1. Atomlar son enerji seviyelerini doldurmak ve daha büyük
YAŞAMIN TEMEL BİLEŞENLERİ
parçacıklar oluşturmak için bir diğer atomla bağ yaparlar. Bu
Canlının en küçük birimi hücredir. Hücre, maddenin belirli bir şekilde birden fazla atom içeren parçacıklara molekül adı
düzen içerisinde bir araya gelmesiyle oluşur. Maddenin verilir. Bileşiklerin en küçük yapı birimi moleküllerdir.
yapıtaşı ise atomdur. Maddeler ister sıvı, ister katı, ister gaz
olsunlar tamamı atomlardan yapılmıştır. Moleküller →organeller → hücreyi oluşturur. Hücre en
küçük canlılık birimidir.
Atom; Proton ve nötron parçacıklarından meydana gelmiş
bir çekirdek ve çekirdeğin etrafında bulunan elektronlardan
oluşur.
Molekülü oluşturan atomlar aynı cins ise element adını
alırlar.
ÖRNEK; O2 gibi.
Element; Aynı cins atomlardan meydana gelen en basit Molekülü oluşturan atomlar farklı cins ise bileşik adını alırlar.
maddelere denir. ÖRNEK; H2O gibi.
Örnek; Demir (Fe) oksijen (O2) gibi… CANLILARLARDAKİ İNORGANİK BİLEŞİKLER
İNORGANİK MOLEKÜLLER
İzotop; Proton sayıları aynı, nötron sayıları farklı olan atom-
lara denir. Bir elementin izotopları, kimyasal olarak aynı
davrandıkları halde fiziksel olarak farklı davranırlar. İzotopla-
SU
rın atom ağırlıkları ve doğada bulunma yüzdeleri farklıdır.
www.unkapani.com.tr
ASİT
Örnek; Normal izotop
N14 → N15 BAZ
C12 → C11, C14, C15
MİNERALLER
A) SU
İzotoplar biyoloji ve tıp araştırma alanlarında çok sık kulla-
Canlıların temel maddelerinden biridir. Canlıların büyük bir
nılmaktadır.
kısmını su oluşturur. Su miktarı her canlıda farklıdır. Hatta
ÖRNEK; bir canlının dokularında bile su miktarı farklıdır. İki hidro-
DNA’nın kendini yarı korunumlu olarak olarak eşlediğini jen ve bir oksijen atomundan meydana gelir.
ispatlamak için azot izotopları kullanılmıştır. Radyoaktif
izotoplarla bir fosilin yaşı ölçülebilmektedir. ÖRNEK; Embriyo (döllenmiş yumurtadaki canlı minyatürü)
Hastalıklara teşhis konulurken ve ilacın canlı vücudundaki su bakımın çok zengindir.
etki yolu izlenirken izotoplardan yararlanılır.
ELEKTRONLAR VE ENERJİ
Atomlar, dışarıdan enerji aldıklarında, elektronlar bulundukla-
rı enerji seviyelerinden daha yüksek enerji seviyesine çıkar-
lar. Bu sırada elektron enerji kazanır. Elektron eski haline Suyun Görevleri
döndüğünde kazandığı enerjiyi geri verir. Biyosferdeki (dün- Su enzimlerin (katalizör) çalışması için gerekli ortamı
yada canlıların yaşadığı tabaka) en temel reaksiyonlarından oluşturur. Hücrede su %15-%18 ‘in altına düşerse en-
biri olan fotosentezin çalışma mekanizması elektronun ta- zimler çalışamaz.
şınma şekline göre değişiklik gösterir.
Çok iyi bir çözücüdür. Hücredeki bazı maddeleri de
ÖRNEK: çözer. Normalde nötr olan su hidrojenlerin olduğu böl-
Algler ve bitkilerde var olan klorofil pigmenti ışığı absorbe gede protonlardan dolayı (+) yük, oksijenin serbest
eder (soğurur). Güneş ışığı ile elektronlar daha yüksek elektronlarından dolayı da (-) yük kazanır. Buna PO-
enerji seviyesine çıkarak enerji kazanırlar. Bu elektronlar, LAR YAPI denir. Bu özellik su moleküllerinin birbirine
Elektron Taşıma Sistemi (E.T.S.) basamaklarından geçerek tutunmasını sağlar. (ADHEZYON) Su böylece bulundu-
enerjilerini, kimyasal bağ enerjisi olarak organik moleküllere ğu yüzeyde tutunabilir. (KOHEZYON)
aktarırlar. Elektronlar ise eski haline döner.
50
2. Uzun süreli açlık durumunda kanın osmotik basıncı
düşer. Su kan damarlarının yayıldığı doku aralarında bi-
Su moleküllerinin arasındaki bu çekim gücünden dolayı rikir (ÖDEM). Ödem canlıda uzun süre devam ederse
su birikintilerinde yüzey gerilim kuvveti oluşur. Böylece yağ birikimi görülür. Kalp sıvı miktarı azalan kanı pom-
bazı böcekler su üzerinde batmadan hareket edebilir. palamakta zorlanır. Kalp yetmezliği görülür.
ÖRNEK
Kümes hayvanların yemlerine yemek tuzu veya arsenik
katarak, yetiştiriciler dokularda ödem oluşumuna böylece
hayvanlarının yağlanmasına çalışmaktadırlar.
Vücutta oluşan birçok zararlı artığın seyreltilmesini ve
Damarlı bitkilerde iletim demetinin parçası olarak bilinen atılmasını su sağlar. Aminoasitlerin solunum sonucu
Ksilem ‘de (odun borusu) su taşınması en fazla terleme- yadımlanması sırasında oluşan amonyağın (NH3 ) vü-
kohezyon kuvveti ile olur. Böylece bitki cansız borular- cuttan idrarla atılması olayında da su kullanılır. Yine ba-
da yani ksilemde suyu yükselterek taşır. Kök hücrelerin- lıklar ürettikleri amonyağı su içinde yaşadıkları için su ile
de oluşan glikoz (nişasta +su → glikoz) su da çözünür. seyreltip atarlar.
Böylece kök hücresinin osmotik basıncı artar. Bu ba- Sıcakkanlı hayvanlarda (vücut ısısı sabit) kan vücut
sınçla topraktaki su bitkiye doğru çekilir. ısısının düzenlenmesinden ve korunmasından sorumlu-
Aynı zamanda topraktaki suda çözünmüş olan mineral tuz- dur. Kanın %90’ı sudur.
larda bu şekilde alınıp, bitkiye taşınmış olur.
Su hücredeki polimerlerin (büyük moleküllerin)
Hayvanlarda kanın hareketi de suyun çözünürlüğü ile monomerlerine (yapı taşlarına ) dönüşümlerini sağlar.
kolaylaşır. Su taşıdığı inorganik tuzlar sayesinde dokula- Bu olaya HİDROLİZ (sindirim) denir. Hücrede su mik-
www.unkapani.com.tr
rın osmotik basıncını, pH ve iyon dengesini de ayarla- tarı azaldığı için osmotik basınçta artar. Hidroliz so-
Unkapanı® Yayıncılık
mış olur. nucunda hücrenin yoğunluğu artar.
