2. Bir gün gelecek, ben hayal zannettiğiniz bütün bu devrimleri
başaracağım. Bağlı olduğum millet, bana inanacaktır.
Düşündüklerim hiçbir demagoji ürünü değildir. Bu millet, gerçeği
görünce, arkasından duraksamaksızın yürür. Dava uğrunda
ölmesini bilir.
Saltanat yıkılmalıdır. Din ve devlet işleri birbirinden ayrılmalı,
doğu uygarlığından benliğimizi sıyırarak batı uygarlığına
aktarılmalıyız. Kadın ve erkek arasındaki ayrımlar silinerek yeni
bir sosyal düzen kurmalıyız. Batı uygarlığına girebilmemize engel
olan yazıyı atarak Latin kökünden bir alfabe seçmeli, kılık
kıyafetimize kadar, her şeyimizde batılılara uymalıyız.
Emin olunuz ki, bunların hepsi bir gün olacaktır. Selanik, 1907,
Aktaran, Arif Necip Kaskatı, 15/8/1948 Cumhuriyet gazetesi
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
3. Devrimi tamamlamak lazımdır. Ben bunu yapacağım. Bundan
sonra ne olacağını yapacağımız devrim gösterecektir. Evet
devrim yapacağız. Bugüne kadar yapılan devrim sayılmaz.
Memleketi binbir akılsızın eline bırakamam. Birçok adamların
yerine birkaç kafa ile iktifa edebilirim. Mesela; Kazım Köprülü’yü
(Özalp) harbiye nazırı yapacağım. Nuri’yi (Conker) kumandan ve
idare şefi yapacağım. Fethi’yi (Okyar) yeni devrimci Türkiye’nin
mümessili olarak Avrupa’ya göndereceğim.”
Nuri Conker’in gülmesine Mustafa Kemal; “Niçin gülüyorsun?”
diye sorduğunda; “Seni düşünüyorum onun için, bütün işler
içinde sen ne olacaksın?” Mustafa Kemal gülerek; “Ben mi? Ben de
sizleri o makamlara getiren olacağım.” cevabını verdi. O kendi
misyonunu daha o Selanik günlerinde başlatmıştı bile. 29 sene
sonra 1937’de Çankaya’da bir yemekte aynı kişiler karşısında bu
konuşmayı kendisi anlatmıştır. Selanik, 1908 Prof.Dr. Afetinan,
Kaynak: Afet İnan - Kemal Atatürk
4. Enver Paşa’nın istikameti belli..Napolyon
sistemi..Akrabalarını kilit mevkilere getiriyor,
hanedanın içine nüfuz etmeye çelişiyor. Böylelikle
adeta mütefessih hale gelmiş olan Osmanlı
Hanedanına da kendi istediği istikameti verecek.
Bu yol doğru yol değil..İşi kökünden halletmek
lazım. Bu hanedandan memlekete hayır yok.
Sonra öyle diktatörlüğe giden idarelerin de
medeni memleketlerde itibarı kalmıyor. En iyisi
Cumhuriyet… Osmanlı hanedanını bertaraf
etmek, yeni bir Türk devleti kurmak ve bu
devletin esasının da Cumhuriyet prensiplerine
göre hazırlamak lazım. İstanbul, Ekim 1913
5. Ey millet, ey altı yüz yıllık çarşafa bürünmüş, beş bin yıllık
açık alınlı Türk Kadını, o beş bin yıllık gelenekleri bugünkü
subayların komutasına verdiğin çocuklarına beşiklerinde
iken yaktın mı? Bu ninnilerle onlarda bir karakter yarattın
mı?
Ey genç subay, ey bugünün genç komutanları, galiba,
analarımızın sesleri de saçları gibi namahremdir. Bu
sorularımıza cevap vermiyorlar. Mayıs 1914 Zabit ve
Kumandan ile Hasbıhal
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
6. “Erzurum’dayız.“Mazhar not defterin yanında mı?”Hayır Paşam!” “Zahmet
olacak ama, bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel.” dedi. Defteri
getirdiğimi görünce, sigarasını bir iki nefes çektikten sonra: “Ama bu
defterin bu yaprağını hiç kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli
kalacak. Bir ben, bir Süreyya (Özel Kalem Müdürü), bir de sen bileceksin.
Şartım bu!” dedi. Süreyya da, ben de: “Bundan emin olabilirsin, Paşam!”
dedik. “Öyle ise tarih koy!” dedi. Koydum, 7-8 Temmuz 1919 sabaha
karşı;
“Zaferden sonra hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır. Bu bir. İki; Padişah
ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. Üç:
Örtünmek kalkacaktır. Dört: Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka
giyilecektir.”
Seneler sonra Çankaya’da yemek esnasında birkaç defa: “Bu Mazhar Müfit
yok mu? Kendisine Erzurum’da örtünme kalkacak, şapka giyilecek, Latin
harfleri kabul edilecek dediğim ve bunları not etmesini söylediğim
zaman, defteri koltuğunun altına almış ve bana hayal peşinde
koştuğumu söylemişti.” dedi. Erzurum, 7-8 Temmuz 1919
9. 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru Samsun’a hareket etmek üzereyken düşman
askerleri vapura çıkıp arama yapmak istiyorlar. Bir er, Mustafa Kemal’e “Komutanım,
düşman askerleri silah ve cephane arıyoralr.” diyor. Mustafa Kemal’in “Budala herifler
bizim silah-cephane değil, kafa götürdüğümüzü bilmiyorlar mı?” cevabı çok anlamlıdır.
İstanbul, 16 Mayıs 1919
Uygarlık yolunda başarı yeniliğe bağlıdır. Sosyal yaşamda, ekonomik yaşamda, bilim ve
teknoloji alanında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur. Hayat ve yaşayışa
hâkim olan hükümlerin zaman ile değişme, gelişme ve yenilenmesi zorunludur. Dumlupınar,
30 Ağustos 1924
Vatandaşlar, arkadaşlar, çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Gerçeği anlamayanları gerçeğe
getirmek için. Ben bu devirleri geçirdim. Şimdi sözden çok iş zamanıdır. Artık benim için,
hepiniz için çok söz söylemeye gerek kalmadı, kanısındayım. Bundan sonra bizim için eylem,
hareket ve yürümek gerekir. İstanbul, Sarayburnu, 8 Ağustos 1928
Biz daima gerçeği arayan ve onu buldukça ve bulduğumuza inandıkça ifadeye cesaret eden
adamlar olmalıyız. Ankara, 1931
Devrim, güneş kadar parlak, güneş kadar sıcak ve güneş kadar bizden uzaktır. Yönümü daima
o güneşe bakarak belirler ve öylece ilerlerim, ilerlerim; parlaklığı ve sıcaklığı ilerlememe izin
verinceye kadar ilerlerim. Tekrar ilerlemeye devam etmek üzere dururum; tekrar o güneşe
bakarak yönümü belirlerim. Ankara, 1932"
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
10. Milli mücadelenin ilk dönemi kapandı, şimdi ikinci dönemini
açacağız. Ankara 18 Eylül 1922
Sanıyorlar ki bütün isteklerimizi elde ettik. Oysa, yapacaklarımız
asıl bundan sonra başlıyor, gerçek mücadele şimdi başlıyor.
Ankara, 22 Eylül 1922
Ulusal Kurtuluş Savaşının ilk bölümü bitti, şimdi ikincisine
başlayacağız. Ankara, Temmuz 1923
Gazi geçenlerde Yeni harflerin kabul ve tatbikinden bahsedilirken
etrafında bulunanlara söyle dedi:
Büyük Taarruz'a karar verdiğim zaman İsmet Paşa'ya
"göreceksin, neler olacak" demiştim. Şimdi size söylüyorum,
"göreceksiniz, neler olacak!" Ankara, 3 Ağustos 1928
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
11. Eski-Yeni Farkı
Yenilik Savaşı
Yenilik Karşıtları
Yenilik Yanlıları
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
12. Eski -Yeni Farkı
Hanım ve bey arkadaşlarım! Size malumunuz olan bir hakikati kısa bir cümle ile
tekrar arz edeceğim; beni mazur görünüz. Uygarlığın coşkun seli karşısında
direnme boşunadır ve o, dalgınlar ve söz dinlemeyenler hakkında çok amansızdır.
Dağları delen, göklerde uçan, göze görünmeyen zerrelerden yıldızlara kadar her
şeyi gören, aydınlatan, inceleyen uygarlığın kudret ve yüksekliği karşısında,
Ortaçağ'a ait düşünüş biçimleriyle, ilkel hurafelerle yürümeye çalışan milletler, yok
olmaya veya hiç olmazsa tutsak ve aşağı olmaya mahkûmdurlar. Halbuki Türkiye
Cumhuriyeti halkı, yenileşen ve olgun bir kitle olarak sonsuza dek yaşamaya karar
vermiş, tutsaklık zincirlerini ise tarihte görülmemiş kahramanlıklarla parça parça
etmiştir. İnebolu, 28 Ağustos 1925
Bahsettiğim büyük devrim yolunda Türk milletinin şimdiye kadar sarf ettiği mesai,
dahili ve harici kasıt sahiplerine karşı yorulmaz, yıpranmaz mücadeleler içinde,
bizzat milli iradenin karşı konulmaz tatbikatı sahasında, velhasıl hukukçular elinde
bulunan kanunların ve kitapların varlığını kasten bilmezden gelerek, evvelemirde
Türk millet ve devletinin yeni mevcudiyet şeklini fiili olarak meydana çıkarma
yolunda geçmiştir. Şimdi vücuda gelen bu büyük eserin, zihniyetini, ihtiyaçlarını
tatmin edecek yeni hukuki esasları ve yeni hukukçuları vücuda getirmek için
teşebbüs almaya zaman gelmiştir. Ankara, 5 Kasım 1925
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
13. Yenilik Savaşı
Gelişme yolumuzun önüne dikilmek isteyenleri ezip geçeceğiz. Ankara,
Aralık 1923
Her tarafta olduğu gibi bizde de, yeni hareketler ve akımlar karşısında
onu sindiremeyen kuvvetler meydana çıkabilir. Şunu kesinlikle bilmek
gerekir ki, kazanılan yaşam ve namustur. Buna saldırı, yaşam ve
namusumuza saldırıdır. Her bireyin bu gibi hareketlere dikkat etmesi ve
onlara karşı son derece uyanık bulunması gerekir. Ankara, 1923
Gezdiğim ve gördüğüm her yerde millet, bilgisizlik ve bağnazlığa savaş
ilânı halindedir. Uygarlık ve yenilik yolunda bir an kaybetmeye izni
yoktur. Paslı beyinlerin bilinçsiz sözleri, anîde milletin ortak ve müthiş
öfkesiyle bunalmaktadır. Bunu gözlerimle gördüm. Ankara, Eylül 1924
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
14. Yenilik Karşıtları
Ben, kendi hesabıma, izledikleri siyasetin vatanın ve ulusun
zararına olduğunu yüzlerine söyleyip açıktan açığa kendilerine
muhalefet ettiğim insanların ve sistemlerinin yeniden iktidara
gelmelerine, bunun sonucu olarak ta bugün hepimize kan
ağlatan dünkü durumların sürdürülmesine mi çalışacağım?
