SlideShare a Scribd company logo
1 of 72
Download to read offline
Tarla KuşuHasan Topuz – YİRMİ DÖRT ŞİİR
Tarla KuşuHasan Topuz –YİRMİ DÖRT ŞİİR
Editor ve Kapak Tasarımı
Kürşat Topuz
Tarla KuşuHasan Topuz –YİRMİ DÖRT ŞİİR
YAZAR HAKKINDA
Hasan Topuz
Em. Öğretmen ve Yerel Tarih Araştırmacısı
Web Adresi : topuzoglu.net
KISA ÖZGEÇMİŞ
1948 yılında Çarşamba Kocakavak(Cıbacalı) Köyü‘nde doğdu. 1967
yılında Perşembe Öğretmen Okulundan mezun oldu ve 30 yıl İlkokul
öğretmenliği yaptıktan sonra 1996 yılında emekli oldu. Evli ve üç ço-
cuk babası. Öğretmen olarak görev yaptığı yerler sırasıyla; Antalya
Kaş Sütleğen Köyü, Karabük Çengel Köyü, Çarşamba Akçatarla ve
Kocakavak Köyleri, Çarşamba Kocatepe İlkokulu.
ÇALIŞMALARI
Emekli olduktan sonra, bir süre Çarşamba’ nın çeşitli gazetelerinde
köşe yazarlığı yaptı. Çarşamba tarihi ile ilgili Osmanlıca kaynaklardan
araştırmalar yaptı ve bu araştırmaların bir kısmını yazdığı gazetelerde
yayınladı. Av. Sefa Temiz ile birlikte Çarşamba ve çevresi 1834 nüfus
kayıtlarını Türkçeye çevirdiler ve bu kayıtları 2013 yılında internette,
carsambanufusdefteri.com adresinde yayınladılar. Bu çalışma, günü-
müz Türkiye’sinin en eski nüfus kayıtlarının internet ortamında yayın-
lanması açısından tek olma özelliği göstermekte.
T A K D İ M
Sevgili Dostlar,
Şiir yazmak benim için bir tutku, bir sığınak; kendimi
ifade etme, deşarj olma yolum. Şiirlerim, olanlara karşı bende
olanların; duygularımın, düşüncelerimin, hayalleri-min dışa
yansımasıdır.
Son on yıldır yazdım; kimi zaman sevdiklerime, ya-
kınlarıma; kimi zaman yaşadıklarıma; kimi zaman da ya-
şayamadıklarıma, hayallerime yazdım. Ve yazdıklarım-dan
seçtiğim yirmi dört tanesini,siz dostlarım, yakınlarım-la
paylaşmak için bu kitapta topladım, bahtiyarım.
Şiirlerimi bilgisayar ortamına yazmak sureti ile akta-ran
ilkokuldan çalışkan öğrencim İngilizce Öğretmeni Erdem
ÖZCAN’a ve bu kitabı hazırlayan oğlum Kürşat’a teşekkürlerimi
sunuyorum.
Selam ve dua ile,
Hasan TOPUZ
İÇİNDEKİLER
YOLCU …………………………………………………………………….. 7
SEVGİ ve MERHAMET ……………………………………………… 8
TARLA KUŞU ……………………………………………………………. 9
AF EYLE ALLAH'IM …………………………………………………… 10
YILLAR GEÇMEDİ ……………………………………………………... 11
DUA ……………………………………………………………………......12
SORMA..………………………………………………………………......13
ÇINARLAR ……………………………………………………………… 14
GENÇLİK ve BAHAR ……………………………………………….. 16
SERENCAMIM ……………………………………………………….. 17
TARLA KUŞUNUN ÖLÜMÜ …………………………………...... 18
YEŞİLIRMAK ……………………………………………………........ 20
KÂBUS ………………………………………………………………….. 22
GÜLBAHAR NİNEM ……………………………….................. 24
SEN VE BEN …………………………………………………………… 28
SABAH NAMAZI …………………………………………………….... 30
ACILARI UN EDELİM ………………………………………………… 33
VAH BENİM İNSANLIĞIMA ………………………………………. 36
AMELİYAT …………………………………………………..............… 40
ÖLÜM ………………………………………………….................... 43
SÜTLEĞEN ………………………………………………………………. 45
HASAN'DAN HASAN'A ÖĞÜTLER ……………………………… 49
YORTAN'DA İKİ GENÇ ÖĞRETMEN ………………………….. 52
ÇARŞAMBA DESTANI ……………………………………………….. 60
Ezelde başlayan yol, vatana varmak için yoldur,
Yol belli, yordam bellidir; sefere bir vakit vardır,
Menzil yolu gönül yoludur; yükün aşk olsun yolcu,
Heybende merhamet, azığın muhabbet olsun yolcu.
Mayıs 2010
- 7 -
Y O L C U
Gün olur yaşama sevinci ile çoşmak isterim,
Güvercin olup gökyüzünde tur atmak isterim,
Gün olur yaralı gönlüm taa derinden üzülür,
Sessizce akar gözyaşlarım içime süzülür.
İnsanım, acizim, aşka, merhamete muhtacım,
Sevgi, merhamet, insan olmak için ihtiyacım,
Sevgisiz kalıyorsa ruhum, derinden sarsılır,
Sessizce akar göz yaşlarım, gönlüme süzülür.
Ocak 2003
S E V G İ v e
M E R H A M E T
- 8 -
Yeşil tarlada, yeşil ovada,
Yemyeşil bir dünyada yaşayan,
Yeşil başlı bir tarla kuşuyum.
Yalnızım, tek başınayım,
Sürülerle yaşamam,
Sürülerle gezip tozmam,
Kendince bir kuşum, kendine yeten.
İstediğim dala konar,
Dilediğim çayırda gezerim,
Bazen dilimce bir türkü tutturur,
Ya da bir şarkı terennüm ederim.
Özgürüm, en değerli varlığım özgürlük,
Karlı dağları, mavi denizi,
Zümrüt yeşil ovayı, çoşkun akan ırmağı,
Göklerden seyreylerim.
Dumanlı dağlar, ormanlar, ovalar yaşam alanım,
Çoğu zaman daldan dala zıplar,
Özgürlüğümü keyfimce yaşarım,
Yaşama sevincimi ta yürekten duyarım,
An olur yeşil başımı gökyüzüne çevirir,
Eşsiz güzel aleme hayran kalırım,
Özgür bir kuş olduğuma şükreder,
Yaradana zikre dalarım.
Ocak 2010
T A R L A K U Ş U
- 9 -
Okudum, yazdım, düşündüm, söyledim,
Çok günahlar işledim, ihlasla yaşamadım,
Kuran'a lâyık olamadım,
Sen büyüksün af eyle Allah' ım.
Seni arar gibi yaptım, doğru değildi,
Maksadım namdı, şandı, riya içinde idim,
Ben, ben dedim, kendimi aldattım,
Sen büyüksün, af eyle Allah' ım.
Küçük şeyler için ömür tükettim,
Sensizlikleri kendime yük ettim,
Verdiğin aklı heba ettim,
Sen büyüksün af eyle Allah' ım.
Ekim 2003
A F E Y L E A L L A H ' I M
- 1 0 -
Otuz yıl geçmiş aradan,
Daha dün gibi...
Senli yılları tespih gibi çektim bir bir...
Hani bir düğün günü idi,
Henüz 16 yaşında idin,
Güzeller güzeli idin...
Zariftin, nazlı idin, narindin,
Göz göze geldik,
Başına öne eğdin.
Yıllar geçti bırakmadım peşini,
Rüyalarımda bile senden gayrısını görmedim,
Sonunda evlendik...
Nasıl da aktı geçti yıllar,
Çocuklarımız var boyumuz kadar...
Hayır sevgili Çerkez kızı, hayır,
Say ki yıllar geçmedi,
Say ki saçlarına aklar düşmedi,
Say ki yıl bin dokuz yüz yetmiş
Sen daha 16 yaşındasın
Zarif,
Nazlı,
Ve narin...
Ağustos 1998
Y I L L A R G E Ç M E D İ
- 1 1 -
Kulaç atıyoruz;
sonsuzluğa,
Düşe, kalka;
hep sonsuzluğa,
Sonunda,
yorgun argın,
Boynumuz bükük,
ellerimiz böğrümüzde,
Tek başınayız,
aciz ve şaşkın,
Tek yol Mevla,
tek yol dua.
Haziran 2003
D U A
- 1 2 -
İkide bir sorarsın
Kimsin, nesin, yolculuk nereye?
Ondan geldim, ona giderim,
Milyon defa söyledim,
Benimle cedelleşme diye.
Dünya; gördüğüm bir rüyadır,
Tantanayı bırakmışım tefekküre bakarım.
Meşrebimi bulmuşum, muradıma koşarım.
Anlayacağın kadar söylerim,
Nemrutça sorular sorma artık.
Düş yakamdan,
Seninle hesabı çoktan kesmişim,
Benden sana yar olmaz
Haydi başka kapıya...
Mart 2010
S O R M A
- 1 3 -
Ç I N A R L A R
Hey çınarlar, ulu çınarlar,
Avlumdaki ulu çınarlar,
Dedelerim, gölgenizde yaşamış,
Babam sizinle büyümüş,
Ben size sırdaş olmuşum,
Şimdi torunlarım gölgenizde koşuşur.
- 1 4 -
Sahi, sizin yaşınız kaç?
Üç asır mı, beş asır mı?
Olmazsanız bahçem biçare kalır,
Bana anam, babam kadar yakınsınız,
Olmazsanız olmaz, öksüz kalırım.
Ne zaman yolum gurbete düşse,
Ne zaman memleket aklıma düşse,
Koca çınar, hep seni anarım,
Dibinde uyuduğum derin uykuları özlerim,
Dallarında öten sarı sandalları düşlerim,
Gölgendeki sohbetleri, okunan mevlitleri özlerim.
İkiz çınarlar;
Ah sizler, ah sizler,
Gönlüm hafif, hafif sızlar,
Salıncaklar sizde kuruldu,
Gençliğim, sizinle uçtu,
Saçlarım sizinle ağardı,
Rüzgarlar ninni oldu, türkü oldu yapraklarınızda.
Hey çınarlar, ulu çınarlar,
Avlumdaki ulu çınarlar,
Olmazsanız olmaz, yetim kalırım,
Ben sizinle hemhal olmuşum.
Ekim 2007
- 1 5 -
Bahar canlı, yaşamak ne güzel,
Sevgiler daha da özel,
Yürekler kıpır kıpır, gülücükler içten,
Bahar gençlik ,gençlik bahar demektir.
Üzüntüler unutulur, sevgiler başlar,
Dağlar güzel, taşlar güzel,
Gönülden gönüle yollar güzel,
Bahar gençlik, gençlik bahar demektir.
Bahar yine gelir, gençlik gelmez,
Laleler yine açar, aşklar geri gelmez,
İkisini bir arada yaşamak ne güzel,
Bahar gençlik, gençlik bahar demektir.
Ekim 2007
GENÇLİK ve BAHAR
- 1 6 -
Ya Rab; ben ben miyim?
Var mıyım, yok muyum?
Heyhat hayal miyim?
Yoksa serap mıyım?
Tanıdım, anladım,
Aciz bir ademim,
Riya değil zinhar,
Hakikatim budur.
Az sevap çok günah,
İşte serencamım,
Asim bir kulunum,
Lütfuna sığındım.
Habibin, önderim,
Kitabın sertacımdır,
Atifetin sonsuz,
Affına sığındım.
Kasım 2013
S E R E N C A M I M
- 1 7 -
T A R L A K U Ş U N U N Ö L Ü M Ü
Uçmak için çırpınıyor kırık kanatlı tarla kuşu,
Her hamlede daha da sızlıyor kanatları,
Yılmıyor umutla başlıyor çırpınışlara
İlanihaye sürecek, imtina etmeyeceğim,
Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek,
Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek.
Çevirdi yeşil başını, süzdü gökyüzünü
Tarlalar yemyeşil, gök masmavi ,uçmalıyım
Çağlayan ırmağa, coşan denize, yücelerden bakmalıyım,
Haydi bir hamle daha, başarmalıyım,
Gökyüzü çok güzel, özgürce uçmalıyım,
Kırık kanatlarıma güç ver Allah'ım,
Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek,
Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek.
Hava imbiklerden geçmiş, mis kokuyor,
Serçeler, kelebekler göklerde tur atıyor,
Bülbül dil döküyor, gül naz ediyor,
Yaşamak çok güzel, nefes almak dua gibi,
Sızlasın cefaya katlansın kanatlarım,
Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek,
Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek
- 1 8 -
Son bir defa hamle yaptı, çırpındı...
Acılara katlandı, birazcık havalandı,
Göklere göklerden baktı, çok sevindi,
İçi neşe ile doldu, dünyalar onun oldu.
Ama birden olanlar oldu, donakaldı,
Kanatlarının dermanı kesildi, kendini yerde buldu,
Kerhen yığıldı kaldı yeşil tarlanın ortasında,
Gözlerini açtı, etrafa mahzun mahzun baktı,
Yaşıyorsam ötmeliyim dedi, ötmek istedi,
Ama nafile, feri kalmadı.
Hayli zaman kala kaldı, umudu kesildi,
Gagasını bir açtı iki açtı, söylendi; Hu Allah,
Demek ben de ölümü tadıyorum, La ilahe İllallah,
Elveda kurtlar kuşlar, elveda yalan dünya,
Biçare kara toprağa uzandı boylu boyunca.
Geldiler yakınları, terekeyi saydılar, ağıtlar yaktılar,
Ağladılar sızladılar, iki gün yas tuttular,
Şefikane duygularla onun için naatlar okundu,
Sonunda dünya işlerine dalıp gittiler,
Bizim kırık kanatlı tarla kuşunu hepten unuttular.
Kasım 2009
- 1 9 -
Y E Ş İ L I R M A K
Yeşil ovada akan Yeşilırmak,
Çağıl çağıl çağlayan ırmak,
Gözlerimi kapadım seni dinliyorum,
Ne bu coşku ne bu gayret ?
Anladım yolculuk var denize,
Tıpkı senin gibi bir coşku var içimde,
Al beni de götür, birlikte akalım,
Aksın gitsin bizimle tüm musibetler,
Paklansın ruhum, paklansın dünyam.
- 2 0 -
Yeşil ovada akan Yeşilırmak,
Çağıl çağıl çağlayan ırmak,
Gel beni de götür, birlikte akalım,
Şu mahzun kalbim de seninle gitsin,
Al gözyaşlarımı, onları da götür,
Akalım bir olalım, menzile varalım,
Paklansın ruhum, paklansın dünyam.
Yeşil ovada akan Yeşilırmak,
Çağıl çağıl çağlayan ırmak,
Berrak suyunda abdest alayım,
Gün doğmadan Divan'a durayım,
Secde etsin ruhum, dağlar taşlar gibi,
Bir heyecan var içimde tıpkı senin gibi,
Birlikte akalım, coşalım, Hakk'a varalım,
Paklansın ruhum, pak olsun dünyam.
Eylül 2008
- 2 1 -
K Â B U S
Sabah akşam, uykuda, gecenin zifiri karanlığında,
Karabasan gibi çöker üstüme,
Sanki üzerime kayıtlı, sanki anamdan doğmuş,
Aklım, yüreğim, tüm varlığım işgal altında.
Tutsak olmuşum bırakmaz yakamı,
Firar etsem arar bulur,
Kurt misali, beynimi kemirir durur,
Neyleyim nerelere gideyim, mecalim kalmadı,
Her defasında dayak yediğim kavga,
Kaybetmeye mahkum olduğum savaş,
- 2 2 -
Çözmek isterim; nafile... Gücüm yetmez,
Kovmak isterim defolup gitmez,
Benimle aynı yastığa baş koyar,
Bir sağa dön, bir sola, düşün babam düşün...
Oda dört adım... Dolap beygiri gibi dön babam dön...
Uyku tutmaz gözlerim, fal taşı gibi açılır,
Biçare gözlerim tavandaki lambaya çakılır...
Şaşkınlık içinde çırpınan aklıma,
Cevabı imkansız sorular takılır,
Sabah olmaz, gün ışımaz...
Dilimden isyanlar dökülür;
Yetiş ya ölüm neredesin?
Sonra ürperti nedamet...
Ellerim semada, Allah'a emanet,
Hasbin Allahı ve nimel vekil,
Hasbin Allahı ve nimel vekil...
Her gece gördüğüm kâbus,
Her gece içinde yaşadığım cehennem...
Her defasında dayak yediğim kavga...
Kaybetmeye mahkum olduğum savaş...
Aralık 2014
- 2 3 -
G Ü L B A H A R N İ N E M
Dedelerden kalma bir evimiz vardı
Gaz lambaları ile aydınlanırdı
Kışın sobalar gürül gürül yanardı
Soğuk geceleri bile sımsıcaktı
Buz gibi havalar, uzundu geceler
Çekilen helvalar, yenilen meyveler
Çıtlaklar patlar, kabaklar kesilirdi
Taflulu Dayı masallar anlatırdı
Masallarda kocaman bir hortlak çıkar
Geceleri yatağımda bana bakar
Korkar nineme sıkıca sarılırdım
Dayım hortlakları söylemesin derdim
- 2 4 -
Kar, fırtına, vuuu... vuuuu... diye gürlerdi
Çınar dalları rüzgardan uğuldardı
Uğultuları ninni gibi dinlerdim
Sıcak odamda mışıl mışıl uyurdum
Ninemin okuttuğu yatma duası vardı
Yattım sağ yanıma, döndüm sol yanıma
Yedi melaike sağ yanıma, yedi melaike sol yanıma
Yattım Allah, kalkarım İnşallah
Remzi Dayım Köroğlu kitabı okur
Hepimiz can kulağı ile dinlerdik
Köroğlu zalim Bolu Beyi'ni yener
Kızı kaçırır, hepimiz sevinirdik
İneklerimiz koyunlarımız vardı
Doru atımız, sakar tayımız vardı
Tayımıza bakar hayale dalardım
Binerdim taya rüzgar gibi uçardım
- 2 5 -
Köyde kötü tanınan bir kadın vardı
O... kadın der, kimse konuşmazdı
Doğum yaptı, ninemle çorba götürdük
Kadın ağladı, ninem nasihat etti
Ataş olmayan yerden duman çıkmaz
Çocukların var yapma, ocağın tütmez
Sokakta kalırsın, sana kimse bakmaz
Gızım akıllı ol... Evine sahip ol
Yaramazdım, Ninem beni çok severdi
Kazak, çorap ve eldivenler örerdi
Suda diğer ördeği dövüyor diye
Alaş ördeklerin peşine düşerdim
Kara kabaklardan kapanlar kurardım
Küçücük bitlicen kuşları tutardım
Ninem "Sal o kuşları Hasan!" derdi
Salardım kuşları, sonra üzülürdüm
Ninem derdi; tutma dölüm o kuşları
Aç kalmışlar, yem ver doyur acizleri
Beraber kar üzerine yem atardık
Yerlerken bakar, ikimiz de ağlardık
- 2 6 -
Anbar açıldı, köpek havladı, gördüm...
Heyecanla gittim, Ninem'e söyledim.
Ayşe gelin bizim anbardan un çaldı
Acı, acı güldü "Aç kalmıştır oğul!
"Sakın, anana, babana söyleme bak
Dört çocuğu var aç! Yeri yok yurdu yok
Ben gördüm ama görmemiş gibi yaptım."
Ben de söylemedim, Ninem gibi yaptım
Garibanların imdadına koşan Ninem,
Cenazede yuğcu, düğünde aşçı,
