Değişim örgütlerin en temel sorunlarından birisidir. Günümüzde her şey hızla değiştiği için bu değişime ayak uydurmak isteyen örgütler bu değişimi en kısa sürede ve en az maliyetle gerçekleştirme arzusundadırlar. Her değişim az ya da çok örgütsel problemlerle ya da güçlüklerle karşılaşır. Ancak sürekli kendisini yenileyen ve çevresindeki değişime uyum sağlayabilen örgütler için değişim süreci nispeten daha sancısız geçmektedir. Değişim sürecinde asıl sorun yaşayan örgütler, değişimi ve yenilenmeyi sürekli erteleyen ya da sürekli değişmeye güç yetiremeyenlerdir. Çünkü bu tür örgütlerde çalışanların kişisel gelişimleri ihmal edilir ve örgütün çıkarları ön planda tutulur. Kısa dönemde karlı ve doğru gibi gözüken böyle bir yaklaşım, uzun vadede örgütün çökmesine sebep olabilir. Değişimin uzun süre ertelenmesiyle örgütün çevresiyle olan uyumu arasındaki açı sürekli açılır. Sonunda değişmek zorunda kalan örgütün çalışanları, uzun süre yaşadıkları alışkanlıkları ve davranışlarını değiştirmek istemezler ve değişime direnirler. Değişim ne kadar radikal olursa çalışanların değişime karşı direnci o denli yüksek olur. Değişmeye alışmamış ve kendisini değişime hazırlamamış olan çalışanların tepkileri ciddi boyutlara ulaşabilir.
Yüzyıllardır değişmeyen tek şey değişim. Bu nedenle iş dünyası bu hızlı, akışkan ve değişken atmosferde yaşayabilmek için sürekli yenilenmek ve değişmek zorunda.
Değişim ile yenilikçilik birbirini tamamlayan kavramlar.
Organizasyonlarda ve toplumlarda farklılıkların çatışmacı sorunların değil; gücün, gelişmenin ve zenginliğin kaynağı olması gerekir. Bunu sağlamak için özellikle yöneticilerin bilinçlendirilmesi ve uygun becerilerle donatılması büyük önem taşır. Küreselleşmenin ve demografik değişimin bir sonucu olarak artan farklılıkların etkin yönetimi 21. yüzyılın temel sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tehdit mi? Fırsat mı? Kurumlar inovasyon ekosistemine nasıl hazırlanır? nasıl...Berna Samiloglu Acar
Kurumlar inovasyon için girişimlere, girişimler de büyümek için kurumların yetkinliklerine ihtiyaç duyar.
Gücünü ekosistem gücü ile birleştirebilen kurumlar için önemli fırsatlar var.
Büyük şirketlerin çoğu çalışmak için uygun inovatif girişimleri keşfetmekte zorlanmıyor. Asıl zorluk bu işbirliğinden karşılıklı değer yaratacak ortamın hazırlanmasında.
Kurumların ‘ekosistem dostu’ ortamı yaratması için yapması gereken ev ödevleri var...
Değişim örgütlerin en temel sorunlarından birisidir. Günümüzde her şey hızla değiştiği için bu değişime ayak uydurmak isteyen örgütler bu değişimi en kısa sürede ve en az maliyetle gerçekleştirme arzusundadırlar. Her değişim az ya da çok örgütsel problemlerle ya da güçlüklerle karşılaşır. Ancak sürekli kendisini yenileyen ve çevresindeki değişime uyum sağlayabilen örgütler için değişim süreci nispeten daha sancısız geçmektedir. Değişim sürecinde asıl sorun yaşayan örgütler, değişimi ve yenilenmeyi sürekli erteleyen ya da sürekli değişmeye güç yetiremeyenlerdir. Çünkü bu tür örgütlerde çalışanların kişisel gelişimleri ihmal edilir ve örgütün çıkarları ön planda tutulur. Kısa dönemde karlı ve doğru gibi gözüken böyle bir yaklaşım, uzun vadede örgütün çökmesine sebep olabilir. Değişimin uzun süre ertelenmesiyle örgütün çevresiyle olan uyumu arasındaki açı sürekli açılır. Sonunda değişmek zorunda kalan örgütün çalışanları, uzun süre yaşadıkları alışkanlıkları ve davranışlarını değiştirmek istemezler ve değişime direnirler. Değişim ne kadar radikal olursa çalışanların değişime karşı direnci o denli yüksek olur. Değişmeye alışmamış ve kendisini değişime hazırlamamış olan çalışanların tepkileri ciddi boyutlara ulaşabilir.
