SlideShare a Scribd company logo
YIL : 1

SAYI : 2

KASIM 2011

1
2
TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız,

BÜLTEN 2011

Yarım asırdır hâfız yetiştiren, bu yıl 50. eğitim yılını kutladığımız Hoşgör Eğitim
Kurumlarının faaliyetlerini duyurmaya çalıştığımız Hoşgör Bültenin ikinci
sayısının konusunu “Mevlâ’mın Lütfu ve Keremi Hâfızlık” olarak belirledik.
Çünkü Kur’ân kurslarımızın Gaziantep ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
Kur’ân Eğitimi ve Hâfızlık konusunda öncülük ettiğini düşünüyoruz.
Hâfız yalnızca Kur’ân-ı Kerîm’in kelimelerini, âyetlerini ezberleyen değil, aynı
zamanda onun mânâsını kalbine ve ruhuna nakşeden, beynine alan ve gönül
dünyasında seyreden insandır.
Kur’ân’ı içine sindirmiş olan gerçek hâfız yürüyen ve konuşan Kur’ân demektir.
“Şüphesiz ki Kur’ân’ı biz indirdik ve onun koruyucusu da elbette biziz” âyetinde
de ifade edildiği gibi Kur’ân’ın gerçek sahibi ve koruyucusu o kelâmın mutlak
sahibi olan Allah’tır. Bize düşen vazife ise Kur’ân’a hizmet etmektir.
Asırlar boyu milletimiz, ruhlarını Kur’ân’la zenginleştirmek ve onun dokunuşu
ile hayatlarına anlam vermek için gönül birliği yapmış, Kur’ân’ı en güzel şekilde
yazmak, hâfız etmek ve onun eşsiz mesajından nasiplenmek arzusuyla âdeta
birbiriyle yarışmıştır. Kur’ân’ı hıfz etmek, hâfızlık yapmak, alelade bir ezberleyiş
değil, bilakis Kur’ân’ı kalplere nakşetme, aklı vahyin parıltısıyla aydınlatma ve
hakkın tecellilerini, iyiliği, ahde vefayı, kardeşlik ve hoşgörüyü tüm dünyaya
yayma mücadelesidir.
Bizler, Kur’ân’ı raflardan ve duvardaki mahfazasından indirerek hayatımıza
kattığımız ve onu anlamaya çalıştığımız zaman, kalplerimizi sevgi ve hoşgörü
hisleri ile doldururuz. Hâfızlarımız, Kur’ân öğreticilerimiz ve Kur’ân’ı öğrenmek,
onu anlamak ve hıfz etmek isteyen insanımız, ilâhi mesajın aydınlık bilgisiyle
dolmanın mutluluğunu yaşarlar.
Kur’ân kurslarımız, bültenimiz ve tüm hizmetlerimizle bu mutluluğa ortak
olmanın huzurunu ve Kur’ân’ın aydınlık mesajını Gaziantepli hemşehrilerimize
en güzel şekilde ulaştırma gayretinin coşkusunu duyuyoruz. Bu duygularla,
harap edilmiş dünyamızın, Kur’ân ile mamur olmasını, insanlığın bu büyük
hazineden layıkıyla istifade etmesini temenni ediyoruz.
Ayrıca Hâfızlık Yarışmasında Türkiye Birincisi olarak bizlere büyük gurur
yaşatan Nuriye Bakır kızımıza, bölge birincisi olan Müslüm Akbulut oğlumuza,
erkek kursumuzdan mezun olan 25 öğrencimize, kız kursumuzdan mezun
olan 11 kızımıza, onları yetiştiren hocalarına ve kurs yöneticilerine çok
teşekkür ediyorum. Bu yavrularımızın Allah zihinlerine açıklık, ilimlerini daim,
sıhhat afiyet ihsan eylesin, her türlü kötü nazarlardan kazadan beladan,
riyadan yüce Mevlamız korusun diyorum. Okudukları Kur’ân’ın kendilerine
manevi muhâfızlık yapmasını şefaatçi olmasını yüce Allahtan niyaz ediyorum.
Bu bültenin hazırlanmasında maddi ve manevi emeğini esirgemeyen
muhterem büyüğümüz Ahmet ZİYLAN abiye, Abdullah BAYRAM, Yusuf
KİRAZ, Mehmet SÖNERCAN ve yayın ekibine teşekkürü bir borç bilir, yeni
sayımızda tekrar buluşmak temennisiyle Cenabı Hâkkın Rızası’na nail olmamız
dileği ile...
Nihat DURUR
Yönetim Kurulu Başkanı
1
4-5

Kur’ân Eğitiminin Önemi
Mahmut KARATEPE
Gaziantep İl Müftü Yardımcısı
Hâfızlarımızın Dünya
ve Âhiret Tacı

Hoşgör Kur’ân Kursları
Yaptırma ve Yaşatma
Derneği
GENEL YAYIN YÖNETMENI
Nihat DURUR
YAYIN KURULU
Abdullah BAYRAM
Yusuf KİRAZ

Yahya POLAT
Şahinbey İlçe Müftüsü

6-7

Mevlâmın Lütfu ve Keremi
Kur’ân Eğitimi ve Hâfızlık
Röportaj : Ahmet Mukdat ZİYLAN

Mehmet SÖNERCAN

GRAFIK TASARIM

8-11

Sertaç Tanıtım

Haber : Yusuf KİRAZ

Sümeyye AYDIN
Elif DAL

BASKI
GNG Ofset
ADRES :
Boyacı Mh. Buğday Pazarı
Pürsefa Hanı No: 21
Şahinbey / GAZİANTEP

Hâfızlık Taç Giyme Merasimi

12-15

Hâfızlık Türkiye Birincisi
Kursumuzdan
Haber : Sümeyye AYDIN
Röportaj : Elif DAL

Tel : 0.342 231 25 67
YAZIŞMA ADRESI :
Havaalanı yolu üzeri
HOŞGÖR
FATİH KUR’ÂN KURSU
Şahinbey / GAZİANTEP
Tel : 0.342 424 02 51
www.hosgorkulliyesi.org
2

16-17
Gaziantep
Kur’ân Hâfızları Derneği

Haber : Mehmet SÖNERCAN
18-19

Gaziler Şehrinin Kur’ân Sevdalıları

20-21
Hoşgörde Ramazan

Prof. Dr. M. Emin AY
Kur’ân Hâfızlığının Önemi

Abdullah BAYRAM

Hutbe : İbrahim Halil KOCAOĞLAN

22-23
Ubeyy İbn Ka’b (r.a)

Hüsamettin BAYKAL

Hafız Sahabeler Yazı Dizisi 2

Hoşgörde İz Bırakanlar

Muhammed Mücahit ÇALIŞKAN

Vesalet Demir

26-27

Hâfızlık, Fazileti ve Tarihteki Yeri
Sefa ÖZCAN

24-25

Ey Rabbimin Kelamı
Şiir : Aslıhan POLAT

28-31

Diyanetten Hâfızlar
Prof. Dr.
için Seferberlik
Ali Erbaş’dan Ziyaret
Haberler : Mevlüt GÜL

3
KUR’ÂN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Mahmut KARATEPE
Gaziantep İl Müftü Yardımcısı
Kur’ân-ı Kerim, Allah’ın kelamıdır. Beşeriyeti dünya ve âhiret saadetine
ulaştırmak için Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e arapça olarak Cebrail
(a.s) vasıtasıyla vahyedilmiştir. Okunmasıyla da ibadet edilen ilahi kelam
eşsizdir, benzersizdir.
Doğru ile yanlışı birbirinden ayırt eden, gerçeğin kaynağı, kurtuluşun
rehberi olan Kur’ân-ı Kerimi okumak, çocuklarımıza okutmak ve hükümleriyle
amel etmek Rabbimize imandan sonra gelen en önemli görevlerimizdendir.
Her müslümanın ibadet görevini yapacak kadar Kur’ân-ı Kerim’den ayet
ve sure ezberlemesi farzdır. Nitekim Yüce Rabbimiz “Ey Muhammed (a.s)
Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku…” buyurmaktadır. Bu hususta
sevgili Peygamberimiz de (a.s) “Sizin en hayırlınız Kur’ân-ı öğrenen ve
öğretendir.” buyurarak Kur’ân-ı Kerimi öğrenmeyi ve öğretmeyi bizlere
tavsiye etmişlerdir. Dünya ve âhiret mutluluğunu istiyorsak Kur’ân-ı okuyup,
okutup emirlerini hayatımızda tatbik etmeliyiz.
Rabbimiz “Haberiniz olsun ki bu Kur’ân insanları en doğru yola götürür.”
buyurmaktadır.
Hiçbir kitap asırlarca bu kadar çok kitleler tarafından böyle dikkat
ve huşu ile okunmamıştır. Ve yine hiçbir kitap, insanlığın muhatap olduğu,
dünyada huzurlu yaşamak ve âhirette mutlu olmak için nasıl davranmalıyım?”
sorusunun cevabını Kur’ân ölçüsünde vermemiştir.
İlahi kelam, muhatabı olan insanoğlunun en şerefli varlık olarak
yaratıldığını açıklamaktadır. Ancak bir diğer yönüyle zalim, nankör ve zayıf
yaratıldığını ifade etmektedir. Bu ifadeler insanın aynı zamanda karmaşık
bir varlık olduğunu bildirmektedir. Kur’ân ve sünnete göre insandaki bu
karmaşıklığı ayıklamak ve durulaştırmanın tek yolu onu sağlam bilgi ile
eğitmekten geçmektedir.
Zira doğru ve faydalı bilginin insanı yücelteceği Kur’ân-ı Kerimde şöyle
ifade edilmiştir. “Allah, içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin
derecelerini yükseltir. Kime hikmet verilmişse ona çok hayır verilmiş
demektir.” Sevgili Peygamberimizde (s.a.v) “İlim öğrenmek kadın, erkek
her müslümana farzdır.” “Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o
kimseye cennetin yolunu kolaylaştırır.” buyurarak ilim öğrenmenin zaruretini
ve cennete götürme vesilesi olduğunu bildirmiştir.
Her yönden bizlere adaleti, edebi, olgunluğu ve güzel ahlakı öğreten
Kur’ân-ı okutmaya, öğretmeye ve yaşamaya çalışan Hoşgör Erkek ve Kız
Kur’ân Kurslarımızın başta fedakar eğiticilerini, Ülkemizde örnek alınacak
kapasitedeki bu kursların tüm giderlerini karşılayan vakıf ve dernek yetkililerini
ve hizmetleri koordine eden müftülüğümüz ilgililerini tebrik ediyorum.
Hayırlarının ve hizmetlerinin kabulünü yüce mevlâdan niyaz ediyor ve
kalbi şükranlarımı sunuyorum.

4
HÂFIZLARIMIZIN
DÜNYA VE ÂHİRET TÂCI

Yahya POLAT
Şahinbey İlçe Müftüsü
29 Mayıs 2011 Pazar günü Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu, Elli yıllık hizmet takviminin en
sevinçli ve görkemli gününü yaşadı. İki yıl içerisinde mezun olan 38 Hâfızımız, anne
ve babaları, yetiştiren hocaları, Şahinbey İlçe Müftülüğümüz ve kursumuza gece
gündüz maddi ve manevi katkılarda bulunan kursumuzun dernek ve vakıf yetkilileri
için çok heyecanlı bir gün idi. Bu heyecanlı hâfızlık merasimi günü için, hazırlıklar iki ay
öncesinden başladı.
Hâfızlık merasimi Kur’ân’ı kerim tilaveti ile başladı. Kur’ân kursumuzun tasavvuf
musikisi korosu ile heyecanlı bir atmofer oluştu. Değişik Kur’ân karileri’nin okudukları
Kur’ân ayetleri ve surelerle kalpler cüşe geldi. Kur’ân’ın nuru ile nurlandı ve huzura
erdi.
Kursumuza maddi ve manevi katkılarını hiçbir zaman esirgemeyen Ahmet Ziylan
Bey yaptığı duygulu konuşması ile icra edilen merasimin adeta temellerini attı.
Bu şerefli merasiminde açış konuşmasını yaparak duygu ve düşüncelerimi
belirtmek banada nasip oldu.
Gaziantep İl Müftümüz Ahmet Bulut Bey Hocamız konuşmaları ile hâfızlarımızın
değer ve kıymetlerini ortaya koyarak onları onurlandırdı.
Merasimin son konuşmasını başkanlığımızı temsilen, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı
Hasan Kamil Yılmaz Bey hocamız yaptı. Hocamız konuşmasında Gaziantep’te bu
zamana kadar Bedrüd-din Ayni gibi nice alimlerin yetiştiğini bu Hâfızlık hizmetleri ile
de bundan sonra nice ilim sahiplerinin yetişecegini, bu hizmetlerin çok önemli ve
anlamlı olduğunu anlatarak, Kur’ânın, hem okunuşunun, hem yaşanmasının yeni nazil
olduğu zamanlar gibi olması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca hocamız, gazi şehrimizin
bağrında yetişen Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez Hocamızın
selamlarını iletti. Bu anlamlı ve etkili konuşma gönülleri fethetti.
Yapılan merasimde 38 Hâfızımız, hâfızlık tacını giydiler. Ahirette de güneşin
ziyasında daha parlak bir taç giyeceklerdir İnşaallah.
Merasim, Hasan Kamil Yılmaz Bey Hocamızın yaptığı dua ile, göz yaşları ile aminlerle
sona erdi.
Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu’muzun, bu duygulu ve heyecanlı merasimi, ulusal
TV’lerde naklen ve paket halinde yayınlandı. Böylece kursumuza ve hâfızlarımıza olan
ilgi ve sevgi daha da arttı. Kursumuza katkısı ve sevgisi olanlar, bir kez daha mutmain
olup huzura erdiler.
Daha önceki yazımda, ilçemiz Karataş Kız Kur’ân Kursumuzun, yıldızı parlayan kurslar
arasına girdiğini yazmıştım. Gerçekten de bu kursumuzun yıldızı parladı. Hem de
kutup yıldızı gibi. Bu yıl hâfızlığını bitiren ve hâfızlık belgesini alan kız öğrencilerimizden
Nuriye Bakır, Türkiye hâfızlık final yarışmasında, Türkiye birincisi oldu. Kursumuzun,
ilimizin, ilçemizin yıldızını parlattı. Öğrencimizin kendisini, anne babasını, hocasını,
kursumuzun dernek ve vakıf yetkililerini tebrik ediyor, kendilerine teşekkür ediyorum.
Yapılan bu güzel hizmetlerle, hem yakın bölgemize hem de ülkemizin her tarafına
huzur, mutluluk, sevgi, saygı, islam kardeşliği, Allah’ın rahmet ve bereketi yayılıp,
hakim olacak, böylece toplumumuzdan, ülkemizden, kin, nefret, fitne, fesat ve
düşmanlıklar ortadan kalkacak, bu kurslarımız ve hizmetleri toplumumuza gelebilecek
her türlü musibetleri, belaları ve olumsuzlukları Allah’ın izni ile defedecektir. Buna her
zamankinden çok daha ihtiyacımız vardır.
Biz Allah’ın kitabına ve dinine, ne kadar çok sahip çıkar ve onların gereklerini
yaşarsak, Allah’ın yardımı, inayeti, rahmet ve bereketi bizimle, bizim ülkemizle beraber
olacaktır.
Ne mutlu bu hizmet kervanına katılanlara....
5
MEVLÂ’MIN

LÜTFU VE KEREMİ:

KUR’ÂN EĞİTİMİ VE HÂFIZLIK

Hoşgör: Kur‘ân ile ilk buluşmanız nasıl gerçekleşti,
sizi kim Kur‘ân’a teşvik etti, Kur’ân-ı ilk kimden
öğrendiniz?
Ahmet Mukdat ZİYLAN: Kur’ân eğitimi anne ve
babada başlar. Anne ve babanın çocuğunu Kur’ân’a
teşvik etmesi çocuğuna Kur’ân’a sevdirmesi ile başlar.
Anne ve baba Kur’ân’ı bilmese bile çocuğunun Kur’ân
eğitimi görmesi için çaba sarf eder. Nitekim benim
Kur’ân ile buluşmam anne ve babamın teşviki ile
olmuştur. 1940 yıllarında mahalli Kur’ân hocaları vardı.
Mahalli hocaların polis tarafından ders vermeleri
engellenir, açtıkları kurslar emniyet tarafından basılır
ve kapatılırdı. Biz bu olaylara şâhit olduk. Bundan
dolayı mahalli hocalara giderken Kur’ân cüzlerini
koynumuzda saklardık. Herkes o tarihlerde Kur’ân
eğitiminden mahrum olmuştur. İlk Kur’ân hocam
Nazife Hoca idi. Çok hanımefendi ve sevecendi.
Evi evimize 100 metre mesafede idi. Kız kardeşlerim
de ondan Kur’ân öğrendiler. Babam Kur’ân okumayı
bilirdi, annem bilmezdi. O dönemlerde namaz
kılan pek azdı. Camiler kapalıydı. Kur’ân eğitimini
engellemek için çaba sarf edilirdi. Nazife Hoca’ya
Kur’ân öğrenmeye gidenler 6-7 yaşlarında idi. Ne
öğrenebilirse, başka da bir imkân yoktu.
6

Hoşgör: Hoşgör
hatırlatıyor?

Kur‘ân

Kursu

size

neler

Ahmet Mukdat ZİYLAN : Ben İstanbul’a gitmeden 50
sene önce Hoşgör Mahallesi’nde gecekondu evler
inşa edilir, zabıtalar bunlara izin vermek istemez,
halkta “hoşgörün” derdi. “Hoşgörün, hoşgörün” diye
diye mahallenin ismi “Hoşgör” olur. Rahmetli Haşim
BAKBAK’ın öncülüğünde Hoşgör Mahallesi’nde inşa
edilen Kur’ân Kursu inşaatı esnasında da aynı sıkıntılar
meydana gelir. “Hoşgörün” denilir ve ondan sonra
Kur’ân kursu idarecileri tarafından “Hoşgör Kur’ân
Kursu” ismi verilir.
1980 yılında hacca gitmek istedim; bende yakinen
tanıdığım muhterem Rahmetli Adil ÖZBERK hocayı
ziyaret ettim. Adil Hoca’ya hacca gitmezden
önce Antebimize hayır yatırımı yapmak istediğimi
söyledim. O da bana “Hoşgör Mahallesi’ndeki Hoşgör
Kur’ân Kursumuzun binası yetersiz kalıyor, bir kat daha
inşa etmek istiyoruz. O zamanda para toplanması da
yasak, ondan dolayı para toplayamıyoruz” dedi. Biz
de yardım ettik ve Kur’ân kursunun 50 olan öğrenci
kapasitesi 90’a çıkarıldı.
Ahmet Mukdat ZİYLAN: Kur’ân’a hizmet etmek
dünyanın en güzel işi peygamberimiz (s.a.v) “Sizin
en hayırlınız Kur‘ânı öğrenen ve öğreteninizdir”
buyuruyor. Bizde bu hadisteki övgüye mazhar olan
kardeşlerimize maddi ve manevi destek olabilir miyiz,
işlerini kolaylaştırabilır miyiz düşüncesiyle hizmet
etmeye çalışıyoruz. Ayrıca, biz geçmişte Kur’ân
öğrenme imkânı tam bulamadık. Tam manasıyla
öğrenemedik. Bu içimizde bir uhde oluşturdu. Kur’ân
öğreniminde, iş hayatı, çeşitli hadiseler, dünyalık
ağır bastı. Keşke çocukluğumuzda ve gençliğimizde
Kur’ân öğrenebilseydik. Dünyanın en güzel işi, Kur’ân’ı
öğrenmek, Kur’ân’ı öğretmek, onlara destek olmak,
en azından onları seven olmak, bunlar dışında olma
denilmiştir.

Hoşgör: Hâfızlık ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Ahmet Mukdat ZİYLAN: Hâfızlık Mevlâ’mın lütfu ve
keremidir. Biz Kur’ân hâfızlarına gıpta ile bakıyoruz.
Cenabı Allah lütfetmiş diyoruz. “İki çift söz yeter”
isimli bir kitap yazmıştık arkadaşlara hediye ediyoruz.
Arkadaşlarımızdan Hüseyin NAKIBOĞLU telefon etti.
Bu kitabınızı okudum, çok teşekkür ettikten sonra,
iş hayatınızda çok tecrübeli olduğunuzu gördüm.
Bu tecrübelerinizin ışığında keşke yapsaydım
dediğiniz bir şey var mı diye sordu. Bende; yaptığım
konferanslarda üniversite öğrencileri de bana bu
soruyu sordular onlara hiç düşünmeden keşke bir
hâfız olsaydım dedim, sizede aynısını söylüyorum,
çünkü hâfızlık Allah’ın büyük bir lütfu ve keremidir.
Ama maalesef üzülerek söyleyeyim biz Gaziantepli iş
adamları olarak çocuklarımızı ve torunlarımızı hâfızlık
eğitimine göndermiyoruz. Biz bundan 6 ay önce
Konya’da iş adamı arkadaşlarla bir araya geldik. Zade
Zeytinyağlarının sahibi Kadir Bey torunum hâfız oldu
dedi. Ayakkabı tüccarı Mehmet BAYIR benimde
torunum hâfızlıkta çalışıyor, diğeri benim torunum
da hâfızlıkta çalışıyor. Bu beni çok memnun etti
ama bir taraftan da üzüldüm. Biz Antepli iş adamları
olarak neden çocuklarımızı, torunlarımızı hâfızlığa
göndermiyoruz diye.
Hâfızlık taç giyme merasiminde arkadaşlarımıza
kendi çocuğumuzu veya torunumuzu hâfızlığa
gönderemiyorsak da “Bir Hâfızda Sen Okut”,
masraflarını karşılayarak manevi anne babası
olabilirsiniz tavsiyesinde bulunduk, bu tavsiyemize
hemşerilerimizin duyarlı olacağını ümit ediyoruz.

Hoşgör: Kur’ân hâfızı olacak ve Kur’ân hâfızı olan
kardeşlerimize tavsiyeleriniz nelerdir?
Ahmet Mukdat ZİYLAN : Kur’ân hâfızı olmak isteyen
öğrenci önce onu başarabileceğine inanmalı ve
bu doğrultuda çalışmalıdır. Hâfız olacak kişinin aşkı
olmalıdır. Ses durumu müsait olmalı zeki ve ahlâk
durumu iyi olmalıdır. Zaten sağolsun hocalarımız

bu kıstaslara ehemmiyet veriyorlar. Hâfız olduktan
sonra hâfızlığa karşı sevgisi olmalı, ezberlediğini
anlamak için çaba sarf etmeli ve anladığı ile amil
olmalıdır. Hâfız olan kişi hürmete layıktır. Hâfız
oldum diye kibirlenmemelidir, şımarmamalıdır,
laubâli hareketlerden uzak durmalı, sık sık Kur’ânı’nı
tekrar etmelidir. Onun için hep büyüklerimiz hâfız
olmak zor değil, hâfızlığı muhafaza edip, hâfız ölmek
zordur demişlerdir. Hâfız’ın bir güneş gibi her yerde
ziyasını başkalarına yansıtması lazım, hem İslam’ı aşkla
yaşamalı ve yaşatmak için de çaba sarf etmelidir.
Kur’ân hâfızına gurur, kibir asla yakışmaz.
Kız Kur’ân kursumuzda Türkiye 1.si olan kızımız Nuriye
BAKIR’a Türkiye final yarışmasına giderken, kendisine
nasihat ettik. “Kızım, yarışmada başarılı olursan
gururlanma ve kibirlenme, başarılı olmazsan da sakın
ha! üzülme, bu sana Allah’ın lütfudur, keremidir” dedik.
Kızımızda aynı samimiyetle “eğer ben başarılı olursam,
bunun Cenabı Allah’ın lütfu ve keremi olduğunu
bilmezsem, Rabbim bana nasip eylemesin!” diyerek
hepimizi duygulandırdı. Kızımız Türkiye 1.si olunca
birazda övünerek, hocamız Osman Nuri TOPBAŞ
efendiye söylediğimde, o “Bizim için her hâfız
değerlidir. Türkiye 1.si olmak güzel bir şey ama gurura
kapılmamak ve öğrendiklerini öğretmek, bildikleri ile
amel ederse, asıl birincilik ordadır” buyurdular.

RÖPORTAJ

Hoşgör: Efendim, sizi Kur’ân’a hizmet etmeye
teşvik eden nedir?

Hoşgör: Hâfızlığın zekatı var mıdır nasıl olur?
Ahmet Mukdat ZİYLAN: Evet. Hâfız, hâfızlığının
zekâtını da vermesi lazım. Çünkü Peygamberimiz
(s.a.v.)
“Bilenler
bilmeyenlere
öğretsinler”
buyurmuştur. Hem öğrenecek hem de öğretecek
bir tarafa çekilmeyecektir. En az bir kişiye
öğretmelidir. Bunu şu kıssa ile daha iyi anlatmış
oluruz. Vaktiyle Kırgızistan’ da bir hâfız Rus zulmünden
dolayı kömür madeninde çalışmaya terk edilmiş.
Bu hâfız kömür madeninde çalışmasından değil, bir
hâfız yetiştiremediğinden dolayı çok rahatsız olmuş,
nihayet oradaki idarecilere ben yaşlandım gücüm az
kaldı, oğlumu yanıma verseniz daha çok çalışır, bana
da yardımcı olur, çok verim alırsınız demiş. Onlar da
bu isteğini yerine getirmişler. Amacı daha az çalışmak
değil, hâfızlığı çocuğuna öğretebilmekmiş. Yer
altında bile hâfız yetiştirmek! Acaba bu hâfız efendi
öyle bir zulme maruz kalmasaydı ne kadar hâfız
yetiştirirdi. Ayrıca Musa Efendi (K.s) Sultan Tepe’de
evinin bahçesinde her sene 7-8 tane çifte yemekli
düğün merasimi yapardı, tekrar da şöyle söylerdi, bu
evin zekâtı çıkıyor derdi. Demek ki her şeyin zekâtı
olurmuş.
Onun için hâfız yetiştiren hocalara da ben gıpta
ediyorum, hem de teşekkür ediyorum, devamını
cenabı haktan niyaz ediyorum. Rabbim hâfız
yetiştiren, hâfızlık yapan ve onlara maddi ve manevi
destek olan herkesten razı olsun diyorum.

Hoşgör: Efendim bu veciz ve anlamlı sohbetinizden
dolayı size teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

RÖPORTAJ: Mehmet SÖNERCAN

7
HÂFIZLIK TAÇ GİYDİRME MERASİMİ
HABER : Yusuf KİRAZ

Yarım asırdır  hâfız yetiştiren,

Türkiye’nin
değişik
bu yıl 50. eğitim yılını kutlayan
yörelerinden gelerek Kur’ân-ı
Gaziantep’deki Hoşgör Fâtih
Kerim’i baştan sona ezberleyen 38
Kur’ân Kursu, mezuniyet
hâfızın mezun olduğu törene Ak Parti
törenine ev sahipliği
Rasûlullah (aleyhissalatu
Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik,
yaptı.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr.
vesselam) buyurdular ki ; “Kim
Hasan Kâmil Yılmaz, Gaziantep İl Müftüsü
Kurân’ı okur, ezberler, helal
Ahmet Bulut, Gaziantep Milletvekililleri; Nejat
KOÇER, İ.Halil MAZICIOĞLU, Mehmet ERDOĞAN,
kıldığı şeyi helal kabul eder,
Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat, çevre il ve ilçe
haram kıldığı şeyi de haram kabul
müftüleri, Vakfın Onursal Başkanı Ahmet Mukdat
ederse, Allah o kimseyi cennete
Ziylan, hâfız aileleri, tüm Gaziantepliler ve çevre
illerden Kur’ân aşıkları katıldı. 
koyar. Ayrıca hepsine cehennem
Hoşgör Kur’ân Kursu’nun kendi yetiştirdiği
şart olmuş bulunan ailesinden
Mehter Takımı’nın gösterisi ile başlayan törenler,
on kişiye de şefaatçi kılınır.”
Kur’ân tilaveti ve ilahilerle devam etti. Tasavvuf
Musikisi Korosu’nun okuduğu ilahilerin ardından
mezun olan 38 hâfız, Kur’ân’ın nur ışığının saçıldığı
(Tirmizi, Fedâilü’l-Kur’ân, 13 İbn
bir tepside Kur’ân Tanzim Töreni ile Kur’ân-ı Kerim’i
Mace, Mukaddime, 17.)
öperek başlarına koydu. Mezun olan öğrencilere
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan
Kamil Yılmaz tarafından birer cumhuriyet altını
verildi.
8
Mehmet BİLİR

M. Mücahit

ÇALIŞKAN

İbrahim Halil
KOCAOĞLAN

Adil ÖZTEKİN
Abdullah AYHAN
Muhammed Ali EŞMELİ

İstanbul
Ü s k ü d a r
Bağlarbaşı Camii İmamHatibi Hâfız Mustafa Efe’nin 
sunduğu merasimde İstanbul
Beykoz Riva Merkez Camii İmamHatibi Hâfız Mehmet Bilir, Gaziantep
Ali Topçuoğlu Camii İmam Hatibi Hâfız
İbrahim Halil Kocaoğlan, Gaziantep
Hâfız Tevfik Karslıgil Camii İmam-Hatibi
Hâfız Adil Öztekin, kursun hocalarından
Kurra Hâfız Muhammed Mücahit
Çalışkan, Hâfız Abdullah Ayhan  Kur’ân
tilavetiyle gönülleri coşturdu.
Merasim programı kursun Mehteran
Takımı’nın gösterisiyle başladı. Yüzakı
Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Şair Yazar Hâfız Muhammed Ali
Eşmeli’nin “HÂFIZIN TACI” şiiri
ile katılan davetliler duygulu
anlar
yaşadı.
Kursun
Tasavvuf Korosu en
güzel ilahilerini
icra etti. 

Mustafa EFE

9
Rasûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki ; “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı
öğrenen ve öğretendir ”
		
(Buharî, Fedâilu’l-Kur’an, 21)
			
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Kur’ân-ı
Kerim’i okumak ve dinlemenin de çok önemli olduğuna dikkat çekerek, şunları
kaydetti:
“Kur’ân-ı okunurken, üç mertebede, merhalede dinlemek gerekir. Birincisi
Hz. Muhammed okuyor ve siz dinliyormuş gibi dinleyeceksiniz. İkinci merhale
Cibril’i Emin okuyor ve siz dinliyormuş gibi dinleyin. Üçüncüsü arada vesile vasıla olmadan, doğrudan Allah’tan dinliyormuş gibi dinleyeceksiniz. Çünkü Kur’ân-ı
Kerim Allah’ın Resulünün kalbine işlendi. Çünkü kalp; sevgi, duygu, aşk makamıdır. Bu nedenle, Hz. Muhammed kalbine inen Kur’ân-ı Kerim nedeniyle canlı
Kur’ândır. Kur’ân-ı yaşayan ve taşıyan insandır.”
Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Gaziantep’in tarihin her dönemde önemli din
alimleri ve ulemaları yetiştiren bir kent olduğuna işaret etti ve Hoşgör Kur’ân
Kursu Onursal Başkanı Ahmet Mukdat Ziylan’a da teşekkür etti.

