıyla beraber, daha sonra ona
uyanların günahı da ona yüklenir, onların günahından da birşey
eksilmez.
• Müslim, Zekât: 69;Tirmizî, İlim: 15
9. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• İnkâr edenler, iman edenlere dediler ki: “Bize uyun;
günahınızı biz yükleniriz.” Oysa onların günahlarından
hiçbir şey yüklenecek değillerdir; onlar yalan söylüyorlar.
• Onlar hiç şüphesiz kendi yüklerini taşıyacaklar; kendi
yükleriyle beraber başka yükler de taşıyacaklardır.
Uydurmakta oldukları şeyler hakkında da kıyamet
gününde sorguya çekileceklerdir.
• Ankebût, 29:12-13
10. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• Haksız yere öldürülen hiç kimse yoktur ki, onun kanından
Âdem’in oğluna bir pay ayrılmış olmasın. Çünkü adam
öldürme çığırını o açmıştır.
• Buhârî, Enbiyâ: 1; Müslim, Kasâme: 27
• Onların Allah’tan başka yalvardıkları ilâhlarına sövmeyin
ki, onlar da bilgisizce hadlerini aşıp Allah’a sövmesinler.
Biz her millete işlerini böyle hoş göstermişizdir. Sonunda
hepsinin dönüşü Rablerinin huzurunadır;O da yapmakta
olduklarını kendilerine bildirir.
• En’âm, 6:108
11. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• Birbiriyle sövüşen iki kişinin günahı, eğer mazlum daha
ileri gitmemişse, kavgayı başlatan kimseye aittir.
• Müslim, Birr: 68
• “Kim bir iyiliğe aracılık ederse, ondan bir payı olur”
• Aracılık edin, ecrine erişin.
• Ebû Dâvud, Edeb: 116-117
• Resulullah (s.a.v.) amcasının oğlu Fadl b. Abdullah için
zekât memuru bir Sahabîye aracı olmuş, “Kızını bu gence
nikâhla” buyurmuştu.
• Müslim, Zekât: 44
12. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• Hz. Cabir’in (r.a.) babası Abdullah öldüğünde, bir
Yahudiye borcu bulunuyordu.
• CabirYahudiden borcu tehir etmesini istediyse de
Yahudi bunu kabul etmedi.
• Cabir de Resulullaha (s.a.v.) başvurarakYahudiye
borcunu tehir etmesi için aracılık yapmasını istedi.
• Resulullah gelipYahudiyle konuştu, ancak o bunu kabul
etmedi.
• Bunun üzerine Resulullah Cabir’e bahçesindeki
meyveleri öbekler halinde toplamasını söyledi. . . .
13. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• . . . Sonra da o hurmalardan alacaklılara alacaklarını
tastamam verdi.
• Herkes alacağını aldıktan sonra hurmaların eksilmediği
görüldü.
• Buharî, İstikraz: 9,Vesâyâ: 36; Ebû Dâvud,Vesâyâ: 17
• En güzel aracılık
• Kişi mü’min kardeşi için onun gıyabında dua ettiğinde,
melekler “Âmin, bir misli de sana olsun” derler.
• Ebû Dâvud,Vitr: 29
14. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• “Kim bir kötülüğe aracılık ederse, onun da bundan bir
vebali olur”
• Resulullah (s.a.v.) rüşveti verene de, alana da, ikisi
arasında aracılık edene de lânet etti.
• Müsned, 5:279
• Kim Allah’ın hadlerinden bir haddin uygulanmasına mani
olmak için aracılık yaparsa Allah’a karşı gelmiş olur.
• Kim haksız olduğunu bile bile bâtıl bir dâvâyı savunacak
olursa, bundan vazgeçinceye kadar Allah’ın gazabı onun
üzerine olur. . . .
15. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• . . . Kim bir mü’min hakkında asılsız şeyler söylerse,
söylediğinden dönünceye kadarAllah onu
Cehennemliklerin irinleriyle karılmış bataklıkta oturtur.
• Ebû Dâvud, Akdiye: 14
• Mahzumoğulları kabilesinden bir kadın hırsızlık yapmıştı.
• Kadının elinin kesilmesini önlemek için Resulullaha (s.a.v.)
kimin aracılık yapacağını tartıştıktan sonra, Üsame b.
Zeyd (r.a.) üzerinde karar kıldılar.
• Üsame gelip de kendisiyle konuştuktan sonra Resulullah
“Sen bana Allah’ın hadlerinden bir haddin uygulanmaması
için aracılık mı yapıyorsun?” buyurdu. Sonra da kalktı ve
insanlara şöyle hitap etti: . . .
16. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• . . . “Ey insanlar! Sizden öncekiler ancak şunun için helâk
oldular: Onların şereflilerinden biri hırsızlık yaptığında
bırakıyor, zayıf birisi hırsızlık yaptığında ise
cezalandırıyorlardı. Allah’a yemin ediyorum ki, eğer
Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık etmiş olsaydı onun da
elini keserdim.”
• Buharî, Enbiyâ: 54; Müslim, Hudûd: 8
• Bir hatırlatma: Zamanımızın iletişim araçları, aracılığın
iyilikte de, kötülükte de yol açacağı sonuçları hayal-ötesi
mertebelere taşıdığı gerçeği, medyanın ve sosyal
medyanın kullanımında dikkatten uzak tutulmamalıdır.
17. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• “Allah herşey üzerine Mukît’tir”
•قوت
• kut / akvât: vücudu ayakta tutacak miktarda yiyecek
• kut-u lâyemut: ölmeyecek kadar yiyecek
• O, dört günde yerin üstünde sabit dağlar yarattı, onu
bereketli hale getirdi ve rızık arayanlar için azıklarını
ihtiyaca uygun şekilde takdir etti.
• Fussılet, 41:10
• İdaresi altındakilerin rızkını (kut) esirgemek, kişiye günah
olarak yeter.
• Müslim, Zekât: 40
18. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
•امل۪تت
• el-Mukît: Esmâ-i Hüsnâdan
• Herşeyi koruyup gözeten / herşeye kudreti yeten,
muktedir / bedenlerin ve ruhların gıdasını veren
• Bütün mahlûkat tabakalarının bütün fertlerinin gıdalarını,
hiçbirini ihmal etmeden vakti vaktine ve ona en münasip
şekilde yetiştiren, onları her halleriyle görüp gözeten,
onları yaratıp yaşatmaya kudreti yeten
19. NİSÂ, 4:85 | Şefaat - aracılık
• Kulun bu isimden hissesi ve bu âyetten çıkaracağı
derslerden:
• Her an Rabbinin gözetimi altında bulunduğunu bilerek
Onun çizdiği sınırlar içinde yaşamaya özen göstermek.
• Kötülüğe aracı olmaktan kaçınıp iyiliğe aracı olmaya
çalışmak.
• Rızkın Allah’tan geldiğini bilerek Onun izni ve rızası
dahilinde kazanmak, yemek, harcamak
• Kendisi vasıtasıyla Allah’ın rızık ulaştırdığı kulların
geçimini ihmal etmeksizin güzel bir surette sağlamak.
• İşlenen ve/veya aracı olunan küçük-büyük her türlü iyiliğin
Allah tarafından bilindiğini bilmek.
21. Nisâ sûresi
86
•Size selâm verildiğinde, ya
aynısıyla, yahut daha
güzeliyle o selâmı alın. Zira
Allah herşeyin hesabını
tutmaktadır.
22. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• ًحيةلا
• Tahiyye
• Selâm / selâmlama / birisine “Hayyâkallah” diye dua
etmek
• İman edip amel-i salih işleyenlere, Allah imanlarıyla yol
gösterir. Nimetlerle dolu Cennetlerde, onların altlarından
ırmaklar akacaktır.
• Orada onların duaları “Sübhanekallahümme” (Sen
kusurdan ve ortaktan uzaksın Allahım) sözünden,
tahiyyeleri de selâmdan ibarettir. Dualarının sonu ise,
“Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun” demektir.
• Yunus, 10:9-10
23. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• İman edip amel-i salih işleyenler, Rablerinin izniyle
ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan
Cennetlere yerleştirilirler. Onların orada tahiyyeleri
selâmdır.
• İbrahim, 14:23
• Ona kavuştukları gün, tahiyyeleri selâmdır. Allah onlar için
bir de ardı arkası kesilmeyecek bir mükâfat hazırlamıştır.
• Ahzâb, 33:44
24. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Onlar ve atalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi işler
yapmış olanlar Adn Cennetlerine girerler. Melekler de
herbir kapıdan onların yanına varırlar.
• “Sabrettiğiniz için selâm olsun size,” derler. “Dünya
yurdunun ne güzel sonucudur bu!”
• Ra’d, 13:23-24
25. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Cennet ehli o gün keyif sürmekle meşguldürler.
• Eşleriyle birlikte gölgelerdeki koltuklara kurulmuşlardır.
• Orada onlar için her çeşit meyve vardır; canları daha ne
isterse vardır.
