Zarla çevrili bir yapı olan hücre, genetik bilgi ve diğer elemanları içerir (ör. protein, DNA, lipid, vd.) Örneğin, bu elemanlardan enzimler aracılığı ile maddeler metabolize edilirler. Bu sayede hücre büyür ve yeni hücrelere çoğalır. Tüm organizmalar hücrelerden yapılmışlardır. Bazıları tek hücreli (bakteri, amip, vs), bazıları çok hücrelidir (insan, hayvan, bitki). Bir kelebeğin zar gibi görünen kanadı ince bir hücre tabakasından oluşmuştur. Kısaca, göz bebeğimizin en diş zarından, dişimize, derimize tırnağımıza kadar her şey hücrelerden oluşmuştur. Yediğimiz hamburger bile hücrelerden oluşmuştur ve kısa sonra onun içeriği bizim hücre içeriğine dönüştürülecektir. Su anda elinizde tuttuğunuz kursun kalemin odun kısmi hücrelerden meydana gelmiştir, vs. Temel hücre teorisi’ne göre; yaşayan organizmaların yapısal ve işlevsel özelliklerinin temel biriminin hücre olduğu ve hücrenin tek başına canlılık özellikleri olan beslenme, üreme ve metabolizma işlevlerini yürütebildiği, ayrıca tüm canlıların da hücrelerden oluştuğu görüşü kabul edilmiştir.
Sevgili öğrenciler,
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü 3. sınıfında zorunlu bir ders olan Biyokimya iki dönem boyunca haftalık 3 saat olarak okutulan bir derstir. Beş yıldan beridir öğrencilerimize verile gelen bu notların içeriği her yıl yeniden gözden geçirilip uygun yenilemeler ve düzeltmelerle güncellenmektedir. Örneğin geçen yıl tek bir kitap olarak basılan ders notları, bu yıl iki dönem için Biyokimya I ve Biyokimya II olmak üzere iki cilt halinde basılmıştır. Böylece, her dönemde işlenecek konular için o konuları içeren cildin yanınızda olması yeterli olacaktır. Kitap baştan sona gözden geçirilerek, konu sonunda verilen “çözülmüş sorular” ve “sorular” bölümleri ile zenginleştirilmiştir. Ayrıca, her cildin sonuna kullanışlı tablo, grafik ve dizinler eklenmiştir. Son olarak, bu yeni kitaba “Biyokimya ve Moleküler Biyoloji”de yaygın kullanılan birçok terimi içeren bir “sözlük” eklenmiştir. Bu sözlüğü hazırlayan bölümümüz Yüksek Lisans öğrencisi Elif Özbey’e teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca, kitap için bir takım geri-bildirimde bulunan siz sevgili öğrenciler ve meslektaşlarıma en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Yapılmış olan çeşitli dil bilgisi ve yazım hatalarının yanında, geniş bir alanı kapsayan ve her gün gelişen biyokimya gibi bir bilim alanı için hazırlanmış olan bu notlarda, varsa bilimsel hataların da hoş görüleceğini umuyorum.
Sevgilerimle,
Hikmet Geçkil Ekim 2007, Malatya
1868 yılında İsviçreli bilim adamı Friedrich MIESHER, balık spermlerinin çekirdeklerini ve akyuvar çekirdeklerini izole ederek yaptığı çalışmalarda, bu hücrelerin çekirdeklerinin asit özelliği gösterdiğini gözlemiştir. Bilim adamı, bu moleküllere çekirdekte bulunan asit anlamına gelen “nükleik asit” adını vermiştir. Bugünkü bilgilerimize göre, nükleik asitler bütün canlılarda bulunan organik moleküllerdir. Çünkü, organik moleküller canlı tarafından sentezlenebilen ve canlının yapısını oluşturan moleküllerdir. Her canlı organizmada veya hücrede iki çeşit nükleik asit vardır: ribonükleik asit (RNA) ve deoksiribonükleik asit (DNA). Sadece virüsler ya DNA ya da RNA içerirler. DNA ve RNA fosforca zengin organik moleküller olup, organizman›n genetik bilgi deposudur. Nükleik asitlerin kimyasal yapısında C (karbon), H (hidrojen), O (oksijen), N (azot) ve P (fosfor) elementleri bulunur. Nükleik asitlerin biyolojik fonksiyonu genetik informasyonun saklanması, çoğaltılması, çeşitlendirilmesi ve nesilden nesile aktarılması şeklinde sıralanabilir. Tüm nükleik asitler polimerik yapılar olup bir çok farklı büyüklüklerde bulunabilirler (1 milyondan 1 milyara kadar değişik moleküler büyüklükte). Transfer RNA’lar (tRNA) en küçük moleküllerdir (25,000 dalton kadar).
