6. HABİTAT
• Bir canlının üreyebildiği, korunabildiği, besin sağlayabildiği yer
onun habitatı yani yaşam alanıdır.
7. EKOSİSTEM
• Belirli bir habitatta canlı ve cansızların birlikte yaşadığı yaşam
birliğine denir.
• En büyük ekosistem Dünya’dır.
• Dünya’da irili ufaklı farklı özellikte çok sayıda ekosistem çeşidi
bulunur. Dünya, ekosistem daha küçük ekosistemlerin
birleşmesiyle oluşur.
8. • Ekosistemler kara ve su ekosistemleri olarak iki gruba ayrılırlar.
Kara ekosistemleri çöl, orman, çayır, mera, mağara, tundra, vadi,
bataklık, kent ekosistemleri gibi daha küçük ekosistemlere ayrılır.
Su ekosistemleri de dere, nehir, göl, pınar, baraj, deniz, havuz,
okyanus ekosistemleri gibi daha küçük ekosistemlere ayrılır.
Ekosistemlerdeki ışık, yağış, nem, rüzgar, sıcaklık ve iklim
özellikleri o ekosistemdeki bitki örtüsü ile hayvan çeşitliliğini
belirler. Bu yüzden canlıların ekosistemlerdeki çeşitleri ve
dağılışları farklıdır.
9. a) Kara Ekosistemleri :
• 1. Orman ekosistemleri
• Yağmur ormanları, yağışın ve sıcaklığın çok yüksek ve değişmez
olduğu bölgelerde bulunur. Ormanlar, doğal kaynaklar
yönünden zengindir ve dünya ikliminin dengede kalmasını
sağlar.
Canlılara beslenme, barınma, korunma ve üremesinde en ideal
ortamı sağlayan ekosistem ormanlardır. Bu nedenle en fazla
tür ve canlıyı bulunduran ortamlar buralardır. Dünyada
yaşayan canlıların büyük bir kısmı ekvator kuşağı çevresindeki
ormanlarda bulunur.
Orman ekosisteminde mikroskobik canlılar, kırkayak, toprak
solucanı, salyangoz, karınca, yılan, mantar, ağaç ve çalılık gibi
canlılar bulunur.
Orman ekosistemlerinden en büyüğü Amazon Ormanları
ekosistemidir.
10.
11. • 2- Çayır Ekosistemleri :
Az yağışlı, yazların sıcak ve kurak olduğu yerlerdir. Kemirgen hayvanlar ile geviş
getiren hayvanların sayısı fazladır.
• 3- Dağ Ekosistemleri :
Dağ ekosisteminde çeşitli ağaç ve bitkiler, ayı, kurt, yılan, kertenkele, yırtıcı
kuşlar (şahin, atmaca, kartal gibi), keçi ve kaplumbağa gibi canlılar bulunur.
Dağın, yükseklik, su miktarı, sıcaklık, toprağın cinsi gibi koşullarına göre burada
yaşayan canlılar farklılık gösterebilir.
12. • 3- Çöl Ekosistemleri :
Her zaman kurak, bazen sıcak bazen de
soğuk olan yerlerdir. Çöl ekosisteminde
canlı sayısı ve çeşidi azdır. Çöl
ekosisteminde yaşayan canlılar (bitki ve
hayvanlar) az miktarda su kullanırlar ve
burada yaşayabilmek için çeşitli
özelliklere sahip olmaları gerekir. Çöl
ekosistemlerinden en büyüğü Sahra
Çölü ekosistemidir.
• Çölde yaşayan bitkiler su ve besin
depo edebilmek için kalın gövdeli ve
diken yapraklı bitkilerdir. (Kaktüs)
• Çöl fareleri, uzun süre su ve besin
ihtiyacının karşılanabilmesi için
kuyruklarında yağ depo ederler.
• Develer, uzun süre su ve besin
ihtiyacının karşılanabilmesi için
hörgüçlerinde yağ depo ederler.
13. b) Su Ekosistemleri :
• Denizlerin (tuzlu suların) ve tatlı suların oluşturduğu
ekosistemlerdir. Göller, sulak alanlar (bataklık, gölet, sazlık),
yeraltı suları ve akarsular tatlı su ekosistemini, denizler ise
tuzlu su ekosistemini oluşturur.
• 1- Tatlı Su Ekosistemleri :
* Nehir Ekosistemleri :
Suyun akış hızı, su derinliği, bulunduğu yer burada yaşayan
canlı çeşitliliğini belirler.
