SlideShare a Scribd company logo
1 of 219
Prof.Dr. İbrahim USLU
Katılar ve Sıvılar
• Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Katıların Genel Özellikleri
• Maddenin katı, sıvı ve gaz halinde bulunması, o
maddeyi oluşturan tanecikler arasındaki
kuvvetlere bağlıdır.
• Bir sıvının sıcaklığı düşürülürse, taneciklerinin
kinetik enerjisi azalır. Kinetik enerjinin
azalması tanecikler arası çekimin daha fazla
etkili olmasına sebep olur ve tanecikler
arasındaki uzaklık azalır.
• taneciklerin birbirine yaklaşması maddeye.
düzenli bir yapı kazandırır.
• Böylece madde donar, yani katılaşır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
İdeal Gazlarda Tanecikler Arası
Kuvvetler Yok
• Katı haldeyken madde tanecikleri sadece çok
zayıf titreşim hareketi yaptıklarından,
taneciklerin hareketsiz oldukları kabul
edilebilir.
• Bu nedenle, katı hal madde taneciklerinin en
düzenli halidir.
• Maddenin en düzensiz hali olan gazda
tanecikler arası kuvvetler yok denecek kadar az
(ideal gazlarda tanecikler arası kuvvetler yok)
ve tanecikler çok serbest bir şekilde hareket
ederken, katılarda ise bunların tam tersidir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kristalli ve Amorf Katılar
• Katılar taneciklerinin
istiflenmesine göre, iki sınıfa
ayrılabilir.
• Katıda taneciklerin belirli bir
düzen içinde (belirli bir
geometrik şekle göre) bir araya
gelmesiyle oluşan katılara
kristalli katılar denir (tuz,
şeker, vb).
• Katıda tanecikler belirli bir
geometrik şekle göre değil de
rasgele üst üste yığılmışlarsa,
bu tür katılara da amorf katılar
denir (cam, plastik, lastik vb).
Prof.Dr. İbrahim USLU
• Katılara basınç uygulanarak hacimleri küçültülemez, bazı
katılar elektriği iletir bazıları iletemez;
• bazı katılar bıçakla kesilebilecek kadar yumuşak (alkali
metaller)
• bazıları çok serttir (elmas, silisyum karbür gibi).
• Bu özelliklerin sebeplerinden birincisi kristali oluşturan
taneciklerin farklı olması, ikincisi ise kristallerin farklı
geometrik yapıya sahip olmasıdır.
• Katılar, katıyı oluşturan birimler (tanecikler) ve
aralarındaki bağlar yönünden metalik, iyonik, moleküler
ve ağ örgülü katılar olmak üzere dört gruba ayrılırlar
Prof.Dr. İbrahim USLU
İyonik Katılar
• Artı ve eksi yüklü iyon taneciklerinin birbirlerini
çekmesiyle oluşan katılardır.
• Bu iyonlar, kolay elektron veren metal atomları
ile bu elektronları kolayca alabilen ametal
atomlarıdır.
• Hem iyonlar arası ve hem de katıda tanecikleri
bir arada tutan kuvvetler iyonik bağdır.
• Örneğin, NaCl katısı, artı yüklü sodyum iyonları
ile eksi klor iyonlarının elektrostatik olarak
birbirlerini çekmesiyle oluşan iyonik bağ
nedeniyle, belirli bir geometrik şekle göre
istiflenerek oluşur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
İyonik Katılar
• İyonik katıların ısı ve elektrik iletkenlikleri
yoktur. Katı halde tanecikler hareketsiz
olduğundan ısıyı iletmezler.
• Isıtıldıkları zaman ya erirler ya da bozunurlar.
• İyonik katılarda değerlik elektronları atomlar
tarafından çok sık tutuldukları için hareketli
elektronlar içermezler ve elektrik iletkenlikleri
yoktur.
• Sıvı halleri ve çözeltileri elektriği iletirler.
• Sıvı hallerinde ve çözeltilerinde iyonlar
serbestçe hareket ettiklerinden elektrik akımını
bu iyonlar aracılığıyla iletirler.
Prof.Dr. İbrahim USLU
. İyonik bir katının baskıyla şeklinin
değişmesi
Dışardan yapılan bir baskı kristal yapıdaki
yük dengesini bozacağından kristal
parçalanır. Bu nedenle iyonik katılar sert ve
kırılgandırlar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
II. Sınıf İletkenler
• Elektrik akımını hareketli iyonlar tarafından
ileten maddelere II. sınıf iletkenler denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Metalik Katılar
• Metalik katılar, eksi yüklü elektron denizine
daldırılmış artı yüklü iyonlardan oluşmuştur.
• Metal atomları bu elektron denizi içinde, belirli
bir geometrik şekle göre bir arada bulunurlar.
Metalik katılarda bir arada bulunan birimler artı
yüklü metal iyonlarıdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
I.sınıf iletenler
• Metalik katıların çok iyi ısı ve elektrik
iletkenlikleri, tel ve levha haline
getirilebilmeleri hareketli elektron denizi
modeliyle açıklanır.
• Elektron denizindeki elektronlarının serbestçe
dolaşımları nedeniyle ısı ve elektriği bir
tarafından diğer taraflarına kolayca iletebilirler.
• Elektriği elektronlar aracılığıyla ileten
iletkenlere I.sınıf iletenler denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
• Bazı metal kristallerinde tanecikler arasında
kovalent bağ bulunur ve bu katılar çok
serttirler.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Metalik bir katının baskıyla şeklinin
değişmesi
Dışardan yapılan bir baskı anında artı yüklü
iyonlar elektrik yük dengesini bozmadan yer
değiştirebildiklerinden metaller tel ve levha
haline getirilebilirler.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Moleküler Katılar
• Bu katılarda katıyı oluşturan birimler ametal
atomlarından oluşmuş moleküllerdir.
• Molekül içindeki atomlar arasında kovalent bağ
vardır.
• Ancak molekülleri bir arada tutarak katının
oluşmasını sağlayan bağ:
• moleküller polar ise dipol-dipol etkileşmesi
(buz kristalinde olduğu gibi) ve
• moleküller apolar ise Van der Waals
kuvvetleridir (Naftalinde (C10H8), fosforda (P4),
kükürtte (S8), şekerde (C12H22O11) olduğu gibi).
Prof.Dr. İbrahim USLU
Moleküler Katılar
• Hiçbir fiziksel halleri ısı ve elektriği iletmez.
• Isıtıldıkları zaman ya erirler (naftalin) ya da
bozunurlar (şeker).
• Erime noktaları genellikle düşüktür.
• Moleküler katılarda değerlik elektronları
molekül içinde sıkıca tutulduğundan (kovalent
bağ) katı içinde hareket edemezler ve elektrik
iletkenlikleri yoktur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Moleküler Katı
• Titantetraklorür suyla beyaz renkli titandioksiti
oluşturmak üzere reaksiyon veren bir sıvıdır.
• 136 C’de kaynar ve -25 C’da donarak bir
moleküler katı oluşturur.
• Uygun şekilde dişarıya püskürtüldüğünde
duman oluşturur ve gökyüzüne yazı yazmakta
da kullanılır.
• TiCl4 + 2H2O → 4HCl + TiO2
Prof.Dr. İbrahim USLU
Bazı Moleküler Katılar
Buz kristali Kükürt molekülü
Prof.Dr. İbrahim USLU
Ağ Örgülü Katılar
• Bu katılarda katıyı oluşturan birimler ametal
atomlarıdır ve aralarındaki bağ ise kovalent
bağdır.
• Bu tür katılarda değerlik elektronları atomlar
tarafından sıkı bir şekilde tutulduklarından
(kovalent bağ) katı içinde serbestçe
dolaşamazlar ve elektriği iletmezler (grafit
hariç).
• Erime noktaları çok yüksektir (1000°C’in
üzerinde) ve ısı iletkenlikleri de yoktur.
• Bu tür katılara en iyi örnek karbonun
allotropları olan elmas ve grafittir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Elmas
• Elmas saydam, ışığı çok iyi
kırma özelliğine sahip, elektriği
iletmeyen kimyasal maddelere
karşı çok dayanıklı ve bilinen en
sert maddedir.
• Elmasta her bir karbon atomu
sp3 hibrit orbitalleriyle dört
karbon atomuna σ-bağları ile
bağlıdır.
• Böyle bir bağlanmada tüm
atomlar birbirlerine kovalent
bağlarla bağlı olduklarından
serbest elektronlar bulunmaz.
• Bu nedenle elektriği ve ısıyı
iletmezler.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Grafit
• Grafit ise gri-siyah renkte,
elektriği çok iyi ileten ve çok
yumuşak bir maddedir.
• Grafitte her bir karbon atomu
sp2 hibrit orbitalleriyle üç
karbon atomuna σ-bağları ile
bağlıdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
• Bu bağlanma sonucunda her bir karbon
atomunda bağ yapmamış bir p orbitalinde
serbest birer elektron kalır ve bu elektronlar
komşu karbon atomları arasında rezonans
halinde п-bağlarının oluşmasını sağlar.
• Bu bağlanmalar sonucunda grafit, hekzagonal
karbon atomları halkalarının oluşturduğu
tabakalardan meydana gelmiştir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Grafit
• Bu tabakalar arasında da oldukça
zayıf olan van der Waals kuvvetleri
vardır.
• Bu nedenle tabakaları birbiri
üzerinden kaydırmak oldukça kolay
olduğundan, grafit yumuşak ve
kaygan hissi veren bir katıdır.
• п-bağı elektronlarının rezonans
halinde olması nedeniyle, bu
elektronlar katı içinde rahatlıkla bir
taraftan diğer tarafa doğru hareket
edebilir ve bu da grafite ısı ve elektrik
iletkenliği sağlar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Karbonun Allatropları
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kristal Yapıları
• Kristalli katılarda, tanecikler kristal örgüsü
içinde belirli bir geometrik şekle göre
istiflenirler.
• Kristal örgüsünün en küçük birimine birim
hücre denir.
• Birim hücrelerin üç boyutlu olarak yan yana
gelmesiyle katının kristali oluşur.
• Kristalli katılar için çeşitli kristal örgüleri
vardır. Bu kristal örgüleri Bravais örgüleri
denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kristal örgüleri
• Kristal örgüleri, birim hücresinin üç kenar
uzunluğu ve kenarları arasındaki açılarla
tanımlanır. Kristal örgüleri, birim hücreyi temsil
eden geometrik şeklin köşelerine tanecikleri
temsil eden küçük daireler çizilerek gösterilir.
• Örgü birimlerinin en basit olanı kübik örgü
birimidir ve bütün kenarlar aynı uzunlukta olup,
kenarlar arasındaki açılar 90o'dir.
• Kübik örgü birimi de; basit, iç merkezli ve
yüzey merkezli olmak üzere üç çeşittir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Lityum Metal Örgüsü
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kübik Örgüler
Basit Kübik Örgü İç Merkezli
Kübik Örgü
Yüzey Merkezli
Kübik Örgü
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kristalli Katıdaki Boşluk
• Kristalli bir katının kristal örgüsünün yapısı
bilinirse, kristalli katının ne kadarının boş
olduğu hesaplanabilir.
• Kristalli katılarda taneciklerin üç farklı kübik
örgü biriminde istiflenmeleri durumunda,
katıdaki boşluğun yüzdesi aşağıdaki gibi
hesaplanır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
• Bu hesaplama yapılırken kolaylık olması
açısından, kristal örgüsündeki taneciklerin aynı
büyülükte küreler (atomlar) olduğunu kabul
edilir.
• Gerçekte kristalli katılardaki tanecikler, hem
aynı büyüklükte değildir (NaCl'de Na+ ve Cl-
olduğu gibi) hem de küre şeklinde değildir
(Buzda tanecikler H2O molekülleri iken elmasta
C atomlarıdır.).
Prof.Dr. İbrahim USLU
Basit Kübik Örgü
• Basit kübik örgüde, birim hücre
küp şeklindedir.
• Bu birim hücre üç boyutlu
olarak birbirlerine eklenirse,
kristal yapısı ortaya çıkar.
• Basit kübik örgüde birim
hücrenin (küpün) her köşesinde
bir atomun 1/8'i vardır ve
atomlar birbirine değmektedir.
• Bir küpte 8 köşe olduğuna göre,
1 birim hücrede 8x1/8 = 1 atom
vardır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Basit Kübik Örgü
Prof.Dr. İbrahim USLU
Basit Kübik Örgü
• Böyle bir durumda birim hücrenin bir kenar
uzunluğu, atomun yarıçapının iki katına eşittir.
• Atomun yarıçapı r ise, küpün bir kenarı 2r
uzunluğundadır.
• Küp içindeki atomun (küre şeklinde olduğu
kabul edilerek) hacmi ve küpün hacmi,
Prof.Dr. İbrahim USLU
Basit Kübik Örgü
• Bir katının kristal yapısı, birim hücrenin üç
boyutlu olarak yan yana dizilmesinden
oluştuğuna göre, basit kübik örgüye göre
istiflenmiş bir katının %48'si boşluktur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
İç Merkezli Kübik Örgü
• İç merkezli kübik örgüde,
birim hücre küp
şeklindedir.
• Merkezli kübik örgüde
atomlar, küpün
köşelerinde ve
merkezindedir.
• Küp içinde 1 atom ve her
köşesinde 1/8 atom
bulunduğundan, 1 birim
hücresinde toplam 1+8
x1/8=2 atom vardır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
İç Merkezli Kübik Örgü
Prof.Dr. İbrahim USLU
İç Merkezli Kübik Örgü
Prof.Dr. İbrahim USLU
İç Merkezli Kübik Örgü
Prof.Dr. İbrahim USLU
İç Merkezli Kübik Örgü
• Merkezli kübik örgüye göre istiflenmiş bir
katının %32'si boşluktur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Merkezli Kübik Örgü
• Yüzey merkezli kübik
örgüde atomlar, küpün
köşelerinde ve
yüzeylerindedir.
• Küpün her köşesinde 1/8
atom ve her yüzeyinde
1/2 atom vardır.
• Bir küpte 8 köşe ve 6
yüzey olduğundan, 1
birim hücrede toplam
8x1/8 + 6x1/2=4 atom
vardır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Merkezli Kübik Örgü
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Merkezli Kübik Örgü
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Merkezli Kübik Birim Hücre
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Merkezli Kübik Birim Hücre
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Merkezli Kübik
• Yüzey merkezli kübik örgüye göre istiflenmiş
bir katının %26'si boşluktur.
• Kristalli katılan oluşturan tanecikleri birer küre
olarak düşünürsek, bu taneciklerin en sık
istiflenmesi yüzey merkezli kübik örgüde olur.
• Basit kübik örgüde ise küreler arası boşluklar
en fazladır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Maddelerin İletkenliği
• Bir maddenin elektriği iletme yeteneği, onun
direnci ile ölçülür.
• Direnç ne kadar küçük olursa iletkenlik o kadar
iyi olur.
• Maddeleri akıma karşı gösterdikleri dirence ve
bu direncin sıcaklıkla nasıl değiştiğine göre
sınıflandırabiliriz.
• Yalıtkan, elektriği iletmeyen bir maddedir.
• Metalik iletken, sıcaklık arttıkça direnci artan
elektronik bir iletkendir.
• Yarı iletken, sıcaklık arttıkça, direnci azalan bir
elektronik iletkendir.
• Süper iletken, sıfır dirençle elektriği ileten bir
elektronik iletkendir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yarı İletken – Süper İletken
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yalıtkanlar
• Gazlar, iyonik ve ağ yapılı katıların, organik
bileşiklerin büyük bir çoğu moleküler veya
kovalent bağlı katı ve sıvılar yalıtkandır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Metalik iletkenler ve yarıiletkenler
• Metalik iletkenler, tüm metalleri ve grafit gibi
bazı katıları içerir.
• Bir yarı iletkene örnek olarak az miktarda
arsenik veya indiyum içeren saf silisyum
kristali verilebilir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yarı iletkenler nerede kullanılır
• Diodlar, transistörler ve entegre devreler gibi
katı-faz elektronik cihazlarda yarıiletkenler
kullanılar.
• Silisyum esaslı yarı iletkenleri kullanarak güneş
ışığı elektrik enerjisine dönüştürülür.
• Güneş enerjisi elektronları bir iletkenlik
bandına doğru uyardığından, yarı iletkenler,
güneş enerjisiyle elektrik akımı oluşturur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yarı İletkenler ve Elektrik Enerjisi
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yakıt Hücresi ile Elektrik Elde Etme
Prof.Dr. İbrahim USLU
Süper İletkenler
• 1987'ye kadar süper iletkenlerin çoğu mutlak
sıfır noktası civarına soğutulmuş metaller
(kurşun gibi) veya bileşiklerdi.
• Ancak 1987'de ilk kez yüksek sıcaklık süper
iletkenlerinden bahsedildi.
• Süper iletkenler 100 K de bile sıfır direnç
gösterir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Alaşımlar
• İki veya daha fazla metalin karıştırılması ile
alaşımlar meydana gelir.
• Homojen alaşımlarda, farklı elementlerin
atomları düzgün bir şekilde yerleşmiştir.
• Pirinç, bronz ve darphane alaşımları, bu tür
alaşımlara örnek olarak verilebilir.
• Heterojen alaşımlar ise teneke-kurşun, lehim
ve diş doldurmada kullanılan cıva amalgam
gibi, farklı bileşimlerdeki kristal faz
karışımlardan oluşmuştur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yer Değiştirme Alaşımı
• Bakır atomları kübik sık istiflenir. Çinko atomları da bakır
atomları ile hemen hemen aynı büyüklükte olduklarından,
benzer özellikleri vardır.
• Bunun sonucu olarak kristal örgü de bazı çinko atomları,
bakır atomlarının yerini alabilir.
• Bir metalin atomlarının, başka bir metalin atomları ile yer
değiştirmesi sonucu oluşan bir alaşıma yer değiştirme
alaşımı denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yer Değiştirme Alaşımları
• Atomların büyüklüklerinde ve elektronik
yapılarında küçük farklılıklar olduğundan, bu
tür alaşımlardaki atomlar kristal örgünün
şeklini bozar ve elektron akışını engeller.
• Yapı bozulduğu için atomların bir biri üstünden
kaymaları zorlaşır.
• Bu alaşımlar saf elemente göre daha az
elektriksel ve termal iletkenliğe sahiptir ve
daha sert ve sağlamdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Çelik ve Örgü Boşluğu Alaşımı
• Çelik, demirin % 2 veya daha az karbon içerdiği bir
alaşımıdır.
• Karbon atomları, demir atomlarından çok daha
küçüktür, bu nedenle kristal örgüde demir atomlarının
yerini alamazlar.
• Karbon atomları o kadar küçüktür ki bunlar, demir
örgüdeki boşluk ve çatlaklara yerleşirler.
• Bu da örgü boşluğu alaşımı olarak adlandırılır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Çelik
• Boşluklarındaki atomlar, örgüyü oluşturan
atomların hareketlerine ve elektrik iletkenliğine
büyük ölçüde etki eder.
• Bu hareket kısıtlılığı, alaşımı metalden daha
sert ve sağlam yapar.
• Yüksek karbon çelikleri çok serttir ve eğer
ısıtılmazsa kırılır.
• Paslanmaz çelik, korozyona karşı dayanıklılık
kazandıran nikel ve krom gibi metallerle
demirin oluşturduğu bir alaşımdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yarış bisikletleri
• Paslanmaz çeliğe diğer metallerin ilavesi
istenen özelliklerde ürünler elde edilmesini
sağlar.
• Yarış bisikletleri, demirin mangan, molibden ve
titan gibi metallerle oluşturduğu oldukça
sağlam, düşük yoğunluklu çeliklerden
yapılmıştır. Bu çeliğin mekanik darbelere
dayanıklılığı çok fazladır
Prof.Dr. İbrahim USLU
Düşük Erime Noktalı Alaşımları
• Kurşun, kalay ve bizmutun düşük erime noktalı
alaşımları, bazı yangın söndürücü sistemlerde
kullanılan su püskürtücülerini kontrol etmede
kullanılır.
• Yangının ısısı, su su püskürtücüsünü aktive
eden alaşımı eritir ve böylece yangın
yayılmadan söndürülür.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Moleküllerin renkleri yoktur
• Hayvanların yedikleri gıdaların renklerinin,
neresinden çıkarsa çıksın, çıkan şeyin rengi ile
bir alakası yoktur.
• Buna en iyi örnek inektir.
• Bir ineğin en çok yediği yeşil renkli otlardır. Bu
otlar ineğin dört odalı midesinde çözülür ve
moleküllere ayrılır, Sütün renginin beyaz
olmasının nedeninin içinde çözünmüş halde
bulunan kalsiyum kasinat (caseinate)tır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Dışkı niçin kahverengi,
• Dışkının kahverengi olmasının sebebi bağırsaklarda
hazmı sağlayan sıvılar, özellikler de safra suyudur. Safra
suyu aslında yeşil renktedir fakat gıdalarla karıştıkça
kahverengi renk alır. Bu nedenle dışkı bazen yeşilimsi de
olabilir. Çok az da olsa aldığımız gıdalar dışkının rengini
etkiliyebilir. Örneğin vücudumuz pancara koyu kırmızı
rengi veren maddeyi bazen parçalayamaz ve pancar
yedikten sonra dışkı kırmızımsı bir renk alabilir.
• Dışkıdaki renk, şekil ve kıvam değişikliklerinin çoğu son
zamanlarındaki bir beslenme değişikliği ya da geçici bir
sindirim bozukluğuna dayanır. Ancak eğer dışkı belirgin
bir şekilde normalden açık veya koyu renkte ise, ya da
kanlı ise, bu daha ciddi bir durumu gösterir, derhal
doktora başvurulmalıdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
İdrar niçin açık sarı renktedir
• Vücudumuzu terk eden sıvı maddelerin, yani idrar ve terin
renginin de içilen sıvı rengi ve kimyasal yapısı ile bir alakası
yoktur.
• Sıvı veya katı olsun yemek borusundan içeri girip, sindirim
sistemimizi boydan boya geçen gıdalar eğer metabolizmada iyi
parçalamazlarsa bunun sonucu dışkıda görülebilir. Ama idrar
öyle değildir. İdrar metabolik artıkların dolaşım sistemi ile
taşınmasıyla böbreklerde oluşur.
• İdrarın normal rengi açık sarıdır. Bu renkteki değişiklikler
muhakkak bir şeylerin iyi gitmediğini gösterir.
• Bu durumda hemen doktora gitmek gerekir. İdrar kahverengi
veya kola renginde ise karaciğer veya safrakesesi problemi,
kırmızı ise enfeksiyon, iltahaplanma veya idrar sisteminde
kanama olabilir.
Ancak fazlaları vücuttan atılan vitaminler veya bazı doğal ve
suni gıda boyaları da idrarda bunlara benzer renk
değişikliklerine neden olabilir. Eğer idrarınızın rengi yeşil veya
mavi ise bu duruma hemen hemen kesinlikle gıda boyaları
neden olmuştur. Endişe edilecek bir durum değildir. Boyalar
zarar vermeden vücuttan çıkar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Saçlarımız niçin beyazlaşıyor?
• Aslında bir saç teli, ortası boş olan ve içinde
melanin denilen boya pigmentleri bulunan bir
tüpten başka bir şey değildir. Genç yaşlarda bu
boşlukta saça renk veren melanini bir arada tutan
bir sıvı vardır.
• Yaşlandıkça derimiz saçlarımızı ve
vücudumuzdaki diğer kılları eskisi gibi sağlıklı
olarak üretemez. Kılların ortasındaki sıvı
kaybolur, boya hücreleri de tutunamadığından
sadece hava kalır.
• Saçlar boyasız hale gelir, beyaz renge yani asıl
rengine dönüşür.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Saçlarımız niçin beyazlaşıyor?
• Bütün saçlarımızın beyaza dönüşme süreci on
ila yirmi yıl sürebilir.
• Aslında her bir saç telinin rengi ya siyahtır
(sarı, kırmızı, kumral vs.) ya da beyaz.
• Yani her bir saç teli yavaş yavaş grileşip
beyazlaşmaz. Ancak bu süreç içinde hepsi aynı
anda beyazlaşmadığından, beyazların sayısı
arttıkça bütün saç gittikçe açılan gri renkte
görülür. İşin ilginç tarafı boya hücreleri bazen
üretime hız verirler. Gittikçe beyazlaşan saçlar
geçici bir süre tekrar biraz koyulaşmış gibi
görünebilirler.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kraliçe Marie Antoinette’nin saçları
• İnsanlar arasında bir şok veya aşırı gerilim
geçiren birinin saçlarının bir gecede
bayazlaştığı, bir süre sonra da tekrar eski
rengine döndüğü söylenir. Hatta bazı tarihçiler
Kraliçe Marie Antoinette'nin giyotine gideceği
günün gecesinde saçlarının hepsinin bembeyaz
olduğunu yazarlar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Saçların bir gecede beyazlaşması zor
• Saçların devamlı uzadığı, belirli bir süre sonra
dökülüp alttan yeni saç geldiği hatırlanacak
olursa, mevcut saçın değil, ancak yeni gelecek
saçın beyaz olabileceği, dolayısıyla saçların bir
gecede beyazlaşmasının mümkün olmadığı
görülüyor.
• Ancak bilim insanları bu olayın birkaç haftalık
bir süreçte olabileceğini söylüyorlar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Saç Dökülmesi
• Troid bezi, şeker gibi hastalıklarda ve aşırı
stres veya şok gibi durumlarda kişinin renkli
saçları bu süreçte tamamen dökülebilir ve
geriye sadece daha önceden beyazlaşmış saçlar
kalabilir.
• Diğer saçlarla birlikte beyazların yerine de daha
gür ve siyah saçlar çıkabilir.
Saçların beyazlaşması insanlık tarihinde
nedense hep sorun olmuştur. Kimileri onu
olgunluğun ve bilgeliğin simgesi olarak
görürken, tarih boyu savaş kahramanları,
yaşlılığın ve güçsüzlüğün belirtisi olarak
görmüşler ve bir şekilde saçlarını
boyamışlardır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Saç Şekli
• Saçlarımızın kıvırcık, dalgalı veya düz olmasını
da ebeveynlerimizden aldığımız genler
belirliyor.
• Kıvırcık bir saçı kestiğimizde kesitinin
dikdörtgene yakın olduğunu, dalgalı saçın elips,
düz saçın kesitinin ise daire olduğunu
görebilirsiniz.
• İşte bu saç kesitlerinden dolayı bazı saçlar
dümdüz uzarken bazıları hemen kıvrılmaya
başlar.
• Kıvırcık saçlılar, saçlarınızı boşuna ütülemeyin,
saçın yapısını yani kesitinin şeklini
değiştirmeden kalıcı bir düz saça sahip olmanız
mümkün değil.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı Kristal Ekran (LCD)
• Bu tür ekranların da dijital saat, hesap
makinesi, termometre vb bir çok yerde
kullanıldığını biliriz.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı kristaller
• Sıvı kristal terimi ilk bakışta garip gelebilir.
• Eskiden beri sıvının bir madde hali olduğunu
biliriz.
