2. • Osmanlı’da vergi sistemi:
• Bir İslam toplumu olarak Osmanlı’daki vergilerin
kendinden önceki İslami toplumların vergilerine
benzemesi doğaldı.
• Ancak Hristiyan reayadan da vergi alma gerçeği
vergi sisteminin farklılaşmasına neden oldu.
• Bu yüzyıllar arasında vergi asıl olarak zirai
üründen alınır, kentlerde, ticaret ve sanayi
faaliyetinden alınan vergiler ikincil önemde
kalırdı.
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 2
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1243-1453)
3. • Osmanlı’da vergi alma yöntemleri 4 ayrı ilkeye dayanırdı:
• 1. İslami vergi alma esasları,
• 2.Örfe göre alınmış olan vergiler,
• 3. Savaşların masraflarını karşılamak üzere alınan vergiler (Avarız ya
da Tekalif-i Divaniye),
• 4. Halkın devlete ve devlet görevlilerine zorunlu olarak verdikleri
hediye türü ödemeler (Peşkeş).
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 3
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve
içtimai tarihi (1243-1453)
4. • 1.İslami esasa göre alınan vergiler (Tekalif-i
Şer’iyye):
• Öşür, Ağnam, Cizye.
• İster Müslüman, ister Hristiyan olsun tüm reaya miri topraklarda
kiracı sayıldığından bu vergileri vermek zorundaydı.
• Köylüye bırakılan çiftlikler 80-15o dönüm arasında değişirdi.
• İstila edilen yerlerdeki topraklar, başlangıçta herkes Hristiyan
olduğundan , üzerinden iki türlü kira (icar) alınırdı.
• Kira yıllık olarak Hristiyan reaya için 24 Akçe, Müslümanlar için 22
Akçe idi.
• Bunlara Haraç denilir ve nakdi olarak alınanlara Harac’ı Muvazzaf,
mahsül halinde alınana ise Harac’ı Mukassem denilirdi.
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 4
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1243-1453)
5. • Daha sonra arazi Müslümanlara geçtiğinde bunların adı
Çift Resmi ve Öşür olarak değiştirilerek kullanılmaya
başlandı.
• Elde edilen üründen alınan kira ise ürünün onda
birinden yarısına kadar değişebiliyordu.
• Ayrıca uygulamada çiftçiden ürününün kırkta biri
gazilerin atları için «yem hakkı» ya da «salariye» olarak
alınırdı.
• Böylece gerçek anlamda ürünün sekizde biri Anadolu
köylüsü tarafından öşür olarak ödenmekteydi.
• Bazı eyaletlerde bu oran beşte bire kadar çıkabiliyordu.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1243-1453)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 5
6. • Tapu Resmi: Toprağın tasarruf hakkı bir
başkasına devredildiğinde, yeni reaya bu resmi
devlete ödemek zorundaydı.
• Ağnam Resmi: Koyun ve arıdan alınırdı.
• Cizye: Hristiyan erkeklerden alınırdı ve Divan’ın
kendisi bu vergiyi doğrudan tahsil ederdi.
• Sadaka ve zekat (Müslüman) ve haraç ve cizye
(Hristiyan) olarak adlandırılan vergilerin önemli
bir kısmı aslında miri toprakların kirasının
karşılığıydı.
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 6
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1243-1453)
7. • 2. Tekalif-i Örfiye:
• Bu vergiler İslami ilkeler dışına çıkılarak , devlet ve birey
arasındaki ilişkileri düzenlemek için alınan vergi biçiminde
idiler.
• Bu vergiler daha çok şehirli ticaret erbabını ilgilendiriyordu.
• Ancak köylü bundan muaf değildi. Örneğin Resm-i Arus,
evlenen erkekten; Resm-i Mücerret çiftçi halktan alınan örfi
vergilerdi.
• Ayrıca sefer ilanında şehir halkı, Orducular’a ücret öderdi.
• Kumaşçıların top kumaş başına ödedikleri damga resimleri
de örfi vergilerdendi.
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 7
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1243-1453)
8. • 3. Avarız:
• Asıl olarak II. Bayezid’den itibaren alınmaya başlandığı ileri
sürülmektedir.
• Bu vergileri sadece, cihada yardım amacıyla, emlak ve arazi sahibi
olan Müslüman ve Hristiyan tüm reaya ödemek zorundaydı.
• Alınacak miktar belli olmayıp, yapılacak masrafa karşılık olarak ferman
ile ayrıca bildirilirdi.
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 8
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1243-1453)
9. 1453-1559 Dönemi: 453-1559
•Osmanlı’da toplumsal düzenin kurulması ve korunması hizmetlerinin
karşılığı olarak bazı vergiler alınırdı. Bunlara Rüsum-u Örfiyye denirdi.
•Bunlar «cerime» ve «adet» olmak üzere iki grupta toplanabilir.
•Cerime: Suçun her çeşidi İslam hukuku kapsamında alınırdı.
•Adet: Kişiler arasındaki ilişkiler temeli üzerinden alınırdı.
•Böylece tarım işletmelerinden alınan kira karşılığı vergiler ve
şehirlerdeki iktisadi faaliyetlerden alınan vergilerin (Baç) yanı sıra
toplumsal düzenin tesisi için herkesten alınan Rüsum-u Örfiyye
vergileri de mevcuttu.
•Bunların başlıcaları; cürüm ve cinayet, arus, bennak ve mücerrettir.
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 9
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
10. • Son grup olan Avarız vergileri (akçeleri),
16yydan itibaren suiistimal edilerek, halkın
soyulmasına neden olmuş vergilerdir.
• Bunlar daha ziyade salma biçiminde alınırdı.
• Daha ziyade zengin Müslümanlardan alınırlardı.
Başlıcaları:
• Avarız akçesi, Nüzül Zahiresi (veya bedeli),
Kürekçi akçesi gibi türlerdi.
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 10
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
11. • Vergileme Usulü:
• Miri toprağın işetilmesi ve bunun üzerinden vergi alınması genelde
şöyle gerçekleşmekteydi:
• Zapt olunan yere tahrir memuru gönderilir arazini yazımı
gerçekleştirilirdi.
• Böylece miri topraklar 120-150 dönümlük çiftlikler halinde
gruplandırılır ve sayıları binleri aşan bu çiftlikler köylüye (raiyyet) ,
ya yarıcılık esasına göre ekip biçmeye verilir ya da devlet ( sahib-i
arz) işletmeden elini çekerek sadece öşür (ürünün bir kısmı) , kesim
(yılda belli miktarda nakit akçe) gibi ödentiler karşılığında icara
verilirdi.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 11
12. • Ortakçılıkta toprak ve tohum devletçe, emek ve
koşum hayvanları ve öteki şeyler köylü
tarafından karşılanırdı..
• Tahrir memurları icarlık çiftlikleri, köylülere,
tapu resmi karşılığında öşür, kesim ve ortakçılık
biçimlerinden biriyle işlettirmek üzere köylünün
üzerine kaydederdi.
• Toprağın, kökü haraçtan kaynaklanan kirası
(icarı) vergi adı altında ve iki ayrı grup olarak
alınırdı:
• Hukuk-u şeriyye ve Rüsum-u örfiyye.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 12
13. • Hukuk-u şeriyye ya da Rüsum-u şeriyye dirlik/ iltizam hakkı sahiplerine ayni
ya da nakdi olarak ödenir ve kanunnameye ve bölgeye göre ürünün yarısı
ile onda biri (onda bir) arasında değişirdi.
• Onda bire dirlik sahibinin beslediği atı için tahsil ettiği ürünün kırkta biri
oranındaki miktar da eklendiğinde bu oran sekizde bire çıkardı.
• Köylüden bu grup altında ayrıca, resm-i ağnam, resm-i kovan, resm-i bağ
gibi diğer vergiler de tahsil edilirdi.
• Rüsum-u örfiyye ise resm-i bennak, resm-i mücerret, resm-i arus adları
altında toplanırdı.
• Toprağını üç yıla kadar ekmeyen köylüden çift bozan akçesi alınırdı.
• Toprağını bırakıp başka bir dirlikte ekim yapandan iki kat öşür alınırdı.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 13
14. • Şehirlerde toplanan vergilerin bir kısmı şer’i kurallara,
diğer kısmı ise önceki devirlerden aktarma örfi kurallara
göre alınmaktaydı.