Açların, yoksulların anası Ninem
Hey gidi kocaman yürekli Ninem hey.
Seksen darbesinde gözaltında kaldım
Doksan bir yaşındaydı, beni çok sormuş...
Hasan yok demiş, ruhunu teslim etmiş
Eve döndüm, öğrendim, yığıldım kaldım
Topuzoğlu der ki;
Yazdıklarım masal değil, çocukluğum
Her an içimde yaşayan mutluluğum
Seni hiç unutur muyum, derviş Ninem
Mekanın cennette olsun, ermiş Ninem
Aralık 2014
- 2 7 -
S E N V E B E N
Sen hep yücelerden uçmak istedin,
Beni de çekip götürmek istedin,
Düş peşime, asri olalım dedin,
Seni de bir türlü mest edemedim.
Ben ağlarken sen hep içten güldün,
Ben güldüm, alay ettin, küçümsedin,
Ayran ikram ettim, şarap istedin,
Seni de bir türlü mest edemedim.
- 2 8 -
Şimdi gel bakalım yanı başıma,
Zamanın varsa hasbihâl edelim,
Ben biraz yaşlandım; sen yorulmadın mı?
Sana bir türlü laf anlatamadım.
Doğrusu da ikimiz de yorulduk,
Gençlik ilanihaye kalır sandık,
Deli gönlüm gel şimdi bir olalım,
Sana bir türlü laf anlatamadım.
Zaten beni dinlemek zorundasın,
Mahzun oldun, yoruldun, takâtın yok,
Gel de barışalım, başka yolu yok,
Dost olalım başka devan kalmadı.
O yana bu yana zıplayıp durma,
Artık benden başka yarin kalmadı,
Sende hayal, bende vakit kalmadı,
Dost olalım başka çare kalmadı.
Nisan 2009
- 2 9 -
S A B A H N A M A Z I
Dünün meşakkatlerini, günün mesuliyetlerini,
Tefekkür ederim, böler uykumu bırakmaz peşimi,
Hayatın yükü çöker üzerime içimden yanarım,
Derinden gelen bir ses, yetişir imdadıma apansız.
Allahü Ekber, Allahü Ekber, sözlerin en münisi,
Yavaşça kapıyı açar, balkona atarım kendimi,
Eşhedü Enla İlahe İllallah, seslerin en güzeli,
Nameler gökyüzünde yankılanır da büyüler beni.
- 3 0 -
Sessizlik, içimi saran sıcaklık, yankılanan ezan,
Alıp götürür beni, uzaklara başka bir aleme,
Bismillah kolları sıvarım hazırlanırım abdeste,
İlahi; kabul eyle, Hasbinallahu ve Niğmel vekil...
Yersiz vesveselerim artık geride kalmaktadır,
İlk işim büyük bir keyifle ahenkle abdest almaktır,
Abdest sonrasında ise artık daha çok huzurluyum,
Duamı tamamlarken, elimi yüzümü siliyorum.
Sünnet için seccadeyi serer, Allahü Ekber derim,
Dünyayı geride bıraktım, huzuru ilahideyim,
O andan itibaren ne mal ne mülk, ne gam ne kasvet,
Senin huzurundayım Ya Rabbül Alemin, beni affet.
Cami yolundayım, alacakaranlık ve de sessizlik,
Simitçinin tiz sesi olmazsa bozulmayan sessizlik,
Huşu içinde camiye girip, yerimi alıyorum,
Hafız'ın okuduğu Kur'anı dikkatle dinliyorum.
- 3 1 -
Kametten sonra namaza başlıyoruz Allahu Ekber,
İmam okumaya başlıyor, içime huzur doluyor,
Daha uzun ayetler okusun bitmesin istiyorum,
Duyduğum hazzı, kelimelerle izah edemiyorum.
Sabah namazının sonuna yaklaşıyoruz,
Dünya dönüyor, biz sağa ve sola selam veriyoruz,
Sağımda ve solumda sanki melekleri görüyorum,
İçimden şükürler ediyor, dualar okuyorum.
Subhanallah, Elhamdülillah ve birsin Allah-u Ekber,
Tesbihten sonra Haşr suresinden ayetler okunuyor,
Adeta uçmaya çalışan kuş gibi hafifliyorum,
Cami dönüşü sanki dünyaya yeniden doğuyorum.
Çıkışta cemaat birbiriyle musâfaha ediyor,
Herkes birbirine güzel ve hayırlı günler diliyor,
Ya Rab komşunun mutluluğuna dua etmek ne özel,
İlahi; Kuran'a uygun mümince yaşamak ne güzel.
Ocak 2015
- 3 2 -
A C I L A R I U N E D E L İ M
Hayat bu, bir düşersin, iki kalkarsın,
Bir acı çekersin, bir bayram edersin,
Bayramlarda Yaradan'a hamd edersin,
Acıları heybene atar, gidersin.
Acılarla huzurlu yaşayamazsın,
Dertli başını taştan taşa vurursun,
Tuttuğun bütün dallar elinde kalır,
Acılar katlanır, hayat zindan olur.
- 3 3 -
Seneler geçtikçe acılar ağlatır,
Kahır ve gönül yarası derinleşir,
Heybendeki yükler göz yaşı olur,
Hayat acılardan çekilmez olur.
Yaşıyorsan kâh inersin, kâh çıkarsın,
İnerken sabır, çıkarken şükür edersin,
İnerken üzülme, çıkarken gururlanma,
Bak ne ola, gün ola, harman ola.
Dertler vardır, acıları katlatır,
Acılar vardır, sabır taşı çatlatır,
Değirmen bul, taşı sabır taşı olsun,
Undan ekmek et, azığına katık olsun.
Değirmen taşı, sabır taşı gibidir,
Biri buğday, diğeri dert öğütür,
Değirmene git, buğdaylarını un et,
İhlasla iman et, acılarını yok et.
- 3 4 -
Değirmen acıyı öğütür aşk ile,
Un olur, ekmek olur yenir aş ile,
Acılarla ilanihaye yaşanmaz,
Aşksız acılara dağlar dayanamaz.
Yükselince zafer sarhoşu olma,
Yücelerden yüce ALLAH var unutma,
Gün gelecek yükseklerden düşeceksin,
Ellerin göğsünde naçar kalacaksın.
Düşünce kendini büsbütün koyverme,
Dağlayıp sızlayıp kendine güldürme,
Sabır et, ALLAH sabrını kabul etsin,
Dua et acılarını yok etsin.
Topuzoğlu der ki;
Dünya misali döner yel değirmeni,
Dönsün bu devran, dönsün değirmen taşı,
Değirmen taşına acılar dökelim,
Değirmende acıları un edelim.
Ocak 2015
- 3 5 -
V A H B E N İ M İ N S A N L I Ğ I M A
Ilık bir Haziran akşamı,
Güneş henüz batmış, karanlık çökmekte,
İnsanlar telaşla gelip gitmekte,
Durakta otobüs bekliyorum,
Karşıdan bir kaç başı boş köpek gelmekte,
Birine aşina oldum ve seslendim;
“ Tomi, Tomi alaca Tomi “
Duydu; kaldırdı başını,
Döndü geriye, gördü beni,
Ayrıldı yoldaşlarından geldi,
Tomi yavrum, alaca Tomi sen misin?
Kuyruğunu salladı, sesimi dinledi,
Oturdu karşıma;
“ Iğı ığ ığ“ dedi, acı acı inledi
Taa gözlerimin içine baktı,
Iğı ığı diye mırıldandı.
- 3 6 -
Dilim tutuldu, nutkum kurudu,
Dizlerimin bağı çözüldü,
Öylesine anlamlı baktı ki;
Sanki yüreğime bir hançer saplandı.
Sanki bana utan diyordu…..
“ Hasan Dede, Hasan Dede, ben Tomi'yim,
Başıma gelenleri duymadın mı?
Hüseyin Abim beni yad ellere attı,
Yanına çağırır, başımı okşardın...
Bizim Tomi nerede diye sormadın mı?
Bir yıldır mekansızım, sokaktayım,
Aç kaldım, açık kaldım,
Çöplükten çöplüğe koştum,
Sıcak bir yuvaya hasret kaldım,
Bir lokma ekmeğe muhtaç kaldım,
Adımı unuttum;
Kimse bana Tomi diye çağırmadı.
- 3 7 -
Oysa ben Hüseyin Abi'nin Tomisi idim,
Yat dese yatar, kalk dese kalkardım,
Peşine düşer, tarlada inekleri güderdim,
Küçük bir yavru idim, aldı evine getirdi,
Sahibim dedim, evim yuvam dedim,
Anneleri anne, nineleri nine bildim,
Çocukları kardeş bildim,
Yıllar geçti sen yaşlandın dedi,
Acımadı bana terk etti gitti.
Dilerim Allah'tan benim gibi olmasın,
Yapayalnız, sokakta biçare kalmasın,
Sen nasılsın Hasan Dede?
Mahzun mahzun bakma öyle,
Beni hissiz, duygusuz belleme,
Ne yapayım tecellim böyle,
Beni hiç incitmeyen Şükriye Nine'ye
Selam söyle,
Her gün beni doyuran Melike Anne'ye
Selam söyle,
- 3 8 -
Gülbahar Abla'ya, Berra'ya,
Beni çok seven bizim Hasan'a,
Selam söyle.
İneklere, tavuklara, horozlara,
Gözümde tüten avluma, yuvama
Selam söyle. “
Iğı dedi, ığı dedi,
Acı acı inledi.
Dahasını diyemedi,
Döndü bir daha baktı,
Gözlerinden iki damla yaş aktı.
Verdiğim ekmeği yemedi,
Salladı kuyruğunu bastı gitti.
Dilim tutuldu, nutkum kurudu,
Dizlerimin bağı çözüldü,
Islak gözlerle bakakaldım ardından,
Vay be Tomi dedim, vay be,
Vah benim insanlığıma, vah be,
Mayıs 2011
- 3 9 -
A M E L İ Y A T
"Hocam çaremiz yok, ameliyata gerek var,
Kalbe giden açamadığımız üç kapalı damar var,
Önce sen karar ver, sonra da hazırlıklara başlayalım"
Gerçekler ortadayken tıp ne derse onu yapmalıyım.
Ufkumu, sisten, karabuluttan görmediğim hallerde,
Amansız kasvetlerin girdabına düştüğüm vakitlerde,
Kırılmış kanatları ile çırpınan ama uçamayan,
Acılar içinde kıvranan güvercin gibi oluyorum.
Beyhude hayallerden, şuursuzca düşüncelerden sonra,
Operasyondan gayrı yolun olmadığını görüyorum.
Henüz stres ile verilmiş önemli bir karardan sonra,
Oğluma sabahleyin şu mısraları not aldırıyorum;
- 4 0 -
Kainatın tek sahibi ulu Allah'ım sana sığındım,
Senin yüce varlığından başka gidebilecek kapım yok,
Bütün samimiyetimle sana sesleniyorum Ya Rabbim!
Varlığına, birliğine, Peygamberlerine iman ettim.
Canım Peygamberim H.z. Muhammed'i önder edindim,
Onun tebliğ ettiği Kur'an-ı Kerim'i rehber edindim,
İnayetine sığındım, kapına geldim Yüce Allah'ım,
Hidayetine sığındım, lütfuna geldim güzel Allah'ım!
İlahi atıfetine sığındım, kusurumu af eyle,
Günahlar işledim, tövbeler ettim, tövbelerimi kabul eyle,
Ağır bir ameliyattan geçiyorum, bana şifalar ver Allah'ım,
Hakkımda ne hayırlı olursa onu nasip eyle Allah'ım.
İlahi; ben aciz bir kulunum, günahlarımı af eyle,
İlahi; Kur'an ve Peygamber diyenlerle birlikte oldum,
Hep sadakat ehli olanlarla dost edinmeye çalıştım,
Varlıkların sahibi, Ulu Allah'ım sana teslim oldum.
- 4 1 -
Ellerimi asla bırakmayan Kürşat'ım canım evladım,
Sedye ile yol alırken ailemle vedalaşıyorum,
Şükriyem, sevgili kızlarım, Can Haticem,Hasan'ım,Talham,
Size kavuşabilmek için yaşamayı çok istiyorum.
Ben haklarımı helal ediyorum sizler de helal edin,
İlahi; La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah,
Şiirimden mısralar mırıldanıyorum, uçmak istiyorum,
Kanadı kırık bir kuşum, kanatlarıma güç ver Allah'ım,
Cerrahların elindeyim, dahasını hatırlamıyorum,
Beş saat mi, bir gün mü bir asır mı geçti bilemiyorum,
"Kürşat oğlum, Kürşat" diyerek uyandığımı biliyorum,
Gözümü açtım, melek yüzlü Hatice Hemşire'yi görüyorum.
Mümtaz insan Kardeolog Doktor Zeki Doğan Bey'e,
Üstad Cerrah Profesor Doktor Batuhan Özay Bey'e,
Usta Cerrah Doktor Süleyman Tanrıverdi Bey'e,
Sonsuz teşekkürler ederim, Allah onlardan razı olsun.
Allah'ım yaşama sevinci ne büyük mutlulukmuş meğer,
Nefes almak sağlıklı yaşamak emsalsiz nimetmiş meğer.
Aileme, dostlarıma, bütün insanlara selam olsun.
Yaralı kalbim, Kur'an ve Peygamber sevgisi ile dolsun.
9 Aralık 2013
- 4 2 -
Ö L Ü M
Ana rahmindesin, çocuksun, gençsin, yaşıyorsun,
Hastalık veya kaza, kaderinde her ne varsa,
Fiş çekilir, lamba söner; ömür vaktin dolarsa,
Üşümek, yanmak, nefes almak yok, yaşamıyorsun...
Hayatın, sonunun sonu, daha ötesi var mı?
Güzellik, zenginlik, varlık, aşk, meşki makam yok,
Sonsuz uykuya daldın, öldün artık, uyanmak yok,
Yüzyıl da yaşasan sonu ölüm, gerisi var mı?
- 4 3 -
Anne, baba, eş, evlat hepsi de yalan olur,
Rahmetlinin kefeni içinde cesedi kalır,
Çukuru derin kazarlar kokmasın diye,
Bir tek imanı kalır, peki bu zulüm niye?
Zulmün, hırsızlığın, yolsuzluğun hakim olduğu,
Yalanlara dopdolu dünyadan, çekip gidersin,
İnsanların çoğunun güçlüye itlik ettiği,
Maskeli bir dünyayı, Dünya'da atar gidersin.
İnsanın fıtratında var, unutulur gidersin,
Unutulursun da, bir varmış bir yokmuş olursun,
Helâlinle, haramınla gidiyorsun mahşere,
Peki; hokkabazlık, haramzadelik niye?
Ey Topuzoğlu, ister inan ister inanma,
Sorumsuz, başıboş varlık olduğunu sanma,
Sonunda ölümün acısını tadacaksın,
Bu dünyanın hesabını mahşerde vereceksin.
Mart 2015
- 4 4 -
S Ü T L E Ğ E N
Sütleğen... Ey Sütleğen,
Akdeniz'in gülü,
Toroslar'ın göz bebeği, ilk göz ağrım,
Yarım asırdır gözlerimde tütüyorsun,
Ben sana hasretim,
Ben sana sevdalım.
Akdağ'a yaslanmış, Yılmaz Ormanları'nı yastık yapmışsın,
Güneyde Katran Dağı, Kaş yolunda Susuz Dağı,
Vadide şırıl şırıl akan Kıbrıs Deresi,
Yeşil duvaklı taze bir gelin gibisin,
Yeşillikler denizinde cennette bir köşesin.
Yörenin çarşısı meşhur Sütleğen Pazarı,
Elli yıldır rüyalarımı süslüyorsun,
Kırk yıl sonra, ikinci defa geldim, doyamadım endamına,
Asırlara meydan okuyan koca çınarı seyrettim doya doya...
Çarşıyı gezdim,maziyi andım,dükkanları gezdim boydan boya.
- 4 5 -
Düz ovada büyüdüm, dağları yaylaları bilmezdim,
Sıra sıra göklere yükselen karlı dağları sende gördüm,
Akdağ'ın zirvesinde Mayıs'ta kartopu oynadım,
Bir türküyü terennüm eder gibi akan derelerini dinledim,
Efil efil esen yaylalarında serinledim,
Ağustos'ta pınarlardan buz gibi sularını içtim,
Uçsuz bucaksız sarı çam ormanlarında yürüdüm,
Bayramlarda evlerine misafir oldum, ikram gördüm.
Kocataş'a çıktım oturdum, sana bakmaya doyamadım Sütleğen,
Dağları, ormanları ,vadiyi, elma bahçelerini seyrettim.
Elli yıldır aynı kalan, narin minareli camide namaz kıldım.
Gençlik yıllarımı düşündüm, gözlerim yaşlarla doldu.
Sütleğen, Ey Sütleğen...
Toroslar'ın yeşil duvaklı gelini,
Seni kime sorsam, gözleri gülüyor.
Güzelliğin dillere destan,
Ben sana hasretim,
Ben sana sevdalım.
- 4 6 -
Öğretmenliğimin baharını sende yaşadım,
Ayşeleri,Turcanları,Zeynepleri,Fatma Anaları sende bağrıma bastım,
Çocukları sevmeyi sende öğrendim,
Öğretmenliğin ilk tadını sende aldım,
Dokuz yüz altmış yedi Ağustos'unda geldim,
Akdeniz'in sıcak insanları ile kaynaştım,
Cemil'in kahvesinde darçın içtim,
Ramazan geceleri zeykir oynadım,
Rahmetli Cafer Abi'yi tanıdım, oğlu Aziz'le dost oldum,
Arif'le Galip'le arkadaşlık ettim,
Koca Çınar'ın altında Tavla oynadım,
Gençliğimin en güzel yıllarını sende yaşadım,
Elli yıl geçmiş aradan daha dün gibi,
Duydum ki; Bilal Amca, Kemal Abi, Hüseyin Dayı rahmetli olmuşlar.
Hepsine Allah rahmet eylesin, yaşayanlara selam olsun.
- 4 7 -
Sevgiliye kavuşma hayalleri kurduğum Sütleğen geceleri,
Şiirler, öyküler, denemeler yazdığım uzun kış geceleri,
Dersimli Şoför Apo'nun çay sohbetleri, oğlu küçük German,
Kar yağarken doya doya seyrettiğim Katran Dağı,
Terzi İlhan'la Aziz'le çakır keyif gençlik sohbetleri,
Demirci Dur Ali Usta'nın Birinci Dünya Savaşı anıları,
Komşum Ormancı Hüseyin'in Hanımının pencereden verdiği yemekler,
"Bir şeye ihtiyacın var mı?" diye soran, anam bacım komşu kadınlar,
Gönlümün cenneti Sütleğen, ilk aşkım iyi ki varsın,
Seninle gençlik yıllarını yeniden yaşadım,
Toroslar'ın göz bebeği Akdeniz'in yeşil cenneti,
Ben seni unutur muyum,
İlk aşkımı sende yaşadım,
İlk şiirlerimi sende yazdım,
Değil elli yıl, yüz yıl geçse unutmam,
Yazarken gençlik yıllarımı bir bir yaşadım.
Duygu seline kapıldım, gözlerim yaşlarla doldu,
Sütleğen, Torosların Cennet bahçesi Sütleğen,
Ben sana hasretim,
Ben sana sevdalım.
Canım Sütleğen.
Ocak 2015
- 4 8 -
HASAN'DAN HASAN'A ÖĞÜTLER
Ey Hasan! Seni en iyi sen tanırsın,
Sözlerin, kıssadan hisse gibi olsun,
Öğütlerini yazdır, Hasan okusun,
Tüm okuyan herkes nasibini alsın.