• Kristal ise yine maddenin bir hali olan katının
özel bir şeklidir.
• Bununla birlikte, sıvı kristal terimi doğru
terimdir ve maddenin sıvı ile katı arasındaki bir
durumunu belirtir.
• Sıvı kristaller, 100 yıl kadar önce bir rastlantı
sonucu keşfedilmiştir.
• Sıvı kristaller, sıvılar gibi akışkan ve katılar gibi
optik özelliklere sahiptirler.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Organik Bileşikler ve Sıvı Kristaller
• Sıvı kristallere en çok organik bileşiklerde rastlanır.
• Organik bileşiklerin yaklaşık %0,5 i sıvı kristal özelliği
gösterir.
• Ancak bileşiğin sıvı kristal özelliği gösterebilmesi için
silindirik biçimde (çubuk şeklinde), molekül kütlesi 200-
500 akb ve uzunluğu yarı çapının 4-8 katı olmalıdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı kristallerin biçimleri
• Sıvı kristallerin nematik (ipliksi) yapısında, çubuk
şeklinde moleküller paralel durumda düzenlenmişlerdir.
• Her yönde hareket edebilirler, yalnızca uzun eksenleri
etrafında dönebilirler. (Seyrek olarak doldurulmuş bir
kalem kutusunda belli bir kalemin hareketine benzer).
Prof.Dr. İbrahim USLU
Simektik Biçim
• Simektik (gres benzeri) yapıda, çubuksu moleküller,
moleküllerin uzun eksenlerinin katman düzlemine ne dik
olduğu katmanlar halinde istiflenmişlerdir.
• Moleküller katmanlar içinde hareket eder, ama katmanlar
arasında edemezler.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kolesterik Biçim
• Kolesterik biçim, nematik biçime
benzerse de bu yapıda moleküller
tabakalaşmıştır.
• Kolesterik yapıda her bir tabakadaki
moleküllerin yönelimi, alt ve üst
tabakadakilerden farklıdır.
• Fakat belli bir tabakalar demetinde her
özel yönelim yinelenir ve aynı yönelimde
molekül düzlemleri aralığı kolesterik sıvı
kristallerin ayırt edici bir özelliğidir.
• Bir sıvı kristal tarafından yansıtılan
ışığın bazı özellikleri bu karakteristik
özelliğe bağlıdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kötü kolestrolün Damarlardan İyi kolestrol
tarafından taşınması
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kolestrol ile damarların tıkanması
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı Kristal ekranlar, bir elektrik alanında sıvı kristallerdeki molekül
yönlenmelerinin değişmesi esasına dayanarak yapılmıştır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı kristal ekranda:
A) en arkada gelen ışığı yansıtan ayna,
B) altında polarize film olan bir cam,
C) ön yüzeyinde indiyum-kalay olan elektrod yüzeyi,
D) tabaka halinde sıvı kristal maddesi,
E) altta dikörtgen şeklinde elektrod olan cam yüzey ve
F) ise öncekine (B de yüzeye) 90 derece açılı diğer polarize film
Vardır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı Kristaller Nasıl Çalışır
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı Kristaller ve Canlılar
• Sıvı kristaller canlı maddelerde yaygın biçimde
bulunur.
• Hücre zarları ve belirli dokular, sıvı kristal diye
tanımlanan yapılara sahiptir.
• Damar sertleşmesi, sıvı kristal kolestrol
bileşiklerinin toplanmasından meydana gelir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
SIVILAR
• H2O(katı) 0.9150 g/cm3
• H2O(sıvı) 1.0000 g/cm3
• H2O(gaz) 0.000804 /cm3
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvılar
• Maddelerin doğada katı, Sıvı ve gaz olmak
üzere üç fiziksel hali vardır (maddenin
dördüncü hali olan plazma çok yüksek
sıcaklıklarda bulunur.
• Maddelerin hal değiştirmeleri sırasında
ortamda iki hali (katı-sıvı, sıvı-gaz veya katı-
gaz) birlikte bulunur ve iki halin bulunduğu
heterojen bir karışım olarak düşünülebilir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Hal - Faz
• Heterojen bir karışımın ayrı ayrı homojen
kısımlarına faz denir.
• Örneğin, katı halde bulunan bir madde erime
sırasında katı fazdan sıvı faza geçer.
• Erime tamamlandıktan sonra ise madde artık
sıvı haldedir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı Hal
• Maddelerin üç fiziksel halinden biri olan sıvı
hal, gaz halinden katı hale geçişte ortaya çıkan
ara haldir.
• Bu nedenle, hem katı hem de gazlarda bulunan
bazı özelliklerin bir arada görüldüğü bir ara
durum olarak düşünülebilir. Sıvılar, moleküller
arasındaki düzen bakımından gazlarla katılar
arasında yer alır.
• Düzensiz yapıda olan gaz soğutulursa
moleküllerin kinetik enerjileri azalır,
birbirlerine yaklaşarak daha kararlı yapı olan
sıvı hali oluştururlar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
• Sıvı haldeki moleküller arasındaki çekim
kuvveti gaz halindekinden fazla ve katı
halindekinden azdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Moleküllerin Enerjisi
• Bir saf maddenin sıvı hali, katı ve buhar hali ile
karşılaştırılırsa; sıvıyı oluşturan moleküllerin
enerjisi katı fazdakinden fazla, buhar
fazındakinden azdır.
• Sıvı molekülleri arasındaki çekim kuvvetleri
katılarınkinden az, buhardakilerden fazladır.
• Sıvı moleküllerinin kararlılığı, katılardakinden
az, buharınkinden fazladır.
• Sıvı molekülleri arasındaki uzaklık,
katılarınkinden fazla (su hariç), buharınkinden
azdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvıların Özellikleri
• Sıvı hal, taneciklerin en düzenli halde bir arada
bulunduğu katı hal ile, gelişi güzel Brown
hareketleri yapan buhar hali arasında kalan bir
özelliğe sahiptir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvıların katı halleri ile karşılaştırılması
• Sıvılar katılar gibi sıkıştırılamazlar,
konuldukları kaplarda daima belirli bir hacim
kaplarlar ve kabı bütünüyle dolduramazlar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvılara basınç ve sıcaklığın etkisi
• Çekim kuvvetleri nedeniyle molekülleri
arasındaki boşluklar az olduğundan ve
neredeyse birbirleri üzerinde bulunduklarından
basınç artışıyla sıvı hacminde ölçülebilir bir
hacim azalması meydana gelmez.
• Genellikle sıvıların sıcaklıklarının artması ile
hacimlerinde çok az da olsa bir artma
olduğundan, sıcaklık artışı ile yoğunlukları
azalır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvıların Gaz Halleri ile Karşılaştırılması
• Sıvıların belirli bir şekilleri ve yüzeyleri yoktur,
konuldukları kabın şeklini alırlar.
• Sıvıda moleküllerin hareketli olması nedeniyle
birbirlerinin üzerinden kayarak bulundukları
kabın şeklini aldıklarından belli bir şekilleri
yoktur.
• Birbiri içerisinde çözünebilen iki sıvı bir araya
getirilince sıvı molekülleri, gazlarda olduğu gibi
birbiri içinde yayılırlar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Ortalama Serbest Yol
• Sıvılarda taneciklerin enerjileri ve aralarındaki
boşluklar gaz hale göre daha az olduğundan,
yayılmaları gazlardakine göre çok yavaş olur.
• Sıvı molekülleri birbirleri içinde yayılırlarken
aynı zamanda birbirleri ile çarpışırlar.
• Moleküllerin art arda iki çarpışması sırasında
alınan yola ortalama serbest yol denir. Sıvılarda
birim zamanda daha çok çarpışma olduğundan,
ortalama serbest yol gazlarınkinden çok
kısadır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
• Birbiri ile karışan iki sıvının moleküllerinin
büyüklükleri çok farklı ise, küçük moleküller
büyük moleküllerin arasındaki boşluklara
gireceğinden toplam hacim beklenenden az
olur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Gerilimi
• Sıvı kitlesi içindeki moleküller yüzeydekilere oranla
kendilerini çekecek daha çok komşuya sahiptirler.
• Komşu moleküllerin çekiminin bu şekilde artması, içteki
molekülü yüzeydekinden daha düşük bir enerji düzeyinde
tutar.
• Sonuç olarak, olabildiğince çok molekül sıvı kitlesi içine
gitmeye çalışır ve olabildiğince az molekül yüzeyde kalır.
Yüzeydeki moleküller yalnızca
yüzeydeki diğer moleküller ve yüzeyin
altındaki moleküller tarafından çekilir.
Oysa, içteki moleküller her yöndeki
komşu moleküller tarafından çekilir
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Gerilimi
• Sıvılar yüzey alanlarını minimumda tutma
eğilimindedirler.
• Bu durum, küresel yağmur damlaları
oluşumunda açıkça görülür. Küre, öteki
geometrik yapılardan daha düşük bir
alan/hacim oranına sahiptir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Gerilimi
• Sıvı molekülleri arasındaki çekim kuvvetinden yani,
kohezyon kuvvetlerinden kaynaklanan sıvıların bir başka
özelliği de yüzey gerilimidir.
• Sıvının ortasındaki bir molekül diğer moleküllerin her
yönde eşit ölçüde çekmelerinden dolayı moleküle etki
eden kuvvetler birbirini dengelemektedir (İç kısımdaki
moleküllere etki eden kuvvetler birbirini
dengelemektedir).
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Gerilimi
• Sıvı yüzeyindeki moleküller ise alttaki ve yanlarındaki sıvı
moleküllerince kuvvetli bir şekilde çekilirken, üst taraftaki
buhar molekülleri ve havayı oluşturan moleküller
tarafından çok az çekildiklerinden, yüzeydeki moleküllere
etkiyen kuvvet dağılımı dengesizdir.
• Yüzeydeki bir sıvı molekülü sadece alt taraftaki ve
yanlardaki sıvı moleküllerinin çekim etkisinde oldukları
kabul edilir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey Gerilimi
• Bu nedenle, yüzeydeki moleküller içteki
moleküllere göre birbirine daha fazla yaklaşır,
yüzeyde bir büzülme ve küçülme meydana
gelir.
• Bu durum yüzeyde bir molekül zarı meydana
getirir. Oluşan bu zar sıvının içinden dışarı
çıkacak ve dışından içine girecek herhangi bir
cisme veya taneciğe bir direnç gösterir.
• Bu dirence, sıvının yüzey gerilimi denir.
Sıvıların yüzey gerilimi, sıcaklık yükseldikçe
kohezyon kuvvetlerinin küçülmesi nedeniyle
azalır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Su Yüzeyinde Yürüyen Böcek
Prof.Dr. İbrahim USLU
Çelik suda yüzermi
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kohezyon ve Adezyon Kuvvetleri
• Bir kap içerisinde bulunan sıvıların yüzeylerinin
şekli kohezyon ve adezyon kuvvetlerinin
büyüklüğüne bağlıdır.
• Kohezyon kuvvetlerinin adezyon
kuvvetlerinden büyük olması, sıvı yüzeyinde
dışa doğru bir kavis oluştururken, adezyon
kuvvetlerinin büyük olması durumunda içe
doğru bir kavis oluşur.
İncelediğimizde suyun
içe, cıvanın ise dışa
doğru kavisli olduğunu
görürüz.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Adezyon ve Kohezyon Kuvvetleri
• Aynı cins tanecikler (sıvı-sıvı) arasındaki çekim
kuvvetine kohezyon kuvvetleri ve farklı cins
tanecikler (sıvı-kap yüzeyi) arasındaki çekim
kuvvetine adezyon kuvvetleri denir.
• Adezyon ve kohezyon kuvvetleri sıvıların
viskozluğunu, yüzey gerilimini ve yüzeylerinin
şeklini etkileyen faktörlerdir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Su ve cıvanın yüzey şekilleri
• Su molekülleri ile cam molekülleri
arasındaki çekim (adezyon) kuvvetlerinin
suyun kendi molekülleri arasındaki çekim
(kohezyon) kuvvetlerinden büyük olması
suyun tüpte cam tarafından yukarı doğru
çekilmesine neden olur ve yüzeyde içe
doğru bir kavis oluşur.
• Cam tüp içerisindeki cıvada ise kohezyon
kuvvetlerinin adezyon kuvvetlerinden
büyük olması nedeniyle, cıva molekülleri
birbirlerini camdan daha fazla çekerler ve
dışa doğru bir kavis oluşur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
• Yüzey gerilimi sıvı yüzeyindeki enerji
seviyelerini minimuma dönüştürmeye
meyillidir. Bu nedenle sıvı damlaları küresel
olur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yapraklarda Su Damlacıkları
• Yaprakların mumlu yüzeylerindeki su damlacıklarının
küreye yakın biçim alması, yüzey geriliminin bir
sonucudur.
• Su damlacıkları yerçekimi etkisiyle hafifçe düzleşir.
Buz şeklinin dalda görünüşü
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Lateks Küreleri
• Uzay mekiği çalışmalarında üretilen lateks küreleri.
• Yarı çapları 0,01 mm olan mükemmel kürelerdir ve
yerçekimsiz ortamda (uzayda) oluşmuşlardır.
• Bu küreler toz halindeki ilaçların parçacık boyutlarını
ayarlamak için kullanılmaktadır
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzey geriliminin sıcaklıkla değişimi
Prof.Dr. İbrahim USLU
Bazı sıvıların yüzey gerilimleri
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kapiler Etki
• Dar borularda, adezyon kuvvetleri,
kohezyon kuvvetlerinden yeterince
büyükse, örneğin sıvı su sütunu
kendiliğinden yükselir.
• Geniş borularda, adezyon kuvvetleri
de zayıfsa, sıvının yükselmesi çok az
olur; hatta alçalma gözlenebilir.
• Kapiler etki, bir kağıt havlunun suyu
emmesinden kısmen sorumludur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Cıva ve Kapiler Tüp
• Suyun yerini sıvı cıvanın alması durumunda ise
bu sıvı yüzeyi dış bükeydir. Yani dışa doğru
bombeleşir.
• Cıva da kohezyon kuvvetleri Hg atomları
arasındaki kuvvetli metalik bağlardan meydana
geldiğinden cıva cam kılcal tüpte, kılcalın
dışındaki cıva düzeyinden daha aşağıda bir
düzeye sahip olur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yüzeyin Islatılması
• Bir sıvı damlası bir yüzey boyunca bir film halinde
yayılırsa, sıvının bu yüzeyi ıslattığı söylenir.
• Sıvı damlasının bir yüzeyi ıslatması ya da yüzeyde
küresel damla halinde kalması kohezyon ve adezyon
kuvvetlerine bağlıdır.
• Eğer kohezyon kuvvetleri adezyon kuvvetlerinden daha
büyükse damla biçimini korur.
• Eğer adezyon kuvvetleri yeterince büyükse damlanın
dağılması sırasında yapılan iş, sıvının bir film halinde
yayılması için gereken enerjiyi karşılar. Su, cam ve bazı
dokumaların yüzeylerini ıslatır.
• Suyun bir temizlik aracı olarak kullanılmasında bu özellik
rol oynar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Temizlik
• Eğer cam bir sıvı yağ filmiyle kaplanırsa, su
artık bu yüzeyi ıslatamaz. Damlacıklar cam
üzerinde durur.
• Laboratuarda cam malzemeyi yıkadığınız
zaman eğer su cam üzerinde düzgün bir film
oluşturuyorsa işimizi iyi yapmışız demektir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Islatma Maddeleri
• Suyun yüzey gerilimini düşüren ve onun çok kolay
yayılmasını sağlayan maddelere ıslatma maddeleri denir.
• Bunlar bulaşık yıkamadan tutun da endüstriyel süreçlere
kadar pek çok uygulamada kullanılırlar.
• Bir süngerin sıvıyı emme etkisi, selüloz lifli materyallerin
içindeki kılcal borularda suyun yükselmesine dayanır.
• Suyun toprakta yükselmesi de kısmen kılcallık etkisine
dayanır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Suya deterjan katılmasının iki etkisi
• Birincisi deterjan çözeltisi yağı çözerek yüzeyi temizler.
• İkincisi deterjan suyun yüzey gerilimini düşürür.
• Yüzey geriliminin düşmesi, damlanın filme dönüşmesi
için gereken enerjinin düşmesi anlamına gelir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Hücre zarı
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sabunun Yağı Temizlemesi
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kumaş Yumuşatıcı
Prof.Dr. İbrahim USLU
Viskozite
• Sıvıların akmaya karşı gösterdiği dirence viskozite,
bunun tersine ise akıcılık denir.
• Sıvıların viskozluğu moleküller arasındaki çekim
kuvvetinin, bir başka deyişle temasta olan sıvı tabakalar
arasındaki iç sürtünmenin bir ölçüsüdür.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Viskozite Ölçüm Cihazı
Prof.Dr. İbrahim USLU
Su baldan daha hızlı birleşir
İki yüzen sıvı
damlasının birbiriyle
birleşerek tek damla
olması hızı viskozite
ile ilişkilidir. Örneğin
su baldan daha hızlı
birleşir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Küçük ve küresel moleküllerden
oluşan sıvıların viskozluğu küçüktür
• Bir sıvının viskozluğu o sıvının molekül kütlesi
ve moleküllerinin geometrik yapısı ile büyük
ölçüde değişir.
• Büyük ve gelişi güzel molekül yapısına sahip
sıvıların viskozluğu büyük iken, küçük ve
küresel moleküllerden oluşan sıvıların
viskozluğu küçüktür.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıcaklık Artışı ve Vizkozite
• Genel olarak bir sıvının sıcaklığının
yükselmesiyle, moleküllerin kinetik enerjileri
artacağından, kohezyon ve adezyon kuvvetleri
azalır ve buna bağlı olarak da sıvının viskozluğu
azalırken akıcılığı artar.
• Basınç artışı ise sıvının viskozluğunu
arttırırken, akıcılığını azaltır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Buharlaşma
• Yüzeye yakın ve yüzeye dik doğrultuda hareket
eden ve enerjileri buharlaşmak için gereken
enerjiye eşit veya daha fazla olan moleküllerin
sıvıdaki çekim kuvvetlerini yenerek sıvıdan
ayrılmalarına buharlaşma denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Buharlaşan Sıvının Çevreden Isı Alması
• Buharlaşan sıvının çevreden ısı alması
– denizden çıkan bir kişinin üşümesini,
– kolonya ile yıkanan ellerin soğumasını,
– bir testiden sızan suyun buharlaşarak testideki suyu
soğutmasını,
– kesilmiş karpuzun güneş altında soğumasını
sağlar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Aseton, Su ve Cıva
• Sıvısıyla dinamik dengede bulunan bir buharın
oluşturduğu basınca buhar basıncı denir.
• Oda sıcaklığında yüksek buhar basıncına sahip sıvılara
uçucu, çok düşük buhar basıncına sahip olanlara da
uçucu olmayan sıvılar denir.
• Bir sıvının uçucu olup olmaması moleküler arası
kuvvetlerin büyüklüğüne bağlıdır.
• Bu kuvvetler azaldıkça uçuculuk artar (buhar basıncı
büyür). Dietil eter, aseton uçucu sıvılardır.
• Su orta uçuculukta bir sıvıdır.
• Uçucu olmayan sıvılara bir örnek cıvadır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Buhar Basıncı
• Herhangi bir sıcaklıkta sıvısı ile dengede bulunan buharın
basıncına, o sıvının buhar basıncı denir.
• Buhar basıncı sıvıdan sıvıya değiştiğinden, her sıvının
buhar basıncı farklı değerdedir.
• Sıvının molekülleri arasındaki çekim kuvvetleri zayıf ise
moleküller sıvıdan daha az bir enerjiyle ayrılırlar.
• Bu nedenle belli bir sıcaklıkta buhar fazına geçen
molekül sayısı daha çok olacağından buhar basıncı da
daha büyük olur.
• Örneğin; 200ºC sıcaklıkta dietil eter'in buhar basıncı 422
mm Hg ve suyun buhar basıncı 17.5 mm Hg dır.
• Bu durum su molekülleri arasındaki çekim kuvvetlerinin
dietil eter molekülleri arasındaki çekim kuvvetlerinden
daha fazla olduğunu gösterir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Buharlaşma ve Sıvıların Buhar Basıncı
• Bir sıvıyı oluşturan moleküllerin ortalama
kinetik enerjileri sıcaklık artışı ile artar ve sıvı
molekülleri arasındaki çekim kuvvetini yenecek
seviyeye ulaşınca, moleküller sıvı fazdan ayrılıp
buhar fazına geçerler ve sıvı kaynamaya başlar.
• Bazı moleküller kaynama olmadan da
buharlaşabilirler. Çünkü bir sıvıdaki
moleküllerin hepsinin kinetik enerjileri aynı
değildir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı ve Çevresi
• Buharlaşma sırasında yüksek enerjili moleküllerin
sıvıdan ayrılmasıyla, geride kalan sıvı moleküllerinin
ortalama kinetik enerjileri azalır ve sıvının sıcaklığının
düşmesi beklenir.
• Eğer sıvı çevresiyle ısı alışverişinde bulunabiliyorsa,
kaybettiği enerjiyi çevresinden alır ve sıcaklığında bir
değişme olmaz (Ancak bulunduğu ortamın sıcaklığında
bir miktar düşmeye neden olur.).
• Sonra yüksek enerjili moleküller yine buharlaşır, sıvı yine
dışardan ısı alır ve bu olay sıvının tamamı tükenene
kadar devam eder. (Bir bardaktaki suyun zamanla
azaldığını hepimiz biliriz.).
Prof.Dr. İbrahim USLU
Açık Yüzey Buharlaşma Havuzu
• Metrekarede Kilogram Olarak Günlük
Buharlaşma Miktarını Ölçer
Prof.Dr. İbrahim USLU
Helyograf (Günlük Güneşlenme Süresini Ölçer)
Prof.Dr. İbrahim USLU
Civalı Barometre (Basınçölçer)
Prof.Dr. İbrahim USLU
Anemometre (Rüzgar Ölçer)
Prof.Dr. İbrahim USLU
Termograf ve Higrograf
(Yazılı Sıcaklık Ölçer ve Yazılı Nem Ölçer)
Prof.Dr. İbrahim USLU
Plüviyograf (Yazıcılı Yağış Ölçer)
(Bir Metrekareye Düşen Yağışı Kilogram
Olarak Ölçer)
Prof.Dr. İbrahim USLU
Molar Buharlaşma Entalpisi
• Sabit bir sıcaklıkta sıvının bir molünün
buharlaşması için harcanan enerji miktarına
sıvının o sıcaklıktaki molar buharlaşma
entalpisi veya molar buharlaşma ısısı denir.
• Bu enerji moleküller arasındaki çekim
kuvvetlerini yenmeye ve oluşan buharın
genleşmesi için dış basınca karşı yapılan işe
harcanmaktadır.
• Örneğin, suyun 100°C'ta molar buharlaşma
entalpisi 9,72 kcal·mol-1'dir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yoğunlaşma
• Buhar fazındaki moleküllerin içinde de enerjisi
ortalama kinetik enerjisinden çok büyük ve çok
küçük olan moleküller vardır.
• Bu moleküller kabın çeperlerine çarptıkları gibi
sıvının yüzeyine de çarparlar ve enerjisi düşük
olanlar çekim kuvvetlerini yenemeyip sıvı faza
geçerler. Bu olaya yoğunlaşma denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Denge
• Başlangıçta buhar fazındaki sıvı moleküllerinin
sayısı az olduğundan, yoğunlaşma hızı çok
yavaş, buharlaşma hızı fazladır.
• Bu nedenle zamanla manometrenin basıncı
artar. Öyle bir an gelir ki birim zamanda sıvıyı
terk eden (buharlaşan) molekül sayısı, birim
zamanda sıvı ya dönen (yoğunlaşan) molekül
sayısına eşit olur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
• Buharlaşma ve yoğunlaşma arasında
• H2O (s) → H2O (b)
dinamik dinamik dengenin kurulmasından
itibaren sıvı ve buhar fazındaki molekül sayısı
sabit kalır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yoğunlaşma
Su buharı molekülleri birbirne çarptığında birbirlerine
yapışmamazlar çünü buharlaşma sırasında oldukça
yüksek enerji almışlardır. Ancak havada bir toz yığını
bulduklarında bu daha büyük parçacığa enerjisini
bırakabilir ve onun yüzeyine yapışabilir. Kümeleşme
başlar ve bir süre sonra yağmur oluşur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Sıvı Buhar Dengesi
• Sıvının sıcaklığı değişmediği sürece buhar
basıncı da değişmez.
• Sıvının sıcaklığı arttırılırsa buharlaşmak için
gerekli ve daha fazla enerjili olan moleküllerin
sayısı artacağından buharlaşan moleküllerin
sayısı artar ve sıvı-buhar dengesi yeniden
kurulur.
• Fakat yeni denge durumunda buhar fazında
eskisine göre daha çok molekül bulunacağından
sıvının buhar basıncı da bir miktar artar.
• Tersine sıvının sıcaklığı düşürülürse buhar
basıncı da düşer.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kritik Sıcaklık - Kritik Basınç
• Bir sıvının sıcaklığı sürekli arttırılırsa yoğunluğu azalır.
• Bununla birlikte kapalı bir sıvı-buhar sisteminde sıcaklık
yükseldikçe buhar fazındaki moleküllerin sayısı
arttığından buharın yoğunluğu artacaktır.
• Sıcaklık artışıyla sıvının yoğunluğunun azalması ve
buharın yoğunluğunun artması her ikisinin de
yoğunlukları eşit oluncaya kadar devam eder.
• Yoğunluklar eşitlenince sıvı ile buhar fazını ayıran yüzey
de ortadan kalkar ve sistem bütünüyle gaz fazına geçer.
• Sıvı ile buhar arasındaki sınırın ortadan kalktığı sıcaklığa
kritik sıcaklık, basınca da kritik basınç denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kritik Sıcaklığın Üzeri
• Kritik sıcaklığın üzerinde sadece gaz vardır, bir başka
hale rastlanmaz.
• Bir madde kritik sıcaklığın üstündeyse, basınç
uygulayarak sıvılaştırılamaz.
• Madde, kritik sıcaklıkların altındaki sıcaklıklarda basınca
bağlı olarak gaz, sıvı veya katı halde bulunur.
• Maddenin buhar ile gaz molekülleri bir çok özellikleriyle
aynıdır.
• Aralarındaki tek fark, buhar molekülleri bulunduğu
sıcaklıkta basınçla sıvı hale dönebildikleri halde gaz
molekülleri bulundukları sıcaklıkta hiçbir basınçta sıvı
faza dönemezler.
• Kritik sıcaklıkta sıvı tamamen gaza dönüştüğünden, bu
sıcaklığın üzerinde sıvı özelliklerinden söz edilmez.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Üçlü Nokta
• Bir faz diyagramı üzerinde, üç fazın kesiştiği noktadır.
• Üçlü noktada üç faz beraberce dengede bulunur.
• Su için üçlü nokta, 4.6 Torr basınç ve 0.01 ºC sıcaklığın
karşıtıdır.
• Bu şartlar altında, üç fazın tümü (buz, sıvı ve buhar)
dinamik bir denge içinde bir arada bulunur.
• Üçlü noktada su molekülleri, sıvı oluşturmak üzere
buzdan ayrılır ve ayni hızla buz oluşturmak üzere geri