Sindirimde ATP enerjisi harcanmaz.
Yarı geçirgen bir zarla ayrılmış iki ortamdan yoğunluğu çok enzim
olan bölge suyu kendine doğru çeker. Bu çekimden dolayı A+ H2O a1 +a2 +………an
oluşan basınca osmotik basınç denir. Polimer su monomerler
Hücredeki monomerler birleşerek polimer oluştururken
Saf su içindeki tüm canlılar kısa bir süre sonra ö-
de su açığa çıkar. Bu olaya DEHİDRASYON SENTEZİ
lür(Hemoliz). Bu sebeple belli bir süre canlı olarak sak-
(polimerizasyon ) denir. Hücrede su artar ve yoğunluk
lanması gereken dokular, doku sıvısıyla aynı yoğunluk-
azalır osmotik basınç ise azalır.
taki çözeltilere konularak saklanır. Bu çözeltilere
İZOTONİK SIVI denir. Her dokunun su miktarı farklı ol- enzim
a1 +a2 +……….an A +H2O
duğu için, izotonik sıvısı da farklıdır. Hastanelerde has- ATP harcanır
taların koluna takılan sıvı izotonik sıvıdır.
B) ASİTLER
Suyun buharlaşma ısısı yüksektir. Ani sıcaklık değişim-
Su içinde çözündüklerinde hidrojen iyonu veren bütün bile-
leri sırasında gaz haline geçerek vücudun korunmasını
şiklere asit denir. Asitlerin tatları ekşidir. Yapısında karbon
sağlar. Çünkü buharlaşma ile ısınan yüzey soğur.
atomları bulunduran asitlerin çoğu organiktir.
ÖRNEK ÖRNEK: Oksijenli solunumda oluşan asetik asit ve sitrik asit
gibi asitler örnek olarak verilebilir.
Karpuzun kesilerek güneşte soğuması için bırakılması
gibi ve sızan testide suyun daha çabuk soğuması gibi. C) BAZLAR
Bitkiler terleme (transpirasyon) suretiyle ısınan yaprak Su içinde çözündüklerinde hidroksil iyonu veren bileşiklere
yüzeyini soğuturlar. baz denir. Bazların tatları acıdır.
Örnek; sabun gibi.
Hayvanlarda terleyerek ısınan vücut yüzeylerini soğu-
turlar. Böylece canlıların vücudunda bulunan proteinden Organik bazların yapısında genellikle karbon ve azot bulu-
yapılı enzimlerin bozulması önlenmiş olur. nur.
Canlı vücudunda, iskelet, yağ ve depo moleküllerinin Örnek; DNA ve RNA ‘nın yapısındaki pürin bazları (Adenin
bulundukları yerde su miktarı azdır. Çünkü buradaki mo- ve Guanin bazları ) ve pirimidin bazları (Sitozin, Timin ve
leküller ya da tuzlar suda çözünmezler. Urasil bazları) örnek olarak verilebilir.
51
3. ASİT VE BAZ DENGESİ Arsenik: Minimum miktarı canlını büyümesini hızlandırır.
Yağ metabolizmasında görev alır.
Canlı vücudunda asit ve bazların belli bir dengede olması
gerekir. Çünkü enzimler belli bir pH değerinde maksimum Cıva, kurşun, arsenik gibi mineraller fazlaca alınırsa metabo-
aktivite gösterirler. Asit- baz dengesini belirleyen başlıca lizmada düzensizlikler ve zehirlenmeler görülür. Çünkü bu
element hidrojen atomudur. Ortamda var olan hidrojen iyo- minerallerin fazlası özellikle başta enzimler olmak üzere
nunun yoğunluğu pH denilen sembolle gösterilir. Bu pH proteinleri inhibe (bozmak) eder.
sembolü 1–14 arasında değerler alır. Bu değer 1–7 arasında
ise ortam asit, 7–14 arasında ise baz kabul edilir. pH =7 ise
ortama nötr ortam denir.
Canlılar mineral tuzları ve vitaminleri hücrede düzenleyici
CO2 gazı biyoloji de en çok kullanılan gazlardan biri olup
olarak kullanırlar. Bu moleküller sindirilmeden kana geçer.
pH’ı düşürür. Yani asitlik artar.
hücrede solunumda kullanılmazlar, enerji vermezler
D) MİNERALLER
Besinlerle alınan mineraller canlı için çok önemlidir. Canlını
yaşamını düzenli sürdürebilmesi için minerallere ihtiyaçları
vardır.
Örnek;
Kemik yapımı, diş yapımı gibi.
Minerallerin kaynağı ise yerküredir. Bitkiler topraktan suda
çözünmüş halde aldıkları mineralleri metabolizma faaliyetle-
rinde kullanıp ürettikleri besinlerin yapısına da katarlar.
www.unkapani.com.tr
Böylece hazır beslenen canlılarda (HETETROF BESLEN-
CANLILARDA BULUNAN ORGANİK MOLEKÜLLER
Unkapanı® Yayıncılık
ME) bitkileri yiyerek ya da su içerek vücutlarına alabilirler.
ORGANİK
Kalsiyum ve fosfat; İnsan vücudunda en fazla bulunan
KARBONHİDRAT
mineraldir. Diş ve kemikleri mineral yapısındaki yumuşak
doku kalsiyum ve fosforla kaplanarak sertleşir. Hücre içi YAĞ
sıvıların dengede kalması içinde bu mineraller gereklidir. PROTEİN
Kalsiyum kanın pıhtılaşma mekanizmasında da görev alır. ENZİM HORMON
Kalsiyum, süt ve süt ürünleri, yeşil sebze, tahıllarda bulunur.
NÜKLEİK ASİT
Fosfat ise; nükleik asitlerin, ATP’nin, fosfolipitlerin, keratin
fosfat gibi moleküllerin yapısında bulunur. VİTAMİN
Sodyum ve potasyum: Hücre içinin de dışının da asit baz Karbonhidratlar(Unlu, şekerli, nişastalı ve glikojenli yiyecek-
dengesinin sağlanması için gereklidirler. Sinir sisteminin ve ler) ,
kas sisteminin çalışması da bu minerallerle sağlanır. Yemek Proteinler (Et, süt ve yumurtalı yiyecekler)
tuzu şeklinde alırız ve fazlasını idrarla dışarı atarız.
Yağlar (Lipitler)
Nükleik asitler (DNA ve RNA) ve vitaminlerden oluşur
Vücudumuza az miktarda alınması gereken mineraller vardır. KARBONHİDRATLAR
Bunlar; magnezyum (Mg), demir (Fe), iyot (I), flor(F), krom
(Cr), bakır (Cu) ve arsenik (Ar)’tir. Karbon, oksijen ve hidrojen atomlarından oluşan moleküller-
Magnezyum: Enzimlerin çalışmasında görev alır. Kanda dir. Temel görevleri, canlıda enerji sağlamak olduğu gibi,
kalsiyum ve magnezyum dengesi sinirlerin ve kasların çalış- hücre zarının ve çeperinin yapısına da katılır. Karbonhidrat-
ması için çok önemlidir. Kemik yapımında da görev alır. ların solunumda kullanılması sonucu CO2,H2O, ATP (biyolo-
Aynı zamanda bitkilerde de bulunan klorofil pigmenti Mg jik enerji) ve ısı açığa çıkar.
taşır. Kapalı formülleri genellikle (CnH2nOn) şeklindedir. Hücrede
birçok karbonhidrat çeşidi vardır.