Eski bildiklerinin tutsağı olma,
İmanın ve aklın yolunu göstersin,
Oku, araştır, öğren yatıp kalma,
Ölmeden morga girer donarsın Hasan.
Hasan Can; Namaz abdest ile öğünme,
Gösteriş için camilerde görünme,
Mü'min kanı oluk oluk akarken,
Yüreğin sızlar, Filistin'i okurken.
İline, soyuna, sopuna güvenme,
Malım, mülküm, param çok diye sevinme,
Gün gelir yanar mülkün, boşalır kasan,
İmanından gayrı, dostun kalmaz Hasan.
- 4 9 -
Asıl sevgi yaradılanı sevmektir,
Sevmek boş laf değil, almadan vermektir,
Yaşlı ataya bakmak asalettendir,
Çocuk sevgisi yürekten gelir Hasan.
Düzenbazı tanı, uyanık ol, kanma,
Din ile aldatanlar çok var; yanılma,
Çalış durma, muhanete muhtaç olma,
Alan el olma veren el ol ey Hasan.
İnsanların ekmeği ile oynama,
Adil ol; hak ile hukuku çiğneme,
Payına düşeni al, aç gözlü olma,
Haram mal ile itibar olmaz Hasan.
Kişinin gizlisini sergiye serme,
Seni yad eller övsün, kendini övme,
Tanımadığın kimselere sır verme,
Sırların ortada sürgeç olur Hasan.
Üzüleceğini bilsen de incitme,
Bilmediğin konuda hüküm yürütme,
Büyüklenme, insanları küçük görme,
Mütevazi ol, toprak gibi ol Hasan!.
- 5 0 -
İçten gelen göz yaşı ubudiyettir,
Ahvaline gelen göz yaşı, insaniyettir,
Seccade göz yaşı teslimiyettir,
Sahtekarın göz yaşı iğrençtir Hasan.
Zalimin zulmü soysuzluk gereğidir,
Zulme alkış tutan insan değildir,
Sen de zalimin zulmüne göz yumarsan,
Sana bin defa yazıklar olsun Hasan.
Zengin olanlar el üstünde tutulur,
Haramzadeler baş köşeye oturur,
Hırsıza, arsıza arkadaş olursan,
Sana da bin defa yazıklar olsun Hasan.
Garip gureba tutuşup yanarken,
Fakir fukara feryatlar ederken,
Sen bu sosyal felaketi yazmaz isen,
Sana da bin defa yazıklar olsun Hasan.
Topuzoğlu der ki;
Gardaş, acı söyledim, tatlı söyledim,
Ne söyledim ise özümden söyledim.
Benim sözlerim "Ha Hasan'a, Ha Sana.!"
Hakkım varsa, helal olsun benden sana,
Aralık 2014
- 5 1 -
YORTAN'DA İKİ GENÇ ÖĞRETMEN
----Genç Öğretmenlere ithaf edilmiştir.
Kardeşim Adnan;
Seni hep rüyamda görürdüm,
Dün gece hasretle düşündüm,
Şöyle hafif hafif gülümseyerek kapıdan girsen,
Aklıma düştün,
Sağa döndüm, sola döndüm olmadı,
Bir türlü gözümü uyku tutmadı,
Kalktım koltuğa yaslandım,
O günlerde yazdığım günlüklere daldım,
Yarım yüz yıl önceki şiirimden:
Ipılık bir sevgi geçti içimden.
- 5 2 -
- - Ya r ı m A s ı r Ö n c e - -
Yıl, altmış sekiz, Ekim Ayı,
Karabük İlçesi Çengeller Köyü,
İki genç öğretmen;
Çarşambalı Hasan, Çorlulu Adnan.
İki bavul, iki yatak-yorgan...
Ver elini Yortan.
Kelemen'de iniyoruz trenden, aşıyoruz dağları dereleri,
Yol toprak, çamur sakız gibi,
İki saat, yükler katırda, biz yaya,
Nihayet geldik, Yortan Pazarı'na,
Beş on bakkal, kahvehaneler ve evler,
İşte Yedi Garye'nin Pazarı Yortan,
Yedi Garye'nin ticaret merkezi Yortan.
İki derslikli, lojmanı içinde bakımsız bir okul,
İki yüz erkek öğrenci, üç kız, bu ne hâl!
Şaşırdık kaldık, bu nasıl iş?
Kızlar okulda niçin yok?
Kızlar okurlarsa oğlanlara mektup yazarlarmış,
Cehalet diz boyu değil, dağları aşmış.
YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN
- 5 3 -
Okuma yazma oranı yüzde on ,
Cehalet dünyasında bir orman!
Ormandan elli kız çocuğu çekip alıyoruz.
"Biz Yedi Garyeliyiz"
"Kız çocuğunu okula yazdırmayız"
Biz de kuru gürültüye pabuç bırakmayız,
Kızları okula yazdık,
Sınıfları kızlarla doldurduk,
Bir elde tebeşir, bir elde keser,
Sıra yapıyoruz, masa çakıyoruz,
Hem öğretmeniz, hem tamirciyiz,,
Yüz öğrenciye bir öğretmen,
Yemek yemeye fırsatımız yok,
Okulun yarısı okuma yazma bilmiyor,
Tatillerde parasız kurs veriyoruz,
Üç ayda okulun çehresi değişti.
Yedi Garye halkı, soluk benizli kömür işçileri,
Bir çoğu meslek hastalığından muzdarip emekli,
Kömür madeni yörenin tek geçimi,
Grizo patlaması, maden kazaları,
Ne zaman geleceği belli olmayan cenaze ambulansları,
Dullar, yetimler, aile faciaları,
Düğünlerde oynatılan köçekler, kurulan rakı sofraları,..
"Üfle Arap Usta! Vur davulcu!" dolsun kadehler aman of!
Toprak sadece saman için ekilir,
"Ek bir yarım, al bir yarım."
Ekmeklik unlar Yortan'dan alınır.
YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN
- 5 4 -
---Adnan ve Ben---
Adnan tipik bir Trakyalı;
Uzun boylu, sakin, sempatik bir arkadaş,
Tarzımız uygun.
İki yıl aynı odada kaldık,
Aynı kapta pişirdik, aynı kapta yedik,
Birbirimizi hiç üzmedik.
Yalnız, bir fobisi vardı;
Fare görünce korkardı,
Bir yerden bir fare çıksa,
"Hasan koş!" diye seslenirdi.
Ben de "Adnan beni niye çağırdın?"
"Ben tekir kedi miyim?" derdim, gülerdik...
Hastalansam hizmet ederdi,
Hastalansa hizmet ederdim.
"İnce Mehmet ", "Tütün Zamanı" gibi romanlar okurdum,
O dinlerdi, beraber analiz yapardık.
Radyo en sadık dostumuzdu,
Adnan Çorlu'nun güzellerini anlatır,
Can kulağı ile dinlerdim.
Sabahlara dek sohbet ederdik.
O lezzetli yemekler pişirir,
Ben de temizlik ve ütü yapardım.
YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN
- 5 5 -
Yıllık ve ünite planlarını akşamları yapar,
İşlerimiz yarına kalmaz.
Okulun bahçesinde çocuklarla voleybol oynar,
Yortan'da esnafa uğrayıp çay içer,
Hal hatır sorar, sohbet ederdik.
En çok yorgancı Mansur'a takılırdık,
Laf olur diye, kadınlara, kızlara bakmazdık,
İkiz kardeş gibi idik; huyumuz suyumuz aynı idi.
---Yortan'da Hayat---
Çevredeki öğretmenler Yortan'a gelirler,
Biz de işimiz olmayınca kahveye giderdik.
Yalçın, Ramazan, Ahmet, İbrahim...
Niyazi'nin kahvesinde maça kızı oynardık,
Tatillerde Karabük'e, Yenice'ye gezmeye gider,
Dönüşte Kelemen'de iner, iki saat yürürdük.
Arkadaşım İbrahim Şık'ın mağazasında çay içerdik,
Siyaset konuşurduk, spor muhabbeti yapardık.
Nerede, nasıl konuşacağımıza dikkat ederdik.
YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN
- 5 6 -
---Öğrencilerimiz---
Öğrencilerimiz, çiçeklerimiz, canlarımız,
Hele okula yazdığımız kızlarımız,
Sathı, Kezban, Pembe ve diğerleri,
Yeni açmış tomurcuk güllerimiz,
Satılmış'ı, İbrahim'i, Ramazan'ı,
Yenice'ye ortaokula yazdırdık.
Çocuklarımız okuyor diye seviniyoruz.
Gecelerimiz, gündüzlerimiz, rüyalarımız öğrencilerimiz,
Onlarla hemhal olmuşuz.
Müfettiş Mehmet Çakmak bizi tanıttı ve övdü,
Salondaki öğretmenler alkışladı,
Biz de mahcup olduk önümüze baktık.
- - - A y r ı l ı k - - -
Aylar, haftalar, günler aktı gitti,
İki yılın sonuna geldik.
Veda günü geldi çattı,
Allah'a ısmarladık Yortan!
"Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasaydı."
İki yıldır Yortan'dayız,
Hatıraları bıraktık gidiyoruz.
YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN
- 5 7 -
İki bavul, iki denk yatak,
Yortan Meydanı'ndayız.
Öğrencilerimiz ve köylüler,
Ağlamamak için kendimizi zorluyoruz.
Ama nafile...
Helâlleşip ayrılıyoruz.
Ey Allah'ım! Ey ideallerimiz, Ey gençlik!
Benim Sevgili kardeşim Adnan,
Yaşadığımız bir rüya mıydı?
Yaşanmamış bir roman mıydı?
Ellerimizde büyüttüğümüz çiçeklerimizi,
Nasıl unutacağız?
Kara trenle Karabük'e geldik,
Yolda havadan sudan konuştuk,
Ayrılığı konu etsek ağlayacaktık,
Yemek yedik, çay içtik,
Sessizce helâlleştik, ayrıldık,
Ayrılırken kendimizi tutamadık.
Heyhat, yarım yüz yıl geçti aradan,
Dostluk, ahde vefa, idealizm,
Kaldı mı o kutsal duygular, bilmiyorum,
YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN
- 5 8 -
- - Y a ş a n m ı ş R o m a n - -
Elli yıl önceki günlüklerime göz attım,
Hüzünlendim,
Ömrümün baharını yeniden yaşadım,
Yortanlı günleri hatırladım,
Uykularım bölünüyor,
O günleri anınca.
Karabük, Yortan'daki gençlik yıllarım...
Yaşandı mı o günler? Nasıl, ne zaman?
İki idealist genç öğretmen masal mı?
Hayır masal değil, yaşanmış Roman.
Aralık 2014
YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN
- 5 9 -
Ç A R Ş A M B A D E S T A N I
I
Karadeniz Bölgesi'nin tam ortasındayız,
Kuzey'in münbit, yeşil cennet ovasındayız,
Malazgirt'ten sonra Anadolu'ya yol açtık.
Saruşeyhlerle Yeşilırmak'a ulaştık.
Tacettin Oğlu Hasan Bey'dir, ulu beyimiz,
Baş başa bağlı, baş da başa bağlıdır deriz.
Bu düsturu biliriz, o yoldan ayrılmayız,
Canikli Türkleriz, tevhid yoludur yolumuz.
Arımlı, Ökseli, Termeli, Ayvacıklıyız,
Selçuklu, Osmanlı, Serhat akıncılarıyız,
Bin yıldır vatan için akan kanlar bizimdir,
Zilliyet bizde, tapu bizde, devlet bizimdir.
Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız,
Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız.
- 6 0 -
Tarlalarımızda buğday, çeltik, kendir ektik,
Ordularımıza zahire ambarı olduk,
Barbarosların kalyonlarına halat büktük,
Leventler olduk, açık denizlerde savaştık.
Kafkas muhacirleriyle harman olmuşuz,
Çerkezlerle Gürcüler ile hemhal olmuşuz,
Ezanlarla çanlar aynı gökte yankılanmış,
Agoplarla Mehmetler barış içinde yaşamış.
Milli mücadele ateşi, Samsun'da yakıldı.
Millet Mustafa Kemal'e şevkle katıldı,
Canikli'nin savaşmadığı cephe kalmadı,
Şehidi, gazisi olmayan hane kalmadı,
Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız,
Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız.
Göğceli camimiz, eşsiz tarih hazinesi,
Yaşayan en eski ahşap mimarisi,
Müminler huzur içinde namaz kılıyor,
Sekiz yüz yaşında dimdik ayakta duruyor.
ÇARŞAMBADESTANI
- 6 1 -
Medreseler şehri ulemalar çerağ gibi,
Kitaplar yazıldı, ilim irfan derya gibi,
Müellif alim, Sofuzade Hasan Efendi,
Müftü Semizzade Mustafa Hilmi Efendi.
Müderris Mahmut Naim, son halka Cafer Hoca,
Adı dillere destan Müftü İskender Hoca,
Beş Kütüphane'den bir tane kitap kalmamış,
Yazık olmuş, kültür hazineleri yok olmuş,
Haznedar Seyit Süleyman Paşadır ağamız,
Trabzon valisi, medar-ı iftiharımız,
Çarşamba Şehri'ni kendi eliyle kuruyor
Paşa, Rahtıvanın haziresinde yatıyor.
Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız,
Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız.
Topuzoğlu der ki:
Ey canı gönülden sevdiğim hemşerilerim,
Hurafelere yalanlara inanmayalım,
Atalarımızı kitaplardan tanıyalım,
Onlar için dua etmeyi unutmayalım.
ÇARŞAMBADESTANI
- 6 2 -
II
Bereketlidir topraklarımız, boldur aşımız
Minnetimiz yok muhanete, diktir başımız
Hoyratsınız diyorlar ama merhametliyiz,
Mazlumun yanında, zalimin karşısındayız.
Zora gelmeyiz, kimseyi de yolda koymayız,
Kuru gürültüye zinhar, pabuç bırakmayız,
Atarsa kafamızın tası, yoldan çıkarız,
Öfkeyle kalkar, zararla otururuz
Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız,
Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız.
ÇARŞAMBADESTANI
- 6 3 -
Arım ve Ökse bitirim külhanbeyler demek,
Yazmakla olmaz ki, onları tanımak gerek,
İngiliz kilot, pantolon ve lacivert ceket,
Şapka sekiz köşe, aciska ve beyaz gömlek,
Delikanlının öküzleri de yiğit olmalı
Atı fiyakalı, doru ve rahvan olmalı,
Arımlı'yım diyen genç, attığını vurmalı
Köyün en güzel kızı ona vurulmalı.
Tabanca büyük polis, aşağısı olur mu?
Kafayı da çekince kaç mermi sayılır mı?
Şişede durduğu gibi durmuyor meret,
Silahlar konuşur sonrası ise nedamet.
Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız,
Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız.
ÇARŞAMBADESTANI
- 6 4 -
Arım ve Ökse bitirim külhanbeyler demek,
Yazmakla olmaz ki, onları tanımak gerek,
İngiliz kilot, pantolon ve lacivert ceket,
Şapka sekiz köşe, aciska ve beyaz gömlek,
Aylar geçmiyor ki, aynı meydanda tak tak tak,
Film değil ki, hakikat yine aynı nakarat,
Biri uzanmış kaldırımda can çekişiyor,
Öbürü de tabanca elinde kaçışıyor.
Değişmeyen akibet; geride yetimler ve dullar,
Husumetler, kan davaları, yıkılan yuvalar,
Cahilane cinayetler canlar yakıyor,
Eşelersen altından tefeciler çıkıyor.
İnsan öldürmeyi Kur'an'da lanetliyor,
Öldüren ALLAH'a şirk koşandır diyor,
Övünülecek değil, utanılacak haldir,
Eğip bükmeden diyelim kara cahilliktir
Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız,
Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız.
ÇARŞAMBADESTANI
- 6 5 -
III
Yollarınız gurbet ellere düşmeyi versin
Başınızda kavak yelleri esmeye versin
Gönlünüz coşar da gözleriniz buğulanır
İçinizi ısıtır, Çarşamba ezgileri.
Çarşamba köprübaşı, ırmakta çakıl taşı,
Ben sevdim eller aldı, akar gözümün yaşı,
Vur davulcu, çal zurnacı Kaba Ceviz olsun,
Hasretlik çeken şu yaralı gönlüm şen olsun
Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız,
Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız.
Efkâr bastığında alır başımı giderim,
Uzanırım ırmak boyunca devran eylerim,
Yaslanırım bir köprüye, seyran eylerim,
Yeşillikler arasında yüzüyor Çarşamba.
ÇARŞAMBADESTANI
- 6 6 -
Karşımda Canikler ve cennet gibi Adapark,
Zümrüt gerdanlık olmuş süzülür Yeşilırmak,
Üzerinde inci gibi dizilmiş köprüler,
Tüm şehir canlı yollarda cıvıl cıvıl gençler.
Rahtıvan, Abdullah Paşa, Irmak, Göğceli,
Her yanda ihtişamla yükselen minareler,
Sizler, bu şehrin manevi mühürlerisiniz,
Biliniz Dünya durdukça var olacaksınız.
Topuzoğlu der ki;
Ey canı gönülden sevdiğim hemşerilerim,
Darılmayın, tatlı söyledim acı söyledim,
Atamın, dedemin yurdu, candan kardeşlerim,
Son günümde, sizinle helalleşmek isterim.
Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız,
Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız.
Mayıs 2010
ÇARŞAMBADESTANI
- 6 7 -
- 6 8 -
- 6 9 -
- 7 0 -
Uçmak için çırpınıyor kırık kanatlı tarla kuşu,
Her hamlede daha da sızlıyor kanatları,
Yılmıyor umutla başlıyor çırpınışlara
İlanihaye sürecek, imtina etmeyeceğim,
Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek,
Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek.
Çevirdi yeşil başını, süzdü gökyüzünü
Tarlalar yemyeşil, gök masmavi ,uçmalıyım
Çağlayan ırmağa, coşan denize, yücelerden bakmalıyım,
Haydi bir hamle daha, başarmalıyım,
Gökyüzü çok güzel, özgürce uçmalıyım,
Kırık kanatlarıma güç ver Allah'ım,
Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek,
Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek.
Hasan Topuz –YİRMİ DÖRT ŞİİR