dönerler: Sıvı buharlaşır, buz süblimleşir ve aynı hızla
buhar yoğunlaşarak doğrudan buzu oluşturur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
T sabitse sıvının buhar basıncı m ve V ile
değişmez
• Sabit bir sıcaklıkta herhangi bir sıvının buhar basıncı
sıvının miktarının veya kabın hacminin değiştirilmesiyle
değişmez.
• Sabit bir sıcaklıkta sıvı-buhar dengesi kurulmuş olan bir
sistemde sıvının miktarı azaltılırsa, buharın birim
hacimdeki miktarı azalacağından sıvı-buhar dengesi
bozulur.
• Bu durumda buharlaşma hızı artar, bir süre sonra tekrar
denge kurulur ve buharın basıncı ilk basınca ulaşır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
• Sabit bir sıcaklıkta herhangi bir sıvının buhar
basıncı sıvının miktarı ve kabın hacminden
bağımsızdır.
• Sonuç olarak, bir sıvının buhar basıncı sadece
sıcaklıkla değişir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Bağıl Nem, Sis, çiy ve Kırağılaşma
• Havadaki su buharının kısmi basıncının o
sıcaklıkta olması gereken buhar basıncına
oranına bağıl nem denir.
• Havadaki bağıl nem normalde en fazla %100
olmalıdır.
• Eğer %100'den büyük olursa sıcaklığa bağlı
olarak sis, çiy veya kırağılaşma olur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Bağıl nem ve su buharı
Prof.Dr. İbrahim USLU
Çiy Noktası (dew point)
• Havanın (basınç ve nem miktarı değişmeden)
soğuyarak havadaki bağıl nemin yüzde 100'e
ulaştığı sıcaklığa çiy noktası sıcaklığı denir.
• Sabahleyin havadaki su buharının yerde
yoğuşarak oluşturdukları su damlacıklarına çiy
diyoruz.
• Çiy, yer yüzeyi sıcaklığının havanın çiy noktası
sıcaklığına kadar soğuduğunda oluşur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Bitki üzerinde daha fazla çiy oluşur.
• Bitkiler üzerlerindeki buharlaşma ve terleme
nedeniyle nemli yüzeylere sahiptir.
• Bu nedenle bitkilerin üzerinde çiy noktası
sıcaklığı daha yüksektir.
• Bu da neden bitki yüzeylerinde daha önce ve
daha fazla çiy oluştuğunu açıklar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Metal yüzeylerinde de çiy daha kolay oluşur
• Otomobiller gibi metal yüzeyler çok hızlı bir
şekilde soğur.
• Bu nedenle metal yüzeyler çiy oluşabilen en
uygun yüzeylerdendir.
• Bununla birlikte çiy beton gibi hava sıcaklığını
uzun süre tutabilen yüzeylerde bu kadar kolay
oluşamaz.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Otların üzerindeki çiy iyi havayı müjdeler
• ‘Otların üzerindeki çiy iyi havayı müjdeler'
şeklindeki ipucu genellikle doğrudur...
• Eğer çiy oluştuktan sonra cisimlerin sıcaklığı
düşmeye devam ederse, çiy donarak ‘beyaz çiy'
olarak adlandırılan buz topaklarına dönüşür;
kırağıya değil.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kırağı Nasıl Oluşur?
• Öncelikle yaygın ve yanlış olarak bilindiği gibi
çiy ve kırağı havadan yağmaz, havadan yere
düşmez.
• Kırağı, havadaki su buharının direkt olarak sıvı
hale geçmeden buza dönüşüp çok soğuk
yüzeyde birikmesiyle oluşur.
• Bunlar bir yağış türü de olmadığı için miktarları
meteorolojide ölçülmez.
• Sadece çisenti, yağmur, kar, dolu ve bunların
türevlerine yağış denir ve miktarları ölçülür.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Neden acı patlıcanı kırağı çalmaz
• Çiftçilerimiz, ‘Kırağı, meyve ağaçlarının çiçeğini
yaktı. Şeftali ağaçlarında yüzde 100, armut
ağaçlarında yüzde 70 - 80 hasar var' derler
çoğu zaman.
• Kırağının geceleri yaşandığını belirtir, tedbir
alamadıkları için de mahsulün yandığından
şikayet ederler.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Süblimleşme - kırağılaşma
• Buhar basıncı yüksek olan katıların bulunduğu ortamda
sıvılaşmadan buhar haline geçmelerine süblimleşme,
bunun tersi olan buhar halinden yine sıvı ara hali
atlayarak katılaşma olayına da kırağılaşma denir
Prof.Dr. İbrahim USLU
Yoğunlaşma - Buharlaşma
• Bir maddenin gaz halinden sıvı hale geçişine
yoğunlaşma, sıvı halden buhar haline geçişine
de buharlaşma denir.
• Gazların diğer özelliklerini taşıyan, gazlar için
türetilmiş ideal ve gerçek gaz denklemlerine
uyan ancak sıcaklığı kritik sıcaklığın altında
olan akışkana buhar denir.
• Herhangi bir gazın sıcaklığı kritik sıcaklığının
altında ise, bu gaz için buhar ifadesi kullanılır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Buharlaşan sıvı çevreden ısı alır
Bu nedenle:
– denizden çıkan bir kişi üşür,
– kolonya ile elleri yıkananın elleri soğur.
– Bir testiden sızan suyun buharlaşmasıyla testideki su
soğur,
– kesilmiş karpuz güneş altında bırakılırsa soğur
Prof.Dr. İbrahim USLU
Buharlaşma Isısı
• Kaynama sıcaklığındaki 1,0 g sıvıyı buhar
haline getirmek için verilmesi gereken ısıya
buharlaşma ısısı denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kırağı karasal iklimde sık görülür
• Kırağı karasal iklimin hüküm sürdüğü yerlerde
eylülden hazirana kadar sık sık görülür. Kasım
ayı Kuzey Yarım Küre genelinde kırağının en sık
görüldüğü aydır.
• Birikmeyle olan kırağı bitki örtüsünü, arabaları
vb. yerleri (eğrelti otu gibi) buz kristalleri ile
kaplar.
• Havadaki su buharı soğuk yüzeylerde birikerek
beyaz buz kristallerini oluşturur.
• Kırağı yeterli kalınlıktaysa, sanki etrafa hafif bir
kar yağmış gibi bir manzara oluşur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Çiftçi ve meyve üreticileri için kırağı çok tehlikelidir
• Soğuyan hava, yoğunluğunun artmasından
dolayı yamaçlarda aşağı akarak vadi ve çukur
bölgelerde toplanır.
• Buralardaki bahçe ve tarlalar kırağıdan büyük
ölçüde etkilenir. Ağaçlarının alt dallarındaki
meyveleri kırağı çalması bu nedenle daha fazla
görülür.
• Çiy gibi kırağı da hasadı etkiler. Örneğin, kırağı
yemiş veya çiyli olarak toplanmış pamukların
çırçırlanması neticesinde kahverengiye
dönüşmesi önemli bir problemdir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kırağı (Örnek)
• Örneğin; 20 °C'ta havadaki su buharının kısmi basıncı
17,54 mm Hg iken sıcaklık aniden 10 °C'a düşerse bu
sıcaklıkta da kısmi basınç en fazla 9,21 mm Hg
olacağından kararsız bir durum ortaya çıkar.
• Böyle bir durumda basınç 9,21 mm Hg'ya düşünceye
kadar su buharı yoğunlaşır ve havada bulutlaşarak sis
oluşturur.
• Eğer sıcaklık aniden O°C'ın altına düşerse havadaki su
buharı donarak buz kristallerini oluşturur ve kırağı
oluşur
Prof.Dr. İbrahim USLU
Süblimleşme
Prof.Dr. İbrahim USLU
Süblimleşme
Katı iyot erime noktasının
(114 ºC) bir hayli altında bile
dikkate değer bir
süblimleşme basıncına
sahiptir. Burada 70 ºC
dolayında pembe iyot buharı
oluşmuştur. Erlerin soğuk
çeperlerinde katı iyot
kırağılaşır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kuru Buz (katı CO2)
• Katı karbondioksit açık bir kapta ısıtılırsa süblimleşir.
Erimez. Bu yüzden kuru buz diye adlandırılır
• Kuru buz, düşük sıcaklıklar sağlaması ve eriyerek sıvı
oluşturmaması nedeniyle, soğutma ve besin koruma
işlemlerinde kullanılır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
CO2 ile yangın söndürme
• 5.1 atm basıncın üzerinde CO2 elde edilir.
• Sıvı CO2 yangın söndürücülerde kullanılır. Bu yangın
södürücülerde maddenin üç hali ortaya çıkar.
• Yangın söndürücünün vanası açılarak sıvı CO2
bırakıldığında büyük bölümü hızla buharlaşır.
• Buharlaşma için gerekli ısı sıvı CO2 den alınır.
• Soğuyan bu sıvı CO2’in sıcaklığı donma noktasının altına
düşer ve katı CO2 “kar” haline gelir. Bu katı CO2’de hızla
süblimleşerek gaz halindeki CO2’ye dönüşür
• Bu olayların hepsi:
– 1. yangının çevresinde bir CO2 “örtüsü” oluşmasına ve
– 2. soğuma ile yangının sönmesine
yardımcı olur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kaynama
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kaynama Noktası
• Moleküller arası kuvvetler büyüdükçe kaynama
noktası artar.
– Dipol momentler ve böylece dipol-dipol
etkileşimlerinin gücü, hidrojen ve halojen atomları
arasındaki elektronegativite farkının artması ile artar.
– London kuvvetlerinin gücü ise elektron sayısının
artması ile artar.
– Moleküller arasındaki üçüncü etkileşim tipi, suya
olağanüstü özellik kazandıran hidrojen bağıdır.
Elektron sayısı farklı olan benzer bileşiklerin molar
kütlelerinin artması ile kaynama noktalarının artması
beklenir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kaynama ve Kaynama Noktası
• Sabit basınç altında bir sıvı ısıtılırsa verilen ısı sıvı
moleküllerinin kinetik enerjisini arttırmaya harcanır ve
sıvının sıcaklığı zamanla artar.
• Sıcaklık yükselince sıvının buhar basıncı artmaktadır.
• Sıcaklık artışıyla sıvının buhar basıncındaki artma, sıvının
buhar basıncı atmosfer basıncına eşit oluncaya kadar
devam eder.
• Sıvının buhar basıncı atmosfer basıncına eşit olunca,
sıvının her yerinde birden buhar kabarcıkları oluşur ve
kaynama başlar.
• Sıvının buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu
andaki sıcaklığına kaynama noktası veya kaynama
sıcaklığı denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Normal Kaynama Noktası
• Buhar basıncının, standart atmosfer basıncına
eşit (1 atm, 760 mmHg) eşit olduğu sıcaklığa
normal kaynama noktası denir.
• Yüksek rakımlarda dış basınç düşer, örneğin
1600 m. de dış basınç 630 mmHg’dır ve bu
basınçta su 95 ºC’de kaynar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Moleküller Arası Kuvvetler (bağlar)
• Bu bağlar atomlar, moleküller yada iyonlar arasındaki bağlar olup
moleküller içi bağlardan (kovalent ya da iyonik) daha zayıftırlar.
• Moleküller arası zayıf kuvvetler, moleküllerin bir arada durmasını
sağlar.
• Katı ve sıvıların erime ve kaynama noktaları bu bağların kuvvetleri
ile orantılı değişir
Prof.Dr. İbrahim USLU
Moleküller Arası Kuvvetler (bağlar)
Prof.Dr. İbrahim USLU
Dipole-Dipole Etkileşimi
• Kısmı pozitif ve kısmı negatif yüklerden dolayı polar
kovalent moleküller arasında kalıcı dipole-dipole
etkileşimler olur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Hidrojen Bağı
• Dipole-dipole etkileşimin özel bir durumudur. F, O, N
içeren polar kovalent moleküller ve H arasında olur.
• Hidrojen ve çok elektronegatif elementler arasında
sıradan dipole-dipole etkileşimden çok daha büyük
bir etkileşim vardır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
H bağı Van der Waals kuvvetlerinden
daha kuvvetlidir
• 4A grup elementlerinin (C, Si, Ge, Sn)
hidrür bileşiklerinde, molekül kütlelerinin
artması ile kaynama noktasının düzenli
olarak arttığı gözlenmektedir ki beklenen
de budur. Bunun sebebi ise giderek
büyüyen merkez atomdaki elektron sayısı
arttıkça moleküller arası van der Waals
kuvvetleri artar ve bu nedenle de kaynama
noktaları yükselir.
• Fakat 6A grup elementlerinin (O, S, Se, Te)
yaptığı hidrür bileşiklerin grafiğine bakacak
olursak H2O bileşiğindeki uyumsuzluğu
görebiliriz. H2O'nun kaynama noktası aynı
grup elementlerinin yaptığı bileşiklerden
daha düşük olması beklenirken daha
yüksektir. Bu durum ise H2O molekülünün
hidrojen bağı yapabilme özelliği ile
açıklanabilir. H bağı van der Waals
kuvvetlerinden daha kuvvetli olduğu için
kaynama noktasında ani bir yükselme
görülür.
Prof.Dr. İbrahim USLU
H bağı Van der Waals kuvvetlerinden daha kuvvetli
• 5A grubundaki NH3, PH3 AsH3, SbH3 ve 7A grubundaki HF, HCl, HBr, HI
bileşiklerininde kaynama noktası, 6A grubu ile uyumludur.
• NH3 ve HF bileşikleri H bağı nedeni ile beklenen değerlerden sapma
gösterir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kaynama noktası büyük moleküllerde
yüksektir
• Molekül büyüklüğü arttıkça ve molekülde
dallanma azaldıkça Van der Walls kuvvetlerinin
gücü artar ve buna bağlı olarak da kaynama
noktasında yükselme görülür.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Düdüklü Tencere
• Düdüklü tencerelerin üzerindeki yay sisteminin
içteki basıncın belirli bir basınca ulaşmadan
buharın çıkışına izin vermediğinden, tencerenin
içindeki basınç atmosfer basıncından daha
yüksek olacaktır ve kaynama açık
tenceredekinden daha yüksek sıcaklıkta
olacaktır.
• Örneğin 2 atm basınç altında su 120 ºC’de
kaynar.
• Bu da yemeklerin açık tenceredekine göre daha
çabuk pişmesini sağlayacaktır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kaynama Noktası Tayini
İki molekül birbirine benzer, ama farklı
dipol· momentlere sahip ise, daha büyük
dipol momenti olanın, başka moleküllerle
daha güçlü bir şekilde etkileşmesi beklenir.
Hangi molekülün polar olduğuna karar
vermek için bağların dipol momentlerinin
birbirini götürüp götürmediğine bakmak
gerekir.
p-Dikloro benzendeki iki C-Cl bağı, benzen
halkasında karşılıklı olarak bulunur ve dipol
momentleri birbirini götürür.
o-dikloro benzen molekülü ise, iki C-Cl
bağının dipol momentleri birbirini
götürmediği için polardır.
o-dikloro benzen 180 °C,
p-Dikloro benzen 174 °C de
kaynar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Aspirinin Kaynama Noktası Yüksektir
Salisilik asitte molekül içi
hidrojen bağı
Salisilik asidin para-hidroksibenzoik asit
İsimli izomerinde molekül içi hidrojen bağı
yoktur
Prof.Dr. İbrahim USLU
Cis –Trans Moleküller ve K.N.
K.N. 32 ºC
K.N. 48 ºC
K.N. 60ºC
Cis formundaki yağ asitlerinin erime noktaları
trans formuna göre daha düşüktür, kaynama
noktaları da daha yüksektir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Niçin Cis yağ asitlerinin erime noktaları trans göre daha
düşük, kaynama noktaları da daha yüksektir?
• Cis yağ asitleri doğrusal olmadıklarından birim
hacimde daha az molekül olması erime
noktalarının daha düşük olmasının en önemli
nedenidir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kaynama Ancak Açık Sistemlerdeki Sıvılarda Olur
• Kapalı bir sistemde sıvı-buhar sistemini ne
kadar ısıtılırsa ısıtılsın kaynama olmaz.
• Kapalı bir sistemde sıcaklığın artmasıyla sıvının
buhar basıncının artması nedeniyle sıvının
üzerindeki basınç da artacağından, sıvının
buhar basıncı hiçbir zaman üstteki basıncı
yenecek seviyeye ulaşamayacaktır.
• Kaynama ancak açık sistemlerdeki sıvılarda
olur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kağıt Bir Kapta Suyun Kaynaması
Prof.Dr. İbrahim USLU
Kağıt Bir Kapta Suyun Kaynaması
• Boş bir kağıt bardak bek alevinde ısıtılırsa kısa
sürede tutuşur. Eğer kağıt bardak su ile
doldurulursa, içindeki su kaynadığı sürece
yanmadan ısıtılabilir.
• Bu olayın üç nedeni vardır:
– Suyun ısı kapasitesi büyük olduğundan, bekten gelen
ısı esas olarak bardağın değil suyun ısınmasına
harcanır.
– Su kaynadığı sürece, sıvıyı buhar haline getirmek için
büyük miktarda ısı (∆Hbuhar) gerekir.
– Bardakta su olduğu sürece, bardağın sıcaklığı suyun
kaynama noktasının üzerine çıkmaz.
• Kaynama noktasının 100 oC değil 99,9 oC olması
dış basıncın 1 atm den birazcık düşük olduğunu
göstermektedir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Standart Kaynama Noktası
• Sıvıların 1 atm basınç altındaki kaynama
noktalarına standart kaynama noktası veya
standart kaynama sıcaklığı denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Aşırı Isınmış Sıvı
• Bir sıvı ısıtıldığında sıcaklığı kaynama
sıcaklığının üstüne çıkmasına rağmen
kaynamamışsa, bu sıvıya aşırı ısınmış sıvı
denir.
• Aşırı ısınma genellikle sıvı çok temiz ve
pürüzsüz bir kapta ısıtıldığı zaman görülür.
• Çünkü böyle bir kapta buhar kabarcıklarının
oluşumunu kolaylaştıracak pürüzler yoktur.
• Aşırı ısınma çok artarsa veya aşırı ısınmış
sıvının içine bir cisim daldırılırsa, aniden
patlama şeklinde kaynamaya başlar ve sıvının
sıcaklığı kaynama sıcaklığına düşene kadar
devam eder.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Süt Taşması ve Aşırı Isınmış sıvı
(devam)
• Bir tencerede ısıtılan sütün bir anda taşmaya
başlaması ve ısının kesilmesine rağmen
taşmanın bir müddet devam etmesi bu
nedenledir.
• Aşırı ısınmış sıvılar daima tehlikelidir.
• Bu durumla karşılamamak için yani sıvının
normal kaynaması için içine kaynama taşları
konulmalı veya sürekli karıştırılmalıdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Damıtma veya Destilasyon
• Sıvıların saflaştırılması için, ısıtılarak
buharlaştırılması ve buharının tekrar
soğutularak yoğunlaştırılması işlemi yapılır. Bu
işleme damıtma veya destilasyon denir.
Destilasyon işlemi atmosfer basıncı altında
yapılıyorsa, adi destilasyon, daha düşük
basınçta yapılıyorsa, vakum destilasyonu olarak
isimlendirilir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Damıtma veya Destilasyon
Prof.Dr. İbrahim USLU
It is composed of a very large
mixture of hydrocarbons
It was formed from the
remains of sea animals and
plants that died and were
buried millions of years
ago.
Ham petrol kalın siyah
viskozitesi yüksek bir
sıvıdır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
C
H
H
H H
Hidrokarbon molekülleri çoğunlukla karbon ve
hidrojen ihtiva eder, en basiti metandır.
CH4
Hidrokarbon
molekülleri
Prof.Dr. İbrahim USLU
Damıtma
Benzin
Nafta
Uçak yakıtı, gaz yağ
dizel
Fuel oil, asfalt
LPG gazı
Prof.Dr. İbrahim USLU
fractions
Dizel
benzin
Gaz yağı,
Uçak yakıtı
nafta,
polimer
endüstrisi
asfalt
Metan ve
benzeri
gazlar
LPG
Prof.Dr. İbrahim USLU
Ağır bileşikler kulenin
altında birikir.
Bu bileşiklerin büyük
molekül ağırlığı vardır
ve çok az uçucudurlar.
En fazla uçucu olanlar.
(kaynama noktası en
düşük olanlar) kulenin en
tepesinden çıkarlar,
bunların metan gibi çok
küçük molekül ağırlığı
vardır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Prof.Dr. İbrahim USLU
Adi ve Vakum Distilasyon
• Kaynama sıcaklığında bozunmayan sıvılar adi
destilasyon, kaynama sıcaklığında bozunan
sıvılar için de vakum destilasyonu uygulanır.
• Vakum destilasyonunda sıvının üzerindeki
basınç vakum uygulanarak düşürülür ve daha
düşük sıcaklıkta kaynaması sağlanır.
• Yeterli miktarda vakum uygulanırsa, su oda
sıcaklığında bile kaynatılabilir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Donma ve Donma Noktası
• Bir sıvıdan soğuk bir ortamda ısı çekilirse,
sıvının sıcaklığının azalmasıyla moleküllerin
kinetik enerjileri de azalır ve daha yavaş
hareket etmeye başlarlar.
• Kinetik enerjisi çok az olan moleküller çekim
kuvvetlerinin etkisi altında belirli bir düzen
içinde istiflenmeye zorlanırlar ve sıvı donmaya
başlar.
• Sıvı fazdaki düşük enerjili moleküllerin donarak
katı faza geçmeleriyle sıvı da kalan
moleküllerin ortalama kinetik enerjisi
yükseldiğinden sıvının sıcaklığı bir miktar artar.
• Eğer sıvıdan ısı çekilerek soğutulmazsa donma
olayı durur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Donma ve Donma Noktası
• Sıvının sıcaklığını yükselten donma olayı ile
sıvının sıcaklığını düşüren erime olayı birbirinin
etkisini yok edeceğinden sıvının sıcaklığı sabit
kalır.
• Donma olayında sıvı ile katı arasında bir denge
kurulur. Sıvı ile katının dengede olduğu sabit
sıcaklığa sıvının donma noktası veya donma
sıcaklığı denir.
• Eğer sıvıdan ısı çekmeye devam edilirse, donma
olayı hızlanır ve sıvının tamamı donana kadar
sıcaklık değişmez.
• Sıvı donarak katı fazı oluşturduktan sonra,
katıyı soğutulmaya devam edersek katının
sıcaklığı zamanla azalır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Aşırı Soğumuş Sıvı
• Bir sıvı donma sıcaklığının altına kadar
soğutulduğu halde hala sıvı fazda kalabiliyorsa,
böyle sıvılara aşırı soğumuş sıvı denir.
• Böyle sıvılar biraz hareket ettirilir veya
içerisine küçük kristal parçaları atılırsa aniden
donar.
• Sıvının molekülleri ve viskozluğu ne kadar
büyükse, oluşacak kristal örgüsü ne kadar
karmaşık ise aşırı soğuma da o kadar belirgin
olur.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Donma - Erime
• Bir sıvının sıcaklığı düşürülürse, sıvıyı oluşturan
moleküllerin kinetik enerjisinin azalmasıyla
moleküller arası çekim kuvvetleri artar ve katı
hali oluşturur.
• Bu olaya donma denirken, katı halden sıvı hale
geçmeye de erime denir.
• Kinetik enerjisi azalan moleküller hareketsiz
hale geçerler ve katı fazı oluştururlar.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Erime Noktası
• Bir maddenin sıvısının donma
noktası ile katısının erime noktası
birbirine eşittir.
• Bir atmosfer basınç altında bir
sıvının katısı ile dengede bulunduğu
sıcaklığa standart donma (erime)
noktası veya standart donma
(erime) sıcaklığı denir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Erime Isısı
• Erime sıcaklığındaki 1,0 g katıyı sıvı haline
getirmek için verilmesi gereken ısıya erime ısısı
denir.
• Kovalent bağlı bir bileşik, molekülleri
arasındaki zayıf bağ parçalandığında erir.
•
Prof.Dr. İbrahim USLU
İyon bileşiği ise, kristal örgüler
halinde birbirlerine güçlü bağlarla
bağlı olan iyonlardan oluşur ve bu
bağların parçalanması daha fazla
enerji gerektirir. Bu nedenle iyon
bileşiklerinin erime noktaları
genellikle kovalent bağlı bileşiklerden
daha yüksektir.
Mum (kovalent bağlı bileşik) gaz
lambası kılıfından (iyon bileşiği) daha
düşük bir sıcaklıkta erir.
Oysa gaz lambasının kılıfı erimeden
akkor hale gelene kadar ısıtılabilir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Molar Donma ve Molar Erime Entalpisi
• Donma noktasındaki bir mol sıvının katı faza
geçerken verdiği ısıya molar donma entalpisi
denir.
• Erime noktasındaki bir mol katının sıvı faza
geçerken aldığı ısıya ise molar erime entalpisi
denir.
• Molar donma ve erime entalpileri mutlak
değerce birbirlerine eşittir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Öz Isı
• 1,0 g maddenin sıcaklığını 1°C arttırmak için verilmesi
gereken ısıya öz ısı denir.
• Öz ısısı farklı olan iki maddeye aynı miktarda ısı verildiği
zaman, öz ısısı küçük olan maddenin sıcaklığı daha fazla
artar.
• sıcak bir günde deniz suyunun sıcaklığının havanın
sıcaklığından soğuk olduğunu gözlemişsinizdir.
• Havanın sıcaklığı suyun sıcaklığından çabuk artmasının
sebebi, havanın ve suyun sıcaklığını aynı anda arttırmak
için havanın 1,0 gramına vermemiz gereken ısı
miktarının, suyun 1,0 gramına vermemiz gerekenden
daha az olmasıdır.
• Suyun ve havanın öz ısıları 1,0 ve 0,23 cal/g °C dir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Öz Isı
• Maddenin katı, sıvı veya buhar fazında, sıcaklık
değişimi ile meydana gelecek ısı değişimi,
• Q = m C ∆T
eşitliğinden hesaplanır.
m, maddenin gram cinsinden kütlesi,
C, öz ısı
∆T ise, son ve ilk sıcaklıklar arasındaki farktır.
Prof.Dr. İbrahim USLU
Örnek soru
• -10°C'taki 10 g buzu kaynama sıcaklığında tamamen
buharlaştırmak için ne kadar ısı gerekir. Buzun erime
noktası O°C, suyun kaynama noktası 100°C, suyun öz ısı
1,0 cal/g °C-1, buzun öz ısısı 0,5 cal/g °C-1 ve erime ısısı
80 cal/g ve suyun buharlaşma ısısı 539 cal/g °C-1 dir.
• Q1 = mCbuz ∆T = 10 g x 0,5 cal/g °C-1 [O - (-10)] °C = 50
cal
• Q2 = mLe = 10 g x 80 cal/g = 800 cal
• Q3 = mCsu ∆T = 10 g x 1,0 cal/g °C-1 x (100 - O) °C =
1000 cal
• Q4 = mLb = 10 g x 539 cal/g = 5390 cal
• Q = 50 + 800 + 1000 + 5390 = 7240 cal ısı verilmelidir.
Prof.Dr. İbrahim USLU
SORULAR?
• Sıvılar ısıtıldıkları zaman hacimleri ölçülebilir miktarda
değişmez? Neden?
• Sıvı tanecikleri arasındaki çarpışma hızını gaz fazındaki
taneciklerin çarpışma hızı ile karşılaştırınız.
• Açık bir kaptaki sıvının buharlaştığı ortam soğur? Neden?
• Vücudu ıslak olan bir kişi rüzgarlı havada daha fazla üşür?
Neden?
• Çamaşırlar sıcak havada mı, yoksa düşük sıcaklıktaki rüzgarlı
havada mı daha çabuk kurur? Neden?
• Kesilmiş bir karpuz güneş altında soğur? Neden?
• Kapalı bir sistemde sıvısıyla dengede bulunan buhar için;
sistemin hacmi değiştirildiğinde neler değişir?
• Kapalı bir sistemde sıvısıyla dengede bulunan buhar için;
sistemin sıcaklığı değiştirildiğinde neler değişir?
• Sütün ısıtılırken köpürerek taşmasını nasıl açıklarsınız?
• Buz erirken ve su kaynarken sıcaklıkları niçin sabit kalır?
• Kırağı hangi mevsimlerde daha çok olur? .
• Sis nasıl oluşur ve hangi mevsimlerde daha çok olur?

