SlideShare a Scribd company logo
1 of 212
SERVET SOMUNCUOĞLU’NUN AZİZ HATIRASINA
Satranç Taşları ve Tahtasının
Biçim ve Tasarımı Üzerine
Düşünceler
Arslan Küçükyıldız
Satranç’ın Kökeni
Satrançla ilgili olarak zihinlerimize yerleştirilen
köken bilgisi, doğru olarak kabul edilmiş bazı
rivayetlerden ibarettir:
M.S. 380: Satrançla ilgili bulunan ilk yazılı belgelere,
Hint hükümdarı II. Chandragupta zamanında ve
"Çaturanga" adlı Sanskritçe oyunda rastlanmaktadır.
M.S. 531-579: Bu dönemde yaşayan İran Şahı I.
Hüsrev'e satranç takımı hediye edildi ve oyun "Çatrang"
adını aldı.
M.S. 600: Hindistan'ın Pencap bölgesinde oyunun
kuralları son halini aldı. Aynı yıl Araplar'ın İran'ı istila
etmesi ile oyun Arap ve İslâm dünyasında kabul gördü ve
adı "Satranj" olarak değişikliğe uğradı. Yine bu yıllarda
satranc, Çin'de "Sat-RanÇu" adıyla oynanmaya başladı.
Satrancın Kökeni ve Yayılması
• Satranç tartışmalı bu rivayetlere göre Hindistan’da
doğmuştur.
• Halbuki satrançla ilgili ilk somut bulgular; ilk satranç
taşları (Afrasiyap, M.S. 760) ve ilk satranç takımı
(Nişapur) Türkistan’da bulunmuştur. Satranç taşına
benzer taşlar M.S.100. yıl Kuşhan Devleti başkenti
Dervazintepe’de bulunmuştur. Tarafsız kaynaklar
satrancın Hindistan’a Kuşhan Türklerince getirildiğini
bildirmektedir. Asya’dan İran, Arabistan, İspanya / İtalya
üzerinden Avrupa’ya gitmiştir. Kuzey Avrupa ve Bizans
üzerinden gittiğine dair rivayetler de bulunmakla beraber,
kesin olan satrancın Türkistan coğrafyasından Avrupa’ya
taşındığıdır.
Satrancın Avrupa’ya Göçü
• Satranç 800 yıllarında Emevi Devleti döneminde Araplar
tarafından İspanya'ya taşındı.
• Avrupa’ya buradan yayıldı. Aynı dönemlerde İtalya yolu
ile de yayılmalar mevcut.
• Arnavutluk taşına istinaden Bizans üzerinden yayıldığına
dair tahminler de vardır.
• Kaynaklar Avrupa’daki ilk satranç takımının Halife Harun
Reşid tarafından Fransa Kralı Charlemagne'ye hediye
edilen satranç takımı olduğunu kaydetmektedir.
• (Nedense kaynaklarda satrancın Avrupa’ya Kuzey
Avrupa yolu ile de gelmiş olabileceği üzerinde fazla
durulmamıştır.)
Satranç Setleri
• Avrupa'nın ve Asya’nın çeşitli yerlerinde birçok Ortaçağ
satranç setleri veya müstakil satranç taşları bulunmuştur:
İspanya, Katalonya, Fransa, İtalya, Floransa, Sicilya,
Polonya, İngiltere, Almanya, Hollanda, Norveç,
Danimarka, İskandinavya, Arnavutluk, Rusya,
Özbekistan, İran, Afganistan’dır.
• Müzelerdeki bazı eserlerin bulundukları yerler belirsizdir.
Bazı eserler de sadece bir heykelcikten ibarettir.
(Bunların Satranç taşı olduğu tartışmalıdır.) Bu satranç
takımı ve taşları buluntuları 9 ila 14.yy. arasında
tarihlendirilmiştir.*
* http://history.chess.free.fr/first-european.htm
Soru
• Satranç taşlarının biçimi, süslemeleri ve derin
görüntüleri (sembolleri) nereden geliyor?
Satranç taşları ile meselâ Türk Balballarının;
Çadır geleneği veya Kümbet mimarisinin bir ilgisi
olabilir mi?
• Çünkü bu taşların biçimi ve tasarımı mutlaka bir
“şey”den esinlenmeli. Mutlaka bir “şey”e
benzemeli, Ya somut, ya da soyut bir nesneye,
eşyaya dayanıyor olmalı...
• Peki satranç tahtası?
Satranç taşları ve Satranç
tahtasının biçim ve tasarımında
Türk Medeniyeti’nde önemli bir
yeri olan balbal, çadır, kümbet ve
at kültürü gibi kültürlerin büyük rol
oynadığını düşünüyoruz.
Satranç Taşlarının Biçimi
• Satranç taşlarının biçimini, soyut ve somut olarak ikiye
ayırmak mümkündür.
• En eski somut biçimli satranç taşları 5-6. yy.a ait
Afrasiyap taşlarıdır; Semerkant’ta bulunmuştur.
• Soyut satranç taşlarına ait ilk buluntular ise Nişapur’da
bulunmuştur. Avrupa’nın çeşitli yerlerinde Nişapur’da
bulunan satranç taşlarına (neredeyse eksiksiz
korunabilmiş olan 12.yy.a ait Selçuklu satranç takımına)
benzer satranç taşları bulunmuştur.
• Bu soyut ve somut satranç takımı ve Türk Satranç taşı
biçimi, yüzyıllarca korunmuş, yeni biçimlere buradan
geçiş yapılmıştır. (Batılılar bu tarzı Mozarab, Arap tarzı
veya İslâm tarzı olarak adlandırmıştır.)
Günümüz satranç taşları biçimini ortaçağ
soyut Türk Satranç taşlarından almıştır.
Satranç Taşları Tasarımları
• Batılıların kabulüne göre Soyut satranç
taşı tasarımı Müslüman tasarımından
ilham almıştır. Aslında Avrupa'da bulunan
birçok soyut satranç takımları Müslüman
imalatıdır.*
* http://history.chess.free.fr/first-
european.htm
Sanat Faaliyeti
• Sanatçının bütün malzemesi tabiat ve insandır. Sanat
faaliyeti, bir sanatçının hangi sanat dalında olursa olsun
daha önce var olan malzemeden ve almış olduğu kültür
biçiminden hareket ederek, daha önce var olmayan bir
forma bir biçime, bir yoruma ulaşmasıdır. Sanatçının
ortaya koyduğu eser artık bir estetik objedir. Sanatçının
eldeki malzemeye getirdiği yorum ve yorumundaki
farklılık sanat eserinin de türlerini oluşturur. Farklılık veya
benzerliklerin kaynağı sanatçıdır.
Benzerlikler
• En eski satranç setleri ve taşlarına
bakarak bunların biçiminin nereden
gelmiş olabileceğini söylemenin zorluğu
açıktır. Satranç taşları birçok şeye
benzeyebilir / benzetilebilir. Bu zayıf
benzerliklere birkaç örnek:
• Harran evleri / Şanlıurfa
• Nemrut Dağı Heykelleri / Adıyaman
• Paskalya Adası Heykelleri / Şili
Harran Evleri / Şanlıurfa
Yan yana dizilmiş piyonlar mı?
Nemrut
Adıyaman
Nemrut / Adıyaman
Paskalya Adası / Şili
Satranç Taşlarının
Biçim ve Tasarımı
Bulunan ilk satranç taşları ile Türk
Kültür dünyasındaki varlıkların
benzerlikleri üzerinde durulmalıdır.
Balbal-Çadır-Eğer
Kanaatimizce satranç taşları, Türk gelenek ve felsefesine
göre şekillenmiştir.
• Somut satranç taşları At kültürümüzden esinlenmiştir.
• Soyut satranç taşları ise birçok yönden Türk Dünyasının
çeşitli bölgelerindeki:
• Balballara ve Mezar Taşları’na
• Çadır’a; günümüzde de kullanılmaya devam eden Eski
Türk Evi’ne ve çadırdan gelişen Kümbet’e
• Eyer’e
• Satranç tahtası da çadır duvarına (kareli)
benzemektedir.
• Soyut ve Somut biçimler arasında da geçişler
görülmektedir.
Türk Dünyasının çeşitli
bölgelerindeki balballar:
İrlanda Balbalları
Japonya Balbalları / Go-hyaku Rakan
Denizli Balbalları
Kuman Kıpçak, Nogay balbalları
Güney Kore Balbalları
Arabistan Balbalları
Şatırçulu Mezarlığı / Moğolistan
Heykelleri
Ahlat Mezar Taşları
Türk
Dünyası
Balbalları
Go-hyaku Rakan / Japonya
Denizli’de Salur Boyu Damgalı Balballar
Ukrayna / Kıpçak Balbalları
Kıpçak Balbalları
Lugans
Kıpçak Balbalları
Ukrayna / Kıpçak Balbalları
Kıpçak Balbalları
Güney Kore Balbalları
Arabistan antik
balbalı. El-
Maakir-Qaryat
al-Kaafa, near
Ha’il, Suudi
Arabistan
balbalı, En boy:
92 x 21
cm. Riyad Milli
Müze, 997 Arap yarımadası
Arabistan Balbalları
Arabistan antik balbalı.
M.Ö.4000, En boy: 57 x 27 cm
Milli Müze, Riyad
Yoop. 3.yy. Rajasthan,
Hindistan
Türkiye’den
Sibirya’ya Balballar
Moğolistan, Her iki
resimdeki balbal da
6.yy.a tarihleniyor.
Şatırçulu (Satranç Mezarlığı) /
Moğolistan
(Hun-Göktürk Dönemi Anıt
Mezarlık)
Not: Şatır, Şatra, Şator Türkçe bir kelimedir
ve satranç anlamındadır.
Şatırçulu Mezarlığı / Moğolistan
Şatırçulu Mezarlığı / Moğolistan
Ahlat Mezar Taşları;
(Taşların üst kısmındaki
çıkıntıya dikkat!)
Ahlat Mezar Taşları
ve Kümbetleri / Van
Öz-Biçim
• Soru:
• Satranç ile çadır arasındaki benzerlik veya ilişki
nedir?
• Cevap:
• Öz-Biçim ilişkisi: Şekil, hat, çizgi, süsleme,
şangrak derin görüntüsü vb. bakımından çadıra
benzeyen satranç taşlarının her biri,
savunulacak ev veya yurt da denilen çadırı
temsil eder. Bu yüzden çadırdaki bütün bu
bilgileri üzerinde taşır.
Çadır - Ev
• Soyut satranç taşını biçim ve öz itibarıyla
benzettiğimiz Çadır’ı biraz yakından
tanıyalım:
• Satranç taşları ve oyununun daha iyi
anlaşılabilmesi için Çadır’ın Türk kültürü,
felsefesi, devleti, ailesi için ne anlam ifade
ettiğine bakılması gerekir.
Buluşlar ve Çadır
• Buluş, uygarlığın gerçek temelidir; insan ilişkilerinde en
önemli itici güçlerden birisidir.
• Buluşlar hakkında bilgi sahibi olmadıkça geçmişi ve
bugünü anlamak, gelecekle ilgili öngörülerde bulunmak
neredeyse imkansız hale gelir.
• İlk buluşlar büyük ihtimalle rastlantılar sonucu ortaya
çıktı. İlkel insanlar değişiklikleri ve buluşları benimsemek
açısından muhafazakardı.
• Yaklaşık 40.000 yıl önce insanlar çadır/kulübe (ilkel ev)
yapmayı öğrendiler.
Kızılderili Çadırı
Kızılderili Evi
Çadır Nedir?
• Kalın bezden veya keçe, deri yahut kıl
dokumadan yapılan, bir veya daha fazla
direklerle çatılıp kurulan barınma yeridir.
• Çadırlar, tarih öncesi devirlerinde bile, insanların
mağaralarla aynı zamanda kullandıkları bir
barınaktı.
• Mimarlık birçok unsurlarını çadırdan almıştır. Bu
bakımdan, sanat ve mimarlık tarihinde çadırın
çok önemli bir yeri vardır.
Alaska / İnyupikler
Samiler / İsveç
Eskimo Evi
En Eski Çadır
• En eski çadır tipine, Abakan
bölgesindeki Boyarı dağı kaya
resimlerinde rast gelinmektedir.
• Günümüzde de çadır biçiminde fazla
bir değişiklik olmadan aynı bölgelerde
kullanılmaya devam etmektedir.
Duhalar
Sibirya
Evenkler Yaz Evi
Evenk Kış Evi
Tıva
Altay Evi Önce-
Sonra
Altay Evi
(Ressam Çoros Gurkin)
Hakas
Kırgız Boz Üyü (Evi)
Topakev
Türkiye, Burhaniye
BilecikEmirdağ
Ev-Yurt-Otağ
Çadır’ın Gelişimi
• Başlangıçta en ilkel haliyle karşımıza
çıkan çadır daha sonra gelişerek otağ’a ve
çok zengin çadır çeşitlerine, daha sonra
da Kümbet’e dönüşmüştür. Balbal’ın
mezar taşlarına (örn. Ahlat Mezar
Taşları)dönüşmesi gibi...
Ev-Çadır
Çeşitleri
Yürüyen Ev / Otağ
Cengiz Hanın yürüyen otağı
Timur’un üçüncü oğlu Miran Şah’ın
torunu Babür Devletinin kurucusu
Babür Han Otağında. Babür'ün
henüz 12 yaşında bir çocukken tahta
geçişini gösteren Babürnâme'den bir
sahne.
Çadır Çeşitleri
• Türklerin çok çeşitli çadırları vardı. Osmanlı
devrinde kullanıldıkları çeşitli yerlere göre şöyle
adlandırılırdı:
• Hünkar Çadırı (Otağ-ı Hümayun) 
• Paşa Çadırları
• Divân Çadırı (Otağ-ı Asafi)
• Halvet Çadırı
• Kurba Çadır 
• Hastane Çadırı
• Çile Çadırı (Ceza Çadırı)
Osmanlı Çadırları
• Paşa Çadırları. — Geniş ve birkaç direkli olurdu. İçi, dışı nakışlı
sayvanlarla süslüydü. Duvar ve tavanları iki katlıydı, pencere ve perdeleri
bulunurdu.
• Divân Çadırı (Otağ-ı Asafi). — Burada serdar-ı ekremler
(başkomutanlar) ve sadrazamlar resm-i kabullerde bulunurdu, savaş plânları
görüşülür, yemek yenirdi.
• Halvet Çadırı. — Sadrazamlara mahsustu. Padişah çadırlarında olduğu
gibi bu çadırların da soğuk havalara mahsus tok bezden yapılmış bir cinsi
daha vardı. İçerisi görülmesin diye dış etekliği önünde bir de kapısı
bulunurdu.
• Kurba Çadır. — Ortasında çadır direği bulunmayan bu çadırlar hamam
olarak kullanılırdı.
• Hastane Çadırı. — Gayet büyük olan bu çadırlara sıra sıra karyolalar
yerleştirilir, hasta olan kimselere, yaralılara burada bakılırdı.
• Çile Çadırı (Ceza Çadırı). — Bir direkli ve kenarları açık çadırdır.
Burada suç işleyenler cezalandırılır, etrafı açık olduğu için de, suçluya
verilen ceza her taraftan görülürdü.
Osmanlı Çadırları
Hünkar Çadırı
(Otağ-ı Hümayun)
Padişahlara mahsustur.Gayet geniş bir salon şeklinde
çok direkli çadırlardı.
İçi bölmelerle iki kısma ayrılırdı. İç içe iki çadır şeklinde
olan bu çadırlarda padişahın oturduğu kısım etrafında
gene perde ile ayrılmış bir gezinti yeri bulunurdu. Burada
muhafızlar ve muharipler beklerdi.
Padişahlar sefere gittikleri vakit bu çadırlarda otururlar,
yanlarında da vezirlerin ve paşaların çadırları bulunurdu.
