Başka bir okul mümkün, BBOM.
“Her çocuk kendine özgüdür ve yaşamının bir parçası olan eğitim sürecini şekillendirmeye hakkı vardır.”
Montessori Eğitimi, Waldorf Pedagojisi, Emilia Yaklaşımı, Orman Pedagojisi, Demokratik Okullar
Başka bir okul mümkün, BBOM.
“Her çocuk kendine özgüdür ve yaşamının bir parçası olan eğitim sürecini şekillendirmeye hakkı vardır.”
Montessori Eğitimi, Waldorf Pedagojisi, Emilia Yaklaşımı, Orman Pedagojisi, Demokratik Okullar
2. Gerçek Kişi ve Nesneler
Özellikle ilköğretimde öğretmenlerin en çok yararlandıkları
araçlar gerçek eşyalar ve modellerdir.
Toplama, çıkarma gibi basit matematik işlemlerinin
öğretiminde fasulye, portakal, elma gibi nesnelerden
faydalınılır.
İnsan kulağının iç ve dış yapısını göstermek için plastik bir
kulak modelinden faydalınılır.
3. Gerçek Kişi ve Nesneler
Resim dersinde çizim alıştırmaları için çiçek, manzara,
saksı gibi gerçek eşyalardan faydalınılır.
Yaratıcı hikayeler yazdırmak için müze veya çevre
gezilerinden yararlanırlar.
4. Gerçek Kişi ve Nesneler
Gerçek kişi ve nesnenin alt dalları;
1.Gerçek yaşam
Gezi,gözlem,deney,sergi
Drama ve türleri
2.Nesneler
3.Model ve Marketler
4.Kesitler
5.Diaramalar
6.Kum masası
7.Tuz hamuru
8.Kukla ve türleri
9.Kesme,katlama çalışmaları
10.Puzzle
5. Gerçek Yaşam
SERGİLER
Farklı nesnelerin ve görsellerin öğretim amacıyla bir araya getirilmesi ile
oluşturulan koleksiyonlardır.
Alan gezileri, gösterimler ve diyoramalar vb.
6. GEZİ - GÖZLEM
Eğitsel amaçları gerçekleştirmek için okul tarafından organize edilen gezilere
denir. Bu yöntemde öğrencilere “gerçek dünyayı görme” imkanı sağlanmaktadır.
Öğrenciler öğretim materyalinin olduğu yere giderek gözlem yapma ve bu
materyallerin doğal yerleşimlerinde çalışma imkanına sahip olurlar.
Gözlem gezisi eğitim açısından ilginç yerlere örneğin fabrika, kütüphane vb. ne
düzenleneceği gibi öğrencinin üzerinde çalışmakta olduğu yada yakın gelecekte
çalışacağı konulara ilişkin örnekler toplayabileceği yerlere de
düzenlenebilir. Örn: Orman, akıntı, göl, dağ vs… Böylece öğrencilerin akademik,
sosyal ve davranışsal ufuklarının gelişimi sağlanır.
7. GÖZLEM: Gözlem, öğrencilerin eşya, olay ve varlıkların doğrudan kendilerinden bilgi edinmelerini
ve onların bilimsel bir araştırma ile ilgili temel becerilerini kazanmalarını sağlayan etkili bir
yöntemdir. Bu yöntem çocukların; var olan araştırma ve inceleme eğilimlerini bilimsel bir şekle
sokmalarını sağlar.
FAYDALARI
Öğrencilere ilk elden tecrübe sağlanır.
Öğrenciler çevrelerini daha iyi öğrenirler.
Okul çevre ilişkisi gelişir,
Öğrencinin pek çok duyusuna yönelir.
Kullanım sahası fazladır, programda yer alan pek çok konuda öğretmen bu yöntemi kullanabilir.
Sınıf öğretiminden gerçek öğretime doğru bir aşamadır.
8.