• Bir de, Rahîm bir Rabden sözlü selâm vardır.
• Yâsin, 36:55-58
26. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Âyetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, sen onlara
de ki: Size selâm olsun. Rabbiniz kendi üzerine rahmeti
yazdı. Sizden kim bir cahillik edip de kötülük işler, sonra
ardından tövbe eder ve durumunu düzeltirse, Onun çok
bağışlayıcı ve çok merhamet edici olduğunu görecektir.
• En’âm, 6:54
• Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, izin
almadan ve hane halkına selâm vermeden girmeyin. Bu
sizin için daha hayırlıdır — umulur ki güzelce
düşünürsünüz.
• Nur, 24:27
27. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Evlere girdiğiniz zaman, birbirinize Allah katından bir
tahiyye ile selâm verin. Akıl edesiniz diye, Allah size
âyetleri böyle açıklıyor.
• Nur, 24:61
• Cenab-ı Hak Musa aleyhisselâmın lisanıyla sana selâm
vermiştir. Çünkü o “Selâm hüdâya tâbi olanlara olsun”
(Tâhâ, 20:47) buyurmuştur. Sen hidayete tâbi olduğunda
sana Musa’nın selâmı ulaşmış olur.
• Fahreddin Razi
28. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Allah Âdem aleyhisselâmı yarattığında, “Git, şurada
oturan meleklere selâm ver ve onların sana nasıl karşılık
vereceklerine dikkat et; çünkü senin ve evlâtlarının
selâmınız bu olacak” buyurdu.
• Âdem meleklere “Esselâmü aleyküm” dedi.
• Onlar da “rahmetullah”ı ilâve ederek “Esselâmü aleyke ve
rahmetullah” diye cevap verdiler.
• Buharî, Enbiyâ: 1; Müslim, Cennet: 28
29. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• İman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi
sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.Yerine getirdiğiniz
takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi size haber vereyim
mi? Aranızda selâmı yayınız.
• Müslim, İman: 93
• Ey insanlar! Selâmı yayın, yemek yedirin, akrabayı
gözetin, halk uykudayken namaz kılın, Cennete
selâmetle girin.
• Tirmizî, Kıyamet: 42; İbni Mâce, İkamet: 174
30. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• “İslâmın hangi ameli daha hayırlıdır?” sorusuna
Resulullahın (s.a.v.) cevabı:
• Yemek yedirmen ve tanıdığın-tanımadığın herkese selâm
vermendir.
• Buharî, İman: 20; Müslim, İman: 63; Ebû Dâvud, Edeb:
131; Nesâî, İman:12
• Allah katında insanların en hayırlısı, önce selâm verendir.
• Ebû Dâvûd, Edeb: 132-133
31. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Müslümanın Müslüman üzerindeki altı hakkı:
• Karşılaştığında selâm ver.
• Davet ettiğinde icabet et.
• Nasihat istediğinde nasihat et.
• Aksırıp Allah’a hamd ettiğinde ona dua et.
• Hastalandığında ziyaret et.
• Öldüğünde cenazesine katıl.
• Müslim, Selâm: 5
32. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Zaman zaman Abdullah b. Ömer ile birlikte çarşıya çıkan
Übeyy b. Kâ’b’ın oğluTufeyl anlatıyor:
• Çarşıya çıktığımız zaman Abdullah kime rastlasa selâm
vermeden geçmezdi. Birgün onun yanına uğradığımda
çarşıya kendisiyle beraber çıkmamı istedi.
• “Çarşıya çıkıp da ne yapacaksın?” dedim. “Ticaretten
anlamazsın, birşeyin fiyatını sormazsın, birşey almazsın,
çarşının meclislerinde de oturmazsın. En iyisi sen otur
şuraya, sohbet edelim.”
• Abdullah b. Ömer “Biz sadece selâm vermek için çarşıya
çıkarız; karşılaştığımız kimselere de selâm veririz” dedi.
• Muvatta’, Selâm: 6
33. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• “Ya aynıyla, ya daha güzeliyle”
SELÂM DAHA GÜZELİ
Esselâmü aleyküm
Ve aleykümselâm ve
rahmetullah
Esselâmü aleyküm ve
rahmetullah
Ve aleykümselâm ve
rahmetullahi ve berakâtüh
• DİKKAT:
«s.a.» şeklinde bir selâm mevcut değildir.
34. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Birgün Resulullaha (s.a.v.) bir adam gelerek “Esselâmü
aleyküm” dedi.
• Resulullah aynı şekilde selâmını aldı ve adam oturdu.