Hünkâr çadırlarının duvar ve tavanları iki katlı olur, gene
bez ve ipten yapılmış pencereleri, parmaklıkları ve
bunları örten perdeler bulunurdu. İçi atlas, kürk ve
halılarla döşenirdi.
Vezir Otağı / Çadırı
Türk odası (Türckische Cammer) / Dresden /
Almanya
Rütbeye Göre Çadır
• Osmanlı dönemindeki bu çadır çeşitliliği, tarihteki
bütün Türk hanedanlarında (devletlerinde)
görülür.
• Sahiplerinin rütbeleri ve verilen önem
derecelerine göre çadırların biçimi değişir.
• Han Çadırları, Vezir Çadırları uzaktan
bakıldığında kendini gösterirdi.
• Savaş dönemlerinde kullanılan çadırlar farklılık
gösteriyordu.
Çadır Adları
• Yüzyıllar boyunca göçerek yaşamak zorunda
olan Türklerin kullandıkları, kurulup sökülen ve
kolayca taşınan çeşitli şekillerdeki bu
meskenlere, çadırdan başka şu adlar da
verilmiştir: Oba, otak, otağ, kapa, kerekü,
keregü, gereke, gergi, alaçık(loçik), iv, iy, üy, ev,
topak ev, curt, yurt, çum, çerge, çergi, çatır ve
çetir...
Not: Hakanların üzerine tutulan şemsiyelere de
çetr adı verilmiştir.
Ev-Çadır’ın Kurulması
• Çadır, en kolay şekliyle uçları tepede bir halka (şangrak)
etrafında birleştirilmiş sırıklardan veya açılıp kapanabilen
ahşap kafeslerden meydana getirilmekteydi. Sırıkların
veya kafeslerin üzeri keçe veya kıl dokumayla
örtülmekteydi. Evdeki rahatlık, çadırda da vardı. Sıcağa
ve soğuğa karşı korunaklı idi. Sökülmesi ve kurulması
Türk ailesinin en fazla bir saatini alıyordu. Çadırların
renkleri, Türk ailesinin sosyal ve ekonomik durumunu
göstermekteydi. Mesela, beylerin çadırı, ak renkte
oluyordu.
Türkmen Çadır
İskeleti
Kırgız Çadır
İskeleti
Çadır Yapımında en başta
iskeleti tutacak olan Şangrak
yukarı kaldırılır. Sonra
çubuklar bu merkezde
birleştirilir.
Çadır Tepesi
Çadırın
Tepesi;
Şangrak
Kırgızistan Bayrağı
Çadır Tepesi-Şangrak
Çadırın Bölümleri
• Çadırın tek kapısı vardı ve o da doğuya açılıyordu. Tepesinde bir
duman deliği bulunuyordu. Dolayısıyla, çadırın tam ortasında
ısınmada ve yemek pişirmede kullanılan “ocak” yer alıyordu. Ocakta
bir “saç ayağı”, üzerinde yemek pişirilen büyük bir tencere
durmaktaydı. Ocağın hemen arkası, evin yaşlılarına, reisine ve
misafirlere ayrılmaktaydı. Bu kısma “tör” (baş köşe) deniliyordu.
Bu,Töre anlayışı ile yakından ilgilidir. Sedir veya kanepe şeklindeki
tör, çeşitli renk ve desenlerde yapılmış keçeler, halılar, kilimler ve
değerli hayvan postlarıyla döşeniyordu. Tör’ün üst kısmındaki çadır
kafeslerine, aile efradına ait silâhlarla binit ve koşum takımları
asılmaktaydı. Orta direğinde keçeye sarılmış bir kımız tulumu asılı
idi.
Evin İç
Düzeni
Çadırın Bölümleri
• Çadırın zeminine keçeler, halılar, kilimler ve
hayvan postları serilmekteydi. Çadır kapısının
sağ tarafında bulunan kısım kadınlara aitti.
Burada deri tulumlar, ahşap kaplar, kovalar,
yemek tasları ve kepçeler (çömçe), üç ayak (üç
yak veya çak), ekmek teknesi ve ibrik (ıvrık)
bulunmaktaydı. Çadırların bir köşesine de içinde
çeşitli malzemelerin konduğu çuvallar, heybeler
ve torbalar yerleştirilmekteydi.
Kareli İç Duvar
Kırgız Yurtları
Sibirya Evleri
Çadır-Gökyüzü
• Türkler ve akrabaları gökyüzünü, yeryüzüne gerilmiş bir
çadır gibi düşünürlerdi. Bunun için de Göktürk
yazıtlarında “Göğün basmasından ve
yıkılmasından” söz açılmaktadır. Yer, nasıl Tanrının
yarattığı bir varlık ise; Gök de onun yarattığı,
Göktürklerin dili ile kıldığı kutsal bir varlık idi. Aynı
zamanda gök kubbesinin, bugünkü anlayışımızla, uzay
gibi bir sonsuzluğu da yoktu.Atlı Türkler, göğü kendi
çadırlarına benzetmişlerdi. Bu, tam manası ile bir
Orta Asya düşüncesi idi. Çünkü ne Babillilerin ve ne
de İsraillilerin çadırları, Orta Asyalılarınki gibi kubbe
şeklinde değildi.
Göğün Kapısı / Küçük Dünya
• Hem eski Türkler ve hem de bugünkü
Sibirya’daki Türk kavimleri, “Çadırı bir gök
kubbesi, çadırın direğini Gök direği ve bacasını
da göğün kapısı gibi” düşünmüşlerdi.
• Hem eski Türklere ve hem de Altay Türklerinin
Şamanlarına göre, “Çadır, küçük bir Dünya idi”.
Bu sebeple Şamanların çadırlar içinde
yaptıkları din törenleri, kültür tarihi bakımından
her zaman için, büyük bir önem taşırlardı.
Göğe Çıkma-Göğün Direği
Şamanların “Göğe çıkma” törenleri, özel olarak kurulmuş bir
çadır içinde yapılıyordu. “Törene başlarken ellerindeki
davulu çalarak dua eden Şamanlar, göğe çıkmak için adım
adım çadır direğine tırmanıyorlardı. Bazen de çadır içine bir
kayın ağacı dalı getirilip, konuyor ve ucu, çadırın
bacasından dışarıya çıkarılıyordu. Ağacın dallarına basan
Şaman, her üst dala geldikçe, yeni dualar ediyor ve içkiler
sunuyordu. Çadırın bacasına eriştiğinde de artık göğün
kapısına gelinmiş oluyordu. Bazı bölgelerdeki Şamanlar
çadırın bacasında dururlar ve daha öteye gitmezlerdi.
Bazıları da, bacayı da aşarlar ve çadırın üstüne çıkarlardı.”
Gök Kapısı
• Göğe çıkma törenlerinde en doğru sayılan hareket,
şüphesiz ki Şamanların bacayı aşmadan durmaları idi.
Çünkü burası, Kutup Yıldızı’nın meydana getirdiği “Gök
kapısı” idi. Bundan sonra artık, Tanrının aydınlık ülkeleri
ile ruhlar âlemi başlıyordu.
• Şamanların çoğu, kişisel güçlerini göstermek için, bu
çizgiyi aşıyor ve dinin esas prensiplerinden birini, bu
yolla çiğnemiş oluyorlardı.
• Bazı yerlerde de, “Çadırın içinden çıkarılan bu sırıklar,
bayrak direği şeklinde yukarıya doğru uzatılır ve üzerine
de bezler asılırdı”.
Çadır - Bayrak
Türkler arasında bu adet, İslamiyet’ten sonraki çağlarda
da devam etmişti. Doğu Türkistan’da bol miktarda
görülen, mezar ve camiler üzerindeki bayrakların anlamı,
henüz daha izah edilmiş değildir. Sibirya Soyot’ları
arasında dolaşan Danimarkalı bir etnoğraf önemli bir
çadır bulmuştu.
“Çadırın bacasından yukarıya doğru direkler uzatılmış ve
bu direkler üzerine de, türlü renkte bezler bağlanmıştı.
Bezlerin çoğu da mavi, beyaz ve sarı renkteki
paçavralardan çıkarılmıştı. Mavi beyaz ve sarı renkler
(Altay kavimlerinin) kutsal renkleri idi.”
Türk Kültürü’nün iki ana öğesi: Balbal ve Çadır
Çadırda Satranç;
Avrupa’nın
satrançla tanışması
Soyut Satranç Taşları
• Somut Satranç taşları da biçimleri, çizgileri,
hatları, desenleri ve üzerlerinde taşıdıkları
motifler açısından değerlendirildiğinde, At’ı
evcilleştiren bir milletin yaptığı heykellerin
gelişmesi ile somut satranç taşlarının oluştuğu
görülür.
• Buluntularda, geriye doğru gidildiğinde,
Kuşhanlar, Hunlar, Uygurlar ve Sakaların
uygarlıkta geldikleri aşamalar görülür.
Satranç Arkeolojisi
• Arkeolojik ilk kanıtlar
• En eski açıkça tanınabilir satranç taşları İddia edilenin aksine satrancın
kökeni Hindistan’da değil, eski Afrasiyab (antik Semerkand) kazılarında
bulunmuştur. Hind kültür alanlarında satranç taşlarının bulunmamasına
tezat! Afrasiab 712. beri senin İslam egemenliği altında idi. Yine Dalverzin
Tepe, (Güney Özbekistan'daki 2.yy.dan günümüze kalan antik kalenin 1972
yılında yapılan kazılarda satranç taşları bulundu. Rusya Satranç tarihi
uzmanı Linder bunların satranç taşları olmayabileceğini, ancak satrancın
öncüsü olabileceğini söyler. Bu buluntu satrancın tarihini kabul edilenden
daha öne çekmektedir.
• Sonraki Satranç taşları (üç figürler, ki bunlar soyut satranç taşlarıdır)
Nişabur’dan geliyor ve sonraki zamanlarda, 9. veya 10. yüzyıla ait olsa da
11. yy.a ait başka bir fildişi takım keşfedildi. Selçuklu satranç takımı
dediğimiz bu takım öncekilerin de satranç takımı parçası olduğunun ispatı
oldu.
Afrasiyap / Semerkant / 7.yy.
Afrasiyap / Semerkant / 7.yy.
Satranç
parçası, 7.yy.
Afrasiyap
kazılarında
bulundu,
muhtemelen
Hakan, fildişi,
Ermitage, St
Petersburg,
Rusya
Kuşhanlar
M.S 1. - 2. yy.
Tarihin ilk satranç taşları,
Özbekistan'daki Delverzin Tepe
kazılarında bulunmuştur. MS 100'lü
yıllara tarihlidir. Yani Hintlilerin
çaturangasının başlatıldığından 500
yıl öncesine ait bu satranç taşları,
Türk coğrafyasında bulunmuştur
Delverzin Tepe, Kuşhan Türklerinin
başkentidir. Her ne kadar bu iki
taşın satranç taşı olduğu konusunda
kuşkular varsa da, yaygın kanı,
bunların satranç taşları olduğu
biçiminde. Satrancı Kuşhan
Türklerinin yarattığını söyleyen bir
kuram da vardır ve bu taşlar da bu
kuramı destekler niteliktedir.
(Kaynak: İskender Altındiş)
At / 7.yy
Afrasiab
Buluntuları
Vezir / 7-8.yy.
Sakkızabad / İran
Göktürk Atlısı
Hun Atlısı
Doğu Türkistan
Uygur Sanatı
Fergana
8-10.yy. Kale
Pazırık
M.Ö.252-238 Pazırık M.Ö.5-6.yy.
• Rusya’nın çeşitli yerlerinde Türk
medeniyetine dair yerleşim yerlerinde
satranç taşları bulunmuştur. Ruslar bu
taşların ve satrancın Hazar Volga boyu
yolu ile geldiğini söylemektedir. Bu taşlar
Afrasiyap taşlarıyla benzerlik arz
etmektedir.
Fil, fildişi. Sarkel
arasında Eski
Hazar kalesinde
bulunan 8-10.yy.
tarihli. 
Ermitage, St
Petersburg,
Rusya. Satrancın
Hazar-Volga
yoluyla Rusya'da
geldiğini kanıtlıyor.
Kraliçe, fildişi, 12.. yy.
Lukoml, Beyaz Rusya, Belarus
Devlet Müzesi
Kral, fildişi, 12. yy.
Slutsk, Belarus Bilimler
Akademisi Bielorussian,
Minsk
Buluşlar ve Soyutlama
• Şüphesiz ki insanoğlu önceki bilgilerini geliştirip
üzerine yeni bilgiler ve buluşlar ilave ederek
ilerliyor. İcat ve yeni tasarımlarında mutlaka
bilgilerini, görgülerini, fikirlerini; tabiatı, nesneleri,
biçimleri, süslemeleri, çizgileri, derin görüntüleri
kullanıyor. Bilgileri kaybetmiyor, üstüne
ilavelerde bulunuyor. En azından önceki
bilgilerini soyutlayarak geleceğe aktarıyor.
• Bir kavramın bilgi içeriğini azaltma veya indirgeme
sürecine denir. Çoğunlukla belirli bir amaç için gerekli
olan bilginin daha rahat elde edilebilmesi için yapılır.
Felsefi anlamda fikirlerin nesnelerden uzaklaştırılması
sürecine denir. Bir basitleştirme stratejisi olarak
kullanılabilir.
• Herhangi bir maddenin, obje ya da alete dönüştürülme
süreci, onun en küçük anlamlı yapı taşına inmek ve o
cismi soyutlamakla başlar. Objenin tasarımı için
maddenin şekillendirilmesi sürecinde anlam,
şekillendirilecek objenin ya da aletin, kullanılış amacıyla
ilgili düşüncelerin toplamıdır. Kullanım amacı önceden
düşünülmüş yani kurgulanmış bir madde ya da nesne,
şekillendirildiğinde alet adını alır.
Soyutlama
Soyutlama- Somutlama
• Somutlama yeteneği ve gözlemler sayesinde işe yaramayan madde,
soyut düşünce, maden, obje, belki de başka amaçla tasarlanmış
aletler, aletlerin bileşenleri ya da bileşimleri, başka şeyleri
soyutlamak için olduğu kadar somutlaştırmak için de kullanılır.
Somutlaştırmak işi biçimlendirmenin bir üst düzeye taşınmasıdır.
• Soyutlama derinleştikçe, soyutlanan alet, düşünce ve yapılar farklı
amaçlara da hizmet etmeye başlayabilir. Portakal kasalarına oturan
pazarcı aslında portakal taşıma aletini,başka bir alete dönüştürerek
onu soyutlamış olur. Bu durumda portakal kasası aslında soyut
olarak bir sandalyedir. Birbirine bitişik sandalyeler ise koltuk
tasarlamak için bir soyutlamaya gitme ihtiyacı doğurmuş olabilir.
Kütükte oturan Neandertaller gün gelip de koltukta oturmaya
başlamışsa, bu soyutlama sayesinde olmuştur. Soyutlama
sayesinde cisim, araç, alet, düşünce ya da sistemler farklı amaçlarla
da kullanılabilir.
• Büyük meydanlarda oynanan
tepük(futbol), hülü (polo) gibi meydan
oyunlarının yanında Satranç oyununun
öncülü denebilecek; dışarıda ve evde
oynanabilen çocuk oyunları, kuyu-taş-
tahta oyunları, üç taş, dokuztaş, kurt
koyun, dama, mangala, tavla gibi oyunlar
Türkler arasında çok yaygındı.
Soyut Satranç Taşları
