SlideShare a Scribd company logo
1 of 47
kadinveaile
Arife Karatekin
Zarafet nedir
Arapça kökenli bir kelimedir.
Söz, tavır ve davranışlardaki incelik anlamına gelir.
Zarafet çok geniş bir kavram olarak sosyal davranışlardaki
incelik şeffaflık hassasiyet edep ince anlayış rikkat ,
merhamet kibarlık asalet haddini bilme güzellik af ve
müsamaha gibi ali davranışların bütününü kapsar.
kadinveaile
Zarif kelimesi zarf kelimesi ile aynı köktendir. Zarf,
“içine bir şey konulan kap” anlamını taşır. Mektup
zarfı gibi… O halde zarif insan da, “içinde latif ve
hoş şeyler bulunan kişi” anlamına gelmektedir.
İnsanın içinde ne varsa dışına o yansır. Batının
edebi zahirini kaplar. İçindeki zarif, latif duygular
zahirini kuşatır. İşte o zaman insan eşrefi mahlukat
vasfıyla temayüz eder.
kadinveaile
İnsanın kıymeti himmeti kadardır. Himmet içindeki bütün
ulvi duyguların kavliyle hal olması, halin davranışlara
yansıması, nihai olarak rıza-ı bariye ulaştıracak bir azim
ve kararlılıkla gayrete dönüşmesidir.
kadinveaile
Zarafet ve Letafet aynı yolun iki mahir yol göstericileridir.
Yol sırat-i müstakim ise ancak zarif ve latif olanlar bu
yolda ilerleyebilirler.
Allah Teala hz.leri LATİF tir. ZÜL CELALİ VEL İKRAM , el-
BARİ, el- MUSAVVİR, en-NUR, er – RAUF, et-TEVVAB, el-
VALİ, el- MUHYİ, er-REZZAK, el-HALIK …..
Her bir esması zarif, latif, mükemmel. Rabb olarak kainatı
yoktan var eden, kullarının tüm ihtiyaçlarını gideren
,yücelerin ötesinde en yüce olan ALLAH CC.
kadinveaile
“(Ey insan!) Görmez misin ki, gökten su indiren Allah’tır? Ki bu sayede yeryüzü yeşillenmektedir.
Çünkü Allah Latîf’tir, Habîr’dir.” (Hac :63)
Rabbimiz soru sorarak ayete başlıyor. Neden kurak yerleri, gönderdiği yağmurlarla yeşerttiğini
düşünmemizi istiyor? Bununla kastedilen şu olabilir: Kurumuş topraklardan Allah haberdardır tıpkı
kurumuş gönüllerden haberdar olduğu gibi. O öyle bir su indirir ki toprağı münbit lılan , bitkileri
yeşerten , canlı cansız tüm varlıklara faydalı olacak su(yağmur ) dur o. Kuruyan bitkiler o yağmuru
bekler ve Allah cc çok büyük bir lutufkarlıkla kulları için nice faydalı sular indirir yeryüzüne. Ve bu
sayede tüm yeryüzü yeşillenir , çiçek açar , meyve verir.
Allah Latiftir , Habirdir.
Kullarına karşı lütuf sahibi , iyilik ve ikramda bulunan , çok hayırlar nimetler verendir. Yapması
yaratması en güzel , zarif olandır . Ve o her şeyden haberdar olandır.
“Bakın! O yarattığını bilmez olur mu? Ki O Latîf’tir, Habîr’dir.” (Mülk :14)
Yaratan yarattığını en iyi bilendir. Onun halinden en ince sırlarına kadar haberdar olduğu için lûtfunu
zarafetle yapar. Yarattığı kullarının her ihtiyacını, zaaflarını, arzu ve emellerini en iyi o bilir. Latîf olan
Rahman lütfettiğinde kulunun durumuna göre mükemmel biçimde verir.
Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir. ( Enam 103)
kadinveaile
HUCURATIN ÖĞRETTİKLERİ
AHLAK SURESİ
ADAB-I MUAŞERET
BİREYSEL TERBİYE
SOSYAL TERBİYE
İNSAF
İTAAT
EMPATİ
ÖZDENETİM (OTOKONTROL )
EDEP
GERÇEK MÜSLÜMANLIK
NANKÖRLÜKTEN SAKINMAK
ZARAFET
kadinveaile
Fahreddin Razî der ki: Hucurat suresinde müminleri ahlakın en
güzeline bir yöneltme vardır. O ise ya Allah ile veya Peygamber ile
veya kendi cinsi ile olur. Bunlar da iki sınıftır, çünkü ya müminler
yolunda gider, tâat rütbesinin içinde olur veya bu rütbenin dışında
olurlar. Dışında olanlar fasıktır. Müminler rütbesine dahil olanlar da
yanlarında hazır veya uzakta bulunurlar. Bu suretle ahlak 5 kısım
olur:
1- Allah'a ait olanlar,
2- Peygambere ait olanlar,
3- Fâsıklara ait olanlar,
4- Hazır olan müminlere ait olanlar,
5- Gaib olan müminlere ait olanlar.
kadinveaile
1. BÖLÜM : Allaha ve Rasulüne ait olanlar
ALLAH VE RASULÜNÜN ÖNÜNE GEÇMEMEK.
Ey iman edenler! (İşlerinizde, söz ve hükümlerinizde) Allah’ın ve
Resûlü’nün önüne geçmeyin. Allah’a saygılı olun, emirlerine uygun
yaşayın. Çünkü Allah, (her şeyi) hakkıyla işitendir, bilendir.
kadinveaile
Allah’a ait olanlar
Allah cc bu ayetin birinci bölümünde kulluğun
şartı, edep ve adabını bildiriyor.
Evvelen = Müminler dünyevi yahut uhrevi her bir işini , tüm
aktivitelerini Allah’ın rızası ve hükümlerine uygun olarak yapmalıdır.
Saniyen= Müminler düşünce sistemlerini, algı ve duyularını, tüm akli ve
fikri muhakemesini Allah’ın hüküm ve kanunlarına uygun bir şekilde
geliştirmelidir.
Salisen = Müminlerin sözleri ,vaat ve kavli faaliyetleri Allah’ın emir ve
hükümlerine uygun olmalıdır.
kadinveaile
Rasulüne ait olanlar :
Ayetin ikinci emri kendinden sonra Rasulünün emir ve
hükümlerine itaat etme hususudur.
Allah Rasulüne dünyevi ve uhrevi her işinizde, sözlerinizde ve
hükümlerinizde uyunuz. Zira O’nda sizler için çok güzel örnek ve model
vardır.
Rasulullaha itaatin Allah’a itaat ile birlikte kullanılması Allah Teala
hz.lerinin kulu ve Rasulu olan eşsiz rehberine gösterilecek saygının ,
edep, bağlılık ve itaatin O’nun katında mutlak bir şart olduğunu gösterir.
İslam’ın ilkesel bir emrini ortaya koymaktadır. Nitekim bundan sonraki
ayet bunu pekiştirmektedir.
kadinveaile
MÜ’MİNLERİN RASULULLAHA KARŞI DAVRANIŞ VE
EDEPLERİ
Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstünde
yükseltmeyin, konuşurken birbirinize bağırdığınız gibi (çağırmak için)