More Related Content

What's hot

Fluida cairan dan gas
Fluida   cairan dan gasFluida   cairan dan gas
Fluida cairan dan gas
hoshirami
 
Gelombang elektromagnetik
Gelombang elektromagnetikGelombang elektromagnetik
Gelombang elektromagnetik
Leoiska Messi
 
Hukum ohm-dan-hambatan
Hukum ohm-dan-hambatanHukum ohm-dan-hambatan
Hukum ohm-dan-hambatan
Aris Saputro
 
5. zat padat dan fluida
5. zat padat dan fluida5. zat padat dan fluida
5. zat padat dan fluida
mawar m.rabba
 
Impuls dan momentum
Impuls dan momentumImpuls dan momentum
Impuls dan momentum
Ahmad Ilhami
 

What's hot (20)

Fluida cairan dan gas
Fluida   cairan dan gasFluida   cairan dan gas
Fluida cairan dan gas
 
Struktur kristal [compatibility_mode]
Struktur kristal [compatibility_mode]Struktur kristal [compatibility_mode]
Struktur kristal [compatibility_mode]
 
Gelombang elektromagnetik
Gelombang elektromagnetikGelombang elektromagnetik
Gelombang elektromagnetik
 
Interferensi gelombang
Interferensi gelombangInterferensi gelombang
Interferensi gelombang
 
Fisika Matematika II (1 - 2) kalkulus-variasi
Fisika Matematika II (1 - 2) kalkulus-variasiFisika Matematika II (1 - 2) kalkulus-variasi
Fisika Matematika II (1 - 2) kalkulus-variasi
 
Susunan paduan
Susunan paduanSusunan paduan
Susunan paduan
 
Hukum ohm-dan-hambatan
Hukum ohm-dan-hambatanHukum ohm-dan-hambatan
Hukum ohm-dan-hambatan
 
Struktur dan ikatan atom
Struktur dan ikatan atomStruktur dan ikatan atom
Struktur dan ikatan atom
 
5. zat padat dan fluida
5. zat padat dan fluida5. zat padat dan fluida
5. zat padat dan fluida
 
Impuls dan momentum
Impuls dan momentumImpuls dan momentum
Impuls dan momentum
 
Presentasi bahan listrik dan magnet
Presentasi bahan listrik dan magnetPresentasi bahan listrik dan magnet
Presentasi bahan listrik dan magnet
 
Struktur Kristal
Struktur KristalStruktur Kristal
Struktur Kristal
 
Manfaat radio aktif dalam kehidupan sehari
Manfaat radio aktif dalam kehidupan sehariManfaat radio aktif dalam kehidupan sehari
Manfaat radio aktif dalam kehidupan sehari
 
Struktur Kristal
Struktur KristalStruktur Kristal
Struktur Kristal
 
struktur atomik
struktur atomikstruktur atomik
struktur atomik
 
Sifat Optik dan Termal Material
Sifat Optik dan Termal MaterialSifat Optik dan Termal Material
Sifat Optik dan Termal Material
 
Termodinamika
TermodinamikaTermodinamika
Termodinamika
 
Fisika Inti
Fisika IntiFisika Inti
Fisika Inti
 
Mengenai persamaan kajian dari termodinamika dan fisika statistika yakni term...
Mengenai persamaan kajian dari termodinamika dan fisika statistika yakni term...Mengenai persamaan kajian dari termodinamika dan fisika statistika yakni term...
Mengenai persamaan kajian dari termodinamika dan fisika statistika yakni term...
 
Tara kalor
Tara kalorTara kalor
Tara kalor
 

Similar to Katılar ve Sıvılar

Kımyasal bağlar
Kımyasal bağlarKımyasal bağlar
Kımyasal bağlar
wahset3
 
14. powerpoint sunumu maddenin yapısı ve özellikleri
14. powerpoint sunumu  maddenin yapısı ve özellikleri14. powerpoint sunumu  maddenin yapısı ve özellikleri
14. powerpoint sunumu maddenin yapısı ve özellikleri
Eray Mutlu
 
atomun_yapisi_ve_elektronteorisi-pdf (2).pdf
atomun_yapisi_ve_elektronteorisi-pdf (2).pdfatomun_yapisi_ve_elektronteorisi-pdf (2).pdf
atomun_yapisi_ve_elektronteorisi-pdf (2).pdf
Hazal36
 
Atom modelleri kopya
Atom modelleri   kopyaAtom modelleri   kopya
Atom modelleri kopya
zeynepdereli
 

Similar to Katılar ve Sıvılar (20)

Bağlar
BağlarBağlar
Bağlar
 
Atom kuramlari
Atom kuramlariAtom kuramlari
Atom kuramlari
 
Kimyasal bağlar
Kimyasal bağlarKimyasal bağlar
Kimyasal bağlar
 
Vsepr (Valance Shell Electron Pair Repulsion)
Vsepr (Valance Shell Electron Pair Repulsion)Vsepr (Valance Shell Electron Pair Repulsion)
Vsepr (Valance Shell Electron Pair Repulsion)
 
Kımyasal bağlar
Kımyasal bağlarKımyasal bağlar
Kımyasal bağlar
 
PERIYODIKCIZELGE.pdf
PERIYODIKCIZELGE.pdfPERIYODIKCIZELGE.pdf
PERIYODIKCIZELGE.pdf
 
KIMYASALBAGLAR1.pdf
KIMYASALBAGLAR1.pdfKIMYASALBAGLAR1.pdf
KIMYASALBAGLAR1.pdf
 
Kimyasal Bağ Kavraminin Tarihsel GelişImi
Kimyasal Bağ Kavraminin Tarihsel GelişImiKimyasal Bağ Kavraminin Tarihsel GelişImi
Kimyasal Bağ Kavraminin Tarihsel GelişImi
 
14. powerpoint sunumu maddenin yapısı ve özellikleri
14. powerpoint sunumu  maddenin yapısı ve özellikleri14. powerpoint sunumu  maddenin yapısı ve özellikleri
14. powerpoint sunumu maddenin yapısı ve özellikleri
 
Nuclear chemistry
Nuclear chemistryNuclear chemistry
Nuclear chemistry
 
Kimyasal Bağlar 2.pdf
Kimyasal Bağlar 2.pdfKimyasal Bağlar 2.pdf
Kimyasal Bağlar 2.pdf
 
02 kati cisimlerin_ic_yapisi
02 kati cisimlerin_ic_yapisi02 kati cisimlerin_ic_yapisi
02 kati cisimlerin_ic_yapisi
 
Bölüm 1xrays-
Bölüm 1xrays-Bölüm 1xrays-
Bölüm 1xrays-
 
KIMYASALBAGLAR2.pdf
KIMYASALBAGLAR2.pdfKIMYASALBAGLAR2.pdf
KIMYASALBAGLAR2.pdf
 
Fizik
FizikFizik
Fizik
 
atomun_yapisi_ve_elektronteorisi-pdf (2).pdf
atomun_yapisi_ve_elektronteorisi-pdf (2).pdfatomun_yapisi_ve_elektronteorisi-pdf (2).pdf
atomun_yapisi_ve_elektronteorisi-pdf (2).pdf
 
Atom
AtomAtom
Atom
 
Atom modelleri kopya
Atom modelleri   kopyaAtom modelleri   kopya
Atom modelleri kopya
 
Atom modelleri
Atom modelleriAtom modelleri
Atom modelleri
 
atom
atomatom
atom
 

More from Prof.Dr. İbrahim USLU

More from Prof.Dr. İbrahim USLU (20)

Kastamonu
KastamonuKastamonu
Kastamonu
 
Tarihte İlk Kütüphaneler ve Kütüphanelerin Tarihi
Tarihte İlk Kütüphaneler ve Kütüphanelerin TarihiTarihte İlk Kütüphaneler ve Kütüphanelerin Tarihi
Tarihte İlk Kütüphaneler ve Kütüphanelerin Tarihi
 