Gaziantep İl Müftüsü
Ahmet Bulut da hâfız
olan 38 yeni Kur’ân
kursu öğrencisinin
Kur’ân ve ilim
adına çok değerli
olduğunu ifade
ederek, toplumun
maneviyatsız bir
gıda gibi sarsıldığı
dönemde maneviyat
erlerinin yetişmesinin
çok anlam ifade
ettiğini söyledi.

10

Şahinbey İlçe
Müftüsü Yahya
Polat ise, mezun
olan hâfızların yeni
mesleklerinde başarılı
olmalarını temenni
ederek, bir yıl
içerisinde 85 yataklı
Bülbülzade Kur’ân
Kursu’nun hizmete
gireceği müjdesini
verdi.
Hâfızlık Taç Giydirme Merasimi

Günün önemine dair bir konuşma yapan Hoşgör Kur’ân Kursları
Onursal Başkanı Ahmet Mukdat Ziylan, çocuklarını esirgemeyip
kurslarımıza gönderen ailelere teşekkür etti. Ziylan, Kur’ân kurslarında
500 civarında öğrencinin bulunduğunu, bunların yatılı okuduklarını
ve maddi sıkıntılar çektiklerini söyledi. Hayırsever ve yardımsever iş
adamlarından bu tür öğrencilere destek olmalarını isteyen Ziylan,
çocuğunu göndermiyorsan “Bir çocuk da sen okut” kampanyasına
kulak vereceklerini umuyorum. “Bir buçuk milyonluk Gaziantep’te
böyle Kur’ân kurslarını müşkül duruma düşürmeye gönlüm razı olmaz.
Benimki gibi birçok hayırseverlerin de gönlünün razı olmayacağını
biliyorum.” dedi.

Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve
Yaşatma Derneği Başkanı Nihat Durur ise
geçmişi 50 yıla dayanan derneğin, bugüne
kadar 10 binin üzerinde Kur’ân talebesi
yetiştirdiğini söyledi. Bugün hâfızlıktan
mezun olan 38 öğrenci ile bir kez daha gurur
duyduklarını ifade eden Durur, “Derneğimizin
bugüne kadar amacını en iyi şekilde yerine
getirdiğini düşünüyorum. Bu mutlu günde
bizi yalnız bırakmayan ve öğrencilerini bizim
kurslarımıza gönderen tüm velilerimizi
kutluyorum. İşte bugün bu gençlerimiz
Kur’ân-ı Kerim’i koruma ve ileri nesillere taşıma
amacıyla bu yolun ilk basamağı olan hâfızlık
eğitimini tamamlamış ve inşallah bu amaçta
muvaffak olmuşlardır” şeklinde konuştu.

Hâfızlara dernek, müftülük ve hayırseverler
tarafından çeşitli hediyeler takdim edildi.
Türkiye’nin dörtbir yanından 5 binden fazla
Kur’ân aşığının katıldığı program, uydudan
dünyaya 3.5 saat canlı olarak, Gaziantep Olay
TV ile Dost TV ve Anadolu’daki bazı yerel
kanallardan yayınlandı. 

11
HÂFIZLIK TÜRKİYE 1 .’Sİ KURSUMUZDAN
Konya’nın Ereğli ilçesinde düzenlenen ’Kızlar Hâfızlık
Yarışması Türkiye Finali’nde, yarışmaya Gaziantep’ten
katılan Nuriye Bakır Türkiye birincisi oldu.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 11 Eylül 2011
Pazar günü saat: 10.00’da Ereğli Kültür Merkezi’nde
düzenlenen finale Türkiye genelinden 7 bölge
birincisi katıldı.
Geçen yılın birincisi Hayrunnisa Gökbudak’ın
Kur’ânı Kerim tilaveti ile başlayan yarışmada, birinci
Gaziantep Şahinbey İlçe Müftülüğü Hoşgör Yatılı Kız
Kur’ân Kursu öğrencisi Nuriye Bakır oldu.
Yarışmada İstanbul Emniyettepe Kız Kur’ân
Kursu öğrencisi Tuğba İbrahim ikinci, Konya Karatay
Celaliye Kız Kur’ân Kursu öğrencisi Merve Soykun da
üçüncü olmayı başardı.
Yarışmada dereye giren öğrencilere, Diyanet
İşleri Başkanlığı tarafından çeşitli hediyeler verildi.

Konya İl Müftüsü Şükrü Özbuğday da
dereceye giren öğrencileri ödüllendirdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı
Yaygın Din Eğitimi Daire Başkanı Belgin AYDIN yarışmada
dereceye giren öğrencilere hediye takdim etti.

12
2,5 Ayda Hâfız Olan Türkiye Birincisi Gaziantep’e Gurur Yaşattı.
Gaziantep’te 2,5 ay gibi kısa bir sürede hâfızlık eğitimini tamamlayan
ve Konya’nın Ereğli ilçesinde düzenlenen kızlar hâfızlık yarışmasında
Türkiye birincisi olan Nuriye Bakır, başarısından dolayı İl Müftülüğü
ve Kur’ân Kursu Vakfı tarafından ödüllendirildi. Nuriye Bakır için
Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut’un makamında ödül töreni
düzenlendi.
Burada bir konuşma yapan 20 yaşındaki
genç hâfıze Nuriye Bakır, hâfızlık eğitimini 2,5
ayda tamamladığını söyledi.
Ardından Gaziantep’te yapılan bölge
hâfızlık tespit sınavına katılarak bölge
birincisi olduğunu anlatan Bakır, Ankara’da
gerçekleşen ön final eleme sınavında ilk
yediye girdiğini kaydetti.
Konya’nın Ereğli ilçesinde yapılan Kızlar
Hâfızlık Yarışmasında da Türkiye birincisi
olduğunu belirten Bakır, “İnsanların, ilk önce
hâfızlığı ne için istediği önemli. Allah’a karşı

şefaatçi
olmasını
yüce Allahtan niyaz
ediyorum.“
ifadelerini
kullandı.
Ahmet Bulut, konuşmasının
ardından Nuriye Bakır’a Diyanet İşleri
Başkanlığı tarafından gönderilen belgeyi
takdim etti.
Gaziantep İl Müftülüğü ve Hoşgör Kur’ân
Kursu Vakfı adına da genç hâfıza cumhuriyet
altını hediye edildi.

dürüst olmak gerekir. Baba ya da anne
zoru ile insanlar tarafında çok tutulan bir
şey olması insanı buna sevk ediyorsa Allah
sonunda bir şeyi buna ihsan etmiyor. İhsan
etse bile dünyada ihsan ediyor ve lezzetini
almıyor.
Herkes hâfızlık günlerinde çok zorlandım
der ama ben hâfızlık günlerimi hayatımın
en güzel günleri olarak andım. Hâfızlık, çok
yoğun bir çalışma gerektirir. İkinci bir kitap
okumamak gerektirir. Zihni meşgul edecek
her şeyden uzaklaşmak gerek.” dedi.
Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut da
başarısından dolayı Bakır’ı kutlayarak, “Bu
yavrumuzu kem gözlerden kötü nazarlardan
kazadan beladan, riyadan yüce Mevlamız
korusun diyorum. Okuduğu Kur’an’ın
kendisine manevi muhâfızlık yapmasını

1-7 Ekim 2011 Camiler ve
Din Görevlileri Haftası
münasebetiyle
gerçekleştirilen
açılış merasiminde
Türkiye
Birincisi
olan Nuriye Bakır
ve hocası Zeynep
Sofu
Şahinbey
İlçe Müftüsü Yahya
Polat
hocamız
tarafından plaket ve
cumhuriyet
altını ile ödüllendirildi.
HABER : Sümeyye AYDIN
13
Rasûlullah
(aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki;
“Kim dünyayı isterse ilme
sarılsın, kim ahireti isterse
ilme sarılsın,
hem dünyayı
hem ahireti isteyen
yine ilme sarılsın”

- Hocam bize kendinizi tanıtır mısınız?
- 1980 İstanbul doğumluyum. Hâfızlığımı 14 yaşında
tamamladım. 4 yıldır Gaziantep’te ikamet
ediyorum, evli ve bir çocuk annesiyim.
- Hâfızlık eğitimi vermeye ne zaman başladınız?
- Hâfızlık eğitimi vermeye 1 sene önce Hoşgör
Kur’ân Kursu’nda başladım.
- Hâfızlık yaptığınız dönemden ve kursunuzun o
dönemki şartlarından kısaca bahseder misiniz ?
- 1991 yılları kurs şartları günümüzdeki kurs şartları
kadar kaliteli ve verimli değildi. Öğrencinin zeka
seviyesi ölçülmeden klasik yöntemle öğretilirdi.
- Türkiye birincisi bir öğrenciniz var, 2,5 ayda
hâfızlığını bitirmesinde uyguladığnız yöntem
nedir?
- Öncelikle öğrencimin sorumluluk bilincinde
olması işlerimi kolaylaştırdı. İlk turunda seviyesini
ölçmek için 4 ham sayfa verdim. Turunu 12 günde
bitirince 2. turunda 10 ham sayfa verdim. En

son 6 ham ile Allah’ın izniyle hâfızlığını 72 günde
tamamladı.
- İlk hâfızınız Hâfız olduğu gün neler hissettiniz?
- Böyle ulvi bir hayra vesile olmak Allah’ın herkese
nasip etmediği bir şey... Çok kısa surede sağlam
bitirdi. Hatta ben ona “Jet Hâfız’’ım derdim.
Öğrencim ve kendim adıma şunu söyleyebilirim ki
hiçbir zaman hırs yapmadık. Azimle çalışıp takdiri
Allah’a bıraktık .
- Hâfız öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?
- Düzenli ve istikrarlı çalışmalı, hocasının
yönlendirmelerini değerlendilmeli, hedefi Allah
rızası edinerek en kısa sürede bitirmek için zaman
belirlemeli, gereğince çaba sarf edip yorulmayı
ve uykusuz kalmayı göze almalı. Bu şeylerden
feragat etmeyi bilmeliler. Hâfızlık gerçekten çok
bereketli bir yoldur. Hakkını veren kişi için dünyayı
da ahireti de bir cennet bahçesi kılar.

- Size hâfızlık eğitimini arzu ettiren şey nedir?
Allahu
Teala
Fatır suresinin 32.
ayetinde ”Sonra biz
o kitabı kullarımızdan
seçtiklerimize miras
Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu’nda hâfızlık eğitimi alıp 2,5 ay gibi kısa
kıldık.” Bu ayet beni
hâfızlığa aday olmama
bir sürede hâfızlığını bitiren ve ilimize Türkiye birinciliğini yaşatan
iten ayettir diyebilirim.
kızımız Nuriye Bakır’ın hâfızlık hocası Zeynep Sofu ile öğrencisinin
Bir mümin için Allah’ın
başarısı ve hâfızlık üzerine sohbet ettik.
kelamına vâris olmaktan
daha değerli bir şey
olamaz. Yani Kur’ân’a her
şeyiyle talip olan kişi aslında
ona vâris olmak istiyor
ayete göre. Ayrıca Arapça
eğitimini aldıktan sonra hâfız
olmamayı büyük bir eksiklik
olarak görmeye başlamıştım. Bu
yüzden Suriye’den döndükten 15
gün sonra hâfızlığa başladım.

Hâfızlık ; “Bereketli Bir Yol”

14
Hâfızlık
yaparken
karşılaştığınız
zorluklar
nelerdir?
- Hâfızlık sürecim için böyle bir
şeyden bahsedemem. Ama son
turumda hâfızlığımı tamamlıyor olduğum
hissi beni oldukça zorlamıştı. Kur’ân’ın manevi
yükünü hissetmeye başlamıştım ve bu yüzden
son turumda çok zorlandım. Onun dışında
zorluklara gelince; eğer sevginiz, her şeye galip
gelecek kadar kuvvetliyse sevgi dışında her şey
dile getirilmeyecek kadar küçük kalır.
-Hoşgör Kız Kur’ân Kursu’na hangi vesileyle
geldiniz ve kursun hâfızlığınıza katkıları nelerdir?
- Diğer kurslara izlenimlerimle şunu söyleyebilirim
ki; Hoşgör Kur’ân Kursu Türkiye genelinde eğitim
standartları yüksek, nadir kurslardan birisidir…
Özellikle hâfızlık eğitimine elverişli, öğrencinin
bütünüyle hâfızlığa odaklanmısını sağlayan
zemine sahip. Ayrıca fiziki standartlarının yüksek
olması, idarecisinden hizmetlisine seviyeli ve
samimi insanların varlığı da avantaj. Hâfızlık eğitimi
veren hocalarımızın deneyimleri ve tecrübeleri
de kursumuzun ilk senesinde yüksek bir başarı
oranına sahip olmasına vesiledir.
- Hâfız olmaya aday arkadaşlarınıza tavsiyeleriniz
nelerdir?
- Talibi olduğumuz şey zor, sıkıntılı, ağır, hatta
bazen kaldıramadığımızı düşünüp pes etme
noktasına gelebileceğimiz bir şey. Ama şunu asla
unutmamalıyız ki bu işe gönül verdiğimiz oranda
Allah onu bize sevdirecek ve kolaylaştıracaktır.

Her ezberlenen ayet ilk indiği günün heyecanını
ve sürurunu doldurmalı kalplerimize... Ve bilmeliyiz
ki bu yol, aşkın ihlası ve istikrarın yoludur. Böyle
hayırlı ve bereketli günlerin kıymetini bilmeli,
Allahu Teala’ya en yakın zamanlarımızın bu
zamanlar olduğunu unutmamalıyız. Ayrıca ezberi
zayıflatan boş işlerden ve haramlardan (gıybet
başta olmak üzere haram şeyleri müşahede
etme, dinleme vs.) uzak durmalıyız. İlahi mesajları
ezberlerken bu mesajlardan gafil kalmamalı meal
ve tefsir okumaya da itina göstermeliyiz. Çünkü
ayet ve hadislerde bahsi geçen hâfız
Kur’ân-ı Kerim’le daim, kaim ve onun
vakarıyla bezenmiş hâfızdır.
-Yarışmaya
hazırlandığınız
süreçten
bahseder misiniz?
Öncelikle
bunun
hayırda
yarış olması noktasında
niyetimi
netleştirmem
gerekir
diye düşünüyordum. Çalışma sürecinin sonuna
kadar gereken gayreti hırsla değil, azimle ve
ezbere değil, Allah’a güvenerek göstermem
gerekiyordu. Bölge birincisi seçildiğim zamandan
itibaren genelde zorlandığım cüzler başta olmak
üzere sık sık has döndüm. Ankara’da gerçekleşen
ön elemelerde 20 bölgeden ilk 7’ye girmek
bana biraz daha ümit verdi. O süreçten itibaren
kursumuzun idarecisi Mevlüt Gül hocamızla
çalışmaya başladım. Ramazanda ezberden
mukabele okumakta ezberimi kuvvetlendirmem
de yardımcı oldu. 11 Eylül’de Konya Ereğli’de
hâfızlık finali gerçekleştirildi. O gün okuyacağım
masaya doğru ilerlerken şu anda Allah’ın benim için
dilediği şeye doğru yürüyorum diye düşünüyorum
ve bu masadan yine onun dilediğinden başka
bir neticeyle kalkmayacağım… Ve 3 sorunun
tamamını istenilen şekilde tamamlayarak Türkiye
Birincisi olmaya hak kazandım.
13 yaşımdan beri İslami eğitimimde destek ve
teşvikleriyle yanımda olan aileme, emeğime ve
başarıma ortak bütün hocalarıma ve Hoşgör
camiasına şükran ve saygılarımı sunarım.

RÖPORTAJ

- Hâfızlığınızı 2,5 ay gibi kısa bir sürede bitirmeyi
neye borçlusunuz?
-Herşeyden önce bu Allah’ın fazlı ve ihsanıdır.
Bunu tamamıyla kendimden bilmem nankörlük
olur ama kula düşen “sebeplere sarılmak”
noktasında gösterdiğim çaba şunlar olabilir:
Ham sayfalarımı çoğu zaman ders saatinde
bitirip, ertesi günün ders saatine kadar sürekli
tekrar ederdim.
Namazlarımda okur, sağlam olmadığını
düşündüğüm sayfalarımı sağlamlaştırıncaya dek
bıkmadan dinletirdim.
Arapça biliyor olmam ve Kur’ân’a
olan aşinalığım hâfızlığımı
erken bitirmemde en
büyük etkenlerdir.

Röportaj: Elif DAL

Başarıya Giden Yol...
15
GAZİANTEP

KUR’ÂN HÂFIZLARI DERNEĞİ
VE GÖNÜLLÜLERİ EĞİTİM VE KÜLTÜR
Derneğe sadece hâfızlar
değil hâfızlığın bir gelenek
haline gelmesini isteyen
herkes üye olabilir.
Dernek Başkanı Hâfız İbrahim Halil Kocaoğlan,
Dernek Başkan Yardımcısı Cumaali Deniz , Dernek
Genel Sekreteri Yusuf Kiraz ve üyelerimizin bir
çoğu Hoşgör Külliyesi’nden mezun olmuştur.

Hâfızlar Derneği 07 Mart 2007 tarihinde
kendi arasında ilk toplantısını yapan 7 kişilik
yönetim kurulumuz, önce Allah (C.C)’ın
yardımı ile iş bölümü yaparak, gerek
hâfız kardeşlerimiz gerekse bu işe gönül
vermiş kardeşlerimiz eşliğinde hâfızlara
ve gönüllülere yakışır bir müessese haline
getirilmiştir.
Mezun Hâfızların, Hâfızlar Derneği gibi sivil
toplum kuruluşlarında yer alması, üye olması,
sosyalleşmesi ve Kur’an’ı temsil yeteneği yüksek
insanlar yetişmesini istiyoruz. Hâfızlar maddi ve
manevi ilimlerle süslenmiş olmalı. Toplumumuz bu
16

şekilde hâfızlar istiyor.
Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu’ndan mezun olan
veya Hâfızlık Belgesi olan kardeşlerimizin birlik
ve beraberliklerini devam ettirmek amacıyla
kurduğumuz derneğe üye yaparak görüşmeye
devam ediyoruz. Gaziantep’teki hâfızların
sorunlarına çözüm arayacak ve hâfızlıkla ilgili
etkinlikler yapan derneğimizin en önemli
amaçlarından biri de hâfızların kaynaşmalarını
sağlamaktır.
Gerek hâfız gerekse bu işe gönül vermiş bütün
kardeşlerimizi bir çatı altında toplayarak , etkinlikler,
yarışmalar düzenleyerek, hatim, mukabeleleri
hâfızlar tarafından düzenleyerek hâfız kardeşimizi
camilerimize yerleştirip hem işi ehlinden dinlemiş
olacak hem de hâfız kardeşlerimizi maddi manevi
yetişmiş olmasına zemin hazırlamış olacağız.
Gayemiz; hâfızlarımızın kuru kuruya bir hâfız
olması değil, maddi ve manevi ilimlerle onu
ziynetlendirmiş çift kanatlı olmasıdır. Bunun içinde
dernek kendi organları dahilinde İslam dinini
öğretmek için kurs, seminer vb. faaliyetlerde
bulunmak,
yeni
hâfızlar
yetiştirilmesinde
yardımcı olmak, musiki alet ve edavatı ile musiki
çalışmaları, konser, tiyatro, sergi, spor, gezi
ve eğlenceli etkinlikler vb. düzenlemek, bu
bağlamda çalışmalar yapmak gerek hâfızlarımız

gerekse gönüldaşlarımızın bu tür etkinliklerden
yararlanmalarını sağlamak, köylerde, uzak
yerlerde sedası, hâfızlığı hoş olan kardeşlerimizin
merkezimize gelebilmesi için gayretler sarfetmek
ve bu dernek sebebi ile Van’dan Edirne’ye kadar
hâfızlarımızı birbirleri ile kucaklatıp birbirlerini, kendi
değerlerimizi tanımalarına zemin hazırlamak.
Hafta da 1 gün dernek faaliyetlerini görüşmek
üzere
haftalık
toplantı
düzenlenmekte,
dernek binasında çay sohbeti v.b. programlar
yapılmaktadır.
Eğitim programları, seminerler, konferanslar
düzenleniyor. Derneğimizin tanıtımı için Hoş Seda
Geceleri gibi halka açık programlar yapılmaktadır.
Zaman zaman mezarlık ziyaretlerinde bulunarak
Gaziantep’e hizmet etmiş hâfızları anma
merasimleri yapılmaktadır. Okunan hatimleri
bizzat mezarları başında duaları okunmaktadır.
Hâfızlarımız 3 aylarda ve yıl boyunca hatimler
okumaya devam ediyor. Ramazan aylarında
tüm camilerde mukabeleler hâfızlar tarafından
okunuyor. Bu tür etkinliklerimizde inanıyoruz ki
Gaziantepliler bizleri yalnız bırakmayacaklardır.
Bunun yanında 23 Haziran 2007 tarihinde
açıkhava anfi tiyatro salonunda yaklaşık 3000
kişinin katılımı ile Hoş Seda Gecesi yapılmıştır.
Davetimize bizi kırmayıp teşrif eden Prof. Dr.
M. Emin AY beyefendiye, Vali yardımcılarımıza,
Türkiye Birincisi Mehmet BİLİR kardeşimize,

	
KUR’ÂN HÂFIZLARI
GELMİŞLER BİR ARAYA HÂFIZLAR TOPLULUĞU
KUR’ÂNIN ŞİFASIYLA BULDULAR MUTLULUĞU.
OKU HÂFIZ KARDEŞİM ÂYÂT-I BEYYİNÂTI
KUR’ÂNIN SADASIYLA İNLETİN SEMÂVÂTI.
ONLAR Kİ YERYÜZÜNÜN CANLI BİR KUR’ÂNIDIR
KUR’ÂNI İLK OKUYAN NEBİLER SULTANIDIR.
YA RAB BİZİ AYIRMA KİTAB-I KUR’ÂNINDAN
BİR ZERRE İHSAN EYLE KURÂNIN AHLAKINDAN.
KUR’ÂNSIZ YAŞAYANLAR GAFLETTE HÜSRANDADIR
KUR’ÂNLA YAŞAYANLAR RAHMET-İ RAHMANDADIR.
DÖRT KİTABIN MANASI LA İLAHE İLLALLAH
KUR’ÂN TASDİK EDİYOR MUHAMMED RASULALLAH.
YILLARDIR OKUNMAKTA SAYISIZ HATMİ ŞERİF
MEVLAM HALİS KULLARI NASIL EDİYOR TARİF.
İNSAN Kİ İNSAN OLUR MEVLAYI TANIDIKÇA
SIDDIYKI EKBER OLUR KUR’ÂNLA YAŞADIKÇA.
DURMA OKU KUR’ÂNI TA Kİ MAHŞERE KADAR
AÇILIR BÜTÜN YOLLAR CENNET-İ ÂLÂYA KADAR.
HÂFIZLAR ZÜMRESİNE SALÂT-U SELAMLAR OLSUN
MEVLANIN RAHMETİ İLE MAKAMLARI CENNET OLSUN.
M. EMİN ERBALCI 22/06/2007
(Kur’ân Hâfızları Derneğine İthafen)

Tasavvuf ve Semazen  ekibindeki kardeşlerimize,
müftülerimize, hâfız ve hocalarımıza, basın mensubu
arkadaşlarımıza, dernek ve cemiyetlerden
gelen kardeşlerimize, Hoşgör Fâtih Kur’ân
Kursu mensuplarına, hocalarına ve talebelerine,
İstanbul, Antakya, Şanlıurfa, Kahramanmaraş,
Erzurum’dan teşrif eden hocalarımıza ve
gönüldaşlarımıza, günlerce gecemiz için perde
ardından çalışıp ismi dahi  söylenmeyen tüm
kardeşlerimize, gecemizde bizi yalnız bırakmayan
uzaktan ve yakından teşrif eden tüm Kur’an aşığı
kardeşlerimize teşekkürü bir borç biliriz.

HABER : Mehmet SÖNERCAN
17
Gaziler Şehrinin

Kur’ân Sevdalıları
Prof. Dr. M. EMİN AY - Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Anadolu;
medeniyetin,
insanlığın,
şefkatin, şecaatin, cömertliğin, cesaretin ve
misafirperverliğin, kısacası güzelliklerin beşiği,
yurdu, vatanı… Ve Kur’an-ı Kerîm; insanlık âlemine
tüm bu güzellikleri öğreten ve öğütleyen
mukaddes kitaplar zincirindeki son halka…
Kur’an-ı Kerim’in yüzyıllardır okunduğu, öğretildiği
Anadolu’da şimdi ter ü taze bir dernek var.
Gaziantep Kur’an Hâfızları ve Gönüllüleri Eğitim
ve Kültür Derneği… Evet, adından da anlaşılacağı
üzere, sadece Gaziantepli hâfızları değil, Kur’an’a
gönül veren tüm Kur’an sevdalılarını bağrına
basmak, onları Kur’an kültürüyle eğitmek ve diğer
ilimlerle takviye ederek “zülcenaheyn” yani çift
kanatlı hale getirmek için kurulan bir dernek. Biz
de Kur’an’a hizmet maksadıyla kurulan bu derneği
diğer şehirlere de örnek teşkil etmesi arzusu ve
dileğiyle bu yazımızda sizlere tanıtmak istedik.
Değerli okuyucum.
Gaziantep, kimilerine göre Peygamberimizin
Şam ve Yemen hakkında yaptığı duada zikredilen
Şam coğrafyasının uzandığı bir belde olarak
görülmektedir. Böylesi bir kabul, şehri manevî
açıdan değerli hale getirmektedir. Doğrusu
havası, suyu, gölgesindeki serin esintisi, akşam
saatlerindeki tatlı meltemiyle farklılığını hemen
hissediyorsunuz Gaziantep’in…
Ancak şehrin muhtelif mekânlarında savaş
yıllarından kalan acı hatıralar da hala canlılığını
muhafaza ediyor. Kurşun izlerinin yaraladığı
nice duvar sizi alıp o talihsiz günlere götürüyor.
Bununla beraber yöre insanının çalışkanlığı,
misafirperverliği ve hoşsohbeti bu Anadolu
şehrinin kısa sürede silkinerek üzerindeki
sıkıntılardan kurtulmayı çabucak gerçekleştirdiğini
ortaya koyuyor. Gerçekten Gaziantep, işgale
uğrayan memleketlerimiz içinde belki de en hızlı
toparlanıp ekonomik anlamda da bağımsızlığını
ilan etmiş illerimizin başında belki de ilk sırasında
yer alıyor denilebilir.
Gündüz saatlerinde yaptığımız kısa süreli şehir
gezisi Gaziantep’in, bir tarih kenti olması yanında
aynı zamanda sanayi ve ticaret merkezi olarak
da göz doldurduğunu ortaya koyuyor. Nitekim
son yıllarda savaş sebebiyle Irak’ta yapılamayan
fuarlar için bu ilimizin seçilmesi söylediklerimizi
18

destekleyen bir durum olarak kabul edilebilir.
Başkanlığını İbrahim Halil Kocaoğlan, Başkan
Yardımcılıklarını Hasan Yertürk ve Cumali
Deniz’in üstlendiği Gaziantep Kur’an Hâfızları
ve Gönüllüleri Eğitim ve Kültür Derneği, seçkin
bir davetli topluluğunun katılımıyla 23 Haziran
2007 Cumartesi günü saat 14.30’da açılışını
yaparak hizmet hayatına başlamış oldu. Söz
konusu derneğin aynı gün akşam Anfi Tiyatroda
düzenlediği Hoş Seda Gecesi’ne ise yaklaşık
3.000 kişilik bir izleyici kitlesi katıldı.
Başkan İbrahim Halil Kocaoğlan, gerek gündüz
gerekse akşam yaptığı konuşmalarda derneğin
kuruluş amacını belirtirken şu hususlara vurgu
yaptı;
“Kur’an hâfızları için, Kur’an-ı Kerîm’in düzgün
okunması ve ezberlenmesi konusunda icab eden
çalışma ve faaliyetlerde bulunmak; ezberledikleri
mukaddes kitabın anlamına da vakıf kimseler
olarak yetişmelerini sağlamak.
Kur’an-ı Kerîm öğreticileri ve hâfız adaylarının,
kendilerine kucak açan bir dernekleri olduğu
ve bu derneğin onların her türlü problemiyle
yakından ilgilenmek üzere hazır bulunduğu hissini
vermek. Bu bağlamda, musiki çalışmaları yapmak,
gönüllülerin de katılacağı konser, tiyatro, sergi,
spor, gezi ve eğlenceli etkinlikler vb. düzenlemek
Yine bu hâfızların diğer ilimlerden de haberdar
olabilmelerini sağlamak maksadıyla gerekli
teşebbüslerde bulunmak ve çalışmalar yapmak.
Bu bağlamda, bilgisayar ve yabancı diller kursu,
kermes, seminer, yarışma, konferans ve panel gibi
eğitim çalışmaları düzenlemek.
09 Temmuz 2007 tarihinden itibaren
Gaziantep’te Alaybey Camii, Merkez Ulu Cami, M.
Paşa Cami, Hacınasır Camii, Tekke Camii, Çıksorut
Fâtih Camii ve Karşıyaka Merkez Camilerinde
dernek üyesi hâfızlar tarafından hatim okunmasına
başlamak.”
Biz de başkanları tarafından derneklerinin
kuruluş amaçları bu maddelerle kamuoyuna ilan
edilen bu değerli kuruluşu, kayıtlı 120 hâfız üyesi,
idarecileri ve başkanlarıyla birlikte gönülden tebrik
ediyor, Cenab-ı Hak’tan muvaffakiyetler diliyoruz.
Son olarak niyazımız, Gaziantep’te sık sık
duyduğumuz bir dua olsun: Allah emsallerinin
sayısını arttırsın. (Âmin)
Kur’ân Hâfızlığının Önemi
İbrahim Halil KOCAOĞLAN / İmam Hatip - Şehitkamil

Muhterem Müminler,
Kur’ânın Kur’an ehline dört büyük faydası vardır.
1-İbadettir. 2- Derecâttır. 3- Dünya ve ahirete
yönelik hayattır. 4-Tecelliyattır. Çünkü kıyamet
günü mevlamızın cemalini en çok görecekler
Kur’ânı çok okuyanlardır.
Bizlere düşen hiç değilse evlatlarımızı,
torunlarımızı, kızlarımızı, Kur’ân-ı Kerimin güzel
okunmasında ve ezberlenmesi noktasında
yetiştirmektir. Biz yetiştiremiyor isek ehli olan
Kur’ân kurslarımıza, hâfız hocalarımıza teslim edip
hem dünyasını hem ahiretini mâmur etmektir.
Doktorumuz hâfız doktor olsun, kimyacımız Kur’ânla
bütünleşmiş kimyager hâfız olsun ne kaybederiz.
Bilakis kazanırız. Unutmayalım ki Kur’ân, Hakkın ezeli
hutbesi olarak, arştan iner gibi iner, İner ki gönüller
Hz. Ahmed (S.A.V)’in aydınlık dünyasına bir kere
daha uyanır. Bizleri bizlerden sonra hayır ile yad
edecek, Fâtihalar gönderecek bir nesil istiyorsak
neslimizi koruyup Kur’ân ehli etmeye gayret
edelim.
Hâfızlar zümresine salât-u selamlar olsun
Mevlanın rahmeti ile makamları cennet olsun.

