2. FİNANSAL YÖNETİM FONKSİYONLARI VE
FİNANS YÖNETİCİSİ
• Bir işletmenin faaliyetlerini yürütmesi
• Varlığını sürdürmesi için;
• Tüketicilerin ihtiyaçlarına uygun mal ve hizmet üretmeli ve işletme sahiplerine
yeterli getiri sağlamalıdır.
Günümüzde finansal gelişmeler tüm işletmelerde finansal yönetimin önemini
arttırmıştır.
3. • Finans: Kişi veya kurumların yararlanacağı para, fon ya da sermayedir.
• Finansman: İşletmenin ihtiyacı olan fonların sağlanmasıdır.
• Finansal Yönetim: İşletmenin ihtiyaç duyduğu fonların, sermayenin
belirlenmesi, sağlanması ve sağlanan fonların uygun varlıklara yatırılarak
yönetilmesidir.
• Finans Yöneticisi: İşletmede yatırım ve finansman kararlarından sorumlu
kişilerdir.
4. FİNANSAL YÖNETİMİN TEMEL FONKSİYONLARI
• 1. Yatırım Kararları: Finans yöneticisinin en önemli kararlarıdır. İşletme, elindeki
kaynaklarla en uygun yatırım kararlarını vermelidir.
a. Uzun süreli (sabit) varlık yatırımı (Sermaye Bütçelemesi): Uzun süreli
yatırım taşıdığı risk açısından çok önemli kararlardır. Bu yatırım kapsamında bina,
makine, araç, gereç gibi maddi varlıklar yanında teknik uzmanlık, patent, marka,
şerefiye gibi maddi olmayan varlıklar da vardır.
5. • b. Kısa süreli varlık yatırımı (Dönen Varlık Yatırımı): Uzun süreli
varlıkların çalıştırılması için gerekli yatırımlardır. Bu kapsamda;
• Stoklama (hammadde, yarı mamul, mamul, ticari mal)
• Alacaklar (Vadeli satış kararları)
• Kasa veya bankalarda (nakit akışı için) olması gereken fon tutarlardır.
Yatırım kararları, kar ya da gelir sağlayan kararlar yanında, fonlarda
tasarruf yapılması, diğer işletmelerle birleşme, devir, satın alma, dış
ülkelere doğrudan yatırımlar gibi kararları da kapsar.
6. 2. FİNANSMAN KARARLARI
• Finansal yönetici; varlıklar (yatırımlar) için gerekli fon tutarını belirlemeli,
bunun için en iyi şekilde nasıl finanse edileceğini planlamalı, fonları nereden,
nasıl, ne zaman karşılayacağını bilmelidir.
a. Borçlanma ve özsermaye yoluyla finansman;
i. Risk ve maliyet açısından karşılaştırıldığında özkaynaklarla finansmanın riski
ve maliyeti daha düşüktür.
ii. Borçla finansmanın (tahvil, bono, banka kredisi vb. gibi) avantajı faizin gider
kaydedilerek vergiden düşülebilmesidir.
7. iii. Borçlanmanın riski faiz ödemeleridir.
!!! İlk yıllarda özkaynaklarla finansman tercih edilirken; sonraki
yıllarda veya faizin düşük olduğu dönemlerde yabancı kaynaklarla
finansman yapmak rasyonel bir yaklaşımdır.
8. b. Kısa ve uzun vadeli finansman:
Kısa süreli finansman; vadesi bir yıllık kararlardır ve firmanın dönen varlıklarına
yapılması gereken yatırımlarla ilgilidir. Kısa vadeli yatırım hemen para
kazandırmaya başlayabileceği gibi en geç bir yıldan sonra işletmeye para
kazandırmaya başlamalıdır.
!!!Şirketler, beklenmedik nakit ihtiyaçlarını karşılamak ve çıkan fırsatları
değerlendirmek üzere kasasında belirli bir miktarda para ve para benzerlerini
bulundurmak durumundadır.
9. Kısa süreli varlıkların temel özelliği, bir yıl içinde en az bir kez bir türden diğer
türe dönüşmesidir.
Uzun süreli finansman; bir yıldan uzun ve işletmenin duran varlıklarına
yapılacak olan yatırımlarla ilgilidir. Uzun süreli yatırımlar da hemen para
kazandırabilir ancak genellikle yatırımın özelliğine ve sektördeki karlılık
durumuna göre 3-5 yıldan sonra da kazandırmaya başlayabilir.
