SlideShare a Scribd company logo
1 of 2
Download to read offline
Genel Galvanizciler Derneği40 General Galvanizers Association
Genel Galvanizciler Derneği 2016 - İSTANBUL General Galvanizers Association 2016 - ISTANBUL
41
makale / article
Eğitim şart!
İLAN
Bünyamin Halaç
Pazarlama Koordinatörü
Marmara Siegener Galvaniz A.Ş.
bhalac@galvaniz.com
Aslında trajedimizi ifade eden ama komiklik
olsun diye sık sık kullandığımız, dolayısıyla ‘içini
boşalttığımız’ bu başlığın trajik yönüne bir bakalım;
2016 yılı başından beri eğitim alışkanlıklarımızla
ilgili iki önemli çalışma yayınlandı.
Birincisi;
OECD, 3 yılda bir yayınladığı ve ülkelerin
eğitim sistemlerini ölçtüğü Uluslararası Öğrenci
Değerlendirme Raporu’nu (PISA 2016) açıkladı.
Türkiye, 64 ülke arasında 45. sırada yer alarak
yine OECD ülkelerinin gerisinde kaldı. Matematikte
45’nci, okuduğunu anlama da 37’nci ve fen
bilgisinde 41’nci oldu.
Matematik dalında Şangay (Çin), Singapur, Hong
Kong (Çin) ve Kore ilk sırayı aldı. Okumada Şangay,
Hong Kong ve Kore ilk 3’ü paylaştı. (kaynak: http://
www.oecd-ilibrary.org/)
İkincisi;
Brüksel’den yayın yapan ABHaber, Mayıs
ayında DESAM’ın (Demokrasi ve Eğitim Stratejik
Araştırmalar Merkezi) bir çalışmasını yayınladı.
Rapora göre, Türk halkı günde 6 saat televizyon
izliyor, günde 3 saat internete giriyor fakat kitap
okumaya ancak yılda 6 saat vakit
ayırıyor. AB ülkelerinde %21 olan
kitap okuma oranı, Türkiye’de sadece
%0,01. UNESCO (Birleşmiş Milletler
Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu)
dünyadaki okuma alışkanlıkları
raporuna göre Türkiye, kitap okuma
oranında dünya ülkeleri arasında
86’ncı sırada; Gambiya, Fildişi
Cumhuriyeti gibi Afrika ülkeleriyle
aynı sıralarda yer alıyor.
Cep telefonu ve iletişim
masraflarına ayda 213 lira ayıran 4
kişilik bir Türk ailesi, kitaba ise ayda
değil yılda sadece 6,5 lira ayırıyor.
Bu raporu destekleyen bir başka çalışmaya göre
(Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi)
Türkiye’deki halk kütüphanelerinin sayısı 1.350
civarında ve kütüphaneye kayıtlı üye sayısı 427
bin (sanırım çoğunluğu öğrenci). Türkiye’de 50
bin kişiye bir kütüphane düşerken, Almanya’da
7 bin, İngiltere de 13 bin, Finlandiya’da 4 bin, AB
ortalaması 7 bin. 558.1350 kütüphaneye karşın
Türkiye’de 600 bini aşkın kahvehane bulunuyor.
Japonlar’ın bir karşılaştırmasına göre kişi
başına yılda 4 kitaptan az okunmuyor sayılıyor,
4-10 az okunuyor, 10-20 okunuyor, 20 kitabın
üzerinde kitap okuyan bir kişi çok okuyor sınıfına
alınmaktadır.
İstatistiklere göre Türkiye’de her 100 kişiden 4-5’i
kitap okuyor. Yine Japonya’da bir kişi yılda 25 kitap
okurken, bizde 6 kişi yılda bir kitap okuyormuş.
Kitap okuma sayısı, kütüphane sayısı, kıraathane
sayısı ile karşılaştırıldığı zaman çok çok gerilerde
olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Ovidus “gençliği
kitapla beslemeyen ulusların sonu acıdır” diyor.
Peki, ortalama bu şekildeyken
üniversitelerde durum nasıl?
Bu konuda yapılan bir başka
araştırmada ise üniversitelilerin de
–akademisyenler dahil- okumadığını