Yüzyıllardır değişmeyen tek şey değişim. Bu nedenle iş dünyası bu hızlı, akışkan ve değişken atmosferde yaşayabilmek için sürekli yenilenmek ve değişmek zorunda.
Değişim ile yenilikçilik birbirini tamamlayan kavramlar.
Organizasyonlarda ve toplumlarda farklılıkların çatışmacı sorunların değil; gücün, gelişmenin ve zenginliğin kaynağı olması gerekir. Bunu sağlamak için özellikle yöneticilerin bilinçlendirilmesi ve uygun becerilerle donatılması büyük önem taşır. Küreselleşmenin ve demografik değişimin bir sonucu olarak artan farklılıkların etkin yönetimi 21. yüzyılın temel sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tehdit mi? Fırsat mı? Kurumlar inovasyon ekosistemine nasıl hazırlanır? nasıl...Berna Samiloglu Acar
Kurumlar inovasyon için girişimlere, girişimler de büyümek için kurumların yetkinliklerine ihtiyaç duyar.
Gücünü ekosistem gücü ile birleştirebilen kurumlar için önemli fırsatlar var.
Büyük şirketlerin çoğu çalışmak için uygun inovatif girişimleri keşfetmekte zorlanmıyor. Asıl zorluk bu işbirliğinden karşılıklı değer yaratacak ortamın hazırlanmasında.
Kurumların ‘ekosistem dostu’ ortamı yaratması için yapması gereken ev ödevleri var...
1. Neden Yalın ?
Nakit akışı işletmeler için en öncelikli konuların başında gelmektedir.
Cash to Cash Cycle (Nakit Akış Hızı), bugün uluslar arası düzeyde bir çok işletmenin takip ettiği
önemli bir göstergedir. Sermayenin hangi hız ya da oran ile yeniden kullanılabildiğini ölçmeye
yarar.
C2C Cycle = DIO + DSO – DPO, olarak tanımlanmaktadır ve ne kadar küçük olur ise o denli iyi
anlamına gelmektedir.
DIO (Days Inventory Outstanding): İşletmenizde bulunan tüm stoğun gün olarak
karşılığıdır. Avarage Inv / ( Yıllık Malzeme / 365)
DSO (Days Supply Outstanding): Müşteriden alacaklarınızın gün olarak karşılığıdır. Toplam
Alacaklar / ( Toplam Yıllık Satış / 365)
DPO (Days Payable Outstanding):Tedarikçilerinize vereceklerinizin gün olarak karşılığıdır.
Toplam Ödenecekler / ( Yıllık Malzeme / 365)
İdeal bir Yalın operasyonda, C2C Cycle sıfıra yakındır. Müşteriden alacaklarınızı hemen alır,
tedarikçilerinize ödemeleri hemen yapar ve tam zamanına üretim (JIT) yaparsanız bu oran hemen
hemen sıfıra yakın bir değer alır.
Örneğin yeni bir işe girişmek istiyorsunuz. Yıllık 1.200.000 TL malzeme alımı yapacaksınız ve
bunun karşılığı olarak toplamda 1.400.000 TL ciro yapmayı bekliyorsunuz. Malzeme alımı için
sermayeniz yok ve bankadan kredi almanız gerekiyor. Şimdi bu örneği iki açıdan irdeleyelim.
Case-1;
Müşteriden alacaklar (DSO) 60 gün sonra, tedarikçi ödemeleri (DPO) 60 gün sonra ve
toplamda 60 günlük stok ( DIO) olacağı varsayımı ile sistemimizi tasarlayalım. Bu duruma
2. göre C2C = 60 gün olacaktır. Bunun bir başka anlamı sermaye yeniden kullanıma 60 gün
sonra hazır olacak demektir. Yani yıl içinde 360 / 60= 6 kez sermayeyi çevireceksiniz
demektir.