• Rüsum-u örfiyye ya da örfi vergiler belirli bir zamanda
ödemesi yapılması gerekli vergiler değildi.
• Ancak yönetenlerin bir hizmeti söz konusu olduğunda
alınırdı:
• Resm-i arus, cinayet resmi ya da hayvanı veya kölesi
kaçanlardan alınan Resm-i yava ya da kaçgun gibi.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 14
15. • Tekalif_i divaniye (Avarız Akçesi) : Hali vakti
yerinde olan Müslümanlar cihada
katılamadıklarında, cihadın gerektirdiği
masraflara katılmak üzere para yardımı
biçiminde yapardı.
• Bu kriter bu vergileri de şer’i vergiler grubuna
dahil etmeyi gerektirir.
• Avarız akçesi, Nüzül zahiresi (veya akçesi),
Sekban Akçesi (bedeli) bunların başlıcalarıydı.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 15
16. • Osmanlı’nın en gelişmiş dönemindeki vergi
sistemi şöyle özetlenebilir:
• 1. Hukuk-u şeriyye vergileri, doğuşları itibariyle,
ya zekat ve sadakadan ya da haraçtan doğma
idi.
• Bunlardan elde edilen gelir doğrudan devletin
sayılmaktadır.
• Devlet hiçbir karşılık hizmet belirtmeden ,
kendinin şeriat olduğu gerekçesiyle bu vergileri
almaktaydı.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 16
17. • 2. Rüsum- örfiyye, reayadan, hükümetin dirlik
ve düzenliği koruma ve öteki yürütme
görevlerini sağlama karşılığında alınmaktaydı.
• Bu nedenle de bu vergiler vergilemeyi
gerektiren işi ya da hizmeti görenlerin kendi
hesaplarına alınıyordu.
• Bu vergilere ilişkin tutarlar, tahsilat zaman ve
usulleri kanunnamelerle belirtilirdi.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 17
18. • Osmanlı toplumunda emek ya da para
doğrudan doğruya hiçbir zaman verginin
konusu olmadı.
• Örneğin gündelikçi olarak çalışan işçiler,
yıllık ücretle çobanlık veya çıraklık
edenlerden ya da nakit para itibariyle
zengin olanlardan, malları ve mülkleri
olmadığında, vergi alınmıyordu.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 18
19. • Geniş çaplı para ile faizcilik yapan «ribahorlar» vergi
dışında kalmışlardır.
• Keza devleti idare edenler (padişahtan timar erine
kadar) mal ve mülkleri olsa da vergi ödemezlerdi.
• Bunlar sadece berat aldıklarında bir tür harç öderlerdi.
• Reayanın vergi yükünün sadece öşürde % 12.5 ila % 50
arasında değiştiği ve ağnam olarak zekat nispetine göre,
% 2.5 olduğu sanılmaktadır.
• Çiftçi halkın kazancı üzerinden alınan verginin bir
bütün olarak % 50’yi bulduğu sanılmaktadır.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 19
20. • Şehirliler ise çok daha düşük vergi yükü ile karşı karşıya
idiler (en fazla % 10).
• Bu kesim kiralık dükkan, han , hamam kirası gibi akar
gelirlere sahip olsalar da vergi ödemiyorlardı.
• Nakit para sahipleri, isterse resmi sözleşmelere dayalı
olarak faizcilik yapsalar da, hiç vergi ödemiyorlardı.
• Vergi yükünün köylü üzerindeki ağırlığı vergi Osmanlı
sisteminin adaletsiz olduğunu ortaya koymaktadır.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 20
21. • Muafiyetler:
• İrili ufaklı devlet adamları ya da devlet memurları vergiden muaftı.
• Padişah beratları ile bir kısım reaya vergiden muaf tutulmuşlardı
(sayıları hiç de az değildi).
• Tekke şeyhleri (düaguyan), vazife ve cihet sahipleri ( müderris,
imam, müezzin ve diğerleri)
• ve Peygamber evladından olduklarına dair berat almış
bulunanlar,
• Sadat, Sipahi Oğulları, Mürtezika/vakıflardan ulufesi olan dul kadın,
yetim vs.ler vergilerden muaf tutulmuşlardı.
• Padişahın takdir ettiği kişiler, karşılıksız ve hayat boyu, hatta
evlatlarına geçecek şekilde vergiden muaf tutulmaktaydılar.
Akdağ: Türkiye’nin iktisadi ve içtimai
tarihi (1453-1559)
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 21
22. • Bunalım (1571-1610): Köklü Değişim:
• Osmanlı devleti, merkezi hazinenin gelir kaynaklarını
artırmak için doğrudan doğruya hazineye gelen
vergileri , yani avarız-ı divaniyye’yi artırmak zorunda
kaldı.
• Önceleri sadece savaş dönemlerinde toplanan bu
vergiler her yıl nakit olarak toplanan vergilere
dönüşürken, miktarları da giderek artırıldı.
• Kişi başına 1582’de 40 akçe iken bu 1661’de 535 akçe
oldu.
• Cizye ise 1574’te 40 akçe iken, 1691’de 280 akçeye
çıkartıldı.
Halil İnalcık:
Devlet-i Aliyye 1
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 22
23. • Hazinenin açıkları 1590’dan sonra giderek artarak kalıcı
hale gelince avarız ve cizyenin artırılması halk arasında
hoşnutsuzluğa neden oldu.
• Bir kısım reaya protesto için toprağını terk etti.
• Bu dönemde Osmanlı parasında büyük dalgalanmalar
yaşandı.
• Akçanın değeri % 100 düşerken, ülke ucuz Amerikan
gümüşünün istilasına uğradı.
• Nüfus artışı ve mal darlığı ile bütçe sürekli açık verdi.
Halil İnalcık:
Devlet-i Aliyye 1
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 23
24. • Para bunalımı olarak da adlandırılan bu dönemde timar
sistemi bu gelişmelerden etkilendi.
• Zira enflasyona rağmen timarları oluşturan vergiler
artırılamayınca timar sahiplerinin gelirleri azaldı.
• Bunlar, seferden kaçarken, reayadan her türlü yollarla
para sızdırarak zararlarını gidermeye çalıştılar.
• Bu durum ayaklanmalara yol açarken, timar sisteminin
de 17yyda çöküşüne neden oldu.
• Osmanlı ekonomisi zamanla Avrupa merkantilist
sistemine tabi bir ekonomiye dönüştü.
Halil İnalcık:
Devlet-i Aliyye 1
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 24
25. • 18yyda Merkeziyetçiliğin Zayıflaması, «Ayan-ı Vilayet»:
• Bu yüzyılda merkeziyetçilik giderek zayıfladı ve yerel
güçlere vergi toplama ve güvenlik sağlama yetkisi
verildi.
• Tekalif-i Şakka adı verilen ve reayadan valilerin topladığı
aidatlar bu dönemin ürünüdür.
• Bu dönem ayan ve eşrafın yönetimi giderek ele geçirdiği
bir dönemdir.
• Bunlar yerellerdeki nüfuzlu kişilerdi. Ahiler ve esnaf
bunların önemli bir kısmını oluşturmaktaydı.
Halil İnalcık:
Devlet-i Aliyye 1
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 25
26. • Ayan ve esnafın vergi ve asker toplama yetkisi aslında
16yydan itibaren yavaş yavaş verilmeye başlanmıştı. Bu
durum 18yyda doruk noktasına ulaştı.
• Bunlar, öteden beri halka tarım için veya vergisini
ödemesi için borç para veren ve tefecilik yapan
kimselerdi.
• Bu dönemde avarız ve cizyenin miktarları artınca halkın
bu kesimlere olan bağımlılığı daha da arttı.
• Sekban askeri toplamak için alınan sekban akçası artık
avarız vergileri arasında idi ve ayan aracılığıyla
toplanıyordu.
Halil İnalcık:
Devlet-i Aliyye 1
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 26
27. • Yeni dönemde gittikçe daha geniş bir şekilde
uygulanmaya başlanan maktu ve iltizam
yöntemleri de yerel ayan ve eşrafın rolünü
artırdı.
