2. Bilgi işleme teorisi, öğrenmeyi bilişsel açıdan
inceleyen psikolojik bir kuramdır. 1956 yılında
Amerikalı Bilişsel Psikolog George Armitage Miller
tarafından ortaya atılmıştır. Bilginin, duyusal, kısa ve
uzun bellek arasındaki yolculuğunu inceler. Bilişsel
psikoloji üzerinde çalışan bilim adamları, davranışçı
psikoloji üzerinde çalışan bilim adamlarının öne
sürdüğü öğrenmenin gözlenebilen davranışlarla
açıklanması görüşünü reddederek öğrenmenin sadece
gözlenebilen davranışlarla değil zihinsel süreçleri de
içeren bir yapıya sahip olduğu görüşünü
benimsemişlerdir.
3. Bilgiyi işleme kuramında birey uyaranları
algılama, anlama, sebep-sonuç ilişkisi içinde
yapılandırma, değerlendirme ve gerektiğine
kullanmaktadır. Bilişsel öğrenme davranışçı
öğrenmecilerin öğrenmeyi sadece gözlenen
davranışlarla sınırlı tutmasına karşı çıkarak
öğrenmenin bu kadar basit bir süreç olmadığını
vurgulamaktadırlar.
4. BILGIYI İŞLEME KURAMININ 4 TEMEL SORUSU
Yeni bilgi dışarıdan nasıl alınmaktadır?
Alınan yeni bilgi nasıl işlenilmektedir?
Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır?
Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip
hatırlanmaktadır ?
5. Biz her an görüntü, ses, tat, koku vb. gibi çevremizden gelen
uyarıcı bombardımanına tutulmaktayız. Genellikle uyarıcı
bombardımanına karşı şu işlemleri yapmaktayız göze kulağa ve
diğer duyu organlarına gelen fiziksel uyarıcılar seçilerek sinirsel
ilerilere (mesajlara) dönüştürülmekte daha sonra bu mesajlar
depolanabilir ve hatırlanabilmeleri için sinir siteminde başka
değişmelere uğramaktadır.
Hatırlanan bilgi ise depolanan mesajlarının kasların hareketini
kontrol edebilecek bir başka mesaj türüne dönüştürülmüş
biçimidir. Sonuçta ortaya çıkan ürün konuşma yazma yada
öğrendiğimizi ortaya koyan diğer etkinlikler hareketidir. Dışarıdan
gelen yeni bilgiyi alma işleminden başlayarak davranış değişmesi
olarak ortaya çıkıncaya kadar bilginindönüştürülme biçimine
öğrenme süreçleri adı verilmektedir
6. DUYUSAL BELLEK
Bilgi burada çok kısa kalabilmektedir. Bir ile dört saniye arasında kalış süresi
değişmektedir.
Duyusal kayıtın kapasitesi sınırsızdır. Bununla birlikte gelen bilgi anında
işlenmezse, çok hızlı bir şekilde kaybolur. Sadece dikkat edilen sınırlı sayıdaki
bilgi kısa süreli belleğe aktarılabilir.
Bilginin duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçişinde dikkat ve algı süreçleri
süzgeçtir
7. DUYUSAL BELLEK
Çevreden gelen uyarıcılar öğrenenin alıcılarını yani duyu organlarını etkiler ve
duyusal kayıt yoluyla sinir sistemine girer.
Duyu organların her birine gelen uyarıcıların ilk
algılanmalarından duyusal kayıt sorumludur.
Buradaki bilgi, orijinal uyarıcıyı temsil eden bir yapıdadır. Uyarıcının tam
olarak aynısıdır.
Duyusal kayıta gelen sınırsız uyarıcıdan sadece dikkat edilen sınırlı sayıdaki
bilgi kısa süreli belleğe aktarılabilir diğerleri duyusal bellekte kaybolur .
8. KISA SÜRELİ BELLEK
İki fonksiyonu vardır:
Sınırlı miktardaki bilgiyi sınırlı bir zaman süresi içinde geçici olarak depolar.
Bundan dolayı kısa süreli bellek denir. (7+2 birim)
Bilgi burada çok kısa kalmaktadır. Yetişkinde bu süre 20 saniye kadardır. 3.
Kısaca bir yetişkinde kısa süreli bellek beş ile dokuz birimlik bilgiyi zihinsel
tekrar yapılmadıkça ancak en fazla 20 saniye depolayabilmektedir.
9. KISA SÜRELİ BELLEK
Bir diğer işlevi ise zihinsel işlemler yapmaktır. Bu nedenle işleyen bellek de
denir.
Duyusal kayıtta açılar ,köşeler , yatay ve dikey çizgiler yada işitsel sesler şeklin
olan bilgi kısa süreli bellek kare ,üçgen vb. olarak anlamlanır.
Kısa süreli bellekte depolanan şey sunulan şeyin tam olarak aynısı değildir.
İşitsel olarak saklanan sözcükler yada sözel mesajlar anlamları yada
görüntüleri nedeniyle değil ses benzerliği nedeniyle karıştırılır
10. UZUN SÜRELİ BELLEK
İyi öğrendiğimiz bilgiyi sürekli olarak depoladığımız bellek türüdür.
Uzun süreli bellek, nöronlar arasındaki bağlantılarda yani sinapslarda yapısal
değişme ile ortaya çıkmaktadır.
Sinapslar ya güçlenmekte ya da komşu nöronlarla yeni bağlar, yeni kollar
oluşturmaktadır.
Beyindeki bu değişmeler de bilginin uzun süreli bellekte sürekli olarak kaldığını
göstermektedir.
11. UZUN SÜRELİ BELLEK
Belleğin kapasitesinin sınırsız olduğu belirtilmektedir. Öğrenme bir kez
gerçekleştiğinde ebediyen saklandığına ilişkin kanıtlar mevcuttur.
Bilgilerin depolandığı bir kütüphane gibi düşünülebilir. Ancak bilginin
hatırlanması büyük oranda materyalin uygun bir şekilde kodlanarak,
uygun yere yerleştirilmesine bağlıdır.