2. World hunger on the rise
After steadily declining for over a decade, global
hunger appears to be on the rise, affecting 11 percent of
the global population.
In addition to an increase in the proportion of the
world’s population that suffers from chronic hunger
(prevalence of undernourishment), the number of
undernourished people on the planet has also
increased to 815 million, up from 777 million in 2015.
3. World hunger is on the rise: the estimated
number of undernourished people increased from 777
million in 2015 to 815 million in 2017 .
4. This sobering news comes in a year in which
famine struck in parts of South Sudan for several
months in 2017 and food insecurity situations at risk of
turning into famines were identified in other conflict-
affected countries, namely Nigeria, Somalia and
Yemen.
The food security situation visibly worsened in
parts of sub-Saharan Africa, South Eastern and
Western Asia. This was most notable in situations of
conflict, in particular where the food security impacts
of conflict were compounded by droughts of floods,
linked in part to El Niño phenomenon and climate-
related shocks.
5. Over the past ten years, the number of violent
conflicts around the world has increased significantly,
in particular in countries already facing food
insecurity, hitting rural communities the hardest and
having a negative impact on food production and
availability.
6.
7. The situation has also deteriorated in some
peaceful settings, particularly those affected by
economic slowdowns. A number of countries heavily
dependent on commodity exports have experienced
dramatically reduced export and fiscal revenues in
recent years. Thus food availability has been affected
through reduced import capacity while access to food
has deteriorated in part due to reduced fiscal potential
to protect poor households against rising domestic
food prices.
9. Mercy Corps takes a holistic approach to alleviate
hunger right now and help communities meet their
own food needs far into the future.
We respond to urgent needs: When disaster or
war creates a hunger crisis, we quickly provide
emergency food, cash vouchers to buy food,
treatment for malnutrition, and cash-for-work
projects so people can earn the money to buy food
locally.
We improve access to food: We help farmers
increase their yields, diversify crops, raise healthier
animals and protect their harvests from spoiling
and loss.
10.
11. We support overall health: We teach nutrition
and hygiene, help new mothers properly care for
infant and child needs, and improve access to
clean drinking water and sanitation, so people
can avoid disease and benefit fully from the food
they eat.
We build a more food-secure future: We
connect buyers and sellers to increase farmers'
incomes and strengthen markets, introduce
mobile financial services to help farmers grow
their business, and teach communities to protect
and preserve the environment they depend on.
12.
13. Dünya Açlığı Yükselişte
On yıldan uzun bir süre düşüş eğiliminin ardından
küresel açlık, küresel nüfusun yüzde 11'ini etkileyen bir
artışa neden oluyor. Dünya nüfusunun kronik açlıkla
(düşük beslenme prevalansı) orantısındaki artışa ek
olarak, gezegendeki yetersiz beslenme sayıları da 2015
yılında 777 milyondan 815 milyona yükselmiştir.
14. Dünya açlığı artıyor: 2015 yılındaki 777 milyon
kişiden 2016'da 815 milyona, yetersiz beslenen insan
sayısının arttığı tahmin ediliyor
15. Bu acı veren haberler, açlığın 2017'de birkaç ay
boyunca Güney Sudan'ın bir bölümünde vurduğu bir
yıldan geliyor ve çatışmalardan etkilenen diğer ülkeler,
yani Nijerya, Somali ve Yemen'de açlığa dönüşme riski
taşıyan gıda güvensizliği durumları tespit edildi.
Gıda güvenliği durumu Sahra altı Afrika, Güney
Doğu ve Batı Asya'nın bazı bölümlerinde gözle görülür
derecede kötüleşti. Bu, çatışma durumlarında
özellikle, çatışmanın gıda güvenliği etkilerinin, kısmen
El Nino fenomenine ve iklim ile ilişkili şoklara bağlı sel
felaketi nedeniyle arttığı durumlarda daha belirgindi.
16. Geçtiğimiz on yılda, özellikle gıda güvenliği ile
karşı karşıya kalmış, kırsal topluluklara en çok meydan
okuyan ve gıda üretimi ve bulunabilirliği üzerinde
olumsuz bir etkisi olan ülkelerde, dünya çapında
şiddetli çatışmaların sayısı önemli ölçüde artmıştır.
