Kurumsal Sosyal Sorumluluk “(KSS)” çalışmaları Türkiye’de yaklaşık olarak 2000 yılından beri şirketlerin ilgi gösterdiği bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Şirketler, bu çerçevede, kar etmenin yanı sıra itibar kazanma, toplum tarafından beğenilme ve uzun vadede sürdürülebilirliği sağlamaya yönelik pek çok uygulama gerçekleştirmektedir.
21’inci yüzyılda bir şirketin başarısını ortaya koymakta finansal göstergelerin tek başına yetersiz kaldığı ve var olan krizlerde şirketlerin ayakta kalma sebepleri altında ‘’kurumsal itibar’’ kavramı artık toplum tarafından “en büyük olmak” yerine “ en beğenilen olma’ nın önemini vurgularken, müşteri gözünde değer yaratmanın avantajını da ortaya koymaktadır.
Bu çalışmada son üç yılda Türkiye’deki şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında ki başarı değerlendirmeleri ile Türkiye’de en beğenilen 20 şirketin gerçekleştirdiği sosyal girişimler ve bu değerlendirmeler içerisindeki yerleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucunda KSS projelerinde başarılı olan firmaların aynı zamanda en beğenilen listesinde olması; yaptıkları sosyal girişimlerin de beğenildiği sonucunu vermiştir. Bu çalışmada kurumsal sosyal sorumluluğun kurumsal itibar sürecindeki rolünü ortaya koymak da amaçlanmıştır.
Anahtar kelimeler; kurumsal itibar, kurumsal sosyal sorumluluk,
Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı 2012- İnsan Kaynakları ve İtibar Yöne...İtibar Yönetimi Enstitüsü
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, İtibar Yönetimi Enstitüsü ve Kadir Has Üniversitesi işbirliğiyle 17–19 Ekim 2012 tarihlerinde İstanbul’da Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı düzenlenmiştir. http://tr.reputationconference.org/
Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı 2012- İnsan Kaynakları ve İtibar Yöne...İtibar Yönetimi Enstitüsü
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, İtibar Yönetimi Enstitüsü ve Kadir Has Üniversitesi işbirliğiyle 17–19 Ekim 2012 tarihlerinde İstanbul’da Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı düzenlenmiştir. http://tr.reputationconference.org/
Kurumsal i̇tibar yönetimi_Corporate Reputation Management_Menaxhimi i Reputac...Besjon Zenelaj
Bu sunum, Yüksek Lisans Dersi sunumudur. Konusu Kurumsal İtibar Yönetimi.
Title: Corporate Reputation Management
This presentation was prepared during my MBA at Selcuk University.
Language: Turkish.
For help on the topic you may contact me.
besjonbes@yahoo.com
Doğuş Üniversitesi
EM356 İşletme ve Toplum Dersi
2014-2015 Bahar Yarıyılı
Sınıf içi sunumu
Aile şirketlerinin topluma etkisi ve faydası
Grup üyeleri: EREN CAN MALATYALI - İLAYDA NAZ TANERİ - ENES FURKAN KARABIYIK
Uluslararası Etik Zirvesi’nin 7. yılında; şirketlerin yaşadıkları etik krizlerin ardından, normal hayat akışına dönerken yapılması gerekenler ve etik krizlerin verdiği hasarın tekrarlanmamasına yönelik çalışmaların yanı sıra, bu süreci yönetirken göz önünde bulundurulması gerekenler tartışılıyor olacak ...
7. Uluslararası Etik Zirvesi "Sular Çekildikten Sonra"
16 Haziran 2017 - Cuma
Detaylı bilgi için --> Ekli broşür
Kayıt için --> http://ow.ly/sBZY30c1MQt
Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (WBCSD) Vizyon 2050 Projesi’nde, WBCSD üyesi 29 şirket, 2050 yılında sürdürülebilirlik alanında ilerlemiş bir dünya vizyonunu ve bu vizyona giden yolu kurguladı.
Kurumsal i̇tibar yönetimi_Corporate Reputation Management_Menaxhimi i Reputac...Besjon Zenelaj
Bu sunum, Yüksek Lisans Dersi sunumudur. Konusu Kurumsal İtibar Yönetimi.
Title: Corporate Reputation Management
This presentation was prepared during my MBA at Selcuk University.
Language: Turkish.
For help on the topic you may contact me.
besjonbes@yahoo.com
Doğuş Üniversitesi
EM356 İşletme ve Toplum Dersi
2014-2015 Bahar Yarıyılı
Sınıf içi sunumu
Aile şirketlerinin topluma etkisi ve faydası
Grup üyeleri: EREN CAN MALATYALI - İLAYDA NAZ TANERİ - ENES FURKAN KARABIYIK
Uluslararası Etik Zirvesi’nin 7. yılında; şirketlerin yaşadıkları etik krizlerin ardından, normal hayat akışına dönerken yapılması gerekenler ve etik krizlerin verdiği hasarın tekrarlanmamasına yönelik çalışmaların yanı sıra, bu süreci yönetirken göz önünde bulundurulması gerekenler tartışılıyor olacak ...
7. Uluslararası Etik Zirvesi "Sular Çekildikten Sonra"
16 Haziran 2017 - Cuma
Detaylı bilgi için --> Ekli broşür
Kayıt için --> http://ow.ly/sBZY30c1MQt
Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (WBCSD) Vizyon 2050 Projesi’nde, WBCSD üyesi 29 şirket, 2050 yılında sürdürülebilirlik alanında ilerlemiş bir dünya vizyonunu ve bu vizyona giden yolu kurguladı.
Kariyer üzerine uzman görüşleri, bir Başarı öyküsü İbrahim Betil, Kariyer net işbirliği ile Kariyer algı araştırması, kitap/film/video önerileri, dünyadan makale, Peryön'de bu ay, İş Ajandası
Xsights 2011’den bu yana, enerji sektörü geneli ve kurumlar özelinde araştırmalar yönetmektedir. Sektörünün ihtiyaçlarını tespit etmek, sürdürülebilir çözümler geliştirmek, kurum özelinde farklılaşma alanlarını belirlemek, mevcut ve potansiyel müşteriler nezdinde algı ve memnuniyetlerini ölçümlemekte tecrübeli olan Xsights Araştırma ve Danışmanlık, ticari başarılar sağlayan değerli öneriler sunmaktadır.
