SlideShare a Scribd company logo
Gramofon, (eski
Yunanca fone, "ses"
ve grammein,
"yazmak") veya
fonograf
kelimelerinden
kaynaklanıyor.
 Bu makine ile ses ve müzik kayıtı veya
dinleme olanakları bulunmaktadır.
 İlk patenti, 1887 tarihinde
Alman bilim adamı Emile
Berliner tarafından alındı.
 Gramofon bir yuvarlak ince
taş plak ile, fonograf ise bir
silindir ile çalışır.
Gramofon, fonografın
geliştirilmiş halidir.

FONOGRAF
 Fonografı ilk tasarlayanlardan biri
ünlü Thomas Alva Edison dir.
 İlk müzik çalar kutusudur. Günümüzde hala
dinlenmektedir.
Gramofon iki bölümden ibarettir:
Plâk
Makine
Plak üzerine tespit edilmiş olan
esasları tekrarlamaya yarayan
alettir.
 Plâk, gomalaka ve mumlu maddelerle (son yıllarda
plâstik maddelerle) yapılan bir disktir.

 İki yüzünde helezon şeklinde oyuklar vardır. Bu
oyuklar, girintili çıkıntılıdır, özel olarak yapılmış olan
gramafon iğnesi, bu oyuklar arasında dolaşırken,
meydana gelen titreşimler, plâğa alınan sesin tekrar
duyulmasını sağlar.
Makine, plâğın devamlı olarak ve aynı hızda
dönmesini sağlayan bir motor ile, sesi
yansıtan bir bölümden ibarettir. Motor,
zemberek ya da elektrikle çalıştırılabilir. Her
iki şekilde de dakikada ortalama olarak 78
devir yapılır.
PİKAP
•Elektrikle çalışan
gramofonlara pikap adı
verilir.
•İğne, plâk üzerinde
dolandıkça, oyukların girinti
ve çıkıntısına göre meydana
gelen titreşimler, iğnenin
bağlı bulunduğu diyagrama
yansır, ses titreşimleri,
diyagram ve ses kutusu
yardımı ile büyütülerek
aksettirilmiş olur.
 Balmumundan yapılmış düz ve daire biçimli
kalıplar, gramofona benzeyen bir makineye
konur.
 Bu makine, balmumundan kalıbı, belli bir
hızla döndürür.
 Kalıbın üzerine bir iğne konmuştur. Bu iğne
bir diyaframa bağlıdır.
 Makinenin karşısında yapılan bir konuşma ya
da söylenen bir şarkı, havayı titreştirir, hava
da diyagramda titreşimler meydana getirir.
 Bunun sonucu olarak, diyagrama bağlı olan
iğnede de titreşmeler olur.
 İğne, titreşerek, dönmekte olan balmumu
kalıbı üzerinde, titreşme durumuma göre
inişli çıkışlı çizgiler çizer.
 Böylece, bir kalıp elde edilmiş olunur. Bu
kalıptan nikel kalıplar çıkarılır.
 Sonra da bu nikel kalıptan, bildiğimiz
gramafon plâkları çoğaltılır.
 İlk müzik çalar kutusudur.
 Günümüzde hala dinlenmektedir. Ancak bu
bilindiği gibi Edison'un icadı değildir.
 Gramofon Edison'dan yaklaşık 50 sene
öncesinde dedesi tarafından tasarlanmıştır.
 Cumhuriyet Dönemi modernleşme
hareketlerinde halkın müzik zevkini artırmak
ve yükseltmek için gramofondan
faydalanılmıştır.
 Türkçe öğretiminde okuma, yazma
yöntemlerinin belirlenmesini, diksiyon,
deklâmasyon yöntemi ile bir antolojinin
hazırlanmasını, okullarda öğrencilere örnek
şive ve telaffuz öğretimi vermek amacıyla
özel gramafon plakları yapılmıştır.
 Radyo, radyoelektrik dalgaların
özelliklerinden yararlanarak seslerin iletilmesi
sistemidir.
 Sadece kulağa hitap eder.
 Soyut yaşantılar sağlar.
 Tek yönlü bir iletişim aracıdır.
 Türkiye’de ilk radyo yayınları 1927 yılında
başlamıştır.
 Eğitsel radyo yayınları TRT yönetiminde 1964
yılında başlamıştır.
 Geniş anlamlı eğitsel yayınlar: Genel kültür
verici, aydınlatıcı, kişinin okul eğitimi dışında
eksiklerini giderici yayınlardır.
 Dar anlamlı eğitsel yayınlar: Kişiye temel bilgi,
beceri öğretip yetenek kazandıran yayınlardır.
 Kullanımı kolay ve ucuz bir araçtır.
 Radyo programları, eşzamanlı işitilmesini
sağlar.
 İşitsel eğitim araçları ve müzik aletlerinin
kullanılması mümkündür.
 Programlar kasetlere kaydedilip, istenildiği
zaman kullanılabilir.
 Yapılan yayınlar defalarca yayınlayabilir.
Böylece, tekrar olanağı sağlar.
 Bireye kendi hızına göre ilerleme olanağı
verir.
 Radyo programları hazırlamak zordur.
 Hedef ve davranışlar tam olarak işlenemez.
 Hemen dönüt almak olanaksızdır.
 İyi açıklamalar yapılmadığı zamanlarda
yanlış anlaşılabilir.
 Zaman kısıtlı olduğundan dolayı ders yeterli
olmayabilir.
 Öğretmen merkezlidir.
 Tekrar dinlemek ya da düşünmek için
durdurma olanağı yoktur.
 Psiko-motor beceriler öğrenilemez.
 Teyp, sesi elektirik sinyalleri haline çevirerek
saklayan, gerektiğinde elektirik sinyallerini
ses haline geri çeviren bilgi muhafaza kayıt
cihazıdır.
 Ses kaseti, seslerin kaydedilmesini sağlar ve
daha sonra tekrar dinleme olanağı sağlarlar.
 Teyp dil öğretiminde bir metni dinleme, taklit
etme ve tekrar yapma açısından önem
taşımaktadır.
 Son yıllarda geliştirilen yabancı dil
öğretimine yönelik kasetlerle bireysel dil
öğretimini sağlar.
 Öğretmen kaseti önceden dinleyerek
öğrencilerin sorabileceği sorulara kendini
hazırlar.
 Kullanım alanı çok geniştir.
 Her yerde, evde, derste, yolda
kullanılabilmektedir.
 Materyal hazırlaması kolaydır. Her öğretmen
tarafından yapılabilir.
 Maliyeti azdır.
 Tekrar dinlenilerek pekiştirme sağlar.
 Sadece kulağa hitap ederler.
 Sürekli dinlenmesi bıkkınlık yaratır ve
öğrencilerin dikkatini dağıtabilir.
 Tek taraflı olduğundan dönüt yapılamaz.
 Öğretmen bulunmadığında bazı öğrenciler,
teybi dinlemez, ilgi göstermez veya dinlediği
halde kavrayamaz.
 Bu tür öğrenciler teyple bireysel öğrenme
yapamazlar.