Yıllık 1.200.000 TL malzeme ihtiyacını, 6 çevrimde tedarik edebilmek için , 1.200.000 TL /
6 = 200.000 TL’ye ilk aşamada ihtiyacınız var demektir. Yani, bankadan 200.000 TL için
kredi istemeniz ve bunun karşılığı olarak da yıllık ortalama 18% faiz hesabından 36.000
TL faiz ödemeniz gerekecektir.
Yılsonunda ise; Toplam Satış – Malzeme – Faiz = 1.400.000 – 1.200.000 – 36.000 =
164.000 TL net karınızı olacaktır.
Case-2;
Müşteriden alacaklar (DSO) 60 gün sonra, tedarikçi ödemeleri (DPO) 60 gün sonra ve
toplamda 12 günlük stok ( DIO) olacağı varsayımı ile sistemimizi tasarlayalım. Bu duruma
göre C2C = 12 gün olacaktır. Bunun bir başka anlamı sermaye yeniden kullanıma 12 gün
sonra hazır olacaktır. Yani yıl içinde 360 / 12= 30 kez sermayeyi çevireceksiniz demektir.
Yıllık 1.200.000 TL malzeme ihtiyacını, 30 çevrimde tedarik edebilmek için, 1.200.000 TL /
30 = 40.000 TL’ye ilk aşamada ihtiyacınız var demektir. Yani, bankadan 40.000 TL için
kredi istemeniz ve bunun karşılığı olarak da yıllık ortalama 18% faiz hesabından 7.200 TL
faiz ödemeniz gerekecektir.
Yılsonunda ise; Toplam Satış – Malzeme – Faiz = 1.400.000 – 1.200.000 – 7.2000 =
192.000 TL net karınızı olacaktır.
CASE-1 CASE-2
CCC 60 gün 12 gün
Turn 6 30
Less
Nakit İhtiyacı 200.000 $ 40.000 $ Invesment
Yıllık Ciro 1.400.000 $ 1.400.000 $
Malzeme Maliyeti -1.200.000. $ -1.200.000 $
Yıllık faiz (18%) -36.000 $ -7.200 $
More
Profit
KAR 164.000 $ 192.800 $
C2C Cycle zamanın düşürmek için elbette klasik olarak alacakları erken almak ve ödenecekleri geç
ödemek yöntemi düşünülebilir. Ancak ideal bir tedarik zincirinde amaç operasyonel süreçlerden
3. kar elde edebilmek ve zincirin her aşamasında verimli olabilmektir. Tedarikçinize baskı yapıp
ödeme süresini uzatmak, size olumlu yansıyacak ancak bu sefer tedarikçinizin C2C Cycyle zamanı
olumsuz etkilenecektir. Buda zamanla belki o tedarikçinin varlığını devam ettirememesine neden
olacaktır. O nedenle C2C cycle zamanını indirgemek için öncelikli olarak kendi iç süreçlerimize
bakmalıyız ve üretim zamanını; kayıpları elimine ederek ve değişkenliği minimize ederek
azaltmaya çalışmalıyız.
Değer akış haritaları ile süreçlerin büyük resmini görmeli, değer oluşturmayan aktiviteleri
tanımlamalı ve olabildiğinde akışa & kaliteye odaklı ( malzeme ve bilgi akışı) sistemler kurmaya
çalışmalıyız. Bunun için elimizde olan araç ise Yalın & 6Sigma’dır. Yalın ile kayıpları azaltırken, 6
Sigma ile prosesde güvenirliği artırıp, kalite maksimizasyonuna doğru yol almalıyız.
Rekabetçi olabilmek için gereken hız, maliyet avantajı ve kalite ancak bu sayede elde edilebilir.
Stay with LEAN
lutfi.apiliogullari@leanofis.com
www.leanofis.com / e-newsletter