2. SÖZCÜKLERİN VE SÖZCÜK
GRUPLARININ ANLAM
ÖZELLİKLERİ
Tek başına anlamı olan ya da herhangi bir anlamı
olmayıp sözcükler arasında ilgi kurarak cümlede anlam
kazanan ses birliğine kelime(sözcük) denir.
3. HADİ YAPALIM
Aşağıda bazı kelimeler verilmiştir.
Bunlardan tek başına anlam taşıyanları
işaretleyiniz.
kitap
hayal
sanat
gibi
gözlük
kar
kadar
fakat
göre
sarı
6. Örnek: “ değer” sözcüğünün cümlelerde kazandığı değişik
anlamlar:
İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlar.
↓
“bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, kıymet”
Bütün cesaretini toplayarak arabanın değerini sordu.
↓
“bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı”
Yahya Kemal Beyatlı edebiyatımızdaki önemli
değerlerdendir.
↓
“ üstün, yararlı nitelikleri olan kimse”
7. HADİ YAPALIM
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "yürütmek"
sözcüğü "gereği gibi yapılmak" anlamında
kullanılmıştır?
A) Annesi, küçücük çocuğu bu sıcakta yürütüyor.
B) Çok titiz bir idareci, işleri iyi yürütüyor.
C) Ne utanmaz çocuk, arkadaşlarının kurabiyelerini
yürütüyor.
D) Yaşlı adam, arabasını bin bir güçlükle yürüttü.
8.
9. Cevap:
"Yürütmek" sözcüğü A seçeneğinde "yayan
gezmek", B seçeneğinde "gereği gibi yapılmak",
C seçeneğinde "gizlice almak, aşırmak", D
seçeneğinde "çalıştırmak, ilerletmek" anlamında
kullanılmıştır.
Yanıt: B
10. Sıra Sizde – (Sözlük Çalışması)
“ Eski”, “düşmek”, “çarpmak”, “tokmak”,
“tükenmek” sözcüklerini sözlükten inceleyin
ve değişik anlamlarıyla cümle içinde
kullanın.
11. EŞ ANLAMLI KELİMELER
Yaygın olarak kullanılan eş anlamlı( anlamdaş)
sözcüklerden bazıları şunlardır:
Sözcük = …….. örnek = ……. sebep =……..
Sır = ……... mahkum=…….. neşeli = ……..
Ödün = …….. ak = ……..
gerçek = …….
Aynı varlığı kavramı karşılayan, anlam bakımından
birbirinin yerini tutabilen, farklı yazılıp farklı okunan iki
sözcüğün arasındaki anlam ilgisine “eş anlamlı kelimeler”
ilgisi diyoruz.
12.
13. NOT: Bir sözcüğün başka bir sözcükle eş anlamlı
olabilmesi durumu bazen cümledeki anlamına göre
değişiklik gösterebilir.
Örnek: Baş=Kafa
Çocuğun kafasına taş geldiği için kafası kanadı.
(Baş = Kafa)
Sende de hiç kafa yokmuş be arkadaş !
(Baş ≠ Kafa = Akıl)
Örnek: Siyah = Kara
Evinin üzerine kara bulutlar çöküverdi. (Kara = Siyah)
Kara günler bir gün sona erecektir.
(Siyah ≠ Kara = Kötü)
18. ZIT ANLAMLI KELİMELER
Yaygın olarak kullanılan zıt anlamlı kelimelerden
bazıları şunlardır:
Dar ≠ geniş uzun ≠ kısa açık ≠ kapalı
İri ≠ ufak taze ≠ bayat ihtiyar ≠ genç
Az ≠ çok hafif ≠ ağır dost ≠ düşman
Karşıt kavramları karşılayan, birbirleriyle çelişen
anlamlar içeren sözcüklere “zıt anlamlı sözcükler”denir.
19. UYARI: Her sözcüğün eş anlamlısı olmadığı gibi zıt
anlamlısı da yoktur. Özellikle nitelik ve nicelik bildiren
sözcüklerin yani sıfatların ve zarfların zıt anlamlısı
bulunur.
Örnek : Kitap, sarı, masa, duvar…
22. UYARI: Bir sözcüğün zıt anlamlısı, onun cümledeki
kullanımına göre değişir.
Örnek : Pazardaki meyvelerin yüksek fiyatı vatandaşın
cebini yakıyor.
Yüksek kelimesinin zıt anlamlısı normalde alçak
kelimesidir. Ancak yukarıdaki cümlede geçen yüksek fiyat
sözünün zıt anlamlısı “alçak fiyat” olamayacağı için doğrusu
“düşük fiyat ” olacaktır. Bu yüzden cümledeki anlamından
dolayı yüksek sözcüğünün zıt anlamlısı düşük kelimesidir.
23. ANAHTAR KELİMELER
Bir cümlenin veya sözün yansıtmak istediği anlam
için en büyük ipucunu veren ana kavram veya kelimeye
anahtar kelime denir.
24.
25. Örnek: “Okuyarak olayların ve gelişmelerin iç yüzünü
öğrenen bir kişi, öncelikle kendine olan güvenini
artırır. Bu ise aynı zamanda düşünce ufkunu geliştirip
geniş bir görüş açısı sağlayarak olayları inceleme
yeteneği kazandırır. Ayrıca okuyan kişiler çok
okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime
dağarcığına sahip oldukları için, etkileyici ve güzel
konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki de
uyandırırlar.”
Bu metnin anahtar kelimelerini belirleyelim:
……………………………………………………..
……………………………………………………..
26. AYNI KAVRAM ALANINA GİREN
KELİMELER
Benzer işler için kullanılan varlıkları karşılayan fakat
farklı anlamlar taşıyan kelimelere aynı kavram
alanına giren kelimeler denir.
Örnek: Sandalye, tabure, koltuk, kanepe…
( Farklı anlamlar taşıdığı halde benzer işler için
kullanıldığından aynı kavram alanına girer.)
29. Aşağıdakilerden hangisi «süt» kelimesinin
çağrıştırdıklarından değildir?
A) Yoğurt B) Peynir
C) Püre D) Tereyağı
HADİ YAPALIM
30. • İşçiler, bel ile tarlanın toprağını aktardı.
• Bel ile toprağı güzelce işledik ve domates tohumları ektik.
Yukarıdaki cümlelere göre «bel» kullanım amacı
bakımından aşağıdakilerden hangisine benzer?
A) Kürek B) Balyoz
C) Çekiç D) Keser
HADİ YAPALIM
31. «Araba» kelimesiyle aynı
kavram alanına giren
kelimeleri işaretleyin.
Şoför
Direksiyon
Kanat
Fren
«Çiçek» kelimesiyle aynı
kavram alanına giren
kelimeleri işaretleyin.
Saksı
Papatya
Meşe
Kavak
SIRA SİZDE
32.
33. «Sanat» kelimesiyle aynı
kavram alanına giren
kelimeleri işaretleyin.
Futbol
Hat
Heykel
Resim
«Petrol» kelimesiyle aynı
kavram alanına giren
kelimeleri işaretleyin.
Mazot
Soda
Gaz yağı
Benzin
34. YANSIMA SÖZCÜKLER
Örnek: Arabanın lastiği ………….
Kızın kalbi ………… atıyordu.
Gök ………….. annemin koynuna girdim.
Kedinin …………….. gece sona erdi.
Dedem çok …………… için uyuyamadım.
Doğadaki seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklere
yansıma sözcükler denir.
35. UYARI: Yansıma gibi algılandığı halde ses olarak aynen
ifade edilmeyen, yakıştırma yoluyla oluşturulan sözcükler
yansıma değildir.
Örnek: Ötüş, ötmek, pırıl pırıl, pırıltı gibi sözcükler bir sesi
İfade etmedikleri için yansıma değildir.
36.
37.
38. SÖZ ÖBEKLERİ
Birden fazla sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşan
anlamlı dil birliklerine “söz öbeği” denir.
DEYİMLER
Birden fazla sözcüğün birleşerek kendi anlamları
dışında başka bir anlamda kullanılmalarına deyim
denir.
39. Deyimlerin Özellikleri
Deyimler en az …. sözcükten oluşur.
Örnek: göz yummak
burnunda tütmek
kulağına küpe olmak
Deyimler …………… ……………, sözcüklerin yerleri
de kendileri de değiştirilemez. Değiştirilirse anlatım
bozukluğu olur.
Örnek: “Başına çorap örmek” deyimindeki “baş”
sözcüğü yerine “kafa” sözcüğü getirilemez.
“ Boynum kıldan ince” deyimindeki “kıl” sözcüğü
yerine “tüy” sözcüğü getirilemez.
40.
41. Deyimler genellikle ………… anlamlıdır.
Örnek: “İğne ile kuyu kazmak” deyimi “yetersiz
araçlarla ve sürekli, sabırlı çalışmalarla çok güç olan
ve pek yavaş ilerleyen büyük bir işi başarmaya
çalışmak” anlamındadır.
……….. anlamlı deyimler de vardır.
Örnek: “Kimi kimsesi olmamak” deyimi “hiç
akrabası, koruyucusu bulunmamak” anlamındadır.
“Ağzına bir şey koymamak” deyimi “hiçbir
şey yememek” anlamındadır.