More Related Content

Similar to Şiir Kitabı-Tarla Kuşu

2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
2012-2016 AÖF Edebiyat YıllığıÜmit Demir
 
My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...
My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...
My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...Can Akin
 
2011 MAYIS-İNCİ YAMAN-GÖNÜL DOSTLARI-KONSERİ
2011 MAYIS-İNCİ YAMAN-GÖNÜL DOSTLARI-KONSERİ2011 MAYIS-İNCİ YAMAN-GÖNÜL DOSTLARI-KONSERİ
2011 MAYIS-İNCİ YAMAN-GÖNÜL DOSTLARI-KONSERİTangül Müdok
 
Nazim şIirleri
Nazim şIirleriNazim şIirleri
Nazim şIirlerismsyah dnz
 
Necip fazıl kısakürek şiirleri
Necip fazıl kısakürek   şiirleriNecip fazıl kısakürek   şiirleri
Necip fazıl kısakürek şiirleriali-gose
 
Sagalassos: City of Fairies
Sagalassos: City of FairiesSagalassos: City of Fairies
Sagalassos: City of Fairiesbeyazarifakbas
 
çanakkale sunusu
çanakkale sunusuçanakkale sunusu
çanakkale sunusuguest392825
 
Ölüme Şiirler
Ölüme ŞiirlerÖlüme Şiirler
Ölüme Şiirlersiirparki
 
Pinar Turen Denedim
Pinar Turen DenedimPinar Turen Denedim
Pinar Turen Denedimitu
 
Enderun Değer Dergisi Sayı 1
Enderun Değer Dergisi Sayı 1Enderun Değer Dergisi Sayı 1
Enderun Değer Dergisi Sayı 1enderunliseleri
 
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdfHAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdfAhmet Türkan
 
Yesil peri
Yesil periYesil peri
Yesil periilbergun
 
Kuranda Seytan
Kuranda SeytanKuranda Seytan
Kuranda Seytangelresule
 

Similar to Şiir Kitabı-Tarla Kuşu (20)

2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
2012-2016 AÖF Edebiyat Yıllığı
 
My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...
My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...
My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...
 