Zarla çevrili bir yapı olan hücre, genetik bilgi ve diğer elemanları içerir (ör. protein, DNA, lipid, vd.) Örneğin, bu elemanlardan enzimler aracılığı ile maddeler metabolize edilirler. Bu sayede hücre büyür ve yeni hücrelere çoğalır. Tüm organizmalar hücrelerden yapılmışlardır. Bazıları tek hücreli (bakteri, amip, vs), bazıları çok hücrelidir (insan, hayvan, bitki). Bir kelebeğin zar gibi görünen kanadı ince bir hücre tabakasından oluşmuştur. Kısaca, göz bebeğimizin en diş zarından, dişimize, derimize tırnağımıza kadar her şey hücrelerden oluşmuştur. Yediğimiz hamburger bile hücrelerden oluşmuştur ve kısa sonra onun içeriği bizim hücre içeriğine dönüştürülecektir. Su anda elinizde tuttuğunuz kursun kalemin odun kısmi hücrelerden meydana gelmiştir, vs. Temel hücre teorisi’ne göre; yaşayan organizmaların yapısal ve işlevsel özelliklerinin temel biriminin hücre olduğu ve hücrenin tek başına canlılık özellikleri olan beslenme, üreme ve metabolizma işlevlerini yürütebildiği, ayrıca tüm canlıların da hücrelerden oluştuğu görüşü kabul edilmiştir.
Sevgili öğrenciler,
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü 3. sınıfında zorunlu bir ders olan Biyokimya iki dönem boyunca haftalık 3 saat olarak okutulan bir derstir. Beş yıldan beridir öğrencilerimize verile gelen bu notların içeriği her yıl yeniden gözden geçirilip uygun yenilemeler ve düzeltmelerle güncellenmektedir. Örneğin geçen yıl tek bir kitap olarak basılan ders notları, bu yıl iki dönem için Biyokimya I ve Biyokimya II olmak üzere iki cilt halinde basılmıştır. Böylece, her dönemde işlenecek konular için o konuları içeren cildin yanınızda olması yeterli olacaktır. Kitap baştan sona gözden geçirilerek, konu sonunda verilen “çözülmüş sorular” ve “sorular” bölümleri ile zenginleştirilmiştir. Ayrıca, her cildin sonuna kullanışlı tablo, grafik ve dizinler eklenmiştir. Son olarak, bu yeni kitaba “Biyokimya ve Moleküler Biyoloji”de yaygın kullanılan birçok terimi içeren bir “sözlük” eklenmiştir. Bu sözlüğü hazırlayan bölümümüz Yüksek Lisans öğrencisi Elif Özbey’e teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca, kitap için bir takım geri-bildirimde bulunan siz sevgili öğrenciler ve meslektaşlarıma en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Yapılmış olan çeşitli dil bilgisi ve yazım hatalarının yanında, geniş bir alanı kapsayan ve her gün gelişen biyokimya gibi bir bilim alanı için hazırlanmış olan bu notlarda, varsa bilimsel hataların da hoş görüleceğini umuyorum.
Sevgilerimle,
Hikmet Geçkil Ekim 2007, Malatya
1868 yılında İsviçreli bilim adamı Friedrich MIESHER, balık spermlerinin çekirdeklerini ve akyuvar çekirdeklerini izole ederek yaptığı çalışmalarda, bu hücrelerin çekirdeklerinin asit özelliği gösterdiğini gözlemiştir. Bilim adamı, bu moleküllere çekirdekte bulunan asit anlamına gelen “nükleik asit” adını vermiştir. Bugünkü bilgilerimize göre, nükleik asitler bütün canlılarda bulunan organik moleküllerdir. Çünkü, organik moleküller canlı tarafından sentezlenebilen ve canlının yapısını oluşturan moleküllerdir. Her canlı organizmada veya hücrede iki çeşit nükleik asit vardır: ribonükleik asit (RNA) ve deoksiribonükleik asit (DNA). Sadece virüsler ya DNA ya da RNA içerirler. DNA ve RNA fosforca zengin organik moleküller olup, organizman›n genetik bilgi deposudur. Nükleik asitlerin kimyasal yapısında C (karbon), H (hidrojen), O (oksijen), N (azot) ve P (fosfor) elementleri bulunur. Nükleik asitlerin biyolojik fonksiyonu genetik informasyonun saklanması, çoğaltılması, çeşitlendirilmesi ve nesilden nesile aktarılması şeklinde sıralanabilir. Tüm nükleik asitler polimerik yapılar olup bir çok farklı büyüklüklerde bulunabilirler (1 milyondan 1 milyara kadar değişik moleküler büyüklükte). Transfer RNA’lar (tRNA) en küçük moleküllerdir (25,000 dalton kadar).
