SlideShare a Scribd company logo
ÜNİTE          5
    Dolaşım Sistemi
    Amaçlar
Bu üniteyi çalıştıktan sonra,
■ Kalp,

■ Damarlar,

■ Limfoid organlar,

■ Endokrin organları öğrenmiş olacaksınız.




    İçindekiler
■    Kalp, Damarlar, Limfoid ve Endokrin Organların Tanıtımı
■    Kalbin Boşlukları
■    Kalp Kapakları
■    Kalbin Damarları
■    Kalbin örtüleri
■    Damar Sistemi
■    Dolaşım Sisteminde Arterler
■    Aorta
■    Dolaşım Sisteminde Venler
■    Akciğer Ven Dolaşımı
■    Vena Portae
■    Dolaşım Sisteminde Limfa Yolları
■    Limfoid Organlar
■    Dalak
■    Timus
■    Endokrin Bezler (İç Salgı Bezleri)
■    Hipofiz
■    Epifiz
■    Trioid Bezi
■    Paratiroid Bezler
■    Langerhans Adacıkları
■    Gonad'lar
■    Özet
■    Değerlendirme soruları
■    Sözlük ve Kavram Dizini

    Öneriler
■    Lise yıllarında görmüş olduğunuz anatomi ders notlarını gözden geçirmeniz konuyu
     anlamanızı kolaylaştıracaktır.
■    Ünite sonundaki soruları lütfen yardımsız cevaplamaya çalışınız. Eğer cevaplayamı-
     yorsanız üniteyi tekrar çalışınız.
1. KALP, DAMARLAR, LİMFOİD VE ENDOKRİN ORGANLARIN
    TANITIMI

Kalp ve dolaşım sistemi ile ilgili araştırmalar, bu sistem ile ilgili hastalıkların çoğalmasına
bağlı olarak, son yıllarda büyük boyutlarda artmıştır. Çünkü, ileri endüstriyel ülkelerde kalp
ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları, ölüm istatistiklerinde hemen hemen ilk sırayı tutmaktadır.
Tıbbın bütün ihtisas dallarında çalışan ve sağlıkla ilgili olan bütün tıp mensupları, bu sistem
ile ilgili, değişik şikayetler ile gelen hastalar ile karşılaşabilmektedirler. Bunun için bu sistem
ile ilgili hastalıkların anlaşılmasında ve tedavisinde ön şart, "Dolaşım Sistemi"nin normal
anatomi ve fizyolojisinin iyi bilinmesidir.

Organların ve dokuların canlılıkları ancak ihtiyaçları olan besin maddelerinin, insan vücu-
dundaki en küçük canlı birim olan hücrelere kadar iletilmesi ile sağlanabilir. Bunun yanısıra,
oksijenin de sevki ile ilgili birimlerde, oksidasyonun meydana gelmesi, CO2 in ve meta-
bolizma artıklarının atılması, enzimlerin, vitaminlerin, hormonların vücutta dağılması ve
bütün bunların yanısıra vücut ısısının sağlanması gibi görevler için böyle önemli bir sistem
meydana getirilmiştir. Bu bakımdan dolaşım sistemi; beslenme, solunum, metabolizma,
transport, regülasyon ve vücut müdafaası için son derece önemli bir organizasyondur. Bu-
rada transport aracı kan, transport yolu ise kan damarlarıdır. Ancak bu arada, özellikle
vücudun savunma sistemi içerisinde önemli yeri olan 'Limfa ve Limfa yollarını"da unutma-
mak gerekir. Bu bakımdan, limfa sistemi ve bu sistem içerisindeki önemli organlar da, genel
olarak "dolaşım sisteminin" kapsamında ele alınır.

Bütün bunlardan sonra, dolaşım sisteminin fonksiyonel bir bölümlenmesi yapılmalıdır.
Çünkü burada, gerek kanın aktif bir şekilde merkezden çepere gönderilmesini sağlayan bir
oluşuma,gerekse çepere kadar giden kanın bu gidişi sırasında, kapalı bir sesteme (yola) ih-
tiyaç vardır. Burada hareketin merkezi kalp, kanın iletim yolları da, kalibreleri ve fonksiyonel
sınıflandırılması çok değişik olarak ortaya çıkan damarlar olarak görülür. Başka fonksiyonel
sınıflandırmalar da yapılabilirse de, kan damarları genel olarak,oksijenden zengin kanın,
en ince kılcal damarlara (capiller) kadar iletilmesini temin eden ve içlerinde daha yüksek
basınç bulunan atardamarlar (arterler) ile, fonksiyonunu tamamlamış, oksijenden fakir kanı
merkeze (kalbe) getiren toplardamarlar (venler) olarak bir sınıflamaya tabi tutulabilirler. Ar-
terlerde olmamasına rağmen, bazı venlerin içlerinde (özellikle bacak venlerinde) bulunan
küçük kapakçıklar, kanın geriye (merkeze) dönmesine yardımcı oluşumlar olarak fonksiyon
görürler.

Dolaşım sistemi ile yakından ilişkili olup, ürünlerini doğrudan kana veren iç salgı bezleri"En-
dokrin Sistemi" oluştururlar. Bez yapıları içinde mevcut kapiller damar ağı, bir bakıma bu


                                              - 90 -
sistem ile dolaşım sistemini içiçe getirmiştir. Klasik inceleme bakımından "Endokrin Sistem"
müstakil olarak ele alınırsa da, burada konunun bütünlüğü açısından, endokrin bezleri (sis-
temi) dolaşım sistemi içinde incelenecektir.




1.1. Kalbin Durumu ve Komşulukları

Kan dolaşımının motor organı kalptir. İçi birtakım bölmeler ile ayrılmış ve bu bölmeler ara-
sında önemli fonksiyonel kapaklar içeren ve sanki bir emme-basma tulumba gibi çalışan,
esas itibariyle kas yapıda, içi boşluklu bir yapıdır.

Kalp normal olarak birbirleri ile ilişkileri olmayan iki esas kısma ayrılmıştır. Kendine ait, kuv-
vetli bir yapı halinde oluşmuş torba (kese) içinde yer almıştır. Bu torba ile kalbin dış yüzü
arasında oluşan kapiller aralık (cavum pericardii) seröz bir sıvı ile doludur. Bu sıvı, torba
içindeki kalbin rahat hareketine imkan sağlar.

Dıştan bakıldığında kalp, uzun ekseni sağdan sola, yukarıdan aşağıya ve arkadan öne
doğru uzanan bir durumda ve thorax içinde (göğüs boşluğunda) orta hatta göre daha çok
sola kaymış bir durumda yer almıştır. Bu durumu ile daha çok göğüs ön duvarına yakın
komşuluk halindedir. 2/3 kısmı da göğsün sol tarafında yer almıştır. Buna göre tepesi solda
ve tabanı sağda bulunan bir huni şeklinde görülür. Kalbin tabanında sekiz adet giren ve
çıkan büyük damarlar yer alır. Orta çizgiye göre göğsün sol tarafında yer alan kalbin tepesi,
ortalama bir tarif ile, beşinci interkostal aralıkta bulunur. Bu nokta diğer bir tarife göre; kadı-
nlarda köprücük kemiğinin (clavicula) ortasından dik inen çizgi üzerinde (medioclavicular
çizgi), erkeklerde ise meme çizgisinin üzerinde yer almıştır. Buradan kalbin tepe noktası
palpe edilebilir. Böylece klinikte kalbin fonksiyonu ile ilgili aydınlatıcı ip uçları elde edilir.

Göğsün ön kısmında (mediastinum anterior), yer bulan kalp, yanlardan akciğerler ile
kuşatılmış durumdadır. Böylece sadece küçük bir kısmı ile doğrudan göğüs ön duvarı ile
bağlantılıdır. Aşağıda ise, kalp; göğüs ve karın boşluklarını birbirinden ayıran kas yapıdaki
bölmenin (diaphragma) orta kısmında oluşmuş kuvvetli bölüm (centrum tendineum) üzeri-
ne oturmuş haldedir. Diaphragmanın kirişsi yapıdaki bu bölümüne kalbin sağ taraf boşluk-
larının büyük kısmı oturmuş durumdadır.

Kalbin duvarları; yapısı, innervasyonu ve fonksiyonu ile kendine has özellikler gösteren
"kalp kası" tarafından oluşturulmuştur. Yapı olarak çizgili kas (iskelet kasları) özelliği göste-
ren kalp kası, innervasyonu bakımından otonom sisteme ve ayrıca kendi özel uyarı sistemi-
ne bağlıdır. Kalbin duvarlarının (kas yapının) iç ve dış yüzleri parlak, kaygan ve ince bir örtü



                                              - 91 -
ile (bağ dokusu tabakası) ile döşenmeştir. Kalbin duvarı 3 tabakaya ayrılır:

■   Endokard (endocardium)                  : İç boşluğu örten tabaka.
■   Myokard (myocardium)                    : Kalbin esas kas tabakası.
■   Epikard (epicardium)                     : Kalbin dış yüzünü örten tabaka.

Kalbin duvarının esas yapısını oluşturan kas tabakası, kalp boşluklarının duvarlarının her-
birisinde ayrı kalınlıkta oluşum gösterir. Kalbin ön boşlukları (atrium) duvar yapılarına göre
ventrikül duvarlarından daha ince ve zayıf bir yapıya sahiptirler. Bu yapısal durumları fonk-
siyonel karakterlerine uygun bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır. Atrium'lar daha çok kanın
toplanma alanları; ventriküller ise kalpte toplanan kanın pompalanma boşlukları olarak
görev yaparlar.




    ?    Kalp, damarlar, limfoid ve endokrin organları özetleyin.




1.2. Kalbin Boşlukları

Yukarıda belirtildiği gibi, kalp, bir ana bölme tarafından iki kısma (boşluğa) ayrılmıştır. Fa-
kat, daha sonra tekrar bir bölme ile yeniden ayrılmıştır. Bu iki bölme sanki birbirleri ile dik
yönde ve bir haç şeklinde buluşurlar. Bu bölümler değişik hacimdeki boşluklara ayrılırlar.
Böylece normal olan bütün kalplerde görülen, atrium ve ventricül adı verilen kalp odacıkları
meydana gelir.

Bu odacıklar birbirleri ile kapakçıklar ve bunların kapattıkları aralıklar (delikler) aracılığı ile
irtibatlıdırlar. Bu bölümlenmeye göre, sağ taraf atrium ve ventrikül'ü oksijenden fakir venöz
kanın toplandığı boşluklar, sol yanın atrium ve ventrikülleri ise oksijenden zenginleştirilmiş
kanın depo edildiği boşluklar olarak ortaya çıkar. Başka bir deyişle, sağ yan boşluklarında
küçük dolaşım, sol yan boşluklarında ise büyük dolaşım sağlanır.




1.2.1. Sağ Yan Boş lukları




1.2.1.1. Artrium dextrum : Sağ atrium'a yukarıdan vena cava superior, aşağıdan ve-
na cava interior açılır. Bu damarlar ile, dolaşımını tamamlamış, oksijenden fakir olan kan
kalbe döner. Ayrıca, sinüs coronarius adı verilen küçük bir havuzcuk yolu ile de bir kısım


                                              - 92 -
kan, yine sağ atrium'a gelir. Sağ atrium'un bir bölümü, kalbin büyük damarı aort'u dışarıdan
saracak şekilde uzanır. Buraya kulakçık (auricula atrii) adı verilir.

Sağ ve sol atrium'lar arasında yapı olarak oldukça ince gelişmiş bir duvar bulunur ve normal
gelişmiş bir kişide bu duvar iki boşluğu birbirinden ayırır (septum interatriale). Bu bölme üze-
rinde fetal hayatta iken var olan fakat erişkinlerde kapanarak ortadan kalkan bir aralık (fora-
man ovale) vardır. Kapandıktan sonra çukur bir yapı halinde görülür ve fossa ovalis adı veri-
lir. Fakat %20 oranında bu boşluğun kapanmamış durumları da vardır. Bu durumda, oksi-
jenden zengin kan ile fakir olan kanın birbirlerine karışmaları söz konusudur (siyanoz).

Kalbin sağ yan tarafını oluşturan, sağ atrium ile sağ ventrikül birbirleri ile büyük bir delik
aracılığı ile irtibatlıdırlar. Bu delik ağzında üçlü kapaklar (valva tricuspidalis) bulunur.




1.2.1.2. Ventriculus dexter : Piramid şeklinde bir boşluk olup, kalbin ön yüzünün
büyük kısmını oluşturur. Bu boşluk, fonksiyonel bakımdan, kanın geldiği ve kanın gittiği
(yükseldiği) kısım olarak iki esas bölümden oluşur. Kanın geliş ve gidiş yollarının alanları,
dar bir açı şeklinde birbirleri ile birleşirler (dar bir açı yaparlar). Bu birleşim yerinde ve ikisi
arasında kalp duvarının boşluğa doğru çıkıntı yapması ile meydana gelmiş olan bir bölme
bulunur. Böylece, geliş ve gidiş yönlerine göre kan akımı, "V" şeklinde bir yola sahip olur. Bu
her iki bölüm arasında morfolojik olarak farklılıklar da vardır. Kanın geliş yolunu oluşturan
bölümde çok sayıda kas çıkıntıları (trabecul) bulunur. Halbuki çıkış bölümü ise oldukça düz
ve kaygan halde bir iç duvar yapısı gösterir. Kan buradan süratle, akciğerlere giden damar-
ların lümeni içerisine aktarılır (a. pulmonalis).




1.2.1.3. Atrium sinistrum : Bu bölüme akciğerlerden oksijen bakımından zengin-
leştirilerek gönderilen kanı getiren dört adet akciğer veni (venae pulmonales) açılır. Bun-
ların açılma yerlerinde kapak bulunmaz. Sağ atrium'a açılan sinüs coronarius gibi bu
kısımda oluşumlar yoktur. Yine bu kısım, sağ atrium'da olduğu gibi öne ve ileriye doğru ku-
lak şeklinde bir çıkıntı yaparak (auricula sinistra), bu defa aortu sol yanından kuşatır. Sol at-
rium ve sol ventrikül arasında yine büyükçe bir delik ve bu delikte ise iki tane kapak yer
almıştır (valva bicuspidalis veya mitralis).




1.2.1.4. Ventriculus sinister : Koni biçiminde bir yapıya sahiptir. Bu bölümde da
sağ yanda olduğu gibi, kanın geliş ve gidiş yolları arasında "V" şeklinde bir yapılaşma söz


                                              - 93 -
konusudur. Sol yan boşlukları, sağ yan boşluklarına göre daha kuvvetli bir duvar yapısına
sahiptir. Bu durum, sol yan boşluklarının fonksiyonel özelliklerinden dolayı ortaya çıkmış bir
sonuçtur. Çünkü sol ventrikül'ün ana görevi, akciğerlerden gelen ve oksijenden zenginleşti-
rilmiş olan kanı en ince kapillerlere kadar, vücudun bütün köşelerine göndermektir. Burada
bir bakıma bir pompa görevi üstlenmiştir. Sol ventrikül kaslarında fonksiyon kaybı veya
görev yapma bozukluğu ortaya çıktığında, hayati bakımdan arzu edilmeyen sonuçlar
görülür.

Sol ventrikül duvarında oldukça iyi gelişmiş kas çıkıntılarına da rastlanır (musculus papilla-
ris). Bu kas çıkıntılarının tepelerinden başlayan ve kirişsi yapı gösteren ince iplikçikler, atri-
um ve ventrikül arasındaki delikte bulunan kapaklara kadar uzanırlar ve bu kapaklara tutu-
nurlar. Sol ventrikülün iç duvar yüzü de yine oldukça düz bir yapı gösterir. Hatta bu parlaklık
ve kaygan yapılaşma, sağ ventrikül duvarına göre biraz daha fazladır.

Sağ ve sol ventriküller arada kalın bir bölme ile ayrılmışlardır (septum interventriculare). Bu
bölmenin kalbin tepesine doğru olan büyük kısmı kas yapısında, tabana doğru olan veya
diğer bir ifade ile atrium-ventrikül bölmesine doğru uzanan kısım membranoz yapıda olup,
biraz daha zayıftır. Çok defa bu membranoz bölümde defektler (açıklıklar) bulunur ki, bu du-
rumda sol ventrikül boşluğu ile, sağ atrium boşluğu birbirleri ile bağlantı sağlamış olurlar.
Klinik bakımdan önemli arazlar ortaya çıkar ve bir gelişim hatası olarak görülür (siyanoz).

Sol ventrikül boşluğunun üst kısmında aort'un açılma deliği ve bu delik ağzından ise üçlü ka-
paklar, valva aortae (semiluner kapaklar) bulunur.


 ?         Kalbin boşluklarını özetleyin.




1.3. Kalp Kapakları

Genel olarak bakıldığında kalp kapaklarının aynı düzlem üzerinde lokalize oldukları
görülür. Bu düzlem atriumlar ile ventriküller arası bölmedir (septum atrioventriculare). Bura-
ya kalbin ventil yüzeyi de denir. Bu yüzeyde dört adet açıklık (delik) ve bu delikler içerisinde
yer almış kalp kapakları bulunur. Kapaklar bulundukları deliklere, çepeçevre fibröz yapıda
bir materyal ile tutunmuşlardır. Kalp kapaklarında damarlanma yoktur ve bu kapakların bes-
lenmesi ancak diffüzyon yolu ile sağlanır. Kapaklarda damarlanmanın görülmesi, daha ev-
velce burada meydana gelmiş olan bir hastalığın göstergesidir. Atrium ve ventriküller arası-
nda yer bulan kapakların her iki yüzeyi de kalbin iç yüzünü döşeyen ince örtü ile döşenmiştir.
Buna karşılık kalpten başlayan büyük damarların (aort ve truncus pulmonalis) açılma delik-


                                             - 94 -
lerinin ağzındaki kapakların kalbin boşluklarına bakan yüzeyleri kalp boşluğu örtüsü, da-
mar lümeni yüzeyleri ise damarların iç tabakası tarafından döşenmiştir.




1.3.1. Bölmeler Aras ı Kapaklar

Bu kapaklar, atriumlar ile ventriküller arasındaki deliklerin ağzında yer almışlardır. Boşluk-
lara bakan her iki yüzleri de kalbin iç örtüsü tarafından döşenmiştir. Serbest kenarlarına,
chordae tendineae denilen ve ventrikül boşluklarının duvarlarında görülen papilla muscula-
ris'lerin tepesinden başlayarak buraya uzanan ince fibröz yapıdaki iplikçikler tutunurlar. Bu
mekanizma sayesinde, ventriküllerin sistolü sırasında kapakların arasındaki açıklık da-
raltılır ve böylece, ventrikül içindeki kan, ilişkili olduğu istikamete dolaşıma sevkedilir (büyük
ve küçük dolaşım). Ancak bu kapaklar ventriküllerin diastolünde açılırlar ve böylece kan bu
boşluklara dolma imkanı bulmuş olur.

Sağ atrium ile ventrikül arasındaki bölmede bulunan delik ağzında üç kapak (valva tricuspi-
dalis) bulunur. Bu kapaklar, birisi ventriküller arası bölmeye birisi öne ve diğeri de arkaya
gelmek üzere bir konum gösterirler.

Sol atrium ve ventrikül arasında ise ikili kapaklar (valva mitralis = bicuspidalis) bulunur. Bun-
lardan birisi önde ve diğeri ise arkada yer almışlardır.

Klinikte rahatsızlıklar, ilgili oldukları kapakların adları ile belirtilirler. Örneğin; Mitral darlığı,
Trikuspid yetmezliği vb.




