Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Pedagojik Formasyon Sertifika Programı
Türk Eğitim Tarihi Ders Notları
Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi (1776-1839)
Tanzimat Dönemi (1839-1876)
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Pedagojik Formasyon Sertifika Programı
Türk Eğitim Tarihi Ders Notları
Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi (1776-1839)
Tanzimat Dönemi (1839-1876)
تحميل منهاج كتاب اسطنبول
A1
istanbul yabancılar için türkçe
A1
منهاج إسطنبول
istanbul
الذي تم إصداره من جامعة اسطنبول ويتألف المنهاج من خمسة أجزاء A1 -A2 -B1 -B2 -C1
كتاب التمارين.
Çalışma kitabı
https://mustansiriyah.net
Ümran Betül Cebesoy'un Eğitim Bilimlerine Giriş dersi sunumlarına alttaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Basılı halini Mds Fotokopi den temin edebilirsiniz. Formasyon alan arkadaşlara duyurulur.
تحميل منهاج كتاب اسطنبول
A1
istanbul yabancılar için türkçe
A1
منهاج إسطنبول
istanbul
الذي تم إصداره من جامعة اسطنبول ويتألف المنهاج من خمسة أجزاء A1 -A2 -B1 -B2 -C1
كتاب التمارين.
Çalışma kitabı
https://mustansiriyah.net
Ümran Betül Cebesoy'un Eğitim Bilimlerine Giriş dersi sunumlarına alttaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Basılı halini Mds Fotokopi den temin edebilirsiniz. Formasyon alan arkadaşlara duyurulur.
TÜRKİYE’DE OKUL PSİKOLOJİK DANIŞMANLIĞINDA ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK/ MULTICULTURALISM ...AzerbaijanJournalofE1
Bu çalışmada, Türkiye’de okul psikolojik danışmanlığı uygulamalarında çok kültürlülüğün yeri ve bu konuda yapılan çalışmalar hakkında alanyazını incelemek amaçlanmıştır. Bu hususta ilk olarak çok kültürlülük kavramı açıklanmıştır. Çok kültürlülük ve topluma olan etkisi kuramsal temelde incelenmiştir. Kavramın Türkiye’de okul psikolojik danışmanlığı uygulamalarındaki yerini incelemeden önce Türkiye’nin yakın tarihsel ve antropolojik yapısı çok kültürlülük bakımından ele alınmıştır. Türkiye coğrafyasında Osmanlı İmparatorluğu’ndan itibaren çok kültürlü yapıya yönelik hukuki düzenlemelerin yapıldığı; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile de azınlık grupların hukuki ve özlük hakları konusunda değerlendirmelerin ve görüşmelerin süregeldiği görülmektedir. Okul
psikolojik danışmanlığı açısından ise çok kültürlülük mesleğin bir önkoşulu olarak bulunmaktadır. Araştırmalara göre okul psikolojik danışmanları farklı azınlık gruplar veya mülteciler ile çalışırken zorluk çekebilmektelerdir. Okul psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin
çok kültürlülüğe uygun bir şekilde yürütülmesi için psikolojik danışmanlık
eğitiminde bilgi ve farkındalık kazanımı ile uygulama boyutunda süpervizyonun önemi ortaya çıkmaktadır. Okul psikolojik danışmanların yeterliklerinin artması için eğitim sürecinde çok kültürlü psikolojik danışma yaklaşımına yer verilmelidir.
In this study, it is aimed to examine the place of multiculturalism in school counseling practices in Türkiye. In this regard, firstly, the concept of multiculturalism is explained. Multiculturalism and its impact on society are examined on a theoretical basis. Before examining the place of the concept in school counseling practices in Türkiye, the historical and anthropological structure of Türkiye is discussed in terms of multiculturalism. According to this review, legal arrangements have been made for the multicultural structure in Türkiye since the Ottoman Empire. It is seen that with the establishment of the Republic of Türkiye, evaluations, and negotiations on the legal and personal rights of minority groups continued. In terms of school counseling,
multiculturalism is a prerequisite for the profession. According to research, school counselors may have difficulties working with different minority groups or refugees. In order to carry out school counseling services in accordance with multiculturalism, the importance of supervision in psychological counseling education, knowledge and awareness gain are highlighted. In order to increase the competencies of school counselors, multicultural counseling approach should be fairly included in the education process.