42. Deyimler genellikle ……….. şeklinde oluşmuştur ancak
cümle şeklinde deyimler de vardır.
Örnek: Ayıkla pirincin taşını.
Çoğu gitti, azı kaldı.
Atı alan Üsküdar’ı geçti.
Eski çamlar bardak oldu.
Bazı deyimler birden fazla anlam taşıyabilir.
Örnek: “içi yanmak” deyimi
1. Çok büyük bir acı, üzüntü duymak
2. Çok susamak anlamlarında kullanılır.
43. Bazı deyimler yakın ya da aynı anlamlıdır.
Örnek: Kulak asmamak = Aldırış etmemek
İçine ateş düşmek = Yüreği yanmak
Gözü kara = Gözü pek
Oyun etmek = Tuzağa düşürmek
Bazı deyimler anlamca birbiriyle karşıt anlamlıdır.
Örnek: Ayağı alışmak ≠ Ayağını çekmek
Aralarından su sızmamak ≠ Araları açılmak
44.
45. SIRA SİZDE
Aşağıdaki deyimlerin yanda verilen anlamlarının
numaralarını karşılarına yazınız.
Ağır başlı ( )
Ağız değiştirmek ( )
Aklını peynir ekmekle yemek ( )
Ayağının tozuyla ( )
Dize gelmek ( )
Baştan savma ( )
İğne atsan yere düşmez ( )
Kulak misafiri olmak ( )
Gına gelmek ( )
Kulak kabartmak ( )
Söz açmak ( )
46. 1. Delice işler yapmak
2. Yoldan gelir gelmez dinlenmeden
3. Eskiden söylediğinin tersini söylemeye başlamak
4. Güçlünün buyruğunu kabul etme durumuna gelmek
5. Bıkıp usanmak
6. Gizlice dinlenmek
7. İşlerini ciddi ciddi yapan ciddi kişi
8. Çok kalabalık
9. Bir konu hakkında konuşmaya başlamak
10.Yakında konuşulanları dinlemek
11.Özen gösterilmeden, üstün körü yapılan
47. BUNU BİL:
Atasözleri cümle şeklindeki deyimler ile
karıştırılmamalıdır.
Deyim öğüt vermez, kural bildirmez.
Örnek: Eski çamlar bardak oldu.
Atı alan Üsküdar’ı geçti
Atasözleri öğüt ya da kural bildirir.
Örnek: Damlaya damlaya göl olur. → Kural bildirir.
Sakla samanı gelir zamanı.→ Öğüt verir.
Öğüt ya da kural yok.
48.
49. SIRA SİZDE
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun
deyimlerle tamamlayınız.
Yediklerine içtiklerine her şeylerine karışır her şeye
……………..
Babasına o kadar çok benziyordu ki, sanki
………………..
Kimsenin öğütlerine …………………….. hep kendi
bildiğini yapardı.
Kendini herkesten üstün gören …………………..
biriydi.
Memleketimi çok özledim …………………… her yeri.
50. ATASÖZLERİ
Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş
ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte sözlere
«atasözü» denir.
Örnek: ……………………………….
……………………………….
………………………………..
51. Atasözlerinin Özellikleri
Söyleyeni belli olmayan ( anonim) sözlerdir.
Atasözleri ……………. sözlerdir. Atasözlerindeki
sözcükler yerine onların eş ya da yakın anlamlısı
kullanılamaz.
Örnek: Bitli baklanın kör alıcısı olur. Yerine “Bitli
baklanın görmeyen alıcısı olur.” denmez.
Bazı atasözleri mecazlı anlatıma sahiptir.
Örnek: Üzüm üzüme baka baka kararır.
……………………………………
……………………………………
52.
53. Bazı atasözleri gerçek anlamlıdır.
Örnek: İyilik eden iyilik bulur.
Yalancının evi yanmış kimse inanmamış.
………………………………………………
………………………………………………
Bazı atasözleri hem gerçek hem mecaz anlama
gelecek şekilde kullanılırlar. Bu atasözlerinde kastedilen
anlam mecaz anlamdır.
Örnek: Yuvarlanan taş yosun tutmaz.
………………………………..
54. Deyimlerden ayrılan en önemli özelliği genel kural
niteliği taşıması ve öğüt niteliğinde olmasıdır.
Örnek: Maşa varken elini ateşe sokma. (………………….)
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. (………………….)
Dost ile ye iç alışveriş etme. (……………………)
Halkın kültürünü yansıttığı için ulusaldır.
55. SIRA SİZDE
Aşağıdaki atasözlerinin sonraki sayfada verilen
anlamlarının numaralarını karşılarına yazınız.
Dağ başından duman eksik olmaz. ( )
Çivi çiviyi söker. ( )
Her ağaçtan kaşık olmaz. ( )
Yatanın yürüyene borcu var. ( )
Irmaktan geçerken at değiştirilmez. ( )
Araba devrilince yol gösteren çok olur. ( )
Laf torbaya girmez. ( )
Ne ekersen onu biçersin. ( )
Alçak yerde tepecik kendisini dağ sanır. ( )
56.
57. 1. Bugün birine iyilik yapan, yarın
ondan iyilik; kötülük yapan da kötülük görür.
2. Ağızdan çıkan bir söz artık gizli kalamaz.
3. İş işten geçtikten sonra herkes akıl verir.
4. Büyük adamların, büyük iş yapanların her zaman
üzüntüleri, sıkıntıları vardır.
5. Özel bir iş için herhangi bir kimse veya herhangi bir şey
kullanılmaz.
6. Güç bir şey güçlü bir şeyle yenilir.
7. Çalışmayarak bir şeyden yararlanan kişi, çalışıp bu
Kolaylığı sağlayana borçludur.
8. Bir durumdan başka bir duruma geçerken tehlikeli
davranışlardan sakınmak gerekir.
9. Bilgili kimselerin bulunmadığı bir toplulukta az
bilgili kimse dahilik taslar.
58. VECİZE ( ÖZDEYİŞ)
Söyleyeni belli olan kısa, anlamlı, özlü sözlere
özdeyiş denir.
Örnek: İnsanoğlunun değerini bir kesirle ifade edecek
olursak; payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini
ne zannettiğini, payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.
Tolstoy
Herkes aynı fikirdeyse, kimse yeterince düşünmüyor
demektir. Mevlana
59. İKİLEMELER
Örnek: ıvır zıvır eski püskü
yalan yanlış şırıl şırıl
…………… …………….
……………
Anlatımı güçlendirip pekiştirmek amacıyla aralarında farklı
Anlam ilişkileri olan sözcüklerin art arda kullanılmasıyla
oluşturulan söz öbeklerine “ikileme” denir. İkilemeler
anlatımı daha ilgi çekici hâle getirir ve anlatıma akıcılık
kazandırır. İkilemelere “yinelemeler” ya da
“tekrar grupları” da denmektedir.
60.
61. İkilemenin Oluşum Şekilleri
1. ……………...............................oluşan ikilemeler:
Örnek: Sarı sarı elmaları topladık.
Sıcak mı sıcak simitlerim var. ( Aynı
sözcüklerden oluşan ikilemerde sözcüklerin
arasına pekiştirme yapmak amacıyla “mi” edatı
gelebilir.)
2. …………………………………oluşan ikilemeler:
Örnek: Gecenin karanlığında ses seda kesildi.
Gençliğinde güçlü kuvvetli biriymiş.
62. 3. …………………………………. oluşan ikilemeler:
Örnek: Yalan yanlış bilgilerle bizi oyaladın.
………………………………………..
4. ………………………………. oluşanlar:
Örnek: Gece gündüz demeden çalışıyoruz.
………………………………………...
5. ……………………………… oluşan ikilemeler:
Örnek: Çoluk çocuk gelmişlerdi düğüne.
………………………………………...
63. 6. ……………………………………… oluşan ikilemeler:
Örnek: Biraz mırın kırın yaptı ama sonunda dize geldi.
…………………………………………………..
7……………………………………… yapılan ikilemeler:
Örnek: Bu yerli yersiz konuşmasıyla herkesi rahatsız etti.
…………………………………………..
8. ……………………………………. oluşan ikilemeler:
Örnek: Sular şırıl şırıl akıyordu.
…………………………….
66. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikilemeyi
oluşturan sözcükler tek başlarına kullanılamaz?
A) Yalan yanlış bilgilerle doğru karar veremezsin.
B) Karşıdan güçlü kuvvetli görünüyordu.
C) Mırın kırın etme de olanları anlat.
D) Aradan aşağı yukarı on yıl geçti.
HADİ YAPALIM
69. SIRA SİZDE
En az üç tekerlemeyi kelimeleri doğru telaffuz ederek
arkadaşlarınızla paylaşınız.
70. CÜMLEDE ANLAM
ÖZNEL ANLATIMLI CÜMLELER
Anlatanın kişisel görüşlerini, yorum ve izlenimlerini de
içeren, kişiden kişiye değişebilen (göreceli), kanıtlanması
Mümkün olmayan yargılardır. Gözlemden, araştırmadan
çok kanıya, kişisel değerlendirmeye dayanır.
Örnek: Aydın’ın en güzel mevsimi ilkbahardır.
…………………………………………..