1.3.2. Büyük Damar Kapaklar ı

Bu kapaklar ventriküllere bağlanan büyük damarların açılma delikleri ağzında bulunurlar.
Morfolojik yapılarından dolayı bunlara "semilunar valf" adı verilir. Küçük kırlangıç yuvaları-
na benzer boşluklar ihtiva ederler. Bu boşluklar damar lümenlerine doğru tanzim edilmişler-
dir. Kapakların birbirleri ile temas eden serbest kenarları biraz daha kalınlaşmıştır ve bura-
da, birbirleri üzerine temas eden küçük çıkıntılar bulunur.

Akciğerlere kanı götüren büyük damar (truncus pulmonalis) ağzındaki kapaklar, valva trun-
ci pulmonalis adını alırlar. Sağ ventriküle ait bir kapak sistemi oluşturmuşlardır.

Valva aortae ise, sol ventriküle ait olup, oksijenden zengin olan kanın büyük dolaşıma sev-
kedildiği aort deliğinin ağzında bulunurlar. Aort kapakları seviyesinde (yüksekliğinde) aort-
tan ayrılan çok önmeli damarlar, kalbin beslenmesinini sağlarlar. Buradan ayrıldıktan son-

                                               - 95 -
ra, heriki yönde sanki bir taç şeklinde kalbi dolanarak ilgili bölgelere kadar uzanırlar.




 ?       Kalp kapaklarını özetleyin




1.4. Kalbin Damarları

Kalbin beslenmesi özel damarlar üzerinden sağlanır.

Aort kapakları hizasında doğrudan aorttan ayrılan ve sanki bir taç şeklinde kalbi sağdan ve
soldan saran koroner damarlar aracılığı ile kalbe besleyici kan gelir. Koroner damarlar
aort'dan ayrıldıktan sonra, atrium ve ventriküller arasındaki bölüme isabet eden oluk içinde
(sulcus coronarius) yollarına devam ederler. Sağ koroner arter (a.coronaria dextra) kalbin
sağ bölümünü ve arka duvarın büyük bir kısmını besler. Sol koroner arter (a. coronaria si-
nistra) ise, kısa bir gidişten sonra hemen iki kola ayrılır. Bu uzantılar ana dallar halindedir.
Dallardan birisi, önde iki atrium arasındaki bölmeye isabet eden çizgi üzerinde ve hafif oluk
içinde kalbin tepesine doğru devam eder (ramus interventricularis anterior). Diğeri ise, sola
doğru ve ventriküller arası olukta bir yay çizerek devam der (ramus sircumflexus). Sol koro-
ner arter sol ventrikül duvarını ve arka duvarın bir bölümünü besler.

Kalbi besleyici bu ana damarlar arasındaki bağlayıcı kolların bulunmasına rağmen (kollate-
ral), büyük damarladan birisinin aniden kapanması durumunda, myokart infarktusu meyda-
na gelir. Ancak, böyle olmakla beraber, damarlardaki daralma yavaş bir seyir ile meydana
gelir ise (koroner skleroz), kollateral damar gelişiminde kuvvetli bir durumu ortaya çıkar. Bu
durum ise akut olayını engeller.

Kalbin duvarlarının venöz kanı ise sonuç olarak, genişçe bir ven havuzunda toplanır (sinüs
coronarius). Kalbin arka yüzünde ve yine atrium-ventricul arasındaki olukta meydana gel-
miş bulunan sinüs coronarius'ta toplanan venöz kan, sinüsün açılma deliği ile (ostium sinus
coronarii) sağ atrium'a boşaltılır.




 ?       Kalbin damarlarını özetleyin.




1.5. Kalbin Örtüleri

Kalp, dış yüzden ince ve oldukça kaygan yapılı bir örtü ile döşenmiştir (epicard). Kalbi olduk-

                                            - 96 -
ça sıkı bir şekilde dış yüzden döşeyen bu ince yapılı örtü, kalbe girip-çıkan büyük damarlar
kısmına geldiğinde ayrı bir yaprak oluşturur (parietal). Bu yaprak bu defa kalbi sanki bir tor-
ba gibi her yanından sararak kapatır. Bu durumda kalp kendini saran sağlam yapılı bu torba
içinde sanki asılı durumdadır. Torbaya Pericard adı verilir. Pericard aşağı kısımda, kalbin
üzerine oturarak yakın komşuluk yaptığı diaphragma ile oldukça sıkı bir birleşme yapmıştır.
Pericard ile epicard arasında, bütün seröz boşluklarda olduğu gibi, çok az miktarda seröz
sıvı ile doldurulmuş kapiller bir aralık vardır. Böylece, gerek bu sıvı ve gerekse kalbi üst
yüzden (dış yüzden) döşeyen ve saran örtülerin (epicard-pericard) kaygan yapıları saye-
sinde kalbin hareketleri kolayca meydana gelir.




 ?       Kalbin örtülerini özetleyin.




2. DAMAR SİSTEMİ


2.1. Kan Damarları

Kalbin tabanında sekiz büyük damarın, kalbe girdiği veya çıktığı görülür. Burada sözü edi-
len damarlar arter ve ven damarları olmak üzere ayrılırlar.

Arterlerde, kalpden kanın ritmik basınçları şeklinde ortaya çıkan kan dalgaları vardır. Bu
dalgalar parmakların yardımı ile, damar vuruşu (kan basıncı) olarak alınabilir. Vücudun
değişik yerlerinde kan basıncını almaya yarayan damar bölümleri vardır. Bütün arterler,
kanı kalpten organlara doğru sevkeden bir yol üzerinde fonksiyon görürler.

Venler ise, arterler aracılığı ile organlara kadar dağıtımı yapılmış ve burada fonksiyonunu
tamamlayarak, oksijenden fakirleşmiş olan kanın, tekrar kalbe getirilmesi işi ile görevlidir-
ler. Ancak burada belirtmek gerekir ki, bir damarın arter veya ven olarak isimlendirilmesin-
de, içinde taşımış oldukları kanın oksijenden fakir veya zengin olması bir ölçü olarak alı-
nmaz. Bu durumda sadece kanın taşındığı yön önemlidir. Buna güzel bir örnek akciğe da-
marlarıdır. Arteria pulmonalis'ler oksijenden fakir kan taşırlarken, vena pulmonalis'ler oksi-
jenden zengin kan transportu ile görevlidirler ve akciğerden gelen bu kanı sol atrium'a sev-
kederler. Böylece, arterler ve venler, içlerinde kanı nakleden, kapalı ve boru şeklinde bir sis-
tem meydana getirmiş olurlar. Arterler ile venler arasında, vücudun bazı yerlerinde, son de-
recede ince çaptaki damarlar (capiller) aracılığı ile anastomoz durumu da görülür. Buralar
geçiş bölgeleridir.



                                            - 97 -
2.1.1. Arterler

Arterlerin duvar yapısı üç tabakadan oluşur ve aşağıdaki adları alır.

■   İç tabaka = tunica intima (intima)
■   Orta tabaka = tunica media (media)
■   Dış tabaka = tunica externa (adventitia)

İç Tabaka (intima); uzun ve çok ince endotel hücrelerinden ve bağ dokusu kısmından
oluşmuştur. İntima ve media arasındaki sınırda, elastik bir membran (membrana elastica
interna) bulunur. Bu yapı, enine kesitlerde mikroskopik preperatlarda, kırmalı boyun yakası
şeklinde görülür.

Orta Tabaka (media); arter duvarının en kuvvetli katıdır. Kalp yakınındaki arterlerde bu
yapı, çok sayıda, konsantrik düzenlenmiş elastik membrandan oluşmuştur. Bu membran,
aralarda düz kas hücreleri ihtiva eder (elastik tip). Küçük ve kalpten uzakta bulunan arterle-
de ise bu tabaka, tamamen spiral (vida şeklinde) düzenlenmiş düz kas hücrelerinden mey-
dana gelmiştir (muscular tip).

Dış Tabaka (adventitia); kollagen ve elastik liflerin oluşturduğu bir ağ şeklindedir. Bu ağ lif-
leri birbirleri ile bağlantı halinde ve çepeçevre sarmış durumdadır. Media ve adventitia
arasında da elastik bir membran (membrana elastica externa) bulunur. Fakat bu membran
içerdeki membrana elastica interna'ya göre daha incedir.




2.1.2. Venler

Ven duvarının yapısı, arter duvarlarının yapısı gibi çok kuvvetli değildir. Kas yapıdan dolayı
oldukça zayıftır. Elastik lifler ise tek tük görülür. Bu nedenle venlerin duvarları arterlerin du-
varına göre daha incedir. Fakat lümenleri, kendilerine uyan arterlerinkine göre oldukça ge-
niştir. Orta veya küçük çaplı bir artere, daima iki ven refakat eder.

Özellikle alt ekstremite venleri için ayrı ve özel bir yapı olarak, lümenleri içinde oluşmuş
küçük kapakçıklar bulunur. Yarım ay şeklinde cepler halinde ven duvarlarından, lümenleri-
ne doğru çıkıntı yapan bu kapakçıklar, venler içinde bulunan kanın sirkülasyon sırasında
geriye dönüşünü engelleyerek, kalp istikametinde akışını kolaylaştırırlar. Kasların faaliyet-
leri ile venler üzerine yapılan basınçla ortaya çıkan kan hareketini, bu sirkülasyon içinde ven
kapakçıklarıda regüle ederler. Bu kapakçıkların daima kalp istikametine doğru açıldıkları
da unutulmamalıdır.



                                             - 98 -
2.1.3. Kapiller (Kılcal) Damarlar

Arter ve venler arasındaki bağlantıyı bu ince damarlar sağlar. Ortalama çapları 5-25 mikron
kadardır. Kapillerlerin ince yapılı duvarları sayesinde kan gazları, metabolizma artıkları,
gıda maddeleri, vitaminler ve hormonların değişimi sağlanır. Aynı zamanda lökositler de bu
kapiller duvarlarındaki açıklıklar yolu ile amiboid hareketler yaparak, yer değiştirirler (leuko-
diapedese).

Esas itibariyle 5-25 mikron çaplara sahip (bazı kaynaklara da 5-15 mikron) olan kapillerle-
den başka, çapları biraz daha büyük özel yapıda olanları da vardır. Karaciğer kapillerleri gibi
(bunlara sinusoid adı verilir). Canlılığın devamı süresince kapiller damarlarda tomurcuklan-
ma yolu ile yeniden oluşma söz konusudur.




    ?     Damar sistemini özetleyin.




3. DOLAŞIM SİSTEMİNDE BAZI ÖNEMLİ ARTERLER

Vücuttaki kan dolaşımını sağlayan bütün damarlar aorta'dan ayrılırlar ve taşımış oldukları
oksijenden zengin kan ile vücudun beslenmesini sağlarlar.




3.1. Aorta

Kalbin sol ventrikülünden başlayan aort, önce hafifçe sağa ve yukarıya doğru uzanır. Bu
kısma, yani yükselen bölümüne, çıkan aort (aorta ascendens) adı verilir. Bu bölüm az bir gi-
dişten sonra, sola doğru bir kavis yaparak döner ve solda akciğere giden sol ana hava yolu-
nu (bronchus principalis dexter) üstten çaprazlayıp, aşağıya doğru uzanır. Aşağıya doğru
gidişi sırasında önce vertebral kolunun sol yanında iken, daha sonra yavaş yavaş kolunun
önüne doğru kayar. Aort başlangıcından itibaren gidiş istikametlerine göre 3 esas kısma
ayrılarak tarif edilir:

■   Yükselen aort = aorta ascendens
■   Aort yayı = arcus aorta
■   İnen aort = aorta descendens

Aortun inen bölümü ise (aort descendens) bulunduğu gövde bölümüne göre iki kısma ayrılır
ve aşağıdaki gibi adlandırılır.


                                             - 99 -
■   Aorta thoracica = göğüs bölümü
■   Aorta abdominalis = karın bölümü




3.1.1. Aorta ascendens

Aortun bu bölümü tam olarak kalbin torbası (pericard) içinde bulunur. Buradan aort kapak-
ları seviyesinde her iki tarafa doğru koroner arterler ayrılır ve ilgili kalp duvarlarını beslemek
üzere, sulcus atrioventricularis içinde yollarına devam ederler.




3.1.2. Arcus aorta

Aortun yükselen bölümü az bir gidişten sonra, açıklığı aşağıya bakan bir kavis yaparak, ver-
tebral kolunun önünden sola doğru geçer ve daha sonra bu kolun sol yanında aşağıya
doğru yönelir. Aortun bu kavisinden (arcus aorta) üç önemli ve büyük arter ayrılır:

Truncus brachiocephalicus
A. carotis communis (sinistra)
A. subclavia (sinistra)

Bu üç arter de, başın ve kolların (üst ekstremitelerin) kan ile beslenmelerini sağlar. Sol yanın
yukarıya doğru ayrılan arterleri ayrı ayrı aort kavsinden çıkmalarına rağmen, sağ yan tarafın
arterleri yukarıda da belitildiği gibi önce bir büyük kütük halinde (truncus brachiocephalicus)
ayrılıp, daha sonra a.subclavia dextra ve a. carotis communis dextra olmak üzere bölünür.

Her iki yanda yukarıya doğru yükselen boynun büyük arterleri (a. carotis communis), yan-
larda yaklaşık hyoid kemik hizalarında tekrar ayrılır ve iki önemli ve kalın dalı oluştururla.
Bunlardan a. carotis externa, daha sonra yapacağı dallanmalar ile, boyun, yüz ve baş
bölümünün dış kısmının kan ihtiyacını karşılar. Dil, larynx, tiroid bezi, yüz ve çiğneme kas-
ları ve dişler bu arterin dalları aracılığı ile kanlarını alırlar.

A. carotis interna ise, yapacağı dallanmalar ile beynin bir bölümünün ve orbitanın kan ihti-
yacını karşılar. Her iki yanda a. subclavia'lar, clavicula'nın (köprücük kemiği) alt kenarına
kadar bu isim ile tarif edilirler. Daha sonra bunlar koltuk altı çukuruna doğru uzanırlar. Adları
da koltuk çukurunda a.axillaris ve koltuk çukurundan sonrada a. brachialis olarak değişir.
Kol arteri (a. brachialis), kolda m. brachialis'in medial kenarında bulunur ve buradan kolay-
ca da parmak ile bulunabilir. Nihayet kolda aşağıya doğru uzanıp, dirsek eklemine kadar ge-


                                              - 100 -
len bu arter burada a. radialis ve a.ulnaris olmak üzere ikiye ayrılır. Bu arterin dalları, kol kas-
larının ve dirsek bölümünün kan ihtiyacını giderirler. Önkolda ilerleyen a. radialis ve a. ulna-
ris, elin avuç kısmında (palmar yüz) birbirleri ile birleşerek önemli ve kuvvetli bir arter yayı
oluştururlar. Bu arter yayı yüzeyel ve derin olmak üzere iki oluşum halinde ortaya çıkar.
A. radialis önkolun üçte iki alt kısımlarında oldukça yüzeyelleşir ve bu durum el bileği
kısımlarında çok açık bir hal alır. Buradan arterin pulsasyonu rahatlıkla alınabilir. Nabız
sayımı için önemli yerlerden birisidir.

A. subclavia'nın dalları içinde belirtilmesi gerekli en önemlilerinden birisi a.vertebralis'tir.
Her iki yanda yukarıya doğru yükselen a. vertebralis'ler altıncı boyun vertebrasının yanla-
rındaki deliklerinden (foramina transversaria) girerek yukarıya yükselirler. Nihayet birinci
boyun vertebrası olan atlas'ın üst yüzündeki bir oluktan geçip (sulcus a.vertebralis), daha
sonra kafatası içine dahil olurlar ve az bir gidişten sonra beyin tabanında karşılıklı vertebral
arterler birleşerek önemli bir yeni arter kütüğü oluştururlar (a. basilaris). A. basilaris, vermiş
olduğu ince uzantılar ile bir yandan beyincik (cerebellum) ve diğer yandan ise beynin bir
bölümünün beslemesini sağlar. Aynı zamanda bu arterin dalları, arteria carotis interna yolu
ile gelen diğer arter uzantılarının da katılması ile beyin tabanında yedi köşeli poligonal bir ar-
ter halkası, meydana getirir (Willis poligonu). Bu arter poligonu (circulus arteriosus) beynin
beslenmesi bakımından, damarların herhangi birisinin tıkanmasında önemli rol oynar. Ayrı-
ca, bu tür arter beslemesinin, Neuoroşirurji'de klinik bakımdan son derecede pratik önemi
vardır.




3.1.3. Aorta descendens

Aort kavisinden sonra, aşağıya doğru inen bölüme, aorta descendens adı verilir. Önce, ver-
tebral kolunun sol yanında iken, aşağıya doğru indikçe, yavaş yavaş sağa doğru kayıp, he-
men hemen orta çizgiye uygun olacak bir şekilde, diaphragma üzerindeki kendine ait delik-
ten (hiatus aorticus) geçerek karın boşluğuna dahil olur. Aorta descendens'in bu gidişine
dikkat edilirse, iki önemli bölümde yol almış olur ve buna göre de iki kısma ayrılır.

■   Göğüs bölümü = Aorta thoracica
■   Karın bölümü = Aorta abdominalis




3.1.3.1. Aorta thoracica : Bu bölüm, dördüncü göğüs omurunun sol yanından başlar
ve 12'ci göğüs omuruna kadar devam eder (aortun diaphragmayı aştığı yere kadar). Aortun
bu kısmından göğüs bölümünde bulunan orgnalar ile, kalp kesesine, diaphragma'ya ve ka-


                                             - 101 -
burgalar arasında uzanmak üzere bu bölüm kaslarının beslenmesi için ince dallar ayrılır
(Rami bronchiales, Rr.oesophagei, Rr. pericardiaci, Aa. phrenicae superiores, Aa, inter-
costales porteriores, Rr. mediastinales).




3.1.3.2. Aorta Abdominalis : Thorax ile karın boşluğunu ayıran bölmedeki (diaph-
ragma) kendine ait olan delikten (hiatus aorticus) geçen aort artık karın bölümüne ulaşır ve
adı da değişir (aorta abdominalis). Karın bölümünde aort, 4.cü bel omuru hizasına kadar
iner ve yaklaşık bu seviyede sağ ve sol yana gitmek üzere iki önemli ve büyük dalına ayrılır
(bifurcatio aortica).

Karın aortunun dalları karın organları ile pelvis organlarına giderler. Aortun karın
bölümünde vermiş olduğu en büyük dallardan birisi, kalınca bir kütük halinde ayrılan trun-
cus coeliacustur. Bu kök daha sonra önemli üç dala ayrılır :

■       A. gastrica sinistra
■       A. hepatica communis
■       A. lienalis

Bu dallar ile karnın üst kısmında yer alan önemli organlar ihtiyaç duydukları kanı almış olur-
lar. Mide, pankreas, onikiparmak barsağı (duodonum), karaciğer ve dalak bu yolla kanını
alır.

Bu kalın arter kütüğünden sonra karın aortundan, yine çevre organlara ve aşağılara kadar
uzanan önemli damarlar ayrılırlar.

■       A. mesenterica superior
■       A. mesenterica inferior
■       Aa. suprarenales mediae
■       Aa. renales
■       Aa. testiculares (veya ovarica)

■       Aa. phrenicae (inferiores)
■       Aa. lumbales

Yukarıda adları verilen arterlerin bazıları tek olup, diğerleri ise aortun hariki yanından simet-
rik durumda ayrılan damarlar olarak görülürler. Barsakların, böbrek üstü bezlerinin, böbrek-
lerin, testislerin (veya ovariumların), diaphragma ile bel bölümü kaslarının beslenmeside bu
uzantılar aracılığı ile sağlanır.