Amasya, 25 Ekim 1919, ASD
İşte şimdi ulusal vicdandaki ciddi uyanışı ve yeni belirtilerini
ülkeyi ele geçirmekten bekledikleri çıkarlarına aykırı bulan
İngilizler ve vatanın zararına da olsa İngilizlere yardakçılığı
meslek edinen zayıf karakterliler beni, aldatarak İstanbul'a
çekmeye kalkışıyorlar. 24 Nisan 1920, TBMM- ASD
Yaşam felsefesinin garip bir belirtisi olarak her yeni ve yararlı
şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar. İzmit, 18 Ocak 1923, ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
15. Yenilik Karşıtları
Yeniliğin kesinlikle tersine bir hareketi gerektireceğini
hatırımızdan çıkarmamak gerekir. Bursa 22 Ocak 1923
Şimdiye kadar elde ettiğimiz muvaffakiyetler üç dört seneye
sığmayacak kadar çoktur. Her tarafta olduğu gibi, bizde de yeni
hareketler ve cereyanlar karşısında onu hazmedemeyen kuvvetler
ortaya çıkabilir. Ne yazık ki, bu daima vardır. Balıkesir, 7 Şubat
1923
Karşımızdakiler hâlâ Osmanlı Devletinin tarihe karıştığını, bugün
yeni bir Türkiye devletinin var olduğunu, bu Türkiye Devletini
kuran ulusun çok kararlı ve yiğit bir ulus olduğunu, bu ulusun
artık tam bağımsızlığından ve ulusal egemenliğinden zerre kadar
özveride bulunmayacağını anlamamışlardır. İzmir, 17 Şubat
1923, ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
16. Bu seyahatim ne isabet oldu, geniş ormanlarıyla, çok sayıda çeşitli madenleriyle
Türkiye Cumhuriyeti'nin en mühim servet kaynaklarını ihtiva eden bu mıntıkayı
yakından görmek benim için ne kadar istifadeli oldu. Fakat çok yüksek sesle ifade
etmeliyim ki, bundan daha çok ve daha kıymetli istifade veren şey, bu mıntıka
halkıyla yakından temas etmek oldu. Bütün gördüklerim her bakımdan beni çok
bahtiyar etmiştir. Çankırı'da, Kastamonu'da, Ankara'dan İnebolu'ya kadar bütün bu
üç yüz elli kilometrelik güzergâhta ve bugün burada samimi huzurlarıyla şeref
duyduğum muhterem İnebolulularda gördüğüm aydınlanma, yüksek zihniyet ve
gelişme derecesi cidden iftihara değerdir. Cidden ehemmiyetle zikre değerdir.
Güzel kalpli arkadaşlar! Bu bariz hakikatin aksini iddia edenlerin de, mevcudiyetini
düşündükçe elem duyuyorum. Bu gibiler, millete, milletin eğilimine, milletin
yüksek emellerine ne kadar yabancıdırlar. Bu gibiler kendi gafletlerini umumi
zannetmek derin gafletindedirler. Kendi dar zihniyetlerini ölçü tutarak milleti her
türlü ilerlemeden, her türlü yüksek yenilikten mahrum etmeye kalkışıyorlar.
Milletin medeniyet ve insanlık yolundaki uzun adımlarını durdurmak için adeta
çırpınıyorlar. Fakat o gibiler niçin düşünmüyorlar ki, buna artık imkân kalmamıştır.
Ey memleketi seven ve memleketi, milleti için hayatını fedadan çekinmemiş
bulunan kıymetli vatandaşlar! Hep beraber bütün cihana açık olarak ifade edelim
ki, bunca devrimlerin şuurlu kahramanı olan bu millet, medeniyet güneşinin bütün
hararetini almıştır. Şüphe etmeye mahal var mıdır ki, bu hararetin feyizleri elbette
emrivaki halinde feyizli olarak fışkırmaktadır. İnebolu, 27 Ağustos 1925
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
17. Bu gerçeğin tersini ifade edip açıklamalar
yaparak yenileşme çabalarınızı felce uğratmaya
yeltenen akılsızların hüküm vermede kendi yarım
yamalak bilgilerine, çürük mantıklarına, yetersiz
akıllarına dayandıkları kanısındayım. Kastamonu,
30 Ağustos 1925, ASD
Adımlarını, attığımız medeniyet ve yenilik
adımlarına uydurmak istemeyenler ne
bedbahttırlar. Bu gibiler hâlâ milleti
aldatacaklarını ümit ediyorlarsa, bu ümitlerinin
kendilerinin hüsranlarından başka bir netice
vermeyeceğine şimdiden emin olabilirler.
Balıkesir, 8 Ekim 1925
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
18. • Eğitim-Öğretim
• Girişim
• Hedef
• Kadro
• Karar(lılık)
• Kurumsallaşma
• Kuvvet
• Liyakat
• Manevi Güç
• Öncülük
• Yenilenme/Yenileşme
• Yeniliğin Temelleri
• Yenilik Bilinci
• Yenilik Özlemi (Arzusu)
• Yenilik Siyaseti
• Yeniliklerin Yönetimi
• Zaman ve İhtiyaçlar
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
19. Eğitim & Öğretim
Bugün Yeni Türk yazısını öğrenmek ve herkese öğretmeye çalışmak, her vatandaş
için milli bir haysiyet borcudur. İstanbul, 15 Ağustos 1928
Çok işler yapılmıştır. Ama bugün yapmak zorunda olduğumuz son değil ama çok
önemli bir iş daha vardır: Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa,
kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanseverlik ve milliyetseverlik
ödevi biliniz. Bu görevi yaparken bir toplumun, bir sosyal topluluğun yüzde 10'u
okuma yazma bilir, yüzde 80'i bilmezse bunun insan olanlar için utanç verici
olduğunu düşününüz.
Bu ulus utanmak için yaratılmış bir ulus değildir. Övünmek için yaratılmış, tarihini
övünçle doldurmuş bir ulustur. Ama, ulusun yüzde 80'i okuma yazma bilmiyorsa
bu hata bizde değildir. Türkün yaradılışını anlamayarak kafasını birtakım
zincirlerle saranlardadır. Artık geçmişin hatalarını kökünden kazımak
zamanındayız. Hataları düzelteceğiz. Hataların düzeltilmesinde tüm vatandaşların
eyleme geçmesini isterim. Bilemediniz bir yıl, iki yıl sonra tüm Türk toplumu Yeni
harfleri öğrenecektir. Ulusumuz yazısıyla, kafasıyla tüm uygarlık âleminin yanında
olduğunu gösterecektir. İstanbul, Sarayburnu, 8 Ağustos 1928
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
20. Girişim
Savaş halinin ve bekleme durumunun sürmesine karşın hükümet
ulusu yeni düzen içinde üstlendiği gerçek çıkarlardan
yararlandırabilmek İçin gerektiği gibi çalışmakta, her gün yeni yeni
girişimlerde bulunmakta, yeni girişim konuları düşünmektedir.
İzmit, 16 Ocak 1923, ASD
Yeni kelimeleri ortaya atmak lazımdır. Milli zevkimiz hangisinden
hoşlanır ve onu kullanırsa, o zaman lügatimize koyabiliriz. Ankara,
Afetinan
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
21. Hedef
Efendiler! Şimdiye kadar millete yapamayacağım bir şeyi vaat etmedim! Ben
yapacağım dediğim zaman buna inanmayanlar vardı ve çoktu! Buna rağmen ben,
hareket ettim. Görüyorsunuz ki, muvaffak olduk! Benim ve benimle çalışanların
emniyeti vardır ki, yeni hedeflerimize de muvaffakiyetle varacağız! Eskişehir, 15
Ocak 1923
Arkadaşlar, zaman, gelip geçen olaylar, izlediğimiz doğrultuda bizi aldatmamıştır.
Bu yol üzerinde, her gün daha çok aydınlanarak hedefe yürüyeceğiz. Bizimle
beraber yürümek istemeyenlere bir şey diyemeyeceğiz. Onlar da istedikleri gibi
hareket ederler. Bizim, hedeflerimize doğru yürürken isabetli olduğumuza ve en
nihayet başarıyla hedefe erişeceğimize güvenimiz o kadar kuvvetlidir ki, şunun ve
bunun üzülmüş olması bizi asla etkilemez. Belki uyarır, daha çok dikkatli yapar.
Yalnız, bizi geriye götürecek olanların izleyecekleri doğrultuya asla uygun
davranmayız! Yasalarımız uygun değilse o yasaları değiştiririz, yeni yasa yaparız.
En sonunda gerek ve zorunluluk görürsek bu yolda her şeyin üstüne çıkarak
hedefimize yürümekte, asla tereddüt etmeyiz. Ankara, 1931
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
22. Liyakat
Er geç bugünkü meclisimiz nihayet tarihi vazifesini
tamamlayacak ve millete yeni vekillerinin seçilmesini teklif
edecektir. Yani millet yeniden bir seçim devresini dahil
olacaktır. Milletin bu seçimlerde isabet edebilmesi, gayenin,
gelecekteki müşkül vazifelerin neden ibaret olduğunu ve
olacağını nazarı dikkatte tutması ve vekillerini seçerken bu
noktaları idrak etmiş ve liyakatli insanları seçmesi lazımdır.