Canlıların yapısına giren elementlerin cansız dünyadakinden daha az sayıda oldukları bir asırdan beri bilinmektedir. Canlı yapının % 99’undan fazlasını karbon, azot, oksijen, hidrojen ve fosfor oluşturur ve doğal sayısı 90’dan fazla olan elementten sadece 10-15 tanesi organizmalar için belli bir önem teşkil eder. Diğer bir deyimle, herhangi bir organizma (bitki, hayvan, mikroorganizma)’ nin kimyasal analizi yapıldığında, periyodik cetveldeki elementlerden çok azının bu canlıların temel yapısına girdikleri gözlenir. Bu 10-15 elementin çoğu düşük molekül ağırlığa (< 80) sahiptir. Canlı sistemde yüzde miktar olarak en çok bulunan dört element hidrojen, oksijen, azot ve karbon olup sırası ile bir, iki, uç ve dört bağ oluşturabilirler. Genel olarak, en hafif elementler en güçlü bağları kurarlar. İnsan vücudunda en çok bulunan 8 elementten (H, O, N, C, Ca, P, Cl, K) altısı (H, O, N, C, Ca, P) aynı zamanda deniz suyunda en bol bulunan 9 elementin (H, O, C, Ca, Cl, K, Na, Mg, S) içinde yer alırlar. Atmosferik içerikle vücudumuzdaki element içeriğini kıyaslayabilirsiniz.
Sevgili öğrenciler,
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü 3. sınıfında zorunlu bir ders olan Biyokimya (BIOL 301/302), iki dönem boyunca haftalık 3 saat olarak okutulan bir derstir. On yıldan beridir öğrencilerimize verile gelen bu notların içeriği her yıl yeniden gözden geçirilip uygun yenilemeler ve düzeltmelerle güncellenmektedir. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kitap Biyokimya I ve Biyokimya II olmak üzere iki cilt halinde basılmıştır. Kitap baştan sona gözden geçirilerek her cildin sonuna kullanışlı tablo, grafik ve dizinler eklenmiştir. Ayrıca, her iki cilde “Biyokimya ve Moleküler Biyoloji”de yaygın kullanılan birçok terimi içeren bir “sözlük” eklenmiştir. Yapılmış olan çeşitli dil bilgisi ve yazım hatalarının yanında, geniş bir alanı kapsayan ve her gün gelişen biyokimya gibi bir bilim alanı için hazırlanmış olan bu notlarda, varsa bilimsel hataların da hoş görüleceğini umuyorum.
Sevgilerimle,
Hikmet Geçkil Ekim 2010, Malatya
Sevgili öğrenciler,
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü 3. sınıfında zorunlu bir ders olan Biyokimya (BIOL 301/302), iki dönem boyunca haftalık 3 saat olarak okutulan bir derstir. On yıldan beridir öğrencilerimize verile gelen bu notların içeriği her yıl yeniden gözden geçirilip uygun yenilemeler ve düzeltmelerle güncellenmektedir. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kitap Biyokimya I ve Biyokimya II olmak üzere iki cilt halinde basılmıştır. Kitap baştan sona gözden geçirilerek her cildin sonuna kullanışlı tablo, grafik ve dizinler eklenmiştir. Ayrıca, her iki cilde “Biyokimya ve Moleküler Biyoloji”de yaygın kullanılan birçok terimi içeren bir “sözlük” eklenmiştir. Yapılmış olan çeşitli dil bilgisi ve yazım hatalarının yanında, geniş bir alanı kapsayan ve her gün gelişen biyokimya gibi bir bilim alanı için hazırlanmış olan bu notlarda, varsa bilimsel hataların da hoş görüleceğini umuyorum.
Sevgilerimle,
Hikmet Geçkil Ekim 2010, Malatya
Biyolojik lipidler bir çok farkli kimyasal yapıda bulunabilirler. Ancak, lipidlerin en yaygın bilinen özellikleri sudaki erimezlikleridir. Bu hidrofobik (suda erimeyen) özelliklerinden dolayı diğer biyolojik moleküllerden hem yapı ve hem de fonksiyonel farklar gösterirler. Lipidlerin fonksiyonları da, kimyasal yapıları gibi farklılıklar gösterir.