Nükleer Reaktörler Tipleri, Yakıt Çevrimi ve Kullanılmış Yakıtlar
Nükleer Reaktörler Tipleri, Yakıt Çevrimi ve Kullanılmış YakıtlarNükleer Reaktörler Tipleri, Yakıt Çevrimi ve Kullanılmış Yakıtlar
Nükleer Reaktörler Tipleri, Yakıt Çevrimi ve Kullanılmış Yakıtlar
 
Radyoaktif Kaynakların Emniyet ve Güvenliğinin Önemi
Radyoaktif Kaynakların Emniyet ve Güvenliğinin ÖnemiRadyoaktif Kaynakların Emniyet ve Güvenliğinin Önemi
Radyoaktif Kaynakların Emniyet ve Güvenliğinin Önemi
 
Radyoaktif Kaynakların Emniyet ve Güvenliğinin Önemi
Radyoaktif Kaynakların Emniyet ve Güvenliğinin ÖnemiRadyoaktif Kaynakların Emniyet ve Güvenliğinin Önemi
Radyoaktif Kaynakların Emniyet ve Güvenliğinin Önemi
 
Nükleer tıp
Nükleer tıpNükleer tıp
Nükleer tıp
 
Tarihten günümüze NANOTEKNOLOJİ
Tarihten günümüze NANOTEKNOLOJİTarihten günümüze NANOTEKNOLOJİ
Tarihten günümüze NANOTEKNOLOJİ
 
Nasıl sağlıklı yaşarız, lise
Nasıl sağlıklı yaşarız, liseNasıl sağlıklı yaşarız, lise
Nasıl sağlıklı yaşarız, lise
 
Termik Analiz Yöntemleri
Termik Analiz YöntemleriTermik Analiz Yöntemleri
Termik Analiz Yöntemleri
 
Nanoteknoloji ve sağlık
Nanoteknoloji ve sağlıkNanoteknoloji ve sağlık
Nanoteknoloji ve sağlık
 
Yüzey gerilimi ve Kılcallık
Yüzey gerilimi ve KılcallıkYüzey gerilimi ve Kılcallık
Yüzey gerilimi ve Kılcallık
 
Ozmoz ve kolloitler
Ozmoz ve kolloitlerOzmoz ve kolloitler
Ozmoz ve kolloitler
 
Kısırlaştırma
KısırlaştırmaKısırlaştırma
Kısırlaştırma
 
Eğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın Yeri
Eğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın YeriEğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın Yeri
Eğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın Yeri
 
Gazi yarışma sunum
Gazi yarışma sunumGazi yarışma sunum
Gazi yarışma sunum
 
Mucizevi materyal; Grafenler ve Nanobiyoteknolojik kullanımları
Mucizevi materyal; Grafenler ve Nanobiyoteknolojik kullanımlarıMucizevi materyal; Grafenler ve Nanobiyoteknolojik kullanımları
Mucizevi materyal; Grafenler ve Nanobiyoteknolojik kullanımları
 
Image J programı kullanımı
Image J programı kullanımıImage J programı kullanımı
Image J programı kullanımı
 
Tem sunum
Tem sunumTem sunum
Tem sunum
 
Taramalı Elektron Mikroskobu
Taramalı Elektron MikroskobuTaramalı Elektron Mikroskobu
Taramalı Elektron Mikroskobu
 
Nükleer Reaktörler Tipleri, Yakıt Çevrimi ve Kullanılmış Yakıtlar, Ülkemizdek...
Nükleer Reaktörler Tipleri, Yakıt Çevrimi ve Kullanılmış Yakıtlar, Ülkemizdek...Nükleer Reaktörler Tipleri, Yakıt Çevrimi ve Kullanılmış Yakıtlar, Ülkemizdek...
Nükleer Reaktörler Tipleri, Yakıt Çevrimi ve Kullanılmış Yakıtlar, Ülkemizdek...
 

