2. SsShakespeare ,İngiliz şair ve tiyatro (oyun) yazarıdır.
İngiliz Dili ve Edebiyatının şimdiye kadar çıkardığı
en büyük yazar olarak bilinmektedir. Ayrıca
dünyanın en kaliteli drama yazarlarındandır.
Genel olarak İngiltere’nin ulusal şairi diye
anılmıştır. Günümüze kadar ulaşan eserleri 38
oyun, 154 sone ve iki uzun öyküsel şiirle bazı
diğer şiirlerinden oluşmaktadır. Shakespeare’in
yazarlığı dört döneme ayrılarak
değerlendirilmiştir:
1. Gençlik Dönemi (158893): Bu dönemde
şarkılar ve soneler yazdı. Bu dönemde yazdığı
oyunlar: Veronalı iki Centilmen, Bir Yaz Gecesi
Rüyası, Üçüncü Rişar, Romeo ve Juliet
3. 2. Olgunluk Dönemi (1593-1601):
Konularını tarihten alan milli piyesler
yazdı. Bu oyunlarda aşk ve vatanseverlik
temaları dikkati çeker. Bu dönemde;
Dördüncü Henri, Venedik Taciri adlı
dramları, On ikinci Gece, Nasıl
Hoşunuza Giderse adlı komedileri
yazmıştır.
3. Karamsarlık Dönemi: Bu dönemde
yazarın dram kahramanları, ya deli ya
da dengesiz insanlardır. Genellikle hep
bir cinayete karışırlar. Bu dönemde;
Hamlet, Othello, Kral Lear, Julius Caesar,
Antonius ile Kleopatra’yı yazdı.
4. Huzur ve sükun dönemi: Bu
dönemde de Sekizinci Henry, Fırtına ve
Bir Kış Hikayesi’ni yazdı.
Shakespeare için dram ve
komedilerinde, konudan çok insan
tipleri önemliydi. Üslûbu çok değişken,
kıvrak ve şiirseldir. Anlatımı, yerine göre
felsefi, yerine göre lirik, yerine göre
kaba ve müstehcen, yerine göre ince ve
espri doludur.
4. • Sonelerin özellikleri
• Büyük yazarın iç dünyası, sonelerindedir. Bu özlü
şiirlerde, dramatik ses değil, lirik ses egemendir.
Çoğu, derin duyguları, güçlü heyecanları, acıları ve
sevinçleri anlatır.
• Onaltıncı yüzyılın sonlarında yazılmış olan Sonelerde,
Shakespeare insan ruhunun birçok boyutlarını
yansıtmış ve yaratmıştır..
Soneler, Shakespeare’in iç dünyasının birçok yönlerine
ışık tutmaktadır..
• Shakespeare, Sonelerinde genellikle piyeslerinin
çoğundan daha açık ve duru bir dil kullanmıştır. Gerek
duygularının açıkça bildirilmesi, gerek kıvrak bir ritm
sağlanması için, Shakespeare bol sayıda kısa
kelimeden yararlanmak yoluna gitmiş. Üstelik,
Sonelerde piyeslerinin birçok yerini zorlaştıran
mitolojik ve tarihi adları kullanmaktan ve yoğun
benzetmeler yapmaktan kaçınmıştır.
..
5. SONELERİN KONULARI
Shakespeare’in 154 Sonesinin genel konusu, sevgidir; öyküsü ise bir sevgi serüveni.
Bu öykünün dört kişisi var: Ozan (belki Shakespeare’in kendisi, belki bir anlatım
aracı olarak yarattığı bir ozan), sarışın erkek sevgili, esmer kadın ve rakip ozan.
İlk Sonelerde ozan kendisine ihsan ve yardımlarda bulunan bir genç aristokrata
güçlü ve heyecanlı bir sevgiyle bağlıdır. Sonraları, bir rakip ozanın göze girmesi ve
başka sadakatsizlikler yüzünden acıklı durumlara düşer. Son Sone, bir esmer kadına
duyulan cinsel sevgiyi anlatır. kısacası 154 Sone ozanın soyut sevgiden cinsel
bağıntılara kadar geçirdiği türlü türlü ruh olaylarının öyküsü gibidir.
Genel konunun gelişmesi bakımından, Soneler çeşitli sıra ve sınıflara konulabilir,
ama en belirli bölme şudur:
1. Sone l’ den Sone 126’ya kadar soylu gence yazılmış olanlar,
2. Sone 127’den Sone 152’ye kadar esmer kadına yazılmış olanlar,
(Sone 153 ve 154, dizinin bütünlüğünden ayrı düşmektedir.