Özel Enderun Liseleri çıkardığı ve geniş kitlelere ulaştırdığı Enderun Değer dergisinin ilk sayısını sizlere takdim ediyoruz. www.enderunliseleri.k12.tr
277 daghistan derbent bolgesi terekeme turklerinin dini hayati(gulreyhan novr...
Türk Eğitim Tarihi - Türklerin Müslüman Olmalarından Önce
1. Türklerin Müslüman Olmalarından Önce
ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ – EĞİTİM FAKÜLTESİ
Türk Eğitim Tarihi
Bu eser Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası lisansı ile lisanslanmıştır. Lisansın bir kopyası için, http://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0/
linkini ziyaret edin.
3. Türk Eğitim Tarihi ve Amacı
Türk tarihi içinde yer alan, eğitim ile ilgili bir Tarih bilimidir.
Türk eğitim tarihinin amacı, Türk milletinin ürettiği, benimsediği, geliştirdiği eğitim ve öğretimle ilgili;
Düşünceleri, kurumları, uygulamaları ortaya koymak
İnsan yetiştirme düzenini ve nasıl bir insan yetiştirilmeye çalıştığını araştırmak
Türk toplumlarının mutluluğu ve mutsuzluğu ile eğitim ve öğretimlerinin ilişkisini araştırmak
Bugünkü eğitim soruhlarımızı en iyi biçimde çözebilmek için geçmişten bir takım dersler çıkarılıp çıkarılmayacağını tarttışmak
4. Türk Eğitim Tarihi Hangi Konuları Kapsar
Öğretim (tedris, talim)
Teşkilatlı ve düzenli olarak genellikle bir öğretim kurumunda öğretmenler tarafından öğrencilere araç
gereç kullanılarak bilgi aktarılması ve öğretilimesi çalışmalarının tümüdür.
Eğitim (terbiye)
Kişinin zihni, bedeni, duygusal, toplumsal yeteneklerinin, davranışlarının en uygun şekilde ya da
istenilen bir doğrultuda geliştirilmesi, ona bir takım amaçlara dönük yeni yetenekler, davranışlar, bilgiler
kazandırılması yolundaki çalışmaların tümüdür.
Eğitim, hayat boyu sürer.
Planlı ve tesadüfi olabilir.
Okul, okuma-yazma, ders araç gereçleri, aile veya bir çevre içinde, kişisel yetişme vs. yollarıyla yapılır
(yaygın eğitim)
Eğitim, öğretimi de içine alır.
5. Öğretim Konuları
Okullar, okul binaları
Ders programları ve kitapları
Öğrencilerin ödüllendirilmesi ve disipleni
Karne, diploma
Okul, öğrenci ve öğretmenler ile ilgili belgeler
Devletlerin, rejim ve hükümetlerin eğitını
amaçları, eğitim felsefeleri
Eğitim ve öğretmen sorunları
Okul, öğretmen ve öğrencilere ilişkin sayısal
bilgiler
Eğitimle ilgili yasal belgeler
Devlet adamlarının söylev ve demeçleri
Eğitim sisteminin yapısı, işlevi
Eğitimi düzenleme ve ıslah ça lışnıaları
Eğitimci ve öğretmenlerin anıları, görüş ve
düşünceleri
Eğitimcilerin ve aydınların tartıştığı, geliştirdiği
eğitim düşüncesi
Okul ve öğretmenierin toplumdaki yeri, önemi
ve etkileri, vb.