Xsights, bugüne kadar yaptığı çalışmalarla sektörel benchmark sağlamakta, sektörün hassasiyetleri ve çalışma şekillerini yakından tanımaktadır.
Similar to TÜRKİYE' DE İTİBAR YÖNETİMİNDE KSS ETKİSİ (20)
TÜRK DİZİLERİNDE ERKEK BEDEN TEMSİLİ ÖĞELERİNİN KULLANILMASI: KUZEY-GÜNEYGalatasaray Üniversitesi
Türkiye’de 1990’larda özel kanalların yayına girmesiyle, televizyon endüstrisinin en önemli yaşam alanlarından biri olan televizyon dizilerinin önemi ve izler kitle üzerinde nasıl bir etki bıraktığı artık iletişimden tüm sosyal bilimlere yayılan bir araştırma konusu olmuştur. Dizilerle gülen dizilerle ağlayan, dizilerle öğrenen, dizilerle kabul edip reddeden bir toplum haline dönüşmemiz, seyirden alınan ve kimi zaman abartılı olan lezzet, toplumsal bir histeriye dönüşmüştür. Ne oldu da diziler basit veya tutkulu bir eğlence konusuyken neredeyse akademik düzeyde tartışılır hale geldi?(Tunc:2010)
Temel sebep; ekrana rekabetin girmesi. Bugün neredeyse hafta içerisinde 100’den fazla dizinin ekrana geldiği ve dizilerin çoğu giderlerini reklamlardan karşıladığı düşünüldüğünde; Türkiye’deki dizi furyasının nedeninin yaklaşık 2 milyar dolar büyüklüğündeki reklam endüstrisinden pay alma yarışı olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda yurtdışına 100’ün üzerinde dizinin bölüm başına 500 ile 15000 dolar arasında ihraç edildiğini düşünüldüğünde, televizyon endüstrisi için yaşamsal olan ve izlenme oranlarının arttırılmasında büyük payı olan yerli dizilerin yeri çok önemlidir.(Gülgen:2011)
Ortada böyle bir ekonomi ve rekabet varken; Tv dizileri izlenme oranlarını artırabilmek için her türlü stratejiyi kullanacaktır. Diziler bir süre için hoşça vakit geçirmeye yarayan bir hikaye dünyası yaratmaktan çıkıp ekrandan taşarak, gündelik hayatı istila hale eder gelmiştir. Dizi karakterlerinin kıyafetlerinden oyuncularının biyografilerine, bedenlerine kadar pek çok unsur açgözlülükle çoğaltılmakta, yan ürün olarak pazara sunulmakta ve kapış kapış gitmektedir.
TÜRK CEZA KANUNU 301. MADDESİNİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE MEDYA BAĞLAMINDA DEĞERLEN...Galatasaray Üniversitesi
Bir düşüncenin susturulmasındaki asıl kötülük, onun insana soyuna, yaşayan nesle olduğu kadar gelecek nesillere karşı bir haydutluk olması, o düşünceye taraftar olanlardan daha da fazla o düşünceye katılmayanlara karşı bir soygunculuk olmasıdır. Eğer düşünce doğruysa insanlar yanlış olanı doğru olanla değiştirmek olanağından yoksun bırakılırlar; eğer yanlışsa onlar hemen hemen aynı derecede büyük bir yararı yani gerçeğin haksızlıkla çarpışması sonucunda onun daha açık olarak anlaşılmasını ve daha canlı bir etki yaratmasını elden kaçırmış olurlar. (Özgürlük Üstüne, John, Stuart Mill, Belge Yayınları,s.30)
Kişilerin düşünmesi düşündüklerini özgür bir şekilde ifade etmesi demokratik toplumların en önemli gerekliliği olduğu gibi, o toplumun gelişmesinde de çok büyük etkendir. İfade özgürlüğü bir toplumun oluşması sürecinde ona hizmet eden her türlü sürecin içinde olması gereken bir kavram olduğu gibi, yine o toplumun kendi seçtiği yönetenlerce korunması gereken de bir anlayış içerisinde olmalıdır.
Devlet toplumun değerlerini korumak ve kendi yönetme gücünü sürdürmek için kanunlar inşa eder. Yasalar burada toplumsal değerlerin arkasında olan ama politikayla da dengeyi sağlayan ara bir halkadır. Özellikle ceza kanunları, toplumda özgürlüklerin korunması ve güvenliğin sağlanması açısından önem arz etmekte ve zaman içerisinde gelişmektedir. Dolayısıyla ceza kanunları yasa koyuculara ve uygulayıcılara büyük bir sorumluluk yüklemektedir.
Bu makalede Türk Ceza Kanunu’nun tartışmalı 301. Maddesinin ‘’düşünce özgürlüğüne sınırlandırma getirdiği’’nden hareketle yapılan eleştirilerin nasıl değerlendirildiğini, yargının tutumunu, yargı sürecinde medyanın tutumunu ve bu bağlamda medya-yargı ilişkisi incelenmektedir.
Gelişen ticari faaliyetler ve öne çıkan menfaatler; ne yazık ki toplumu ve insanı oluşturan temel değerlerin geri plana atılmasına neden olmakta; basın da bu sürece varlığını sürdürme ve tiraj kaygısıyla hizmet etmektedir. Demokratik toplumda devletin yasama, yürütme, yargıdan oluşan kurumlarının yanında artık dördüncü kuvvet olarak da hizmet eden medya, toplumun bağımsız ve tarafsız bilgi alma özgürlüğüne hizmet etme göreviyle yükümlüyken dezenfermasyon, manipülasyon girişimlerine alet olabilmekte, ötekileştirmekte ve itibarsızlaştırma süreçlerinde bilerek ya da bilmeyerek rol almaktadır.