……………………………………………
71. HADİ YAPALIM
(1)“Osmancık” romanını Tarık Buğra yazmıştır. (2) Bugüne
kadar romanın sekiz basımı yapılmıştır.(3) Roman,
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlatır. (4) Tarık Buğra,
Osmanlı’nın kuruluşunu bu romanıyla mükemmel bir
biçimde anlatır.
Numaralandırılmış cümlelerden hangisinde kişisel
görüş söz konusudur?
A) 1. B) 2. C) 3. D) 4.
72.
73. Cevap: 1, 2 ve 3. cümlelerdeki yargıları kanıtlamamız
mümkündür. Ancak 4. cümle, kişisel yargı ve duygu
içerdiğinden kanıtlaması mümkün değildir. Öznel yargıdır.
Yanıt: D
74. NESNEL ANLATIMLI CÜMLELER
Anlatıcının kişisel görüşlerini, yorum ve izlenimlerini
içermeyen; gözlem, deney ve araştırmaya dayanan
anlatımdır. Nesnel yargılar kanıtlanabilir niteliktedir,
kişiden kişiye değişmez. (Göreceli değildir.)
Örnek: Aydın’ın nüfusu bir önceki yıla göre 14.416
artmıştır.
……………………………………………………………
……………………………………………………………
75. (I) Bu yayınevi bir süredir kendi olanakları içinde, sessiz
sedasız, değerli ürünler ortaya koyuyor. (II) Kırkı aşkın kitap
çıkaran bu yayınevinin dikkati çeken bir özelliği çok iyi kitaplar
seçmesi. (III) Bunlar kimsenin aklına gelmeyen, titizlikle
araştırılıp bulunmuş kitaplar. (IV) Ayrıca bu yayınevi, kitapların
basımına özen gösteriyor; çevirilerin düzgün ve doğru
olmasına dikkat ediyor. (V) Her kitabın sonuna, yazar ve yapıt
adlarını gösteren bir dizin ve kaynakça ekliyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde
kişisel düşüncelere yer verilmemiştir?
A) II. B) III. C)IV. D)V.
HADİ YAPALIM
76.
77. Çözüm: Bu parçanın II (değerli ürünler), III (çok iyi kitaplar)
ve IV (kimsenin aklına gelmeyen, titizlikle araştırılıp
bulunmuş) kişisel düşünceleri yansıtan (öznel) ifadelere
yer verilmiştir. V. cümlede ise kişisel düşünceye yer
verilmemiş, kanıtlanabilir bir durum aktarılmıştır.
Yanıt: D
78. SIRA SİZDE
Aşağıdaki cümleleri okuyunuz. Karşılarına cümlenin
nesnel mi yoksa öznel mi olduğunu yazınız.
Dostluğun olmadığı yerde insanca hiçbir değerin
gelişebileceğine inanmıyorum. (………………..)
İyi bir romancı, şiir yazamaz; ama iyi bir şair, roman
yazabilir. (…………………….)
Şinasi’nin yazdığı Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında
ilk tiyatro örneğidir. (………………)
Bursa nüfus yönüyle Türkiye’nin beşinci büyük
kentidir. (………………………)
79. ÖRTÜLÜ ANLAM
Bir cümlede, söz grubunda, paragrafta ya da dizelerde
doğrudan söylenmeyen ancak anlamdan çıkarılacak diğer
anlamlara örtülü anlam denir.
Örnek: Artık spor yapıyorum
Bu cümle doğrudan söylenmeyen «Önceden spor
yapmıyordum» anlamını da içerir. Cümlenin taşıdığı
doğrudan söylenmeyen bu anlam örtülü anlamdır.
80.
81. SIRA SİZDE
Aşağıdaki cümlelerde ulaştığınız örtülü anlamları
söyleyiniz.
Örnek: Hava artık ısınmaya başladı.
Beni sadece sen anlayabilirsin.
Sen de başarılı bir öğrencisin.
O çocuk konuyu daha güzel anlatıyor.
En güzel pastayı annem yapar.
82. PARAGRAF
PARAGRAF SORULARININ ÇÖZÜMÜYLE İLGİLİ
1. Önce paragrafın soru kökü okunmalı; soru kökünde ne
istendiği tam olarak belirlenmeden paragraf metnine ve
seçeneklere geçilmemelidir.
2. Paragraf metnini, çok önemsediğimiz bir kişiye
aitmişçesine büyük bir dikkatle okuyup anlamaya
çalışmalıyız.
83. 3. Soruyu paragrafta anlatılanlara göre çözmeliyiz.
Kişisel görüşlerimizi kesinlikle soruya
yansıtmamalıyız. Paragrafın dışına çıkmadan
anlatılanları paragrafın bütünlüğü İçinde
değerlendirmeliyiz, yazarın görüşlerine katılıp
katılmamamız bir anlam ifade etmez.
4. Soru çözerken olumsuz soru köklerine dikkat
edilmeli. Soru köklerindeki olumsuz yüklemler bir
şekilde işaretlenmelidir. "En önemli", "daha çok",
"özellikle" gibi uyarılara dikkat edilmeli. Bu tür
soruların güçlü çeldiricilere sahip olduğu
unutulmamalıdır.
84.
85. PARAGRAFTA ANLAM
PARAGRAFIN YAPISI
Giriş Bölümü Gelişme Bölümü Sonuç Bölümü
Giriş cümlesi; kısa, ilgi
çekici, sade ve açık
olmalıdır.
Bu ilk cümlede genellikle
konu ortaya konur.
Dil ve düşünce
bakımından kendisinden
sonraki cümlelere
bağlıdır.
Giriş cümlesi «oysa,
çünkü, bundan dolayı
gibi bağlantı öğeleri ile
başlamaz.
Ana düşüncenin yani
iletilmek istenen yargının
şekillendiği bölümdür.
Konuyu ayrıntılarıyla dile
getirir.
Bu bölümde düşünceyi
geliştirme yolları,
atasözü ve deyimlere yer
verilerek ilişki kurulur.
Bu bölümdeki cümleler
dil ve düşünce açısından
önceki ve sonraki
cümleye bağlı olmalıdır.
Paragrafta anlatılanları
bir yargıya, sonuca
bağlayan cümledir.
Bu cümle paragrafta
anlatılanların özetidir.
Genellikle paragrafın
ana düşüncesini yansıtır.
Çoğunlukla «demek ki,
sonuç olarak öyleyse,
kısaca» gibi ifadelerle
başlar.
86. Bazı kişilerle ilgili anılar ve hikayeler,
tarihten alınmış olaylar vb.; deyimlerin ortaya
çıkış nedenleri arasında ön sıralarda yer alır.
Deyimlerin kaynaklarını arayıp bulmak bu nedenle oldukça
zor bir uğraştır. Bazen rastgele bir sayfada, bazen bir
dipnotta, bazen hiç ummadığımız bir el yazması sayfasında
bir deyimin ortaya çıkış hikayesiyle karşılaşmak
mümkündür. Deyimlerimizin ortaya çıkış hikayelerini
bilmek, dilimizin kültüre yansıyan yüzüne renk katarak
düşünce ve olayları, karşımızdakine etkili bir biçimde
yansıtmamızı sağlar.
Aşağıda bir paragrafın giriş, gelişme ve sonuç bölümleri
gösterilmiştir
90. Bunları herkesin öğrenmesi geremez mi?
Yöremizde turizm, her mevsim canlıydı.
Toplum sorunlarını anlatan bir şair o.
Fakat şarkıyı o kadar iyi okudu ki!
Gün batımının kızıl ışığı sahilde çok güzeldir.
Ne güzel hayaller kurmuştum oysa ki.
Bir eserin değerini belirleyen konu değil,
anlatımdır.
SIRA SİZDE
Aşağıdaki cümlelerden hangileri paragrafın giriş cümlesi
olabilecek nitelikteyse işaretleyiniz.
91. PARAGRAFIN BAŞLIĞI
Paragrafta işlenen konuyu, vurgulanan düşünceyi en kısa,
en yalın ve açık biçimde veren kelime ve kelime grubuna
başlık denir. Başlık, anlamsal olarak paragrafın tamamını
yansıtmalıdır.
92.
93. SIRA SİZDE
Aşağıdaki paragrafın başlığı sizce ne olmalıdır?
«Sanatçının işlevi nedir?» diye bir soru yöneltilince her
şeyden önce sanatçı olmalıdır, diyorum. Öyle ya yapıtını
oluştururken bir bilim adamı gibi yarar peşinde mi koşmalı
yahut bir tarihçi gibi olayın fotoğrafını mı çekmeli? Elbette
hayır. Sanatçının, sanatçı olarak işlevi, sanat gayesinden
başka bir şey değildir. Kanımca ondan beklenen de budur.
Sanatçının İşlevi
94. PARAGRAFTA ANA
DÜŞÜNCE
Parçada okuyucuya verilmek istenen mesaja
ana fikir denir. Ana fikir parçanın yazılma amacıdır.
Ana fikir cümlesi parçanın tümünü kapsayacak
özelliktedir.
Yazar ana fikri parçanın başında veya sonunda
verebileceği gibi parçanın tamamına da sindirmiş
olabilir. Ana düşünceyi şu soruları sorarak
bulabilirsiniz:
95. Parçanın ana
fikri nedir?
Parçada asıl
anlatılma
k istenen
nedir?Bu paragrafın temel
düşüncesi nedir?