Bakır ve flor:
En önemlisi ise monomer olan glikoz’dur. Glikoz altı karbonlu
Bakır; Enzimlerin çalışmasında görevlidir.
olup, kapalı formülü C6H12O6 ‘dır. Karbonhidratlar biyolojide
Flor; Diş çürümelerini önler. “oz” eki ile adlandırılırlar. Adlandırılırken karbon sayılarının
Krom: Glikoz metabolizmasının işleyişinde görev alır. yanına oz eki yazılır.
52
4. 1= mono, 2= di, 3= tri , 4= tetra, 5= penta ,6= hegza……)
glikozda altı karbonlu olduğu için hegzoz olarak adlandırılır.
Hegzozların ince bağırsaktan emilim sırası; basit izomerden
Karbonhidratlar sınıflandırılırken karbon sayısına göre sınıf-
karmaşık izomere doğrudur. Galaktoz, glikoz ve fruktoz
landırılır.
sırasına göre emilir.
Yapısında tek şeker bulunan karbonhidratlara monosakkarit
C6H12O6 +6 H2O +2 ATP → 6CO2 + 6 H2O +40 ATP +ısı
adı verilir. Monosakkaritlerden daha küçük şeker yoktur. Bu
Glikoz hücre zarının yapısına da katılır. Özellikle hücrenin en
nedenle monosakkaritler karbonhidratların yapıta-
önemli tabakası olan glikoprotein tabakasını oluşturur. Yine
şı(monomeri)dır.
sinir hücrelerindeki glikolipit tabakası da örnek olarak verile-
İki monosakkaritin bir araya geldiği bileşik şekere disakkarit, bilir.
daha fazla monomerin oluşturduğu şekere de polisakkarit adı
verilir.
DİSAKKARİTLER:
Disakkaritler dehidrasyon sentezi ile oluşurlar. Sentezleri
I-MONOSAKKARİTLER:
sırasın da enzim kullanılır ve ATP enerjisi harcanır. Su açığa
Karbonhidratların yapısını oluşturan basit şekerlerdir. çıkar. Hücrenin osmotik basıncı ise azalır.
Monosakkaritler sindirilmezler. Hücre zarından kolayca
Monosakkarit + monosakkarit Disakkarit + H2O
geçebilirler.
Disakkaritlerde 1mol su açığa çıkar ve1 tane glikozitik bağ
Karbonhidratlar karbon sayısına göre sınıflandırılır.
oluşur.
Karbon sayılarına göre; Örnek:
www.unkapani.com.tr
Pentozlar:
Glikoz + glikoz Maltoz +H2O
Unkapanı® Yayıncılık
Beş karbonlu şekerdirler. Hücre metabolizmasında önemli (Arpa şekeri)
görevler üstlenen DNA, RNA, ATP, NAD ve FAD gibi mole-
külleri yapısında yer alırlar. Glikoz + fruktoz Sukroz + H2O
(Çay Şekeri)
DNA’nın yapısındaki pentoza, deoksiriboz (C5H10O4 ),
RNA’nın yapısındaki pentoza da riboz (C5H10O5) adı verilir. Glikoz + galaktoz Laktoz + H2O
( Süt şekeri)
Hegzozlar:
Altı karbonlu şekerlerdir. Hücrede doğrudan enerji eldesi için
kullanılabilirler. Yapısında altı karbon taşıyan üç çeşit hegzoz
vardır. Bu disakkaritlerden maltoz, sukroz bitkisel, laktoz ise hay-
vansaldır. Ancak bütün hayvanlar laktoz üretemezler. Lakto-
Bunlar, glikoz (C6H12O6), fruktoz (C6H12O6) ve galaktoz
zu sadece memeli hayvanların dişileri üretebilir.
(C6H1206) dır.
Maltoz bitkisel bir şekerdir. Bira yapımı başta olmak
GLİKOZ
üzere ekmek yapımında da kullanılabilir. Hayvan hücre-
Bu şekerlerden en önemlisi glikozdur. Özellikle vücudumuz-
lerinde sentezini sağlayacak olan gen ve enzim birlikte-
daki beyin hücrelerinin çalışması tamamen glikoza ve oksije-
liği yoktur. Bu nedenle hayvan hücrelerinde sentezle-
ne bağlıdır. Beyin hücreleri glikoza karşı çok duyarlıdır.
nemez ama sindirilebilir.
Glikoza kan şekeri veya üzüm şekeri de denir. Glikozu otot-
rof (üretici) canlılar fotosentez veya kemosentez ile üretebilir- POLİSAKKARİTLER
ler. Polisakkaritler çok sayıda glikozdan oluşan karmaşık (komp-
Kanda ölçülebilen tek hegzoz ‘dur. Çünkü karaciğere gelen leks) yapılı bileşiklerdir. Dehidrasyon sentezi ile oluşurlar.
besinler içindeki hegzozlar burada glikoza dönüştürülerek Sentezleri sırasında enzim kullanılır, ATP harcanır ve n-1
kana verilir. Kanda glikoz miktarının düzensizliğinden şeker kadar bağ oluşur ve su açığa çıkar.
hastalıkları ortaya çıkar. Polisakkaritlerin temel yapısında glikoz bulunur. Glikoz
Hegzozlardan fruktoza meyve şekeri, galaktoza da süt şekeri moleküllerinin farklı bağlanması Polisakkaritlerin farklı olma-
adı verilir. Hegzozların kapalı formülleri aynı olmasına rağ- sına neden olur.
men adları farklıdır. Bunun nedeni hegzozların izomerleri En önemli polisakkaritler; nişasta, selüloz, glikojen ve kitindir.
faklıdır. Bu yüzden farklı isimle adlandırılırlar. (n) Glikoz → (n-1) H2O = (n-1) glikozit bağı
Galaktoz; primer izomer, polisakkaritler sentezlenirken açığa çıkar
Glikoz; sekonder izomere ve
Fruktoz da tersiyer izomere sahiptir.
53
5. Hidroliz reaksiyonları sırasında ATP enerjisi harcanmaz ve Kandaki glikoz miktarı normal seviyenin üzerinde olursa kas
üretilmez. Bu reaksiyonlar sırasında su tüketilerek polimerler ve karaciğerde glikojen şeklinde depo edilir. Kanda glikoz
onları oluşturan monomerlere parçalanırlar. miktarının azalması durumunda glikojenden yeniden glikoz
Aşağıda çeşitli canlılarda sindirilebilen bazı karbonhidratların elde edilerek kana verilir. Ayıracı iyottur.
miktarları verilmiştir. Glikojen ve iyot birlikte tepkimeye girerek kiremit kırmızısı
I- 100 glikoz içeren maltoz renk verir.