 Aldığı bir sesi veya sesteki
değişimleri yansıtan elektro
akustik aygıta mikrofon denir.
Mikrofonu David Hughes icat
etmiştir. Akustik dalgaların
harekete geçirdiği bir zarın
mekanik titreşimini bir
elektrik devresindeki akım
değişimine dönüştürerek
mikrofonu icat etmiştir.
Ağızdan çıkan veya herhangi bir şekilde
yayınlanan ses havada basınç değişimi
yaratmakta ve bu basınç değişimi, suya atılan
taşın yarattığı dalgaya benzer şekilde, havada
bir dalga iletimi şeklinde yayılmaktadır. Hava
basıncının yarattığı etkiden yararlanılarak,
mikrofonlar aracılığıyla sesin elektriğe
çevrilmesi sağlanmıştır .
1.Dudak Mikrofonu
Konuşan kişinin dudaklarına yakın,
elle tutulan veya masaya sabit
olacak şekilde tasarlanmış
mikrofondur. Günümüzde en çok
kullanılan mikrofon çeşididir.Dudak
mikrofon, bir kablo ile ana tesisata
bağlı olduğu için konuşan kişiyi
belli bir uzaklığa göre hareket
olanağı sunar.
 İçinde bulunan yüksek frekanslı bir verici
sayesinde yeri değiştirilebilen mikrofondur.
 Telsiz mikrofonda bir kablo olmadığı için
konuşan kişiye daha çok hareket alanı olanağı
sunar.
Giysilerin özellikle yaka
bölümüne takılabilen
minyatür mikrofondur.
Kullanımı çok basittir.
Konuşmacının mikrofonu
tutmasına gerek
olmadığından kendisini
daha rahat hissetmesini
sağlar.
 Konuşmacının boynuna veya başına takılı bir
tesisattan ağzına doğru uzatılarak
tasarlanmış mikrofondur.
.Mikrofon kullanırken sesi ayarlama ve
nefesi kullanma çok önemlidir.
Mikrofonu kullanan kişilerin öncelikle
mikrofonik bir sese sahip olması
gerekir. Mikrofonik ses dinlenebilir,
hoşa giden, pürüzsüz, tınısı doğru
olan sestir. Aynı zamanda mikrofonu
kullanan kişinin Türkçe’yi doğru
konuşması gerekir.
 Doğru soluk alıp verebilme
 Diyafram kullanımını nefes alma eylemi içine
katabilme
 Dilimizin seslerinin doğru boğumlanması,
duyulması ve anlaşılır olmasını sağlama
 Türkçe’nin ses özelliklerini iyi bilme
 Ses tonunu yerine göre ve uygun kullanma
sesi doğru kullanabilme
 Mikrofonla dudaklarınız arasında 3-5 parmak mesafe
olmalıdır.
 Mikrofonla konuşurken sesinizi göstermekten
korkmayınız.
 Kalın sesleri duyurmakta zorluk çekiyorsanız mikrofonu
iki parmak kadar mesafede tutmalısınız.
 Kuvvetli sesleri verirken mikrofonu kendinizden biraz
uzaklaştırmalısınız. (Ör: Beş parmak mesafede
tutabilirsiniz.)
 Bütün bu yazılanların verimli olması için iyi bir ses
ayarlamasının yapılmış olması gerekir.
 Hoparlör; kökeni fransızca dilinden
gelmektedir.
 Elektrik dalgalarını ses dalgasına çeviren ve
gerektikçe sesi yükselten alet
• Müzikseti, tv, mp3 çalar, ev
sinema sistemi, kulaklık gibi ses
çıkaran araçların hepsinde
hoparlör bulunur.
 İlk kez de 1900 yılında Paris Panayırı
sırasında, Eyfel Kulesi’nin tepesinde çalınan
bir fonograftaki opera aryalarını tüm çevreye
yayarak kullanıldı.
İLK
HOPARLÖR
 Bir hoparlörün çalışması elektrik akımı ve
manyetik alanla alakalıdır.
 Her hoparlörde bir sabit dairesel mıknatıs
vardır. Bir de elektrik akımıyla mıknatıslanan
elektromıknatıs bulunur.
 Elektromıknatıs ve sabit mıknatıs birbirini itip
çekerek ortaya bir titreşim çıkmasını
sağlarlar.
 Elektrik akımı bobine ulaşıyor. Bu durum
bobinde yapay mıknatıslık
oluşturuyor(elektromıknatıs). Yapay ve doğal
mıknatıslar birbirlerini itip çekiyor. Bu hareket
diyaframa iletiliyor. Ses oluşuyor.
 Dinamik (hareketli bobinli) hoparlörler
 Hava tazyikli (borulu) hoparlörler
 Piezoelektrik (kristal) hoparlörler
Dinamik hoparlörler, bobin,
mıknatıs,diyafram gibi elemanların
birleşiminden oluşmuştur.
Bu elemanlarda demirden yapılmış
bir silindirin ortasına doğal mıknatıs
yerleştirilmiştir.
Mıknatısla yumuşak demir arasındaki
hava aralığına ise hoparlör diyaframının
uzantısı üzerine sarılmış bobin konmuştur.
Cami minarelerinde başta olmak üzere çevre
yerleşim bölgelerine anons ve ezan yayınlarının
yapılmasında kullanılabilecek en kullanışlı üründür.
Piezoelektrik hoparlörler çizgi biçiminde, birbirine
karşı polarize edilmiş, bükülgen piezooksit maddeden
yapılmışlardır.
•Kulaklık, 2 küçük hoparlörün
kullanıcının kulağına yakın yer
de durmasını sağlayan bir çevre
birimidir.
•Kulaklık, hoparlör yerine kullanılabilen
taşıması kolay, ince, ergonomik ve hafif
yapıya sahip olan bir ses iletim cihazıdır.
 Günümüzde neredeyse bütün elektrikli
cihazların kulaklık çıkışları bulunmaktadır.
DVD, walkman, radyo, bilgisayar, cep telefonu
gibi bir çok alet kulaklık kullanabilme imkanı
sağlamaktadır.
 Kulaklıklar hoparlörler gibi elektriksel ses
sinyallerini daha kişisel kullanımlar için
kullanılabilir hale getirmektedir.
 Kullanan kişi dışında başka kişileri rahatsız
etmemek,
 Dışarıdaki ortam gürültüsünü önlemek veya
kulakları korumaktır.
 İlk kulaklığı 1910 yılında Nathaniel Baldwin
isimli mucit, Amerikan Ordusu için hazırladı.
Çünkü Amerikan ordusu telgraf seslerini
dinlemek istiyordu. Sesin kulaklıklardan
dinlenebilmesi için ilk prototipi hazırlayan
Baldwin in icadı oldukça başarılı bulundu.
Bunun üzerine ordu Baldwin den daha çok
kulaklık istedi. Ancak Baldwin sadece 10
kulaklık yapabileceğini söyledi; çünkü
kulaklıkları mutfağında üretiyordu.