9. SINIRLILIKLARI
→ Yasal sorumluluğu oldukça fazladır,
→ Disiplin kolayca sorun haline gelebilir,
→ Uygun yer seçmek oldukça zordur,
→ Organizasyonu genellikle çok karmaşıktır,
→ Gidiş geliş oldukça güçtür ve pahalıya mal olur,
→ Çok vakit alır,
→ Gruba eşlik edecek kişi yada kişilere ihtiyaç vardır,
10. DENEY
Bilinmeyen bir şeyi bulmak, bir ilkeyi, bir varsayımı sınamak amacıyla yapılan eylem veya
işleme DENEY denir. Hedef davranışlar en az uygulama düzeyinde olmalı; öğrenci kavram, araç,
gereç, yöntem, ilke bilgisine ve kavrama düzeyindeki davranışlara sahip olmalıdır
Bu yöntemde belirli bir olaya etki eden faktörler kontrol altına alınarak sınama yapılır. Bu
teknik kullanılırken :
Hedef davranışlar belirlenmeli,
Deneyin işlem basamakları belirlenmeli,
Deney düzeneği kurulmalı, düzenek çalıştırılmalı,
Deney süresince gözlenmeli,
Sonuçlar alınıp kontrol edilmeli,
Sonuçlar rapor halinde yazılmalı, sınıfta tartışılmalı,
Deney bittikten sonra düzenek sökülmeli, araç-gereçler yerlerine kaldırılmalıdır.
Deney her öğrenci tarafından yada en fazla dört kişilik gruplar tarafından yapılmalı, öğretmen
tarafından gerekli denetim ve yardım yapılmalıdır,
11. DENEY
Deney Yönteminin Özellikleri
Bilimsel düşünceyi kazandırır,
Öğrenci bir çok duyu organıyla ilk elden bilgi edinir,
Bilgilerin uygulanmasını sağlar,
Maliyeti yüksektir ve çok zaman alır,
Yaratıcı düşünceyi kazandırır,
12. DRAMA VE TÜRLERİ
Drama oyuncular için yazılan bölümleri duygusal – kurgu ile canlandırma
sanatıdır.
En kabul gören bir tanıma göre drama; bir sözcüğü, bir kavramı, bir davranışı, bir
tümceyi, bir fikri ya da yaşantıyı veya bir olayı, tiyatro tekniklerinden yararlanarak
oyun ya da oyunlar geliştirerek canlandırmaktır. Yunanca’da anlamı hareket
anlamına gelen “dran” eyleminden çekimlenmiştir. Çocuk Psikolojisi’nde ise
drama, yaşamı, hayatı tanıtmak anlamına gelir.
13. Drama, eğitim ve öğretimde yeni bir oluşumdur. Ezbere dayalı bir eğitim çocuğun zihinsel gelişimini ,
araştırmasını, paylaşmayı öğrenmesini engeller.
Drama ise , çocuğu geliştiren yetiştiren başlı başına bir eğitim alanıdır.
Drama ile oyun iç içedir.
Drama oyunun pek çok özelliğini barındırır. Oyun, çocuk için yemek, içmek kadar önemlidir. Oyun;
çocuğun çevresiyle ilgi kurmasını,duygularını dışa vurmasını,deneyim kazanmasını , eğlenmesini ,
dinlenmesini , rahatlamasını ve problemlerini çözmesini sağlar.
Drama ;bireyler arasında dolaysız bir iletişim ve etkileşim sağlar.
Drama bir olayı,oyunu,yaşantıyı tiyatro tekniklerinden yararlanarak,geliştirerek canlandırmaktır.
Yaratıcı drama bir grup çalışması içinde,öğrencilerin bir yaşantıyı,bir kavramı,ders ünitelerinden belli
konu yada temaları yaşayarak,canlandırarak,oynayarak öğrenmelerini sağlayan bir süreç, eğitsel bir
ortamdır. Bu arada eski bilgiler yeniden gözden geçirilir,sorgulanır,yeni bilişsel ve duyuşsal örüntüler
içinde pekiştirilir .
Drama surecinde çocuk;gözlem,deneyim,duygu ve bilgilerini canlandırarak yaşar.
14. YARATICI DRAMA
Bir durumu bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri, bir kavramı, ya da bir problemi tiyatral
teknikler yardımı ile oyun etkinliklerini bir arada kullanarak canlandırmaktır. Yaratıcı
drama etkinlik olarak olaylara, olgulara, yaşantı ve bilgilere farklı bir biçim, yeni bir yapı
kazandırır.
