2. SÖZCÜKTE ANLAM
A)Kelimede ve Kelime Gruplarında Anlam
KELİME(Sözcük):Dilin anlamlı en küçük parçasına ya da anlam taşımasa bile
görevi olan, cümlede anlam kazanan ses birliklerine kelime denir.
KELİMEDE ÇOK ANLAMLILIK
Temel Anlam : İlk Anlam (Gerçek Anlam)
Bir sözcük söylendiğinde aklımıza ilk gelen, kavrayışımızda ilk uyandırdığı
anlamdır. Kısacası, bir sözcüğün biçimlenmesinde, kuruluşunda esas olan
anlamdır.
Ayak (temel anlam):Bacakların bilekten aşağıda bulunan, yere basan bölümü
Örnek: Çocuğun ayağı kırıldığı için yürüyemiyordu.
SIRA SİZDE:
Göz (temel anlam):
Kanat (temel anlam):
3. Sözcüklerin Temel Anlamlarıyla İlgili Dikkat Edilecek
Noktalar :
•Temel anlamı somut olan sözcükler, kullanımına göre
mecaz anlamlar kazanır.
Örnek :
"ateş" sözcüğü, temel anlamıyla düşünüldüğünde
"bir nesnenin etrafa ısı ve ışık yayarak yanması"
biçiminde açıklanabilir, temel anlamı somuttur.
Gençler, kumsalda büyük bir ateş yakmışlardı.
(Temel anlam)
Şu yağan kar bile yüreğimdeki ateşi söndüremez.
( Mecaz anlam)
4.
5. Yan Anlam(Yakıştırmaca Anlam) :
Sözcüğün temel anlamından biçimsel ya da işlevsel yakıştırma yoluyla
kazandığı yeni anlamlardır.
Ayak (yan anlam): Birtakım şeylerin yerden yüksekte durmasını sağlayan
dayanak , destek veya bunlardan her biri.
Örnek: Masanın ayağı kırılmış
.
SIRA SİZDE:
Göz (yan anlam):
Kanat (yan anlam):
6. UYARI:
Sesteş sözcükler dışında her sözcüğün sadece ve mutlaka bir
temel anlamı vardır ama her sözcüğün yan, terim ve mecaz
anlamları olmak zorunda değildir.
7. Mecaz Anlam :
Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek
anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram
yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece ) anlam
denir. Mecaz anlam, sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde
geçici olarak üstlendiği anlamdır.
SIRA SİZDE :
Müşteriden para sızdırmak için ………………………………..
O kadar neşeliydi ki adeta…………………………………….
Yaptığı olumsuz tavırlarla ……………………………………
Bu hayırsız evlat için insan kendisini ……………………….
8.
9. UYARI:
• Sözcüğün mecaz anlamı ile yan anlamı
birbirine karıştırılmamalıdır.
• Temel ile yan anlam arasında biçim ya da
işlev açısından bir ilgi varken mecaz
anlamda böyle bir ilgi söz konusu değildir.
10. Deyimler
Belli bir durumu, belli bir kavramı göstermek için kullanılan öz anlamından az
çok ayrı bir anlam taşıyan, kalıplaşmış, halkın ortak dil ürünü olan sözlere deyim
denir.
Örnek :
İçine ateş düşmek
Pabucu dama atılmak
Yüreği ağzına gelmek
İki gözü iki çeşme
•Deyimlerin Özellikleri
Deyimler, kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez ve bir
sözcüğün yerine eş anlamlısı getirilemez. Örnek :
•Sözgelimi "Ayıkla pirincin taşını" yerine "Seç pirincin taşını" denmez ya da
"Pirincin taşını ayıkla" gibi deyimi oluşturan sözcüklerin yerleri değiştirilemez.
Deyimler, değişik kip ve kişi ekleriyle çekime girebilirler. Örnek :
•Kendini naza çek(mek)
•Kendini naza çek(iyor)
•Kendimi naza çek(tim)
•Kendilerini naza çek(erler)
11. Deyimler genel kural bildirmez, yol gösterip öğüt vermez. Yalnızca bir
durumu en kısa yoldan ve en etkili bir biçimde anlatmaya yarar. Deyim, bu
yönüyle atasözünden ayrılır.
Örnek :
İşleyen demir ışıldar.
Akacak kan damarda durmaz Atasözüdür, kural bildirir.
Mum dibine ışık vermez.
Armut piş, ağzıma düş.
Ne kokar, ne bulaşır. Deyimdir, kural bildirmez.
Atı alan Üsküdar'ı geçti
12.
13. Anlamlarına Göre Deyimler
Gerçek Anlamlı Deyimler
•Bazı deyimlerde sözcükler gerçek anlamlıdır. Deyimin iletmek istediği durumu, deyimi
oluşturan sözcüklerin anlamlarıyla düşünürüz. Bu tür deyimlerde anlatım güzelliği
düşünülmez. Bunlar, Bir kavramı belirtir.
Örnek :
•Alan razı satan razı - Ne var ne yok? - Olur şey değil! - Nerde akşam orda sabah.
•İsmi var cismi yok - Yükte hafif pahada ağır.
Mecaz Anlamlı Deyimler
•Deyimlerde genel olarak deyimi oluşturan sözcüklerin çoğu ya da tümü gerçek
anlamından uzaklaşarak tamamen farklı bir durumu ya da kavramı anlatmak üzere
kullanılır. Dilimizde deyimler genel olarak mecaz anlam taşır.
Örnek:
Diline dolamak (sürekli aynı şeyi söylemekle, dil arasında bir bağlantı var.)
Kulak misafiri olmak (dinlemek)
Göz gezdirmek (bakmak)
Ayaklarına kara sular inmek (yürümekten yorulmak)
14. Atasözleri :
Atasözleri : Uzun deneyimler ve gözlemler sonucu oluşmuş, yol gösterici, genel
kural biçiminde kalıplaşan, toplumca benimsenen ve anonim bir nitelik taşıyan özlü
sözlerdir.
Atasözlerinin Biçim Özellikleri :
Deyimler gibi atasözleri de kalıplaşmıştır. Sözcüklerin yerleri değiştirilmez ve bir
sözcüğün yerine eş anlamlısı getirilemez.
Örnek :
Ak akçe kara gün içindir.
Kız beşikte, çeyiz sandıkta
15. Atasözleri :
*Atasözleri kısa ve özlüdür, az sözle geniş bir düşünce ifade edilir.
Örnek :
Aç ayı oynamaz.
Su yatağını bulur.
Baş kes, yaş kesme.
Boğaz kırk boğumdur
Çivi çiviyi söker.
*Atasözleri genel olarak bir yargı (cümle) biçiminde kurulmuştur. Örnek :
•İt ürür kervan yürür. - İyilik eden, iyilik bulur. - Ölmüş eşek kurttan korkmaz.
•Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış. - Kavgada yumruk sayılmaz.
*Atasözleri genel olarak geniş zaman kipinin üçüncü tekil kişisiyle ya da emir kipinin
ikinci tekil kişisiyle çekimlenmiştir.
Örnek :
•Önce düşün, sonra söyle. ( II. tekil kişi emir kipi)
•Pilav yiyen kaşığını yanında taşır. (Geniş zaman kipi, III. tekil kişi)
16.
17. Atasözlerinin Anlam Özellikleri
Atasözlerinin bir bölümü gerçek anlamlıdır. Yani atasözünün
iletmek istediği düşünceyi onu oluşturan sözcüklerin anlamları
düşündürür
Örnek: Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir.
İyilik eden iyilik bulur.
Bugünün işini yarına bırakma
Atasözlerinin bir bölümü mecaz anlamlıdır. Yani atasözlerinin
iletmek istediği anlam, sözcüklerin gerçek anlamlarından tamamen
bağımsızdır.
Örnek: Besle kargayı oysun gözünü.
Atasözlerinin bir bölümü gerçek hem mecaz anlam taşır
Örnek: Mum dibine ışık vermez.
18. Atasözleri ve Deyimlerin Ortak Özellikleri:
1. Çok eski zamanlardan günümüze ulaştıkları için kimin
tarafından söylendikleri belli değildir.
2. Kısa ve özlü sözlerdir. Yani az sözcükle çok şey anlatırlar
3. Kalıplaşmış sözlerdir. Herhangi bir değişikliğe uğramazlar.
4. Genellikle mecaz anlam taşırlar.
19. Atasözleri ile Deyimler Arasındaki Farklar:
1. Atasözleri cümle şeklindeyken, deyimler çoğunlukla söz grubu şeklindedir.
Örnek:
» İşleyen demir ışıldar. (atasözü)
» İki yakası bir araya gelmemek (deyim)
2. Atasözleri tüm zamanlar için ve herkes için geçerlidir. Deyimler ise anlık
durumlar için ve sözü söyleyen kişi ya da kişiler için geçerlidir.
Örnek:
“Öfkeyle kalkan zararla oturur” sözü her zaman ve herkes için geçerli
olduğu için atasözüdür
“kulak kabartmak” sözü anlık bir durumu bildirdiği için deyimdir.
3. Atasözleri topluma öğüt verirken, deyimler sadece içinde bulunulan
durumları bildirir. Yani deyimlerin ders verme özelliği yoktur.
Örnek:
“Çobansız koyunu kurt kapar.” sözü ders verdiği için atasözüdür.
“Burnu havada olmak” sözü ise öğüt verme amacı taşımadığı için deyimdir.
20.
21. ÖZDEYİŞLER (VECİZELER)
Bir düşünceyi kısa ve özlü bir şekilde anlatan, bir veya birkaç cümleden
oluşan sözlere özdeyiş (vecize)denir.
Örnek:
* Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır.
(Mevlâna)
* Boş bir çuvalın ayakta durması zordur. (B. Franklin)
* Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu?
Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
Domatesçi, biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz.
Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz.
İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
(Necip Fazıl Kısakürek)
* Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar,
nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler. (I. Bergman)
*Özdeyişlerin atasözlerinden farkı söyleyeninin ya da yazanının belli
olmasıdır. Özdeyişler de tıpkı atasözleri gibi yaşanan olaylardan,
gözlemlerden ve deneyimlerden çıkarılan sonuçlara, derslere dayanır.
22. Bilmeceler
Çeşitli doğa olaylarını, yaşama ait soyut ve somut hemen hemen her
olguyu, çeşitli çağrışımlarla tanımlayan ve çoğu zaman da yanıtlarını
bu çağrışımlarda gizleyen, kalıplaşmış sözlerden oluşan, ortak
(anonim) bir sözlü halk edebiyatı ürünüdür.
Bu söz kalıpları genellikle, sonları uyaklı sözcüklerden oluşan dizeler
halinde söylenir. Düz bir söyleyiş biçiminde, tek bir cümleden
oluşanları da vardır.
Örnek: Bir küçücük kutudur,
Bütün dünya yurdudur.
(RADYO)
23. KELİMELER ARASINDAKİ ANLAM İLİŞKİLERİ
EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER
Yazılışları ve okunuşları farklı olmasına rağmen aynı anlamı taşıyan sözcüklerdir. Bu
tür sözcükler birbirlerinin yerine kullanılabilir. Eş anlamlılık çoğunlukla Türkçe
sözcüklerle dilimize yabancı dillerden girmiş sözcükler arasındadır.
Örnek:
» siyah – kara
» cevap – yanıt
SIRA SİZDE
» kelime –
» ileti –
» özgün –
» dil –
» bellek –
» uygarlık –
» al –
» misafir –
» fiil –
» ölçüt –
» belgegeçer –
» ilginç –
» varsıl –
» yoksul –
24.
25. UYARI:
*Bazı durumlarda anlamdaş sözcükler birbirinin yerini
tutmayabilir:
Örnek:
“Kara bahtlı” sözcük grubundaki kara sözcüğü yerine
siyah sözcüğünü kullanamayız.
26. YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER
Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin
yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan
kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.
Örnek:
» basmak – çiğnemek – ezmek
» tutmak – yakalamak
» korkak – çekingen
» saçmak – dağıtmak
» dargın – küskün – kırgın
» tanıdık – bildik
27. Örnek:
» Çiçeklere basmak.
» Çiçekleri çi nemekğ .
» Çiçekleri ezmek.
NOT: Yakın anlamlılıkta çoğu zaman sözcüğün cümledeki kullanımı
belirleyici olmaktadır.
Örnek:
“Yasaları çi nemekğ ” sözcük grubunda mecaz anlamda
kullanılan çi nemekğ sözcüğüyle basmak veya ezmek sözcüğü arasında
yakın anlamlılıktan söz edilemez.
28.
29. EŞ SESLİ (SESTEŞ) SÖZCÜKLERYazılış ve okunuşları aynı olan ama anlamları birbirinden farklı olan sözcüklere eş sesli
(sesteş) sözcükler denir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri gibi ek almış hâlde de olabilirler.
Örnek:
Yol
» Bu yolu takip etmemiz gerek.
(yol: Bir yerden bir yere ulaşmak için üzerinde yürüdüğümüz yer)
» Kardeşimle birlikte bahçedeki otları yolduk.
(yolmak: Çekip koparmak)
Yüz
» Yüzü bana dönüktü.
(yüz: Çehre, surat, sima)
» Düğününe yüz kişi gelmiş.
(yüz: Doksan dokuzdan sonra gelen sayı)
» Kıyıda iki çocuk yüzüyordu.
(yüzmek: Suda ilerlemek)
» Koyunun derisini yüzdüler.
(yüzmek: Derisini çıkarmak, soymak)
El
» Telefonu bütün gün elinden bırakmadı.
(el: İnsanın tutmaya ve iş görmeye yarayan organı)
» Eller ne derse desin, önemli değil.
(el: Yabancı)
30. UYARI: Dilimizde düzeltme işareti ( ^ ) olan sözcüklerde okunuşları, yazılışları
ve anlamları farklı olduğu için sesteşlik özelliği aranmaz.