Sarki
SarkiSarki
Sarki
 
Enicim
EnicimEnicim
Enicim
 
2011 MAYIS-İNCİ YAMAN-GÖNÜL DOSTLARI-KONSERİ
2011 MAYIS-İNCİ YAMAN-GÖNÜL DOSTLARI-KONSERİ2011 MAYIS-İNCİ YAMAN-GÖNÜL DOSTLARI-KONSERİ
2011 MAYIS-İNCİ YAMAN-GÖNÜL DOSTLARI-KONSERİ
 
Nazim şIirleri
Nazim şIirleriNazim şIirleri
Nazim şIirleri
 
Rakı Masası Şiirleri
Rakı Masası ŞiirleriRakı Masası Şiirleri
Rakı Masası Şiirleri
 
Benim 2
Benim 2Benim 2
Benim 2
 
Necip fazıl kısakürek şiirleri
Necip fazıl kısakürek   şiirleriNecip fazıl kısakürek   şiirleri
Necip fazıl kısakürek şiirleri
 
Sagalassos: City of Fairies
Sagalassos: City of FairiesSagalassos: City of Fairies
Sagalassos: City of Fairies
 
çanakkale sunusu
çanakkale sunusuçanakkale sunusu
çanakkale sunusu
 
Ölüme Şiirler
Ölüme ŞiirlerÖlüme Şiirler
Ölüme Şiirler
 
Pinar Turen Denedim
Pinar Turen DenedimPinar Turen Denedim
Pinar Turen Denedim
 
Müzik ödevi
Müzik ödeviMüzik ödevi
Müzik ödevi
 
Enderun Mektebi 16. Sayi
Enderun Mektebi 16. SayiEnderun Mektebi 16. Sayi
Enderun Mektebi 16. Sayi
 
Enderun Değer Dergisi Sayı 1
Enderun Değer Dergisi Sayı 1Enderun Değer Dergisi Sayı 1
Enderun Değer Dergisi Sayı 1
 
Enderun mektebi 14. Sayi
Enderun mektebi 14. SayiEnderun mektebi 14. Sayi
Enderun mektebi 14. Sayi
 
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdfHAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
 