• Türkler arasında her yerde, her zaman oynanan
zeka oyunları ve satranç çok yaygındı.
Yanlarında satrançlı(kareli) mendil taşıyorlar
veya yere çizgilerini çekiveriyorlardı. Satranç
taşlarını yanlarında taşımıyor, tıpkı
Kuyu(Mangala) oyununda yerdeki taşlardan
yararlanıldığı gibi, tabiattaki nesnelerden satranç
taşı yapıyorlardı. Mesela bir dal parçasını
düzeltip, satranç taşları yapıyorlardı.
Soyutlamanın kökeni bu kolaycılığa dayanır.
Mendilden Satranç Tahtası
Tahtadan Satranç Taşları
• Türklerin en fazla ilgi gösterdiği oyunlardan biri de
satranç oyunuydu. Sadece Anadolu’da değil Orta Asya
Türk topluluklarında da satranç yaygın olarak oynanan
bir oyundu. Fransız gezgin H. Blocgueville 1860
yıllarında o bölgeleri gezmiş. Orada edindiği izlenimlerini
“Türkmenler Arasında” adlı bir kitapta toplamıştır. Bu
anılara göre, ‘Türkmenlerin, boş zamanlarında en çok
sevdikleri şey satranç oynamaktı. Üzerinde satranç
oynadıkları şey siyahlı beyazlı karelere boyanmış mendil,
taşlar da tahtadan oyulmuştu. Türkmenler bunu daima
yanlarında taşırlardı’. 
• Türkler erken dönemde soyutlamayı
öğrenmişlerdi. Sanatlarında soyut şekilleri
kullanıyorlardı.
• Pazırık Kurganları’ndan bir İskit Türk halısı
çıkarılmıştır. Dünyanın en eski halısı olan
bu halının motifleri satranç tahtasını
hatırlatan kare dilimler şeklindedir.
Pazırık
M.Ö. 252-238
Pazırık İskit Kurgan Halısı
(Kareli / Satrançvari düzen)
Pazırık İskit Kurgan Halısı
(Kareli / Satrançvari düzen)
Timur tahtında bir eğlenceyi
izlerken.
Kaynak: Orjinali Zafername’de
olan Turks: A Journey of a
Thousand Years, Royal Academy
of Arts, London 2005, s 220
isimli kitaptan ayrı baskı
minyatür.
Timur’un Ağustos 1403’de Gortin
Kalesi’ni kuşatması. Hakanın
üstünde tutulan şemsiye Türk
Hakanlarının hakimiyet sembolü
Çetr’dir. (Çadır)
Çadır ve saray duvarı karelidir
(satrançlıdır)
Babür
Çadırda
Timur Çadırda
Baklava
Bir Şiir Türü
• Satranç, örneği az olan Aruz kalıplı bir şiir türümüzdür.
Soldan sağa, yukarıdan aşağıya okunduğunda da
kelimeler değişmez. Bilinen ilk örneği İngilizlerin Mugal
Sultanı! dediği Timur ahfadından Babür’ündür. En
meşhuru ise Yavuz Sultan Selim’e aittir:
• sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur 
herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur 
sâdıkane / belki ol / alemde bir/ dîdar olur 
yâr olur / ağyar olur / dîdar olur / serdar olur 
• Böyle şiirlere satranç denilmesinin sebebi, meşhur
satranç oyununun tahtasındaki kareli şekil gibi, sözlerin
soldan sağa-yukarıdan aşağıya okunabilecek şekilde
dizilmiş olmasının benzerliğidir.
Satrançlı (Kareli)
• Satranç: Satranç tahtası gibi haneli
(TDK. Türkçe Sözlük. TTK Basımevi. Ankara. 1969. 5.
bsk. sf. 643)
• Satrançlı: Satranç tahtası gibi dördüllere ayrılmış bir
şekilde basılmış olan: Satrançlı kumaş (TDK. Türkçe
Sözlük. TTK Basımevi. Ankara. 1969. 5. bs. sf. 643)
• Satrançlı: Satranç tahtası gibi karelere ayrılmış bir
şekilde yapılmış veya çizilmiş olan: Satrançlı kumaş,
satrançlı mendil.
(Sabah Meydan Larausso. 17.c, 353.sf.)
SATRANÇ USULÜ
Elin yazma hususunda aciz kalacağı derecede iri olan celiler
önce küçük nisbette yazılır, sonra satranç usulü ile
(kareleme) büyütülür. Usulü şöyledir: 
Hattatı zorlamayacak boyutta önceden yazılan hat numunesinin her
tarafı karelere bölünür. Yazı ne büyüklükte olacaksa o kadar misli büyük
karelere ayrılmış bir başka kağıda karelerin mukabili bulunarak gereken
yerlerinden dikkatle çizilmek suretiyle aktarılır. Celinin tekamül etmediği
devirlerde bu gibi yazılar beyaz renkli sağlam kağıtlar üzerine siyah is
mürekkebiyle yazılır, düzeltmeler tashih kalemtıraşı ile yapılırdı. Ancak
XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren önceden siyaha boyanmış kağıtlar
üzerine zırnıktan yapılmış sarı mürekkeple yazma usulü yerleşmeye
başlamıştır. Koyu (bilhassa siyah) renkli kağıda yazmakta kullanılan
zırnığın yegane kusuru güneşte, hatta gün ışığında solabilmesidir.
Zırnık, siyah kağıda yazıldığında bir kalınlık teşkil etmeyişi, ayrıca tashih
için kapatılması gereken kısımların is mürekkebiyle kolayca örtülebilmesi
sebebiyle tercih edilmiştir.
Satranç Usulü
• Türk Şehir Mimarisinde de satranç usulü
kullanılmaktadır: Türk şehirleri, özellikle
çarşıları kareli sokaklara ayrılır.
Kareli (Satranç)
• Kırgısiztan’da kareli defter için “Çatıraş”
kelimesi kullanılmaktadır.
• Tatarca’da “Şatraşlı” sözü kareli
anlamında kullanılmaktadır.
• Satrancın doğduğu topraklarda satranç
kelimesi için “Şatra”, “Şatıra”, “Şıdıra” veya
“Şator” kelimeleri kullanılmaktadır.
• Hun, Göktürk, Etrüks kaya resimlerindeki
güneş şeklindeki sembol veya süsleme
daha sonra Göktürk Alfabesindeki bir
harfe dönüşmüştür. Bu süslemeye (güneş)
ilk satranç buluntularında da tesadüf
edilmektedir. Çok farklı yerlerde bulunan
Satranç taşlarının bu süsleme ile
süslendiği görülmüştür.
Göktürk /
Orhun Alfabesi
Üstte j, altta f
harflerine dikkat!
Satranç taşlarının
üzerindeki
Göktürkçe harf
Güneşi temsil etmektedir.
Satranç Taşları 12.yy.
Malting, Museum of St Albans Hertfordshire, İngiltere
Macaristan
Kale, 978-1070, 
Pineuilh, Gironde, France
Kayseri, Kültepe
Alabastar Taşından idol
M.Ö. 1950 - 1740
Osmanlı Hakan kaftanlarında
Çintomanî Süsleme
Masa Örtüsü
Güneş Saati
Kırgızistan
Antalya
Tunceli
ORTA ASYA M. S. 700-100. Güneş sembolü süslemeli At
Güneşli Kilim, Türkiye
• Çadır’ın tepesine (Şangrak) benzeyen
motife, Türk Kültür coğrafyasında, sıkça
rastlanmaktadır. Bunlardan biri de satranç
taşlarıdır. Erken satranç taşlarında bu
motife (Güneş) rastlanmaktadır.
İtalya, Venafro buluntusu (Teatro
Romano yakınındaki S. Aniello
içinde) 8-10,yy tahmin ediliyor.
Harabati Baba
Tekkesi
mezar taşları
(Güneş sembolü ) 
Sümerler
(Bosna) Sancak-Yeni Bazar
Kazarman / Kırgısiztan
Sümerler
ETRÜKSLER
Erzurum
Sivil Mimari
Sandomiers
(Polonya)
Satranç
taşlarının üst
kısmında
bulunan daire
ve ortasındaki
artı işareti
Sümer
metinlerinde
Utu, yani Gün
Tanrısını işaret
eder.
Güneş Motifine
Türk Kültür coğrafyasında
sıkça rastlanır.
İskit / Efes
Tunceli Koç boynuzlu
Mezar Taşı
Selçuklu Satranç Takımı
• Nişapur’da bulunan ve Büyük Selçuklu Devleti
dönemine ait şu muhteşem soyut satranç takımı
Asya, Avrupa ve Afrika’da bulunan bazı
parçaların; kendinden önceki buluntuların bir
satranç takımı parçası olduğunu
doğrulamaktadır.
• Neredeyse eksiksiz (bir taşı yoktur) bu satranç
takımı satranç tarihinde ve Türk satranç
tarihinde çok önemli bir yere sahiptir.
Nişabur / 11-12.yy. Selçuklu Satranç Seti
Metropoltan Müzesi
(İran) Nişabur, 9. yy.
Sandomierz Seti, 11-12.yy.
Disctric Museum, Sandormiertz, Polanya
Venafro, Campania, İtalya / 10.yy.
Museo archeologico di Napoli (Gianfelice Ferlito)
İskandinav taşları / 11-12.yy. 
Nuremberg, Germanisches Nationalmuseum / Almanya
Satranç Taşları Nişabur’dan
Topkapı Sarayı, Harem-i Hümayun Murassa Satranç Takımı
Ajur ve firuzekârî tekniğiyle yapılmış, çeşitli motiflerle bezenmiş. Tepelerinde altın
yuvalı kabaşon yakut veya firuze taşlar var. Taşlardan dokuzunun tepesi yakutlu,
altısı firuzeli. Satranç takımlarının 16. yüzyıldan günümüze ulaşabilmiş küçük, zarif
parçalarının birbirine benzeyenleriyle bir yarım set oluşturulmuş. Satranç, pek çok
Doğu ve Batı kültüründe olduğu gibi, Osmanlı Sarayı’nda da sevilerek oynanan bir
oyundu.
• Bodrum Serçe Limanı Cam Batığı
buluntusu Türk tipi satranç seti,
satranç setlerinin yalnız Araplar
üzerinden değil doğrudan Türkiye
üzerinden Avrupa’ya geçtiğini
göstermektedir.
Serçe Limanı Cam Batığı Kazısı, Türkiye / 11.yy,
Satranç seti parçaları gemi batığında bulundu. Geminin kıçında
bulunan satranç taşları yanında yay ve bir tavla parçası da vardı.
Satranç Setleri kara veya deniz yoluyla Avrupa’ya ulaşıyordu.
Cam Batığı,
Bodrum, Serçe
Limanı, Türkiye
Bir gemi batığında,
geminin kıç
bölgesinde
bir tavla zarı ile
birlikte bulundu. 
Batılıların Mozarab, Arap veya İslam tarzı dedikleri
Türk tarzı satranç taşları. Saint Genadio taşları olarak
biliniyor. 10. yy.başlarına tarihlendiriliyor. Mozarabik
(Muzdarip) Manastır / Leon / İspanya
Çadır(Kümbet)-Satranç
Satranç:
• Biçimi
• Hatları
• Çizgileri
• Süsleme
• Derin Görüntü(sembol)
açısından Çadır’a benzemektedir.
Sandomierz satranç seti.
Bu satranç setinde, çadırdan kaynaklanan çoğu benzerlikler
bulunmaktadır: Sol üstteki taşın tepe görünüşü çadır tepesi şeklinde.
Alt çizgiler Çadır kuşakları şeklinde.
Kaynak: Sandomierz museum 
Sandomierz Taşı, Polonya
Kırgız Boz Evi Şangrak
Ev-Yurt / Satranç
• Türkler çadırlarına yaygın olarak ev veya
yurt adını verirler. Türklerde ev ve evin
ocağı kutsaldır. Evin çatısı olan Şangrak
çöktüğünde ise evin / yurdun da
yıkılacağına inanılır. Bu yüzden yurt adı
da verilen ev’in veya çadırın korunması
ve güvenliği için yöntemler geliştirilmiş,
bu yöntemlerin soyutlanması ile de
satranç oyunu doğmuştur. En eski soyut
satranç taşları bu yüzden Türk evine,
çadırına benzemektedir.
Piyon(?), Nassington, Tithe
Barn Museum, İngiltere
Charlemagne Seti
denilen Satranç
takımı (Harun
Reşid’in
Charlemagne’ye
gönderdiği takım.)
 At, 12. yy, Malting,
Museum, St Albans
Hertfordshire, İngiltere
Sandomierz, Polonya
Sibirya
Süslü bir çadır gibi;
Museo Nazionale del Bargello,Floransa, İtalya 
12.yy Türk tarzı satranç taşı:
(İspanya veya Sicilya.)
Metropolitan Müzesi
Kırgız
Boz Üyü
Satranç
Taşları,
Mısır
(British
Museum)
(Kölemenler
/ Tolunlar /
Memlükler
Sanatı)
Kırgız Çadırı
Şekil, hat, çizgi, süsleme ortak!
Fildişi Satranç Taşları 12.yy ortaları,
Musée du Louvre, Paris / Fransa
Nogay
Balbalının
Dönüşümü
ORTA ASYA M. S. 700-100. Güneş sembolü süslemeli At
ORTA ASYA M. S. 700-100.
Güneş sembolü süslemeli At
Kale, 9.yy.
Nişabur,
Bodrum, 11.yy.
Kale, York-
İngiltere
ORTA ASYA M. S. 700-100.
Güneş sembolü süslemeli At
Rusya Ermitaj Müzesi Osmanlı padişahının
hediye ettiği at eyeri.
Çadırdan
Kümbete
Satranç-Çadır (Kümbet)
• Bazı satranç taşlarının biçimi kümbetlere
benzer. Celal Esat Arseven, Sanat
Ansiklopedisi’nde Kümbet mimarisinin
çadıra dayandığını etraflıca açıklamıştır.
Arap Tarzı denilen Satranç
Taşları, 8-10.yy. Metropolitan
Müzesi
Çadırın Mimarî Takipçisi
Kümbet
Sırçalı Kümbet / Kayseri
Zeynel Bey Kümbeti
Batman
Floransa
İtalya
Satranç taşı
İtalya
Piyon (Kale) / Floransa /İtalya
Erzurum / Üç Kümbetler
Nurenberg Satranç Taşları
Almanya
Batılıların Mozareb(muzdarip),
İslâm veya Arap tarzı dedikleri
Türk tarzı muhteşem bir satranç seti.
(11,12. yy.) Nişapur’da bulundu.
Halen Metropolitan Sanat Müzesinde..
Sonuç
• Somut ve soyut Satranç Taşları ile satranç
tahtası, Türk medeniyetindeki çadır,
güneş, balbal, kümbet, mezar taşı, at ve
eğer kültürünün izlerini taşımaktadır. Bu
da satrancın Hindistan kökenli değil
Türkistan kökenli olduğunun belgesidir.
Satrancın Kökeni
• Satrancın Kökeninin Hindistan, Kuşhanlar, İran, Mısır,
Çin, Arap, Truva, Roma, Arnavutluk olduğu iddiaları
vardır. Bu iddiaların en güçlüsü Hindistan ve
Kuşhanlar’dır.
• Hindistan Milattan önceki asırlardan beri kadim bir Türk
Yurdudur. Kuşhanlar Türk Devletidir.
• Kanaatimizce Kuşhanlar’a önceki Türkistan’da kurulan
Türk Devletlerinden geçmiştir.
• Satranç taşlarının ve tahtasının biçim ve tasarımındaki
benzerlikler, Satrancın kökeninin Türkler olduğunu
göstermektedir.
Dikkatiniz için
teşekkürler.
arslankucukyildiz@gmail.com