Böylece karın bölümünde, değişik yönlerde bir takım dallar vererek aşağıya doğru inen

                                            - 102 -
aort, yaklaşık 4.cü lumbal vertebra hizasına gelice ikiye ayrılır (bifurcatio aortae) ve pelvis
boşluğuna doğru uzanan, sağlı-sollu simetrik iki yeni damar halinde devam eder (Aa. iliacae
communes). Pelvis (leğen) boşluğu içinde bu boşluğun duvarlarına yaslanarak devam
eden bu kalın arter dalları, az sonra herbirisi tekrar ikişer kola ayrılır (a. iliaca externa ve a. ili-
aca interna). Arteria iliacae interna pelvis boşluğu içerisinde bulunan organların (genital or-
ganlar ve duvarını oluşturan yapılar) besleyici damarı olarak görev yüklenmiştir ve burada
yeniden pekçok dallara ayrılacaktır.

A.iliaca externa ise, aşağıya doğru devam ile, uyluğun ön tarafına kadar gelir. Buraya gelir-
ken uyluktaki önemli bir bağın (lig. inguinale) altından geçer ve bu sırada yanında uyluk ön
kısım veni ile daha aşağılarda uzantıları devam eden siniri de bulunur. A. iliaca externa, uy-
luk ön lojuna geldiğinde adı değişerek a. femoralis adını alır. Bu arter uylukta aşağıya doğru
ilerler ve bu bölümün iç kısmında yer alan adduktor kaslar ile uyluk kemiği arasında oluşan
bir kanaldan (canalis adductorius) geçerek, bu dafa dizardı çukuruna ulaşır ve adı da bura-
da arteria poplitea olur. A. popliteanın dizardı çukurunda aşağılarda ikiye ayrılması ile a. tibi-
alis posterior ve a. tibialis anterior adı verilen dalları meydana gelir ki, bu iki arterin devam
eden dalları aracılığı ile bacak ve ayak bölümünün kan beslenmesi sağlanmış olur.




 ?        Dolaşım sisteminde arterleri özetleyin.




4. DOLAŞIM SİSTEMİNDE BAZI ÖNEMLİ VENLER

Daha öncede belitildiği gibi, insan vücudunda kan damarı sistemi iki önemli bölümden
oluşur. Oksijenden zengin kanı perifere taşıyacak damarlar (arterler) ve dolaşımını yapıp,
görevi tamamladıktan sonra tekrar bir araya toplanan oksijeni azalmış olan kanı merkeze
(kalbe) getirecek damarlar (venler). Sol ventrikül'den aorta yardımı ile perifere dağılan
kanın geriye dönüşü ise venler aracılığı ile sağ atrium boşluğuna olacaktır. Buraya gelişleri
de yine çapları oldukça büyük damarlar aracılığı ile sağlanır. Venler içerisinde merkeze
dönen kanın bu yöndeki hareketi, arter duvarlarında olmayan bazı kapakçıklar (özellikle alt
ekstremitelede) ve aynı zamanda kasların aktif basınçları ile sağlanır. Kalbin sağ atriumun-
dan sağ ventrikülüne geçen kan, oksijenden zenginleştirilmek üzere bu defa kalpten, ak-
ciğerlere yine büyük yapıdaki damar aracılığı ile (truncus pulmonalis) nakledilir. Akciğer
yapısı içerisinde bir ağaç dalı gibi pek ince dallanmalara tabi olan ve venöz kan taşıyan da-
marlarda karbondioksit ve oksijen alış verişi yapılır. Böylece oksijenden zengin kan bu defa
tekrar vena pulmonalis adı verilen sağlı-sollu dört adet damar vasıtasıyla kalbin sol atriumu-


                                               - 103 -
na sevkedilir.

Burada görüldüğü gibi, kalp ile perifer arasında ve kalp ile akciğerler arasında esas bakım-
dan birbirinden ayrı iki kan dolaşımı söz konusudur. İşte akciğer ve kalp arasında oluşan do-
laşıma küçük dolaşım, diğerine ise büyük dolaşım adı verilir.

Hemen her artere bir ven karşı düşerek oluşan bir dolaşım sisteminde, özellikle ekstremit-
lerde ve derin katlarda bulunan her arter için iki venin düzenlenmiş olduğu görülür. Böylece,
geriye doğru bir gidiş ile, daha da çapları kalınlaşmış venler, nihayet iki büyük ve önemli kök
halinde kalbin sağ atriumuna açılırlar. Açılma ağızlarında (deliklerinde), aort ve truncus pul-
monalis'te olduğu gibi kapakçık sistemleri görülmez. Bu iki büyük ven aşağıdaki adları alır.

■   Vena cava superior        : Vücudun üst kısmının (yarısının) kanını sağ atriuma getirir,

■   Vena ceva inferior        : Vücudun alt yarısının (ve tabiiki karın bölümünün) venöz
                                 kanını yine sağ atriuma geri getirir.

Arterler söz konusu olduğunda, bunların daha çok vücudun derinliklerinde ve hatta kaslar
arasında daha derinlerde yer aldıkları görüldüğü halde, venlerde durum biraz daha değişik-
tir. Venler, deri altından renkleri ile de rahatlıkla ayrılabilecek bir halde ve oldukça yüzeyel
olarak belirlenebilir. Ayak sırtında, el sırtında ve dirsek ekleminin ön kısmında venler ra-
hatlıkla parmak yardımı ile bulunabilir. Diğer pek çok ven ise, daha derinlerde ve kaslar
arasında arterler ile birlikte uzanırlar. Gerek derin ve gerekse yüzeyel uzanan venler birbir-
leri ile pekçok ve değişik tarzdaki uzantılar ile bağlantı sağlar. Bu bakımdan venleri ilgilendi-
ren variasyonlar pek fazladır. Bu variasyon durumları bazen cerrahi müdehalelerde önemli
sonuçlar doğurur (Trakeotomi; Laryngetomi vb.).

Daha öncede belirtildiği gibi venlerin lümenleri içinde, aralıkları herzaman sabit olmayan
uzaklıklarda yer alan birtakım kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar, çevre organ kaslarının
ve ven duvarında bulunan kasların, yaptıkları basınç ile merkeze doğru sevkedilen kanın,
geriye dönüşünü engelleyecek mekanizmalardır. Genel olarak ven duvarlarındaki kas ta-
baka oldukça az gelişmiştir veya hemen hiç yoktur. Ancak, bacak ve karın venlerinde kas
yapı daha kuvvetli olarak görülür.

Önceden de sözedildiği gibi, sonuçta vücutta bütün venler, iki büyük vene açılarak sonlanı-
rlar (V. cava superir ve inferior). Bununla beraber, arterlere uymayan bir düzen içinde ven
dolaşımı belli sıra ile ele alınabilir. Buna göre şu şekilde bir sınıflama yapılabilir:

■   Gövdenin dorsal (sırt) venleri


                                            - 104 -
■   Kafatası içinin venleri (beyin venleri ve sinüsler)
■   Pelvis'in ven plexusları (plexus venosus)
■   Ekstremitelerin ve boynun deri venleri
■   Vena portae

Bütün bu venlerin regional ve indivüdüel olmak üzere bir takım variasyonlar gösterdikleri
daha öncede belirtilmiş ve klinik önemine değinilmişti. Özellikle bu variasyonlar ekstremite-
lerin deri venlerinde fevkalade büyük boyutlarda ortaya çıkar. Bu durum ise klinikte son de-
rece önemlidir. Zira, herşeydan önce kolun venleri kan alma veya enjeksiyon yapma bakı-
mından önemli yerlerdir.

Bacak yüzeyel venlerinde ve özellikle bacakta, uzun süre ayakta kalarak iş yapan kişilerde
(öğretmen gibi) kanın yığılması veya ven duvarlarının zayıflaması sonucu, ven duvarların-
da dışarıya doğru şişkinlikler ortaya çıkar (varis). Bu durum ise rahatsız edici ağrılara sebep
olur.




4.1. Akciğer Ven Dolaşım

V.cava superior ve inferior yolu ile kalbe dönen venöz kan (oksijenden fakir), sağ ventrikül-
den truncus pulmonalis yolu ile akciğerlere sevkedilir. Burada, kapiller damarlarda oksijen
ve karbondioksit değişimi yapıldıktan sonra, bu defa ikisi sağda ve ikisi de solda olmak üze-
re, dört adet ven ile (v.pulmonales) kan sol atriuma sevkedilir. Böylece oksijenden zengin-
leştirilmiş olan bu kan daha sonra sol ventrikülden aort yardımı ile büyük dolaşıma aktarıla-
caktır.

Caval venlerin kalbe açılma durumları ile, akciğerlerden kalbe gleen Vv. pulmonalesler, bir-
birlerini sanki bir haç şeklinde çaprazlar durumdadırlar. Buna göre, vena cava'lar çaprazın
dikey bacağını, Vv. pulmonales'ler ise horizontal uzantısını oluştururlar.

4.2. Vena portae

Mide, dalak, barsaklar ve pankreas'dan gelen venler, doğrudan vena cava inferior'e açıl-
mazlar. Bunlar önce kendi aralarında birleşirler ve bir ven kütüğü oluştururlar. Karaciğerin
alt yüzü ve pankreas başı civarında meydana gelen bu ven kütüğüne "Vena portae" adı veri-
lir. Bu kütük bir bütün olarak karaciğerin alt yüzündeki kapısından (porta hepatis) içeriye
doğru sokulur.

Karın organlarının kanı, karbonhidrat ve albümin nakli bakımından önemlidir. Bu yapılar,


                                           - 105 -
karaciğer içinde işlenerek vücut için hazır hale getirilir. Karaciğer içine sokulan vena portae,
burada daha çok dallara ayrılır ve sanki bir kapiller sistem oluşturur. Daha sonra, karaciğer
içerisinde dağılan ve işlenmiş duruma getirilen kan, tekrar karaciğerde küçük damarlar
(venler) halinde toplanmaya başlar ve nihayet, karaciğerden venae hepaticae adı verilen
küçük damarlar aracılığı ile, vena cava inferior'e açılırlar.

Herhangi bir nedenle vena porta'daki kan akımının engellenmesi veya bizzat karaciğerin
yapısında meydana gelen klinik bazı vakalar sonrasında (siröz) veya karciğer içi venlerinin
rahatsızlıklarına bağlı olarak kan, sirkülasyon yapmak için yeni kollateral yollar bulmaya
mecbur olur. Bu durumda ortaya çıkan anastomozlar oldukça büyük bir genişleme yapabi-
lir. Örneğin, mide veya özofagus venleri üzerinde veya karın ön duvarı venleri üzerinde
böyle bir anastomoz söz konusu olabilir. Karın ön duvarı venlerinin göbek deliği çevresinde
bir ağ yapacak şekilde genişlemesi ile ortaya çıkan klinik vaka "Caput medusae" olarak ad-
landırılır. Özofagus venlerinin genişlemesi, hayatı tehdit edeci kanamalara yol açabilir. Zira
bu varisler (ven genişlemeleri) mukozanın hemen altında meydana gelirler ve çok kolay bir
şekilde tahrip olabilirler.




 ?        Dolaşım sisteminde venleri özetleyin.




5. DOLAŞIM SİSTEMİNDE LİMFA YOLLARI (Limfa sistemi)

Kan damarları sisteminin yanısıra, diğer bir damar sistemi de vücudun önemli bir yapısı ola-
rak yer almıştır. Damarlardan ve vücudun belli yerlerinde lokalize olmuş birtakım düğümler-
den oluşmuş bu düzene, limfa sistemi adı verilir.

Bu sistem doku içerisine, ince kan damarları (kapiller) yolu ile (duvarlardaki küçük açıklıklar
yolu ile) verilen maddelerin (albumin, su ve elektrolit gibi) naklinde önemli görevler üstlen-
miştir.

Limfa sistemi, çok ince ve hassas bir yapı gösteren ve aynen kan kapillerleri gibi çok ince bir
şekilde dallanmalar yapan limfa kapillerleri halinde başlar. Normal durumda bu yapının
görülmesi ve hatta disseksiyonu çok güçtür ve özel teknikler gerektirir. Periferden kapiller
halinde başlayan limfa yolları, birbirleri üzerine aktarılarak ve merkeze doğru gitmek üzere,
daha büyük lenfa damarlarını oluştururlar. Limfa damarlarının duvar yapısı da, kan damar-
ları gibi bir oluşum gösterir. (İntima, media ve adventitia). Ancak duvar kalınlığı çok öncedir.
Duvar yapısı içinde yer yer düz kas lifleri de bulunur. Büyük limfa damarlarının duvar yapı-


                                           - 106 -
ları ise, venlerin yapısına benzer. Limfa damarları da aynen ven sisteminde olduğu gibi
küçük kapakçıklara sahiptir. Bu yapılar limfa sıvısının tekrar geriye dönmesini engeller.
Vücudun bütün limfa sıvısı, sonunda iki büyük limfa kütüğü tarafından (ductus thoracicus ve
truncus lymphaticus dexter) taşınır ve belirli yerlerde venöz sisteme aktarılır.

Yukarıda adları verilen kütüklerden ductus thoracicus diaphragma'nın alt yüzünde ve 1. - 2.
lumbal vertebralar hizasında bulunan küçük bir havuzcuktan (cisterna chyli) başlar ve di-
aphragma'yı aort deliğinden (hiatus oarticus) geçtikten sonra, göğüs boşluğunda vertebral
kolonun sol yanında olmak üzere yukarıya doğru yükselir. Yukarıya doğru devam eden bu
kısım Ductus thoracicus'dur. Yolu boyunca önemli thorax organları ile yakından arkadaşlık
yapar. Bu limfa kanalı en sonunda sol ven açısına (angulus venosus sinister) açılarak son-
lanır. Ductus thoracicus bütün olarak düşünüldüğünde; alt ekstremitelerin, pelvis'in ve karın
organlarının, göğüs organlarından sol yanda bulunanların, sol üst ekstremitelerin, başın ve
boynun sol yarısının limfa sıvısını toplar.

Vücudun sağ üst bölümünün limfası ise, Truncus lymphaticus dexter tarafından toplanır.
Kısa bir gidişten sonra bu dafa bu kanal da, sağ ven açısına açılarak sonlanır (angulus ve-
nosus dexter).

Her vücut bölgesinin özel (kendine ait) limfa damarları, bu bölgelere ait olan küçük bir takım
düğüm şeklindeki yapılardan geçerler. Limfa düğümleri adı verilen bu oluşumlar, yuvarlak
veya oval yapıda, fasulye şeklinde oluşumlarlar. Büyüklükleri değişik olmakla beraber, belli
bölgelerde ve özel görevler yüklenmiş olan bazı limfa düğümleri bilhassa gelişmiş olarak
görülürler (Rosenmüller düğümü gibi.). Gerek bu limfa düğümleri ve gerekse limfa damar-
ları, aynen venlerde olduğu gibi yüzeyel veya derin bölgelerde olmak üzere dağılım göste-
rirler ve limfa damarları venler ile birlikte uzanırlar. İltihaplanma durumlarında, hemen deri-
nin altında bulunan limfa damarlarının kırmızı çizgileri rahatlıkla görülebilir.

Limfa yollarının uğradıkları Bölgesel limfa düğümleri, vücut için zararlı maddelerin
süzülmesinde önemli rol oynarlar (bakteriler ve hücreler gibi).

Büyük eklemlerin büklüm yapan taraflarında, göğüs karın ve pelvis boşluklarının bağ doku-
su içerisinde, boyunda, mide ve barsak civarında, büyük organların damar ve sinirlerinin gi-
riş-çıkış yaptıkları kapılarında (hilus) değişik sayılarda ve büyüklüklerde oluşmuş önemli
limfa düğümleri bulunur. Bölgesel olarak bulunan ve değişik şekilde düzenlenmiş olan limfa
düğümleri, çeşitli rahatsızlıklarda önemli teşhis vasıtası olurlar. (Koltukaltı, boyun yan ta-
rafı, kulak altı bezi, uyluk bölümü limfa düğümleri gibi).


 ?       Dolaşım Sisteminde Limfa yollarını özetleyin.


                                           - 107 -
6. LİMFOİD ORGANLAR



6.1. Dalak (Lien)

Karın bölümünde bulunan bir organdır. Fonksiyonu nedeniyle, limfatik organ olarak kabul
edilir. Kırmızı mavimsi bir renkte olup, kahve çekirdeğine benzer. Karnın sol üst kısmında,
normal olarak 9. - 11. kaburgalar arasında bulunur ve uzun ekseni 10. kaburgaya paralel du-
rumdadır. Bulunduğu yere göre sol böbrek ve böbrek üstü bezi, mide ve kalın barsağın sol-
da yapmış olduğu büklüm ile (flexura coli sinistra) sıkı bir komşuluğu vardır. Birtakım bağlar
aracılığı ile mideye ve diaphragma'ya tutunmuştur. Yaklaşık 200 gr. kadar ağırlıkla olup, 12
cm. kadar uzunluğu ve 8 cm. kadar da genişliği vardır. Kalınlığı ise 3 cm. civarındadır.

Dalak, kan bakımından zengin, yoğurulabilir bir organ olup, etrafı sağlam bağ dokusundan
oluşmuş bir kapsül ile çevrilmiştir. Bağ dokusundan ayrılan birtakım sağlam bölmeler, ay-
nen limfa düğümlerinde olduğu gibi, dalağın içerilerine kadar uzanarak, organı birtakım
bölmelere ayırır. Bu yapılar birbakıma organın iskeletini oluştururlar.

Dalak içlerine kadar uzanan trabeküller arasında organın pulpası bulunur. Dalak pulpası;
kan damarı, kan, birtakım hücre, kan boşlukları, limfatik doku ve retiküler bağ dokusundan
oluşmuştur. Bu durumu ile dalak, bir bakıma kanı filtre eden bir yapı olarak da kabul edilebi-
lir.

Dalağın girişinde (hilus lienis) bu organın önemli arteri (a. lienalis) birçok dala ayrılırı ve bu
dallar trabeküller boyunca uzanırlar. Daha sonra uzanan arterler, tekrar çok sayıda dallan-
ma yaparak, dalak pulpasında yoğunlaşırlar. Dalak pulpası kendi içinde kırmızı ve beyaz
pulpa olmak üzere iki kısma ayrılır. Beyaz pulpada limfositler bulunur ve esas yapı eleman-
ları olarak da bu oluşumlar görülür. Kırmızı pulpa içinde ise, karakteristik yapı olarak küçük
kıvrımlı, kılcal damar şeklinde yapılar (sinüs) vardır. Bu yapılar, kırmızı kan cisimciklerini
toplayarak, ihtiyaç olduğunda tekrar geriye verebilirler.

Özet olarak dalağın fonksiyonu şu şekilde verilebilir :

Kırmızı kan cisimciklerinin yıkımı,
Kan depolama,
İmmun sistemde fonksiyon görme,
Limfosit oluşumu.




                                            - 108 -
6.2. Timus (Thymus)

Göğüs ön tarafında bulunan sternum'un hemen arkasında yer alır. Lobuler yapıda olan bu
organın lobçukları, kişiden kişiye değişir. Doğrudan, kalbin dış tarafını saran torbası (peri-
card) ile temastadır. Timus'un esas yapısı bir retiküler dokudur. Hücre ağının boşluklarında
bol miktarda limfosit depo edilir. Bunlara, timosit (tymocit) adı verilir.

Timus çocuklarda oldukça büyüktür ve büyümesi de yaklaşık olarak 11. - 15. yaşlara kadar
devam eder. Bu sıralarda en büyük haline erişir (ağırlık olarak). Bu yaşlardan sonra ise tek-
rar küçülmeye başlar ve hatta erişkinlerde yerinde sadece bir yağ dokusu olarak yapı kalır.
Ancak, bazen timus artıklarına da rastlamak mümkündür. Timus'un fonksiyonu uzun süre
tam bir açıklıkla belirlenememiştir. Fakat bugün bu organın bazı fonksiyonları artık belirlen-
miştir. İmmunolojik savunma durumlarında ve limfosit oluşumunda görevi olduğu bugün bi-
linmektedir. Bunların yanısıra, son zamanlarda yapılan araştırmalar ile bu organın özellikle
bir dejeneratif kas hastalığı ile (Myasthenia gravis pseudoparalytica) sıkı bir ilişkisi olduğu
görülmüştür. Cerrahi müdehale ile timus'un çıkarılmasından sonra belirtilen kas has-
talığının ortaya çıktığı tesbit edilmiştir.