Yesil peri
Yesil periYesil peri
Yesil peri
 
Kuranda Seytan
Kuranda SeytanKuranda Seytan
Kuranda Seytan
 

Şiir Kitabı-Tarla Kuşu

  • 1. Tarla KuşuHasan Topuz – YİRMİ DÖRT ŞİİR
  • 2. Tarla KuşuHasan Topuz –YİRMİ DÖRT ŞİİR
  • 3. Editor ve Kapak Tasarımı Kürşat Topuz
  • 4. Tarla KuşuHasan Topuz –YİRMİ DÖRT ŞİİR
  • 5. YAZAR HAKKINDA Hasan Topuz Em. Öğretmen ve Yerel Tarih Araştırmacısı Web Adresi : topuzoglu.net KISA ÖZGEÇMİŞ 1948 yılında Çarşamba Kocakavak(Cıbacalı) Köyü‘nde doğdu. 1967 yılında Perşembe Öğretmen Okulundan mezun oldu ve 30 yıl İlkokul öğretmenliği yaptıktan sonra 1996 yılında emekli oldu. Evli ve üç ço- cuk babası. Öğretmen olarak görev yaptığı yerler sırasıyla; Antalya Kaş Sütleğen Köyü, Karabük Çengel Köyü, Çarşamba Akçatarla ve Kocakavak Köyleri, Çarşamba Kocatepe İlkokulu. ÇALIŞMALARI Emekli olduktan sonra, bir süre Çarşamba’ nın çeşitli gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Çarşamba tarihi ile ilgili Osmanlıca kaynaklardan araştırmalar yaptı ve bu araştırmaların bir kısmını yazdığı gazetelerde yayınladı. Av. Sefa Temiz ile birlikte Çarşamba ve çevresi 1834 nüfus kayıtlarını Türkçeye çevirdiler ve bu kayıtları 2013 yılında internette, carsambanufusdefteri.com adresinde yayınladılar. Bu çalışma, günü- müz Türkiye’sinin en eski nüfus kayıtlarının internet ortamında yayın- lanması açısından tek olma özelliği göstermekte.
  • 6. T A K D İ M Sevgili Dostlar, Şiir yazmak benim için bir tutku, bir sığınak; kendimi ifade etme, deşarj olma yolum. Şiirlerim, olanlara karşı bende olanların; duygularımın, düşüncelerimin, hayalleri-min dışa yansımasıdır. Son on yıldır yazdım; kimi zaman sevdiklerime, ya- kınlarıma; kimi zaman yaşadıklarıma; kimi zaman da ya- şayamadıklarıma, hayallerime yazdım. Ve yazdıklarım-dan seçtiğim yirmi dört tanesini,siz dostlarım, yakınlarım-la paylaşmak için bu kitapta topladım, bahtiyarım. Şiirlerimi bilgisayar ortamına yazmak sureti ile akta-ran ilkokuldan çalışkan öğrencim İngilizce Öğretmeni Erdem ÖZCAN’a ve bu kitabı hazırlayan oğlum Kürşat’a teşekkürlerimi sunuyorum. Selam ve dua ile, Hasan TOPUZ
  • 7. İÇİNDEKİLER YOLCU …………………………………………………………………….. 7 SEVGİ ve MERHAMET ……………………………………………… 8 TARLA KUŞU ……………………………………………………………. 9 AF EYLE ALLAH'IM …………………………………………………… 10 YILLAR GEÇMEDİ ……………………………………………………... 11 DUA ……………………………………………………………………......12 SORMA..………………………………………………………………......13 ÇINARLAR ……………………………………………………………… 14 GENÇLİK ve BAHAR ……………………………………………….. 16 SERENCAMIM ……………………………………………………….. 17 TARLA KUŞUNUN ÖLÜMÜ …………………………………...... 18 YEŞİLIRMAK ……………………………………………………........ 20 KÂBUS ………………………………………………………………….. 22 GÜLBAHAR NİNEM ……………………………….................. 24 SEN VE BEN …………………………………………………………… 28 SABAH NAMAZI …………………………………………………….... 30 ACILARI UN EDELİM ………………………………………………… 33 VAH BENİM İNSANLIĞIMA ………………………………………. 36 AMELİYAT …………………………………………………..............… 40 ÖLÜM ………………………………………………….................... 43 SÜTLEĞEN ………………………………………………………………. 45 HASAN'DAN HASAN'A ÖĞÜTLER ……………………………… 49 YORTAN'DA İKİ GENÇ ÖĞRETMEN ………………………….. 52 ÇARŞAMBA DESTANI ……………………………………………….. 60
  • 8. Ezelde başlayan yol, vatana varmak için yoldur, Yol belli, yordam bellidir; sefere bir vakit vardır, Menzil yolu gönül yoludur; yükün aşk olsun yolcu, Heybende merhamet, azığın muhabbet olsun yolcu. Mayıs 2010 - 7 - Y O L C U
  • 9. Gün olur yaşama sevinci ile çoşmak isterim, Güvercin olup gökyüzünde tur atmak isterim, Gün olur yaralı gönlüm taa derinden üzülür, Sessizce akar gözyaşlarım içime süzülür. İnsanım, acizim, aşka, merhamete muhtacım, Sevgi, merhamet, insan olmak için ihtiyacım, Sevgisiz kalıyorsa ruhum, derinden sarsılır, Sessizce akar göz yaşlarım, gönlüme süzülür. Ocak 2003 S E V G İ v e M E R H A M E T - 8 -
  • 10. Yeşil tarlada, yeşil ovada, Yemyeşil bir dünyada yaşayan, Yeşil başlı bir tarla kuşuyum. Yalnızım, tek başınayım, Sürülerle yaşamam, Sürülerle gezip tozmam, Kendince bir kuşum, kendine yeten. İstediğim dala konar, Dilediğim çayırda gezerim, Bazen dilimce bir türkü tutturur, Ya da bir şarkı terennüm ederim. Özgürüm, en değerli varlığım özgürlük, Karlı dağları, mavi denizi, Zümrüt yeşil ovayı, çoşkun akan ırmağı, Göklerden seyreylerim. Dumanlı dağlar, ormanlar, ovalar yaşam alanım, Çoğu zaman daldan dala zıplar, Özgürlüğümü keyfimce yaşarım, Yaşama sevincimi ta yürekten duyarım, An olur yeşil başımı gökyüzüne çevirir, Eşsiz güzel aleme hayran kalırım, Özgür bir kuş olduğuma şükreder, Yaradana zikre dalarım. Ocak 2010 T A R L A K U Ş U - 9 -
  • 11. Okudum, yazdım, düşündüm, söyledim, Çok günahlar işledim, ihlasla yaşamadım, Kuran'a lâyık olamadım, Sen büyüksün af eyle Allah' ım. Seni arar gibi yaptım, doğru değildi, Maksadım namdı, şandı, riya içinde idim, Ben, ben dedim, kendimi aldattım, Sen büyüksün, af eyle Allah' ım. Küçük şeyler için ömür tükettim, Sensizlikleri kendime yük ettim, Verdiğin aklı heba ettim, Sen büyüksün af eyle Allah' ım. Ekim 2003 A F E Y L E A L L A H ' I M - 1 0 -
  • 12. Otuz yıl geçmiş aradan, Daha dün gibi... Senli yılları tespih gibi çektim bir bir... Hani bir düğün günü idi, Henüz 16 yaşında idin, Güzeller güzeli idin... Zariftin, nazlı idin, narindin, Göz göze geldik, Başına öne eğdin. Yıllar geçti bırakmadım peşini, Rüyalarımda bile senden gayrısını görmedim, Sonunda evlendik... Nasıl da aktı geçti yıllar, Çocuklarımız var boyumuz kadar... Hayır sevgili Çerkez kızı, hayır, Say ki yıllar geçmedi, Say ki saçlarına aklar düşmedi, Say ki yıl bin dokuz yüz yetmiş Sen daha 16 yaşındasın Zarif, Nazlı, Ve narin... Ağustos 1998 Y I L L A R G E Ç M E D İ - 1 1 -
  • 13. Kulaç atıyoruz; sonsuzluğa, Düşe, kalka; hep sonsuzluğa, Sonunda, yorgun argın, Boynumuz bükük, ellerimiz böğrümüzde, Tek başınayız, aciz ve şaşkın, Tek yol Mevla, tek yol dua. Haziran 2003 D U A - 1 2 -
  • 14. İkide bir sorarsın Kimsin, nesin, yolculuk nereye? Ondan geldim, ona giderim, Milyon defa söyledim, Benimle cedelleşme diye. Dünya; gördüğüm bir rüyadır, Tantanayı bırakmışım tefekküre bakarım. Meşrebimi bulmuşum, muradıma koşarım. Anlayacağın kadar söylerim, Nemrutça sorular sorma artık. Düş yakamdan, Seninle hesabı çoktan kesmişim, Benden sana yar olmaz Haydi başka kapıya... Mart 2010 S O R M A - 1 3 -
  • 15. Ç I N A R L A R Hey çınarlar, ulu çınarlar, Avlumdaki ulu çınarlar, Dedelerim, gölgenizde yaşamış, Babam sizinle büyümüş, Ben size sırdaş olmuşum, Şimdi torunlarım gölgenizde koşuşur. - 1 4 -
  • 16. Sahi, sizin yaşınız kaç? Üç asır mı, beş asır mı? Olmazsanız bahçem biçare kalır, Bana anam, babam kadar yakınsınız, Olmazsanız olmaz, öksüz kalırım. Ne zaman yolum gurbete düşse, Ne zaman memleket aklıma düşse, Koca çınar, hep seni anarım, Dibinde uyuduğum derin uykuları özlerim, Dallarında öten sarı sandalları düşlerim, Gölgendeki sohbetleri, okunan mevlitleri özlerim. İkiz çınarlar; Ah sizler, ah sizler, Gönlüm hafif, hafif sızlar, Salıncaklar sizde kuruldu, Gençliğim, sizinle uçtu, Saçlarım sizinle ağardı, Rüzgarlar ninni oldu, türkü oldu yapraklarınızda. Hey çınarlar, ulu çınarlar, Avlumdaki ulu çınarlar, Olmazsanız olmaz, yetim kalırım, Ben sizinle hemhal olmuşum. Ekim 2007 - 1 5 -
  • 17. Bahar canlı, yaşamak ne güzel, Sevgiler daha da özel, Yürekler kıpır kıpır, gülücükler içten, Bahar gençlik ,gençlik bahar demektir. Üzüntüler unutulur, sevgiler başlar, Dağlar güzel, taşlar güzel, Gönülden gönüle yollar güzel, Bahar gençlik, gençlik bahar demektir. Bahar yine gelir, gençlik gelmez, Laleler yine açar, aşklar geri gelmez, İkisini bir arada yaşamak ne güzel, Bahar gençlik, gençlik bahar demektir. Ekim 2007 GENÇLİK ve BAHAR - 1 6 -
  • 18. Ya Rab; ben ben miyim? Var mıyım, yok muyum? Heyhat hayal miyim? Yoksa serap mıyım? Tanıdım, anladım, Aciz bir ademim, Riya değil zinhar, Hakikatim budur. Az sevap çok günah, İşte serencamım, Asim bir kulunum, Lütfuna sığındım. Habibin, önderim, Kitabın sertacımdır, Atifetin sonsuz, Affına sığındım. Kasım 2013 S E R E N C A M I M - 1 7 -
  • 19. T A R L A K U Ş U N U N Ö L Ü M Ü Uçmak için çırpınıyor kırık kanatlı tarla kuşu, Her hamlede daha da sızlıyor kanatları, Yılmıyor umutla başlıyor çırpınışlara İlanihaye sürecek, imtina etmeyeceğim, Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek, Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek. Çevirdi yeşil başını, süzdü gökyüzünü Tarlalar yemyeşil, gök masmavi ,uçmalıyım Çağlayan ırmağa, coşan denize, yücelerden bakmalıyım, Haydi bir hamle daha, başarmalıyım, Gökyüzü çok güzel, özgürce uçmalıyım, Kırık kanatlarıma güç ver Allah'ım, Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek, Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek. Hava imbiklerden geçmiş, mis kokuyor, Serçeler, kelebekler göklerde tur atıyor, Bülbül dil döküyor, gül naz ediyor, Yaşamak çok güzel, nefes almak dua gibi, Sızlasın cefaya katlansın kanatlarım, Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek, Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek - 1 8 -
  • 20. Son bir defa hamle yaptı, çırpındı... Acılara katlandı, birazcık havalandı, Göklere göklerden baktı, çok sevindi, İçi neşe ile doldu, dünyalar onun oldu. Ama birden olanlar oldu, donakaldı, Kanatlarının dermanı kesildi, kendini yerde buldu, Kerhen yığıldı kaldı yeşil tarlanın ortasında, Gözlerini açtı, etrafa mahzun mahzun baktı, Yaşıyorsam ötmeliyim dedi, ötmek istedi, Ama nafile, feri kalmadı. Hayli zaman kala kaldı, umudu kesildi, Gagasını bir açtı iki açtı, söylendi; Hu Allah, Demek ben de ölümü tadıyorum, La ilahe İllallah, Elveda kurtlar kuşlar, elveda yalan dünya, Biçare kara toprağa uzandı boylu boyunca. Geldiler yakınları, terekeyi saydılar, ağıtlar yaktılar, Ağladılar sızladılar, iki gün yas tuttular, Şefikane duygularla onun için naatlar okundu, Sonunda dünya işlerine dalıp gittiler, Bizim kırık kanatlı tarla kuşunu hepten unuttular. Kasım 2009 - 1 9 -
  • 21. Y E Ş İ L I R M A K Yeşil ovada akan Yeşilırmak, Çağıl çağıl çağlayan ırmak, Gözlerimi kapadım seni dinliyorum, Ne bu coşku ne bu gayret ? Anladım yolculuk var denize, Tıpkı senin gibi bir coşku var içimde, Al beni de götür, birlikte akalım, Aksın gitsin bizimle tüm musibetler, Paklansın ruhum, paklansın dünyam. - 2 0 -
  • 22. Yeşil ovada akan Yeşilırmak, Çağıl çağıl çağlayan ırmak, Gel beni de götür, birlikte akalım, Şu mahzun kalbim de seninle gitsin, Al gözyaşlarımı, onları da götür, Akalım bir olalım, menzile varalım, Paklansın ruhum, paklansın dünyam. Yeşil ovada akan Yeşilırmak, Çağıl çağıl çağlayan ırmak, Berrak suyunda abdest alayım, Gün doğmadan Divan'a durayım, Secde etsin ruhum, dağlar taşlar gibi, Bir heyecan var içimde tıpkı senin gibi, Birlikte akalım, coşalım, Hakk'a varalım, Paklansın ruhum, pak olsun dünyam. Eylül 2008 - 2 1 -
  • 23. K Â B U S Sabah akşam, uykuda, gecenin zifiri karanlığında, Karabasan gibi çöker üstüme, Sanki üzerime kayıtlı, sanki anamdan doğmuş, Aklım, yüreğim, tüm varlığım işgal altında. Tutsak olmuşum bırakmaz yakamı, Firar etsem arar bulur, Kurt misali, beynimi kemirir durur, Neyleyim nerelere gideyim, mecalim kalmadı, Her defasında dayak yediğim kavga, Kaybetmeye mahkum olduğum savaş, - 2 2 -
  • 24. Çözmek isterim; nafile... Gücüm yetmez, Kovmak isterim defolup gitmez, Benimle aynı yastığa baş koyar, Bir sağa dön, bir sola, düşün babam düşün... Oda dört adım... Dolap beygiri gibi dön babam dön... Uyku tutmaz gözlerim, fal taşı gibi açılır, Biçare gözlerim tavandaki lambaya çakılır... Şaşkınlık içinde çırpınan aklıma, Cevabı imkansız sorular takılır, Sabah olmaz, gün ışımaz... Dilimden isyanlar dökülür; Yetiş ya ölüm neredesin? Sonra ürperti nedamet... Ellerim semada, Allah'a emanet, Hasbin Allahı ve nimel vekil, Hasbin Allahı ve nimel vekil... Her gece gördüğüm kâbus, Her gece içinde yaşadığım cehennem... Her defasında dayak yediğim kavga... Kaybetmeye mahkum olduğum savaş... Aralık 2014 - 2 3 -
  • 25. G Ü L B A H A R N İ N E M Dedelerden kalma bir evimiz vardı Gaz lambaları ile aydınlanırdı Kışın sobalar gürül gürül yanardı Soğuk geceleri bile sımsıcaktı Buz gibi havalar, uzundu geceler Çekilen helvalar, yenilen meyveler Çıtlaklar patlar, kabaklar kesilirdi Taflulu Dayı masallar anlatırdı Masallarda kocaman bir hortlak çıkar Geceleri yatağımda bana bakar Korkar nineme sıkıca sarılırdım Dayım hortlakları söylemesin derdim - 2 4 -
  • 26. Kar, fırtına, vuuu... vuuuu... diye gürlerdi Çınar dalları rüzgardan uğuldardı Uğultuları ninni gibi dinlerdim Sıcak odamda mışıl mışıl uyurdum Ninemin okuttuğu yatma duası vardı Yattım sağ yanıma, döndüm sol yanıma Yedi melaike sağ yanıma, yedi melaike sol yanıma Yattım Allah, kalkarım İnşallah Remzi Dayım Köroğlu kitabı okur Hepimiz can kulağı ile dinlerdik Köroğlu zalim Bolu Beyi'ni yener Kızı kaçırır, hepimiz sevinirdik İneklerimiz koyunlarımız vardı Doru atımız, sakar tayımız vardı Tayımıza bakar hayale dalardım Binerdim taya rüzgar gibi uçardım - 2 5 -
  • 27. Köyde kötü tanınan bir kadın vardı O... kadın der, kimse konuşmazdı Doğum yaptı, ninemle çorba götürdük Kadın ağladı, ninem nasihat etti Ataş olmayan yerden duman çıkmaz Çocukların var yapma, ocağın tütmez Sokakta kalırsın, sana kimse bakmaz Gızım akıllı ol... Evine sahip ol Yaramazdım, Ninem beni çok severdi Kazak, çorap ve eldivenler örerdi Suda diğer ördeği dövüyor diye Alaş ördeklerin peşine düşerdim Kara kabaklardan kapanlar kurardım Küçücük bitlicen kuşları tutardım Ninem "Sal o kuşları Hasan!" derdi Salardım kuşları, sonra üzülürdüm Ninem derdi; tutma dölüm o kuşları Aç kalmışlar, yem ver doyur acizleri Beraber kar üzerine yem atardık Yerlerken bakar, ikimiz de ağlardık - 2 6 -