6. Eğitim Konuları
Halk ve yetişkinler eği timi
Yaygın eğitim kurumları
Kitle iletişim araçları ve etkileri
Toplumun çocuk yetiştirme yöntemleri ve
çocuk oyunları
Toplumda yaygın biçimde ortaya çıkan eğitim
düşüncesi ve uygulamaları
Toplumun eğitim, bilim anlayışı, eğitim değerleri
Atasözleri, destanlar, masallar, ninniler
Büyük edipler (yazınla uğraşan), ahlakçılar
Siyasetnameler, vb.
7. Türk Eğitim Tarihini Araştırmak ve
Öğrenmek
Sadece güncel eğitim yaklaşımı ve uygulamalarıyla eğitim bilimleri ve eğitim sorunları
anlaşılamaz. Tarihi süreç içinde gelişimini de bilmek gerekir.
Türk eğitim tarihi bilinmeden eğitim fikir ve uygulamalarının gelişimine katkıda bulunulamaz
Öğretmenin mesleki tarihidir.
MEB'in izlediği eğitim ve öğretmen politikalarını yeterli bir bilgi ve bilinçle sorgulayıp
değerlendiremez
Tarihi birikimlerden ders çıkarmak
8. Türk Eğitim Tarihi Dönemleri
Türklerin Müslüman
Olmalarından Önce
Türklerin Müslüman
Olmalarından Sonra
9. Türk Eğitim Tarihi:
Türklerin Müslüman Olmalarından Önce
Türklerin
Müslüman
Olmalarından
Önce
Hunlar Göktürkler Uygurlar
10. Türk Eğitim Tarihi:
Türklerin Müslüman Olmalarından Sonra
Türklerin Müslüman
Olmalarından Sonra
İç Asya Müslüman
Türkleri /
Karahanlılar
Selçuklular, Anadolu
Beylikleri
Osmanlılar
Kuruluştan Eğitimde
İlk Yenileşme
Hareketlerine Kadar
(1299-1776)
Eğitimde İlk
Yenileşme
Hareketleri Dönemi
(1776-1839)
Tanzimat Dönemi
(1839-1876)
I. Meşrutiyet Dönemi
(1876-1878)
Mutlakiyet Dönemi
(1878-1908)
II. Meşrutiyet
Dönemi (1908-1918)
Kurtuluş Savaşı
Dönemi (1919-1922)
Türkiye Cumhuriyeti
(1923 sonrası
dönem)
12. Eğitimin Temel Özellikleri
Türk toplumlarının eğitim anlayış ve uygulamaları, yaşama biçimlerinin etkisiyle şekillenmiştir.
Çocukların ve gençlerin toplumsallaştırılıp eğitilmesinde toplumun töresi önemli bir rol
oynamaktadır.
Töre, bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve
geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünüdür.
Bu devirlerdeki Türklerin eriştikleri uygarlık ve kültür düzeyi, onlarda örgün eğitim kurumlarının
bulunduğuna kesin bir delil ise de bu kurumlar hakkında henüz bilgimiz yoktur.
Bu dönemin edebi eserlerinde yaygın olarak bir talimi yani öğretici amaç bu lunduğu görülür.
Bunlar, insanlara hayatta yol gösterebilecek ilkeler, ahlaki esaslar, felsefe kırıntıları taşır. Şiir ve
kısmen atasözü niteliğindeki bu parçalar, o dönemle rin ahlak ve terbiye anlayışını gösterir.
Bunlar, iyiliğin, cömertliğin, bilgeliğin, cesaretin önemi ve değeri, büyüklere itaat vs. gibi bugün
de yaşayan değerlerdir.
13. Eğitimin Temel Özellikleri
Eski Türklerde alp (Yiğit, kahraman, cesur ve bahadır) insan tipine önem verilmektedir.
Oğuz Kağan destanında Oğuz Kağan kendisine üm dünya halklarının itaat etmesini ister.
Kendisini dünyanın hükümdarı, yöneticisi olarak görür.
Dışa dönük, mekanda genişlemek isteyen, göçebe, akıncı, düşmanlar ve hayvanlarla mertçe
çarpışan, üstün Türk'ütemsil eder.