gösteriyor. Prof. Dr. Çağatay
Özdemir’in “Türkiye’de Öğretim
Elemanları” adlı çalışmasında
üniversitelerin %16’sı hiç kitap
okumuyor, %72’si 1-2 kitap okuyor,
%11’i 3-5 kitap, %1.4 de beş
kitaptan fazla okumaktadır. İyi okur
ortalamasının yılda minimum 10-
20 kitap arasında olması gerektiği
Kitabın yaprakları
bizi aydınlığa
götüren kanatlar
gibidir. Uygar
toplumda
kitapların değeri
yüksektir.
Voltaire
Genel Galvanizciler Derneği42 General Galvanizers Association
Genel Galvanizciler Derneği 2016 - İSTANBUL General Galvanizers Association 2016 - ISTANBUL
43
makale / article
düşünüldüğünde öğretim üyelerinin de çok az
okuduğu ortaya çıkmaktadır. Yapılan bazı anket
çalışmalarında, çoğu akademisyenin gündüz
zamanının önemli bir kısmını internet üzerinden
gazete okuyarak geçirdiği veya diğer konu dışı
alanlarda gezindiği ön plana çıkıyor.
Gazeteci yazar Özdemir İnce “Üniversite hocaları
okuduklarını papağan gibi tekrarlıyorlar,” diyor. Her
gün kullandıkları “Jakoben”in ne anlama geldiğini
dahi bilmiyorlar, diyor.
En çok okunan kitaplarda ise; Fıkra kitapları,
çocuk kitapları (Keloğlan, Nasrettin Hoca) mistik
ve ruhani kitaplar ile aşk kitapları, cinsel içerikli
kitaplar başı çekiyor.
Sonuç;
Kitap okumak, hayatın bir gereği ve parçasıdır.
Ama çıkan sonuçlardan da anlaşılacağı üzere, büyük
çoğunluğumuz ‘boş zamanlarını değerlendirmek
için’ kitap okuyor. İşte büyük trajedi burada. ‘Balık
baştan kokar’ hesabı; eğitimciler okumuyor, veliler
okumuyor, öğrenciler okumuyor. Sorumluluk
alması gereken kurumlar ilgisiz. Böyle gelmiş böyle
gidiyor.
“Kitaplardan yoksun olan ülkeler, adaletin
yararlarından da yoksun olur” demiş Namık Kemal.
Diyeceğini de demiş. Gerisi bize kalmış.
Sadece kitap okumamak değil tabii ki trajik olan.
Eğitim sistemimizin çarpıklığı ve deneme tahtasına
dönmüş olması. İlkokulda verilen eğitim en
baştan beri, sınıf geçmek üzerine kurulu. Özellikle
matematik görsellikle süslenip, eğlenceli bir
şekilde o yaşlarda öğretilmesi gerekirken, küçük
yavruların (küçükken ben dahil) korkulu rüyası
oldu hep. Fen de öyle, edebiyatta... Böyle olunca
o yaşlarda okumanın erdemi de aşılanamıyor
çocuklara. Ve sonra kolaycı, ezberci yöntemlerin
yetiştirdiği kaytarmacı, günü kurtarmacı zihniyet
yerleşiyor beyinlere. Ve bu nesil büyüyünce de bu
alışkanlıklarıyla iş dünyasına atılıyor. Hayatın içine
dalıyor. Sonuç; Şekil A’da görüldüğü gibi...
Kıssadan Hisse;
İyi şeyler de olmuyor değil tabii ülkemizde, en
azından umudumuzu yitirmememiz gerektiğini
düşündürecek şeyler. Bu topraklarda büyümüş
Prof. Aziz Sancar, 2015 Nobel Kimya ödülünü aldı.
Ve ülkemizde ilköğretim 6. sınıf öğrencisi kızların
bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik dalında
daha başarılı olması için ‘Kız Çocukları İçin STEM
Kampları’ projesini başlattı.
Nobel ödülünü aldıktan sonra yaptığı
konuşmalarda eğitimin, özellikle de kız
çocuklarının eğitiminin önemini vurgulayan Prof.
Aziz Sancar, “Bilim yapmak genetik veya zeka
meselesi değil, gelenek meselesidir. Dolayısıyla