Eskişehir, 15 Ocak 1923
23. Kadrolar
Bu millet ve memleket bilime, irfana çok muhtaç; tahsil
yapmış diploma almış gelmiş olanları korumak kadar doğal ve
lüzumlu bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve öğretim
görmek için, bilim ve teknoloji almak için Avrupa’ya,
Amerika’ya ve her tarafa çocuklarımızı mecburuz ve
göndereceğiz. Bilim ve teknoloji ve ihtisas nerede varsa,
sanayi nerede varsa gidip öğrenmeye mecburuz. 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
24. Karar (lılık)
Herhangi bir zorluk önünde kaldığım zaman benim yaptığım iş
şudur: Durumu iyice belirlemek, sonra bu durum karşısında alınacak
önlemlerin ne olduğuna karar vermek. Bu kararı bir kere verdikten
sonra artık acaba yapayım mı, yapmayayım mı, diye kararsızlık
göstermemek, duraksamadan kararı uygulamak ve başaracağıma
inanarak uygulamak! Asım Us.GDD., s.109
Bazen hiç umulmadık adamdan, ben pek çok şeyler öğrenmişimdir.
Hiçbir görüşü, değersiz görmemek gerekir. Sonuçta, kendi fikrimi
uygulayacak bile olsam, herkesi ayrı ayrı dinlemekten zevk alırım.
Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s.469
Büyük kararlar vermek yeterli değildir. Bu kararları cesaret ve
kesinlikle uygulamak gerekir. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve
Düşünceleri, s.470
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
25. Kurumsallaşma
Sermayenin azlığına bakarak cesaretiniz kırılmasın!
Böyle kurumlar için en kuvvetli sermaye zekâ, dikkat,
namustur. Teknik ve metodik çalışmasını bilmektir.
Bu anlayışla işe sarılınız, kesinlikle başarırsınız! Bu
işte başarılı olmayı, eğer kişisel bir onur sorunundan
daha ileri, millî bir gurur, millî bir onur sorunu
yaparsanız çalışmak için, amacınıza ulaşmak ve daha
yükselmek için gereksindiğiniz ateşi, enerjiyi bol bol
yüreklerinizde bulacaksınız! Türkiye İş Bankası'nın
kuruluş gecesi (26 Ağustos 1924), Banka'nın Yönetim
Kurulu üyelerine söylenmiştir. 1924 (Cumhuriyet
gazetesi, 27. 8. 1934)
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
26. Kuvvet
Her zaman, her yerde olduğu gibi, bu gece de burada halkla karşı karşıya geldiğim anda büyük, yüce bir
kuvvetin etkisinde kaldığımı hissettim. Bu kuvvet nedir? Türk harflerinin, Türk sosyal topluluğunu oluşturan
yüksek insanların yürek kaynaklarından yükselen duyguların, isteklerin, heyecanların niyetlerin bir noktada, bir
hedefte, bir amaçta birleşmesidir. Bu kuvvetin böylesine toplumsal olabilmesi, onun çok temiz, çok soylu
olmasıyla mümkündür. Bu, benim ve tüm dünyanın gördüğü kuvvet kesinlikle en yüksek niteliklerle belirgindir.
Bir ulus bu nitelikte bir kuvvet ve canlılık gösterdiğinde o ulusun insanlık tarihinde yepyeni bir aşama açmakta
olduğundan kuşku duyulmamalıdır.
Manevi Güç
Hakiki devrimciler onlardır ki, ilerleme ve yenileşme devrimine sevk etmek istedikleri insanların ruh ve
vicdanlarındaki hakiki eğilime nüfuz etmesini bilirler. Kastamonu, 30 Ağustos 1925
Yenilenme/Yenileşme
Arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’niz ve hükûmetiniz, elbette milletin istekleri dairesinde, gelişmeye,
yenilenmeye tamamen taraftardır. Bunun için memleket ve millete faydalı olarak alacağınız önlemler tam bir
memnuniyetle göz önüne alınacaktır. Buna şüphe etmiyorum. İzmir, Türkiye İktisat Kongresi’ni Açış Söylevi
İzmir 17 Şubat 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
27. Yeniliğin Temelleri
Efendiler! Bizim bugünkü kuvvetimizin ruhu ve aslı, yeni şeklimizdedir.
Arzu buyurursanız biraz izah edeyim: Biz bugün doğrudan doğruya
milletin ruhuna, vicdanına, eğilimlerine uygun olan maddi ve esaslı
noktalara dayanıyoruz. Hükümetimiz bir şahsın görüşüne tabi olmaktan
uzaktır. Hükümetimiz şahsi görüşlerin elde edilmesine alet olmakta
değildir. Eskişehir, 15 Ocak 1923
Efendiler, bu kadar verimli ve bu kadar kuvvetli olan yeni hükümetimizin,
yeni devletimizin düşmansız kalacağını farz etmek doğru değildir. Bu
güzel temellerin dahi içine kundak koyarak onu yıkmaya çalışacaklar
olacaktır. Onun hayatına, verimine karşı suikastlar tertip etmeye
teşebbüs edecekler bulunacaktır. Bütün bunlara karşı en kuvvetli
silahımız, iktisadiyattaki genişlik, sağlamlık ve muvaffakiyetimiz
olacaktır. Efendiler, dâhil olduğumuz halk devrinin, milli devrin, milli
tarihini dahi yazabilmek için kalemlerimiz sabanlar olacaktır. Bence halk
devri, iktisat devri kavramı ile ifade olunur. İzmir, 17 Şubat 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
28. Yeniliğin Temelleri
Arkadaşlar, bence yeni devletimizin, yeni hükümetimizin bütün esasları, bütün
programları iktisat programından çıkmalıdır. Çünkü demin dediğim gibi, her şey
bunun içinde yer almaktadır. Dolayısıyla evlatlarımızı o suretle talim ve terbiye
etmeliyiz, onlara o suretle bilim ve irfan vermeliyiz ki, ticaret, ziraat ve sanat
âleminde ve bütün bunların faaliyet sahalarında verimli olsunlar, tesirli olsunlar,
faal olsunlar, pratik bir uzuv olsunlar. Dolayısıyla maarif programımız, gerek ilk
tahsilde, gerek orta tahsilde verilecek bütün şeyler, bu görüşe göre olmalıdır.
Maarif programlarımız gibi devlet şubeleri için tasavvur olunacak programlar dahi,
iktisat programına dayanmaktan kendini kurtaramazlar. Esaslı bir program tatbik
etmek ve bu program üzerinde bütün milleti ahenk içinde çalıştırmak lazımdır.
İzmir, 17 Şubat 1923
Arkadaşlar, Türk milleti çok büyük vakalarla ispat etti ki yenilikçi ve devrimci bir
millettir. Son senelerden önce de milletimiz yenileşme yolları üzerinde yürümeye,
toplumsal devrime teşebbüs etmemiş değildir. Fakat hakiki semereler görülemedi.
Bunun sebebini araştırdınız mı? Bence sebep işe esasından , temelinden
başlanmamış olmasıdır. Kastamonu, 30 Ağustos 1925
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
29. Yenilik Bilinci
Arkadaşlar, Milletimizin sağlam bir bilince sahip olduğuna, kahramanı olduğu büyük ve
gerçekleşmiş eserler ve olaylardan sonra kimsenin şüphe etmeye hakkı kalmamıştır. Bilinç
daima ileriye ve yeniliğe götürür ve geriye dönüş kabul etmez bir yaradılıştan özellik olduğuna
göre, Türkiye Cumhuriyeti halkı ileriye ve yeniliğe uzun adımlarla yürümeye devam edecektir.
Kastamonu, 30 Ağustos 1925
Yenilik Özlemi
Orada erdemin, sözünün eri olmanın, bağlılığın, yenileşme isteğinin, egemenlik ve özgürlük
aşkının sonsuz patlamalar halindeki ateşi yanmaktadır. Ankara, 1 Mart 1923, TBMM-ASD
Muhterem Beyler! Bu sofrada beraber geçirdiğimiz neşeli ve zevkli dakikaları derin hassasiyet
içinde anarım. Görüyorum ki, muhataplarım üst seviyedeki mülki memurlardır. Aynı zamanda
milli ve iktisadi muhtelif şirketlerin ve teşebbüslerin yöneticileri ve mensuplarıdır. Efendiler,
milletimizin ilerlemeye, yeniliğe, gelişmeye ne kadar arzulu olduğunu her gün görmektesiniz.
Ben memleketin birçok yerlerinde aynı gözlemlerde bulundum. Aynı hassasiyeti, aynı yüksek
uyanıklığı ve dikkati gördüm. Sizi bundan haberdar ediyorum. Sizler milletin bu özlemini, bu
arzusunu tatmin etmeyi resmi ve günlük vazifeniz haricinde, onun üzerinde yüce ve milli bir
vazife olarak görmelisiniz. Bu vazifenizi ciddiyetle yerine getireceğinize emin olduğumdan çok
bahtiyarım. Huzurunuzun verdiği memnuniyetle çok teşekkür ederim. İzmir, 14 Ekim 1925
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
30. Yenilik Özlemi
İlk fırka kumandanı olduğum Tekirdağ'ı da 14 sene sonra ziyaret edebildim. Bundan çok
memnun ve mütehassis oldum. Fakat daha çok memnun ve sevinçli olduğum nokta şudur:
Tekirdağlı vatandaşlarım daha şimdiden yeni Türk harflerini yazıp okumayı hemen
öğrenmişlerdir diyebilirim. Memurların hepsini bizzat imtihan ettim. Sokaklarda halk ile
temaslar yaptım. Arap harfleriyle hiç yazmak okumak bilmeyenlerin Türk harflerine derhal
alışmış olduklarını gördüm. Henüz ortada yetkili makamların tasdikinden geçmiş bir rehber
olmadan, henüz okul öğretmenleri rehberlik faaliyetine geçmeden, yüce Türk milletinin hayırlı
olduğuna kanaat getirdiği bu yazı meselesinde bu kadar yüksek şuur ve anlayış ve bilhassa
heves göstermekte olduğunu görmek, benim için cidden büyük, çok büyük saadettir. Bu husus
elbette yabancılar için şaşırtıcı olacaktır.
Az zaman sonra, yeni Türk harfleriyle göz kamaştırıcı Türk manevi gelişiminin varabileceği
kudret ve itibarın milletlerarası seviyesini gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak
görüyorum ki, bu manzara beni kendimden geçiriyor.Ben yalnız bugün Tekirdağlılarda
sezdiğim ruhi ve hissi halete, yalnız buna dayanarak kesin olarak söyleyebilirim ki, bütün Türk
milleti bu meselede benim gördüğümü, benim hissettiğimi aynen görmekte ve hissetmektedir.