Adnan menderes nehri Seyhan Nehri-Adana
14. • * Göl Ekosistemleri :
Göl ekosistemlerinde mikroskobik canlılar, kurbağalar, sazlıklar,
sinekler, balıklar, çeşitli kuşlar, balıkçıl kuşlar, çeşitli böcekler,
ördek, yılan, çekirge gibi canlılar ile nilüfer, eğrelti otu,
atkuyruğu ve nergis türü bitkiler bulunur.
Göl ekosisteminin büyüklüğü, bulunduğu yer, derinliği, sıcaklık,
tuz miktarı, ışık miktarı ve suyun özelliği burada yaşayan canlı
çeşitliliğini değiştirebilir
Van Gölü
15. • 2- Tuzlu Su (Deniz) Ekosistemleri :
Yeryüzünün en büyük ekosistemlerinden biri deniz ekosistemleridir.
Deniz ekosistemlerinde mikroskobik canlılardan çok büyük memeli
hayvanlara kadar çok sayıda canlı çeşidi bulunur. Denizdeki tuz
oranı, suyun derinliği, sıcaklık ve ışık miktarı buralarda yaşayan
hayvan çeşitliliğini belirler ve denizlerde farklı ekosistemlerin
oluşmasını sağlar.
Denizlerde fotosentez yapan üretici canlılar ile bu canlıları yiyerek
beslenen küçük canlılar (planktonlar ve hayvansal planktonlar),
onlarla beslenen küçük balıklarla birlikte besinlerini diğer
canlılardan karşılayan daha büyük balıklar (yunus, balina) bulunur.
(Büyük balıklar genelde daha derin yerlerde yaşarlar). Hemen
hemen bütün deniz canlıları güneş ışığının ulaştığı ilk 100 metrelik
derinlikte yaşarlar.
Deniz ekosistemlerinden en büyüğü Hazar Denizi ekosistemidir.
18. BESİN ZİNCİRİ
• Ekosistem canlı ve cansızlar arasındaki madde alışverişi besin
zinciri ile sağlanır.
19.
20.
21. BESİN AĞI
• Ekosistemde bir canlı tek tür canlı ile beslenmeyebilir. Bir canlı
birden fazla besin zincirinde yer alabilir. Bu durumda besin
zincirleri birbirleri ile bağlantılıdır. Birden fazla besin zincirinin
birbiriyle bağlanması sonucu besin ağı oluşur. Yeryüzündeki
tüm canlılar büyük ve karmaşık bir besin ağı içinde birbirine
bağlanmıştır. Ayrıca besin zincirindeki bir canlının yok olması
durumunda diğer canlıların sayısında da değişim olur.
Dolayısıyla bu durumdan tüm besin ağı etkilenir.
25. BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
• Bir bölgedeki bitki ve hayvan türlerinin ve çeşitlerinin sayıca
zenginliğine biyolojik çeşitlilik denir.
• Her ekosistemin kendine özgü bir biyolojik çeşitliliği vardır ve
biyolojik çeşitlilik bir doğal zenginliktir. Bir ülkedeki bitki ve hayvan
türleri, hem o ülkenin, hem de dünyanın biyolojik zenginliği olarak
kabul edilir. Bir ekosistemdeki biyolojik çeşitliliğin fazla olması o
ekosistemin diğer ekosistemlere göre üstün olması anlamına gelmez.
26. • Biyolojik çeşitlilik sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına
yardımcı olur ve üç farklı kavramdan oluşur. Bunlar genetik
çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliğidir.
• Bir tür içindeki bireylerin sahip olduğu kalıtsal özelliklerin yani
bireylerin genetik yapılarının farklı genetik çeşitliliği oluşturur.
• Bir ekosistemde yaşayan ve genetik olarak birbirlerine
benzerlik gösteren türlerin sayısı tür çeşitliliğini oluşturur.
• Belli bir bölgede yaşayan bitkiler ve hayvanlar gibi canlı
varlıklarla toprak, su, hava ve mineraller gibi cansız varlıkların
çeşitliliği, ekosistem çeşitliliğini oluşturur.
27. • Orman ve okyanus ekosistemlerinde canlı türü sayısı, çöl ve
kent ekosistemlerindeki canlı türü sayısından daha fazladır.