bunu bir gelenek haline getirmeli ve çocuklarımıza
erken yaşta aşılamalıyız” diyor. Mayıs ayında
Hürriyet Gazetesinden Nuran Çakmakçı’ya verdiği
röportajda şöyle devam ediyor Sancar: “Biz
ülke olarak, 500 yıllık Osmanlı ve Türk tarihinde
makale / article
bilime önemli katkılar yapmış değiliz. Peki, neden
yapmadık? Çoğu insan buna “Zeki olmadığınız için”
der. Ancak bilim yapmak genetik veya zekâ meselesi
değil, gelenek meselesidir. Dolayısıyla bunu bir
gelenek haline getirmeli ve çocuklarımıza erken
yaşta aşılamalıyız. Bu konuda sosyal bilimcilerin
çalışma yapmaları lazım. Ben bir bilim adamıyım ve
bilim yapıyorum. Fakat sebebini bilemiyorum. Nasıl
çözeriz konusunda, bilim yapmaya teşvik etmekten
başka ben bir şey tavsiye edemem.”
Sancar, aldığı Nobel Kimya ödülünü Anıtkabir’de
Mustafa Kemal Atatürk’e armağan etti. Atatürk
deyince onun çok iyi bir okuyucu olduğu bilinir.
Yaşamının tamamı dolu ve yoğun olan Atatürk’ün
57 yıllık yaşamında çoğu işaretlenmiş ve not
alınmış 4 bin kitap okuduğu arşivler
ile tespit edilmiştir. Kitaplara
verdiği önemi şu sözlerle dile
getiriyor Atatürk: “Çocukluğumda
elime geçen iki kuruştan birini
kitaplara vermeseydim işlerin
hiçbirini yapamazdım.” Bunu da
“Cumhuriyetin temeli kültürdür”
ifadesiyle okula, okumaya ve kültüre
verdiği önemi ortaya koymaktadır.
Bu vesileyle siyasilerin ve
yöneticilerin okumalarının ne kadar
önemli olduğu da görülmekte.
Çünkü sorumluluk sahibi yönetici,
aldığı kararları süzgeçten geçirmek
zorunda. Az okumuş ya da
okumayan idarecinin süzgeci kalbur gibi olur.
İncelik ve hassasiyet yoktur, sağlıklı muhakemesi
yoktur. Ne kadar az okumuşsa o kadar az beslenir.
O kadar dar görüşlüdür. Ufkunu ya da çevresini
göremez. “İyi seçilmiş kitapları okumak, geçmiş
yüzyılların seçkin zekâlarıyla önceden düzenlenmiş
bir konuşmaya katılmak gibidir” demiş Descartes.
Öyleyse ‘okuyan insan okuduğu kitap sayısı kadar
insandır’ diyebiliriz.
Son söz yerine;
Maalesef okumayı ‘not yükseltmek’ ve sınıf
geçmek için olarak algılayan öğrencilerimizin,
boş zamanlarını değerlendirdikleri bir ‘eğlence’
aracı olarak gören velilerimizin, bildiri ya da
sunumları için alıntı yapma aracı olarak gören
akademisyenlerimizin, vakti
olmadığı için kitap okuyamayan
siyasetçilerimizin ve tüm
bunların farkında olmayan resmi
makamlarımızın olduğu bir ülkemiz
var. Ne var ki, bunu düzeltmek
mümkün. Köklü reformlar yapılması
vebutrajiktablonunbirgündeğişmesi
umudunu hiç yitirmemeliyiz.
Çünkü okumak, umut etmektir
aynı zamanda. Hep birlikte ve barış
içerisinde yaşamak istiyorsak eğitim
seviyemizi yükseltmeliyiz. Okuyan
insanda empati duygusu gelişir
çünkü, adalet duygusu gelişir. Bu da
barışı getirir.
Bir ülkede okumaya
karşı istek artmadıkça,
gaflet ve bu gafletten
doğacak felaketler
azalmaz.
“
Benjamin Franklin
İyi seçilmiş
kitapları okumak,
geçmiş yüzyılların
seçkin zekâlarıyla
önceden
düzenlenmiş
bir konuşmaya
katılmak gibidir.
Descartes
Çocukluğumda
elime geçen
iki kuruştan
birini kitaplara
vermeseydim
işlerin hiçbirini
yapamazdım.
“
M. Kemal Atatürk