HUTBE

Muhterem Müslümanlar;
Allah’ın yeryüzünde muhatap kabul edip, Habibi
(s.a.v) vasıtasıyla; biz, sevdiği kullara gönderdiği
en son ve mükemmel kitap Kur’ân-ı Azimüşşândır.
Kur’an, okumak manasınadır, Kur’ânı okuyana kâri,
başından sonuna ezberleyene de Hâfız denir.
Başta okuduğum ayet-i celilelede Mevlamız,
‘Muhakkak ki Bu Kur’ânı Biz indirdik, Elbette O’nu
koruyacak olan da biziz’ buyurarak Onun hâfızlar
vasıtası ile kıyamete kadar korunacağını apaçık
vurgulamıştır.
Kainatta okunması ibadet, ezberlenmesi ibadet,
dinlenilmesi ibadet, hatta yüzüne bakılması dahi
ibadet olan ve mükafat kazandıran bir ikinci kitap
yoktur. Yine başından sonuna, noktası virgülüne
kadar ezberlenen ikinci bir kitap ta yoktur.
Kur’anı ezberleyen Hâfızlarımız için bakın
Sevgililer Sevgilisi Peygamberimiz (S.A.V) ne
buyuruyor: ‘Benim ümmetimin en şereflileri Kur’ân
Hâfızlarıdır.’
Yine Peygamberimiz (S.A.V) Kur’ânı ezberleyip
iyi bilen kimse Melekût âlemindeki hususi bir sınıf
meleklerle beraberdir. Çalışırken öğrenmek ve
ezberlemekte güçlük çeken kimseye de iki kat
mükafat vardır buyurmuşlardır.
Şimdi bir düşünelim dünya ahiretin tarlası
hükmündedir, dünyalık bir makam ve mevkilere
gelsinler diye evlatlarımıza özel eğitimler aldırır,
dünyasını mamur ederiz, yarın kıyamet gününde o
evlat ‘Sen benim ahiretim için bana ne verdin baba’
diye davacı olduğunda verecek cevabımız olmaz.
Bakınız Muhterem Müminler;
Evlatlarını Kur’an ehli eden, hâfız edenler
hakkında dünyada ilk Kur’ân Hâfızı olan Şerefli
Peygamberimiz (S.A.V)ne buyuruyor: Kim Kur’ânı
ezberler ve hükümlerine göre amel ederse o
hâfızın babasına, kıyamet gününde bir tac giydirilir,
Bu tacın ışığı, güneş, dünyadaki herhangi bir evde
bulunduğu takdirde onun vereceği ışıktan daha
güzeldir buyurarak ümmetine hâfızlık mesleğinin
önemini ve yapılması gerekliliğini tavsiye etmiştir.
Şairin hâfızlar için dediği gibi;
Oku hâfız kardeşim, âyât-ı beyyinâtı,
Kur’ânın sadasıyla inletin semâvâtı.
Onlar ki yeryüzünün canlı bir Kur’ânıdır
Kur’ânı ilk okuyan Nebiler Sultanıdır.
Mevlamız
muhafaza
eylesin
kitabımız
yeryüzünden kalksa hâfızlar zümresi aynı noktası
harekesi ile bir anda aynısını mevlamızın izni ile
meydana getirirler. O şerefli Peygamberimiz,
Kur’ân ehline, oku ve yüksel, dünyada düzgün bir
şekilde okuduğun gibi oku denilecektir. Oku ! zira
buradaki derecen okuduğun son ayetin sayısına
göre olacaktır.

Allah’ın Kelamı Senin Baştacın
Okuyup Okutmaktır Miracın
Rabbimin Kelamı Okudukların
İlahi Sadasın Sen Hâfızım
Yıllarını Verip Ezberledin Kelamı
Sana Abdestsiz El Değdirmek Revamı
Rabbim Senden İster Okumanı, Devamı
Rabbimin İnsanlara Nimetisin Hâfızım
Hâfız Olmayan Senin Kadrini Bilmez
Besmelesiz Açılan Ağız Hiç Çözülmez
Sana Kıymet Vermeyenler Hiç Gülmez
Kur’ânın İnsanlara Şakıyan Bülbülüsün Hâfızım
Allahın Kelamını Yırtıp Yaktılar
O Günlerde Hâfız Pek Bırakmadılar
Ölüm Döşeğinde Hep Seni Aradılar
Sen Geleceğin Işığısın Hâfızım
Kur’ân Kurslarını Hep Hor Gördüler
Hain Olmadığını Hiç Bilmediler
Azraili Görünce Yardım Dilediler
Sen İncisin Yakutsun Hâfızım
Senin Yetmiş Kişiye Şefaat Hakkındır
İslamı Yaşarsan Cehennem Yakmayacaktır
Senin Okuyup Ezberlediklerin Kelâmullahtır
Sen Kelâmullah Bülbülüsün Hâfızım
Bedirde Uhudda Seni Şehid Ettiler
Neslimiz Kıyamete Kadar Hiç Bilmediler
Sana Bu Dünyada Tam Hak Vermediler
Ahirette Hakkını Alacaksın Hâfızım
Hâfız SAİT KİLİT - 1995

19
Ramazan
denilince
aklımıza ilk oruç, iftarlar, sahurlar,
teravihler ve bolca ibadet gelir. Ramazan
ayına, bu sene de kavuştuk çok şükür... Geçen
sene beraber olduğumuz öğretmenlerimiz,
belletmenlerimiz, öğrencilerimiz, yardımsever
ağabeylerimiz, yakınlarımız, tanıdıklarımız ve her
yaştan insan vardı...
Kimi öğrencilerimiz mezun oldu, kimi
görevlilerimiz başka yerlerde görev aldılar, kimi
ağabeylerimiz şu anda öteki alemdeler… Evet,
böyle bir takdirin içinde bizler de olabilirdik. Değil
mi? Lütfedildiğimiz, korunduğumuz ve sağlıklı
ömürler bahşedildiğimiz için, sonsuz şükürler
olsun…
Bizler her zaman, avantajlara, menfaatlere,
makam-mevki, servet veya sevdiklerimize
ulaştığımız zaman çok seviniriz ve bu ulaşmaya da,
kavuştuk deriz ya.
İşte Ramazan da, bizler için ve tüm insanlık
alemi için, maddi ve manevi açılardan, avantajlar
ve menfaatlerle dolu bir ay’dır. İşte bunlara tekrar
kavuştuk, bunun için de şükürler olsun...

20

Külliyede Ramazan
Bir Başka Güzel

Bu yazımızda sizlere kurslarımızdan Hoşgör
Külliyesi’nde ve Kız Kur’ân Kursumuzda yaşanan
Ramazan coşkusunu anlatmaya çalışacağız.
Ramazan ayı, yanlış giden hayatı düzeltmek,
ibadete, Allah’a kulluğa başlamak için başlı başına
fırsattır. Diğer zamanların ibadetlerine ek olarak
ramazandaki ibadetler çok daha sıcak, kucaklayıcı
hissedilir.
Toplu halde neşeyle yaşanır ve iz bırakır.
Her sene olduğu gibi bu senede düzenlenen
etkinlikler ile geleneksel hale gelen ve Ramazan
ayı boyunca verilen İFTAR davetleriyle Külliyeye
gelen misafirler ile öğrenciler birlikte çok
güzel iftar sofralarında ve teravih namazlarında
buluşuyorlar. Kur’ân-ı Kerim tilavetleri, sohbetler,
ilahiler v.b. birçok etkinlik düzenleniyor.
Bu sene de hayırseverler tarafından verilen
iftar sofralarında tüm gönül dostları ile kursumuzda
verilen iftar programlarında buluştuk.
Ne mutluluktur o öyle! Cismanî varlığını Allah’ın
emrine adamış olmanın gönül huzuruyla bir
sofrada beklemek...
HABER : Abdullah BAYRAM
Hurmanın, meyan şerbetinin,
suyun, tatlının, külliyemizin
avlusunda oturmak... Akşam
namazından
önce
kurulan
sofra da iftar açmak… Sanki
Mekke, Medine iftarları... Ezanla
birlikte sanki bütün tatları
yeniden keşfederek yaşadığını,
nefes aldığını, var olduğunu
hissetmek...

Kız Kursumuzda Ramazan
Terâvih namazı ile karşılanırdı, mübârek Ramazan-ı
Şerîf… Sahura kalkıp da abdest alınca vücudumuzdaki
tüm zararlı düşünceler, kötü huylarda dökülür
giderdi, öyle hissederdik.
Âh o mukâbeleler!.. Melek gibi beyaz
atkılarını başlarına alan öğrencilerimiz, her gün
mukâbele dinlerlerdi. Ellerde Kur’ân’lar, saygı ile
öperek açılır, öperek kapatılır. Mukâbele dinleyen
öğrencilerimiz daha sâkin ve hırçınlıktan âzâde
olduklarını gözlemledik. Sessiz ve sükûnetle dinlenilen
mukâbeleler, gönüllerin inşirahına (gönüllerin
ferahlamasına) sebep olup, öğrencilerimiz, sanki
daha bir nurlanarak, gönülleri daha bir huzur doldu.
Huşû ile kılınan beş vakit namazlar, Ramazan
ayına özel, daha fazla ibadet etmek
gayesiyle çekilen tesbihler, bir de
tek başına okuduğu hatimler…
Kursumuzdan taşan Kur’ân
nûru, bizlere huzur
ve sükûnet verirdi.
On sekiz saat
boyunca dikkatlice
kullanılması gerekli olan
enerjimizi, öylesine sokak

koşuşturmalarına harcayamazdık doğrusu… Daha
ağır, daha vakur olurduk, Ramazan günlerinde...
Ramazan gelince öğrencilerimizce karşılıklı gizli bir sulh
îlân edildi. Birisi ablacığım, biri de onun biricik kardeşi
oluverdi. Normal zamanlarda dünyanın sözünü peşi
peşine sıralayan öğrencilerimiz; Ramazan ayında
değil kavga etmek, boş konuşmadılar bile… Oruç,
sadece midelerine değil, dillerine de kilit vurdu.
Orucumuzu açtıktan sonra; uzun zaman aç ve
susuzluğa dayanamayan öğrenciler, ertesi günü
oruç tutamayacağımıza kanaat getirir; sahura
herkesten önce kalkardı. Teravihi uzun bulur, ama
kılıp bitirdikten sonra ne çabuk bittiğini hisseder,
ertesi gün yine koşarak mescide giderdi. Çünkü
her zorlukla beraber oruç ibâdetinin gönlümüzde
bıraktığı huzur ve “bir daha tutalım, ertesi günü de
tutalım” aşkı, zorlukları siler de geçerdi.
Ortak kanaat şudur ki; Ramazan ayında bütün
kurslarımıza bolluk bereket girer. Zamanda
bereket, arkadaşlıkta bereket, ibâdette bereket,
mutfakta, erzakta, pişirilen yemekte
bereket, muhabbette bereket…
Bereket üstüne bereket…
21
Hâfız SAHABELER
YAZI DİZİSİ (2)

ÜBEYY İBN KA’B (r.a)
MUSAB BİN UMEYR (r.a)bir Otorite)
(Kur’ân Kıraatinde ve Kur’ân Tefsirinde
Sahabe-i kiramdan ve ensardan olup, rasûlüllah (s.a.s)’ın
vahiy kâtiplerindendir. Übeyy (r.a)’in babasının adı Ka’b, annesinin ismi Süheyle’dir. İki künyesi vardır: Peygamberimiz
(Sallallahu aleyhi vesellem), kendisine “Ebû Münzir” künyesini
vermiş, adına ilaveten de “Seyyidül-Ensar” lakabını koymuştur.
Hazrec kabilesinin Neccaroğulları kolundandır. Doğum tarihi
kesin olarak bilinmemektedir.
Übeyy b. Ka’b’ın İslam’ı kabul etmesi Rasulüllah(s.a.s)’ın
Medine’ye hicret etmesinden önce, Akabe biatlarında olmustur. Übeyy b. Ka’b İkinci Akabe biatında Rasûlüllah (s.a.s)’a
biat eden yetmiş kişi içerisinde idi. Rasûlüllah (s.a.s) Medineli
Müslümanlar arasında yapmış olduğu kardeşlik antlaşmasında
Übeyy b. Ka’b ile Aşere-i Mübeşşere (Cennetle müjdelenen
on kişi)’den Said b. Zeyd’i kardeş yaptı. Übeyy, Rasûl-ü Ekrem
ile Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün muharebelere katıldı.
Uhud muharebesinde kendisine bir ok isabet etmiş, Rasûlüllah (s.a.s) ona bir doktor göndermiş, doktor okun girdiği
yerdeki damarı keserek üzerini dağlamıştı. Bu suretle Übeyy
b. Ka’b bu arızadan kurtulmuş oldu (bk. Müslim, Selam:73-74).
Übeyy b. Ka’b cahiliye döneminde de okuma yazma
bilen az sayıdaki kimselerden biri idi. (İbn Sa’d, Tabakat, I,
498). Rasulüllah(s.a.s) Medine’ye hicret edince, orada, ensar içerisinde yazılarını ilk yazan Übeyy b. Ka’b olmuştur (İbn
Seyyidi’n-Nas, II, 315). Yazdığı yazıların sonuna “filan oğlu filan
yazdı” diyenlerin de ilki idi (Ibnü’l-Esır, Üsdü’l-Ğabe).
Şu halde Medine döneminde Rasulüllah(s.a.s)’e gelen vahyi ilk yazan Übeyy b. Ka’b olmustur. Übeyy b. Ka’b olmadığı
zaman Zeyd b. Sabit yazardı. Peygamber Efendimiz (s.a.s)
ilahi vahyi Cebrail (a.s)’den aldığı zaman, Übeyy b. Ka’b onu
daha yazının ıslaklığı üzerinde iken ezberler, Rasûlüllah (s.a.s)’a
okurdu (Zehebî, Siyer, I, 280) Übeyy ashabın en alimlerindendi. Tabiinin büyük bilginlerinden olan Mesruk (663/683) söyle

22

derdi: “Rasûlüllah (s.a.s)’ın ashabıyla görüştüm. ilimlerinin şu
altı kişiye dayandığını gördüm: Ali b. Ebu Talip, Abdullah b.
Ömer, Zeyd b. Sabit, Übeyy b. Ka’b ve Ebu’d-Derdâ “( İbn ü’lKayyım, İ’lâmu’l-Muvakkıîn, I, 16).
Übeyy b. Ka’b, Kur’ân-ı Kerîm’i en iyi okuyan sahabilerden idi. Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Ümmetimin en
iyi okuyanı Übeyy’dir.” (Zehebî, Siyer: I, 392) buyurmuştur.
Bu sebeple Seyyidü’l-Kurra (Kur’ân okuyucuların efendisi)
lakabıyla tanınmıştı. Kur’ân-ı Kerîm’i sekiz gecede hatmederdi. Rasulüllah(s.a.s)’ın zamanında Kur’ân’ı cem’ ederek ona
arzeden sayılı sahabîlerden biri idi. Nitekim Enes b. Malik,
“Rasûlüllah (s.a.s) zamanında Kur’ân’ı dört kişi hıfzetmış olup
hepsi de ensardandı. Bunlar: Übeyy b. Ka’b, Muaz b. Cebel,
Ebû Zeyd ve Zeyd b. Sabit’tir” (Buharî, Menakıbu’l Ensar: 17;
Tirmizî, Menâkıb: 33) demiştir.
Übeyy b. Ka’b, Rasûlüllah (s.a.s)’ın ashabına Kur’ân’ı kendilerinden öğrenmelerini tavsiye ettıği dört kişiden biridir. Abdullah b. Amr b. As’dan söyle rivayet edilmiştir: Rasulüllah(s.a.s)’ın
şöyle buyurduğunu işittim: “Kur’ân’ı dört kişiden alın (öğrenin).
Abdullah b. Mes’ud’dan,-Rasulüllah(s.a.s) önce bunu zikretti,
Ebu Huzeyfe’nin mevlası Salim den, Muaz b. Cebel’den ve
Übeyy b. Ka’b’dan” (Buharî, Menakıbu’I-Ensar:16). Bu dört sahabîden Muaz ile Übeyy ensardan, Abdullah b. Mes’ud ile Salim ise muhacirlerdendir.
Rasûlüllah (s.a.s) Übeyy b. Ka’b’ı, Kur’ân-ı Kerim’i iyi bilen
bir sahabî olması sebebiyle öğretmen olarak tayin etmişti.
Mescid-i Nebevi’de Kur’ân-ı Kerîm’i öğretirdi. Aralarında Ebu
Hureyre, Abdullah İbn Saib ve Abdullah İbn Abbas’ın da
bulunduğu birçok sahabînin hocalığını yapmıştır. O, Kur’ân-ı
Kerîm’i öğretmesi karşılığında her hangi bir maddi şey de
almazdı. Übeyy bin Ka’b (r.a.), Kur’ân-ı kerim’i bizzat Peygamber efendimiz (s.a.v.) den öğrenenler arasındadır.
Rasûlüllah (s.a.s) Übeyy b. Ka’b’ı, Kur’ân-ı Kerim’i iyi bilen bir sahabî olması sebebiyle
öğretmen olarak tayin etmişti. Mescid-i Nebevi’de Kur’ân-ı Kerîm’i öğretirdi. Aralarında Ebu
Hureyre, Abdullah İbn Saib ve Abdullah İbn Abbas’ın da bulunduğu birçok sahabînin hocalığını
yapmıştır. O, Kur’ân-ı Kerîm’i öğretmesi karşılığında her hangi bir maddi şey de almazdı. Übeyy
bin Ka’b (r.a.), Kur’ân-ı Kerim’i bizzat Peygamber efendimiz (s.a.v.) den öğrenenler arasındadır.
Übeyy bin Ka’b (r.a.) talebelerine karşı çok edepli, nazik
ve disiplinli bir sahabi idi. Derslerini ciddi ve düzenli olmasını
isterdi. Talebelerinden ayrı bir yere oturmaz, onlarla aynı seviyede bulunur, öylece ders verirdi. Kendisi için özel Mushaf
yazmıştı bu mushafa da; “Hazret-i Übeyy Mushafı” denilmektedir.
Übeyy b. Ka’b, Kur’ân’ın lafızlarının eda keyfiyetini, kıraat vecihleriyle ilgili hususiyetlerini öğrenmeye özen gösterirdi. Allah Teâlâ, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e Übey’e
Kur’ân okumasını emretmiştir. Enes b. Malik (r.a)’dan söyle
rivayet edildi: Rasulüllah (s.a.s) Übeyy b. Ka’b’ın: “Allah bana
Lemyekünillezîne keferu suresini sana okumamı emretti” buyurdu. Übeyy “Allah benim adımı da andı mı?” dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Evet” deyince Übeyy b. Ka’b
sevincinden ağladı (Tecrid-ı Sarih Tercümesi: X, 21). Übey
b. Ka’b, kıraati bizzat Rasulüllah (s.a.v)’den almıştır Kur’ân-ı
Kerîm’e karsı duyduğu rağbet ve arzu Übeyy b. Ka’b’ın faziletini artırmış, bu sebeple Rasûlüllah (s.a.v)’ın takdirini, ashabın
saygısını kazanmıştır.
Übeyy b. Ka’b aynı zamanda Rasûlüllah (s.a.v) zamanında
fetva veren az sayıda sahabîden biridir. “Rasûlüllah (s.a.v) zamanında fetva veren, üçü muhacir ve üçü ensardan olmak
üzere altı kişi idi. Muhacirlerden olanlar Ömer, Osman, Ali;
ensardan olanlar da Übey b. Ka’b, Muaz b. Cebel ve Zeyd b.
Sabit’tir” (İbn Sa’d, aynı eser: II, 350).
Übeyy b. Ka’b, Rasûlüllah (s.a.v) zamanında idari görevlerde de bulunmuştur. Rasûlüllah (s.a.v) onu bazı kabilelerin
zekâtlarını toplamak üzere görevlendirmişti.
Übeyy b. Ka’b’ın, Rasûlüllah (s.a.v) ‘ın vefatından sonra ilk
halife Hz. Ebu Bekir zamanında Übeyy b. Ka’b da Hz. Ebu
Bekir’in danışma meclisi üyelerinden idi. Aynı zamanda Hz.
Ebu Bekir döneminde fetva vermekle görevli meshur fakihlerden biriydi (ibn Sa’d, Tabakat: II, 350). Kur’ân’ın toplanmasında kendisi ayetleri okuyor diğerleri de yazıyordu. Bu
dönemde onun Kur’ân’ın bir kitap haline getirilmesi görevini
aldığını da görüyoruz.
Übeyy b. Ka’b, ikinci halife Hz. Ömer’in de teveccühünü
kazanmıştır. Hz. Ömer, Übeyy b. Ka’b’a çok hürmet eder,
ondan yararlanır ve ona Seyyidü’l-Müslimin (Müslümanların
ulusu) derdi (Tecrid: X, 22). Hz. Ömer’ın hilafeti döneminde
onun şura meclisinde çalışır ve kabilesi Hazrec’i temsil ederdi. Aynı zamanda fetva işlerine de bakardı. Hz. Ömer bir zaman halka hitabında şöyle demiştir:
“Kur’ân’dan sormak isteyen Übeyy b. Ka’b’a gelsin, feraizden sormak isteyen Muaz’a, mal isteyen de bana gelsin.
Çünkü Allah beni hazinedar ve dağıtıcı kıldı” (Zehebî, Siyer:
I, 394). Çünkü Übeyy b. Ka’b tefsirde Medine ekolünün
önderi idi, ve kıraatte de zirvede olan bir otorite idi. Kıraat
imamlarından Nafi, İbn Kesir, Ebu Amr, ve İbn Amir’in Kur’ân
kıraatinde senetleri bu sahabiye dayanmaktaydı.
Hz. Ömer zamanında teravihi cemaatle ilk kıldıran da
Übeyy b. Ka’b olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v) zamanında,

onun vefatından sonra ilk halife Hz. Ebu Bekir, daha sonra
kısmen de Hz. Ömer zamanında teravih namazı cemaatle
değil, münferit olarak kılınmıştır. Hz. Ömer bütün halkı bir
tek imamın arkasında toplamayı düşündü ve ertesi gün
Übeyy b. Ka’b’ı teravih imamı tayin edip cemaati onun arkasına topladı. Böylece teravih namazı cemaatle kılınmaya
başlandı (Buharî, Teravih: I Tecrid-ı Sarih Tercümesi: IV, 75-76).
Hz. Ömer, hilafeti zamanında fetva işleri üzerinde hassasiyetle durur, ancak bu işe ehil olanların fetva vermesine
müsaade ederdi. Onun zamanında ancak Hz. Osman, Hz.
Ali, Muaz b. Cebel, Abdurrahman b. Avf, Übeyy b. Ka’b, Zeyd
b. Sabit, Ebu Hureyre ve Ebu’d -Derdâ gibi tayin ettiği zatlar
fetva verirdi (M. Şıblî, Asr-ı Saadet, Tercümesi. Ö. Rıza, Doğrul, 0st. 1974, VI, 369). Übeyy b. Ka’b, Hz. Ebu Bekir döneminde olduğu gibi Hz. Ömer döneminde de danışma meclisi
üyesi idi. Çeşitli konularda fikri alınır, görüşlerine değer verilirdi (Ibn Sa’d a.g.e: II, 350; M. Şıblî, a.g.e : IV, 334).
Übeyy b. Ka’b tefsir sahasında da ashabın önde gelenlerinden biri olup Medine tefsir ekolünün reisi olarak kabul
edilmiştir. Kur’ân-ı kerim’i bizzat Kur’ân-i kerim ile tefsir eder,
Esbab-ı nüzul (inme sebepleri) hakkında geniş bilgiler verirdi. Celaleddin es-Suyutî (ö. 911/1505) tefsir sahasında meşhur olan sahabîlerden en çok tefsir rivayet edilenlerin Hz.
Ali, Abdullah b. Mes’ud, Abdullah b. Abbas ve Übeyy b. Ka’b
olduğunu belirtmiştir (bk. Suyutî, el-İtkan: II, 187).
Übeyy b. Ka’b vahiy kâtibi olması sebebiyle Rasûlüllah
(s.a.v)’ın fiil ve hareketlerine muttali bir sahabî idi. Kütüb-i
Sitte’de kendisinden altmış küsür rivayet edilmiştir. Baki b.
Mahled (ö. 276/889)’in Müsned’inde Übeyy b. Ka’b’ın yüz altmış dört hadisi vardır. Bunlardan üçü hem Buhari’de ve hem
de Müslim’de vardır. Ayrıca Buhari üç hadisi tek başına rivayet etmiş ,yedi hadisi de yalnız Müslim rivayet etmiştir (Zehebi, Siyeru A’lamı’n -Nübela’: I ,402). Übeyy b. Ka’b ın rivayet
etmiş olduğu hadislerden birinin anlamı şöyledir: Rasûlullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Ademoğlunun bir vadi dolusu malı olsa, bır ikincisini ister. İki vadi dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü de ister. Ademoğlunun içerisini topraktan başka bir şey doldurmaz. Allah
Teâlâ ise tevbe edenin tevbesini kabul eder” (Tirmızî, Menakıb: 32).
Übeyy b. Ka’b’ın vefat tarihi ihtilaflıdır. Bir kısım islam tarihçileri onun Medine’de hicri 22’de öldüğünü bir kısmı da
hicri 25’te vefat ettiğini belirtmektedir. Vefat ettiği gün Hz.
Ömer “Bugün Müslümanların ulusu öldü” demiştir. Onun Hz.
Osman’ın hilafeti döneminde hicri 30’da öldüğünü söyleyenler de olmuştur. Bize göre bu daha doğrudur. Çünkü
Hz. Osman ona Kur’ân’ı cem’ etmesini emretmiştir” (İbn Sa’d,
Tabakat: III, 502; Zeheb, I, 400). Cenaze namazını Hazret-i
Osman (r.a.) kıldırdı. Baki kabristanında medfundur.
Muhammed Mücahid Çalışkan
Kur’ân Kursu Öğreticisi

23
HOŞGÖR’DE İZ BIRAKANLAR
“Gaziantep’te Hoşgör’de hâfızlık eğitimini ilk başlatan
hocaefendi, halkın sevgi ve takdirini kazandı”

Hüsamettin Baykal Hocaefendi
Muhterem hocaefendi 28 Şubat 1948 tarihinde Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı
Hacılı Köyünde doğdu. 6 yaşında hâfız Ali Hoca’dan hâfızlık eğitimi almaya başladı
ve 10 yaşında eğitimini tamamladı. 10-12 yaşlarında iken Niksar eski müftülerinden
Ahmet Hoca’dan İslami İlimler (siyer, fıkıh) eğitimi aldı. 1957 yılında hocasının
isteği üzerine İstanbul Nuru Osmaniye Külliyesi’nde eğitimini sürdürdü. Kurrahâfız
İsmail Biçer Hoca Efendi’den Kıraat üzerine dersler aldı. Daha sonra Şehzade
Külliyesi’nde hadis, tevsir dersleri aldı. 1957-1967 yılları arasında İstanbul’da çeşitli
medreselerde eğitimini sürdürürken bir yandan talebe yetiştirmeye başladı.
1967 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Kur’an Kursu Öğreticisi olarak göreve
başladı. İlk olarak Kırklareli Doğanca kasabasında 4 ay, ardından Babaeski Kur’an
Kursunda 4 yıl görev yaptı.
1973 yılında Gaziantep’e gelerek 1987 yılına kadar Hoşgör Kur’an Kursunda
görev yaptı. Gaziantep Lisesi’nde din dersi öğretmenliği yaptı. Kendini eğitime
adayan Hüsamettin Baykal Hocaefendi Malatya ve Erzurum’da ki Yüksek
İslam Enstitüsü’nü kazanmasına rağmen hâfız öğrencilerini bırakmak istemedi.
Gaziantep’te Hoşgörde hâfızlık eğitimini ilk başlatan hocaefendinin ilimizde
yetiştirdiği 70 mezun hâfızı bulunmaktadır. Bu hâfızlardan bir tanesi de yapmış
olduğu hizmetlerle Gaziantep halkının sevgi ve takdirini kazanan kursumuzun
yöneticisi Mustafa Deniz Hoca’dır.
İlköğretimi İstanbul’da tamamlayan Hocaefendi, lise eğitimini ise Gaziantep’te
Akşam Sanat Okulu’nda tamamladı. Eğitimini dışarıdan bitiren hocaefendinin
Yüksek İslam Enstitüsünü kazanmış olması öğrencilerimiz için başarılı bir örnek
teşkil etmektedir.
1988 yılında babasının tavsiyesi üzerine memleketine hizmet etmek için
Niksar Topcular Kur’an Kursu’na yönetici olarak görevlendirildi. 1991 yılında devlet
memurluğu vazifesini başarı ile tamamlayarak emekliye ayrıldı. Hâfızlar soyunun
temsilcisi olup, mânevi değeri yüce göreve ömrü boyunca hizmet etmiş olan
hocaefendi emekliliğinde muhtelif camilerde fahri olarak hâfız yetiştirmeye
devam etmiştir.
Hocaefendi sırası ile 1991-1993 yıllarında Fransa ve 1995-1997 yıllarında Almanya’da
eğitim hizmetine devam etti. 1999-2009 yılları arasında memleketinde kur’an
dersleri verdi. Ömrünü her daim hâfız yetiştirmeye adayan hocaefendi 30 Mayıs
2009 yılında vefat etti. Gaziantep’teki öğrencileri bizzat defin işlemlerine iştirak
ettiler.
Hocaefendinin ardından; “Niksar’da öyle bir çınar devrildi ki, bir daha böyle bir
çınar vücuda gelmez. Hocaefendinin yeri doldurulamaz” denildi.
Allah yolunda hizmetle dopdolu bir ömrü, kalemle ifade etmenin
ne kadar güç olduğunu takdir edersiniz. Hocaefendinin affına
sığınarak elbette çok önemli birçok hususa değinemediğimizi
ifade ederken kısa özgeçmişini vererek Hocaefendiyi ve
Gaziantep’e hizmetlerini tanıtmaya çalıştık.
Hocamıza rahmet niyâz eder; bizlerin de onun
feyz ve bereketinden hissedâr olmamızı Yüce
Mevlâ’dan temenni ederiz.