Katılar ve Sıvılar

  • 1. Prof.Dr. İbrahim USLU Katılar ve Sıvılar • Prof.Dr. İbrahim USLU
  • 2. Prof.Dr. İbrahim USLU Katıların Genel Özellikleri • Maddenin katı, sıvı ve gaz halinde bulunması, o maddeyi oluşturan tanecikler arasındaki kuvvetlere bağlıdır. • Bir sıvının sıcaklığı düşürülürse, taneciklerinin kinetik enerjisi azalır. Kinetik enerjinin azalması tanecikler arası çekimin daha fazla etkili olmasına sebep olur ve tanecikler arasındaki uzaklık azalır. • taneciklerin birbirine yaklaşması maddeye. düzenli bir yapı kazandırır. • Böylece madde donar, yani katılaşır.
  • 3. Prof.Dr. İbrahim USLU İdeal Gazlarda Tanecikler Arası Kuvvetler Yok • Katı haldeyken madde tanecikleri sadece çok zayıf titreşim hareketi yaptıklarından, taneciklerin hareketsiz oldukları kabul edilebilir. • Bu nedenle, katı hal madde taneciklerinin en düzenli halidir. • Maddenin en düzensiz hali olan gazda tanecikler arası kuvvetler yok denecek kadar az (ideal gazlarda tanecikler arası kuvvetler yok) ve tanecikler çok serbest bir şekilde hareket ederken, katılarda ise bunların tam tersidir.
  • 4. Prof.Dr. İbrahim USLU Kristalli ve Amorf Katılar • Katılar taneciklerinin istiflenmesine göre, iki sınıfa ayrılabilir. • Katıda taneciklerin belirli bir düzen içinde (belirli bir geometrik şekle göre) bir araya gelmesiyle oluşan katılara kristalli katılar denir (tuz, şeker, vb). • Katıda tanecikler belirli bir geometrik şekle göre değil de rasgele üst üste yığılmışlarsa, bu tür katılara da amorf katılar denir (cam, plastik, lastik vb).
  • 5. Prof.Dr. İbrahim USLU • Katılara basınç uygulanarak hacimleri küçültülemez, bazı katılar elektriği iletir bazıları iletemez; • bazı katılar bıçakla kesilebilecek kadar yumuşak (alkali metaller) • bazıları çok serttir (elmas, silisyum karbür gibi). • Bu özelliklerin sebeplerinden birincisi kristali oluşturan taneciklerin farklı olması, ikincisi ise kristallerin farklı geometrik yapıya sahip olmasıdır. • Katılar, katıyı oluşturan birimler (tanecikler) ve aralarındaki bağlar yönünden metalik, iyonik, moleküler ve ağ örgülü katılar olmak üzere dört gruba ayrılırlar
  • 6. Prof.Dr. İbrahim USLU İyonik Katılar • Artı ve eksi yüklü iyon taneciklerinin birbirlerini çekmesiyle oluşan katılardır. • Bu iyonlar, kolay elektron veren metal atomları ile bu elektronları kolayca alabilen ametal atomlarıdır. • Hem iyonlar arası ve hem de katıda tanecikleri bir arada tutan kuvvetler iyonik bağdır. • Örneğin, NaCl katısı, artı yüklü sodyum iyonları ile eksi klor iyonlarının elektrostatik olarak birbirlerini çekmesiyle oluşan iyonik bağ nedeniyle, belirli bir geometrik şekle göre istiflenerek oluşur.
  • 7. Prof.Dr. İbrahim USLU İyonik Katılar • İyonik katıların ısı ve elektrik iletkenlikleri yoktur. Katı halde tanecikler hareketsiz olduğundan ısıyı iletmezler. • Isıtıldıkları zaman ya erirler ya da bozunurlar. • İyonik katılarda değerlik elektronları atomlar tarafından çok sık tutuldukları için hareketli elektronlar içermezler ve elektrik iletkenlikleri yoktur. • Sıvı halleri ve çözeltileri elektriği iletirler. • Sıvı hallerinde ve çözeltilerinde iyonlar serbestçe hareket ettiklerinden elektrik akımını bu iyonlar aracılığıyla iletirler.
  • 8. Prof.Dr. İbrahim USLU . İyonik bir katının baskıyla şeklinin değişmesi Dışardan yapılan bir baskı kristal yapıdaki yük dengesini bozacağından kristal parçalanır. Bu nedenle iyonik katılar sert ve kırılgandırlar.
  • 9. Prof.Dr. İbrahim USLU II. Sınıf İletkenler • Elektrik akımını hareketli iyonlar tarafından ileten maddelere II. sınıf iletkenler denir.
  • 10. Prof.Dr. İbrahim USLU Metalik Katılar • Metalik katılar, eksi yüklü elektron denizine daldırılmış artı yüklü iyonlardan oluşmuştur. • Metal atomları bu elektron denizi içinde, belirli bir geometrik şekle göre bir arada bulunurlar. Metalik katılarda bir arada bulunan birimler artı yüklü metal iyonlarıdır.
  • 11. Prof.Dr. İbrahim USLU I.sınıf iletenler • Metalik katıların çok iyi ısı ve elektrik iletkenlikleri, tel ve levha haline getirilebilmeleri hareketli elektron denizi modeliyle açıklanır. • Elektron denizindeki elektronlarının serbestçe dolaşımları nedeniyle ısı ve elektriği bir tarafından diğer taraflarına kolayca iletebilirler. • Elektriği elektronlar aracılığıyla ileten iletkenlere I.sınıf iletenler denir.
  • 12. Prof.Dr. İbrahim USLU • Bazı metal kristallerinde tanecikler arasında kovalent bağ bulunur ve bu katılar çok serttirler.
  • 13. Prof.Dr. İbrahim USLU Metalik bir katının baskıyla şeklinin değişmesi Dışardan yapılan bir baskı anında artı yüklü iyonlar elektrik yük dengesini bozmadan yer değiştirebildiklerinden metaller tel ve levha haline getirilebilirler.
  • 14. Prof.Dr. İbrahim USLU Moleküler Katılar • Bu katılarda katıyı oluşturan birimler ametal atomlarından oluşmuş moleküllerdir. • Molekül içindeki atomlar arasında kovalent bağ vardır. • Ancak molekülleri bir arada tutarak katının oluşmasını sağlayan bağ: • moleküller polar ise dipol-dipol etkileşmesi (buz kristalinde olduğu gibi) ve • moleküller apolar ise Van der Waals kuvvetleridir (Naftalinde (C10H8), fosforda (P4), kükürtte (S8), şekerde (C12H22O11) olduğu gibi).
  • 15. Prof.Dr. İbrahim USLU Moleküler Katılar • Hiçbir fiziksel halleri ısı ve elektriği iletmez. • Isıtıldıkları zaman ya erirler (naftalin) ya da bozunurlar (şeker). • Erime noktaları genellikle düşüktür. • Moleküler katılarda değerlik elektronları molekül içinde sıkıca tutulduğundan (kovalent bağ) katı içinde hareket edemezler ve elektrik iletkenlikleri yoktur.
  • 16. Prof.Dr. İbrahim USLU Moleküler Katı • Titantetraklorür suyla beyaz renkli titandioksiti oluşturmak üzere reaksiyon veren bir sıvıdır. • 136 C’de kaynar ve -25 C’da donarak bir moleküler katı oluşturur. • Uygun şekilde dişarıya püskürtüldüğünde duman oluşturur ve gökyüzüne yazı yazmakta da kullanılır. • TiCl4 + 2H2O → 4HCl + TiO2
  • 17. Prof.Dr. İbrahim USLU Bazı Moleküler Katılar Buz kristali Kükürt molekülü
  • 18. Prof.Dr. İbrahim USLU Ağ Örgülü Katılar • Bu katılarda katıyı oluşturan birimler ametal atomlarıdır ve aralarındaki bağ ise kovalent bağdır. • Bu tür katılarda değerlik elektronları atomlar tarafından sıkı bir şekilde tutulduklarından (kovalent bağ) katı içinde serbestçe dolaşamazlar ve elektriği iletmezler (grafit hariç). • Erime noktaları çok yüksektir (1000°C’in üzerinde) ve ısı iletkenlikleri de yoktur. • Bu tür katılara en iyi örnek karbonun allotropları olan elmas ve grafittir.
  • 19. Prof.Dr. İbrahim USLU Elmas • Elmas saydam, ışığı çok iyi kırma özelliğine sahip, elektriği iletmeyen kimyasal maddelere karşı çok dayanıklı ve bilinen en sert maddedir. • Elmasta her bir karbon atomu sp3 hibrit orbitalleriyle dört karbon atomuna σ-bağları ile bağlıdır. • Böyle bir bağlanmada tüm atomlar birbirlerine kovalent bağlarla bağlı olduklarından serbest elektronlar bulunmaz. • Bu nedenle elektriği ve ısıyı iletmezler.
  • 20. Prof.Dr. İbrahim USLU Grafit • Grafit ise gri-siyah renkte, elektriği çok iyi ileten ve çok yumuşak bir maddedir. • Grafitte her bir karbon atomu sp2 hibrit orbitalleriyle üç karbon atomuna σ-bağları ile bağlıdır.
  • 21. Prof.Dr. İbrahim USLU • Bu bağlanma sonucunda her bir karbon atomunda bağ yapmamış bir p orbitalinde serbest birer elektron kalır ve bu elektronlar komşu karbon atomları arasında rezonans halinde п-bağlarının oluşmasını sağlar. • Bu bağlanmalar sonucunda grafit, hekzagonal karbon atomları halkalarının oluşturduğu tabakalardan meydana gelmiştir.
  • 22. Prof.Dr. İbrahim USLU Grafit • Bu tabakalar arasında da oldukça zayıf olan van der Waals kuvvetleri vardır. • Bu nedenle tabakaları birbiri üzerinden kaydırmak oldukça kolay olduğundan, grafit yumuşak ve kaygan hissi veren bir katıdır. • п-bağı elektronlarının rezonans halinde olması nedeniyle, bu elektronlar katı içinde rahatlıkla bir taraftan diğer tarafa doğru hareket edebilir ve bu da grafite ısı ve elektrik iletkenliği sağlar.
  • 24. Prof.Dr. İbrahim USLU Kristal Yapıları • Kristalli katılarda, tanecikler kristal örgüsü içinde belirli bir geometrik şekle göre istiflenirler. • Kristal örgüsünün en küçük birimine birim hücre denir. • Birim hücrelerin üç boyutlu olarak yan yana gelmesiyle katının kristali oluşur. • Kristalli katılar için çeşitli kristal örgüleri vardır. Bu kristal örgüleri Bravais örgüleri denir.
  • 25. Prof.Dr. İbrahim USLU Kristal örgüleri • Kristal örgüleri, birim hücresinin üç kenar uzunluğu ve kenarları arasındaki açılarla tanımlanır. Kristal örgüleri, birim hücreyi temsil eden geometrik şeklin köşelerine tanecikleri temsil eden küçük daireler çizilerek gösterilir. • Örgü birimlerinin en basit olanı kübik örgü birimidir ve bütün kenarlar aynı uzunlukta olup, kenarlar arasındaki açılar 90o'dir. • Kübik örgü birimi de; basit, iç merkezli ve yüzey merkezli olmak üzere üç çeşittir.
  • 26. Prof.Dr. İbrahim USLU Lityum Metal Örgüsü
  • 27. Prof.Dr. İbrahim USLU Kübik Örgüler Basit Kübik Örgü İç Merkezli Kübik Örgü Yüzey Merkezli Kübik Örgü
  • 28. Prof.Dr. İbrahim USLU Kristalli Katıdaki Boşluk • Kristalli bir katının kristal örgüsünün yapısı bilinirse, kristalli katının ne kadarının boş olduğu hesaplanabilir. • Kristalli katılarda taneciklerin üç farklı kübik örgü biriminde istiflenmeleri durumunda, katıdaki boşluğun yüzdesi aşağıdaki gibi hesaplanır.
  • 29. Prof.Dr. İbrahim USLU • Bu hesaplama yapılırken kolaylık olması açısından, kristal örgüsündeki taneciklerin aynı büyülükte küreler (atomlar) olduğunu kabul edilir. • Gerçekte kristalli katılardaki tanecikler, hem aynı büyüklükte değildir (NaCl'de Na+ ve Cl- olduğu gibi) hem de küre şeklinde değildir (Buzda tanecikler H2O molekülleri iken elmasta C atomlarıdır.).
  • 30. Prof.Dr. İbrahim USLU Basit Kübik Örgü • Basit kübik örgüde, birim hücre küp şeklindedir. • Bu birim hücre üç boyutlu olarak birbirlerine eklenirse, kristal yapısı ortaya çıkar. • Basit kübik örgüde birim hücrenin (küpün) her köşesinde bir atomun 1/8'i vardır ve atomlar birbirine değmektedir. • Bir küpte 8 köşe olduğuna göre, 1 birim hücrede 8x1/8 = 1 atom vardır.
  • 32. Prof.Dr. İbrahim USLU Basit Kübik Örgü • Böyle bir durumda birim hücrenin bir kenar uzunluğu, atomun yarıçapının iki katına eşittir. • Atomun yarıçapı r ise, küpün bir kenarı 2r uzunluğundadır. • Küp içindeki atomun (küre şeklinde olduğu kabul edilerek) hacmi ve küpün hacmi,
  • 33. Prof.Dr. İbrahim USLU Basit Kübik Örgü • Bir katının kristal yapısı, birim hücrenin üç boyutlu olarak yan yana dizilmesinden oluştuğuna göre, basit kübik örgüye göre istiflenmiş bir katının %48'si boşluktur.
  • 34. Prof.Dr. İbrahim USLU İç Merkezli Kübik Örgü • İç merkezli kübik örgüde, birim hücre küp şeklindedir. • Merkezli kübik örgüde atomlar, küpün köşelerinde ve merkezindedir. • Küp içinde 1 atom ve her köşesinde 1/8 atom bulunduğundan, 1 birim hücresinde toplam 1+8 x1/8=2 atom vardır.
  • 35. Prof.Dr. İbrahim USLU İç Merkezli Kübik Örgü
  • 36. Prof.Dr. İbrahim USLU İç Merkezli Kübik Örgü
  • 37. Prof.Dr. İbrahim USLU İç Merkezli Kübik Örgü
  • 38. Prof.Dr. İbrahim USLU İç Merkezli Kübik Örgü • Merkezli kübik örgüye göre istiflenmiş bir katının %32'si boşluktur.
  • 39. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Merkezli Kübik Örgü • Yüzey merkezli kübik örgüde atomlar, küpün köşelerinde ve yüzeylerindedir. • Küpün her köşesinde 1/8 atom ve her yüzeyinde 1/2 atom vardır. • Bir küpte 8 köşe ve 6 yüzey olduğundan, 1 birim hücrede toplam 8x1/8 + 6x1/2=4 atom vardır.
  • 40. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Merkezli Kübik Örgü
  • 41. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Merkezli Kübik Örgü
  • 42. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Merkezli Kübik Birim Hücre
  • 43. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Merkezli Kübik Birim Hücre
  • 44. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Merkezli Kübik • Yüzey merkezli kübik örgüye göre istiflenmiş bir katının %26'si boşluktur. • Kristalli katılan oluşturan tanecikleri birer küre olarak düşünürsek, bu taneciklerin en sık istiflenmesi yüzey merkezli kübik örgüde olur. • Basit kübik örgüde ise küreler arası boşluklar en fazladır.
  • 45. Prof.Dr. İbrahim USLU Maddelerin İletkenliği • Bir maddenin elektriği iletme yeteneği, onun direnci ile ölçülür. • Direnç ne kadar küçük olursa iletkenlik o kadar iyi olur. • Maddeleri akıma karşı gösterdikleri dirence ve bu direncin sıcaklıkla nasıl değiştiğine göre sınıflandırabiliriz. • Yalıtkan, elektriği iletmeyen bir maddedir. • Metalik iletken, sıcaklık arttıkça direnci artan elektronik bir iletkendir. • Yarı iletken, sıcaklık arttıkça, direnci azalan bir elektronik iletkendir. • Süper iletken, sıfır dirençle elektriği ileten bir elektronik iletkendir.
  • 46. Prof.Dr. İbrahim USLU Yarı İletken – Süper İletken
  • 47. Prof.Dr. İbrahim USLU Yalıtkanlar • Gazlar, iyonik ve ağ yapılı katıların, organik bileşiklerin büyük bir çoğu moleküler veya kovalent bağlı katı ve sıvılar yalıtkandır.
  • 48. Prof.Dr. İbrahim USLU Metalik iletkenler ve yarıiletkenler • Metalik iletkenler, tüm metalleri ve grafit gibi bazı katıları içerir. • Bir yarı iletkene örnek olarak az miktarda arsenik veya indiyum içeren saf silisyum kristali verilebilir.
  • 49. Prof.Dr. İbrahim USLU Yarı iletkenler nerede kullanılır • Diodlar, transistörler ve entegre devreler gibi katı-faz elektronik cihazlarda yarıiletkenler kullanılar. • Silisyum esaslı yarı iletkenleri kullanarak güneş ışığı elektrik enerjisine dönüştürülür. • Güneş enerjisi elektronları bir iletkenlik bandına doğru uyardığından, yarı iletkenler, güneş enerjisiyle elektrik akımı oluşturur.
  • 50. Prof.Dr. İbrahim USLU Yarı İletkenler ve Elektrik Enerjisi
  • 51. Prof.Dr. İbrahim USLU Yakıt Hücresi ile Elektrik Elde Etme
  • 52. Prof.Dr. İbrahim USLU Süper İletkenler • 1987'ye kadar süper iletkenlerin çoğu mutlak sıfır noktası civarına soğutulmuş metaller (kurşun gibi) veya bileşiklerdi. • Ancak 1987'de ilk kez yüksek sıcaklık süper iletkenlerinden bahsedildi. • Süper iletkenler 100 K de bile sıfır direnç gösterir.
  • 53. Prof.Dr. İbrahim USLU Alaşımlar • İki veya daha fazla metalin karıştırılması ile alaşımlar meydana gelir. • Homojen alaşımlarda, farklı elementlerin atomları düzgün bir şekilde yerleşmiştir. • Pirinç, bronz ve darphane alaşımları, bu tür alaşımlara örnek olarak verilebilir. • Heterojen alaşımlar ise teneke-kurşun, lehim ve diş doldurmada kullanılan cıva amalgam gibi, farklı bileşimlerdeki kristal faz karışımlardan oluşmuştur.
  • 54. Prof.Dr. İbrahim USLU Yer Değiştirme Alaşımı • Bakır atomları kübik sık istiflenir. Çinko atomları da bakır atomları ile hemen hemen aynı büyüklükte olduklarından, benzer özellikleri vardır. • Bunun sonucu olarak kristal örgü de bazı çinko atomları, bakır atomlarının yerini alabilir. • Bir metalin atomlarının, başka bir metalin atomları ile yer değiştirmesi sonucu oluşan bir alaşıma yer değiştirme alaşımı denir.
  • 55. Prof.Dr. İbrahim USLU Yer Değiştirme Alaşımları • Atomların büyüklüklerinde ve elektronik yapılarında küçük farklılıklar olduğundan, bu tür alaşımlardaki atomlar kristal örgünün şeklini bozar ve elektron akışını engeller. • Yapı bozulduğu için atomların bir biri üstünden kaymaları zorlaşır. • Bu alaşımlar saf elemente göre daha az elektriksel ve termal iletkenliğe sahiptir ve daha sert ve sağlamdır.
  • 56. Prof.Dr. İbrahim USLU Çelik ve Örgü Boşluğu Alaşımı • Çelik, demirin % 2 veya daha az karbon içerdiği bir alaşımıdır. • Karbon atomları, demir atomlarından çok daha küçüktür, bu nedenle kristal örgüde demir atomlarının yerini alamazlar. • Karbon atomları o kadar küçüktür ki bunlar, demir örgüdeki boşluk ve çatlaklara yerleşirler. • Bu da örgü boşluğu alaşımı olarak adlandırılır.
  • 57. Prof.Dr. İbrahim USLU Çelik • Boşluklarındaki atomlar, örgüyü oluşturan atomların hareketlerine ve elektrik iletkenliğine büyük ölçüde etki eder. • Bu hareket kısıtlılığı, alaşımı metalden daha sert ve sağlam yapar. • Yüksek karbon çelikleri çok serttir ve eğer ısıtılmazsa kırılır. • Paslanmaz çelik, korozyona karşı dayanıklılık kazandıran nikel ve krom gibi metallerle demirin oluşturduğu bir alaşımdır.
  • 58. Prof.Dr. İbrahim USLU Yarış bisikletleri • Paslanmaz çeliğe diğer metallerin ilavesi istenen özelliklerde ürünler elde edilmesini sağlar. • Yarış bisikletleri, demirin mangan, molibden ve titan gibi metallerle oluşturduğu oldukça sağlam, düşük yoğunluklu çeliklerden yapılmıştır. Bu çeliğin mekanik darbelere dayanıklılığı çok fazladır
  • 59. Prof.Dr. İbrahim USLU Düşük Erime Noktalı Alaşımları • Kurşun, kalay ve bizmutun düşük erime noktalı alaşımları, bazı yangın söndürücü sistemlerde kullanılan su püskürtücülerini kontrol etmede kullanılır. • Yangının ısısı, su su püskürtücüsünü aktive eden alaşımı eritir ve böylece yangın yayılmadan söndürülür.
  • 60. Prof.Dr. İbrahim USLU Moleküllerin renkleri yoktur • Hayvanların yedikleri gıdaların renklerinin, neresinden çıkarsa çıksın, çıkan şeyin rengi ile bir alakası yoktur. • Buna en iyi örnek inektir. • Bir ineğin en çok yediği yeşil renkli otlardır. Bu otlar ineğin dört odalı midesinde çözülür ve moleküllere ayrılır, Sütün renginin beyaz olmasının nedeninin içinde çözünmüş halde bulunan kalsiyum kasinat (caseinate)tır.
  • 61. Prof.Dr. İbrahim USLU Dışkı niçin kahverengi, • Dışkının kahverengi olmasının sebebi bağırsaklarda hazmı sağlayan sıvılar, özellikler de safra suyudur. Safra suyu aslında yeşil renktedir fakat gıdalarla karıştıkça kahverengi renk alır. Bu nedenle dışkı bazen yeşilimsi de olabilir. Çok az da olsa aldığımız gıdalar dışkının rengini etkiliyebilir. Örneğin vücudumuz pancara koyu kırmızı rengi veren maddeyi bazen parçalayamaz ve pancar yedikten sonra dışkı kırmızımsı bir renk alabilir. • Dışkıdaki renk, şekil ve kıvam değişikliklerinin çoğu son zamanlarındaki bir beslenme değişikliği ya da geçici bir sindirim bozukluğuna dayanır. Ancak eğer dışkı belirgin bir şekilde normalden açık veya koyu renkte ise, ya da kanlı ise, bu daha ciddi bir durumu gösterir, derhal doktora başvurulmalıdır.
  • 62. Prof.Dr. İbrahim USLU İdrar niçin açık sarı renktedir • Vücudumuzu terk eden sıvı maddelerin, yani idrar ve terin renginin de içilen sıvı rengi ve kimyasal yapısı ile bir alakası yoktur. • Sıvı veya katı olsun yemek borusundan içeri girip, sindirim sistemimizi boydan boya geçen gıdalar eğer metabolizmada iyi parçalamazlarsa bunun sonucu dışkıda görülebilir. Ama idrar öyle değildir. İdrar metabolik artıkların dolaşım sistemi ile taşınmasıyla böbreklerde oluşur. • İdrarın normal rengi açık sarıdır. Bu renkteki değişiklikler muhakkak bir şeylerin iyi gitmediğini gösterir. • Bu durumda hemen doktora gitmek gerekir. İdrar kahverengi veya kola renginde ise karaciğer veya safrakesesi problemi, kırmızı ise enfeksiyon, iltahaplanma veya idrar sisteminde kanama olabilir. Ancak fazlaları vücuttan atılan vitaminler veya bazı doğal ve suni gıda boyaları da idrarda bunlara benzer renk değişikliklerine neden olabilir. Eğer idrarınızın rengi yeşil veya mavi ise bu duruma hemen hemen kesinlikle gıda boyaları neden olmuştur. Endişe edilecek bir durum değildir. Boyalar zarar vermeden vücuttan çıkar.
  • 63. Prof.Dr. İbrahim USLU Saçlarımız niçin beyazlaşıyor? • Aslında bir saç teli, ortası boş olan ve içinde melanin denilen boya pigmentleri bulunan bir tüpten başka bir şey değildir. Genç yaşlarda bu boşlukta saça renk veren melanini bir arada tutan bir sıvı vardır. • Yaşlandıkça derimiz saçlarımızı ve vücudumuzdaki diğer kılları eskisi gibi sağlıklı olarak üretemez. Kılların ortasındaki sıvı kaybolur, boya hücreleri de tutunamadığından sadece hava kalır. • Saçlar boyasız hale gelir, beyaz renge yani asıl rengine dönüşür.
  • 64. Prof.Dr. İbrahim USLU Saçlarımız niçin beyazlaşıyor? • Bütün saçlarımızın beyaza dönüşme süreci on ila yirmi yıl sürebilir. • Aslında her bir saç telinin rengi ya siyahtır (sarı, kırmızı, kumral vs.) ya da beyaz. • Yani her bir saç teli yavaş yavaş grileşip beyazlaşmaz. Ancak bu süreç içinde hepsi aynı anda beyazlaşmadığından, beyazların sayısı arttıkça bütün saç gittikçe açılan gri renkte görülür. İşin ilginç tarafı boya hücreleri bazen üretime hız verirler. Gittikçe beyazlaşan saçlar geçici bir süre tekrar biraz koyulaşmış gibi görünebilirler.
  • 65. Prof.Dr. İbrahim USLU Kraliçe Marie Antoinette’nin saçları • İnsanlar arasında bir şok veya aşırı gerilim geçiren birinin saçlarının bir gecede bayazlaştığı, bir süre sonra da tekrar eski rengine döndüğü söylenir. Hatta bazı tarihçiler Kraliçe Marie Antoinette'nin giyotine gideceği günün gecesinde saçlarının hepsinin bembeyaz olduğunu yazarlar.
  • 66. Prof.Dr. İbrahim USLU Saçların bir gecede beyazlaşması zor • Saçların devamlı uzadığı, belirli bir süre sonra dökülüp alttan yeni saç geldiği hatırlanacak olursa, mevcut saçın değil, ancak yeni gelecek saçın beyaz olabileceği, dolayısıyla saçların bir gecede beyazlaşmasının mümkün olmadığı görülüyor. • Ancak bilim insanları bu olayın birkaç haftalık bir süreçte olabileceğini söylüyorlar.
  • 67. Prof.Dr. İbrahim USLU Saç Dökülmesi • Troid bezi, şeker gibi hastalıklarda ve aşırı stres veya şok gibi durumlarda kişinin renkli saçları bu süreçte tamamen dökülebilir ve geriye sadece daha önceden beyazlaşmış saçlar kalabilir. • Diğer saçlarla birlikte beyazların yerine de daha gür ve siyah saçlar çıkabilir. Saçların beyazlaşması insanlık tarihinde nedense hep sorun olmuştur. Kimileri onu olgunluğun ve bilgeliğin simgesi olarak görürken, tarih boyu savaş kahramanları, yaşlılığın ve güçsüzlüğün belirtisi olarak görmüşler ve bir şekilde saçlarını boyamışlardır.
  • 68. Prof.Dr. İbrahim USLU Saç Şekli • Saçlarımızın kıvırcık, dalgalı veya düz olmasını da ebeveynlerimizden aldığımız genler belirliyor. • Kıvırcık bir saçı kestiğimizde kesitinin dikdörtgene yakın olduğunu, dalgalı saçın elips, düz saçın kesitinin ise daire olduğunu görebilirsiniz. • İşte bu saç kesitlerinden dolayı bazı saçlar dümdüz uzarken bazıları hemen kıvrılmaya başlar. • Kıvırcık saçlılar, saçlarınızı boşuna ütülemeyin, saçın yapısını yani kesitinin şeklini değiştirmeden kalıcı bir düz saça sahip olmanız mümkün değil.
  • 69. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı Kristal Ekran (LCD) • Bu tür ekranların da dijital saat, hesap makinesi, termometre vb bir çok yerde kullanıldığını biliriz.