Yaratıcı drama öğrenme yönüyle zihinsel, sosyal ve psikomotor yeteneklerle
bütünleşmesi açısından da büyük önem taşır. Her öğrenme sürecinde bulunan pek
çok beceri yaratıcı dramaya katılım yoluyla elde edilir. Yaratıcı dramada etkinlikler ve
katılımcıların kazandırdığı değerlerle birlikte düşünüp hareket edilir. Bu yönüyle de
drama kişilerin duygu ve düşüncelerine değer verir. Yaratıcı drama zihinsel becerilerin
ve kişilik özelliklerinin geliştirilmesinde temel eğitim modeli olması yönüyle de
önemlidir.
Yaratıcı drama bir grup çalışması içinde, öğrencilerin bir yaşantıyı, bir kavramı, ders
ünitelerinden belli konu ya da temaları yaşayarak, canlandırarak, oynayarak
öğrenmelerini sağlayan bir süreç, eğitsel bir ortamdır. Bu arada eski bilgiler yeniden
gözden geçirilir, sorgulanır, yeni bilişsel ve duyuşsal örüntüler içinde pekiştirilir.
15. PSİKO DRAMA
Psikodrama Jakop Levy Monero’nun ilk kez Viyana’da anneleri ya da
bakıcılarıyla parklara gelen çocukları izlerken onların bu alanda bir öğretmene
ihtiyaç duyduğunu belirlemesi ve çevresine toplanan çocuklara şaşırtıcı ve düş
gücünü yakalayan masallar anlatmasıyla kavram olarak ortaya çıkmıştır.
Monero çocukların birbirlerine olan düşmanca kıskançça duygularından bu
öyküler ve hayallerini doğal olarak oynayarak kurtulduklarını görür ve dramanın
bir terapi olduğuna karar vererek (Teather Of Spentanity)
‘Doğallığın Tiyatrosu’ adını verdiği tiyatrosunu kurar ve bu tiyatro Psikodrama
Tiyatrosunaöncülük eder.
16. Psikodrama kişilik, kişiler arası ilişki, çatışma ve duygu sorunlarının özel dramatik
yöntemlerle keşfedildiği bir grup yöntemidir. İnsanların çoğu yaşamları boyunca
bir şey söylüyor, başka bir şey düşünüyor, üçüncü bir şeyi hissediyor ve sonuçta
bu üçüyle de ilişkisi olmayan bir şey yapıyor. Bunun sonucu insan ruhu
hırpalanıyor, stres ve parçalanmaya geliyor.
Psikodramanın amacı insanların söz düşünce ve davranışlarında tutarlı
olmalarına yardımcı olmaktır. Bir başka amacı da kendimize ve başkalarına karşı
açık ve tutarlı olmayı kolaylaştırmaktır.
Psikodramanın en önemli amaçlarından biri de bireylerde katarsis elde etme ve
içgörü kazanmaları yoluyla psikolojik gelişimlerinin sağlanması ve böylece tedavi
edilmeleridir. Psikodramanın, bir terapi tekniği olarak uzman kişilerce, özellikle bu
konuda eğitim almış psikologlar tarafından uygulanması gerekir.
17. EĞİTİCİ DRAMA
Pedagojik drama olarak da adlandırılır. Çocuğun hemen her konuda eğitiminde
kullanılan bir tekniktir. Bu nedenle diğer iki drama türünü de belirli oranlarda içine alır.
Çünkü eğitici drama, çocuğun psikolojik yapı ve psikolojik yaşantılar konusunda
bilinçlenmesini de, özel bir yetenek olarak yaratıcılığı kazanmasını da amaçlar. Eğitici
drama ile yaratıcı drama arasındaki en önemli fark, eğitici dramanın amacının oyun
yaratmak olmaması ve çocukların konuya eğitim amaçlı olarak katılmalarıdır.
Çocuğun her konuda, her türlü eğitimini sağlamak için uygulanan eğitim ve öğretim
tekniğidir. Eğitimde dramaya kısaca okul oyunu da denebilir. Bir grup etkinliği olup
iletişim ile gerçekleşir.
Eğitimde drama öğrencinin; Kendini ifade etme, öz güven duygusu geliştirme, psiko-
motor, zihin dil yönünden gelişim sağlama, empati kurarak çok yönlü düşünebilme, iş
birliği, dayanışma, paylaşım gibi duyguların gelişimi, eğitim ve öğretimde olumlu rol
oynama, rahatlama, öğrenilen bilgilerin kalıcı olabilmesi, olaylara ve durumlara farklı
bakış açılarına sahip olma, demokratik ortamlar oluşturarak tartışma eleştirme ve
eleştirilere açık olmayı öğrenmesini sağlayan bir süreçtir.
