1. KADIN VE EĞİTİM
KADIN VE EĞİTİM KAVRAMLARININ ULUSAL VE ULUSLARARASI BOYUTLARIYLA
TARİHSEL SÜREÇ OLARAK İNCELENMESİ
DİLAN GÜNEŞ - 020110234
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA BÖLÜMÜ
SOSYAL POLİTİKA VE PLANLAMA DERSİ
ÖĞR. GÖR. PROF. DR. GÜLDEN ERKUT
ÖĞR. GÖR. DR. ÖZGE ATALAY ÇELİK
2. “… Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana
gelir. Mümkün müdürki bir kütlenin bir parçasını ilerletelim, diğerini
müsamaha edelim de kütlenin hepsi yükselme şerefine erişebilsin?... “
3. İÇERİK
Geçmişten Günümüze Kadının Toplumdaki Yeri Ve Eğitimi
Cahiliye Döneminde Kadın Ve Eğitim
İslamiyet’e Geçiş Döneminde Kadın ve Eğitim
İslamiyet'in İlk Yıllarında Kadın Ve Eğitim
Cumhuriyet Döneminde Kadın Ve Eğitim
Kadının Toplumdaki Yeri: Suudi Arabistan Örneği
Kadınların İşgücüne Katılımı
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği
Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımını Etkileyen Faktörler
Türkiye’de Cinsiyete Ve Eğitim Durumuna Göre İşgücüne Katılma Oranları
Kadın, Kalkınma Ve Eğitim
Ülkelerin Gelişmişlik Düzeyine Göre Eğitim Ve Kadın
Kadın Eğitimi Ve Kalkınma Arasındaki İlişki
Kadın Eğitimi İle İlgili Kuruluşlar
Kadın Ve Eğitim Konusunda İstatistiki Veriler
Kaynakça
4. CAHİLİYE DÖNEMİNDE
KADIN VE EĞİTİM
Cahiliye dönemi: Arap toplumunun İslam öncesi dönemi için kullanılan
addır. Cahiliye terimi hem Kuran-ı Kerim’de hem de hadislerde Arapların
İslam’dan önceki inanç, tutum ve davranışlarını İslam dönemindekinden
ayırt etmek için kullanılmıştır. Kuran’ın tanımlamasına göre, İslam öncesi
Arap toplumu tam bir bilgisizlik içindedir; buna karşılık Muhammed ve ona
gönderilen Kur'an bilgiyi temsil eder.
Döneme bu adın verilmesine neden olarak, "bilgisizlik" anlamında
cahillikten çok, ahlaksal olgunluk ve inceliğin karşıtı anlamında cahilliğin, o
dönemde yaygın oluşu gösterilir.
Kaynaklar: Wikipedia (Cahiliye Dönemi)
5. Cahiliye Dönemi'nde Araplar, göçebe kabile hayatı yaşıyorlardı. Bir tür
özerk yönetimin egemen olduğu kabilelerde, yaşlılar arasından seçilen
başkanların (seyit, şeyh) yetkileri sınırlıydı. Cahiliye Dönemi'ndeki Arap
toplumunun temel özelliği olan kabile içi bağlılık ve başka kabilelere
üstünlük duygusu, bitmez tükenmez kan davalarının ve savaşların da
başlıca nedeniydi. Şiddet, yağmacılık, tutsakları köle olarak kullanma,
özellikle kadının köleleştirilmesi ve bir mal gibi alınıp satılması olağandı.
Kadının böylesine aşağılanması, kız çocuklarının bir ayıp olarak kabul
edilmesine neden olmuştu. Bu yüzden kız çocukları doğar doğmaz ya da altı
yaşından önce diri diri toprağa gömülürdü. Kadının yaşama hakkının bile
yok sayıldığı böyle bir dönemde, kadınların eğitimi söz konusu olmamıştır.
Kaynaklar: Wikipedia (Cahiliye Dönemi)
6. İSLAMİYET’E GEÇİŞ DÖNEMİNDE TÜRK
TOPLUMUNDA KADIN VE EĞİTİM
DEDE KORKUT KİTABI
Dede Korkut kitabı Türklerin İslamiyet’e geçiş döneminin bir ürünü olması
sebebiyle Türklerin İslamiyet öncesi ve sonrası özelliklerini bünyesinde
barındırır.