Örnek:
» Hava soğuktu kar yağıyordu.
» Bu seneki kârımız iyi.
» ama – âma » hala – hâlâ » aşık – âşık
» adet – âdet » yar – yâr
UYARI: Bir sözcüğün temel anlamıyla yan anlamı arasında sesteşlik özelliği
aranmaz. Çünkü bu tür sözcükler arasında anlam bağlantısı kopmamıştır.
Örnek:
» Karabatak suya daldı.
» Uzmanlığını hangi dalda tamamladı?
Bu cümlelerde dal sözcükleri birbirinin sesteşi değildir; çünkü birinci cümlede
dal sözcüğü gerçek anlamıyla, ikinci cümlede dal sözcüğü
ağacın bir organı olan dal sözcüğünün yan anlamıyla kullanılmıştır.
31. UYARI: Bir sözcüğün temel anlamıyla mecaz anlamı arasında
sesteşlik özelliği aranmaz.
Örnek:
» İnce oklavayla yufka açtı.(Gerçek anlam)
» Bana karşı çok ince davrandı.(Mecaz anlam)
» Kuru otlar, bir kibrit değse tutuşuverecekti. (Gerçek anlam)
» Bu yazarın kuru bir anlatımı var. ( Mecaz anlam)
35. CÜMLEDE ANLAM
Öznel ve Nesnel Yargılı Cümleler :
•Öznel Yargılı Cümleler :
Öznede, yani söz söyleyen kişide oluşan; nesnelerin gerçeğine değil, kişilerin
duygu ve düşüncelerine bağlı olan, bu nedenle de kişiden kişiye değişebilen
yargılardır. Öznel anlatımda kişi, cümleye kendi duygularını katar, bir yorum yapar.
Bu tür yargılar, "bence, bana göre" anlamı taşır.
•Nesnel Yargılı Cümleler
Öznenin, yani söz söyleyen kişinin düşünce ve duygularına değil, nesnenin,
varlığın kendi gerçeğine dayanan, dolayısıyla kişilere göre değişmeyen yargılardır.
Bu tür yargıların, yorum ve değerlendirme içermeme, kanıtlanabilir özellikte olma,
herkes için aynı anlamı taşıma, akla ve mantığa dayalı olma gibi özellikleri vardır.
36.
37. ÖZNEL ANLATIMLI CÜMLELER
•Bu kadar iyi bir film seyretmemiştim.
•Şiir, romandan çok daha güzel bir türdür.
•Sınıftaki en tatlı çocuk Zeynep’tir.
•Türkçe dersi oldukça kolaydır.
NESNEL ANLATIMLI CÜMLELER
•Edirne, Avrupa yakasında yer alır.
•Eserin konusu halk danslarıydı.
•Türkiye’nin en kuzeyi Sinop İnceburun’ dur.
38. SIRA SİZDE
*Dostluğun olmadığı yerde insanca hiçbir
değerin gelişebileceğine inanmıyorum.
(ÖZNEL)
*Oyunda dört kadın, üç erkek oyuncu
rol almış.( )
* Dostluk, insanın ve insanlığın en büyük,
ne yüce değerlerinden biridir.( )
*Öykünün yanı sıra birçok şiir yazmış,
bunlardan bazıları bestelenmiştir.
( )
*Şairin, sesini daha geniş kitlelere
duyurabilmesi için dergilerde daha sık
görülmesinde yarar var.
( )
* Köyden kente yapılan göçler her yıl biraz daha
artmakta, bu nedenle kentlerde konut sorunu
ciddi boyutlara ulaşmaktadır.
( )
*En iyi yapılan tatil, ormanda yapılan
tatildir.( )
*Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u
aldığında 21 yaşındaydı.
( )
*İyi bir romancı, şiir yazamaz; ama iyi bir
şair, roman yazabilir.
( )
39. NEDEN-SONUÇ CÜMLELERİ (Sebep-Sonuç Cümleleri)
Bir cümlede söz edilen bir olayın veya durumun nedenini açıklayan
cümlelerdir. Cümlenin sonuç bölümüne yöneltilen niçin sorusuna yanıt veren
cümlelerdir. Bu tür cümleler ; için, çünkü,diye gibi sözcüklerle veya –den/-dan
gibi eklerle oluşturulabilir.
Hava rüzgarlı olduğu için şemsiyesi ters döndü.( şemsiyesi niçin ters döndü ?)
Neden sonuç
Hızlı koştuğundan Cenk çok terledi.
Neden sonuç
Örnek:
Toplantıya onu çağırmadık diye bize kızmış
Size gelemeyeceğim; çünkü çok yorgunum
40.
41. AMAÇ-SONUÇ CÜMLELERİ
Bir işin yapılmasında veya gerçekleşmesinde belli bir amaç
gözetilmişse bu cümlelere amaç cümlesi denir. Cümlenin sonuç
olabilecek kısmına hangi amaçla sorusu yöneltilir.
Konuşmak için kürsüye çıktı.
Amaç
Yeni bilgisayar alayım diye para biriktiriyorum.
Amaç
NOT : Sebep-sonuç ile amaç-sonuç cümleleri birbirine
karıştırılmamalıdır. Sebep-sonuç cümlelerinde sebep gerçekleşir
ve bunun sonucu ortaya çıkar. Amaç-sonuçta ise, sonuç bellidir;
ama amacın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirsizdir. Bir de
genellikle amaç edinilen konular olumlu hedeflerdir.
42. KOŞUL( ŞART ) CÜMLELERİ
Bir olayın gerçekleşmesi başka bir durum
veya olaya bağlıdır.
•İnsanları iyi tanırsan hayatta başarılı olursun.
•İndirim yaparsanız elbiseyi alırım.
•Seninle gelirim ancak biraz bekleyeceksin.
•İnsan, diğer insanları sevmedikçe mutlu olamaz.
43. SIRA SİZDE
(Aşağıdaki cümlelerin yanına içerdiği anlamı amaç-sonuç, koşul-sonuç, sebep-
sonuç vb. yanlarına yazınız.)
1. Sıcaktan bunaldığı için pencereleri açtı. ( )
2. Bir iş bulabilmek için İstanbul’a gelmiş. ( )
3. Kişi toplumda üretken oldu mu kendini iyi hisseder. ( )
5. Hafta sonu sinemaya gidebilirsin; ama kardeşinle. ( )
6. Geri dönmek üzere evden çıktı. ( )
7. Seni gördüğüm için mutlu oldum. ( )
9. Dikkatsiz davrandığından yemeği yaktı. ( )
10.Sohbet edeyim diye onlara uğradım. ( )
11.Durmadan çalışırsan emeklerinin karşılığını alırsın. ( )
12. Ondan daha deneyimli bir eleman bulamazsın. ( )
13.Otobüse binmek için durağa gidiyorum. ( )
14.Geç kalktığım için derse yetişemedim. ( )
46. Paragrafın Yapısı : Paragraflar genel olarak üç bölümden oluşur.
Giriş Bölümü :
Giriş Cümlesinin Özellikleri : Giriş cümlesinde konu ve konuya bakış açısı
belirtilir. Giriş cümlesi:
•Kısa ve ilgi çekici bir cümledir.
•Ama, oysa, bu yüzden, ne var ki, yine de, bundan dolayı, oysa ki, çünkü,
demek ki… gibi bağlayıcı sözler bulunmaz.
• Paragrafta ele alınacak konuyu tanıtır; yazarın konuya nasıl bir yaklaşım
getireceğini sezdirir.
•Genelden özele (tümden gelim) yazılmış paragraflarda, paragrafın giriş
cümlesi aynı zamanda paragrafın ana düşüncesidir.
•Gelişmeye uygun, kapsamlı yargı bildiren cümledir.
•İlk cümle de düşünce ortaya atılır.Giriş cümlesinde paragrafın açılımı, yönü,
amacı anlaşılır.
•Tanımlama, açıklama, soru cümlesi biçiminde kurulabilir.
Paragraf giriş cümlelerine örnek:
•Herhangi bir halk şiiri antolojisini başından sonuna okumayı hiç denediniz
mi?...
•Şiir, ne söylediğinden çok, nasıl söylendiği ile çekiciliğe
ulaşır...
47. Gelişme Bölümü :
Gelişme Bölümünün Özellikleri :
•Gelişme bölümü; konuyu açıklayan, ana düşüncenin ortaya çıkmasına
katkıda bulunan yardımcı düşünceleri içerir.
•Konu, bu bölümde açılır. Bunun için de örneklerden benzerliklerden,
karşıtlıklardan, tanık göstermelerden yararlanılır.
•Ayrıntılar, gelişme cümlelerinde birbirini tamamlayarak, birbirine,
bağlayıcı öğelerle bağlanarak sıralanır.
•Gelişme bölümündeki cümlelerden her biri, dil ve düşünce yönünden
kendisinden önceki ve sonraki cümleye bağlıdır.
•Tüme varım yöntemiyle kurulan paragraflarda an düşünce, gelişme
cümlelerinden biri olabilir.
48.
49. Paragraf gelişme bölümlerine örnek 1:
•Yazarken, kitapları bir yana bırakır, aklımdan çıkarırım; kendi gidişimi aksatır
diye.(Giriş cümlesi)
• Gerçekten de iyi yazarlar üstüme yüklenir, yüreksiz ederler beni. Hani bir
ressam varmış, kötü horoz resimleri yapar ve uşaklarına, dükkana hiç canlı
horoz sokmamalarını sıkı sıkı tembih edermiş, ben de öyle... Hatta çalgıcı
Antigenides'in bulduğu çare benim daha çok işime gelirdi Antigenides bir şey
çalacağı zaman, kendinden önce ve sonra halka uzun süre kötü şarkılar
dinletirmiş... (Gelişme cümlesi)
50. Paragraf gelişme bölümlerine örnek 2:
•Tiyatronun görevi yeni kelimeleri tanıtmak ve dile yerleştirmek değildir...
(giriş bölümü)
•Bu görev televizyon gibi yayın araçlarına düşer. Özellikle gerçekçi oyunlarda
yeni türetilen ve halkın henüz kullanmadığı kelimelerin kullanılmasına
karşıyım. Şinasi : Tiyatroda kişilerin, kişiliklerine göre konuşması gerektiğini
söylerken en doğru ilkeyi göstermişti. Alışılmamış kelimeler sahnede
kullanıldığında halkta tepki yaratıyor. Bugün Türkçeyi çok iyi kullanan
yazarların yanı sıra, aşırı ve öz Türkçe kelimelerle dolu eserlerle de
karşılaşıyoruz. Tiyatro eserlerinde bunu yapamazsınız. Tiyatroda rol alan her
oyuncu, kahramanın mensup olduğu toplum kesimine uygun biçimde
konuşur... (gelişme bölümü)
51. Sonuç Bölümü : Sonuç cümlesi, belli bir bakış açısı doğrultusunda
geliştirilen konunun açıklandığı, amaçlanan sonuca ulaştırıldığı,
konunun bir yargıya bağlandığı cümledir.
Sonuç Cümlesinin Özellikleri :
•Dil ve düşünce yönünden kendinden önceki cümleye bağlıdır.
•Kısa bir biçimde kurulan bu cümle toparlayıcı ve özet niteliğinde olan
bağlayıcı öğelerle (kısaca, özetle, denilebilir ki, sonuç olarak, bundan
dolayı) başlayabilir.
•Tüme varım yöntemiyle yazılmış paragraflarda, ana düşünce cümlesi
niteliği taşır.
•Öykü, roman, anı gibi türlerde anlatılan olayın bitiş durumunu içerir.
52.
53. Sonuç bölümü için örnek :
•Bir Kurban Bayramı daha... 1930'lar çok çok gerilerde kaldı. O günlerin
çocuğu da öldü gitti.
•Sanılır ki, kişi bir kez ölür. Öyle değil oysa! Kişi, yaşam boyunca pek çok kez
ölür. Bakarım zaman zaman eski resimlere: İşte Phobus Fotoğrafhanesi'nde
çekilmiş resimler. Golf pantolonlu, ya da kısa pantolonlu bir çocuk... Ne oldu
ona? Öldü gitti. Daha sonra ilkokul, ortaokul, lise sıralarındaki çocuklar,
gençler... Hepsi yok oldular. Yok olmak değil mi ölmek? Öyle ise boyuna
ölüyoruz, biçimden biçime giriyoruz, bambaşka bir insan oluyoruz zamanla.
Altmışındaki kişiyle sekiz, on, on beş yaşların kişisi nasıl olur da aynı insan olur,
olabilir? Zamanın bir oyunu bu bize.
•Hep ölüyoruz, öle öle büyüyor, değişiyoruz, son ölüme doğru gidiyoruz.
54. Paragraf Oluşturma
Paragraf oluşturma sorularında karışık olarak verilen cümlelerin paragrafın anlam, dil
ve anlatım bütünlüğü göz önünde bulundurularak sıralanması istenir. Bir paragrafı
oluşturacak, karışık olarak verilen bu cümlelerin sıralanmasına giriş cümlesinin tespit
edilmesiyle başlanır. Seçeneklerden gidilerek yanıta ulaşılır.
Örnek:
1.Sazı, sağ bacağınız ile vücudunuzun birleştiği bölgeye yerleştiriniz.
2.Sazın sapını yukarı kaldırmak için sağ kolunuzu sazın üstüne koyarak hem yere hem
vücudunuza doğru bir kuvvet uygulayınız.
3.Sol elinizle sapı tuttuktan sonra, artık sağ elinizle sazınızı çalabilirsiniz.
4.Sazdan temiz ve güzel bir ses çıkarmak için ilk şart onu doğru tutmaktır.