• Canlı türlerinin sayısı 5 – 30 milyon arasında tahmin
edilmektedir. Dünyada toplam 1.742.000 canlı türünün
tanımlandığı ve 4.926.000 canlı türünün bulunabileceği
belirtilmektedir
28. Biyolojik Çeşitliliğin Faydaları
• İnsanlar, tarım ve teknolojide sahip olduğu bugünkü seviyeye,
biyolojik çeşitlilik ve zenginlik sonucu ulaşmıştır. Biyolojik
çeşitliliğin ve ekosistemlerin sağladığı faydalar insan hayatının
devamı için gereklidir.
• Biyolojik çeşitliliği oluşturan bitki ve hayvan türleri tarım,
eczacılık, tıp, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık ve sanayi
alanlarında, temiz su ve hava sağlanmasında kullanılırlar.
• Biyolojik çeşitliliği oluşturan bitki ve hayvan türlerinin sayısının
ve çeşitliliğinin fazla olması, o ülkeye ekonomik kazanç sağlar.
• Biyolojik çeşitlilik, ekosistemleri dengede tutar, gezegeni
yaşanabilir hale getirir, insanların sağlığını, çevreyi ve
ekosistemleri destekler.
29. Bitki Çeşitliliğinin Faydaları
• Bitkiler havayı temizler, erozyonu önler, toprağa
organik madde kazandırır, toprak yorgunluğunu
giderir. Diğer canlılara barınma ve beslenme ortamı
sağlayarak ekosisteme devamlılık kazandırırlar.
• Ülkemize özgü olarak yetiştirilen çam, meşe,
palamut, kavak, ardıç türü ağaçlar ormancılıkla ilgili
fayda sağlar.
• Acur, taflan, çitlenbik, iğde, göleviz, ahlat (yaban
armudu), alıç, delice, idris, melengiç, hünnap, üvez,
yonca, mürdümük gibi sebze ve meyveler tıp
alanında fayda sağlar.
30. Hayvan Çeşitliliğinin Faydaları
• İnsanlar, ilk çağlardan günümüze kadar hayvanları avlayarak,
evcilleştirerek gıda kaynağı olarak, taşımacılıkta, giyimde ve tıpta
kobay amaçlı kullanmışlardır.
• Bazı böcekler, bitkilerin tozlaşmasını sağlayarak bitki yaşamının ve
çeşitliliğinin sürmesini ve bu sayede ekosistemin sürekliliğini
sağlar. Böceklerin önemli bir kısmı, organik maddelerin
ayrışmasını ve tekrar toprağa kazandırılmasını sağlar. Bazı böcek
türleri de kuşlar, balıklar, sürüngenler gibi hayvanların besin
kaynağı durumundadır.
• Ülkemizin çeşitli yerlerindeki doğal çevreye uyum sağlamış koyun,
keçi, inek, sığır gibi türler hayvancılıkla ilgili fayda sağlar.
Ülkemize özgü olarak bulunan alabalık, kefal ve levrek türü
balıklar balıkçılıkla ilgili fayda sağlar.
31. Ekosistem Çeşitliliğinin Faydaları
• Doğaya dayalı turizme eko turizm denir. Eko turizm son yıllarda
artan bir öneme sahiptir. Teknolojik ilerlemeler ve yaşam
biçimine bağlı olarak stres altındaki insanlar, doğada kendini
dinlendirmektedir. Milli parklara ve doğaya gidilerek stres
atılmaktadır.
• Ülkemizde de Fethiye’de bulunan Kelebekler Vadisindeki
kelebekleri görmek amacıyla, tatil sezonu boyunca günübirlik
olarak 15.000 turistin ziyaret ettiği bildirilmektedir. Biyolojik
çeşitlilik ve doğal güzellikler bakımından, dünyada eşsiz bir yere
sahip ülkemiz, ekoturizmde büyük potansiyel arz etmektedir.
Ülkemizin sahip olduğu doğal güzellikler ve biyolojik zenginlikler
yurt içi ve dışında yeterince tanıtılmalı ve ekoturizm
geliştirilmelidir.
32. Biyolojik Çeşitliliğin Azalması
ve Yok Olması• Önceki yıllarda yaşayan mamut, bizon, moa, dinozor gibi
canlılar günümüzde yaşamamaktadır yani nesilleri
tükenmiştir.