Dede Korkut kitabı, mukaddimesi ve mukaddimenin somut hikâyeleri
sayılabilecek on iki boyuyla Türk mitolojisi açısından geçmişi açıklayan,
geleceğe örnek insan tipleri sunan bir töre kitabıdır.
Kitapta Oğuz Türklerinin yaşayışları, mücadeleleri anlatılmaktadır.
Kaynaklar: Dede Korkut Hikayelerinde Kadın Ve Çocuk Eğitimi, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
7. Dede Korkut hikâyelerinde kadının önemli bir yeri vardır.
Bunu eserin basında kadınların özelliklerine
değinilmesinden anlıyoruz. Burada dört kadın tipi ön plana
çıkarılmış, bu kadın tiplerinden üçünün istenilmeyen,
birinin ise istenilen bir kadın tipi olduğunu görmekteyiz.
Dede Korkut hikâyelerinin sadece “Mukaddime” kısmında
kadın tiplerinin eve bağlılığına göre karşılaştırıldığını ve iyi,
kötü şeklinde değerlendirildiğini görüyoruz. Eserdeki
hikâyelere baktığımızda ise genellikle böyle bir ifadeden
ziyade, bir kadında olması istenilen özelliklerin daha çok
ev dışı faaliyetlerle(ok atma, güreş tutma, kılıç tutma, ata
binme, ozanlık, bilgelik…) ön plana çıkarıldığı
görülmektedir.
Kaynaklar: Dede Korkut Hikayelerinde Kadın Ve Çocuk Eğitimi, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
8. Dede Korkut hikâyelerinde iki kadın tipinin
ön planda olduğu görülmektedir.
Alp Tipi kadın, ideal eş ve anne olan kadındır.
Bu iki tip ön planda olmasına rağmen, Dede
Korkut’ta bir kadın dört ya da beş farklı tipin
özelliklerini de üzerinde taşıyabilmektedir.
Örneğin Dirse Han’ın karısı hem alp tipi bir
kadındır, hem annedir, hem evinin hanımıdır,
hem bilgedir, hem de sanatçı/ozan tipi bir
kadındır.
Kaynaklar: Dede Korkut Hikayelerinde Kadın Ve Çocuk Eğitimi, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
9. Kur’an-ı Kerim indirildikten ve Hz. Muhammed tarafından duyurulmaya
başlamasından sonra kadınlar, kız çocukları, köleler temel hak ve özgürlüklerine
kavuşmuşlardı. Bu hakların en önemlilerinden birisi de eğitim-öğretim hakkıdır.
Hz. Muhammed’in Kadın Eğitimi Konusunda Gerçekleştirdikleri:
Kadınların ve kız çocuklarının insan onur ve haysiyetine uygun bir statüye kavuşturulması.
Mescitte ve diğer mekânlarda Hz. Muhammed tarafından eğitilmeleri.
Hz. Muhammed’in eşlerinin ve eğittiği kadınların diğer kadınları eğitmesi.
Kız çocuklarının okutulması ve yetiştirilmesi.
Kadınların her türlü faaliyette yer alması ve meslek sahibi olmalarının teşviki.
Bu eğitim sayesinde kadınların güven duygusu edinmeleri ve dini-kültürel konularda
belirleyici olmaları.
Erkeklerin bütün öğrendiklerini hanımlara da öğretmekle görevlendirilmeleri.
Kaynaklar: AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13, Sayı:1, 13:141-153 141, İslam’ın İlk Yıllarında Kadın Eğitimi
10. CUMHURİYET DÖNEMİNDE KADIN
VE EĞİTİM
Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu 1923 yılını izleyen ilk 10 yılda gerçekleştirilen
reformlar, bir yandan kadının yurttaşlık hakları kazanmasını, diğer yandan Türk
toplumunun yeniden yapılanmasını sağlamış, böylece büyük bir toplumsal değişim
gerçekleştirilmiştir. Laik hukukun benimsenmesi ile kadınların eğitim, çalışma yaşamı,
siyaset gibi kamu alanlarına açılması mümkün kılınmış ve eşitlikçi kamu politikaları ile
devlet bu katılımı özendirmiş ve desteklemiştir.