Bu paragrafta
vurgulanmak
istenen düşünce
nedir?
Bu paragrafta yazarın
iletmek istediği
düşünce nedir?
98. PARAGRAFIN KONUSU
Paragrafta ele alınan, sözü edilen olay, durum,
nesne veya kavram paragrafın konusunu oluşturur.
Konu paragrafın bütün cümleleriyle ilgili olmalıdır.
Konuyu şu soruları sorarak bulabilirsiniz..
Burada ne
anlatılıyor?
Burada neyden
bahsediliyor?
Burada neyin
üzerinde
durulmuş ?
Burada ele
alınan olay
nedir?
99. PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCELER
Ana düşüncenin daha iyi anlaşılmasını sağlayan, onu
daha belirgin hale getiren düşüncelere yardımcı
düşünce denir. Yardımcı düşünceyi şu soruları sorarak
bulabilirsiniz.
Paragraftan
aşağıdakilerden
hangisi
çıkarılamaz?
Parçada
aşağıdakilerden
hangisine
değinilmemiştir?
Parçanın yazarıyla ilgili
aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
100.
101. HADİ YAPALIM
Kuduz aşısını bulan Louis Pasteur’ün daha çocuk
yaşta tabiata karşı büyük bir merakı vardı. Çoğu zaman
kasabalılar, onu bir elinde kitapları bir elinde de küçük
bir şişe ispirto ve bir kutu toplu iğne ile kırlara giderken
görürlerdi. Pasteur, ölümünden bir gün önce öğrencilerine
şöyle demişti: «Daha yapacağım ne kadar çok şey vardı.
Dünyadan ayrılacağıma üzülmüyorum, insanlığa yeterince
hizmet edemediğime üzülüyorum.» sonra eklemişti:
«Çalışınız çocuklar, çok çalışınız!
Yapılacak daha çok iş var.»
102. Bu metnin ana düşüncesi şudur: Çocukluğundan
beri çalışkanlığıyla tanınan ve bilime katkı sağlayan
Louis Pasteur, çalışmanın bunun beraberinde de
gelişmenin asla bitmemesi gerektiğini
düşünmektedir.
Ana düşünceyi destekleyen yardımcı düşünceler
ise:
•Pasteur, çalışkanlığa çok önem vermektedir.
•Pasteur, insanlığa yeterince hizmet etmediğini
düşünmektedir.
•Pasteur, doğaya olan ilgisi henüz çocukluğunda
kendini göstermiştir.
105. PARAGRAFTA ANLAM AKIŞI
Bir paragrafı oluşturan cümleler, belirli bir konu
etrafında toplanarak yapı ve anlam bakımından bir
bütünlük oluşturur.
106. Bazı paragraflarda bu yapısal ve anlamsal
bütünlüğü bozan bir cümle bulunabilir
HADİ YAPALIM
Bu dönem şairleri, dili bir mermer kütlesi gibi görüp işleyerek
istedikleri biçime sokmaya çalışmıştır. (I) Bunu yaparken de
dilin olanaklarını, sınırlarını zorlamıştır. (ll) Sözcüklerin anlam
ve çağrışım gücünü geliştirmeye önem vermiştir. (III) Her şair
kendine özgü bir dil oluşturma çabası içinde olmuştur. (IV)
Türkçenin gücünün bu çağrışımlarda gizli olduğunu anlamış ve
anlatmaya çalışmıştır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) l. B) ll. C) III. D) IV.
107. ÇÖZÜM:
Bu tür sorularda bizden, paragraftan çıkarılması gereken cümleyi
bulmamız istenir. Çünkü verilen cümlelerden biri parçanın
düşünce ve konu bütünlüğünü bozmaktadır, yani konu dışında
kalmaktadır. Örneğin bu parçanın üç cümlesinde, dilin şairler
tarafından nasıl işlenip geliştirildiği anlatılıyor. Parçanın III.
cümlesinde ise "her şairin kendine özgü bir dil oluşturma çabası
içinde oluşundan" söz ediliyor. Konu dışında kalan bu cümle
düşüncenin akışını bozmaktadır.
Doğru cevap (C) seçeneğidir.
108.
109. Bazı paragraflarda başta, ortada veya sonda boşluk
bırakılır. Paragrafın anlamsal ve yapısal
bütünlüğüne uygun bir cümleyle tamamlanması
istenir.
HADİ YAPALIM
2010-SBS
110. ANLATIM TÜRLERİ
BİRİNCİ KİŞİ AĞZINDAN
ANLATIM
ÜÇÜNCÜ KİŞİ AĞZINDAN
ANLATIM
• Yazar metnin şahıs
kadrosunda yer alır.
• Yazar olayı veya durumu
okuyucuya kendi bakış
açısından anlatır.
• Birinci ağızdan anlatım
vardır.
• 1. tekil kişi ya da 1. çoğul
kişi ekiyle çekimlenen
cümleler kurulur.
• Bu tür metinlerde «ben» ve
«biz» zamirleri kullanılır.
• Yazar, metnin şahıs
kadrosunda yer almaz.
• Yazar olaya veya duruma
müdahale etmez.
• Yazar gözlem yapan bir şahit
konumundadır.
• Üçüncü ağızdan anlatım
vardır.
• 3. tekil kişi ile çekimlenen
cümleler vardır.
111. Yatılı okuldaydım. Okulumuzda grip salgını olduğu için iki
gün tatil verilmişti. Ben de aileme sürpriz olsun diye onlara
haber vermeden köye gittim ama onlar geleceğimi çoktan
haber almışlar ve hazırlık yapmışlar. Yerin kulağı var diye
buna denir herhalde.
………………………………….
Aşağıdaki paragraflarda verilen olaylar kaçıncı kişi ağzından
anlatılmıştır. Altlarına yazınız.
Ayakkabıcı, iskemlesine oturdu. Hasan da merakla karşısına
geçti. Şaşarak eğlenerek seyrediyordu. Tamirci kartona
benzeyen kalın deriyi incecik, sapsız bıçakla kesti. Ağzına
bir avuç çivi doldurdu. Sonra bunları ağzından çıkarıp
ayakkabıların altına çabuk çabuk mıhladı.
………………………………….
Yatılı okuldaydım. Okulumuzda grip salgını olduğu için iki
gün tatil verilmişti. Ben de aileme sürpriz olsun diye onlara
haber vermeden köye gittim ama onlar geleceğimi çoktan
haber almışlar ve hazırlık yapmışlar. Yerin kulağı var diye
buna denir herhalde.
………………………………….
Ayakkabıcı, iskemlesine oturdu. Hasan da merakla karşısına
geçti. Şaşarak eğlenerek seyrediyordu. Tamirci kartona
benzeyen kalın deriyi incecik, sapsız bıçakla kesti. Ağzına
bir avuç çivi doldurdu. Sonra bunları ağzından çıkarıp
ayakkabıların altına çabuk çabuk mıhladı.
………………………………….
112.
113. Çocuklarını kaybeden Hasan Ağa’ya dünya dar geliyordu.
Bundan dolayı yaşama sevgisini gittikçe kaybediyor,
rüyalarında kabuslar görüyordu.
………………………………….
Yangın başlayalı beş dakika olmuş, alevler ve dumanlar
binayı Sarmaya başlamıştı. Bu sırada bir ihtiyar pencereye
çıkmış, kendisinin kurtarılmasını istemişti.
………………………………….
Arkadaşımın geziye gideceğini duyunca hemen eve koştum.
Gereken hazırlıkları yaptıktan sonra bir taksiye atlayıp
terminale gittim.
………………………………….
115. «Bu nedir?» sorusuna yanıt
veren anlatımdır. Tanımlama öznel ya da
nesnel olabilir.
Örnek: Roman, insanların başından geçen ya da
geçebilecek türdeki olayları kişi, yer ve zaman belirterek
anlatan uzun yazı türüdür. Yazarın üstün bilgisi, sağlam
gözlemi, duygusu romanın başarılı olmasını sağlayan en
önemli etkendir.
Örnek: Dostluk dediğimiz çoğunlukla bir aldanmadır. Bir
düşünün yaşamımız boyunca «dost dost» diye inandığınız
Kişilerle olan ilişkilerinizin başınıza açtıkları işleri, onlar
Yüzünden girdiğiniz çıkmazları…
116.
117. Anlatılmak istenen bir
düşünceye, örneklerden yararlanarak
somutluk kazandırmaktır.
Örnek: Hikayeciliğimizin şahlandığı, özellikle kadın
hikayecilerimizin toplu atak yaptığı, Türk edebiyatında
adeta bir patlamanın Yaşandığı 70’li yıllar, altın yıllardı
kuşkusuz. Füruzan, Tomris Uyar, Adalet Ağaoğlu, Pınar
Kür gibi adları edebiyatımız bu dönemde kazandı.
118. Anlamca ilgili varlıklar,
olaylar, durumlar arasındaki benzer ya da
farklı yönlerin ortaya konmasıdır.
Örnek: Eskiden derelerimiz, çaylarımız balık kaynardı.
Balığa gittiğimiz zaman acaba bugün balık tutabilecek miyiz,
diye bir endişemiz olmazdı. Çünkü sepetlerimiz kısa
sürede balıkla dolardı. Ama bugün akarsularımızda balık
yakalamak güç bir uğraş haline geldi. Doğal dengenin
bozulmasından dolayı balık sayısı hızla azalmaya başladı.