18. SOSYO DRAMA (TOPLUMSAL OYUN)
Sosyometri kuramına dayanan Sosyometrik tekniklerden en çok bilinen ve uygulananlardan biri
de,Davranış ve Eylem yaklaşımı olanSosyodramadır.
Günlük yaşamda, insanın bir toplum içinde yaşaması, iş bölümünün gereklerine ve bireyin gelişim
basamaklarına bağlı olarak, farklı rollerdeki bireylerle sürekli olarak etkileşim içinde bulunması
gerekmektedir. Birey çoğu kez yaşantısına giren kendisinin ve diğerlerinin rollerinin ve rol çatışması
olarak ortaya çıkan sorunların farkına varamaz. Bireye bu konuda yardımcı olmak gerekir. Sosyodrama
bireyle ilgili bilgi toplama aracı olduğu kadar roş çatışmaları konusunda bireye yardım eden yöntemlerden
birisidir.
Sosyodrama, herkesin sahip olabileceği varsayılan ortak rollerde bireye yardımcı olmayı amaçlar. Bu
hedef sosyodrama süreci içinde sırasıyla şöyle gerçekleştirilir;
• Yaşamda var olan rollerin farkına varılması
• Amaçların seçimi
• Davranışların günlük yaşama uyarlanması
• Değerlendirme
Belirtilen süreç içinde, kişinin yaşamda oynadığı rolün farkına ve bilincine varması, bunun yanında kişinin
kendi problemlerini görebilmesi, bireyin kendisini doğru davranışa götürecek amaçlarını belirlemesi,
seçmesi, bu seçtiği amaçları davranışa dönüştürerek yaşam uyarlamalarını yapması, beceriler
kazanması, davranışların geçerli olup olmadığını gözlemesi, aksaklıklar ortaya çıkarıyorsa yeniden
düzenlenmesi gerekmektedir.
Sosyodramada birey, güçlük çektiği rolleri onlara ilişkin duygularını, düşüncelerini ve karşılaştığı
problemleri anlatma, hatta onları kabul etme, yeni gelişimsel özelliklere hazır olup olmadığını anlama,
kendini diğerlerinin gördüğü gibi görme, davranış becerilerini geliştirme ya da yeni beceriler kazanma
olanağı bulmakta ve kendini yenilemektedir.
19. NESNELER
Nesne, belirli bir ağırlığı ve hacmi olan her türlü cansız varlık, şey, obje
Öğrenme Nesnesi
Birbirinden bağımsız olarak yapılandırılmış,farklı amaç ve bağlamlarda yeniden
kullanılabilen,bir bütün içeriği oluşturmak üzere birleştirilebilir,tanımlayıcı bilgilerle
etiketlenmiş,ağ üzerinden erişilip,eğitsel amaçlarla kullanılabilir olan bilgi
parçalarıdır.
Öğrenme nesneleri bilgisayar bilimlerinin nesneye dayalı yazılım paradigmasını
temel alan yeni bir bilgisayar tabanlı eğiitim elemanıdır
Öğrenme nesnelerin arkasındaki temel mantık eğitim malzemesi üreten kişilerin,
bu eğitim malzemelerinin daha sonra tekrar kullanılabilecek şekilde küçük
parcaçıklara ayırarak tasarlanması, bu parcaçıkları farklı amaçlara yönelik olarak
çeşitli şekillerde kullanılmasıdır
20. Öğrenme nesneleri,belirli bir konuya odaklanmış bir dosya ve küçük dosyalar
koleksiyonudur.
Örneğin;
Bir süreci veya bir işlemi kısa bir animasyon filmi veya video filmi
Bir bitkinin büyüme evreleri
Belirli bi yabancı dilde konuşan kişin anlatmış olduğu hikaye vs gibi bir metin
parçası
21. MODELLER VE MAKETLER
Bir soyut model (veya kavramsal model), değişken bir takımın veya aralarındaki
niceliksel veya mantıksal ilişkinin bir takımı ve değişken bir takım ile bir şeyi sunan
zihinde oluşturulan kavram. Modellerin içindeki bina edilmiş duyumların bilimsel
teroilerin önemli parçası ve bunların süreci hakkında idealize edilmiş mantıksal
iskeletin içindeki sebepleri olanaklı kılmak için inşa etmesi. Burada idealleştirilen, bazı
ayrıntılarda yanlış olduğu bilindirilen (veya tamamlanmamış) açık varsayımları
yapabilen model anlamına gelir. Örneğin varsayımlar modeli kolaylaştırırken, aynı
zamanda kabul edilebilir eksiksiz çözümlerin üretimine izin veren zeminin üstünde
doğrulatılan aşağıda tanımlananlar gibi varsayımlar.