17.
18. Durum, özellikle ekonomik yavaşlamalardan etkilenen
bazı huzur ortamlarında bozulmuştur. Emtia
ihracatına büyük ölçüde bağımlı olan bir dizi ülke, son
yıllarda ihracat ve mali gelirlerde belirgin bir düşüş
yaşadı. Bu nedenle, gıda kullanılabilirliği düşen ithalat
kapasitesinden etkilenmiştir; ancak, kısmen de yoksul
aileleri artan yurt içi gıda fiyatlarına karşı korumak
için düşük mali potansiyel nedeniyle gıda erişiminde
bozulma olmuştur.
19.
20. İlk çağlardan bu yana insanlığın en temel sorunu olan
açlık, ne yazık ki üçüncü bin yıla yaklaşırken de
insanlığı tehdit etmekte, hızla artan dünya nüfusu
doğal kaynakların tükenmesine neden olmakta ve
bütün teknolojik gelişmelere rağmen açlık tehdidi
hala sürmektedir. Açlık bugünü ve geleceği tehdit
eden ciddi bir sorundur. Dünya nüfusunun önemli bir
kısmı bu sorunla yıllardır karşı karşıyadır. Açlık,
insanlığın uykusunu kaçıran olgulardan biridir.
Dünyanın hiç de azımsanmayacak büyük bir kesimi
açlık, yoksulluk, sağlıksız koşullar gibi problemlerle
karşı karşıyadır.
21. Gıda tüketimi olanağı bulamayan insan sayısı 200
milyonu beş yaşın altındaki çocuklar olmak üzere
840 milyon, yoksulluk sınırının altında yaşayan
insan sayısı 2 milyar, güvenli su tüketim olanağı
bulamayan insan sayısı 1,2 milyar, sağlık
hizmetinden yararlanamayan insan sayısı 800
milyondur. Sadece ölmeyecek kadar karın
doyurmak yetmemektedir İnsanın hayatını
anlamlı kılacak ekonomik, siyasi, kültürel ve
sanatsal faaliyetlere katılabilmesi, üretebilmesi ve
değer yaratabilmesi sağlıklı olmasına, sağlıklı
olması da iyi beslenebilmesine bağlıdır.
22.
23. Dünyada açlık sorununun giderek
derinleşmesinin ve bu konudaki
endişelerin artmasının en önemli iki
nedeni, küresel iklim değişikliğine
bağlı olarak artan kuraklık ve bölgesel
anlaşmazlıklardan doğan çatışmalardır
24. Açlık Sorununun Boyutları
Açlık ve yoksulluk sorunu dünyada daha yoğun olarak kırsal yörelerde
gözlemlenen bir sorundur Yapılan araştırmalar günümüzde dünya nüfusunun
yarısının günde 2 dolardan, 1,5 milyar insanın ise günde 1 dolardan daha az
bir gelirle yaşadığına işaret etmektedir Dünya genelinde açlık çeken 800
milyonu aşkın insanın %80’ini, gelişmekte olan ülkelerin kırsal yörelerinde
yaşayanlar oluşturmaktadır Dünyada her yıl 11 milyon kişinin açlık veya
yetersiz beslenme yüzünden öldüğü tahmin edilmektedir 300 milyonu çocuk
olmak üzere, 800 milyon açlığa maruz insanın 203 milyonu Sahra Altı
Afrika’da, 519 milyonu Asya ve Pasifik’te (221 milyonu Hindistan’da, 142
milyonu Çin’de), 53 milyonu Latin Amerika ve Karayipler’de, 33 milyonu ise
Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’da yaşamaktadır.
25.
26. Esasen yapılacak küçük bir fedakarlıkla
açlık sorununu büyük ölçüde hafifletmek
mümkün görünmektedir BM Gıda ve Tarım
Örgütü (FAO), 2015 yılına kadar dünyada
açlık çeken kişi sayısını yarı yarıya azaltarak
bugünkü 800 milyondan 400 milyona
indirmek için, 24 milyar dolara ihtiyaç
olduğunu bildirmiştir .