More Related Content

What's hot

Eğitim ve Öğretimle İlgili Temel Kavramlar
Eğitim ve Öğretimle İlgili Temel KavramlarEğitim ve Öğretimle İlgili Temel Kavramlar
Eğitim ve Öğretimle İlgili Temel Kavramlaricelik
 
Kertas Kerja Minggu Kecergasan
Kertas Kerja Minggu KecergasanKertas Kerja Minggu Kecergasan
Kertas Kerja Minggu KecergasanUmmu Faqihah
 
Analisis tugasan sandwich telur
Analisis tugasan sandwich telurAnalisis tugasan sandwich telur
Analisis tugasan sandwich teluryaniezamri
 
Kertas+kerja+program+innovasi+kokurikulum
Kertas+kerja+program+innovasi+kokurikulumKertas+kerja+program+innovasi+kokurikulum
Kertas+kerja+program+innovasi+kokurikulumAhmad Lili
 
Kurikulum Standard Prasekolah Kebangsaan
Kurikulum Standard Prasekolah KebangsaanKurikulum Standard Prasekolah Kebangsaan
Kurikulum Standard Prasekolah KebangsaanRaja Muein
 
Buku panduan pengajaran psv tahun 5
Buku panduan pengajaran psv tahun 5Buku panduan pengajaran psv tahun 5
Buku panduan pengajaran psv tahun 5401401401
 
Cadangan pelan pengurusan bilik darjah
Cadangan pelan pengurusan bilik darjahCadangan pelan pengurusan bilik darjah
Cadangan pelan pengurusan bilik darjahSALWANIERAZLI
 
Rph pualaman psv thun 4
Rph pualaman psv thun 4Rph pualaman psv thun 4
Rph pualaman psv thun 4share with me
 
Rubrik pemarkahan dan penilaian pendidikan seni visual tahun 4
Rubrik pemarkahan dan penilaian pendidikan seni visual tahun 4Rubrik pemarkahan dan penilaian pendidikan seni visual tahun 4
Rubrik pemarkahan dan penilaian pendidikan seni visual tahun 4Ahmad Faizul
 
Kriteria – kriteria pembentukan pendidikan jasmani (dines)
Kriteria – kriteria pembentukan pendidikan jasmani (dines)Kriteria – kriteria pembentukan pendidikan jasmani (dines)
Kriteria – kriteria pembentukan pendidikan jasmani (dines)Uma Vathy
 
Tiga domain yang membentuk nilai pendidikan dalam pendidikan jasmani
Tiga domain yang membentuk nilai pendidikan dalam pendidikan jasmaniTiga domain yang membentuk nilai pendidikan dalam pendidikan jasmani
Tiga domain yang membentuk nilai pendidikan dalam pendidikan jasmaniWai Jey Ying
 