5. Bu amaçla vücut yapınıza uygun bir sandalyeye dik olarak oturunuz.
Sazın resimdeki gibi tutulması için numaralandırılmış cümleler hangi sırayla
okunmalıdır?
A) 2-3-4-5-1
B )3-4-5-1-2
C )4-5-1-2-3
D )5-1-3-2-4
55. Yanıt:
Cümlelerin hepsi okunduktan sonra «sazın resimdeki gibi doğru
tutulması» için önce 4. cümleden başlanmalıdır. Sonra bu sazı
doğru tutmak için ilk yapılması gerekenin söylendiği 5. cümle
gelmelidir. Bundan sonrakiler kronolojik olarak 1,2,3 olarak
sıralanmalıdır. Yani yanıt C şıkkıdır.
56.
57. Paragraf Tamamlama
Paragraf tamamlama sorularında giriş, gelişme veya sonuç bölümlerinden birinde
boş bırakılan yere paragrafın anlam bütünlüğüne uygun bir cümlenin getirilmesi
istenir. Bu soruların çözümünde paragrafı oluşturan cümleler arasındaki anlam, dil
ve anlatım bütünlüğü hareket noktasıdır.
Örnek:
…;yani gerçekte var olmayan konularla ilgili olanları. Bunların beğenilmesinin
nedeni, bu öykülerde sürpriz ögelerinin yer almasıdır. Düş gücünüzü ve
yaratıcılığınızı kullanarak siz de bu tür yazılar yazabilirsiniz.
Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın ilk cümlesidir?
A ) Bazı insanlar roman okumayı tercih ederler.
B ) Bazı yazarlar fantastik öyküler yazmayı severler .
C ) Meraklı çocuklar bilimsel içerikli dergiler okurlar.
D ) Şiir okumak çoğu insanın ilgisini çeker.
58. Yanıt:
Paragrafta, beğenilen öykülerde sürpriz ögelerin yer aldığı ve bunların gerçekte
var olmayan konularla ilgili olduğu anlatılmaktadır. Dolayısıyla giriş cümlesinin bu
konuya giriş yapan bir cümle olması gerekmektedir. Bu iki durumu da kapsayan,
«fantastik öykü» nün yer aldığı «B» seçeneğidir. «A» seçeneğinde romandan,
«C» seçeneğinde bilimsel içerikli yazılardan, «D» seçeneğinde şiirden söz
edildiğinden bu seçenekler yanıt olamaz. Yani cevap B şıkkıdır.
NOT: Paragraf oluşturma ve tamamlama sorularında paragrafın giriş cümlesinde
bağlantı ögesinin bulunmaması, gelişme cümlelerinin birbirine bağlantı ögeleriyle
bağlanması, yine gelişme cümlelerinde düşüncenin akışını değiştiren ifadenin yer
alması ve sonuç cümlelerinde düşüncenin bir sonuca bağlandığını bildiren
ifadelerin yer alması gibi özellikler bu soruların çözümü için yol gösterici olmalıdır.
59. Paragrafta Bağlayıcı Öğeler :
Paragraf öncelikle, onu oluşturan cümlelerin anlamsal bütünlüğüdür. Ancak
anlamsal bütünlüğün oluşabilmesi için anlatım bütünlüğünü de sağlamak
gerekir. Bunun için de cümlelerin hem anlam, hem de biçim olarak
bağlanışlarına dikkat etmek ve bu bağlantı öğelerini doğru olarak saptamak
gereklidir.
Paragrafı oluşturan cümleler arasındaki bağlayıcı öğeleri doğru
saptayamazsak, ne okuduğumuz parçayı bütün olarak anlayabiliriz ne de
paragrafı oluşturan temel ve yardımcı düşüncelerin neler olduğunu tam olarak
algılayabiliriz.
60.
61. Biçimsel Bağlantı Ögeleri : Paragrafı oluşturan cümlelerin anlamca
kaynaşmasını sağlamak için kullanılan sözcük, söz öbeği ve cümlelere,
biçimsel bağlayıcı öğe denir. "Ama, fakat, çünkü, lakin, gerçi, şayet, zira,
meğer, belki, üstelik, hatta, sanki, oysa, yoksa, şöyle ki, nitekim, kısaca,
bununla birlikte, gel gör ki" gibi sözcük ya da söz öbekleri cümle başı
bağlayıcı öğeleri olarak kullanılabilir.
Örnek :
Yabancı dilde yazılmış romanları özgün biçimleriyle okumak istiyordum.
Ama yabancı dil bilmiyordum ve öğrenmek için de gerekli olanaklardan
yoksundum. Bu nedenle romanları sözlüklere baka baka okumaya çalıştım.
Başlangıçta okuduklarımı anlamadım., bir çok yanlış yaptım ama yılmadım.
Sonunda yabancı dille yazılmış bir romanı sözlüksüz okuyabilir duruma
geldim.
62. Bir yazıya temel olan duygu, düşünce, durum, yargı ya da olaya konu denir.
Bir paragrafa yöneltilen; "Bu paragrafta ne anlatılmıştır?" sorusuna alınan
yanıt, konuyu verir.
Örnek :
Masanın üzerinde kırıntıları toplamak için el süpürgesi kullanıldığını ya da
vidaların elektrikli tornavidayla takıldığını görmüşsünüzdür belki. Bunların ikisi
de uzay araştırmaları sonucunda ortaya çıktı. Ay’a giden astronotların taş
örnekleri toplamaları gerekiyordu. Astronotların bunu yapabilmek için taşınabilir
aletlere gereksinimi vardı. Üstelik bunlar hem hafif hem kablosuz olmalıydı.
Böylece ilk kablosuz el aleti üretildi. Daha sonra bir elektrik kaynağına bağlı
kalmadan uzun süre çalışabilen, daha hafif aletler üretilmeye başlandı. Sonuçta
bugün birçok yerde görebileceğiniz şarj edebilen ev aletleri ortaya çıktı.
Bu metnin konusu aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A)Hafif ve pratik alet geliştirme çabası
B)Uzay araştırmalarının nasıl sürdürüldüğü
C)Astronotların uzaydaki çalışma biçimleri
D)Kablosuz ve şarj edilebilen aletlerin bulunuş süreci
Yukarıdaki paragrafın cevabı «D» şıkkıdır.
Paragrafın konusunu, kablosuz ev aletlerinin nasıl icat edildiği
oluşturmaktadır.
Paragrafta Konu :
63. Paragrafın Ana Düşüncesi : Ana düşünce, bir yazının ya da yapıtın
oluşturulmasının temel nedeni, amacı ve yazıda ya da yapıtta öne
sürülen, savunulan görüştür. Bir konunun belli bir görüş açısından ele
alınmasıyla ortaya çıkan genel bir yargı cümlesidir. Paragrafın konusu
saptandıktan sonra; "Bu konudan hangi sonuç çıkarılır?" ya da "Bu
parçada hangi düşünce savunulmaktadır?" sorularına alınacak cevap
ana düşünceyi verir.
64.
65. Örnek :
İnsan sesi güzelliğine yazın kavuşur. Çünkü yaz, engin mavisiyle
umut demektir. Güzelliktir. Güzel düşünmektir. Sanat ilhamları en çok
yazın gelir yoklar kapımızı. Yazın yazılanlar çizilenler daha umut verici,
iç açıcı şeylerdir. İnsanlar daha güçlü, daha isteklidir. Çünkü yaz
mutluluk kaynağıdır.
Bu paragrafın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
A)Yaz mevsimi insanlara yaşama sevinci verir.
B)Sanatçılar önemli eserlerini yazın meydana getirirler.
C)İnsanlar yaz mevsiminde daha iyi anlaşırlar.
D)Yazın kırgınlıklar ve küskünlükler son bulur.
Cevabı A şıkkıdır.Yani en kapsamlı yargı burada belirtilmiştir.
66. Paragrafın Anahtar Sözcükleri
Konuya hakim olan ve paragrafın bütün önemli noktalarını vurgulayan
sözcükler anahtar sözcüklerdir.
Örnek: Ayşe bir öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta. Ayşe’nin öpücüğü
buluta ulaşınca bulut şöyle bir şaşırdı. Ama sonra toparlandı, koskocaman bir
gül biçimini aldı. Gökyüzü gökyüzü olalı, bu mavi atlasa böylesine güzel,
böylesine ak bir gül açmadı. Ayşe bu ak gülü hayran hayran seyretti. Lafı fazla
uzatmayalım. O günden sonra bulut Ayşe’den hiç ayrılmadı.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu metnin anahtar kelimeleri birlikte
kullanılmıştır?
A)Sevdalı bulut, küçük kızdan bir daha hiç ayrılmadı.
B)Ayşe’nin gökyüzüne gönderdiği öpücük, bulutu güle çevirdi.
C)Gökyüzü daha önce hiç bu kadar güzel olmamıştı.
D)Şaşkınlık geçiren Ayşe, bir süre sonra kendini toparladı.
67. Yanıt:
Bu metinde Ayşe’nin gökyüzüne bir öpücük göndermesi sonucu
bulutun Ayşe’ye aşık olması ve güle dönüşmesi anlatılmaktadır.
«Ayşe’nin öpücüğü, bulut, gökyüzünde öpücükle açan gül»
anahtar sözcüklerdir. Bu sözcüklerin hepsi B seçeneğinde
birlikte kullanılmıştır.
68.
69. Paragrafta Yardımcı Düşünceler : Her biri ana düşüncenin bir
yönünü oluşturan, onu ortaya çıkarıp destekleyen düşüncelere
(yargılara) yardımcı düşünce denir.
UYARI: Sınavda çok kullanılan sorular olan "Bu paragrafta
aşağıdaki yargılardan hangisine değinilmemiştir?" gibi sorular,
paragraftaki bütün yardımcı düşüncelerin dikkate alınmasıyla
doğru olarak çözülür.
70. Örnek :
Bana özgü, sana özgü ,ona özgü davranışlar öylesine
az ki…Yaşam deyince ortada herkesçe bilinenler ,herkesçe
söylenenler, herkesçe istenenler, yapılanlar var yalnızca. Tek bir
kaygı kol geziyor: «Başkası ne der?»
Paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A)Kişilerin niçin benzer davranışlar sergilediklerine
B)Taklitçi yaşamın alışkanlığa dönüştüğüne
C)Toplumsal kabullerin bireysel yönelimleri etkilediğine
D)Yaşamın, insanı zamanla olgunlaştırdığına
Önce seçeneklerde yer alan düşünceler paragraftan bulunur.
Bulunmayan şık ise D şıkkıdır.
Yani cevap D şıkkıdır.
71. Paragrafta/Şiirde Yer Alan/Almayan Duyguyu Bulma
Bazı paragraf sorularında ya da paragraf yerine dörtlüklerin verildiği sorularda
paragrafta/dörtlüğe hakim duygunun ya da paragrafta/dörtlükte yer almayan
duygunun bulunması istenebilir.
Örnek: Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce ,
Zıp zıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
Cahit Sıtkı Tarancı
Bu şiirin ana duygusu aşağıdakilerden hangisidir?
A)Ümit B)Güven C)Sevinç D) Özlem
72.
73. Yanıt:
Bu şiire hakim olan duygu sevinçtir. Çünkü şair etrafında olan
biten her şeyden mutluluk duyduğunu anlatmaktadır. Yani cevap
C şıkkıdır.
NOT: Şiir bir düşünceden bahsetmiyorsa şairi şiir yazmaya iten
duygu, ana duygu (tema) olur. Bazı dörtlüklerde duygu yerine
düşünce verildiğinden bu dörtlüklerde paragraflarda olduğu gibi
bir mesaj, öğüt verilir.
74. Şiirde Tema (Ana Duygu) : Tema, şiirde verilmek istenen, geliştirilen, seçilen
ve işlenen konuya yüklenen duygu ve anlamdır.
Örnek: Garibim;
Ne bir güzel var avutacak gönlümü,
Bu şehirde ,
Ne de bir tanıdık çehre;
Bir tren sesi duymaya göreyim,
İki gözüm,
İki çeşme,
Bu şiirin ana duygusu aşağıdakilerden hangisidir?
A)Sevinç
B)Hayranlık
C)Merak
D)Yalnızlık
75. Yanıt:
Şair bu şiirde onu avutacak kimsenin olmadığını, hatta
çevresinde tanıdık kimse olmadığını yani yalnız olduğunu
anlatmaktadır.Dolayısıyla şairi bu dizeleri yazmaya iten duygu
yalnızlıktır. Yani cevap D şıkkıdır.
76.
77. Şiirin Konusu
Şairin şiirde anlattığı durum, üzerinde durduğu kavram, düşünce
ya da olaydır. «Şair şiirde neden söz ediyor?/ne anlatılıyor?»
sorusunun cevabıdır.
Örnek:
Asla unutamam gözümde tüter,
Sıla terk eylemek ölümden beter,
Koç yiğide bir at, bir silah yeter,
Cennet misaldi gülzarı sılanın
Dörtlüğün konusu aşağıdakilerden hangisidir?
A )Memleket özlemi
B )Çaresizlik
C )Kahramanlık
D )Yaşam sevinci
78. Yanıt:
Bu dörtlükte şair memleketini terk etmenin ölümden zor
olduğunu, ondan uzak kalsa da onu hep özleyeceğini,
memleketindeki bir gül bahçesinin onun için cennet gibi olduğunu
anlatmaktadır. Bu anlatılanların hepsi göz önünde
bulundurulduğunda bu dörtlükte memleket özleminden
bahsedildiği görülecektir.
Cevap A şıkkıdır.
79. Bir yazıya verilen ada başlık denir. Kitabın adı, bölümün adı, konunun adı, paragrafın adı... birer
başlıktır.