  • 70. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı kristaller • Sıvı kristal terimi ilk bakışta garip gelebilir. • Eskiden beri sıvının bir madde hali olduğunu biliriz. • Kristal ise yine maddenin bir hali olan katının özel bir şeklidir. • Bununla birlikte, sıvı kristal terimi doğru terimdir ve maddenin sıvı ile katı arasındaki bir durumunu belirtir. • Sıvı kristaller, 100 yıl kadar önce bir rastlantı sonucu keşfedilmiştir. • Sıvı kristaller, sıvılar gibi akışkan ve katılar gibi optik özelliklere sahiptirler.
  • 71. Prof.Dr. İbrahim USLU Organik Bileşikler ve Sıvı Kristaller • Sıvı kristallere en çok organik bileşiklerde rastlanır. • Organik bileşiklerin yaklaşık %0,5 i sıvı kristal özelliği gösterir. • Ancak bileşiğin sıvı kristal özelliği gösterebilmesi için silindirik biçimde (çubuk şeklinde), molekül kütlesi 200- 500 akb ve uzunluğu yarı çapının 4-8 katı olmalıdır.
  • 72. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı kristallerin biçimleri • Sıvı kristallerin nematik (ipliksi) yapısında, çubuk şeklinde moleküller paralel durumda düzenlenmişlerdir. • Her yönde hareket edebilirler, yalnızca uzun eksenleri etrafında dönebilirler. (Seyrek olarak doldurulmuş bir kalem kutusunda belli bir kalemin hareketine benzer).
  • 73. Prof.Dr. İbrahim USLU Simektik Biçim • Simektik (gres benzeri) yapıda, çubuksu moleküller, moleküllerin uzun eksenlerinin katman düzlemine ne dik olduğu katmanlar halinde istiflenmişlerdir. • Moleküller katmanlar içinde hareket eder, ama katmanlar arasında edemezler.
  • 74. Prof.Dr. İbrahim USLU Kolesterik Biçim • Kolesterik biçim, nematik biçime benzerse de bu yapıda moleküller tabakalaşmıştır. • Kolesterik yapıda her bir tabakadaki moleküllerin yönelimi, alt ve üst tabakadakilerden farklıdır. • Fakat belli bir tabakalar demetinde her özel yönelim yinelenir ve aynı yönelimde molekül düzlemleri aralığı kolesterik sıvı kristallerin ayırt edici bir özelliğidir. • Bir sıvı kristal tarafından yansıtılan ışığın bazı özellikleri bu karakteristik özelliğe bağlıdır.
  • 75. Prof.Dr. İbrahim USLU Kötü kolestrolün Damarlardan İyi kolestrol tarafından taşınması
  • 76. Prof.Dr. İbrahim USLU Kolestrol ile damarların tıkanması
  • 77. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı Kristal ekranlar, bir elektrik alanında sıvı kristallerdeki molekül yönlenmelerinin değişmesi esasına dayanarak yapılmıştır.
  • 82. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı kristal ekranda: A) en arkada gelen ışığı yansıtan ayna, B) altında polarize film olan bir cam, C) ön yüzeyinde indiyum-kalay olan elektrod yüzeyi, D) tabaka halinde sıvı kristal maddesi, E) altta dikörtgen şeklinde elektrod olan cam yüzey ve F) ise öncekine (B de yüzeye) 90 derece açılı diğer polarize film Vardır.
  • 83. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı Kristaller Nasıl Çalışır
  • 84. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı Kristaller ve Canlılar • Sıvı kristaller canlı maddelerde yaygın biçimde bulunur. • Hücre zarları ve belirli dokular, sıvı kristal diye tanımlanan yapılara sahiptir. • Damar sertleşmesi, sıvı kristal kolestrol bileşiklerinin toplanmasından meydana gelir.
  • 85. Prof.Dr. İbrahim USLU SIVILAR • H2O(katı) 0.9150 g/cm3 • H2O(sıvı) 1.0000 g/cm3 • H2O(gaz) 0.000804 /cm3
  • 86. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvılar • Maddelerin doğada katı, Sıvı ve gaz olmak üzere üç fiziksel hali vardır (maddenin dördüncü hali olan plazma çok yüksek sıcaklıklarda bulunur. • Maddelerin hal değiştirmeleri sırasında ortamda iki hali (katı-sıvı, sıvı-gaz veya katı- gaz) birlikte bulunur ve iki halin bulunduğu heterojen bir karışım olarak düşünülebilir.
  • 87. Prof.Dr. İbrahim USLU Hal - Faz • Heterojen bir karışımın ayrı ayrı homojen kısımlarına faz denir. • Örneğin, katı halde bulunan bir madde erime sırasında katı fazdan sıvı faza geçer. • Erime tamamlandıktan sonra ise madde artık sıvı haldedir.
  • 88. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı Hal • Maddelerin üç fiziksel halinden biri olan sıvı hal, gaz halinden katı hale geçişte ortaya çıkan ara haldir. • Bu nedenle, hem katı hem de gazlarda bulunan bazı özelliklerin bir arada görüldüğü bir ara durum olarak düşünülebilir. Sıvılar, moleküller arasındaki düzen bakımından gazlarla katılar arasında yer alır. • Düzensiz yapıda olan gaz soğutulursa moleküllerin kinetik enerjileri azalır, birbirlerine yaklaşarak daha kararlı yapı olan sıvı hali oluştururlar.
  • 89. Prof.Dr. İbrahim USLU • Sıvı haldeki moleküller arasındaki çekim kuvveti gaz halindekinden fazla ve katı halindekinden azdır.
  • 90. Prof.Dr. İbrahim USLU Moleküllerin Enerjisi • Bir saf maddenin sıvı hali, katı ve buhar hali ile karşılaştırılırsa; sıvıyı oluşturan moleküllerin enerjisi katı fazdakinden fazla, buhar fazındakinden azdır. • Sıvı molekülleri arasındaki çekim kuvvetleri katılarınkinden az, buhardakilerden fazladır. • Sıvı moleküllerinin kararlılığı, katılardakinden az, buharınkinden fazladır. • Sıvı molekülleri arasındaki uzaklık, katılarınkinden fazla (su hariç), buharınkinden azdır.
  • 91. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvıların Özellikleri • Sıvı hal, taneciklerin en düzenli halde bir arada bulunduğu katı hal ile, gelişi güzel Brown hareketleri yapan buhar hali arasında kalan bir özelliğe sahiptir.
  • 92. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvıların katı halleri ile karşılaştırılması • Sıvılar katılar gibi sıkıştırılamazlar, konuldukları kaplarda daima belirli bir hacim kaplarlar ve kabı bütünüyle dolduramazlar.
  • 93. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvılara basınç ve sıcaklığın etkisi • Çekim kuvvetleri nedeniyle molekülleri arasındaki boşluklar az olduğundan ve neredeyse birbirleri üzerinde bulunduklarından basınç artışıyla sıvı hacminde ölçülebilir bir hacim azalması meydana gelmez. • Genellikle sıvıların sıcaklıklarının artması ile hacimlerinde çok az da olsa bir artma olduğundan, sıcaklık artışı ile yoğunlukları azalır.
  • 94. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvıların Gaz Halleri ile Karşılaştırılması • Sıvıların belirli bir şekilleri ve yüzeyleri yoktur, konuldukları kabın şeklini alırlar. • Sıvıda moleküllerin hareketli olması nedeniyle birbirlerinin üzerinden kayarak bulundukları kabın şeklini aldıklarından belli bir şekilleri yoktur. • Birbiri içerisinde çözünebilen iki sıvı bir araya getirilince sıvı molekülleri, gazlarda olduğu gibi birbiri içinde yayılırlar.
  • 95. Prof.Dr. İbrahim USLU Ortalama Serbest Yol • Sıvılarda taneciklerin enerjileri ve aralarındaki boşluklar gaz hale göre daha az olduğundan, yayılmaları gazlardakine göre çok yavaş olur. • Sıvı molekülleri birbirleri içinde yayılırlarken aynı zamanda birbirleri ile çarpışırlar. • Moleküllerin art arda iki çarpışması sırasında alınan yola ortalama serbest yol denir. Sıvılarda birim zamanda daha çok çarpışma olduğundan, ortalama serbest yol gazlarınkinden çok kısadır.
  • 96. Prof.Dr. İbrahim USLU • Birbiri ile karışan iki sıvının moleküllerinin büyüklükleri çok farklı ise, küçük moleküller büyük moleküllerin arasındaki boşluklara gireceğinden toplam hacim beklenenden az olur.
  • 97. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Gerilimi • Sıvı kitlesi içindeki moleküller yüzeydekilere oranla kendilerini çekecek daha çok komşuya sahiptirler. • Komşu moleküllerin çekiminin bu şekilde artması, içteki molekülü yüzeydekinden daha düşük bir enerji düzeyinde tutar. • Sonuç olarak, olabildiğince çok molekül sıvı kitlesi içine gitmeye çalışır ve olabildiğince az molekül yüzeyde kalır. Yüzeydeki moleküller yalnızca yüzeydeki diğer moleküller ve yüzeyin altındaki moleküller tarafından çekilir. Oysa, içteki moleküller her yöndeki komşu moleküller tarafından çekilir
  • 98. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Gerilimi • Sıvılar yüzey alanlarını minimumda tutma eğilimindedirler. • Bu durum, küresel yağmur damlaları oluşumunda açıkça görülür. Küre, öteki geometrik yapılardan daha düşük bir alan/hacim oranına sahiptir.
  • 100. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Gerilimi • Sıvı molekülleri arasındaki çekim kuvvetinden yani, kohezyon kuvvetlerinden kaynaklanan sıvıların bir başka özelliği de yüzey gerilimidir. • Sıvının ortasındaki bir molekül diğer moleküllerin her yönde eşit ölçüde çekmelerinden dolayı moleküle etki eden kuvvetler birbirini dengelemektedir (İç kısımdaki moleküllere etki eden kuvvetler birbirini dengelemektedir).
  • 101. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Gerilimi • Sıvı yüzeyindeki moleküller ise alttaki ve yanlarındaki sıvı moleküllerince kuvvetli bir şekilde çekilirken, üst taraftaki buhar molekülleri ve havayı oluşturan moleküller tarafından çok az çekildiklerinden, yüzeydeki moleküllere etkiyen kuvvet dağılımı dengesizdir. • Yüzeydeki bir sıvı molekülü sadece alt taraftaki ve yanlardaki sıvı moleküllerinin çekim etkisinde oldukları kabul edilir.
  • 102. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey Gerilimi • Bu nedenle, yüzeydeki moleküller içteki moleküllere göre birbirine daha fazla yaklaşır, yüzeyde bir büzülme ve küçülme meydana gelir. • Bu durum yüzeyde bir molekül zarı meydana getirir. Oluşan bu zar sıvının içinden dışarı çıkacak ve dışından içine girecek herhangi bir cisme veya taneciğe bir direnç gösterir. • Bu dirence, sıvının yüzey gerilimi denir. Sıvıların yüzey gerilimi, sıcaklık yükseldikçe kohezyon kuvvetlerinin küçülmesi nedeniyle azalır.
  • 103. Prof.Dr. İbrahim USLU Su Yüzeyinde Yürüyen Böcek
  • 107. Prof.Dr. İbrahim USLU Kohezyon ve Adezyon Kuvvetleri • Bir kap içerisinde bulunan sıvıların yüzeylerinin şekli kohezyon ve adezyon kuvvetlerinin büyüklüğüne bağlıdır. • Kohezyon kuvvetlerinin adezyon kuvvetlerinden büyük olması, sıvı yüzeyinde dışa doğru bir kavis oluştururken, adezyon kuvvetlerinin büyük olması durumunda içe doğru bir kavis oluşur. İncelediğimizde suyun içe, cıvanın ise dışa doğru kavisli olduğunu görürüz.
  • 108. Prof.Dr. İbrahim USLU Adezyon ve Kohezyon Kuvvetleri • Aynı cins tanecikler (sıvı-sıvı) arasındaki çekim kuvvetine kohezyon kuvvetleri ve farklı cins tanecikler (sıvı-kap yüzeyi) arasındaki çekim kuvvetine adezyon kuvvetleri denir. • Adezyon ve kohezyon kuvvetleri sıvıların viskozluğunu, yüzey gerilimini ve yüzeylerinin şeklini etkileyen faktörlerdir.
  • 109. Prof.Dr. İbrahim USLU Su ve cıvanın yüzey şekilleri • Su molekülleri ile cam molekülleri arasındaki çekim (adezyon) kuvvetlerinin suyun kendi molekülleri arasındaki çekim (kohezyon) kuvvetlerinden büyük olması suyun tüpte cam tarafından yukarı doğru çekilmesine neden olur ve yüzeyde içe doğru bir kavis oluşur. • Cam tüp içerisindeki cıvada ise kohezyon kuvvetlerinin adezyon kuvvetlerinden büyük olması nedeniyle, cıva molekülleri birbirlerini camdan daha fazla çekerler ve dışa doğru bir kavis oluşur.
  • 110. Prof.Dr. İbrahim USLU • Yüzey gerilimi sıvı yüzeyindeki enerji seviyelerini minimuma dönüştürmeye meyillidir. Bu nedenle sıvı damlaları küresel olur.
  • 111. Prof.Dr. İbrahim USLU Yapraklarda Su Damlacıkları • Yaprakların mumlu yüzeylerindeki su damlacıklarının küreye yakın biçim alması, yüzey geriliminin bir sonucudur. • Su damlacıkları yerçekimi etkisiyle hafifçe düzleşir. Buz şeklinin dalda görünüşü
  • 113. Prof.Dr. İbrahim USLU Lateks Küreleri • Uzay mekiği çalışmalarında üretilen lateks küreleri. • Yarı çapları 0,01 mm olan mükemmel kürelerdir ve yerçekimsiz ortamda (uzayda) oluşmuşlardır. • Bu küreler toz halindeki ilaçların parçacık boyutlarını ayarlamak için kullanılmaktadır
  • 114. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzey geriliminin sıcaklıkla değişimi
  • 115. Prof.Dr. İbrahim USLU Bazı sıvıların yüzey gerilimleri
  • 116. Prof.Dr. İbrahim USLU Kapiler Etki • Dar borularda, adezyon kuvvetleri, kohezyon kuvvetlerinden yeterince büyükse, örneğin sıvı su sütunu kendiliğinden yükselir. • Geniş borularda, adezyon kuvvetleri de zayıfsa, sıvının yükselmesi çok az olur; hatta alçalma gözlenebilir. • Kapiler etki, bir kağıt havlunun suyu emmesinden kısmen sorumludur.
  • 117. Prof.Dr. İbrahim USLU Cıva ve Kapiler Tüp • Suyun yerini sıvı cıvanın alması durumunda ise bu sıvı yüzeyi dış bükeydir. Yani dışa doğru bombeleşir. • Cıva da kohezyon kuvvetleri Hg atomları arasındaki kuvvetli metalik bağlardan meydana geldiğinden cıva cam kılcal tüpte, kılcalın dışındaki cıva düzeyinden daha aşağıda bir düzeye sahip olur.
  • 118. Prof.Dr. İbrahim USLU Yüzeyin Islatılması • Bir sıvı damlası bir yüzey boyunca bir film halinde yayılırsa, sıvının bu yüzeyi ıslattığı söylenir. • Sıvı damlasının bir yüzeyi ıslatması ya da yüzeyde küresel damla halinde kalması kohezyon ve adezyon kuvvetlerine bağlıdır. • Eğer kohezyon kuvvetleri adezyon kuvvetlerinden daha büyükse damla biçimini korur. • Eğer adezyon kuvvetleri yeterince büyükse damlanın dağılması sırasında yapılan iş, sıvının bir film halinde yayılması için gereken enerjiyi karşılar. Su, cam ve bazı dokumaların yüzeylerini ıslatır. • Suyun bir temizlik aracı olarak kullanılmasında bu özellik rol oynar.
  • 119. Prof.Dr. İbrahim USLU Temizlik • Eğer cam bir sıvı yağ filmiyle kaplanırsa, su artık bu yüzeyi ıslatamaz. Damlacıklar cam üzerinde durur. • Laboratuarda cam malzemeyi yıkadığınız zaman eğer su cam üzerinde düzgün bir film oluşturuyorsa işimizi iyi yapmışız demektir.
  • 120. Prof.Dr. İbrahim USLU Islatma Maddeleri • Suyun yüzey gerilimini düşüren ve onun çok kolay yayılmasını sağlayan maddelere ıslatma maddeleri denir. • Bunlar bulaşık yıkamadan tutun da endüstriyel süreçlere kadar pek çok uygulamada kullanılırlar. • Bir süngerin sıvıyı emme etkisi, selüloz lifli materyallerin içindeki kılcal borularda suyun yükselmesine dayanır. • Suyun toprakta yükselmesi de kısmen kılcallık etkisine dayanır.
  • 121. Prof.Dr. İbrahim USLU Suya deterjan katılmasının iki etkisi • Birincisi deterjan çözeltisi yağı çözerek yüzeyi temizler. • İkincisi deterjan suyun yüzey gerilimini düşürür. • Yüzey geriliminin düşmesi, damlanın filme dönüşmesi için gereken enerjinin düşmesi anlamına gelir.
  • 123. Prof.Dr. İbrahim USLU Sabunun Yağı Temizlemesi
  • 125. Prof.Dr. İbrahim USLU Viskozite • Sıvıların akmaya karşı gösterdiği dirence viskozite, bunun tersine ise akıcılık denir. • Sıvıların viskozluğu moleküller arasındaki çekim kuvvetinin, bir başka deyişle temasta olan sıvı tabakalar arasındaki iç sürtünmenin bir ölçüsüdür.
  • 126. Prof.Dr. İbrahim USLU Viskozite Ölçüm Cihazı
  • 127. Prof.Dr. İbrahim USLU Su baldan daha hızlı birleşir İki yüzen sıvı damlasının birbiriyle birleşerek tek damla olması hızı viskozite ile ilişkilidir. Örneğin su baldan daha hızlı birleşir.
  • 128. Prof.Dr. İbrahim USLU Küçük ve küresel moleküllerden oluşan sıvıların viskozluğu küçüktür • Bir sıvının viskozluğu o sıvının molekül kütlesi ve moleküllerinin geometrik yapısı ile büyük ölçüde değişir. • Büyük ve gelişi güzel molekül yapısına sahip sıvıların viskozluğu büyük iken, küçük ve küresel moleküllerden oluşan sıvıların viskozluğu küçüktür.
  • 129. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıcaklık Artışı ve Vizkozite • Genel olarak bir sıvının sıcaklığının yükselmesiyle, moleküllerin kinetik enerjileri artacağından, kohezyon ve adezyon kuvvetleri azalır ve buna bağlı olarak da sıvının viskozluğu azalırken akıcılığı artar. • Basınç artışı ise sıvının viskozluğunu arttırırken, akıcılığını azaltır.
  • 130. Prof.Dr. İbrahim USLU Buharlaşma • Yüzeye yakın ve yüzeye dik doğrultuda hareket eden ve enerjileri buharlaşmak için gereken enerjiye eşit veya daha fazla olan moleküllerin sıvıdaki çekim kuvvetlerini yenerek sıvıdan ayrılmalarına buharlaşma denir.
  • 131. Prof.Dr. İbrahim USLU Buharlaşan Sıvının Çevreden Isı Alması • Buharlaşan sıvının çevreden ısı alması – denizden çıkan bir kişinin üşümesini, – kolonya ile yıkanan ellerin soğumasını, – bir testiden sızan suyun buharlaşarak testideki suyu soğutmasını, – kesilmiş karpuzun güneş altında soğumasını sağlar.
  • 132. Prof.Dr. İbrahim USLU Aseton, Su ve Cıva • Sıvısıyla dinamik dengede bulunan bir buharın oluşturduğu basınca buhar basıncı denir. • Oda sıcaklığında yüksek buhar basıncına sahip sıvılara uçucu, çok düşük buhar basıncına sahip olanlara da uçucu olmayan sıvılar denir. • Bir sıvının uçucu olup olmaması moleküler arası kuvvetlerin büyüklüğüne bağlıdır. • Bu kuvvetler azaldıkça uçuculuk artar (buhar basıncı büyür). Dietil eter, aseton uçucu sıvılardır. • Su orta uçuculukta bir sıvıdır. • Uçucu olmayan sıvılara bir örnek cıvadır.
  • 133. Prof.Dr. İbrahim USLU Buhar Basıncı • Herhangi bir sıcaklıkta sıvısı ile dengede bulunan buharın basıncına, o sıvının buhar basıncı denir. • Buhar basıncı sıvıdan sıvıya değiştiğinden, her sıvının buhar basıncı farklı değerdedir. • Sıvının molekülleri arasındaki çekim kuvvetleri zayıf ise moleküller sıvıdan daha az bir enerjiyle ayrılırlar. • Bu nedenle belli bir sıcaklıkta buhar fazına geçen molekül sayısı daha çok olacağından buhar basıncı da daha büyük olur. • Örneğin; 200ºC sıcaklıkta dietil eter'in buhar basıncı 422 mm Hg ve suyun buhar basıncı 17.5 mm Hg dır. • Bu durum su molekülleri arasındaki çekim kuvvetlerinin dietil eter molekülleri arasındaki çekim kuvvetlerinden daha fazla olduğunu gösterir.
  • 134. Prof.Dr. İbrahim USLU Buharlaşma ve Sıvıların Buhar Basıncı • Bir sıvıyı oluşturan moleküllerin ortalama kinetik enerjileri sıcaklık artışı ile artar ve sıvı molekülleri arasındaki çekim kuvvetini yenecek seviyeye ulaşınca, moleküller sıvı fazdan ayrılıp buhar fazına geçerler ve sıvı kaynamaya başlar. • Bazı moleküller kaynama olmadan da buharlaşabilirler. Çünkü bir sıvıdaki moleküllerin hepsinin kinetik enerjileri aynı değildir.
  • 135. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı ve Çevresi • Buharlaşma sırasında yüksek enerjili moleküllerin sıvıdan ayrılmasıyla, geride kalan sıvı moleküllerinin ortalama kinetik enerjileri azalır ve sıvının sıcaklığının düşmesi beklenir. • Eğer sıvı çevresiyle ısı alışverişinde bulunabiliyorsa, kaybettiği enerjiyi çevresinden alır ve sıcaklığında bir değişme olmaz (Ancak bulunduğu ortamın sıcaklığında bir miktar düşmeye neden olur.). • Sonra yüksek enerjili moleküller yine buharlaşır, sıvı yine dışardan ısı alır ve bu olay sıvının tamamı tükenene kadar devam eder. (Bir bardaktaki suyun zamanla azaldığını hepimiz biliriz.).
  • 136. Prof.Dr. İbrahim USLU Açık Yüzey Buharlaşma Havuzu • Metrekarede Kilogram Olarak Günlük Buharlaşma Miktarını Ölçer
  • 137. Prof.Dr. İbrahim USLU Helyograf (Günlük Güneşlenme Süresini Ölçer)
  • 138. Prof.Dr. İbrahim USLU Civalı Barometre (Basınçölçer)
  • 139. Prof.Dr. İbrahim USLU Anemometre (Rüzgar Ölçer)
  • 140. Prof.Dr. İbrahim USLU Termograf ve Higrograf (Yazılı Sıcaklık Ölçer ve Yazılı Nem Ölçer)
  • 141. Prof.Dr. İbrahim USLU Plüviyograf (Yazıcılı Yağış Ölçer) (Bir Metrekareye Düşen Yağışı Kilogram Olarak Ölçer)
  • 142. Prof.Dr. İbrahim USLU Molar Buharlaşma Entalpisi • Sabit bir sıcaklıkta sıvının bir molünün buharlaşması için harcanan enerji miktarına sıvının o sıcaklıktaki molar buharlaşma entalpisi veya molar buharlaşma ısısı denir. • Bu enerji moleküller arasındaki çekim kuvvetlerini yenmeye ve oluşan buharın genleşmesi için dış basınca karşı yapılan işe harcanmaktadır. • Örneğin, suyun 100°C'ta molar buharlaşma entalpisi 9,72 kcal·mol-1'dir.
  • 143. Prof.Dr. İbrahim USLU Yoğunlaşma • Buhar fazındaki moleküllerin içinde de enerjisi ortalama kinetik enerjisinden çok büyük ve çok küçük olan moleküller vardır. • Bu moleküller kabın çeperlerine çarptıkları gibi sıvının yüzeyine de çarparlar ve enerjisi düşük olanlar çekim kuvvetlerini yenemeyip sıvı faza geçerler. Bu olaya yoğunlaşma denir.
  • 144. Prof.Dr. İbrahim USLU Denge • Başlangıçta buhar fazındaki sıvı moleküllerinin sayısı az olduğundan, yoğunlaşma hızı çok yavaş, buharlaşma hızı fazladır. • Bu nedenle zamanla manometrenin basıncı artar. Öyle bir an gelir ki birim zamanda sıvıyı terk eden (buharlaşan) molekül sayısı, birim zamanda sıvı ya dönen (yoğunlaşan) molekül sayısına eşit olur.
  • 145. Prof.Dr. İbrahim USLU • Buharlaşma ve yoğunlaşma arasında • H2O (s) → H2O (b) dinamik dinamik dengenin kurulmasından itibaren sıvı ve buhar fazındaki molekül sayısı sabit kalır.
  • 146. Prof.Dr. İbrahim USLU Yoğunlaşma Su buharı molekülleri birbirne çarptığında birbirlerine yapışmamazlar çünü buharlaşma sırasında oldukça yüksek enerji almışlardır. Ancak havada bir toz yığını bulduklarında bu daha büyük parçacığa enerjisini bırakabilir ve onun yüzeyine yapışabilir. Kümeleşme başlar ve bir süre sonra yağmur oluşur.
  • 147. Prof.Dr. İbrahim USLU Sıvı Buhar Dengesi • Sıvının sıcaklığı değişmediği sürece buhar basıncı da değişmez. • Sıvının sıcaklığı arttırılırsa buharlaşmak için gerekli ve daha fazla enerjili olan moleküllerin sayısı artacağından buharlaşan moleküllerin sayısı artar ve sıvı-buhar dengesi yeniden kurulur. • Fakat yeni denge durumunda buhar fazında eskisine göre daha çok molekül bulunacağından sıvının buhar basıncı da bir miktar artar. • Tersine sıvının sıcaklığı düşürülürse buhar basıncı da düşer.
  • 148. Prof.Dr. İbrahim USLU Kritik Sıcaklık - Kritik Basınç • Bir sıvının sıcaklığı sürekli arttırılırsa yoğunluğu azalır. • Bununla birlikte kapalı bir sıvı-buhar sisteminde sıcaklık yükseldikçe buhar fazındaki moleküllerin sayısı arttığından buharın yoğunluğu artacaktır. • Sıcaklık artışıyla sıvının yoğunluğunun azalması ve buharın yoğunluğunun artması her ikisinin de yoğunlukları eşit oluncaya kadar devam eder. • Yoğunluklar eşitlenince sıvı ile buhar fazını ayıran yüzey de ortadan kalkar ve sistem bütünüyle gaz fazına geçer. • Sıvı ile buhar arasındaki sınırın ortadan kalktığı sıcaklığa kritik sıcaklık, basınca da kritik basınç denir.
  • 149. Prof.Dr. İbrahim USLU Kritik Sıcaklığın Üzeri • Kritik sıcaklığın üzerinde sadece gaz vardır, bir başka hale rastlanmaz. • Bir madde kritik sıcaklığın üstündeyse, basınç uygulayarak sıvılaştırılamaz. • Madde, kritik sıcaklıkların altındaki sıcaklıklarda basınca bağlı olarak gaz, sıvı veya katı halde bulunur. • Maddenin buhar ile gaz molekülleri bir çok özellikleriyle aynıdır. • Aralarındaki tek fark, buhar molekülleri bulunduğu sıcaklıkta basınçla sıvı hale dönebildikleri halde gaz molekülleri bulundukları sıcaklıkta hiçbir basınçta sıvı faza dönemezler. • Kritik sıcaklıkta sıvı tamamen gaza dönüştüğünden, bu sıcaklığın üzerinde sıvı özelliklerinden söz edilmez.
  • 150. Prof.Dr. İbrahim USLU Üçlü Nokta • Bir faz diyagramı üzerinde, üç fazın kesiştiği noktadır. • Üçlü noktada üç faz beraberce dengede bulunur. • Su için üçlü nokta, 4.6 Torr basınç ve 0.01 ºC sıcaklığın karşıtıdır. • Bu şartlar altında, üç fazın tümü (buz, sıvı ve buhar) dinamik bir denge içinde bir arada bulunur. • Üçlü noktada su molekülleri, sıvı oluşturmak üzere buzdan ayrılır ve ayni hızla buz oluşturmak üzere geri dönerler: Sıvı buharlaşır, buz süblimleşir ve aynı hızla buhar yoğunlaşarak doğrudan buzu oluşturur.