Modeller gerçek nesnelerin benzeri maketlerdir. Gerçek nesneleri kullanamayacağımız
durumlarda kullanılır.
3 boyutlu kavramları, boyut, şekil veya renkle belirtilen işlevleri anlatmak için
uygulamalarda ve laboratuar ortamında kullanılır.
Maket, gerçek veya kurgusal bir nesnenin çeşitli materyaller kullanarak üretilen, belirli
bir ölçekteki kopyası. Maketçilik yapılması planlanan bir evin mimari tasarımı için
üretilen prototip içeriğinde bir ev maketi olabileceği gibi gerçek hayattaki ulaşım
araçlarının (uçak, gemi, tren, arabavb.) birebir bir modelini yapmak da olabilir.
22. AVANTAJLARI
Karmaşık yapıları basit ve açık hale getirme
Farklı boyutlardaki cisimlerin algılanması (duyu sınırlarını aşan)
Zaman ve uzaklık yönünden ulaşılamayan cisimlerin algılanması
Soyut kavramların anlatımı
DEZAVANTAJLARI
Yanlış büyüklük, renk ve yapı konusunda oluşabilecek sorunlar
Maddi kaynak ve bakım gerektirmesi
El yapımı modellerin dayanaklılık sorunu
23.
24. KESİTLER
İç yapısını incelemek amacıyla kullanılan canlı veya cansız kesitleri
Örneğin ;
Bitkilerin, hayvanların veya canlıların uygun kontroller için saklanmış parçaları
25. KUKLA VE TÜRLERİ
Kukla; Küçük, yapma bebektir, sanatçılar tarafından özel sahnelerde oynatılır. Kuklaların baş, kol, ayak
gibi organları eklemlidir, sanatçılar bunlara çok çeşitli hareketler yaptırırlar. Özel kukla tiyatrolarında
birçok piyesler temsil edilir, kuklalara çeşitli danslar oynatılır.
KUKLA TÜRLERİ
El kuklası: Çoraptan yapılan en basit versiyonlarından tutun da, vantrilokların kucaklarına oturtup
ağız ve çene bölgelerini tek elleriyle oynattıkları tiplere kadar pek çok çeşidi var el kuklalarının.
Büyük tipte olanların göz kapakları bile kuklacı tarafından içeriden bir mekanizma ile idare ediliyor.
Küçük el kuklalarının bu kadar komplike parçaları yok, ağız ve gözleri açılıp kapanmıyor. Sadece el
parmaklarının yardımıyla başı ve kolları hareket ettirilebiliyor.
Kol kuklası: Oynatmak için iki kişi gerektiren kol kuklası da benzer bir mekanizmaya sahiptir. Daha
komplike bir şekilde hareket eden kolları da olduğu için bir oynatıcıya daha gerek vardır.
Parmak kuklası: Daha basit bir mekanizma olamaz herhalde. Parmağa takılan minicik bir kuklacık.
26.
İpli kukla: İple kontrol edilen kuklalara aynı zamanda Fransızca bir kelime olan 'marionette' de deniyor.
Bu romantik isim, Fransızca'da Hz. İsa'nın annesi Meryem'in Orta Çağ zamanına ait figüründen gelen bir
isim. İpli kuklaların vücutları tamdır. Genel olarak ellerden, ayaktan ve baştan bağlı olan iplerin uçları, artı
ya da "H" şeklindeki çıtaların uçlarına ve ortalarına bağlıdır. İki eline bu çıtaları alan oynatıcı, bunları
ustaca hareket ettirerek kuklalarını her şekle sokabilir.
Düz kuklalar: Kuklalar genellikle üç boyutlu olurlar. Ama düz figürler, birbirine bağlı çeşitli vücut
parçalarından oluşur ve aradaki eklem parçalarının aşağı yukarı oynayıp alçalıp yükselmesine bağlı
olarak hareket eder. İpli kuklalar gibi yukarıdan oynatılırlar.