•Başlık, bir yazının neyi anlattığını, ya da bu yazının yazılma gerekçesini sezdirecek bir özellik
gösterir. Kısaca konuyu tanıtan, ana düşünceyi birkaç sözcükle yansıtan sözdür. Başka bir deyişle
başlık; konu - ana düşünce uyumunu yansıtan bir özellik gösterir.
•"Bu paragrafa en uygun başlık hangisi olabilir? " şeklindeki sorularda, bu açıklamalar dikkate
alınarak başlık saptanmalıdır.
Örnek: Günler arasından yazın ucu gözükünce tarifsiz bir boşluk doğar. Ortalıkta kimsecikler
kalmamıştır. Artık sokakta, otobüslerde adımbaşı bir tanıdıkla karşılaşmazsınız .Telefonunuz
çalmaz olur. Birilerini arar, cevap alamazsınız. Kapısını çalacak bir dost bile bulamazsınız. Herkes
tatilini geçireceği bir yer bulmuştur kendine.
Bu paragrafın en uygun başlığı aşağıdakilerden hangisidir?
A)Yaz Parıltısı
B)Yaz Geceleri
C )Yaz Biterken
D )Yaz Hüzünleri
Paragrafta yazın gelişiyle herkesin tatil için şehri terk etmesi ve bundan duyulan
hüzün anlatılmaktadır. Seçeneklerin hepsi «yaz» dan söz etse de bundan dolayı
hissedilen üzüntüye sadece D seçeneğinde yer verilmiştir. Yani cevap D şıkkıdır
Paragrafta Başlık
80.
81. Paragrafı Karşılayan Soru
Her paragraf bir şeyleri anlatmak amacıyla oluşturulur. Bazı sorularda da
amaç , paragrafın hangi soruya yanıt olarak söylenmiş olduğunu bulmaktır. Bu
soruları çözerken önce paragraf okunmalı ve paragrafta ne anlatıldığı
belirlenmelidir. Ardından seçeneklerdeki sorular okunmalı ve bu sorularla
parçada anlatılanlar karşılaştırılmalıdır. Parçadaki «evet, hayır, ben öyle
düşünüyorum, neden olmasın ki, buna katılmıyorum…» gibi sözlerin ipucu
olduğu unutulmamalıdır.
Örnek: Sıkılmıştım. Hiçbir amacım kalmamıştı. Zaten yaratıcı bir yazar
kendini tekrarlamaz. Kendini tekrarlarsa o zaman hiçbir şey yaratamaz. Ayrıca
yazarlık insanı yalnızlığa itiyor. Fedakarlık istiyor. Sanılanın aksine ben
yalnızlığı değil, insanlarla kaynaşmayı seviyorum.
Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir cevap olabilir?
A )Yazılarınızda tekrara mı düştünüz?
B )Yazarlığa neden son verdiniz?
C )Yazarlık sizi yalnızlığa mı itti?
D )Yaratıcı yazılar yazmak sizi zorladı mı?
82. Yanıt:
Bu metinde yazar bir şeyler yazmanın olumsuzluklarından
bahsetmektedir. Sıkılmış olması, kendini tekrarlamak
istememesi, yazarlığın fedakarlık gerektirmesi ve insanı
yalnızlığa itmesi , yazarın yalnızlıktan hoşlanmaması gibi
olumsuz sebepler sıralayan yazar; mesleğine son vermesinin
gerekçelerinden bahsetmektedir. Dolayısıyla bu paragrafı
cevap olarak söyleyebilmesi için yazara mesleğine son verme
sebebi sorulmuş olmalıdır.
Yani cevap B şıkkıdır.
83. Paragrafta Bir Söz Öbeğinin Anlamını Bulma
Bir düşünceyi vermek için bir araya gelmiş cümlelerin hepsi kendinden önceki cümlede
anlatılanı anlam, dil ve anlatım bakımından devam ettirerek görevini yerine getirir. Bu
cümlelerden bazıları söz öbeklerinden oluşur ve bu tarz sorularda söz öbeklerinin
paragrafın anlamına katkısı değerlendirilir. Bu sorularda yapılması gereken öncelikle
cümlede anlatılmak isteneni bulmak, sonra bu anlamın paragrafa katkısını tespit etmek
olmalıdır.
Örnek: Ben bir tiyatro oyuncusuyum. Bütün dünyam tiyatrodur. Gücümü sahne
ışıklarından alırım .Sizlere en güzel, en doğru ve en gerçekçi oyunlarla ulaşmak
isterim .Böyle mutlu geçer ömrüm, yeter ki siz burada olun. Yaşamın gerçeklerine
birlikte gülelim, birlikte ağlayalım, coşalım, şaşalım, sevinelim ve birlikte düşünelim.
Oyunun bitiminde tiyatronun gizemli yaşamından gerçek yaşama alkışlarınızla birlikte
uyanalım.
Paragrafın bütünü dikkate alındığında altı çizili cümleyle aşağıdakilerden hangisi
anlatılmak istenmiştir?
A ) Tiyatronun insan yaşamını etkilemesi
B )Sanatçının da seyirci gibi bir insan olması
C )Oyunun dünyasından gerçek dünyaya dönülmesi
D )Seyircinin kendi gerçeğini tiyatroda bulması
84.
85. Yanıt:
Altı çizili cümlede tiyatro oyuncusu oyun süresince rüyada
olduğunu oyun bittiğinde bu rüyadan uyandığını anlatıyor.
Paragrafın bu bütününde bu tiyatro oyuncusunun işine duyduğu
bağlılık ve sevgi dile getirildiğinden bu cümleyle , oyuncunun ancak
oyun bittiğinde dünyaya dönebildiği anlatılmak istenmiştir.
Yani cevap C şıkkıdır.
86. Örnek:
Hayatımı deneme kitabı yazarak kazanıyorum. Son kitabıma da yeni
başladım. Hem ilerisi için de «Ne yazacağım?» diye bir endişem yok doğrusu.
Çünkü dövülecek nice demirlerim var ocakta. İçim çok rahat.
Bu parçanın tamamı dikkate alındığında yazar, altı çizili cümleyle
aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A ) Yazılarında öne sürdüğü düşünceleri kanıtlayabildiğini
B ) Kütüphanesinde okunacak kitapların yer aldığını
C ) Kafasında, işlenecek fikirlerin bulunduğunu
D ) Yazılmaya değer haberlerle ilgilendiğini
87. Yanıt:
Parçanın tamamında yazar hayatını deneme kitapları yazarak kazandığını,
yeni bir kitap yazma hazırlığı içinde olduğunu ve yeni yazacağı kitap için konu
bulmakta sıkıntı yaşamadığını anlatmaktadır.
Bu durumu da «Çünkü dövülecek nice demirlerim var ocakta.» cümlesiyle
somutlaştırarak kafasında, kitaplarında işleyebileceği daha birçok fikrin
olduğunu anlatmak istemiştir.
Yanıt C şıkkıdır.
88.
89. Paragrafın Akışını (Anlam Bütünlüğünü) Bozan Cümle
Paragrafı oluşturan cümlelerin hepsi aynı düşünce etrafında toplanır, aynı konuyu
anlatır. Bazen parçalarda bir konu anlatılırken farklı bir düşünce veya konunun
farklı bir yönü bir cümle hâlinde araya girer. Düşüncenin akışını bozan cümlelerin
sorulduğu sorularda bizdenistenen işte bu farklı cümleyi bulmaktır. Bu soruların
çözümünde yapılacak iş; her bir cümlenin ne anlattığını, bir iki kelimeyle tespit
etmektir. Sonra bu tespitlerimizi karşılaştırmaktır. Görülecektir ki bir cümle
haricinde hepsi aynı konudan veya konunun aynı yönünden bahsediyor. Farklı
şeylerden bahseden cümle düşüncenin akışını bozan cümledir.
Örnek:
"(1) Ne güzel de süzülüyor martılar gökyüzünde. (2) Hep onlar gibi özgür olmak
istemişimdir. (3) Her şey gözlerinde küçücük .... (4) Altlarında mavi deniz,
üstlerinde masmavi gökyüzü..."
90. Yanıt:
Bize yukarıdaki parçadan hareketle: «Bu parçada numaralanmış
cümlelerden hangisidüşüncenin akışını bozmaktadır?» şeklinde bir
soru sormuş olsunlar. Yapacağımız ilk iş cümlelerde ne anlatıldığını
birer kelimeyle belirlemektir. Parçadaki 1, 3 ve 4.cümlelerde
«martıların uçuşundan» bahsedilirken 2. cümlede yazarın
«martılara öykünmesinden» bahsedilmektedir. Öyleyse farklı olan,
yani düşüncenin akışını bozan cümle 2'dekidir.
91. Paragrafın İkiye Bölünmesi
Düşüncenin akışıyla ilgili bir diğer soru tipi de, parçanın iki paragrafa
bölünebilmesiyle ilgilidir. Bu tip parçalarda, parçanın bir bölümünde bir
düşünce, ikinci bölümünde başka bir düşünce işlenir. Yazar konuyu
işlerken her bir paragrafta konunun farklı bir yönünü işler. Anlattığı bir
şeyden farklı bir şeye geçiş yaptığında yeni bir paragrafa da geçmesi
gerekir. Sınavlarda iki ayrı düşüncenin işlendiği bölümler bir paragraf
olarak verilir ve bizden bu paragrafı bölmemiz istenir. Bu tip sorularda
yapılacak iş her bir cümlede anlatılanı bir iki kelimeyle belirlemektir.
Daha sonra belirlenen bu ifadeler karşılaştırılmalıdır. Görülecektir ki bir
kısım cümlelerde bir konudan bahsedilirken diğer cümlelerde ise
başka bir konudan bahsediliyor. Yapılacak en son iş; yeni, farklı
konuya geçilen ilk cümleyi veya konuyla ilgili bakış açısının değiştiği ilk
cümleyi tespit etmektir.
92.
93. Paragrafın İkiye Bölünmesi
Örnek:
"(I) Kitap okumak için yaz, daha uygun mevsimdir. (II) Havalar
ısınmaya başlayınca, doğanın her köşesi bir okuma yeri olur. (III)
İstediğiniz yeri seçebilirsiniz.(IV) Parkta, deniz kıyısında, bir ağaç
altında gönlünüzce okuyabilirsiniz. (V) Okuma biçimi ve yöntemi
kişiden kişiye değişir. (VI) Kimileri beş on kitabı birden okumayı sever.
(VII) Kimileri de bir kitabı bitirmeden ötekine başlamaz." Bize bu
parçayla ilgili "Bu parça açıklanan düşünceler bakımından ikiye
bölünürse ikinci parça hangi cümleyle başlar?" şeklinde bir soru
yöneltilmiş olsun.
Parçadaki cümleleri tek tek incelediğimizde I , II, III ve IV. cümlelerde
"kitap okumanın zaman ve zemininden" bahsedilirken V,VI ve VII.
cümlelerde "kitap okuma biçiminden" bahsediliyor. Demek ki bu
parçada iki düşünce işlenmiş ve ikinci düşünceye geçilen cümle, yani
bölündüğünde ikinci paragrafın ilk cümlesi olacak olan cümle V.
cümledir.
94. Paragrafı Oluşturan Cümlelerin Yerini Değiştirme
Şiir veya düz yazıdan oluşan her parçanın bir konu-su vardır. İyi bir parça
kendi içinde konu bütünlüğü-ne sahiptir. Parçalar daha önce de değindiğimiz
gi-bi giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur.
Sınavda bazen bir parçayı oluşturan iki cümle yer değiştirilerek verilir. Bu
değişikliğin düzeltilmesi is-tenir. Parçayı oluşturan cümleler anlamca
birbirlerine bağ-lıdır. Biri diğerinin varlığını gerektirir. Özellikle olay anlatan
parçalarda, zaman sıralaması vardır. Dü-şünce paragraflarında ise mantık
sırası vardır. Yer değiştirilecek cümleleri bulurken bu noktalara dik-kat etmek
gerekir.
Bu tür sorularda çözüme seçeneklerden de gidile-bilir.
95. Paragrafı Oluşturan Cümlelerin Yerini Değiştirme
Örnek:
(1) Günümüz ozanları ise şiiri tartışmak yerine, şiir yazmak istiyorlar. (2)
Nerede o 1940′ların 1950′lerin coşkulu şiir tartışmaları. (3) Şiirin niteliği,
niceliği, anlamlılığı kimseyi ilgilendirmiyor. (4) Şiirin ne oldu-ğu konusu uzun
zamandır tartışılmıyor.
Yukarıdaki parçanın ilk cümlesinde yer alan “ise” ifadesinden dolayı bu
cümle parçanın giriş cümlesi olamaz. Konunun verildiği cümle ilk cümle olur.
Konu, 4. cümlede verildiğine göre ilk cümle ile dör-düncü cümle yer
değiştirilirse parça anlamlı bir bü-tün oluşturur. Böylece düşüncenin akışı da
sağlanır.
96.
97. Olay Yazılarının Unsurları
OLAY: Olay yazılarının temel ögesi olan olay, genellikle kahramanların
başından geçenler ya da yazıda anlatılan durumdur.
KİŞİLER: Olay yazılarında anlatılan olayı yaşayan kahramanlardır. Roman,
efsane, masal, fabl vb. türlerde öyküye göre daha fazla kişi vardır. Yazının
kişilerini insanlar oluşturuyorsa «şahıs kadrosu», hayvanlar, bitkiler ya da
cansız varlıklar oluşturuluyorsa «varlık kadrosu» adını alır. Masal, efsane vb.
türlerde kişiler; olağanüstü özelliklere sahip olabilir.
YER(MEKAN): Olayın yaşandığı çevre veya mekandır. Bu, dış mekan
olabileceği gibi iç mekan da olabilir. Bazı olay yazılarında ise mekan
belirsizdir. Genellikle yazar tarafından betimlenerek okuyucunun zihninde
resim olarak çizilir. Yazının türüne göre bu resimle ilgili ayrıntılar fazlalaştırılır
ya da azaltılır.