Eski Türklerde köklü bir bilim sevgisi vardır. Alp insan tipinin temel özelliklerinden biri, onun
cesur olduğu kadar bilge bir kişi oluşudur.
Eski Türklerde mesleki eğitim de önemli bir yer tutar.
Türklerin tarihi bilinen en eski yazılı belgeleri de Müslüman olmalarından önceki döneme aittir.
Eski Türklerde, genellikle cinsiyet farkı gözetmeden, büyük bir çocuk sevgisi vardır.
16. Eğitim ve Özellikleri – Savaş eğitimi
Savaşçı bir teşkilat ve eğitim geliştirmek zorunda
Yüzyıllarca atlı göçebe hayatı
Sürekli savaş tehlikeleri
Töre ve toplumun köklü an'anesi bu askerlik hazırlığını düzenlerdi
Çocukların güçlü ve iyi bir asker olarak yetişmelerine çok önem
verilirdi.
Erkek çocuğun yetişmesinde ve savaş sanatını öğrenmesinde
babasının çok önemli öğretici ve eğitici görevi vardı.
Kızlardan da erkeklerle boy ölçüşen, düşmanları, vahşi hayvanları
altedenler çıkardı.
Konulan adın bir mücadele, kahramanlık, güç gösterisi ile ilgisi vardı.
Doğduğunda çocuğa verilen ad onun gerçek ve sürekli adı değildi; o, ilk
gençlik yıllarında dikkati çeken bir başarı ile adını kendi kazanırdı
Eski Türkler, savaşta ve sürülerin idaresinde kendilerine gerekli olan
at, köpek gibi hayvanları eğitmeye de çok önem verirlerdi.
Kaşgarlı Mahmut, "At Türkün kanadıdır" der.
17. Eğitim ve Özellikleri – Bağımsız Yaşama
Azmi
Siyasi anlamda bağımsız devletler halinde yaşama
azimleridir.
Bu fikir, töre içinde insanların ruhuna işlenirdi.
Bir dünya devleti kurma isteğindeydiler.
Onlara göre tüm insanlar Türk devletinin halkı,
Türk hakanı ise dünyanın hükümdarı idi.
Atilla kendisini Tanrı'nın kırbacı sayıyordu.
Büyük hayvan sürüleri besledikleri ve çok geniş
alanlarda dolaştıkları için onlarda sürüle rin idaresi,
mera çatışmaları, yabancılarla temas gibi konularda
bilgi ve tecrübe birikimi meydana gelir.
Bu toplumların fertleri son derece cesaret sahibi
olmaya da mecburdurlar.
18. Eğitim ve Özellikleri – Mesleki Eğitim
Hayvan ürünlerinin (et, süt, deri, yün ...) değerlendirilmesi
Çeşitli araç gereç yapımı ile ilgili, usta-çırak ilişkisi içinde bazı becerilerin gelişmesi doğaldır.
Kürk, halı, madeni eşya ve silah yapımında ileri idiler.
Madenlerden altını, demiri başarı ile işlerlerdi.
Eski Türklerde demir ve demircilik kutsaldı, onlar kılıç üzerine and içerlerdi.
Hayvan ürünleri ve madenierin toplumda geniş çapta işlenip değerlendirilmesi bir ihtiyaçtı.
Bu işlerin en iyi biçimde yapılabilmesi için devletin yaygın bir mesleki eğitimle ilgilenmiş
olması muhtemeldir.
Hunlar, el zanaatları içinde güzel eserler yapmışlardır ve bunlar "step sanatı" olarak
adlandırılmaktadır.