ona bağırmayın; (yoksa) siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.
Doğrusu Allah’ın Resûlü yanında seslerini kısanlar (edepli olup benliğini
öne çıkartmayanlar) var ya, işte onlar, Allah’ın gönüllerini takvâ için
imtihan ettiği kimselerdir. Onlar için mağfiret ve büyük bir mükâfat
vardır.
kadinveaile
İman edenlere manevi bir terbiye öğretildikten sonra
zahirde uyulması gereken edep ve kurallar
zikredilmektedir.
1. Allah rasulü ile birlikte iken sesiniz O’nun sesinden daha yüksek
çıkmasın.
2. O söze başlamadan veya size söz hakkı vermeden siz söze başlamayın
3.Size müsaade edip konuşmanızı dinlerken sesinizi nazikçe kullanın. Kaba
ve çirkin sözlerden aman ha kaçının.
4. O Allah’ın elçisidir. Sizlerin birbirinize bağırıp seslendiğiniz şekilde O’na
seslenmeyin.
Bu iki şekilde olur .
kadinveaile
Birincisi ; huzurunda iken O’na hitabınız ve ses tonunuz
zarif olsun.
İkincisi ; O’na arkasından herhangi biriymiş veya
arkadaşlarınızdan biriymiş gibi bağırarak çağırıp
seslenmeyin.
kadinveaile
Doğrusu Allah’ın Resûlü yanında seslerini kısanlar, edepli olup
benliğini öne çıkartmayanlar, Allah’ın gönüllerini takvâ için
imtihan ettiği kimselerdir. Onlar için mağfiret ve büyük bir
mükâfat vardır. Onlar bu güzel edeplerinden dolayı dünyada
müeddep bir şahsiyet olarak model alınırlar. Ve nice şaşırtıcı ,
sürpriz mükafatlara ererler.
Ahirette de bu zarif edebi hareketlerinden dolayı çok büyük bir
mağfiret ile karşılaşırlar.
Ve başkalarına nasip olmayan nice mükafatlara nail olurlar.
kadinveaile
O’nun asrında yaşayamamış ümmetinin edebi:
Heva ve heveslerimizin, dünyevi işlerimizin Rasulullahın sünnetinin
önüne geçmemesi
O’nun sünnetini ve yolunu hayat kılavuzu kabul etmek
Sünnetine ve hadislerine gereken ihtimamı göstermek
Hadislerini okurken, yazarken ve öğrenirken titiz ve edepli davranmak
Ravzasını ziyarette huzur-u Rasulullahta olduğunu idrak ederek edepli
ve hürmetli olmak.
Her daim Onunla birlikteymiş gibi istimdat eyleyip Rabıtalı olmak.
kadinveaile
Bu âyetten hareketle, Resûlü’nün yolunda
olan ulemâya karşı konuşurken de aynı
edep ve saygı gösterilmelidir. Zira
muvahhid, muttaki, ilim, irfan ehli alimler
muhakkak surette peygamber varisidirler.
kadinveaile
‘’Rasulüm sana ait odaların ardından seni çağıranlar var ya onların çoğu
akıl erdiremezler.( Hucurat ayet 4 )’’
‘’ Ve eğer sen onlara çıkıncaya kadar sabretselerdi kendileri için daha
hayırlı olurdu. Bununla beraber Allah çok bağışlayandır , çok merhamet
edendir.’’( ayet 5 )
Rivayete göre, bu ayetler Allah Rasulü öğle sıcağında evinde istirahat
buyururlarken ‘’Çık ya Muhammed ‘’ diye bağıran Temimoğulları hakkında
nazil olmuştur.
kadinveaile
Allah rasulünün evine nasıl girileceği hususunda bilgi veriliyor.
Rasulullah’ın mübarek şahsında müminlere genel bir edep öğretilmiş
oluyor .
1. İzin istemek (Kapıyı tıklama)
2 . Evden çıkmasını beklemek - Kapının açılmasını beklemek
3. Kapının önünde ısrarla beklememek ve seslenmemek.
( Kapıyı ısrarla tıklatmamak ) 3 kereyle bitirmek.
kadinveaile
3. Fasığa karşı olanlar :
6. Ey iman edenler! Şâyet bir fâsık (yalancı/günahkâr) size bir
haber getirirse,doğruluğunu araştırın .Yoksa bilmeyerek bir
kavme kötülük eder de, yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz
7. Bilin ki Allah’ın Resûlü içinizdedir. Eğer o, birçok işte size
uysaydı, kesinlikle sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı
(isteğinizle) sevdirdi; onu sizin kalplerinizde süsledi, küfrü,
fâsıklığı ve isyanı da (olduğu gibi) çirkin gösterdi. İşte bu
(özelliklere sahip ola)nlar, doğru yolda olanların ta
kendileridir.
kadinveaile
Haberleşme Adabı
Bilgi ve haber kirliliğinin çok olduğu günümüzde haberleşme şekli ve alanı
artmış ve gelişmiş durumdadır. Artık haber merciimiz sadece insanlar
arasında gelişmiyor. İnsandan insana ulaşan bilginin yerine daha etkin
kullanılan teknolojik , sanal iletişim yolları aktif olarak kullanılmakta.
Haber dinleme, haber okuma, haber iletme hususundaki referanslar nelerdir.
Haberi dinlediğimiz kişi
Haberin doğruluğunun araştırılması
Habere ait kişilerin ayrı ayrı dinlenilmesi
Haberin cemiyete tesirleri
Haberin sonuçları
kadinveaile
Haberleşmeyi olumsuz etkileyen hususlar :
Bilgisizlik – Önemsememek – Duygusallık – Kin ve Öfke – intikam
duygusu
….Yoksa bilmeyerek bir kavme kötülük eder, onları zor durumda
bırakırsınız da yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz . Telafisi güç
sonuçlara kişisel veya toplum olarak maruz kalırsınız.
kadinveaile
4. Hazır olan müminlere karşı olanlar
9. Eğer mü’minlerden iki topluluk birbirleriyle vuruşurlarsa, hemen
aralarını düzeltin. Eğer onlardan biri, hâlâ (Allah’ın hükmüne boyun
eğmeyip) diğerine saldırırsa, Allah’ın emrine dönünceye kadar saldırana
karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle
düzeltin ve (her işinizde) âdil davranın. Çünkü Allah âdil davrananları
sever.
kadinveaile
Müminler arasındaki cidal, münakaşa, anlaşmazlık ve tartışmalara
bitaraf olmadan adaletle müdahale ederek aralarında sulhu sağlamak.
Ayette emredilenler :
1. Birbiriyle anlaşamayan mümin kardeşinin hemen arasını bulmak.
- Birbiriyle anlaşamayan ( Aile , bireyler , toplumsal , devletler arası )
2. İki taraftan biri daha sert davranır ve anlaşmazlığı arttırırsa onu