Vesalet DEMİR
Emekli Kur’ân Kursu Öğretmeni
24
EY RABBİM’İN KELAMI
Her sözüm, sana ola sevgimden ince bir
kalp ağrısı…
Sana her varışım, huzurun eşiği...
Sen değince dudaklarıma sen ile can bulur
sesim…
Ey Kur’ân’ım sen varsın diye, böylesine
cesur bu yürek!
Sen ki, dünya ve içindekileri zamana yenik
düşüp yaşlandıkça, gençleşensin!
Her günümün başında sen varsın, bu gözle
güneşden önce sana değer, senin ile ısıtırım içimi..
Sen ki, bana indirilensin… Ben sende unuttum dünyalık acıları uhrevi tüm lezzetler
senle başlar.
Asıl fedakarlığın ne olduğunu, baş koyunca
senin yoluna anlaşılır.
Sen ki, ardıma bile bakmadan bırakıp hicret ettiğimsin…
Sen ki, vuslatım, sen ki, bu acizhane gençliğimin baharısın!
Derdim sen oluverdin, sevincim sen. Ben
senden öğrendim sükutu,
senden öğrendim karanlığa inat aydınlığı…
Ben her şeye senin için sabrederim.
Sen ki, her daim baktıkça imrendiğimsin.
Sen ki, dua bile etmeyi öğrendiğimsin…
Sen ki, rabbimin bana uzattığı bir ipsin(ali
imran 103)
Sen ki, dua bile etmeyi öğrendiğimsin.
Uğruna evimden yurdumdan çıkacak kadar
değerlimsin…
Ey Kur’ânım, benim yolum her seferinde
senin yoluna çıksın isterim.
Ey ayeti ayetine içime nakş ettiğim, ey
cenneti sende bildiğim
Ey necatım’ben ki sana talebeyim.
Sen ki ilahi sevdanın ateşi, ben ki ham!
sende pişmek isterim…

Kur’ânım, tek dayanağım! özlemimin, çilemin şahidi gel gir şu yüreğime.
Bak gözler değdikçe sana için kayboldu,
satır satır yıldız yıldız kayıverdin
Ey dert ortağım, ey her anımın şahidi,
Ey gecem, ey gündüzüm ben seni talep
ederim, ey bu biçare ömrümün baharı…
Okudukça kıssasını her seferinde Yusuf
misali, zindan çıkıp sarayına vardığım…
Kur’ân’ım kim ne derse desin sen ki, bana
benden yakın gelensin.
Sen okundukça, kainatın durup dinlediğisin, asırlardır, sende deva buldu insanlık’ey
nuru hüda, bak her kalem sana yazar!
kadın-erkek her mümin islamın şuuru ile
soluğu sende alır, sen ki her şeye yetersin.
Ey kalbin rayihası,ey efendimin emaneti,
rabbimin kelamı daldıkça en derine dalmak
istediğim ilmin denizi gel harf harf gir şu
gönlüme…
Kur’ânım ben nefesim yettikçe senle olmak isterim. Ey sevgili hep sana yanmak
isterim. Dağların bile yüklenmekten kaçtığı
rabbimin kelamı, ben iki cihanda da seninle
şereflenmek isterim.
Kur’ân’ım tüm çaresizliklerin tek çaresi!
ömrümün tek gayesi…dünyada ki tüm
kitapların dili ne olursa olsun hep seni
anlatır, sende var olanı yeni var olmuşcasına, onlar fark etmez ama sana çalışırlar,
sende keşfederler alemi,
Sen ki, nazlı bir yarsın, yarım olana yar
olmazsın..
İşte bende bu hâfızlık sevdasına düşenlerdenim…senin sevdanın narında pişip nuruna ermek isterim, ben bu karanlığa inat
senin ahlakınla ahlaklanmak isterim, benki
her şeyi senden öğrenenim.
Ey Kur’ânım sensin benim miracım..

Aslıhan Polat
Kurs öğrencisi
25
Hâfızlık, Fazileti ve Tarihteki Yeri
Sefa ÖZCAN / Kur’ân Kursu Öğreticisi
Kur’an’ı Kerimi lafzen okumaya kıraat, güzel
okumanın usullerini öğreten ilme tecvid, Kur’ân
okuyan kişiye de kârî denir, çoğulu kurrâ’dır.
Kur’ân-ı Kerîmin tamamını ezberleyene de hâfız
denir.
Arapçada korumak, ezberlemek mânâsındaki
“hıfz” kökünden türemiş bir sıfat olan hâfız, Kur’ân-ı
Kerîmi ezberleyen ve hâfızasında koruyan kişidir.
Hâfız sadece Kur’ân-ı Kerîmin kelimelerini,
âyetlerini ezberleyen değil, aynı zamanda onun
mânâsını kalbine ve ruhuna nakşeden, beynine
alan ve gönül dünyasında seyreden bir insandır.
Kur’ân’ı içine sindirmiş olan gerçek hâfız yürüyen
ve konuşan Kur’ân demektir.
Hâfız kelimesine nisbet edilen el-Hâfız, Allah’ın
güzel isimlerinden biridir ve;
“Her yönden esirgeyip koruyan, insanların ve
cinlerin bütün amellerini muhafaza eden, asla zayi
etmeyen” anlamındadır.

verirler:
“Kim Kur’ân okur ve onu ezberler, helâlini helâl
kılar ve haramını haram kılarsa, Allah, bu Kur’ân
sebebiyle onu Cennetine koyar ve ailesinden
Cehenneme girmeyi hak eden on kişiye şefaat
hakkı tanır.”
Hâfızları Abese Sûresinde sözü edilen (sefere-i
kirâma) benzeten Peygamber Efendimiz (s.a.v.),
hâfızların Cen-nette onlarla beraber olacağını
müjdelemiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.) kendisine vahyolunan
âyetleri ezberinde tutar ve daha sonra Sahabilere
okurdu.
Kur’ân’ı hâfızasına nakşedip ilk muhafaza eden
bizzat kendisidir, ilk hâfız odur.
Kıyame Sûresinin 16. ve 17. âyetlerinde işaret
edildiği gibi Cenâb-ı Hak tarafından garanti edildiği
şekilde Pey-gamber Efendimiz (s.a.v.), aldığı vahyi
derhal bellemiş oluyordu.
Bu yönüyle hâfızlık bir Peygamber mesleğidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her sene
Ramazan ayında o zamânâ kadar vahyedilmiş
olan bütün Kur’ân’ı Hz. Cebrail ile mukabele
ederdi. Dünyasını değiştireceği seneye rastlayan
Ramazan’da bu mukabele iki defa olmuştu.
Asr-ı Sâadette Hâfızlık

“Şüphesiz ki Kur’ân’ı ve onu koruyacak olan
da Biziz” âyetinde de ifade edildiği gibi Kur’ân’ın
gerçek sahibi ve koruyucusu o kelâmın mutlak
sahibi olan Allah’tır.
Hâfızlar, Peygamberimizin (s.a.v.) özel iltifatına
mazhar olan insanlardır:
“Hâfız olup da Kur’ân okuyan kimse meleklerle
beraberdir” hadisinde bildirildiği gibi, hâfız her an
meleklerle birlikte, meleklerin arasında, meleklerle
içiçedir. Çünkü meleklerin en çok ilgi duydukları
olay, Kur’ân’ın okunduğu ve dile getirildiği yerlerdir.
Kur’ân’ı beynine nakşeden ve kalbine
yerleştiren hâfızlar, hem dünyada şerefli ve
saygın insanlardır, hem de âhirette akrabalarına
ve yakınlarına şefaatçi olacaklardır.
Bu müjdeyi Efendimiz (s.a.v.) şu sözleriyle

26

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayatta iken
Sahabilerin çoğu Kur’ân-ı Kerîmi ya tamamen
veya bir kısmını ezberlemiş durumdaydılar. Ancak
Sahabiler içinde hâfız olanların sayısı kesin olarak
bilinmiyor.
Fakat bazı olaylar dolayısıyla Sahabiler arasında
çok sayıda hâfız olduğunu öğreniyoruz.
Meselâ hicretin 4. yılında meydana gelen
Bi’rü Maûne Vak’asında 70 kadar hâfız Sahabinin,
Hicre-tin 12. yılında ise Yemame Savaşında bazı
kaynaklara göre, 70; bazı kaynaklara göre ise 500,
700 veya daha fazla hâfız Sahabinin şehit olduğu
rivâyet edilmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.) daha Mekke’de iken
Sahabilerden Hz. Erkam’ın evinde bizzat Kur’ân
öğretimine başlamıştı. Aynı şekilde hicretten iki
yıl önce Birinci Akabe Bîatını müteakip Mus’ab bin
Umeyr’i, Evs ve Hazreç ka-bilelerinden Müslüman
olanlara Kur’ân öğretmek üzere Medine’ye
göndermişti.
Peygamberimizin (s.a.v.), Müslümanlara Kur’ân
öğretmek için indiği yere “Dârü’l-kurrâ” denildiği
gibi, hicretten sonra da Peygamberimizin mescidi
Dârü’l-Kurrâ gibi kullanılmıştı Mescidin suffesi İslâm
tarihinde Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından açılan
ve ilk yatılı Kur’ân kursu idi ve burada yüzlerce
öğrenci vardı.
Bu Sahabilere Suffe Ashabı denirdi ve
bizzat Efendimizin (s.a.v.) rahlesi ve dizi dibinde
yetişiyorlardı.
Suffe Ashabının bir kısmı hâfızdı ve hep Kur’ân’la
meşgul olurlardı. Civar kabileler Peygamberimize
(s.a.v.) gelip İslâmı öğretecek hoca istediklerinde
Peygamberimiz (s.a.v.) hâfız olan Sahabileri
gönderirdi.
Peygamberimiz (s.a.v.), sayıları kırkı bulan
vahiy katiplerine ve hâfızlara özel önem vermiş,
sağlığında Kur’ân-ı Kerîmi onlara yazdırmış, İslâmı
tebliğ için onları görevlendirmiş, üstün zeka ve
kabiliyetleri sebebiyle elçilik ve valilik görevlerine
onları getirmiştir.
Hatta, Kur’ân’ın dört kişiden alınmasını tavsiye
etmiştir.
Bunlar; Abdullah bin Mes’ud, Ebû Huzeyfe’nin
mevlâsı Salim, Muaz bin Cebel ve Ubey bin Ka’b.
Hz. Ebû Bekir (r.a.), Kur’ân-ı Kerîmi tek cilt haline
getirme görevini vahiy katipleri komisyonunca
yapmıştır.
Hz. Ömer (r.a.), genç ve yaşlı kurra’yı meclisinde
bulundururdu.
Hz. Osman (r.a.), Kur’ân-ı Kerîmin çoğaltılmasını
hâfızlar ve vahiy katipleri önderliğinde yapmıştır.
Sahabeden Ümmü Varaka, Hz. Aişe, Hz.
Hafsa ve Ümmü Seleme gibi hanımlar da hâfızlar
arasında idi.
Abbasiler
döneminde
Harun
Reşid’in
hanımı Zübeyde’nin üç yüz kadar hâfız cariyesi
bulunmakta ve saraydan dışarıya “arı kovanı gibi”
Kur’ân sesleri yayılmaktaydı.
Osmanlı Döneminde Hâfızlar
Osmanlı döneminde Kur’ân eğitimine ve
hıfzına ayrı bir önem verilirdi. Evliya Çelebi’nin
Seyahatname’sinde anlattığına göre, o dönemde
sadece İstanbul’da dokuz bin hâfız vardı. Bunların
üç binini kadınlar oluşturuyordu.
Osmanlı döneminde bazı türbelerde sürekli
Kur’ân okuyan hâfızlar görev alırdı. Meselâ Eyüp
Sultan türbesinde görevli 72 hâfız vardı.
Fâtih Sultan Mehmet Hanın türbesinde ise 90
kadar hâfız, her biri günde 16 dakika Kur’ân okumak
üzere her gün nöbetleşe türbeye gelirdi.
Bu sûretle 1481’den 1924’e kadar 443 yıl boyunca,
Fâtih’in başucunda, bir dakika ol-sun Kur’ân sesi
eksik olmamıştı.
Aynı şekilde 1917’de Yavuz Sultan Selim Hanın
Mukaddes Emanetleri İstanbul’a getirmesinden
itibaren Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar asırlarca

40 hâfız hiç ara vermeden Kur’ân okudular.
Ünlü ruh doktoru Mazhar Osman’ın, hastaları
Kur’ân sesi ile tedavi etmesi orijinal bir buluştur.
Zira ruhun asıl gıdası, Kur’ân’ın lahutî sesidir, Davudî
mizmarıdır.
Ülkemizde hâfızlık müessesesinin bir nizama
bağlanmasını isteyen Ali Rıza Sağman’dır. İlk
Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’nin zamanında
1933 yılına kadar ancak dokuz tane resmî Kur’ân
Kursu açılabilmişti. Bu sayı 1991 yılında beş bini
aşmış, 2001 yılı itibariyle de bu sayının üç bin beş
yüz civarındaydı.
Kur’ân Kurslarında hâfız olanlar için her ders yılı
sonunda Diyanet İşleri Başkanlığınca tespit edilen
bölgeler ve merkezde imtihanlar yapılır.
Türkiye’de hâfızlık belgesine sahip en az yetmiş
beş bin kişi olduğu tahmin edilmektedir.
Hâfız Olmanın Yaşı
Hâfız olmanın belli bir yaşı yoktur. Tâbiin
ulemasın-dan Süfyan bin Uyeyne gibi 4 yaşında
hâfız olanlar olduğu gibi, 60-70 yaşında hıfzını
tamamlayanlar da olmaktadır.
2001 yılında gazetelerde yer alan bir
habere göre, İzmir Büyük Hatay Kız
Kur’ân Kursu’nda, torunu yaşındaki
talebelerle
beraber
yılmadan
çalışmaya devam eden Bedia
isminde bir hanım, gençlerle
beraber Kur’ân’ı hıfzetmenin
mutluluğunu yaşamıştır.
Hâfızlık
merasimiyle
diplomasını alan Bedia Hanım,
“Ben 5 yıldan beri hâfız olmak
için çalışıyorum. Allah’tan çok
istedim ve bana verdi. Çok
mutluyum. Gençlere bir
mesajım var. Bu işe biraz
olsun zaman ayırırlarsa,
inşâallah yarı yolda
kalmazlar. Zamanlarını
öldürmesinler
ve
gönülden
isteyince,
Allah’ın kendilerini yarı
yolda bırakmayacağına
inansınlar”
şeklinde
konuşmuştur.
Yüce
Mevlam
cümlemize
Hâfız
olmayı, hâfız olanlara
da hâfız olarak
ölmeyi nasip
etsin. (Amin)

27
Mevlüt GÜL / Kur’ân Kursu Öğreticisi

Prof. Dr. Ali Erbaş’dan ziyaret
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye genelinde
hâfızlık belgesi olan ancak herhangi bir göreve
atanamayan 15 bin hâfız için eğitim çalışması
başlattı.
Diyanet, irtibat kurmak istediği hâfızlara
müftülükler aracılığıyla gönderdiği mektupta,

gönderilen yazıda, hâfızlık müessesesinin
Diyanet’in öncelikli faaliyet alanları arasında
olduğu belirtilerek, ‘’Mevcut hâfızlık kurslarımızı
geliştirmek, yeni kurslar açmak, hâfızlığın
kolaylaştırılması için yeni programlar yapmak gibi
konular üzerinde hassasiyetle durmaktayız. Yeni
kurslar açarak hâfız yetiştirmenin yanında bir

Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş Hoşgör Fâtih
Kur’an Kursunu ziyaret etti. Ziyaretinde bir hâfız da bulunması gereken özelliklerden
bahseden Prof.Dr. Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı’ nın Hâfızlara sahip çıkmak için
ciddi çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
Ayrıca mezun hâfızların senede bir kez olsun bir araya gelerek Pilav Günü vesaire
etkinlikler düzenlemesi konusunda tavsiyelerde bulundu.
hâfızlardan
bulundukları
bölgedeki
Kur’ân
kurslarında ezberlerini pekiştirmelerini istedi.
Ayrıca, hâfızlara liseyi dışarıdan bitirmeleri ve
memurluk sınavı için KPSS sınavlarına hazırlanmaları
da önerildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel
Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş imzasıyla müftülüklere
28

taraftan da daha önceden hâfızlığını tamamlamış,
belgesini almış ancak Diyanet İşleri Başkanlığı
bünyesinde çalışmayan hâfızlarımızı tespit
edip, irtibat kurmak ve hâfızlıklarını işlevsel hale
getirmek için bir çalışma başlattık’’ ifadesine yer
verildi.
Müftülüklerin yaptığı araştırmayla 2000 yılından
bugüne kadar hâfızlık belgesi alıp, Diyanet İşleri
Diyanet’ten Hâfızlar için seferberlik
Başkanlığı bünyesinde görev yapmayan hâfız
sayısının 15 bin civarında olduğunun belirlendiğine
dikkati çeken Erbaş, şunları kaydetti:
‘’Bu sayı bizi oldukça heyecanlandırdı. Kur’ân’ın
tamamen ezberlenerek hâfız olunması kolay
elde edilen bir kazanım değildir. Bir insanın hâfız
olabilmek için ne kadar zor süreçlerden geçtiği
hepimizin malumudur. Öyleyse bu kadar önemli
potansiyelimizi işlevsel hale getirmek için bir şeyler
yapmamız gerektiğini düşündük. Bu bağlamda bazı
tedbirler aldık. Hâfızlığı zayıflamış kardeşlerimizin,
ikamet ettiği mahalleye en yakın müftülüğe
giderek, o müftülük bünyesinde bulunan bir Kur’ân
kursunda hâfızlığını kuvvetlendirme çalışmasına
başlaması gerekir. Hâfızlığını kuvvetlendiren
kardeşimiz imam hatip lisesi mezunu değil ise
dışarıdan imtihanlara girerek diplomasını almalı,
bunun için de ikamet ettiği yere en yakın imam
hatip lisesine başvurmalı. İmam hatip liselerinden
mezun kardeşimiz bir yandan ilahiyat fakültelerine
veya Açık Öğretim İlahiyat Önlisans Programına
girmek için planlama yaparken, diğer yandan
Diyanet İşleri Başkanlığının imam-hatiplik, müezzinkayyımlık, Kur’ân kursu öğreticiliği gibi görevler
için yaptığı yeterlilik sınavlarına hazırlanmalı ve
başvurmalıdır. Yeterlilik belgesini alan kardeşimiz
de bir yandan ikamet ettiği yerdeki müftülükle
irtibata geçip, fahri olarak göreve talip olabileceği
gibi, diğer yandan da memurluk için yapılan KPSS
sınavını takip ederek müracaatını yapmalı ve
buradan aldığı puan ile imam-hatiplik, müezzinkayyımlık, Kur’ân kursu öğreticiliği için tercihte
bulunmalıdır.’’
Prof. Dr. Erbaş, hâfızlığını koruma altına aldıktan
sonra gerekli şartları tamamlayarak din hizmeti
alanında aralarına katılacak kişilerin kendilerini son
derece memnun edeceğini belirterek, ‘’Zararın
neresinden dönülürse kardır. Rabbimizin ‘Bir kere

de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül
et. Allah tevekkül edenleri sever (Al-i İmran suresi
159. ayet)’ müjdesine sarılarak gayret edelim ve
insanoğluna verilmiş en büyük nimet olan hâfızlığı
işlevsel hale getirelim. Bu süreç içerisinde Diyanet
İşleri Başkanlığı olarak biz üzerimize düşen desteği
sağlayacağız’’ ifadesini kullandı.

Hâfız’IN ŞİİRİ
Gitmişti sınıfa dersi için,
Hocam dedi yutkundu eydi başını.
Bir azar yedi ki, oldu o biçim,
“Ders” dedi yutkundu eydi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak rengi sapsarı
Bir baktı hocaya altttan yukarı,
“Vay” dedi yutkundu eydi başını.
“Of” çekti ayakları sınıfa vardı,
Açtı Kur’ânını dersine baktı.
Daldı birden sonra hocayı gördü,
“Hazır” dedi, yutkundu eydi başını.
Yürüdü, gözü yaşlı çıktı sınıftan.
Ağzına acı sözler doldu zehirden.
Salladı elini vazgeçti birden,
“Oy” dedi yutkundu eydi başını.
Baktım gözlerinde bulgur bulgur yaş,
Sandım can evine döktüler ataş,
Sordum halin nedir “ey hâfız kardaş”
“Kaldım” dedi, yutkundu eydi başını.

29
İlahiyat Fakültesine
Ziyaret Gerçekleştirildi

Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akpınar’ı Hoşgör Fâtih İlim Araştırma Vakfı
yönetim kurulu üyeleri makamında ziyaret etti.
Ziyarete; Hoşgör Fâtih İlim Araştırma Vakfı
Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Ziylan, Ökkeş
Eruslu, Muharrem Özsever, Nihat Durur ve Celal
Yeşilnacar katıldı. Ziyaretçilere fakülte hakkında
bilgi veren İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Ali Akpınar’ı dekanlık görevine atanmasından
dolayı tebrik ettiler.
Gaziantep’e İlahiyat Fakültesi kurulmasından
duydukları mutluluğu dile getiren vakıf yönetim
kurulu üyeleri, vakfın çalışmaları hakkında Dekan
Prof. Dr. Akpınar’a bilgi verdi.

Camiler ve Din Görevlileri Haftası kutlandı...
01 - 07 Ekim
tarihleri arasında
2011 Camiler ve Din
Görevlileri Haftası
münasebetiyle
il ve ilçe
müftülükleri
tarafından
düzenlenen açılış
töreni Şahinbey
Belediyesi Atatürk
Kültür Merkezi’nde
gerçekleştirildi.
Törende Onursal
Başkanımız Ahmet
Ziylan ve Yönetim
Kurulu Başkanımız
Nihat Durur’a
hizmetlerinden
dolayı plaket
verildi.
Törende Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut,
Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat ve din görevlileri
tarafından Camiler ve Din Görevlileri Haftası hakkında
konuşmalar yapıldı. Törene Vali Yardımcısı Mevlüt
Kurban ve çeşitli daire amirleri katıldı. Törenin sonunda
30

Gaziantep ilinde camii ve ibadethane yaptıran
hayırseverlere plaket takdim edildi.
Gaziantep Hoşgör Eğitim Kurumları Onursal Başkanı
Ahmet Ziylan ve Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Durur
da yaptıkları hizmetler nedeniyle plaket aldılar.
HABER : Yusuf KİRAZ
Gurur Tablomuz
08.07.2011 tarihinde yapılan Hâfızlık Sınavında Hoşgör Kur’ân Kurslarımızdan 25 ERKEK 11 KIZ
ÖĞRENCİMİZ Hâfızlık Belgesi almaya hak kazanmıştır.
Hoşgör Fâtih Kur’ân
Kursundan sınava katılan
29 erkek öğrenciden 25’i
kazanarak % 86 başarı
sağlamıştır. Hoşgör Yatılı
Kız Kur’an Kursu’ndan 16 kız
öğrenciden 11’i kazanarak
açılışının ikinci senesinde
% 69 başarı sağlamıştır. Bu
başarı doğu ve güneydoğu
bölgesinde
en
yüksek
orandır.
Erkek Kursu Bölge Birincisi
Müslüm AKBULUT

Kız Kursu Bölge Birincisi
Nuriye BAKIR
Hâfızlarımızı ve bölge
birincilerini tebrik eder,
başarılarının devamını dileriz.

Kız Kur’ân Kursu Kültür Gezisi
Hoşgör Yatılı Kız Kur’an Kursu hocahanımları ve öğrencilerinin katılımıyla 25 Aralık Kurtuluşunu anlama ve
yaşama açısından kültürel geziler düzenlendi.
Katılımcılar huzurevi, Şehitler
Derneği, Antep Kalesi ve Savaş
Müzesi v.b. Gaziantep ilinin kültürel mirası sayılan müze ve
anıtları gezmişlerdir. Şehitler
için yapılan hatimlerin duası
bizzat
yerinde
yapılmıştır.
Öğrencilerimizin hazırladığı hediyeler takdim edilmiştir.

Kültürel gezinin asıl amacı
öğrencilere
vatan
sevgisi
aşılamak, şehit ve gazilerimize
minnet duygularımızı iletmek
olmuştur. Ayrıca, hocalar ve
öğrencilerimizin motivasyonunu
geliştirmek için belirli zamanlarda piknik ve benzeri etkinlikler
gerçekleştirildi.
HABER : Sümeyye AYDIN
31
Bir hâfız veya
bir hafizede sen okut:
Sizde Kur’an hâfızlarına sahip
çıkmak, bir hâfız veya hafizenin
manevi anne babası olmak
istemez misiniz? İster aylık 150 TL. bağış yaparak, ister yıllık 1800 TL. bağış
yaparak 3 yılın sonunda ismi
belirlenen hâfız yada
hafizenin manevi anne babası
olabilirsiniz.

Kurslarımızın
1 aylık gıda ihtiyacını da
sen karşıla:
Kur’an kurslarımızdaki
400 öğrencinin 3 öğün yemeklerini
bir ay boyunca karşılamak
istemez misiniz?

Bir iftar ve sahurda sen ver:
Ramazan ayında erkek kursumuzda bir
iftar ve sahur için 2000 TL, kız
kursumuzda 1500 TL bağış yaparak
aileniz ve öğrencilerimizle beraber
iftar açıp ilahiler ve sohbet dinleyip teravih namazı kılmak
istemez misiniz?

Kurban bağışı kabulü
ve kurban faaliyetleri:
Kurban Bayramı’nda ve diğer zamanlarda
kurban; adak kurbanı, şükür kurbanı, akika
kurbanı hijyenik temiz kesimhanemizde ehil
kasaplar tarafından hocalarımızın
gözetiminde islami kurallara göre kestirmek
veya bağışlamak istemez misiniz?

BAĞIŞ 1:

BAĞIŞ 2:

Fâtih İlim Araştırma Vakfı

Hoşgör Kur’ân Kursları
Yaptırma ve Yaşatma Derneği
Albaraka Türk Gaziantep Şubesi

Vakıfbank Gaziantep Şubesi

IBAN:
TR64 0001 5001 5800 7295
9892 99
32
“Kamil

IBAN:
TR10 0020 3000 0105
4772 0000 01

Odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser”
İncilipınar Mh. Nail Bilen Cd. Kelleci İşhanı Altı No: 24 Şehitkamil / GAZİANTEP
Tel : (342) 215 28 78 • enes.doru@bayi.istikbal.com.tr

İPEKÇİOĞLU

Değirmiçem Mh. Mareşal Fevzi Çakmak Bulvarı MTT Yapı altı No: 78/A Tel : 0.342 215 18 77

33
34

More Related Content

What's hot

34. kaf
34.  kaf34.  kaf
Kur'an'ı Anlamak
Kur'an'ı AnlamakKur'an'ı Anlamak
Kur'an'ı Anlamak
OmerFarukBurak
 
44.meryem suresi
44.meryem suresi44.meryem suresi
44.meryem suresi
TEBYİN-ÜL-KUR’AN
 
Kardeşlik
KardeşlikKardeşlik
Kardeşlik
smetBehicTekkanat
 
Kuran i ke-ri_m_meali__
Kuran i ke-ri_m_meali__Kuran i ke-ri_m_meali__
Kuran i ke-ri_m_meali__kaan koç
 
Es Sadık
Es SadıkEs Sadık
Es Sadık
OmerFarukBurak
 
Tevazu
TevazuTevazu
25. kadr suresi
25. kadr suresi25. kadr suresi
25. kadr suresi
TEBYİN-ÜL-KUR’AN
 
Kur'an ve Sünnet Bütünlüğü
Kur'an ve Sünnet BütünlüğüKur'an ve Sünnet Bütünlüğü
Kur'an ve Sünnet Bütünlüğü
smetBehicTekkanat
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYI
Hoşgör Külliyesi
 
El Muallim
El MuallimEl Muallim
El Muallim
OmerFarukBurak
 
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari abdulhamid b. abdurrahman es - su...
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari   abdulhamid b. abdurrahman es - su...Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari   abdulhamid b. abdurrahman es - su...
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari abdulhamid b. abdurrahman es - su...
mevlanamedya
 
Kadir gecesi ve kur’an i kerim
Kadir gecesi ve kur’an i kerimKadir gecesi ve kur’an i kerim
Kadir gecesi ve kur’an i kerimSelma Demir Uyanik
 
Tefsir ve Meal
Tefsir ve MealTefsir ve Meal
Tefsir ve Meal
smetBehicTekkanat
 
Hz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisi
Hz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisiHz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisi
Hz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisi
Kürsü hitabeleri
 
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
37. kamer
37.  kamer37.  kamer
Müslümanlığımızın Sünnet-i Seniyye ile İlişkisi - Ebubekir Sifil
Müslümanlığımızın Sünnet-i Seniyye ile İlişkisi - Ebubekir SifilMüslümanlığımızın Sünnet-i Seniyye ile İlişkisi - Ebubekir Sifil
Müslümanlığımızın Sünnet-i Seniyye ile İlişkisi - Ebubekir Sifil
Sahn-ı Seman Araştırma Merkezi
 

What's hot (19)

34. kaf
34.  kaf34.  kaf
34. kaf
 
Kur'an'ı Anlamak
Kur'an'ı AnlamakKur'an'ı Anlamak
Kur'an'ı Anlamak
 
Tarihce i hayat
Tarihce i hayatTarihce i hayat
Tarihce i hayat
 
44.meryem suresi
44.meryem suresi44.meryem suresi
44.meryem suresi
 
Kardeşlik
KardeşlikKardeşlik
Kardeşlik
 
Kuran i ke-ri_m_meali__
Kuran i ke-ri_m_meali__Kuran i ke-ri_m_meali__
Kuran i ke-ri_m_meali__
 
Es Sadık
Es SadıkEs Sadık
Es Sadık
 
Tevazu
TevazuTevazu
Tevazu
 
25. kadr suresi
25. kadr suresi25. kadr suresi
25. kadr suresi
 
Kur'an ve Sünnet Bütünlüğü
Kur'an ve Sünnet BütünlüğüKur'an ve Sünnet Bütünlüğü
Kur'an ve Sünnet Bütünlüğü
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYI
 
El Muallim
El MuallimEl Muallim
El Muallim
 
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari abdulhamid b. abdurrahman es - su...
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari   abdulhamid b. abdurrahman es - su...Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari   abdulhamid b. abdurrahman es - su...
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari abdulhamid b. abdurrahman es - su...
 