 Kafa Üstü kulaklıklar: genellikle bilgisayarlar
için kullanılan kulaklıklardır. Çok yer
kapladığından ve taşınabilir olmadığından
dolayı mobil cihazlarda pek tercih edilmezler.
 Ense Üstü kulaklıklar: şapka ve başlıkla
birlikte kullanma bakımından daha
rahattır. Kafa Üstü kulaklıklar gibi öne doğru
kayma sorunları daha azdır. Spor yaparken
tercih edilirler.
 Kulak İçi kulaklıklar: kafa üstü kulaklıkların
gündelik kullanıma uyarlanmış modelidir. Dış
veya orta kulak içine takılabilen modelleri
vardır. Orta kulak içine takılan modellerin
silikon bir yapı mevcuttur.
 Eğitim sınıf içinde, laboratuarda veya özel
derslik gibi hangi birimde öğrencilerin
öğreticiye direk odaklanmaları, dersi tam
olarak anlamaları için kullanılır.
 Öğretici verici ünitesi ve mikrofonu kullanır,
anlatır, öğrenciler uzaktan alıcı+kulaklık
yardımıyla direk onu dinler.
 Öğrenciler aldıkları eğitim doğrultusunda
periyodik aralıklarla müzeleri, tarihi eserleri,
özel mekanları incelemek üzere gezdirilirler.
 Grup iletişim sistemi bu ve benzeri gezi
aktivitelerinde öğrencilerin öğretmenlerini
gruplar halinde dinlemelerini, dış etkenlerden
uzak kalmalarını, ilgilerinin sadece anlatım
konusunda olmalarını sağlamak için
geliştirilmiştir.
 1950 yılından itibaren kulaklıklar özellikle
yabancı dil derslerinde çok faydalı oldular.
 Özel eğitim sistemiyle öğrenciler öğretmeni
veya direk ses kaynağından gelen sesi
kulaklıklar vasıtasıyla dinler, odaklanır ve
öğrenirler.
 Yüksek sesle dinlenildiğinde kulakta uğultu,
çınlama, işitme kaybı gibi belirtiler ortaya
çıkabilir.
 Taşınabilir müzik denilince akla gelen ilk
aygıt olan Walkman 1979 yılında Nobutoshi
Kihara tarafından tasarlanmıştır.
 Japonya'da piyasaya çıkmıştır
 Walkman, günümüzde MP3 oynatıcı olarak
hem USB şeklinde, hem de kulaklıkla tümleşik
olarak üretilmektedir.
 Ayrıca WALKMAN yazılımı,
Sony'nin Xperia serisinde de müzik yazılımı
olarak kullanılmaktadır.
 Kulaklıkla uzun süreli ve yüksek sesle müzik
dinlemek işitme kaybına neden olabilir.
Mp3 Çalar; kısaltılmış tam adı MPEG Layer 3,
uzun ismi ise The Motion Pictures Experts Group
olan, MP3 dosyalarını okuyan cihazdır.
 Karlheinz Brandenburg, 1980lerin başında dijital
müzik sıkıştırma üzerine çalıştı.
 Çalışmasını 1989 yılında tamamladı.
 Mp3 bir sıkıştırma, açma modülüdür. Ses verilerini
en az kayıpla daha az yere sıkıştırmaya yarar.
 MP3, algılanan ses kalitesini sürekliliğini sağlarken,
insan kulağının ve beyninin özelliklerini kullanan
yüksek performanslı, algısal ses sıkıştırma kodlama
şemasıdır. MP3 formatı bugün dünyanın en yaygın
sıkıştırılmış ses formatıdır.
 MP3'ler küçüklükleri sayesinde spor yaparken,
yürürken, otobüste veya yemek yaparken müzik
dinleme imkanı yanında, yeni bir dil öğrenme
imkanı da sunar.
 MP3'e yüklenen ders kitapları, dil eğitiminde bireye
ders dışında da işitsel sınıf ortamını yaratır.
Telefonun İcadı ile İlgili
Olay Basamakları
•Dumanla haberleşme.
•Yüksek yerlere değişik renkte kumaş
asma.
•Güvercinler aracılığıyla haberleşme.
•Posta, telgraf sistemleri.
•Telefon
14 Şubat Edinburg
doğumlu Alexsander
Graham Bell, Amerikan
yurttaşlığına geçmişti ve
sağır bir kıza aşıktı.
Sağırlara nasıl yardımcı
olabileceğini
düşünüyordu.
 Ses dalgaları, elektrik akımına
dönüştürülebilirse, o zaman
elektrik akımının da bir devrenin
öteki ucunda yeniden sese
dönüşürülebileceğini
düşünüyordu.
 Bir gün sesi taşımak üzere
tasarladığı bir araçla deney
yaparken, pilin asiti pantolonuna
döküldü. Asistanı Thomas
Watsondan, Watsonın binanın
başka bir tarafında olduğunu
bilmeden yardım istedi.
Bell, bir yıl
sonra telefonun
patentini aldı.
 1876: İlk telefon görüşmesi Alexander Graham
Bell ile yardımcısı Thomas Watson arasında yapıldı.
 1915: Şehirlerarası ilk görüşme yine Bell ve Watson
arasında yapıldı.
 1924: İlk cep telefonları, ilkokul öğrencisinden bile
büyük radyolardı ve üzerlerinde büyük bir anten
bulunuyordu.
 1924: İlk cep telefonları, ilkokul
öğrencisinden bile büyük radyolardı ve
üzerlerinde büyük bir anten bulunuyordu.
 1983: Uzmanlar, 2000 yılında ABD'deki
cep telefonu abonelerinin sayısının 1 milyonu
bulacağını ileri sürdüler.
 Bir telefon aletinde bulunan belli başlı
parçalar şunlardır:
1. Ses alıcı (mikrofon),
2. Mikrofon akım kaynağı,
3. Ses verici (kulaklık),
4. Çağırma ve çağrılma düzenleri,
5. Devre açıp kapayıcılar, anahtarlar,
6. Çağırma kadranı.
TELEFONUN EĞİTİME OLAN KATKILARI
 a. Yaşam Boyu Öğrenme
 b. Farkında Olmadan Öğrenme
 c. İhtiyaç Anında Öğrenme
 d. Zaman ve Mekan Bağımsız Öğrenme
 e. Yer ve Şartlara Göre Ayarlanan Öğrenme
Mobil cihazların temelde iki kullanım şekli vardır;
offline ve online. Her ikisinin de kendine göre
avantaj ve dezavantajları vardır.
. Offline (Çevrimdışı)
Çevrimdışı eğitimin avantajları; hız, maliyet ve
daha çok mekan bağımsızlığı sağlamasıdır.
Herhangi bir bilgiye erişim anında, bilgiler
doğrudan cihaz üzerinden geldiğinden, çok hızlı
gelmektedir. Ayrıca bir bağlantı söz konusu
olmadığı için, bağlantı ücreti ve maliyet de yoktur.
Mekan bağımsızlığının daha çok olmasının sebebi
ise kapsama alanı gibi bir problem olmamasıdır.