• Resulullah “On [sevap]” buyurdu.
• Sonra başka birisi geldi, “Esselâmü aleyküm ve
rahmetullah” dedi.
• Resulullah aynı şekilde selâmını aldı ve adam oturdu.
• Resulullah “Yirmi” buyurdu.
• Daha sonra bir başkası geldi ve “Esselâmü aleyküm ve
rahmetullahi ve berakâtüh” dedi.
• . . .
35. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• . . .
• Resulullah aynı şekilde selâmını aldı ve adam oturdu.
• Resulullah “Otuz” buyurdu.
• Ebû Dâvud, Edeb: 132;Tirmizî, İsti’zân: 2
• Sizden birisi kardeşine rastladığında selâm versin.
Aralarına ağaç, duvar veya taş girip de tekrar karşılaşacak
olurlarsa tekrar selâm versin.
• Ebû Dâvud, Edeb: 135
36. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• İyilik karşılıksız bırakılmamalı.
• İyiliğin karşılığı iyilikten başka nedir ki?
• Rahmân, 55:60
• Hattâ bir iyilik daha güzeliyle karşılık bulmalı.
• İyilikler zincirleme reaksiyonu harekete geçirerek
bütün toplumu hale hale sarmalı.
• . . .
37. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Sürekli olarak birbirlerine dua eden, birbirinin iyiliğini
isteyen, birbirine “Benden kötülük görmezsin, ben
senin için ancak iyilik isterim” mesajını veren, birbirinin
iyiliğini daha güzeliyle cevaplandıran insanların
meydana getirdiği bir toplum.
• Ayrıca insanların birbiriyle tanışmalarına, birbirlerinden
faydalanmalarına ve hep birlikte kenetlenmiş bir
toplum meydana getirmelerine bir teşvik.
38. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
Ey iman edenler, hep birlikte esenliğe girin.
Şeytanın adımlarını izlemeyin;
çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.
Bakara, 2:208
39. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• “Allah herşey üzerine Hasîb’dir / herşeyin hesabını
tutuyor”
•سيبحلا
• Hasîb (Esmâ-i Hüsnâ’dan)
• herşeyin hesabını tutan / hesaba çeken / herşeye kâfi
gelen
40. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ındır. İçinizdekini
ister açığa vurun, ister gizleyin, Allah onun hesabını
sizden sorar. Sonra da dilediğini bağışlar, dilediğine azap
eder. ÇünküAllah herşeye kadirdir.
• Bakara, 2:284
• Sonra onlar, gerçek mevlâları olan Allah’ın huzuruna
çıkarılırlar. Şunu iyi bilin ki, hükmü ancak O verir. O, hesap
görenlerin en sür’atlisidir.
• En’âm, 6:62
41. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Kıyamet gününde Biz adalet terazilerini kurarız. Hiç
kimseye en küçük bir haksızlık edilmez. Hardal tanesi
kadar birşey bile olsa, onu ortaya koyarız. Hesap görücü
olarak Biz kâfiyiz.
• Enbiyâ, 21:47
• Ey Peygamber! Sana da, sana uyan mü’minlere de Allah
yeter.
• Enfâl, 8:64
42. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış
yolu nasip eder.
• Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Allah’a tevekkül
edene O yeter. Allah buyruğunu mutlaka gerçekleştirir.
Herşey için Allah bir ölçü belirlemiştir.
• Talâk, 65:2-3
• Onlar öyle kimselerdir ki, halk onlara “İnsanlar size karşı
toplandı; onlardan korkun” dediği zaman, bu onların
imanını arttırdı ve dediler ki: “Bize Allah yeter; ne güzel
vekildir O.”
• Âl-i İmrân, 3:173
43. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Kulun bu isimden alacağı müjde:
• Hiçbir iyiliğin Allah’tan gizli kalmaz, kaybolmaz,
unutulmaz. En muhtaç olduğun günde kat kat artmış
olarak karşına çıkarılır.
• Her an seni her halinde, her işinde, her niyetinde görüp
gözetmekte olan Rabbin, her ihtiyacında sana yeter.
• Sen dünyaya ve âhirete ait büyük-küçük her türlü
dileğinde Onu razı etmeye bak.
44. NİSÂ, 4:86 |Tahiyye - selâm
• Hz. Ömer (r.a.):
• Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.
• Allah’ın huzuruna çıkacağınız o büyük gün için
süsleniniz.
• Hiç şüphesiz, bu dünyada kendisini hesaba çekenin
kıyamet günündeki hesabı hafif olur.
• Tirmizî, Kıyamet: 25, no. 2459