• Önceki yıllarda ülkemizde yaşayan Anadolu leoparı, Asya fili,
kunduz, aslan gibi canlılar şuan ülkemizde yaşamamaktadır ve
ülkemizde nesli tükenmiştir.
• Şu an ülkemizde yaşayan Akdeniz foku, kelaynaklar, deniz
kaplumbağaları, alageyik, boz ayı, kardelen çiçeği ve salep
yapımında kullanılan orkideler nesli tükenmek üzere olan
canlılardır.
33. Biyolojik Çeşitliliğin Korunması
• Biyolojik çeşitlilik, bir bölgedeki bitki ve hayvan türlerinin ve
çeşitlerinin sayıca zenginliğidir.
• Ülkemizde ve dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan
bitkiler kardelen ve salep yapımında kullanılan orkidelerdir. Deniz
kaplumbağaları, Akdeniz fokları, bozayı, Ankara keçisi, Tuj
koyunları, alageyik, sülün ise nesli tükenme tehlikesiyle karşı
karşıya olan hayvanlardandır.
• İster bitki ister hayvan olsun bu canlıların nesillerinin konuna altına
alınması için tabiat parklarının, doğal yaşam alanlarının
oluşturulması, organik tarımın tercih edilmesi ve insanların bu
konularda eğitilmesi gerekmektedir.
34. • Çiftçiler aşırı otlatmanın, bitkilerin aşırı toplanmasının, ormanların
arazi kazanmak amacıyla tahrip edilmesinin biyolojik çeşitlilik
açısından olumsuz etkileri konusunda bilinçlendirilmelidir.
• Kıyı habitatlarının tahrip edilmesi, balıkçılığın ve avlanmanın aşırı
ve kontrolsüz yapımı engellenmelidir. Ayrıca bu türlerin korunması
ve denetimi için mekanizmalar geliştirilmelidir.
• Biyolojik çeşitlilik tüm dünyanın ortak zenginliğidir. Bugünün
ihtiyaçlarını karşılayarak gelecek kuşaklara da bu çeşitliliği
aktarabilmek amacıyla biyolojik çeşitliliğin korunması gereklidir
35. ÇEVRE SORUNLARI VE ETKİLERİ
• Hızlı nüfus artışı, çarpık
kentleşme, uzaya gönderilen uzay
araçları, nükleer denemeler ve
teknolojinin hızla ilerlemesi çevre
kirlenmesine ve buna bağlı olarak
da biyolojik çeşitliliğin azalmasına
neden olmaktadır. Bu durum
sonucunda ise doğal denge
bozulup ileride ekosistemlerin
yok olmasına neden olacaktır.
• Ülkemizi ve dünyamızı tehdit
eden bu sorunların başlıcaları;
hava kirliliği, su kirliliği, toprak
kirliliği, orman tahribi ,çığ ve
nükleer kirliliktir.
36. 1-HAVA KİRLİLİĞİ
• Havada %21 oksijen, %78 azot ve %1 oranında nem,
karbondioksit gibi farklı maddeler vardır. Havanın bu
yapısını değiştiren her madde kirleticidir. Atmosferde
bulunan toz, duman, gaz, su buharı şeklindeki
kirleticilerin, insan ve diğer canlılara zarar verecek
düzeye ulaşmasına HAVA KİRLİLİĞİ denir. Fosil
yakıtlar, sanayileşme, taşıtların egzoz gazları, volkanik
patlamalar vb. gibi faktörler hava kirliliğine neden
olur. Bu hava kirliliği asit yağmurlarına, sera etkisine,
ozon tabakasının zarar görmesine neden olmaktadır.
a-)Asit yağmurları: Fosil yakıtların çok tüketilmesiyle
havaya karışan gazların havadaki su buharı ile birleşerek
yeryüzüne asit oranı yüksek yağışlar düşer. Bu yağışlara
asit yağmurları denir. Asit yağmurları toprağı, bitkileri
akarsu ve göllerdeki canlıları olumsuz yönde etkiler. İnsan
ve hayvanlarda solunum sistemi rahatsızlıklarına neden
olur.
37. • b-)Sera etkisi: Sanayileşme ve fosil yakıtların çok kullanılmasından
dolayı havadaki karbondioksit miktarı artmaktadır. Atmosferde
bulunan karbondioksit, yeryüzünden yansıyan ışınları tutarak ışınların
atmosfer dışına çıkmasını engeller ve dünyanın ısınmasına neden
olur. Bu olaya sera etkisi denir. Sera etkisi küresel ısınmaya neden
olur. Küresel ısınmayla beraber buzullar erimeye, su kaynakları
tükenerek çölleşmeye başlar .Yani dünya büyük bir tehdit altına girer.