• Özellikle vergi iltizamı ayanın nüfuz ve
servetinin temel araçlarından biri haline geldi
(sermaye birikiminin kaynakları).
• Aslında devlet, miri toprakların vergi gelirini
öteden beri iltizam yöntemiyle toplardı.
Halil İnalcık:
Devlet-i Aliyye 1
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 27
28. • Yeni rejimde, uzun savaşlar ve mali sıkıntılar sonucunda, devlet
mültezimlere daha geniş yetkiler tanımaya başladı.
• Mültezimlere hayat boyunca , hatta çocuklarına geçmek üzere ırsi
malikaneler verilmeye başlandı.
• Bu yolla çıplak mülkiyeti daima devlete ait sayılmakla beraber, miri
topraklar gerçekte büyük arazi halinde yerel ayan ve eşraf eline
düştü.
• Aynı zamanda paşaların ve beylerin veya gelir ve kasabalarda
oturan her çeşit dirlik sahiplerinin giderleri de iltizam yöntemiyle
toplanırdı.
• Büyük mültezimler, iltizamı parçalar halinde daha küçük yerel
mültezimlere iltizama verirlerdi.
• Bunlar ise genellikle yerli ayanlardandı.
Halil İnalcık:
Devlet-i Aliyye 1
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 28
29. • Yeni dönemde giderek önem kazanan bir yönetim biçimi de
hükümetin vergi gelirlerini garantileyebilmek için valilikleri
iltizamla vermesidir.
• Bu yönteme göre vali her yıl hazineye o vilayetin vergi geliri olarak,
gider çıktıktan sonra kararlaştırılmış bir para (bedel) ödemeyi
garanti etmekte idi.
• Maktu (kesim) yöntemi ise, bir bölgenin vergi geliri için , yerel
topluluğun temsilcileri ile maliye arasında belli (maktu) bir miktar
üzerinde anlaşmaya varılmasıydı.
• Bu yöntem vergi gelirlerinin tahsilatını garantilemek amacıyla
uygulanıyordu.
Halil İnalcık:
Devlet-i Aliyye 1
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 29
30. • Ayrıca,
• Ayan, yalnız vergi toplama ve yerel düzen ve
güvenliğin sağlanması işlerinde değil,
• 17yydan başlayarak , devlet adına bölgelerinde
asker toplama ve askere kumanda etme
yetkilerini de aldılar.
Halil İnalcık:
Devlet-i Aliyye 1
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 30
31. • Bu dönem eski vergileme devam ederken, Avrupa modeline uygun
yeni vergilerin uygulanmaya çalışıldığı bir dönem.
• 1840 yılından itibaren örfi vergiler kaldırılarak yerine Ancemaatin
Vergi (komşuca alınan vergiler) adlı tek vergi bir getirildi.
• Yol yapımı gibi bir kısım angaryaya son verildi.
• Yeni vergide tebanın emlak, arazi ve gelirlerinin sayılmasıyla
bulunacak ödeme gücü esas alınacak ve şehirli tebaa da vergiye
tabi tutulacaktı.
• Verginin tutarı kaldırılan örfi vergilerin toplam tutarına
eşitlenecekti.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
19yy
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 31
32. • Tahsil yöntemi olarak vergi hiçbir zaman iltizama
verilmedi, muhtar, imam ve papaz gibi halk temsilcileri
aracılığıyla tahsil edildi.
• Sonraki yıllarda vergiye İspençe Resmi ve % 1’ e indirilen
gümrük vergisinden doğan kayıplar ilave edilerek vergi
tahsil edildi.
• Vergi 1860 yılında kaldırıldı ve yerine nispi nitelikli
emlak, arazi ve temettü vergileri getirildi.
• Tahririn tamamlanamadığı bölgelerde ise bu vergi 2.
Meşrutiyete kadar devam etti.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 32
33. • 18 Şubat 1856 tarihli Islahat Fermanı yeni vergi
reformu döneminin başlangıcıdır.
• Tevzi vergilerden nisbi vergiye geçildi.
• A. Emlak Vergisi:
• Şehirler ve civarındaki binalarda binde 4.
• Ayrıca gelir sağlayan binalardan ek olarak % 4
vergi alınıyordu.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 33
34. • B. Temettü Vergisi:
• Tüccar ve esnafın yıllık geliri üzerinden % 3
oranında alınan bir vergidir.
• Ücretler, sarraf ve bankacıların gelirleri bu
verginin kapsamına alınmamış, bu kesimler vergi
dışı tutulmaya devam etmiştir.
• Temettü vergisi, kapitülasyonlar nedeniyle
yabancılara uygulanamadı.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 34
35. • C. Mesarif-i Tahririye:
• Yalnız tahririn yapıldığı ilk yıla ait olmak üzere ayrıca tüm emlakin
değerinden ve akar olanların gelirinden binde bir, tüccar ve esnafın
yıllık gelirinden binde beş tahrir masrafı alınırdı.
• Tahrire dayalı olan bu vergiler iltizama verilmedi, başta muhtarlar
olmak üzere halk temsilcilerince tahsil edildi.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 35
36. • Dersaadet Vergisi:
• İstanbul halkı öteden beri bazı vergilerden ve askerlikten muaf
tutulmuştu.
• Bu nedenle 1874/75 mali yılından itibaren İstanbul emlakinin değer ve
geliri üzerinden Dersaadet vergisi (ve patent vergisi) alınması
kararlaştırıldı.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 36
37. • C. Cizye:
• İslam’da cizye Zımmiler ( İslam devletinin himayesine
girmiş gayrimüslimler) üzerinden ve bir tür onların
emniyetini sağlama karşılığında alınan ve dini dayanağı
Kuran ve sünnet olan bir vergidir.
• Verginin mükellefleri gayrimüslim tebanın erkekleridir.
• Cizye ödeyen tebadan ayrıca zekat alınmaz.
• Osmanlı’da cizye özü itibariyle aynıdır.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 37
38. • Cizyenin tahsili timar ve zeamet sahiplerine bırakılmamış,
cizyedarlar, kolcular ve özel memurlar aracılığıyla Hazine adına
tahsil edilmiştir.
• Cizye 17 ve 18yyda Osmanlı bütçe gelirlerinin en büyük bölümünü
oluşturmuştur.
• Tanzimat cizyeyi kaldırmadı, ama tahsil biçimini, üç sınıfa ayırmak
suretiyle, değiştirdi.
• Bu dönemde cizye tek tek bireylerden alınan bir vergi olmaktan
çıkartıldı ve cemaatlerden toplu alınmaya başlandı.
• Cizyenin uygulaması 1856 Islahat Fermanı’na kadar devam etti.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 38
39. • Bedel-i Tarik:
• Tanzimat’a kadar yollar ve geçitlerin bakımı için
özel birlikler oluşturan köyler tüm vergilerden
muaf tutulmuşlar, buna karşılık bedeni
mükellefiyete tabi tutulmuşlardı.
• 1864 yılından itibaren bu işleri yeni kurulan
Menafi Sandıkları üstlendi ve aşarın üzerine %
10 bunlar için zam yapılarak gelir sağlanmaya
başlandı.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 39
40. • 1869’da 16-60 yaş arası erkeklerin beş senede bir yirmi gün bu işlerde
bedenen çalışması ya da yerlerine bir başkasını görevlendirmesi esas
(bedel-i şahsi) getirildi.
• Daha sonra bu ayni hizmetin nakit olarak yerine getirebileceğine karar
verildi (tarik bedel-i nakdisi).
• Yol yapım yükümlülüğü 1952 yılına kadar sürdü.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 40
41. • Aşar:
• Aşar, Arapçada onda bir anlamına gelen öşür’ün çoğulu.
• Tarım ürünleri üzerinden alınan şeri bir vergi.
• İslam fıkhındaki ile Osmanlı uygulamasındaki farklılık
taşıyor.
• İslamda öşür toprak ürünlerinin zekatı ve sadece
Müslümanlardan alındığından bir ibadet niteliği taşıyor,
oranı % 5-10 arasında değişiyor.
• Osmanlıda miri arazi üzerinden alındığından
gayrimüslimler de ödediler.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 41
42. • Aşar, Osmanlıda miri araziden alınan bir haraç
niteliğindedir, zira miri arazinin adı haraç
arazisidir (haraç –ı mukaseme).