More Related Content

More from TOLGA DIRAZ

Batteries: Fundamentals & Importance for Sustainable Energy (SusEn))
Batteries: Fundamentals & Importance for Sustainable Energy (SusEn)) Batteries: Fundamentals & Importance for Sustainable Energy (SusEn))
Batteries: Fundamentals & Importance for Sustainable Energy (SusEn)) TOLGA DIRAZ
 
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 2
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 2Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 2
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 2TOLGA DIRAZ
 
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 1
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 1Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 1
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 1TOLGA DIRAZ
 
Hot-dip Galvanizing and Duplex Coating systems
Hot-dip Galvanizing and Duplex Coating systemsHot-dip Galvanizing and Duplex Coating systems
Hot-dip Galvanizing and Duplex Coating systemsTOLGA DIRAZ
 
Nükleer Enerji_Fizyon ve Füzyon (Nuclear Energy_Fission & Fusion)
Nükleer Enerji_Fizyon ve Füzyon (Nuclear Energy_Fission & Fusion)Nükleer Enerji_Fizyon ve Füzyon (Nuclear Energy_Fission & Fusion)
Nükleer Enerji_Fizyon ve Füzyon (Nuclear Energy_Fission & Fusion)TOLGA DIRAZ
 
Alasya Oyuncaklari - Tarihçesi
Alasya Oyuncaklari - TarihçesiAlasya Oyuncaklari - Tarihçesi
Alasya Oyuncaklari - TarihçesiTOLGA DIRAZ
 
Nükleer Enerji : Fizyon ve Füzyon (Fission & Fusion)
Nükleer Enerji : Fizyon ve Füzyon (Fission &  Fusion)Nükleer Enerji : Fizyon ve Füzyon (Fission &  Fusion)
Nükleer Enerji : Fizyon ve Füzyon (Fission & Fusion)TOLGA DIRAZ
 
Yakit hücreleri - Fuel cells
Yakit hücreleri - Fuel cellsYakit hücreleri - Fuel cells
Yakit hücreleri - Fuel cellsTOLGA DIRAZ
 

More from TOLGA DIRAZ (8)

Batteries: Fundamentals & Importance for Sustainable Energy (SusEn))
Batteries: Fundamentals & Importance for Sustainable Energy (SusEn)) Batteries: Fundamentals & Importance for Sustainable Energy (SusEn))
Batteries: Fundamentals & Importance for Sustainable Energy (SusEn))
 
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 2
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 2Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 2
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 2
 
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 1
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 1Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 1
Digital Transformation in the Painting & Coating Industries_Part 1
 
Hot-dip Galvanizing and Duplex Coating systems
Hot-dip Galvanizing and Duplex Coating systemsHot-dip Galvanizing and Duplex Coating systems
Hot-dip Galvanizing and Duplex Coating systems
 
Nükleer Enerji_Fizyon ve Füzyon (Nuclear Energy_Fission & Fusion)
Nükleer Enerji_Fizyon ve Füzyon (Nuclear Energy_Fission & Fusion)Nükleer Enerji_Fizyon ve Füzyon (Nuclear Energy_Fission & Fusion)
Nükleer Enerji_Fizyon ve Füzyon (Nuclear Energy_Fission & Fusion)
 
Alasya Oyuncaklari - Tarihçesi
Alasya Oyuncaklari - TarihçesiAlasya Oyuncaklari - Tarihçesi
Alasya Oyuncaklari - Tarihçesi
 