Kadir gecesi ve kur’an i kerim
Kadir gecesi ve kur’an i kerimKadir gecesi ve kur’an i kerim
Kadir gecesi ve kur’an i kerim
 
Tefsir ve Meal
Tefsir ve MealTefsir ve Meal
Tefsir ve Meal
 
Hz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisi
Hz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisiHz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisi
Hz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisi
 
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
 
37. kamer
37.  kamer37.  kamer
37. kamer
 
Müslümanlığımızın Sünnet-i Seniyye ile İlişkisi - Ebubekir Sifil
Müslümanlığımızın Sünnet-i Seniyye ile İlişkisi - Ebubekir SifilMüslümanlığımızın Sünnet-i Seniyye ile İlişkisi - Ebubekir Sifil
Müslümanlığımızın Sünnet-i Seniyye ile İlişkisi - Ebubekir Sifil
 

Viewers also liked

6 giugno 2014 valente
6 giugno 2014 valente6 giugno 2014 valente
6 giugno 2014 valente
Pasquale Valente
 
6 giugno 2014 valente
6 giugno 2014 valente6 giugno 2014 valente
6 giugno 2014 valente
Pasquale Valente
 
ไอพี และอินเตอร์เน็ต
ไอพี และอินเตอร์เน็ตไอพี และอินเตอร์เน็ต
ไอพี และอินเตอร์เน็ต
Chanan B
 
My Resume
My ResumeMy Resume
My Resume
Murali Mohan
 
Hosgorbulteni1
Hosgorbulteni1Hosgorbulteni1
Hosgorbulteni1
Hoşgör Külliyesi
 
Hosgorbulteni2
Hosgorbulteni2Hosgorbulteni2
Hosgorbulteni2
Hoşgör Külliyesi
 
หลักการทำงานของคอมพิวเตอร์
หลักการทำงานของคอมพิวเตอร์หลักการทำงานของคอมพิวเตอร์
หลักการทำงานของคอมพิวเตอร์
Chanan B
 
Dr. P. Valente Il Colloquio motivazionale breve nella promozione Il Colloqui...
Dr. P. Valente  Il Colloquio motivazionale breve nella promozione Il Colloqui...Dr. P. Valente  Il Colloquio motivazionale breve nella promozione Il Colloqui...
Dr. P. Valente Il Colloquio motivazionale breve nella promozione Il Colloqui...
Pasquale Valente
 
Laporan Observasi Tuna Daksa
Laporan Observasi Tuna DaksaLaporan Observasi Tuna Daksa
Laporan Observasi Tuna Daksa
Akiko Elfsiwonest
 

Viewers also liked (11)

6 giugno 2014 valente
6 giugno 2014 valente6 giugno 2014 valente
6 giugno 2014 valente
 
6 giugno 2014 valente
6 giugno 2014 valente6 giugno 2014 valente
6 giugno 2014 valente
 
MPA Kebutuhan
MPA Kebutuhan MPA Kebutuhan
MPA Kebutuhan
 
Hosgorbulteni
HosgorbulteniHosgorbulteni
Hosgorbulteni
 
ไอพี และอินเตอร์เน็ต
ไอพี และอินเตอร์เน็ตไอพี และอินเตอร์เน็ต
ไอพี และอินเตอร์เน็ต
 
My Resume
My ResumeMy Resume
My Resume
 
Hosgorbulteni1
Hosgorbulteni1Hosgorbulteni1
Hosgorbulteni1
 
Hosgorbulteni2
Hosgorbulteni2Hosgorbulteni2
Hosgorbulteni2
 
หลักการทำงานของคอมพิวเตอร์
หลักการทำงานของคอมพิวเตอร์หลักการทำงานของคอมพิวเตอร์
หลักการทำงานของคอมพิวเตอร์
 
Dr. P. Valente Il Colloquio motivazionale breve nella promozione Il Colloqui...
Dr. P. Valente  Il Colloquio motivazionale breve nella promozione Il Colloqui...Dr. P. Valente  Il Colloquio motivazionale breve nella promozione Il Colloqui...
Dr. P. Valente Il Colloquio motivazionale breve nella promozione Il Colloqui...
 
Laporan Observasi Tuna Daksa
Laporan Observasi Tuna DaksaLaporan Observasi Tuna Daksa
Laporan Observasi Tuna Daksa
 

Similar to Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Hosgorbulteni3
Hosgorbulteni3Hosgorbulteni3
Hosgorbulteni3
Hoşgör Külliyesi
 
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
enderunliseleri
 
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdfKENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
Ahmet Türkan
 
Kur'an Nedir?
Kur'an Nedir?Kur'an Nedir?
Kur'an Nedir?
yolyordam yolyordam
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 5. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 5. SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 5. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 5. SAYI
Hoşgör Külliyesi
 
Irsad Kutludogum 2010
Irsad Kutludogum 2010Irsad Kutludogum 2010
Irsad Kutludogum 2010
guest6771428
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 9.SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 9.SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 9.SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 9.SAYI
Mehmet Sönercan
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 9. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 9. SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 9. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 9. SAYI
Hoşgör Külliyesi
 
Islamda Mezhep M.Sultan Masumi
Islamda Mezhep M.Sultan MasumiIslamda Mezhep M.Sultan Masumi
Islamda Mezhep M.Sultan Masumiguestd1cbe2
 
İmam gazali abidler yolu
İmam gazali   abidler yoluİmam gazali   abidler yolu
İmam gazali abidler yolu
Selçuk Sarıcı
 
6.sınıf 1.ünite 1.konu
6.sınıf 1.ünite 1.konu6.sınıf 1.ünite 1.konu
6.sınıf 1.ünite 1.konu
fatihbutun
 
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedekNecm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
TEBYİN-ÜL-KUR’AN
 
Necm Necm Kur'an Meali-M.Sci.Hakkı YILMAZ
Necm Necm Kur'an Meali-M.Sci.Hakkı YILMAZNecm Necm Kur'an Meali-M.Sci.Hakkı YILMAZ
Necm Necm Kur'an Meali-M.Sci.Hakkı YILMAZ
TEBYİN-ÜL-KUR’AN
 
Kutlu Dogum
Kutlu DogumKutlu Dogum
Kutlu Dogum
İRŞAD
 
Ilkokul 9.hafta allahin insanlara mesaji
Ilkokul 9.hafta allahin insanlara mesajiIlkokul 9.hafta allahin insanlara mesaji
Ilkokul 9.hafta allahin insanlara mesaji
serizci
 
Abdulmecid Ünlükul -Du Mezhebi (İki Mezheb -Hanefi- Şafii)
Abdulmecid Ünlükul -Du Mezhebi (İki Mezheb -Hanefi- Şafii)Abdulmecid Ünlükul -Du Mezhebi (İki Mezheb -Hanefi- Şafii)
Abdulmecid Ünlükul -Du Mezhebi (İki Mezheb -Hanefi- Şafii)
Selçuk Sarıcı
 
Kuran'da sadakat. turkish (türkçe)
Kuran'da sadakat. turkish (türkçe)Kuran'da sadakat. turkish (türkçe)
Kuran'da sadakat. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Ilim irfan ve_hikmet
Ilim irfan ve_hikmetIlim irfan ve_hikmet
Ilim irfan ve_hikmet
Ahmet Türkan
 

Similar to Hoşgör Bülteni 2. Sayı (20)

Hosgorbulteni3
Hosgorbulteni3Hosgorbulteni3
Hosgorbulteni3
 
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
 
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdfKENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
 
Kur'an Nedir?
Kur'an Nedir?Kur'an Nedir?
Kur'an Nedir?
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 5. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 5. SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 5. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 5. SAYI
 
Irsad Kutludogum 2010
Irsad Kutludogum 2010Irsad Kutludogum 2010
Irsad Kutludogum 2010
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 9.SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 9.SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 9.SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 9.SAYI
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 9. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 9. SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 9. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 9. SAYI
 
Islamda Mezhep M.Sultan Masumi
Islamda Mezhep M.Sultan MasumiIslamda Mezhep M.Sultan Masumi
Islamda Mezhep M.Sultan Masumi
 
İmam gazali abidler yolu
İmam gazali   abidler yoluİmam gazali   abidler yolu
İmam gazali abidler yolu
 
Konferans
KonferansKonferans
Konferans
 
6.sınıf 1.ünite 1.konu
6.sınıf 1.ünite 1.konu6.sınıf 1.ünite 1.konu
6.sınıf 1.ünite 1.konu
 
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedekNecm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
 
Necm Necm Kur'an Meali-M.Sci.Hakkı YILMAZ
Necm Necm Kur'an Meali-M.Sci.Hakkı YILMAZNecm Necm Kur'an Meali-M.Sci.Hakkı YILMAZ
Necm Necm Kur'an Meali-M.Sci.Hakkı YILMAZ
 
Kutlu Dogum
Kutlu DogumKutlu Dogum
Kutlu Dogum
 
Ilkokul 9.hafta allahin insanlara mesaji
Ilkokul 9.hafta allahin insanlara mesajiIlkokul 9.hafta allahin insanlara mesaji
Ilkokul 9.hafta allahin insanlara mesaji
 
Abdulmecid Ünlükul -Du Mezhebi (İki Mezheb -Hanefi- Şafii)
Abdulmecid Ünlükul -Du Mezhebi (İki Mezheb -Hanefi- Şafii)Abdulmecid Ünlükul -Du Mezhebi (İki Mezheb -Hanefi- Şafii)
Abdulmecid Ünlükul -Du Mezhebi (İki Mezheb -Hanefi- Şafii)
 
Kuran'da sadakat. turkish (türkçe)
Kuran'da sadakat. turkish (türkçe)Kuran'da sadakat. turkish (türkçe)
Kuran'da sadakat. turkish (türkçe)
 
Ilim irfan ve_hikmet
Ilim irfan ve_hikmetIlim irfan ve_hikmet
Ilim irfan ve_hikmet
 