Bu kadar hassas ve şuurlu olan Türk milleti kendisinin refahını, yükselmesini binlerce seneden
beri özlemekte, araya girmekte olduğunu artık kavradığı bütün maddi ve manevi engelleri
yıkacak, parça parça ederek ortadan kaldıracaktır. Bunda artık şüpheye yer yoktur. Dimağını,
vicdanını bu kadar azim ve kesinlikle temizlemeye karar vermiş olan büyük milletimin
istikbalini tasavvur etmek hiç de güç değildir. Tekirdağ, 25 Kasım 1928
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
31. Yenilik Siyaseti
Artık bu ülke böyle yoksul, bu ulusun böyle horlanan olmasın, ülkemize
zenginler ülkesi, bu yeni Türkiye'nin adına da çalışkanlar diyarı densin.
İzmir, 17 Şubat 1923, ASD
Sizler ülkenin gereksinimlerini, ulusun yeteneklerini, bunlara karşılık
dünyadaki en güçlü ekonomi örgütünü göz önünde tutarak alınması
gereken tedbirleri ve uygulanması koşul olan yenilikleri çok açık bir
biçimde ifade etmelisiniz. Öyle ki o tedbirler, o yenilikler uygulandıkça
ülkemiz bolluğa ve aydınlığa kavuşsun. Arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisiniz ve hükümetiniz, doğal olarak ulusun istekleri yönünde,
ilerlemekten ve yenilikten yanadır. İzmir, 17 Şubat 1923, ASD
Türk milleti, egemenliğine sahip olduğu bu döneme gelinceye kadar
üzüntüsüne ve gerilemesine sebep olan etkenlerin niteliğini anlamıştır.
Bu uğursuz etkenlerin her ne şekil ve nitelikte olursa olsun etkinliğini
yenilemesine hoşgörülü davranamaz. Ankara, 1 Kasım 1925
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
32. Yenilik Yönetimi
Yani Anayasa denilen bu kitabın yeniden yürürlüğe konması yolunda bir adım
atılmış oluyor. Efendiler, bu kitabın ne olduğunu, kaynağını, ortaya çıkış nedenini
gözlerinizde canlandırabilmek için birkaç dakika daha vaktinizi israf etmeme izin
veriniz. Nedir efendiler, bu yeni canlandırılabilecek ve düşünülmesi olası kitap
nasıl bir kitaptır? Efendiler, kaynağı açık seçik bir biçimde belirtebilmek için tarihle
ilgili, yönetimle ilgili küçük bir zincirleme durumu birlikte anımsayalım: Son yüz
yıllık devlet hayatını, ulusun hayatını ve siyasi hayatı göz önüne getiriniz. 19.
yüzyılın başında Büyük Osmanlı Devleti, pek çok kayıplara uğramış olsa da, geniş
bir imparatorluk halindeydi. Ama efendiler, bu imparatorluk despot bir saltanatça
yönetilmekteydi. Buna karşılık aynı tarihte Avrupa'yı düşününüz: Avrupa'nın her
yanında ortaya çıkan yeni fikirler nedeniyle kendilerine uygun birtakım bilim ve
yönetim kurumları oluşturmaya başlamışlardı. Ankara, 1 Aralık 1921, TBMM- ASD
Ve ben inanıyorum ki arkadaşlar, dünyada var olan hükümet şekillerinin bir adım
ötesine geçmek insanlığa nasip olursa inanın ki bulacakları şekil Türkiye Büyük
Millet Meclisi Hükümeti'nin şekli olacaktır. Efendiler, bu biçim de insanlık tarihinde
yeni görülmüş değildir. Ankara, 1 Aralık 1921, TBMM- ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
33. Yenilik Yönetimi
Düşünceme göre, aklınızdan geçen sakıncaları gidermek için tek çıkar
yol, Millet Meclisi üyelerinin değerli ve uzman kişilerden seçilmesini
sağlamak ve meclisin iç örgütünde, komisyonlar seçiminde, bakanlar
kurulunun ayrılıp seçilmesinde bilim ve uzmanlık yönlerine çok önem
vermektir. Geçirdiğimiz acıklı denemelerin sonucundan esinlenerek
kurulmuş bulunan ve ulusların yönetiminde en doğru bir yol olduğu gibi
temel haklar bakımından da en beğenilen bir nitelikte olan bugünkü
yönetimimizi berkitip sağlamlaştırarak, seçim işlerinde de uyanık
bulunarak, hem bugün için, hem de gelecekteki yenilikler ve gelişmeler
için en çok başarı sağlayacak bir yönetim mekanizması kurulmuş
olacağını saygıyla bildiririm. Ankara, 4 Mart 1922
Anayasa açısından da kabul edilir bir şekil içeren şimdiki yönetimimizin
kavileştirilmesi ve güçlendirilmesi yönünde seçimlerde uyanık olunması
sayesinde bugün olduğu kadar gelecekte de yeniliklerin gelişmesi için en
başarılı bir yönetimin kurulmuş olacağını arz ederim. 3 Nisan 1922, ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
34. Yenilik Yönetimi
Kendi işlerinde sadece kendi iradesinin egemen olduğu bir dönemde en zor bir
davayı en geniş ve en parlak bir başarıya ulaştıran ulusumuzun aynı ilkelere bağlı
kaldıkça yakın olan barış günlerinin yeni çalışmalarında da aynı şekilde kurtuluşa
kavuşacağı kuşkusuzdur. 11 Ekim 1922, ASD
Bu yeni hükümet millet tarafından tayin olunmuş ve aynı zamanda hem icra
kuvvetine, hem de kanun yapma kuvvetine sahip mebuslardan teşekkül eder. Bu
mebusların bazıları idare işlerinin teferruatını yürütmeye ve halk komiserleri
vazifesini yapmaya memurdurlar. Hakikatte hâkim olan ve her şeyi idare eden
merci Millet Meclisi'dir. Zannıma göre, yeryüzünde buna benzeyen diğer bir
hükümet mevcut değildir. Belirtmek gerekir ki, bu idare tarzı, tamamıyla bir
Bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne Bolşevikiz, ne de komünist; ne biri, ne
diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Kısacası, bizim
hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümetidir. Ve lisanımızda bu hükümet 'halk
hükümeti' diye yâd edilir. Bu hükümet doğrudan doğruya halkın arzularını tatmine
hizmet eder ve memleketin idaresine bizzat sahiptir. Bu itibarla kendi
mukadderatını kendisi tayin eder. İdare şubelerimizin tamamında tatbik edilecek
olan usul de budur." Bursa 28 Ekim 1922
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
35. Yenilik Yönetimi
Bizim cihan nazarında en büyük kudret ve kuvvetimiz yeni şekil ve mahiyetimizdir.
Efendiler, yani hilafet makam esaret altında olabilir. Halife namını taşıyan, İngilizlere
iltica edebilir ve onlarla beraber kaçabilir. Efendiler, her şeyi yapabilir. Fakat Türkiye
Büyük Millet Meclisinin idare tarzını, siyasetini, kudretini katiyen sarsamaz. Ankara, 18
Kasım 1922
Bugün geçmişten kuvvetliyiz. Bugün geçmişe oranla daha büyük bir yeteneğe ve yaşama
kudretine sahibiz. Bu üstünlüğü yapan nedir? Bunun gerçek sebepleri iki kuralın
anlamında saklıdır. Bu kurallardan birisi Misak-ı Millî, ikincisi egemenliği kayıtsız şartsız
milletin elinde tutan Anayasamızdır. Millet ancak millî egemenliğini eline alarak kurduğu
yeni devlet ve yeni nitelikteki yönetim sayesinde kendi yaşamı ve memleketin
korunmuşluğu için gerekli olan şartları ve pek büyük olan zaferi sağlamıştır.
Fakat bugüne kadar elde edilmiş olan esaslı noktaları saklı bulundurmak ve geleceğe
yükselme ve ilerleme ümitlerinin güvenle yaşadığına inanmak için en başta millî
egemenliğimizin her şeyden korunmuş olarak milletin vicdanında, kalbinde ve bütün
maneviyatında yok edilmeyecek bir şekilde kazılmış olduğunu görmek ve bilmek gerekir.
Benim bildiğime göre millet bu yaşamsal gerçeği bütün kapsamıyla kavramıştır. Millî
egemenlik ve onun korunmasını üzerine alan bugünkü yönetimimizin şekli ve niteliği
yalnız gelecekte mutluluğumuzu değil, belki şerefimizi, namusumuzu ve bütün manevî
niteliklerimizi sağlar. 1922 (Atatürk'ün S.D.I, s.296-297)
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
36. Yenilik Yönetimi
Efendiler! Zorlayıcı olayların yönlendirmesi ve etkisi altında toplanan yüksek Meclisiniz, bu
devlet ve milletin şekil ve niteliğini en kesin bir biçimde belirlemiş ve Anayasa ile onun kesin
hükümlerini gerçekleştirip pekiştiren 1 Kasım 1922 kararını oybirliğiyle kabul ederek yeni
Türkiye devleti'nin esaslarını ortaya koymuştur. Misak-ı Millî ismi altında tanıyarak
gerçekleşmesi uğrunda bütün milletin ömrünü tüketmeyi göze aldığı kurtuluş belgemizin
kudret, kuvvet ve niteliği ne ise, 1 Kasım kararının da değer ve önemi odur. Misak-ı Millî
vatanın dış düşman karşısındaki vaziyet ve yerini belirleyen bir kural olduğu gibi, 1 Kasım 1922
kararı da, yüzyıllardan beri cahillik ve şaşkınlığın koruyucusu, düşkünlük ve uğursuzluğun
babası bulunan ve milletimiz için dahilî ve daimî bir düşman olan bireysel saltanata ve onun
temsil ettiği uğursuz bir yönetim şekline yönelmiş bir kutsal silâhtır. Yüzyıllarca ve yüzyıllarca
süre mert ve kahraman bir kararlılığa belirti alanı olmuş bir vatanı düşmana teslim etmek
cüretini gösterenler, o cüreti ancak o yönetimin ruhunda, şeklinde ve niteliğinde bulmuşlardı.
1922 (Atatürk'ün S.D.I, s.296-297)
Bizden evvel, bugünün Yeni Türkiye devletinden evvel, Osmanlı devletine ve daha evvel Selçukî
devletine ve böyle maziye yürüdüğümüz zamanda bunların da öncesindeki devletlerde görülen
idare şekli, mutlakiyet idaresi idi. Son zamanlarda Osmanlı hükümeti ismen meşrutî oldu.