• Bu nedenle de Osmanlıdaki aşar oranı şeri aşar
oranı değil, haraç oranıdır.
• Zamanla miri arazi mülk araziye dönüştüğünden
aşar da genel olarak arazinin ürününden alınan
bir vergiye dönüştü.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 42
43. • Aşar önceleri merkezi devlet hazinesine girmez, timar
ve zeamet sahiplerine ödenirdi.
• Timar düzeninin bozulmasından sonra mültezimler,
sonrasında muhassıllar, memurlara geçti.
• Tanzimat dönemiyle birlikte iltizam usulüyle ürünün
yarısından onda birine kadar alınmaya başlandı ve tahrir
defterlerinde belirlenmeye başlandı.
• Aşarın en büyük sorunu ayni olarak tahsil edilmesiydi.
• Ürünün çürütülmeden nakde dönüştürülmesi zordu.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 43
44. • Tahsil ediliş biçimi olan iltizam, servet sahibi olanların
yöneldiği ve yeni servet ve sermaye biriktirdiği en
önemli sektörlerden biri haline geldi.
• Özellikle zorla tahsil, aşırı vergileme, halkı iyice
yoksullaştırırken, mültezimleri de giderek daha fazla
zenginleştirdi (ilkel sermaye birikimi yöntemleri?).
• İltizam ile ilgili çok sayıda nizamname çıkartılsa da en
önemlisi 1855 tarihli olanıdır.
• İltizam genellikle yerellerde ihale edilirdi.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 44
45. • Aşarın konusuna buğday, arpadan keten ve şeker
kamışına; keresteden sebze ve meyve çiçeklere kadar
hemen her şey girmekteydi.
• Tanzimat’ın aşar ile ilgili olarak getirdiği en büyük
yenilik oranı ile ilgilidir.
• Öteden beri Anadolu ve Rumeli’de toprağın verim gücü
ve yerel teamüllere göre alınan vergi bundan böyle
onda bir olarak sabit bir oranda alınmaya başlandı.
• Bunun istisnası Tanzimat’ın uygulanmadığı yerlerdi,
oralarda eski usul devam edecekti.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 45
46. • Aşar dönemler itibariyle farklı biçimlerde tahsil
edildi:
• A. Emanet usulü/ muhasıllar eliyle tahsil (1840-
1843).
• B. İkişer yıllığına maktuan ihale (1843-1847).
• C. Beşer yıllığına maktuan ihale (1847-1853).
• D. Açık artırma usulüyle iltizam (1856-1861).
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 46
47. • Zaman zaman aşara bağlı olarak çeşitli kamu gelirleri oluşturulmuştur.
• Köprü, yol gibi kamusal malların yapımının finansmanı için kurulan
Menafi Sandıkları’nın fonlanması için aşarın üzerine % 10 eklenmiş ve
oran fiilen % 11 olmuştur (GV Fonu gibi).
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 47
48. • Ağnam Resmi:
• Ağnam Arapçada koyun anlamına gelen «ganem» sözcüğünün
çoğuludur.
• 1826 yılında Asakir i Mansuri i Muhammediye Ordusu
kurulduğunda ordunun et ihtiyacını karşılamak amacıyla, ayni
olarak, koyun ve keçilerden alınan ondalık ağnam resmi olarak
uygulamaya başlamıştır.
• Tanzimat öncesinde, çit parası, ağıl resmi, bac-ı ağnam gibi
köylüden alınan çok sayıda resimden biriydi.
• Tanzimat’tan sonra ondalık ağnam veya adet-i ağnam resimlerinin
yerini aldı.
• 1962 yılına kadar varlığını sürdürdü.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 48
49. • Canavar Resmi:
• Domuzlar üzerinden domuz başına 10 kuruş
olarak alınırdı.
• Gümrük Resimleri:
• Devlet hazinesi adına (timar ve zeametlere
bırakılmamıştı) ve hem dış hem de iç
gümrüklerden tahsil edilirdi.
• Daha ziyade iltizam usulü ile tahsil edilirlerdi.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 49
50. • İhtisap Resmi:
• Şehir ve kasabalarda, panayır ve pazar yerlerinden alınan bir iç
tüketim vergisiydi.
• Genelde spesifik olarak, % 2.5’e denk düşecek şekilde alınırdı.
• Duhan Resmi:
• Tütün üretimi (Duhan dönüm rüsumu: 2.5 kuruş / dönüm) ve
ithalatından alınırdı.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 50
51. • Müskirat Resmi:
• Gayrimüslim tebanın içki imalinde kullandığı
üzümlerden şıra resmi biçiminde alınırdı.
• Saydiye Resmi:
• Devlete ait arazi ve ormanlarda deniz ve
göllerde yapılan kara ve su avından alınan resim.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 51
52. • Damga Resmi ve Harçlar ( Varaka-i Sahiha):
Kumaşlar, hayvan nalları ve gümüş kapılar üzerine damga vurmak
şeklinde alınırdı.
• Harçlar arasında en önemlileri;
• Şeri (Şer’iye Mahkemesi harçları) ve şeri olmayan mahkeme harçları
(Nizamiye mahkemesi harçları , ticaret mahkemesi harçları, idare
mahkemesi harçlrıo, nüfus ve mürur harçları, kontrato harçları ve
tapu harçları gibi).
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 52
53. • Vergi muafiyetleri:
• Muafiyetler bölgesel, dini ve vakıf muafiyetleri
şeklinde sağlanıyordu.
• Bölgesel muafiyetlerin içinde en kapsamlı olanı
Tanzimat reformlarının uygulanmadığı
bölgelerde verilen muafiyetlerdir.
• Buralarda eski düzen vergileme sürmüştür.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 53
54. • İstanbul ve Hicaz Bölgesi (Mekke ve Medine) adı verilen bölgelerde
gerek Ancemaatin vergi gerekse de tahrir gereğince alınan emlak ve
temettü vergilerinden o bölgenin insanları muaf tutulmuşlardı.
• Aşar, ağnam ve canavar resimleri de İstanbul’da uygulanmıyordu.
• Hicaz Bölgesine ise vergi muafiyeti ötesinde hazine yardımında
bulunuluyordu.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 54
55. • Dini muafiyetler:
• Tanzimat sonrasında da Müftü, vücuh, hatipler ve
imamlar öteden beri olan ayrıcalıklı durumlarını
sürdürdüler ve vergi ödemediler.
• Peygamber soyundan, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz.
Ali’nin soyundan gelenler istediklerinde aşar ve ağnam
gibi vergi ve resimlerden muaf kalabiliyorlardı.
• Vakıf muafiyetleri:
• Özellikle aşar konusunda vakıflar vergiden muaf
tutulmuşlardır.
A. Şener:
Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 55
56. • Osmanlı Dirlik ya da Timar Sisteminin özü, devletin kendilerine miri
toprakların tasarrufunu bırakmış olduğu reayadan elde edeceği
kamu gelirlerinin tamamını veya bir kısmını, kendi nam ve
hesaplarına tahsil etme yetkisi ile birlikte, bir kısım kamu
görevlilerine tahsis etmesidir.
• Çoğunlukla seyfiyye sınıfına (askeri zümre) yönelik olmakla
beraber, ilmiyye sınıfına (hukukçular ile orta ve yüksek öğretim
elemanları) ve kalemiye sınıfına (bürokratlar) da verilmiştir.
• Bu üç sınıfa Osmanlı toplumunda Ümera (yönetenler)
denilmekteydi.
Varcan:
Maliye Tarihi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 56
57. • Osmanlı dirlikleri dirlik arazisinin gelirine göre
üçe ayrılırdı:
• 1. Has: Yıllık geliri 100,000 akçeden fazla olan
dirlikler.
• Şehzade, vezir, beylerbeyi vb kişilere verilirdi.
• Her 5000 akçesi için bir zırhlı asker beslemek ve
savaşa getirmek zorunluluğu vardı.
Varcan:
Maliye Tarihi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 57
58. • 2. Zeamet: Yıllık geliri 20.000- 100.000
akçe arası dirliklerdi.
• Subaşı, defterdar, alaybeyi gibi kimselere
verilirdi.