Hoşgör Bülteni 2. Sayı

  • 1. YIL : 1 SAYI : 2 KASIM 2011 1
  • 2. 2
  • 3. TAKDİM Kıymetli Okuyucularımız, BÜLTEN 2011 Yarım asırdır hâfız yetiştiren, bu yıl 50. eğitim yılını kutladığımız Hoşgör Eğitim Kurumlarının faaliyetlerini duyurmaya çalıştığımız Hoşgör Bültenin ikinci sayısının konusunu “Mevlâ’mın Lütfu ve Keremi Hâfızlık” olarak belirledik. Çünkü Kur’ân kurslarımızın Gaziantep ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Kur’ân Eğitimi ve Hâfızlık konusunda öncülük ettiğini düşünüyoruz. Hâfız yalnızca Kur’ân-ı Kerîm’in kelimelerini, âyetlerini ezberleyen değil, aynı zamanda onun mânâsını kalbine ve ruhuna nakşeden, beynine alan ve gönül dünyasında seyreden insandır. Kur’ân’ı içine sindirmiş olan gerçek hâfız yürüyen ve konuşan Kur’ân demektir. “Şüphesiz ki Kur’ân’ı biz indirdik ve onun koruyucusu da elbette biziz” âyetinde de ifade edildiği gibi Kur’ân’ın gerçek sahibi ve koruyucusu o kelâmın mutlak sahibi olan Allah’tır. Bize düşen vazife ise Kur’ân’a hizmet etmektir. Asırlar boyu milletimiz, ruhlarını Kur’ân’la zenginleştirmek ve onun dokunuşu ile hayatlarına anlam vermek için gönül birliği yapmış, Kur’ân’ı en güzel şekilde yazmak, hâfız etmek ve onun eşsiz mesajından nasiplenmek arzusuyla âdeta birbiriyle yarışmıştır. Kur’ân’ı hıfz etmek, hâfızlık yapmak, alelade bir ezberleyiş değil, bilakis Kur’ân’ı kalplere nakşetme, aklı vahyin parıltısıyla aydınlatma ve hakkın tecellilerini, iyiliği, ahde vefayı, kardeşlik ve hoşgörüyü tüm dünyaya yayma mücadelesidir. Bizler, Kur’ân’ı raflardan ve duvardaki mahfazasından indirerek hayatımıza kattığımız ve onu anlamaya çalıştığımız zaman, kalplerimizi sevgi ve hoşgörü hisleri ile doldururuz. Hâfızlarımız, Kur’ân öğreticilerimiz ve Kur’ân’ı öğrenmek, onu anlamak ve hıfz etmek isteyen insanımız, ilâhi mesajın aydınlık bilgisiyle dolmanın mutluluğunu yaşarlar. Kur’ân kurslarımız, bültenimiz ve tüm hizmetlerimizle bu mutluluğa ortak olmanın huzurunu ve Kur’ân’ın aydınlık mesajını Gaziantepli hemşehrilerimize en güzel şekilde ulaştırma gayretinin coşkusunu duyuyoruz. Bu duygularla, harap edilmiş dünyamızın, Kur’ân ile mamur olmasını, insanlığın bu büyük hazineden layıkıyla istifade etmesini temenni ediyoruz. Ayrıca Hâfızlık Yarışmasında Türkiye Birincisi olarak bizlere büyük gurur yaşatan Nuriye Bakır kızımıza, bölge birincisi olan Müslüm Akbulut oğlumuza, erkek kursumuzdan mezun olan 25 öğrencimize, kız kursumuzdan mezun olan 11 kızımıza, onları yetiştiren hocalarına ve kurs yöneticilerine çok teşekkür ediyorum. Bu yavrularımızın Allah zihinlerine açıklık, ilimlerini daim, sıhhat afiyet ihsan eylesin, her türlü kötü nazarlardan kazadan beladan, riyadan yüce Mevlamız korusun diyorum. Okudukları Kur’ân’ın kendilerine manevi muhâfızlık yapmasını şefaatçi olmasını yüce Allahtan niyaz ediyorum. Bu bültenin hazırlanmasında maddi ve manevi emeğini esirgemeyen muhterem büyüğümüz Ahmet ZİYLAN abiye, Abdullah BAYRAM, Yusuf KİRAZ, Mehmet SÖNERCAN ve yayın ekibine teşekkürü bir borç bilir, yeni sayımızda tekrar buluşmak temennisiyle Cenabı Hâkkın Rızası’na nail olmamız dileği ile... Nihat DURUR Yönetim Kurulu Başkanı 1
  • 4. 4-5 Kur’ân Eğitiminin Önemi Mahmut KARATEPE Gaziantep İl Müftü Yardımcısı Hâfızlarımızın Dünya ve Âhiret Tacı Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve Yaşatma Derneği GENEL YAYIN YÖNETMENI Nihat DURUR YAYIN KURULU Abdullah BAYRAM Yusuf KİRAZ Yahya POLAT Şahinbey İlçe Müftüsü 6-7 Mevlâmın Lütfu ve Keremi Kur’ân Eğitimi ve Hâfızlık Röportaj : Ahmet Mukdat ZİYLAN Mehmet SÖNERCAN GRAFIK TASARIM 8-11 Sertaç Tanıtım Haber : Yusuf KİRAZ Sümeyye AYDIN Elif DAL BASKI GNG Ofset ADRES : Boyacı Mh. Buğday Pazarı Pürsefa Hanı No: 21 Şahinbey / GAZİANTEP Hâfızlık Taç Giyme Merasimi 12-15 Hâfızlık Türkiye Birincisi Kursumuzdan Haber : Sümeyye AYDIN Röportaj : Elif DAL Tel : 0.342 231 25 67 YAZIŞMA ADRESI : Havaalanı yolu üzeri HOŞGÖR FATİH KUR’ÂN KURSU Şahinbey / GAZİANTEP Tel : 0.342 424 02 51 www.hosgorkulliyesi.org 2 16-17 Gaziantep Kur’ân Hâfızları Derneği Haber : Mehmet SÖNERCAN
  • 5. 18-19 Gaziler Şehrinin Kur’ân Sevdalıları 20-21 Hoşgörde Ramazan Prof. Dr. M. Emin AY Kur’ân Hâfızlığının Önemi Abdullah BAYRAM Hutbe : İbrahim Halil KOCAOĞLAN 22-23 Ubeyy İbn Ka’b (r.a) Hüsamettin BAYKAL Hafız Sahabeler Yazı Dizisi 2 Hoşgörde İz Bırakanlar Muhammed Mücahit ÇALIŞKAN Vesalet Demir 26-27 Hâfızlık, Fazileti ve Tarihteki Yeri Sefa ÖZCAN 24-25 Ey Rabbimin Kelamı Şiir : Aslıhan POLAT 28-31 Diyanetten Hâfızlar Prof. Dr. için Seferberlik Ali Erbaş’dan Ziyaret Haberler : Mevlüt GÜL 3
  • 6. KUR’ÂN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ Mahmut KARATEPE Gaziantep İl Müftü Yardımcısı Kur’ân-ı Kerim, Allah’ın kelamıdır. Beşeriyeti dünya ve âhiret saadetine ulaştırmak için Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e arapça olarak Cebrail (a.s) vasıtasıyla vahyedilmiştir. Okunmasıyla da ibadet edilen ilahi kelam eşsizdir, benzersizdir. Doğru ile yanlışı birbirinden ayırt eden, gerçeğin kaynağı, kurtuluşun rehberi olan Kur’ân-ı Kerimi okumak, çocuklarımıza okutmak ve hükümleriyle amel etmek Rabbimize imandan sonra gelen en önemli görevlerimizdendir. Her müslümanın ibadet görevini yapacak kadar Kur’ân-ı Kerim’den ayet ve sure ezberlemesi farzdır. Nitekim Yüce Rabbimiz “Ey Muhammed (a.s) Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku…” buyurmaktadır. Bu hususta sevgili Peygamberimiz de (a.s) “Sizin en hayırlınız Kur’ân-ı öğrenen ve öğretendir.” buyurarak Kur’ân-ı Kerimi öğrenmeyi ve öğretmeyi bizlere tavsiye etmişlerdir. Dünya ve âhiret mutluluğunu istiyorsak Kur’ân-ı okuyup, okutup emirlerini hayatımızda tatbik etmeliyiz. Rabbimiz “Haberiniz olsun ki bu Kur’ân insanları en doğru yola götürür.” buyurmaktadır. Hiçbir kitap asırlarca bu kadar çok kitleler tarafından böyle dikkat ve huşu ile okunmamıştır. Ve yine hiçbir kitap, insanlığın muhatap olduğu, dünyada huzurlu yaşamak ve âhirette mutlu olmak için nasıl davranmalıyım?” sorusunun cevabını Kur’ân ölçüsünde vermemiştir. İlahi kelam, muhatabı olan insanoğlunun en şerefli varlık olarak yaratıldığını açıklamaktadır. Ancak bir diğer yönüyle zalim, nankör ve zayıf yaratıldığını ifade etmektedir. Bu ifadeler insanın aynı zamanda karmaşık bir varlık olduğunu bildirmektedir. Kur’ân ve sünnete göre insandaki bu karmaşıklığı ayıklamak ve durulaştırmanın tek yolu onu sağlam bilgi ile eğitmekten geçmektedir. Zira doğru ve faydalı bilginin insanı yücelteceği Kur’ân-ı Kerimde şöyle ifade edilmiştir. “Allah, içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir. Kime hikmet verilmişse ona çok hayır verilmiş demektir.” Sevgili Peygamberimizde (s.a.v) “İlim öğrenmek kadın, erkek her müslümana farzdır.” “Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kimseye cennetin yolunu kolaylaştırır.” buyurarak ilim öğrenmenin zaruretini ve cennete götürme vesilesi olduğunu bildirmiştir. Her yönden bizlere adaleti, edebi, olgunluğu ve güzel ahlakı öğreten Kur’ân-ı okutmaya, öğretmeye ve yaşamaya çalışan Hoşgör Erkek ve Kız Kur’ân Kurslarımızın başta fedakar eğiticilerini, Ülkemizde örnek alınacak kapasitedeki bu kursların tüm giderlerini karşılayan vakıf ve dernek yetkililerini ve hizmetleri koordine eden müftülüğümüz ilgililerini tebrik ediyorum. Hayırlarının ve hizmetlerinin kabulünü yüce mevlâdan niyaz ediyor ve kalbi şükranlarımı sunuyorum. 4
  • 7. HÂFIZLARIMIZIN DÜNYA VE ÂHİRET TÂCI Yahya POLAT Şahinbey İlçe Müftüsü 29 Mayıs 2011 Pazar günü Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu, Elli yıllık hizmet takviminin en sevinçli ve görkemli gününü yaşadı. İki yıl içerisinde mezun olan 38 Hâfızımız, anne ve babaları, yetiştiren hocaları, Şahinbey İlçe Müftülüğümüz ve kursumuza gece gündüz maddi ve manevi katkılarda bulunan kursumuzun dernek ve vakıf yetkilileri için çok heyecanlı bir gün idi. Bu heyecanlı hâfızlık merasimi günü için, hazırlıklar iki ay öncesinden başladı. Hâfızlık merasimi Kur’ân’ı kerim tilaveti ile başladı. Kur’ân kursumuzun tasavvuf musikisi korosu ile heyecanlı bir atmofer oluştu. Değişik Kur’ân karileri’nin okudukları Kur’ân ayetleri ve surelerle kalpler cüşe geldi. Kur’ân’ın nuru ile nurlandı ve huzura erdi. Kursumuza maddi ve manevi katkılarını hiçbir zaman esirgemeyen Ahmet Ziylan Bey yaptığı duygulu konuşması ile icra edilen merasimin adeta temellerini attı. Bu şerefli merasiminde açış konuşmasını yaparak duygu ve düşüncelerimi belirtmek banada nasip oldu. Gaziantep İl Müftümüz Ahmet Bulut Bey Hocamız konuşmaları ile hâfızlarımızın değer ve kıymetlerini ortaya koyarak onları onurlandırdı. Merasimin son konuşmasını başkanlığımızı temsilen, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz Bey hocamız yaptı. Hocamız konuşmasında Gaziantep’te bu zamana kadar Bedrüd-din Ayni gibi nice alimlerin yetiştiğini bu Hâfızlık hizmetleri ile de bundan sonra nice ilim sahiplerinin yetişecegini, bu hizmetlerin çok önemli ve anlamlı olduğunu anlatarak, Kur’ânın, hem okunuşunun, hem yaşanmasının yeni nazil olduğu zamanlar gibi olması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca hocamız, gazi şehrimizin bağrında yetişen Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez Hocamızın selamlarını iletti. Bu anlamlı ve etkili konuşma gönülleri fethetti. Yapılan merasimde 38 Hâfızımız, hâfızlık tacını giydiler. Ahirette de güneşin ziyasında daha parlak bir taç giyeceklerdir İnşaallah. Merasim, Hasan Kamil Yılmaz Bey Hocamızın yaptığı dua ile, göz yaşları ile aminlerle sona erdi. Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu’muzun, bu duygulu ve heyecanlı merasimi, ulusal TV’lerde naklen ve paket halinde yayınlandı. Böylece kursumuza ve hâfızlarımıza olan ilgi ve sevgi daha da arttı. Kursumuza katkısı ve sevgisi olanlar, bir kez daha mutmain olup huzura erdiler. Daha önceki yazımda, ilçemiz Karataş Kız Kur’ân Kursumuzun, yıldızı parlayan kurslar arasına girdiğini yazmıştım. Gerçekten de bu kursumuzun yıldızı parladı. Hem de kutup yıldızı gibi. Bu yıl hâfızlığını bitiren ve hâfızlık belgesini alan kız öğrencilerimizden Nuriye Bakır, Türkiye hâfızlık final yarışmasında, Türkiye birincisi oldu. Kursumuzun, ilimizin, ilçemizin yıldızını parlattı. Öğrencimizin kendisini, anne babasını, hocasını, kursumuzun dernek ve vakıf yetkililerini tebrik ediyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Yapılan bu güzel hizmetlerle, hem yakın bölgemize hem de ülkemizin her tarafına huzur, mutluluk, sevgi, saygı, islam kardeşliği, Allah’ın rahmet ve bereketi yayılıp, hakim olacak, böylece toplumumuzdan, ülkemizden, kin, nefret, fitne, fesat ve düşmanlıklar ortadan kalkacak, bu kurslarımız ve hizmetleri toplumumuza gelebilecek her türlü musibetleri, belaları ve olumsuzlukları Allah’ın izni ile defedecektir. Buna her zamankinden çok daha ihtiyacımız vardır. Biz Allah’ın kitabına ve dinine, ne kadar çok sahip çıkar ve onların gereklerini yaşarsak, Allah’ın yardımı, inayeti, rahmet ve bereketi bizimle, bizim ülkemizle beraber olacaktır. Ne mutlu bu hizmet kervanına katılanlara.... 5
  • 8. MEVLÂ’MIN LÜTFU VE KEREMİ: KUR’ÂN EĞİTİMİ VE HÂFIZLIK Hoşgör: Kur‘ân ile ilk buluşmanız nasıl gerçekleşti, sizi kim Kur‘ân’a teşvik etti, Kur’ân-ı ilk kimden öğrendiniz? Ahmet Mukdat ZİYLAN: Kur’ân eğitimi anne ve babada başlar. Anne ve babanın çocuğunu Kur’ân’a teşvik etmesi çocuğuna Kur’ân’a sevdirmesi ile başlar. Anne ve baba Kur’ân’ı bilmese bile çocuğunun Kur’ân eğitimi görmesi için çaba sarf eder. Nitekim benim Kur’ân ile buluşmam anne ve babamın teşviki ile olmuştur. 1940 yıllarında mahalli Kur’ân hocaları vardı. Mahalli hocaların polis tarafından ders vermeleri engellenir, açtıkları kurslar emniyet tarafından basılır ve kapatılırdı. Biz bu olaylara şâhit olduk. Bundan dolayı mahalli hocalara giderken Kur’ân cüzlerini koynumuzda saklardık. Herkes o tarihlerde Kur’ân eğitiminden mahrum olmuştur. İlk Kur’ân hocam Nazife Hoca idi. Çok hanımefendi ve sevecendi. Evi evimize 100 metre mesafede idi. Kız kardeşlerim de ondan Kur’ân öğrendiler. Babam Kur’ân okumayı bilirdi, annem bilmezdi. O dönemlerde namaz kılan pek azdı. Camiler kapalıydı. Kur’ân eğitimini engellemek için çaba sarf edilirdi. Nazife Hoca’ya Kur’ân öğrenmeye gidenler 6-7 yaşlarında idi. Ne öğrenebilirse, başka da bir imkân yoktu. 6 Hoşgör: Hoşgör hatırlatıyor? Kur‘ân Kursu size neler Ahmet Mukdat ZİYLAN : Ben İstanbul’a gitmeden 50 sene önce Hoşgör Mahallesi’nde gecekondu evler inşa edilir, zabıtalar bunlara izin vermek istemez, halkta “hoşgörün” derdi. “Hoşgörün, hoşgörün” diye diye mahallenin ismi “Hoşgör” olur. Rahmetli Haşim BAKBAK’ın öncülüğünde Hoşgör Mahallesi’nde inşa edilen Kur’ân Kursu inşaatı esnasında da aynı sıkıntılar meydana gelir. “Hoşgörün” denilir ve ondan sonra Kur’ân kursu idarecileri tarafından “Hoşgör Kur’ân Kursu” ismi verilir. 1980 yılında hacca gitmek istedim; bende yakinen tanıdığım muhterem Rahmetli Adil ÖZBERK hocayı ziyaret ettim. Adil Hoca’ya hacca gitmezden önce Antebimize hayır yatırımı yapmak istediğimi söyledim. O da bana “Hoşgör Mahallesi’ndeki Hoşgör Kur’ân Kursumuzun binası yetersiz kalıyor, bir kat daha inşa etmek istiyoruz. O zamanda para toplanması da yasak, ondan dolayı para toplayamıyoruz” dedi. Biz de yardım ettik ve Kur’ân kursunun 50 olan öğrenci kapasitesi 90’a çıkarıldı.
  • 9. Ahmet Mukdat ZİYLAN: Kur’ân’a hizmet etmek dünyanın en güzel işi peygamberimiz (s.a.v) “Sizin en hayırlınız Kur‘ânı öğrenen ve öğreteninizdir” buyuruyor. Bizde bu hadisteki övgüye mazhar olan kardeşlerimize maddi ve manevi destek olabilir miyiz, işlerini kolaylaştırabilır miyiz düşüncesiyle hizmet etmeye çalışıyoruz. Ayrıca, biz geçmişte Kur’ân öğrenme imkânı tam bulamadık. Tam manasıyla öğrenemedik. Bu içimizde bir uhde oluşturdu. Kur’ân öğreniminde, iş hayatı, çeşitli hadiseler, dünyalık ağır bastı. Keşke çocukluğumuzda ve gençliğimizde Kur’ân öğrenebilseydik. Dünyanın en güzel işi, Kur’ân’ı öğrenmek, Kur’ân’ı öğretmek, onlara destek olmak, en azından onları seven olmak, bunlar dışında olma denilmiştir. Hoşgör: Hâfızlık ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Ahmet Mukdat ZİYLAN: Hâfızlık Mevlâ’mın lütfu ve keremidir. Biz Kur’ân hâfızlarına gıpta ile bakıyoruz. Cenabı Allah lütfetmiş diyoruz. “İki çift söz yeter” isimli bir kitap yazmıştık arkadaşlara hediye ediyoruz. Arkadaşlarımızdan Hüseyin NAKIBOĞLU telefon etti. Bu kitabınızı okudum, çok teşekkür ettikten sonra, iş hayatınızda çok tecrübeli olduğunuzu gördüm. Bu tecrübelerinizin ışığında keşke yapsaydım dediğiniz bir şey var mı diye sordu. Bende; yaptığım konferanslarda üniversite öğrencileri de bana bu soruyu sordular onlara hiç düşünmeden keşke bir hâfız olsaydım dedim, sizede aynısını söylüyorum, çünkü hâfızlık Allah’ın büyük bir lütfu ve keremidir. Ama maalesef üzülerek söyleyeyim biz Gaziantepli iş adamları olarak çocuklarımızı ve torunlarımızı hâfızlık eğitimine göndermiyoruz. Biz bundan 6 ay önce Konya’da iş adamı arkadaşlarla bir araya geldik. Zade Zeytinyağlarının sahibi Kadir Bey torunum hâfız oldu dedi. Ayakkabı tüccarı Mehmet BAYIR benimde torunum hâfızlıkta çalışıyor, diğeri benim torunum da hâfızlıkta çalışıyor. Bu beni çok memnun etti ama bir taraftan da üzüldüm. Biz Antepli iş adamları olarak neden çocuklarımızı, torunlarımızı hâfızlığa göndermiyoruz diye. Hâfızlık taç giyme merasiminde arkadaşlarımıza kendi çocuğumuzu veya torunumuzu hâfızlığa gönderemiyorsak da “Bir Hâfızda Sen Okut”, masraflarını karşılayarak manevi anne babası olabilirsiniz tavsiyesinde bulunduk, bu tavsiyemize hemşerilerimizin duyarlı olacağını ümit ediyoruz. Hoşgör: Kur’ân hâfızı olacak ve Kur’ân hâfızı olan kardeşlerimize tavsiyeleriniz nelerdir? Ahmet Mukdat ZİYLAN : Kur’ân hâfızı olmak isteyen öğrenci önce onu başarabileceğine inanmalı ve bu doğrultuda çalışmalıdır. Hâfız olacak kişinin aşkı olmalıdır. Ses durumu müsait olmalı zeki ve ahlâk durumu iyi olmalıdır. Zaten sağolsun hocalarımız bu kıstaslara ehemmiyet veriyorlar. Hâfız olduktan sonra hâfızlığa karşı sevgisi olmalı, ezberlediğini anlamak için çaba sarf etmeli ve anladığı ile amil olmalıdır. Hâfız olan kişi hürmete layıktır. Hâfız oldum diye kibirlenmemelidir, şımarmamalıdır, laubâli hareketlerden uzak durmalı, sık sık Kur’ânı’nı tekrar etmelidir. Onun için hep büyüklerimiz hâfız olmak zor değil, hâfızlığı muhafaza edip, hâfız ölmek zordur demişlerdir. Hâfız’ın bir güneş gibi her yerde ziyasını başkalarına yansıtması lazım, hem İslam’ı aşkla yaşamalı ve yaşatmak için de çaba sarf etmelidir. Kur’ân hâfızına gurur, kibir asla yakışmaz. Kız Kur’ân kursumuzda Türkiye 1.si olan kızımız Nuriye BAKIR’a Türkiye final yarışmasına giderken, kendisine nasihat ettik. “Kızım, yarışmada başarılı olursan gururlanma ve kibirlenme, başarılı olmazsan da sakın ha! üzülme, bu sana Allah’ın lütfudur, keremidir” dedik. Kızımızda aynı samimiyetle “eğer ben başarılı olursam, bunun Cenabı Allah’ın lütfu ve keremi olduğunu bilmezsem, Rabbim bana nasip eylemesin!” diyerek hepimizi duygulandırdı. Kızımız Türkiye 1.si olunca birazda övünerek, hocamız Osman Nuri TOPBAŞ efendiye söylediğimde, o “Bizim için her hâfız değerlidir. Türkiye 1.si olmak güzel bir şey ama gurura kapılmamak ve öğrendiklerini öğretmek, bildikleri ile amel ederse, asıl birincilik ordadır” buyurdular. RÖPORTAJ Hoşgör: Efendim, sizi Kur’ân’a hizmet etmeye teşvik eden nedir? Hoşgör: Hâfızlığın zekatı var mıdır nasıl olur? Ahmet Mukdat ZİYLAN: Evet. Hâfız, hâfızlığının zekâtını da vermesi lazım. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) “Bilenler bilmeyenlere öğretsinler” buyurmuştur. Hem öğrenecek hem de öğretecek bir tarafa çekilmeyecektir. En az bir kişiye öğretmelidir. Bunu şu kıssa ile daha iyi anlatmış oluruz. Vaktiyle Kırgızistan’ da bir hâfız Rus zulmünden dolayı kömür madeninde çalışmaya terk edilmiş. Bu hâfız kömür madeninde çalışmasından değil, bir hâfız yetiştiremediğinden dolayı çok rahatsız olmuş, nihayet oradaki idarecilere ben yaşlandım gücüm az kaldı, oğlumu yanıma verseniz daha çok çalışır, bana da yardımcı olur, çok verim alırsınız demiş. Onlar da bu isteğini yerine getirmişler. Amacı daha az çalışmak değil, hâfızlığı çocuğuna öğretebilmekmiş. Yer altında bile hâfız yetiştirmek! Acaba bu hâfız efendi öyle bir zulme maruz kalmasaydı ne kadar hâfız yetiştirirdi. Ayrıca Musa Efendi (K.s) Sultan Tepe’de evinin bahçesinde her sene 7-8 tane çifte yemekli düğün merasimi yapardı, tekrar da şöyle söylerdi, bu evin zekâtı çıkıyor derdi. Demek ki her şeyin zekâtı olurmuş. Onun için hâfız yetiştiren hocalara da ben gıpta ediyorum, hem de teşekkür ediyorum, devamını cenabı haktan niyaz ediyorum. Rabbim hâfız yetiştiren, hâfızlık yapan ve onlara maddi ve manevi destek olan herkesten razı olsun diyorum. Hoşgör: Efendim bu veciz ve anlamlı sohbetinizden dolayı size teşekkür eder, saygılarımı sunarım. RÖPORTAJ: Mehmet SÖNERCAN 7
  • 10. HÂFIZLIK TAÇ GİYDİRME MERASİMİ HABER : Yusuf KİRAZ Yarım asırdır  hâfız yetiştiren, Türkiye’nin değişik bu yıl 50. eğitim yılını kutlayan yörelerinden gelerek Kur’ân-ı Gaziantep’deki Hoşgör Fâtih Kerim’i baştan sona ezberleyen 38 Kur’ân Kursu, mezuniyet hâfızın mezun olduğu törene Ak Parti törenine ev sahipliği Rasûlullah (aleyhissalatu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, yaptı. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. vesselam) buyurdular ki ; “Kim Hasan Kâmil Yılmaz, Gaziantep İl Müftüsü Kurân’ı okur, ezberler, helal Ahmet Bulut, Gaziantep Milletvekililleri; Nejat KOÇER, İ.Halil MAZICIOĞLU, Mehmet ERDOĞAN, kıldığı şeyi helal kabul eder, Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat, çevre il ve ilçe haram kıldığı şeyi de haram kabul müftüleri, Vakfın Onursal Başkanı Ahmet Mukdat ederse, Allah o kimseyi cennete Ziylan, hâfız aileleri, tüm Gaziantepliler ve çevre illerden Kur’ân aşıkları katıldı.  koyar. Ayrıca hepsine cehennem Hoşgör Kur’ân Kursu’nun kendi yetiştirdiği şart olmuş bulunan ailesinden Mehter Takımı’nın gösterisi ile başlayan törenler, on kişiye de şefaatçi kılınır.” Kur’ân tilaveti ve ilahilerle devam etti. Tasavvuf Musikisi Korosu’nun okuduğu ilahilerin ardından mezun olan 38 hâfız, Kur’ân’ın nur ışığının saçıldığı (Tirmizi, Fedâilü’l-Kur’ân, 13 İbn bir tepside Kur’ân Tanzim Töreni ile Kur’ân-ı Kerim’i Mace, Mukaddime, 17.) öperek başlarına koydu. Mezun olan öğrencilere Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz tarafından birer cumhuriyet altını verildi. 8
  • 11. Mehmet BİLİR M. Mücahit ÇALIŞKAN İbrahim Halil KOCAOĞLAN Adil ÖZTEKİN Abdullah AYHAN Muhammed Ali EŞMELİ İstanbul Ü s k ü d a r Bağlarbaşı Camii İmamHatibi Hâfız Mustafa Efe’nin  sunduğu merasimde İstanbul Beykoz Riva Merkez Camii İmamHatibi Hâfız Mehmet Bilir, Gaziantep Ali Topçuoğlu Camii İmam Hatibi Hâfız İbrahim Halil Kocaoğlan, Gaziantep Hâfız Tevfik Karslıgil Camii İmam-Hatibi Hâfız Adil Öztekin, kursun hocalarından Kurra Hâfız Muhammed Mücahit Çalışkan, Hâfız Abdullah Ayhan  Kur’ân tilavetiyle gönülleri coşturdu. Merasim programı kursun Mehteran Takımı’nın gösterisiyle başladı. Yüzakı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Şair Yazar Hâfız Muhammed Ali Eşmeli’nin “HÂFIZIN TACI” şiiri ile katılan davetliler duygulu anlar yaşadı. Kursun Tasavvuf Korosu en güzel ilahilerini icra etti.  Mustafa EFE 9
  • 12. Rasûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki ; “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir ” (Buharî, Fedâilu’l-Kur’an, 21) Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Kur’ân-ı Kerim’i okumak ve dinlemenin de çok önemli olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Kur’ân-ı okunurken, üç mertebede, merhalede dinlemek gerekir. Birincisi Hz. Muhammed okuyor ve siz dinliyormuş gibi dinleyeceksiniz. İkinci merhale Cibril’i Emin okuyor ve siz dinliyormuş gibi dinleyin. Üçüncüsü arada vesile vasıla olmadan, doğrudan Allah’tan dinliyormuş gibi dinleyeceksiniz. Çünkü Kur’ân-ı Kerim Allah’ın Resulünün kalbine işlendi. Çünkü kalp; sevgi, duygu, aşk makamıdır. Bu nedenle, Hz. Muhammed kalbine inen Kur’ân-ı Kerim nedeniyle canlı Kur’ândır. Kur’ân-ı yaşayan ve taşıyan insandır.” Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Gaziantep’in tarihin her dönemde önemli din alimleri ve ulemaları yetiştiren bir kent olduğuna işaret etti ve Hoşgör Kur’ân Kursu Onursal Başkanı Ahmet Mukdat Ziylan’a da teşekkür etti. Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut da hâfız olan 38 yeni Kur’ân kursu öğrencisinin Kur’ân ve ilim adına çok değerli olduğunu ifade ederek, toplumun maneviyatsız bir gıda gibi sarsıldığı dönemde maneviyat erlerinin yetişmesinin çok anlam ifade ettiğini söyledi. 10 Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat ise, mezun olan hâfızların yeni mesleklerinde başarılı olmalarını temenni ederek, bir yıl içerisinde 85 yataklı Bülbülzade Kur’ân Kursu’nun hizmete gireceği müjdesini verdi.
  • 13. Hâfızlık Taç Giydirme Merasimi Günün önemine dair bir konuşma yapan Hoşgör Kur’ân Kursları Onursal Başkanı Ahmet Mukdat Ziylan, çocuklarını esirgemeyip kurslarımıza gönderen ailelere teşekkür etti. Ziylan, Kur’ân kurslarında 500 civarında öğrencinin bulunduğunu, bunların yatılı okuduklarını ve maddi sıkıntılar çektiklerini söyledi. Hayırsever ve yardımsever iş adamlarından bu tür öğrencilere destek olmalarını isteyen Ziylan, çocuğunu göndermiyorsan “Bir çocuk da sen okut” kampanyasına kulak vereceklerini umuyorum. “Bir buçuk milyonluk Gaziantep’te böyle Kur’ân kurslarını müşkül duruma düşürmeye gönlüm razı olmaz. Benimki gibi birçok hayırseverlerin de gönlünün razı olmayacağını biliyorum.” dedi. Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Nihat Durur ise geçmişi 50 yıla dayanan derneğin, bugüne kadar 10 binin üzerinde Kur’ân talebesi yetiştirdiğini söyledi. Bugün hâfızlıktan mezun olan 38 öğrenci ile bir kez daha gurur duyduklarını ifade eden Durur, “Derneğimizin bugüne kadar amacını en iyi şekilde yerine getirdiğini düşünüyorum. Bu mutlu günde bizi yalnız bırakmayan ve öğrencilerini bizim kurslarımıza gönderen tüm velilerimizi kutluyorum. İşte bugün bu gençlerimiz Kur’ân-ı Kerim’i koruma ve ileri nesillere taşıma amacıyla bu yolun ilk basamağı olan hâfızlık eğitimini tamamlamış ve inşallah bu amaçta muvaffak olmuşlardır” şeklinde konuştu. Hâfızlara dernek, müftülük ve hayırseverler tarafından çeşitli hediyeler takdim edildi. Türkiye’nin dörtbir yanından 5 binden fazla Kur’ân aşığının katıldığı program, uydudan dünyaya 3.5 saat canlı olarak, Gaziantep Olay TV ile Dost TV ve Anadolu’daki bazı yerel kanallardan yayınlandı.  11
  • 14. HÂFIZLIK TÜRKİYE 1 .’Sİ KURSUMUZDAN Konya’nın Ereğli ilçesinde düzenlenen ’Kızlar Hâfızlık Yarışması Türkiye Finali’nde, yarışmaya Gaziantep’ten katılan Nuriye Bakır Türkiye birincisi oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 11 Eylül 2011 Pazar günü saat: 10.00’da Ereğli Kültür Merkezi’nde düzenlenen finale Türkiye genelinden 7 bölge birincisi katıldı. Geçen yılın birincisi Hayrunnisa Gökbudak’ın Kur’ânı Kerim tilaveti ile başlayan yarışmada, birinci Gaziantep Şahinbey İlçe Müftülüğü Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu öğrencisi Nuriye Bakır oldu. Yarışmada İstanbul Emniyettepe Kız Kur’ân Kursu öğrencisi Tuğba İbrahim ikinci, Konya Karatay Celaliye Kız Kur’ân Kursu öğrencisi Merve Soykun da üçüncü olmayı başardı. Yarışmada dereye giren öğrencilere, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çeşitli hediyeler verildi. Konya İl Müftüsü Şükrü Özbuğday da dereceye giren öğrencileri ödüllendirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı Yaygın Din Eğitimi Daire Başkanı Belgin AYDIN yarışmada dereceye giren öğrencilere hediye takdim etti. 12
  • 15. 2,5 Ayda Hâfız Olan Türkiye Birincisi Gaziantep’e Gurur Yaşattı. Gaziantep’te 2,5 ay gibi kısa bir sürede hâfızlık eğitimini tamamlayan ve Konya’nın Ereğli ilçesinde düzenlenen kızlar hâfızlık yarışmasında Türkiye birincisi olan Nuriye Bakır, başarısından dolayı İl Müftülüğü ve Kur’ân Kursu Vakfı tarafından ödüllendirildi. Nuriye Bakır için Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut’un makamında ödül töreni düzenlendi. Burada bir konuşma yapan 20 yaşındaki genç hâfıze Nuriye Bakır, hâfızlık eğitimini 2,5 ayda tamamladığını söyledi. Ardından Gaziantep’te yapılan bölge hâfızlık tespit sınavına katılarak bölge birincisi olduğunu anlatan Bakır, Ankara’da gerçekleşen ön final eleme sınavında ilk yediye girdiğini kaydetti. Konya’nın Ereğli ilçesinde yapılan Kızlar Hâfızlık Yarışmasında da Türkiye birincisi olduğunu belirten Bakır, “İnsanların, ilk önce hâfızlığı ne için istediği önemli. Allah’a karşı şefaatçi olmasını yüce Allahtan niyaz ediyorum.“ ifadelerini kullandı. Ahmet Bulut, konuşmasının ardından Nuriye Bakır’a Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gönderilen belgeyi takdim etti. Gaziantep İl Müftülüğü ve Hoşgör Kur’ân Kursu Vakfı adına da genç hâfıza cumhuriyet altını hediye edildi. dürüst olmak gerekir. Baba ya da anne zoru ile insanlar tarafında çok tutulan bir şey olması insanı buna sevk ediyorsa Allah sonunda bir şeyi buna ihsan etmiyor. İhsan etse bile dünyada ihsan ediyor ve lezzetini almıyor. Herkes hâfızlık günlerinde çok zorlandım der ama ben hâfızlık günlerimi hayatımın en güzel günleri olarak andım. Hâfızlık, çok yoğun bir çalışma gerektirir. İkinci bir kitap okumamak gerektirir. Zihni meşgul edecek her şeyden uzaklaşmak gerek.” dedi. Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut da başarısından dolayı Bakır’ı kutlayarak, “Bu yavrumuzu kem gözlerden kötü nazarlardan kazadan beladan, riyadan yüce Mevlamız korusun diyorum. Okuduğu Kur’an’ın kendisine manevi muhâfızlık yapmasını 1-7 Ekim 2011 Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle gerçekleştirilen açılış merasiminde Türkiye Birincisi olan Nuriye Bakır ve hocası Zeynep Sofu Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat hocamız tarafından plaket ve cumhuriyet altını ile ödüllendirildi. HABER : Sümeyye AYDIN 13