1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu,
1925 Kıyafet Kanunu,
1926 Türk Medeni Kanunu
1930 Yerel Seçimlerde Seçme Ve Seçilme Hakkı
1934 Genel Seçimlerde Seçme Ve Seçilme Hakkı
Kaynaklar: Şubat 2010, Türkiye’de Kadının Durumu
11. KADININ TOPLUMDAKİ YERİ:
SUUDİ ARABİSTAN ÖRNEĞİ
SUUDİ ARABİSTAN’DA KADINLARIN
KARŞILAŞTIKLARI ZORLUKLAR
Suudi Arabistan’da kadın ve kızlar, yabancılar da dahil, siyah
giyinmek zorundadırlar. Giysileri ya çarşaf ya da abaye olacak,
başları kapalı olup ayakları görünmemelidir.
Ülkede çalışan işgücünün sadece % 5'i kadındır, onların da
genelde erkeksiz ortamlarda çalışmalarına izin verilir. Kadın
işgücünde dünyada sonuncu sıradadır.
Kadınların araba kullanması yasakken eylemlerden sonra kısıtlı
olarak kullanmaları serbest oldu.
Kaynaklar: http://onedio.com/haber/suudi-arabistan-in-kadinlara-garezi-oldugunu-kanitlayan-27-tuhaf-yasak-572732
12. Bir kadının yanında kendisine eşlik eden erkek bir akrabası
olmadan taksiye binmesi ahlaksızlık olarak görülüyor.
Kadın ve kızların aile kısmı olmayan kafe ve lokantalarda
oturmasına izin verilmemektedir.
Evlenecek kız ve oğlanlar birbirlerini göremezler. Oğlan
annesi gidip kızı görür, beğenirse ister.
Suudi Arabistan, kadınları iş hayatına kazandırmak için
sadece kadınların çalışmasına izin verilen kentler inşa
ediyor.
Kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip değiller.
Kadınlar üniversiteye gidebiliyor, ancak erkeklerden ayrı
eğitim almaları şart. Eğitmen erkek ise dersi ancak
video/audio sistemi aracılığıyla izleyebiliyorlar.
Kaynaklar: http://onedio.com/haber/suudi-arabistan-in-kadinlara-garezi-oldugunu-kanitlayan-27-tuhaf-yasak-572732
13. TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ
“Cinsiyet eşitliği, kadınların ve erkeklerin eşit hak, fırsat ve olanaklara sahip
olabilme durumlarıdır. Cinsiyet eşitsizliği ise, kadınların ve erkeklerin,
toplumsal cinsiyetlerinden dolayı sosyal, ekonomik, siyasal ve yasal haklara
sahip olmada ve bunları kullanmada, kaynaklara ve hizmetlere erişimde eşit
olmamalarıdır.” (Ecevit, 2010)
Toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini açıklamada tek bir eşitsizlik türü yeterli
olmamaktadır. Ekonomik büyüklükleri etkileyen cinsiyet eşitsizlikleri şu
şekilde kendini göstermektedir. (Seguino, 2000)
Ücretli işgücü piyasasında ayrımcılık
Ücretli ve ücretsiz emek arasındaki bölünme
Hane halkı içinde gelirin ve kaynakların dağılımı
Sosyal güvenlik ve eğitim programlarına erişim
Kaynaklar: Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2012 Cilt: 49 Sayı: 568, Türkiye’de Kadın İşgücü, Eğitim ve Büyüme İlişkisinin VAR Analizi
14. Klasen (2000), eğitimde cinsiyet eşitsizliği ile istihdam, büyüme ve kalkınma
gibi makroekonomik büyüklükler arasındaki ilişkileri araştırmış ve şu
sonuçlara ulaşmıştır:
Eğitimde cinsiyet eşitsizliği ekonomik büyümeyi engellemektedir.
İstihdamda cinsiyet ayrımcılığı ekonomik büyümeyi azaltmaktadır.
Kadın eğitiminin artması ve desteklenmesi yüksek ücretlere neden olmaktadır.