    ?    Limfoid organları özetleyin.




7. ENDOKRİN BEZLER = İÇ SALGI SİSTEMİ

Endokrin sistem, salgılarını doğrudan kana veren çeşitli iç salgı bezlerinin biraraya gelişi
oluşur. Bu bezlerin salgılarına hormon adı verilir. Doğrudan kana verilen bu salgılar, insan
organizmasında organ fonksiyonlarının regülasyonu için büyük öneme sahiptirler.

Endokrin organlar içinde şunlar vardır :

■   Hipofiz (Hypophysis)
■   Epifiz (Epiphysis = corpus pineale)
■   Glandula thyreoidea
■   Glandula parathyreoidea
■   Pankreas'ın langerhans adacıkları
■   Gonad'lar (Testis ve Ovarium)
■   Timus (Thymus)

Burada adları verilen organların hepsi, salgılarını doğrudan kana verirler. Bunlara ilaveten,


                                              - 109 -
paraganglion adı verilen küçük yapılı oluşumlar da vardır. Bu oluşumlar, bazı damar ve or-
ganların çevresinde yer bulurlar ve yine salgılarını doğrudan dolaşım sistemine verirler.
Aynı zamanda endokrin faaliyet de gösteren timus hakkında, limfoid organlar bahsinde ge-
rekli bilgiler verilmişti.




7.1. Hipofiz (hypophysis)

Bu organ küçük bir fasulyeye benzer. İnce bir sap ile beyin tabanına asılmış durumdadır.
Genişlemiş olan kısmı, cranium'un tabanını oluşturan Os sphenoidale'nin sella turcica adı
verilen kısmına oturur. Adenohipofiz ve Nörohipofiz adı verilen iki kısımdan oluşur.

Hipofiz hormonu diğer iç salgı bezlerini kontrol edici bir özellik taşır. Bunun yanısıra; düz
kasların kontraksiyonları, vücuttaki sıvı dengesinin regülasyonu, üreme bezlerinin fonksi-
yonları gibi, faaliyetler üzerinde etkili bir bezdir.




7.2. Epifiz (Epiphysis = corpus pineale)

Çam kozalağı şeklindedir. İsmi de bu bakımdan "Epifiz" olarak verilmiştir. Beyin kökünün ar-
ka tarafından yer alır. Biraraya gelmiş epitel (pineal) hücrelerden oluşmuştur. Üzeri bağ do-
kusundan meydana gelmiş bir örtü ile kaplanmıştır. Yaşlanma ile artan bir şekilde, bezin
içinde kum tanecikleri ortaya çıkar. Bunlara beyin kumu (acervulus) adı verilir. Bu bezin hor-
monu (salgısı) çocuklarda cinsiyet hormonlarının oluşumunda frenleyici bir etki gösterir.
Epifiz'in etkisinin ortadan kalkması durumunda, özellikle erkek çocuklarda cinsel gelişme-
nin hızlandığı görülmüştür.




7.3. Tiroid bezi (Glandula thyroidea)

Boynun ön tarafında ve tiroid kıkırdağın her iki yanında yer almış iki büyük lob şeklinde
görünür. Bu iki büyük lob, ortada bir ara parça ile bağlanmıştır. Bez dıştan, bağ dokusundan
meydana gelmiş iki kapsül ile kuşatılmıştır. Dış kapsül daha gevşek bir halde bulunur ve ko-
laylıkla dokudan ayrılabilir. İki kapsül arasında ve arka yüzde paratiroid bezler yer alır. Ayr-
ıca bu iki kapsül arasında beze gelen önemli damar ve sinirler de bulunur. Büyüklük olarak
normalde bez, boyun ön kısmından görülmez ve hatta el ile yoklandığında da hissedilmiz.
Ancak bir bez rahatsızlığı durumunda bu durumun dışına çıkılır.



                                             - 110 -
Bezinüç önemli salgısı vardır (thyroxin, calcitonin ve trijodthyronin). Bu salgıları ile özellikle
organizmada yanma olayını ve bazal metabolizmayı ayarlar. Bezin çok veya az çalışması-
na bağlı olarak, ilgili hormanların yapımı değişeceğinden; klinikte önemli rahatsızlar ortaya
çıkar (Kretinismus, Miksodem, Basedow gibi).




7.4. Paratiroid bezler (Glandula parathyreoidea)

Bu bezler, tiroid bezlerinin yan loblarının arka kısımlarında bulunur. Küçük epitel topluluk-
larıdır. Normal olarak ikisi üst ve ikisi de alt olmak üzere dört tanedirler. Ancak sayılarında
değişme olabilir. Tiroid bezi ameliyatlarında bu bezlerin sayıları, durumları ve yerleri mutla-
ka gözönünde bulundurulmalıdır. Bezlerin salgıladıkları hormon, fosfor metabolizması ve
kandaki kalsium miktarının ayarlanmasında önemli fonksiyon görülür. Kemik, barsak,
böbrek ve sinir sistemi üzerine de etkili bezlerdir. Bezin hiç bulunmaması (veya çalışma-
ması) durumunda, bütün kasların kasılmaları ortaya çıkar. Bu duruma kalp kasları da katıla-
bilir. Bezlerin aşırı çalışmalarında da önemli kemik rahatsızlıkları görülür.




7.5. Langerhans adacıkları (Pankreas)

Pankreas'ın parankiminde bulunurlar. Adacıklar halindedir ve sayıları 1-2 milyon kadardır.
İç salgı olarak insulin ve glukagon adı verilen hormonları yaparak kana verirler. İnsulin mik-
tarında azalma, şeker hastalığı adı verilen tabloya yol açar (Diabetes mellitus).




7.6. Gonad'lar (Testis ve ovarium)

Erkek dış genital organlarından scrotumların içinde yer almış yumurta şeklindeki oluşumla-
ra testis adı verilir. Testis'ler endokrin faaliyet yaptıkları gibi, dış salgı bezi olarak da fonksi-
yon görürler. Burada yapılan hormon ile (testosteron) cinsiyet organları gelişimi ve sekon-
der cinsiyet belirtileri yakından ilişkilidir.

Ovarium'lar ise, büyükçe bir badem şeklinde oluşmuş yapılardır. Pelvis boşluğunda kendi-
lerine ait çukurlarda bulunurlar. Bir çift dişi cinsiyet organıdırlar. Ovarium'larda iki önemli
hormon yapılır (Östrogen ve Progestoron). Uterus'un gelişim ve uterus mukozasının kalın-
laşması ve sekonder genital belirtilerin ortaya çıkışı ovarial hormonların etkisi ile olur. Bu
hormonlar aynı zamanda menstrual siklus ve hamilelik durumlarında önemli fonksiyon


                                                 - 111 -
görürler.

Burada çok kısa olarak değinilen endokrin bezler (sistem) hakkında geniş bilgi için, ilgili ki-
taplara başvurulmalıdır.




 ?          Endokrin bezleri özetleyin.




Özet
Organizmada transport aracı kandır. Organlar ve dokular canlı kalabilmek için kan yolu ile
beslenmeye ihtiyaç gösterirler. Herşeyden önce, sindirim ile alınan gıdanın, kan dolaşımı
ile vücudun en küçük birimlerine kadar taşınması şarttır. Aynı zamanda, metabolizma ile or-
taya çıkan artık maddelerin de vücut dışına atılması gerekir. Öteyandan, canlı organiz-
manın ihtiyacı olan oksijeni alıp, artık madde olarak karbondioksiti de atması canlılık için
şarttır. Bu bakımdan dolaşım sistemi, vücutta son derece önemli bir organizasyon olarak or-
taya çıkar.

Genel olarak gözlendiğinde, dolaşım sisteminde kalp motor; damarlar ise (kan ve limfa da-
marları) bu sistemin dağıtıcı ve toplayıcı bölümleri olarak görev yüklenmişlerdir. Bunun için
kalp, devamlı çalışarak kanı vücudun en küçük birimlerine kadar yollar. Kanın ve limfa
sıvısının vücutta sirkülasyonu için, özel yapıda yollar (damarlar) oluşmuştur. Bütün bun-
ların yanısıra; dolaşım sistemi ile yakından fonksiyonal ilişki içerisinde bulunan endokrin
bezler de, salgılarını (hormon) doğrudan kana vererek, organ fonksiyonlarının regülasyo-
nunda önemli görevler yaparlar.




                                           - 112 -
Değerlendirme Soruları

1. Mitral kapak (valvula mitralis) nerede bulunur?

   A) Truncus pulmonolis'in başlangıç deliğinde
   B) Ostium atrioventriculare dextrum'da
   C) Aortun başlangıç ağzında
   D) Ostium atrioventriculare sinistrum'da




2. Sinüs coronarius hangi organın yapısında bulunur?

   A) Dalak                         B) Timus                     C) Kalp
   D) Karaciğer                     E) Hipofiz bezinde




3. Kapiller damarçapları yaklaşık olarak hangi değerler arasındadır?

   A) 1 - 2 mikron                  B) 30 - 40 mikron            C) 0,1 - 0,3 mikron
   D) 5 - 25 mikron




4. Hangi damar Aortun karın bölümünden ayrılmaz?

   A) Aa.renales                    B) A.mesenterica superior    C) A.lienalis
   D) A.carotis communis            E) Aa.ovarica




5. Aşağıdakilerden hangisi limfoid organdır?

   A) Karaciğer                     B) Tiroid bezi               C) Pankreas
   D) Böbrekler                     E) Timus




6. Hangisi endokrin bez değildir?

   A) Dalak                         B) Hipofiz                   C) Epifiz
   D) Testis                        E) Tiroid bezi




                                          - 113 -
Sözlük ve Kavram Dizini
Aorta : Kalbin sol karıncığından ayrılan vücuttaki en büyük atardamar.

Atrium : Kalbin yapısında iki adet olarak bulunan ön odacıklar.

Endocardium (Endokard) : Kalbin boşluklarının iç yüzünü örten ince epitel yapıdaki zar.

Epicardium (Epikard) : Kalbin kas tabakasının dış yüzünü sıkıca döşeyen ince zar örtü. Pericard'ın
    visseral yaprağı.

Myocardium (Myokard) : Kalbin kas tabakası

Truncus pulmonalis : Kalbden akciğerlere uzanan büyük kan damarı kökü. Kalbin sağ
    karıncığından başlar ve az sonra iki büyük dala ayrılır (a. pulmonalis dex. ve sin.)

Valva : Kapak

Valvula : Kapakçık

Ventriculus : Karıncık. Kablin yapısı içinde bulunan duvarları kalın kas tabakasından oluşmuş
    boşluklar.




                                             - 114 -

More Related Content

What's hot

Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet SongurAnatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet SongurDoktorlar Sitesi
 
Anatomi ders notları
Anatomi ders notlarıAnatomi ders notları
Anatomi ders notlarıdersnotlari
 
Dolasim.anatomi
Dolasim.anatomiDolasim.anatomi
Dolasim.anatomiEda Kara
 
6 boyun-dis-3-2015
6 boyun-dis-3-20156 boyun-dis-3-2015
6 boyun-dis-3-2015
Cagatay Barut
 
Dolaşim sistemi
Dolaşim sistemiDolaşim sistemi
Anatomi̇ye Gi̇ri̇ş (Prof. Dr. İsmail HakkıNUR)
Anatomi̇ye Gi̇ri̇ş (Prof. Dr. İsmail HakkıNUR)Anatomi̇ye Gi̇ri̇ş (Prof. Dr. İsmail HakkıNUR)
Anatomi̇ye Gi̇ri̇ş (Prof. Dr. İsmail HakkıNUR)
Veteriner Fakültesi.Anatomi Anabilim Dalı
 
Yemek borusu özofagus histolojisi
Yemek borusu  özofagus histolojisiYemek borusu  özofagus histolojisi
9 boyunkoku-dis-3-2015
9 boyunkoku-dis-3-20159 boyunkoku-dis-3-2015
9 boyunkoku-dis-3-2015
Cagatay Barut
 
Dolaşim si̇stemi̇
Dolaşim si̇stemi̇Dolaşim si̇stemi̇
Dolaşim si̇stemi̇Berkan Sezen
 
ANATOMİ kas sistemi
ANATOMİ kas sistemiANATOMİ kas sistemi
ANATOMİ kas sistemiSemih Tan
 
Kalbin anatomisi
Kalbin anatomisiKalbin anatomisi
Kalbin anatomisi
Canan Ağaoğlu
 
Solunum anatomisi
Solunum anatomisiSolunum anatomisi
Solunum anatomisi
www.tipfakultesi. org
 
Columna Vertebralis (Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR)
Columna Vertebralis (Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR)Columna Vertebralis (Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR)
Columna Vertebralis (Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR)
Veteriner Fakültesi.Anatomi Anabilim Dalı
 
Kafatasi kemi̇kleri̇
Kafatasi kemi̇kleri̇Kafatasi kemi̇kleri̇
Kafatasi kemi̇kleri̇
ÖZAN DENTAL KLİNİK
 
solunum sistemi fizyoanatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
solunum sistemi fizyoanatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org )solunum sistemi fizyoanatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
solunum sistemi fizyoanatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Tıbbi Terminoloji 12 - Kas ve İskelet Sistemi Terimleri
Tıbbi Terminoloji 12 - Kas ve İskelet Sistemi TerimleriTıbbi Terminoloji 12 - Kas ve İskelet Sistemi Terimleri
Tıbbi Terminoloji 12 - Kas ve İskelet Sistemi Terimleri
rgnksz
 
Solunum ve sindirim
Solunum ve sindirim Solunum ve sindirim
Kardiyovasküler Sistem -Dolaşım Sistemi
Kardiyovasküler Sistem -Dolaşım SistemiKardiyovasküler Sistem -Dolaşım Sistemi
Kardiyovasküler Sistem -Dolaşım Sistemi
Berkan Sezen
 

What's hot (20)

Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet SongurAnatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
 
Anatomi ders notları
Anatomi ders notlarıAnatomi ders notları
Anatomi ders notları
 
Dolasim.anatomi
Dolasim.anatomiDolasim.anatomi
Dolasim.anatomi
 
6 boyun-dis-3-2015
6 boyun-dis-3-20156 boyun-dis-3-2015
6 boyun-dis-3-2015
 
Dolaşim sistemi
Dolaşim sistemiDolaşim sistemi
Dolaşim sistemi
 
Anatomi̇ye Gi̇ri̇ş (Prof. Dr. İsmail HakkıNUR)
Anatomi̇ye Gi̇ri̇ş (Prof. Dr. İsmail HakkıNUR)Anatomi̇ye Gi̇ri̇ş (Prof. Dr. İsmail HakkıNUR)
Anatomi̇ye Gi̇ri̇ş (Prof. Dr. İsmail HakkıNUR)
 
Yemek borusu özofagus histolojisi
Yemek borusu  özofagus histolojisiYemek borusu  özofagus histolojisi
Yemek borusu özofagus histolojisi
 
9 boyunkoku-dis-3-2015
9 boyunkoku-dis-3-20159 boyunkoku-dis-3-2015
9 boyunkoku-dis-3-2015
 
Dolaşim si̇stemi̇
Dolaşim si̇stemi̇Dolaşim si̇stemi̇
Dolaşim si̇stemi̇
 
ANATOMİ kas sistemi
ANATOMİ kas sistemiANATOMİ kas sistemi
ANATOMİ kas sistemi
 
Kalbin anatomisi
Kalbin anatomisiKalbin anatomisi
Kalbin anatomisi
 
Solunum anatomisi
Solunum anatomisiSolunum anatomisi
Solunum anatomisi
 
Columna Vertebralis (Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR)
Columna Vertebralis (Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR)Columna Vertebralis (Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR)
Columna Vertebralis (Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR)
 
Kafatasi kemi̇kleri̇
Kafatasi kemi̇kleri̇Kafatasi kemi̇kleri̇
Kafatasi kemi̇kleri̇
 
Anatomiye giris
Anatomiye girisAnatomiye giris
Anatomiye giris
 
solunum sistemi fizyoanatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
solunum sistemi fizyoanatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org )solunum sistemi fizyoanatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
solunum sistemi fizyoanatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Anatomi Omurlar
Anatomi OmurlarAnatomi Omurlar
Anatomi Omurlar
 
Tıbbi Terminoloji 12 - Kas ve İskelet Sistemi Terimleri
Tıbbi Terminoloji 12 - Kas ve İskelet Sistemi TerimleriTıbbi Terminoloji 12 - Kas ve İskelet Sistemi Terimleri
Tıbbi Terminoloji 12 - Kas ve İskelet Sistemi Terimleri
 
Solunum ve sindirim
Solunum ve sindirim Solunum ve sindirim
Solunum ve sindirim
 
Kardiyovasküler Sistem -Dolaşım Sistemi
Kardiyovasküler Sistem -Dolaşım SistemiKardiyovasküler Sistem -Dolaşım Sistemi
Kardiyovasküler Sistem -Dolaşım Sistemi
 

Viewers also liked

Solunum Sistemi Embriyolojisi, Nazal kavite, paranazal sinus, nazofarinks his...
Solunum Sistemi Embriyolojisi, Nazal kavite, paranazal sinus, nazofarinks his...Solunum Sistemi Embriyolojisi, Nazal kavite, paranazal sinus, nazofarinks his...
Solunum Sistemi Embriyolojisi, Nazal kavite, paranazal sinus, nazofarinks his...Semih Tan
 
ANATOMİ urogenital sistem
ANATOMİ urogenital sistemANATOMİ urogenital sistem
ANATOMİ urogenital sistemSemih Tan
 
Lenf dolaşimi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Lenf dolaşimi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Lenf dolaşimi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Lenf dolaşimi (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
TDS 1 - Anatomiye Giriş
TDS 1 - Anatomiye GirişTDS 1 - Anatomiye Giriş
TDS 1 - Anatomiye Giriş
Ozan DiLeyen
 
Laborant ve veteriner sağlık anatomi slaytı - 1 labvet.club
Laborant ve veteriner sağlık anatomi slaytı - 1 labvet.clubLaborant ve veteriner sağlık anatomi slaytı - 1 labvet.club
Laborant ve veteriner sağlık anatomi slaytı - 1 labvet.club
Balamir Delibalta
 
Radyolojik anatomi üst extremite
Radyolojik anatomi üst extremiteRadyolojik anatomi üst extremite
Radyolojik anatomi üst extremite
Muyuta
 
Petzl Malzeme bakımı
Petzl Malzeme bakımıPetzl Malzeme bakımı
Petzl Malzeme bakımı
Semih Tan
 
Kalp anatomisi
Kalp anatomisiKalp anatomisi
Kalp anatomisi
Muyuta
 
Somites
SomitesSomites
Somites
Semih Tan
 
ANATOMİ duyu organları
ANATOMİ duyu organlarıANATOMİ duyu organları
ANATOMİ duyu organlarıSemih Tan
 
ANATOMİ sinir sistemi
ANATOMİ sinir sistemiANATOMİ sinir sistemi
ANATOMİ sinir sistemiSemih Tan
 
ANATOMİ hücre ve doku
ANATOMİ hücre ve dokuANATOMİ hücre ve doku
ANATOMİ hücre ve dokuSemih Tan
 
Karaciğer, safra, pankreas histoloji ve anatomisi
Karaciğer, safra, pankreas histoloji ve anatomisiKaraciğer, safra, pankreas histoloji ve anatomisi
Karaciğer, safra, pankreas histoloji ve anatomisiSemih Tan
 
ANATOMİ hareket sistemi
ANATOMİ hareket sistemiANATOMİ hareket sistemi
ANATOMİ hareket sistemiSemih Tan
 
Vücudumuzdaki sistemler Solunum Sistemi
Vücudumuzdaki sistemler Solunum SistemiVücudumuzdaki sistemler Solunum Sistemi
Vücudumuzdaki sistemler Solunum Sistemi
Eda Yıldız
 
Anatomiye giris ve temel kavramlar
Anatomiye giris ve temel kavramlarAnatomiye giris ve temel kavramlar
Anatomiye giris ve temel kavramlarSema Atasever
 

Viewers also liked (17)

Solunum Sistemi Embriyolojisi, Nazal kavite, paranazal sinus, nazofarinks his...
Solunum Sistemi Embriyolojisi, Nazal kavite, paranazal sinus, nazofarinks his...Solunum Sistemi Embriyolojisi, Nazal kavite, paranazal sinus, nazofarinks his...
Solunum Sistemi Embriyolojisi, Nazal kavite, paranazal sinus, nazofarinks his...
 