Enzimler biyokimyasal katalizörledir. Yani kendileri değişime uğramadan bir reaksiyonu hızlandıran katalist moleküllerdir. Enzimlerin hemen hepsi proteindir ve Globüler yapıdadırlar. Ancak, proteinlerin hepsi enzim değildirler. Enzimlerin katalitik özellikleri şaşırtıcıdır. Örneğin, kırmızı kan hücrelerimizde bulunan karbonik anhidraz karbon dioksiti karbonata çevirerek zararsız hale getirir
Vitaminler, hücre ve organların normal işlevleri ve sağılıklı gelişim için gereksinim duydukları, diyet yoluyla belirli düzeyde alınması gereken, yüksek biyolojik etkinliğe sahip organik bileşiklerdir. Vücudun gereksinim duyduğu miktarın çok altında ürettiği bazı vitaminler dışında vitamin üretemediği için, vitaminlerin dışarıdan alınmaları zorunludur. Yeteri kadar vitamin alınamadığı durumlarda, hücre ve dokularının işlevlerinde bozulmalar ve sonuçta sağlık sorunları ortaya çıkar. Vitaminler meyve, bitkisel, hayvansal kaynaklı ya da vitamin katkılı hazır gıdalar yoluyla vücuda alınırlar.
İnsan beslenmesindeki esas mikrobesinler 17 adet mineral ve 13 adet vitaminden oluşur ve bunların besinlerle uygun miktarlarda alınması gerekirler. Bu gruba girmeyen esas olmayan birçok mikrobesinin besinlerle alınması gerekmez. Ancak bunlar ekstradan alındıkları zaman kişiyi daha sağlıklı kılan organik fitokimyasallardır.
Canlıların yapısına giren elementlerin cansız dünyadakinden daha az sayıda oldukları bir asırdan beri bilinmektedir. Canlı yapının % 99’undan fazlasını karbon, azot, oksijen, hidrojen ve fosfor oluşturur ve doğal sayısı 90’dan fazla olan elementten sadece 10-15 tanesi organizmalar için belli bir önem teşkil eder. Diğer bir deyimle, herhangi bir organizma (bitki, hayvan, mikroorganizma)’ nin kimyasal analizi yapıldığında, periyodik cetveldeki elementlerden çok azının bu canlıların temel yapısına girdikleri gözlenir. Bu 10-15 elementin çoğu düşük molekül ağırlığa (< 80) sahiptir. Canlı sistemde yüzde miktar olarak en çok bulunan dört element hidrojen, oksijen, azot ve karbon olup sırası ile bir, iki, uç ve dört bağ oluşturabilirler. Genel olarak, en hafif elementler en güçlü bağları kurarlar. İnsan vücudunda en çok bulunan 8 elementten (H, O, N, C, Ca, P, Cl, K) altısı (H, O, N, C, Ca, P) aynı zamanda deniz suyunda en bol bulunan 9 elementin (H, O, C, Ca, Cl, K, Na, Mg, S) içinde yer alırlar. Atmosferik içerikle vücudumuzdaki element içeriğini kıyaslayabilirsiniz.
Sevgili öğrenciler,
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü 3. sınıfında zorunlu bir ders olan Biyokimya (BIOL 301/302), iki dönem boyunca haftalık 3 saat olarak okutulan bir derstir. On yıldan beridir öğrencilerimize verile gelen bu notların içeriği her yıl yeniden gözden geçirilip uygun yenilemeler ve düzeltmelerle güncellenmektedir. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kitap Biyokimya I ve Biyokimya II olmak üzere iki cilt halinde basılmıştır. Kitap baştan sona gözden geçirilerek her cildin sonuna kullanışlı tablo, grafik ve dizinler eklenmiştir. Ayrıca, her iki cilde “Biyokimya ve Moleküler Biyoloji”de yaygın kullanılan birçok terimi içeren bir “sözlük” eklenmiştir. Yapılmış olan çeşitli dil bilgisi ve yazım hatalarının yanında, geniş bir alanı kapsayan ve her gün gelişen biyokimya gibi bir bilim alanı için hazırlanmış olan bu notlarda, varsa bilimsel hataların da hoş görüleceğini umuyorum.