• Yıllık gelirlerinin 20.000 akçesi dışındaki
her 5.000 akçe için bir zırhlı asker
beslemek ve savaşa getirmek zorunluluğu
vardı.
Varcan:
Maliye Tarihi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 58
59. • 3. Timar: Yıllık geliri 20.000 akçeye kadar
olan dirliklerdir.
• Sipahi denilen askerlere verilirdi.
• Her 3000 akçesi için bir zırhlı asker
beslemek ve savaşa getirmek zorunluluğu
vardı.
Varcan:
Maliye Tarihi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 59
60. •Osmanlı kamu gelirleri:
•Tekalif-i Şeriye (Dini Vergiler):
•Devlet gelirlerinin büyük bir
çoğunluğunu oluştururdu.
•Bunların başlıcaları: Zekat, Öşür,
Haraç ve Cizye’dir.
Varcan:
Maliye Tarihi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 60
61. • Zekat:
• Yıllanmış mallara sahip olanların kendi ihtiyaçlarından fazla olanın bir
kısmını, yıldan yıla ihtiyaç sahiplerine vermek anlamına geliyordu.
• Zekat; sevaim, nukut ve aruz, aşir, rikaz ve hariç olmak üzere beş
kısma ayrılıyordu.
• Öşür ise tam öşür (onda bir) ve yarı öşür (yirmide bir) olarak
alınmaktaydı.
Varcan:
Maliye Tarihi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 61
62. • Tekalif- i Örfiyye ise gümrük vergileri ve çeşitli harçlar
olmak üzere 90 çeşit olarak alınmaktaydı.
• Bunların dışında;
• Ganimetlerdeki Beytülmal Payı (Hums, beşte bir),
• Lukata,
• Tereke,
• Kurtuluş Akçesi ve
• Müsadere edilen mallar diye tabir edilen diğer kamu
gelirleri mevcuttu.
Varcan:
Maliye Tarihi
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 62
63. • 23 Nisan 1920 tarihli TBMM’nin açılışının ardından 1 gün sonra
toplanan Meclis’in ilk yasası vergi ile ilgili oldu.
• Ağnam Vergisi’nin eskisi gibi 4 kat olarak alınmasına karar verildi.
• 1921 Anayasası’nda vergileme ile ilgili bir hüküm mevcut değil.
• Bunun yerine 7-8 Ağustos 1921 tarihlerinde Tekalif-i Milliye
Emirleri (Ulusal Vergi Buyrukları) adıyla 10 adet emir yayınlandı.
• Bunlar halkın cepheye göndermesi gereken ayni malzemeyi (çorap,
çamur, elbise, kumaş, eşek, katır, binek hayvanları, silah, cephane
vb) içeriyordu.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne
vergilerin evrimi
Varcan
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 63
64. • Lozan Anlaşması (1923) ile Duyun-u
Umumiye’nin vergilendirme yetkisi kaldırıldı.
• Ancak 7 yıllık bir süre için TC’nin vergilendirme
yetkisine bazı sınırlar getirildi.
• Buna göre vergi muafiyetleri bakımından TC
vatandaşları ile yabancılar eşit haklara sahip
olacaklardı.
• İthalat üzerine, içerdeki vergilerden daha ağır
bir özel tüketim vergisi konulamayacaktı.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne
vergilerin evrimi
Varcan
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 64
65. • Osmanlı’dan intikal eden vergiler:
• Temettü Vergisi: Ticaret ve sanat gelirleri üzerinden
karine usulüne göre alınan bir vergi idi.
• 1926 yılında yerini «kazanç vergisi» ne bıraktı. Bu vergi
ise dönemin koşullarında modern bir vergiydi ve
beyannameli mükelleflerde artan oranlılığa sahipti.
• Musakafat Vergisi:
• Binaların gayrisafi iradı üzerinden alınırdı.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne
vergilerin evrimi
Varcan
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 65
66. • Ağnam:
• Eti yenen evcil hayvanlardan alınırdı.
• Sonradan buna süt ve yün gibi ürünler de dahil edildi. Osmanlı’daki
payı % 8 idi.
• 1924’te «sayım vergisi»ne dönüştürüldü.
• 1936 yılında adı «Hayvanlar Vergisi» oldu.
• Aşar:
• Araziden sağlanan tarım ürünlerinden onda bir oranında alınırdı.
• 1924 yılında toplam bütçe gelirlerinin % 35’ini oluşturuyordu.
• 1925 yılında kaldırıldı.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne
vergilerin evrimi
Varcan
Doç. Dr.Mustafa Durmuş
66
67. • Umumi İstihlak Vergisi:
• 1926 yılında harcamalar üzerinden alınan bir vergi olarak konuldu. Yayılı bir
muamele vergisi niteliğindeydi. Oranı % 2.5 idi. 1927 yılında Muamele
Vergisi’ne dönüştü.
• 1926 yılında Veraset ve İntikal Vergisi getirildi.
• 1929 yılında, Lozan’ın şartları dolduğunda Gümrük Tarifesi ve İthalat
Umumi Tarifesi yürürlüğe konuldu.
• 1934 yılında yeni Kazanç Vergisi uygulamasına geçildi. Hesap uzmanlığı
benzeri bir denetim kurumu oluşturulurken, stopaj yaygınlaştırıldı. Bir yıl
sonra kazanç vergisinde asgari vergi uygulaması getirildi.
• 1931: İktisadi Buhran Vergisi.
• 1932: Geçici Muvazene (Denge) Vergisi.
Yeni Türkiye Cumhuriyeti vergileri
Varcan
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 67
68. • 1931: Bina ve Arazi Vergisi
• 1936: Hava Kuvvetlerine Yardım Vergisi
• 1942: Varlık Vergisi
• 1943: Toprak Mahsulleri Vergisi
• 1950-60: Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi ve Kurumlar
Vergisi, Esnaf Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu.
• 1985: Katma Değer Vergisi
• 2002: Özel Tüketim Vergisi
Yeni Türkiye Cumhuriyeti vergileri
Varcan
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 68
69. • Vergiye karşı tepkinin tarihsel biçimleri:
• Vergi kaçırma
• Vergiden kaçınma
• Vergi yansıması ya da sermayeleştirilmesi
• Geç ödeme
• Eksik ödeme
• Vergiye karşı toplu ayaklanma (isyanlar)
Vergi İsyanları
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 69
70. • Vergileme meşruiyet ve hakkaniyet
temellerini yitirdiğinde buna karşı toplumsal
olarak bir direniş söz konusu olabilmektedir.
• Toplumlar tarihi bu tür isyanlarla doludur.
• Nedenleri; yönetim biçimleri, yönetenlerin
keyfi tutumları ve aşırılıkları, ekonomik
sıkıntılar ve işsizlik ya da üretim biçiminden
kaynaklı sorunlar olabilir.
Vergi İsyanları
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 70
71. • Osmanlı’da köylü ve sipahi arasındaki çatışma konuları
kanunnamelerde dahi yer bulmuştur.
• Sipahiler kendilerine ait tahılı en iyi para eden uzak
köylere zorla köylülere taşıtmış, her gelen sipahi köylüyü
ev veya ambar yapımında kullanmıştır.
• Bunun yanında köylünün en çok şikâyet ettiği
hususlardan bir tanesi de sipahilerin kanunen
yasaklanmış olmasına rağmen eski bir angarya ya da
adet denilen mahalli bir vergiyi yeniden canlandırmaya
çalışması, defterde yazılmayan otlak ve çayırlardan vergi
almaya çalışmalarıdır. (İnalcık)
•
Vergi İsyanları
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 71
72. • Osmanlı’da ayanlar, valiler, mütesellimler, mültezimler,
ümera, kadılar, voyvodalar Babıali’ye gönderdikleri
vergiler kadar kendileri ve adamları için de tahsilat
yaptılar.
• Bunlar ayaniye, ayanlık ücreti, ya da ayan caizesi gibi
isimler altında bu gelirleri topladılar.
• Tevzi defterlerine kendileri için de vergi eklediler.
• Bu şekilde deftere istenilenden fazla vergi yazıp daha
sonra bu paraları kendileri için harcadıklarından halk
tarafından şikâyet edildiler.
Vergi İsyanları
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 72
73. • Osmanlı’nın Selçuklu’dan beri uyguladığı ikta, timar/dirlik sisteminde toprak ve
üretim fütühat/savaş ekonomisine paralel olarak düzenlenmişti.