Anahtar Sözcükler: TCK 301, medya, yargı, İfade özgürlüğü…
1990’lı yıllar ile birlikte dünyada yaşanan ekonomik, sosyal ve kültürel değişim uzun süredir komünizm etkisinde yaşamış Rusya İçin birçok Avrupa ülkesine göre daha derinden ve sarsıcı olmuştur. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla Avrupa’da komünist rejimlerin yıkılmaya başlaması, merkezden planlanan ekonomiler yerine serbest ekonomiye geçiş, küreselleşmenin hız kazanmasıyla batı kültürünün hakim olmaya başlaması ve teknoloji-iletişim ağının hızla gelişmesi ile bilgiye olan hızlı erişim Rusya’da da ardı ardına dönüşümleri beraberinde getirmiştir.
Glasnost (açıklık ve şeffaflık) ve Perestroika(yeniden yapılanma) Gorbaçov hükümetinde ortaya çıkan kavramlar olmakla birlikte dönemin demokratik reformlarının göstergesi olan; ifade,düşünce ve medya özgürlüğünün de geliştiği yıllar olması bakımından önemlidir.
Gorbaçov’un o zaman demokratik toplum yapısını hayata geçirmek için yaptığı çalışmalar kendi döneminde ve Avrupa’da komün bir hayattan çıkan bir milletin dönüşümü için attığı önemli adımlardır.
Fakat Rusya Putin döneminde dikkate değer bir ekonomik büyüme göstermiştir. Ancak ekonomik büyüme demokratik reformları beraberinde getirememiştir. Bununla paralel olarak ekonominin büyümesi ile birlikte Rusya’da halkla ilişkiler ve reklam sektörü büyük bir gelişim göstermiştir Fakat bu büyümenin nasıl bir eksende gittiği çalışmamızın ana konusu olan ‘’Rusya’da haber alma ve verme anlayışı’ sorusunun çıkış noktasını oluşturmaktadır. Ne yazık ki ’İfade ve medya özgürlüğü konusunda Rusya bu dönemde ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Devletçi bir ekonomik sistemin hakimiyeti ve katılımcı demokratik sistem yerine tek parti yönetiminin hakim olduğu siyasal bir sistemin mevcutluğu düşünce, ifade ve medya özgürlüğü üzerinde ağır baskılar oluşturmaktadır. Devlet bilginin üretilip yayılmasında en etkili aktördür.
Freedom House 2000’den önce Rusya’nın özgürlükler notunu “partially free”, 2004 yılından sonra “not free” seviyesine indirmiştir.
Rusya’nın genel sosyo-ekonomik ve kültürel durumu şu andaki görüntüsüyle; baskıcı, tek iktidarla yönetilen, mali ve politik gücü merkezileştiren, parlamentonun gücünü azaltan, medyayı kontrol altında tutan ve Rus milliyetçiliği söylemine dayalı eski siyaset anlayışına dönüşü kapsayan politik prensipler dizisi içerisinde PUTİNİZM anlayışına dayalıdır . (Dolayısıyla Rusya’da genel olarak yazılı basını inceleyeceğimiz bu çalışmamızda sınıflandırma yaparken artık kesin çizgilerle ayrılmış tandanslar görememekteyiz. Genel olarak ‘’ajans haberleri’’ ile yayın yapan gazeteler, iktidarın gücünü yeniden üretmek ve güç çanları çalmaktan öteye pek bir işlev görememektedirler...
RİSK İLETİŞİMİ’NDE BİR YÖNTEM OLARAK MEDYADA SAVUNUCULUK :Risk İletişiminin ...Galatasaray Üniversitesi
Uygarlığın evriminde toplumsal yapı günümüze dek çeşitli isimler altında incelenmiştir. Geleneksel toplumdan, sanayi toplumuna geçilmiş; bu toplumsal yapılanma değişikliğe ve gelişime uğrayan teknoloji, çevre, sağlık da berberinde yeni riskler doğurmuş ve bugünkü risk toplumu kavramını doğurmuştur. Küreselleşme ile ortaya doğal riskler ve imal edilmiş riskler devletlerin kendi iç ve dış politikalarında bazı önlemler almayı gerektirse de bazen temel çıkarlar doğrultusunda böyle işlemez…
Bu çalışmada özellikle son yıllarda dünyada çeşitli tartışmaların odağı olana GDO’ ların (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) küresel bir risk olarak doğurduğu tartışmalar ve Türkiye’de riskin farkındalığı (risk iletişimi) açısından yapılan çalışmalar incelenmektedir.
Sağlığın geliştirilmesinde ve teşviki dahilinde davranış değiştirmeye yönelik çabalarda kullanılan risk iletişiminde bir yöntem olarak medyada savunuculuk bireylerin riskli davranışlarını da değiştirmeye çalışmak yerine sorunun bir kamu sağlığı olarak ele alınmasına çalışmaktadır..
Bu amaçla Türkiye’den örneklerle ele alacağımız çalışmada, risk iletişiminde medyada savunuculuk yönteminden nasıl yararlanılabileceğini ve nelere dikkat edilmesi gerektiği tartışılmıştır..
Bu çalışmada 21.yy’ la birlikte tıbbileşen ve bireyselleşen sağlık anlayışının medya aracılığıyla erkek bedeni üzerinden yeniden üretilmesine odaklanılmaktadır. Sağlık, hastalık, birey ilişkisi her topluma göre yeniden düzenlenir, dönüştürülür ve bir şekilde iktidar içerisinde kendini gösterir. Bu iktidar ilişkileri içerisinde medya iktidarın gücünü bir takım politikalar üzerinden eğlendirerek ve gündelik pratiklerle sunarak iktidarın gücünü yeniden üretir. Bu bağlamda, günümüz toplumunda medyanın önemli bir güç olduğu düşüncesinden hareketle bu çalışma, dönüşen sağlık anlayışının bir düzenleme ve disiplin aracı olarak erkek bedeni üzerinden nasıl işlediğini sağlık haberleriyle anlamayı amaçlamaktadır.