.Online (Çevrimiçi)
 Çevrimiçi eğitimin de önemli avantajları mevcuttur.
Bunları da güncellik, teorik olarak sınırsız bilgi ve
senkron eğitim imkanı şeklinde sıralayabiliriz.
Burada en önemli konulardan birisi fayda/maliyet
analizini uygun şekilde yaparak ihtiyaca göre bu
imkanı kullanmaktır. Ancak gelecek yıllarda mobil
cihazlarla sürekli çevrimiçi kalmanın maliyetinin
çok düşük olacağı beklenmektedir. Bu sayede 24
saat çevrimiçi olduğu halde kullanıcılar eğer hiç
veri alışverişi yapmazlarsa hiç ödeme de
yapmayacaklardır.
 Sonuç
Eğitimde mobil cihazların kullanımı, uzaktan eğitimde hedeflenen
asıl amaçları sağlamak için gerekli stratejik teknolojilerden
biridir. Ancak birçok konuda yapıldığı gibi burada da “eğitim”
odaklı olmaktan,“teknoloji” odaklı olmaya doğru bir kayma
meydana gelirse, beklenen faydanın gerçekleşmeyeceği gibi, tam
aksi bir neticeyle karşılaşmak olasıdır. Bu nedenle teknolojinin
bir amaç değil sadece araç olduğu gerçeği unutulmadan planlar
bu anlayışa göre yapılmalıdır.
Mobil erişimli cihazların eğitimde kullanılmasının çeşitli yararlarının
zamanla görüleceği düşünülmektedir. Bu yararlarının görülmesi
ile kullanımı da her geçen yıl önemli oranda artacaktır.
 Dezavantajları
 Cep telefonları çocukların beyin gelişimini
olumsuz yönde etkiliyor
 Giderek asosyalleşiyoruz
 Dikkat dağınıklığına neden olabiliyor.