38. • c-)Ozon tabakası: Ozon tabakası canlılar için zararlı olan
güneş ışınlarını emerek dünyaya gelmelerini engeller. Ancak
günümüzde artan hava kirliliği yüzünden ozon tabakasındaki
ozon gazı miktarı azalmış buna bağlı olarak da güneşten gelen
zararlı ışınlar dünyaya ulaşmaktadır. Ayrıca güney kutbunda
ozon tabakasında açılan delik yüzünden tüm canlılar büyük
tehdit altında bulunmaktadır.
39. 2-SU KİRLİLİĞİ
• Evsel ve endüstriyel atıklar, tarımsal mücadele ilaçları, asit yağmurlarının
sulara karışması ile su kirliliği meydana gelir. Su kirliliği suda yaşayan
canlıların yaşamını olumsuz etkilediği gibi suya ihtiyaç duyan tüm canlıları
olumsuz etkiler. Mesela kirli sulardan insanlara ishal, dizanteri, kolera, sarılık
gibi hastalıklar bulaşabilir. Bu yüzden tüm canlıları ve biz insanları korumak
adına su kirliliğine neden olmamak için önlemler almalıyız. Bu önlemlerin en
başında endüstriyel atıkları arıtmadan sulara karıştırmamalıyız, yağ gibi
atıkları su ile karıştırmamalıyız. Bu atık yağları biriktirip yetkili yerlere
vermeliyiz.
40. 3-TOPRAK KİRLİLİĞİ
• Tarımsal mücadele ilaçları, kimyasal gübreler, asit yağmurları evsel atıklar
toprak kirliliğine neden olur. Toprak kirliliği o toprakta yaşayan tüm canlıların
yaşamını hem dolaylı hem de doğrudan olumsuz yönde etkiler. Örneğin kirli
bir toprakta yetişen bir bitki topraktaki kimyasalları alarak doğrudan
etkilenmiş olur. İnsanlarda bu bitkileri tüketerek dolaylı yoldan toprak
kirliliğinden etkilenir. Ayrıca toprağın verimini düşürür. Hatta toprak kirliliği
doğrudan su kirliliğine de neden olur. Çünkü toprağı kirleten atıklar yer altı ve
yer üstü su kaynaklarına karışabilir.
41. 4-)ORMAN TAHRİBİ
• Ormanlar, orman yangınları, kaçak yapılaşma, tarım alanı açmak için
birçok ormanın kesilerek yok edilmesi gibi nedenlerle ormanlar tahrip
olmaktadır. Ormanların yok edilmesiyle canlılar için gerekli olan oksijen
miktarını üretimi azalır, erozyon olasılığı artar, ormanlardaki bitki ve
hayvan ekosistemleri yok olur. Hatta bazı türlerin habitatları yok edilerek
türün yok olmasına bile neden olur. Ormanları tahrip etmemek insanların
elinde. Onları koruyup kollamamız gerekirken zarar veriyoruz. Ormanları
korumak için en basitinde piknik yaptıktan sonra çöplerimizi ve özellikle
cam maddeleri toplamalıyız. Çünkü cam maddeler güneş ışığını yansıtarak
büyük orman yangınlarına neden olabilir.
42. 6-)NÜKLEER KİRLİLİK
• Duyu organlarımızla algılayamadığımız
zararlı ışınların çevreye yayılmasıyla oluşan
bir kirlilik çeşididir. Bu ışınlar kanserojen
etkiye sahiptir. Etkisi çok uzun yıllar
boyunca devam eder. Nükleer silahlar,
nükleer santraller ve nükleer atıklar bu
kirliliğe neden olmaktadır. Bu kirlilik kalıtsal
hastalıklara neden olarak engelli çocukların
dünyaya gelmesine neden olur.
• 1986 yılındaki Çernobil faciasında çevreye
yayılan radyasyon, pek çok insanın ölümüne
,birçok insanın kanser ve çeşitli hastalıklara
yakalanmasına neden olmuştur. Ayrıca bizim
ülkemizi de olumsuz etkilemiştir. Özellikle
Karadeniz bölgesinde etkileri daha çok
gözükmekle beraber hala etkileri sürmektedir.