119. Bir konuda ileri sürülen
görüşün desteklenmesi için o alanda yetkin
bir kişinin düşüncelerinden yararlanmaktır.
Örnek: İnsanların zengin ve mutlu dönemlerinde pek
çok dostu olur. Böyle dönemlerde herkes dostluğunu
göstermek için birbiriyle yarışır. Fakat yaşanan bir felaket
bu kalabalık dost grubunu çil yavrusu gibi dağılır. Artık en
candan dostlar bile ortada görünmez olur.
W. Shakespeare’nin « Felaket, dost sayısını sıfıra indirir.»
sözü bu gerçeği pek güzel ifade eder.
120.
121. Bir kavramın ya da kavramın
niteliğini anlatmak için onun kendisinden
daha güçlü bir varlığa ya da kavrama
benzetilmesidir.
Örnek: Başarıyı yetişkin bir ağaç olarak düşününüz.
Yetişkin bir ağaçta kökler sağlamdır. Köklerin sağlamlığı
yetmez, gövde de kuvvetli olmalıdır. Bunların yanı sıra
dallar çeşitli taraflara eğilmiş ve yapraklarda gür olmalıdır.
Başarı yetişkin bir ağaca benzer çünkü onu bulunduğu
yerden kımıldatmak zordur.
122. Bir
düşünceyi inandırıcı kılmak için sayısal,
istatistiksel, matematiksel verilere
başvurulmasıdır.
Örnek: Gazetecilerimizin gazeteciliği yan meslek olarak
Algılamaları bilinen bir gerçek ama işin korkutucu boyutu
birçok kimsenin ilgisini çekmiyor. Gazetecilerimizin %75’i
ekmeğini kazandığı mesleği gazetecilikle ilgisiz. %30’u
ticaretle uğraşıyor. %10’u doktor, %32’si avukat çok az bir
kısmı da yazar.
123. SIRA SİZDE
Aşağıdaki paragraflarda düşünceyi geliştirme
yollarından hangilerinin kullanıldığını paragrafların
altındaki boşluklara yazınız. Her paragrafta bir
düşünceyi geliştirme yolu kullanılmıştır.
Bugünün gençliği, daha iyi yetişmiş ve daha kültürlüdür.
Benim gençliğime kıyasla daha kolay yetişiyor gençler.
Ancak bugünkü gençler bizim gençliğimize göre daha az
okuyor. Bu da onların günümüz şartlarına göre daha fazla
gelişmelerini engelliyor.
.........................................
124.
125. Birikimsiz yazarlık saman alevi gibidir. Saman alevi
çabucak tutuşup yine çabucak söner. Yazmak için yeterli
donanıma sahip olmayan birikimsiz yazarlar da parlamış
olsalar bile elbet bir gün saman alevi gibi sönüp giderler.
.........................................
Hangi düşünceyi geliştirme yolu vardır?
126. Destanlar, tarihten önce ve tarihin başlangıcı sırasında
bir milletin geçirdiği maceraları, yetiştirdiği
kahramanları; tabiat, kâinat ve toplum olayları
hakkında düşündüklerini ve bunlar karşısında aldığı
vaziyetleri anlatan dini ve kahramanlık hikâyeleridir.
Bu destanların büyük bir kısmı İslamiyet’ten önceki
dönemde oluşmuştur.
........................................
Hangi düşünceyi geliştirme yolu vardır?
127. Anadolu’da yapılan el işlerinde bir süs varlığı olarak
işlenen bitkilerin yörelere göre değiştiği, bir çiçeğin
örnek alındığı görülür. Karadeniz köylerinde örülen
oyalarda karanfil, zambak, sümbül, lale türünden özel
bir ilgi ile yetiştirilen çiçekler görülmez. Güneydoğu
Anadolu illerinde örülmüş bir el işinde ise fındık
yaprağı oyası aramak boşunadır.
........................................
Hangi düşünceyi geliştirme yolu vardır?
128.
129. KAYNAKÇA İÇİN KİTAP FİŞİ
YAZMA
Belli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları
kapsayan veya en iyilerini seçen esere
bibliyografyaya kaynakça denir.
Yazarın Adı, Soyadı, Yayının Adı, Yayınevinin Adı,
Basım Yeri, Basım Yılı.
130. SIRA SİZDE
a) Aşağıdaki bilgileri kullanarak kitap fişi yazınız.
Atatürk’ten
Anılar
İstanbul Kemal
ARIBURNU
1998 İnkılap
Kitabevi
Kitap Fişi
b) Okuduğunuz iki kitabın fişini aşağıya yazınız.
131. SES BİLGİSİ
Ses, harf ve alfabe konusunda Türk Dil Kurumu
Yazım Kılavuzu’nda şöyle denilir:
“Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana
getirdiği titreşime ses denir. Ses, dili oluşturan en
küçük birimdir. Harf ise sesin yazıdaki karşılığıdır.
Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş
bütününe alfabe denir.”
132.
133. Türkler, bugüne kadar sırayla aşağıdaki alfabeleri
kullanmışlardır.
1. ………… Alfabesi
2. ………… Alfabesi
3. ………… Alfabesi
4. ………… Alfabesi
Bugünkü alfabemiz Lâtin alfabesi olup şu harflerden
meydana gelir:
a, b, c, ç, d, e, f, g, ğ, h, ı, i, j, k, l, m, n, o, ö, p, r, s, ş, t, u, ü, v, y, z
134. Harfler ve Özellikleri
Türk alfabesindeki harfler, gösterdikleri seslerin
ağızdan çıkışına göre “ünlü” (sesli) ,”ünsüz” (sessiz)
diye ikiye ayrılır.
ÜNLÜ HARFLER
Türkçede 8 ünlü harf vardır: “a, e, ı, i, o, ö, u,
ü” Bunlar ağızdan çıkış durumlarına göre,
137. Büyük Ünlü Uyumu
Türkçede bir sözcüğün ilk hecesinde ince bir ünlü
varsa daha sonraki hecelerinde de ince bir ünlü; ilk
hecesinde kalın bir ünlü varsa daha sonraki
hecelerinde de kalın bir ünlü bulunur. Buna büyük
ünlü uyumu denir.
Örnek: ……………………….
Çomak, yufka, kapıcı
138. Kelimeler ÜNLÜLER Ünlü uyumuna
Hepsi Kalın Ünlü Hepsi İnce Ünlü Karışık Uygun Uygun değil
Merdiven
Kitaplık i – a – ı X
Mermer
Masa
Tablo
Telefon
Bisiklet
Asansör
Gitar
Kulaklık u – a – ı X
Çerçeve
Aşağıdaki kelimelerin büyük ünlü uyumuna
uygun olup olmadığına göre doldurunuz.
139. BÜYÜK ÜNLÜ UYUMUNA UYMAYAN SÖZCÜKLER
Türkçede başka dillerden alınmış alıntı kelimeler vardır. Bu
kelimelerde büyük ünlü uyumu kuralı aranmaz.
Örnek: Gramer, orkestra, nişasta, tiyatro, psikoloji, stüdyo, trafik,
protein…
Bitişik yazılan birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz.
Örnek: Pazartesi, hanımeli, keçiboynuzu, bilinçaltı, yüzbaşı…
Türkçedeki bazı ekler eklendikleri bazı sözcüklerin büyük ünlü
kuralına uymamasına sebep olur. Bu ekler: -leyin -gil, -mtırak, -
ken, -daş (-taş), -ki -yor, ekleridir.
Örnek: Sabahleyin, halamgil, bakıyor, gönüldaş, bakarken,
yeşilimtırak…
140.
141. Ünlü Düşmesi (Hece Düşmesi)
Örnek: beyin- i → beyni ağız – ım → ağzım
tavır-ı → tavrı burun - umuz → burnumuz
keyif- i → keyfi akıl-a → akla
Bazı sözcükler ……………….. ünlü kaybına uğrar.
Örnek: sarı- ar → sarar (mak) devir-il → devril (mek)
ayır- ıl → ayrıl (mak) yalın- ız → yalnız
………………………… ……………………….
………………………… ………………………..
İki heceli olan kimi sözcükler ünlüyle başlayan bir ek
aldıklarında ikinci hecelerinde bulunan ünlüyü
düşürürler.
142. ………………………………………………………………….
Örnek: Kayıp olmak → kaybolmak ne- için → niçin
hapis etmek → hapsetmek cuma- ertesi → cumartesi
kayıt olmak → kaydolmak pazar ertesi → Pazartesi
NOT: İkilemelerde ve özel adlarda ünlü düşmesi olmaz.
Omuz omuza mücadele ettiler. (Doğru)
Omuz omza mücadele ettiler. (Yanlış)
Sınıfta Ufuk’u göremedim. (Doğru)
Sınıfta Ufk’u göremedim. (Yalnış)
143. “-la, -le” ekleri eklendikleri bazı sözcüklerde sözcüğün
sonundaki ünlü harfi düşürür.
Örnek: ………………………………….
………………………………….
BUNU BİL:
Bazen şiirlerde hece sayısını eşitlemek için bir ünlü harf
düşürülür veyerine kesme işareti (‘) konulur.
Örnek: Karac’oğlan halkın şairlerindendir.