teskin edinceye, yanlışını anlayıncaya kadar onunla mücadeleye devam
etmek.
3. İki tarafta sakinleşip hatasını anladığında adaletle aralarındaki sorunu
çözmek.
4. Sorunun değil çözümün bir parçası olmak.
kadinveaile
10. Mü’minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını
düzeltin ve Allah’ın emirlerine uygun yaşayın ki, rahmete nâil olasınız.
(Mü’minler birbirinin derdine ortak olarak, kötülük yapmalarına ve
batıla meyletmelerine engel olarak, hayırda yardımlaşarak,
selamlaşarak, ziyaretleşerek, hediyeleşerek, birbirini koruyarak, Allah
yolunda yürüyerek, İslâm düşmanlarına karşı birlik olarak kardeştirler.
Aralarındaki üstünlük ancak takvâ ile, Allah’ın emirlerine uygun
yaşamakladır. Bunun dışında kan bağları ve beşerî tedbir ve usullerin,
hiçbiri, dînin getirdiği bu kardeşliği tesis edemez. Bundan dolayı şirkten
kaçınmış olan mü’minler, İslâm’ın amelle ilgili şartlarını tam yerine
getiremeseler bile Kur’an’ın ifadesi gereği iman yönünden kardeş
olduklarını bilmeli ve kelime-i tevhid dâvâsında birleşmelidirler.)
kadinveaile
Bu kardeşliğin hakkı ve gereği olarak şu ilkeler
sıralanıyor
11. Ey iman edenler! Bir topluluk, bir toplulukla alay etmesin. Ola ki
(alay edilen adamlar, Allah yanında) kendilerinden daha hayırlıdırlar.
Kadınlar da kadınları alaya almasın. Ola ki onlar, kendilerinden daha
hayırlıdırlar. Birbirinizi ayıplamayın. Birbirinizi kötü lakaplarla
çağırmayın. İman ettikten sonra (kişinin) fâsıklık (damgası yemesi veya
din ve ahlâk sınırını aşması) ne kötü isimdir! Kim de tevbe etmezse işte
onlar zalimlerin ta kendileridir.
kadinveaile
1. Bir topluluk bir toplulukla alay etmesin .
Sosyal ahlak ve adap
Alay edip hor gördükleri kendilerinden dini , ahlaki ve takva yönüyle
daha üstün olabilir.
3. Hanımlar arasında alaylaşma olmasın. Alay ettiği ondan daha hayırlı
olabilir.
4. Birbirinizi giyim kuşam, yeme içme, zengin fakir, gelenek görenek vs.
bakımından asla alaya almayın, ayıplamayın. Sosyal, kişisel ayrımcılık
yapmayın.
5. Birbirinize hoşlanmıyacağınız kötü lakaplar takmayın. Çünkü bu
karşıdakini son derece rencide eder, üzer ve toplumdaki saygınlığını
kaybeder.
kadinveaile
Alay edip hor
gördükleriniz
Allah katında
sizden daha
sevgili ve
şerefli olabilir.
kadinveaile
5. GAİB OLAN MÜMİNLERE KARŞI
12. Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir
kısmı günahtır. Birbirinizin gizli kusurunu (casus gibi)
araştırmayın ve biriniz, diğerini çekiştirmesin. Herhangi biriniz
(normal insan olarak) ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi?
İşte bundan iğrendiniz değil mi? O halde ‘Allah’a saygı duyup
emrine uygun yaşayın’ aykırı davranmaktan sakının. Şüphesiz
Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir.
kadinveaile
Zan Nedir ?
Zan; sanmak, bilmek ve itham etmek manalarına geldiği gibi, sezmek ve
şüphe manalarında da kullanılır.
Zan, “sanmak, tahmin etmek” mânâsına gelir. İki kısmı vardır
1. Hüsn-i zan, “kesin hüküm bulunmayan bir şeyi iyiye yorumlamak, iyiye
de kötüye de yorumlanabilecek bir işe, güzel yönünden bakmak , iyi niyet ”
demektir.
2. Bunun zıddı su-i zan olup “kesin hüküm bulunmayan bir şeyi kötüye
yorumlamak, her şeye menfi yönden bakmaktır.”
Birini iyi sanma, iyi zannetmeye hüsn-i zan; kötü fikir besleme ve kötü
sanmalara da su-i zan denilmektedir.
Kuvvetli ve hakikate yakın olan zanna ise, zann-ı galip ismi verilir.
kadinveaile
Hüsn-ü zannın en önemli bir istimal yeri, insan iradesini aşan
musibet ve felâketlerde kaderin bir hikmet ve rahmet yönü
olduğunu düşünüp şikayet ve isyandan sakınmaktır. Allah
Resulü (asm) bu mânâyı şu hadis-i şerifiyle ders veriyor:
“Allah’a hüsn-ü zan ibadettir.”
Allah cc. Hz.lerine hüsn-ü zan etmenin ibâdet olduğunu
düşünerek Allah’ın rahmetinin, affının bol olduğunu bilmelidir.
Günahlarımız çok olsa da Allahü Teâlânın affedebileceğini
düşünmek hüsnü zan olur. Kur’an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki: (Ey günahı çok olan kullarım, Allah’ın
rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah günahların hepsini
affeder. O sonsuz magfiret ve nihayetsiz merhamet
sahibidir.) [Zümer 53]
kadinveaile
Bizler için şimdi herşeyin iyi tarafına ve güzel cihetine ve
ferahlık verecek vechine bakmak lâzımdır ki mânâsız,
lüzumsuz, zararlı, sıkıntılı, çirkin, geçici haller nazar-ı
dikkatimizi celbedip kalbimizi meşgul etmesin.
Suizan, birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir. Kalbe
gelen kötü düşünce, o hâliyle suizan olmaz. Kalbin o
tarafa kayması suizan olur.
Mesela birisinde bir çanta görünce, (acaba bu çantayı
çalmış olabilir mi) diye sadece düşünmek suizan olmaz.
Ama (çalmış olabilir) diye zannetmek ve bu düşüncenin
sabitleşmesi ve bunu başkalarıyla da paylaşmak suizan ve
ayrıca da bühtan olur.
kadinveaile
kadinveaile
Kusur ve Ayıp Araştırmamak
Tecessüs ; belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye
çalışma , merakını gidermeye çalışma, görme, anlama merakı .
İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Tecessüs haramdır) buyuruyor. Tecessüs,
birinin işlerini araştırmak demektir. Bu durum âyet-i kerime ve hadis-i
şeriflerle yasaklanmıştır. Bir hadis-i şerif:
(İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin!)[Müslim]