ZAMAN: Olayın yaşandığı zaman dilimidir. Yazının türüne göre süresi
belirlenir. Olayın sonundan başına doğru anlatılan yazılarda vardır. Bazı
yazılarda zaman ya açık olarak verilmez ya da belirsizdir.
98. Örnek:
Bir akşam, aldığını geri vermeyen bir arkadaşı, Nasreddin Hoca’ya «Senden
bir dileğim var.» demiş. Hoca, « Dilekler karşılıklı, önce benim bir dileğim var,
sen onu yerine getir, sonra kendi dileğini söyle.» demiş .Arkadaşı «Tamam.»
deyince Hoca söylemiş dileğini : «Gözünü seveyim, benden borç isteme!»
Bu metinde aşağıdaki ögelerden hangisi yoktur?
A ) Olay B) Yer C ) Zaman D) Şahıs
Olay: Aldığını geri vermeyen arkadaşının ondan yine bir şey isteyeceğini
anlayan Nasreddin Hoca’nın bu isteği zekice geri çevirmesi.
Zaman: Akşam
Kişiler: Nasreddin Hoca ve arkadaşı
Yer: ?
Yanıt B şıkkıdır.
99. Paragrafta Anlatım Özellikleri
Özlülük(Yoğunluk) : Duygunun, düşüncenin ya da gerçeğin en kısa
yoldan anlatımına özlülük denir. Kısaca özlülük az sözle geniş bir
düşünceyi ifade etmektir. Gereksiz sözcüklerden arınmış, gereksiz
ayrıntılara inilmemiş olan paragraflarda özlülük vardır. Söz gelimi;
özdeyiş ve atasözleri özlü anlatımın en güzel örneklerini oluştururlar.
Örnek :
Adam başı ile doğruldu. Daha bir saat olmuştu. Bitmek bilmeyen
saatler geçecekti. Nasıl geçecekti? Başını cama dayadı. Küçük bir
insan istiyordu. Ona yalnızlığını unutturacak bir çocuk. Herkese uygun
görülen şans neden ona gülmemişti. Hangi suçun cezasını çekiyordu?
Çay bardağını verirken yenisini istedi. Daha kim bilir kaç çay, kaç
sigara içecekti?...
100.
101. Yalınlık : Duygunun, düşüncenin ya da gerçeğin sade, süssüz ve
gösterişe kaçmadan iletilmesine yalınlık denir. Roman, öykü gibi sanatsal
yazılardan çok, bilimsel öğretici yazılar yalınlığa dayanır. Çünkü bunlarda
temel amaç, bir düşünceyi öne sürüp savunmak, bir görüş öne sürmek
ya da okura herhangi bir konu üzerinde bilgi vermektir.
Örnek:
Okuma, çok yönlü iletişimsel bir etkinlik, alışkanlığa dayanan bir
yetidir. Bu yetinin kazanılması, geliştirilmesi, alışkanlığa dayanan bir
davranış biçimine dönüştürülmesi güç bir iştir. Güç olduğu kadar sürekli
bir iştir de. Yaşamın belli bir aşamasında başlayıp, belli bir aşamasında
biten bir iş değildir. Goethe‘ nin yaşamının son yıllarında, 1830'larda
söylediği bir sözü anımsayalım: "Okumayı öğrenmek sanatların en
gücüdür. Hayatımın seksen yılını bu işe, doğru dürüst okumayı öğrenme
işine verdim, yine de kendimden memnun olduğumu söyleyemem."
102. Akıcılık : Duygunun, düşüncenin ya da gerçeğin anlatımında dildeki
pürüzlerin, okumayı ve anlamayı güçleştiren unsurların ortadan
kaldırılmasına ve cümlelerin söyleniş ve okunuşundaki kolaylık ve
rahatlığına akıcılık denir.
Örnek :
Her zaman şık ve temiz giyinen, nazik, insanları olduğu gibi kabul
etme olgunluğuna sahip bir yazardır. Beyoğlu civarındaki evi, küçük bir
müze görünümündedir, birçok sanatçının uğrak yeridir. Sanat
dünyasına adım atmaya çabalayan gençlere kapısını ve yüreğini
açmaktan kaçınmamış, alçakgönüllü bir beyefendidir. Bu nitelikleri,
tükenmekte olan bir neslin başlıca özelliklerini kişiliğinde bir araya
getirmiştir.
103. Doğallık : Duygunun veya düşüncenin hiçbir yapmacığa
kaçmadan içten, sıcak, olduğu gibi anlatılmasına doğallık denir.
Doğallıkta sanatsal bir kaygı güdülmez. Kendi kendine
oluyormuş gibi sıcak ve içten bir anlatım vardır.
Örnek :
Bugün, sen belki hatırlamazsın ama, senin gidişinden bu yana
tam iki yıl geçti. Bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım;
birçok fırsatı da kullanamadım. Oysa yıllar önce, bazı zamanlar
sen olmasaydın birçok şey yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi
artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. Evet
dedeciğim, belki hatırlamazsın; ama bugün sen öleli tam iki yıl
oluyor. Kimseye asıl amacımı belli etmeden seni yaşatmaya
çalışıyorum.
104.
105. Özgünlük : Duygunun, düşüncenin, kavramın ya da gerçeğin
anlatımının, anlatıcıya özgü özellikler taşımasıdır. Özgün
yapıtlarda başkalarını taklit etme ve onlardan etkilenme yoktur.
Sanatçı bütünüyle kendi yetenekleri, zevkleri ve beğenileri
doğrultusunda, başkalarının yapıtlarından farklı ürünler ortaya
koyar.
Bir sanatçıyı anlatımındaki biçim, konuya yaklaşım şekli,
kullandığı dil ve kurduğu cümleler özgün yapar.
106. Açıklık: Anlam kapalılığı yaratmayacak, farklı anlaşılmalara izin vermeyecek
anlatımdır.Bir anlatımdan herkes aynı anlamı çıkarabiliyorsa ve aynı
anlamda kolayca birleşebiliyorsa o anlatım “açık”tır. Bir anlatımın ikili
anlamlar iletmemesi ve kolayca anlaşılabilmesidir.
Örnek :
*İzinsiz inşaata girilmez.(zarf yerinde kullanılmamıştır)
*Ağzını sıkı tutmama ilişkimizin bozulmasına yaradı(neden oldu – yol
açtı)
*Ünlü sporcumuzun arka ayak adalelerinde ezilme saptandı.(sıfat yerinde
kullanılmamıştır.)
Duruluk: Anlatımda gereksiz sözcük ya da ek bulunmadan, olması gereken
kadar sözcükle yapılan anlatımdır. Gereksiz sözcük cümleden çıkarıldığında
cümlenin anlamı daralmaz, bozulmaz.
Örnek :
*Karşılıklı mektuplaşmalar bu günde sürüyor.
*Popüler olan gözde sanatçımız bu gün geliyor.
*Çiçeği burnunda, taze yeni bir yazarımızdı.
*Sıfırın altında eksi otuz civarında bir soğuk vardı.
*Gizli bir sırmış gibi yavaşça kulağıma fısıldadı.
*Onunla üç yıl süreyle mektuplaştık.
*Uçak,en sevdiğim taşıt aracı
107. Bir düşüncenin, bir konunun, bir açıklamanın tam olarak
anlatılabilmesi için yararlanılan yönteme "düşünceyi geliştirme
yolu" ya da "anlatımda başvurulan yol" adı verilir. Bir paragrafta
düşünceyi geliştirme yollarından yalnız biri kullanılabileceği gibi,
bunların birkaçı da kullanılabilir.
DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI
(ANLATIMDA BAŞVURULAN YOLLAR)
108.
109. Tanımlama: «…kimdir?/…nedir?» sorularının cevabı tanım
cümlesini verir. Bir varlığın, bir nesnenin ya da bir kavramın özel
ve değişmez niteliklerini sıralayarak onu tanıtmaktır.
Tanımlama, genellikle, paragrafın giriş bölümünde yer alır.
Gelişme ve sonuç bölümlerinde tanımlamalara pek rastlanmaz.
Tanımlama, daha çok açıklayıcı ve tartışmacı anlatım
biçimlerinde kullanılan bir düşünceyi geliştirme yoludur.
Örnek: Roman, insanların başından geçen ya da geçebilecek
türdeki olayları yer ve zaman belirterek anlatan uzun yazı
türüdür. Yazarın üstün bilgisi, sağlam gözlemi, duygusu romanın
başarılı olmasını sağlayan en önemli etkendir.
110. Örnekleme: Genellikle soyut bir düşünceyi ya da kavramı
somutlamak; onu görünür, bilinir kılmak için bir yapıtı, bir kişiyi,
bir olayı paragrafa aktarmaya örnekleme denir. Örnekleme,
düşünceyi somut kılacağı için onun hem daha kolay
anlaşılmasını, hem de inandırıcılık kazanmasını sağlar. Örnek
olarak verilen şey, anlatımı somutlayacak nitelikte genel ve bilinir
bir şey olmalıdır. Örnekler, bir paragrafın daha çok gelişme
bölümünde yer alır. Çünkü bu bölümde konu açılacak ve ona
somutluk ve inandırıcılık kazandırılacaktır.
Örnek:Kültür, bir toplumun yaşama biçiminde, davranışlarında
belirginleşir, giyinişine, yiyip içmesine, çalışmasına, hatta
jestlerine yansır. Bir Türk 'hayır' anlamında başını yukarı kaldırır.
Amerikan kültüründe ise aynı amaç için baş iki yana hareket
ettirilir.
111. Karşılaştırma : Nesneler, kavramlar, olay ya da durumlar arasındaki
benzerlik veya farklılıkların dile getirilmesidir. Dolayısıyla
karşılaştırma, yalnızca iki kavram arasındaki karşıtlıkları gösterme
değildir. Karşılaştırma; varlıklar, kavramlar, olaylar arasında
yapılabileceği gibi aynı varlığın öncesi ve sonrası arasında da
yapılabilir. Benzerlikleri gösterirken de karşılaştırmalardan
yararlanılabilir. Böylece sözü edilen kavram daha görünür, daha
somut bir özellik kazanmış olur.
Örnek :Hayvanların koşullanmaya ve deneme yanılma etkinliğine
dayanan öğrenmeleri yanında, insan öğrenmesinin ayrı bir niteliği
vardır. İnsanın her öğreniş aşaması bedence belirli bir olgunlaşmayı
gerektirir. Söz gelimi; konuşmayı öğrenmek yalnız ses çıkarmak
değildir.
112.
113. Benzetme : Bu anlatım tekniğinde bir varlık, kavram ya da
durumun bir özelliğinin daha anlaşılır ve etkileyici yapılması
amacıyla başka bir varlığa benzetilmesi söz konusudur. Yani
amaç anlatılmak isteneni daha somut anlatmaktır.
Örnek :Boş bırakılmış topraklar, gübreli ve bereketli ise, yüz
bin çeşit otla dolar. Yararlı olabilmeleri için onlara kazma
vuruyor, işe yarar tohumlar ekiyoruz. Ruhlar da böyledir. Onları
bir fikirle uğraştırıp dizginlerini tutmazsanız, uçsuz bucaksız bir
hayal dünyasında başıboş, öteye beriye dolaşıp dururlar. Bir
amaca bağlanmayan ruh, yolunu yitirir.
114. Tanık Gösterme(Alıntı Yapma) : Anlatıma somutluk ve inandırıcılık
kazandırmak amacıyla başkalarının düşünce ve sözlerinden
yararlanmaya tanık gösterme denir. Ancak tanık gösterilen kişi, bilinen
ve kabul gören bir özellikte olmalıdır. Yoksa sıradan bir insanın tanık
gösterilmesi, düşünceyi inandırıcı kılmaktan uzak düşer.
Tanık olarak seçilen, kişi değil de bir söz ise bu, tırnak içine alınarak
verilmelidir. Ayrıca hem kişi adı kullanılıp hem de onun konuyla ilgili
sözleri verilecekse, bu sözler tırnak içine alınmalıdır.
Örnek :Jan Paul Sartre şöyle der: "İnsan bazı şeyleri söylemeyi seçtiği
için yazardır." Bu görüşe katılmamak mümkün mü? Söz sanatçısı
dediğin, herkesin söylemek isteyip de söyleyemediği sözleri, kendine
özgü biçimler arasından seçerek söyleyivermeli ve okuyucuya : "Benim
söylemek istediğimden daha güzel" dedirtmeli.
115. Sayısal Verilerden Yararlanma : Bir düşünceyi aktarabilmek için
anlatılmak istenen nesnenin ya da kavramın nicelik özelliklerinden
yararlanmadır. Bu düşünceyi geliştirme yolu, daha çok tekniğe ve
istatistiğe dayalı bilgilerin anlatımında kullanılır.
Örnek :Öğrencilerin çalışırken ara verip dinlenmeleri gerektiğini
düşünenlerdenim. Mola verilmeden yapılan uzun soluklu bir çalışma,
verimi düşürür. Ellişer kişiden oluşan iki ayrı gruba yüz soruluk bir
test uygulanır. Grubun biri, testi hiç ara vermeden yanıtlarken, diğer
gruba elli sorudan sonra 15 dakikalık dinlenme verilir. Dinlenme
almayan grubun başarısı, alan grubun başarısından % 30 düşük
çıkar.
116.
117. Anlatım Türleri
Birinci Kişi Ağzından Anlatım: Anlatıcı, olayı yaşayan kişidir. “Ben,
biz” sözlerini kullanır.
Örnek:Kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı yavaşça açtım. İçeri girdim. Evin
çok düzenli olduğunu gördüm.