144.
145. UYARI: Türk Dil Kurumunun web sitesinde
yayınladığı ünlü düşmesi ile ilgili bir uyarısı da “İçeri,
dışarı, ileri, şura, bura, ora, yukarı, aşağı” gibi
kelimelerin, ek aldıklarında sonlarında bulunan ünlü
harflerin düşmemesi gerektiğidir. Daha önce aşağıdaki
her iki yazım şekli de doğru olarak kabul edilirdi ancak
bu durumun değiştiği görülmektedir.
Doğru Yanlış
İçeride İçerde
Dışarıdan Dışardan
İleride İlerde
Şuradan Şurdan
Orada Orda
Yukarıda Yukarda
146. KELİM
E
ALDIĞI EKLE
YAZIMI
fikir fikire fikre Hece düşmesi oldu.
görüş görüşü görüşü Hece düşmesi olmadı.
bahçe bahçeyi bahçeyi Hece düşmesi olmadı.
akıl
demir
sınıf
geniz
alın
orman
isim
gönül
omuz
gövde
çocuk
şekil
SONUÇ
147. Ünsüz Sertleşmesi( Ünsüz Benzeşmesi /
Ünsüz Uyumu)
ÜNSÜZLERLE İLGİLİ SES
OLAYLARI
Sonunda f, s, t, k, ç, ş, h, p ünsüzleri bulunan kelimeler
“c, d, g” ile başlayan bir ek aldığı zaman ekin başındaki
yumuşak ünsüzler sertleşerek “ç, t, k” olur. Buna
ünsüz sertleşmesi ( benzeşmesi) denir.
Sert Ünsüzler: p, ç, t, k, f, s, ş, h ( F ı s t ı k ç ı Ş a h a p)
148.
149. ÖRNEK:Taraf – dar – Taraftar
Kümes – den ..............
Küs – gün = ………….
……………....
İnat – cı = …………….
………………….
………………….
ÖRNEK: 1985’de Sivas’da doğdum. (Yanlış)
…………………………….. ( Doğru)
158. 1. Aşağıdaki kelimelerden hangisinin kökü fiildir?
A) Sergi
B) Annem
C) Kirli
D) Zorluk
HADİ YAPALIM
2. Aşağıdaki kelimelerin hangisinin kökü diğerlerinden
farklıdır?
A) Koşuyorum
B) Okuyacağım
C) Karanlık
D) Görmüştüm
159. BUNU BİL:
Hem isim hem fiil olarak kullanılabilen kökler de vardır.
bunlara:
1. Ortak Kök:
Örnek:
2. Sesteş Kök:
Örnek:
160.
161. Aşağıdakilerin hangisinde ortak kök özelliği taşıyan bir
sözcük kullanılmıştır?
A) Tatile gitmek, bu yaz da bir hayal gibi.
B) "Bingöl Çobanları" kır hayatını işleyen güzel bir
şiirdir.
C) "Gurbet" adlı eserinde gül benizli sevgililere
sesleniyor.
D) "Yaş Otuz Beş" ölümü; ölüm olmaktan çıkaran bir
şiirdir.
HADİ YAPALIM
162. HADİ YAPALIM
Aşağıdakilerden hangisinde ortak kök yoktur?
A)Uykudan gözleri şişmiş
B)Yazın köye gideceğim.
C)Onunla yeni barıştık.
D)İki gündür başım ağrıyor.
163. F İ
“F” torbasına fiil köklü kelimelerin “İ” torbasına da isim
Köklü kelimelerin toplanması gerekmektedir.
Buna göre aşağıdakilerden hangisi “İ” torbasına konur?
A)Yazar B) Evli C) Örgü D) Sayı
(2008-SBS)
HADİ YAPALIM
167. 1. YAPIM EKLERİ
Tanım:
Örnek: kitap → kök
kitap-lık → kök + yapım eki
………………………………
………………………………
……………………………….
……………………………….
……………………………….
168.
169. Yapım ekleri dörde ayrılır:
1. İsimden İsim Yapan Ekler:
İsim kök ve gövdelerine eklenerek onlardan yeni
adlar oluşturan yapım ekleridir.
Bunlardan bazıları:
-lık:
-cı:
-lı:
-ce:
-cik:
171. 2. İsimden Fiil Yapan Ekler:
İsim kök ve gövdelerine eklenerek onlardan yeni
fiiller türeten eklerdir.
Bunlardan bazıları:
-le:
-al:
-ar:
-ik:
-sa:
-a:
172.
173. 3. Fiilden İsim Yapan Ekler:
Fiil kök ve gövdelerine eklenerek onlardan yeni
isimler türeten ekler.
Bunlardan bazıları:
-gi:
-im:
-ın:
-i:
-( )r:
-gın:
174. 3. Fiilden Fiil Yapan Ekler:
Fiil kök ve gövdelerine eklenerek onlardan yeni isimler
türeten ekler.
Bunlardan bazıları:
-t:
-ş:
-n:
-ma:
-mak:
-dır:
177. HADİ YAPALIM
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi yapım eki
almamıştır?
A) Her gün öğleden sonra çiçekleri sularım.
B) Körfezde birkaç gün bekleyecektik.
C) Korkular içinde kıvranarak yeminler ettim.
D) O gün çok rahat bir yolculuk yaptık.
189. UYARI: 3. tekil şahıs iyelik eki “ı,i,u,ü” ile belirtme hal eki
olan “ı,i,u,ü” birbiriyle karıştırılmamalıdır.
Bu iki eki karıştırmamak için eki alan kelimenin
başına “onun, onların” kelimelerinden uygun olanı
getirmelisiniz. Cümlenin anlamında herhangi bir bozulma
olmuyorsa o ek iyelik ekidir. Oluyorsa hal ekidir.
Örnek:
(Onun) Bilgisayarı benim bilgisayarımdan hızlıydı. (İyelik
Eki)
(Onun) Bilgisayarı kullanmayı hiç bir zaman öğrenemedi.
(Belirtme Hali Eki)
Kimse duymadı ama sesi çok güzeldi. (Onun sesi) (İyelik
Eki)
Sesi açmak istemediğimi biliyordu. (Onun sesi)
(Belirtme Hali Eki)
190. SIRA SİZDE
Aşağıdaki paragrafı inceleyin. İçindeki iyelik eklerini
ve belirtme hal eklerini bulun.
Mahkeme salonunda, hayatları zindan olan yaşlı çiftin
durumu iyi değildi. Adam inatçı bakışlarıyla, suskun
ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bitkin
bakışlarını süzüyordu. Uzunca bir sessizlik hakim oldu
mahkeme salonunda. Sessizlik, bu tür haberleri her gün
manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu.
Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı birlikte yaşanmış
elli yılın ardından. Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı.
Herkes onu dinliyordu. Yaşlı kadının gözleri doldu…
İyelik Ekleri:
Belirtme Hal Ekleri:
194. d. Hâl ( Durum) Ekleri
Yalın hâli
(eksiz)
Belirtme
Hâli (-i Hâli)
Yönelme
Hâli (-e Hâli)
Bulunma
Hâli (-de
Hâli)
Ayrılma Hâli
(-den Hâli)
Ev
Kitap
Alın
Çanta
Aydın
Evi
Kitabı
Alını
Çantayı
Aydın’ı
Eve
Kitaba
Alına
Çantaya
Aydın’a
Evde
Kitapta
Alında
Çantada
Aydın’ da
Evden
Kitaptan
Alından
Çantadan
Aydın’dan
195. SIRA SİZDE
Aşağıdaki parçada geçen hâl eklerini bularak
tablodaki yerlerine yazınız.
MISIR MUCİZESİ
Mısır seferine gidilirken ordunun korkunç Sina Çölü’nden
geçmesi gerekiyordu. Kum fırtınalarının etrafı kasıp
kavurduğu, gündüzleri dayanılmaz sıcaklara sahne
olurken geceleri dondurucu soğukları davet eden bu çölü
dünyada hiç bir ordu geçememişti. Yavuz Sultan Selim
ordusuna moral verici sözler söyledikten sonra atını çöle
sürdü. Herkes yanındaki suyu idareli kullanıyor, namazlar
teyemmüm yapılarak kılınıyordu.
196.
197. Yolculuk böyle sürüp giderken Yavuz Sultan Selim’in bir
ara atından indiği ve saygılı bir halde yaya olarak
yürüdüğü görüldü. Herkes şaşırmıştı ama, kimse sebebini
soramıyordu. Padişahın hiç yanından ayırmadığı Hasan
Can durumu öğrenmekte gecikmedi. Padişah O’na şunları
söylemişti: “İki cihan sultanı Peygamber Efendimiz
önümüzde yaya olarak yürürlerken biz nasıl at üstünde
olabiliriz Hasan Can?”
213. b. Kişi Ekleri
Örnek: anla-dı- m
anla-dı- n
anla-dı-
anla-dı- k
anla-dı- nız
anla- dı-lar
1. Tekil kişi
2. Tekil kişi
3. Tekil kişi
1. Çoğul kişi
2. Çoğul kişi
3. Çoğul kişi
218. SIRA SİZDE
Aşağıdaki sözcükleri çekim eki alanlar, yapım eki alanlar
şeklinde gruplayınız. Numaraları uygun kutuya yerleştiriniz.
balığa
köfteciye yangın
rüyasındagiysim
bulmaca
boyalı örtüler seninki eskiler
Çekim eki alanlar Yapım eki alanlar Hem yapım hem
çekim eki alanlar
219. SIRA SİZDE
Aşağıdaki cümlelerde geçen yapım eki almış sözcüklerin
altlarını çiziniz.