Sevgilerimle,
Hikmet Geçkil Ekim 2010, Malatya
Sevgili öğrenciler,
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü 3. sınıfında zorunlu bir ders olan Biyokimya (BIOL 301/302), iki dönem boyunca haftalık 3 saat olarak okutulan bir derstir. On yıldan beridir öğrencilerimize verile gelen bu notların içeriği her yıl yeniden gözden geçirilip uygun yenilemeler ve düzeltmelerle güncellenmektedir. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kitap Biyokimya I ve Biyokimya II olmak üzere iki cilt halinde basılmıştır. Kitap baştan sona gözden geçirilerek her cildin sonuna kullanışlı tablo, grafik ve dizinler eklenmiştir. Ayrıca, her iki cilde “Biyokimya ve Moleküler Biyoloji”de yaygın kullanılan birçok terimi içeren bir “sözlük” eklenmiştir. Yapılmış olan çeşitli dil bilgisi ve yazım hatalarının yanında, geniş bir alanı kapsayan ve her gün gelişen biyokimya gibi bir bilim alanı için hazırlanmış olan bu notlarda, varsa bilimsel hataların da hoş görüleceğini umuyorum.
Sevgilerimle,
Hikmet Geçkil Ekim 2010, Malatya
Biyolojik lipidler bir çok farkli kimyasal yapıda bulunabilirler. Ancak, lipidlerin en yaygın bilinen özellikleri sudaki erimezlikleridir. Bu hidrofobik (suda erimeyen) özelliklerinden dolayı diğer biyolojik moleküllerden hem yapı ve hem de fonksiyonel farklar gösterirler. Lipidlerin fonksiyonları da, kimyasal yapıları gibi farklılıklar gösterir.
Enzimler biyokimyasal katalizörledir. Yani kendileri değişime uğramadan bir reaksiyonu hızlandıran katalist moleküllerdir. Enzimlerin hemen hepsi proteindir ve Globüler yapıdadırlar. Ancak, proteinlerin hepsi enzim değildirler. Enzimlerin katalitik özellikleri şaşırtıcıdır. Örneğin, kırmızı kan hücrelerimizde bulunan karbonik anhidraz karbon dioksiti karbonata çevirerek zararsız hale getirir
Vitaminler, hücre ve organların normal işlevleri ve sağılıklı gelişim için gereksinim duydukları, diyet yoluyla belirli düzeyde alınması gereken, yüksek biyolojik etkinliğe sahip organik bileşiklerdir. Vücudun gereksinim duyduğu miktarın çok altında ürettiği bazı vitaminler dışında vitamin üretemediği için, vitaminlerin dışarıdan alınmaları zorunludur. Yeteri kadar vitamin alınamadığı durumlarda, hücre ve dokularının işlevlerinde bozulmalar ve sonuçta sağlık sorunları ortaya çıkar. Vitaminler meyve, bitkisel, hayvansal kaynaklı ya da vitamin katkılı hazır gıdalar yoluyla vücuda alınırlar.
İnsan beslenmesindeki esas mikrobesinler 17 adet mineral ve 13 adet vitaminden oluşur ve bunların besinlerle uygun miktarlarda alınması gerekirler. Bu gruba girmeyen esas olmayan birçok mikrobesinin besinlerle alınması gerekmez. Ancak bunlar ekstradan alındıkları zaman kişiyi daha sağlıklı kılan organik fitokimyasallardır.
Aadakilerden hangisi reseptr aracl endositoz iin doru DELDR?
Birini se:
A. Reseptr aracl endositozda, hcre d maddeler klatrin kapl vezikllerde iselletirilir.
B. Baz virsler, reseptr aracl endositoz ile hcre iine alnr.
C. Reseptr aracl endositozda, iselletirilmi vezikller daha sonra endozomlara olgunlaan
lizozomlarla birleir.
D. Dk younluklu lipoproteinler (LDL'ler), reseptr aracl endositoz ile hcrelere alnr.
Aadakilerden hangisi lizozomlar iin dorudur?
Birini se:
A. Lizozomal zar proteinlerinin ou, zarn sitozolik tarafnda glikosile edilmi blgelere sahiptir.
B. Lizozomlar, sitozolnkinden daha yksek bir pH'a sahiptir.
C. Lizozomlar, endoplazmik retikulumdan kopan vezikllerden oluur.
D. Lizozomal enzimler, lizozomlar iinde tutulan asidik koullarda optimal olarak aktiftir.
e. Lizozomlardaki sindirim rnleri, tama veziklleri ile lizozomdan ayrlr.
Aadaki yollardan hangisi materyalleri endozomlara veya lizozomlara tamaz?