II- 100 glikoz içeren nişasta
III- 100 glikoz içeren sükroz SELÜLOZ
Yukarıda verilen karbonhidratların sindirimi için gereken Bitkilerde bulunan yapısal polisakkarittir. Hücre zarının dı-
su miktarı hangi seçenekte verilmiştir? şında bulunan hücre çeperinin yapısı selülozdan yapılmıştır.
I II III Bu çeperin görevi hücre zarını korumaktır. Cansızdır. Esne-
A) 50 99 100 mez.
B) 99 99 99 Selüloz düz zincirden oluşur. Su da çözünmez. Yapı taşı
C) 50 99 50 glikozdur. Glikoz molekülleri α, 1–4 bağları ile bağlanır.
D) 50 99 50
E) 100 99 100
Hayvanlarda ve insanlarda selülozu doğrudan besin maddesi
olarak kullanamaz. Geviş getiren otçul hayvanlarda odun
Soruda verilen moleküllerden sükroz ve maltoz disakkaritken yiyen bazı eklem bacaklılarda (termit ), bazı mikroorganizma-
larda selülozu mide ya da bağırsaklarında bulunan tek hüc-
nişasta ise polisakkarittir.
www.unkapani.com.tr
reli kamçılılar sayesinde sindirebilirler. Böyle yaşayan canlı-
Disakkaritlerde; iki monomerden bir disakkarit oluşur. Yine 1
lar birlikte karşılıklı fayda ilişkisine göre yaşarlar.(mutualist
Unkapanı® Yayıncılık
molde su açığa çıkar.
yaşam) insan vücudunda bu tek hücreli canlılar yoktur.
MALTOZ = 2 glikoz olduğuna göre 100 glikozun tepkimesi
sonucu 50 maltoz oluşur. 50 tanede su açığa çıkar 50 malto-
zu sindirmek içinde 50 mol su gerekir.
Polisakkaritlerde farklılığı monomerin sayısı ve bağlanma
SÜKROZ = 1 glikoz + !Fruktozdan oluşur.100 glikoz içeriyor-
biçimi belirler.
sa 100 tanede sukroz oluşur.100 molekülde su açığa çıkar.
Polisakkaritlerde ise; Su sayısı n-1 ‘dir. 100–1=99 su çıkar
KİTİN
Sindirimleri içinde açığa çıkan su sayısı kadar su gerekir.
Eklem bacaklıların vücudunu örten destek maddesidir. Gli-
Doğru Seçenek: A koz iskeletine azot atomu bağlandığı için azotlu hayvansal
NİŞASTA polisakkarittir. Hücredeki temel görevi yapısal polisakkarit
Bu polisakkariti sadece bitkiler üretebilir. Fotosentez sonucu olmasıdır. Suda çözünmez. ‘’Epidermis hücrelerinden” salgı-
ürettikleri glikozu bitkiler nişasta şeklinde depo ederler. lanır. Birçok hayvanda kitin salgılayabilir. Yengeçler buna
Nişasta bitki hücresinin depo polisakkaritidir. Buğday, mısır, örnek olarak verilebilir. Şapkalı mantarlarda kitin mantarın
patates, fındık, fıstık gibi bitkilerde bol miktarda nişasta yumuşak ve daha taze olmasını sağlarken diğer mantarlarda
vardır. Nişastanın ayıracı iyottur. Nişasta ve iyot birlikte da hücre çeperinin de yapısına katılır.
tepkimeye girerek mavi –mor renk verir.
YAĞLAR (lipitler)
Yapılarında karbon (C), hidrojen (H), ve oksijen (O) element-
Amiloz tipi nişasta;Glikoz moleküllerinin α-1,4 bağlarıyla leri bulunur. Bazılarında azot (N) ve fosfat (P) gibi element-
birleşmesinden oluşur. Düz zincirdir, suda çözünmez. lerde bulunabilir. Canlıların temel besinleri arasında bulunan
yağlar, canlının yapısına katılmakla beraber hücrede yüksek
Amilopektin tipi nişasta; Amiloz zincirinin büyüklüğündeki
enerjili besin kaynağı olarak ta kullanılır.
zincirlere β-1,6 bağlarıyla glikoz molekülü bağlanır. Dallan-
mıştır. Suda çözünür. Bitkilerde farklı türlere göre farklı Yağ molekülleri gliserol, yağ asitleri ve bazı bileşiklerden
oranlarda amiloz ve amilopektin bulunur. oluşur. Bu olaya esterleşme denir. Çünkü gliserol ve yağ
asitleri ester bağı ile bağlanır. Tepkime sonucunda oluşan
GLİKOJEN yağa nötral yağ veya trigliserit adı verilir.
Hayvan, mantar, bakteri ve insan hücresinde glikozun depo-
3 yağ asiti + gliserol yağ + 3 H2O
lanmasıyla oluşan polisakkarittir. Binlerce glikoz molekülü-
nün birbirine β- 1,6 bağlarıyla bağlanmasıyla oluşur. Dallan-
mış bir yapı gösterir. Suda kısmen çözünür. Depo
polisakkarittir.
54
6. Doymuş yağ asitlerinde karbon sayısı artarken hidrojen
sayısı da doğru orantılı olarak artar. Görüldüğü gibi yağlar
Üretici olan ototroflar yağın monomerlerini kendileri sentez-
temel besin maddelerimiz içinde en yüksek enerji değerine
lerken tüketici olan hetetroflar ise temel yağ asitlerini mutlaka
sahip organik moleküllerdir. Ancak bu besin maddelerinin
hazır almak zorundadırlar.
hücrede kullanılma sırası; karbonhidratlar, yağlar ve protein-
Örnek: ler şeklindedir.
İnsan vücudu bazı yağ asitlerini üretebildiği halde linoeik asit Canlı hücresinde ilk enerji kaynağı olarak karbonhidratlar
gibi bazı yağ asitlerini üretemez. Bu yağ asitlerine esansiyel kullanılır. Bunun nedeni karbonhidratların yıkımının kolay ve
veya temel yağ asiti denir. çok az artık madde oluşturmasıdır. Karbonhidratların yıkımı
içinde fazla oksijene gerek yoktur. Canlı karbonhidrat stokla-
rını bitirirse ancak o zaman diğer organik moleküllerden
enerji elde eder. Yağlar canlı vücudunun depo molekülleridir.
Gliserol ün karbonlarına bağlanan, moleküllerin türüne göre
yağlar çeşitlenir. Gliserole; yağ asiti, fosfat grubu ve glikoz
bağlanabilir.