Tecessüs eden, yani başkalarının yaptığı işleri öğrenmeye kalkan,
onların kusurlarını araştıran, kendi kusurlarını göremez. Kendini
onlardan üstün görür. Ucba ve kibre düşer.
kadinveaile
Tecessüs ortada olan bir şeyi gayri ihtiyari görmek
veya sesleri yüksek konuşmaları işitmek değildir.
Gizlenmeye çalışılan, şahsi özeline giren
mevzularda casusluk yapmak ( gizlice veya aşikar )
araştırmak haramdır.
kadinveaile
GIYBET
Bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri
söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman
hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında
arkasından konuşmamız anlamına gelir.
Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde
olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi,
evi, bineği... dedikodu konusu olabilir.
İlahi benzetme
Ölmüş kardeşinin etini yemek.
kadinveaile
Gıybetin zararları
şahsına
topluma
gıybet edilene
gıybeti dinleyene
müsaade edene
kadinveaile
kadinveaile
13. Ey insanlar! Şüphesiz biz, sizi bir erkekle bir kadından yarattık (ırkınız ve
şahsınızla övünmeniz için değil; sırf iyilik uğrunda) tanışasınız (yarışıp ve
yardımlaşasınız) diye sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Hiç şüphesiz ki
sizin Allah yanında en şerefliniz, en takvâlınız (Allah’ın emirlerine en uygun
yaşayanınız ve günahlardan sakınanınız)dır. Şüphesiz, Allah hakkıyla
bilendir, (her şeyden) haberi olandır.
(Takvâ sahibi olmak, bütün günahlardan ve günaha giden yollardan
sakınmak, nefsi terbiye ve tezkiye etmektir. Bu da nefsi her türlü kötü ve
batıl duygu ve isteklerden arındırarak, Allah’ın emrine ve Resûlü’nün
sünnetine uygun yaşamak; insanlara karşı dış yaşantısını Allah’a karşı da iç
yaşantısını tertemiz süslemektir. Muttakîlik köşeye çekilme değil, aynı
zamanda emr-i mârûf nehy-i münkeri yerine getiren aksiyoner bir hayat
tarzıdır. Âyet-i kerîmeden anlaşıldığı üzere dünyada bütün insanlar
arasında insan olma yönünden hiç bir farklılık ve üstünlük yoktur. Eşitlik,
karşılıklı saygı, müsamaha ve hayat hakkını tanıma vardır. Halbuki bu
hareket Batı’da ancak 15. asırdan sonra hümanizm ile gelişmiştir. Ancak
Allah’a olan inanç ve kulluğun yerine getirilmesi bakımından O’nun katında
dereceler ve üstünlükler vardır.) Hasan Tahsin Feyizli
kadinveaile
Asıl gaye takvadır. Allah katında üstünlük ancak takva iledir.
Nesebi, soyu sopu ile övünmek cahiliye adeti olduğu gibi insanlık
ve islami yaşantı adına yapılacak en çirkin ötekileştirme ve kibir
alametidir.
Irk, millet soy olarak farlılıklarınız teberrükendir. Aynilikten
sıkılmamak , farklılıkların hizmet ve kulluk azminizi arttırıp
pekiştireceği içindir.
kadinveaile
14. Çöldeki (bedevî) Araplar (gelip): “İman ettik.” dediler. De ki:
“Siz (gönülden) iman etmediniz. (Fakat:) ‘Müslüman
olduk/teslim olduk’ deyin. Henüz iman kalplerinize (tam)
girmedi. Eğer Allah’a ve Resûlü’ne (tam) itaat ederseniz
(imanınız sahih ve kâmil olur); O’da amelleriniz(in sevâbın)dan
hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah, çok bağışlayan, çok
merhamet edendir.”
kadinveaile
Fahreddin Razî burada "Mümin ile müslim ehl-i sünnete göre
birdir. Nasıl olup da burada bu fark anlaşılabiliyor?" diye
sorarak buna şöyle bir cevap verir: "Genel ile özel'in farkı
vardır. İman ancak kalp ile olur. Bazan onunla beraber lisan ile
olur. İslâm ise daha geneldir, fakat özel şeklinde genel ile özel
birleşmiş olur.
Müslümanlık ilk basamaktır. İkinci ve daha ileri derecedeki
itaat ve teslimiyet eseri olan iman bir ayrıcalık ve olması
gerekendir. Bunun göstergesi nedir ?
kadinveaile
15. (Gerçek) mü’minler ancak, Allah’a ve Resûlü’ne inanan; sonra
(bunda) şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla
savaşanlardır. İşte onlar (imanlarında) doğru olanların ta kendileridir.
kadinveaile
Gerçek mümin
1.Allah’a sağlam bir şekilde inanan
2.Onun Rasulüne Muhammed-i Mustafa (sav) e iman
eden
3. İmanında asla şek ve şüpheye düşmeyen
4. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad eden.
kadinveaile
16. De ki: “Siz din(darlığ)ınızı Allah’a mı öğretiyorsunuz? Halbuki Allah
göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, her şeyi bilendir.”
16. De ki: “Siz din(darlığ)ınızı Allah’a mı öğretiyorsunuz? Halbuki Allah
göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, her şeyi bilendir.”
18. Şüphesiz ki Allah, göklerin ve yerin görünmeyenini bilir. Allah,
yaptıklarınızı hakkıyla görendir
kadinveaile
Müslüman olduklarını sana karşı başa kakıyorlar, sana bir minnet
sayıyorlar, başına kakıyorlar, seni ve hatta beni minnettar etmek
istiyorlar. Müslümanlıklarını Allah’ın başına kakıyorlar. Hayret ve
dehşet !
Kul başta iman nimetinin ve Allah’ın hiçbir karşılık beklemeden
vermiş olduğu diğer bütün nimetlerin kadrini düşünmeksizin ,
beyhude bir ümit ve beklenti içine girmemeli. Kendisini büyükleyip
Rabbi katında derecesini düşürmemelidir.
Allah’ın hakkını gözetmez, küfran-ı nimette bulunursa bu en
büyük nankörlük ve edepsizlik olur.
kadinveaile
HUCURATIN ÖĞRETTİKLERİ
AHLAK SURESİ
ADAB-I MUAŞERET
BİREYSEL TERBİYE
SOSYAL TERBİYE
İNSAF
İTAAT
EMPATİ
ÖZDENETİM (OTOKONTROL )
EDEP
GERÇEK MÜSLÜMANLIK
ŞÜKÜR - KÜFRAN-I NİMETTE BULUNMAMAK
ZARAFET
kadinveaile