More Related Content

More from Elif Güllübudak

More from Elif Güllübudak (20)

Community language learning_cll1_son
Community language learning_cll1_sonCommunity language learning_cll1_son
Community language learning_cll1_son
 
M itheory
M itheoryM itheory
M itheory
 
The silent way
The silent wayThe silent way
The silent way
 
Totalphysicalresponse 091223125050-phpapp02 (1)
Totalphysicalresponse 091223125050-phpapp02 (1)Totalphysicalresponse 091223125050-phpapp02 (1)
Totalphysicalresponse 091223125050-phpapp02 (1)
 
3 samuel beckett biography (1)
3   samuel beckett biography (1)3   samuel beckett biography (1)
3 samuel beckett biography (1)
 
4 waiting for godot - summary - themes
4   waiting for godot - summary - themes4   waiting for godot - summary - themes
4 waiting for godot - summary - themes
 
2 postmodernism
2   postmodernism2   postmodernism
2 postmodernism
 
1 history - edward 8, george 6, elizabeth 2
1   history - edward 8, george 6, elizabeth 21   history - edward 8, george 6, elizabeth 2
1 history - edward 8, george 6, elizabeth 2
 
4 mrs dalloway characters
4   mrs dalloway characters4   mrs dalloway characters
4 mrs dalloway characters
 
6 mrs dalloway themes, motives, symbols
6   mrs dalloway themes, motives, symbols6   mrs dalloway themes, motives, symbols
6 mrs dalloway themes, motives, symbols
 
5 mrs dalloway summary
5   mrs dalloway summary5   mrs dalloway summary
5 mrs dalloway summary
 
3 v. woolf
3   v. woolf3   v. woolf
3 v. woolf
 
Gerçek ki̇şi̇-ve-nesneler
Gerçek ki̇şi̇-ve-nesnelerGerçek ki̇şi̇-ve-nesneler
Gerçek ki̇şi̇-ve-nesneler
 
Bigisayar ethem hoca
Bigisayar  ethem hocaBigisayar  ethem hoca
Bigisayar ethem hoca
 
öğReti̇m materyalleri̇
öğReti̇m materyalleri̇öğReti̇m materyalleri̇
öğReti̇m materyalleri̇
 
Yazili materyaller
Yazili materyallerYazili materyaller
Yazili materyaller
 
Televizyon
TelevizyonTelevizyon
Televizyon
 
Dm
DmDm
Dm
 
Grammar translation method
Grammar translation methodGrammar translation method
Grammar translation method
 
Audiolingual method 2 b
Audiolingual method  2 bAudiolingual method  2 b
Audiolingual method 2 b
 