  • 16. Rasûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki; “Kim dünyayı isterse ilme sarılsın, kim ahireti isterse ilme sarılsın, hem dünyayı hem ahireti isteyen yine ilme sarılsın” - Hocam bize kendinizi tanıtır mısınız? - 1980 İstanbul doğumluyum. Hâfızlığımı 14 yaşında tamamladım. 4 yıldır Gaziantep’te ikamet ediyorum, evli ve bir çocuk annesiyim. - Hâfızlık eğitimi vermeye ne zaman başladınız? - Hâfızlık eğitimi vermeye 1 sene önce Hoşgör Kur’ân Kursu’nda başladım. - Hâfızlık yaptığınız dönemden ve kursunuzun o dönemki şartlarından kısaca bahseder misiniz ? - 1991 yılları kurs şartları günümüzdeki kurs şartları kadar kaliteli ve verimli değildi. Öğrencinin zeka seviyesi ölçülmeden klasik yöntemle öğretilirdi. - Türkiye birincisi bir öğrenciniz var, 2,5 ayda hâfızlığını bitirmesinde uyguladığnız yöntem nedir? - Öncelikle öğrencimin sorumluluk bilincinde olması işlerimi kolaylaştırdı. İlk turunda seviyesini ölçmek için 4 ham sayfa verdim. Turunu 12 günde bitirince 2. turunda 10 ham sayfa verdim. En son 6 ham ile Allah’ın izniyle hâfızlığını 72 günde tamamladı. - İlk hâfızınız Hâfız olduğu gün neler hissettiniz? - Böyle ulvi bir hayra vesile olmak Allah’ın herkese nasip etmediği bir şey... Çok kısa surede sağlam bitirdi. Hatta ben ona “Jet Hâfız’’ım derdim. Öğrencim ve kendim adıma şunu söyleyebilirim ki hiçbir zaman hırs yapmadık. Azimle çalışıp takdiri Allah’a bıraktık . - Hâfız öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir? - Düzenli ve istikrarlı çalışmalı, hocasının yönlendirmelerini değerlendilmeli, hedefi Allah rızası edinerek en kısa sürede bitirmek için zaman belirlemeli, gereğince çaba sarf edip yorulmayı ve uykusuz kalmayı göze almalı. Bu şeylerden feragat etmeyi bilmeliler. Hâfızlık gerçekten çok bereketli bir yoldur. Hakkını veren kişi için dünyayı da ahireti de bir cennet bahçesi kılar. - Size hâfızlık eğitimini arzu ettiren şey nedir? Allahu Teala Fatır suresinin 32. ayetinde ”Sonra biz o kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu’nda hâfızlık eğitimi alıp 2,5 ay gibi kısa kıldık.” Bu ayet beni hâfızlığa aday olmama bir sürede hâfızlığını bitiren ve ilimize Türkiye birinciliğini yaşatan iten ayettir diyebilirim. kızımız Nuriye Bakır’ın hâfızlık hocası Zeynep Sofu ile öğrencisinin Bir mümin için Allah’ın başarısı ve hâfızlık üzerine sohbet ettik. kelamına vâris olmaktan daha değerli bir şey olamaz. Yani Kur’ân’a her şeyiyle talip olan kişi aslında ona vâris olmak istiyor ayete göre. Ayrıca Arapça eğitimini aldıktan sonra hâfız olmamayı büyük bir eksiklik olarak görmeye başlamıştım. Bu yüzden Suriye’den döndükten 15 gün sonra hâfızlığa başladım. Hâfızlık ; “Bereketli Bir Yol” 14
  • 17. Hâfızlık yaparken karşılaştığınız zorluklar nelerdir? - Hâfızlık sürecim için böyle bir şeyden bahsedemem. Ama son turumda hâfızlığımı tamamlıyor olduğum hissi beni oldukça zorlamıştı. Kur’ân’ın manevi yükünü hissetmeye başlamıştım ve bu yüzden son turumda çok zorlandım. Onun dışında zorluklara gelince; eğer sevginiz, her şeye galip gelecek kadar kuvvetliyse sevgi dışında her şey dile getirilmeyecek kadar küçük kalır. -Hoşgör Kız Kur’ân Kursu’na hangi vesileyle geldiniz ve kursun hâfızlığınıza katkıları nelerdir? - Diğer kurslara izlenimlerimle şunu söyleyebilirim ki; Hoşgör Kur’ân Kursu Türkiye genelinde eğitim standartları yüksek, nadir kurslardan birisidir… Özellikle hâfızlık eğitimine elverişli, öğrencinin bütünüyle hâfızlığa odaklanmısını sağlayan zemine sahip. Ayrıca fiziki standartlarının yüksek olması, idarecisinden hizmetlisine seviyeli ve samimi insanların varlığı da avantaj. Hâfızlık eğitimi veren hocalarımızın deneyimleri ve tecrübeleri de kursumuzun ilk senesinde yüksek bir başarı oranına sahip olmasına vesiledir. - Hâfız olmaya aday arkadaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir? - Talibi olduğumuz şey zor, sıkıntılı, ağır, hatta bazen kaldıramadığımızı düşünüp pes etme noktasına gelebileceğimiz bir şey. Ama şunu asla unutmamalıyız ki bu işe gönül verdiğimiz oranda Allah onu bize sevdirecek ve kolaylaştıracaktır. Her ezberlenen ayet ilk indiği günün heyecanını ve sürurunu doldurmalı kalplerimize... Ve bilmeliyiz ki bu yol, aşkın ihlası ve istikrarın yoludur. Böyle hayırlı ve bereketli günlerin kıymetini bilmeli, Allahu Teala’ya en yakın zamanlarımızın bu zamanlar olduğunu unutmamalıyız. Ayrıca ezberi zayıflatan boş işlerden ve haramlardan (gıybet başta olmak üzere haram şeyleri müşahede etme, dinleme vs.) uzak durmalıyız. İlahi mesajları ezberlerken bu mesajlardan gafil kalmamalı meal ve tefsir okumaya da itina göstermeliyiz. Çünkü ayet ve hadislerde bahsi geçen hâfız Kur’ân-ı Kerim’le daim, kaim ve onun vakarıyla bezenmiş hâfızdır. -Yarışmaya hazırlandığınız süreçten bahseder misiniz? Öncelikle bunun hayırda yarış olması noktasında niyetimi netleştirmem gerekir diye düşünüyordum. Çalışma sürecinin sonuna kadar gereken gayreti hırsla değil, azimle ve ezbere değil, Allah’a güvenerek göstermem gerekiyordu. Bölge birincisi seçildiğim zamandan itibaren genelde zorlandığım cüzler başta olmak üzere sık sık has döndüm. Ankara’da gerçekleşen ön elemelerde 20 bölgeden ilk 7’ye girmek bana biraz daha ümit verdi. O süreçten itibaren kursumuzun idarecisi Mevlüt Gül hocamızla çalışmaya başladım. Ramazanda ezberden mukabele okumakta ezberimi kuvvetlendirmem de yardımcı oldu. 11 Eylül’de Konya Ereğli’de hâfızlık finali gerçekleştirildi. O gün okuyacağım masaya doğru ilerlerken şu anda Allah’ın benim için dilediği şeye doğru yürüyorum diye düşünüyorum ve bu masadan yine onun dilediğinden başka bir neticeyle kalkmayacağım… Ve 3 sorunun tamamını istenilen şekilde tamamlayarak Türkiye Birincisi olmaya hak kazandım. 13 yaşımdan beri İslami eğitimimde destek ve teşvikleriyle yanımda olan aileme, emeğime ve başarıma ortak bütün hocalarıma ve Hoşgör camiasına şükran ve saygılarımı sunarım. RÖPORTAJ - Hâfızlığınızı 2,5 ay gibi kısa bir sürede bitirmeyi neye borçlusunuz? -Herşeyden önce bu Allah’ın fazlı ve ihsanıdır. Bunu tamamıyla kendimden bilmem nankörlük olur ama kula düşen “sebeplere sarılmak” noktasında gösterdiğim çaba şunlar olabilir: Ham sayfalarımı çoğu zaman ders saatinde bitirip, ertesi günün ders saatine kadar sürekli tekrar ederdim. Namazlarımda okur, sağlam olmadığını düşündüğüm sayfalarımı sağlamlaştırıncaya dek bıkmadan dinletirdim. Arapça biliyor olmam ve Kur’ân’a olan aşinalığım hâfızlığımı erken bitirmemde en büyük etkenlerdir. Röportaj: Elif DAL Başarıya Giden Yol... 15
  • 18. GAZİANTEP KUR’ÂN HÂFIZLARI DERNEĞİ VE GÖNÜLLÜLERİ EĞİTİM VE KÜLTÜR Derneğe sadece hâfızlar değil hâfızlığın bir gelenek haline gelmesini isteyen herkes üye olabilir. Dernek Başkanı Hâfız İbrahim Halil Kocaoğlan, Dernek Başkan Yardımcısı Cumaali Deniz , Dernek Genel Sekreteri Yusuf Kiraz ve üyelerimizin bir çoğu Hoşgör Külliyesi’nden mezun olmuştur. Hâfızlar Derneği 07 Mart 2007 tarihinde kendi arasında ilk toplantısını yapan 7 kişilik yönetim kurulumuz, önce Allah (C.C)’ın yardımı ile iş bölümü yaparak, gerek hâfız kardeşlerimiz gerekse bu işe gönül vermiş kardeşlerimiz eşliğinde hâfızlara ve gönüllülere yakışır bir müessese haline getirilmiştir. Mezun Hâfızların, Hâfızlar Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarında yer alması, üye olması, sosyalleşmesi ve Kur’an’ı temsil yeteneği yüksek insanlar yetişmesini istiyoruz. Hâfızlar maddi ve manevi ilimlerle süslenmiş olmalı. Toplumumuz bu 16 şekilde hâfızlar istiyor. Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu’ndan mezun olan veya Hâfızlık Belgesi olan kardeşlerimizin birlik ve beraberliklerini devam ettirmek amacıyla kurduğumuz derneğe üye yaparak görüşmeye devam ediyoruz. Gaziantep’teki hâfızların sorunlarına çözüm arayacak ve hâfızlıkla ilgili etkinlikler yapan derneğimizin en önemli amaçlarından biri de hâfızların kaynaşmalarını sağlamaktır. Gerek hâfız gerekse bu işe gönül vermiş bütün kardeşlerimizi bir çatı altında toplayarak , etkinlikler, yarışmalar düzenleyerek, hatim, mukabeleleri
  • 19. hâfızlar tarafından düzenleyerek hâfız kardeşimizi camilerimize yerleştirip hem işi ehlinden dinlemiş olacak hem de hâfız kardeşlerimizi maddi manevi yetişmiş olmasına zemin hazırlamış olacağız. Gayemiz; hâfızlarımızın kuru kuruya bir hâfız olması değil, maddi ve manevi ilimlerle onu ziynetlendirmiş çift kanatlı olmasıdır. Bunun içinde dernek kendi organları dahilinde İslam dinini öğretmek için kurs, seminer vb. faaliyetlerde bulunmak, yeni hâfızlar yetiştirilmesinde yardımcı olmak, musiki alet ve edavatı ile musiki çalışmaları, konser, tiyatro, sergi, spor, gezi ve eğlenceli etkinlikler vb. düzenlemek, bu bağlamda çalışmalar yapmak gerek hâfızlarımız gerekse gönüldaşlarımızın bu tür etkinliklerden yararlanmalarını sağlamak, köylerde, uzak yerlerde sedası, hâfızlığı hoş olan kardeşlerimizin merkezimize gelebilmesi için gayretler sarfetmek ve bu dernek sebebi ile Van’dan Edirne’ye kadar hâfızlarımızı birbirleri ile kucaklatıp birbirlerini, kendi değerlerimizi tanımalarına zemin hazırlamak. Hafta da 1 gün dernek faaliyetlerini görüşmek üzere haftalık toplantı düzenlenmekte, dernek binasında çay sohbeti v.b. programlar yapılmaktadır. Eğitim programları, seminerler, konferanslar düzenleniyor. Derneğimizin tanıtımı için Hoş Seda Geceleri gibi halka açık programlar yapılmaktadır. Zaman zaman mezarlık ziyaretlerinde bulunarak Gaziantep’e hizmet etmiş hâfızları anma merasimleri yapılmaktadır. Okunan hatimleri bizzat mezarları başında duaları okunmaktadır. Hâfızlarımız 3 aylarda ve yıl boyunca hatimler okumaya devam ediyor. Ramazan aylarında tüm camilerde mukabeleler hâfızlar tarafından okunuyor. Bu tür etkinliklerimizde inanıyoruz ki Gaziantepliler bizleri yalnız bırakmayacaklardır. Bunun yanında 23 Haziran 2007 tarihinde açıkhava anfi tiyatro salonunda yaklaşık 3000 kişinin katılımı ile Hoş Seda Gecesi yapılmıştır. Davetimize bizi kırmayıp teşrif eden Prof. Dr. M. Emin AY beyefendiye, Vali yardımcılarımıza, Türkiye Birincisi Mehmet BİLİR kardeşimize, KUR’ÂN HÂFIZLARI GELMİŞLER BİR ARAYA HÂFIZLAR TOPLULUĞU KUR’ÂNIN ŞİFASIYLA BULDULAR MUTLULUĞU. OKU HÂFIZ KARDEŞİM ÂYÂT-I BEYYİNÂTI KUR’ÂNIN SADASIYLA İNLETİN SEMÂVÂTI. ONLAR Kİ YERYÜZÜNÜN CANLI BİR KUR’ÂNIDIR KUR’ÂNI İLK OKUYAN NEBİLER SULTANIDIR. YA RAB BİZİ AYIRMA KİTAB-I KUR’ÂNINDAN BİR ZERRE İHSAN EYLE KURÂNIN AHLAKINDAN. KUR’ÂNSIZ YAŞAYANLAR GAFLETTE HÜSRANDADIR KUR’ÂNLA YAŞAYANLAR RAHMET-İ RAHMANDADIR. DÖRT KİTABIN MANASI LA İLAHE İLLALLAH KUR’ÂN TASDİK EDİYOR MUHAMMED RASULALLAH. YILLARDIR OKUNMAKTA SAYISIZ HATMİ ŞERİF MEVLAM HALİS KULLARI NASIL EDİYOR TARİF. İNSAN Kİ İNSAN OLUR MEVLAYI TANIDIKÇA SIDDIYKI EKBER OLUR KUR’ÂNLA YAŞADIKÇA. DURMA OKU KUR’ÂNI TA Kİ MAHŞERE KADAR AÇILIR BÜTÜN YOLLAR CENNET-İ ÂLÂYA KADAR. HÂFIZLAR ZÜMRESİNE SALÂT-U SELAMLAR OLSUN MEVLANIN RAHMETİ İLE MAKAMLARI CENNET OLSUN. M. EMİN ERBALCI 22/06/2007 (Kur’ân Hâfızları Derneğine İthafen) Tasavvuf ve Semazen  ekibindeki kardeşlerimize, müftülerimize, hâfız ve hocalarımıza, basın mensubu arkadaşlarımıza, dernek ve cemiyetlerden gelen kardeşlerimize, Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu mensuplarına, hocalarına ve talebelerine, İstanbul, Antakya, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Erzurum’dan teşrif eden hocalarımıza ve gönüldaşlarımıza, günlerce gecemiz için perde ardından çalışıp ismi dahi  söylenmeyen tüm kardeşlerimize, gecemizde bizi yalnız bırakmayan uzaktan ve yakından teşrif eden tüm Kur’an aşığı kardeşlerimize teşekkürü bir borç biliriz. HABER : Mehmet SÖNERCAN 17
  • 20. Gaziler Şehrinin Kur’ân Sevdalıları Prof. Dr. M. EMİN AY - Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Anadolu; medeniyetin, insanlığın, şefkatin, şecaatin, cömertliğin, cesaretin ve misafirperverliğin, kısacası güzelliklerin beşiği, yurdu, vatanı… Ve Kur’an-ı Kerîm; insanlık âlemine tüm bu güzellikleri öğreten ve öğütleyen mukaddes kitaplar zincirindeki son halka… Kur’an-ı Kerim’in yüzyıllardır okunduğu, öğretildiği Anadolu’da şimdi ter ü taze bir dernek var. Gaziantep Kur’an Hâfızları ve Gönüllüleri Eğitim ve Kültür Derneği… Evet, adından da anlaşılacağı üzere, sadece Gaziantepli hâfızları değil, Kur’an’a gönül veren tüm Kur’an sevdalılarını bağrına basmak, onları Kur’an kültürüyle eğitmek ve diğer ilimlerle takviye ederek “zülcenaheyn” yani çift kanatlı hale getirmek için kurulan bir dernek. Biz de Kur’an’a hizmet maksadıyla kurulan bu derneği diğer şehirlere de örnek teşkil etmesi arzusu ve dileğiyle bu yazımızda sizlere tanıtmak istedik. Değerli okuyucum. Gaziantep, kimilerine göre Peygamberimizin Şam ve Yemen hakkında yaptığı duada zikredilen Şam coğrafyasının uzandığı bir belde olarak görülmektedir. Böylesi bir kabul, şehri manevî açıdan değerli hale getirmektedir. Doğrusu havası, suyu, gölgesindeki serin esintisi, akşam saatlerindeki tatlı meltemiyle farklılığını hemen hissediyorsunuz Gaziantep’in… Ancak şehrin muhtelif mekânlarında savaş yıllarından kalan acı hatıralar da hala canlılığını muhafaza ediyor. Kurşun izlerinin yaraladığı nice duvar sizi alıp o talihsiz günlere götürüyor. Bununla beraber yöre insanının çalışkanlığı, misafirperverliği ve hoşsohbeti bu Anadolu şehrinin kısa sürede silkinerek üzerindeki sıkıntılardan kurtulmayı çabucak gerçekleştirdiğini ortaya koyuyor. Gerçekten Gaziantep, işgale uğrayan memleketlerimiz içinde belki de en hızlı toparlanıp ekonomik anlamda da bağımsızlığını ilan etmiş illerimizin başında belki de ilk sırasında yer alıyor denilebilir. Gündüz saatlerinde yaptığımız kısa süreli şehir gezisi Gaziantep’in, bir tarih kenti olması yanında aynı zamanda sanayi ve ticaret merkezi olarak da göz doldurduğunu ortaya koyuyor. Nitekim son yıllarda savaş sebebiyle Irak’ta yapılamayan fuarlar için bu ilimizin seçilmesi söylediklerimizi 18 destekleyen bir durum olarak kabul edilebilir. Başkanlığını İbrahim Halil Kocaoğlan, Başkan Yardımcılıklarını Hasan Yertürk ve Cumali Deniz’in üstlendiği Gaziantep Kur’an Hâfızları ve Gönüllüleri Eğitim ve Kültür Derneği, seçkin bir davetli topluluğunun katılımıyla 23 Haziran 2007 Cumartesi günü saat 14.30’da açılışını yaparak hizmet hayatına başlamış oldu. Söz konusu derneğin aynı gün akşam Anfi Tiyatroda düzenlediği Hoş Seda Gecesi’ne ise yaklaşık 3.000 kişilik bir izleyici kitlesi katıldı. Başkan İbrahim Halil Kocaoğlan, gerek gündüz gerekse akşam yaptığı konuşmalarda derneğin kuruluş amacını belirtirken şu hususlara vurgu yaptı; “Kur’an hâfızları için, Kur’an-ı Kerîm’in düzgün okunması ve ezberlenmesi konusunda icab eden çalışma ve faaliyetlerde bulunmak; ezberledikleri mukaddes kitabın anlamına da vakıf kimseler olarak yetişmelerini sağlamak. Kur’an-ı Kerîm öğreticileri ve hâfız adaylarının, kendilerine kucak açan bir dernekleri olduğu ve bu derneğin onların her türlü problemiyle yakından ilgilenmek üzere hazır bulunduğu hissini vermek. Bu bağlamda, musiki çalışmaları yapmak, gönüllülerin de katılacağı konser, tiyatro, sergi, spor, gezi ve eğlenceli etkinlikler vb. düzenlemek Yine bu hâfızların diğer ilimlerden de haberdar olabilmelerini sağlamak maksadıyla gerekli teşebbüslerde bulunmak ve çalışmalar yapmak. Bu bağlamda, bilgisayar ve yabancı diller kursu, kermes, seminer, yarışma, konferans ve panel gibi eğitim çalışmaları düzenlemek. 09 Temmuz 2007 tarihinden itibaren Gaziantep’te Alaybey Camii, Merkez Ulu Cami, M. Paşa Cami, Hacınasır Camii, Tekke Camii, Çıksorut Fâtih Camii ve Karşıyaka Merkez Camilerinde dernek üyesi hâfızlar tarafından hatim okunmasına başlamak.” Biz de başkanları tarafından derneklerinin kuruluş amaçları bu maddelerle kamuoyuna ilan edilen bu değerli kuruluşu, kayıtlı 120 hâfız üyesi, idarecileri ve başkanlarıyla birlikte gönülden tebrik ediyor, Cenab-ı Hak’tan muvaffakiyetler diliyoruz. Son olarak niyazımız, Gaziantep’te sık sık duyduğumuz bir dua olsun: Allah emsallerinin sayısını arttırsın. (Âmin)
  • 21. Kur’ân Hâfızlığının Önemi İbrahim Halil KOCAOĞLAN / İmam Hatip - Şehitkamil Muhterem Müminler, Kur’ânın Kur’an ehline dört büyük faydası vardır. 1-İbadettir. 2- Derecâttır. 3- Dünya ve ahirete yönelik hayattır. 4-Tecelliyattır. Çünkü kıyamet günü mevlamızın cemalini en çok görecekler Kur’ânı çok okuyanlardır. Bizlere düşen hiç değilse evlatlarımızı, torunlarımızı, kızlarımızı, Kur’ân-ı Kerimin güzel okunmasında ve ezberlenmesi noktasında yetiştirmektir. Biz yetiştiremiyor isek ehli olan Kur’ân kurslarımıza, hâfız hocalarımıza teslim edip hem dünyasını hem ahiretini mâmur etmektir. Doktorumuz hâfız doktor olsun, kimyacımız Kur’ânla bütünleşmiş kimyager hâfız olsun ne kaybederiz. Bilakis kazanırız. Unutmayalım ki Kur’ân, Hakkın ezeli hutbesi olarak, arştan iner gibi iner, İner ki gönüller Hz. Ahmed (S.A.V)’in aydınlık dünyasına bir kere daha uyanır. Bizleri bizlerden sonra hayır ile yad edecek, Fâtihalar gönderecek bir nesil istiyorsak neslimizi koruyup Kur’ân ehli etmeye gayret edelim. Hâfızlar zümresine salât-u selamlar olsun Mevlanın rahmeti ile makamları cennet olsun. HUTBE Muhterem Müslümanlar; Allah’ın yeryüzünde muhatap kabul edip, Habibi (s.a.v) vasıtasıyla; biz, sevdiği kullara gönderdiği en son ve mükemmel kitap Kur’ân-ı Azimüşşândır. Kur’an, okumak manasınadır, Kur’ânı okuyana kâri, başından sonuna ezberleyene de Hâfız denir. Başta okuduğum ayet-i celilelede Mevlamız, ‘Muhakkak ki Bu Kur’ânı Biz indirdik, Elbette O’nu koruyacak olan da biziz’ buyurarak Onun hâfızlar vasıtası ile kıyamete kadar korunacağını apaçık vurgulamıştır. Kainatta okunması ibadet, ezberlenmesi ibadet, dinlenilmesi ibadet, hatta yüzüne bakılması dahi ibadet olan ve mükafat kazandıran bir ikinci kitap yoktur. Yine başından sonuna, noktası virgülüne kadar ezberlenen ikinci bir kitap ta yoktur. Kur’anı ezberleyen Hâfızlarımız için bakın Sevgililer Sevgilisi Peygamberimiz (S.A.V) ne buyuruyor: ‘Benim ümmetimin en şereflileri Kur’ân Hâfızlarıdır.’ Yine Peygamberimiz (S.A.V) Kur’ânı ezberleyip iyi bilen kimse Melekût âlemindeki hususi bir sınıf meleklerle beraberdir. Çalışırken öğrenmek ve ezberlemekte güçlük çeken kimseye de iki kat mükafat vardır buyurmuşlardır. Şimdi bir düşünelim dünya ahiretin tarlası hükmündedir, dünyalık bir makam ve mevkilere gelsinler diye evlatlarımıza özel eğitimler aldırır, dünyasını mamur ederiz, yarın kıyamet gününde o evlat ‘Sen benim ahiretim için bana ne verdin baba’ diye davacı olduğunda verecek cevabımız olmaz. Bakınız Muhterem Müminler; Evlatlarını Kur’an ehli eden, hâfız edenler hakkında dünyada ilk Kur’ân Hâfızı olan Şerefli Peygamberimiz (S.A.V)ne buyuruyor: Kim Kur’ânı ezberler ve hükümlerine göre amel ederse o hâfızın babasına, kıyamet gününde bir tac giydirilir, Bu tacın ışığı, güneş, dünyadaki herhangi bir evde bulunduğu takdirde onun vereceği ışıktan daha güzeldir buyurarak ümmetine hâfızlık mesleğinin önemini ve yapılması gerekliliğini tavsiye etmiştir. Şairin hâfızlar için dediği gibi; Oku hâfız kardeşim, âyât-ı beyyinâtı, Kur’ânın sadasıyla inletin semâvâtı. Onlar ki yeryüzünün canlı bir Kur’ânıdır Kur’ânı ilk okuyan Nebiler Sultanıdır. Mevlamız muhafaza eylesin kitabımız yeryüzünden kalksa hâfızlar zümresi aynı noktası harekesi ile bir anda aynısını mevlamızın izni ile meydana getirirler. O şerefli Peygamberimiz, Kur’ân ehline, oku ve yüksel, dünyada düzgün bir şekilde okuduğun gibi oku denilecektir. Oku ! zira buradaki derecen okuduğun son ayetin sayısına göre olacaktır. Allah’ın Kelamı Senin Baştacın Okuyup Okutmaktır Miracın Rabbimin Kelamı Okudukların İlahi Sadasın Sen Hâfızım Yıllarını Verip Ezberledin Kelamı Sana Abdestsiz El Değdirmek Revamı Rabbim Senden İster Okumanı, Devamı Rabbimin İnsanlara Nimetisin Hâfızım Hâfız Olmayan Senin Kadrini Bilmez Besmelesiz Açılan Ağız Hiç Çözülmez Sana Kıymet Vermeyenler Hiç Gülmez Kur’ânın İnsanlara Şakıyan Bülbülüsün Hâfızım Allahın Kelamını Yırtıp Yaktılar O Günlerde Hâfız Pek Bırakmadılar Ölüm Döşeğinde Hep Seni Aradılar Sen Geleceğin Işığısın Hâfızım Kur’ân Kurslarını Hep Hor Gördüler Hain Olmadığını Hiç Bilmediler Azraili Görünce Yardım Dilediler Sen İncisin Yakutsun Hâfızım Senin Yetmiş Kişiye Şefaat Hakkındır İslamı Yaşarsan Cehennem Yakmayacaktır Senin Okuyup Ezberlediklerin Kelâmullahtır Sen Kelâmullah Bülbülüsün Hâfızım Bedirde Uhudda Seni Şehid Ettiler Neslimiz Kıyamete Kadar Hiç Bilmediler Sana Bu Dünyada Tam Hak Vermediler Ahirette Hakkını Alacaksın Hâfızım Hâfız SAİT KİLİT - 1995 19
  • 22. Ramazan denilince aklımıza ilk oruç, iftarlar, sahurlar, teravihler ve bolca ibadet gelir. Ramazan ayına, bu sene de kavuştuk çok şükür... Geçen sene beraber olduğumuz öğretmenlerimiz, belletmenlerimiz, öğrencilerimiz, yardımsever ağabeylerimiz, yakınlarımız, tanıdıklarımız ve her yaştan insan vardı... Kimi öğrencilerimiz mezun oldu, kimi görevlilerimiz başka yerlerde görev aldılar, kimi ağabeylerimiz şu anda öteki alemdeler… Evet, böyle bir takdirin içinde bizler de olabilirdik. Değil mi? Lütfedildiğimiz, korunduğumuz ve sağlıklı ömürler bahşedildiğimiz için, sonsuz şükürler olsun… Bizler her zaman, avantajlara, menfaatlere, makam-mevki, servet veya sevdiklerimize ulaştığımız zaman çok seviniriz ve bu ulaşmaya da, kavuştuk deriz ya. İşte Ramazan da, bizler için ve tüm insanlık alemi için, maddi ve manevi açılardan, avantajlar ve menfaatlerle dolu bir ay’dır. İşte bunlara tekrar kavuştuk, bunun için de şükürler olsun... 20 Külliyede Ramazan Bir Başka Güzel Bu yazımızda sizlere kurslarımızdan Hoşgör Külliyesi’nde ve Kız Kur’ân Kursumuzda yaşanan Ramazan coşkusunu anlatmaya çalışacağız. Ramazan ayı, yanlış giden hayatı düzeltmek, ibadete, Allah’a kulluğa başlamak için başlı başına fırsattır. Diğer zamanların ibadetlerine ek olarak ramazandaki ibadetler çok daha sıcak, kucaklayıcı hissedilir. Toplu halde neşeyle yaşanır ve iz bırakır. Her sene olduğu gibi bu senede düzenlenen etkinlikler ile geleneksel hale gelen ve Ramazan ayı boyunca verilen İFTAR davetleriyle Külliyeye gelen misafirler ile öğrenciler birlikte çok güzel iftar sofralarında ve teravih namazlarında buluşuyorlar. Kur’ân-ı Kerim tilavetleri, sohbetler, ilahiler v.b. birçok etkinlik düzenleniyor. Bu sene de hayırseverler tarafından verilen iftar sofralarında tüm gönül dostları ile kursumuzda verilen iftar programlarında buluştuk. Ne mutluluktur o öyle! Cismanî varlığını Allah’ın emrine adamış olmanın gönül huzuruyla bir sofrada beklemek... HABER : Abdullah BAYRAM
  • 23. Hurmanın, meyan şerbetinin, suyun, tatlının, külliyemizin avlusunda oturmak... Akşam namazından önce kurulan sofra da iftar açmak… Sanki Mekke, Medine iftarları... Ezanla birlikte sanki bütün tatları yeniden keşfederek yaşadığını, nefes aldığını, var olduğunu hissetmek... Kız Kursumuzda Ramazan Terâvih namazı ile karşılanırdı, mübârek Ramazan-ı Şerîf… Sahura kalkıp da abdest alınca vücudumuzdaki tüm zararlı düşünceler, kötü huylarda dökülür giderdi, öyle hissederdik. Âh o mukâbeleler!.. Melek gibi beyaz atkılarını başlarına alan öğrencilerimiz, her gün mukâbele dinlerlerdi. Ellerde Kur’ân’lar, saygı ile öperek açılır, öperek kapatılır. Mukâbele dinleyen öğrencilerimiz daha sâkin ve hırçınlıktan âzâde olduklarını gözlemledik. Sessiz ve sükûnetle dinlenilen mukâbeleler, gönüllerin inşirahına (gönüllerin ferahlamasına) sebep olup, öğrencilerimiz, sanki daha bir nurlanarak, gönülleri daha bir huzur doldu. Huşû ile kılınan beş vakit namazlar, Ramazan ayına özel, daha fazla ibadet etmek gayesiyle çekilen tesbihler, bir de tek başına okuduğu hatimler… Kursumuzdan taşan Kur’ân nûru, bizlere huzur ve sükûnet verirdi. On sekiz saat boyunca dikkatlice kullanılması gerekli olan enerjimizi, öylesine sokak koşuşturmalarına harcayamazdık doğrusu… Daha ağır, daha vakur olurduk, Ramazan günlerinde... Ramazan gelince öğrencilerimizce karşılıklı gizli bir sulh îlân edildi. Birisi ablacığım, biri de onun biricik kardeşi oluverdi. Normal zamanlarda dünyanın sözünü peşi peşine sıralayan öğrencilerimiz; Ramazan ayında değil kavga etmek, boş konuşmadılar bile… Oruç, sadece midelerine değil, dillerine de kilit vurdu. Orucumuzu açtıktan sonra; uzun zaman aç ve susuzluğa dayanamayan öğrenciler, ertesi günü oruç tutamayacağımıza kanaat getirir; sahura herkesten önce kalkardı. Teravihi uzun bulur, ama kılıp bitirdikten sonra ne çabuk bittiğini hisseder, ertesi gün yine koşarak mescide giderdi. Çünkü her zorlukla beraber oruç ibâdetinin gönlümüzde bıraktığı huzur ve “bir daha tutalım, ertesi günü de tutalım” aşkı, zorlukları siler de geçerdi. Ortak kanaat şudur ki; Ramazan ayında bütün kurslarımıza bolluk bereket girer. Zamanda bereket, arkadaşlıkta bereket, ibâdette bereket, mutfakta, erzakta, pişirilen yemekte bereket, muhabbette bereket… Bereket üstüne bereket… 21
  • 24. Hâfız SAHABELER YAZI DİZİSİ (2) ÜBEYY İBN KA’B (r.a) MUSAB BİN UMEYR (r.a)bir Otorite) (Kur’ân Kıraatinde ve Kur’ân Tefsirinde Sahabe-i kiramdan ve ensardan olup, rasûlüllah (s.a.s)’ın vahiy kâtiplerindendir. Übeyy (r.a)’in babasının adı Ka’b, annesinin ismi Süheyle’dir. İki künyesi vardır: Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem), kendisine “Ebû Münzir” künyesini vermiş, adına ilaveten de “Seyyidül-Ensar” lakabını koymuştur. Hazrec kabilesinin Neccaroğulları kolundandır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Übeyy b. Ka’b’ın İslam’ı kabul etmesi Rasulüllah(s.a.s)’ın Medine’ye hicret etmesinden önce, Akabe biatlarında olmustur. Übeyy b. Ka’b İkinci Akabe biatında Rasûlüllah (s.a.s)’a biat eden yetmiş kişi içerisinde idi. Rasûlüllah (s.a.s) Medineli Müslümanlar arasında yapmış olduğu kardeşlik antlaşmasında Übeyy b. Ka’b ile Aşere-i Mübeşşere (Cennetle müjdelenen on kişi)’den Said b. Zeyd’i kardeş yaptı. Übeyy, Rasûl-ü Ekrem ile Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün muharebelere katıldı. Uhud muharebesinde kendisine bir ok isabet etmiş, Rasûlüllah (s.a.s) ona bir doktor göndermiş, doktor okun girdiği yerdeki damarı keserek üzerini dağlamıştı. Bu suretle Übeyy b. Ka’b bu arızadan kurtulmuş oldu (bk. Müslim, Selam:73-74). Übeyy b. Ka’b cahiliye döneminde de okuma yazma bilen az sayıdaki kimselerden biri idi. (İbn Sa’d, Tabakat, I, 498). Rasulüllah(s.a.s) Medine’ye hicret edince, orada, ensar içerisinde yazılarını ilk yazan Übeyy b. Ka’b olmuştur (İbn Seyyidi’n-Nas, II, 315). Yazdığı yazıların sonuna “filan oğlu filan yazdı” diyenlerin de ilki idi (Ibnü’l-Esır, Üsdü’l-Ğabe). Şu halde Medine döneminde Rasulüllah(s.a.s)’e gelen vahyi ilk yazan Übeyy b. Ka’b olmustur. Übeyy b. Ka’b olmadığı zaman Zeyd b. Sabit yazardı. Peygamber Efendimiz (s.a.s) ilahi vahyi Cebrail (a.s)’den aldığı zaman, Übeyy b. Ka’b onu daha yazının ıslaklığı üzerinde iken ezberler, Rasûlüllah (s.a.s)’a okurdu (Zehebî, Siyer, I, 280) Übeyy ashabın en alimlerindendi. Tabiinin büyük bilginlerinden olan Mesruk (663/683) söyle 22 derdi: “Rasûlüllah (s.a.s)’ın ashabıyla görüştüm. ilimlerinin şu altı kişiye dayandığını gördüm: Ali b. Ebu Talip, Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Sabit, Übeyy b. Ka’b ve Ebu’d-Derdâ “( İbn ü’lKayyım, İ’lâmu’l-Muvakkıîn, I, 16). Übeyy b. Ka’b, Kur’ân-ı Kerîm’i en iyi okuyan sahabilerden idi. Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Ümmetimin en iyi okuyanı Übeyy’dir.” (Zehebî, Siyer: I, 392) buyurmuştur. Bu sebeple Seyyidü’l-Kurra (Kur’ân okuyucuların efendisi) lakabıyla tanınmıştı. Kur’ân-ı Kerîm’i sekiz gecede hatmederdi. Rasulüllah(s.a.s)’ın zamanında Kur’ân’ı cem’ ederek ona arzeden sayılı sahabîlerden biri idi. Nitekim Enes b. Malik, “Rasûlüllah (s.a.s) zamanında Kur’ân’ı dört kişi hıfzetmış olup hepsi de ensardandı. Bunlar: Übeyy b. Ka’b, Muaz b. Cebel, Ebû Zeyd ve Zeyd b. Sabit’tir” (Buharî, Menakıbu’l Ensar: 17; Tirmizî, Menâkıb: 33) demiştir. Übeyy b. Ka’b, Rasûlüllah (s.a.s)’ın ashabına Kur’ân’ı kendilerinden öğrenmelerini tavsiye ettıği dört kişiden biridir. Abdullah b. Amr b. As’dan söyle rivayet edilmiştir: Rasulüllah(s.a.s)’ın şöyle buyurduğunu işittim: “Kur’ân’ı dört kişiden alın (öğrenin). Abdullah b. Mes’ud’dan,-Rasulüllah(s.a.s) önce bunu zikretti, Ebu Huzeyfe’nin mevlası Salim den, Muaz b. Cebel’den ve Übeyy b. Ka’b’dan” (Buharî, Menakıbu’I-Ensar:16). Bu dört sahabîden Muaz ile Übeyy ensardan, Abdullah b. Mes’ud ile Salim ise muhacirlerdendir. Rasûlüllah (s.a.s) Übeyy b. Ka’b’ı, Kur’ân-ı Kerim’i iyi bilen bir sahabî olması sebebiyle öğretmen olarak tayin etmişti. Mescid-i Nebevi’de Kur’ân-ı Kerîm’i öğretirdi. Aralarında Ebu Hureyre, Abdullah İbn Saib ve Abdullah İbn Abbas’ın da bulunduğu birçok sahabînin hocalığını yapmıştır. O, Kur’ân-ı Kerîm’i öğretmesi karşılığında her hangi bir maddi şey de almazdı. Übeyy bin Ka’b (r.a.), Kur’ân-ı kerim’i bizzat Peygamber efendimiz (s.a.v.) den öğrenenler arasındadır.