Laura chapman
Laura chapmanLaura chapman
Laura chapmanaliasafia
 
Pengurusan sumber dan bahan bantu mengajar
Pengurusan sumber dan bahan bantu mengajarPengurusan sumber dan bahan bantu mengajar
Pengurusan sumber dan bahan bantu mengajarAngel Spaghcoroni
 
Pengajian kurikulum dan model prasekolah
Pengajian kurikulum dan model prasekolahPengajian kurikulum dan model prasekolah
Pengajian kurikulum dan model prasekolahDennis Ha
 
Strategi,pendekatan, kaedah dan teknik
Strategi,pendekatan, kaedah dan teknikStrategi,pendekatan, kaedah dan teknik
Strategi,pendekatan, kaedah dan teknikAfiqah Nooh
 
Budaya dan kepelbagaian kelompok di malaysia assingment edu 2013
Budaya dan kepelbagaian kelompok di malaysia assingment edu 2013Budaya dan kepelbagaian kelompok di malaysia assingment edu 2013
Budaya dan kepelbagaian kelompok di malaysia assingment edu 2013Wanie Sabrie Ws
 

What's hot (20)

Rph kolaj rama-rama
Rph kolaj rama-ramaRph kolaj rama-rama
Rph kolaj rama-rama
 
Taklimat umum KSSR
Taklimat umum KSSRTaklimat umum KSSR
Taklimat umum KSSR
 
Eğitim ve Öğretimle İlgili Temel Kavramlar
Eğitim ve Öğretimle İlgili Temel KavramlarEğitim ve Öğretimle İlgili Temel Kavramlar
Eğitim ve Öğretimle İlgili Temel Kavramlar
 
Kertas Kerja Minggu Kecergasan
Kertas Kerja Minggu KecergasanKertas Kerja Minggu Kecergasan
Kertas Kerja Minggu Kecergasan
 
Analisis tugasan sandwich telur
Analisis tugasan sandwich telurAnalisis tugasan sandwich telur
Analisis tugasan sandwich telur
 
Kertas+kerja+program+innovasi+kokurikulum
Kertas+kerja+program+innovasi+kokurikulumKertas+kerja+program+innovasi+kokurikulum
Kertas+kerja+program+innovasi+kokurikulum
 
Kurikulum Standard Prasekolah Kebangsaan
Kurikulum Standard Prasekolah KebangsaanKurikulum Standard Prasekolah Kebangsaan
Kurikulum Standard Prasekolah Kebangsaan
 
Buku panduan pengajaran psv tahun 5
Buku panduan pengajaran psv tahun 5Buku panduan pengajaran psv tahun 5
Buku panduan pengajaran psv tahun 5
 
RPH SAINS THN 1
RPH SAINS THN 1RPH SAINS THN 1
RPH SAINS THN 1
 
Cadangan pelan pengurusan bilik darjah
Cadangan pelan pengurusan bilik darjahCadangan pelan pengurusan bilik darjah
Cadangan pelan pengurusan bilik darjah
 
Psv
PsvPsv
Psv
 
Rph pualaman psv thun 4
Rph pualaman psv thun 4Rph pualaman psv thun 4
Rph pualaman psv thun 4
 
Rubrik pemarkahan dan penilaian pendidikan seni visual tahun 4
Rubrik pemarkahan dan penilaian pendidikan seni visual tahun 4Rubrik pemarkahan dan penilaian pendidikan seni visual tahun 4
Rubrik pemarkahan dan penilaian pendidikan seni visual tahun 4
 
Kriteria – kriteria pembentukan pendidikan jasmani (dines)
Kriteria – kriteria pembentukan pendidikan jasmani (dines)Kriteria – kriteria pembentukan pendidikan jasmani (dines)
Kriteria – kriteria pembentukan pendidikan jasmani (dines)
 
Tiga domain yang membentuk nilai pendidikan dalam pendidikan jasmani
Tiga domain yang membentuk nilai pendidikan dalam pendidikan jasmaniTiga domain yang membentuk nilai pendidikan dalam pendidikan jasmani
Tiga domain yang membentuk nilai pendidikan dalam pendidikan jasmani
 
Laura chapman
Laura chapmanLaura chapman
Laura chapman
 
Pengurusan sumber dan bahan bantu mengajar
Pengurusan sumber dan bahan bantu mengajarPengurusan sumber dan bahan bantu mengajar
Pengurusan sumber dan bahan bantu mengajar
 
Pengajian kurikulum dan model prasekolah
Pengajian kurikulum dan model prasekolahPengajian kurikulum dan model prasekolah
Pengajian kurikulum dan model prasekolah
 
Strategi,pendekatan, kaedah dan teknik
Strategi,pendekatan, kaedah dan teknikStrategi,pendekatan, kaedah dan teknik
Strategi,pendekatan, kaedah dan teknik
 
Budaya dan kepelbagaian kelompok di malaysia assingment edu 2013
Budaya dan kepelbagaian kelompok di malaysia assingment edu 2013Budaya dan kepelbagaian kelompok di malaysia assingment edu 2013
Budaya dan kepelbagaian kelompok di malaysia assingment edu 2013
 

Viewers also liked (8)

Satranç
SatrançSatranç
Satranç
 
Satranç sunusu
Satranç sunusuSatranç sunusu
Satranç sunusu
 
Chess
ChessChess
Chess
 
Chess
ChessChess
Chess
 
Chess
ChessChess
Chess
 
Satrançla ilgili sorular
Satrançla ilgili sorularSatrançla ilgili sorular
Satrançla ilgili sorular
 