More Related Content

What's hot (20)

105. mücadele suresi
105. mücadele suresi105. mücadele suresi
105. mücadele suresi
 
Tefekkür
TefekkürTefekkür
Tefekkür
 
42.furkan suresi
42.furkan suresi42.furkan suresi
42.furkan suresi
 
Esmâdan Sıfatlara
Esmâdan SıfatlaraEsmâdan Sıfatlara
Esmâdan Sıfatlara
 
Acz ve fakr
Acz ve fakrAcz ve fakr
Acz ve fakr
 
Acz ve fakr
Acz ve fakrAcz ve fakr
Acz ve fakr
 
Tefekkür
TefekkürTefekkür
Tefekkür
 
98. insan suresi
98. insan suresi98. insan suresi
98. insan suresi
 
Esmâdan Sıfatlara
Esmâdan SıfatlaraEsmâdan Sıfatlara
Esmâdan Sıfatlara
 
Allah'ın ahdi
Allah'ın ahdiAllah'ın ahdi
Allah'ın ahdi
 
102. nur suresi
102. nur suresi102. nur suresi
102. nur suresi
 
95. muhammed suresi
95. muhammed suresi95. muhammed suresi
95. muhammed suresi
 
71. nuh suresi
71. nuh suresi71. nuh suresi
71. nuh suresi
 
60. gafir suresi
60. gafir suresi60. gafir suresi
60. gafir suresi
 
85. ankebut suresi
85. ankebut suresi85. ankebut suresi
85. ankebut suresi
 
39. araf
39. araf39. araf
39. araf
 
Ali Sırrı Efendiye mektup
Ali Sırrı Efendiye mektupAli Sırrı Efendiye mektup
Ali Sırrı Efendiye mektup
 
Allah'ın ahdi
Allah'ın ahdiAllah'ın ahdi
Allah'ın ahdi
 
84.rum suresi
84.rum suresi84.rum suresi
84.rum suresi
 
Sabir ve Namaz
Sabir ve NamazSabir ve Namaz
Sabir ve Namaz
 

Similar to Hucurattaki zarafet - Arife Karatekin

Similar to Hucurattaki zarafet - Arife Karatekin (6)

İmam gazali abidler yolu
İmam gazali   abidler yoluİmam gazali   abidler yolu
İmam gazali abidler yolu
 
Allah'in heryerde olusu
Allah'in heryerde olusuAllah'in heryerde olusu
Allah'in heryerde olusu
 
Guzel Ahlak
Guzel AhlakGuzel Ahlak
Guzel Ahlak
 
Turkish - Ecclesiasticus the Wisdom of Jesus the Son of Sirach.pdf
Turkish - Ecclesiasticus the Wisdom of Jesus the Son of Sirach.pdfTurkish - Ecclesiasticus the Wisdom of Jesus the Son of Sirach.pdf
Turkish - Ecclesiasticus the Wisdom of Jesus the Son of Sirach.pdf
 