Birini se:
A. Pinositoz
B. otofaji
C. endositoz
D. fagositoz
e. ekzositoz
Aadakilerden hangisi reseptr aracl endositoz iin doru DELDR?
Birini se:
A. Reseptr aracl endositozda, hcre d maddeler klatrin kapl vezikllerde iselletirilir.
B. Baz virsler, reseptr aracl endositoz ile hcre iine alnr.
C. Reseptr aracl endositozda, iselletirilmi vezikller daha sonra endozomlara olgunlaan lizozomlarla
birleir.
D. Dk younluklu lipoproteinler (LDL'ler), reseptr aracl endositoz ile hcrelere alnr.
Aadakilerden hangisi lizozomlar iin dorudur?
Birini se:
A. Lizozomal zar proteinlerinin ou, zarn sitozolik tarafnda glikosile edilmi blgelere sahiptir.
B. Lizozomlar, sitozolnkinden daha yksek bir pH'a sahiptir.
C. Lizozomlar, endoplazmik retikulumdan kopan vezikllerden oluur.
D. Lizozomal enzimler, lizozomlar iinde tutulan asidik koullarda optimal olarak aktiftir.
e. Lizozomlardaki sindirim rnleri, tama veziklleri ile lizozomdan ayrlr.
Aadakilerden hangisi lizozomlar iin dorudur?
Birini se:
A. Lizozomal zar proteinlerinin ou, zarn sitozolik tarafnda glikosile edilmi blgelere sahiptir.
B. Lizozomlar, sitozolnkinden daha yksek bir pH'a sahiptir.
C. Lizozomlar, endoplazmik retikulumdan kopan vezikllerden oluur.
D. Lizozomal enzimler, lizozomlar iinde tutulan asidik koullarda optimal olarak aktiftir.
e. Lizozomlardaki sindirim rnleri, tama veziklleri ile lizozomdan ayrlr.
Aadaki yollardan hangisi materyalleri endozomlara veya lizozomlara tamaz?
Birini se:
A. Pinositoz
B. otofaji
C. endositoz
D. fagositoz
e. ekzositoz
Aadaki yollardan hangisi materyalleri endozomlara veya lizozomlara tamaz?
Birini se:
A. Pinositoz
B. otofaji
C. endositoz
D. fagositoz
e. ekzositoz.
Living things are made up of cells and carry out life processes like reproduction, while non-living things cannot. Viruses share characteristics of both living and non-living things as they can reproduce only inside living cells but are just molecules otherwise.
1. CANLILARDAKİ ORGANİK BİLEŞİKLER Organik molekül demek sadece canlılar tarafından sentezlenebilen ve kullanılabilen moleküllerdir. Bir molekülün organik olabilmesi için yapısında mutlaka Karbon ( C ) elementinin bulunması gerekir. Bu elementten sonra en fazla H ve O elementi Bulunur. Bazılarında bunlara ilaveten N,P ve S elementleri de bulunur. Canlılardaki görevleri: Enerji sağlama, Yapıya katılma ve düzenleme olmak üzere önemli görevleri vardır.Bu moleküller: *Karbonhidratlar *Yağlar *Proteinler *Enzimler *Vitaminler *Nükleik asitler’dir.
2. A-KARBONHİDRATLAR C, H ve O atomlarından oluşurlar. Genel formülleri (CH 2 O) n olup şekerler olarak bilenen organik bileşiklerdir.Basit ve kompleks yapıda maddelerdir ve öncelikle enerji sağlama görevleri olmasına karşılık hücre zarı(Lipitlerle bileşik oluşturarak GLİKOLİPİT ve proteinlerle bileşik oluşturarak GLİKOPROTEİN Halinde zar yapısına katılırlar ) ve çeperinin yapısına da ( SELÜLOZ ) katılırlar. Monosakkarit, Disakkarit ve Ploisakkarit olmak üzere üç grupta incelenir. Ekleri (-oz) ekidir. Örn: Glik- oz ,Frukt- oz ,Selül- oz gibi. 1. MONOSAKKARİTLER: (CH 2 O)n genel formülüyle gösterilen monosakkaritlerin çoğunda “n” sayısı 3 ile 8 arasında değişir. 3 olursa üç C’lulara Triozlar denir.Tatlıdırlar ve su da çözünürler. a ) TRİOZLAR : Özelikle hücre solunumunun GLİKOLİZ evresi ile Fotosentezin Karanlık devre ( Karbon Tutma) reaksiyonlarında ara ürün olarak oluşurlar. Örneğin: F osfo G liserik A sit (PGA) Fosfo Gliser Aldehit (PGAL) ve Pirüvik Asit örnek verilebilir.