Selcukîlerin tükenişinden sonra, Anadolu'da küçük ve muhtelif idare tarzları arasında yalnız
Ankara'da bir cumhuriyet idaresine tesadüf ediyoruz. Eskişehir, 15 Ocak 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
37. Yenilik Yönetimi
Efendiler! Artık bizim hükümetimiz müstebit bir hükümet
değildir. Bir mutlaki veya meşruti hükümet de değildir. Bizim
hükümetimiz Fransa veya Amerika cumhuriyetlerine de
benzemez. Bizim hükümetimiz bir halk hükümetidir. Tam bir
şûra hükümetidir. Yeni Türkiye devletinde saltanat millettedir.
Yeni Türkiye devletinin yeni mahiyetteki hükümeti milletin son
azim ve gayretiyle ve son fedakârlığı ile vücut bulmuştur ve vücut
bulduğu dakikadan itibaren eline geçirebildiği memleket
kısımlarını yalnız değil muhafaza etmek, bundan başka ve fazla
olarak, düşmanların kuvvetli ordularıyla çiğnenen kısımlarını da o
orduları mahv ve perişan ederek geri almıştır.
Bu suretle bu hükümet öz vatanı, kendine bırakılan en son vatan
kısımlarını bütün kuvvet ve kudretiyle muhafaza etmiş ve
muhafaza kudret ve kabiliyetini bütün cihana fiilen ispat etmiştir.
Bu büyük muvaffakiyeti millet nüfusunun en az, hiç denecek
derecede zararı ile elde edebilmiştir. İzmit, 19 Ocak 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
38. Yenilik Yönetimi
Milletimiz, memleketimiz müreffeh midir? Henüz devrimlerin, muharebelerin,
çarpışmaların içinde bulunuyoruz. Başlangıcın ne kadar yoksulluklarla dolu olduğu
da herkesçe malumdur. Dolayısıyla bu kadar az zaman zarfında millet müreffeh
olmuştur demek elbette doğru değildir. Fakat diyebiliriz ki, hiç olmazsa millet ve
memleketin müreffeh olacağına dair büyük ümitlere sahip bulunmaktayız. Millet
hiç olmazsa mesuttur. Zira bir defa, mesuttur efendiler, hâkimiyetini ve
bağımsızlığını maddeten temin etmiştir. Hâkimiyetini ve bağımsızlığını maddeten
eline almıştır. Bundan daha büyük saadet tasavvur olunamaz.
Kendisine bu kadar maddi ve hakiki muvaffakiyetler temin eden ve muvaffakiyetler
vaat eden, doğrudan doğruya milli hâkimiyetine dayanan yeni hükümetimizin
bizim için, memleketimiz için en makul ve saadetbahş bir hükümet olduğuna
kimsenin şüphe etmemesi lazımdır. Çünkü aksi henüz görülmemiştir.
Efendiler! Milletimiz, kurduğu yeni devletin mukadderatına, muamelelerine,
bağımsızlığına, ismi halife olsun, padişah olsun, ne olursa olsun, hiç kimseyi
müdahale ettiremez. Efendiler! Yeni Türkiye'nin ve Yeni Türkiye halkının artık
kendi hayat ve saadetinden başka düşünecek bir şeyi yoktur. Başkalarına
verebilecek bir zerresi kalmamıştır, artık veremez! İzmit, 19 Ocak 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
39. Yenilik Yönetimi
Milletler, hâkimiyetini geçici dahi olsa bırakacağı meclislere dahi lüzumundan fazla
emniyet ve itimat etmemelidir. Çünkü meclisler dahi istibdat yapabilir. Ve bu
istibdat şahsi istibdattan daha tehlikeli olabilir. Bunun için meclisler belli ve sınırlı
zamanlarda yenilenir. Bu sayede milli hâkimiyet daha emin esasa ve şartlara
bağlanmış olur. Meclisler makul haddinden fazla uzun müddet devam ederse, bu
takdirde vekillerle müvekkiller arasındaki görüşler birbirinden ayrılmaya ve bağlar
çözülmeye başlar. Nihayet vekiller başka şey, müvekkiller başka şey düşünmeye
başlarlar.
Şimdi bugünkü hükümet şekliyle evvelkiler arasında bir mukayese yapalım: Milli
olmayan eski hükümet milletin refahını muhafaza etti mi? Milletimiz baştan ayağa
kadar çok fakirdir ve refah ve saadetten de uzaktır. İki üç sene evvel Samsun'da
halk bir miting yapıyordu. Yabancılar halkın miting yapıp yapmadığını araştırdıktan
sonra, hayır miting olmadı, birtakım hamal toplandı demişlerdi. Halbuki efendiler!
Bunlar fakr ü zarurete düşmüş millet efradı idi. Milletin refah ve saadetini temin
etmeyen hükümet zararlıdır, fenadır ve terki lazımdır. Fakat biz onu kolay terk
edemedik ve millet ondan kurtulabilmek için çok fedakârlık yapmıştır ve daha çok
fedakârlığa da lüzum vardır. Bugünkü hükümet şeklimiz iyi midir? İyidir! Millet bu
hükümeti tesis sayesinde tükenmiş bir devletten muvaffakiyetlerle taçlanan yeni
bir devlet kurdu. Eskişehir, 15 Ocak 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
40. Yenilik Yönetimi
Yapacağımız şeyin bir manası, bir işareti olmak lazım gelir. Bütün cihan
bilsin! Yeni Türkiye ne yapıyor, hangi esas üzerine yürüyor. Hakikatte
aldatmak kolay değildir. Hiçbir vakitte medeniyet cihanını
aldatabileceğimizi zannedemeyiz. Böyle bir zan dünyanın en büyük
gafleti içinde bulunduğumuza işaret etmekten başka bir neticeye
varamaz.
Efendiler, görüyoruz ki, yeni devreye girdiğimiz zaman yeni bir program,
yeni bir unvan ihtiyacında olduğumuzu hissediyoruz ve bunları
hazırlıyoruz. Bu yenilikler karşısında genel olarak bütün millet gözümde
eşittir. Benim için şu ve bu yoktur ve şunun buna tercihi yoktur. Benim ve
hepimizin düşünmeye mecbur olduğumuz şey, hakikaten bu memleket
ve milleti kurtarabilecek beyinlerin, vatanperverlerin bir araya gelmesini
temin etmekten ibarettir. Bu faziletlerde bulunan insanlar her nerede ise
ve her ne ise bunu almak ve milletin mukadderatını tayin ettirdiğimiz
Meclis'in içine koymak lazımdır. Akıl, ilim, tecrübe, hareket hattının
tespitinde hâkim olmalıdır. Maddi ve esaslı adımlar atmak
mecburiyetindeyiz. İzmit, 19 Ocak 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
41. Yenilik Yönetimi
Efendiler, bu münasebetle bütün arkadaşlarıma tavsiye ederim:
Milletimizin tesis etmiş olduğu Yeni Türkiye devletini ve bu
devleti idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisini ve yeni milli
hükümetimizi dikkatle inceleyiniz. Onun mahiyetini iyice anlamak
lazımdır. Doktor Bey, endişeniz yersizdir. Artık memlekette
hâkim olan millettir. Yeter ki, milletin seçim ve itimadına liyakat
kazanılsın. Doktor Bey, sizi millet değil belediye reisi, layık görür
ise Türkiye Büyük Millet Meclisi reisi de seçer. İzmit, 19 Ocak
1923
Milletimiz, çok büyük bir devrimin etkeni olmuştur. Gerçekten,
yüzyıllardan beri uymaya alıştığımız bir yönetim şeklinin dışına
çıkarak dünyada benzeri bulunmayan bir devlet kurduk. Bursa
22 Ocak 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
42. Yenilik Yönetimi
Bundan başka, asıl milleti ve memleketi kudretli yapan bir şey
daha vardır ki, o da idare tarzıdır. Görülüyor ki, Yeni Türkiye
devletinin teşekkülünden evvel millet hiçbir vakit kendi tarihine,
kendi hayatına, kendi refah ve saadet vasıtalarına sahip
olamamıştı. Hatta bu, kendisine düşündürülmemişti bile. Halin
hakikatinde biz asrın icaplarına ve milletin hakiki ihtiyaçlarına
göre kanun yapmalıyız. Eldeki kanunlarımızı hâkimlerimiz süratle
tatbik edemiyorlarsa hemen değiştirmeliyiz. Halka adaleti süratle
dağıtmak ve tatbik etmek mecburiyetindeyiz. Yeni idaremizin
manası bu olmak lazımdır. Bursa, 22 Ocak 1923
Ulus ancak egemenliği eline alarak kurduğu yeni devlet ve yeni
nitelikteki yönetim sayesinde kendi yaşamı ve ülkenin korunması
için zorunlu olan koşulları ve çok büyük olan başarıyı sağlamıştır.
Ankara, 1 Mart 1923, TBMM-ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
43. Yenilik Yönetimi
Bugün eski idareden büsbütün ayrı yeni bir Türkiya devleti var. Bunu idare eden,
Türkiya Büyük Millet Meclisi Hükümeti'dir. Büyük bir cesaretle diyebiliriz ki, bugün
bir halk hükümetimiz vardır. Bu halkın mukadderatı artık ebediyen bu halkın
elindedir. Gerçi bugün bu hükümetin bütün prensiplerini, bütün usullerini bu yeni
idarenin icaplarına göre tatbik edemedik. Lakin insafla düşünmeli, yeni idarenin
hayatı kaç seneliktir ve nasıl bir zamanda doğdu ve nasıl şartlarla büyüdü?
Arkadaşlar, bir hükümet iyi midir, fena mıdır? Hangi hükümetin iyi veya fena
olduğunu anlamak için, hükümetten gaye nedir? Bunu düşünmek lazımdır.