Ses ve ses ci̇hazlari

  • 1.
  • 2. Gramofon, (eski Yunanca fone, "ses" ve grammein, "yazmak") veya fonograf kelimelerinden kaynaklanıyor.
  • 3.  Bu makine ile ses ve müzik kayıtı veya dinleme olanakları bulunmaktadır.
  • 4.  İlk patenti, 1887 tarihinde Alman bilim adamı Emile Berliner tarafından alındı.  Gramofon bir yuvarlak ince taş plak ile, fonograf ise bir silindir ile çalışır. Gramofon, fonografın geliştirilmiş halidir.  FONOGRAF
  • 5.  Fonografı ilk tasarlayanlardan biri ünlü Thomas Alva Edison dir.  İlk müzik çalar kutusudur. Günümüzde hala dinlenmektedir.
  • 6. Gramofon iki bölümden ibarettir: Plâk Makine
  • 7. Plak üzerine tespit edilmiş olan esasları tekrarlamaya yarayan alettir.
  • 8.  Plâk, gomalaka ve mumlu maddelerle (son yıllarda plâstik maddelerle) yapılan bir disktir.   İki yüzünde helezon şeklinde oyuklar vardır. Bu oyuklar, girintili çıkıntılıdır, özel olarak yapılmış olan gramafon iğnesi, bu oyuklar arasında dolaşırken, meydana gelen titreşimler, plâğa alınan sesin tekrar duyulmasını sağlar.
  • 9. Makine, plâğın devamlı olarak ve aynı hızda dönmesini sağlayan bir motor ile, sesi yansıtan bir bölümden ibarettir. Motor, zemberek ya da elektrikle çalıştırılabilir. Her iki şekilde de dakikada ortalama olarak 78 devir yapılır.
  • 10. PİKAP •Elektrikle çalışan gramofonlara pikap adı verilir. •İğne, plâk üzerinde dolandıkça, oyukların girinti ve çıkıntısına göre meydana gelen titreşimler, iğnenin bağlı bulunduğu diyagrama yansır, ses titreşimleri, diyagram ve ses kutusu yardımı ile büyütülerek aksettirilmiş olur.
  • 11.  Balmumundan yapılmış düz ve daire biçimli kalıplar, gramofona benzeyen bir makineye konur.  Bu makine, balmumundan kalıbı, belli bir hızla döndürür.  Kalıbın üzerine bir iğne konmuştur. Bu iğne bir diyaframa bağlıdır.  Makinenin karşısında yapılan bir konuşma ya da söylenen bir şarkı, havayı titreştirir, hava da diyagramda titreşimler meydana getirir.
  • 12.  Bunun sonucu olarak, diyagrama bağlı olan iğnede de titreşmeler olur.  İğne, titreşerek, dönmekte olan balmumu kalıbı üzerinde, titreşme durumuma göre inişli çıkışlı çizgiler çizer.  Böylece, bir kalıp elde edilmiş olunur. Bu kalıptan nikel kalıplar çıkarılır.  Sonra da bu nikel kalıptan, bildiğimiz gramafon plâkları çoğaltılır.
  • 13.  İlk müzik çalar kutusudur.  Günümüzde hala dinlenmektedir. Ancak bu bilindiği gibi Edison'un icadı değildir.  Gramofon Edison'dan yaklaşık 50 sene öncesinde dedesi tarafından tasarlanmıştır.
  • 14.  Cumhuriyet Dönemi modernleşme hareketlerinde halkın müzik zevkini artırmak ve yükseltmek için gramofondan faydalanılmıştır.  Türkçe öğretiminde okuma, yazma yöntemlerinin belirlenmesini, diksiyon, deklâmasyon yöntemi ile bir antolojinin hazırlanmasını, okullarda öğrencilere örnek şive ve telaffuz öğretimi vermek amacıyla özel gramafon plakları yapılmıştır.
  • 15.  Radyo, radyoelektrik dalgaların özelliklerinden yararlanarak seslerin iletilmesi sistemidir.  Sadece kulağa hitap eder.  Soyut yaşantılar sağlar.  Tek yönlü bir iletişim aracıdır.  Türkiye’de ilk radyo yayınları 1927 yılında başlamıştır.  Eğitsel radyo yayınları TRT yönetiminde 1964 yılında başlamıştır.
  • 16.  Geniş anlamlı eğitsel yayınlar: Genel kültür verici, aydınlatıcı, kişinin okul eğitimi dışında eksiklerini giderici yayınlardır.  Dar anlamlı eğitsel yayınlar: Kişiye temel bilgi, beceri öğretip yetenek kazandıran yayınlardır.
  • 17.  Kullanımı kolay ve ucuz bir araçtır.  Radyo programları, eşzamanlı işitilmesini sağlar.  İşitsel eğitim araçları ve müzik aletlerinin kullanılması mümkündür.  Programlar kasetlere kaydedilip, istenildiği zaman kullanılabilir.  Yapılan yayınlar defalarca yayınlayabilir. Böylece, tekrar olanağı sağlar.  Bireye kendi hızına göre ilerleme olanağı verir.
  • 18.  Radyo programları hazırlamak zordur.  Hedef ve davranışlar tam olarak işlenemez.  Hemen dönüt almak olanaksızdır.  İyi açıklamalar yapılmadığı zamanlarda yanlış anlaşılabilir.  Zaman kısıtlı olduğundan dolayı ders yeterli olmayabilir.  Öğretmen merkezlidir.  Tekrar dinlemek ya da düşünmek için durdurma olanağı yoktur.  Psiko-motor beceriler öğrenilemez.
  • 19.  Teyp, sesi elektirik sinyalleri haline çevirerek saklayan, gerektiğinde elektirik sinyallerini ses haline geri çeviren bilgi muhafaza kayıt cihazıdır.  Ses kaseti, seslerin kaydedilmesini sağlar ve daha sonra tekrar dinleme olanağı sağlarlar.
  • 20.  Teyp dil öğretiminde bir metni dinleme, taklit etme ve tekrar yapma açısından önem taşımaktadır.  Son yıllarda geliştirilen yabancı dil öğretimine yönelik kasetlerle bireysel dil öğretimini sağlar.
  • 21.  Öğretmen kaseti önceden dinleyerek öğrencilerin sorabileceği sorulara kendini hazırlar.  Kullanım alanı çok geniştir.  Her yerde, evde, derste, yolda kullanılabilmektedir.  Materyal hazırlaması kolaydır. Her öğretmen tarafından yapılabilir.  Maliyeti azdır.  Tekrar dinlenilerek pekiştirme sağlar.
  • 22.  Sadece kulağa hitap ederler.  Sürekli dinlenmesi bıkkınlık yaratır ve öğrencilerin dikkatini dağıtabilir.  Tek taraflı olduğundan dönüt yapılamaz.  Öğretmen bulunmadığında bazı öğrenciler, teybi dinlemez, ilgi göstermez veya dinlediği halde kavrayamaz.  Bu tür öğrenciler teyple bireysel öğrenme yapamazlar.
  • 23.  Aldığı bir sesi veya sesteki değişimleri yansıtan elektro akustik aygıta mikrofon denir. Mikrofonu David Hughes icat etmiştir. Akustik dalgaların harekete geçirdiği bir zarın mekanik titreşimini bir elektrik devresindeki akım değişimine dönüştürerek mikrofonu icat etmiştir.
  • 24. Ağızdan çıkan veya herhangi bir şekilde yayınlanan ses havada basınç değişimi yaratmakta ve bu basınç değişimi, suya atılan taşın yarattığı dalgaya benzer şekilde, havada bir dalga iletimi şeklinde yayılmaktadır. Hava basıncının yarattığı etkiden yararlanılarak, mikrofonlar aracılığıyla sesin elektriğe çevrilmesi sağlanmıştır .