19. Eğitim ve Özellikleri – Dini İnanışlar
"Halk dini" ile "devlet dini" ayrı
Halk dini daha ziyade hastalık, fal, sihirbazlık gibi insanların günlük
ihtiyaçlarına cevap veren ve onları manevi bakımdan tatmin eden
prensiplerdi: Şamanizm
Devlet dini, devletin varlık sebebinin izah eden ve hükümdarın
iradesine meşruiyet veren bir inanışlar sisitemi
Halkla karşı karşıya olan ve Tanrı ile ilişki kurduğunu iddia eden tek
aracı Şaman
Şaman ya da kam, kahin, sihirbaz, saz şairi, yazı yazan katip, öğretmen
anlamlarına gelir. Bir çeşit yaygın eğitimci.
Devlet dininde baş rahip hükümdarın kendisi
20. Eğitim ve Özellikleri – Çocuk Sevgisi
Hunlarda ve eski Türklerde çocuk sahibi olmak çok arzulanırdı.
Erkek ve kızlar arasında genellikle fark gözetilmez, hatta bazan kızlara
daha fazla değer verilirdi.
Ataç: İyi oğul
Anaç: İyi kız
Oğlanı yetiştirmek babanın
Kızı yetiştirmek annenin görevi
Ata oğlu ataç doğar – oğul babasına benzer
23. Göktürklerde Eğitim
Hunlardakine çok benzer
Eğitim töre içinde ve töre kanalıyla veriliyor
Yazı ve dil konusunda örgün, planlı bir eğitim yapılmış
olabilir
38 harfli gelişmiş bir alfabe
Yazılı eserler
Alp insan tipine önem verirler
Ünlü vezir Tonyukuk Budizme Türkleri uyuşturacağı
gerekçesiyle karşı çıkmıştır
Budizmin temel ilkelerinin Türkçeye çevriltilip dağıtılması
Göktürklerde okur yazarlığın yaygın olduğunu gösterir
24. Orhun Anıtları
Yenisey mezar taşları daha eski tarihlere dayanmasına rağmen; kesin
olarak tarihlendikleri, binlerce kelimeden oluştuğu ve konuları çok önemli
olduğu için Türkçenin tarihi bilinen en eski yazılı belgeleri olarak bilinirler.
Orhun Anıtları, 732’de dikilen Kültegin, 735’te dikilen Bilge Kaan ve yine
o yıllarda dikilen Tonyukuk anıtlarından oluşur.
Bu anıtlarda 6000 kadar kelime vardır.Türkçenin bilinen ilk yazılı
belgeleridir.
Orhun Anıtları, ilk olarak 1893’te Danımarkalı bilgin Thomsen
tarafından okunmuştur.
Türk hükümdarlarına bazı öğütlere yer verilir.
Türklerin geçmişte yaşadığı felaketlere dikkat çekilip ders alınması
öğütlenir.
Türk milletine bağımsız ve mutlu yaşama ile ilgili bir tarih dersi verilir.
Orhun anıtlarının yazılış amacı ile Atatürk'ün Nutuk ve Türk Gençliğine
Hitabe'sini yazma amacı örtüşmektedir.
27. Uygurlarda Eğitim
Uygurların hayat biçimleri Göktürklerden başlıca iki biçimde
farklıdır
Kentlerde yerleşik hayat önem kazanmıştır.
Uygurlar öteki kültürlere geniş ölçüde açılmışlar, eski inanışlarını
bırakıp Maniheizm dinini benimsemişlerdir. Et ve süt yenil mesine izin
vermeyen, sadece sebze yenilmesini isteyen bu din zamanla onları
gevşetip savaşçılık özelliklerini kaybettirmiştir.
Tarihteki ikinci Türk alfabesini geliştirdiler.
Ahşap harflerden matbaa makinesi imal ederek yoğun şekilde
kağıt kullandılar, kitaplar bastılar ve kütüphane inşa ettiler.
Astronomi ve tıpta önemli keşifler yapan Uygurlar, 12 hayvanlı
geleneksel Türk takvimini geliştirdiler.
Ziraat, maden işleme, inşaat ve mimarlık gibi konularda
uzmanlaştılar.
28. Uygurlarda Eğitim
Ziraat, maden işleme, inşaat ve mimarlık gibi konularda uzmanlaştılar.