27. Dünya Gıda Programı (WFP), küresel sağlık ve refaha en
önemli tehdidi oluşturan “yoksulluk ve açlık” olgusuna
karşı, tamamen gönüllülük esasına göre çalışarak
mücadele eden; doğal afetler, iç savaşlar veya sınır
çatışmaları gibi nedenlerle ani açlığa maruz kalan halk
kitlelerine gıda yardımı sağlayan, bu alanda dünyadaki en
büyük yardım örgütüdür Bunların dışında, FAO, Dünya
Sağlık Örgütü (WHO) ve BM Eğitim, Bilim ve Kültür
Örgütü (UNESCO) teknik yardımda bulunmakta,
Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) yatırım
projelerine yardım etmektedir.
28.
29. Sorunun çözümüne yönelik öneriler
Açlık, insanoğlunun başına gelebilecek en büyük felaketlerden
biridir; bundan dolayı atalarımız, “Allah kimseyi açlıkla terbiye
etmesin ” duasını dillerinden düşürmemişlerdir Açlığın yol
açtığı sorunlar sayılamayacak kadar çoktur: hastalıklar,
ölümler, iş gücü ve üretim kaybı, verimsizlik, zihinsel gelişim
sorunları, ruhsal çöküntü, suç işleme ve şiddet kullanma
eğiliminin artması bunlardan bazılarıdır Açlık sorununu
çözememiş bir toplumun sosyal huzurunu sağlaması,
kalkınma yolunda hızla ilerlemesi, uluslararası alanda kendi
menfaatlerini gözeten politikalar izleyebilmesi mümkün
değildir O halde barış ve huzur içinde bir dünya ortaya
koyabilmenin ön koşullarından biri de açlık sorununun
çözülmesidir.
30. Artan nüfus ve yeryüzünde tarıma elverişli toprakların
sınırlı oluşu gibi faktörler dikkate alındığında, açlık
sorununun çözümü için son zamanlarda önerilen çıkış
yollarının başında bio-teknoloji gelmektedir Bio-
teknolojik yöntemlerle, kendi türü dışındaki bir
türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilmiş
bitki, hayvan ya da mikroorganizmalara genel olarak
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) adı
verilmektedir.
31. Gen teknolojilerinin dünyanın hızla artan
nüfusunun açlık problemine çözüm olacağı
gerekçesiyle, ABD başta olmak üzere bazı ülkeler
GDO’lu tarımın yaygınlaşmasını desteklemekte,
bazı ülkeler ise GDO’nun yan etkilerini düşünerek
buna karşı çıkmaktadır Bio-teknolojinin
günümüzde en çok kullanıldığı alanlardan biri
bitki ıslahı olup, transgenik tohum kullanılarak
sırasıyla en çok mısır, soya, pamuk ve kanola
üretilmektedir
32.
33. Açlık sorununun çözümü de, öteki tüm sorunlarda
olduğu gibi, nedenlerin ortadan kaldırılmasına
bağlıdır Sorunun nedenleri arasında küresel
ısınmaya bağlı iklim değişikliği ve kuraklık gibi,
mücadele etmesi kolay olmayan, tek tek ülkelerin
gücünü aşan, uluslararası kolektif çabalar
gerektiren sorunlar olduğu kadar; kabile savaşları,
iç çatışmalar, ülkeler arası savaşlar, kaynak israfı,
silahlanma yarışı, içe kapanma ve korumacılık
politikaları gibi nispeten daha kolay çözüm
bulunabilir meseleler de bulunmaktadır.
34. Belirli bölgelerde kuraklığa neden olduğu için tarımsal
üretimde düşüşlere yol açan küresel ısınma sorunuyla
mücadele bağlamında, uluslararası iş birliği şart olup,
Kyoto Protokolü dahil, sera etkisi yaratan gazların
salınımını sınırlayan tedbirler titizlikle uygulanmalıdır
Bunun yanı sıra, ülke içi ve ülkeler arası savaşları en aza
indirecek barışçı, özgürlükçü, hoşgörülü, dışa açılmacı,
serbest ticaretçi ve komşularıyla iyi geçinmeyi ve
uluslararası iş birliğini öğütleyen siyasi, iktisadi, dini,
ahlaki, kültürel değerler ve öğretiler üzerinde ısrarla
durulmalı, yeni nesiller daha barışçı bir dünya idealine
dayalı yeni bir zihniyetle yetiştirilmelidir.