2. Nefsin en geniş anlamı:
“bir şeyin kendisi, zatı”.
Dini terim olarak nefis:
“Kendi kendinin farkında olan zat”.
manaya gelir.
Demek ki, nefis “şuurlu” varlıklar
hakkında kullanılıyor.
Kur’an’daki kullanımları da
bu çerçevededir.
2
7. Kur’an’da beşeri nefsin
bazı ozelikleri şöyledir:
1-Nefs Kıyamet gününde
insana şahit olacak.
2-Nefsin gücü sınırlıdır.
3-Nefs insana vesvese yapar.
4-Nefs Allah’ın huzurunda sorumludur.
7
9. 4. Nefs-i mutmaine (tatmin olan nefis).
Fecr-27
5. Nefs-i raziyye (razı olan nefis). Fecr-28
6. Nefis-i merziyye (razı olunan nefis).
Fecr-28
9
10. İslam dini, rahat ve huzur içinde
yaşamak için gereken şeylerden
ve dünya lezzetlerinden
faydalı olanları yasak etmiyor.
Bunların elde edilmesinde
ve kullanılmasında,
akla ve dine uymayı emrediyor.
10
12. De ki: “Allah’ın, kulları için
yarattığı zîneti ve temiz rızkı
kim haram kılmış?”
De ki: “Bunlar, dünya hayatında
mü’minler içindir.
Kıyamet gününde ise
yalnız onlara özgüdür.
İşte bilen bir topluluk için
âyetleri böyle açıklıyoruz.
A’raf-32
12
15. Erkek veya kadın,
kim mü’min olarak iyi iş işlerse,
elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız
ve onların mükâfatlarını
yapmakta olduklarının
en güzeli ile vereceğiz.
Nahl-97
15
18. Kim de, Rabbinin huzurunda
duracağından korkar ve
nefsini arzularından alıkoyarsa,
şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.
Naziat-40-41
18
19. Efendimiz de bu hususta
Şöyle buyurmaktadır:
Şu dört şey kimde bulunursa
ona Cehennem haramdır,
şeytan ve nefsinden de korunmuş olur.
Nefsi bir şeye heves etse,
nefsin şehvet ve öfkesine hakim olur.
Nefsi bir şeyden nefret etse de
onu yapar.
[Deylemi]
19
20. Bu dört şey şunlardır:
Bir miskini barındırmak,
güçsüze acımak,
hizmetçiye yumuşaklık göstermek,
ana babaya infak yapmak. [Deylemi]
20
21. Başka bir hadiste de
şöyle buyuruyor Efendimiz:
Aklın alameti, nefse hakim olup
öldükten sonra gerekenleri
hazırlamaktır.
Ahmaklık alameti nefse uyup,
Allah’tan af ve merhamet
beklemektir. [Tirmizi]
21
22. Akıl yaratılmasaydı,
insan hep nefsine uyar,
felaketlere sürüklenirdi.
Ama nefs de olmasaydı,
insan, hayatından lezzet almazdı
ve dünya hayatındaki
yaptığı mücadelenin
sevabından mahrum kalırdı.
22
23. Meleklerden daha üstün olma yolu
kapalı kalırdı.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Ahirette olacaklardan,
sizin bildiklerinizi hayvanlar bilselerdi,
yemek için et bulamazdınız! [Beyheki]
23
25. İnsanlarda nefs olmasaydı,
hayvanlar gibi, korkudan,
yiyemez, içemez, yaşayamazlardı.
İnsanların yaşayabilmeleri,
nefslerinin gafleti ve
dünya lezzetlerine
düşkün olması iledir.
25
26. Nefs, iki tarafı keskin bıçak gibidir.
Hem de, zehirli ilaç gibidir.
Tabibin tavsiyesine göre kullanan,
bundan fayda kazanır.
Aşırı kullanan helak olur.
26
29. nefse ve ona birtakım kabiliyetler
verip de iyilik ve kötülüklerini
ilham edene yemin ederim ki,
nefsini kötülüklerden arındıran
kurtuluşa ermiş,
Onu kötülüklere gömüp
kirleten kimse de
ziyana uğramıştır.
Şems 7-8-9-10
29
30. Bunun içindir ki,
aklı olanlar,
Büyük zatlar,
bu dünyanın
bir pazar yeri gibi olduğunu
ve burada, nefs ile alışverişte
olduklarını anlamışlardır.
30
31. Bu ticarette kâr Cennet,
zarar da Cehennemdir.
Yani kârı, ebedi saadet,
ziyanı da, sonsuz felakettir.
31
33. 1- Dünyada kazanılan şeyler geçicidir.
Aklı olan, geçici olan şeylere
değer vermez.
Her nefes, kıymetli bir cevher gibidir ki,
bunlardan bir hazine yapılabilir.
33
34. Akıllı kişi, her gün,
nefsine demeli ki:
Benim sermayem,
yalnız ömrümdür.
Bu sermaye,
o kadar kıymetlidir ki,
her çıkan nefes,
hiçbir şeyle tekrar ele geçmez
ve nefesler sayılıdır,
Günler geçtikçe bu nefesler
azalmaktadır. 34
35. Ömür bitince, ticaret sona erer.