Anahtar sözcükler: Sağlık, erkek bedeni, iktidar, medya, sağlık haberleri…
MEDYA İZLEYİCİ ÇALIŞMALARINDA KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR VE STUART HALL’UN KATKISIGalatasaray Üniversitesi
Bu çalışma; televizyon izleme sürecinde izleyicinin edilgin bir alıcı olduğu düşüncesinin; 1960’lardan sonra değişmesiyle, izleyicilerin kitle iletişim araçlarını etkin bir şekilde nasıl kullandığını anlamaya çalışan İngiliz Kültürel Çalışmaları ve onun en önemli kuramcısı Stuart Hall’ un bu çalışmalara katkısını ‘’Kodlama-Kodaçımlama’’ makalesi ile incelemeyi hedeflemiştir. Çalışma; araştırma konusu gereği; Hall’un biyografisi, İngiliz Kültürel Çalışmalarda ki yeri, izleyici odaklı iletişim çalışması (Kodlama-Kodaçımlama)ve bu makaleye uygun güncel bir araştırma örneği ile sonuçlandırılacaktır. Amacımız; Hall’ un önemli bir kültür teorisyeni olarak kültürel çalışmalardaki önemini; bir parça ihmal edilmiş olan izleyiciyi, alımlama çalışmalarına yaptığı katkı ile anlamaktır.
Nasıl ki devletler kendi ideolojilerini güçlendirmek ve sürdürmek için kültürel hegemonya inşasından yararlanıyorlarsa; günümüzün küresel şirketleri de stratejik iletişim çabaları aracılığıyla oluşturdukları kurumsal imaj restorasyonu ile ideolojik bir mücadele vermektedirler. (2009:88)* Bu hegemonik mücadele, şirketlerin kriz iletişimi yönetimi sürecinde de, şirketlerin kurum içi hegemonik yapılanması sırasında da özellikle kurum kültürü bağlamında bir halkla ilişkiler stratejisi olarak kendini göstermektedir.
Bu çalışmada; Gramsci’nin hegemonya ve Althusser’ in Devletin İdeolojik aygıtları (DİA) kavramlarından hareketle küresel şirketlerin kurum içi iletişimde ve kurum dışı kriz iletişiminde kurumsal söylem ve eylemleri aracılığıyla nasıl baskın ideolojilerini sürdürmeyi çalıştıkları ve bu ideoloji ile nasıl hegemonyalarını devam ettirebildikleri eleştirel bir bakış açısı ile ele alınacaktır.
Bu amaçla makalede öncelikle Gramsci’nin ‘hegemonya’ ve ‘sağduyu’ kavramları ile Althusser’ in ‘İdeoloji’ ve ‘Devletin Aygıtları’ kavramları incelenecek ve bir yöntem olarak halkla ilişkilerin; şirketlerin kurumsal söylem ve eylemlerinde nasıl ideoloji ürettiği, bu ideoloji ile nasıl bir hegemonya yarattığı ve kriz sürecinde de bu hegemonyayı nasıl yeniden inşaa ettiğini küresel bir şirket olan Nike’ın ‘zor koşullarda işçi çalıştırması iddiası’ ile karşılaştığı krizle incelemeye çalışılacaktır. Ayrıca günümüzün önemli yönetim birimleri içerisinde yer alan ‘’Kurum içi iletişim’’ kavramı, hegemonyayı şirket içerisinde oluşturmak ve yönetmek bağlamında nasıl işlerlik kazanıyor; örneklerle açıklanacak ve tartışılmaya çalışılacaktır.
Koku işi hayat veren, hızla gelişen ve sürekli değişen bir iştir. Yeni akımlar, rekabet, zevk ve yaşam tarzı değişiklikleri ve moda, kokuların yaratıcı, heyecan verici ve zamanın ötesinde olmasını gerektirir.
Bu kadar hızlı tüketilen bir toplumda firmalarda bu pastadan pay alabilmek için farklı argümanlar geliştirmekte hem bütünleşik pazarlama iletişimi teknikleri ile tüketicilerin algılarında yer etmeye çalışmaktadırlar.
Bu argümanlar; ter kokmamaktan temiz ve hijyen olmaya; bir moda aksesuarından, bir yaşam tarzı ifadesine, bir duygu uyarımından(seksi ya da çekici olmak) , bir stil yansımasına ve yeni kreasyonlara kadar çok geniş bir yelpazede sunulmaktadır. Tüketim dünyası içinde televizyon, gazete, radyo ve internet aracılığıyla bize sunulan bu argümanlar pazarlama iletişimi teknikleri ile adeta ihtiyaç yaratmakta, seçimlerimize yön vermektedirler.
Özellikle gelişen iletişim teknolojileri ile insanlar artık bilgiye ve paylaşıma çok daha hızlı ulaşmaktadır. Bu da rekabetin bu kadar hızlı bir ortamda daha da artmasına ve markaların farklı stratejik iletişim kanallarını kullanılmasına neden olmaktadır. Her marka kendi belirlediği marka konumlandırması ve hedef kitlesi ile kendi müşterisi ve potansiyel müşterisine ulaşmaktadır. Kimisi ana akım medyada reklam verirken, kimisi gelişen teknoloji ile bilginin çok daha hızlı paylaşıldığı sosyal medyada (Sosyal ağlar, bloglar, mikro bloglar, anlık mesajlaşma programları, sohbet siteleri, forumlar, video paylaşım siteleri) insanların bir biriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan internet siteleri ve uygulamalar sayesinde ürünlerini tanıtma imkânı yaratmaktadır. Özellikle sosyal medya sadece PC üzerinde erişimin yanında, bugün akıllı telefon(smart phone), tablet vs. teknolojisi ile mobil olarak da bilgi üretme ve paylaşımı daha anlık ve hızlı sağlamaktadır. Ama bu kadar fazla üretilen ve paylaşılan bilgi her zaman doğru olmayabilir. Aynı anda ve aynı zamanda bilgiyi paylaşabildiğiniz daha ucuz olan bu teknolojiler de markalar ürünlerini tanıtabilmek ve satabilmek için hem daha etkili hem de daha fazla güven inşa eden pazarlama stratejileri geliştirmek durumundadır.