  • 28. Anbar açıldı, köpek havladı, gördüm... Heyecanla gittim, Ninem'e söyledim. Ayşe gelin bizim anbardan un çaldı Acı, acı güldü "Aç kalmıştır oğul! "Sakın, anana, babana söyleme bak Dört çocuğu var aç! Yeri yok yurdu yok Ben gördüm ama görmemiş gibi yaptım." Ben de söylemedim, Ninem gibi yaptım Garibanların imdadına koşan Ninem, Cenazede yuğcu, düğünde aşçı, Açların, yoksulların anası Ninem Hey gidi kocaman yürekli Ninem hey. Seksen darbesinde gözaltında kaldım Doksan bir yaşındaydı, beni çok sormuş... Hasan yok demiş, ruhunu teslim etmiş Eve döndüm, öğrendim, yığıldım kaldım Topuzoğlu der ki; Yazdıklarım masal değil, çocukluğum Her an içimde yaşayan mutluluğum Seni hiç unutur muyum, derviş Ninem Mekanın cennette olsun, ermiş Ninem Aralık 2014 - 2 7 -
  • 29. S E N V E B E N Sen hep yücelerden uçmak istedin, Beni de çekip götürmek istedin, Düş peşime, asri olalım dedin, Seni de bir türlü mest edemedim. Ben ağlarken sen hep içten güldün, Ben güldüm, alay ettin, küçümsedin, Ayran ikram ettim, şarap istedin, Seni de bir türlü mest edemedim. - 2 8 -
  • 30. Şimdi gel bakalım yanı başıma, Zamanın varsa hasbihâl edelim, Ben biraz yaşlandım; sen yorulmadın mı? Sana bir türlü laf anlatamadım. Doğrusu da ikimiz de yorulduk, Gençlik ilanihaye kalır sandık, Deli gönlüm gel şimdi bir olalım, Sana bir türlü laf anlatamadım. Zaten beni dinlemek zorundasın, Mahzun oldun, yoruldun, takâtın yok, Gel de barışalım, başka yolu yok, Dost olalım başka devan kalmadı. O yana bu yana zıplayıp durma, Artık benden başka yarin kalmadı, Sende hayal, bende vakit kalmadı, Dost olalım başka çare kalmadı. Nisan 2009 - 2 9 -
  • 31. S A B A H N A M A Z I Dünün meşakkatlerini, günün mesuliyetlerini, Tefekkür ederim, böler uykumu bırakmaz peşimi, Hayatın yükü çöker üzerime içimden yanarım, Derinden gelen bir ses, yetişir imdadıma apansız. Allahü Ekber, Allahü Ekber, sözlerin en münisi, Yavaşça kapıyı açar, balkona atarım kendimi, Eşhedü Enla İlahe İllallah, seslerin en güzeli, Nameler gökyüzünde yankılanır da büyüler beni. - 3 0 -
  • 32. Sessizlik, içimi saran sıcaklık, yankılanan ezan, Alıp götürür beni, uzaklara başka bir aleme, Bismillah kolları sıvarım hazırlanırım abdeste, İlahi; kabul eyle, Hasbinallahu ve Niğmel vekil... Yersiz vesveselerim artık geride kalmaktadır, İlk işim büyük bir keyifle ahenkle abdest almaktır, Abdest sonrasında ise artık daha çok huzurluyum, Duamı tamamlarken, elimi yüzümü siliyorum. Sünnet için seccadeyi serer, Allahü Ekber derim, Dünyayı geride bıraktım, huzuru ilahideyim, O andan itibaren ne mal ne mülk, ne gam ne kasvet, Senin huzurundayım Ya Rabbül Alemin, beni affet. Cami yolundayım, alacakaranlık ve de sessizlik, Simitçinin tiz sesi olmazsa bozulmayan sessizlik, Huşu içinde camiye girip, yerimi alıyorum, Hafız'ın okuduğu Kur'anı dikkatle dinliyorum. - 3 1 -
  • 33. Kametten sonra namaza başlıyoruz Allahu Ekber, İmam okumaya başlıyor, içime huzur doluyor, Daha uzun ayetler okusun bitmesin istiyorum, Duyduğum hazzı, kelimelerle izah edemiyorum. Sabah namazının sonuna yaklaşıyoruz, Dünya dönüyor, biz sağa ve sola selam veriyoruz, Sağımda ve solumda sanki melekleri görüyorum, İçimden şükürler ediyor, dualar okuyorum. Subhanallah, Elhamdülillah ve birsin Allah-u Ekber, Tesbihten sonra Haşr suresinden ayetler okunuyor, Adeta uçmaya çalışan kuş gibi hafifliyorum, Cami dönüşü sanki dünyaya yeniden doğuyorum. Çıkışta cemaat birbiriyle musâfaha ediyor, Herkes birbirine güzel ve hayırlı günler diliyor, Ya Rab komşunun mutluluğuna dua etmek ne özel, İlahi; Kuran'a uygun mümince yaşamak ne güzel. Ocak 2015 - 3 2 -
  • 34. A C I L A R I U N E D E L İ M Hayat bu, bir düşersin, iki kalkarsın, Bir acı çekersin, bir bayram edersin, Bayramlarda Yaradan'a hamd edersin, Acıları heybene atar, gidersin. Acılarla huzurlu yaşayamazsın, Dertli başını taştan taşa vurursun, Tuttuğun bütün dallar elinde kalır, Acılar katlanır, hayat zindan olur. - 3 3 -
  • 35. Seneler geçtikçe acılar ağlatır, Kahır ve gönül yarası derinleşir, Heybendeki yükler göz yaşı olur, Hayat acılardan çekilmez olur. Yaşıyorsan kâh inersin, kâh çıkarsın, İnerken sabır, çıkarken şükür edersin, İnerken üzülme, çıkarken gururlanma, Bak ne ola, gün ola, harman ola. Dertler vardır, acıları katlatır, Acılar vardır, sabır taşı çatlatır, Değirmen bul, taşı sabır taşı olsun, Undan ekmek et, azığına katık olsun. Değirmen taşı, sabır taşı gibidir, Biri buğday, diğeri dert öğütür, Değirmene git, buğdaylarını un et, İhlasla iman et, acılarını yok et. - 3 4 -
  • 36. Değirmen acıyı öğütür aşk ile, Un olur, ekmek olur yenir aş ile, Acılarla ilanihaye yaşanmaz, Aşksız acılara dağlar dayanamaz. Yükselince zafer sarhoşu olma, Yücelerden yüce ALLAH var unutma, Gün gelecek yükseklerden düşeceksin, Ellerin göğsünde naçar kalacaksın. Düşünce kendini büsbütün koyverme, Dağlayıp sızlayıp kendine güldürme, Sabır et, ALLAH sabrını kabul etsin, Dua et acılarını yok etsin. Topuzoğlu der ki; Dünya misali döner yel değirmeni, Dönsün bu devran, dönsün değirmen taşı, Değirmen taşına acılar dökelim, Değirmende acıları un edelim. Ocak 2015 - 3 5 -
  • 37. V A H B E N İ M İ N S A N L I Ğ I M A Ilık bir Haziran akşamı, Güneş henüz batmış, karanlık çökmekte, İnsanlar telaşla gelip gitmekte, Durakta otobüs bekliyorum, Karşıdan bir kaç başı boş köpek gelmekte, Birine aşina oldum ve seslendim; “ Tomi, Tomi alaca Tomi “ Duydu; kaldırdı başını, Döndü geriye, gördü beni, Ayrıldı yoldaşlarından geldi, Tomi yavrum, alaca Tomi sen misin? Kuyruğunu salladı, sesimi dinledi, Oturdu karşıma; “ Iğı ığ ığ“ dedi, acı acı inledi Taa gözlerimin içine baktı, Iğı ığı diye mırıldandı. - 3 6 -
  • 38. Dilim tutuldu, nutkum kurudu, Dizlerimin bağı çözüldü, Öylesine anlamlı baktı ki; Sanki yüreğime bir hançer saplandı. Sanki bana utan diyordu….. “ Hasan Dede, Hasan Dede, ben Tomi'yim, Başıma gelenleri duymadın mı? Hüseyin Abim beni yad ellere attı, Yanına çağırır, başımı okşardın... Bizim Tomi nerede diye sormadın mı? Bir yıldır mekansızım, sokaktayım, Aç kaldım, açık kaldım, Çöplükten çöplüğe koştum, Sıcak bir yuvaya hasret kaldım, Bir lokma ekmeğe muhtaç kaldım, Adımı unuttum; Kimse bana Tomi diye çağırmadı. - 3 7 -
  • 39. Oysa ben Hüseyin Abi'nin Tomisi idim, Yat dese yatar, kalk dese kalkardım, Peşine düşer, tarlada inekleri güderdim, Küçük bir yavru idim, aldı evine getirdi, Sahibim dedim, evim yuvam dedim, Anneleri anne, nineleri nine bildim, Çocukları kardeş bildim, Yıllar geçti sen yaşlandın dedi, Acımadı bana terk etti gitti. Dilerim Allah'tan benim gibi olmasın, Yapayalnız, sokakta biçare kalmasın, Sen nasılsın Hasan Dede? Mahzun mahzun bakma öyle, Beni hissiz, duygusuz belleme, Ne yapayım tecellim böyle, Beni hiç incitmeyen Şükriye Nine'ye Selam söyle, Her gün beni doyuran Melike Anne'ye Selam söyle, - 3 8 -
  • 40. Gülbahar Abla'ya, Berra'ya, Beni çok seven bizim Hasan'a, Selam söyle. İneklere, tavuklara, horozlara, Gözümde tüten avluma, yuvama Selam söyle. “ Iğı dedi, ığı dedi, Acı acı inledi. Dahasını diyemedi, Döndü bir daha baktı, Gözlerinden iki damla yaş aktı. Verdiğim ekmeği yemedi, Salladı kuyruğunu bastı gitti. Dilim tutuldu, nutkum kurudu, Dizlerimin bağı çözüldü, Islak gözlerle bakakaldım ardından, Vay be Tomi dedim, vay be, Vah benim insanlığıma, vah be, Mayıs 2011 - 3 9 -
  • 41. A M E L İ Y A T "Hocam çaremiz yok, ameliyata gerek var, Kalbe giden açamadığımız üç kapalı damar var, Önce sen karar ver, sonra da hazırlıklara başlayalım" Gerçekler ortadayken tıp ne derse onu yapmalıyım. Ufkumu, sisten, karabuluttan görmediğim hallerde, Amansız kasvetlerin girdabına düştüğüm vakitlerde, Kırılmış kanatları ile çırpınan ama uçamayan, Acılar içinde kıvranan güvercin gibi oluyorum. Beyhude hayallerden, şuursuzca düşüncelerden sonra, Operasyondan gayrı yolun olmadığını görüyorum. Henüz stres ile verilmiş önemli bir karardan sonra, Oğluma sabahleyin şu mısraları not aldırıyorum; - 4 0 -
  • 42. Kainatın tek sahibi ulu Allah'ım sana sığındım, Senin yüce varlığından başka gidebilecek kapım yok, Bütün samimiyetimle sana sesleniyorum Ya Rabbim! Varlığına, birliğine, Peygamberlerine iman ettim. Canım Peygamberim H.z. Muhammed'i önder edindim, Onun tebliğ ettiği Kur'an-ı Kerim'i rehber edindim, İnayetine sığındım, kapına geldim Yüce Allah'ım, Hidayetine sığındım, lütfuna geldim güzel Allah'ım! İlahi atıfetine sığındım, kusurumu af eyle, Günahlar işledim, tövbeler ettim, tövbelerimi kabul eyle, Ağır bir ameliyattan geçiyorum, bana şifalar ver Allah'ım, Hakkımda ne hayırlı olursa onu nasip eyle Allah'ım. İlahi; ben aciz bir kulunum, günahlarımı af eyle, İlahi; Kur'an ve Peygamber diyenlerle birlikte oldum, Hep sadakat ehli olanlarla dost edinmeye çalıştım, Varlıkların sahibi, Ulu Allah'ım sana teslim oldum. - 4 1 -
  • 43. Ellerimi asla bırakmayan Kürşat'ım canım evladım, Sedye ile yol alırken ailemle vedalaşıyorum, Şükriyem, sevgili kızlarım, Can Haticem,Hasan'ım,Talham, Size kavuşabilmek için yaşamayı çok istiyorum. Ben haklarımı helal ediyorum sizler de helal edin, İlahi; La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah, Şiirimden mısralar mırıldanıyorum, uçmak istiyorum, Kanadı kırık bir kuşum, kanatlarıma güç ver Allah'ım, Cerrahların elindeyim, dahasını hatırlamıyorum, Beş saat mi, bir gün mü bir asır mı geçti bilemiyorum, "Kürşat oğlum, Kürşat" diyerek uyandığımı biliyorum, Gözümü açtım, melek yüzlü Hatice Hemşire'yi görüyorum. Mümtaz insan Kardeolog Doktor Zeki Doğan Bey'e, Üstad Cerrah Profesor Doktor Batuhan Özay Bey'e, Usta Cerrah Doktor Süleyman Tanrıverdi Bey'e, Sonsuz teşekkürler ederim, Allah onlardan razı olsun. Allah'ım yaşama sevinci ne büyük mutlulukmuş meğer, Nefes almak sağlıklı yaşamak emsalsiz nimetmiş meğer. Aileme, dostlarıma, bütün insanlara selam olsun. Yaralı kalbim, Kur'an ve Peygamber sevgisi ile dolsun. 9 Aralık 2013 - 4 2 -
  • 44. Ö L Ü M Ana rahmindesin, çocuksun, gençsin, yaşıyorsun, Hastalık veya kaza, kaderinde her ne varsa, Fiş çekilir, lamba söner; ömür vaktin dolarsa, Üşümek, yanmak, nefes almak yok, yaşamıyorsun... Hayatın, sonunun sonu, daha ötesi var mı? Güzellik, zenginlik, varlık, aşk, meşki makam yok, Sonsuz uykuya daldın, öldün artık, uyanmak yok, Yüzyıl da yaşasan sonu ölüm, gerisi var mı? - 4 3 -
  • 45. Anne, baba, eş, evlat hepsi de yalan olur, Rahmetlinin kefeni içinde cesedi kalır, Çukuru derin kazarlar kokmasın diye, Bir tek imanı kalır, peki bu zulüm niye? Zulmün, hırsızlığın, yolsuzluğun hakim olduğu, Yalanlara dopdolu dünyadan, çekip gidersin, İnsanların çoğunun güçlüye itlik ettiği, Maskeli bir dünyayı, Dünya'da atar gidersin. İnsanın fıtratında var, unutulur gidersin, Unutulursun da, bir varmış bir yokmuş olursun, Helâlinle, haramınla gidiyorsun mahşere, Peki; hokkabazlık, haramzadelik niye? Ey Topuzoğlu, ister inan ister inanma, Sorumsuz, başıboş varlık olduğunu sanma, Sonunda ölümün acısını tadacaksın, Bu dünyanın hesabını mahşerde vereceksin. Mart 2015 - 4 4 -
  • 46. S Ü T L E Ğ E N Sütleğen... Ey Sütleğen, Akdeniz'in gülü, Toroslar'ın göz bebeği, ilk göz ağrım, Yarım asırdır gözlerimde tütüyorsun, Ben sana hasretim, Ben sana sevdalım. Akdağ'a yaslanmış, Yılmaz Ormanları'nı yastık yapmışsın, Güneyde Katran Dağı, Kaş yolunda Susuz Dağı, Vadide şırıl şırıl akan Kıbrıs Deresi, Yeşil duvaklı taze bir gelin gibisin, Yeşillikler denizinde cennette bir köşesin. Yörenin çarşısı meşhur Sütleğen Pazarı, Elli yıldır rüyalarımı süslüyorsun, Kırk yıl sonra, ikinci defa geldim, doyamadım endamına, Asırlara meydan okuyan koca çınarı seyrettim doya doya... Çarşıyı gezdim,maziyi andım,dükkanları gezdim boydan boya. - 4 5 -
  • 47. Düz ovada büyüdüm, dağları yaylaları bilmezdim, Sıra sıra göklere yükselen karlı dağları sende gördüm, Akdağ'ın zirvesinde Mayıs'ta kartopu oynadım, Bir türküyü terennüm eder gibi akan derelerini dinledim, Efil efil esen yaylalarında serinledim, Ağustos'ta pınarlardan buz gibi sularını içtim, Uçsuz bucaksız sarı çam ormanlarında yürüdüm, Bayramlarda evlerine misafir oldum, ikram gördüm. Kocataş'a çıktım oturdum, sana bakmaya doyamadım Sütleğen, Dağları, ormanları ,vadiyi, elma bahçelerini seyrettim. Elli yıldır aynı kalan, narin minareli camide namaz kıldım. Gençlik yıllarımı düşündüm, gözlerim yaşlarla doldu. Sütleğen, Ey Sütleğen... Toroslar'ın yeşil duvaklı gelini, Seni kime sorsam, gözleri gülüyor. Güzelliğin dillere destan, Ben sana hasretim, Ben sana sevdalım. - 4 6 -
  • 48. Öğretmenliğimin baharını sende yaşadım, Ayşeleri,Turcanları,Zeynepleri,Fatma Anaları sende bağrıma bastım, Çocukları sevmeyi sende öğrendim, Öğretmenliğin ilk tadını sende aldım, Dokuz yüz altmış yedi Ağustos'unda geldim, Akdeniz'in sıcak insanları ile kaynaştım, Cemil'in kahvesinde darçın içtim, Ramazan geceleri zeykir oynadım, Rahmetli Cafer Abi'yi tanıdım, oğlu Aziz'le dost oldum, Arif'le Galip'le arkadaşlık ettim, Koca Çınar'ın altında Tavla oynadım, Gençliğimin en güzel yıllarını sende yaşadım, Elli yıl geçmiş aradan daha dün gibi, Duydum ki; Bilal Amca, Kemal Abi, Hüseyin Dayı rahmetli olmuşlar. Hepsine Allah rahmet eylesin, yaşayanlara selam olsun. - 4 7 -
  • 49. Sevgiliye kavuşma hayalleri kurduğum Sütleğen geceleri, Şiirler, öyküler, denemeler yazdığım uzun kış geceleri, Dersimli Şoför Apo'nun çay sohbetleri, oğlu küçük German, Kar yağarken doya doya seyrettiğim Katran Dağı, Terzi İlhan'la Aziz'le çakır keyif gençlik sohbetleri, Demirci Dur Ali Usta'nın Birinci Dünya Savaşı anıları, Komşum Ormancı Hüseyin'in Hanımının pencereden verdiği yemekler, "Bir şeye ihtiyacın var mı?" diye soran, anam bacım komşu kadınlar, Gönlümün cenneti Sütleğen, ilk aşkım iyi ki varsın, Seninle gençlik yıllarını yeniden yaşadım, Toroslar'ın göz bebeği Akdeniz'in yeşil cenneti, Ben seni unutur muyum, İlk aşkımı sende yaşadım, İlk şiirlerimi sende yazdım, Değil elli yıl, yüz yıl geçse unutmam, Yazarken gençlik yıllarımı bir bir yaşadım. Duygu seline kapıldım, gözlerim yaşlarla doldu, Sütleğen, Torosların Cennet bahçesi Sütleğen, Ben sana hasretim, Ben sana sevdalım. Canım Sütleğen. Ocak 2015 - 4 8 -