Overview Of Chess
Overview Of ChessOverview Of Chess
Overview Of Chess
 
Chess Strategy
Chess StrategyChess Strategy
Chess Strategy
 

Satranc taşları ve tahtasının biçim ve tasarımı üzerine düşünceler

  • 2.
  • 3. Satranç Taşları ve Tahtasının Biçim ve Tasarımı Üzerine Düşünceler Arslan Küçükyıldız
  • 4. Satranç’ın Kökeni Satrançla ilgili olarak zihinlerimize yerleştirilen köken bilgisi, doğru olarak kabul edilmiş bazı rivayetlerden ibarettir: M.S. 380: Satrançla ilgili bulunan ilk yazılı belgelere, Hint hükümdarı II. Chandragupta zamanında ve "Çaturanga" adlı Sanskritçe oyunda rastlanmaktadır. M.S. 531-579: Bu dönemde yaşayan İran Şahı I. Hüsrev'e satranç takımı hediye edildi ve oyun "Çatrang" adını aldı. M.S. 600: Hindistan'ın Pencap bölgesinde oyunun kuralları son halini aldı. Aynı yıl Araplar'ın İran'ı istila etmesi ile oyun Arap ve İslâm dünyasında kabul gördü ve adı "Satranj" olarak değişikliğe uğradı. Yine bu yıllarda satranc, Çin'de "Sat-RanÇu" adıyla oynanmaya başladı.
  • 5. Satrancın Kökeni ve Yayılması • Satranç tartışmalı bu rivayetlere göre Hindistan’da doğmuştur. • Halbuki satrançla ilgili ilk somut bulgular; ilk satranç taşları (Afrasiyap, M.S. 760) ve ilk satranç takımı (Nişapur) Türkistan’da bulunmuştur. Satranç taşına benzer taşlar M.S.100. yıl Kuşhan Devleti başkenti Dervazintepe’de bulunmuştur. Tarafsız kaynaklar satrancın Hindistan’a Kuşhan Türklerince getirildiğini bildirmektedir. Asya’dan İran, Arabistan, İspanya / İtalya üzerinden Avrupa’ya gitmiştir. Kuzey Avrupa ve Bizans üzerinden gittiğine dair rivayetler de bulunmakla beraber, kesin olan satrancın Türkistan coğrafyasından Avrupa’ya taşındığıdır.
  • 6. Satrancın Avrupa’ya Göçü • Satranç 800 yıllarında Emevi Devleti döneminde Araplar tarafından İspanya'ya taşındı. • Avrupa’ya buradan yayıldı. Aynı dönemlerde İtalya yolu ile de yayılmalar mevcut. • Arnavutluk taşına istinaden Bizans üzerinden yayıldığına dair tahminler de vardır. • Kaynaklar Avrupa’daki ilk satranç takımının Halife Harun Reşid tarafından Fransa Kralı Charlemagne'ye hediye edilen satranç takımı olduğunu kaydetmektedir. • (Nedense kaynaklarda satrancın Avrupa’ya Kuzey Avrupa yolu ile de gelmiş olabileceği üzerinde fazla durulmamıştır.)
  • 7. Satranç Setleri • Avrupa'nın ve Asya’nın çeşitli yerlerinde birçok Ortaçağ satranç setleri veya müstakil satranç taşları bulunmuştur: İspanya, Katalonya, Fransa, İtalya, Floransa, Sicilya, Polonya, İngiltere, Almanya, Hollanda, Norveç, Danimarka, İskandinavya, Arnavutluk, Rusya, Özbekistan, İran, Afganistan’dır. • Müzelerdeki bazı eserlerin bulundukları yerler belirsizdir. Bazı eserler de sadece bir heykelcikten ibarettir. (Bunların Satranç taşı olduğu tartışmalıdır.) Bu satranç takımı ve taşları buluntuları 9 ila 14.yy. arasında tarihlendirilmiştir.* * http://history.chess.free.fr/first-european.htm
  • 8. Soru • Satranç taşlarının biçimi, süslemeleri ve derin görüntüleri (sembolleri) nereden geliyor? Satranç taşları ile meselâ Türk Balballarının; Çadır geleneği veya Kümbet mimarisinin bir ilgisi olabilir mi? • Çünkü bu taşların biçimi ve tasarımı mutlaka bir “şey”den esinlenmeli. Mutlaka bir “şey”e benzemeli, Ya somut, ya da soyut bir nesneye, eşyaya dayanıyor olmalı... • Peki satranç tahtası?
  • 9. Satranç taşları ve Satranç tahtasının biçim ve tasarımında Türk Medeniyeti’nde önemli bir yeri olan balbal, çadır, kümbet ve at kültürü gibi kültürlerin büyük rol oynadığını düşünüyoruz.
  • 10. Satranç Taşlarının Biçimi • Satranç taşlarının biçimini, soyut ve somut olarak ikiye ayırmak mümkündür. • En eski somut biçimli satranç taşları 5-6. yy.a ait Afrasiyap taşlarıdır; Semerkant’ta bulunmuştur. • Soyut satranç taşlarına ait ilk buluntular ise Nişapur’da bulunmuştur. Avrupa’nın çeşitli yerlerinde Nişapur’da bulunan satranç taşlarına (neredeyse eksiksiz korunabilmiş olan 12.yy.a ait Selçuklu satranç takımına) benzer satranç taşları bulunmuştur. • Bu soyut ve somut satranç takımı ve Türk Satranç taşı biçimi, yüzyıllarca korunmuş, yeni biçimlere buradan geçiş yapılmıştır. (Batılılar bu tarzı Mozarab, Arap tarzı veya İslâm tarzı olarak adlandırmıştır.)
  • 11. Günümüz satranç taşları biçimini ortaçağ soyut Türk Satranç taşlarından almıştır.
  • 12. Satranç Taşları Tasarımları • Batılıların kabulüne göre Soyut satranç taşı tasarımı Müslüman tasarımından ilham almıştır. Aslında Avrupa'da bulunan birçok soyut satranç takımları Müslüman imalatıdır.* * http://history.chess.free.fr/first- european.htm
  • 13. Sanat Faaliyeti • Sanatçının bütün malzemesi tabiat ve insandır. Sanat faaliyeti, bir sanatçının hangi sanat dalında olursa olsun daha önce var olan malzemeden ve almış olduğu kültür biçiminden hareket ederek, daha önce var olmayan bir forma bir biçime, bir yoruma ulaşmasıdır. Sanatçının ortaya koyduğu eser artık bir estetik objedir. Sanatçının eldeki malzemeye getirdiği yorum ve yorumundaki farklılık sanat eserinin de türlerini oluşturur. Farklılık veya benzerliklerin kaynağı sanatçıdır.
  • 14. Benzerlikler • En eski satranç setleri ve taşlarına bakarak bunların biçiminin nereden gelmiş olabileceğini söylemenin zorluğu açıktır. Satranç taşları birçok şeye benzeyebilir / benzetilebilir. Bu zayıf benzerliklere birkaç örnek: • Harran evleri / Şanlıurfa • Nemrut Dağı Heykelleri / Adıyaman • Paskalya Adası Heykelleri / Şili
  • 15. Harran Evleri / Şanlıurfa Yan yana dizilmiş piyonlar mı?
  • 19. Satranç Taşlarının Biçim ve Tasarımı Bulunan ilk satranç taşları ile Türk Kültür dünyasındaki varlıkların benzerlikleri üzerinde durulmalıdır.
  • 20. Balbal-Çadır-Eğer Kanaatimizce satranç taşları, Türk gelenek ve felsefesine göre şekillenmiştir. • Somut satranç taşları At kültürümüzden esinlenmiştir. • Soyut satranç taşları ise birçok yönden Türk Dünyasının çeşitli bölgelerindeki: • Balballara ve Mezar Taşları’na • Çadır’a; günümüzde de kullanılmaya devam eden Eski Türk Evi’ne ve çadırdan gelişen Kümbet’e • Eyer’e • Satranç tahtası da çadır duvarına (kareli) benzemektedir. • Soyut ve Somut biçimler arasında da geçişler görülmektedir.
  • 21. Türk Dünyasının çeşitli bölgelerindeki balballar: İrlanda Balbalları Japonya Balbalları / Go-hyaku Rakan Denizli Balbalları Kuman Kıpçak, Nogay balbalları Güney Kore Balbalları Arabistan Balbalları Şatırçulu Mezarlığı / Moğolistan Heykelleri Ahlat Mezar Taşları
  • 23.
  • 24. Go-hyaku Rakan / Japonya
  • 25. Denizli’de Salur Boyu Damgalı Balballar
  • 26. Ukrayna / Kıpçak Balbalları
  • 29. Ukrayna / Kıpçak Balbalları
  • 31.
  • 33. Arabistan antik balbalı. El- Maakir-Qaryat al-Kaafa, near Ha’il, Suudi Arabistan balbalı, En boy: 92 x 21 cm. Riyad Milli Müze, 997 Arap yarımadası Arabistan Balbalları Arabistan antik balbalı. M.Ö.4000, En boy: 57 x 27 cm Milli Müze, Riyad
  • 36.
  • 37. Moğolistan, Her iki resimdeki balbal da 6.yy.a tarihleniyor.
  • 38.
  • 39.
  • 40.
  • 41. Şatırçulu (Satranç Mezarlığı) / Moğolistan (Hun-Göktürk Dönemi Anıt Mezarlık) Not: Şatır, Şatra, Şator Türkçe bir kelimedir ve satranç anlamındadır.
  • 44. Ahlat Mezar Taşları; (Taşların üst kısmındaki çıkıntıya dikkat!)
  • 45. Ahlat Mezar Taşları ve Kümbetleri / Van
  • 46. Öz-Biçim • Soru: • Satranç ile çadır arasındaki benzerlik veya ilişki nedir? • Cevap: • Öz-Biçim ilişkisi: Şekil, hat, çizgi, süsleme, şangrak derin görüntüsü vb. bakımından çadıra benzeyen satranç taşlarının her biri, savunulacak ev veya yurt da denilen çadırı temsil eder. Bu yüzden çadırdaki bütün bu bilgileri üzerinde taşır.
  • 47. Çadır - Ev • Soyut satranç taşını biçim ve öz itibarıyla benzettiğimiz Çadır’ı biraz yakından tanıyalım: • Satranç taşları ve oyununun daha iyi anlaşılabilmesi için Çadır’ın Türk kültürü, felsefesi, devleti, ailesi için ne anlam ifade ettiğine bakılması gerekir.
  • 48. Buluşlar ve Çadır • Buluş, uygarlığın gerçek temelidir; insan ilişkilerinde en önemli itici güçlerden birisidir. • Buluşlar hakkında bilgi sahibi olmadıkça geçmişi ve bugünü anlamak, gelecekle ilgili öngörülerde bulunmak neredeyse imkansız hale gelir. • İlk buluşlar büyük ihtimalle rastlantılar sonucu ortaya çıktı. İlkel insanlar değişiklikleri ve buluşları benimsemek açısından muhafazakardı. • Yaklaşık 40.000 yıl önce insanlar çadır/kulübe (ilkel ev) yapmayı öğrendiler.
  • 51. Çadır Nedir? • Kalın bezden veya keçe, deri yahut kıl dokumadan yapılan, bir veya daha fazla direklerle çatılıp kurulan barınma yeridir. • Çadırlar, tarih öncesi devirlerinde bile, insanların mağaralarla aynı zamanda kullandıkları bir barınaktı. • Mimarlık birçok unsurlarını çadırdan almıştır. Bu bakımdan, sanat ve mimarlık tarihinde çadırın çok önemli bir yeri vardır.
  • 55. En Eski Çadır • En eski çadır tipine, Abakan bölgesindeki Boyarı dağı kaya resimlerinde rast gelinmektedir. • Günümüzde de çadır biçiminde fazla bir değişiklik olmadan aynı bölgelerde kullanılmaya devam etmektedir.
  • 58. Tıva
  • 59. Altay Evi Önce- Sonra Altay Evi (Ressam Çoros Gurkin)
  • 60. Hakas
  • 64. Çadır’ın Gelişimi • Başlangıçta en ilkel haliyle karşımıza çıkan çadır daha sonra gelişerek otağ’a ve çok zengin çadır çeşitlerine, daha sonra da Kümbet’e dönüşmüştür. Balbal’ın mezar taşlarına (örn. Ahlat Mezar Taşları)dönüşmesi gibi...
  • 66. Yürüyen Ev / Otağ
  • 68. Timur’un üçüncü oğlu Miran Şah’ın torunu Babür Devletinin kurucusu Babür Han Otağında. Babür'ün henüz 12 yaşında bir çocukken tahta geçişini gösteren Babürnâme'den bir sahne.
  • 69. Çadır Çeşitleri • Türklerin çok çeşitli çadırları vardı. Osmanlı devrinde kullanıldıkları çeşitli yerlere göre şöyle adlandırılırdı: • Hünkar Çadırı (Otağ-ı Hümayun)  • Paşa Çadırları • Divân Çadırı (Otağ-ı Asafi) • Halvet Çadırı • Kurba Çadır  • Hastane Çadırı • Çile Çadırı (Ceza Çadırı)
  • 70. Osmanlı Çadırları • Paşa Çadırları. — Geniş ve birkaç direkli olurdu. İçi, dışı nakışlı sayvanlarla süslüydü. Duvar ve tavanları iki katlıydı, pencere ve perdeleri bulunurdu. • Divân Çadırı (Otağ-ı Asafi). — Burada serdar-ı ekremler (başkomutanlar) ve sadrazamlar resm-i kabullerde bulunurdu, savaş plânları görüşülür, yemek yenirdi. • Halvet Çadırı. — Sadrazamlara mahsustu. Padişah çadırlarında olduğu gibi bu çadırların da soğuk havalara mahsus tok bezden yapılmış bir cinsi daha vardı. İçerisi görülmesin diye dış etekliği önünde bir de kapısı bulunurdu. • Kurba Çadır. — Ortasında çadır direği bulunmayan bu çadırlar hamam olarak kullanılırdı. • Hastane Çadırı. — Gayet büyük olan bu çadırlara sıra sıra karyolalar yerleştirilir, hasta olan kimselere, yaralılara burada bakılırdı. • Çile Çadırı (Ceza Çadırı). — Bir direkli ve kenarları açık çadırdır. Burada suç işleyenler cezalandırılır, etrafı açık olduğu için de, suçluya verilen ceza her taraftan görülürdü.
  • 72. Hünkar Çadırı (Otağ-ı Hümayun) Padişahlara mahsustur.Gayet geniş bir salon şeklinde çok direkli çadırlardı. İçi bölmelerle iki kısma ayrılırdı. İç içe iki çadır şeklinde olan bu çadırlarda padişahın oturduğu kısım etrafında gene perde ile ayrılmış bir gezinti yeri bulunurdu. Burada muhafızlar ve muharipler beklerdi. Padişahlar sefere gittikleri vakit bu çadırlarda otururlar, yanlarında da vezirlerin ve paşaların çadırları bulunurdu. Hünkâr çadırlarının duvar ve tavanları iki katlı olur, gene bez ve ipten yapılmış pencereleri, parmaklıkları ve bunları örten perdeler bulunurdu. İçi atlas, kürk ve halılarla döşenirdi.