ANATOMİ urogenital sistem
ANATOMİ urogenital sistemANATOMİ urogenital sistem
ANATOMİ urogenital sistem
 
Vücut sıvıları ve elektrolitler
Vücut sıvıları ve elektrolitlerVücut sıvıları ve elektrolitler
Vücut sıvıları ve elektrolitler
 
Lenf dolaşimi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Lenf dolaşimi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Lenf dolaşimi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Lenf dolaşimi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
TDS 1 - Anatomiye Giriş
TDS 1 - Anatomiye GirişTDS 1 - Anatomiye Giriş
TDS 1 - Anatomiye Giriş
 
Laborant ve veteriner sağlık anatomi slaytı - 1 labvet.club
Laborant ve veteriner sağlık anatomi slaytı - 1 labvet.clubLaborant ve veteriner sağlık anatomi slaytı - 1 labvet.club
Laborant ve veteriner sağlık anatomi slaytı - 1 labvet.club
 
Radyolojik anatomi üst extremite
Radyolojik anatomi üst extremiteRadyolojik anatomi üst extremite
Radyolojik anatomi üst extremite
 
Petzl Malzeme bakımı
Petzl Malzeme bakımıPetzl Malzeme bakımı
Petzl Malzeme bakımı
 
Kalp anatomisi
Kalp anatomisiKalp anatomisi
Kalp anatomisi
 
Somites
SomitesSomites
Somites
 
ANATOMİ duyu organları
ANATOMİ duyu organlarıANATOMİ duyu organları
ANATOMİ duyu organları
 
ANATOMİ sinir sistemi
ANATOMİ sinir sistemiANATOMİ sinir sistemi
ANATOMİ sinir sistemi
 
ANATOMİ hücre ve doku
ANATOMİ hücre ve dokuANATOMİ hücre ve doku
ANATOMİ hücre ve doku
 
Karaciğer, safra, pankreas histoloji ve anatomisi
Karaciğer, safra, pankreas histoloji ve anatomisiKaraciğer, safra, pankreas histoloji ve anatomisi
Karaciğer, safra, pankreas histoloji ve anatomisi
 
ANATOMİ hareket sistemi
ANATOMİ hareket sistemiANATOMİ hareket sistemi
ANATOMİ hareket sistemi
 
Vücudumuzdaki sistemler Solunum Sistemi
Vücudumuzdaki sistemler Solunum SistemiVücudumuzdaki sistemler Solunum Sistemi
Vücudumuzdaki sistemler Solunum Sistemi
 
Anatomiye giris ve temel kavramlar
Anatomiye giris ve temel kavramlarAnatomiye giris ve temel kavramlar
Anatomiye giris ve temel kavramlar
 

Similar to Anatomi dolaşım sistemi

EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ
EGZERSİZ FİZYOLOJİSİEGZERSİZ FİZYOLOJİSİ
EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ
Mehmet Göktepe
 
Tıbbi Terminoloji 5 - Kalp ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Tıbbi Terminoloji 5 - Kalp ve Dolaşım Sistemi TerimleriTıbbi Terminoloji 5 - Kalp ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Tıbbi Terminoloji 5 - Kalp ve Dolaşım Sistemi Terimleri
rgnksz
 
Dolaşim sistemi
Dolaşim sistemiDolaşim sistemi
5 dolasim-shmyo
5 dolasim-shmyo5 dolasim-shmyo
5 dolasim-shmyo
Cagatay Barut
 
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar 71-
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar  71-Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar  71-
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar 71-Buse Akyıldız
 
Dolasim sistemi-hastaliklari
Dolasim sistemi-hastaliklariDolasim sistemi-hastaliklari
Dolasim sistemi-hastaliklariSerdar Yanıker
 
Kalp damarhistolojisi
Kalp damarhistolojisiKalp damarhistolojisi
Kalp damarhistolojisiFurkan Ulusoy
 
Dolaşım sistemi Türkçe3042024scubesf.pdf
Dolaşım sistemi Türkçe3042024scubesf.pdfDolaşım sistemi Türkçe3042024scubesf.pdf
Dolaşım sistemi Türkçe3042024scubesf.pdf
MhnetMustafa
 
2-3-mediastinum ve kalp.pptx
2-3-mediastinum ve kalp.pptx2-3-mediastinum ve kalp.pptx
2-3-mediastinum ve kalp.pptx
MustafaArkMD
 
Anatomi
AnatomiAnatomi
Serkan yıldım akciğerler yapı ve işlevleri
Serkan yıldım akciğerler yapı ve işlevleriSerkan yıldım akciğerler yapı ve işlevleri
Serkan yıldım akciğerler yapı ve işlevleriserkanserkan2
 
Vücudumuzdaki̇ si̇stemler
Vücudumuzdaki̇ si̇stemlerVücudumuzdaki̇ si̇stemler
Vücudumuzdaki̇ si̇stemler
ozgenurhediye
 
2-2-toraks boşluğu ve akciğer.pptx
2-2-toraks boşluğu ve akciğer.pptx2-2-toraks boşluğu ve akciğer.pptx
2-2-toraks boşluğu ve akciğer.pptx
MustafaArkMD
 
Sinir Sistemi
Sinir SistemiSinir Sistemi
Sinir Sistemi
SeyfettinColak
 
beyin vasküler anatomisi.ppt
beyin vasküler anatomisi.pptbeyin vasküler anatomisi.ppt
beyin vasküler anatomisi.ppt
MehmetKoparan1
 
2-1-toraks-duvarı.pptx
2-1-toraks-duvarı.pptx2-1-toraks-duvarı.pptx
2-1-toraks-duvarı.pptx
MustafaArkMD
 
Hayvanlarda Taşıma ve Dolaşım
Hayvanlarda Taşıma ve DolaşımHayvanlarda Taşıma ve Dolaşım
Hayvanlarda Taşıma ve DolaşımAli İhsan KIRTAŞ
 
HAYVANLARDA TAŞIMA VE DOLAŞIM
HAYVANLARDA  TAŞIMA  VE  DOLAŞIMHAYVANLARDA  TAŞIMA  VE  DOLAŞIM
HAYVANLARDA TAŞIMA VE DOLAŞIMAli İhsan KIRTAŞ
 

Similar to Anatomi dolaşım sistemi (20)

EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ
EGZERSİZ FİZYOLOJİSİEGZERSİZ FİZYOLOJİSİ
EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ
 
Tıbbi Terminoloji 5 - Kalp ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Tıbbi Terminoloji 5 - Kalp ve Dolaşım Sistemi TerimleriTıbbi Terminoloji 5 - Kalp ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Tıbbi Terminoloji 5 - Kalp ve Dolaşım Sistemi Terimleri
 
Dolaşim sistemi
Dolaşim sistemiDolaşim sistemi
Dolaşim sistemi
 
5 dolasim-shmyo
5 dolasim-shmyo5 dolasim-shmyo
5 dolasim-shmyo
 
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar 71-
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar  71-Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar  71-
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar 71-
 
Dolasim sistemi-hastaliklari
Dolasim sistemi-hastaliklariDolasim sistemi-hastaliklari
Dolasim sistemi-hastaliklari
 
Kalp damarhistolojisi
Kalp damarhistolojisiKalp damarhistolojisi
Kalp damarhistolojisi
 
Dolaşım sistemi Türkçe3042024scubesf.pdf
Dolaşım sistemi Türkçe3042024scubesf.pdfDolaşım sistemi Türkçe3042024scubesf.pdf
Dolaşım sistemi Türkçe3042024scubesf.pdf
 
2-3-mediastinum ve kalp.pptx
2-3-mediastinum ve kalp.pptx2-3-mediastinum ve kalp.pptx
2-3-mediastinum ve kalp.pptx
 
Anatomi
AnatomiAnatomi
Anatomi
 
Diencephalon i 149-
Diencephalon i  149-Diencephalon i  149-
Diencephalon i 149-
 
Serkan yıldım akciğerler yapı ve işlevleri
Serkan yıldım akciğerler yapı ve işlevleriSerkan yıldım akciğerler yapı ve işlevleri
Serkan yıldım akciğerler yapı ve işlevleri
 
Bosaltim sistemi
Bosaltim sistemiBosaltim sistemi
Bosaltim sistemi
 
Vücudumuzdaki̇ si̇stemler
Vücudumuzdaki̇ si̇stemlerVücudumuzdaki̇ si̇stemler
Vücudumuzdaki̇ si̇stemler
 
2-2-toraks boşluğu ve akciğer.pptx
2-2-toraks boşluğu ve akciğer.pptx2-2-toraks boşluğu ve akciğer.pptx
2-2-toraks boşluğu ve akciğer.pptx
 
Sinir Sistemi
Sinir SistemiSinir Sistemi
Sinir Sistemi
 
beyin vasküler anatomisi.ppt
beyin vasküler anatomisi.pptbeyin vasküler anatomisi.ppt
beyin vasküler anatomisi.ppt
 
2-1-toraks-duvarı.pptx
2-1-toraks-duvarı.pptx2-1-toraks-duvarı.pptx
2-1-toraks-duvarı.pptx
 
Hayvanlarda Taşıma ve Dolaşım
Hayvanlarda Taşıma ve DolaşımHayvanlarda Taşıma ve Dolaşım
Hayvanlarda Taşıma ve Dolaşım
 
HAYVANLARDA TAŞIMA VE DOLAŞIM
HAYVANLARDA  TAŞIMA  VE  DOLAŞIMHAYVANLARDA  TAŞIMA  VE  DOLAŞIM
HAYVANLARDA TAŞIMA VE DOLAŞIM
 