110. cuma suresi
110. cuma suresi110. cuma suresi
110. cuma suresi
 
109. saff suresi
109. saff suresi109. saff suresi
109. saff suresi
 

Hucurattaki zarafet - Arife Karatekin

  • 2. Zarafet nedir Arapça kökenli bir kelimedir. Söz, tavır ve davranışlardaki incelik anlamına gelir. Zarafet çok geniş bir kavram olarak sosyal davranışlardaki incelik şeffaflık hassasiyet edep ince anlayış rikkat , merhamet kibarlık asalet haddini bilme güzellik af ve müsamaha gibi ali davranışların bütününü kapsar. kadinveaile
  • 3. Zarif kelimesi zarf kelimesi ile aynı köktendir. Zarf, “içine bir şey konulan kap” anlamını taşır. Mektup zarfı gibi… O halde zarif insan da, “içinde latif ve hoş şeyler bulunan kişi” anlamına gelmektedir. İnsanın içinde ne varsa dışına o yansır. Batının edebi zahirini kaplar. İçindeki zarif, latif duygular zahirini kuşatır. İşte o zaman insan eşrefi mahlukat vasfıyla temayüz eder. kadinveaile
  • 4. İnsanın kıymeti himmeti kadardır. Himmet içindeki bütün ulvi duyguların kavliyle hal olması, halin davranışlara yansıması, nihai olarak rıza-ı bariye ulaştıracak bir azim ve kararlılıkla gayrete dönüşmesidir. kadinveaile
  • 5. Zarafet ve Letafet aynı yolun iki mahir yol göstericileridir. Yol sırat-i müstakim ise ancak zarif ve latif olanlar bu yolda ilerleyebilirler. Allah Teala hz.leri LATİF tir. ZÜL CELALİ VEL İKRAM , el- BARİ, el- MUSAVVİR, en-NUR, er – RAUF, et-TEVVAB, el- VALİ, el- MUHYİ, er-REZZAK, el-HALIK ….. Her bir esması zarif, latif, mükemmel. Rabb olarak kainatı yoktan var eden, kullarının tüm ihtiyaçlarını gideren ,yücelerin ötesinde en yüce olan ALLAH CC. kadinveaile
  • 6. “(Ey insan!) Görmez misin ki, gökten su indiren Allah’tır? Ki bu sayede yeryüzü yeşillenmektedir. Çünkü Allah Latîf’tir, Habîr’dir.” (Hac :63) Rabbimiz soru sorarak ayete başlıyor. Neden kurak yerleri, gönderdiği yağmurlarla yeşerttiğini düşünmemizi istiyor? Bununla kastedilen şu olabilir: Kurumuş topraklardan Allah haberdardır tıpkı kurumuş gönüllerden haberdar olduğu gibi. O öyle bir su indirir ki toprağı münbit lılan , bitkileri yeşerten , canlı cansız tüm varlıklara faydalı olacak su(yağmur ) dur o. Kuruyan bitkiler o yağmuru bekler ve Allah cc çok büyük bir lutufkarlıkla kulları için nice faydalı sular indirir yeryüzüne. Ve bu sayede tüm yeryüzü yeşillenir , çiçek açar , meyve verir. Allah Latiftir , Habirdir. Kullarına karşı lütuf sahibi , iyilik ve ikramda bulunan , çok hayırlar nimetler verendir. Yapması yaratması en güzel , zarif olandır . Ve o her şeyden haberdar olandır. “Bakın! O yarattığını bilmez olur mu? Ki O Latîf’tir, Habîr’dir.” (Mülk :14) Yaratan yarattığını en iyi bilendir. Onun halinden en ince sırlarına kadar haberdar olduğu için lûtfunu zarafetle yapar. Yarattığı kullarının her ihtiyacını, zaaflarını, arzu ve emellerini en iyi o bilir. Latîf olan Rahman lütfettiğinde kulunun durumuna göre mükemmel biçimde verir. Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir. ( Enam 103) kadinveaile
  • 7. HUCURATIN ÖĞRETTİKLERİ AHLAK SURESİ ADAB-I MUAŞERET BİREYSEL TERBİYE SOSYAL TERBİYE İNSAF İTAAT EMPATİ ÖZDENETİM (OTOKONTROL ) EDEP GERÇEK MÜSLÜMANLIK NANKÖRLÜKTEN SAKINMAK ZARAFET kadinveaile
  • 8. Fahreddin Razî der ki: Hucurat suresinde müminleri ahlakın en güzeline bir yöneltme vardır. O ise ya Allah ile veya Peygamber ile veya kendi cinsi ile olur. Bunlar da iki sınıftır, çünkü ya müminler yolunda gider, tâat rütbesinin içinde olur veya bu rütbenin dışında olurlar. Dışında olanlar fasıktır. Müminler rütbesine dahil olanlar da yanlarında hazır veya uzakta bulunurlar. Bu suretle ahlak 5 kısım olur: 1- Allah'a ait olanlar, 2- Peygambere ait olanlar, 3- Fâsıklara ait olanlar, 4- Hazır olan müminlere ait olanlar, 5- Gaib olan müminlere ait olanlar. kadinveaile
  • 9. 1. BÖLÜM : Allaha ve Rasulüne ait olanlar ALLAH VE RASULÜNÜN ÖNÜNE GEÇMEMEK. Ey iman edenler! (İşlerinizde, söz ve hükümlerinizde) Allah’ın ve Resûlü’nün önüne geçmeyin. Allah’a saygılı olun, emirlerine uygun yaşayın. Çünkü Allah, (her şeyi) hakkıyla işitendir, bilendir. kadinveaile
  • 10. Allah’a ait olanlar Allah cc bu ayetin birinci bölümünde kulluğun şartı, edep ve adabını bildiriyor. Evvelen = Müminler dünyevi yahut uhrevi her bir işini , tüm aktivitelerini Allah’ın rızası ve hükümlerine uygun olarak yapmalıdır. Saniyen= Müminler düşünce sistemlerini, algı ve duyularını, tüm akli ve fikri muhakemesini Allah’ın hüküm ve kanunlarına uygun bir şekilde geliştirmelidir. Salisen = Müminlerin sözleri ,vaat ve kavli faaliyetleri Allah’ın emir ve hükümlerine uygun olmalıdır. kadinveaile
  • 11. Rasulüne ait olanlar : Ayetin ikinci emri kendinden sonra Rasulünün emir ve hükümlerine itaat etme hususudur. Allah Rasulüne dünyevi ve uhrevi her işinizde, sözlerinizde ve hükümlerinizde uyunuz. Zira O’nda sizler için çok güzel örnek ve model vardır. Rasulullaha itaatin Allah’a itaat ile birlikte kullanılması Allah Teala hz.lerinin kulu ve Rasulu olan eşsiz rehberine gösterilecek saygının , edep, bağlılık ve itaatin O’nun katında mutlak bir şart olduğunu gösterir. İslam’ın ilkesel bir emrini ortaya koymaktadır. Nitekim bundan sonraki ayet bunu pekiştirmektedir. kadinveaile
  • 12. MÜ’MİNLERİN RASULULLAHA KARŞI DAVRANIŞ VE EDEPLERİ Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstünde yükseltmeyin, konuşurken birbirinize bağırdığınız gibi (çağırmak için) ona bağırmayın; (yoksa) siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. Doğrusu Allah’ın Resûlü yanında seslerini kısanlar (edepli olup benliğini öne çıkartmayanlar) var ya, işte onlar, Allah’ın gönüllerini takvâ için imtihan ettiği kimselerdir. Onlar için mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır. kadinveaile
  • 13. İman edenlere manevi bir terbiye öğretildikten sonra zahirde uyulması gereken edep ve kurallar zikredilmektedir. 1. Allah rasulü ile birlikte iken sesiniz O’nun sesinden daha yüksek çıkmasın. 2. O söze başlamadan veya size söz hakkı vermeden siz söze başlamayın 3.Size müsaade edip konuşmanızı dinlerken sesinizi nazikçe kullanın. Kaba ve çirkin sözlerden aman ha kaçının. 4. O Allah’ın elçisidir. Sizlerin birbirinize bağırıp seslendiğiniz şekilde O’na seslenmeyin. Bu iki şekilde olur . kadinveaile
  • 14. Birincisi ; huzurunda iken O’na hitabınız ve ses tonunuz zarif olsun. İkincisi ; O’na arkasından herhangi biriymiş veya arkadaşlarınızdan biriymiş gibi bağırarak çağırıp seslenmeyin. kadinveaile
  • 15. Doğrusu Allah’ın Resûlü yanında seslerini kısanlar, edepli olup benliğini öne çıkartmayanlar, Allah’ın gönüllerini takvâ için imtihan ettiği kimselerdir. Onlar için mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır. Onlar bu güzel edeplerinden dolayı dünyada müeddep bir şahsiyet olarak model alınırlar. Ve nice şaşırtıcı , sürpriz mükafatlara ererler. Ahirette de bu zarif edebi hareketlerinden dolayı çok büyük bir mağfiret ile karşılaşırlar. Ve başkalarına nasip olmayan nice mükafatlara nail olurlar. kadinveaile