• Has, zeamet ve timar sistemlerinde bu hakların sahipleri bunun karşılığında savaşlara
belli sayıda kişi ile katılıyorlardı.
• Özel mülkiyetin ve miras hakkının gelişmediği veya sınırlı tutulduğu, toprak
üzerinden ağır vergiler alındığı, reayanın bedeni çalışma (angarya) zorunluluğunun
da olduğu bu dönemlerde insanlar topraklarını terk etmek ve çiftlerini bozmak
durumunda kalabiliyorlardı.
• Bunda savaşlarda elde edilen başarısızlıklar, bunun sonucunda yeni ganimet ve
gelirlerin elde edilememesi, savaşta yararlık gösterdiği halde hakkı teslim edilmeyen
Sarıcalar, çift bozup daha sonra Sekban olanlar, yeniçerilerin bozulması ve
esnaflaşması gibi faktörler de vardır.
• Bu kimseler huzursuz ve hoşnutsuz oldukları için isyanlarda önemli rol oynuyorlardı.
Vergi İsyanları
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 73
74. • 10 Aralık 1848 tarihinde Fransa’da gerçekleşen
köylü ayaklanmasındaki ana faktör burjuva
cumhuriyetinin köylüyü ezen vergileri
olmuştur.
• Daha sonra 1851 tarihinde yaptığı bir darbe ile
kendini imparator ilan eden Louis Bonaparte’in
Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayan köylüler,
“artık vergi yok, kahrolsun zenginler, kahrolsun
cumhuriyet, yaşasın imparator” diye
bayraklarla, davullarla ve trampetlerle sandık
başına gidip bağırmışlardı.
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 74
Vergi İsyanları
Marx, Fransa’da Sınıf Mücadeleleri
75. • Tarihte görülen en örgütlü vergi isyanı olan Poujade
Hareketi ikinci dünya savaşı sonrasında Fransa’nın
içinde bulunduğu ekonomik koşullardan kaynaklandı.
“Poujade hareketinin ortaya çıktığı bölgenin göç
vermesi, büyük merkezlerdeki ticari kesimin küçük esnaf
aleyhine olmak üzere palazlanması, dolaylı vergilerin
yükü, deflasyonist politikaların küçük esnaf ve
zanaatkârların iş hacmini daraltması ve ticari yaşamda
durgunluğa girilmesi esnafın vergi yükünü daha da ağır
bir biçimde hissetmesine neden olmuştur.” (Falay)
Vergi İsyanları
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 75
76. • Osmanlı’da vergi benzeri sebeplerle çıkan isyanlar Celali
isyanları, Patrona Halil İsyanı (1730), Atçalı Kel Mehmet
İsyanı (1829-1830) ve diğer isyanlardır.
• Celali isyanları ağırlıklı olarak Bozok (Yozgat) civarında
görülmüştür. Bunlar; Şeyh Celal İsyanı (1519), Baba
Zünnun İsyanı (1525), Kalender Çelebi İsyanı (1528) ve
Karayazıcı İsyanı’dır (1598).
• Bunun dışında Erzurum, Sinop ve Kastamonu’da (1906-
1907) benzer hareketler cereyan etmiştir.
• Anadolu dışında Rumeli’de, Vidin (1850) ve Niş’te
(1841) de çeşitli isyanlara rastlanır.
Vergi İsyanları
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 76
77. • Celali isyanları büyük kaçgunluk denilen ve köylülerin vergi
ödememek için büyük göç dalgaları halinde topraklarını terk
ettikleri döneme rastlar. (Burg, 2004; 185)
• Tarihçiler, Osmanlı döneminde Anadolu’da Ortaçağ Avrupa’sından
farklı olarak şiddetli köylü ayaklanması olmamasını kaçma ve
kaçınma pratiklerinin yoğunluğuna ve bu konuda devletin çok etkin
bir denetim yapmamasına bağlamaktadırlar.
• Bu dönemde köylüler yasal olarak toprağa bağlı olup tımarlı
sipahilerin izni olmadan köylerini terk edemiyorlardı.
• Buna rağmen vergi defterlerinin ve denetimin eksikliği sebebiyle
şehirlere göç edebiliyorlardı. (Barkey ve Faroqhi’den aktaran
Erdoğan, 2000; 3)
Vergi İsyanları
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 77
78. • Arazi Vergisi’ne karşı ilk küçük toprak sahibi ayaklanması MS 30 yılında Çin’de gerçekleşti.
• Tarihsel olarak Mezopotamya bölgesinde binlerce yıl öncesinde dahi vergi isyanlarının ilk
nüvelerine rastlanıyor.
• Kapadokya İsyanı (Cietae-MS. 36): Kapadokya bölgesinde Kral Archelaus döneminde nüfus
sayımı ve vergi işine karşı çıkanlar Roma’nın Suriye Valisinin gönderdiği 4.000 paralı askerden
kaçmak için dağlara sığınmışlardı.
• Antakya İsyanı (387): İmparator Theodosius’un Ostrogot ve Vizigotlarla savaşının finansmanı
ve Roma emelleri nedeniyle yeni gelir kaynaklarına ihtiyacı vardı. Ticari eşyalar üzerine altın
olarak ödenmesi gereken vergilere ek olarak şehrin elit zümresi üzerine yeni bir vergi konulunca
isyancılar İmparator Theodosius’un sarayını bastılar.
• Tarsus Protestosu (528) :
• Kilikya Valisi Malthanes vergi toplama işinde askeri birlikleri kullanması durumunda vergi
gelirlerinin artırmak isteyince Tarsus halkı isyan etti.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 78
79. • Magna Carta (1215):
• Çok sayıda Baron’un Kral John’un topladığı vergilere
karşı bir isyanıdır.
• Santage 3 Mark idi ve askerlik yapmanın yerine
ödeniyordu, çok ağır bir vergiydi.
• Baronlar bu vergiyi ödemeyi reddettiler.
• Magna Carta 39 Bölümden oluşan bir talepname idi ve
2 bölüm vergilere aitti.
• Bu anlaşma, “ no taxation without representation”
ilkesinin ilk adımı olarak kabul edilir.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 79
80. • Anadolu’da ilk vergi isyanı Selçuklu
İmparatorluğunun çöküşünün ardından
gerçekleşti.
• 1285’te ağır vergileme ve mültezimlerin ağır
soygunlarına karşı Tokat, Aksaray, Konya ve
Kayseri’de halk vergiye karşı ayaklandı.
• Halk vergiler nedeniyle göç etmek zorunda kaldı.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 80
81. • Tithe Vergisi İsyanı (grevi- Fransa 1529):
• Onda bir oranında Roman Katolik Kilisesine
ödenen vergiye karşı geniş kapsamlı ilk isyan.
• Osmanlı’daki ilk isyan mültezimlerin aşırı vergi
uygulamasına karşı 1563-1564 yıllarında
gerçekleşti.
• 1572 Kıbrıslı/Yunanlı köylüler vergi tespiti
amacıyla Osmanlı’nın yaptırdığı nüfus sayımına
karşı çıkarak isyan ettiler.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 81
82. • Celali isyanları (1516-1610):
• Osmanlı hazinesinin İran ve Habsburg sınırlarındaki
çatışmalar yüzünden sıkıntıya düşmesi, Osmanlının
yaygın kullanımı olan yerellerdeki paralı askerlere
ücretlerini ödeyememesine neden oldu.
• Bu yüzden Celali adı verilen eyalet yöneticileri halka
vergi salmak için vergi imtiyazları talep ettiler ve kısmen
bunun için ayaklandılar. Köylüler bu yerel yöneticilere
direnince onlar da merkeze karşı ayaklandılar.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 82
83. • Celali İsyanları İnalcık ve Quataert’e göre Osmanlı vergi sisteminin
önemli bir çatışmalı durumunu da yansıtır.
• Bu durum önemli bir vergi mükellefi kesimi olan Müslüman reaya
ve Hristiyanlar ile Kul adı verilen ve Sultanın kölesi konumunda
olan, onun askerinin bir kısmını oluşturan ama vergiden de muaf
tutulan kesim arasındaki vergi mükellefiyeti açısından çatışmalı
durumdur.