Üçüncü Kişi Ağzından Anlatım: Anlatıcı, olayı dışarıdan gözlemleyen
kişidir. “O, onlar” sözlerini kullanır.
Örnek: Kapıya doğru yürüdü. Kapıyı yavaşça açtı. İçeri girdi. Evin çok
düzenli olduğunu gördü.
118. YAZI (METİN)TÜRLERİ
Duygu, düşünce ve hayallerin sözlü ya da yazılı olarak, etkileyici bir şekilde
anlatma isteği edebiyatın doğmasına neden olmuştur. Edebiyatın oluşumu
içerisinde yazının biçim ve içerik özelliklerine o yazının türü denmektedir
Söyleşi (Sohbet)
Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini, okuyucu ile karşı karşıya oturup
konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara sohbet denir.
» Karşılıklı konuşma havası içinde yazılır.
» Belirli konusu yoktur. Yerine ve zamanına göre sıkıcı olmayan her şey sohbet
konusu olabilir.
» Gazete ve dergi yazılarıdır.
» Yazarın kendi kişisel düşüncesi ağırlıktadır.
» En önemli özelliği, samimi bir üslupla kaleme alınmasıdır.
» Yazarın öğretme ve kanıtlama amacı yoktur.
119. Deneme
Bir yazarın herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve
düşüncelerini iddiasız, kesin kurallara varmaksızın anlattığı
yazılara deneme denir.
» Denemede konu sınırlaması yoktur. Yazar, istediği konuyu ele alıp
işleyebilir.
» Yazarın anlattıklarını kanıtlama kaygısı yoktur.
» Yazar kendisiyle konuşuyor gibi bir anlatım kullanır. Daha doğrusu
kendi içiyle yaptığı konuşmaları yazıya geçirir.
» Anlatılanlar kesin bir sonuca bağlanmaz.
» Denemede alabildiğine kişisellik ve kendine özgülük vardır.
» Dünya edebiyatında Montaigne, Türk edebiyatında ise Nurullah
Ataç bu türün en önemli temsilcisidir.
120.
121. Deneme
Örnek
Gönlümüzün güzelliği sevgi ise beynimizin güzelliği de
düşünebilme yeteneğimizdir. O yeteneği her an, her dakika
kullanmalıyız. Unutmayalım ki düşünen insan, özgür insandır. Kişi
düşünebiliyorsa pek çok sorununu çözecek, pek çok şeyi bilecektir.
Onun için bir karar alırken annenizin, babanızın, çevrenizdekilerin
görüşlerini alın ama o görüşleri de sorgulayın. Sonra da oturup
kararınızı kendiniz alın. Bu durumda eziyetler de güçlükler de size
aittir artık. Karar alırken sorumluluk almayı da bilin. İşte bu, büyümek
ve olgunlaşmaktır. Aynı zamanda özgür olma yolunda atılan ilk
adımdır.
122. Günlük (Günce)
Düzenli bir biçimde yazılan, tarih atılan günlük notlara, bir yazarın yaşamı boyunca günü
gününe yazdığı yazılara günlük denir.
» Olaylar günü gününe, tarih belirtilerek yazılır.
» Kısa yazılardır.
» Kaleme alan kişinin yaşamından izler taşır.
» İçten ve sevecendir. Anlatımda “iç konuşma” yöntemi kullanılır.
Günlük ile Anı Arasındaki Farklar:
Günlükte olaylar günü gününe yazılırken anı da geçmişteki olaylar anlatılır. Bir bakıma
günlük geleceğe yönelik, anı ise geçmişe yöneliktir.
Tiyatro
Dram, komedi, trajedi gibi sahnede oynanmak üzere yazılan edebiyat türlerinin ortak
adına tiyatro denir. Ayrıca yazılan eserlerin sahnede oynanmasına ya da bu tür eserlerin
oynandığı binaya da tiyatro denir.
» Genellikle oynanmak için yazılır. Okunmak için yazılan tiyatro türleri de vardır.
» Olayları oluş hâlinde gösterir.
» Konuşma ve eyleme dayanan bir türdür.
» İnsana ders vermek, onu düşündürmek onu yorum yapmaya yönlendirmek amacı taşır.
» Tiyatronun unsurları: “Yazar, eser, oyun ve seyirci”dir.
» Tiyatronun temel ögeleri: “Olay, yer, zaman ve kişiler”dir.
123. Hikâye (Öykü)
Olmuş veya olabilecek olayları belli bir plan çerçevesi içinde yer ve
zamana bağlı olarak anlatan yazı türüne hikâye (öykü) denir.
» Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.
» Dar bir zaman dilimini kapsar.
» Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.
» Romana göre kısa eserlerdir.
» Karakter sayısı azdır.
» Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur.
» Kısa soluklu eserlerdir.
» Olay, başlangıçtan sonra doğru giden bir olayın bir anlık parçasıdır.
Tutanak
Bir durum veya olayın oluş şekli ve sırasıyla beraber yazıya
aktarılmasına tutanak denir. Tutanaklarda ayrıntılar önemlidir. Çünkü olayı
değerlendirecek olanlar, bunlara göre hüküm verecektir. Olayın niteliği,
yeri, zamanı, başlaması, başlamasına sebep olanlar, olayın gelişimi ve
sonucu anlatılmalıdır.
124.
125. Örnek:
• Her konuda yazılabilir.
• Samimi bir üslupla yazılır.
• Anlatımda içtenlik, yalınlık, duruluk esastır.
• Bir görüşü kanıtlama amacı gütmez.
• Konuya öznel bir bakışla yaklaşır.
Yukarıda özellikleri verilen yazının türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fıkra B) Makale
C) Deneme D) Ropörtaj
Yukarıda özellikler deneme türünün özellikleridir. Yani cevap C şıkkıdır.
126. BETİMLEME
Betimleme nedir?
Bir şeyi, göz önünde canlanacak biçimde, kendine özgü yönlerini belirterek söz
ya da yazıyla anlatma, tasvir, başka bir deyişle, ”varlıkların,
sözcüklerle resmini yapmaktır” tır Betimlemede mutlaka görsellik vardır. Varlığı
gözle algılanan ayrıntılardan söz edilebilir. Yani betimleme gözleme dayanır.
Yazar bir varlığı ya da manzarayı betimlerken niteleyici sözcüklerden yararlanır.
Örnekler:
"Son derece sakin, sinek uçsa sesi duyulacak kadar sessiz bir odadayız."
"Gözümüzün önünde uzayıp giden uçsuz bucaksız masmavi deniz , tatlı bir
rüzgar ve yemyeşil korular insana yaşama sevinci veriyordu."
127. SIRA SİZDE
Betimleme yöntemini kullanarak siz de bir yazı yazınız.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------
-----------------
128.
129. Sembollerin İletişimdeki Rolü
Sembol; duyularla ifade edilemeyen bir şeyi
belirten somut nesne, işaret veya simgedir.
Genel İzleyici Kitlesi Hastane Havaalanı
131. Ünsüz Sertleşmesi (Benzeşmesi) İle İlgili Yazım Kuralları
f, s, t, k , ç, ş, h, p harfleri ile biten bir kelimeye c, d, g harfleri ile başlayan
bir ek gelirse, ekin başındaki yumuşak harfler sertleşir. Buna göre; c-ç, d-t,
g-k olur. Yani, Türkçede sert ünsüzlerden sonra yumuşak ünsüzler
gelmez. Sonunda sert ünsüz bulunan kelimelere yumuşak ünsüzle
başlayan ek getirilemez. Bu kurala ünsüz benzeşmesi denir.
Ünsüz benzeşmesi( sertleşmesi) kuralına aykırı yazımlar yanlıştır.
Örnek: 1934’ te -------Doğru
1934’ de ---------Yanlış
Olmuştu -------Doğru
Olmuşdu---------Yanlış
Sinop’tan-------Doğru
Sinop’dan-------Yanlış
132.
133. PEKİŞTİRELİM
Yazımı doğru olan kelimelerin yanına yanına «D», yanlış
olanların yanına «Y» koyunuz.
•Bitkin……..
•Yapmışdır…….
•Fırsattı…….
•Saatci…….
•Kitapcı…….
•Geçitte…….
•45’den…….
134. Ünlü Daralması ile İlgili Yazım Kuralları
Bir kelimede düz-geniş ünlülerden (a, e) sonra –yor eki gelirse,
bu ünlüleri darlaştırarak ı, i, u, ü’ ye dönüştürür. Geniş olan
ünlüler daraldığı için bu kurala ünlü daralması denir.
Örnek :
Yazma-yor→ yazmıyor
Anla-yor→ anlıyor
Hopla-yor→ hopluyor.
Bekle- yor→ bekliyor
138. Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi yazım ( İmla) olarak
adlandırılır.
Dilimizde yazımda uyulması gereken kuralları örneklerle
inceleyelim.
Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler
Cümlelerin ilk sözcüğünün başharfi büyük yazılır.Cümlelerin ilk sözcüğünün başharfi büyük yazılır.
Örnek:Örnek: BBoğazına düşkün bir çocuk olduğu anlaşılıyordu.oğazına düşkün bir çocuk olduğu anlaşılıyordu.
139. Dizeler büyük harfle başlar.
Örnek: Kirazın derinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var.
Cümle içinde başkasından aktarılan ve tırnak içinde gösterilen cümleler
büyük harfle başlar.
Örnek: Sokrat: “Dünyada her şeye değer biçmek mümkündür fakat öğretmenin
eserine asla değer biçilemez.” diyerek öğretmenlik mesleğinin önemini
vurgulamıştır.
140.
141. İki noktadan sonra gelen kısım cümle niteliği taşıyorsa büyük harfle başlatılır.
Örnek: Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına
alırsan yüceltir.
UYARI: İki noktadan sonra cümle ve özel ad niteliğinde olmayan
örnekler sıralandığında bunlar büyük harfle başlamaz.
Örnek: Evimize birçok yeni eşya almıştık: masa, koltuk, halı, şifonyer…
142. Özel adlar büyük harfle başlar.
Kişi ad ve soyadları büyük harfle başlar.
Örnek: Sevim Ak, Yaşar Kemal, Cemal Süreya…
Takma adlar da büyük harfle başlar.
Örnek: Deli Ozan ( Faruk Nafiz Çamlıbel), Minik Serçe
(Sezen Aksu)…
143. Kişi adlarından önce ve sonra gelen unvanlar, saygı sözleri,
rütbe adları ve lakaplar, büyük harfle başlar.
Örnek: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Kaymakam
Süleyman Bey, Dr. Mehmet Öz, Sayın Prof. Dr. Hasan Eren,
Kasım Efendi, Zeynep Hanım, Mareşal Fevzi Çakmak, Yüzbaşı
Cengiz Topel, Mimar Sinan, Köfteci Cafer...
144.
145. HADİ YAPALIM:
Türkçede özel ada bağlı saygı kelimeleri, şanlar ve takma
adlar büyük harfle başlar.
Bu kurala göre, aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım
yanlışı vardır?
A) Amcamın teğmen olan küçük oğlu Ahmet sınıfın en çalışkanıymış.
B) Ali Bey beni kardeşi Orhan'la tanıştırdı.
C) Öğretmen Ayşe Hanım doktora gidecekmiş.
D) Dün, sokakta komşumuz doktor Ali Yüksel Bey'i gördüm.
146. Yanıt:
Kurala göre özel isimden önce veya sonra gelen bütün sanlar,
Iakaplar, saygı sözcükleri büyük harfIe başlar. Ancak D
şıkkında Ali Yüksel Bey'in meslek unvanı olan "doktor'' ismi
küçük yazılmıştır. Dolayısıyla yazım yanlışı yapılmıştır.
Cevap D
147. UYARI: Akrabalık bildiren sözcükler küçük harfle başlar.
Ancak akrabalık bildiren sözcükler, lakap ya da unvan olarak
kullanılırsa büyük harfle başlar.
Örnek: Telli Baba, Nene Hatun, Hala Sultan, Ramiz Dayı…
Örnek: Ayşe halam sana da hediye almış.
Örnek: Yaz tatilinde Can dayımda kalacağız.
Örnek: Tülay ablamın keki çok güzel.
148.
149. Saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, unvan bildiren
sözler büyük harfle başlar.
Örnek: Sayın Başkan
Sayın Vali
Sayın Rektör
Mektuplarda ve resmi yazışmalarda hitaplar büyük harfle başlar.
Örnek: Sevgili Kardeşim
Aziz Dostum
Değerli Arkadaşım
150. Hayvanlara verilen özel adlar, büyük harfle başlar.
Örnek: Boncuk, Karabaş, Maviş, Tekir…
Millet, boy, oymak; devlet; dil, lehçe ; din, mezhep adları
büyük harfle başlar.
Örnek: Türk, Alman, İngiliz, Kırgız, Tatar; Türkiye, İsviçre;
Türkçe, İngilizce, Osmanlıca; İslam, İslamiyet, Müslüman,
Hristiyan, Yahudi, Hanefilik…
151. Yer adları ( Kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt, mahalle, sokak, cadde
vb) büyük harfle başlar.
Örnek: Afrika, Asya;
Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu;
Aydın, İstanbul;
Germencik, Ortaklar, Bahçelievler;
Cumhuriyet Mahallesi, Zeybek Mahallesi;
Tevfik Fikret Caddesi;
Adnan Menderes Bulvarı, Malazgirt Meydanı…
152.
153. UYARI: Özel ada dahil olmayıp tamlama kuran şehir, il, ilçe,
belde, köy vb sözler küçük harfle başlar.
Örnek: Aydın ili, Konya ili, Kuyulu köyü, Ortaklar beldesi
154. Deniz, dağ, göl, nehir, boğaz vb. adlarında da her kelimenin
baş harfi büyük yazılır.