  • 50. HASAN'DAN HASAN'A ÖĞÜTLER Ey Hasan! Seni en iyi sen tanırsın, Sözlerin, kıssadan hisse gibi olsun, Öğütlerini yazdır, Hasan okusun, Tüm okuyan herkes nasibini alsın. Eski bildiklerinin tutsağı olma, İmanın ve aklın yolunu göstersin, Oku, araştır, öğren yatıp kalma, Ölmeden morga girer donarsın Hasan. Hasan Can; Namaz abdest ile öğünme, Gösteriş için camilerde görünme, Mü'min kanı oluk oluk akarken, Yüreğin sızlar, Filistin'i okurken. İline, soyuna, sopuna güvenme, Malım, mülküm, param çok diye sevinme, Gün gelir yanar mülkün, boşalır kasan, İmanından gayrı, dostun kalmaz Hasan. - 4 9 -
  • 51. Asıl sevgi yaradılanı sevmektir, Sevmek boş laf değil, almadan vermektir, Yaşlı ataya bakmak asalettendir, Çocuk sevgisi yürekten gelir Hasan. Düzenbazı tanı, uyanık ol, kanma, Din ile aldatanlar çok var; yanılma, Çalış durma, muhanete muhtaç olma, Alan el olma veren el ol ey Hasan. İnsanların ekmeği ile oynama, Adil ol; hak ile hukuku çiğneme, Payına düşeni al, aç gözlü olma, Haram mal ile itibar olmaz Hasan. Kişinin gizlisini sergiye serme, Seni yad eller övsün, kendini övme, Tanımadığın kimselere sır verme, Sırların ortada sürgeç olur Hasan. Üzüleceğini bilsen de incitme, Bilmediğin konuda hüküm yürütme, Büyüklenme, insanları küçük görme, Mütevazi ol, toprak gibi ol Hasan!. - 5 0 -
  • 52. İçten gelen göz yaşı ubudiyettir, Ahvaline gelen göz yaşı, insaniyettir, Seccade göz yaşı teslimiyettir, Sahtekarın göz yaşı iğrençtir Hasan. Zalimin zulmü soysuzluk gereğidir, Zulme alkış tutan insan değildir, Sen de zalimin zulmüne göz yumarsan, Sana bin defa yazıklar olsun Hasan. Zengin olanlar el üstünde tutulur, Haramzadeler baş köşeye oturur, Hırsıza, arsıza arkadaş olursan, Sana da bin defa yazıklar olsun Hasan. Garip gureba tutuşup yanarken, Fakir fukara feryatlar ederken, Sen bu sosyal felaketi yazmaz isen, Sana da bin defa yazıklar olsun Hasan. Topuzoğlu der ki; Gardaş, acı söyledim, tatlı söyledim, Ne söyledim ise özümden söyledim. Benim sözlerim "Ha Hasan'a, Ha Sana.!" Hakkım varsa, helal olsun benden sana, Aralık 2014 - 5 1 -
  • 53. YORTAN'DA İKİ GENÇ ÖĞRETMEN ----Genç Öğretmenlere ithaf edilmiştir. Kardeşim Adnan; Seni hep rüyamda görürdüm, Dün gece hasretle düşündüm, Şöyle hafif hafif gülümseyerek kapıdan girsen, Aklıma düştün, Sağa döndüm, sola döndüm olmadı, Bir türlü gözümü uyku tutmadı, Kalktım koltuğa yaslandım, O günlerde yazdığım günlüklere daldım, Yarım yüz yıl önceki şiirimden: Ipılık bir sevgi geçti içimden. - 5 2 -
  • 54. - - Ya r ı m A s ı r Ö n c e - - Yıl, altmış sekiz, Ekim Ayı, Karabük İlçesi Çengeller Köyü, İki genç öğretmen; Çarşambalı Hasan, Çorlulu Adnan. İki bavul, iki yatak-yorgan... Ver elini Yortan. Kelemen'de iniyoruz trenden, aşıyoruz dağları dereleri, Yol toprak, çamur sakız gibi, İki saat, yükler katırda, biz yaya, Nihayet geldik, Yortan Pazarı'na, Beş on bakkal, kahvehaneler ve evler, İşte Yedi Garye'nin Pazarı Yortan, Yedi Garye'nin ticaret merkezi Yortan. İki derslikli, lojmanı içinde bakımsız bir okul, İki yüz erkek öğrenci, üç kız, bu ne hâl! Şaşırdık kaldık, bu nasıl iş? Kızlar okulda niçin yok? Kızlar okurlarsa oğlanlara mektup yazarlarmış, Cehalet diz boyu değil, dağları aşmış. YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN - 5 3 -
  • 55. Okuma yazma oranı yüzde on , Cehalet dünyasında bir orman! Ormandan elli kız çocuğu çekip alıyoruz. "Biz Yedi Garyeliyiz" "Kız çocuğunu okula yazdırmayız" Biz de kuru gürültüye pabuç bırakmayız, Kızları okula yazdık, Sınıfları kızlarla doldurduk, Bir elde tebeşir, bir elde keser, Sıra yapıyoruz, masa çakıyoruz, Hem öğretmeniz, hem tamirciyiz,, Yüz öğrenciye bir öğretmen, Yemek yemeye fırsatımız yok, Okulun yarısı okuma yazma bilmiyor, Tatillerde parasız kurs veriyoruz, Üç ayda okulun çehresi değişti. Yedi Garye halkı, soluk benizli kömür işçileri, Bir çoğu meslek hastalığından muzdarip emekli, Kömür madeni yörenin tek geçimi, Grizo patlaması, maden kazaları, Ne zaman geleceği belli olmayan cenaze ambulansları, Dullar, yetimler, aile faciaları, Düğünlerde oynatılan köçekler, kurulan rakı sofraları,.. "Üfle Arap Usta! Vur davulcu!" dolsun kadehler aman of! Toprak sadece saman için ekilir, "Ek bir yarım, al bir yarım." Ekmeklik unlar Yortan'dan alınır. YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN - 5 4 -
  • 56. ---Adnan ve Ben--- Adnan tipik bir Trakyalı; Uzun boylu, sakin, sempatik bir arkadaş, Tarzımız uygun. İki yıl aynı odada kaldık, Aynı kapta pişirdik, aynı kapta yedik, Birbirimizi hiç üzmedik. Yalnız, bir fobisi vardı; Fare görünce korkardı, Bir yerden bir fare çıksa, "Hasan koş!" diye seslenirdi. Ben de "Adnan beni niye çağırdın?" "Ben tekir kedi miyim?" derdim, gülerdik... Hastalansam hizmet ederdi, Hastalansa hizmet ederdim. "İnce Mehmet ", "Tütün Zamanı" gibi romanlar okurdum, O dinlerdi, beraber analiz yapardık. Radyo en sadık dostumuzdu, Adnan Çorlu'nun güzellerini anlatır, Can kulağı ile dinlerdim. Sabahlara dek sohbet ederdik. O lezzetli yemekler pişirir, Ben de temizlik ve ütü yapardım. YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN - 5 5 -
  • 57. Yıllık ve ünite planlarını akşamları yapar, İşlerimiz yarına kalmaz. Okulun bahçesinde çocuklarla voleybol oynar, Yortan'da esnafa uğrayıp çay içer, Hal hatır sorar, sohbet ederdik. En çok yorgancı Mansur'a takılırdık, Laf olur diye, kadınlara, kızlara bakmazdık, İkiz kardeş gibi idik; huyumuz suyumuz aynı idi. ---Yortan'da Hayat--- Çevredeki öğretmenler Yortan'a gelirler, Biz de işimiz olmayınca kahveye giderdik. Yalçın, Ramazan, Ahmet, İbrahim... Niyazi'nin kahvesinde maça kızı oynardık, Tatillerde Karabük'e, Yenice'ye gezmeye gider, Dönüşte Kelemen'de iner, iki saat yürürdük. Arkadaşım İbrahim Şık'ın mağazasında çay içerdik, Siyaset konuşurduk, spor muhabbeti yapardık. Nerede, nasıl konuşacağımıza dikkat ederdik. YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN - 5 6 -
  • 58. ---Öğrencilerimiz--- Öğrencilerimiz, çiçeklerimiz, canlarımız, Hele okula yazdığımız kızlarımız, Sathı, Kezban, Pembe ve diğerleri, Yeni açmış tomurcuk güllerimiz, Satılmış'ı, İbrahim'i, Ramazan'ı, Yenice'ye ortaokula yazdırdık. Çocuklarımız okuyor diye seviniyoruz. Gecelerimiz, gündüzlerimiz, rüyalarımız öğrencilerimiz, Onlarla hemhal olmuşuz. Müfettiş Mehmet Çakmak bizi tanıttı ve övdü, Salondaki öğretmenler alkışladı, Biz de mahcup olduk önümüze baktık. - - - A y r ı l ı k - - - Aylar, haftalar, günler aktı gitti, İki yılın sonuna geldik. Veda günü geldi çattı, Allah'a ısmarladık Yortan! "Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasaydı." İki yıldır Yortan'dayız, Hatıraları bıraktık gidiyoruz. YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN - 5 7 -
  • 59. İki bavul, iki denk yatak, Yortan Meydanı'ndayız. Öğrencilerimiz ve köylüler, Ağlamamak için kendimizi zorluyoruz. Ama nafile... Helâlleşip ayrılıyoruz. Ey Allah'ım! Ey ideallerimiz, Ey gençlik! Benim Sevgili kardeşim Adnan, Yaşadığımız bir rüya mıydı? Yaşanmamış bir roman mıydı? Ellerimizde büyüttüğümüz çiçeklerimizi, Nasıl unutacağız? Kara trenle Karabük'e geldik, Yolda havadan sudan konuştuk, Ayrılığı konu etsek ağlayacaktık, Yemek yedik, çay içtik, Sessizce helâlleştik, ayrıldık, Ayrılırken kendimizi tutamadık. Heyhat, yarım yüz yıl geçti aradan, Dostluk, ahde vefa, idealizm, Kaldı mı o kutsal duygular, bilmiyorum, YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN - 5 8 -
  • 60. - - Y a ş a n m ı ş R o m a n - - Elli yıl önceki günlüklerime göz attım, Hüzünlendim, Ömrümün baharını yeniden yaşadım, Yortanlı günleri hatırladım, Uykularım bölünüyor, O günleri anınca. Karabük, Yortan'daki gençlik yıllarım... Yaşandı mı o günler? Nasıl, ne zaman? İki idealist genç öğretmen masal mı? Hayır masal değil, yaşanmış Roman. Aralık 2014 YORTAN'DAİKİGENÇÖĞRETMEN - 5 9 -
  • 61. Ç A R Ş A M B A D E S T A N I I Karadeniz Bölgesi'nin tam ortasındayız, Kuzey'in münbit, yeşil cennet ovasındayız, Malazgirt'ten sonra Anadolu'ya yol açtık. Saruşeyhlerle Yeşilırmak'a ulaştık. Tacettin Oğlu Hasan Bey'dir, ulu beyimiz, Baş başa bağlı, baş da başa bağlıdır deriz. Bu düsturu biliriz, o yoldan ayrılmayız, Canikli Türkleriz, tevhid yoludur yolumuz. Arımlı, Ökseli, Termeli, Ayvacıklıyız, Selçuklu, Osmanlı, Serhat akıncılarıyız, Bin yıldır vatan için akan kanlar bizimdir, Zilliyet bizde, tapu bizde, devlet bizimdir. Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız, Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız. - 6 0 -
  • 62. Tarlalarımızda buğday, çeltik, kendir ektik, Ordularımıza zahire ambarı olduk, Barbarosların kalyonlarına halat büktük, Leventler olduk, açık denizlerde savaştık. Kafkas muhacirleriyle harman olmuşuz, Çerkezlerle Gürcüler ile hemhal olmuşuz, Ezanlarla çanlar aynı gökte yankılanmış, Agoplarla Mehmetler barış içinde yaşamış. Milli mücadele ateşi, Samsun'da yakıldı. Millet Mustafa Kemal'e şevkle katıldı, Canikli'nin savaşmadığı cephe kalmadı, Şehidi, gazisi olmayan hane kalmadı, Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız, Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız. Göğceli camimiz, eşsiz tarih hazinesi, Yaşayan en eski ahşap mimarisi, Müminler huzur içinde namaz kılıyor, Sekiz yüz yaşında dimdik ayakta duruyor. ÇARŞAMBADESTANI - 6 1 -
  • 63. Medreseler şehri ulemalar çerağ gibi, Kitaplar yazıldı, ilim irfan derya gibi, Müellif alim, Sofuzade Hasan Efendi, Müftü Semizzade Mustafa Hilmi Efendi. Müderris Mahmut Naim, son halka Cafer Hoca, Adı dillere destan Müftü İskender Hoca, Beş Kütüphane'den bir tane kitap kalmamış, Yazık olmuş, kültür hazineleri yok olmuş, Haznedar Seyit Süleyman Paşadır ağamız, Trabzon valisi, medar-ı iftiharımız, Çarşamba Şehri'ni kendi eliyle kuruyor Paşa, Rahtıvanın haziresinde yatıyor. Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız, Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız. Topuzoğlu der ki: Ey canı gönülden sevdiğim hemşerilerim, Hurafelere yalanlara inanmayalım, Atalarımızı kitaplardan tanıyalım, Onlar için dua etmeyi unutmayalım. ÇARŞAMBADESTANI - 6 2 -
  • 64. II Bereketlidir topraklarımız, boldur aşımız Minnetimiz yok muhanete, diktir başımız Hoyratsınız diyorlar ama merhametliyiz, Mazlumun yanında, zalimin karşısındayız. Zora gelmeyiz, kimseyi de yolda koymayız, Kuru gürültüye zinhar, pabuç bırakmayız, Atarsa kafamızın tası, yoldan çıkarız, Öfkeyle kalkar, zararla otururuz Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız, Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız. ÇARŞAMBADESTANI - 6 3 -
  • 65. Arım ve Ökse bitirim külhanbeyler demek, Yazmakla olmaz ki, onları tanımak gerek, İngiliz kilot, pantolon ve lacivert ceket, Şapka sekiz köşe, aciska ve beyaz gömlek, Delikanlının öküzleri de yiğit olmalı Atı fiyakalı, doru ve rahvan olmalı, Arımlı'yım diyen genç, attığını vurmalı Köyün en güzel kızı ona vurulmalı. Tabanca büyük polis, aşağısı olur mu? Kafayı da çekince kaç mermi sayılır mı? Şişede durduğu gibi durmuyor meret, Silahlar konuşur sonrası ise nedamet. Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız, Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız. ÇARŞAMBADESTANI - 6 4 -
  • 66. Arım ve Ökse bitirim külhanbeyler demek, Yazmakla olmaz ki, onları tanımak gerek, İngiliz kilot, pantolon ve lacivert ceket, Şapka sekiz köşe, aciska ve beyaz gömlek, Aylar geçmiyor ki, aynı meydanda tak tak tak, Film değil ki, hakikat yine aynı nakarat, Biri uzanmış kaldırımda can çekişiyor, Öbürü de tabanca elinde kaçışıyor. Değişmeyen akibet; geride yetimler ve dullar, Husumetler, kan davaları, yıkılan yuvalar, Cahilane cinayetler canlar yakıyor, Eşelersen altından tefeciler çıkıyor. İnsan öldürmeyi Kur'an'da lanetliyor, Öldüren ALLAH'a şirk koşandır diyor, Övünülecek değil, utanılacak haldir, Eğip bükmeden diyelim kara cahilliktir Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız, Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız. ÇARŞAMBADESTANI - 6 5 -
  • 67. III Yollarınız gurbet ellere düşmeyi versin Başınızda kavak yelleri esmeye versin Gönlünüz coşar da gözleriniz buğulanır İçinizi ısıtır, Çarşamba ezgileri. Çarşamba köprübaşı, ırmakta çakıl taşı, Ben sevdim eller aldı, akar gözümün yaşı, Vur davulcu, çal zurnacı Kaba Ceviz olsun, Hasretlik çeken şu yaralı gönlüm şen olsun Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız, Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız. Efkâr bastığında alır başımı giderim, Uzanırım ırmak boyunca devran eylerim, Yaslanırım bir köprüye, seyran eylerim, Yeşillikler arasında yüzüyor Çarşamba. ÇARŞAMBADESTANI - 6 6 -
  • 68. Karşımda Canikler ve cennet gibi Adapark, Zümrüt gerdanlık olmuş süzülür Yeşilırmak, Üzerinde inci gibi dizilmiş köprüler, Tüm şehir canlı yollarda cıvıl cıvıl gençler. Rahtıvan, Abdullah Paşa, Irmak, Göğceli, Her yanda ihtişamla yükselen minareler, Sizler, bu şehrin manevi mühürlerisiniz, Biliniz Dünya durdukça var olacaksınız. Topuzoğlu der ki; Ey canı gönülden sevdiğim hemşerilerim, Darılmayın, tatlı söyledim acı söyledim, Atamın, dedemin yurdu, candan kardeşlerim, Son günümde, sizinle helalleşmek isterim. Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız, Ökseliyiz şanlıyız, namdar Çarşambalıyız. Mayıs 2010 ÇARŞAMBADESTANI - 6 7 -
  • 69. - 6 8 -
  • 70. - 6 9 -
  • 71. - 7 0 -
  • 72. Uçmak için çırpınıyor kırık kanatlı tarla kuşu, Her hamlede daha da sızlıyor kanatları, Yılmıyor umutla başlıyor çırpınışlara İlanihaye sürecek, imtina etmeyeceğim, Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek, Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek. Çevirdi yeşil başını, süzdü gökyüzünü Tarlalar yemyeşil, gök masmavi ,uçmalıyım Çağlayan ırmağa, coşan denize, yücelerden bakmalıyım, Haydi bir hamle daha, başarmalıyım, Gökyüzü çok güzel, özgürce uçmalıyım, Kırık kanatlarıma güç ver Allah'ım, Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek, Kanatlarım kalkmıyorsa öldüm demek. Hasan Topuz –YİRMİ DÖRT ŞİİR