  • 25. 1.Dudak Mikrofonu Konuşan kişinin dudaklarına yakın, elle tutulan veya masaya sabit olacak şekilde tasarlanmış mikrofondur. Günümüzde en çok kullanılan mikrofon çeşididir.Dudak mikrofon, bir kablo ile ana tesisata bağlı olduğu için konuşan kişiyi belli bir uzaklığa göre hareket olanağı sunar.
  • 26.  İçinde bulunan yüksek frekanslı bir verici sayesinde yeri değiştirilebilen mikrofondur.  Telsiz mikrofonda bir kablo olmadığı için konuşan kişiye daha çok hareket alanı olanağı sunar.
  • 27. Giysilerin özellikle yaka bölümüne takılabilen minyatür mikrofondur. Kullanımı çok basittir. Konuşmacının mikrofonu tutmasına gerek olmadığından kendisini daha rahat hissetmesini sağlar.
  • 28.  Konuşmacının boynuna veya başına takılı bir tesisattan ağzına doğru uzatılarak tasarlanmış mikrofondur.
  • 29. .Mikrofon kullanırken sesi ayarlama ve nefesi kullanma çok önemlidir. Mikrofonu kullanan kişilerin öncelikle mikrofonik bir sese sahip olması gerekir. Mikrofonik ses dinlenebilir, hoşa giden, pürüzsüz, tınısı doğru olan sestir. Aynı zamanda mikrofonu kullanan kişinin Türkçe’yi doğru konuşması gerekir.
  • 30.  Doğru soluk alıp verebilme  Diyafram kullanımını nefes alma eylemi içine katabilme  Dilimizin seslerinin doğru boğumlanması, duyulması ve anlaşılır olmasını sağlama  Türkçe’nin ses özelliklerini iyi bilme  Ses tonunu yerine göre ve uygun kullanma sesi doğru kullanabilme
  • 31.  Mikrofonla dudaklarınız arasında 3-5 parmak mesafe olmalıdır.  Mikrofonla konuşurken sesinizi göstermekten korkmayınız.  Kalın sesleri duyurmakta zorluk çekiyorsanız mikrofonu iki parmak kadar mesafede tutmalısınız.  Kuvvetli sesleri verirken mikrofonu kendinizden biraz uzaklaştırmalısınız. (Ör: Beş parmak mesafede tutabilirsiniz.)  Bütün bu yazılanların verimli olması için iyi bir ses ayarlamasının yapılmış olması gerekir.
  • 32.  Hoparlör; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.  Elektrik dalgalarını ses dalgasına çeviren ve gerektikçe sesi yükselten alet • Müzikseti, tv, mp3 çalar, ev sinema sistemi, kulaklık gibi ses çıkaran araçların hepsinde hoparlör bulunur.
  • 33.  İlk kez de 1900 yılında Paris Panayırı sırasında, Eyfel Kulesi’nin tepesinde çalınan bir fonograftaki opera aryalarını tüm çevreye yayarak kullanıldı. İLK HOPARLÖR
  • 34.  Bir hoparlörün çalışması elektrik akımı ve manyetik alanla alakalıdır.  Her hoparlörde bir sabit dairesel mıknatıs vardır. Bir de elektrik akımıyla mıknatıslanan elektromıknatıs bulunur.  Elektromıknatıs ve sabit mıknatıs birbirini itip çekerek ortaya bir titreşim çıkmasını sağlarlar.
  • 35.  Elektrik akımı bobine ulaşıyor. Bu durum bobinde yapay mıknatıslık oluşturuyor(elektromıknatıs). Yapay ve doğal mıknatıslar birbirlerini itip çekiyor. Bu hareket diyaframa iletiliyor. Ses oluşuyor.
  • 36.  Dinamik (hareketli bobinli) hoparlörler  Hava tazyikli (borulu) hoparlörler  Piezoelektrik (kristal) hoparlörler
  • 37. Dinamik hoparlörler, bobin, mıknatıs,diyafram gibi elemanların birleşiminden oluşmuştur. Bu elemanlarda demirden yapılmış bir silindirin ortasına doğal mıknatıs yerleştirilmiştir. Mıknatısla yumuşak demir arasındaki hava aralığına ise hoparlör diyaframının uzantısı üzerine sarılmış bobin konmuştur.
  • 38. Cami minarelerinde başta olmak üzere çevre yerleşim bölgelerine anons ve ezan yayınlarının yapılmasında kullanılabilecek en kullanışlı üründür.
  • 39. Piezoelektrik hoparlörler çizgi biçiminde, birbirine karşı polarize edilmiş, bükülgen piezooksit maddeden yapılmışlardır.
  • 40. •Kulaklık, 2 küçük hoparlörün kullanıcının kulağına yakın yer de durmasını sağlayan bir çevre birimidir. •Kulaklık, hoparlör yerine kullanılabilen taşıması kolay, ince, ergonomik ve hafif yapıya sahip olan bir ses iletim cihazıdır.
  • 41.  Günümüzde neredeyse bütün elektrikli cihazların kulaklık çıkışları bulunmaktadır. DVD, walkman, radyo, bilgisayar, cep telefonu gibi bir çok alet kulaklık kullanabilme imkanı sağlamaktadır.  Kulaklıklar hoparlörler gibi elektriksel ses sinyallerini daha kişisel kullanımlar için kullanılabilir hale getirmektedir.
  • 42.  Kullanan kişi dışında başka kişileri rahatsız etmemek,  Dışarıdaki ortam gürültüsünü önlemek veya kulakları korumaktır.
  • 43.  İlk kulaklığı 1910 yılında Nathaniel Baldwin isimli mucit, Amerikan Ordusu için hazırladı. Çünkü Amerikan ordusu telgraf seslerini dinlemek istiyordu. Sesin kulaklıklardan dinlenebilmesi için ilk prototipi hazırlayan Baldwin in icadı oldukça başarılı bulundu. Bunun üzerine ordu Baldwin den daha çok kulaklık istedi. Ancak Baldwin sadece 10 kulaklık yapabileceğini söyledi; çünkü kulaklıkları mutfağında üretiyordu.
  • 44.  Kafa Üstü kulaklıklar: genellikle bilgisayarlar için kullanılan kulaklıklardır. Çok yer kapladığından ve taşınabilir olmadığından dolayı mobil cihazlarda pek tercih edilmezler.
  • 45.  Ense Üstü kulaklıklar: şapka ve başlıkla birlikte kullanma bakımından daha rahattır. Kafa Üstü kulaklıklar gibi öne doğru kayma sorunları daha azdır. Spor yaparken tercih edilirler.
  • 46.  Kulak İçi kulaklıklar: kafa üstü kulaklıkların gündelik kullanıma uyarlanmış modelidir. Dış veya orta kulak içine takılabilen modelleri vardır. Orta kulak içine takılan modellerin silikon bir yapı mevcuttur.
  • 47.  Eğitim sınıf içinde, laboratuarda veya özel derslik gibi hangi birimde öğrencilerin öğreticiye direk odaklanmaları, dersi tam olarak anlamaları için kullanılır.  Öğretici verici ünitesi ve mikrofonu kullanır, anlatır, öğrenciler uzaktan alıcı+kulaklık yardımıyla direk onu dinler.