MARKANIN SOSYAL MEDYA BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
TÜRKİYE' DE İTİBAR YÖNETİMİNDE KSS ETKİSİ
1. Seray Öney Doğanyiğit
Galatasaray Üniversitesi Stratejik İletişim Yönetimi YL
Kurumsal İletişim ve İtibar Yönetimi
Öğr.Üyesi: DoçDr Banu Karsak
TÜRKİYE’DE ŞİRKETLERİN İTİBAR YÖNETİMİNDE KSS’ NİN ETKİSİ
Özet
Kurumsal Sosyal Sorumluluk “(KSS)” çalışmaları Türkiye’de yaklaşık olarak 2000 yılından beri
şirketlerin ilgi gösterdiği bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Şirketler,bu çerçevede, kar
etmenin yanı sıra itibar kazanma, toplum tarafından beğenilme ve uzun vadede sürdürülebilirliği
sağlamaya yönelik pek çok uygulama gerçekleştirmektedir.
21’inci yüzyılda bir şirketin başarısını ortaya koymakta finansal göstergelerin tek başına yetersiz
kaldığı ve var olan krizlerde şirketlerin ayakta kalma sebepleri altında ‘’kurumsal itibar’’ kavramı artık
toplum tarafından “en büyük olmak” yerine “ en beğenilen olma’ nın önemini vurgularken, müşteri
gözünde değer yaratmanın avantajını da ortaya koymaktadır.
Bu çalışmada son üç yılda Türkiye’deki şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında ki başarı
değerlendirmeleri ile Türkiye’de en beğenilen 20 şirketin gerçekleştirdiği sosyal girişimler ve bu
değerlendirmeler içerisindeki yerleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucunda KSS
projelerinde başarılı olan firmaların aynı zamanda en beğenilen listesinde olması; yaptıkları sosyal
girişimlerin de beğenildiği sonucunu vermiştir. Bu çalışmada kurumsal sosyal sorumluluğun kurumsal
itibar sürecindeki rolünü ortaya koymak da amaçlanmıştır.
Anahtar kelimeler; kurumsal itibar, kurumsal sosyal sorumluluk,
Giriş
Satışlar, ihracat, kar, çalışan başına satış v.b. Bunların hepsi şürhesiz bir şirket için çok önemli
göstergeler. Şirketler, bu göstergelerdeki artışla başarıya koşuyor, hedeflerine ulaşabiliyor. Ancak, son
yıllarda “İtibar” (Saygınlık-Reputation) kavramı öne çıkmaya, şirketlerin “görünmeyen değerleri”
olarak ele alınmaya başlandı. Şirketler artık rakamların yanı sıra, saygınlıklarına, bu süreci yönetmeye
de önem veriyorlar.
Kaliteli ürünlerin, global pazarlarda “kâr” amaçlı operasyonları biçiminde geçen 20. yüzyıl, yerini
“insanî ve ahlakî” değerlerle donatılmış bir yönetim anlayışına bırakıyor. Bu yeni yaklaşımın arkasında
bir tek gerekçe var: “toplumun geniş kesimlerinin desteğini alabilmek!” O zaman ortaya basit bir
formül çıkıyor; toplumun beğenisini kazanmak ve daha da önemlisi bunu sürdürebilmek.
Kurumsal itibar; müşterilerin, yatırımcıların, çalışanların ve genel kamuoyunun kurum hakkındaki iyi
veya kötü, zayıf veya güçlü gibi duygusal ve etkileyici tepkilerini ifade etmektedir.
Görüldüğü gibi kurumsal itibar, kurum içi ve kurum dışı hedef kitlelerin kurum hakkındaki
algılamalarıdır. Buna göre olumlu itibar elde etmek için kurumların, hedef kitleleriyle iyi ilişkiler
kurup, bu ilişkiler sürdürmeleri gerekmektedir. Kurumların hedef kitleleriyle etkili ilişkiler kurması,
ancak kurumların uyguladığı halkla ilişkiler faaliyetlerinin etkinliği ile mümkündür. Bu da bize güçlü ve
olumlu bir itibarın, ancak etkin halkla ilişkiler çabaları sonunda oluşabileceğini göstermektedir.
Rajendra ve diğerleri (2003: 62) “günümüzde işletme başarısında sadece kalite, hizmet, fiyat, yarar
gibi geleneksel faktörler değil, aynı zamanda işletme uygulamaları, çalışan davranışı, toplumsal
2. sorumluluk, çevre gibi diğer değişkenler de etkilidir” diyerek kurumsal sosyal sorumluluğun işletme
başarısını ve kurumsal itibarını belirleyen önemli bir yaklaşım olduğunu vurgulamaktadır.
Kurumsal sosyal sorumluluğun faydaları şöyle sıralanabilmektedir (Bowd vd., 2006: 152):
• İyi niyeti geliştirmek
• Müşteri sadakatini artırmak
• Bağlantılı kurumlar için fayda sağlamak
• Çalışan sadakatini artırmak
• Perakende satışlarının artırmak
• Paydaş ilişkileri kurmak
• İtibarı oluşturmak ve geliştirmek
• Rekabet avantajı oluşturmak
Müşterilerle ilgili KSS’nin üç amacı şöyle sıralanmaktadır (Birth vd., 2008: 184):
• İtibar
• Ürün farklılaştırması
• Müşteri sadakati
Çalışanlarla ilgili KSS’nin dört amacı ise şöyle sıralanmaktadır (Birth vd., 2008: 185):
• Ağızdan ağıza iletişim aracılığıyla tanıtım ve iyi itibar oluşturmak.
• Çalışan memnuniyetini ve bağlılığını artırmak
• Gelecekte bir işveren olarak çekiciliğini artırmak
• Çalışan sirkülasyonunu düşürmek
İtibar literatürü kurumsal sosyal sorumlulukla ilgilenmektedir ve sosyal sorumluluk işletme
beklentilerini ve itibarını oluşturan önemli bir boyuttur (Aqueveque, 2005: 71). Kurumsal sosyal
sorumluluğun kurum performansı ile en açık bağlantısı itibar yönüdür. Ampirik çalışmalar daha fazla
sosyal faydaya yönelik çalışmalara daha fazla katılan kurumların daha iyi itibara sahip olduğunu
göstermektedir. Sosyal sorumluluk pazarlamasının müşteri bağlılığı ve itibarın artırılması için bir
iletişim aracı olduğu genel olarak kabul edilen bir olgudur (Broon ve Vrioni, 2001).