Nükleer Enerji : Fizyon ve Füzyon (Fission & Fusion)
Nükleer Enerji : Fizyon ve Füzyon (Fission &  Fusion)Nükleer Enerji : Fizyon ve Füzyon (Fission &  Fusion)
Nükleer Enerji : Fizyon ve Füzyon (Fission & Fusion)
 
Yakit hücreleri - Fuel cells
Yakit hücreleri - Fuel cellsYakit hücreleri - Fuel cells
Yakit hücreleri - Fuel cells
 

Eğitim Şart! Bünyamin Halaç_Galder_yazı

  • 1. Genel Galvanizciler Derneği40 General Galvanizers Association Genel Galvanizciler Derneği 2016 - İSTANBUL General Galvanizers Association 2016 - ISTANBUL 41 makale / article Eğitim şart! İLAN Bünyamin Halaç Pazarlama Koordinatörü Marmara Siegener Galvaniz A.Ş. bhalac@galvaniz.com Aslında trajedimizi ifade eden ama komiklik olsun diye sık sık kullandığımız, dolayısıyla ‘içini boşalttığımız’ bu başlığın trajik yönüne bir bakalım; 2016 yılı başından beri eğitim alışkanlıklarımızla ilgili iki önemli çalışma yayınlandı. Birincisi; OECD, 3 yılda bir yayınladığı ve ülkelerin eğitim sistemlerini ölçtüğü Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Raporu’nu (PISA 2016) açıkladı. Türkiye, 64 ülke arasında 45. sırada yer alarak yine OECD ülkelerinin gerisinde kaldı. Matematikte 45’nci, okuduğunu anlama da 37’nci ve fen bilgisinde 41’nci oldu. Matematik dalında Şangay (Çin), Singapur, Hong Kong (Çin) ve Kore ilk sırayı aldı. Okumada Şangay, Hong Kong ve Kore ilk 3’ü paylaştı. (kaynak: http:// www.oecd-ilibrary.org/) İkincisi; Brüksel’den yayın yapan ABHaber, Mayıs ayında DESAM’ın (Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi) bir çalışmasını yayınladı. Rapora göre, Türk halkı günde 6 saat televizyon izliyor, günde 3 saat internete giriyor fakat kitap okumaya ancak yılda 6 saat vakit ayırıyor. AB ülkelerinde %21 olan kitap okuma oranı, Türkiye’de sadece %0,01. UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) dünyadaki okuma alışkanlıkları raporuna göre Türkiye, kitap okuma oranında dünya ülkeleri arasında 86’ncı sırada; Gambiya, Fildişi Cumhuriyeti gibi Afrika ülkeleriyle aynı sıralarda yer alıyor. Cep telefonu ve iletişim masraflarına ayda 213 lira ayıran 4 kişilik bir Türk ailesi, kitaba ise ayda değil yılda sadece 6,5 lira ayırıyor. Bu raporu destekleyen bir başka çalışmaya göre (Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi) Türkiye’deki halk kütüphanelerinin sayısı 1.350 civarında ve kütüphaneye kayıtlı üye sayısı 427 bin (sanırım çoğunluğu öğrenci). Türkiye’de 50 bin kişiye bir kütüphane düşerken, Almanya’da 7 bin, İngiltere de 13 bin, Finlandiya’da 4 bin, AB ortalaması 7 bin. 558.1350 kütüphaneye karşın Türkiye’de 600 bini aşkın kahvehane bulunuyor. Japonlar’ın bir karşılaştırmasına göre kişi başına yılda 4 kitaptan az okunmuyor sayılıyor, 4-10 az okunuyor, 10-20 okunuyor, 20 kitabın üzerinde kitap okuyan bir kişi çok okuyor sınıfına alınmaktadır. İstatistiklere göre Türkiye’de her 100 kişiden 4-5’i kitap okuyor. Yine Japonya’da bir kişi yılda 25 kitap okurken, bizde 6 kişi yılda bir kitap okuyormuş. Kitap okuma sayısı, kütüphane sayısı, kıraathane sayısı ile karşılaştırıldığı zaman çok çok gerilerde olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Ovidus “gençliği kitapla