• Yazarlara göre isyanlar Anadolu Müslüman reayasından oluşan
askerlerin kullara sağlanan bazı vergi muafiyetlerini kazanmak için
verdikleri bir mücadele olarak da görülebilir.
• Nitekim Hristiyan reaya bu eylemlere çok az katılmıştır.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 83
84. • 1500- 1560 yılları arasında Osmanlı’daki nüfus artışı % 40 civarında oldu. Nüfus artışı tarım
toprakların ın genişlemesini, mezra ve otlakların tarım toprağı haline gelmesini sağlarken,
özellikle de Orta Anadolu’da geçim sıkıntısının artmasına da neden oldu. Nüfusla tahıl üretimi
arasındaki dengesizlik, fazla nüfusun şehirlere yığılması, ücretli askerlik, eşkıyalık ve Celali
Hareketlerinin ana nedeni oldu(203).
• 17 yy başlarında başlarında Anadolu’daki Celali İsyanlarının sonucunda köylüler topraklarını
bırakıp uzaklara ve şehirlere kaçtığında ise bu topraklar yeniçeriler ve kapı kullarının mülkleri
haline gelmeye başladı (292).
• 16yy ve 17yyın başlarındaki İran ve Macaristan savaşları sırasında Osmanlı ilk kez ateşli silahları
kullanabilen Sarıca ve Sekban adı verilen birlikleri kullandı.
• Bu ücretli askerler, savaşlar sona erince parasız kaldılar ve Anadolu’da halk üzerine Salgun
salarak geçinmeye başladılar.
• Salgun vermeyen köyleri yaktılar, halkının katlettiler.
• Bunlara Celali Eşkiyası adı verilmiştir (Adaletname’den; 325). Celali isyanlarını devlet yeniçerilerle
bastırmaya çalıştı (Devlet-i’ Aliyye II, 174).
Devlet-i’ Aliyye 1
Halil İnalcık
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 84
85. • Büyük Kaçış (1603-1608):
• Anadolu köylüsünün aşırı vergilemeye bir diğer
tepkisi kitlesel olarak topraklarını terk edip göç
etmesi şeklinde oldu.
• Bu hem zirai üretimin düşüşüne hem de
topraktan sağlanan vergi gelirlerinin azalmasına
neden olarak Sultanı büyük sıkıntıya soktu.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 85
86. • Selçuklu Dönemi’nden Osmanlı’ya kadar Anadolu’da ortaya çıkan
çok sayıda isyan var.
• Bu dönemde devletin yapılanması ve toplum ile olan ilişkilerinde
ortaya çıkan krizin yol açtığı değişikliklere asıl olarak köylü isyanları
biçiminde tepki olarak gelişiyor.
• 1580’lerden itibaren ortaya çıkan Celali İsyanlarının karmaşık bazı
nedenleri var.
• Bu isyanları dini nedenlere bağlamamak gerekiyor.
• Çünkü sadece köylüler (reaya) değil aynı zamanda bölgelerde
farklılıklar gösterse de bu isyana tımarlı sipahiler, kadılar,
müderrisler de katıldı.
Taylan Akyıldırım’ın doktora tezi
http://www.ottomanhistorypodcast.com
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 86
87. • İsyan nedenlerinin başında 16yyda gerçekleşen demografik değişiklikler
geliyor.
• Bu dönemde tüm dünyada olduğu gibi ( % 80) Osmanlı’da da nüfus ciddi
oranda artıyor.
• Buna karşılık ekilebilir arazi miktarındaki artış sadece % 10 ile sınırlı
(Barkan, Braudel ).
• Toprak artışı artan nüfusa yetmiyor ve artık nüfus ortaya çıkıyor.
• Bu doğal olarak köylünün yoksullaşmasına neden oluyor.
• Bunun sonucunda bu nüfus göç etmeye başlıyor (Çift Bozan hareketleri).
• Genç erkekler işsizliğe çözüm olarak medreselere yöneliyorlar.
• Keza Ordunun giderek artan asker ihtiyacı da bu artan genç nüfustan
karşılanıyor.
Taylan Akyıldırım’ın doktora tezi
http://www.ottomanhistorypodcast.com
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 87
88. • İsyanları ekolojik nedenlere, iklim değişikliklerine bağlayanlar da
olmuştur.
• Bu, dönemde ortaya çıkan ve ‘Küçük Buzul Çağı Etkisi’ olarak da
adlandırılan bir teze (Sam White) dayanılarak açıklanıyor.
• Ama küresel olarak bir iklim değişikliği olmasına rağmen isyanların
sadece Anadolu’da ortaya çıkması bu tezi hafifletiyor.
• Bu arada isyanlardan en fazla zarar görenler göçerler olduğundan
17yyda bu göçerler tekrar göçmek durumunda kaldılar.
• Bir diğer neden özellikle Osmanlı Ordusunun buğday üretimine el
koyması sonucunda ortaya çıkan buğday kıtlığı ve buğday
kaçakçılığıdır.
Taylan Akyıldırım’ın doktora tezi
http://www.ottomanhistorypodcast.com
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 88
89. • Son bir neden, Osmanlı devletinin geçirmekte olduğu değişimin de neden olduğu
mali krizlerini aşmak için ‘aşırı vergileme’ye yönelmesidir.
• Zira 16 yyın ikinci yarısından itibaren devletin konumunda bazı değişiklikler oldu.
• Yeniçerileri ve Sipahileri rahatsız edecek ölçüde, Anadolu Türklerinden asker alma
dönemine girildi.
• İkinci olarak bir yandan Avrupa kaynaklı gümüş ithalatındaki artışın ve padişahın
giderek sıklıkla devalüasyona başvurması sonucunda enflasyon hızla arttı (fiyat
devrimi).
• Bu durum Kapıkulu zümresinin satın alma gücünü ve yaşam standardını düşürdü.
• Akçenin değeri dönemin rezerv parası olan Dükanın karşısında % 100 azaldı. Bunlar
halkın memnuniyetsizliğini artırdı.
• Timar toprakları olan dirlikler giderek iltizama verildi, bu da Timarli Sipahilerin
gelirlerini azalttı.
• Yeniçeriler, Sipahiler ayağa kalktılar. Ekstra vergilerin salınması ve her şeye el
konulması köylülerin ağır bir vergi baskısı altında kalmasına neden oldu.
Taylan Akyıldırım’ın doktora tezi
http://www.ottomanhistorypodcast.com
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 89
90. • Kısacası Celali İsyanlarının müşterek bir politik hedefi (iktidarı almak gibi) yoktu.
• Sistemden dışlananların, aşırı vergi yükü ve toprak baskısından kurtulmak için
ayaklanmaları idi.
• Bu dönemi iyi anlamak için sadece resmi kayıtlara (Tahrir Defterleri ve Osmanlı
Arşivleri gibi) bakmak yeterli değil.
• Dönemin edebi metinlerine, şairlerine de bakmak faydalı olur.
• Nitekim Nabi ve Nefi gibi Divan Edebiyatı şairleri şiirleri ile saltanatı ciddi bir biçimde
eleştirmişlerdir.
• Celalilere resmi kayıtlar ve resmi tarih anlayışı iyi bakmıyor.
• Bu kayıtlara göre halk da bu isyanlara iyi bakmıyor.
• Ancak bu resmi bakış Anadolu’daki eşkıyaları olumlayan Eşkıya Kültünü açıklamakta
yetersiz kalmaktadır.
• Celali İsyanlarının en büyük etkisi ‘Büyük Kaçgun’ yani vergi veren nüfusta ortaya
çıkan % 80’e varan azalma olmuştur.
Taylan Akyıldırım’ın doktora tezi
http://www.ottomanhistorypodcast.com
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 90
91. • Gümrük Vergisi Protestosu (1648):
• İngiliz tüccarları, gümrük vergilerinin ağırlığı, toplanması sırasında kendilerine yerel yönetimlerce
uygulanan baskıları protesto etmek ve seslerini Padişaha duyurmak amacıyla, sağladılar.
• Bunun üzerine Padişah görüşmeler için çavuşbaşını gemilere gönderdi.