Örnek: Ege Denizi, İstanbul Boğazı, Fırat Nehri, Asya Yakası,
Dicle Irmağı, Van Gölü, Zigana Geçidi…
Saray, köşk, han, kale, köprü, kule adlarının bütün kelimeleri
büyük harfle başlar.
Örnek: Dolmabahçe Sarayı, Ankara Kalesi, Çankaya Köşkü,
Galata Köprüsü, Zafer Anıtı…
155. Kurum, kuruluş, parti, dernek, adlarının baş harfleri büyük
yazılır.
Örnek: Türk Dil Kurumu, Ziraat Bankası, Özel Başak Koleji,
Aydın Lisesi, Sıla Kitabevi, Sadık Ticaret, Atatürk Orman
Çiftliği, Milli, Kütüphane, Muharip Gaziler Derneği, Türk Dili
ve Edebiyatı Bölümü…
Kitap, gazete, dergi ve sanat isimlerinin her kelimesi büyük
harfle yazılır.
Örnek: Nutuk, Kuyucaklı Yusuf, Sadako; Bilim ve Teknik,
Bütün Dünya; Hürriyet, Cumhuriyet, Resmi Gazete; Onuncu
Yıl Marşı, İstiklal Marşı…
156.
157. UYARI: Özel ada dahil olmayan gazete, dergi, tablo gibi
sözcükler
büyük harfle başlamaz.
Örnek: Milliyet gazetesi, Hürriyet gazetesi, Bilim ve Teknik
dergisi,
Halı Dokuyan Kızlar tablosu…
158. Ulusal, resmi, dini bayramlarla, kutlama ve anma günlerinin
isimleri büyük harfle başlar.
Örnek: Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı, Cumhuriyet
Bayramı, Zafer Bayramı, Miraç Kandili, Hıdırellez, Dünya
Tiyatrolar Günü, Anneler Günü, Babalar Günü…
Tarihi olay, çağ, dönem adları büyük harfle başlar.
Örnek: Kurtuluş Savaşı, Milli Mücadele, Cilalı Taş Devri, İlk Çağ,
Lale Devri, Buzul Dönemi, Cumhuriyet Dönemi…
159. Özel adlardan türetilen tüm sözcükler büyük harfle başlatılır.
Örnek: Türkleşmek, Türkçe, Avrupalı, Aydınlı, Bursalı…
BUNU BİL:
Özel isimlere getirilen yapım eki ve yapım ekinden
sonra getirilen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz..
Örnek: Türkçenin, İstanbulluya…
160.
161. Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde
sadece özel ad büyük harfle başlatılır.
Örnek: Antep fıstığı, Brüksel lahanası, Hindistan cevizi, İngiliz
Anahtarı, Japon gülü, Van kedisi…
Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar büyük harfle başlar: Tanrı,
Allah, İlah, Cebrail, Zeus, Kibele…
UYARI: “Tanrı, Allah, İlah” sözcükleri özel ad olarak
kullanılmadıklarında küçük harfle başlar.
Örnek: Müzik dünyasının ilahı olmuşsunuz.
Amerika’da kaçakçılığın allahları vardır.( Tarık Buğra)
162. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar.
Örnek: Merkür, Neptün, Satürn; Halley, Kutup Yıldızı,
Kuyruklu yıldız…
UYARI: Dünya, Güneş ve Ay sözcükleri gezegen anlamı
dışında
Kullanıldığında küçük harfle başlar.
Örnek: Çocuk kendi dünyasında mutlu bir şekilde yaşıyordu.
163. HADİ YAPALIM:
''Gökbilim ve coğrafya ile ilgili konuların anlatımında, dünya ile
öteki gezegen adları, güneş ve ay sözcükleri büyük harfle
yazılır.''
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala uyulmamıştır?
A) Ay, Dünya'nın çevresini yirmi dört saatte dolaşır.
B) Camlardan içeriye Güneş girdi.
C) Her zaman dünya bir yana, çocuğum bir yana derdi.
D) Yapılan deney, Güneş tutulması ile ilgiliydi.
164.
165. Yanıt:
Seçeneklere baktığımızda ay, dünya ve güneş sözcükleri A ve D
şıkkında gökbilimdeki anlamlarıyla kullanıldığından gerçek anlamdadır
ve büyük harfle başlamıştır. C'de ''değerli ne varsa'' anlamlarında
olduğundan mecaz anlamdadır ve küçük harfle yazılmıştır.
B'de ise ''güneş'' sözcüğü gökbilim anlamıyla değil, ısı ve ışık anlamıyla
kullanılmıştır. Yani mecaz anlamdadır. Küçük harfle yazılması
gerekirken büyük harfle yazılmıştır.
Cevap B
166. Yön Bildiren Sözcüklerin Yazımı:
Yön bildiren sözcükler, özel yer isimlerinden önce kullanılırsa
büyük harfle; özel yer isimlerinden sonra kullanılırsa küçük
harfle başlatılır.
Örnek: DDoğu Karadenizoğu Karadeniz Örnek:Örnek: Karadeniz’inKaradeniz’in ddoğusuoğusu
BBatı Karadeniz Avrupa’nınatı Karadeniz Avrupa’nın kkuzeyiuzeyi
OOrta Asyarta Asya
KKuzey Avrupauzey Avrupa
167. Yön bildiren sözcükler; düşünce, hayat tarzı, politika vb.
anlamlar bildirdiğinde doğu ve batı sözcüklerinin ilk harfleri
küçük harfle yazılır.
Örnek: Batı medeniyeti
Doğu kültürü…
UYARI: Yön bildiren sözcükler, özel isim olmadan sadece yön
anlamıyla kullanılırsa küçük harfle başlatılır.
Örnek: Rüzgar batıdan esiyordu.
168.
169. HADİ YAPALIM:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, büyük harflerin
kullanımı ile ilgili bir yazım (imla) yanlışı vardır?
A) Karayel kuzeybatıdan eser.
B) Türkiye'nin Güneyi genellikle yağışlıdır.
C) Avrupa'nın kuzey komşusu Kanada'dır.
D) Arjantin bir Güney Amerika ülkesidir.
170. Yanıt:
Seçeneklerin tümünde yön bildiren sözcüklerin olduğu
dikkatimizi çekiyor. Buna göre A'da ''kuzeybatı" sözcüğü yön
bildiriyor. Ancak herhangi bir isme bağlı olmadığı için küçük
harfle başlatılmış, doğrudur. D'de isimlerden önce geldiği için
büyük harfle başlatılmış, doğrudur.
B ve C'de isimlerden sonra gelmiş, küçük yazılması gerekir.
Ancak C'de büyük harfle başlatılmış. Dolayısıyla
bir yazım yanlışı yapılmıştır.
Cevap B
171. BUNU BİL:
Para birimleri büyük harfle başlamaz: avro, dinar, lira, kuruş…
BUNU BİL:
Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümle içinde büyük
harfle yazılmaz.
172.
173. Tarihlerin Yazımı
Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle
başlatılır.
Örnek: 29 Mayıs 1453 Salı günü
28 Aralık 2008’de göreve başladı.
Lale Festivali 25 Haziran’da yapılacak.
UYARI: Belirli bir tarih bildirmeyen ay ve gün adları küçük
harfle başlatılır.
Örnek: Okullar genellikle eylülün ikinci haftasında
öğretime başlar.
174. SAYILARIN YAZILIŞI
Sayılar harfle de yazılabilir.
Örnek: Bin yıldan beri kimse bu topraklara uğramamış.
Sınavlarımız iki hafta sonra başlayacak.
BUNU BİL:
Buna karşılık saat, para birimi, ölçü, istatistik verilere ilişkin sayılarda
rakam kullanılır: 17.30’da, 11.00’de, 1.500.00 lira, 25 km…
175. Saatler ve dakikalar metin içinde sayıyla da yazıyla da
yazılabilir.
Örnek: Atamız saat dokuzu beş geçe hayata gözlerini yumdu.
Birden fazla kelimeden oluşan sayıların her basamağı ayrı
yazılır
Örnek: beş yüz, üç yüz altmış beş, bin yedi yüz elli beş
Para ile ilgili işlemlerde, çek, senet gibi belgelerde geçen
sayılar bitişik yazılır.
176.
177. Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir: 2’şer değil
ikişer; 5’er değil beşer; 100’er değil yüzer
Sayılara getirilen ekler sayıların okunuşuna göre getirilmeli.
Örnek: Yarışmada 6’ncı olduğuna sevindim.( 6’ıncı değil 6’ncı)
Örnek: sinemaya saat 3’te gideceğimizi söyledi.( 3’de değil 3’te)
178. HADİ YAPALIM:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde rakamdan sonra gelen
ekin yazımı yanlıştır?
A) Emek Mahallesi'nde 20'nci Sokakta oturuyoruz.
B) Geçen yıl Cumhuriyet'in 70'nci yılını kutladık.
C) Babam bu saati 17'nci yaş günümde almıştı.
D) Bu romanın yakında 6'ncı baskısı yapılacak.
179. Yanıt:
B'deki ekin yazımı yanlıştır. Rakamları yazıyla yazarsak ekin ne
olduğu belli olur.
''Yetmişnci''gibi bir yazılış doğru değildir. Ancak cümlede ek ''-
nci'' şeklinde kullanılmıştır.
Doğrusu ''yetmişinci'' yani ''70'inci'' olmalıdır.
Cevap B
180.
181. KISALTMALARIN YAZILIŞI
Kuruluş, ülke, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları her
kelimenin ilk harfinin büyük yazılmasıyla yapılır.
Örnek: TBMM ( Türkiye Büyük Millet Meclisi)
TDK ( Türk Dil Kurumu)
ABD (Amerika Birleşik Devletleri)
TD ( Türk Dili)
B ( Batı)
D ( Doğu)
182. BUNU BİL:
Gelenekselleşmiş T.C. Türkiye Cumhuriyeti
ve T. ( Türkçe ) dışında büyük harfle
yapılan kısaltmalarda
nokta kullanılmaz.
183. Küçük harfle yapılan kısaltmalara getirilen ekler, kısalmanın
okunuşuna göre; büyük harfle yapılan kısaltmalara getirilen
ekler, kısaltmanın son harfinin okunuşuna göre getirilir.
Örnek: cm’yi Örnek: TDK’den
kg’dan THY’de
mm’de TRT’den
Kısaltması büyük harflerle yapıldığı halde bir kelime gibi
okunan kısaltmalara getirilen ekler, kısaltmanın okunuşuna göre
getirilir.
Örnek: ASELSAN’ da
UNESCO’ya
184.
185. UYARI: Sonunda nokta bulunan kısaltmalara kısaltmalara
getirilen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.
Örnek: vb.leri
Alm.dan
İng.yi
186. BİRLEŞİK SÖZCÜKLERİN YAZIMI
Birleşik sözcükler belli kurallara göre bitişik ya da ayrı yazılırlar.
Birleşik kelimeler şu durumlarda bitişik yazılır:
Ses düşmesi olursa;
Örnek: pazar ertesi → pazartesi
cuma ertesi → cumartesi
ne için → niçin
187. Etmek, olmak gibi yardımcı eylemlerle oluşan fiillerde
ses düşmesi ya da türemesi olursa;
Örnek: emir etmek → emretmek
hapis etmek → hapsetmek
kayıp olmak → kaybolmak
zan etmek → zannetmek
his etmek → hissetmek
Kurallı birleşik fiiller bitişik yazılır.
Örnek: bak- abilmek → bakabilmek
yap- ıvermek → yapıvermek
al-ıvermek → alıvermek
188.
189. Sözcükler birleşme sırasında benzetme yoluyla anlam
değişmesine uğrarsa;
Örnek: deniz- ana → denizanası
kuş- burun → kuşburnu
keçi- boynuz → keçiboynuzu
190. Somut olarak yer bildirmeyen “alt, üst ve üzeri” sözcüklerinin
başka bir kelimenin getirilmesiyle oluşan birleşik kelimeler
bitişik
yazılır.
Örnek: deniz- alt → denizaltı
göz- alt → gözaltı
suç- üst → suçüstü
akşam- üzeri → akşamüzeri
191. Ara yönleri belirten sözcükler bitişik yazılır.
Örnek: güney- doğu → güneydoğu
kuzey- batı → kuzeybatı
192.
193. “Ev, hane, name, baş” sözcükleriyle oluşturulan birleşik
kelimeler bitişik yazılır.
Örnek: doğum- ev → doğumevi
polis- ev → polisevi
ders- hane → dershane
kanun- name → kanunname
bin- baş → binbaşı
baş- bakan → başbakan
194. UYARI: Hastahane, pastahane, eczahane, postahane gibi
sözcükler, yaygın kullanımdan dolayı hastane, pastane, eczane,
postane biçiminde yazılmaktadır.
195. Birleşik kelimeler şu durumlarda ayrı yazılır:
Etmek, olmak gibi yardımcı eylemlerle oluşan birleşik fiillerde
bir ses düşmesi ya da türemesi olmazsa ayrı yazılır.
Örnek: arz etmek hasta olmak
dans etmek memnun olmak
kabul etmek yok olmak
Birleşme sırasında kelimelerinden hiçbiri ya da ikinci kelimesi
anlam değişikliğine uğramayan birleşik kelimeler ayrı yazılır.
Hayvan türlerinden birinin adıyla kurulanlar.
Örnek: köpek balığı ateş böceği
ton balığı ipek böceği
196.
197. Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler ayrı yazılır.
Örnek: Çevre yolu, hava yolu, çevre yolu, deniz yolu, kara yolu
Bilim ve bilgi sözcükleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı
yazılır.
Örnek: Yer bilimi, dil bilgisi, dil bilimi, halk bilimi, ses bilgisi
Gök cisimleri ile ilgili sözcükler ayrı yazılır.
Örnek: Çoban Yıldızı, Kervan Yıldızı, Kutup Yıldızı,
kuyruklu yıldız; gök taşı, hava taşı.