Hükümetin iki hedefi vardır: Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin
etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemeyen fenadır. Eski Osmanlı
hükümeti bu iki gayeyi temin etmiş midir? Bu soruya tam bir katiyetle verilecek
cevap olumsuzdur. O hükümet bir defa milleti muhafaza edemediği gibi, daima ve
daima kırdırmıştır. Bilir misiniz, yalnız son kırk beş seneden beri Yemen'de
mahvolan askerlerimiz ve dönmeyen evlatlarımızın adedi bir buçuk milyona
yakındır. Balkanlar'ı, Suriye'yi, şurayı burayı düşününüz. Adana, 16 Mart 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
44. Yenilik Yönetimi
Övünç duyabileceğimiz tüm başarıların gizi yeni Türkiye devletinin yapısındadır. Ankara, 15
Ağustos 1923, TBMM- ASD
Yeni Türkiye Anayasasının ilk maddelerini size yineleyeceğim. “Egemenlik kayıtsız, koşulsuz
ulusundur. Yürütme gücü, yasama yetkisi ulusun tek ve gerçek temsilcisi olan Meclis'te belirir
ve toplanır." Bu iki sözcük bir tek sözcükte özetlenebilir: Cumhuriyet. Yeni Türkiye'nin
yenilenme buyruğu henüz sona ermemiştir. 27 Eylül 1923, ASD
Sayın üyeler! Türk milleti yeni hayatında bütün ilerleme yollarına doğru büyük bir çaba ile
ilerlemektedir. Düşünceleri karışıklıktan arınmış ve temizlenmiş olarak ülkeyi ve aileyi refaha
kavuşturacak çalışma yönünde yürümek... İşte milletin tek düşündüğü konu budur. Şimdiye
kadar millete yol göstermiş olan Büyük Millet Meclisi’nin, halkın medeniyet ve gelişmeye olan
şiddetli özlemi ve ihtiyacı konusunda uygun biçimde yol göstermesi önemli görevlerindendir.
Her yılki çalışmalarının özeti, Türk tarihinde birer övünme sayfası oluşturan Büyük Millet
Meclisi’nin yeni toplanma yılında, yenilikler ve yükselme yolunda ışık saçan eserlerle dolu
olmasını dilerim. Büyük Millet Meclisi’nin İkinci Dönem İkinci Toplanma Yılını Açarken 1 Kasım
1924
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
45. Yenilik Yönetimi
Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyîtlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin
arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara
kaderlerini ve yaşamlarım emanet eden insanlardan oluşmuş bir topluluğa, uygar
bir millet gözüyle bakılabilir mi? Milletimizi yanlış anlamda gösterebilen ve
yüzyıllarca göstermiş olan bu gibi unsurlar ve kurumlar, Yeni Türkiye devleti'nde,
Türk Cumhuriyetinde devam ettirilmeli miydi? Buna önem vermemek, ilerleme ve
yenileşme adına en büyük ve karşılanması imkânsız yanılgı olmaz mıydı?
İşte biz, Takriri Sükûn Yasası'nın yürürlükte bulunmasından yararlandıksa, bu tarihî
yanılgıyı işlememek için, milletimizin alnını olduğu gibi açık ve temiz göstermek
için, milletimizin bağnaz ve Ortaçağ düşünüşünde olmadığını kanıtlamak için
yararlandık.
Efendiler, milletimizin toplumsal, ekonomik, kısaca bütün uygar işlemlerinde ve
ilişkilerinde verimli sonuçların dayanağı olan yeni yasalarımız da, kadın
özgürlüğünü sağlayan ve aile yaşamını sağlamlaştıran Medenî Yasa da bu sözünü
ettiğimiz dönemde oluşturulmuştur. Ankara, 1927 , Nutuk
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
46. Yenilik Yönetimi
Arkadaşlar, Bizim ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir.
Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlaşılmayan ve
anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak mecburiyetindesiniz.
Anladığınızın asarına yakın zamanda bütün kâinat şahid olacaktır. Buna kat'iyetle
eminim. “İstanbul halkının bu geceki içtimaına beni iştirak ettirdiğiniz için çok teşekkür
ederim. Her zaman, her yerde olduğu gibi, bu gece burada da halk ile karşı karşıya
geldiğim anda, büyük, azametli bir kuvvetin tesiri altında kaldığımı duydum.
Bu kuvvet nedir? Türk harflerinin, Türk içtimai heyetini teşkil eden yüksek insanların,
kalb membalarından yükselen hislerin, arzuların, heyecanların, kasdlerin, bir noktada,
bir hedefte, bir gayede birleşmesidir. Bu kuvvetin bu kadar maşerî olabilmesi, onun çok
temiz, çok asıl olması ile mümkündür. Bu benim ve bütün dünyanın gördüğü kuvvet,
muhakkak en yüksek vasıflarla mütemayizdir. Bir millet, bu mahiyette bir kuvvet ve
hayatiyet gösterdiği zaman, o milletin beşer tarihinde yepyeni bir safha açmakta
olduğuna şüphe etmemelidir. İstanbul, 9 Ağustos 1928
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
47. Yenilik Yönetimi
Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Hakikati anlamayanları hakikate getirmek için... Ben bu devirleri
geçirdim. Şimdi sözden ziyade iş zamanıdır. Artık benim için, hepiniz için çok söz söylemeğe ihtiyaç kalmadı,
kanaatindeyim. Bundan sonra bizim için faaliyet, hareket ve yürümek lâzımdır.
Çok işler yapılmıştır, amma bugün yapmağa mecbur olduğumuz son değil, lâkin çok lüzumlu bir iş daha vardır:
Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu
vatanperverlik ve milliyetperverlik vazifesi biliniz. Bu vazifeyi yaparken düşününüz ki, bir milletin, bir heyeti
içtimaiyenin yüzde onu, okuma yazma bilir, yüzde sekseni, bilmez nevidendir. Bundan insan olanlar utanmak
lâzımdır.
Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir; iftihar etmek için yaratılmış, tarihini iftiharla doldurmuş bir
millettir. Fakat milletin yüzde sekseni okuma yazma bilmiyorsa bu hata bizde değildir. Türk'ün seciyesini
anlamayarak kafasını birtakım zincirlerle saranlardadır.
Artık mazinin hatalarını kökünden temizlemek zamanındayız. Hataları tashih edeceğiz. Hataların tashih
olunmasında bütün vatandaşların faaliyetini isterim. En nihayet bir sene, iki sene içinde bütün Türk heyeti
içtimaiyesi yeni harfleri öğreneceklerdir. Milletimiz yazısı ile kafası ile bütün âlemi medeniyetin yanında
olduğunu gösterecektir. İstanbul, 9 Ağustos 1928
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
48. Zaman ve İhtiyaçlar
Bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve
hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha
az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.
Ankara, 29 Ekim 1933
Yüce Meclis'e sunulacak olan Ceza Yasası, Medenî Yasa ve Ticaret Yasası'nın bu toplanma yılı
sırasında yasalaşması ve yayımlanmasındaki aceIeliği özellikle ifade etmek isterim. Genel
yaşamımızı yeni baştan düzenleyecek olan bu temel yasaların, çağdaş uygarlığın yasaları
grubundan olması doğaldır. Bugünün ihtiyaçlarına uygun yasa yapmak ve onu iyi uygulamak,
refah ve ilerleme araçlarının en önemlilerindendir. Ankara, 1925
Sekiz sene, toplumumuzun yeni dahil olduğu devrin tarihi, ihtiva ettiği ihtilallerle, devrimlerle
ve neticeleriyle az dolu değildir. Sekiz senede milletimizin siyasi, toplumsal ve medeni gelişme
yolunda gösterdiği kabiliyet ve liyakat derecesi yüksektir. Bu dereceyi her gün daha ziyade
yükseltmek için çok dikkatle ve azimle çalışacağız! İstanbul, 1 Temmuz 1927
Bu konuda atılacak yeni adımların zaman ve yönteminin belirlemesi bizim görüşümüze tümüyle
uygun düşmektedir. 19 Mayıs 1933, ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
49. • Araştırma&İnceleme
• Bilim ve Teknoloji
• Birlik Oluşturma
• Bütünlük
• Cesaret ve Birliktelik
• Değer Yaratma
• Devrimcilik
• Eşzamanlılık
• Gençlik
• Güven (Emniyet)
• İletişim
• Katılımcılık
• Program ve Uygulama
• Simgeler
• Sürat ve Şiddet
• Süreklilik
• Tedbir Almak
• Yeniliklerin Benimsetilmesi
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
50. Araştırma ve İnceleme
Türk Tarih Kurumu’nun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonunda
meydana çıkardığı beş bin yüz yıllık somut Türk tarih
belgeleri dünya kültür tarihini yeni baştan incelemeyi ve
derinleştirmeyi gerektirecek niteliktedir. Ankara, 1 Kasım
1936, TBMM ASD
Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’nun çalışmaları
övgüye değer nitelik ve değer göstermektedir. Tarih tezimizi
yadsınamaz kanıtlar ve belgelerle bilim dünyasına tanıtan
Tarih Kurumu ülkenin çeşitli yerlerinde yeniden kazılar
yaptırmış ve uluslar arası toplantılara başarıyla katılarak
sunduğu bildirilerle yabancı uzmanların ilgi ve övgülerini
kazanmıştır. Ankara, 1 Kasım 1938, TBMM, ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
51. Bilim ve Teknoloji
Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz.
Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız...
Aksine yükselmiş, ilerlemiş medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin
üzerinde yaşayacağız.. Bu hayat ancak Bilim ve teknoloji ile olur. Bilim ve
teknoloji nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına
koyacağız. Bilim ve teknoloji için kayıt ve şart yoktur. Hiçbir tutarlı kanıta
dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden
milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede
geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve
gerçeklere uygun olarak göremez.. Hayat felsefesini geniş bir açıdan
gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye
mahkûmdur. Bursa, 27 Ekim 1922
Bundan sonra memleketimizi kesin kurtuluşa kavuşturmak için pek
kuvvetli ve esaslı önlemler almak gerekir. Bu önlemlerin en esaslısı ve en
birincisi Bilim ve kültürdür. Salihli, 26 Ocak 1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
52. Bilim ve Teknoloji
Bundan sonra pek mühim zaferlere kavuşacağız. Fakat bu süngü zaferi değil,
iktisat, bilim ve irfan zaferleri olacaktır. Ordumuzun şimdiye kadar elde ettiği
başarılar memleketimizi gerçek kurtuluşa sevk etmiş sayılamaz. Bu zaferler ancak
gelecekteki zaferlerimiz için kıymetli bir zemin hazırlamıştır. Askeri zaferlerimizle
gururlanmayalım. Yeni Bilim ve iktisat zaferlerine hazırlanalım. Alaşehir, 26 Ocak
1923
Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış
kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Benden sonrakiler,
bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki
gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi
rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.