  • 73. Vezir Otağı / Çadırı
  • 74. Türk odası (Türckische Cammer) / Dresden / Almanya
  • 75. Rütbeye Göre Çadır • Osmanlı dönemindeki bu çadır çeşitliliği, tarihteki bütün Türk hanedanlarında (devletlerinde) görülür. • Sahiplerinin rütbeleri ve verilen önem derecelerine göre çadırların biçimi değişir. • Han Çadırları, Vezir Çadırları uzaktan bakıldığında kendini gösterirdi. • Savaş dönemlerinde kullanılan çadırlar farklılık gösteriyordu.
  • 76.
  • 77.
  • 78. Çadır Adları • Yüzyıllar boyunca göçerek yaşamak zorunda olan Türklerin kullandıkları, kurulup sökülen ve kolayca taşınan çeşitli şekillerdeki bu meskenlere, çadırdan başka şu adlar da verilmiştir: Oba, otak, otağ, kapa, kerekü, keregü, gereke, gergi, alaçık(loçik), iv, iy, üy, ev, topak ev, curt, yurt, çum, çerge, çergi, çatır ve çetir... Not: Hakanların üzerine tutulan şemsiyelere de çetr adı verilmiştir.
  • 79. Ev-Çadır’ın Kurulması • Çadır, en kolay şekliyle uçları tepede bir halka (şangrak) etrafında birleştirilmiş sırıklardan veya açılıp kapanabilen ahşap kafeslerden meydana getirilmekteydi. Sırıkların veya kafeslerin üzeri keçe veya kıl dokumayla örtülmekteydi. Evdeki rahatlık, çadırda da vardı. Sıcağa ve soğuğa karşı korunaklı idi. Sökülmesi ve kurulması Türk ailesinin en fazla bir saatini alıyordu. Çadırların renkleri, Türk ailesinin sosyal ve ekonomik durumunu göstermekteydi. Mesela, beylerin çadırı, ak renkte oluyordu.
  • 80.
  • 82. Çadır Yapımında en başta iskeleti tutacak olan Şangrak yukarı kaldırılır. Sonra çubuklar bu merkezde birleştirilir.
  • 86. Çadırın Bölümleri • Çadırın tek kapısı vardı ve o da doğuya açılıyordu. Tepesinde bir duman deliği bulunuyordu. Dolayısıyla, çadırın tam ortasında ısınmada ve yemek pişirmede kullanılan “ocak” yer alıyordu. Ocakta bir “saç ayağı”, üzerinde yemek pişirilen büyük bir tencere durmaktaydı. Ocağın hemen arkası, evin yaşlılarına, reisine ve misafirlere ayrılmaktaydı. Bu kısma “tör” (baş köşe) deniliyordu. Bu,Töre anlayışı ile yakından ilgilidir. Sedir veya kanepe şeklindeki tör, çeşitli renk ve desenlerde yapılmış keçeler, halılar, kilimler ve değerli hayvan postlarıyla döşeniyordu. Tör’ün üst kısmındaki çadır kafeslerine, aile efradına ait silâhlarla binit ve koşum takımları asılmaktaydı. Orta direğinde keçeye sarılmış bir kımız tulumu asılı idi.
  • 88. Çadırın Bölümleri • Çadırın zeminine keçeler, halılar, kilimler ve hayvan postları serilmekteydi. Çadır kapısının sağ tarafında bulunan kısım kadınlara aitti. Burada deri tulumlar, ahşap kaplar, kovalar, yemek tasları ve kepçeler (çömçe), üç ayak (üç yak veya çak), ekmek teknesi ve ibrik (ıvrık) bulunmaktaydı. Çadırların bir köşesine de içinde çeşitli malzemelerin konduğu çuvallar, heybeler ve torbalar yerleştirilmekteydi.
  • 92. Çadır-Gökyüzü • Türkler ve akrabaları gökyüzünü, yeryüzüne gerilmiş bir çadır gibi düşünürlerdi. Bunun için de Göktürk yazıtlarında “Göğün basmasından ve yıkılmasından” söz açılmaktadır. Yer, nasıl Tanrının yarattığı bir varlık ise; Gök de onun yarattığı, Göktürklerin dili ile kıldığı kutsal bir varlık idi. Aynı zamanda gök kubbesinin, bugünkü anlayışımızla, uzay gibi bir sonsuzluğu da yoktu.Atlı Türkler, göğü kendi çadırlarına benzetmişlerdi. Bu, tam manası ile bir Orta Asya düşüncesi idi. Çünkü ne Babillilerin ve ne de İsraillilerin çadırları, Orta Asyalılarınki gibi kubbe şeklinde değildi.
  • 93. Göğün Kapısı / Küçük Dünya • Hem eski Türkler ve hem de bugünkü Sibirya’daki Türk kavimleri, “Çadırı bir gök kubbesi, çadırın direğini Gök direği ve bacasını da göğün kapısı gibi” düşünmüşlerdi. • Hem eski Türklere ve hem de Altay Türklerinin Şamanlarına göre, “Çadır, küçük bir Dünya idi”. Bu sebeple Şamanların çadırlar içinde yaptıkları din törenleri, kültür tarihi bakımından her zaman için, büyük bir önem taşırlardı.
  • 94. Göğe Çıkma-Göğün Direği Şamanların “Göğe çıkma” törenleri, özel olarak kurulmuş bir çadır içinde yapılıyordu. “Törene başlarken ellerindeki davulu çalarak dua eden Şamanlar, göğe çıkmak için adım adım çadır direğine tırmanıyorlardı. Bazen de çadır içine bir kayın ağacı dalı getirilip, konuyor ve ucu, çadırın bacasından dışarıya çıkarılıyordu. Ağacın dallarına basan Şaman, her üst dala geldikçe, yeni dualar ediyor ve içkiler sunuyordu. Çadırın bacasına eriştiğinde de artık göğün kapısına gelinmiş oluyordu. Bazı bölgelerdeki Şamanlar çadırın bacasında dururlar ve daha öteye gitmezlerdi. Bazıları da, bacayı da aşarlar ve çadırın üstüne çıkarlardı.”
  • 95. Gök Kapısı • Göğe çıkma törenlerinde en doğru sayılan hareket, şüphesiz ki Şamanların bacayı aşmadan durmaları idi. Çünkü burası, Kutup Yıldızı’nın meydana getirdiği “Gök kapısı” idi. Bundan sonra artık, Tanrının aydınlık ülkeleri ile ruhlar âlemi başlıyordu. • Şamanların çoğu, kişisel güçlerini göstermek için, bu çizgiyi aşıyor ve dinin esas prensiplerinden birini, bu yolla çiğnemiş oluyorlardı. • Bazı yerlerde de, “Çadırın içinden çıkarılan bu sırıklar, bayrak direği şeklinde yukarıya doğru uzatılır ve üzerine de bezler asılırdı”.
  • 96. Çadır - Bayrak Türkler arasında bu adet, İslamiyet’ten sonraki çağlarda da devam etmişti. Doğu Türkistan’da bol miktarda görülen, mezar ve camiler üzerindeki bayrakların anlamı, henüz daha izah edilmiş değildir. Sibirya Soyot’ları arasında dolaşan Danimarkalı bir etnoğraf önemli bir çadır bulmuştu. “Çadırın bacasından yukarıya doğru direkler uzatılmış ve bu direkler üzerine de, türlü renkte bezler bağlanmıştı. Bezlerin çoğu da mavi, beyaz ve sarı renkteki paçavralardan çıkarılmıştı. Mavi beyaz ve sarı renkler (Altay kavimlerinin) kutsal renkleri idi.”
  • 97. Türk Kültürü’nün iki ana öğesi: Balbal ve Çadır
  • 99.
  • 100. Soyut Satranç Taşları • Somut Satranç taşları da biçimleri, çizgileri, hatları, desenleri ve üzerlerinde taşıdıkları motifler açısından değerlendirildiğinde, At’ı evcilleştiren bir milletin yaptığı heykellerin gelişmesi ile somut satranç taşlarının oluştuğu görülür. • Buluntularda, geriye doğru gidildiğinde, Kuşhanlar, Hunlar, Uygurlar ve Sakaların uygarlıkta geldikleri aşamalar görülür.
  • 101. Satranç Arkeolojisi • Arkeolojik ilk kanıtlar • En eski açıkça tanınabilir satranç taşları İddia edilenin aksine satrancın kökeni Hindistan’da değil, eski Afrasiyab (antik Semerkand) kazılarında bulunmuştur. Hind kültür alanlarında satranç taşlarının bulunmamasına tezat! Afrasiab 712. beri senin İslam egemenliği altında idi. Yine Dalverzin Tepe, (Güney Özbekistan'daki 2.yy.dan günümüze kalan antik kalenin 1972 yılında yapılan kazılarda satranç taşları bulundu. Rusya Satranç tarihi uzmanı Linder bunların satranç taşları olmayabileceğini, ancak satrancın öncüsü olabileceğini söyler. Bu buluntu satrancın tarihini kabul edilenden daha öne çekmektedir. • Sonraki Satranç taşları (üç figürler, ki bunlar soyut satranç taşlarıdır) Nişabur’dan geliyor ve sonraki zamanlarda, 9. veya 10. yüzyıla ait olsa da 11. yy.a ait başka bir fildişi takım keşfedildi. Selçuklu satranç takımı dediğimiz bu takım öncekilerin de satranç takımı parçası olduğunun ispatı oldu.
  • 103.
  • 106. Kuşhanlar M.S 1. - 2. yy. Tarihin ilk satranç taşları, Özbekistan'daki Delverzin Tepe kazılarında bulunmuştur. MS 100'lü yıllara tarihlidir. Yani Hintlilerin çaturangasının başlatıldığından 500 yıl öncesine ait bu satranç taşları, Türk coğrafyasında bulunmuştur Delverzin Tepe, Kuşhan Türklerinin başkentidir. Her ne kadar bu iki taşın satranç taşı olduğu konusunda kuşkular varsa da, yaygın kanı, bunların satranç taşları olduğu biçiminde. Satrancı Kuşhan Türklerinin yarattığını söyleyen bir kuram da vardır ve bu taşlar da bu kuramı destekler niteliktedir. (Kaynak: İskender Altındiş)
  • 111.
  • 112. Doğu Türkistan Uygur Sanatı Fergana 8-10.yy. Kale Pazırık M.Ö.252-238 Pazırık M.Ö.5-6.yy.
  • 113.
  • 114. • Rusya’nın çeşitli yerlerinde Türk medeniyetine dair yerleşim yerlerinde satranç taşları bulunmuştur. Ruslar bu taşların ve satrancın Hazar Volga boyu yolu ile geldiğini söylemektedir. Bu taşlar Afrasiyap taşlarıyla benzerlik arz etmektedir.
  • 115. Fil, fildişi. Sarkel arasında Eski Hazar kalesinde bulunan 8-10.yy. tarihli.  Ermitage, St Petersburg, Rusya. Satrancın Hazar-Volga yoluyla Rusya'da geldiğini kanıtlıyor.
  • 116. Kraliçe, fildişi, 12.. yy. Lukoml, Beyaz Rusya, Belarus Devlet Müzesi Kral, fildişi, 12. yy. Slutsk, Belarus Bilimler Akademisi Bielorussian, Minsk
  • 117. Buluşlar ve Soyutlama • Şüphesiz ki insanoğlu önceki bilgilerini geliştirip üzerine yeni bilgiler ve buluşlar ilave ederek ilerliyor. İcat ve yeni tasarımlarında mutlaka bilgilerini, görgülerini, fikirlerini; tabiatı, nesneleri, biçimleri, süslemeleri, çizgileri, derin görüntüleri kullanıyor. Bilgileri kaybetmiyor, üstüne ilavelerde bulunuyor. En azından önceki bilgilerini soyutlayarak geleceğe aktarıyor.
  • 118. • Bir kavramın bilgi içeriğini azaltma veya indirgeme sürecine denir. Çoğunlukla belirli bir amaç için gerekli olan bilginin daha rahat elde edilebilmesi için yapılır. Felsefi anlamda fikirlerin nesnelerden uzaklaştırılması sürecine denir. Bir basitleştirme stratejisi olarak kullanılabilir. • Herhangi bir maddenin, obje ya da alete dönüştürülme süreci, onun en küçük anlamlı yapı taşına inmek ve o cismi soyutlamakla başlar. Objenin tasarımı için maddenin şekillendirilmesi sürecinde anlam, şekillendirilecek objenin ya da aletin, kullanılış amacıyla ilgili düşüncelerin toplamıdır. Kullanım amacı önceden düşünülmüş yani kurgulanmış bir madde ya da nesne, şekillendirildiğinde alet adını alır. Soyutlama
  • 119. Soyutlama- Somutlama • Somutlama yeteneği ve gözlemler sayesinde işe yaramayan madde, soyut düşünce, maden, obje, belki de başka amaçla tasarlanmış aletler, aletlerin bileşenleri ya da bileşimleri, başka şeyleri soyutlamak için olduğu kadar somutlaştırmak için de kullanılır. Somutlaştırmak işi biçimlendirmenin bir üst düzeye taşınmasıdır. • Soyutlama derinleştikçe, soyutlanan alet, düşünce ve yapılar farklı amaçlara da hizmet etmeye başlayabilir. Portakal kasalarına oturan pazarcı aslında portakal taşıma aletini,başka bir alete dönüştürerek onu soyutlamış olur. Bu durumda portakal kasası aslında soyut olarak bir sandalyedir. Birbirine bitişik sandalyeler ise koltuk tasarlamak için bir soyutlamaya gitme ihtiyacı doğurmuş olabilir. Kütükte oturan Neandertaller gün gelip de koltukta oturmaya başlamışsa, bu soyutlama sayesinde olmuştur. Soyutlama sayesinde cisim, araç, alet, düşünce ya da sistemler farklı amaçlarla da kullanılabilir.
  • 120. • Büyük meydanlarda oynanan tepük(futbol), hülü (polo) gibi meydan oyunlarının yanında Satranç oyununun öncülü denebilecek; dışarıda ve evde oynanabilen çocuk oyunları, kuyu-taş- tahta oyunları, üç taş, dokuztaş, kurt koyun, dama, mangala, tavla gibi oyunlar Türkler arasında çok yaygındı.