3. b) PENTOZLAR : Bunlar 5 C’lu monosakkaritler olup RİBOZ ve DEOKSİRİBOZ şekerleridir.Deoksiribozun ribozdan farkı üçüncü karbon atomunda bir oksijen atomunun eksik olmasıdır.Bu iki şeker Nükleik asitlerin ismilerini verirler. Deoksiriboz ,( D eoksiribo N ükleik A sit) DNA yapısına, Riboz ise ( R ibo N ükleik A sit ) RNA yapısına ve enerji molekülü ATP , biyokimyasal reaksiyonlarda yükseltgeyici ve indirgeyici görev yapan NAD, FAD gibi koenzimlerin yapısına katılır. c) HEKZOZLAR : 6 C’lu şekerler olduğundan bunlarda n=6 ‘dır. Kapalı formülleri C 6 H 12 O 6 şeklinde olup birbilerinin izomeri olan üç moleküldür. Glikoz, Fruktoz ve galaktoz olmak üzere.( İZOMER BİLEŞİK: Kapalı formülleri aynı açık formülleri farklı olan bileşikler) Bunlardan hücrelerin enerji üretiminde öncelikli ve en fazla kullandığı GLİKOZDUR. Beyin hücrelerinin çalışması tamamen glikoz ve oksijen varlığına bağlıdır. Bütün disakkarit ve polisakkaritlerin yapısına katılır. Gkikoz: ( Kan, Bal, üzüm, incir şekeri) Fruktoz:Meyve şekeri Galaktoz: Süt şekeri
4. b) DİSAKKARİTLER (Çift Şekerler): İki monosakkaritin aralarından bir molekül su çıkararak(Dehidrasyon sentezi reaksiyonu ) birleşmesiyle oluşan şekerlerdir. İki monosakkaritin arasında oluşan bağa GLİKOZİT bağı denir. Bu reaksiyona glikozitleşme denir.( Bütün karbonhidratların arasındaki bağ türü Glikozit Bağıdır.) Monosakkarit +Monosakkarit Glikozitleşme Disakkarit + Su C 6 H 12 O 6 + C 6 H 12 O 6 C 12 H 22 O 11 + H 2 O Süt şekeri ( Hayvansal) LAKTOZ GLİKOZ+GALAKTOZ Bitkisel ( Çay şekeri, Şeker pancarı, şeker kamışı) SÜKROZ GLİKOZ+FRUKTOZ Bitkisel (Malt şekeri,Arpa şekeri) MALTOZ GLİKOZ + GLİKOZ Kaynağı Disakkarit Monosakkarit + Monosakkarit
5. Disakkaritler insan ve hayvanların sindirim sisteminde sindirim enzimleri aracılığı ile dehidrasyon sentezinin tersi olan hidroliz reaksiyonunda su katılarak kendini oluştruran iki monosakkarite ayrılır. Sonra ince bağırsaklardan emilerek kan dolaşımına katılır ve hücrelere dağıtılır. DİSAKKARİT + SU Hidroliz Monosakkarit + Monosakkarit c) POLİSAKKARİTLER: Bunlar n tane monosakkaritin aralarından ( n-1 ) tane su molekülü çıkararak dehidrasyon sentezi sonucunda sentez enzimlerinin aracılığı ile oluşan kompleks karbonhidratlardır. n ( Monosakkarit ) Enzimler POLİSAKKARİT + (n-1) Su En önemli polisakkaritler NİŞASTA, GLİKOJEN ve SELÜLOZDUR. Bunların hepsinin temel yapı birimi sadece GLİKOZDUR. Diğer monosakkaritler yapılarında hiçbir zaman bulunmaz.
6. *** ÖNEMLİ NOT : Bütün polisakkaritlerin temel yapı birimi GLİKOZ monosakkariti olmasına rağmen bunlar farklı kimyasal ve fiziksel özellik gösterirler.Bu farklılığın nedeni Glikoz moleküllerinin birbirlerine farklı şekjllerde bağlanmalarından kaynaklanır. a) NİŞASTA: Sadece bitkilerde bulunur. n sayıda glikozun birleşmesiyle oluşur. ( n burada 100 ile 10.000 arasında değişen glikozdur) . Bitkilerde fazla glikozun depo şeklidir. Tahıllarda,Baklagillerde, Patateste yüksek oranda nişasta bulunur. İki tipi bulunur: AMİLOZ tipi glikoz moleküllerinin düz zincir şeklinde birleşmesi ile oluşur. Su da çözünmez. AMİLOPEKTİN TİPİ: Amiloz tipi nişastaya özel glikozit bağıyla yan glikoz zincirlerinin bağlanmasıyla oluşan dallanmış bir yapıya sahip nişastadır. Su da çözünür. Bu iki tip nişasta bitki türlerine göre farklı oranlarda bulunur.