  • 25. Rasûlüllah (s.a.s) Übeyy b. Ka’b’ı, Kur’ân-ı Kerim’i iyi bilen bir sahabî olması sebebiyle öğretmen olarak tayin etmişti. Mescid-i Nebevi’de Kur’ân-ı Kerîm’i öğretirdi. Aralarında Ebu Hureyre, Abdullah İbn Saib ve Abdullah İbn Abbas’ın da bulunduğu birçok sahabînin hocalığını yapmıştır. O, Kur’ân-ı Kerîm’i öğretmesi karşılığında her hangi bir maddi şey de almazdı. Übeyy bin Ka’b (r.a.), Kur’ân-ı Kerim’i bizzat Peygamber efendimiz (s.a.v.) den öğrenenler arasındadır. Übeyy bin Ka’b (r.a.) talebelerine karşı çok edepli, nazik ve disiplinli bir sahabi idi. Derslerini ciddi ve düzenli olmasını isterdi. Talebelerinden ayrı bir yere oturmaz, onlarla aynı seviyede bulunur, öylece ders verirdi. Kendisi için özel Mushaf yazmıştı bu mushafa da; “Hazret-i Übeyy Mushafı” denilmektedir. Übeyy b. Ka’b, Kur’ân’ın lafızlarının eda keyfiyetini, kıraat vecihleriyle ilgili hususiyetlerini öğrenmeye özen gösterirdi. Allah Teâlâ, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e Übey’e Kur’ân okumasını emretmiştir. Enes b. Malik (r.a)’dan söyle rivayet edildi: Rasulüllah (s.a.s) Übeyy b. Ka’b’ın: “Allah bana Lemyekünillezîne keferu suresini sana okumamı emretti” buyurdu. Übeyy “Allah benim adımı da andı mı?” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Evet” deyince Übeyy b. Ka’b sevincinden ağladı (Tecrid-ı Sarih Tercümesi: X, 21). Übey b. Ka’b, kıraati bizzat Rasulüllah (s.a.v)’den almıştır Kur’ân-ı Kerîm’e karsı duyduğu rağbet ve arzu Übeyy b. Ka’b’ın faziletini artırmış, bu sebeple Rasûlüllah (s.a.v)’ın takdirini, ashabın saygısını kazanmıştır. Übeyy b. Ka’b aynı zamanda Rasûlüllah (s.a.v) zamanında fetva veren az sayıda sahabîden biridir. “Rasûlüllah (s.a.v) zamanında fetva veren, üçü muhacir ve üçü ensardan olmak üzere altı kişi idi. Muhacirlerden olanlar Ömer, Osman, Ali; ensardan olanlar da Übey b. Ka’b, Muaz b. Cebel ve Zeyd b. Sabit’tir” (İbn Sa’d, aynı eser: II, 350). Übeyy b. Ka’b, Rasûlüllah (s.a.v) zamanında idari görevlerde de bulunmuştur. Rasûlüllah (s.a.v) onu bazı kabilelerin zekâtlarını toplamak üzere görevlendirmişti. Übeyy b. Ka’b’ın, Rasûlüllah (s.a.v) ‘ın vefatından sonra ilk halife Hz. Ebu Bekir zamanında Übeyy b. Ka’b da Hz. Ebu Bekir’in danışma meclisi üyelerinden idi. Aynı zamanda Hz. Ebu Bekir döneminde fetva vermekle görevli meshur fakihlerden biriydi (ibn Sa’d, Tabakat: II, 350). Kur’ân’ın toplanmasında kendisi ayetleri okuyor diğerleri de yazıyordu. Bu dönemde onun Kur’ân’ın bir kitap haline getirilmesi görevini aldığını da görüyoruz. Übeyy b. Ka’b, ikinci halife Hz. Ömer’in de teveccühünü kazanmıştır. Hz. Ömer, Übeyy b. Ka’b’a çok hürmet eder, ondan yararlanır ve ona Seyyidü’l-Müslimin (Müslümanların ulusu) derdi (Tecrid: X, 22). Hz. Ömer’ın hilafeti döneminde onun şura meclisinde çalışır ve kabilesi Hazrec’i temsil ederdi. Aynı zamanda fetva işlerine de bakardı. Hz. Ömer bir zaman halka hitabında şöyle demiştir: “Kur’ân’dan sormak isteyen Übeyy b. Ka’b’a gelsin, feraizden sormak isteyen Muaz’a, mal isteyen de bana gelsin. Çünkü Allah beni hazinedar ve dağıtıcı kıldı” (Zehebî, Siyer: I, 394). Çünkü Übeyy b. Ka’b tefsirde Medine ekolünün önderi idi, ve kıraatte de zirvede olan bir otorite idi. Kıraat imamlarından Nafi, İbn Kesir, Ebu Amr, ve İbn Amir’in Kur’ân kıraatinde senetleri bu sahabiye dayanmaktaydı. Hz. Ömer zamanında teravihi cemaatle ilk kıldıran da Übeyy b. Ka’b olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v) zamanında, onun vefatından sonra ilk halife Hz. Ebu Bekir, daha sonra kısmen de Hz. Ömer zamanında teravih namazı cemaatle değil, münferit olarak kılınmıştır. Hz. Ömer bütün halkı bir tek imamın arkasında toplamayı düşündü ve ertesi gün Übeyy b. Ka’b’ı teravih imamı tayin edip cemaati onun arkasına topladı. Böylece teravih namazı cemaatle kılınmaya başlandı (Buharî, Teravih: I Tecrid-ı Sarih Tercümesi: IV, 75-76). Hz. Ömer, hilafeti zamanında fetva işleri üzerinde hassasiyetle durur, ancak bu işe ehil olanların fetva vermesine müsaade ederdi. Onun zamanında ancak Hz. Osman, Hz. Ali, Muaz b. Cebel, Abdurrahman b. Avf, Übeyy b. Ka’b, Zeyd b. Sabit, Ebu Hureyre ve Ebu’d -Derdâ gibi tayin ettiği zatlar fetva verirdi (M. Şıblî, Asr-ı Saadet, Tercümesi. Ö. Rıza, Doğrul, 0st. 1974, VI, 369). Übeyy b. Ka’b, Hz. Ebu Bekir döneminde olduğu gibi Hz. Ömer döneminde de danışma meclisi üyesi idi. Çeşitli konularda fikri alınır, görüşlerine değer verilirdi (Ibn Sa’d a.g.e: II, 350; M. Şıblî, a.g.e : IV, 334). Übeyy b. Ka’b tefsir sahasında da ashabın önde gelenlerinden biri olup Medine tefsir ekolünün reisi olarak kabul edilmiştir. Kur’ân-ı kerim’i bizzat Kur’ân-i kerim ile tefsir eder, Esbab-ı nüzul (inme sebepleri) hakkında geniş bilgiler verirdi. Celaleddin es-Suyutî (ö. 911/1505) tefsir sahasında meşhur olan sahabîlerden en çok tefsir rivayet edilenlerin Hz. Ali, Abdullah b. Mes’ud, Abdullah b. Abbas ve Übeyy b. Ka’b olduğunu belirtmiştir (bk. Suyutî, el-İtkan: II, 187). Übeyy b. Ka’b vahiy kâtibi olması sebebiyle Rasûlüllah (s.a.v)’ın fiil ve hareketlerine muttali bir sahabî idi. Kütüb-i Sitte’de kendisinden altmış küsür rivayet edilmiştir. Baki b. Mahled (ö. 276/889)’in Müsned’inde Übeyy b. Ka’b’ın yüz altmış dört hadisi vardır. Bunlardan üçü hem Buhari’de ve hem de Müslim’de vardır. Ayrıca Buhari üç hadisi tek başına rivayet etmiş ,yedi hadisi de yalnız Müslim rivayet etmiştir (Zehebi, Siyeru A’lamı’n -Nübela’: I ,402). Übeyy b. Ka’b ın rivayet etmiş olduğu hadislerden birinin anlamı şöyledir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ademoğlunun bir vadi dolusu malı olsa, bır ikincisini ister. İki vadi dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü de ister. Ademoğlunun içerisini topraktan başka bir şey doldurmaz. Allah Teâlâ ise tevbe edenin tevbesini kabul eder” (Tirmızî, Menakıb: 32). Übeyy b. Ka’b’ın vefat tarihi ihtilaflıdır. Bir kısım islam tarihçileri onun Medine’de hicri 22’de öldüğünü bir kısmı da hicri 25’te vefat ettiğini belirtmektedir. Vefat ettiği gün Hz. Ömer “Bugün Müslümanların ulusu öldü” demiştir. Onun Hz. Osman’ın hilafeti döneminde hicri 30’da öldüğünü söyleyenler de olmuştur. Bize göre bu daha doğrudur. Çünkü Hz. Osman ona Kur’ân’ı cem’ etmesini emretmiştir” (İbn Sa’d, Tabakat: III, 502; Zeheb, I, 400). Cenaze namazını Hazret-i Osman (r.a.) kıldırdı. Baki kabristanında medfundur. Muhammed Mücahid Çalışkan Kur’ân Kursu Öğreticisi 23
  • 26. HOŞGÖR’DE İZ BIRAKANLAR “Gaziantep’te Hoşgör’de hâfızlık eğitimini ilk başlatan hocaefendi, halkın sevgi ve takdirini kazandı” Hüsamettin Baykal Hocaefendi Muhterem hocaefendi 28 Şubat 1948 tarihinde Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Hacılı Köyünde doğdu. 6 yaşında hâfız Ali Hoca’dan hâfızlık eğitimi almaya başladı ve 10 yaşında eğitimini tamamladı. 10-12 yaşlarında iken Niksar eski müftülerinden Ahmet Hoca’dan İslami İlimler (siyer, fıkıh) eğitimi aldı. 1957 yılında hocasının isteği üzerine İstanbul Nuru Osmaniye Külliyesi’nde eğitimini sürdürdü. Kurrahâfız İsmail Biçer Hoca Efendi’den Kıraat üzerine dersler aldı. Daha sonra Şehzade Külliyesi’nde hadis, tevsir dersleri aldı. 1957-1967 yılları arasında İstanbul’da çeşitli medreselerde eğitimini sürdürürken bir yandan talebe yetiştirmeye başladı. 1967 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Kur’an Kursu Öğreticisi olarak göreve başladı. İlk olarak Kırklareli Doğanca kasabasında 4 ay, ardından Babaeski Kur’an Kursunda 4 yıl görev yaptı. 1973 yılında Gaziantep’e gelerek 1987 yılına kadar Hoşgör Kur’an Kursunda görev yaptı. Gaziantep Lisesi’nde din dersi öğretmenliği yaptı. Kendini eğitime adayan Hüsamettin Baykal Hocaefendi Malatya ve Erzurum’da ki Yüksek İslam Enstitüsü’nü kazanmasına rağmen hâfız öğrencilerini bırakmak istemedi. Gaziantep’te Hoşgörde hâfızlık eğitimini ilk başlatan hocaefendinin ilimizde yetiştirdiği 70 mezun hâfızı bulunmaktadır. Bu hâfızlardan bir tanesi de yapmış olduğu hizmetlerle Gaziantep halkının sevgi ve takdirini kazanan kursumuzun yöneticisi Mustafa Deniz Hoca’dır. İlköğretimi İstanbul’da tamamlayan Hocaefendi, lise eğitimini ise Gaziantep’te Akşam Sanat Okulu’nda tamamladı. Eğitimini dışarıdan bitiren hocaefendinin Yüksek İslam Enstitüsünü kazanmış olması öğrencilerimiz için başarılı bir örnek teşkil etmektedir. 1988 yılında babasının tavsiyesi üzerine memleketine hizmet etmek için Niksar Topcular Kur’an Kursu’na yönetici olarak görevlendirildi. 1991 yılında devlet memurluğu vazifesini başarı ile tamamlayarak emekliye ayrıldı. Hâfızlar soyunun temsilcisi olup, mânevi değeri yüce göreve ömrü boyunca hizmet etmiş olan hocaefendi emekliliğinde muhtelif camilerde fahri olarak hâfız yetiştirmeye devam etmiştir. Hocaefendi sırası ile 1991-1993 yıllarında Fransa ve 1995-1997 yıllarında Almanya’da eğitim hizmetine devam etti. 1999-2009 yılları arasında memleketinde kur’an dersleri verdi. Ömrünü her daim hâfız yetiştirmeye adayan hocaefendi 30 Mayıs 2009 yılında vefat etti. Gaziantep’teki öğrencileri bizzat defin işlemlerine iştirak ettiler. Hocaefendinin ardından; “Niksar’da öyle bir çınar devrildi ki, bir daha böyle bir çınar vücuda gelmez. Hocaefendinin yeri doldurulamaz” denildi. Allah yolunda hizmetle dopdolu bir ömrü, kalemle ifade etmenin ne kadar güç olduğunu takdir edersiniz. Hocaefendinin affına sığınarak elbette çok önemli birçok hususa değinemediğimizi ifade ederken kısa özgeçmişini vererek Hocaefendiyi ve Gaziantep’e hizmetlerini tanıtmaya çalıştık. Hocamıza rahmet niyâz eder; bizlerin de onun feyz ve bereketinden hissedâr olmamızı Yüce Mevlâ’dan temenni ederiz. Vesalet DEMİR Emekli Kur’ân Kursu Öğretmeni 24
  • 27. EY RABBİM’İN KELAMI Her sözüm, sana ola sevgimden ince bir kalp ağrısı… Sana her varışım, huzurun eşiği... Sen değince dudaklarıma sen ile can bulur sesim… Ey Kur’ân’ım sen varsın diye, böylesine cesur bu yürek! Sen ki, dünya ve içindekileri zamana yenik düşüp yaşlandıkça, gençleşensin! Her günümün başında sen varsın, bu gözle güneşden önce sana değer, senin ile ısıtırım içimi.. Sen ki, bana indirilensin… Ben sende unuttum dünyalık acıları uhrevi tüm lezzetler senle başlar. Asıl fedakarlığın ne olduğunu, baş koyunca senin yoluna anlaşılır. Sen ki, ardıma bile bakmadan bırakıp hicret ettiğimsin… Sen ki, vuslatım, sen ki, bu acizhane gençliğimin baharısın! Derdim sen oluverdin, sevincim sen. Ben senden öğrendim sükutu, senden öğrendim karanlığa inat aydınlığı… Ben her şeye senin için sabrederim. Sen ki, her daim baktıkça imrendiğimsin. Sen ki, dua bile etmeyi öğrendiğimsin… Sen ki, rabbimin bana uzattığı bir ipsin(ali imran 103) Sen ki, dua bile etmeyi öğrendiğimsin. Uğruna evimden yurdumdan çıkacak kadar değerlimsin… Ey Kur’ânım, benim yolum her seferinde senin yoluna çıksın isterim. Ey ayeti ayetine içime nakş ettiğim, ey cenneti sende bildiğim Ey necatım’ben ki sana talebeyim. Sen ki ilahi sevdanın ateşi, ben ki ham! sende pişmek isterim… Kur’ânım, tek dayanağım! özlemimin, çilemin şahidi gel gir şu yüreğime. Bak gözler değdikçe sana için kayboldu, satır satır yıldız yıldız kayıverdin Ey dert ortağım, ey her anımın şahidi, Ey gecem, ey gündüzüm ben seni talep ederim, ey bu biçare ömrümün baharı… Okudukça kıssasını her seferinde Yusuf misali, zindan çıkıp sarayına vardığım… Kur’ân’ım kim ne derse desin sen ki, bana benden yakın gelensin. Sen okundukça, kainatın durup dinlediğisin, asırlardır, sende deva buldu insanlık’ey nuru hüda, bak her kalem sana yazar! kadın-erkek her mümin islamın şuuru ile soluğu sende alır, sen ki her şeye yetersin. Ey kalbin rayihası,ey efendimin emaneti, rabbimin kelamı daldıkça en derine dalmak istediğim ilmin denizi gel harf harf gir şu gönlüme… Kur’ânım ben nefesim yettikçe senle olmak isterim. Ey sevgili hep sana yanmak isterim. Dağların bile yüklenmekten kaçtığı rabbimin kelamı, ben iki cihanda da seninle şereflenmek isterim. Kur’ân’ım tüm çaresizliklerin tek çaresi! ömrümün tek gayesi…dünyada ki tüm kitapların dili ne olursa olsun hep seni anlatır, sende var olanı yeni var olmuşcasına, onlar fark etmez ama sana çalışırlar, sende keşfederler alemi, Sen ki, nazlı bir yarsın, yarım olana yar olmazsın.. İşte bende bu hâfızlık sevdasına düşenlerdenim…senin sevdanın narında pişip nuruna ermek isterim, ben bu karanlığa inat senin ahlakınla ahlaklanmak isterim, benki her şeyi senden öğrenenim. Ey Kur’ânım sensin benim miracım.. Aslıhan Polat Kurs öğrencisi 25
  • 28. Hâfızlık, Fazileti ve Tarihteki Yeri Sefa ÖZCAN / Kur’ân Kursu Öğreticisi Kur’an’ı Kerimi lafzen okumaya kıraat, güzel okumanın usullerini öğreten ilme tecvid, Kur’ân okuyan kişiye de kârî denir, çoğulu kurrâ’dır. Kur’ân-ı Kerîmin tamamını ezberleyene de hâfız denir. Arapçada korumak, ezberlemek mânâsındaki “hıfz” kökünden türemiş bir sıfat olan hâfız, Kur’ân-ı Kerîmi ezberleyen ve hâfızasında koruyan kişidir. Hâfız sadece Kur’ân-ı Kerîmin kelimelerini, âyetlerini ezberleyen değil, aynı zamanda onun mânâsını kalbine ve ruhuna nakşeden, beynine alan ve gönül dünyasında seyreden bir insandır. Kur’ân’ı içine sindirmiş olan gerçek hâfız yürüyen ve konuşan Kur’ân demektir. Hâfız kelimesine nisbet edilen el-Hâfız, Allah’ın güzel isimlerinden biridir ve; “Her yönden esirgeyip koruyan, insanların ve cinlerin bütün amellerini muhafaza eden, asla zayi etmeyen” anlamındadır. verirler: “Kim Kur’ân okur ve onu ezberler, helâlini helâl kılar ve haramını haram kılarsa, Allah, bu Kur’ân sebebiyle onu Cennetine koyar ve ailesinden Cehenneme girmeyi hak eden on kişiye şefaat hakkı tanır.” Hâfızları Abese Sûresinde sözü edilen (sefere-i kirâma) benzeten Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hâfızların Cen-nette onlarla beraber olacağını müjdelemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) kendisine vahyolunan âyetleri ezberinde tutar ve daha sonra Sahabilere okurdu. Kur’ân’ı hâfızasına nakşedip ilk muhafaza eden bizzat kendisidir, ilk hâfız odur. Kıyame Sûresinin 16. ve 17. âyetlerinde işaret edildiği gibi Cenâb-ı Hak tarafından garanti edildiği şekilde Pey-gamber Efendimiz (s.a.v.), aldığı vahyi derhal bellemiş oluyordu. Bu yönüyle hâfızlık bir Peygamber mesleğidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her sene Ramazan ayında o zamânâ kadar vahyedilmiş olan bütün Kur’ân’ı Hz. Cebrail ile mukabele ederdi. Dünyasını değiştireceği seneye rastlayan Ramazan’da bu mukabele iki defa olmuştu. Asr-ı Sâadette Hâfızlık “Şüphesiz ki Kur’ân’ı ve onu koruyacak olan da Biziz” âyetinde de ifade edildiği gibi Kur’ân’ın gerçek sahibi ve koruyucusu o kelâmın mutlak sahibi olan Allah’tır. Hâfızlar, Peygamberimizin (s.a.v.) özel iltifatına mazhar olan insanlardır: “Hâfız olup da Kur’ân okuyan kimse meleklerle beraberdir” hadisinde bildirildiği gibi, hâfız her an meleklerle birlikte, meleklerin arasında, meleklerle içiçedir. Çünkü meleklerin en çok ilgi duydukları olay, Kur’ân’ın okunduğu ve dile getirildiği yerlerdir. Kur’ân’ı beynine nakşeden ve kalbine yerleştiren hâfızlar, hem dünyada şerefli ve saygın insanlardır, hem de âhirette akrabalarına ve yakınlarına şefaatçi olacaklardır. Bu müjdeyi Efendimiz (s.a.v.) şu sözleriyle 26 Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayatta iken Sahabilerin çoğu Kur’ân-ı Kerîmi ya tamamen veya bir kısmını ezberlemiş durumdaydılar. Ancak Sahabiler içinde hâfız olanların sayısı kesin olarak bilinmiyor. Fakat bazı olaylar dolayısıyla Sahabiler arasında çok sayıda hâfız olduğunu öğreniyoruz. Meselâ hicretin 4. yılında meydana gelen Bi’rü Maûne Vak’asında 70 kadar hâfız Sahabinin, Hicre-tin 12. yılında ise Yemame Savaşında bazı kaynaklara göre, 70; bazı kaynaklara göre ise 500, 700 veya daha fazla hâfız Sahabinin şehit olduğu rivâyet edilmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) daha Mekke’de iken Sahabilerden Hz. Erkam’ın evinde bizzat Kur’ân öğretimine başlamıştı. Aynı şekilde hicretten iki yıl önce Birinci Akabe Bîatını müteakip Mus’ab bin Umeyr’i, Evs ve Hazreç ka-bilelerinden Müslüman olanlara Kur’ân öğretmek üzere Medine’ye göndermişti. Peygamberimizin (s.a.v.), Müslümanlara Kur’ân öğretmek için indiği yere “Dârü’l-kurrâ” denildiği gibi, hicretten sonra da Peygamberimizin mescidi
  • 29. Dârü’l-Kurrâ gibi kullanılmıştı Mescidin suffesi İslâm tarihinde Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından açılan ve ilk yatılı Kur’ân kursu idi ve burada yüzlerce öğrenci vardı. Bu Sahabilere Suffe Ashabı denirdi ve bizzat Efendimizin (s.a.v.) rahlesi ve dizi dibinde yetişiyorlardı. Suffe Ashabının bir kısmı hâfızdı ve hep Kur’ân’la meşgul olurlardı. Civar kabileler Peygamberimize (s.a.v.) gelip İslâmı öğretecek hoca istediklerinde Peygamberimiz (s.a.v.) hâfız olan Sahabileri gönderirdi. Peygamberimiz (s.a.v.), sayıları kırkı bulan vahiy katiplerine ve hâfızlara özel önem vermiş, sağlığında Kur’ân-ı Kerîmi onlara yazdırmış, İslâmı tebliğ için onları görevlendirmiş, üstün zeka ve kabiliyetleri sebebiyle elçilik ve valilik görevlerine onları getirmiştir. Hatta, Kur’ân’ın dört kişiden alınmasını tavsiye etmiştir. Bunlar; Abdullah bin Mes’ud, Ebû Huzeyfe’nin mevlâsı Salim, Muaz bin Cebel ve Ubey bin Ka’b. Hz. Ebû Bekir (r.a.), Kur’ân-ı Kerîmi tek cilt haline getirme görevini vahiy katipleri komisyonunca yapmıştır. Hz. Ömer (r.a.), genç ve yaşlı kurra’yı meclisinde bulundururdu. Hz. Osman (r.a.), Kur’ân-ı Kerîmin çoğaltılmasını hâfızlar ve vahiy katipleri önderliğinde yapmıştır. Sahabeden Ümmü Varaka, Hz. Aişe, Hz. Hafsa ve Ümmü Seleme gibi hanımlar da hâfızlar arasında idi. Abbasiler döneminde Harun Reşid’in hanımı Zübeyde’nin üç yüz kadar hâfız cariyesi bulunmakta ve saraydan dışarıya “arı kovanı gibi” Kur’ân sesleri yayılmaktaydı. Osmanlı Döneminde Hâfızlar Osmanlı döneminde Kur’ân eğitimine ve hıfzına ayrı bir önem verilirdi. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde anlattığına göre, o dönemde sadece İstanbul’da dokuz bin hâfız vardı. Bunların üç binini kadınlar oluşturuyordu. Osmanlı döneminde bazı türbelerde sürekli Kur’ân okuyan hâfızlar görev alırdı. Meselâ Eyüp Sultan türbesinde görevli 72 hâfız vardı. Fâtih Sultan Mehmet Hanın türbesinde ise 90 kadar hâfız, her biri günde 16 dakika Kur’ân okumak üzere her gün nöbetleşe türbeye gelirdi. Bu sûretle 1481’den 1924’e kadar 443 yıl boyunca, Fâtih’in başucunda, bir dakika ol-sun Kur’ân sesi eksik olmamıştı. Aynı şekilde 1917’de Yavuz Sultan Selim Hanın Mukaddes Emanetleri İstanbul’a getirmesinden itibaren Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar asırlarca 40 hâfız hiç ara vermeden Kur’ân okudular. Ünlü ruh doktoru Mazhar Osman’ın, hastaları Kur’ân sesi ile tedavi etmesi orijinal bir buluştur. Zira ruhun asıl gıdası, Kur’ân’ın lahutî sesidir, Davudî mizmarıdır. Ülkemizde hâfızlık müessesesinin bir nizama bağlanmasını isteyen Ali Rıza Sağman’dır. İlk Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’nin zamanında 1933 yılına kadar ancak dokuz tane resmî Kur’ân Kursu açılabilmişti. Bu sayı 1991 yılında beş bini aşmış, 2001 yılı itibariyle de bu sayının üç bin beş yüz civarındaydı. Kur’ân Kurslarında hâfız olanlar için her ders yılı sonunda Diyanet İşleri Başkanlığınca tespit edilen bölgeler ve merkezde imtihanlar yapılır. Türkiye’de hâfızlık belgesine sahip en az yetmiş beş bin kişi olduğu tahmin edilmektedir. Hâfız Olmanın Yaşı Hâfız olmanın belli bir yaşı yoktur. Tâbiin ulemasın-dan Süfyan bin Uyeyne gibi 4 yaşında hâfız olanlar olduğu gibi, 60-70 yaşında hıfzını tamamlayanlar da olmaktadır. 2001 yılında gazetelerde yer alan bir habere göre, İzmir Büyük Hatay Kız Kur’ân Kursu’nda, torunu yaşındaki talebelerle beraber yılmadan çalışmaya devam eden Bedia isminde bir hanım, gençlerle beraber Kur’ân’ı hıfzetmenin mutluluğunu yaşamıştır. Hâfızlık merasimiyle diplomasını alan Bedia Hanım, “Ben 5 yıldan beri hâfız olmak için çalışıyorum. Allah’tan çok istedim ve bana verdi. Çok mutluyum. Gençlere bir mesajım var. Bu işe biraz olsun zaman ayırırlarsa, inşâallah yarı yolda kalmazlar. Zamanlarını öldürmesinler ve gönülden isteyince, Allah’ın kendilerini yarı yolda bırakmayacağına inansınlar” şeklinde konuşmuştur. Yüce Mevlam cümlemize Hâfız olmayı, hâfız olanlara da hâfız olarak ölmeyi nasip etsin. (Amin) 27
  • 30. Mevlüt GÜL / Kur’ân Kursu Öğreticisi Prof. Dr. Ali Erbaş’dan ziyaret Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye genelinde hâfızlık belgesi olan ancak herhangi bir göreve atanamayan 15 bin hâfız için eğitim çalışması başlattı. Diyanet, irtibat kurmak istediği hâfızlara müftülükler aracılığıyla gönderdiği mektupta, gönderilen yazıda, hâfızlık müessesesinin Diyanet’in öncelikli faaliyet alanları arasında olduğu belirtilerek, ‘’Mevcut hâfızlık kurslarımızı geliştirmek, yeni kurslar açmak, hâfızlığın kolaylaştırılması için yeni programlar yapmak gibi konular üzerinde hassasiyetle durmaktayız. Yeni kurslar açarak hâfız yetiştirmenin yanında bir Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş Hoşgör Fâtih Kur’an Kursunu ziyaret etti. Ziyaretinde bir hâfız da bulunması gereken özelliklerden bahseden Prof.Dr. Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı’ nın Hâfızlara sahip çıkmak için ciddi çalışmalar yürüttüğünü söyledi. Ayrıca mezun hâfızların senede bir kez olsun bir araya gelerek Pilav Günü vesaire etkinlikler düzenlemesi konusunda tavsiyelerde bulundu. hâfızlardan bulundukları bölgedeki Kur’ân kurslarında ezberlerini pekiştirmelerini istedi. Ayrıca, hâfızlara liseyi dışarıdan bitirmeleri ve memurluk sınavı için KPSS sınavlarına hazırlanmaları da önerildi. Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş imzasıyla müftülüklere 28 taraftan da daha önceden hâfızlığını tamamlamış, belgesini almış ancak Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışmayan hâfızlarımızı tespit edip, irtibat kurmak ve hâfızlıklarını işlevsel hale getirmek için bir çalışma başlattık’’ ifadesine yer verildi. Müftülüklerin yaptığı araştırmayla 2000 yılından bugüne kadar hâfızlık belgesi alıp, Diyanet İşleri
  • 31. Diyanet’ten Hâfızlar için seferberlik Başkanlığı bünyesinde görev yapmayan hâfız sayısının 15 bin civarında olduğunun belirlendiğine dikkati çeken Erbaş, şunları kaydetti: ‘’Bu sayı bizi oldukça heyecanlandırdı. Kur’ân’ın tamamen ezberlenerek hâfız olunması kolay elde edilen bir kazanım değildir. Bir insanın hâfız olabilmek için ne kadar zor süreçlerden geçtiği hepimizin malumudur. Öyleyse bu kadar önemli potansiyelimizi işlevsel hale getirmek için bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük. Bu bağlamda bazı tedbirler aldık. Hâfızlığı zayıflamış kardeşlerimizin, ikamet ettiği mahalleye en yakın müftülüğe giderek, o müftülük bünyesinde bulunan bir Kur’ân kursunda hâfızlığını kuvvetlendirme çalışmasına başlaması gerekir. Hâfızlığını kuvvetlendiren kardeşimiz imam hatip lisesi mezunu değil ise dışarıdan imtihanlara girerek diplomasını almalı, bunun için de ikamet ettiği yere en yakın imam hatip lisesine başvurmalı. İmam hatip liselerinden mezun kardeşimiz bir yandan ilahiyat fakültelerine veya Açık Öğretim İlahiyat Önlisans Programına girmek için planlama yaparken, diğer yandan Diyanet İşleri Başkanlığının imam-hatiplik, müezzinkayyımlık, Kur’ân kursu öğreticiliği gibi görevler için yaptığı yeterlilik sınavlarına hazırlanmalı ve başvurmalıdır. Yeterlilik belgesini alan kardeşimiz de bir yandan ikamet ettiği yerdeki müftülükle irtibata geçip, fahri olarak göreve talip olabileceği gibi, diğer yandan da memurluk için yapılan KPSS sınavını takip ederek müracaatını yapmalı ve buradan aldığı puan ile imam-hatiplik, müezzinkayyımlık, Kur’ân kursu öğreticiliği için tercihte bulunmalıdır.’’ Prof. Dr. Erbaş, hâfızlığını koruma altına aldıktan sonra gerekli şartları tamamlayarak din hizmeti alanında aralarına katılacak kişilerin kendilerini son derece memnun edeceğini belirterek, ‘’Zararın neresinden dönülürse kardır. Rabbimizin ‘Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et. Allah tevekkül edenleri sever (Al-i İmran suresi 159. ayet)’ müjdesine sarılarak gayret edelim ve insanoğluna verilmiş en büyük nimet olan hâfızlığı işlevsel hale getirelim. Bu süreç içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı olarak biz üzerimize düşen desteği sağlayacağız’’ ifadesini kullandı. Hâfız’IN ŞİİRİ Gitmişti sınıfa dersi için, Hocam dedi yutkundu eydi başını. Bir azar yedi ki, oldu o biçim, “Ders” dedi yutkundu eydi başını. Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı, Gözler çakmak çakmak rengi sapsarı Bir baktı hocaya altttan yukarı, “Vay” dedi yutkundu eydi başını. “Of” çekti ayakları sınıfa vardı, Açtı Kur’ânını dersine baktı. Daldı birden sonra hocayı gördü, “Hazır” dedi, yutkundu eydi başını. Yürüdü, gözü yaşlı çıktı sınıftan. Ağzına acı sözler doldu zehirden. Salladı elini vazgeçti birden, “Oy” dedi yutkundu eydi başını. Baktım gözlerinde bulgur bulgur yaş, Sandım can evine döktüler ataş, Sordum halin nedir “ey hâfız kardaş” “Kaldım” dedi, yutkundu eydi başını. 29
  • 32. İlahiyat Fakültesine Ziyaret Gerçekleştirildi Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akpınar’ı Hoşgör Fâtih İlim Araştırma Vakfı yönetim kurulu üyeleri makamında ziyaret etti. Ziyarete; Hoşgör Fâtih İlim Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Ziylan, Ökkeş Eruslu, Muharrem Özsever, Nihat Durur ve Celal Yeşilnacar katıldı. Ziyaretçilere fakülte hakkında bilgi veren İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akpınar’ı dekanlık görevine atanmasından dolayı tebrik ettiler. Gaziantep’e İlahiyat Fakültesi kurulmasından duydukları mutluluğu dile getiren vakıf yönetim kurulu üyeleri, vakfın çalışmaları hakkında Dekan Prof. Dr. Akpınar’a bilgi verdi. Camiler ve Din Görevlileri Haftası kutlandı... 01 - 07 Ekim tarihleri arasında 2011 Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle il ve ilçe müftülükleri tarafından düzenlenen açılış töreni Şahinbey Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törende Onursal Başkanımız Ahmet Ziylan ve Yönetim Kurulu Başkanımız Nihat Durur’a hizmetlerinden dolayı plaket verildi. Törende Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut, Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat ve din görevlileri tarafından Camiler ve Din Görevlileri Haftası hakkında konuşmalar yapıldı. Törene Vali Yardımcısı Mevlüt Kurban ve çeşitli daire amirleri katıldı. Törenin sonunda 30 Gaziantep ilinde camii ve ibadethane yaptıran hayırseverlere plaket takdim edildi. Gaziantep Hoşgör Eğitim Kurumları Onursal Başkanı Ahmet Ziylan ve Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Durur da yaptıkları hizmetler nedeniyle plaket aldılar. HABER : Yusuf KİRAZ
  • 33. Gurur Tablomuz 08.07.2011 tarihinde yapılan Hâfızlık Sınavında Hoşgör Kur’ân Kurslarımızdan 25 ERKEK 11 KIZ ÖĞRENCİMİZ Hâfızlık Belgesi almaya hak kazanmıştır. Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursundan sınava katılan 29 erkek öğrenciden 25’i kazanarak % 86 başarı sağlamıştır. Hoşgör Yatılı Kız Kur’an Kursu’ndan 16 kız öğrenciden 11’i kazanarak açılışının ikinci senesinde % 69 başarı sağlamıştır. Bu başarı doğu ve güneydoğu bölgesinde en yüksek orandır. Erkek Kursu Bölge Birincisi Müslüm AKBULUT Kız Kursu Bölge Birincisi Nuriye BAKIR Hâfızlarımızı ve bölge birincilerini tebrik eder, başarılarının devamını dileriz. Kız Kur’ân Kursu Kültür Gezisi Hoşgör Yatılı Kız Kur’an Kursu hocahanımları ve öğrencilerinin katılımıyla 25 Aralık Kurtuluşunu anlama ve yaşama açısından kültürel geziler düzenlendi. Katılımcılar huzurevi, Şehitler Derneği, Antep Kalesi ve Savaş Müzesi v.b. Gaziantep ilinin kültürel mirası sayılan müze ve anıtları gezmişlerdir. Şehitler için yapılan hatimlerin duası bizzat yerinde yapılmıştır. Öğrencilerimizin hazırladığı hediyeler takdim edilmiştir. Kültürel gezinin asıl amacı öğrencilere vatan sevgisi aşılamak, şehit ve gazilerimize minnet duygularımızı iletmek olmuştur. Ayrıca, hocalar ve öğrencilerimizin motivasyonunu geliştirmek için belirli zamanlarda piknik ve benzeri etkinlikler gerçekleştirildi. HABER : Sümeyye AYDIN 31
  • 34. Bir hâfız veya bir hafizede sen okut: Sizde Kur’an hâfızlarına sahip çıkmak, bir hâfız veya hafizenin manevi anne babası olmak istemez misiniz? İster aylık 150 TL. bağış yaparak, ister yıllık 1800 TL. bağış yaparak 3 yılın sonunda ismi belirlenen hâfız yada hafizenin manevi anne babası olabilirsiniz. Kurslarımızın 1 aylık gıda ihtiyacını da sen karşıla: Kur’an kurslarımızdaki 400 öğrencinin 3 öğün yemeklerini bir ay boyunca karşılamak istemez misiniz? Bir iftar ve sahurda sen ver: Ramazan ayında erkek kursumuzda bir iftar ve sahur için 2000 TL, kız kursumuzda 1500 TL bağış yaparak aileniz ve öğrencilerimizle beraber iftar açıp ilahiler ve sohbet dinleyip teravih namazı kılmak istemez misiniz? Kurban bağışı kabulü ve kurban faaliyetleri: Kurban Bayramı’nda ve diğer zamanlarda kurban; adak kurbanı, şükür kurbanı, akika kurbanı hijyenik temiz kesimhanemizde ehil kasaplar tarafından hocalarımızın gözetiminde islami kurallara göre kestirmek veya bağışlamak istemez misiniz? BAĞIŞ 1: BAĞIŞ 2: Fâtih İlim Araştırma Vakfı Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve Yaşatma Derneği Albaraka Türk Gaziantep Şubesi Vakıfbank Gaziantep Şubesi IBAN: TR64 0001 5001 5800 7295 9892 99 32 “Kamil IBAN: TR10 0020 3000 0105 4772 0000 01 Odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser”
  • 35. İncilipınar Mh. Nail Bilen Cd. Kelleci İşhanı Altı No: 24 Şehitkamil / GAZİANTEP Tel : (342) 215 28 78 • enes.doru@bayi.istikbal.com.tr İPEKÇİOĞLU Değirmiçem Mh. Mareşal Fevzi Çakmak Bulvarı MTT Yapı altı No: 78/A Tel : 0.342 215 18 77 33
  • 36. 34