Amonyak gibi bir takım kimyasalları elde etmeyi başardılar.
Kamu hukuku ve özel hukuk alanında kendilerine özgü bir sistem
kurdular.
Kira, satış, vasiyet, faiz, yarıcılık (Toprağı işleyenin, elde ettiği üründen,
mal iyesine sözleşmeye göre pay vermesi biçiminde bir işletme türü,
ortakçılık), özel sözleşme benzeri birçok ticaret ve hukuk kavramını
kullandılar.
Oldukça basit nitelikte de olsa pasaport ve vize uygulamaları hayata
geçirdiler.
Dans ve müzikte özgün üslupları, minyatür sanatı ve orta oyunu benzeri
gösteri ve eğlence gelenekleri ile Türk tarihi içerisinde önemli bir konuma
sahip oldular.
Anadolu Türkleri, üstün bir medeniyet kuran Uygurlardan ilham alarak
dillerine çağdaşlaşma sözcüğünün eş anlamlısı olarak uygarlaşma
sözcüğünü yerleştirdiler.
29. Bilginin Genişlemesi
14 harfli Soğd alfabesine bazı eklerle aldıkları bir alfabeleri vardı. Bu yazı ile kütüphaneler
dolduran edebiyat, sanat, din konularında kitaplar yazdılar.
Basım tekniğini bulduklarını gösteren deliller vardır. Fakat onlar asıl kalıp baskı yolu ile kitapları
çoğalttılar.
Okur yazarlık çok arttı ve toplumun bilgi düzeyi yükseldi.
Yerleşik hayat nedeniyle, planlı ve örgün eğitim-öğretimin de var olması gerekir.
Bilginin yazı ve yerleşik hayat kanalıyla genişlemesiyle sözlü töre bilgisi çok aşıldı.
Bilginin önemine ilişkin geleneksel değerler de gelişerek sürdü gitti.
Uygurlar, bilgi ve kültür düzeyleri yükseldiği için, yüzyıllarca çeşitli Türk ve bancı devletlerin
saraylarında katiplik, bürokratlık, danışmanlık, tercumanlık, og retmenlik, kültür elçiliği
yapmışlardır.
Çocuğunu öğretmene ver, ondan alıp saraya ver.
30. Uygurlarda Bilginin Değeri
Bilgi bilin ey beyim
Bilgi sana eş olur
Bilgi bilen insana
Bir gün devlet yar olur
Bilgili insan beline
Taş kuşansa kaş olur
Bilgisizin yanına
Altın konsa taş olur
Günümüzde de kullanılan bazı atasözleri
Alim olsan alem senin olur.
Altın çürümez akıl yaşlanmaz.
Bilen bilgisine, bilmeyen nesine inanır?
Bildiğini halktan saklama.
Bileği güçlü bir kişiyi, bilimi güçlü bin kişiyi yener.
Bilmeyene iş, işsize de aş yoktur.
Bilmediğini sorup öğrenen alim, utanıp sormayan kendine
zalim.
Canlı bilgisiz ölü, ölü alim diridir.
Baba gören ok yontar, ana gören elbise biçer.
31. Başka Kültürlerin Eski Türklerin Eğitimine
Etkileri
Birçok Türk hükümdarı Çin prensesleriyle evlendiklerinden
ülkelerinde iyi bir eğitim görmüş, Konfüçyüs'ün sözlerini
ezberlemiş olan bu prensesler Türk şehzadelerinin annesi
olmuş ve onun fikirlerini çocuklarına öğretmişlerdir.
Zaman zaman Çin'den kaçan aydınlar Türk hükümdarlarına
sığınmışlar ve kendilerine uygun devlet işleri verilmiştir.
Ülkeler arasında siyasi ilişkiler kurulmuş, elçiler gidip
gelmiştir.
Birçok şehzade Çin'e öğrenim için gönderilmiştir.
Özellikle Uygurlar, Çinceden çeviriler yapmışlardır.