Sıcak havalarda gölgelik yerler kıymetlidir.
Sanatçı hayata en güzel şekilde yön verir.
Ekranı biraz daha netleştirmiş.
Polis, izinsiz gösteriye müdahale etti.
Kıymalı pideyi çok severim.
Mevsimsiz soğuklar insanı hasta eder.
220.
221. SIRA SİZDE
Aşağıdaki sözcükleri basitlik türemişlik
bakımından inceleyiniz.
Basit Kelime Türemiş Kelime
•ev - ci - lik →
•oyun - cak - lar →
•elbise - si - ni →
• balık - lar - ın →
222. HADİ YAPALIM
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi türemiş
yapılı değildir?
A) Yanlış yapmak her zaman olağandır.
B) Yalnız insan mutsuz insandır.
C) Bu kadar da savruk olunmaz ki!
D) Bunun sebebinin ne olduğunu biliyorum.
223. Altı çizili kelimelerin hangisinde soyut bir sözcük
yapım eki alarak somutlaşmıştır?
A) Yazlık bir ev yaptırmalıyım.
B) Bahçedeki korkuluğu gördün mü?
C) Seninle sonsuzluğa gidelim.
D) Bahçelik bir arsa bulamadım.
HADİ YAPALIM
226. EDEBİ TÜRLER
HİKÂYE ( ÖYKÜ)
Olmuş ya da olması mümkün olan olay veya durumları;
yer, zaman, ve şahıs belirterek anlatan kısa yazılara
hikâye denir.
227. HİKÂYENİN TEMEL UNSURLARI
Olay Yer Kişi Zaman
Hikâye
kahramanının
başından geçen
olay ya da
durumdur.
Hikâyede olay ya
da durumun
geçtiği yerdir.
Hikâyede olay ya
da durum kısa bir
zaman diliminde
geçer. Bazı
hikâyelerde zaman
verilmez, sezdirilir.
Hikâyede kişi
sayısı azdır. Bu
kiler ayrıntılı bir
biçimde
anlatılmaz. Canlı
cansız bütün
varlıklar hikâyenin
kişisi olabilir
228.
229. Örnek:
“Güneşli bir nisan sabahıydı. Çoban Haydar, her zamanki gibi
koyunları ve keçileri ahırdan çıkarıp köylerinin yanındaki meraya
doğru yola koyuldu. Amacı sürüyü otlatmak, kış boyunca iyi
beslenemeyen koyunları ve keçileri taze otlarla iyice doyurmaktı.
Köyün hemen yanındaki bu mera, bahar gelince bereketlenir,
yeşilin bin bir tonuyla bezenirdi.”
Yukarıdaki paragrafın olay, zaman, mekân ve şahıs kadrosu
şöyledir:
Olay: Haydar’ın sürüyü meraya götürmesi
Zaman: Nisan sabahı
Mekân: Köyün yanındaki mera
Şahıs Kadrosu: Çoban Haydar
230. Dünya hikâyeciliğinde iki hikâye biçimi hâkimdir.
Bunlar:
1) Maupassant Biçimi (Olay Hikâyesi): Hikâyede asıl
olan "olay" dır. Okuyucunun hikâyeyi şöyle ya da böyle
yorumlamasına imkân verilmez. Çünkü, hikâyedeki olay,
mantıklı bir seyir hâlinde takip eder. Kişilerin portreleri,
özenle ve ayrıntılı olarak çizilir.
2) Çehov Biçimi (Durum Hikayesi): Hikâyede asıl olan
"olay" değildir. Hikâye, sona erdiği zaman her şey
bitmiş değildir. Hikâye, asıl bundan sonra başlıyor
demektir. Zira, kişiler tamamıyla tanıtılmadığı, olaylarda
kesinlik hâkim olmadığı için okuyucunun hayal kurması
devamlı hareket hâlindedir ve kendine göre yorumlar
yapmaya uygundur.
231. HİKÂYEDE PLAN:
Hikâyenin planı da diğer yazı türlerinde olduğu gibi üç
bölümden oluşur; ancak bu bölümlerin adları farklıdır.
Bunlar:
1) Serim: Hikâyenin giriş bölümüdür. Bu bölümde olayın
geçtiği çevre , kişiler tanıtılarak ana olaya giriş yapılır.
2) Düğüm: Hikâyenin bütün yönleriyle anlatıldığı en geniş
bölümdür.
3) Çözüm: Hikâyenin sonuç bölümü olup merakın bir
sonuca bağlanarak giderildiği bölümdür.
232.
233. Bir yazarın seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara
varmadan, kişisel düşüncelerini kendi kendisiyle
konuşuyormuş havası taşıyan bir üslupla kaleme aldığı
yazılara «deneme» denir.
DENEME
234. Deneme Örneği
Bir zamanlar sokaklarda mahalle aralarında top,
misket saklambaç oynayan hayal dünyasında yaşayan
mutluluğu oyunda arayan saf çocuklardık. Bir yerimiz
acıdığında ya da kanadığında annemizin öpücüğü ile
iyileşeceğini düşünecek kadar saftık şimdi ise acının
ne denli gerçek olduğunu öğrendik. Ağladığımızda ise
hemen her şeye kanar bir elma şekeri ya da kırmızı mavi
bir balonla kandırılırdık susmak için öyle de olurdu
zaten...Lise ya da üniversiteye gidenlere abi abla derdik
sonra büyüdük zamana yenik düştük biz abi
dediklerimizin yerini aldık bizim yerimize de başka
çocuklar aldı ve onlar bizi gördüklerinde abi abla
demeye başladı.
235. Artık çocuk değildik anladık ve her yıl bir adım daha
atıyoruz ölüme artık çocukluk platonik aşklarımız
olmayacak cam kavanozda sakladığımız misketlerimiz
patlamasından korktuğumuz kırmızı balonlarımız, bez
bebeklerimiz yok; en önemlisi hayalden uzaklaştık oyun
dünyasında yaşamıyoruz artık sorumluluk sahibi olmuş
birer birey olduk ve zaman bize artık çocukça
düşüncelere hoşça kal demenin vaktinin geldiğini
hissettirdi.. Evet hoşça kal çocuk sen şimdi sadece
anılarımda ve fotoğraf karelerimde kaldın... Şimdi hoş
geldin gerçek dünya....
236.
237. SÖYLEŞİ (SOHBET)
Bir yazarın günlük olaylar arasından seçtiği bir konuyla
ilgili kendine özgü görüş ve düşüncelerini fazla
derinleştirmeden karşısındakilerle konuşuyormuş gibi
anlattığı yazı türüne “sohbet (söyleşi)” denir. Bir diğer
deyişle güncel bir konuda yazarın okuyucuyla
konuşuyormuş gibi samimi ve anlaşılır bir
dille yazdığı, her türlü özentiden uzak yazılara sohbet
denir.
238. Söyleşi Örneği
Şiir Nedir?
“Şiir nedir”? diye soruyorsunuz. Edebiyat yapmayı,
büyük söz etmeyi sevenler için şiir ne değildir ki! Şiir bir
çığlıktır, bir ilan-ı aşktır, sallanan bir yumruktur, bir
umuttur, bir kurtuluştur vb… Kuşkusuz, bunların hepsi
şiirde olabilir, fakat bunlar nesirde de olan şeylerdir.
Şiirin ne olduğunu anlayabilmek için onu nesirden
ayıran özellikleri aramak, onlar üzerinde durmak daha
doğru olur sanıyorum.
239. Düşüncemi bir örnekle açımlayayım: “Ağlarım
hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.” dizesini
elbette duymuşsunuzdur. Şair ne demek
istiyor? Gülüştüklerimiz hatıra geldikçe
ağlarım. Bu bir nesir cümlesidir. Şair ne
yapmış? Bu nesir cümlesinin her sözcüğünü
değerlendirerek bu duyguyu son anlatımına
kavuşturmuş.
240.
241. SÖYLEŞİ VE DENEMENİN
KARŞILAŞTIRILMASI
ORTAK ÖZELLİKLER
1. İleri sürülen görüşleri okura
benimsetme, kanıtlama amacı
yoktur.
2. Duygu ve düşünceler
içtenlikle aktarılır.
FARKLI ÖZELLİKLER
1. Yazar, söyleşide
karşısındakiyle; denemede
ise kendisiyle konuşuyor
gibidir.
2. Söyleşide, konuşmadaki
gibi devrik cümlelere yer
verilebilir. Söyleşi yazarı,
bazen sorular yöneltip bunları
cevaplar.
242. ŞİİR (NAZIM)
Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu
kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından
genellikle denk ve kendi başına bir bütün olan anlatım
biçimine şiir denir.
243. ŞİİRİN UNSURLARI
1.Mısra ( Dize): Bir şiiri meydana getiren
satırlardan her birisi.
Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
2. Beyit: İki satırdan oluşan şiir parçası.
Kanayan gönlümde onulmaz yaralar
Gözlerimden akan gönlümdeki hatıralar
244.