  • 16. O’nun asrında yaşayamamış ümmetinin edebi: Heva ve heveslerimizin, dünyevi işlerimizin Rasulullahın sünnetinin önüne geçmemesi O’nun sünnetini ve yolunu hayat kılavuzu kabul etmek Sünnetine ve hadislerine gereken ihtimamı göstermek Hadislerini okurken, yazarken ve öğrenirken titiz ve edepli davranmak Ravzasını ziyarette huzur-u Rasulullahta olduğunu idrak ederek edepli ve hürmetli olmak. Her daim Onunla birlikteymiş gibi istimdat eyleyip Rabıtalı olmak. kadinveaile
  • 17. Bu âyetten hareketle, Resûlü’nün yolunda olan ulemâya karşı konuşurken de aynı edep ve saygı gösterilmelidir. Zira muvahhid, muttaki, ilim, irfan ehli alimler muhakkak surette peygamber varisidirler. kadinveaile
  • 18. ‘’Rasulüm sana ait odaların ardından seni çağıranlar var ya onların çoğu akıl erdiremezler.( Hucurat ayet 4 )’’ ‘’ Ve eğer sen onlara çıkıncaya kadar sabretselerdi kendileri için daha hayırlı olurdu. Bununla beraber Allah çok bağışlayandır , çok merhamet edendir.’’( ayet 5 ) Rivayete göre, bu ayetler Allah Rasulü öğle sıcağında evinde istirahat buyururlarken ‘’Çık ya Muhammed ‘’ diye bağıran Temimoğulları hakkında nazil olmuştur. kadinveaile
  • 19. Allah rasulünün evine nasıl girileceği hususunda bilgi veriliyor. Rasulullah’ın mübarek şahsında müminlere genel bir edep öğretilmiş oluyor . 1. İzin istemek (Kapıyı tıklama) 2 . Evden çıkmasını beklemek - Kapının açılmasını beklemek 3. Kapının önünde ısrarla beklememek ve seslenmemek. ( Kapıyı ısrarla tıklatmamak ) 3 kereyle bitirmek. kadinveaile
  • 20. 3. Fasığa karşı olanlar : 6. Ey iman edenler! Şâyet bir fâsık (yalancı/günahkâr) size bir haber getirirse,doğruluğunu araştırın .Yoksa bilmeyerek bir kavme kötülük eder de, yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz 7. Bilin ki Allah’ın Resûlü içinizdedir. Eğer o, birçok işte size uysaydı, kesinlikle sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı (isteğinizle) sevdirdi; onu sizin kalplerinizde süsledi, küfrü, fâsıklığı ve isyanı da (olduğu gibi) çirkin gösterdi. İşte bu (özelliklere sahip ola)nlar, doğru yolda olanların ta kendileridir. kadinveaile
  • 21. Haberleşme Adabı Bilgi ve haber kirliliğinin çok olduğu günümüzde haberleşme şekli ve alanı artmış ve gelişmiş durumdadır. Artık haber merciimiz sadece insanlar arasında gelişmiyor. İnsandan insana ulaşan bilginin yerine daha etkin kullanılan teknolojik , sanal iletişim yolları aktif olarak kullanılmakta. Haber dinleme, haber okuma, haber iletme hususundaki referanslar nelerdir. Haberi dinlediğimiz kişi Haberin doğruluğunun araştırılması Habere ait kişilerin ayrı ayrı dinlenilmesi Haberin cemiyete tesirleri Haberin sonuçları kadinveaile
  • 22. Haberleşmeyi olumsuz etkileyen hususlar : Bilgisizlik – Önemsememek – Duygusallık – Kin ve Öfke – intikam duygusu ….Yoksa bilmeyerek bir kavme kötülük eder, onları zor durumda bırakırsınız da yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz . Telafisi güç sonuçlara kişisel veya toplum olarak maruz kalırsınız. kadinveaile
  • 23. 4. Hazır olan müminlere karşı olanlar 9. Eğer mü’minlerden iki topluluk birbirleriyle vuruşurlarsa, hemen aralarını düzeltin. Eğer onlardan biri, hâlâ (Allah’ın hükmüne boyun eğmeyip) diğerine saldırırsa, Allah’ın emrine dönünceye kadar saldırana karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işinizde) âdil davranın. Çünkü Allah âdil davrananları sever. kadinveaile
  • 24. Müminler arasındaki cidal, münakaşa, anlaşmazlık ve tartışmalara bitaraf olmadan adaletle müdahale ederek aralarında sulhu sağlamak. Ayette emredilenler : 1. Birbiriyle anlaşamayan mümin kardeşinin hemen arasını bulmak. - Birbiriyle anlaşamayan ( Aile , bireyler , toplumsal , devletler arası ) 2. İki taraftan biri daha sert davranır ve anlaşmazlığı arttırırsa onu teskin edinceye, yanlışını anlayıncaya kadar onunla mücadeleye devam etmek. 3. İki tarafta sakinleşip hatasını anladığında adaletle aralarındaki sorunu çözmek. 4. Sorunun değil çözümün bir parçası olmak. kadinveaile
  • 25. 10. Mü’minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’ın emirlerine uygun yaşayın ki, rahmete nâil olasınız. (Mü’minler birbirinin derdine ortak olarak, kötülük yapmalarına ve batıla meyletmelerine engel olarak, hayırda yardımlaşarak, selamlaşarak, ziyaretleşerek, hediyeleşerek, birbirini koruyarak, Allah yolunda yürüyerek, İslâm düşmanlarına karşı birlik olarak kardeştirler. Aralarındaki üstünlük ancak takvâ ile, Allah’ın emirlerine uygun yaşamakladır. Bunun dışında kan bağları ve beşerî tedbir ve usullerin, hiçbiri, dînin getirdiği bu kardeşliği tesis edemez. Bundan dolayı şirkten kaçınmış olan mü’minler, İslâm’ın amelle ilgili şartlarını tam yerine getiremeseler bile Kur’an’ın ifadesi gereği iman yönünden kardeş olduklarını bilmeli ve kelime-i tevhid dâvâsında birleşmelidirler.) kadinveaile
  • 26. Bu kardeşliğin hakkı ve gereği olarak şu ilkeler sıralanıyor 11. Ey iman edenler! Bir topluluk, bir toplulukla alay etmesin. Ola ki (alay edilen adamlar, Allah yanında) kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kadınlar da kadınları alaya almasın. Ola ki onlar, kendilerinden daha hayırlıdırlar. Birbirinizi ayıplamayın. Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İman ettikten sonra (kişinin) fâsıklık (damgası yemesi veya din ve ahlâk sınırını aşması) ne kötü isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir. kadinveaile
  • 27. 1. Bir topluluk bir toplulukla alay etmesin . Sosyal ahlak ve adap Alay edip hor gördükleri kendilerinden dini , ahlaki ve takva yönüyle daha üstün olabilir. 3. Hanımlar arasında alaylaşma olmasın. Alay ettiği ondan daha hayırlı olabilir. 4. Birbirinizi giyim kuşam, yeme içme, zengin fakir, gelenek görenek vs. bakımından asla alaya almayın, ayıplamayın. Sosyal, kişisel ayrımcılık yapmayın. 5. Birbirinize hoşlanmıyacağınız kötü lakaplar takmayın. Çünkü bu karşıdakini son derece rencide eder, üzer ve toplumdaki saygınlığını kaybeder. kadinveaile
  • 28. Alay edip hor gördükleriniz Allah katında sizden daha sevgili ve şerefli olabilir. kadinveaile
  • 29. 5. GAİB OLAN MÜMİNLERE KARŞI 12. Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli kusurunu (casus gibi) araştırmayın ve biriniz, diğerini çekiştirmesin. Herhangi biriniz (normal insan olarak) ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz değil mi? O halde ‘Allah’a saygı duyup emrine uygun yaşayın’ aykırı davranmaktan sakının. Şüphesiz Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir. kadinveaile
  • 30. Zan Nedir ? Zan; sanmak, bilmek ve itham etmek manalarına geldiği gibi, sezmek ve şüphe manalarında da kullanılır. Zan, “sanmak, tahmin etmek” mânâsına gelir. İki kısmı vardır 1. Hüsn-i zan, “kesin hüküm bulunmayan bir şeyi iyiye yorumlamak, iyiye de kötüye de yorumlanabilecek bir işe, güzel yönünden bakmak , iyi niyet ” demektir. 2. Bunun zıddı su-i zan olup “kesin hüküm bulunmayan bir şeyi kötüye yorumlamak, her şeye menfi yönden bakmaktır.” Birini iyi sanma, iyi zannetmeye hüsn-i zan; kötü fikir besleme ve kötü sanmalara da su-i zan denilmektedir. Kuvvetli ve hakikate yakın olan zanna ise, zann-ı galip ismi verilir. kadinveaile