  • 48.  Öğrenciler aldıkları eğitim doğrultusunda periyodik aralıklarla müzeleri, tarihi eserleri, özel mekanları incelemek üzere gezdirilirler.  Grup iletişim sistemi bu ve benzeri gezi aktivitelerinde öğrencilerin öğretmenlerini gruplar halinde dinlemelerini, dış etkenlerden uzak kalmalarını, ilgilerinin sadece anlatım konusunda olmalarını sağlamak için geliştirilmiştir.
  • 49.  1950 yılından itibaren kulaklıklar özellikle yabancı dil derslerinde çok faydalı oldular.  Özel eğitim sistemiyle öğrenciler öğretmeni veya direk ses kaynağından gelen sesi kulaklıklar vasıtasıyla dinler, odaklanır ve öğrenirler.
  • 50.  Yüksek sesle dinlenildiğinde kulakta uğultu, çınlama, işitme kaybı gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
  • 51.  Taşınabilir müzik denilince akla gelen ilk aygıt olan Walkman 1979 yılında Nobutoshi Kihara tarafından tasarlanmıştır.  Japonya'da piyasaya çıkmıştır
  • 52.  Walkman, günümüzde MP3 oynatıcı olarak hem USB şeklinde, hem de kulaklıkla tümleşik olarak üretilmektedir.  Ayrıca WALKMAN yazılımı, Sony'nin Xperia serisinde de müzik yazılımı olarak kullanılmaktadır.
  • 53.  Kulaklıkla uzun süreli ve yüksek sesle müzik dinlemek işitme kaybına neden olabilir.
  • 54. Mp3 Çalar; kısaltılmış tam adı MPEG Layer 3, uzun ismi ise The Motion Pictures Experts Group olan, MP3 dosyalarını okuyan cihazdır.
  • 55.  Karlheinz Brandenburg, 1980lerin başında dijital müzik sıkıştırma üzerine çalıştı.  Çalışmasını 1989 yılında tamamladı.
  • 56.  Mp3 bir sıkıştırma, açma modülüdür. Ses verilerini en az kayıpla daha az yere sıkıştırmaya yarar.  MP3, algılanan ses kalitesini sürekliliğini sağlarken, insan kulağının ve beyninin özelliklerini kullanan yüksek performanslı, algısal ses sıkıştırma kodlama şemasıdır. MP3 formatı bugün dünyanın en yaygın sıkıştırılmış ses formatıdır.
  • 57.  MP3'ler küçüklükleri sayesinde spor yaparken, yürürken, otobüste veya yemek yaparken müzik dinleme imkanı yanında, yeni bir dil öğrenme imkanı da sunar.  MP3'e yüklenen ders kitapları, dil eğitiminde bireye ders dışında da işitsel sınıf ortamını yaratır.
  • 58. Telefonun İcadı ile İlgili Olay Basamakları •Dumanla haberleşme. •Yüksek yerlere değişik renkte kumaş asma. •Güvercinler aracılığıyla haberleşme. •Posta, telgraf sistemleri. •Telefon
  • 59. 14 Şubat Edinburg doğumlu Alexsander Graham Bell, Amerikan yurttaşlığına geçmişti ve sağır bir kıza aşıktı. Sağırlara nasıl yardımcı olabileceğini düşünüyordu.
  • 60.  Ses dalgaları, elektrik akımına dönüştürülebilirse, o zaman elektrik akımının da bir devrenin öteki ucunda yeniden sese dönüşürülebileceğini düşünüyordu.
  • 61.  Bir gün sesi taşımak üzere tasarladığı bir araçla deney yaparken, pilin asiti pantolonuna döküldü. Asistanı Thomas Watsondan, Watsonın binanın başka bir tarafında olduğunu bilmeden yardım istedi.
  • 62. Bell, bir yıl sonra telefonun patentini aldı.
  • 63.
  • 64.  1876: İlk telefon görüşmesi Alexander Graham Bell ile yardımcısı Thomas Watson arasında yapıldı.  1915: Şehirlerarası ilk görüşme yine Bell ve Watson arasında yapıldı.  1924: İlk cep telefonları, ilkokul öğrencisinden bile büyük radyolardı ve üzerlerinde büyük bir anten bulunuyordu.
  • 65.  1924: İlk cep telefonları, ilkokul öğrencisinden bile büyük radyolardı ve üzerlerinde büyük bir anten bulunuyordu.  1983: Uzmanlar, 2000 yılında ABD'deki cep telefonu abonelerinin sayısının 1 milyonu bulacağını ileri sürdüler.
  • 66.
  • 67.  Bir telefon aletinde bulunan belli başlı parçalar şunlardır: 1. Ses alıcı (mikrofon), 2. Mikrofon akım kaynağı, 3. Ses verici (kulaklık), 4. Çağırma ve çağrılma düzenleri, 5. Devre açıp kapayıcılar, anahtarlar, 6. Çağırma kadranı.
  • 69.  a. Yaşam Boyu Öğrenme  b. Farkında Olmadan Öğrenme  c. İhtiyaç Anında Öğrenme  d. Zaman ve Mekan Bağımsız Öğrenme  e. Yer ve Şartlara Göre Ayarlanan Öğrenme
  • 70. Mobil cihazların temelde iki kullanım şekli vardır; offline ve online. Her ikisinin de kendine göre avantaj ve dezavantajları vardır. . Offline (Çevrimdışı) Çevrimdışı eğitimin avantajları; hız, maliyet ve daha çok mekan bağımsızlığı sağlamasıdır. Herhangi bir bilgiye erişim anında, bilgiler doğrudan cihaz üzerinden geldiğinden, çok hızlı gelmektedir. Ayrıca bir bağlantı söz konusu olmadığı için, bağlantı ücreti ve maliyet de yoktur. Mekan bağımsızlığının daha çok olmasının sebebi ise kapsama alanı gibi bir problem olmamasıdır. 
  • 71. .Online (Çevrimiçi)  Çevrimiçi eğitimin de önemli avantajları mevcuttur. Bunları da güncellik, teorik olarak sınırsız bilgi ve senkron eğitim imkanı şeklinde sıralayabiliriz. Burada en önemli konulardan birisi fayda/maliyet analizini uygun şekilde yaparak ihtiyaca göre bu imkanı kullanmaktır. Ancak gelecek yıllarda mobil cihazlarla sürekli çevrimiçi kalmanın maliyetinin çok düşük olacağı beklenmektedir. Bu sayede 24 saat çevrimiçi olduğu halde kullanıcılar eğer hiç veri alışverişi yapmazlarsa hiç ödeme de yapmayacaklardır.
  • 72.  Sonuç Eğitimde mobil cihazların kullanımı, uzaktan eğitimde hedeflenen asıl amaçları sağlamak için gerekli stratejik teknolojilerden biridir. Ancak birçok konuda yapıldığı gibi burada da “eğitim” odaklı olmaktan,“teknoloji” odaklı olmaya doğru bir kayma meydana gelirse, beklenen faydanın gerçekleşmeyeceği gibi, tam aksi bir neticeyle karşılaşmak olasıdır. Bu nedenle teknolojinin bir amaç değil sadece araç olduğu gerçeği unutulmadan planlar bu anlayışa göre yapılmalıdır. Mobil erişimli cihazların eğitimde kullanılmasının çeşitli yararlarının zamanla görüleceği düşünülmektedir. Bu yararlarının görülmesi ile kullanımı da her geçen yıl önemli oranda artacaktır.
  • 73.  Dezavantajları  Cep telefonları çocukların beyin gelişimini olumsuz yönde etkiliyor  Giderek asosyalleşiyoruz  Dikkat dağınıklığına neden olabiliyor.