245. 3. Dörtlük ( Kıta): Dört dizeden oluşmuş şiir veya şiir
parçalarına denir.
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu,
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi
Necip Fazıl KISAKÜREK
246. Şiirde ahenk;
Ses benzerlikleri
Kelime tekrarları
Söz sanatlarıyla sağlanır.
247. Örnek:
Akşam, yine akşam, yine akşam→
Bir sırma kemerdir suya baksam→
← Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam→
Ahmet HAŞİM
Kelime tekrarları
Ahengi sağlayan
ses benzerlikleri
Kelime
tekrarları
248.
249. Örnek:
Her yalana kanmışım,
Her söze inanmışım,
Ben artık sevgiden de
Bıkmışım, usanmışım
Örnek:
Dağlarda kar kalmadı
Gözlerde fer kalmadı
Daha yazacak idim
Kâğıtta yer kalmadı
251. Naim, aslan kadar kuvvetli bir sporcuydu.
Benzeyen Kendisine Benzetme Benzetme
benzetilen edatı yönü
252.
253. 1. Aşağıdaki dizelerin hangisinde benzetme yoktur?
A) Eylül, gözyaşıdır kirpiklerimde biriken.
B) Sular öyle temiz ki annemin yüzü gibi.
C) Kulaklarım komşuların ayak sesinde.
D) Sürüp giden bir yaz düşüncesidir ellerin.
HADİ YAPALIM
255. KİŞİLEŞTİRME
Örnek: O çay ağır ağır akar yorgun mu bilmem
Mehtabı hasta mı solgun mu bilmem
«Çay» yorgun olması yönüyle, «mehtap» hasta olması
yönüyle kişileştirilmiştir.
258. SIRA SİZDE
Aşağıdaki örneklerde kişileştirilen varlıkları bulunuz.
Örnek: Ezelden beridir bu ıssız yere
Ninniler söylermiş bir serin dere
Örnek: Kandırsın beni bırak bu renkler, bu kokular
Ne olsa bu bahçede bir şarkılık günüm var
Örnek: Bu serin, kapkaranlık eylül gecesinin yıldızsız
göğü altında Selanik, gündüzki gürültülerden yorulmuş gibi
baygın, sakin uyuyordu.
259. Cümleler KİŞİLEŞTİRME
Var Yok
Midyeler şarkı söylüyor alabildiğine
Soluk soluğa arzulu
Gözlerinde görüyorum İstanbul’u
Dostlar ırmak gibidir, kiminin suyu az, kiminin çok
Sen kötülük denizinde yüzen iyilik meleğisin
Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal
Aşağıdaki cümlelerde kişileştirme olup olmadığına göre
karşısındaki kutulardan uygun olanı işaretleyiniz.
SIRA SİZDE
265. BAKALIM ÖĞRENDİNİZ Mİ?
1. Aşağıdakilerden hangisi “Büyüklerimiz konuşmalarını
can kulağı ile dinlerim.” cümlesindeki deyimin anlamına
uygundur?
A)Konuşmaları duymazlıktan gelme
B)Belli etmeden dinlemek
C)Büyük bir dikkatle dinlemek
D)Söze karışmadan dinlemek
266. 2. “Ağır” kelimesi aşağıdaki cümlelerin hangisinde
“yavaş”
anlamında kullanılmıştır?
A) Kaynak yetersizliğinden işler ağır ilerliyordu.
B) Boksta ağır sıklet şampiyonu oldu.
C) Kurallara göre ağır taşıtlar yolun sağından gider.
D) Ağır bir hastalık geçirdi ama sonunda iyileşti.
267. 3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde karşıt kavramlar bir
arada kullanılmamıştır?
A)Acı ekşi demeden tüm meyveleri yedi.
B)Kimseye muhtaç olmadan iyi kötü yaşıyordu.
C)Gördüklerinin hayal mi gerçek mi olduğunu anlayamadı.
D)Evle okul arasında gidip gelmek onu çok yordu.
268.
269. 4. Aşağıdaki cümlelerden hangi ikisinde aynı anlama
gelecek sözcükler birlikte kullanılmıştır?
1. Her insan kendi dileklerinin, arzularının peşinden gider.
2. Bir sürpriz oradaki herkesi şaşırttı.
3. Akşam kendisini yitirip kaybedecek kadar öfkelendi.
4. Sağda solda gezeceğine çocuklarına sahip çıksaydı.
A) 1. ve 2. B) 1. ve 3.
C) 2. ve 4. D) 3. ve 4.
270. 5. Aşağıdakilerin hangisinde yansımadan türemiş
bir sözcük vardır?
A) Hasta ateşler içinde yanıyordu.
B) Çocuğun boğazından hırıltılar geliyordu.
C) Fırtına balkon kapısını sarsıyordu.
D) Adam bağıra bağıra konuşuyordu.
271. 6. Odasını üstünkörü boyadı .
Altı çizili sözün bu cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin
hangisinde vardır ?
A) Sınav tam başlamak üzereyken sınıfa girdi .
B) Çalışma masasını toplamadan dışarı çıkmış .
C) Kitapları çantasına özensizce koydu .
D) Gereksiz eşyaları tavan arasına çıkardı.
272.
273. 7. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, kanıtlanabilirlik
açısından diğerlerinden farklıdır?
A) Yol boyunca sıralanmış ağaçların arasında rengârenk
çiçekler vardı.
B) Her çiçeğe konmuş onlarca arı ve kelebek göze
çarpıyordu.
C) Yol kenarındaki bu çiçeklerin insanı mest eden bir
kokusu vardı.
D) Arkadaşlardan biri bize bu çiçeklerle ilgili bazı bilgiler
verdi.
274. 8. Senin güzelliğinin farkına varamayacak kadar kör gözler,
senin acılarınla yanmayacak kadar duygusuz yürekler,
senin gerçek çocukların olabilir mi? Yaman günlerinde
başucunda olmayan güzel günlerinin yolunu gözleyebilir;
bayramlarının sevincine katılabilir mi senin? Çiçeklerinin
kokusundaki başkalığı duyamayanlara, denizlerinin
tuzundaki tada varamayanlara, senin için çetin kavgalara
baş koyamayanlara yazıklar olsun?
Yukarıdaki paragrafın konusu nedir?
A) Yurt sevgisi
B) Şehitlik rütbesi
C) Yurt güzelliği
D) Kahramanlık özlemi
275. 9. İnsanoğlu büyük dağları aşmasını, denizleri geçmesini,
aya ayak basmasını düşünebilir olmasına borçludur.
İnsanda düşünebilme yeteneği olmasaydı, bugünkü
medeniyetten söz edilemezdi.
Paragrafta vurgulanan aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yeni ülkeler keşfetmenin yararları
B) Yapılan büyük buluşların insanoğluna kazandırdıkları
C) İnsanların amaçlarına ulaşmak için çok çalıştıkları
D) İnsanoğlunun düşünebilme gücünün önemi
276.
277. Yalnız bırakmayın beni hatıralar
Az yanımda kal çocukluğum…
Temiz yürekli, uysal çocukluğum…
Ah ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim…
Ziya Osman SABA
10. Şiire göre şair için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Bulunduğu durumdan şikayet ettiği
B) Yalnızlık duygusu içinde olduğu
C) Geçmişe özlem duyduğu
D) Kötü bir çocukluk geçirdiği
278. 11. Şiddetli bir rüzgar esti; önce soğuk, sonra ılık. (I) İri iri
erikler toprağa döküldü. (II) Rüzgarla birlikte azgın bir
yağmur başladı. (III) Olgunlaşmış bal gibi şeftaliler
temizlendi, pırıl pırıl oldu. (IV) Her taraftan sel gibi su
geliyordu.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde
"benzetme" yapılmıştır?
A) l
B) ll
C) III
D) IV
279. 1. Düşünceyi kanıtlama kaygısı yoktur.
2. Kişisellik «bence» kavramı öne çıkar.
3. İçten, dostça bir anlatımı vardır.
4. Dil akıcı ve açıktır.
12.Yukarıda verilen özellikler, aşağıdaki yazı türlerinden
hangisine aittir?
A) Hikaye
B) Tiyatro
C) Deneme
D) Sohbet
280.
281. 13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük,
yapısına göre diğerlerinden farklıdır?
A) Onları terk etmekle doğru bir adım atmış mıydı?
B) Onu bu zor günlerinde ayakta tutan şey bu duyguydu.
C) Gerçeği kendisi de görmüştü çok büyük bir olasılıkla
D) Her insan farklı bir insanı yaşatmayı başarabilirdi.
282. 14. İnsana ve onun dünyasına ait bilgiyi (I) ölçerek, tartarak
ve(II) gözleyerek elde etmeyi temel bir (III) yöntem sorunu
olarak (IV)benimsediler.
Yukarıdaki cümlede numaralanmış sözcüklerden hangisinin
kökü, sözcük türü yönünden diğerlerinden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV.
283. 15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sert ünsüzlerin
benzeşmesini örnekleyen bir sözcük yoktur?
A) Sütçünün oğlu bugün geç kaldı.
B) Saat üçten sonra çarşıda buluşacağız.
C) Pencereden bakarken onun geldiğini gördü.
D) Bu çocuğun eli iş yapmaya yatkın.