Anatomi dolaşım sistemi

  • 1. ÜNİTE 5 Dolaşım Sistemi Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra, ■ Kalp, ■ Damarlar, ■ Limfoid organlar, ■ Endokrin organları öğrenmiş olacaksınız. İçindekiler ■ Kalp, Damarlar, Limfoid ve Endokrin Organların Tanıtımı ■ Kalbin Boşlukları ■ Kalp Kapakları ■ Kalbin Damarları ■ Kalbin örtüleri ■ Damar Sistemi ■ Dolaşım Sisteminde Arterler ■ Aorta ■ Dolaşım Sisteminde Venler ■ Akciğer Ven Dolaşımı ■ Vena Portae ■ Dolaşım Sisteminde Limfa Yolları ■ Limfoid Organlar ■ Dalak ■ Timus ■ Endokrin Bezler (İç Salgı Bezleri) ■ Hipofiz ■ Epifiz ■ Trioid Bezi ■ Paratiroid Bezler ■ Langerhans Adacıkları ■ Gonad'lar ■ Özet ■ Değerlendirme soruları ■ Sözlük ve Kavram Dizini Öneriler ■ Lise yıllarında görmüş olduğunuz anatomi ders notlarını gözden geçirmeniz konuyu anlamanızı kolaylaştıracaktır. ■ Ünite sonundaki soruları lütfen yardımsız cevaplamaya çalışınız. Eğer cevaplayamı- yorsanız üniteyi tekrar çalışınız.
  • 2. 1. KALP, DAMARLAR, LİMFOİD VE ENDOKRİN ORGANLARIN TANITIMI Kalp ve dolaşım sistemi ile ilgili araştırmalar, bu sistem ile ilgili hastalıkların çoğalmasına bağlı olarak, son yıllarda büyük boyutlarda artmıştır. Çünkü, ileri endüstriyel ülkelerde kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları, ölüm istatistiklerinde hemen hemen ilk sırayı tutmaktadır. Tıbbın bütün ihtisas dallarında çalışan ve sağlıkla ilgili olan bütün tıp mensupları, bu sistem ile ilgili, değişik şikayetler ile gelen hastalar ile karşılaşabilmektedirler. Bunun için bu sistem ile ilgili hastalıkların anlaşılmasında ve tedavisinde ön şart, "Dolaşım Sistemi"nin normal anatomi ve fizyolojisinin iyi bilinmesidir. Organların ve dokuların canlılıkları ancak ihtiyaçları olan besin maddelerinin, insan vücu- dundaki en küçük canlı birim olan hücrelere kadar iletilmesi ile sağlanabilir. Bunun yanısıra, oksijenin de sevki ile ilgili birimlerde, oksidasyonun meydana gelmesi, CO2 in ve meta- bolizma artıklarının atılması, enzimlerin, vitaminlerin, hormonların vücutta dağılması ve bütün bunların yanısıra vücut ısısının sağlanması gibi görevler için böyle önemli bir sistem meydana getirilmiştir. Bu bakımdan dolaşım sistemi; beslenme, solunum, metabolizma, transport, regülasyon ve vücut müdafaası için son derece önemli bir organizasyondur. Bu- rada transport aracı kan, transport yolu ise kan damarlarıdır. Ancak bu arada, özellikle vücudun savunma sistemi içerisinde önemli yeri olan 'Limfa ve Limfa yollarını"da unutma- mak gerekir. Bu bakımdan, limfa sistemi ve bu sistem içerisindeki önemli organlar da, genel olarak "dolaşım sisteminin" kapsamında ele alınır. Bütün bunlardan sonra, dolaşım sisteminin fonksiyonel bir bölümlenmesi yapılmalıdır. Çünkü burada, gerek kanın aktif bir şekilde merkezden çepere gönderilmesini sağlayan bir oluşuma,gerekse çepere kadar giden kanın bu gidişi sırasında, kapalı bir sesteme (yola) ih- tiyaç vardır. Burada hareketin merkezi kalp, kanın iletim yolları da, kalibreleri ve fonksiyonel sınıflandırılması çok değişik olarak ortaya çıkan damarlar olarak görülür. Başka fonksiyonel sınıflandırmalar da yapılabilirse de, kan damarları genel olarak,oksijenden zengin kanın, en ince kılcal damarlara (capiller) kadar iletilmesini temin eden ve içlerinde daha yüksek basınç bulunan atardamarlar (arterler) ile, fonksiyonunu tamamlamış, oksijenden fakir kanı merkeze (kalbe) getiren toplardamarlar (venler) olarak bir sınıflamaya tabi tutulabilirler. Ar- terlerde olmamasına rağmen, bazı venlerin içlerinde (özellikle bacak venlerinde) bulunan küçük kapakçıklar, kanın geriye (merkeze) dönmesine yardımcı oluşumlar olarak fonksiyon görürler. Dolaşım sistemi ile yakından ilişkili olup, ürünlerini doğrudan kana veren iç salgı bezleri"En- dokrin Sistemi" oluştururlar. Bez yapıları içinde mevcut kapiller damar ağı, bir bakıma bu - 90 -
  • 3. sistem ile dolaşım sistemini içiçe getirmiştir. Klasik inceleme bakımından "Endokrin Sistem" müstakil olarak ele alınırsa da, burada konunun bütünlüğü açısından, endokrin bezleri (sis- temi) dolaşım sistemi içinde incelenecektir. 1.1. Kalbin Durumu ve Komşulukları Kan dolaşımının motor organı kalptir. İçi birtakım bölmeler ile ayrılmış ve bu bölmeler ara- sında önemli fonksiyonel kapaklar içeren ve sanki bir emme-basma tulumba gibi çalışan, esas itibariyle kas yapıda, içi boşluklu bir yapıdır. Kalp normal olarak birbirleri ile ilişkileri olmayan iki esas kısma ayrılmıştır. Kendine ait, kuv- vetli bir yapı halinde oluşmuş torba (kese) içinde yer almıştır. Bu torba ile kalbin dış yüzü arasında oluşan kapiller aralık (cavum pericardii) seröz bir sıvı ile doludur. Bu sıvı, torba içindeki kalbin rahat hareketine imkan sağlar. Dıştan bakıldığında kalp, uzun ekseni sağdan sola, yukarıdan aşağıya ve arkadan öne doğru uzanan bir durumda ve thorax içinde (göğüs boşluğunda) orta hatta göre daha çok sola kaymış bir durumda yer almıştır. Bu durumu ile daha çok göğüs ön duvarına yakın komşuluk halindedir. 2/3 kısmı da göğsün sol tarafında yer almıştır. Buna göre tepesi solda ve tabanı sağda bulunan bir huni şeklinde görülür. Kalbin tabanında sekiz adet giren ve çıkan büyük damarlar yer alır. Orta çizgiye göre göğsün sol tarafında yer alan kalbin tepesi, ortalama bir tarif ile, beşinci interkostal aralıkta bulunur. Bu nokta diğer bir tarife göre; kadı- nlarda köprücük kemiğinin (clavicula) ortasından dik inen çizgi üzerinde (medioclavicular çizgi), erkeklerde ise meme çizgisinin üzerinde yer almıştır. Buradan kalbin tepe noktası palpe edilebilir. Böylece klinikte kalbin fonksiyonu ile ilgili aydınlatıcı ip uçları elde edilir. Göğsün ön kısmında (mediastinum anterior), yer bulan kalp, yanlardan akciğerler ile kuşatılmış durumdadır. Böylece sadece küçük bir kısmı ile doğrudan göğüs ön duvarı ile bağlantılıdır. Aşağıda ise, kalp; göğüs ve karın boşluklarını birbirinden ayıran kas yapıdaki bölmenin (diaphragma) orta kısmında oluşmuş kuvvetli bölüm (centrum tendineum) üzeri- ne oturmuş haldedir. Diaphragmanın kirişsi yapıdaki bu bölümüne kalbin sağ taraf boşluk- larının büyük kısmı oturmuş durumdadır. Kalbin duvarları; yapısı, innervasyonu ve fonksiyonu ile kendine has özellikler gösteren "kalp kası" tarafından oluşturulmuştur. Yapı olarak çizgili kas (iskelet kasları) özelliği göste- ren kalp kası, innervasyonu bakımından otonom sisteme ve ayrıca kendi özel uyarı sistemi- ne bağlıdır. Kalbin duvarlarının (kas yapının) iç ve dış yüzleri parlak, kaygan ve ince bir örtü - 91 -
  • 4. ile (bağ dokusu tabakası) ile döşenmeştir. Kalbin duvarı 3 tabakaya ayrılır: ■ Endokard (endocardium) : İç boşluğu örten tabaka. ■ Myokard (myocardium) : Kalbin esas kas tabakası. ■ Epikard (epicardium) : Kalbin dış yüzünü örten tabaka. Kalbin duvarının esas yapısını oluşturan kas tabakası, kalp boşluklarının duvarlarının her- birisinde ayrı kalınlıkta oluşum gösterir. Kalbin ön boşlukları (atrium) duvar yapılarına göre ventrikül duvarlarından daha ince ve zayıf bir yapıya sahiptirler. Bu yapısal durumları fonk- siyonel karakterlerine uygun bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır. Atrium'lar daha çok kanın toplanma alanları; ventriküller ise kalpte toplanan kanın pompalanma boşlukları olarak görev yaparlar. ? Kalp, damarlar, limfoid ve endokrin organları özetleyin. 1.2. Kalbin Boşlukları Yukarıda belirtildiği gibi, kalp, bir ana bölme tarafından iki kısma (boşluğa) ayrılmıştır. Fa- kat, daha sonra tekrar bir bölme ile yeniden ayrılmıştır. Bu iki bölme sanki birbirleri ile dik yönde ve bir haç şeklinde buluşurlar. Bu bölümler değişik hacimdeki boşluklara ayrılırlar. Böylece normal olan bütün kalplerde görülen, atrium ve ventricül adı verilen kalp odacıkları meydana gelir. Bu odacıklar birbirleri ile kapakçıklar ve bunların kapattıkları aralıklar (delikler) aracılığı ile irtibatlıdırlar. Bu bölümlenmeye göre, sağ taraf atrium ve ventrikül'ü oksijenden fakir venöz kanın toplandığı boşluklar, sol yanın atrium ve ventrikülleri ise oksijenden zenginleştirilmiş kanın depo edildiği boşluklar olarak ortaya çıkar. Başka bir deyişle, sağ yan boşluklarında küçük dolaşım, sol yan boşluklarında ise büyük dolaşım sağlanır. 1.2.1. Sağ Yan Boş lukları 1.2.1.1. Artrium dextrum : Sağ atrium'a yukarıdan vena cava superior, aşağıdan ve- na cava interior açılır. Bu damarlar ile, dolaşımını tamamlamış, oksijenden fakir olan kan kalbe döner. Ayrıca, sinüs coronarius adı verilen küçük bir havuzcuk yolu ile de bir kısım - 92 -
  • 5. kan, yine sağ atrium'a gelir. Sağ atrium'un bir bölümü, kalbin büyük damarı aort'u dışarıdan saracak şekilde uzanır. Buraya kulakçık (auricula atrii) adı verilir. Sağ ve sol atrium'lar arasında yapı olarak oldukça ince gelişmiş bir duvar bulunur ve normal gelişmiş bir kişide bu duvar iki boşluğu birbirinden ayırır (septum interatriale). Bu bölme üze- rinde fetal hayatta iken var olan fakat erişkinlerde kapanarak ortadan kalkan bir aralık (fora- man ovale) vardır. Kapandıktan sonra çukur bir yapı halinde görülür ve fossa ovalis adı veri- lir. Fakat %20 oranında bu boşluğun kapanmamış durumları da vardır. Bu durumda, oksi- jenden zengin kan ile fakir olan kanın birbirlerine karışmaları söz konusudur (siyanoz). Kalbin sağ yan tarafını oluşturan, sağ atrium ile sağ ventrikül birbirleri ile büyük bir delik aracılığı ile irtibatlıdırlar. Bu delik ağzında üçlü kapaklar (valva tricuspidalis) bulunur. 1.2.1.2. Ventriculus dexter : Piramid şeklinde bir boşluk olup, kalbin ön yüzünün büyük kısmını oluşturur. Bu boşluk, fonksiyonel bakımdan, kanın geldiği ve kanın gittiği (yükseldiği) kısım olarak iki esas bölümden oluşur. Kanın geliş ve gidiş yollarının alanları, dar bir açı şeklinde birbirleri ile birleşirler (dar bir açı yaparlar). Bu birleşim yerinde ve ikisi arasında kalp duvarının boşluğa doğru çıkıntı yapması ile meydana gelmiş olan bir bölme bulunur. Böylece, geliş ve gidiş yönlerine göre kan akımı, "V" şeklinde bir yola sahip olur. Bu her iki bölüm arasında morfolojik olarak farklılıklar da vardır. Kanın geliş yolunu oluşturan bölümde çok sayıda kas çıkıntıları (trabecul) bulunur. Halbuki çıkış bölümü ise oldukça düz ve kaygan halde bir iç duvar yapısı gösterir. Kan buradan süratle, akciğerlere giden damar- ların lümeni içerisine aktarılır (a. pulmonalis). 1.2.1.3. Atrium sinistrum : Bu bölüme akciğerlerden oksijen bakımından zengin- leştirilerek gönderilen kanı getiren dört adet akciğer veni (venae pulmonales) açılır. Bun- ların açılma yerlerinde kapak bulunmaz. Sağ atrium'a açılan sinüs coronarius gibi bu kısımda oluşumlar yoktur. Yine bu kısım, sağ atrium'da olduğu gibi öne ve ileriye doğru ku- lak şeklinde bir çıkıntı yaparak (auricula sinistra), bu defa aortu sol yanından kuşatır. Sol at- rium ve sol ventrikül arasında yine büyükçe bir delik ve bu delikte ise iki tane kapak yer almıştır (valva bicuspidalis veya mitralis). 1.2.1.4. Ventriculus sinister : Koni biçiminde bir yapıya sahiptir. Bu bölümde da sağ yanda olduğu gibi, kanın geliş ve gidiş yolları arasında "V" şeklinde bir yapılaşma söz - 93 -
  • 6. konusudur. Sol yan boşlukları, sağ yan boşluklarına göre daha kuvvetli bir duvar yapısına sahiptir. Bu durum, sol yan boşluklarının fonksiyonel özelliklerinden dolayı ortaya çıkmış bir sonuçtur. Çünkü sol ventrikül'ün ana görevi, akciğerlerden gelen ve oksijenden zenginleşti- rilmiş olan kanı en ince kapillerlere kadar, vücudun bütün köşelerine göndermektir. Burada bir bakıma bir pompa görevi üstlenmiştir. Sol ventrikül kaslarında fonksiyon kaybı veya görev yapma bozukluğu ortaya çıktığında, hayati bakımdan arzu edilmeyen sonuçlar görülür. Sol ventrikül duvarında oldukça iyi gelişmiş kas çıkıntılarına da rastlanır (musculus papilla- ris). Bu kas çıkıntılarının tepelerinden başlayan ve kirişsi yapı gösteren ince iplikçikler, atri- um ve ventrikül arasındaki delikte bulunan kapaklara kadar uzanırlar ve bu kapaklara tutu- nurlar. Sol ventrikülün iç duvar yüzü de yine oldukça düz bir yapı gösterir. Hatta bu parlaklık ve kaygan yapılaşma, sağ ventrikül duvarına göre biraz daha fazladır. Sağ ve sol ventriküller arada kalın bir bölme ile ayrılmışlardır (septum interventriculare). Bu bölmenin kalbin tepesine doğru olan büyük kısmı kas yapısında, tabana doğru olan veya diğer bir ifade ile atrium-ventrikül bölmesine doğru uzanan kısım membranoz yapıda olup, biraz daha zayıftır. Çok defa bu membranoz bölümde defektler (açıklıklar) bulunur ki, bu du- rumda sol ventrikül boşluğu ile, sağ atrium boşluğu birbirleri ile bağlantı sağlamış olurlar. Klinik bakımdan önemli arazlar ortaya çıkar ve bir gelişim hatası olarak görülür (siyanoz). Sol ventrikül boşluğunun üst kısmında aort'un açılma deliği ve bu delik ağzından ise üçlü ka- paklar, valva aortae (semiluner kapaklar) bulunur. ? Kalbin boşluklarını özetleyin. 1.3. Kalp Kapakları Genel olarak bakıldığında kalp kapaklarının aynı düzlem üzerinde lokalize oldukları görülür. Bu düzlem atriumlar ile ventriküller arası bölmedir (septum atrioventriculare). Bura- ya kalbin ventil yüzeyi de denir. Bu yüzeyde dört adet açıklık (delik) ve bu delikler içerisinde yer almış kalp kapakları bulunur. Kapaklar bulundukları deliklere, çepeçevre fibröz yapıda bir materyal ile tutunmuşlardır. Kalp kapaklarında damarlanma yoktur ve bu kapakların bes- lenmesi ancak diffüzyon yolu ile sağlanır. Kapaklarda damarlanmanın görülmesi, daha ev- velce burada meydana gelmiş olan bir hastalığın göstergesidir. Atrium ve ventriküller arası- nda yer bulan kapakların her iki yüzeyi de kalbin iç yüzünü döşeyen ince örtü ile döşenmiştir. Buna karşılık kalpten başlayan büyük damarların (aort ve truncus pulmonalis) açılma delik- - 94 -
  • 7. lerinin ağzındaki kapakların kalbin boşluklarına bakan yüzeyleri kalp boşluğu örtüsü, da- mar lümeni yüzeyleri ise damarların iç tabakası tarafından döşenmiştir. 1.3.1. Bölmeler Aras ı Kapaklar Bu kapaklar, atriumlar ile ventriküller arasındaki deliklerin ağzında yer almışlardır. Boşluk- lara bakan her iki yüzleri de kalbin iç örtüsü tarafından döşenmiştir. Serbest kenarlarına, chordae tendineae denilen ve ventrikül boşluklarının duvarlarında görülen papilla muscula- ris'lerin tepesinden başlayarak buraya uzanan ince fibröz yapıdaki iplikçikler tutunurlar. Bu mekanizma sayesinde, ventriküllerin sistolü sırasında kapakların arasındaki açıklık da- raltılır ve böylece, ventrikül içindeki kan, ilişkili olduğu istikamete dolaşıma sevkedilir (büyük ve küçük dolaşım). Ancak bu kapaklar ventriküllerin diastolünde açılırlar ve böylece kan bu boşluklara dolma imkanı bulmuş olur. Sağ atrium ile ventrikül arasındaki bölmede bulunan delik ağzında üç kapak (valva tricuspi- dalis) bulunur. Bu kapaklar, birisi ventriküller arası bölmeye birisi öne ve diğeri de arkaya gelmek üzere bir konum gösterirler. Sol atrium ve ventrikül arasında ise ikili kapaklar (valva mitralis = bicuspidalis) bulunur. Bun- lardan birisi önde ve diğeri ise arkada yer almışlardır. Klinikte rahatsızlıklar, ilgili oldukları kapakların adları ile belirtilirler. Örneğin; Mitral darlığı, Trikuspid yetmezliği vb. 1.3.2. Büyük Damar Kapaklar ı Bu kapaklar ventriküllere bağlanan büyük damarların açılma delikleri ağzında bulunurlar. Morfolojik yapılarından dolayı bunlara "semilunar valf" adı verilir. Küçük kırlangıç yuvaları- na benzer boşluklar ihtiva ederler. Bu boşluklar damar lümenlerine doğru tanzim edilmişler- dir. Kapakların birbirleri ile temas eden serbest kenarları biraz daha kalınlaşmıştır ve bura- da, birbirleri üzerine temas eden küçük çıkıntılar bulunur. Akciğerlere kanı götüren büyük damar (truncus pulmonalis) ağzındaki kapaklar, valva trun- ci pulmonalis adını alırlar. Sağ ventriküle ait bir kapak sistemi oluşturmuşlardır. Valva aortae ise, sol ventriküle ait olup, oksijenden zengin olan kanın büyük dolaşıma sev- kedildiği aort deliğinin ağzında bulunurlar. Aort kapakları seviyesinde (yüksekliğinde) aort- tan ayrılan çok önmeli damarlar, kalbin beslenmesinini sağlarlar. Buradan ayrıldıktan son- - 95 -
  • 8. ra, heriki yönde sanki bir taç şeklinde kalbi dolanarak ilgili bölgelere kadar uzanırlar. ? Kalp kapaklarını özetleyin 1.4. Kalbin Damarları Kalbin beslenmesi özel damarlar üzerinden sağlanır. Aort kapakları hizasında doğrudan aorttan ayrılan ve sanki bir taç şeklinde kalbi sağdan ve soldan saran koroner damarlar aracılığı ile kalbe besleyici kan gelir. Koroner damarlar aort'dan ayrıldıktan sonra, atrium ve ventriküller arasındaki bölüme isabet eden oluk içinde (sulcus coronarius) yollarına devam ederler. Sağ koroner arter (a.coronaria dextra) kalbin sağ bölümünü ve arka duvarın büyük bir kısmını besler. Sol koroner arter (a. coronaria si- nistra) ise, kısa bir gidişten sonra hemen iki kola ayrılır. Bu uzantılar ana dallar halindedir. Dallardan birisi, önde iki atrium arasındaki bölmeye isabet eden çizgi üzerinde ve hafif oluk içinde kalbin tepesine doğru devam eder (ramus interventricularis anterior). Diğeri ise, sola doğru ve ventriküller arası olukta bir yay çizerek devam der (ramus sircumflexus). Sol koro- ner arter sol ventrikül duvarını ve arka duvarın bir bölümünü besler. Kalbi besleyici bu ana damarlar arasındaki bağlayıcı kolların bulunmasına rağmen (kollate- ral), büyük damarladan birisinin aniden kapanması durumunda, myokart infarktusu meyda- na gelir. Ancak, böyle olmakla beraber, damarlardaki daralma yavaş bir seyir ile meydana gelir ise (koroner skleroz), kollateral damar gelişiminde kuvvetli bir durumu ortaya çıkar. Bu durum ise akut olayını engeller. Kalbin duvarlarının venöz kanı ise sonuç olarak, genişçe bir ven havuzunda toplanır (sinüs coronarius). Kalbin arka yüzünde ve yine atrium-ventricul arasındaki olukta meydana gel- miş bulunan sinüs coronarius'ta toplanan venöz kan, sinüsün açılma deliği ile (ostium sinus coronarii) sağ atrium'a boşaltılır. ? Kalbin damarlarını özetleyin. 1.5. Kalbin Örtüleri Kalp, dış yüzden ince ve oldukça kaygan yapılı bir örtü ile döşenmiştir (epicard). Kalbi olduk- - 96 -