198. Somut olarak yer bildiren “alt,üst” sözcükleriyle oluşturulan
birleşik kelimeler ayrı yazılır.
Örnek: yer altı, deri altı, göz altı( organ), deniz altı( denizin altı)
Alt, üst, ana, ön, art, iç, dış sözcüklerinin başa gelmesiyle
oluşturulan birleşik kelimeler ayrı yazılır.
Örnek: Ön söz, ön yargı, ana dili, alt yazı, art niyet, dış hat,
üst küme
201. SATIR SONUNA SIĞMAYAN SÖZCÜKLERİN YAZIMI
İlk heceden sonraki heceler, ünsüzle başlar. Bitişik yazılan
kelimelerde de bu kurala uyulur.
Örnek: Ba- şöğ- ret- men
il- ko- kul
Ka- ra- os- ma-noğ- lu
202. Ayırmada satır sonunda ve satır başında tek harf bırakılmaz.
Örnek: …………………………………………………………..u-
çurtma değil,
……………………………………………………………….uçurt-
ma ;
…………………………………………………………….müdafa-
a değil,
………………………………………………………………müda-
faa
203. Kesme işareti sona geldiğinde sadece kesme işareti kullanılır;
ayrıca kısa çizgi kullanılmaz.
Örnek: …………………………………………………………Ankara’
ya…
…………………………………………………………………..Edirne’
den…
………………………………………………………………… 2014’
te…
204.
205. “Mi”NİN YAZIMI
“Mİ” edatı her zaman ayrı yazılır.
Örnek: Konuyu anladınız mı?
İnsanlık öldü mü?
Sesimi duydu mu ağlamaya başlar.
Özel isimlerden sonra geldiğinde özel isimle “mi” arasınaÖzel isimlerden sonra geldiğinde özel isimle “mi” arasına
kesme işareti konmaz.kesme işareti konmaz.
Örnek: Bu olayıÖrnek: Bu olayı Cabbar’mıCabbar’mı anlattı?anlattı?
YanlışYanlış
Bu olayıBu olayı Cabbar mıCabbar mı anlattı?anlattı?
DoğruDoğru
206. Not: Cümleye soru anlamı dışında «pekiştirme, şaşma, olumsuzluk,
zaman, koşul» anlamlarından birini katar.
Uyarı: «Mi» soru edatını, fillere getirilen «-me/-ma» olumsuzluk ekinin
daralmış şekliyle karıştırmayınız.
ÖRNEK: Gelmiyor musun? Gel - me -yor musun?
Fiil olumsuzluk «mi» soru
eki edatı
207. UYARI:
«Mi» soru edatının cümleye kattığı anlam ne olursa olsun,
bu edat her zaman ayrı yazılır. «Mi» den sonra gelen ekler
ise «mi» ye bitişik yazılır.
208.
209. Ne zaman geleceğini söyledimi?
Akşam oldu mu herkes eve gitmelidir.
Telefon geldimi bizi çağırırsınız.
Hakan gelecekmi bize?
Hırkası güzelmı güzeldi.
Evleri ilçe merkezinde mi
Soğuk musoğuk bir rüzgâr esiyor.
Bilirmi siniz neye şaşırdım
Bu yazı tipi çok mu çok güzel
Yeni elbise gördüm mü onu alırım.
Şiir yazmayı istiyormu sun?
Söylediğin sözleri duyan varmı.
Doğru Yazımı Kullanıldığı Anlam
210. DE’NİN YAZIMI
“-de” hal eki sözcüğe bitişik yazılır.
Örnek: Ocakta yemek var.
Cumhuriyet 1923’te kuruldu.
Yıllarca evimde yaşayamadım.
211. “ de” bağlacı ayrı yazılır.
Örnek: Konuşulanları duy da inanma.
Yıllar geçse de biz ayrılamayız.
Sizlere de selam getirdim.
UYARI: “de” bağlacının “ta/ te “şekli yoktur.
Örnek: Karşımızdaki sokak ta kapalı. ( YANLIŞ)
Karşımızdaki sokak da kapalı. ( DOĞRU),
212.
213. UYARI:
De bağlacını –de ekinden ayırmak gerekir. De’yi cümleden
çıkardığımızda anlam bozuluyorsa ektir, bozulmuyorsa bağlaçtır.
DE EKİ: Kelimeye bitişik yazılır, -de -da ‘-te –ta’ şekli olur.
DE BAĞLACI: Kelimeye ayrı yazılıri ‘de da’ şekli olur ama te ta şekli
olmaz.
214. « de» nin yazımına dikkat ederek ek-bağlaç yazımını kontrol ediniz .Yanlış yazılan
«de»leri bularak düzeltiniz
Okul da unutmuş ceketini.
Muş’ta çok güzel bir ilmiş.
Ailesi, yakında dönecek.
Serviste yokmuş okula.
Çocuk otobüs de uyuyor.
Rüyasın da gördü onu.
İşine köpeğinide götürüyor.
Alt kat da kim oturuyor?
Balkonda yatarız yazın.
Deniz de yüzmek zordur.
HADİ YAPALIM
215. “Kİ” NİN YAZIMI
Türkçede üç tür “ki” vardır.
1. İlgi zamiri olan –ki
2. Sıfat yapan -ki
3. Bağlaç olan ki.
Sıfat yapan –ki ve ilgi zamiri(eki) olan –ki eklendiği sözcüğe
bitişik yazılır; bağlaç olan ki kendinden önceki sözcükten
ayrı yazılır.
216.
217. İlgi zamiri (eki) olan -ki daima bir ismin yerine geçer.İlgi zamiri (eki) olan -ki daima bir ismin yerine geçer.
Örnek: Sizin arabanız yeni, bizimki eski.
(Arabanın yerini tutmuş.)
Örnek: Kadir’inki benimkinden daha iyi olmuş.
218. Sıfat yapan -ki,eklendiği sözcüğe ait olan bir ismin sıfatı olur.Sıfat yapan -ki,eklendiği sözcüğe ait olan bir ismin sıfatı olur.
Örnek: Sokaktaki çocuklara sahip çıkmamız gerekiyor.
Öğretmenimiz sabahki olayı bize hatırlattı.
219. Bağlaç olan ki kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır.
Örnek: Baktım ki gelmiyor ben yanına gittim
O öğrenciler ki bana dünyaları verdiler.
*
220.
221. UYARI:
ki bağlacı iki tümceyi bağlar yada bir sözü pekiştirir.
Örnek : Kitaplar ki bize hayaller kurdurur. (Pekiştirme)
Örnek: Çok konuşma ki geveze olduğunu anlamasınlar. (İki tümceyi bağlar)
NOT: ki ek olarak da kullanılır. Ek olduğunda ilgi adılı olur yada sıfat yapar.
Örnek: Seninki çok kaliteli (Bir eşyanın yerini tutar.İlgi adılıdır.)
Örnek: Karşıdaki komşuyu ziyaret ettik. (Komşuyu belirttiği için sıfat yapar.)
222. SIRA SİZDE
Aşağıdaki boşluklara « –ki» ekinin ve «ki» bağlacının geçtiği
cümleler yazınız
«-ki» Eki
-------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------
«ki» Bağlacı
-------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------
223.
224.
225. YAZIMI KARIŞTIRILAN SÖZCÜKLER
Alelacele herhangi bir birçok
Acayip pek az birdenbire
Ardı ardına pek çok gelişigüzel
Ardı sıra hoş geldin hiç kimse
Apandisit hoşça kal gitgide
Antrenman herkes
Aksesuar gelgelelim
Asfalt ya da
226. YAZIMINDA EN ÇOK HATA YAPILAN KELİMELER
Antrenman Dil bilgisi
Dinozor Ön söz
Egzoz Ön yargı
Eşofman Sarımsak
Film Sürpriz
Kılavuz Tıraş
Meyve Okuryazar
Orijinal Yalnız
227. FİİLLERDE KİP
Fiil Nedir?
Varlıkların yaptıkları veya etkilendikleri işleri, hareketleri, oluşları, kılışları,
durumları
zamana ve kişiye bağlı olarak anlatmada kullanılan kelimelere fiil denir.
Mastar: Mastar, fiil kök veya gövdesinin “-mek, -mak” eklerini almış hâlidir
Örnek: gelmek, bakmak, yazmak, toplamak, tamamlamak
Çekimli Fiil: Fiil kök ve gövdelerinin, kısaca fiillerin zaman ve şahıs ekleri
alarak yargı bildirecek hâle getirilmesine de fiil çekimi denir.
Örnek: Geliyorum. Bakacağız. Yazmışlar. Toplasanız. Tamamlamalıyız.
228.
229. FİİLLERİN ANLAM ÖZELLİKLERİ
Fiiller anlam özelliklerine göre iş, oluş ve durum bildirirler.
1- İş (Kılış) Fiilleri: Öznenin iradesiyle, bir nesne üzerinde
gerçekleşen, öznenin nesneyi etkilediğini ve o nesnenin de
etkilendiğini gösteren fiillerdir.
Örnek: Bilgisayarı çocuklar bozdu.
Fiil “bozdu”dur. “Kim bozdu?” dersek “çocuklar” cevabını alırız, “Neyi
bozdu?” sorusuna da “bilgisayarı” cevabını alırız. Yapılan iş bilgisayar
nesnesi üzerinden gerçekleşmiştir.
İş fiilleri “kimi” ve “neyi” sorularına cevap verir.
Örnek: taşıyor, yazdık, açmalıyız, anlatsak, görelim, bilmişler,
siliyordu...
230. 2- Durum Fiilleri: Eylemde nesnenin etkilenmediği fiillerdir. Durum fiilleri
“kimi” ve “neyi” sorularına cevap vermezler. Öznenin süreklilik gösteren bir
durumunu anlatan fiillerdir.
Örnek: Sınıfın ortasında durmuş.
Fiil “durmuş”tur. “kimi” ve “neyi” sorularına cevap alamayız. “Durma” belli
bir süre devam etmektedir.
Örnek: Uyumak, uyanmak, ölmek, susmak, oturmak, yatmak, uzanmak...
3- Oluş Fiilleri: Bunlar da bir nitelik değişikliği, yani bir durumdan başka bir
duruma geçildiğini veya geçilmekte olduğunu bildirirler.
Gerçekleşmelerinde öznenin doğrudan etkisi yoktur.
Daha çok “kendiliğinden olma” söz konusudur.
Örnek: Bahçedeki ağaçlar yeşermiş. “yeşerme” ağacın bir etkisi yoktur.
Yeşerme kendiliğinden olur.
Örnek: Solmak, büyümek, bayatlamak, yeşermek, uzamak, çürümek,
sararmak...
231. ÖRNEKLER
Aşağıdaki cümlelerde yer alan fiillerin altını çizip yanına anlam özelliği
bakımından iş(kılış) , durum yoksa oluş fiili mi olduğunu yazınız.
1.Bahçıvan çiçekleri suladı.(……………………………….............….)
2.Ağaçların yaprakları sararmış.(………………………..............……)
3.Küçük çocuk gece boyunca ağladı.(……………………........……..)
4.Dolaptaki yoğurt ekşimiş.(……………………………………...........)
5.Sabah çok erken uyandım.(……………………………….............…)
6.Annesinin güzel yemeklerini özlemiş.(……………………………....)
7.Yarın sinemaya gideceğim.(…………………………………….........)
8.Merve sınıfta ön sırada oturuyor.(……………………………............)
9.Kardeşimin bir haftada boyu uzamış.(……………………………… )
10.Dedesinin hastalığına çok üzülüyor.(………………………………..)
232.
233. FİLLERDE KİP
FİİL KİPLERİ
Haber (Bildirme) Kipleri Dilek (İsteme) Kipleri
Görülen Geçmiş
Zaman
-di (-dı, -du, -dü, -tı,
-ti,
-tu, -tü
İstek Kipi -e, -a
Öğrenilen Geçmiş
Zaman
-miş
(-mış, -muş, -müş)
Dilek-Şart Kipi -se , -sa
Şimdiki Zaman -( )yor Gereklilik Kipi
-meli ,
-malı
Gelecek Zaman -ecek, -acak Emir Kipi
Eki
yoktur
Geniş Zaman -( ) r
234. FİİLLERDE OLUMSUZLUK ANLAMI
Fiilde bildirilen iş oluş ve hareketim gerçekleşmediği ve
gerçekleşmeyeceğini bildiren fiiller olumsuz fiillerdir. Olumsuz fiiller,
“-me,-ma” ekleriyle yapılır.Ancak geniş zamanın 2. ve 3. kişilerinde
“-mez, -maz” ekleriyle olumsuzluk sağlanır.
Örnek:Onlar da bu çalışmaya katılacaklar. (Olumlu Fiil)
Onlar da bu çalışmaya katılmayacaklar. (Olumsuz Fiil)
235. FİİLLERİN SORU ANLAMI
Fiil çekiminde soru anlamı “mı, mi, mu, mü” soru ekleri ile sağlanır. Soru eki, şahıs
ekinden önce ya da sonra gelir.
Örnek: Hiç ders çalıştınız mı?
Bana masal anlatmayacak mısın?
Arkadaşım eve gelmiş mi?
Konuyu bugün anlatıyor muyuz?
Fiilde Olumlu Soru - Olumsuz Soru
Örnek: Arkadaşına haber verdin mi? (olumlu soru)
Arkadaşına haber vermedin mi? (olumsuz soru)
ÇEKİMLİ FİİL:Kip ve kişi eki almış fiillere çekimli fiil denir.
Örnek: gelmek (mastar)
gel-di-ler (çekimli fiil
Editor's Notes
Not
Aşağıdaki boşluklara « –ki» ekinin ve «ki» bağlacının geçtiği cümleler yazınız.