Bir tüpte, suyla karıştırılan X yağının üzerine, bu yağın yıkı-
İkiye ayrılır:
mını sağlayan enzim konmuştur. Bir süre sonra tüpte,
1-) Doymuş Yağlar
I. Yağ asitleri
2-) Doymamış Yağlar
II. Aminoasitler
DOYMUŞ YAĞLAR III. Gliserol
Yağ asitleri, karbonlarının hidrojenle doyurulmasına göre IV. Glikoz
doymuş ve doymamış yağ asitleri olmak üzere iki çeşittir. V. X yapının yıkımını sağlayan enzim
Karbonları tamamen hidrojen ile doymuş yağ asitlerine
şeklindeki bileşiklerden hangileri bulunur? (ÖYS 1993)
www.unkapani.com.tr
DOYMUŞ YAĞ ASİTİ denir.
A) I, III ve IV B) I, III ve V C) I, IV ve V
Unkapanı® Yayıncılık
ÖRNEK: D) II, III ve IV E) II, IV ve V
Palmitik asit doymuş yağ asitidir.
CH3-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-
CH2-CH2-CH2-COO
Yağ molekülü bir polimerdir. Bu polimerin bulunduğu kaba
DOYMAMIŞ YAĞLAR hidroliz enzimi konulduğunda: sonuçta yağ monomerleri ve
Karbon atomları tamamen hidrojenlerle doyurulmamış oksi- enzime rastlanacaktır. Bu yüzden cevap B seçeneği olmalı-
jenle tamamlanmış olan yağlara DOYMAMIŞ YAĞLAR denir. dır.
Doğru Seçenek: B
ÖRNEK:
Oleik asit doymamış yağ asitidir. YAĞLAR CANLILARDA;
Kış uykusuna yatan hayvanlar, yazın depoladığı yağı
CH3-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-CH2-CH═CH-CH2-CH2-
kışın enerji ve su kaynağı olarak kullanırlar. Yağların so-
CH2-CH2-CH2-COOH
lunumda kullanılması sonucu çok metabolik su üretilir.
Yağlar özellikle kutuplarda yaşayan hayvanlarda derinin
altında depolanarak ısı kaybını engeller.(Kulak ve bu-
Doymamış yağlar fabrika koşullarında hidrojenle doyurularak runda yağ depolanamaz. Bu nedenle kutupta yaşayan
MARGARİNLER elde edilir. canlılarda bu organları küçüktür
Yağlar doku, organları mekanik etkilerden korur.
Organları izole eder.
Solunumda var olan elektron taşıma sistemi sadece hidro-
jenleri taşıyıp ATP’ ye çevirebilir.
Enerji kaynağı olarak kullanılan doymuş yağ asitlerinde,
hidrojen sayısı fazla olduğu için solunum sonucu diğer yağ
moleküllerinden fazla ATP elde edilir.
Memeli hayvanların böbreği buna örnek olarak verilebilir
Yağlarda herhangi bir kutuplaşma olmadığı için suda
1gr yağ monomerinin yadımlanması sonucu 9,3 k.cal
çözünmezler. Benzen, kloroform, aseton ve eter gibi or-
1 gr protein monomerinin yadımlanması sonucu 4,3 kcal ganik çözücüler yağları eritebilirler. Bundan dolayı yağ-
1 gr karbonhidrat monomerinin yadımlanması sonucu 4,2 cal
55
7. ların sindirimi güçtür. Suda çözünmemeleri sayesinde tahriş olmasını önler. Derimizin su kaybını da önler. Kanda
yağlar hücre zarının yapısına da katılırlar. kolesterol artınca damar tıkanıklığı (Arterioskleroz) hastalığı
Göçmen kuşlar vücutlarına özellikle yağ depolar. Çünkü ortaya çıkar. Ancak vücudumuzda belli miktarda kolesterol
yağ hafiftir. Solunumunda çok metabolik su açığa çıkar. vardır. Bu miktarı belirleyen karaciğerimizdir.
Develerde yağların bu özelliği sayesinde çölde on dört
gün kadar susuzluğa karşı dayanabilirler.
YAĞLAR,
Bitkilerde kolesterol yoktur. Bunun yerine fitosterol adı veri-
Basit yağlar
len steroidler vardır. Bitkilerde salgılanan kauçuk, reçine gibi
Bileşik yağlar salgılarda steroid ‘dir.
olmak üzere iki çeşittir.
BASİT YAĞLAR (NÖTRAL YAĞLAR)
Bu yağlara trigliserit’de denir. Üç molekül yağ asitinin bir Önemli iki seks hormonu olan testosteron ve östrojen de
molekül gliserolle bağlanması sonucu oluşur. Moleküller steroidlerdir. Böbrek üstü bezlerimizden salgılanan
birbirlerine ester bağları ile bağlanırlar. Bitki ve hayvanlar Aldesteron ve Kortizol hormonlar da steroid ‘dir. Steroidler su
sentezleyebilir. da çözünmezler. Eter, kloroform, aseton gibi yağı eriten
kimyasal maddelerde çözünürler.
BİLEŞİLİK YAĞLAR
6) KARATİNOİDLER:
1) FOSFOLİPİTLER: Özellikle bitkilerde renk maddesi olarak bulunan yağ mole-
Hücre zarının yapısında yer alır. Yağ monomerlerine ek külleridir. Havucun ve portakalın rengini veren karotino-
olarak yapısında fosforik asit ve bir azot bazı bulunur. Hücre idlerdir. Karaten fotosentezde de görev yapar. Çeşitli dalga
zarında iki sıralı fosfolipit zinciri sırt sırta geldiğinde araların- boyunda ki ışıkları emerek klorofile aktarır.
www.unkapani.com.tr
da suyun sızamayacağı bir duvar meydana getirirler. Su ve
suda çözünmüş haldeki maddeler bu duvardan değil özel por PROTEİNLER
Unkapanı® Yayıncılık
adı verilen deliklerden geçebilirler. Karbonhidratlardan ve yağlardan farklı olarak yapılarında
karbon (C), hidrojen (H), oksijen (O) atomlarından başka
2) GLİKOLİPİTLER: azot (N) atomu da bulunmaktadır. Bazen yapısına kükürt ve
Gliserolün glikozit bağı ile glikoza bağlanması sonucu oluşur. fosfat da katılabilir.
Bu yağ çeşidi hücre zarının yapısına katılır ve özellikle sinir
Hücrede miktarı en fazla olan organik moleküllerdir. Protein-
hücrelerinde bulunur.
lerin hücrede ki temel görevi yapıcı ve onarıcı organik
molekül olmalarıdır.
3) MUMLAR:
Uzun zincirli yağ asitlerinin alkollere veya karbon halkalarına
bağlanması ile oluşur. Hayvanlarda deri ve tüyleri korur.
Esnek bir yapı kazandırır. Zorunlu hallerde hücrede enerji kaynağı olarak ta kullanıla-
bilirler.
Proteinler; hücrede kemiğin, kıkırdağın tırnakların saçları,
Suda yaşayan kuşlarda mum tabakası tüylerin ıslanmasını
kas tellerinin hormonların, enzimlerin, antikorun, interfero-
önler ve böylece hayvanlar üşümez. Bitkiler de ise
nun, albüminin ve kanın yapısında bulunurlar.
kütikulanın yapısına katılan mumlar su kaybına karşı bitkiyi
korur. Elma, kiraz, üzüm gibi meyvelerin dış yüzeyini de Proteinler; hücrelerin iskeletini oluştururlar. Örneğin, aktin ve
kaplayan mumlar meyvenin su kaybını önler ve parlaklık miyozin proteinleri kas hücrelerinin yapısını oluşturarak
kazandırır. hareketimizi kolaylaştırır ve şekil verir.