  • 121.
  • 122. Soyut Satranç Taşları • Türkler arasında her yerde, her zaman oynanan zeka oyunları ve satranç çok yaygındı. Yanlarında satrançlı(kareli) mendil taşıyorlar veya yere çizgilerini çekiveriyorlardı. Satranç taşlarını yanlarında taşımıyor, tıpkı Kuyu(Mangala) oyununda yerdeki taşlardan yararlanıldığı gibi, tabiattaki nesnelerden satranç taşı yapıyorlardı. Mesela bir dal parçasını düzeltip, satranç taşları yapıyorlardı. Soyutlamanın kökeni bu kolaycılığa dayanır.
  • 123. Mendilden Satranç Tahtası Tahtadan Satranç Taşları • Türklerin en fazla ilgi gösterdiği oyunlardan biri de satranç oyunuydu. Sadece Anadolu’da değil Orta Asya Türk topluluklarında da satranç yaygın olarak oynanan bir oyundu. Fransız gezgin H. Blocgueville 1860 yıllarında o bölgeleri gezmiş. Orada edindiği izlenimlerini “Türkmenler Arasında” adlı bir kitapta toplamıştır. Bu anılara göre, ‘Türkmenlerin, boş zamanlarında en çok sevdikleri şey satranç oynamaktı. Üzerinde satranç oynadıkları şey siyahlı beyazlı karelere boyanmış mendil, taşlar da tahtadan oyulmuştu. Türkmenler bunu daima yanlarında taşırlardı’. 
  • 124. • Türkler erken dönemde soyutlamayı öğrenmişlerdi. Sanatlarında soyut şekilleri kullanıyorlardı. • Pazırık Kurganları’ndan bir İskit Türk halısı çıkarılmıştır. Dünyanın en eski halısı olan bu halının motifleri satranç tahtasını hatırlatan kare dilimler şeklindedir.
  • 125. Pazırık M.Ö. 252-238 Pazırık İskit Kurgan Halısı (Kareli / Satrançvari düzen)
  • 126. Pazırık İskit Kurgan Halısı (Kareli / Satrançvari düzen)
  • 127.
  • 128.
  • 129. Timur tahtında bir eğlenceyi izlerken. Kaynak: Orjinali Zafername’de olan Turks: A Journey of a Thousand Years, Royal Academy of Arts, London 2005, s 220 isimli kitaptan ayrı baskı minyatür.
  • 130. Timur’un Ağustos 1403’de Gortin Kalesi’ni kuşatması. Hakanın üstünde tutulan şemsiye Türk Hakanlarının hakimiyet sembolü Çetr’dir. (Çadır)
  • 131. Çadır ve saray duvarı karelidir (satrançlıdır) Babür Çadırda Timur Çadırda
  • 133. Bir Şiir Türü • Satranç, örneği az olan Aruz kalıplı bir şiir türümüzdür. Soldan sağa, yukarıdan aşağıya okunduğunda da kelimeler değişmez. Bilinen ilk örneği İngilizlerin Mugal Sultanı! dediği Timur ahfadından Babür’ündür. En meşhuru ise Yavuz Sultan Selim’e aittir: • sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur  herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur  sâdıkane / belki ol / alemde bir/ dîdar olur  yâr olur / ağyar olur / dîdar olur / serdar olur  • Böyle şiirlere satranç denilmesinin sebebi, meşhur satranç oyununun tahtasındaki kareli şekil gibi, sözlerin soldan sağa-yukarıdan aşağıya okunabilecek şekilde dizilmiş olmasının benzerliğidir.
  • 134. Satrançlı (Kareli) • Satranç: Satranç tahtası gibi haneli (TDK. Türkçe Sözlük. TTK Basımevi. Ankara. 1969. 5. bsk. sf. 643) • Satrançlı: Satranç tahtası gibi dördüllere ayrılmış bir şekilde basılmış olan: Satrançlı kumaş (TDK. Türkçe Sözlük. TTK Basımevi. Ankara. 1969. 5. bs. sf. 643) • Satrançlı: Satranç tahtası gibi karelere ayrılmış bir şekilde yapılmış veya çizilmiş olan: Satrançlı kumaş, satrançlı mendil. (Sabah Meydan Larausso. 17.c, 353.sf.)
  • 135. SATRANÇ USULÜ Elin yazma hususunda aciz kalacağı derecede iri olan celiler önce küçük nisbette yazılır, sonra satranç usulü ile (kareleme) büyütülür. Usulü şöyledir:  Hattatı zorlamayacak boyutta önceden yazılan hat numunesinin her tarafı karelere bölünür. Yazı ne büyüklükte olacaksa o kadar misli büyük karelere ayrılmış bir başka kağıda karelerin mukabili bulunarak gereken yerlerinden dikkatle çizilmek suretiyle aktarılır. Celinin tekamül etmediği devirlerde bu gibi yazılar beyaz renkli sağlam kağıtlar üzerine siyah is mürekkebiyle yazılır, düzeltmeler tashih kalemtıraşı ile yapılırdı. Ancak XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren önceden siyaha boyanmış kağıtlar üzerine zırnıktan yapılmış sarı mürekkeple yazma usulü yerleşmeye başlamıştır. Koyu (bilhassa siyah) renkli kağıda yazmakta kullanılan zırnığın yegane kusuru güneşte, hatta gün ışığında solabilmesidir. Zırnık, siyah kağıda yazıldığında bir kalınlık teşkil etmeyişi, ayrıca tashih için kapatılması gereken kısımların is mürekkebiyle kolayca örtülebilmesi sebebiyle tercih edilmiştir.
  • 136. Satranç Usulü • Türk Şehir Mimarisinde de satranç usulü kullanılmaktadır: Türk şehirleri, özellikle çarşıları kareli sokaklara ayrılır.
  • 137. Kareli (Satranç) • Kırgısiztan’da kareli defter için “Çatıraş” kelimesi kullanılmaktadır. • Tatarca’da “Şatraşlı” sözü kareli anlamında kullanılmaktadır. • Satrancın doğduğu topraklarda satranç kelimesi için “Şatra”, “Şatıra”, “Şıdıra” veya “Şator” kelimeleri kullanılmaktadır.
  • 138. • Hun, Göktürk, Etrüks kaya resimlerindeki güneş şeklindeki sembol veya süsleme daha sonra Göktürk Alfabesindeki bir harfe dönüşmüştür. Bu süslemeye (güneş) ilk satranç buluntularında da tesadüf edilmektedir. Çok farklı yerlerde bulunan Satranç taşlarının bu süsleme ile süslendiği görülmüştür.
  • 139. Göktürk / Orhun Alfabesi Üstte j, altta f harflerine dikkat!
  • 141. Satranç Taşları 12.yy. Malting, Museum of St Albans Hertfordshire, İngiltere
  • 142.
  • 144. Kayseri, Kültepe Alabastar Taşından idol M.Ö. 1950 - 1740
  • 151. ORTA ASYA M. S. 700-100. Güneş sembolü süslemeli At
  • 153. • Çadır’ın tepesine (Şangrak) benzeyen motife, Türk Kültür coğrafyasında, sıkça rastlanmaktadır. Bunlardan biri de satranç taşlarıdır. Erken satranç taşlarında bu motife (Güneş) rastlanmaktadır.
  • 154. İtalya, Venafro buluntusu (Teatro Romano yakınındaki S. Aniello içinde) 8-10,yy tahmin ediliyor.
  • 157.
  • 163. Sandomiers (Polonya) Satranç taşlarının üst kısmında bulunan daire ve ortasındaki artı işareti Sümer metinlerinde Utu, yani Gün Tanrısını işaret eder.
  • 164. Güneş Motifine Türk Kültür coğrafyasında sıkça rastlanır. İskit / Efes
  • 166. Selçuklu Satranç Takımı • Nişapur’da bulunan ve Büyük Selçuklu Devleti dönemine ait şu muhteşem soyut satranç takımı Asya, Avrupa ve Afrika’da bulunan bazı parçaların; kendinden önceki buluntuların bir satranç takımı parçası olduğunu doğrulamaktadır. • Neredeyse eksiksiz (bir taşı yoktur) bu satranç takımı satranç tarihinde ve Türk satranç tarihinde çok önemli bir yere sahiptir.
  • 167. Nişabur / 11-12.yy. Selçuklu Satranç Seti Metropoltan Müzesi
  • 169. Sandomierz Seti, 11-12.yy. Disctric Museum, Sandormiertz, Polanya
  • 170. Venafro, Campania, İtalya / 10.yy. Museo archeologico di Napoli (Gianfelice Ferlito)
  • 171. İskandinav taşları / 11-12.yy.  Nuremberg, Germanisches Nationalmuseum / Almanya
  • 173. Topkapı Sarayı, Harem-i Hümayun Murassa Satranç Takımı Ajur ve firuzekârî tekniğiyle yapılmış, çeşitli motiflerle bezenmiş. Tepelerinde altın yuvalı kabaşon yakut veya firuze taşlar var. Taşlardan dokuzunun tepesi yakutlu, altısı firuzeli. Satranç takımlarının 16. yüzyıldan günümüze ulaşabilmiş küçük, zarif parçalarının birbirine benzeyenleriyle bir yarım set oluşturulmuş. Satranç, pek çok Doğu ve Batı kültüründe olduğu gibi, Osmanlı Sarayı’nda da sevilerek oynanan bir oyundu.
  • 174. • Bodrum Serçe Limanı Cam Batığı buluntusu Türk tipi satranç seti, satranç setlerinin yalnız Araplar üzerinden değil doğrudan Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçtiğini göstermektedir.
  • 175. Serçe Limanı Cam Batığı Kazısı, Türkiye / 11.yy, Satranç seti parçaları gemi batığında bulundu. Geminin kıçında bulunan satranç taşları yanında yay ve bir tavla parçası da vardı. Satranç Setleri kara veya deniz yoluyla Avrupa’ya ulaşıyordu.
  • 176. Cam Batığı, Bodrum, Serçe Limanı, Türkiye Bir gemi batığında, geminin kıç bölgesinde bir tavla zarı ile birlikte bulundu. 
  • 177. Batılıların Mozarab, Arap veya İslam tarzı dedikleri Türk tarzı satranç taşları. Saint Genadio taşları olarak biliniyor. 10. yy.başlarına tarihlendiriliyor. Mozarabik (Muzdarip) Manastır / Leon / İspanya
  • 178. Çadır(Kümbet)-Satranç Satranç: • Biçimi • Hatları • Çizgileri • Süsleme • Derin Görüntü(sembol) açısından Çadır’a benzemektedir.
  • 179.
  • 180. Sandomierz satranç seti. Bu satranç setinde, çadırdan kaynaklanan çoğu benzerlikler bulunmaktadır: Sol üstteki taşın tepe görünüşü çadır tepesi şeklinde. Alt çizgiler Çadır kuşakları şeklinde. Kaynak: Sandomierz museum 
  • 182. Ev-Yurt / Satranç • Türkler çadırlarına yaygın olarak ev veya yurt adını verirler. Türklerde ev ve evin ocağı kutsaldır. Evin çatısı olan Şangrak çöktüğünde ise evin / yurdun da yıkılacağına inanılır. Bu yüzden yurt adı da verilen ev’in veya çadırın korunması ve güvenliği için yöntemler geliştirilmiş, bu yöntemlerin soyutlanması ile de satranç oyunu doğmuştur. En eski soyut satranç taşları bu yüzden Türk evine, çadırına benzemektedir.
  • 183. Piyon(?), Nassington, Tithe Barn Museum, İngiltere
  • 184. Charlemagne Seti denilen Satranç takımı (Harun Reşid’in Charlemagne’ye gönderdiği takım.)
  • 185.  At, 12. yy, Malting, Museum, St Albans Hertfordshire, İngiltere
  • 186.
  • 188. Süslü bir çadır gibi; Museo Nazionale del Bargello,Floransa, İtalya 
  • 189. 12.yy Türk tarzı satranç taşı: (İspanya veya Sicilya.) Metropolitan Müzesi Kırgız Boz Üyü
  • 190.
  • 192. Şekil, hat, çizgi, süsleme ortak!
  • 193.
  • 194.
  • 195. Fildişi Satranç Taşları 12.yy ortaları, Musée du Louvre, Paris / Fransa
  • 197. ORTA ASYA M. S. 700-100. Güneş sembolü süslemeli At
  • 198. ORTA ASYA M. S. 700-100. Güneş sembolü süslemeli At Kale, 9.yy. Nişabur, Bodrum, 11.yy.
  • 199. Kale, York- İngiltere ORTA ASYA M. S. 700-100. Güneş sembolü süslemeli At
  • 200. Rusya Ermitaj Müzesi Osmanlı padişahının hediye ettiği at eyeri.
  • 202. Satranç-Çadır (Kümbet) • Bazı satranç taşlarının biçimi kümbetlere benzer. Celal Esat Arseven, Sanat Ansiklopedisi’nde Kümbet mimarisinin çadıra dayandığını etraflıca açıklamıştır.
  • 203. Arap Tarzı denilen Satranç Taşları, 8-10.yy. Metropolitan Müzesi
  • 205. Sırçalı Kümbet / Kayseri Zeynel Bey Kümbeti Batman Floransa İtalya Satranç taşı
  • 207. Piyon (Kale) / Floransa /İtalya
  • 208. Erzurum / Üç Kümbetler Nurenberg Satranç Taşları Almanya
  • 209. Batılıların Mozareb(muzdarip), İslâm veya Arap tarzı dedikleri Türk tarzı muhteşem bir satranç seti. (11,12. yy.) Nişapur’da bulundu. Halen Metropolitan Sanat Müzesinde..
  • 210. Sonuç • Somut ve soyut Satranç Taşları ile satranç tahtası, Türk medeniyetindeki çadır, güneş, balbal, kümbet, mezar taşı, at ve eğer kültürünün izlerini taşımaktadır. Bu da satrancın Hindistan kökenli değil Türkistan kökenli olduğunun belgesidir.
  • 211. Satrancın Kökeni • Satrancın Kökeninin Hindistan, Kuşhanlar, İran, Mısır, Çin, Arap, Truva, Roma, Arnavutluk olduğu iddiaları vardır. Bu iddiaların en güçlüsü Hindistan ve Kuşhanlar’dır. • Hindistan Milattan önceki asırlardan beri kadim bir Türk Yurdudur. Kuşhanlar Türk Devletidir. • Kanaatimizce Kuşhanlar’a önceki Türkistan’da kurulan Türk Devletlerinden geçmiştir. • Satranç taşlarının ve tahtasının biçim ve tasarımındaki benzerlikler, Satrancın kökeninin Türkler olduğunu göstermektedir.