Zaman süratle ilerliyor. Milletlerin, toplumları, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk
anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler
getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur. Benim Türk
milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden
sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin
rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.1923
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
53. Bilim ve Teknoloji
Bilim ve özellikle sosyal Bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem. Bu alanda isterim ki beni
Bilim adamları aydınlatsınlar. Onun için siz kendi biliminize, irfanınıza güveniyorsanız, bana
söyleyiniz, Sosyal Bilimlerin güzel (yapıcı) yönlerini gösteriniz, ben takip edeyim. 1923
Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için başarı için en gerçek yol gösterici Bilimdir,
teknolojidir. Bilim ve teknoloji dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan
sapmaktır. Yalnız bilimin ve teknolojinin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini
anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl önceki Bilim ve
teknoloji lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya
kalkışmak elbette Bilim ve teknolojinin içinde bulunmak değildir.Samsun, 1924
İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma icat yeteneğidir. Ankara, 1930
Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber, yolun kabul
edilebilir; mantıki ve özellikle bilimsel olması şarttır. Ankara, 1931
Bilim tercüme ile olmaz, inceleme ile olur. Ankara, 1932
Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu
meşale, Pozitif Bilimdir. Ankara, 29 Ekim 1933
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
54. Birlik Oluşturma
Bin bir insancıl hırsla, din ayrılıklarıyla, bazı tarihi olayların
yarattığı dargınlık izleriyle geçmişte gevşetilmiş, hatta
unutturulmuş gerçek bağların canlandırılmasının gerekli ve
yararlı olduğu yeni bir insancıllık devresine girdik. Bir an için
tüm bu geçmişe gömülmüş anıları bir yana bıraksak bile,
bugünün gerçek gerekleri Balkan uluslarının, derin saygı ve
uyum göstermeye zorladığı kayıtlar, hoşgörülü bir zihniyet
içinde birleşmelerindeki yararın büyük olduğunu
göstermektedir. 25 Ekim Ankara,1931, ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
55. Bütünlük
Devlet örgütünüzü düzene koydunuz. Cesur ve kahraman
ordunuzu yeniden düzenlediniz ve güçlendirdiniz. Eğitim
alanında önemli adımlar attınız. Sosyal yaşamda hissedilir
hamleleriniz oldu. Tüm bu bilinçli ve etkili işler ve eylemler
ülkenizin ve ulusunuzun bayındırlık ve uygarlık alanlarında hakkı
olan yukarı düzeylere yükselmesinin gecikmeyeceğini gösteriri.
Ankara, 1 Kasım 1928, ASD
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin muzaffer orduları yeni zaferler
elde etme aşkına sırtını dönmüş değildir. Ama bu zafer aşkı
ulusun esenlik ve mutluluğun sağlama aşkından
kaynaklanmaktadır. İkincinin gerçekleşmesi birincinin
gerçekleştiği anlamına gelir. İzmit, 16 Ocak 1923, ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
56. Cesaret ve Birliktelik
Şüphe yok, ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından
beraber, arkadaşça atılmak ve iş, ilerleme ve yenileşme
sahasında birlikte merhaleler kat edilmek lazımdır. Böyle olursa
devrim muvaffakiyetle neticelenir. Memnuniyetle görmekteyiz ki,
bugünkü gidişatımız hakiki icaba yaklaşmaktadır. Her halde daha
cesur olmak lüzumu aşikardır. Kastamonu, 30 Ağustos 1925
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
57. Değer Yaratma
İnsanların değer ve saygılarının, baş eğmelerinin kendinden
maddeten değil, manen yüksek olanlar hakkında belirmesi, insan
ruhunun gereklerindendir. 1914 (Z.K. Hasbıhâl, s.9)
Önemli bir ilimizin merkezine bizi getiren demiryolu olmuştur.
Bugüne kadar bu önemli ve bereketli Malatya’ya gelmek
isteyenler bu uygar aracın yokluğu nedeniyle işleklerini kolaylıkla
gerçekleştirememişlerdir. Bunlar bu ülkeye çok bolluk getirecek
ve bu ülkenin doğal değerlerinden dünyayı yararlandıracak
niteliktedir. Yeni eser bu genel isteği karşılayacak umudundayım.
Malatya, 13 Şubat 1931, ASD
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
58. Devrimcilik
Devrimin yasası, mevcut yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe,
bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça başladığımız devrim
ve yenilik, bir an bile durmayacaktır; bizden sonraki dönemlerde
de bu böyle olacaktır. İzmit, 1923
Bütün dünya bilsin ki, benim için bir taraflılık vardır: Cumhuriyet
taraftarlığı, fikrî ve sosyal devrim taraftarlığı. Bu noktada, Yeni
Türkiye topluluğunda bir bireyi, dışarıda düşünmek istemiyorum.
Ankara, 1924
Hakiki Devrimciler onlardır ki, ilerleme ve yenilenme devrimine
sevk etmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek
temayülü teneffüs etmesini bilirler. Ankara, 1 Eylül 1925
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
59. Devrimcilik
Devrimin temellerini her gün biraz daha derinleştirerek takviye etmek
gerekir. Sayın ahali, birbirimizi aldatmayalım. Uygar dünya çok ilerdedir.
Ona yetişmek, o uygarlık çemberine girmek zorundayız. Tüm safsataları
ortadan kaldırmalıyız. Şapka giyelim mi, giymeyelim mi gibi sözler
anlamsızdır. Şapka da giyeceğiz. Batının her türlü uygarlık belirtisini de
alacağız. Efendiler, uygar olmayan insanlar uygar olanların ayakları altına
düşme tehlikesiyle yüzyüzedir. Akhisar, 10 Ekim 1925
Devrimimiz henüz yenidir. Dedikleri gibi kökleşip benimsendiği
hakkındaki görüşlerimiz ancak ileride karşılaşacağımız olaylarla
gerçekleşecek ve sağlamlaşacaktır. Fakat, şimdi şuna emin olmalısınız ki,
bugün başına şapka giyen, sakalını bıyığını tıraş eden, smokin ve frakla
toplum yaşamımızda yer alanlarımızın çoğunun kafalarının içindeki
düşünüş biçimi, hâlâ sarıklı ve sakallıdır. Ankara, 1927
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
60. Devrimcilik
Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî
ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya
yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme
hareketinin Önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içerden ve
dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün kuvvetlerin bir yerde
toplanması gerekir. Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.
Ankara, 1931
Biz Türkler, özellikle bu yüksek Türk Devrimi'ni yapmış olanlar bilmelidirler ki, bizi
lâyık olduğumuz düzeye çıkarmakta herhangi bir yabancı bilgin, yabancı dâhi,
dâhi olsa gücü yetmeyecektir. Düştüğümüz uçurumdan bizi kurtaracak, âlemin en
yüksek katlı alanına çıkaracak, yine bu uçurumdan çıkıp yükselmesini bilenler
olacaktır. Bu adamlar, bu uçurumdan kendini ve milletini kurtarmış olanlar,
uygarlık dünyasında yüksek gibi görünen her adamın varlığından,
incelemelerinden, fikir ve görüşlerinden yararlanmakta daima isabetli davranmış
sayılacaktır; fakat bu noktadaki isabeti, kendisinin bağlı olduğu memleket ve
milleti hakkında karar vermesi için asla isabetli sayılamayacaktır. Burada, ihtiyat
kaydını gözden uzaklaştırmayacaktır. Ankara, 1932
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
61. Devrimcilik
Devrim, güneş kadar parlak, güneş kadar sıcak ve güneş kadar bizden uzaktır. Yönümü daima
o güneşe bakarak belirler ve öylece ilerlerim, ilerlerim; parlaklığı ve sıcaklığı ilerlememe izin
verinceye kadar ilerlerim. Tekrar ilerlemeye devam etmek üzere dururum; tekrar o güneşe
bakarak yönümü belirlerim. Ankara, 1932
Devrim, Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin
en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek, yeni müesseseleri koymuş olmaktır.
Devlet hayatında devrim, toplumsal vaziyetimiz de dahildir. Ankara, 4 Haziran 1933
Kültürel ve sosyal alanda başardığımız işler, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal çehresini, kesin
çizgileriyle ortaya çıkarmıştır. Yeni harfleri, ulusal tarihi, öz dili, güzel, bilimsel müzik ve teknik
kurumlarıyla kadını erkeği her hakta eşit, modern Türk toplumu bu son yılların eseridir. Türk
milleti, ancak varlığını derin ve sağlam kültür sınırlarıyla çizdikten sonradır ki onun yüksek
kapasitesi ve fazileti milletler arasında tanınır. Türk milletine yaradılıştan gelen rengini veren
bu devrimlerden her biri çok geniş tarihi devirlerin övünebileceği büyük işlerden sayılsa yeridir.
Ankara, 1935
Uçurumun kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllarca süren
savaş... Ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni toplum, yeni devlet ve
bunları başarmak için arasız devrimler... İşte Türk genel devriminin bir kısa deyimi. Ankara,
1935
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
62. Devrimcilik
Büyük davamız, en medeni ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir.
Bu, yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde temelli devrim yapmış olan büyük
Türk milletinin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa zamanda başarmak için fikir ve
hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz. Bu teşebbüste başarı ancak, türeli
bir planla ve en rasyonel tarzda çalışmakla mümkün olabilir. Bu sebeple okuma
yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak; memleketin büyük kalkınma savaşının
ve yeni çatısının istediği teknik elemanları yetiştirmek; memleket davalarının
ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak fert ve kurumları
yaratmak; işte bu önemli umdeleri en kısa zamanda temin etmek, Kültür
Vekaleti'nin üzerine aldığı büyük ve ağır mecburiyetlerdir.
İşaret ettiğim umdeleri Türk gençliğinin dimağında ve Türk milletinin şuurunda
daima canlı bir halde tutmak, üniversitelerimiz ve yüksek okullarımıza düşen
başlıca vazifedir. Bunun için memleketi şimdilik üç büyük kültür bölgesi halinde
mütalâa ederek; Garp Bölgesi için, İstanbul Üniversitesi'nde başlamış olan ıslahat
programını daha radikal bir tarzda tatbik ederek, Cumhuriyete cidden modern bir
üniversite kazandırmak; Merkez Bölgesi için, Ankara Üniversitesi'ni az zamanda
kurmak lâzımdır. Ve doğu bölgesi için Van Gölü sahillerinin en güzel yerinde, her
şubeden ilk okullarıyla ve nihayet üniversitesiyle modern bir kültür şehri yaratmak
yolunda şimdiden fiiliyata geçilmelidir. (Kasım 1937, S. D. II)
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
63. Devrimcilik
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin
gayesi; Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen modern
ve bütün mânâ ve şekliyle olgun bir topluluk haline
getirmektir, devrimlerimizin esas gayesi budur. Bu
hakikati kabul edemeyen zihniyetleri perişan etmek
zaruridir. 1925 (Atatürk'ün S.D.U, s. 214)
Devrimler yalnız başlar, bitişi diye birşey
yoktur.”Atatürk İlkeleri ve Türk Devrimi" Hacı Angı,
Angı Yay. sf. 93
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
64. Eşzamanlılık
İlk meclisimiz, memleketi düşman ayaklarından kurtarmak,
milleti hayat veren bir barışa götürmek gayesine yürürken
aynı zamanda Yeni Türkiye Devleti’nin binasını tesis ediyor
ve sağlamlaştırıyordu. Bu maksatla kanunlar koydu kurallar
aldı, devletin muhtelif şubelerinin ihtiyaç gösterdiği bir
hayli meseleleri de halletti.