4) STEROİDLER: Canlıda büyüme ve yıpranan hücrelerin tamirinde prote-
Yağ moleküllerinin halkalı bir yapıya sahip olması sonucu inlerin çok önemli rolü vardır. Eğer hücre ye yeterli pro-
oluşan büyük yağ molekülleridir. Dört karbon halkasından tein alınmaz ise; Canlıdaki zedelenmeler geç iyileşir.
oluşan temel bir yapı vardır. Ancak bu temel yapıya bağla- Kanın yapısı bozulur. Savunma sistemi zarar görür Pro-
nan fonksiyonel grupların sayısı ve çeşidi steroidleri oluştu- tein yetersizliğinde; yaralar geç iyileşir, tırnak geç uzar
rur. çabuk kırılır, saç dökülür.
Homeostasi (KARARLI İÇ DENGE) bozulur. Metaboliz-
5) KOLESTEROL
mayı düzenleyen enzimlerde çalışamaz. Çünkü enzim-
Önemli bir steroid olan kolesterol hayvanlarda hücre zarının
lerin temel yapısı proteindir. Unutmayalım ki tüm biyolo-
önemli bir bileşenidir. Kolesterol aynı zamanda derimizdeki
jik tepkimelerde enzimler kullanılır. Protein yetersizli-
öncü D vitaminini aktif D vitaminine dönüştürür. Derimizde
ğinde; yaralar geç iyileşir, tırnak geç uzar çabuk kırılır,
bulunan kolesterol derimize yumuşaklık kazandırır. Derinin
56
8. saç dökülür. Canlı vücuduna giren zararlılar, savunma
hücreleri tarafından salgılanan protein yapıdaki antikor-
larla etkisiz hale getirilir. Antikorların vücutta yetersiz
üretilmesi sonucu ölümcül hastalıklar ortaya çıkabilir.
Savunma sistemi zayıflar.
Hücre zarında ki en önemli tabaka olan glikoprotein
tabakası da zayıflar. Bu tabaka hücrenin kimliğini belir-
ler. Reseptör görevi üstlenerek hücreye seçici- Proteinler Oluşurken Atp Harcanır. Sentez Sonucunda Ami-
geçirgenlikte sağlar. Uzun süreli açlıklarda kandaki pro- noasit Sayısının Bir Eksiği Kadar Su Açığa Çıkar Ve Peptid
tein seviyesi düşerse ÖDEM oluşur. bağı Kurulur.
Hayvanlar aleminde yer alan canlılarda madde taşınma- Bir protein molekülü binlerce aminoasittin yan yana gelme-
sı kan ile yapılır. Bu maddelerden olan hemoglobin pig- siyle oluşurken, en fazla 20 çeşit aminoasitten oluşabilir.
menti oksijen taşıyan pigmenttir. Yapısı proteindir ve al- Canlılarda ki proteinlerin farklılığını aminoasitlerin sıralanışı,
yuvarla taşınır. Protein azlığında alyuvar yapımında dü- sayısı ve çeşidi belirler.(Her proteinde 20 çeşit aminoasitin
zensizlikler görülür. hepsi olmayabilir.)
Bazı bitkilerin tohumlarında bol miktarda protein depola-
nır ve tohum çimlenirken bu proteini kullanarak çimlenir-
ler. Yine yumurtanın içinde bulunan ak yani ALBÜMİN
Hücre bölünmeleri sonucunda bazen bir aminoasitin sırala-
ile sütte bulunan KAZEİN, hayvanların kullandığı besin-
mada yer değiştirmesi sonucu orak anemisi gibi ciddi hasta-
lerdir.
lıklar ortaya çıkabilir. Canlıdaki aminoasitlerin diziliş sırasını
Canlı vücudunda Homeostasi sağlanmaz ise canlının
DNA adı verilen hücredeki yönetici molekül belirlemektedir.
yaşamı tehlikeye girer. Bu denge karmaşık yapılı canlı-
www.unkapani.com.tr
larda hormonlar ve sinir sistemi iş birliği ile gerçekleştiri-
lir. Hormonlar büyük çoğunluğu protein yapılı olan kim-
Unkapanı® Yayıncılık
yasal maddelerdir. Proteinlerin yapısında ki aminoasitlerin dizilişini kalıtsal
olarak DNA (Genetik materyal) molekülü belirler. DNA’nın
Proteinlerin yapıtaşlarına aminoasit denir. 20 çeşit aminoasit yapısında ki her üç nükleotid bir aminoaside eşittir. Üretici
vardır. Bir aminoasitte, Amino grubu, Karboksil grubu ve olan otorotrof canlılar kendi aminoasitlerini kendileri sentez-
Radikal (Değişken Grup) bulunur. Amino grubu bazik, kar- leyebilir. İnsanlar ve diğer hetetrof canlılar ise aminoasitleri
boksil grubu asidiktir. Bu özellikten dolayı aminoasit hazır alırlar. Bu canlılar 20 çeşit aminoasitin tamamını ala-
AMFOTER’dir. masalar da bazı aminoasit çeşitlerini organik bileşiklerden
AMİNOASİT veya diğer aminoasitlerden dönüştürebilirler. Ancak bazı
aminoasitleri mutlaka hazır almak zorundadırlar. Bu aminoa-
sitlere temel ya da esansiyel aminoasitler denir.
ÖRNEK
İnsanlar da 20 çeşit aminoasitin 8 çeşidi dönüştürüle-
mez. Bunların mutlaka hazır alınması gerekir.(Esansiyel
aminoasitler)
Amino grup ve karboksil grubu tüm aminoasitlerde or-
taktır. Radikal grup değişken olup, her aminoasit çeşi- Her canlının proteini kendine özgüdür. Bir organizma-
dinde farklıdır. nın her hücresindeki DNA dizilişi aynı olmasına rağmen
işlev olarak çalışan kısmı hücrelerde farklıdır.
Aminoasitlerin protein haline dehidrasyon sentezi ile
dönüşürler. Birbirlerine peptit bağlarıyla bağlanırlar. Canlılardaki protein benzerliği tek yumurta ikizlerinde
Peptit bağlar basit kovalent bağlardır. İki aminoasitin maksimum seviyededir. Canlılarda ki akrabalık arttıkça
peptit bağı ile bağlanması sonucu oluşan moleküle protein benzerliği de artar. Bu durum doku nakilleri ve
DİPEPTİT, üç aminoasitin oluşturduğu yapıya TRİPEP- organ nakillerinde büyük önem taşır.
TİT, çok sayıda aminoasitten oluşan moleküle de
polipeptit adı verilir. Bu moleküller oluşurken ATP har-
canır.