10. !!! Gelirin ne zaman kazanılmaya başlayacağı analiz edilerek finansmana
gidilmelidir. Beş yıldan uzun sürecek yatırımlar büyük şirketlerin ve holdinglerin
alabilecekleri kararlardır.
Örnek olarak bireysel emeklilik şirketlerini ele alalım. Kuruluş sermayeleri
10 trilyondan az olamaz ve üç yıl içinde sermayeyi 20 trilyona çıkarmalılar ve beş
yıl kar payı ödemesi yapamazlar. Bu şirketler ilk etapta karı ön planda tutmayan
ve sermaye yapısı güçlü olan şirketlerdir.
11. c. Dividant (Kar payı) kararları: Kar payı kararı, karın ne kadarının
işletmede bırakılacağı, ne kadarının ortaklara dağıtılacağı kararıdır.
İşletmelerin büyümesinde kar payının kullanılması sermaye piyasası gelişmekte
olan ülkelerde sık karşılaşılır.
Dividant kararı alınırken işletmenin finansman ihtiyacı ile ortakların tatmini
arasında bir denge sağlanmalıdır.
12. Finansal öngörülerde bulunma,
Finansal piyasalardaki artan kısa ve uzun dönemli fonların etkilerini
değerlendirme,
Yatırım alternatiflerinin işletmenin değerine etkisini araştırma,
13. Kar payı, sermaye yapısı ve fiyat politikasının işletmenin satışları ve karlarına
etkisini saptama,
Birleşme, satın alma, uluslararası iş fırsatlarını değerlendirme,
Mali açıdan yeniden organizasyon,
İşletmenin sona ermesi durumunda konkordato teklifi, tasfiye konularında da
sorumlulukları vardır.
14. Kendi kusuru olmaksızın, mali durumu bozulmuş olan bir borçlunun alacaklıları
ile yaptığı bir anlaşmadır.
Bu anlaşma sonucunda alacaklıların en az üçte iki oranındaki çoğunluğu
alacaklarının belirli bir bölümünden vazgeçer, borçlu ise geri kalan borçlarını bir
plan dahilinde ödemeyi kabul eder.
!!!Konkordato, Ticaret Mahkemesi’nin onayı ile geçerlilik kazanır.
15. Elinde olmayan sebeplerle işleri iyi gitmeyen ve mali durumu
bozulmuş olan dürüst borçluları korumak için kabul edilmiş bir hukuki
çözümdür.
16. • İşletmelerde yatırım ve finansman kararlarından sorumlu olan kişiler finans
yöneticileridir. Büyük işletmelerde sorumluluk firma içinde dağıtılır.
1. Finans (Fon) Yöneticisi (Haznedar) :
Temel görevi fonların sağlanması ve yönetimidir. Fon yöneticisinin sorumlulukları;
• a. Banka ilişkileri
• b. Nakit yönetimi
• c. Finansman
• d. Kredi yönetimi
• e. Dividant (kar payı) ödemeleri
• f. Sigorta
• g. Emeklilik fonlarının yönetimi
17. 2. Muhasebe Müdürü (Kontrolör):
Temel görevi fonların etkin biçimde kullanılıp kullanılmadığının
kontrolüdür. Sorumlulukları;
• a. Mali tabloların hazırlanması
• b. İç denetim
• c. Muhasebe
• d. Bordro işlemleri
• e. Kayıtların korunması
• f. Bütçelerin hazırlanması
• g. Vergiler
18. • Bu iki birimin bağlı olacağı işletme yöneticisi mali işler genel müdür
yardımcısıdır ve işletmelerinin mali politikalarının belirlenmesi ile uğraşır.
• Sabit varlıklara yatırım kararı ve sermaye bütçelemesi faaliyetlerinden mali işler
yöneticisi sorumludur.
• Kar dağıtımı kararlarından yasalara göre yönetim kurulu ya da genel kurul
sorumlu olsa da yönlendiren kişi yine mali işler yöneticisidir.
19. İŞLETMELERİN AMAÇLARI
A. SOSYAL AMAÇLAR;
• Mal hizmet üreterek toplum refahını arttırmak
• İşletmede istihdamı sürekli kılmak
• İşletmenin sürekliliğini sağlamak
20. • B. EKONOMİK AMAÇLAR
- Üretimi ve satışları arttırmak
- İşletmenin piyasa payını arttırmak
- İşletmenin büyümesini sağlamak
- İşletmenin karını maksimum yapmak
- İşletmenin değerini maksimum yapmak
Vakıf, dernek ve KİT’ler için sosyal amaç önplanda iken özel
işletmelerde ekonomik amaçlardır.