Gölge oyunu kuklaları: Deri ya da başka bir mat malzemeden yapılan iki boyutlu kuklalar, arkalarına
sabitlenen çubuklarla, yarı geçirgen bir ekranın arkasında hareket ettirilirler. Mantık olarak oldukça basit
görünse de, ortaya çıkan sonuç oldukça renkli ve keyiflidir. Elbette Karagöz ve Hacivat aklımıza ilk
gelecek örnek olsa da, Çin gölge oyunu kuklaları da meşhurdur.
Siyah ışık kuklası: Sadece asıl oynatıcının göründüğü, diğer kişilerin ise siyah giysileri nedeniyle
izleyicilerin fark edemediği, karartılmış sahnede oynatılan, yarım insan vücudu büyüklüğündeki
kuklalardır. En ünlüsü, Japon "bunraku" kuklalarıdır.
Su kuklası: Kökenleri Vietnam'a dayanan su kuklaları, haliyle tahtadan mamul ve sahne olarak da havuz
kullanılan kuklalardır. Su altında gizlenen uzun çubuklarla idare edilirler.
27.
28. DİORAMALAR
Diorama, gerçek veya kurgu bir olayın, anın veya hikâyenin ışık oyunlarının da yardımıyla üç
boyutlu olarak modellenmesidir. Sergi amacıyla yapılmış üç boyutlu büyük tablo olarak da
tanımlanabilir.
Diğer dillerde de karşılığı aynı olan bu sözcük Türkçede bazen diyorama şeklinde de
yazılmaktadır. Sözcüğün kökeni Fransızcadır ve 1823 yılında bu dilde kullanılmaya başlamıştır.
Fransızcaya da Yunancadan girmiş olan ve "içinden" anlamına gelen dia sözcüğü ile "görünen"
anlamına gelen orama ('panorama'daki gibi) sözcüğünün birleşmesiyle oluşmuş diorama nın eş
anlamlı sözcükleri cyclorama ve panorama'dır.[1]
İngiltere'deki "Ordu Sağlık Hizmetleri Müzesi"'nden bir diorama örneği
Genellikle müzeler veya sergiler için ısmarlanan dioramalar gerçek boyutlarında olabileceği gibi
belli ölçeklerde küçültülerek de yapılabilirler. Bir olayın veya anın canlandırılması söz konusu
olduğu için dioramalarda birden fazla obje belli bir kompozisyon oluşturacak şekilde yer alır. Müze
ve sergiler dışında maketçi ve modelciler de bir hobi olarak dioramalarla uğraşırlar.
29.
30. KUM MASASI
Kum tahtası, üzerinde çeşitli harfler , şekiller ve modeller çizilebilecek kum kaplı
bir bir öğretim aracıdır. Kum tahtalarının yapılabilmesi için tahta, kontrplak ve kum
gerekmektedir.
Öğretmenler kum tahtalarını her türlü eğitim-öğretim sürecinde etkili olarak
kullanabilirler.
Kum tahtaları öğretmenler tarafından yapılabilir veya çeşitli firmalar tarafından
temin edilebilir.
31.
32. TUZM HAMURU
Yabancı kaynaklı sitelerde salt dough yani tuz hamuru olarak geçen tarifler bizim
tuz seramiği olarak adlandırdığımız çalışmalarla aynı şeydir.Tuz seramiği nasıl
yapılır diye araştırma yapınca ölçüler karşınıza gelecektir. 2 ölçü un, 1 ölçü tuz ve
1 ölçü su. İçine yağ damlatan tariflerde var. Yalnız salt dough gibi fırınlama işlemi
yapmak yerine kurumaya bırakmayı tercih edenler çoğunlukta. Hamuru
fırınlayınca yaptığınız objeyi kalıcı hale getirebiliyorsunuz. Kurumaya bırakmak
fırınlamak kadar doğru sonuç vermiyor. Haydi şimdi bir görelim bakalım salt
dough nasıl yapılırmış.
33.