7. Nişastanın ayıracı iyottur. Nişasta iyotla reaksiyona girerse mavi-siyah bir renk meydana gelir. Bir besine iyot damlattığımızda bu renk oluşuyorsa kesinlikle nişasta içeriyor demektir. NİŞASTA + İYOT (LUGOL ÇÖZ) MAVİ-SİYAH RENK DEĞİŞİMİ b) GLİKOJEN : İnsanlarda, hayvanlarda, Mantarlarda ve bakterilerde fazla glikozun depo şeklidir. Nişasta gibi binlerce glikoz molekülünün birleşmesiyle oluşur.Amilopektin tipi nişasta gibi dallanma gösterir. Su da çözünebilir.İnsanda kandaki glikoz normal seviyenin üzerine çıkarsa İnsülin hormonunun etkisiyle karaciğer ve çizgili kaslarda GLİKOJEN şeklinde depo edilir. GLİKOJEN + İYOT KAHVERENGİ RENK OLUŞUMU C) SELÜLOZ: Bitki hücrelerinin yapısında bulunur. Yapı polisakkaritidir.Glikoz bnirilerinin birbirlerine ters dönüp bağlanmasıyla oluştuklarından farklı bir kimyasal yapı ve oldukça sağlam yapılıdırlar. Su da erimez ve iyotla boyanmaz.İnsan hayvanlarda sindirilemezler.Ancak Geviş getiren hayvanların midelerinde ve odun yiyen böceklerde sidirilebilirler.( Burada yaşayan bir hücreli protistler ve bazı bakteriler tarafından)
8. Polisakkaritlere diğer bir örnek de KİTİN’dir . Böceklerin genelde dış iskeleti ( Kabuğu ) kitinden oluşur.Temel yapı birimi yine glikozdur. KARBONHİDRATLARIN İNSAN VÜCUDU İÇİN ÖNEMİ Karbonhidratlar insan vücudu için diğer besin türlerine göre öncelikli enerji kaynağı olup vücuda ve hücrelere en kısa zamanda enerji veren besin türüdür. Çünkü yürümek, koşmak, düşünmek, duymak,görmek gibi aktif olaylar için vücuda kısa zamanda enerji lazımdır. Bu da karbonhidratlardan sağlanır. Enerji görevleri dışında yapısal görevleri de vardır. Örn: Riboz ve deoksiriboz RNA ve DNA yapısına katılır.Bazı polisakkaritler Proteinlerle ve lipitlerle birleşerek hücre zarının yapısına katılır. (Glikoprotein ve Glikolipit olarak.)
9.
10. 3 - En önemli polisakkaritlerden olan Nişasta ,glikojen ve selülozun temel yapı birimlerinin glikoz olmasına rağmen bunların fiziksel ve kimyasal özelliklerinin birbirinden farklı olmasını sağlayan sebeb aşağıdakilerden hangisidir? A) Farklı canlılara ait polisakkaritler olmaları B) Glikoz sayılarının farklı olması C) Glikoz birimlerinin birbirlerine farklı biçimlerde bağlanmaları D)Glikojenin hayvansal ploisakkarit olması E) Molekül yapılarının düz veya dallı olması DEĞERLENDİRME SORULARI
11. ARAŞTIRMA ÖDEVİ 1.Her yağ bir lipit midir ? Her lipit bir yağ mıdır ? Araştırınız. 2.Yağlar neden en fazla enerji veren besin türüdür ? Temel sebebini araştırınız. 3.Margarinler nasıl elde edilir ? 4.Kış uykusuna yatan hayvanlar ile göçmen kuşlar bu olaylardan önce neden vücutlarında bol miktarda yağ biriktirirler? Sebeplerini yazınız. 5.Yağların insan vücudundaki görevlerini araştırarak yazınız.
Editor's Notes
CANLILARDAKİ İNORGANİK BİLEŞİKLER A- SU *SUYUN ÖZELLİKLERİ: a) Su en iyi çözücüdür ( Polat ve iyonik yapılı bileşikler için.)