beslemeyen ulusların sonu acıdır” diyor. Peki, ortalama bu şekildeyken üniversitelerde durum nasıl? Bu konuda yapılan bir başka araştırmada ise üniversitelilerin de –akademisyenler dahil- okumadığını gösteriyor. Prof. Dr. Çağatay Özdemir’in “Türkiye’de Öğretim Elemanları” adlı çalışmasında üniversitelerin %16’sı hiç kitap okumuyor, %72’si 1-2 kitap okuyor, %11’i 3-5 kitap, %1.4 de beş kitaptan fazla okumaktadır. İyi okur ortalamasının yılda minimum 10- 20 kitap arasında olması gerektiği Kitabın yaprakları bizi aydınlığa götüren kanatlar gibidir. Uygar toplumda kitapların değeri yüksektir. Voltaire
  • 2. Genel Galvanizciler Derneği42 General Galvanizers Association Genel Galvanizciler Derneği 2016 - İSTANBUL General Galvanizers Association 2016 - ISTANBUL 43 makale / article düşünüldüğünde öğretim üyelerinin de çok az okuduğu ortaya çıkmaktadır. Yapılan bazı anket çalışmalarında, çoğu akademisyenin gündüz zamanının önemli bir kısmını internet üzerinden gazete okuyarak geçirdiği veya diğer konu dışı alanlarda gezindiği ön plana çıkıyor. Gazeteci yazar Özdemir İnce “Üniversite hocaları okuduklarını papağan gibi tekrarlıyorlar,” diyor. Her gün kullandıkları “Jakoben”in ne anlama geldiğini dahi bilmiyorlar, diyor. En çok okunan kitaplarda ise; Fıkra kitapları, çocuk kitapları (Keloğlan, Nasrettin Hoca) mistik ve ruhani kitaplar ile aşk kitapları, cinsel içerikli kitaplar başı çekiyor. Sonuç; Kitap okumak, hayatın bir gereği ve parçasıdır. Ama çıkan sonuçlardan da anlaşılacağı üzere, büyük çoğunluğumuz ‘boş zamanlarını değerlendirmek için’ kitap okuyor. İşte büyük trajedi burada. ‘Balık baştan kokar’ hesabı; eğitimciler okumuyor, veliler okumuyor, öğrenciler okumuyor. Sorumluluk alması gereken kurumlar ilgisiz. Böyle gelmiş böyle gidiyor. “Kitaplardan yoksun olan ülkeler, adaletin yararlarından da yoksun olur” demiş Namık Kemal. Diyeceğini de demiş. Gerisi bize kalmış. Sadece kitap okumamak değil tabii ki trajik olan. Eğitim sistemimizin çarpıklığı ve deneme tahtasına dönmüş olması. İlkokulda verilen eğitim en baştan beri, sınıf geçmek üzerine kurulu. Özellikle matematik görsellikle süslenip, eğlenceli bir şekilde o yaşlarda öğretilmesi gerekirken, küçük yavruların (küçükken ben dahil) korkulu rüyası oldu hep. Fen de öyle, edebiyatta... Böyle olunca o yaşlarda okumanın erdemi de aşılanamıyor çocuklara. Ve sonra kolaycı, ezberci yöntemlerin yetiştirdiği kaytarmacı, günü kurtarmacı zihniyet yerleşiyor beyinlere. Ve bu nesil büyüyünce de bu alışkanlıklarıyla iş dünyasına atılıyor. Hayatın içine dalıyor. Sonuç; Şekil A’da görüldüğü gibi... Kıssadan Hisse; İyi şeyler de olmuyor değil tabii ülkemizde, en azından umudumuzu yitirmememiz gerektiğini düşündürecek şeyler. Bu topraklarda büyümüş Prof. Aziz Sancar, 2015 Nobel Kimya ödülünü aldı. Ve ülkemizde ilköğretim 6. sınıf öğrencisi kızların bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik dalında daha başarılı olması için ‘Kız Çocukları İçin STEM Kampları’ projesini başlattı. Nobel ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmalarda eğitimin, özellikle de kız çocuklarının eğitiminin önemini vurgulayan Prof. Aziz