Ticarete sarılalım ki
çünkü vaktimiz çok azdır.
Günlerimiz, o kadar kıymetlidir ki,
ecel gelince, bir gün
izin istense de ele geçemez.
35
36. Bugün, bu nimet elimizdedir.
Aman nefsim!
çok dikkat et de,
bu büyük sermayeyi elden kaçırma!
Sonra ağlamak fayda vermez.
36
37. Bugün, ecelin geldiğini,
şimdi, o günde bulunduğunu, farz et!
O halde, bugünü elden kaçırmaktan,
bununla, saadete kavuşmamaktan
daha büyük ziyan olur mu?
Yarın ölecekmiş gibi haramdan kaç!
37
38. Asi nefsimiz,
emirleri yapmak istemez ise de,
onu iyilik yapmaya alıştırmak,
arzu ettği herşeyi vermemek,
ona etki eder.
38
39. İşte nefs muhasebesi böyle olur.
Resulullah efendimiz,
Akıllı olan kimse odur ki,
ölmeden önce kendini hesaba çeken,
ölümden sonra kendine yarayacak
şeyleri yapan kimsedir. buyurdu.
39
40. Yani yapacağımız her işi,
önce düşünmeliyiz!
Allahü teâlânın razı olduğu
ve izin verdiği bir iş ise,
onu yapmalıyız!
değilse, o işten kaçmalıyız!
40
41. 2- Nefsi kontrol edip
ondan gafil olmamalı!
Ondan gafil olursa,
kendi şehvetine ve
tembelliğine döner.
41
43. Bunu bilenin,
işleri ve düşünceleri edepli olur.
Zaten buna inanmayan kâfirdir.
İnanıp da, yapmamak ise,
büyük felakettir.
43
44. 3- Her gün yatarken,
o gün yaptığı işler için
nefsi hesaba çekmeli,
sermayeyi,
kâr ve zarardan ayırmalıdır.
Sermaye farzlar,
kâr da, nafilelerdir.
Ziyan ise, günahlardır.
44
45. 4- Nefsin kusurları görülüp,
ona ceza verilmez ise,
cesaret bulur, şımarır.
Kendisi ile başa çıkılamaz.
Şüpheli şey yemiş ise,
ceza olarak, aç bırakmalı,
haramlara bakmış ise,
iyi mubahlara baktırmamalı.
Hep böyle ceza vermelidir!
45
46. 5- Büyük zatlar,
nefsleri kabahat yapınca,
ceza olarak çok ibadet ederlerdi.
Mesela bazıları,
bir farzı kaçırdığı zaman,
gece boyunca uyumazdı.
İbadetleri seve seve
yapamayan kimseye en iyi ilaç,
salih bir zatın yanında bulunmaktır.
46
47. 6- Nefs yaratılışta iyi işlerden kaçar,
kötülüklere koşar,
tembeldir ve şehvetlere düşkündür.
Dinimiz, nefsimizi, bu huyundan
vazgeçirmeyi emrediyor.
47
48. Bu vazifeyi başarmak için,
onu bazen okşamak,
bazen zorlamak,
bazen söz ile
ve iş ile,
yönlendirmek gerekir.
48
49. Çünkü nefs, öyle yaratılmıştır ki,
kendine iyi gelen şeylere
koşarken,
rastlayacağı güçlüklere sabreder.
49
50. Nefsin, saadete kavuşmaya
mani olan en büyük engeli,
gafleti ve cehaletidir.
Gafletten uyandırılıp,
saadetinin nelerde olduğu gösterilirse,
kabul eder.
50
53. Kalb, ruh ile nefs arasındaki
bir köprü gibidir.
İrfan ve feyzler kalbe
ruh vasıtası ile gelir.
İnsan, çok defa
hakiki güzelliği anlayamaz.
Nefse güzel gelen ile,
ruha güzel geleni karıştırır.
53
54. Ruh kuvvetli ise,
gerçek güzelliği anlayıp,
onu sever, bağlanır.
Âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler
gibi kıymetli şeyler,
aslında güzeldir.
Çok tatlıdır.
54
55. Kalbin nefse bağlılığı azalıp
nefsin elinden kurtulunca,
bunları okuduğu,
duyduğu zaman,
bunların güzelliğini anlar
ve bağlanır.
İbadetleri yapınca,
Allahü teâlâyı sever.
55
56. Kalbi, nefsin elinden kurtarmak için,
nefsi ezmek,
kalbi kuvvetlendirmek gerekir.
Bu da, Resulullah efendimize
uymakla olur.
56
57. Kalbini, nefsinin pençesinden
kurtaran kimse,
bir evliyanın Resulullahın vârisi,
Allah’ın sevgili kulu olduğunu anlar.
Allahü teâlâyı çok sevdiği için,
Allahü teâlânın sevdiğini de çok sever.
57
58. Allah'ım,
nefslerimizi sana teslim ettik,
İslah eyle
yüzülerimiz sana çevirdik
ak eyle.
İşlerimizi sana havale ettik,
bereketli eyle.
Kalplerimiz sana emanet ettik
güzel eyle.
58