Araştırmanın Yöntemi
Bu literatürdengerekle, bu çalışmada Türkiye’deki sosyal girişim projelerinde bulunan şirketleranaliz
edilmiştir. Bu analiz için öncelikle araştırılacak olan şirketler seçilmiş ve onların gerçekleştirdikleri
projelerin bilinirliliği konusunda yapılan ölçümler incelenmiştir. Örneklem olarak; Capital dergisinin
listelediği Türkiye’nin En Beğenilen şirketleri 2009, 2010 ve 2011 sonuçları ile yine Capitaldergisinin
2009, 2010 ve 2011yılında gerçekleştirdiği Kurumsal Sosyal Sorumluluk Araştırması’nda ‘’KSS’de En
Başarılı Bulunan Şirketler’’ araştırmasının sonuçları ele alınmıştır. Her iki araştırma arasında yapılan
değerlendirmelere göre KSS projesi gerçekleştiren firmaların iş dünyası gözünde beğenisi ve itibar
değerlendirilmesi yorumlanmıştır.
Araştırmalar son 3 yıl içerisinde aynı derginin GFK araştırma firması ile ortak yürüttüğü her iki
çalışmanın da istatistiksel değerlendirmesidir. Türkiye’nin en beğenilen şirketleri 2009 araştırması
618 şirketten 1347 orta ve üst düzey yöneticinin yanıtladığı anket sorularına dayanırken; Türkiye’nin
en beğenilen şirketleri 2010 araştırması 500’ün üzerinde firma, 1321 orta ve üst düzey yöneticiye,
2011 araştırması 500’ün üzerinde firma, 8500 orta ve üst düzey yöneticiye dayanmıştır.
Bununla birlikte Kurumsal Sosyal Sorumluluk araştırması ‘’KSS’deEn Başarılı Bulunan Şirketler’’
araştırması üst ve orta düzey yöneticiler ve uzmanlardan oluşan değerlendirmenin sonuçlarını
kapsamıştır.
3. Bu şirket listesinin örneklem olarak seçilmesinin nedeni; en beğenilen şirket ve KSS araştırmalarında
Türkiye’de Capital ve ABD’de Fortune gibi bu araştırmayı yapan dergilerin verilerine dayanarak
şirketlerin yenilikçi ve öncü gibi özelliklerinin yanı sıra iletişim, halkla ilişkiler ve toplumsal sosyal
sorumluluk gibi itibarı etkileyen kriterlerin de yer almasıdır. Böylece listedeki şirketlerin KSS
araştırmasında en başarılı bulunan şirketler listesinde de karşılıklı olarak incelenmesiyle bu şirketlerin
itibar geliştirmede KSS projelerinde de başarı kriterleri arasında olması gözlemlenmiştir.
Ayrıca KSS araştırma raporunda KSS’de en başarılı bulunan şirketler de sadece ‘’iş dünyası’’
çevresinde yapılan değerlendirme göz önüne alınmıştır. Türkiye’nin en beğenilen şirketleri araştırması
iş dünyasından orta ve üst düzey katılımcıların cevaplarıyla değerlendirmeye alınmıştır.
GFK Türkiye 2011 yılında yapılan “Rep Man İtibar endeksi”ne göre Türkiye’de faaliyet gösteren
şirketlerin itibarlarını paydaşlar nezdinde incelediğimizde şirketlere en yüksek itibar puanı veren iki
paydaş “medya” ve “iş dünyası” olarak ön plana çıkmaktadır. En düşük itibar puanınıise “halk
genelinin”verdiği görülmektedir.
TABLO:1
KSS LİDER FİRMALAR 2009 EN BEĞENİLEN ŞİRKET 2009
1.TURKCELL 1.TURKCELL
2.KOÇ HOLDING 2.ARÇELİK
3.SABANCI HOLDİNG 3.GARANTİ BANKASI/KOÇ HOLDİNG
4.ECZACIBAŞI 4.COCA COLA
5.GARANTİ BANKASI 5.SABANCI HOLDİNG
6.AKBANK 6.ECZACIBAŞI
7.BORUSAN HOLDİNG 7.UNİLEVER
8.EFES PİLSEN 8.ÜLKER
9.DOĞUŞ HOLDİNG 9.İŞ BANKASI/P&G
10.ÜLKER 10.DOĞUŞ HOLDİNG
11.MİLLİYET 11.TÜRK TELEKOM
12.TÜRK TELEKOM 12.VESTEL
13.OPET 13.BORUSAN HOLDİNG
14.İŞ BANKASI 14.MICROSOFT
15.ARÇELİK 15.TOYOTA
16.SİEMENS
17.BSH
18.EFES PİLSEN
19.AKBANK
20.TÜPRAŞ
Tablo 1’de‘’KSS Lider firmalar 2009’’listesini paylaşan 15 şirket yer almaktadır. Listede ‘’En Beğenilen
Şirket 2009’’ listesini paylaşan 22 şirket yer almıştır. Değerlendirme yaparken; karşılaştırmada ki
amacımız, 2009 KSS projelerinde lider olan firmaların ‘’En Beğenilen Şirket 2009‘’ listesinde de
bulunmasının onların itibar katkısına oranını değerlendirmek olduğundan; ‘’ KSS lider firmalar 2009’’
listesindeki firmalar göz önüne alınarak değerlendirme yapılmıştır.
KSS Lider firması 2009’un ilk sıralamasında TURKCELL firmasının; En Beğenilen şirket 2009 listesinde
de ilksırada olduğu görülmektedir. Bununla birlikte KSS Lider Firmalar 2009 listesinin ilk 5’inde
4. bulunan firmaların, “En Beğenilen Şirket 2009” listesinde de ilk 5’te bulunduğu
gözlemlenmektedir.(Turkcell, Koç Holding, Sabancı Holding, Eczacıbaşı, Garanti Bankası). Bu durum
2009 yılında KSS projelerinde lider olan firmaların, “En Beğenilen Şirket 2009” listesinde de
beğenilme oranında ilk 5’teyer aldığını ve başarı oranında itibar sıralamasını da etkilediği ortaya
çıkmaktadır. Bunun yanında KSS projeleri içinde bulunan OPET (Temiz Tuvalet) ve MİLLİYET’in (Baba
Beni Okula Gönder) projeleri en iyi şirketler arasında olmasa bile, hala devamlılığıyla eğitim ve sağlık
alanında farkındalık oluşturmaktadır.