Organ nakillerinde bu durum göz önüne alınır. Çünkü akra-
balık arttıkça çökelme oranı azalır. Bu nedenle organ nakli
yapılması gerekirse öncelikle bireyin akrabalarına bakılır.
57
9. DENATÜRASYON Aynı protein zincirine çok miktarda ihtiyaç varsa birçok
Yüksek sıcaklık, yüksek basınç ve pH değişikleri proteinlerin ribozom yan yana gelerek aynı molekülü sentezleyebilir.
yapısını bozar. Bu olaya DENATÜRASYON denir. Ribozomların yan yana gelmesi olayına polizom veya
Örnek: yumurtanın yağda pişirilmesi gibi… poliribozom denir.
Proteinler Yapısına Göre, Vücutta karbonhidrat ve yağlar azalmışsa veya besinler-
Basit Proteinler le az alınmışsa, solunumda aminoasitler kullanılabilir.
Solunumda proteinlerin kullanılması sonucu CO2, H2O,
Bileşik Proteinler olmak üzere ikiye ayrılır.
ATP, NH3 (Amonyak=bazdır.) ve ısı açığa çıkar.NH3 me-
BASİT PROTEİNLER tabolizma için zehir etkisi yapar. Bu yüzden amonyağın
Sindirildiğinde sadece aminoasit açığa çıkan proteinlere vücuttan uzaklaştırılması gerekir.
basit proteinler (ALBÜMİN ve GLOBÜLİN) denir.
Canlılarda oluşan amonyak ancak boşaltım sistemi ile
atılır.
BİLEŞİK PROTEİNLER
Sindirildiğinde aminoasit ve aminoasit olmayan maddeler
Balık, amip, öglena ve paramesyum gibi canlılar yaşa-
açığa çıkıyorsa bu proteinlere bileşik proteinler denir.
dıkları ortamda bol su bulunduğu için amonyağı seyrelte-
(NÜKLEOPROTEİN, GLİKOPROTEİN VE LİPOPROTEİN rek vücutlarından uzaklaştırabilirler.
gibi…)
PROTEİNLERİN GÖREVLERİ
Denizde yasayan balıklar su kaybını önlemek için amonyağı
Canlılar için protein molekülleri oldukça önemlidir. Canlı
bol suyla atmazlar. Solungaçlarından tuzla birlikte atarlar.
vücudunda gerekirse; Karbonhidrat yağ proteine dönü-
www.unkapani.com.tr
şebilir.
Kurbağa ve memeliler sınıfındaki canlılar ise amonyağı
Unkapanı® Yayıncılık
üre şeklinde dışarı atarlar. Bunun nedeni bu canlıların
Hücre zarının yapısında miktarı en fazla olan organik
daha az su ile boşaltım yapmalarıdır.
molekül proteindir.
Kuşlar, böcekler ve sürüngenlerde su kaybını önlemek
Kanın pıhtılaşmasında görev yapan moleküller protein-
için amonyağı ürik asit kristaline dönüştürerek dışkı ile
dir. (Fibrinojen, protrombin gibi..)
dışarı atarlar. (ADAPTASYON) Bu nedenle canlıların
dışkıları iki renklidir.
Kanın osmotik basıncını ayarlayan moleküller protein-
dir.(Albümin ve globülin)
Buna göre;
Hücrede katalizör olarak kullanılan enzimler proteindir. En zehirli boşaltım ürününden en az zehirli boşaltım
ürününe doğru;
Canlı vücudunda düzenleyici olarak kullanılan hormon- Amonyak > üre > ürik asit olarak sıralanır.
lardan bazıları protein yapılı olabilir.
Canlının vücudunda bulunan deri, tırnak ve kıl oluşumu- En çok su ile atılan boşaltım ürününden en az zehirli
nu sağlayan keratinde proteindir. boşaltım ürününe doğru
Amonyak > üre > ürik asit olarak sıralanır.
Hücre içindeki sitoplâzma sıvısında ki organik molekülle-
rin büyük bir kısmı proteindir.
En çok ATP kullanılarak dönüştürülenden en az ATP
Omurgalı hayvanların kanında bulunan ve solunum kullanılana göre sıralama ise;
gazlarının taşınmasını sağlayan Hemoglobin pigmenti Ürik asit > üre > amonyak olarak yapılır.
protein yapılıdır.
Tüm canlıların hücre zarlarında bulunan glikoprotein
tabakası hücrenin kimliğini belirler.
Üre ve ürik asit organik, amonyak ise inorganik artıktır.
Proteinler hücrenin yönetici molekülü olan DNA üzerin-
deki nükleotidlerin diziliş sırasına göre, ribozom adlı
organelde sentezlenir. DNA üzerindeki bir mutasyon aynı
zamanda protein molekülünün de hatalı sentezlenmesi-
ne yol açar.
58
10. 5. Protein molekülünün birbirinden farklı olmasında ilgili
proteinin;
I- Amino asitler arasındaki bağ çeşidinin
(Bu test için tavsiye edilen süre 20 dakikadır)
II- Amino asit çeşitlerinin diziliş sırası
1. Bir bitkiye işaretli karbondioksit verilip izlendiğinde, III- Amino asit sayısı
işaretli karbon önce yapraktaki glikoz ve nişasta daha IV- Amino asit çeşitlerinin kullanılma miktarı
sonra gövdenin bir hücresindeki bir enzim molekülünün
özelliklerinden hangileri etkilidir?
yapısında bulunmuştur.
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I, II ve III
Buna göre, işaretli karbondioksit bitki tarafından alı-
nıp glikoz sentezlendikten sonra, işaretli karbonun D) II, III ve IV E) III ve IV
enzim yapısına girebilmesini sağlayan;
I- Aminoasit yapımı
II- Nişasta yıkımı
III- Protein yapımı 6. Nemli bölge bitkisinden alınan bir yaprak hücresindeki
IV- Nişasta yapımı stoma hücresinde, ribozomun faaliyeti sonucu açığa çı-
olayları, aşağıdakilerin hangisinde verilen sıraya gö- kan su molekülünün, kloroplastta fotosentez işlevi sonu-
re gerçekleşmiştir? (ÖSS–1995) cu kullanılmasıyla 64 tane glikoz molekülü sentezlenmiş-
tir.
A) IV, III, I, II
B) IV, II, I, III Buna göre, ribozomda sentezlenen protein molekülü
C) III, IV, II, I içinde kaç tane amino asit kullanılmıştır?
D) II, IV, III, I A) 386 B) 65 C) 128 D) 384 E) 385
E) II, I, III, IV
www.unkapani.com.tr
Unkapanı® Yayıncılık
2. Aşağıdakilerden hangisi proteinlerin moleküler yapı-
larının farklı olmasında rol oynamaz? (ÖYS–1988) 7. I- Protein
A) Aminoasitlerin protein molekülündeki yeri II- Selüloz
III- Yağ
B) Protein molekülünü oluşturan aminoasitlerin toplam
IV- Nişasta
sayısı
V-Vitamin
C) Molekülde kullanılan aminoasit çeşitle
moleküllerinden hangilerinin hidrolizi sonucu açığa
D) Aminoasitlerin birbirine bağlanma biçim çıkan monomerler ortamın pH’ını azaltır?