• Pazvantoğlu İsyanı (1794):
• III.Selim döneminde Osmanlı toprağı konumundaki Bulgaristan’ı yöneten bey Osman
Pazvantoğlu, köylülere büyük vergisel imkanlar sağlama sözü ile onların desteğini almıştı.
• Bu nedenle de köylülerin merkezi yönetimin ağır vergilerine karşı başlattıkları isyanı da yönetti.
• Osmanlı hazinesinin kötü kullanımı yerellerde aşırı vergileme ile sonuçlanmaktaydı.
• Öyle ki Selim’in reformları eski, mevcut vergilerin artırılması, alkollü içkiler, kahve, tütün ipek vs
üzerine yeni vergilerin konulmasıyla sonuçlandı.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 91
92. • Humus İsyanı (Suriye 1826):
• Sultan III. Mahmut , Nizamı-ı Cedid adı verilen düzenli bir ordu kurmaya başlayınca
Hazinesi bunun için yeterli olmadı.
• Bunu karşılayabilmek için eyaletlerdeki vergi yükünü artırdı. Yeni vergiler koydu.
• Bu da Humus ve diğer kentlerde vergilemeye karşı isyanların çıkmasına neden oldu.
• 1831 yılında isyanlar bu kez Şam’da ortaya çıktı. Bu Mısır’ın Suriye’yi işgal ettiği
döneme rastlar.
• Bu işgalin ardından eski vergiler kaldırıldı ve yerine farda adı verilen yeni vergiler
konuldu.
• Bu vergi erkek yetişkinlerden alınan bir baş vergisiydi.
• Müslümanlar bunun cizye ile aynı olduğunu, bu vergilerin Hristiyanlara uygulanması
gerektiğini ileri sürdüler.
• Mısırlıların koyduğu vergiler doğrudan askerler tarafından toplandığından kaçırmak
da mümkün olamıyordu. Bu nedenle de tek yol olarak bu vergilere karşı ayaklanmak
kalıyordu.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 92
93. • Filistin Fellahin İsyanı (1834):
• Filistin halkı üç nedenden dolayı Osmanlı’ya
karşı ayaklandı.
• Müslümanların M. Ali Paşa’nın ordusu için
askere alınması, zorunlu ücretsiz emek gücü
sunumu (corvee) ve ferda vergisi.
• M. Ali Paşa Arnavut bir tüccar ve Osmanlı’nın
savaş beyi idi. Mısır’ın 1811 yılında da
kontrolünü ele geçirmişti.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 93
94. • Bulgaristan Köylü Ayaklanmaları (1835-1837):
• Bulgaristan’ın Batı ve Güney Batı bölgelerindeki
aşırı vergilendirme ve diğer provakasyonların
sonucunda köylüler Osmanlı yönetimine karşı
ayaklandılar.
• Sipahilere vergi vermek ya da ücretsiz emek
gücü sunumunda bulunmak istemediler.
• Sırbıstan’ın bağımsızlığını kazanması da bu
isyanları güdüleyen bir diğer faktör oldu.
Tarihte Vergi İsyanları
Burg
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 94
95. • Anadolu Vergi İsyanı (1841):
• Tanzimat reformu sonrası ortaya çıkan yeni
vergileri ödemek istemeyen halk Adapazarı,
Yalvaç, Ankara-Bala’da isyan çıkardı.
• Tarihçi Donald Quataert bu ayaklanmaların
Anadolu’da kesintisiz bir aktif ve pasif direniş
şeklinde devam eden, fakat tarihçiler tarafından
ihmal edilen olaylar olduğunu ileri sürer.
(Quataert’ten aktaran Burg, 2004; 345).
Vergi İsyanı
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 95
96. • David F. Burg’un dünyadaki vergi isyanlarıyla ilgili “A World History of Tax Rebellions: An
Encyclopedia of Tax Rebels, Revolts and Riots From Antiquity to the Present” adlı Ansiklopedik
eserine göre Fransa’da tespit edilen toplam 78 vergi isyanı hareketi olmuştur.
• Yazar her ne kadar çok iyi bilinen bazı isyanların ele alınmamış olabileceğini göz önünde
bulundursa da Fransa’nınkine en yakın vergi isyanı sayısı 46 tane ile Birleşik Krallık’ta, üçüncü
olarak ise 32 isyanla Çin’de meydana gelmiştir.
• Avrupa’da vergi İsyanları:
• Köylü İsyanı (Peasant’s Revolt) 1381,
• Michael Ayaklanması (1594)
• İsviçre Köylü Ayaklanmaları (1653)
• Bulgar Köylü Ayaklanması (1835-1837)
• Vidin Ağalık (Gospodarlık) Rejiminin İlgası (1850)
• Bosna Köylü Ayaklanması (1874-1875)
Vergi İsyanı
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 96
97. • Poujadisme (Poujade Hareketi-1953):
• Fransa hem nicelik olarak hem de nitelik olarak
farklı vergi isyanlarına sahne olmuş bir ülkedir.
• 1934 yılında benzine konulan ilave vergiyi
protesto eden 17,500 taksi şoförü 120.000
kişinin katıldığı geniş çaplı bir hükümet
protestosuna sebebiyet vermiş ve hükümet
istifa etmek zorunda kalmıştır. (Burg, 2004; 402)
Vergi İsyanı
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 97
98. • Bu durum Fransa’yı vergi tarihi ve isyanları açısından çok farklı bir yere koymaktadır.
• Fransa’da en çok bilinen isyanlardan bir tanesi Pierre Poujade’nin öncülük ettiği bir grup
esnaf/tüccar hareketidir.
• II. Dünya Savaşı sonrasında ekonomik sıkıntılar içinde bulunan çiftçiler ve esnaf 33 yaşındaki
Pierre Poujade liderliğinde, Paris’ten gelen vergi denetçilerine kapılarını kapatmışlar ve denetim
yapmalarına engel olmuşlardır.
• Fransa’da o dönemde esnafın ödemesi gereken 25 çeşit vergi bulunmakta ve vergi denetçileri
esnafa potansiyel suçlu muamelesi yapmaktaydı.
• “Yüklerin dağıtımında adaletsizlik, karma karışık, birbirine girmiş ve orta seviyede bir mükellefin
idrakini aşan bir mevzuat içinde vergi vecibeleri hakkında sahih bir fikir edinmek imkânsızlığı,
ayaklanmanın manevi temelini teşkil ettiğinden esas itibariyle iktisadi ve nakdi sebeplerle izah
edilebilir.
• Poujade hareketi, az gelişmiş bir ilden çıktı ve aynı kategoriye giren bir on iki ile de sirayet etti.”
(Laufenburger, 1967; 286)
• Daha sonra politik bir hareket haline gelen Poujadisme 1956 seçimlerinde 3 milyon oy ile
Parlamento’da 52 milletvekiline ulaşmış 60’lı yıllarda ise popülaritesini yitirmiştir. (Burg, 2004;
408).
Poujade hareketi
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 98
99. • Boston Tea Party (1773- 1774):
• 1773 tarihli Çay Kanunu ile East India Company adlı şirket İngiliz sömürgeleri ile ada
arasındaki ticaretten çok para kazanmış olmasına rağmen askeri harcamalar ve
yolsuzluklar nedeniyle mali olarak zor günler yaşıyordu.
• Bu sırada çıkarılan yeni yasa ile bu şirkete ait olan çok yüklü miktardaki çay
stoklarının Kraliyete sadık tüccarlar aracılığıyla Amerika’ya getirilebilmesine izin
verildi.
• Fakat Amerikan gemileri bu çay yüklerini taşımak istemediler.
• Daha sonra limana varan üç gemideki yaklaşık 50 tonluk çay yükü 50 kişilik bir grup
tarafından okyanusa boca edildi.
• Bu olay basit bir vergi tarhiyatına karşı bir isyan olmayıp “temsilsiz vergi olmaz” “no
taxation without representation” olarak ifade edilen ilkenin bir ifadesi olup Kraliyete
ve İngiliz tacına karşı bir eylemdir.
• Bu olayla İngiliz Parlamentosunda Amerikan temsilcisi olmamasına rağmen vergi
alınması protesto edilmiş ve Bağımsızlığın kazanılmasına yönelik bir adım atılmıştır.
(Burg, 2004; 273-276)
Vergi İsyanı
Küçük
Doç. Dr.Mustafa Durmuş 99