  • 9. ça sıkı bir şekilde dış yüzden döşeyen bu ince yapılı örtü, kalbe girip-çıkan büyük damarlar kısmına geldiğinde ayrı bir yaprak oluşturur (parietal). Bu yaprak bu defa kalbi sanki bir tor- ba gibi her yanından sararak kapatır. Bu durumda kalp kendini saran sağlam yapılı bu torba içinde sanki asılı durumdadır. Torbaya Pericard adı verilir. Pericard aşağı kısımda, kalbin üzerine oturarak yakın komşuluk yaptığı diaphragma ile oldukça sıkı bir birleşme yapmıştır. Pericard ile epicard arasında, bütün seröz boşluklarda olduğu gibi, çok az miktarda seröz sıvı ile doldurulmuş kapiller bir aralık vardır. Böylece, gerek bu sıvı ve gerekse kalbi üst yüzden (dış yüzden) döşeyen ve saran örtülerin (epicard-pericard) kaygan yapıları saye- sinde kalbin hareketleri kolayca meydana gelir. ? Kalbin örtülerini özetleyin. 2. DAMAR SİSTEMİ 2.1. Kan Damarları Kalbin tabanında sekiz büyük damarın, kalbe girdiği veya çıktığı görülür. Burada sözü edi- len damarlar arter ve ven damarları olmak üzere ayrılırlar. Arterlerde, kalpden kanın ritmik basınçları şeklinde ortaya çıkan kan dalgaları vardır. Bu dalgalar parmakların yardımı ile, damar vuruşu (kan basıncı) olarak alınabilir. Vücudun değişik yerlerinde kan basıncını almaya yarayan damar bölümleri vardır. Bütün arterler, kanı kalpten organlara doğru sevkeden bir yol üzerinde fonksiyon görürler. Venler ise, arterler aracılığı ile organlara kadar dağıtımı yapılmış ve burada fonksiyonunu tamamlayarak, oksijenden fakirleşmiş olan kanın, tekrar kalbe getirilmesi işi ile görevlidir- ler. Ancak burada belirtmek gerekir ki, bir damarın arter veya ven olarak isimlendirilmesin- de, içinde taşımış oldukları kanın oksijenden fakir veya zengin olması bir ölçü olarak alı- nmaz. Bu durumda sadece kanın taşındığı yön önemlidir. Buna güzel bir örnek akciğe da- marlarıdır. Arteria pulmonalis'ler oksijenden fakir kan taşırlarken, vena pulmonalis'ler oksi- jenden zengin kan transportu ile görevlidirler ve akciğerden gelen bu kanı sol atrium'a sev- kederler. Böylece, arterler ve venler, içlerinde kanı nakleden, kapalı ve boru şeklinde bir sis- tem meydana getirmiş olurlar. Arterler ile venler arasında, vücudun bazı yerlerinde, son de- recede ince çaptaki damarlar (capiller) aracılığı ile anastomoz durumu da görülür. Buralar geçiş bölgeleridir. - 97 -
  • 10. 2.1.1. Arterler Arterlerin duvar yapısı üç tabakadan oluşur ve aşağıdaki adları alır. ■ İç tabaka = tunica intima (intima) ■ Orta tabaka = tunica media (media) ■ Dış tabaka = tunica externa (adventitia) İç Tabaka (intima); uzun ve çok ince endotel hücrelerinden ve bağ dokusu kısmından oluşmuştur. İntima ve media arasındaki sınırda, elastik bir membran (membrana elastica interna) bulunur. Bu yapı, enine kesitlerde mikroskopik preperatlarda, kırmalı boyun yakası şeklinde görülür. Orta Tabaka (media); arter duvarının en kuvvetli katıdır. Kalp yakınındaki arterlerde bu yapı, çok sayıda, konsantrik düzenlenmiş elastik membrandan oluşmuştur. Bu membran, aralarda düz kas hücreleri ihtiva eder (elastik tip). Küçük ve kalpten uzakta bulunan arterle- de ise bu tabaka, tamamen spiral (vida şeklinde) düzenlenmiş düz kas hücrelerinden mey- dana gelmiştir (muscular tip). Dış Tabaka (adventitia); kollagen ve elastik liflerin oluşturduğu bir ağ şeklindedir. Bu ağ lif- leri birbirleri ile bağlantı halinde ve çepeçevre sarmış durumdadır. Media ve adventitia arasında da elastik bir membran (membrana elastica externa) bulunur. Fakat bu membran içerdeki membrana elastica interna'ya göre daha incedir. 2.1.2. Venler Ven duvarının yapısı, arter duvarlarının yapısı gibi çok kuvvetli değildir. Kas yapıdan dolayı oldukça zayıftır. Elastik lifler ise tek tük görülür. Bu nedenle venlerin duvarları arterlerin du- varına göre daha incedir. Fakat lümenleri, kendilerine uyan arterlerinkine göre oldukça ge- niştir. Orta veya küçük çaplı bir artere, daima iki ven refakat eder. Özellikle alt ekstremite venleri için ayrı ve özel bir yapı olarak, lümenleri içinde oluşmuş küçük kapakçıklar bulunur. Yarım ay şeklinde cepler halinde ven duvarlarından, lümenleri- ne doğru çıkıntı yapan bu kapakçıklar, venler içinde bulunan kanın sirkülasyon sırasında geriye dönüşünü engelleyerek, kalp istikametinde akışını kolaylaştırırlar. Kasların faaliyet- leri ile venler üzerine yapılan basınçla ortaya çıkan kan hareketini, bu sirkülasyon içinde ven kapakçıklarıda regüle ederler. Bu kapakçıkların daima kalp istikametine doğru açıldıkları da unutulmamalıdır. - 98 -
  • 11. 2.1.3. Kapiller (Kılcal) Damarlar Arter ve venler arasındaki bağlantıyı bu ince damarlar sağlar. Ortalama çapları 5-25 mikron kadardır. Kapillerlerin ince yapılı duvarları sayesinde kan gazları, metabolizma artıkları, gıda maddeleri, vitaminler ve hormonların değişimi sağlanır. Aynı zamanda lökositler de bu kapiller duvarlarındaki açıklıklar yolu ile amiboid hareketler yaparak, yer değiştirirler (leuko- diapedese). Esas itibariyle 5-25 mikron çaplara sahip (bazı kaynaklara da 5-15 mikron) olan kapillerle- den başka, çapları biraz daha büyük özel yapıda olanları da vardır. Karaciğer kapillerleri gibi (bunlara sinusoid adı verilir). Canlılığın devamı süresince kapiller damarlarda tomurcuklan- ma yolu ile yeniden oluşma söz konusudur. ? Damar sistemini özetleyin. 3. DOLAŞIM SİSTEMİNDE BAZI ÖNEMLİ ARTERLER Vücuttaki kan dolaşımını sağlayan bütün damarlar aorta'dan ayrılırlar ve taşımış oldukları oksijenden zengin kan ile vücudun beslenmesini sağlarlar. 3.1. Aorta Kalbin sol ventrikülünden başlayan aort, önce hafifçe sağa ve yukarıya doğru uzanır. Bu kısma, yani yükselen bölümüne, çıkan aort (aorta ascendens) adı verilir. Bu bölüm az bir gi- dişten sonra, sola doğru bir kavis yaparak döner ve solda akciğere giden sol ana hava yolu- nu (bronchus principalis dexter) üstten çaprazlayıp, aşağıya doğru uzanır. Aşağıya doğru gidişi sırasında önce vertebral kolunun sol yanında iken, daha sonra yavaş yavaş kolunun önüne doğru kayar. Aort başlangıcından itibaren gidiş istikametlerine göre 3 esas kısma ayrılarak tarif edilir: ■ Yükselen aort = aorta ascendens ■ Aort yayı = arcus aorta ■ İnen aort = aorta descendens Aortun inen bölümü ise (aort descendens) bulunduğu gövde bölümüne göre iki kısma ayrılır ve aşağıdaki gibi adlandırılır. - 99 -
  • 12. Aorta thoracica = göğüs bölümü ■ Aorta abdominalis = karın bölümü 3.1.1. Aorta ascendens Aortun bu bölümü tam olarak kalbin torbası (pericard) içinde bulunur. Buradan aort kapak- ları seviyesinde her iki tarafa doğru koroner arterler ayrılır ve ilgili kalp duvarlarını beslemek üzere, sulcus atrioventricularis içinde yollarına devam ederler. 3.1.2. Arcus aorta Aortun yükselen bölümü az bir gidişten sonra, açıklığı aşağıya bakan bir kavis yaparak, ver- tebral kolunun önünden sola doğru geçer ve daha sonra bu kolun sol yanında aşağıya doğru yönelir. Aortun bu kavisinden (arcus aorta) üç önemli ve büyük arter ayrılır: Truncus brachiocephalicus A. carotis communis (sinistra) A. subclavia (sinistra) Bu üç arter de, başın ve kolların (üst ekstremitelerin) kan ile beslenmelerini sağlar. Sol yanın yukarıya doğru ayrılan arterleri ayrı ayrı aort kavsinden çıkmalarına rağmen, sağ yan tarafın arterleri yukarıda da belitildiği gibi önce bir büyük kütük halinde (truncus brachiocephalicus) ayrılıp, daha sonra a.subclavia dextra ve a. carotis communis dextra olmak üzere bölünür. Her iki yanda yukarıya doğru yükselen boynun büyük arterleri (a. carotis communis), yan- larda yaklaşık hyoid kemik hizalarında tekrar ayrılır ve iki önemli ve kalın dalı oluştururla. Bunlardan a. carotis externa, daha sonra yapacağı dallanmalar ile, boyun, yüz ve baş bölümünün dış kısmının kan ihtiyacını karşılar. Dil, larynx, tiroid bezi, yüz ve çiğneme kas- ları ve dişler bu arterin dalları aracılığı ile kanlarını alırlar. A. carotis interna ise, yapacağı dallanmalar ile beynin bir bölümünün ve orbitanın kan ihti- yacını karşılar. Her iki yanda a. subclavia'lar, clavicula'nın (köprücük kemiği) alt kenarına kadar bu isim ile tarif edilirler. Daha sonra bunlar koltuk altı çukuruna doğru uzanırlar. Adları da koltuk çukurunda a.axillaris ve koltuk çukurundan sonrada a. brachialis olarak değişir. Kol arteri (a. brachialis), kolda m. brachialis'in medial kenarında bulunur ve buradan kolay- ca da parmak ile bulunabilir. Nihayet kolda aşağıya doğru uzanıp, dirsek eklemine kadar ge- - 100 -
  • 13. len bu arter burada a. radialis ve a.ulnaris olmak üzere ikiye ayrılır. Bu arterin dalları, kol kas- larının ve dirsek bölümünün kan ihtiyacını giderirler. Önkolda ilerleyen a. radialis ve a. ulna- ris, elin avuç kısmında (palmar yüz) birbirleri ile birleşerek önemli ve kuvvetli bir arter yayı oluştururlar. Bu arter yayı yüzeyel ve derin olmak üzere iki oluşum halinde ortaya çıkar. A. radialis önkolun üçte iki alt kısımlarında oldukça yüzeyelleşir ve bu durum el bileği kısımlarında çok açık bir hal alır. Buradan arterin pulsasyonu rahatlıkla alınabilir. Nabız sayımı için önemli yerlerden birisidir. A. subclavia'nın dalları içinde belirtilmesi gerekli en önemlilerinden birisi a.vertebralis'tir. Her iki yanda yukarıya doğru yükselen a. vertebralis'ler altıncı boyun vertebrasının yanla- rındaki deliklerinden (foramina transversaria) girerek yukarıya yükselirler. Nihayet birinci boyun vertebrası olan atlas'ın üst yüzündeki bir oluktan geçip (sulcus a.vertebralis), daha sonra kafatası içine dahil olurlar ve az bir gidişten sonra beyin tabanında karşılıklı vertebral arterler birleşerek önemli bir yeni arter kütüğü oluştururlar (a. basilaris). A. basilaris, vermiş olduğu ince uzantılar ile bir yandan beyincik (cerebellum) ve diğer yandan ise beynin bir bölümünün beslemesini sağlar. Aynı zamanda bu arterin dalları, arteria carotis interna yolu ile gelen diğer arter uzantılarının da katılması ile beyin tabanında yedi köşeli poligonal bir ar- ter halkası, meydana getirir (Willis poligonu). Bu arter poligonu (circulus arteriosus) beynin beslenmesi bakımından, damarların herhangi birisinin tıkanmasında önemli rol oynar. Ayrı- ca, bu tür arter beslemesinin, Neuoroşirurji'de klinik bakımdan son derecede pratik önemi vardır. 3.1.3. Aorta descendens Aort kavisinden sonra, aşağıya doğru inen bölüme, aorta descendens adı verilir. Önce, ver- tebral kolunun sol yanında iken, aşağıya doğru indikçe, yavaş yavaş sağa doğru kayıp, he- men hemen orta çizgiye uygun olacak bir şekilde, diaphragma üzerindeki kendine ait delik- ten (hiatus aorticus) geçerek karın boşluğuna dahil olur. Aorta descendens'in bu gidişine dikkat edilirse, iki önemli bölümde yol almış olur ve buna göre de iki kısma ayrılır. ■ Göğüs bölümü = Aorta thoracica ■ Karın bölümü = Aorta abdominalis 3.1.3.1. Aorta thoracica : Bu bölüm, dördüncü göğüs omurunun sol yanından başlar ve 12'ci göğüs omuruna kadar devam eder (aortun diaphragmayı aştığı yere kadar). Aortun bu kısmından göğüs bölümünde bulunan orgnalar ile, kalp kesesine, diaphragma'ya ve ka- - 101 -
  • 14. burgalar arasında uzanmak üzere bu bölüm kaslarının beslenmesi için ince dallar ayrılır (Rami bronchiales, Rr.oesophagei, Rr. pericardiaci, Aa. phrenicae superiores, Aa, inter- costales porteriores, Rr. mediastinales). 3.1.3.2. Aorta Abdominalis : Thorax ile karın boşluğunu ayıran bölmedeki (diaph- ragma) kendine ait olan delikten (hiatus aorticus) geçen aort artık karın bölümüne ulaşır ve adı da değişir (aorta abdominalis). Karın bölümünde aort, 4.cü bel omuru hizasına kadar iner ve yaklaşık bu seviyede sağ ve sol yana gitmek üzere iki önemli ve büyük dalına ayrılır (bifurcatio aortica). Karın aortunun dalları karın organları ile pelvis organlarına giderler. Aortun karın bölümünde vermiş olduğu en büyük dallardan birisi, kalınca bir kütük halinde ayrılan trun- cus coeliacustur. Bu kök daha sonra önemli üç dala ayrılır : ■ A. gastrica sinistra ■ A. hepatica communis ■ A. lienalis Bu dallar ile karnın üst kısmında yer alan önemli organlar ihtiyaç duydukları kanı almış olur- lar. Mide, pankreas, onikiparmak barsağı (duodonum), karaciğer ve dalak bu yolla kanını alır. Bu kalın arter kütüğünden sonra karın aortundan, yine çevre organlara ve aşağılara kadar uzanan önemli damarlar ayrılırlar. ■ A. mesenterica superior ■ A. mesenterica inferior ■ Aa. suprarenales mediae ■ Aa. renales ■ Aa. testiculares (veya ovarica) ■ Aa. phrenicae (inferiores) ■ Aa. lumbales Yukarıda adları verilen arterlerin bazıları tek olup, diğerleri ise aortun hariki yanından simet- rik durumda ayrılan damarlar olarak görülürler. Barsakların, böbrek üstü bezlerinin, böbrek- lerin, testislerin (veya ovariumların), diaphragma ile bel bölümü kaslarının beslenmeside bu uzantılar aracılığı ile sağlanır. Böylece karın bölümünde, değişik yönlerde bir takım dallar vererek aşağıya doğru inen - 102 -
  • 15. aort, yaklaşık 4.cü lumbal vertebra hizasına gelice ikiye ayrılır (bifurcatio aortae) ve pelvis boşluğuna doğru uzanan, sağlı-sollu simetrik iki yeni damar halinde devam eder (Aa. iliacae communes). Pelvis (leğen) boşluğu içinde bu boşluğun duvarlarına yaslanarak devam eden bu kalın arter dalları, az sonra herbirisi tekrar ikişer kola ayrılır (a. iliaca externa ve a. ili- aca interna). Arteria iliacae interna pelvis boşluğu içerisinde bulunan organların (genital or- ganlar ve duvarını oluşturan yapılar) besleyici damarı olarak görev yüklenmiştir ve burada yeniden pekçok dallara ayrılacaktır. A.iliaca externa ise, aşağıya doğru devam ile, uyluğun ön tarafına kadar gelir. Buraya gelir- ken uyluktaki önemli bir bağın (lig. inguinale) altından geçer ve bu sırada yanında uyluk ön kısım veni ile daha aşağılarda uzantıları devam eden siniri de bulunur. A. iliaca externa, uy- luk ön lojuna geldiğinde adı değişerek a. femoralis adını alır. Bu arter uylukta aşağıya doğru ilerler ve bu bölümün iç kısmında yer alan adduktor kaslar ile uyluk kemiği arasında oluşan bir kanaldan (canalis adductorius) geçerek, bu dafa dizardı çukuruna ulaşır ve adı da bura- da arteria poplitea olur. A. popliteanın dizardı çukurunda aşağılarda ikiye ayrılması ile a. tibi- alis posterior ve a. tibialis anterior adı verilen dalları meydana gelir ki, bu iki arterin devam eden dalları aracılığı ile bacak ve ayak bölümünün kan beslenmesi sağlanmış olur. ? Dolaşım sisteminde arterleri özetleyin. 4. DOLAŞIM SİSTEMİNDE BAZI ÖNEMLİ VENLER Daha öncede belitildiği gibi, insan vücudunda kan damarı sistemi iki önemli bölümden oluşur. Oksijenden zengin kanı perifere taşıyacak damarlar (arterler) ve dolaşımını yapıp, görevi tamamladıktan sonra tekrar bir araya toplanan oksijeni azalmış olan kanı merkeze (kalbe) getirecek damarlar (venler). Sol ventrikül'den aorta yardımı ile perifere dağılan kanın geriye dönüşü ise venler aracılığı ile sağ atrium boşluğuna olacaktır. Buraya gelişleri de yine çapları oldukça büyük damarlar aracılığı ile sağlanır. Venler içerisinde merkeze dönen kanın bu yöndeki hareketi, arter duvarlarında olmayan bazı kapakçıklar (özellikle alt ekstremitelede) ve aynı zamanda kasların aktif basınçları ile sağlanır. Kalbin sağ atriumun- dan sağ ventrikülüne geçen kan, oksijenden zenginleştirilmek üzere bu defa kalpten, ak- ciğerlere yine büyük yapıdaki damar aracılığı ile (truncus pulmonalis) nakledilir. Akciğer yapısı içerisinde bir ağaç dalı gibi pek ince dallanmalara tabi olan ve venöz kan taşıyan da- marlarda karbondioksit ve oksijen alış verişi yapılır. Böylece oksijenden zengin kan bu defa tekrar vena pulmonalis adı verilen sağlı-sollu dört adet damar vasıtasıyla kalbin sol atriumu- - 103 -
  • 16. na sevkedilir. Burada görüldüğü gibi, kalp ile perifer arasında ve kalp ile akciğerler arasında esas bakım- dan birbirinden ayrı iki kan dolaşımı söz konusudur. İşte akciğer ve kalp arasında oluşan do- laşıma küçük dolaşım, diğerine ise büyük dolaşım adı verilir. Hemen her artere bir ven karşı düşerek oluşan bir dolaşım sisteminde, özellikle ekstremit- lerde ve derin katlarda bulunan her arter için iki venin düzenlenmiş olduğu görülür. Böylece, geriye doğru bir gidiş ile, daha da çapları kalınlaşmış venler, nihayet iki büyük ve önemli kök halinde kalbin sağ atriumuna açılırlar. Açılma ağızlarında (deliklerinde), aort ve truncus pul- monalis'te olduğu gibi kapakçık sistemleri görülmez. Bu iki büyük ven aşağıdaki adları alır. ■ Vena cava superior : Vücudun üst kısmının (yarısının) kanını sağ atriuma getirir, ■ Vena ceva inferior : Vücudun alt yarısının (ve tabiiki karın bölümünün) venöz kanını yine sağ atriuma geri getirir. Arterler söz konusu olduğunda, bunların daha çok vücudun derinliklerinde ve hatta kaslar arasında daha derinlerde yer aldıkları görüldüğü halde, venlerde durum biraz daha değişik- tir. Venler, deri altından renkleri ile de rahatlıkla ayrılabilecek bir halde ve oldukça yüzeyel olarak belirlenebilir. Ayak sırtında, el sırtında ve dirsek ekleminin ön kısmında venler ra- hatlıkla parmak yardımı ile bulunabilir. Diğer pek çok ven ise, daha derinlerde ve kaslar arasında arterler ile birlikte uzanırlar. Gerek derin ve gerekse yüzeyel uzanan venler birbir- leri ile pekçok ve değişik tarzdaki uzantılar ile bağlantı sağlar. Bu bakımdan venleri ilgilendi- ren variasyonlar pek fazladır. Bu variasyon durumları bazen cerrahi müdehalelerde önemli sonuçlar doğurur (Trakeotomi; Laryngetomi vb.). Daha öncede belirtildiği gibi venlerin lümenleri içinde, aralıkları herzaman sabit olmayan uzaklıklarda yer alan birtakım kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar, çevre organ kaslarının ve ven duvarında bulunan kasların, yaptıkları basınç ile merkeze doğru sevkedilen kanın, geriye dönüşünü engelleyecek mekanizmalardır. Genel olarak ven duvarlarındaki kas ta- baka oldukça az gelişmiştir veya hemen hiç yoktur. Ancak, bacak ve karın venlerinde kas yapı daha kuvvetli olarak görülür. Önceden de sözedildiği gibi, sonuçta vücutta bütün venler, iki büyük vene açılarak sonlanı- rlar (V. cava superir ve inferior). Bununla beraber, arterlere uymayan bir düzen içinde ven dolaşımı belli sıra ile ele alınabilir. Buna göre şu şekilde bir sınıflama yapılabilir: ■ Gövdenin dorsal (sırt) venleri - 104 -