Eğitimde cinsiyet eşitsizliğinin, doğurganlık ve çocuk ölümleri üzerinde önemli
etkileri bulunmaktadır. Doğum oranlarında ve çocuk ölümlerinde görülen
azalma, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomik refahı artıracaktır.
Kaynaklar: Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2012 Cilt: 49 Sayı: 568, Türkiye’de Kadın İşgücü, Eğitim ve Büyüme İlişkisinin VAR Analizi
15. TÜRKİYEDE’DE KADINLARIN İŞGÜCÜNE
KATILIMI VE BUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Kadınların işgücüne katılımlarının hem kendileri için hem de toplum için
önemli sonuçları bulunmaktadır. Türkiye’de kadınların işgücüne katılımını
belirleyen faktörler çok boyutludur. Ekonomik, kültürel, siyasal ve sosyal
tabanlı faktörler kadınların işgücü piyasasına girmesini belirleyen çok
önemli güçler olmaktadır.
Yapılan birçok çalışmaya göre, kadınların işgücü piyasasına katılımlarını
engelleyen faktörler; eğitim, düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, yüksek
kayıt dışılık oranı, ekonomik krizler, çocuk bakım imkânlarının olmayışı, ev
işlerinin yapılması, çocuk ve yaşlı bakımı gibi temel roller, kentleşme ve
medeni durum şeklinde sıralanabilir. (Dünya Bankası ve DPT, 2009)
Kaynaklar: Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2012 Cilt: 49 Sayı: 568, Türkiye’de Kadın İşgücü, Eğitim ve Büyüme İlişkisinin VAR Analizi
16. TÜRKİYE’DE CİNSİYETE VE EĞİTİM DURUMUNA
GÖRE İŞGÜCÜNE KATILIM ORANLARI
Kaynaklar: TÜİK, 2012
17. ÜLKELERİN GELİŞMİŞLİK DÜZEYİNE
GÖRE EĞİTİM VE KADIN
AZ GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE KADININ STATÜSÜ
Az gelişmiş ülkelerde, kadının toplumdaki yeri; yasal, ekonomik ve politik hakları
bakımından farklı bir durum vardır. Bu farklılık teorik plan ve yasalarda kadın-erkek eşitliği
söz konusu olsa bile uygulamada kendini göstermektedir. Az gelişmiş ülkelerde kadın,
erkeğe bağlı olmak, bir eşya gibi para ile alınıp satılmak, hor görülmek, "saçı uzun aklı
kısa" kabul edilmek, toplumsal statüsü erkekten aşağı sayılmak durumundadır.
Poligaminin (çokeşliliğin) de henüz yaygın olduğu bu ülkelerde kadının "yurttaşlar yasası"
karşısında bile farklı bir işleme konu olduğu, özellikle miras hükümlerinin cinsiyete göre
değiştiği görülür. Az gelişmiş ülkelerde kadının eğitilmemesi, tarım dışı sektörlerde
çalışmasına izin verilmemesi; hem bunların zeki ve yetenekli olanlarının bir beyin gücü
israfı, hem de üretken işgücü israfı biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, aynı
zamanda azgelişmiş ülkelerin geri kalmışlıklarının bir nedeni olarak görülmektedir.
Kaynaklar: Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2012 Cilt: 49 Sayı: 568, Türkiye’de Kadın İşgücü, Eğitim ve Büyüme İlişkisinin VAR Analizi
18. KADIN EĞİTİMİ VE KALKINMA
ARASINDAKİ İLİŞKİ
Kalkınmış ülkelerin kalkınma geçmişine bakıldığında, eğitimin önemli bir
faktör olduğu ve eğitim açısından gelişen ülkelerin, aynı zamanda ilk gelişen
ülkeler olduğu görülmektedir.
Eğitim, kadınların ekonomik kalkınmadaki rolünü belirleyen ve onların
istihdama tam katılımına yardımcı olan en önemli faktördür. Kalkınma
konusunda yapılan araştırmalarda da belirtildiği gibi, eğitim, işgücünün
verimliliğini arttırmakta, aile gelirini yükselterek yoksulluğun azaltılmasını
sağlamakta, sağlık ve beslenmeyi geliştirmekte, doğurganlığı azaltmakta ve
dolayısıyla bir ülkenin toplumsal ve siyasal gelişimine katkıda
bulunmaktadır.