Sancar, “Bilim yapmak genetik veya zeka meselesi değil, gelenek meselesidir. Dolayısıyla bunu bir gelenek haline getirmeli ve çocuklarımıza erken yaşta aşılamalıyız” diyor. Mayıs ayında Hürriyet Gazetesinden Nuran Çakmakçı’ya verdiği röportajda şöyle devam ediyor Sancar: “Biz ülke olarak, 500 yıllık Osmanlı ve Türk tarihinde makale / article bilime önemli katkılar yapmış değiliz. Peki, neden yapmadık? Çoğu insan buna “Zeki olmadığınız için” der. Ancak bilim yapmak genetik veya zekâ meselesi değil, gelenek meselesidir. Dolayısıyla bunu bir gelenek haline getirmeli ve çocuklarımıza erken yaşta aşılamalıyız. Bu konuda sosyal bilimcilerin çalışma yapmaları lazım. Ben bir bilim adamıyım ve bilim yapıyorum. Fakat sebebini bilemiyorum. Nasıl çözeriz konusunda, bilim yapmaya teşvik etmekten başka ben bir şey tavsiye edemem.” Sancar, aldığı Nobel Kimya ödülünü Anıtkabir’de Mustafa Kemal Atatürk’e armağan etti. Atatürk deyince onun çok iyi bir okuyucu olduğu bilinir. Yaşamının tamamı dolu ve yoğun olan Atatürk’ün 57 yıllık yaşamında çoğu işaretlenmiş ve not alınmış 4 bin kitap okuduğu arşivler ile tespit edilmiştir. Kitaplara verdiği önemi şu sözlerle dile getiriyor Atatürk: “Çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini kitaplara vermeseydim işlerin hiçbirini yapamazdım.” Bunu da “Cumhuriyetin temeli kültürdür” ifadesiyle okula, okumaya ve kültüre verdiği önemi ortaya koymaktadır. Bu vesileyle siyasilerin ve yöneticilerin okumalarının ne kadar önemli olduğu da görülmekte. Çünkü sorumluluk sahibi yönetici, aldığı kararları süzgeçten geçirmek zorunda. Az okumuş ya da okumayan idarecinin süzgeci kalbur gibi olur. İncelik ve hassasiyet yoktur, sağlıklı muhakemesi yoktur. Ne kadar az okumuşsa o kadar az beslenir. O kadar dar görüşlüdür. Ufkunu ya da çevresini göremez. “İyi seçilmiş kitapları okumak, geçmiş yüzyılların seçkin zekâlarıyla önceden düzenlenmiş bir konuşmaya katılmak gibidir” demiş Descartes. Öyleyse ‘okuyan insan okuduğu kitap sayısı kadar insandır’ diyebiliriz. Son söz yerine; Maalesef okumayı ‘not yükseltmek’ ve sınıf geçmek için olarak algılayan öğrencilerimizin, boş zamanlarını değerlendirdikleri bir ‘eğlence’ aracı olarak gören velilerimizin, bildiri ya da sunumları için alıntı yapma aracı olarak gören akademisyenlerimizin, vakti olmadığı için kitap okuyamayan siyasetçilerimizin ve tüm bunların farkında olmayan resmi makamlarımızın olduğu bir ülkemiz var. Ne var ki, bunu düzeltmek mümkün. Köklü reformlar yapılması vebutrajiktablonunbirgündeğişmesi umudunu hiç yitirmemeliyiz. Çünkü okumak, umut etmektir aynı zamanda. Hep birlikte ve barış içerisinde yaşamak istiyorsak eğitim seviyemizi yükseltmeliyiz. Okuyan insanda empati duygusu gelişir çünkü, adalet duygusu gelişir. Bu da barışı getirir. Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, gaflet ve bu gafletten doğacak felaketler azalmaz. “ Benjamin Franklin İyi seçilmiş kitapları okumak, geçmiş yüzyılların seçkin zekâlarıyla önceden düzenlenmiş bir konuşmaya katılmak gibidir. Descartes Çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini kitaplara vermeseydim işlerin hiçbirini yapamazdım. “ M. Kemal Atatürk