  • 17. Kafatası içinin venleri (beyin venleri ve sinüsler) ■ Pelvis'in ven plexusları (plexus venosus) ■ Ekstremitelerin ve boynun deri venleri ■ Vena portae Bütün bu venlerin regional ve indivüdüel olmak üzere bir takım variasyonlar gösterdikleri daha öncede belirtilmiş ve klinik önemine değinilmişti. Özellikle bu variasyonlar ekstremite- lerin deri venlerinde fevkalade büyük boyutlarda ortaya çıkar. Bu durum ise klinikte son de- rece önemlidir. Zira, herşeydan önce kolun venleri kan alma veya enjeksiyon yapma bakı- mından önemli yerlerdir. Bacak yüzeyel venlerinde ve özellikle bacakta, uzun süre ayakta kalarak iş yapan kişilerde (öğretmen gibi) kanın yığılması veya ven duvarlarının zayıflaması sonucu, ven duvarların- da dışarıya doğru şişkinlikler ortaya çıkar (varis). Bu durum ise rahatsız edici ağrılara sebep olur. 4.1. Akciğer Ven Dolaşım V.cava superior ve inferior yolu ile kalbe dönen venöz kan (oksijenden fakir), sağ ventrikül- den truncus pulmonalis yolu ile akciğerlere sevkedilir. Burada, kapiller damarlarda oksijen ve karbondioksit değişimi yapıldıktan sonra, bu defa ikisi sağda ve ikisi de solda olmak üze- re, dört adet ven ile (v.pulmonales) kan sol atriuma sevkedilir. Böylece oksijenden zengin- leştirilmiş olan bu kan daha sonra sol ventrikülden aort yardımı ile büyük dolaşıma aktarıla- caktır. Caval venlerin kalbe açılma durumları ile, akciğerlerden kalbe gleen Vv. pulmonalesler, bir- birlerini sanki bir haç şeklinde çaprazlar durumdadırlar. Buna göre, vena cava'lar çaprazın dikey bacağını, Vv. pulmonales'ler ise horizontal uzantısını oluştururlar. 4.2. Vena portae Mide, dalak, barsaklar ve pankreas'dan gelen venler, doğrudan vena cava inferior'e açıl- mazlar. Bunlar önce kendi aralarında birleşirler ve bir ven kütüğü oluştururlar. Karaciğerin alt yüzü ve pankreas başı civarında meydana gelen bu ven kütüğüne "Vena portae" adı veri- lir. Bu kütük bir bütün olarak karaciğerin alt yüzündeki kapısından (porta hepatis) içeriye doğru sokulur. Karın organlarının kanı, karbonhidrat ve albümin nakli bakımından önemlidir. Bu yapılar, - 105 -
  • 18. karaciğer içinde işlenerek vücut için hazır hale getirilir. Karaciğer içine sokulan vena portae, burada daha çok dallara ayrılır ve sanki bir kapiller sistem oluşturur. Daha sonra, karaciğer içerisinde dağılan ve işlenmiş duruma getirilen kan, tekrar karaciğerde küçük damarlar (venler) halinde toplanmaya başlar ve nihayet, karaciğerden venae hepaticae adı verilen küçük damarlar aracılığı ile, vena cava inferior'e açılırlar. Herhangi bir nedenle vena porta'daki kan akımının engellenmesi veya bizzat karaciğerin yapısında meydana gelen klinik bazı vakalar sonrasında (siröz) veya karciğer içi venlerinin rahatsızlıklarına bağlı olarak kan, sirkülasyon yapmak için yeni kollateral yollar bulmaya mecbur olur. Bu durumda ortaya çıkan anastomozlar oldukça büyük bir genişleme yapabi- lir. Örneğin, mide veya özofagus venleri üzerinde veya karın ön duvarı venleri üzerinde böyle bir anastomoz söz konusu olabilir. Karın ön duvarı venlerinin göbek deliği çevresinde bir ağ yapacak şekilde genişlemesi ile ortaya çıkan klinik vaka "Caput medusae" olarak ad- landırılır. Özofagus venlerinin genişlemesi, hayatı tehdit edeci kanamalara yol açabilir. Zira bu varisler (ven genişlemeleri) mukozanın hemen altında meydana gelirler ve çok kolay bir şekilde tahrip olabilirler. ? Dolaşım sisteminde venleri özetleyin. 5. DOLAŞIM SİSTEMİNDE LİMFA YOLLARI (Limfa sistemi) Kan damarları sisteminin yanısıra, diğer bir damar sistemi de vücudun önemli bir yapısı ola- rak yer almıştır. Damarlardan ve vücudun belli yerlerinde lokalize olmuş birtakım düğümler- den oluşmuş bu düzene, limfa sistemi adı verilir. Bu sistem doku içerisine, ince kan damarları (kapiller) yolu ile (duvarlardaki küçük açıklıklar yolu ile) verilen maddelerin (albumin, su ve elektrolit gibi) naklinde önemli görevler üstlen- miştir. Limfa sistemi, çok ince ve hassas bir yapı gösteren ve aynen kan kapillerleri gibi çok ince bir şekilde dallanmalar yapan limfa kapillerleri halinde başlar. Normal durumda bu yapının görülmesi ve hatta disseksiyonu çok güçtür ve özel teknikler gerektirir. Periferden kapiller halinde başlayan limfa yolları, birbirleri üzerine aktarılarak ve merkeze doğru gitmek üzere, daha büyük lenfa damarlarını oluştururlar. Limfa damarlarının duvar yapısı da, kan damar- ları gibi bir oluşum gösterir. (İntima, media ve adventitia). Ancak duvar kalınlığı çok öncedir. Duvar yapısı içinde yer yer düz kas lifleri de bulunur. Büyük limfa damarlarının duvar yapı- - 106 -
  • 19. ları ise, venlerin yapısına benzer. Limfa damarları da aynen ven sisteminde olduğu gibi küçük kapakçıklara sahiptir. Bu yapılar limfa sıvısının tekrar geriye dönmesini engeller. Vücudun bütün limfa sıvısı, sonunda iki büyük limfa kütüğü tarafından (ductus thoracicus ve truncus lymphaticus dexter) taşınır ve belirli yerlerde venöz sisteme aktarılır. Yukarıda adları verilen kütüklerden ductus thoracicus diaphragma'nın alt yüzünde ve 1. - 2. lumbal vertebralar hizasında bulunan küçük bir havuzcuktan (cisterna chyli) başlar ve di- aphragma'yı aort deliğinden (hiatus oarticus) geçtikten sonra, göğüs boşluğunda vertebral kolonun sol yanında olmak üzere yukarıya doğru yükselir. Yukarıya doğru devam eden bu kısım Ductus thoracicus'dur. Yolu boyunca önemli thorax organları ile yakından arkadaşlık yapar. Bu limfa kanalı en sonunda sol ven açısına (angulus venosus sinister) açılarak son- lanır. Ductus thoracicus bütün olarak düşünüldüğünde; alt ekstremitelerin, pelvis'in ve karın organlarının, göğüs organlarından sol yanda bulunanların, sol üst ekstremitelerin, başın ve boynun sol yarısının limfa sıvısını toplar. Vücudun sağ üst bölümünün limfası ise, Truncus lymphaticus dexter tarafından toplanır. Kısa bir gidişten sonra bu dafa bu kanal da, sağ ven açısına açılarak sonlanır (angulus ve- nosus dexter). Her vücut bölgesinin özel (kendine ait) limfa damarları, bu bölgelere ait olan küçük bir takım düğüm şeklindeki yapılardan geçerler. Limfa düğümleri adı verilen bu oluşumlar, yuvarlak veya oval yapıda, fasulye şeklinde oluşumlarlar. Büyüklükleri değişik olmakla beraber, belli bölgelerde ve özel görevler yüklenmiş olan bazı limfa düğümleri bilhassa gelişmiş olarak görülürler (Rosenmüller düğümü gibi.). Gerek bu limfa düğümleri ve gerekse limfa damar- ları, aynen venlerde olduğu gibi yüzeyel veya derin bölgelerde olmak üzere dağılım göste- rirler ve limfa damarları venler ile birlikte uzanırlar. İltihaplanma durumlarında, hemen deri- nin altında bulunan limfa damarlarının kırmızı çizgileri rahatlıkla görülebilir. Limfa yollarının uğradıkları Bölgesel limfa düğümleri, vücut için zararlı maddelerin süzülmesinde önemli rol oynarlar (bakteriler ve hücreler gibi). Büyük eklemlerin büklüm yapan taraflarında, göğüs karın ve pelvis boşluklarının bağ doku- su içerisinde, boyunda, mide ve barsak civarında, büyük organların damar ve sinirlerinin gi- riş-çıkış yaptıkları kapılarında (hilus) değişik sayılarda ve büyüklüklerde oluşmuş önemli limfa düğümleri bulunur. Bölgesel olarak bulunan ve değişik şekilde düzenlenmiş olan limfa düğümleri, çeşitli rahatsızlıklarda önemli teşhis vasıtası olurlar. (Koltukaltı, boyun yan ta- rafı, kulak altı bezi, uyluk bölümü limfa düğümleri gibi). ? Dolaşım Sisteminde Limfa yollarını özetleyin. - 107 -
  • 20. 6. LİMFOİD ORGANLAR 6.1. Dalak (Lien) Karın bölümünde bulunan bir organdır. Fonksiyonu nedeniyle, limfatik organ olarak kabul edilir. Kırmızı mavimsi bir renkte olup, kahve çekirdeğine benzer. Karnın sol üst kısmında, normal olarak 9. - 11. kaburgalar arasında bulunur ve uzun ekseni 10. kaburgaya paralel du- rumdadır. Bulunduğu yere göre sol böbrek ve böbrek üstü bezi, mide ve kalın barsağın sol- da yapmış olduğu büklüm ile (flexura coli sinistra) sıkı bir komşuluğu vardır. Birtakım bağlar aracılığı ile mideye ve diaphragma'ya tutunmuştur. Yaklaşık 200 gr. kadar ağırlıkla olup, 12 cm. kadar uzunluğu ve 8 cm. kadar da genişliği vardır. Kalınlığı ise 3 cm. civarındadır. Dalak, kan bakımından zengin, yoğurulabilir bir organ olup, etrafı sağlam bağ dokusundan oluşmuş bir kapsül ile çevrilmiştir. Bağ dokusundan ayrılan birtakım sağlam bölmeler, ay- nen limfa düğümlerinde olduğu gibi, dalağın içerilerine kadar uzanarak, organı birtakım bölmelere ayırır. Bu yapılar birbakıma organın iskeletini oluştururlar. Dalak içlerine kadar uzanan trabeküller arasında organın pulpası bulunur. Dalak pulpası; kan damarı, kan, birtakım hücre, kan boşlukları, limfatik doku ve retiküler bağ dokusundan oluşmuştur. Bu durumu ile dalak, bir bakıma kanı filtre eden bir yapı olarak da kabul edilebi- lir. Dalağın girişinde (hilus lienis) bu organın önemli arteri (a. lienalis) birçok dala ayrılırı ve bu dallar trabeküller boyunca uzanırlar. Daha sonra uzanan arterler, tekrar çok sayıda dallan- ma yaparak, dalak pulpasında yoğunlaşırlar. Dalak pulpası kendi içinde kırmızı ve beyaz pulpa olmak üzere iki kısma ayrılır. Beyaz pulpada limfositler bulunur ve esas yapı eleman- ları olarak da bu oluşumlar görülür. Kırmızı pulpa içinde ise, karakteristik yapı olarak küçük kıvrımlı, kılcal damar şeklinde yapılar (sinüs) vardır. Bu yapılar, kırmızı kan cisimciklerini toplayarak, ihtiyaç olduğunda tekrar geriye verebilirler. Özet olarak dalağın fonksiyonu şu şekilde verilebilir : Kırmızı kan cisimciklerinin yıkımı, Kan depolama, İmmun sistemde fonksiyon görme, Limfosit oluşumu. - 108 -
  • 21. 6.2. Timus (Thymus) Göğüs ön tarafında bulunan sternum'un hemen arkasında yer alır. Lobuler yapıda olan bu organın lobçukları, kişiden kişiye değişir. Doğrudan, kalbin dış tarafını saran torbası (peri- card) ile temastadır. Timus'un esas yapısı bir retiküler dokudur. Hücre ağının boşluklarında bol miktarda limfosit depo edilir. Bunlara, timosit (tymocit) adı verilir. Timus çocuklarda oldukça büyüktür ve büyümesi de yaklaşık olarak 11. - 15. yaşlara kadar devam eder. Bu sıralarda en büyük haline erişir (ağırlık olarak). Bu yaşlardan sonra ise tek- rar küçülmeye başlar ve hatta erişkinlerde yerinde sadece bir yağ dokusu olarak yapı kalır. Ancak, bazen timus artıklarına da rastlamak mümkündür. Timus'un fonksiyonu uzun süre tam bir açıklıkla belirlenememiştir. Fakat bugün bu organın bazı fonksiyonları artık belirlen- miştir. İmmunolojik savunma durumlarında ve limfosit oluşumunda görevi olduğu bugün bi- linmektedir. Bunların yanısıra, son zamanlarda yapılan araştırmalar ile bu organın özellikle bir dejeneratif kas hastalığı ile (Myasthenia gravis pseudoparalytica) sıkı bir ilişkisi olduğu görülmüştür. Cerrahi müdehale ile timus'un çıkarılmasından sonra belirtilen kas has- talığının ortaya çıktığı tesbit edilmiştir. ? Limfoid organları özetleyin. 7. ENDOKRİN BEZLER = İÇ SALGI SİSTEMİ Endokrin sistem, salgılarını doğrudan kana veren çeşitli iç salgı bezlerinin biraraya gelişi oluşur. Bu bezlerin salgılarına hormon adı verilir. Doğrudan kana verilen bu salgılar, insan organizmasında organ fonksiyonlarının regülasyonu için büyük öneme sahiptirler. Endokrin organlar içinde şunlar vardır : ■ Hipofiz (Hypophysis) ■ Epifiz (Epiphysis = corpus pineale) ■ Glandula thyreoidea ■ Glandula parathyreoidea ■ Pankreas'ın langerhans adacıkları ■ Gonad'lar (Testis ve Ovarium) ■ Timus (Thymus) Burada adları verilen organların hepsi, salgılarını doğrudan kana verirler. Bunlara ilaveten, - 109 -
  • 22. paraganglion adı verilen küçük yapılı oluşumlar da vardır. Bu oluşumlar, bazı damar ve or- ganların çevresinde yer bulurlar ve yine salgılarını doğrudan dolaşım sistemine verirler. Aynı zamanda endokrin faaliyet de gösteren timus hakkında, limfoid organlar bahsinde ge- rekli bilgiler verilmişti. 7.1. Hipofiz (hypophysis) Bu organ küçük bir fasulyeye benzer. İnce bir sap ile beyin tabanına asılmış durumdadır. Genişlemiş olan kısmı, cranium'un tabanını oluşturan Os sphenoidale'nin sella turcica adı verilen kısmına oturur. Adenohipofiz ve Nörohipofiz adı verilen iki kısımdan oluşur. Hipofiz hormonu diğer iç salgı bezlerini kontrol edici bir özellik taşır. Bunun yanısıra; düz kasların kontraksiyonları, vücuttaki sıvı dengesinin regülasyonu, üreme bezlerinin fonksi- yonları gibi, faaliyetler üzerinde etkili bir bezdir. 7.2. Epifiz (Epiphysis = corpus pineale) Çam kozalağı şeklindedir. İsmi de bu bakımdan "Epifiz" olarak verilmiştir. Beyin kökünün ar- ka tarafından yer alır. Biraraya gelmiş epitel (pineal) hücrelerden oluşmuştur. Üzeri bağ do- kusundan meydana gelmiş bir örtü ile kaplanmıştır. Yaşlanma ile artan bir şekilde, bezin içinde kum tanecikleri ortaya çıkar. Bunlara beyin kumu (acervulus) adı verilir. Bu bezin hor- monu (salgısı) çocuklarda cinsiyet hormonlarının oluşumunda frenleyici bir etki gösterir. Epifiz'in etkisinin ortadan kalkması durumunda, özellikle erkek çocuklarda cinsel gelişme- nin hızlandığı görülmüştür. 7.3. Tiroid bezi (Glandula thyroidea) Boynun ön tarafında ve tiroid kıkırdağın her iki yanında yer almış iki büyük lob şeklinde görünür. Bu iki büyük lob, ortada bir ara parça ile bağlanmıştır. Bez dıştan, bağ dokusundan meydana gelmiş iki kapsül ile kuşatılmıştır. Dış kapsül daha gevşek bir halde bulunur ve ko- laylıkla dokudan ayrılabilir. İki kapsül arasında ve arka yüzde paratiroid bezler yer alır. Ayr- ıca bu iki kapsül arasında beze gelen önemli damar ve sinirler de bulunur. Büyüklük olarak normalde bez, boyun ön kısmından görülmez ve hatta el ile yoklandığında da hissedilmiz. Ancak bir bez rahatsızlığı durumunda bu durumun dışına çıkılır. - 110 -
  • 23. Bezinüç önemli salgısı vardır (thyroxin, calcitonin ve trijodthyronin). Bu salgıları ile özellikle organizmada yanma olayını ve bazal metabolizmayı ayarlar. Bezin çok veya az çalışması- na bağlı olarak, ilgili hormanların yapımı değişeceğinden; klinikte önemli rahatsızlar ortaya çıkar (Kretinismus, Miksodem, Basedow gibi). 7.4. Paratiroid bezler (Glandula parathyreoidea) Bu bezler, tiroid bezlerinin yan loblarının arka kısımlarında bulunur. Küçük epitel topluluk- larıdır. Normal olarak ikisi üst ve ikisi de alt olmak üzere dört tanedirler. Ancak sayılarında değişme olabilir. Tiroid bezi ameliyatlarında bu bezlerin sayıları, durumları ve yerleri mutla- ka gözönünde bulundurulmalıdır. Bezlerin salgıladıkları hormon, fosfor metabolizması ve kandaki kalsium miktarının ayarlanmasında önemli fonksiyon görülür. Kemik, barsak, böbrek ve sinir sistemi üzerine de etkili bezlerdir. Bezin hiç bulunmaması (veya çalışma- ması) durumunda, bütün kasların kasılmaları ortaya çıkar. Bu duruma kalp kasları da katıla- bilir. Bezlerin aşırı çalışmalarında da önemli kemik rahatsızlıkları görülür. 7.5. Langerhans adacıkları (Pankreas) Pankreas'ın parankiminde bulunurlar. Adacıklar halindedir ve sayıları 1-2 milyon kadardır. İç salgı olarak insulin ve glukagon adı verilen hormonları yaparak kana verirler. İnsulin mik- tarında azalma, şeker hastalığı adı verilen tabloya yol açar (Diabetes mellitus). 7.6. Gonad'lar (Testis ve ovarium) Erkek dış genital organlarından scrotumların içinde yer almış yumurta şeklindeki oluşumla- ra testis adı verilir. Testis'ler endokrin faaliyet yaptıkları gibi, dış salgı bezi olarak da fonksi- yon görürler. Burada yapılan hormon ile (testosteron) cinsiyet organları gelişimi ve sekon- der cinsiyet belirtileri yakından ilişkilidir. Ovarium'lar ise, büyükçe bir badem şeklinde oluşmuş yapılardır. Pelvis boşluğunda kendi- lerine ait çukurlarda bulunurlar. Bir çift dişi cinsiyet organıdırlar. Ovarium'larda iki önemli hormon yapılır (Östrogen ve Progestoron). Uterus'un gelişim ve uterus mukozasının kalın- laşması ve sekonder genital belirtilerin ortaya çıkışı ovarial hormonların etkisi ile olur. Bu hormonlar aynı zamanda menstrual siklus ve hamilelik durumlarında önemli fonksiyon - 111 -
  • 24. görürler. Burada çok kısa olarak değinilen endokrin bezler (sistem) hakkında geniş bilgi için, ilgili ki- taplara başvurulmalıdır. ? Endokrin bezleri özetleyin. Özet Organizmada transport aracı kandır. Organlar ve dokular canlı kalabilmek için kan yolu ile beslenmeye ihtiyaç gösterirler. Herşeyden önce, sindirim ile alınan gıdanın, kan dolaşımı ile vücudun en küçük birimlerine kadar taşınması şarttır. Aynı zamanda, metabolizma ile or- taya çıkan artık maddelerin de vücut dışına atılması gerekir. Öteyandan, canlı organiz- manın ihtiyacı olan oksijeni alıp, artık madde olarak karbondioksiti de atması canlılık için şarttır. Bu bakımdan dolaşım sistemi, vücutta son derece önemli bir organizasyon olarak or- taya çıkar. Genel olarak gözlendiğinde, dolaşım sisteminde kalp motor; damarlar ise (kan ve limfa da- marları) bu sistemin dağıtıcı ve toplayıcı bölümleri olarak görev yüklenmişlerdir. Bunun için kalp, devamlı çalışarak kanı vücudun en küçük birimlerine kadar yollar. Kanın ve limfa sıvısının vücutta sirkülasyonu için, özel yapıda yollar (damarlar) oluşmuştur. Bütün bun- ların yanısıra; dolaşım sistemi ile yakından fonksiyonal ilişki içerisinde bulunan endokrin bezler de, salgılarını (hormon) doğrudan kana vererek, organ fonksiyonlarının regülasyo- nunda önemli görevler yaparlar. - 112 -
  • 25. Değerlendirme Soruları 1. Mitral kapak (valvula mitralis) nerede bulunur? A) Truncus pulmonolis'in başlangıç deliğinde B) Ostium atrioventriculare dextrum'da C) Aortun başlangıç ağzında D) Ostium atrioventriculare sinistrum'da 2. Sinüs coronarius hangi organın yapısında bulunur? A) Dalak B) Timus C) Kalp D) Karaciğer E) Hipofiz bezinde 3. Kapiller damarçapları yaklaşık olarak hangi değerler arasındadır? A) 1 - 2 mikron B) 30 - 40 mikron C) 0,1 - 0,3 mikron D) 5 - 25 mikron 4. Hangi damar Aortun karın bölümünden ayrılmaz? A) Aa.renales B) A.mesenterica superior C) A.lienalis D) A.carotis communis E) Aa.ovarica 5. Aşağıdakilerden hangisi limfoid organdır? A) Karaciğer B) Tiroid bezi C) Pankreas D) Böbrekler E) Timus 6. Hangisi endokrin bez değildir? A) Dalak B) Hipofiz C) Epifiz D) Testis E) Tiroid bezi - 113 -
  • 26. Sözlük ve Kavram Dizini Aorta : Kalbin sol karıncığından ayrılan vücuttaki en büyük atardamar. Atrium : Kalbin yapısında iki adet olarak bulunan ön odacıklar. Endocardium (Endokard) : Kalbin boşluklarının iç yüzünü örten ince epitel yapıdaki zar. Epicardium (Epikard) : Kalbin kas tabakasının dış yüzünü sıkıca döşeyen ince zar örtü. Pericard'ın visseral yaprağı. Myocardium (Myokard) : Kalbin kas tabakası Truncus pulmonalis : Kalbden akciğerlere uzanan büyük kan damarı kökü. Kalbin sağ karıncığından başlar ve az sonra iki büyük dala ayrılır (a. pulmonalis dex. ve sin.) Valva : Kapak Valvula : Kapakçık Ventriculus : Karıncık. Kablin yapısı içinde bulunan duvarları kalın kas tabakasından oluşmuş boşluklar. - 114 -