‘’KSS Lider Firmalar 2009’’ listesindeki firmaların 13’ünün‘’En Beğenilen Şirketler 2009’’ listesinde de
bulunduğu görülmektedir. Bu oran yaklaşık %86 oranında bir etki ile KSS projelerinin, firmaların
itibarına ne kadar önemli bir katkıda bulunduğunu göstermekle kalmayıp; şirketi ‘’En Beğenilen
Şirketler 2009’’ kategorisinde de ilk 20 şirket değerlendirmesinde başarıya götürerek; kurumsal
kimliğinin bilinmesi ve kavranmasına katkı sağlamıştır.
TABLO:2
KSS LİDER FİRMALAR 2010 EN BEĞENİLEN ŞİRKET 2010
1.TURKCELL 1.TURKCELL
2.ECZACIBAŞI HOLDİNG 2.GARANTİ
3.KOÇ HOLDİNG 3.ARÇELİK
4.GARANTİ BANK. 4.KOÇ HOLDING
5.SABANCI HOLDİNG 5.ECZACIBAŞI HOLDİNG
6.COCA COLA 6.COCA COLA
7.AKBANK 7.UNILEVER
8.İŞ BANKASI 8.P&G
9.BORUSAN HOLDİNG/TÜRK TELEKOM 9.ÜLKER
10.ÜLKER 10.İŞ BANK/DOĞUŞ HOLDİNG
11.MİLLİYET 11.MICROSOFT
12.UNİLEVER 12.SABANCI HOLDING
13.DOĞUŞ HOLDİNG 13.VODAFONE
14.VODAFONE/EFES PİLSEN 14.BSH/EFES PİLSEN
15.ARÇELİK 15.BORUSAN HOLDING
16.VESTEL/SIEMENS
17.THY
18.FORD
19.SHELL/ENKA
20.TÜPRAŞ/ANADOLU GRUBU
Tablo:2’de ‘’KSS Lider firmalar 2010’’listesini paylaşan 17 şirket yer almaktadır. Listede ‘’En Beğenilen
Şirket 2010’’ listesini paylaşan 20 şirket yer almıştır. Değerlendirme yaparken amacımız; 2010 KSS
projelerinde lider olan firmaların ‘’En Beğenilen Şirket 2010 ‘’ listesinde de bulunmasının onların
itibar katkısına oranını değerlendirmek olduğundan ‘’KSS lider firmalar 2010’’ listesindeki firmalar göz
önüne alınarak değerlendirme yapılmıştır.
TURKCELL firmasının bu yılda hem “KSS Lider firması 2010” un hem de “En Beğenilen şirket 2010
listesinde de ilk sırada olduğu görülmektedir. Bu konuda ‘’KSS İşimizin parçası değil, Kendisi’’ diyen
TurkcellCeo’su Süreyya Ciliv, topluma olan sorumluluklarının kurulduğu günden bu yana, farklı
alanlarda destekledikleri projelerle yerine getirmekte olduklarını, uzun ve sürdürebilir projeler
geliştirmenin ‘’iletişim’’açısından önemli olduğunu düşündüğünü belirtmiştir.
5. KSS projeleri içinde bulunan MİLLİYET’in (Baba Beni Okula Gönder) projesinin hala devamlılığını
koruduğunu görmekteyiz. Bununla birlikte “KSS Lider Firmalar 2010” listesinin ilk 6 sıralamasında
bulunan firmaların,“En Beğenilen Şirket 2010” listesinde de ilk 5’te bulunduğu
gözlemlenmektedir(Turkcell, Eczacıbaşı Holding, Koç Holding, Garanti Bankası, Coca Cola). Bu durum
2010 yılında KSS projelerinde lider olan firmaların, “En beğenilen şirket 2010” listesinde de beğenilme
oranında ilk 5’i bırakmadığını ve başarı oranında itibar sıralamasını da etkilediğini göstermektedir.
“KSS Lider Firmalar 2010’’ listesindeki 17 şirketten 15‘inin; ‘’En Beğenilen Şirketler 2010’’ listesinde
de bulunduğu görülmektedir. Bu oran yaklaşık %88 oranında bir etki ile KSS projelerinin, firmaların
itibarına ne kadar önemli bir katkıda bulunduğunu göstermekle kalmayıp; onu ‘’En Beğenilen Şirketler
2010’’ kategorisinde de ilk 20 şirket değerlendirmesinde başarıya götürerek; kurumsal kimliğinin
bilinmesi ve kavranmasına katkı sağlamıştır.
TABLO:3
KSS LİDER FİRMALAR 2011 EN BEĞENİLEN ŞİRKET 2011
1.TURKCELL 1.TURKCELL
2.KOÇ HOLDİNG 2.GARANTİ
3.SABANCI HOLDİNG 3.ARÇELİK
4.ECZACIBAŞI HOLDİNG 4.KOÇ HOLDİNG
5.GARANTİ HOLDİNG 5.ECZACIBAŞI HOLDİNG
6.COCA COLA 6.COCA COLA/UNILEVER
7.AKBANK 7.TURK HAVA YOLLARI
8.İŞ BANKASI 8.İŞ BANKASI
9.BORUSAN HOLDİNG 9.PROCTER&GAMBLE
10.EFES PİLSEN 10.SABANCI HOLDİNG
11.TÜRK TELEKOM 11.DOĞUŞ GRUBU/VODAFONE
12.YILDIZ HOLDİNG 12.MICROSOFT
13.VODAFONE 13.BORUSAN HOL./ÜLKER
14.ANADOLU GRUBU 14.BSH
15.OPET 15.TOYOTA
16.PROCTER&GAMBLE 16.PEGASUS/T.TELEKOM
17.MİLLİYET 17.VESTEL
18.ETİ 18.MERCEDES/SHELL
19.UNİLEVER 19.TÜPRAŞ
20.AYGAZ/DOĞUŞ HOLDİNG 20.IBM/LC WAIKIKI
Tablo 3’de “KSS Lider firmalar 2011” listesini paylaşan 21 şirket yer almaktadır. Listede ‘’En Beğenilen
Şirket 2011’’ listesini paylaşan 26 şirket yer almıştır. Değerlendirme yaparken; karşılaştırmadaki
amacımız, 2011 KSS projelerinde lider olan firmaların ‘’En Beğenilen Şirket 2011‘’ listesinde de
bulunmasının onların itibar katkısına oranını değerlendirmek olduğundan; “KSS lider firmalar 2011”
listesindeki firmalar göz önüne alınarak değerlendirme yapılmıştır.