  • 31. Hüsn-ü zannın en önemli bir istimal yeri, insan iradesini aşan musibet ve felâketlerde kaderin bir hikmet ve rahmet yönü olduğunu düşünüp şikayet ve isyandan sakınmaktır. Allah Resulü (asm) bu mânâyı şu hadis-i şerifiyle ders veriyor: “Allah’a hüsn-ü zan ibadettir.” Allah cc. Hz.lerine hüsn-ü zan etmenin ibâdet olduğunu düşünerek Allah’ın rahmetinin, affının bol olduğunu bilmelidir. Günahlarımız çok olsa da Allahü Teâlânın affedebileceğini düşünmek hüsnü zan olur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ey günahı çok olan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah günahların hepsini affeder. O sonsuz magfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zümer 53] kadinveaile
  • 32. Bizler için şimdi herşeyin iyi tarafına ve güzel cihetine ve ferahlık verecek vechine bakmak lâzımdır ki mânâsız, lüzumsuz, zararlı, sıkıntılı, çirkin, geçici haller nazar-ı dikkatimizi celbedip kalbimizi meşgul etmesin. Suizan, birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir. Kalbe gelen kötü düşünce, o hâliyle suizan olmaz. Kalbin o tarafa kayması suizan olur. Mesela birisinde bir çanta görünce, (acaba bu çantayı çalmış olabilir mi) diye sadece düşünmek suizan olmaz. Ama (çalmış olabilir) diye zannetmek ve bu düşüncenin sabitleşmesi ve bunu başkalarıyla da paylaşmak suizan ve ayrıca da bühtan olur. kadinveaile
  • 34. Kusur ve Ayıp Araştırmamak Tecessüs ; belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma , merakını gidermeye çalışma, görme, anlama merakı . İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Tecessüs haramdır) buyuruyor. Tecessüs, birinin işlerini araştırmak demektir. Bu durum âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle yasaklanmıştır. Bir hadis-i şerif: (İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin!)[Müslim] Tecessüs eden, yani başkalarının yaptığı işleri öğrenmeye kalkan, onların kusurlarını araştıran, kendi kusurlarını göremez. Kendini onlardan üstün görür. Ucba ve kibre düşer. kadinveaile
  • 35. Tecessüs ortada olan bir şeyi gayri ihtiyari görmek veya sesleri yüksek konuşmaları işitmek değildir. Gizlenmeye çalışılan, şahsi özeline giren mevzularda casusluk yapmak ( gizlice veya aşikar ) araştırmak haramdır. kadinveaile
  • 36. GIYBET Bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği... dedikodu konusu olabilir. İlahi benzetme Ölmüş kardeşinin etini yemek. kadinveaile
  • 39. 13. Ey insanlar! Şüphesiz biz, sizi bir erkekle bir kadından yarattık (ırkınız ve şahsınızla övünmeniz için değil; sırf iyilik uğrunda) tanışasınız (yarışıp ve yardımlaşasınız) diye sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Hiç şüphesiz ki sizin Allah yanında en şerefliniz, en takvâlınız (Allah’ın emirlerine en uygun yaşayanınız ve günahlardan sakınanınız)dır. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) haberi olandır. (Takvâ sahibi olmak, bütün günahlardan ve günaha giden yollardan sakınmak, nefsi terbiye ve tezkiye etmektir. Bu da nefsi her türlü kötü ve batıl duygu ve isteklerden arındırarak, Allah’ın emrine ve Resûlü’nün sünnetine uygun yaşamak; insanlara karşı dış yaşantısını Allah’a karşı da iç yaşantısını tertemiz süslemektir. Muttakîlik köşeye çekilme değil, aynı zamanda emr-i mârûf nehy-i münkeri yerine getiren aksiyoner bir hayat tarzıdır. Âyet-i kerîmeden anlaşıldığı üzere dünyada bütün insanlar arasında insan olma yönünden hiç bir farklılık ve üstünlük yoktur. Eşitlik, karşılıklı saygı, müsamaha ve hayat hakkını tanıma vardır. Halbuki bu hareket Batı’da ancak 15. asırdan sonra hümanizm ile gelişmiştir. Ancak Allah’a olan inanç ve kulluğun yerine getirilmesi bakımından O’nun katında dereceler ve üstünlükler vardır.) Hasan Tahsin Feyizli kadinveaile
  • 40. Asıl gaye takvadır. Allah katında üstünlük ancak takva iledir. Nesebi, soyu sopu ile övünmek cahiliye adeti olduğu gibi insanlık ve islami yaşantı adına yapılacak en çirkin ötekileştirme ve kibir alametidir. Irk, millet soy olarak farlılıklarınız teberrükendir. Aynilikten sıkılmamak , farklılıkların hizmet ve kulluk azminizi arttırıp pekiştireceği içindir. kadinveaile
  • 41. 14. Çöldeki (bedevî) Araplar (gelip): “İman ettik.” dediler. De ki: “Siz (gönülden) iman etmediniz. (Fakat:) ‘Müslüman olduk/teslim olduk’ deyin. Henüz iman kalplerinize (tam) girmedi. Eğer Allah’a ve Resûlü’ne (tam) itaat ederseniz (imanınız sahih ve kâmil olur); O’da amelleriniz(in sevâbın)dan hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” kadinveaile
  • 42. Fahreddin Razî burada "Mümin ile müslim ehl-i sünnete göre birdir. Nasıl olup da burada bu fark anlaşılabiliyor?" diye sorarak buna şöyle bir cevap verir: "Genel ile özel'in farkı vardır. İman ancak kalp ile olur. Bazan onunla beraber lisan ile olur. İslâm ise daha geneldir, fakat özel şeklinde genel ile özel birleşmiş olur. Müslümanlık ilk basamaktır. İkinci ve daha ileri derecedeki itaat ve teslimiyet eseri olan iman bir ayrıcalık ve olması gerekendir. Bunun göstergesi nedir ? kadinveaile
  • 43. 15. (Gerçek) mü’minler ancak, Allah’a ve Resûlü’ne inanan; sonra (bunda) şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlardır. İşte onlar (imanlarında) doğru olanların ta kendileridir. kadinveaile
  • 44. Gerçek mümin 1.Allah’a sağlam bir şekilde inanan 2.Onun Rasulüne Muhammed-i Mustafa (sav) e iman eden 3. İmanında asla şek ve şüpheye düşmeyen 4. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad eden. kadinveaile
  • 45. 16. De ki: “Siz din(darlığ)ınızı Allah’a mı öğretiyorsunuz? Halbuki Allah göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, her şeyi bilendir.” 16. De ki: “Siz din(darlığ)ınızı Allah’a mı öğretiyorsunuz? Halbuki Allah göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, her şeyi bilendir.” 18. Şüphesiz ki Allah, göklerin ve yerin görünmeyenini bilir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir kadinveaile
  • 46. Müslüman olduklarını sana karşı başa kakıyorlar, sana bir minnet sayıyorlar, başına kakıyorlar, seni ve hatta beni minnettar etmek istiyorlar. Müslümanlıklarını Allah’ın başına kakıyorlar. Hayret ve dehşet ! Kul başta iman nimetinin ve Allah’ın hiçbir karşılık beklemeden vermiş olduğu diğer bütün nimetlerin kadrini düşünmeksizin , beyhude bir ümit ve beklenti içine girmemeli. Kendisini büyükleyip Rabbi katında derecesini düşürmemelidir. Allah’ın hakkını gözetmez, küfran-ı nimette bulunursa bu en büyük nankörlük ve edepsizlik olur. kadinveaile
  • 47. HUCURATIN ÖĞRETTİKLERİ AHLAK SURESİ ADAB-I MUAŞERET BİREYSEL TERBİYE SOSYAL TERBİYE İNSAF İTAAT EMPATİ ÖZDENETİM (OTOKONTROL ) EDEP GERÇEK MÜSLÜMANLIK ŞÜKÜR - KÜFRAN-I NİMETTE BULUNMAMAK ZARAFET kadinveaile