  • 151. Prof.Dr. İbrahim USLU T sabitse sıvının buhar basıncı m ve V ile değişmez • Sabit bir sıcaklıkta herhangi bir sıvının buhar basıncı sıvının miktarının veya kabın hacminin değiştirilmesiyle değişmez. • Sabit bir sıcaklıkta sıvı-buhar dengesi kurulmuş olan bir sistemde sıvının miktarı azaltılırsa, buharın birim hacimdeki miktarı azalacağından sıvı-buhar dengesi bozulur. • Bu durumda buharlaşma hızı artar, bir süre sonra tekrar denge kurulur ve buharın basıncı ilk basınca ulaşır.
  • 152. Prof.Dr. İbrahim USLU • Sabit bir sıcaklıkta herhangi bir sıvının buhar basıncı sıvının miktarı ve kabın hacminden bağımsızdır. • Sonuç olarak, bir sıvının buhar basıncı sadece sıcaklıkla değişir.
  • 153. Prof.Dr. İbrahim USLU Bağıl Nem, Sis, çiy ve Kırağılaşma • Havadaki su buharının kısmi basıncının o sıcaklıkta olması gereken buhar basıncına oranına bağıl nem denir. • Havadaki bağıl nem normalde en fazla %100 olmalıdır. • Eğer %100'den büyük olursa sıcaklığa bağlı olarak sis, çiy veya kırağılaşma olur.
  • 154. Prof.Dr. İbrahim USLU Bağıl nem ve su buharı
  • 155. Prof.Dr. İbrahim USLU Çiy Noktası (dew point) • Havanın (basınç ve nem miktarı değişmeden) soğuyarak havadaki bağıl nemin yüzde 100'e ulaştığı sıcaklığa çiy noktası sıcaklığı denir. • Sabahleyin havadaki su buharının yerde yoğuşarak oluşturdukları su damlacıklarına çiy diyoruz. • Çiy, yer yüzeyi sıcaklığının havanın çiy noktası sıcaklığına kadar soğuduğunda oluşur.
  • 156. Prof.Dr. İbrahim USLU Bitki üzerinde daha fazla çiy oluşur. • Bitkiler üzerlerindeki buharlaşma ve terleme nedeniyle nemli yüzeylere sahiptir. • Bu nedenle bitkilerin üzerinde çiy noktası sıcaklığı daha yüksektir. • Bu da neden bitki yüzeylerinde daha önce ve daha fazla çiy oluştuğunu açıklar.
  • 157. Prof.Dr. İbrahim USLU Metal yüzeylerinde de çiy daha kolay oluşur • Otomobiller gibi metal yüzeyler çok hızlı bir şekilde soğur. • Bu nedenle metal yüzeyler çiy oluşabilen en uygun yüzeylerdendir. • Bununla birlikte çiy beton gibi hava sıcaklığını uzun süre tutabilen yüzeylerde bu kadar kolay oluşamaz.
  • 158. Prof.Dr. İbrahim USLU Otların üzerindeki çiy iyi havayı müjdeler • ‘Otların üzerindeki çiy iyi havayı müjdeler' şeklindeki ipucu genellikle doğrudur... • Eğer çiy oluştuktan sonra cisimlerin sıcaklığı düşmeye devam ederse, çiy donarak ‘beyaz çiy' olarak adlandırılan buz topaklarına dönüşür; kırağıya değil.
  • 160. Prof.Dr. İbrahim USLU Kırağı Nasıl Oluşur? • Öncelikle yaygın ve yanlış olarak bilindiği gibi çiy ve kırağı havadan yağmaz, havadan yere düşmez. • Kırağı, havadaki su buharının direkt olarak sıvı hale geçmeden buza dönüşüp çok soğuk yüzeyde birikmesiyle oluşur. • Bunlar bir yağış türü de olmadığı için miktarları meteorolojide ölçülmez. • Sadece çisenti, yağmur, kar, dolu ve bunların türevlerine yağış denir ve miktarları ölçülür.
  • 161. Prof.Dr. İbrahim USLU Neden acı patlıcanı kırağı çalmaz • Çiftçilerimiz, ‘Kırağı, meyve ağaçlarının çiçeğini yaktı. Şeftali ağaçlarında yüzde 100, armut ağaçlarında yüzde 70 - 80 hasar var' derler çoğu zaman. • Kırağının geceleri yaşandığını belirtir, tedbir alamadıkları için de mahsulün yandığından şikayet ederler.
  • 162. Prof.Dr. İbrahim USLU Süblimleşme - kırağılaşma • Buhar basıncı yüksek olan katıların bulunduğu ortamda sıvılaşmadan buhar haline geçmelerine süblimleşme, bunun tersi olan buhar halinden yine sıvı ara hali atlayarak katılaşma olayına da kırağılaşma denir
  • 163. Prof.Dr. İbrahim USLU Yoğunlaşma - Buharlaşma • Bir maddenin gaz halinden sıvı hale geçişine yoğunlaşma, sıvı halden buhar haline geçişine de buharlaşma denir. • Gazların diğer özelliklerini taşıyan, gazlar için türetilmiş ideal ve gerçek gaz denklemlerine uyan ancak sıcaklığı kritik sıcaklığın altında olan akışkana buhar denir. • Herhangi bir gazın sıcaklığı kritik sıcaklığının altında ise, bu gaz için buhar ifadesi kullanılır.
  • 164. Prof.Dr. İbrahim USLU Buharlaşan sıvı çevreden ısı alır Bu nedenle: – denizden çıkan bir kişi üşür, – kolonya ile elleri yıkananın elleri soğur. – Bir testiden sızan suyun buharlaşmasıyla testideki su soğur, – kesilmiş karpuz güneş altında bırakılırsa soğur
  • 165. Prof.Dr. İbrahim USLU Buharlaşma Isısı • Kaynama sıcaklığındaki 1,0 g sıvıyı buhar haline getirmek için verilmesi gereken ısıya buharlaşma ısısı denir.
  • 166. Prof.Dr. İbrahim USLU Kırağı karasal iklimde sık görülür • Kırağı karasal iklimin hüküm sürdüğü yerlerde eylülden hazirana kadar sık sık görülür. Kasım ayı Kuzey Yarım Küre genelinde kırağının en sık görüldüğü aydır. • Birikmeyle olan kırağı bitki örtüsünü, arabaları vb. yerleri (eğrelti otu gibi) buz kristalleri ile kaplar. • Havadaki su buharı soğuk yüzeylerde birikerek beyaz buz kristallerini oluşturur. • Kırağı yeterli kalınlıktaysa, sanki etrafa hafif bir kar yağmış gibi bir manzara oluşur.
  • 167. Prof.Dr. İbrahim USLU Çiftçi ve meyve üreticileri için kırağı çok tehlikelidir • Soğuyan hava, yoğunluğunun artmasından dolayı yamaçlarda aşağı akarak vadi ve çukur bölgelerde toplanır. • Buralardaki bahçe ve tarlalar kırağıdan büyük ölçüde etkilenir. Ağaçlarının alt dallarındaki meyveleri kırağı çalması bu nedenle daha fazla görülür. • Çiy gibi kırağı da hasadı etkiler. Örneğin, kırağı yemiş veya çiyli olarak toplanmış pamukların çırçırlanması neticesinde kahverengiye dönüşmesi önemli bir problemdir.
  • 168. Prof.Dr. İbrahim USLU Kırağı (Örnek) • Örneğin; 20 °C'ta havadaki su buharının kısmi basıncı 17,54 mm Hg iken sıcaklık aniden 10 °C'a düşerse bu sıcaklıkta da kısmi basınç en fazla 9,21 mm Hg olacağından kararsız bir durum ortaya çıkar. • Böyle bir durumda basınç 9,21 mm Hg'ya düşünceye kadar su buharı yoğunlaşır ve havada bulutlaşarak sis oluşturur. • Eğer sıcaklık aniden O°C'ın altına düşerse havadaki su buharı donarak buz kristallerini oluşturur ve kırağı oluşur
  • 170. Prof.Dr. İbrahim USLU Süblimleşme Katı iyot erime noktasının (114 ºC) bir hayli altında bile dikkate değer bir süblimleşme basıncına sahiptir. Burada 70 ºC dolayında pembe iyot buharı oluşmuştur. Erlerin soğuk çeperlerinde katı iyot kırağılaşır.
  • 171. Prof.Dr. İbrahim USLU Kuru Buz (katı CO2) • Katı karbondioksit açık bir kapta ısıtılırsa süblimleşir. Erimez. Bu yüzden kuru buz diye adlandırılır • Kuru buz, düşük sıcaklıklar sağlaması ve eriyerek sıvı oluşturmaması nedeniyle, soğutma ve besin koruma işlemlerinde kullanılır.
  • 172. Prof.Dr. İbrahim USLU CO2 ile yangın söndürme • 5.1 atm basıncın üzerinde CO2 elde edilir. • Sıvı CO2 yangın söndürücülerde kullanılır. Bu yangın södürücülerde maddenin üç hali ortaya çıkar. • Yangın söndürücünün vanası açılarak sıvı CO2 bırakıldığında büyük bölümü hızla buharlaşır. • Buharlaşma için gerekli ısı sıvı CO2 den alınır. • Soğuyan bu sıvı CO2’in sıcaklığı donma noktasının altına düşer ve katı CO2 “kar” haline gelir. Bu katı CO2’de hızla süblimleşerek gaz halindeki CO2’ye dönüşür • Bu olayların hepsi: – 1. yangının çevresinde bir CO2 “örtüsü” oluşmasına ve – 2. soğuma ile yangının sönmesine yardımcı olur.
  • 174. Prof.Dr. İbrahim USLU Kaynama Noktası • Moleküller arası kuvvetler büyüdükçe kaynama noktası artar. – Dipol momentler ve böylece dipol-dipol etkileşimlerinin gücü, hidrojen ve halojen atomları arasındaki elektronegativite farkının artması ile artar. – London kuvvetlerinin gücü ise elektron sayısının artması ile artar. – Moleküller arasındaki üçüncü etkileşim tipi, suya olağanüstü özellik kazandıran hidrojen bağıdır. Elektron sayısı farklı olan benzer bileşiklerin molar kütlelerinin artması ile kaynama noktalarının artması beklenir.
  • 175. Prof.Dr. İbrahim USLU Kaynama ve Kaynama Noktası • Sabit basınç altında bir sıvı ısıtılırsa verilen ısı sıvı moleküllerinin kinetik enerjisini arttırmaya harcanır ve sıvının sıcaklığı zamanla artar. • Sıcaklık yükselince sıvının buhar basıncı artmaktadır. • Sıcaklık artışıyla sıvının buhar basıncındaki artma, sıvının buhar basıncı atmosfer basıncına eşit oluncaya kadar devam eder. • Sıvının buhar basıncı atmosfer basıncına eşit olunca, sıvının her yerinde birden buhar kabarcıkları oluşur ve kaynama başlar. • Sıvının buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu andaki sıcaklığına kaynama noktası veya kaynama sıcaklığı denir.
  • 176. Prof.Dr. İbrahim USLU Normal Kaynama Noktası • Buhar basıncının, standart atmosfer basıncına eşit (1 atm, 760 mmHg) eşit olduğu sıcaklığa normal kaynama noktası denir. • Yüksek rakımlarda dış basınç düşer, örneğin 1600 m. de dış basınç 630 mmHg’dır ve bu basınçta su 95 ºC’de kaynar.
  • 177. Prof.Dr. İbrahim USLU Moleküller Arası Kuvvetler (bağlar) • Bu bağlar atomlar, moleküller yada iyonlar arasındaki bağlar olup moleküller içi bağlardan (kovalent ya da iyonik) daha zayıftırlar. • Moleküller arası zayıf kuvvetler, moleküllerin bir arada durmasını sağlar. • Katı ve sıvıların erime ve kaynama noktaları bu bağların kuvvetleri ile orantılı değişir
  • 178. Prof.Dr. İbrahim USLU Moleküller Arası Kuvvetler (bağlar)
  • 179. Prof.Dr. İbrahim USLU Dipole-Dipole Etkileşimi • Kısmı pozitif ve kısmı negatif yüklerden dolayı polar kovalent moleküller arasında kalıcı dipole-dipole etkileşimler olur.
  • 180. Prof.Dr. İbrahim USLU Hidrojen Bağı • Dipole-dipole etkileşimin özel bir durumudur. F, O, N içeren polar kovalent moleküller ve H arasında olur. • Hidrojen ve çok elektronegatif elementler arasında sıradan dipole-dipole etkileşimden çok daha büyük bir etkileşim vardır.
  • 185. Prof.Dr. İbrahim USLU H bağı Van der Waals kuvvetlerinden daha kuvvetlidir • 4A grup elementlerinin (C, Si, Ge, Sn) hidrür bileşiklerinde, molekül kütlelerinin artması ile kaynama noktasının düzenli olarak arttığı gözlenmektedir ki beklenen de budur. Bunun sebebi ise giderek büyüyen merkez atomdaki elektron sayısı arttıkça moleküller arası van der Waals kuvvetleri artar ve bu nedenle de kaynama noktaları yükselir. • Fakat 6A grup elementlerinin (O, S, Se, Te) yaptığı hidrür bileşiklerin grafiğine bakacak olursak H2O bileşiğindeki uyumsuzluğu görebiliriz. H2O'nun kaynama noktası aynı grup elementlerinin yaptığı bileşiklerden daha düşük olması beklenirken daha yüksektir. Bu durum ise H2O molekülünün hidrojen bağı yapabilme özelliği ile açıklanabilir. H bağı van der Waals kuvvetlerinden daha kuvvetli olduğu için kaynama noktasında ani bir yükselme görülür.
  • 186. Prof.Dr. İbrahim USLU H bağı Van der Waals kuvvetlerinden daha kuvvetli • 5A grubundaki NH3, PH3 AsH3, SbH3 ve 7A grubundaki HF, HCl, HBr, HI bileşiklerininde kaynama noktası, 6A grubu ile uyumludur. • NH3 ve HF bileşikleri H bağı nedeni ile beklenen değerlerden sapma gösterir.
  • 187. Prof.Dr. İbrahim USLU Kaynama noktası büyük moleküllerde yüksektir • Molekül büyüklüğü arttıkça ve molekülde dallanma azaldıkça Van der Walls kuvvetlerinin gücü artar ve buna bağlı olarak da kaynama noktasında yükselme görülür.
  • 188. Prof.Dr. İbrahim USLU Düdüklü Tencere • Düdüklü tencerelerin üzerindeki yay sisteminin içteki basıncın belirli bir basınca ulaşmadan buharın çıkışına izin vermediğinden, tencerenin içindeki basınç atmosfer basıncından daha yüksek olacaktır ve kaynama açık tenceredekinden daha yüksek sıcaklıkta olacaktır. • Örneğin 2 atm basınç altında su 120 ºC’de kaynar. • Bu da yemeklerin açık tenceredekine göre daha çabuk pişmesini sağlayacaktır.
  • 189. Prof.Dr. İbrahim USLU Kaynama Noktası Tayini İki molekül birbirine benzer, ama farklı dipol· momentlere sahip ise, daha büyük dipol momenti olanın, başka moleküllerle daha güçlü bir şekilde etkileşmesi beklenir. Hangi molekülün polar olduğuna karar vermek için bağların dipol momentlerinin birbirini götürüp götürmediğine bakmak gerekir. p-Dikloro benzendeki iki C-Cl bağı, benzen halkasında karşılıklı olarak bulunur ve dipol momentleri birbirini götürür. o-dikloro benzen molekülü ise, iki C-Cl bağının dipol momentleri birbirini götürmediği için polardır. o-dikloro benzen 180 °C, p-Dikloro benzen 174 °C de kaynar.
  • 190. Prof.Dr. İbrahim USLU Aspirinin Kaynama Noktası Yüksektir Salisilik asitte molekül içi hidrojen bağı Salisilik asidin para-hidroksibenzoik asit İsimli izomerinde molekül içi hidrojen bağı yoktur
  • 191. Prof.Dr. İbrahim USLU Cis –Trans Moleküller ve K.N. K.N. 32 ºC K.N. 48 ºC K.N. 60ºC Cis formundaki yağ asitlerinin erime noktaları trans formuna göre daha düşüktür, kaynama noktaları da daha yüksektir.
  • 192. Prof.Dr. İbrahim USLU Niçin Cis yağ asitlerinin erime noktaları trans göre daha düşük, kaynama noktaları da daha yüksektir? • Cis yağ asitleri doğrusal olmadıklarından birim hacimde daha az molekül olması erime noktalarının daha düşük olmasının en önemli nedenidir.
  • 193. Prof.Dr. İbrahim USLU Kaynama Ancak Açık Sistemlerdeki Sıvılarda Olur • Kapalı bir sistemde sıvı-buhar sistemini ne kadar ısıtılırsa ısıtılsın kaynama olmaz. • Kapalı bir sistemde sıcaklığın artmasıyla sıvının buhar basıncının artması nedeniyle sıvının üzerindeki basınç da artacağından, sıvının buhar basıncı hiçbir zaman üstteki basıncı yenecek seviyeye ulaşamayacaktır. • Kaynama ancak açık sistemlerdeki sıvılarda olur.
  • 194. Prof.Dr. İbrahim USLU Kağıt Bir Kapta Suyun Kaynaması
  • 195. Prof.Dr. İbrahim USLU Kağıt Bir Kapta Suyun Kaynaması • Boş bir kağıt bardak bek alevinde ısıtılırsa kısa sürede tutuşur. Eğer kağıt bardak su ile doldurulursa, içindeki su kaynadığı sürece yanmadan ısıtılabilir. • Bu olayın üç nedeni vardır: – Suyun ısı kapasitesi büyük olduğundan, bekten gelen ısı esas olarak bardağın değil suyun ısınmasına harcanır. – Su kaynadığı sürece, sıvıyı buhar haline getirmek için büyük miktarda ısı (∆Hbuhar) gerekir. – Bardakta su olduğu sürece, bardağın sıcaklığı suyun kaynama noktasının üzerine çıkmaz. • Kaynama noktasının 100 oC değil 99,9 oC olması dış basıncın 1 atm den birazcık düşük olduğunu göstermektedir.
  • 196. Prof.Dr. İbrahim USLU Standart Kaynama Noktası • Sıvıların 1 atm basınç altındaki kaynama noktalarına standart kaynama noktası veya standart kaynama sıcaklığı denir.
  • 197. Prof.Dr. İbrahim USLU Aşırı Isınmış Sıvı • Bir sıvı ısıtıldığında sıcaklığı kaynama sıcaklığının üstüne çıkmasına rağmen kaynamamışsa, bu sıvıya aşırı ısınmış sıvı denir. • Aşırı ısınma genellikle sıvı çok temiz ve pürüzsüz bir kapta ısıtıldığı zaman görülür. • Çünkü böyle bir kapta buhar kabarcıklarının oluşumunu kolaylaştıracak pürüzler yoktur. • Aşırı ısınma çok artarsa veya aşırı ısınmış sıvının içine bir cisim daldırılırsa, aniden patlama şeklinde kaynamaya başlar ve sıvının sıcaklığı kaynama sıcaklığına düşene kadar devam eder.
  • 198. Prof.Dr. İbrahim USLU Süt Taşması ve Aşırı Isınmış sıvı (devam) • Bir tencerede ısıtılan sütün bir anda taşmaya başlaması ve ısının kesilmesine rağmen taşmanın bir müddet devam etmesi bu nedenledir. • Aşırı ısınmış sıvılar daima tehlikelidir. • Bu durumla karşılamamak için yani sıvının normal kaynaması için içine kaynama taşları konulmalı veya sürekli karıştırılmalıdır.
  • 199. Prof.Dr. İbrahim USLU Damıtma veya Destilasyon • Sıvıların saflaştırılması için, ısıtılarak buharlaştırılması ve buharının tekrar soğutularak yoğunlaştırılması işlemi yapılır. Bu işleme damıtma veya destilasyon denir. Destilasyon işlemi atmosfer basıncı altında yapılıyorsa, adi destilasyon, daha düşük basınçta yapılıyorsa, vakum destilasyonu olarak isimlendirilir.
  • 200. Prof.Dr. İbrahim USLU Damıtma veya Destilasyon
  • 201. Prof.Dr. İbrahim USLU It is composed of a very large mixture of hydrocarbons It was formed from the remains of sea animals and plants that died and were buried millions of years ago. Ham petrol kalın siyah viskozitesi yüksek bir sıvıdır.
  • 202. Prof.Dr. İbrahim USLU C H H H H Hidrokarbon molekülleri çoğunlukla karbon ve hidrojen ihtiva eder, en basiti metandır. CH4 Hidrokarbon molekülleri
  • 203. Prof.Dr. İbrahim USLU Damıtma Benzin Nafta Uçak yakıtı, gaz yağ dizel Fuel oil, asfalt LPG gazı
  • 204. Prof.Dr. İbrahim USLU fractions Dizel benzin Gaz yağı, Uçak yakıtı nafta, polimer endüstrisi asfalt Metan ve benzeri gazlar LPG
  • 205. Prof.Dr. İbrahim USLU Ağır bileşikler kulenin altında birikir. Bu bileşiklerin büyük molekül ağırlığı vardır ve çok az uçucudurlar. En fazla uçucu olanlar. (kaynama noktası en düşük olanlar) kulenin en tepesinden çıkarlar, bunların metan gibi çok küçük molekül ağırlığı vardır.
  • 207. Prof.Dr. İbrahim USLU Adi ve Vakum Distilasyon • Kaynama sıcaklığında bozunmayan sıvılar adi destilasyon, kaynama sıcaklığında bozunan sıvılar için de vakum destilasyonu uygulanır. • Vakum destilasyonunda sıvının üzerindeki basınç vakum uygulanarak düşürülür ve daha düşük sıcaklıkta kaynaması sağlanır. • Yeterli miktarda vakum uygulanırsa, su oda sıcaklığında bile kaynatılabilir.
  • 208. Prof.Dr. İbrahim USLU Donma ve Donma Noktası • Bir sıvıdan soğuk bir ortamda ısı çekilirse, sıvının sıcaklığının azalmasıyla moleküllerin kinetik enerjileri de azalır ve daha yavaş hareket etmeye başlarlar. • Kinetik enerjisi çok az olan moleküller çekim kuvvetlerinin etkisi altında belirli bir düzen içinde istiflenmeye zorlanırlar ve sıvı donmaya başlar. • Sıvı fazdaki düşük enerjili moleküllerin donarak katı faza geçmeleriyle sıvı da kalan moleküllerin ortalama kinetik enerjisi yükseldiğinden sıvının sıcaklığı bir miktar artar. • Eğer sıvıdan ısı çekilerek soğutulmazsa donma olayı durur.
  • 209. Prof.Dr. İbrahim USLU Donma ve Donma Noktası • Sıvının sıcaklığını yükselten donma olayı ile sıvının sıcaklığını düşüren erime olayı birbirinin etkisini yok edeceğinden sıvının sıcaklığı sabit kalır. • Donma olayında sıvı ile katı arasında bir denge kurulur. Sıvı ile katının dengede olduğu sabit sıcaklığa sıvının donma noktası veya donma sıcaklığı denir. • Eğer sıvıdan ısı çekmeye devam edilirse, donma olayı hızlanır ve sıvının tamamı donana kadar sıcaklık değişmez. • Sıvı donarak katı fazı oluşturduktan sonra, katıyı soğutulmaya devam edersek katının sıcaklığı zamanla azalır.
  • 210. Prof.Dr. İbrahim USLU Aşırı Soğumuş Sıvı • Bir sıvı donma sıcaklığının altına kadar soğutulduğu halde hala sıvı fazda kalabiliyorsa, böyle sıvılara aşırı soğumuş sıvı denir. • Böyle sıvılar biraz hareket ettirilir veya içerisine küçük kristal parçaları atılırsa aniden donar. • Sıvının molekülleri ve viskozluğu ne kadar büyükse, oluşacak kristal örgüsü ne kadar karmaşık ise aşırı soğuma da o kadar belirgin olur.
  • 211. Prof.Dr. İbrahim USLU Donma - Erime • Bir sıvının sıcaklığı düşürülürse, sıvıyı oluşturan moleküllerin kinetik enerjisinin azalmasıyla moleküller arası çekim kuvvetleri artar ve katı hali oluşturur. • Bu olaya donma denirken, katı halden sıvı hale geçmeye de erime denir. • Kinetik enerjisi azalan moleküller hareketsiz hale geçerler ve katı fazı oluştururlar.
  • 212. Prof.Dr. İbrahim USLU Erime Noktası • Bir maddenin sıvısının donma noktası ile katısının erime noktası birbirine eşittir. • Bir atmosfer basınç altında bir sıvının katısı ile dengede bulunduğu sıcaklığa standart donma (erime) noktası veya standart donma (erime) sıcaklığı denir.
  • 213. Prof.Dr. İbrahim USLU Erime Isısı • Erime sıcaklığındaki 1,0 g katıyı sıvı haline getirmek için verilmesi gereken ısıya erime ısısı denir. • Kovalent bağlı bir bileşik, molekülleri arasındaki zayıf bağ parçalandığında erir. •
  • 214. Prof.Dr. İbrahim USLU İyon bileşiği ise, kristal örgüler halinde birbirlerine güçlü bağlarla bağlı olan iyonlardan oluşur ve bu bağların parçalanması daha fazla enerji gerektirir. Bu nedenle iyon bileşiklerinin erime noktaları genellikle kovalent bağlı bileşiklerden daha yüksektir. Mum (kovalent bağlı bileşik) gaz lambası kılıfından (iyon bileşiği) daha düşük bir sıcaklıkta erir. Oysa gaz lambasının kılıfı erimeden akkor hale gelene kadar ısıtılabilir.
  • 215. Prof.Dr. İbrahim USLU Molar Donma ve Molar Erime Entalpisi • Donma noktasındaki bir mol sıvının katı faza geçerken verdiği ısıya molar donma entalpisi denir. • Erime noktasındaki bir mol katının sıvı faza geçerken aldığı ısıya ise molar erime entalpisi denir. • Molar donma ve erime entalpileri mutlak değerce birbirlerine eşittir.
  • 216. Prof.Dr. İbrahim USLU Öz Isı • 1,0 g maddenin sıcaklığını 1°C arttırmak için verilmesi gereken ısıya öz ısı denir. • Öz ısısı farklı olan iki maddeye aynı miktarda ısı verildiği zaman, öz ısısı küçük olan maddenin sıcaklığı daha fazla artar. • sıcak bir günde deniz suyunun sıcaklığının havanın sıcaklığından soğuk olduğunu gözlemişsinizdir. • Havanın sıcaklığı suyun sıcaklığından çabuk artmasının sebebi, havanın ve suyun sıcaklığını aynı anda arttırmak için havanın 1,0 gramına vermemiz gereken ısı miktarının, suyun 1,0 gramına vermemiz gerekenden daha az olmasıdır. • Suyun ve havanın öz ısıları 1,0 ve 0,23 cal/g °C dir.
  • 217. Prof.Dr. İbrahim USLU Öz Isı • Maddenin katı, sıvı veya buhar fazında, sıcaklık değişimi ile meydana gelecek ısı değişimi, • Q = m C ∆T eşitliğinden hesaplanır. m, maddenin gram cinsinden kütlesi, C, öz ısı ∆T ise, son ve ilk sıcaklıklar arasındaki farktır.
  • 218. Prof.Dr. İbrahim USLU Örnek soru • -10°C'taki 10 g buzu kaynama sıcaklığında tamamen buharlaştırmak için ne kadar ısı gerekir. Buzun erime noktası O°C, suyun kaynama noktası 100°C, suyun öz ısı 1,0 cal/g °C-1, buzun öz ısısı 0,5 cal/g °C-1 ve erime ısısı 80 cal/g ve suyun buharlaşma ısısı 539 cal/g °C-1 dir. • Q1 = mCbuz ∆T = 10 g x 0,5 cal/g °C-1 [O - (-10)] °C = 50 cal • Q2 = mLe = 10 g x 80 cal/g = 800 cal • Q3 = mCsu ∆T = 10 g x 1,0 cal/g °C-1 x (100 - O) °C = 1000 cal • Q4 = mLb = 10 g x 539 cal/g = 5390 cal • Q = 50 + 800 + 1000 + 5390 = 7240 cal ısı verilmelidir.
  • 219. Prof.Dr. İbrahim USLU SORULAR? • Sıvılar ısıtıldıkları zaman hacimleri ölçülebilir miktarda değişmez? Neden? • Sıvı tanecikleri arasındaki çarpışma hızını gaz fazındaki taneciklerin çarpışma hızı ile karşılaştırınız. • Açık bir kaptaki sıvının buharlaştığı ortam soğur? Neden? • Vücudu ıslak olan bir kişi rüzgarlı havada daha fazla üşür? Neden? • Çamaşırlar sıcak havada mı, yoksa düşük sıcaklıktaki rüzgarlı havada mı daha çabuk kurur? Neden? • Kesilmiş bir karpuz güneş altında soğur? Neden? • Kapalı bir sistemde sıvısıyla dengede bulunan buhar için; sistemin hacmi değiştirildiğinde neler değişir? • Kapalı bir sistemde sıvısıyla dengede bulunan buhar için; sistemin sıcaklığı değiştirildiğinde neler değişir? • Sütün ısıtılırken köpürerek taşmasını nasıl açıklarsınız? • Buz erirken ve su kaynarken sıcaklıkları niçin sabit kalır? • Kırağı hangi mevsimlerde daha çok olur? . • Sis nasıl oluşur ve hangi mevsimlerde daha çok olur?