Kaynaklar: Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2012 Cilt: 49 Sayı: 568, Türkiye’de Kadın İşgücü, Eğitim ve Büyüme İlişkisinin VAR Analizi
19. KADIN EĞİTİMİ İLE İLGİLİ ULUSAL VE
ULUSLARASI KURUM KURULUŞLAR
ULUSAL
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü (KSSGM)
Kadının Statüsü Yerel Birimleri
Devlet Planlama Teşkilatında Kurulmuş Olan Kadın Birimleri
Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezleri
Üniversitelerdeki Kadın Araştırmaları Bölümleri
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK)’na bağlı Kadın
Konukevleri ve Toplum Merkezleri
Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) Toplumsal Yapı ve Kadın İstatistikleri Bölümü
Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınması İdaresi (GAP) Çok Amaçlı Toplum
Merkezleri
20. ULUSLARARASI KURULUŞLAR VE SÖZLEŞMELER
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (United Nations
Educational, Scientific and Cultural Organization, UNESCO)
Birleşmiş Milletler Kadın Kalkınma Fonu, UNIFEM
Uluslararası Demokratik Kadın Federasyonu
National Organization for Women (Ulusal Kadın Örgütü/NOW)
Kadınların Sosyal ve Politik Birliği (Women’s Social and Political
Union/WSPU)
Uluslararası Soroptimist Federasyonu
21. KADIN VE EĞİTİM KONUSUNDA İSTATİSTİKİ VERİLER
Ülkemizde son 10 yıllık sürece bakıldığında kadının eğitim seviyesinde bir artış
gözlenmektedir.
1997 yılında % 85,3 olan okuryazarlık oranı,
2006’da % 88,1’e yükselmiştir.
Bu oran 1997 yılında kadınlar için %76,9 iken
2006 yılında %80,4 olmuştur.
Erkekler için ise 2006 yılı için %96 civarındadır.
Okuryazar olmayan kadınların sayısı, erkeklerden fazladır. 1997 yılından bu
yana, okuryazar olmayanların oranı kademeli olarak düşmesine rağmen,
2003 ile 2006 yılları arasında toplumsal cinsiyet farkının giderilmesinde bir
ilerleme kaydedilememiştir.
22. Kadınların % 21,5’i okur-yazar ancak herhangi bir eğitim kurumundan mezun
değildir.
% 37,2’si ilkokul,
% 7.4’ü (% 2,5’i ilköğretim, % 4,9’u ortaokul) ortaokul ve dengi okul mezunu
% 10,6’sı lise ve dengi okul mezunu iken
Sadece % 3,9’u yüksekokul ve fakülte mezunudur.
1990 yılı için 100 kadından 1,8’i yüksekokul veya fakülte mezunu iken, bu oran 10
yıllık süreçte iki katına çıkmıştır. Son 10 yılda kadınlar açısından okur-yazarlıkta ve
eğitim seviyesinde yükselme olmasına rağmen yüzde yüz okur-yazarlık seviyesine
ulaşılamamıştır. Halen yetişkin 5 kadından biri okur-yazar olmayıp, yine 5 kadından
birisi okur-yazar ancak herhangi bir eğitim kurumundan mezun değildir. Okur-yazar
olmayanların % 79.3’ünü kadınlar oluşturmaktadır. Erkeklerin ise % 96,6’u okur-yazar
durumdadır.
23. KAYNAKÇA
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2012 Cilt: 49 Sayı: 568, Türkiye’de
Kadın İşgücü, Eğitim ve Büyüme İlişkisinin VAR Analizi
Kaynaklar: AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2013, Cilt:13, Yıl:13,
Sayı:1, 13:141-153 141, İslam’ın İlk Yıllarında Kadın Eğitimi
Şubat 2010, Türkiye’de Kadının Durumu
Dede Korkut Hikayelerinde Kadın Ve Çocuk Eğitimi, Mustafa Kemal
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
http://onedio.com/haber/suudi-arabistan-in-kadinlara-garezi-oldugunu-
kanitlayan-27-tuhaf-yasak-572732
Wikipedia
TÜİK