“KSS Lider firması 2011”in ilk sıralamasında TURKCELL firmasının; “En Beğenilen şirket 2011”
listesinde de ilk sırada olduğu görülmektedir. Bununla birlikte “KSS Lider Firmalar 2011” listesinin ilk
altısında bulunan beş firmanın, “En Beğenilen Şirket 2009” listesinde de ilk beşte bulunduğu
gözlemlenmektedir (Turkcell, Koç Holding, Coca Cola, Eczacıbaşı, Garanti Bankası). Bu durum 2011
yılında KSS projelerinde lider olan firmaların, “En beğenilen şirket 2011” listesinde de beğenilme
oranında ilk beşi bırakmadığını ve başarı oranında itibar sıralamasını da etkilediğini göstermektedir.
6. Bu yıl diğer yıllara oranla beş ayrı projenin değerlendirilmeye daha alınarak KSS lider firmalar
sıralamasının en iyi şirketler sıralamasına eşitlendiği görülmektedir. Bu da KSS projelerinin şirketlere
itibar kazandırdığının önemininfark edilmesini ve şirketlerin bu alana daha fazla yatırım yaptığını
göstermektedir.
‘’KSS Lider Firmalar 2011’’ listesindeki firmaların 13’ünün; ‘’En Beğenilen Şirketler 2011’’ listesinde de
bulunduğu görülmektedir. Buda yaklaşık %65 oranında bir etki ile KSS projelerinin, firmaların
itibarına ne kadar önemli bir katkıda bulunduğunu göstermekle kalmayıp; ilgili şirketi ‘’En Beğenilen
Şirketler 2011’’ kategorisinde de ilk 20 şirket değerlendirmesinde başarıya götürerek; kurumsal
kimliğinin bilinmesi ve kavranmasına katkı sağlamıştır.
Sonuç ve Öneriler
Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri Araştırması 2009-2011ve Sosyal sorumluluk Liderleri 2009-2011
araştırmalarında görüyoruz ki onlarca şirket, yıllardır bu yarışın içinde yer almaktadır.KSS projelerinin
toplumda farkındalık yaratmak ve aynı zamanda şirketlerine itibar kazandırmanın önemini anlayan
şirketlerinTürkiye’ye (çevre, sağlık, eğitim,sanat&kültür, aile kurumunu koruma vs.)birçok alanda
sürdürülebilir kaynak sağlaması, toplumların kalitesini arttırmada bilinçli ve duyarlı nesiller adına çok
önemlidir. Kuşkusuz bu itibarı sürdürülebilir kılmak ve beğenilen listelerinde düzenli yer almak da çok
önemlidir, zira yönetim uzmanlarına göre asıl önemli olan, bu başarı grafiğini sürekli kılmaktır.
Turkcell, Koç Holding, Sabancı Holding, Eczacıbaşı, Garanti Bankası son üç yıl verilerine baktığımızda
bu şirketler “En Beğenilen Şirket” itibarını; KSS Liderleri sıralamasında ilk beşte tutarak sürdürmeyi
başarmıştır. Bu şirketlerin ortak özelliği yarattıkları KSS projelerinin de sürdürülebilir olmasıdır. Bu
konuda şirketlerin yöneticilerinin yorumları KSS projelerinin en iyi şirket olma yolunda önemli
olduğunu destekleyici niteliktedir.
3 yıldır üst üste birinci sırada yer alan Turkcell’inCeo’su Süreyya Ciliv sponsorluk ve sosyal sorumluluk
projeleri için yapılan tüm iletişim faaliyetlerinin, diğer şirketlere bu konuda öncü olmak açısından çok
önemli olduğunu belirtirken; yine 3 yıldır ilk beşteki başarı grafiğini değiştirmeyen Sabancı Holding
CEO’su Ahmet Dördüncü Türkiye’nin en itibarlı markası olmayı duyulan güvenin temelinde sosyal
sorumluluğa verdikleri önemin yatması olduğunu belirtmiştir. Garanti Bankası Genel Müdür’ü Ergun
Özen ise KSS projelerinin sürdürülebilirliğinin önemine vurgu yaparak,
toplumumuzun yaşam kalitesini artırmak ve gelecek nesillerin yararlanabileceği bir birikim
oluşturmak için topluma değer katacak alanlara yatırım yaptıklarını belirtmiştir. Koç Holding CEO’su
Turgay Durak ise KSS projelerinin bambaşka bir öneminin, toplumsal bir soruna dikkat çekebilmek ve
bunun giderilmesine katkıda bulunmak amacıyla tasarladıklarını belirtmiştir.
Kaynakça
AYDEDE, C.(2007) Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Media Cat Yayınları, İstanbul
Capital Türkiye(2009) ‘’Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri’’ Aralık sayısı
Capital Türkiye(2010) ‘’Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri’’ Aralık sayısı
Capital Türkiye(2011) ‘’Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri’’ Aralık sayısı
Capital Türkiye(2009) ‘’Sosyal Sorumluluk Liderleri’’ Mart sayısı
Capital Türkiye(2010) ‘’Sosyal Sorumluluk Liderleri’’ Mart sayısı
Capital Türkiye(2011) ‘’Sosyal Sorumluluk Liderleri’’ Mart sayısı
KADIBEŞGİL, S.(2006), İtibar Yönetimi, Media Cat Kitapları, İstanbul
KOTLER, P&LEE,N (2006), Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Çev: Sibel Kaçamak, Kapital Medya Hizmetleri
A.Ş. İstanbul
Türkiye’de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Değerlendirme Raporu (2008)
http://www.undp.org.tr/publicationsDocuments/CSR_Report_tr.pdf