E) Her bir aminoasit çeşidinin, proteinlerin molekül dizi- A) I ve II B) I ve III C) I, III ve V
sinde kullanılma miktarı
D) II, III ve IV E) III, IV ve V
3. Aminoasit gereksinimini, dış ortamdan protein ola-
rak sağlayan canlılarla ilgili olarak, aşağıdaki yargı-
lardan hangisi her durumda yanlıştır? (ÖYS 1998)
A) Hücre dışı sindirimini gerçekleştirirler. 8. Canlıların temel bileşenlerinden sindirim sırasına
B) Azotlu yadımla ürünü oluştururlar. göre, ilk sırada kullanılan molekülle ilgili olarak han-
C) Sindirim artıklarını dış çevreye atabilirler. gisi yanlıştır?
D) Azotu, dış ortamdan azotlu tuzlar olarak almak zo- A) Hücre de enerji miktarı sıralamasında ikinci sırada
rundadırlar. yer alırlar.
E) Fotosentez yapabilirler. B) Bu moleküllerden olan laktoz sadece memeli hay-
vanların dişileri tarafından sentezlenebilir
C) Tüm canlı hücrelerde mutlaka pentoz olan
4. Azot atomları işaretlenmiş esansiyel (temel) aminoasit-
deoksiriboz bulunur
lerle beslenen bir insanın karaciğer dokusu, belirli bir sü-
D) Glikoz Kemosentetik ve Fotosentetik canlılar tarafın-
re sonra incelenmiştir.
dan sentezlenir
İncelenen dokuda bulunan, E) İnsanda, beslenmeyle alınan nişasta ve glikojen sin-
I. Glikoz II. Protein dirim sisteminde hidroliz edildikten sonra kanla hüc-
III. Üre IV. Amonyak relere taşınır ve zardan kolaylıkla geçen bu molekül
bileşiklerinden hangileri, işaretli azot taşımaz? fosforilasyonda doğrudan kullanılır
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III
D) II ve III E) III ve IV
59
11. 9. Proteinlerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yan- 12. Omurgalı hayvanlar boşaltım sistemleriyle aşağıdaki
lıştır? azotlu bileşikleri dışarı atarlar;
A) Prokaryot ve ökaryot canlıların tümünde evrensel bir I. Üre II. Ürik asit III. Amonyak
organel olan ribozomda sentezlenir Bu ürünlerin atılımları sırasında ihtiyaç duyulan su-
B) Proteinler DNA daki genetik bilgiye göre sentezlenir yun miktarı bakımından, çok su ile atılandan en az su
C) Proteinlerin birbirinden farklı olmasında, monomerle- ile atılana doğru nasıl bir sıralanma olur?
rin dizilişi ve sayısı etkidir. A) II, I ve III B) III, II ve I C) I, III ve II
D) Proteinlerin monomerlerinin dehidrasyon sentezi ile D) II, III ve I E) III, I ve II
bağlanması sonucu oluşan bağ evrenseldir.
E) Sadece enzimlerin yapısındaki proteinler yüksek sı-
13. Eşeysel hormonların kimyasal yapısı aşağıdaki bile-
caklıkta denatüre olur.
şiklerden hangisine uyar?
10. I- Nişasta II- Yağ A) Karbonhidrat B) Protein
III- Selüloz IV- Protein C) Yağ D) Steroit
V- Vitamin VI-Glikojen
E) Mukopolisakkaritler
Bir hücrenin bitkisel ya ada hayvansal bir canlıya ait
olduğu yukarıda verilen organik moleküllerden han-
gilerini sentezlemesi ile kesinlik kazanır? 14. Aşağıda verilenlerden hangisi vücuttaki suyun göre-
Bitkisel canlı Hayvansal canlı vi ile ilgili doğru bir açıklama değildir?
A) I,II,III ve VI III, IV, V ve VI A) Besinlerin hidrolizi sırasında kullanılarak osmotik ba-
B) I,II,III,IV ve V II, IV ve VI sıncı artırır.
C) II,IV ve V I, II, III ve VI B) Su enzim aktivatörüdür.
www.unkapani.com.tr
D) I, II,III ve V II, IV ve VI C) Su iyi bir çözücüdür.
Unkapanı® Yayıncılık
E) III, IV ve V II, III, V ve VI D) Su polar bir moleküldür.
E) Su molekülü depolarizasyon olayıyla impulslara karşı
tepki gösterir.
11.
15. Aşağıda bir amino asitin genel şekli verilmiştir.
H
I
İçlerinde farklı besin polimerleri olan deney tüplerine hid- (Amino grubu) NH2 – C –COOH (Karboksil grubu)
roliz enzimleri ilave edip optimum sıcaklığa konuyor. I
R (Radikal grup)
• 1. tüpteki polimer tüm bitki hücrelerinde deposal
Amino asitlerden, n tanesi bir araya gelerek peptit bağla-
polisakkarittir.
rıyla bağlanır ve polipeptitleri meydana getirirler.
• 2. tüpteki polimer tüm canlılarda evrensel olan tek
organelde sentezlenir. Polipeptitlerle ilgili olarak;
• 3. tüpteki polimer tüm canlılarda meydana gelen so- I. Monomerlerin yadımlanması sonucu azotlu
lunum sonucu en fazla enerji veren organik molekül- metabolik artıklar oluşturur.
dür. II. Bilinen yirmi çeşit amino asitin hepsinde amino ve
Buna göre, tüplerdeki organik molekülerle ilgili aşa- karboksil grubu ortaktır.
ğıda verilenlerden hangisi yanlıştır? III. Amino asitlerin her zaman aynı sayıda olması sonu-
A) 2. ve 3. tüplerdeki polimerlerin hidrolizi sonucu orta- cu aynı polipeptit molekülleri elde edilir.
mın pH’ı düşer ve asitlik artar. IV. Polipeptitlerde çeşitliliğin nedeni amino asitlerin bağ-
B) 3. tüpteki polimer hem bitki hem de hayvan hücresi lanma biçimi ve çeşitliliğidir.
tarafından sentezlenebilir. ifadelerinden hangilerinin doğru olduğu söylenebi-
C) 1, 2. ve 3. tüplerdeki organik moleküllerin lir?
monomerlerinin eşit miktarının O2 li solunumda kul- A) I ve II B) I ve III C) II ve III
lanılmasıyla açığa çıkan enerji miktarı 1>2>3 şeklin- D) III ve IV E) I, II ve IV
dedir.
D) 1.tüpteki polimer iyotla tepkimeye girdiğinde ortamın
rengi mavi-mor renk alır.
E) 2. tüpteki polimerin sindirimi ile açığa çıkan
monomerler, hücrede enzim ve hormon sentezinde
1-B 2-D 3-C 4-A 5-D 6-E 7-B 8-A 9-E 10-B 11-C 12-E 13-D
kullanılır.
14-E 15-A
60