Nihayet, savaşlar, ticaret ilişkileri, gezginler de bu ve başka
ülkelerin kültür ve eğitiminin etkilerini getirmiştir.
32. Eski Türlerde Öğretim Araç Gereçleri
Bitig: yazı yazma ve kitap
Bitigçi: Katip, hattat
Yartu: Tahta gibi levhalar
Türkler, kaya, taş, kiremit, küp, tabak, maşrapa, silah, süs
eşyaları, deri, ağaç yaprağı ve kabuğu, tahta, bez, ipek parçaları,
kağıt vb. maddeler üzerine yazı yazmışlardır.
Göktürk yazısı, kalem ve fırça ile kağıda yazmaktan çok, sert
satıhlar üzerine bıçakla kazımaya uygun idi. Uygurlar ise daha çok
kalem ve fırça kullanmışlardı.
Kalem, uç denen ve dağlarda yetişen bir ağaçtan yapılırdı. Sığır
boynuzundan yapılan ve şütok denen divitler de kullanılırdı.
Siyah, kırmızı vb. renkli mürekkepler kullanılırdı.
Başlangıçta tomar biçiminde olan kitaplar zamanla bugünkü
şeklini aldı. Kitaplara deriden ve sanat değeri yüksek ciltler
yapılırdı. Irk Bitig (Book of Omens – Kehanet/Fal Kitabı) ana metnin (yaprak 55b ve
56a) üzerine kısmen Çince Budist ayetler yazılı. son iki sayfası.
33. Matbaa
Arkeoloji Profesörü Bassert'in ileri sürdüğüne göre, bir
ülkede matbaanın icadı ve geliştirilebilmesi için üç şartın
birlikte bulunma sı gereklidir:
Harf sayısı az bir alfabe kullanılmakta olması,
Okuma arzusunun artmış ve kitapların çok aranmakta olması,
Kağıdın bilinip kullanılması.
Binlerce harften oluşan Çin yazısı basım için çok büyük
teknik zorluklar çıkaracağı gibi, bu yüzden Çince kitapların
matbaa ile çoğaltılması elle çoğaltmaya göre pek ekonomik
de olmazdı. Bu nedenle, matbaayı ilk önce onların
bulduğundan kesinlikle şüphe etmelidir. Onlar, tahta vs. ile
kalıp baskıyı kullanmışlardır, ama bu matbaa tekniği değildir.
34. Uygurlar ve Gutenberg
Çinlilere komşu olan Uygurlar da kalıp baskıyı, kağıdı kullanıyorlardı.
Okuma yazma ve kültür düzeyleri çok yüksekti.
Hatta başka devletlere katip, bürokrat, çevirmen, danışman, öğretmen olarak hizmet verecek kadar bilgili, kültürlü
yetişiyor lardı.
Sade bir alfabeleri vardı. Böylece ayrı ayrı kesilmiş harflerle basım tekniğinin ortaya çıkması için tüm şartlar hazırdı.
Bu uygun ortam içinde, onların matbaa teknğini bulduklarını gösteren somut veriler vardır:
Kan-Su bölgesinde Tun-Huang'da bir mağarada tahtadan bazı Uygur matbaa harfleri ve Uygurca kitaplar bulunmuştur.
Bunların, M.S. 700-900 yıllarına çıktığı anlaşılmıştır. Böylece, Bossert'e göre, matbaayı Uygurların bulduğunu kabul etmek gerekir.
Çinliler bu tekniği 11. yüzyılda onlardan alıp demirden harfler yaparak geliştirmişlerdir.
1241'de de Altın Ordu Devleti kuvvetleri, Almanya'ya yaptıkları akınlarında bu tekniği oralara götürdüler.
İki yüzyıl sonra 1440-1450'lerde Gutenberg matbaayı geliştirdi.
Ortaçağda fikirlerin ve teknik bilgilerin bır ülkeden ötekine ne kadar yavaş taşındığı düşünülürse, iki yüzyıllık gecikme fazla
sayılamaz.