2. GÜNLÜK NEDİR?
Bir kişinin önemli ve kayda değer bulduğu olay,
gözlem, izlenim, duygu, düşünce ve hayallerini günü
gününe tarih belirterek anlattığı yazı türüdür.
3. Edebiyat ve sanat dünyasından tanınmış kişilerin
kaleminden günü gününe yazılan günlükler ; yazar
hakkında ayrıntılı bilgilere birinci elden ulaşmamızı
sağladığı gibi dönemin tarihi olayları hakkında da bilgi
verir.
Örneğin 1409-1431 yıllarında Fransız bir papanın
tuttuğu “Parisli Bir Burjuvanın Günlüğü” VI. ve VII.
Charles dönemini araştıran tarihçiler için önemli
kaynaklardandır. İngiliz günlük yazarı John Evelyn’in
“Diary” (günlük) adlı eseri 17.yy İngiltere’sinin
toplumsal ve kültürel yapısına ışık tutar.
4. GÜNLÜKLERİN ÖZELLİKLERİ
*Yaşanan olayların, izlenimlerin günü gününe yazılması ile
oluşurlar.
*Birinci kişi ağzından yazılmış kısa ve özlü yazılardır.
*İnandırıcı, içten ve samimidirler
*Konuşma diline yakın bir dil kullanılır.
*Yazarın kişiliğini, görüşlerini ve ruhsal yapısını yansıtırlar.
*Gerçekler, yaşanılanlar değiştirilmeden ,çarpıtılmadan
yazılır.
*Tarih, biyografi ve anı vb. için birer belge niteliği taşırlar.
5. GÜNLÜK ÇEŞİTLERİ
1) İçe Dönük Günlükler (Özel Ruhbilimsel Günlük):
Yazarın bir bakıma kendi kendiyle konuşmasıdır. Bu
metinlerde yazarın yaşadığı duygusal coşkunluğu
bulabiliriz.
Fransız yazar Andre Gide ve bizde Nurullah Ataç bu
türün başta gelen ustalarındandır.
2) Dışa Dönük Günlükler: Bu tip günlüklerde yazarlar,
alaycı bir tavırla dönemin olaylarını, siyaset, sanat ve
edebiyat adamlarını ya da gündelik sıkıntılarını öykü
tekniği kullanarak anlatmaktadırlar. Bizdeki en önemli
örneğini Tomris Uyar vermiştir.
6. 9 Kasım 1953
Dolmuşta dört kişiyiz, bir beşinci bekliyoruz. Elli elli beş yaşlarında biri
gözüktü. Şoförün yanında oturan genç bir bay sesleniyor: “Baba, çabuk!”
Duramadım: “Neden baba diyorsunuz?” dedim. Belliydi tanımadığı.
Samimiyettenmiş, samimiyetindenmiş, samimiyetin bir erdem olduğunu
öğretmişlermiş kendisine. “Hayır!” dedim, “Medeniyet samimiyet üzerine
kurulmaz, eskiden adâb erkân denirdi, onun üzerine kurulur. Yol, yordam…”
Neyse ki o delikanlı kızıp da “Eee! Ukalâlık etme!” demedi. Samimilik bir
erdem, ukalâlık da en bağışlanmaz suç… Ukalâlığı, ukalâ sayılmayı gözümüze
almalıyız, hele bu samimiyet denilen lâubaliliğe karşı.
Tanıdığımız tanımadığımız karşımıza kim çıkarsa hemen baba, amca, teyze
demek köylü töreleridir; kurtulmalıyız bu köylü törelerinden, köylüyü de
kurtarmalıyız. Bir iki konuşmada, çabucak senli benli olmak da kötü
huylarımızdan. Ondan da silkinmeliyiz. Başka türlü eremeyiz gerçek uygarlığa.
7. TARİHSEL GELİŞİMİ
Tarihte ilk defa Romalılar günlük yazmıştır.
Bunlar kamu kuruluşlarında yapılan işlemlerin
unutulmaması için tutulmuştur ve edebi nitelik
taşımazlar. Tarihte bu tür günlüklerin savaşları
ve askeri hareketleri not etmek için kullanıldığı
da görülmüştür. Çaldıran Savaşı’nı anlatan
“Haydar Çelebi Ruznamesi” bunlara örnektir.
8. Günlükler edebi değer kazanmaya ancak Rönesans
sonlarına doğru başlamıştır. Divan Edebiyatı
döneminde yazılan “ Ruzname” isimli savaş notları
ile Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi günlük özelliği
taşımasa da yakındır.
9. Günlüklerin içerik ve biçim yönünden en kapsamlı
örneklerini Tanzimat Döneminde görmeye başlarız.
Batıdaki anlamıyla ilk günlük Direktör Ali Bey’in “Seyahat
Jurnali” ( 1897) Daha sonra Şair Nigar Hanım’ın “Hayatımın
Hikayesi” adlı eseri gelir.
10. Günlükler, 1950 yılında
Nurullah Ataç’ın bir gazetede
günlük yazıları yazmasından ve
yoğun ilgi çekmesinden sonra
önem kazanmaya başlamıştır.
Nurullah Ataç yazılarına
“Günce” başlığını atmıştır.
11. Bu günlükler içe ve dışa dönük
içeriğin uyumlu sentezi olarak
edebiyatımıza geçmiştir.