Uçurumun kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla
kanlı boğuşmalar... Yıllarca süren savaş... Ondan sonra
içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni toplum,
yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler... İşte
Türk genel devriminin bir kısa deyimi... Ankara, 1935
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
65. Gençlik
Saygıdeğer Efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı
nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikayesidir. Bunda
milletim için ve gelecekteki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklı
sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi bahtiyar
sayacağım.
Efendiler, bu nutkumla, milli varlığı sona ermiş sayılan büyük bir
milletin, istiklalini nasıl kazandığını, bilim ve tekniğin en son
esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu
anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri
çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz
vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk
gençliğine armağan ediyorum.
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk
Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel,
senin en kıymetli hazinendir. Ankara, Ekim 1927, Nutuk
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
66. Güven (Emniyet)
Şimdiye kadar millete yapamayacağım bir şeyi vaat etmedim. Ben yapacağım dediğim zaman,
buna inanmayanlar vardı. Buna rağmen hareket ettim. Görüyorsunuz ki başardık. Benim ve
benimle çalışanların güveni vardır ki, yeni hedeflerimize de başarıyla varacağız. Şimdiye kadar
söylediklerimin gerçekleşmiş olması, bütün tasavvurlarımın beni yalanlamaması, milletin ciddî
ve samimî olarak bana yardımcı ve destek olmasıyla mümkün olmuştur. Onun için yeni gayelere
erişmek için de bu yardım ve desteğe ihtiyacım vardır; onu benden esirgemeyiniz! 1923 (Gazi
ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 7. 12. 1929)
Katılımcılık
Efendiler, açık ifade edeceğim, beni mazur görünüz! Her birinizin fevkalâde salâhiyet ile
seçilmesine ve fevkalâde salâhiyete malik bir Meclis’in teşekkülüne ve bu Meclis’in, memleketin
mukadderatına el koyan bir mahiyet kazanmasına çalışan, benim! Bunda muvaffak olmak için
en yakın arkadaşlarımla fikir mücadelesi yaptım. Bütün hayatımı, mevcudiyetimi, bütün şeref ve
haysiyetimi tehlikeye attım. Bu sebeple bu, benim eserimdir. Ben eserimi küçültmek ile değil,
yükseltmek ile görevliyim. Bu düşünceden sonra Meclis’in hakkını zorla almak sözünü,
tamamen ...Efendiye ret ve iade ederim. Böyle bir şey söz konusu değildir ve olamaz! Ankara
1922 (Nutuk II, s. 655) Başkomutanlık Kanunu’nun uzatılması vesilesiyle bir milletvekilinin,
kendisine “Meclis’in hakkını elinden aldığı, elinden almak istediğini” söylemesi üzerine 6 Mayıs
1922 günü Meclis’in gizli oturumundaki konuşmasından.
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
67. İletişim
Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara özellik,
varlığıyla, haklarıyla, birlik ve bütünlüğüyle çelişen tüm
yabancı öğelerle mücadele gereği, ulusal görüşleri
derinlemesine bilerek her karşı görüş önünde şiddetle ve
özveriyle savunma zorunluğü telkin edilmelidir. Yeni
kuşakların ruh gücüne bu nitelik ve yeteneklerin
aşılanması önemlidir. 16 Aralık 1921, ASD
Ben savaşı telgraf telleriyle kazandım. Ankara, (Bir
gazetecinin sorusuna cevaben
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
68. Program ve Uygulama
Uzak görüşlü olduğu kadar milletin acil ihtiyaçlarını karşılayacak bir programa
dayanmayan yenilik girişimleri şahsî ve keyfi olmaktan kurtulamaz. Bu gibi
girişimler sahipleri olan kişilerin değişmesi ile hatta şahsî etkisinin azalması ile
söner gider. Diğer taraftan herhangi bir programın uzun bir çalışma dönemine
rehber olması için memlekette bütün vatanseverlerin ona yardımcı olması gerekir.
Gerçekten büyük bir vatansever kitlenin yenilik isteklerini içermeyen bir programın
başarılı ve sürekli olması ümit olunamaz. Ankara, 6 Aralık 1922
Söz konusu partinin, halk egemenliği, yenileşme, maddi ve manevi gelişme
temellerine dayalı etraflı ve düzenli bir programı tüm üyelerinin tartışmasına ve
onayına sunulacaktır. 8 Nisan 1923, ASD
Sürat ve Şiddet
Türk milletini kendi nefsini bile anlamaktan men eden seller, setler imha
edilmiştir, yıkılmıştır. Ve devamlı imha edilecektir, yıkılacaktır. Her halde millet
tuttuğu yolda süratle, şiddetle yürüyecek ve mutlaka layık olduğu saadet ve
selamete kavuşacaktır. Balıkesir, 8 Ekim 1925
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
69. Süreklilik
Mevcut yasa ve usullerimizi, bu görüş noktalarından düzeltmekte ve yenilemekteyiz ve
yenileyeceğiz. Ankara, 1922
Yenileşme yolunda duracak değiliz. Dünya müthiş bir gelişmeyle ilerliyor. Biz bu uyumun
dışında kalabilir miyiz? Ankara, Aralık 1923
Dört yıl önce büyük ve eşine az rastlanır bir mücadeleden şan ve zaferle çıktıktan sonra yeni
Türk devleti, ulusların doğal ve sonsuz hayatını düzenleyen ve hiç kesilmeyen, duraklamayan
çalışma gereksinimi ile karşı karşıyaydı. 29 Ağustos 1927, ASD
Tedbir Almak
İlerlemek yolunda yapılacak her önemli girişimin, kendine göre önemli sakıncaları vardır. Bu
sakıncaların en az dereceye indirilmesi için önlem ve girişimlerde kusur etmemek gerekir. 1921
(Nutuk II, s. 600)
Ben herhangi bir işe giriştiğim zaman karşımdakinin ne yapabileceğini ve en kötü ihtimalleri
düşünürüm. Ona göre tedbirlerimi alarak hareket ederim. Aktaran: Falih Rıfkı Atay
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
70. Yeniliklerin Benimsetilmesi
İşi kökünden halletmek lazım. Bu hanedandan
memlekete hayır yok. Sonra öyle diktatörlüğe giden
idarelerin de medeni memleketlerde itibarı
kalmıyor. En iyisi Cumhuriyet…Osmanlı hanedanını
bertaraf etmek, yeni bir Türk devleti kurmak ve bu
devletin esasının da Cumhuriyet prensiplerine göre
hazırlamak lazım. İstanbul, Ekim 1913
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
71. Yeniliklerin Benimsetilmesi
Efendiler, ben şimdi burada hazırlanmış bir nutuk verecek değilim. Maksadım
halkla, kardeşçe sohbet yapmaktır. Bu dakikadaki muhatabınız, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Reisi ve Başkumandan değildir; sade bir milletvekili ve sizi çok seven
bir hemşeriniz Mustafa Kemal’dir. Bu sebeple benden neler öğrenmek istiyorsanız,
serbest olarak sormanızı rica ederim. İzmir, 1923 (Atatürk’ün S.D., II, s. 84)
İzmir’de, halkla yaptığı bir toplantıda söylemiştir.
Bazen hiç umulmadık adamdan, ben pek çok şeyler öğrenmişimdir. Hiç bir kanaati
değersiz görmemek lazımdır. Neticede, kendi fikrimi uygulayacak bile olsam,
herkesi ayrı ayrı dinlemekten zevk alırım. (Salih Bozok, Yakınlarının Ağzından
Atatürk Yazan: Selahaddin Güngör s. 30)
Ben istese idim derhal askerî bir diktatörlük kurar ve memleketi öyle idareye
kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım ve onu
yaptım. (Yusuf Ziya Özer, T.T.K. Belleten,Cilt: 3, Sayı: 10, s. 287)
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
72. Yeni, daima yeni şeylerden ve insanların uygarlık yolunda
ilerlemelerinden söz edelim. Bu bize gelecek için hız ve kuvvet
verecektir. Hepinize öğüdüm budur. Afetinan, M. K. Atatürk'ten
Y., s.9)
Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat
arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu?
Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey
yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan
yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip
etmektir. Yorgunluk her insan, her mahlûk için tabiî bir
halettir. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek mânevi bir
kuvvet vardır ki işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden
yürütür. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve
asla yorulmazlar. Ankara, 26 Mart 1937
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
73. Yeni, daima yeni şeylerden ve insanların uygarlık yolunda
ilerlemelerinden söz edelim. Bu bize gelecek için hız ve
kuvvet verecektir. Hepinize öğüdüm budur. Afetinan, M. K.
Atatürk'ten Y., s.9)
Cumhuriyetçilik ve toplumsal devrim, lâiklik ve yenilikseverlik
Türk'ün öz malı ve özelliği haline geldiğini görmek, benim
için büyük bir mutluluk olacaktır. Onun meydana gelişi çok
yaklaşmıştır. (Kılıç Ali, Atatürk ve Cumhuriyet, Milliyet
gazetesi, 2.11.1970)
“ İleri! İleri! Daima İleri!”
74. Alaşehir
Adana
Afyon
Akhisar
Amasya
Ankara
Antalya
Balıkesir
Bursa
Diyarbakır
Dumlupınar
Erzurum
Eskişehir
İnebolu
İstanbul
İzmir
İzmit
Karlsbad
(Almanya)
Kars
Kastamonu
Konya
Malatya
Manisa
Salihli
Samsun
Selanik
(Yunanistan)
Silifke
Sivas
Sofya
(Bulgaristan)
Şirvan
Tarsus
Tekirdağ
Trabzon
Yalova
“ İleri! İleri! Daima İleri!”