6. • Sone 130 Yazılış Amacı ve Özet
• Eserimiz oldukça ustalıkla kaleme
alınmış sade ve açık bir dille
yazılmış bir ‘’parody’’ örneğidir.
• Elizebet dönemi geleneksel
edebiyat ve resimdeki ideal
güzellik kavramını hicvetmek
amacıyla yazılmıştır.
• O dönem şiirleri genellikle
güzellikte mükemmel olan bir
kadına veya kusursuz bir adama
yazılırdı.
• Yazarımız , eserinde bu geleneksel
şiirlerde kullanılan klişe imaların
,benzetmelerin abartılı olmasını
hicvetmiştir.( özellikle Petrarca nın
ünlü sonesine karşı yazdığı
söylenir)
7. • Shakespeare bu sonesinde daha çok metresi
olarak anılan esmer kadını anlatmıştır. Sonedeki
mesaj basit ve açıktır.
• Sonede esmer leydi doğanın güzellikleriyle ve
güzellik tanrıçalarıyla mukayese edilecek bir
güzelliğe sahip değildir.
• İlk bölümde (1-2. satırlar) onun güzelliğini
doğada var olan güzelliklerle kıyaslıyor ( güneş,
kar , mercan). Bu karşılaştırmaların hiçbirinde
metresini o güzelliklere eşdeğer bulmuyor.
• Sonraki bölümde (3-4) o dönem için güzel kabul
edilen bir kadında olmaması gereken bazı
özelliklere metresinin sahip olduğunu
söyleyerek onu yermeye devam ediyor.
• Sonrasında da (5-8) yine bir kıyas ve sevgiliyi
yerme var
8. • 9- 12 satırlarda yine bir kıyaslama var ancak
artık yazar sevgilisinin tüm bu kıyasladığı
şeyler kadar güzel olmasa da onun varlığından
duyduğu memnuniyeti ifade etmeye başlıyor
• Son iki dizede artık yazarımız gerçek görüşünü
ifade ediyor ve o dönemin yazarlarına
gönderme yaparak onların yaptığı abartılı
onun deyimiyle yanlış kıyaslamalara rağmen
sevgilisinin özel bir kadın olduğunu söyler ve
metresine aşkını ilan eder.
9. My mistress' eyes are nothing like the sun;
Coral is far more red than her lips' red;
If snow be white, why then her breasts are
dun;
If hairs be wires, black wires grow on her
head.
I have seen roses damasked, red and white,
But no such roses see I in her cheeks;
And in some perfumes is there more delight
Than in the breath that from my mistress
reeks.
I love to hear her speak, yet well I know
That music hath a far more pleasing sound;
I grant I never saw a goddess go;
My mistress when she walks treads on the
ground.
And yet, by heaven, I think my love as rare
As any she belied with false compare.
Güneşe hiç benzemez sevdiceğimin gözleri
Mercan önde gider kırmızılıkta,
dudaklarından:
Eğer kar beyaz tabir edilirse, onun koynu gri
Eğer saça tel denirse, kapkara teller büyür
başından.
Çok gördüm pembe, beyaz, kırmızı güller,
Ama izi bile yoktur onun yanaklarında o
güllerin;
Ve bazı kokular eminim çok daha güzeller
Acı kokusundan, ondan yükselen nefesin.
Severim onu konuşurken dinlemeyi, ama
bilirim
Müziğin kulağa çok daha hoş gelen bir tınısı
var:
Emin olun öyle yürüyen bir ilahe hiç
görmedim;
Benim sevdiceğim yürürken yeri göğü sallar.
Ve fakat, Tanrı şahit olsun ki benim aşkım
nadirdir
O, saçma sapan benzetmelerle tarif
edilemeyendir.“( çeviri, Can Yücel)
10. Temalar
Love: "I love to hear her speak." (line 9)
"My mistress when she walks treads on the
ground." (line 12)
"...I think my love as rare, As any she belied with
false compare." (line 13)
Apperance: "My mistresses' eyes are nothing like
the sun." (line 1)-
"Coral is far more red than her lip' red." (line 2)
"If hairs be wires, black wires grow on her head."
(line 4)
"And in some perfumes is there more delight,
Than in the breath that from my mistress reeks."
(line 7-8)
11. • Woman and feminity: "If snow be white, why
then her breasts are dun;" (line 3).
"And in some perfumes is there more delight,
Than in the breath that from my mistress
reeks." (line 7-8)-
"I grant, I never saw a goddess go;" (line 11)
"...I think my love as rare, As any she belied
with false compare." (line 13)