34. KESME,KATLAMA ÇALIŞMALARI
Origami, (折り紙 origami) Japonca "ori" (katlamak) ve "gami" (kâğıt) sözcüklerinin
birleşiminden meydana gelmiş olup kâğıt katlamasanatına verilen addır. İsmi
Japonca olsa da Çin kaynaklı bir sanat olduğunu iddia eden kaynaklar da
vardır [1]. Genellikle kare kâğıt parçalarını kesmeden ve yapıştırıcı kullanmadan,
sadece katlayarak, çeşitli canlı ve cansız figürler oluşturarak yapılmakla birlikte,
dikdörtgen kâğıtlardan, hatta kâğıt paralardan yapılan modeller de oldukça
fazladır. Kesme işleminin de kullanıldığı türekirigami denir.
Kağıt katlama sanatı oalrak origamida kullanılabilir.
35.
36. PUZZLE
Sözlük anlamı olarak yapboz (puzzle); bilmece, bulmaca, bilinmeyeni çözme gibi anlamlar taşır. Daha
açık bir tanımla ifade edilmesi gerekirse yapboz, bir çok parçadan oluşarak, belirli bir resim ya da fotoğrafı
oluşturmak amacıyla tüm parçaların doğru şekilde bir araya getirilmesi oyunudur. Zorluk durumuna, parça
sayısına, görsel büyüklüğüne göre çeşitlere ayrılan yapbozların, parçalarının da belli bir şekli de yoktur.
İlk matematiksel puzzle Sümer yazıtlarında M.Ö. 2500 tarihinde kullanılmıştır.
Pek çok öğrenci soruları çözmede düşünme becerilerini kullanmazlar. Bu yaklaşım öğrenim ortamının
tümünde kendini göstermekle birlikte etkisinin en fazla görüldüğü dal matematiktir. Çoğu zaman öğretim
programları da problem çözümlerinin geliştirilmesine uygun hazırlanmamıştır.
Bazı düşünürler genel öğrenim yöntemlerinin dışına çıkarak bağımsız düşünce – problem çözme
becerileri üzerine kitaplar yazdılar. Bunlardan biri Alex Fisher’in “Kritik Düşünce” adlı kitabıdır.
İngiliz bilim insanı Alcin 732 yılında gençlerin problm çözümünde bilmeleri gerekenlerle ilgili 50 puzzle
içeren bir eser yazdı.
Peter Winkler “Matematik Puzzle” adlı eserini yazdı. Daha pek çok matematikçi eserlerinde matematik
öğrenimi ve problem çözme becerilerini geliştirmek için puzzle’ı kullanmayı önerdiler.
Puzzle’ın Yararları
Tek cümle ile ifade edecek olursak gerçek yaşamı anlamaktır.
Ezbercilikten kurtulma, doğruyu düşünme ve görebilme, dikkati artırarak çoktan seçebilme, doğru karar
verme, gruplama yetisini artırma gibi kazanımlarının yanı sıra; beyin fonksiyonlarını geliştirerek yaşam
başarısını artırma, erken bunama ve unutkanlık sorunlarını azaltmakta etkilidir.
Ayrıca hoşça vakit geçirmeyi sağlar. Başarma ve öz güven duygusunu artırmaya yardımcı olur.
Özellikle çocukluk yaşlarından başlayarak yapılan bu yararlı uğraşın yaşamı daha kaliteli hale getireceği
açıktır.
37.
38. Avantajları
Gerçek eşyalar, öğrencilere somut ve kalıcı öğrenmeler
sağlar.
Öğrenilenlerin genellenmesini kolaylaştırır.
Her bireyin, kendi yeteneği ölçüsünde bireysel olarak eğitim
görmesine yardım eder.
Motivasyonu artırır,eğlencelidir.
Bilginin kalıcılığını sağlar
Öğretimin kalıcılığını sağlar.
39. SINIRLIKLARI
• Gerçek eşyalar bazen sınıf ortamına getirilemeyecek kadar büyük,
gözlenemeyecek kadar küçük, satın alınamayacak kadar pahalı, çok kirli, çok
tehlikeli ya da çok hassas olabilir.
• Bazı durumlarda ise, eşyanın gösterilmek istenen özellikleri açık olmayabilir ya da
bir ilke bazı materyallerle daha iyi öğretilebilir.
• Bu durumda, model ya da resim, şema, grafik gibi görsel materyallerin kullanımı
öğretme ve öğrenme açısından daha pratik ve anlamlı olabilir.
• Dersinlerin planlanması ve işlenmesinde sorun yaşanabilir.
• Her ders için gerçek nesne temin edilmeyebilir.
• Zaman,çaba,maddi olarak ekonomik olmayabilir.