21. KARI MAKSİMUM YAPMA AMACI
İşletmenin, karını en çoklaması (maksimize) yani mümkün olan
en üst seviyeye çıkarmasıdır.
• Kar maksimizasyonu elde edilen karın tamamı ya da tamama yakını
dağıtılmadıkça hissedarların çıkarına ters düşer. Kar ençoklaması için karın
dağıtılmaması ve çok az dağıtılması gerekebilir.
22. • Kar kısa, orta veya uzun dönemli olabilir. Kar ençoklanırken aradaki
dengenin belirlenmesi gerekir.
• Karın hesaplanmasında paranın zaman değeri önemlidir, burada
zaman faktörü dikkate alınmaz.
23. • Kar kavramında toplam miktarın mı yoksa karlılık oranının mı
ençoklanacağı açık değildir.
• Risk faktörünü dikkate almaz, statik (durağan) özellik gösterir ve
geleceği dikkate almaz.
• Kar maksimizasyonu amacının en önemli iki eksikliği, zaman ve risk
faktörlerini dikkate almamasıdır.
24. İŞLETMENİN PİYASA DEĞERİNİ MAKSİMİZE
ETME
• İşletmenin cari piyasa değerini ya da hissedarların varlıklarını maksimize etmek,
işletmenin gelecekte beklenen gelirlerinin şimdiki değerinin ençoklanmasıdır.
• Yatırım kararlarında nakit girişlerinin bugünkü değeri en yüksek olan,
finansman kararlarında da nakit çıkışlarının bugünkü değeri en düşük olan
seçenek işletmenin değerini maksimize eder.
25. • İşletmenin piyasa değeri, hisse senetlerinin piyasa fiyatıyla ölçülür. Hisse
senetlerinin fiyatları işletmenin performansını ölçer. Hisse senedinin fiyatının
artması işletmenin piyasa değerini arttırır.
• Değer maksimizasyonu amacı, finansal kararlarda zaman ve risk faktörünü
dikkate alması nedeniyle birincil derecede kuramsal (teorik) bir amaç olarak
kabul edilmektedir.
• İşletmeler sosyal sorumluluklarını unutmadan işletme değerini arttırmak
zorundadırlar. Kararların risk ve karlılığına bağlı olarak işletmenin değeri
etkilenir.
26. • 1930’lu yıllarda bilançonun pasifinde yer alan borçlanma ve
özsermaye konuları sorumluluk alanıydı.
FİNANSMANIN TARİHSEL GELİŞİMİ
27. • Bunalım yıllarında fiyat düşüşleri, kredi sıkıntıları ve iflaslar yaşanmış,
ayakta kalanlar yeniden yapılanmaya yönelmişlerdir.
• Bu dönemde finans yöneticisinin temel fonksiyonu işletmeye gerekli
olan fonun bulunması, kayıtların ve raporların düzenlenmesiydi.
28. • 1940-1950 döneminde sermaye maliyetini ölçmede ilk kez
bilançonun aktifleriyle ilgilenilmiştir.
• 1960-1970’li yıllarda sabit aktif, stok, alacak, nakit gibi aktiflerin
dağılımında en uygunu bulma arayışları ön plana çıkmıştır.
29. • 1980’li yıllarda, bilgisayarlı uygulamalara önem verilmiş, faiz
oranlarındaki sık sık yaşanan artışlar finans yöneticilerini daha atak
davranmak zorunda bırakmıştır.
30. • Bu dönemden sonra ekonomi politikasındaki değişiklikler,
hükümetlerin sıkı para politikaları uygulamaları işletmeleri nakit
yönetimiyle daha yakından ilgilenmeye sevk etmiştir.
• Nakit akışı analizi ve nakit bütçesindeki çalışmalar iç finansal
denetimler dış fonların bulunması ve sermaye yapısı üzerindeki
çalışmaları derinleştirmiştir.
31. 24 Ocak 1980 ve 5 Nisan 1994 kararları ile uygulanan sıkı para
politikaları şu sonuçlara neden olmuştur:
• Paranın maliyeti artmıştır.
• Ulusal para değer kaybetmiştir.
• Enflasyon artmıştır.
• Borç bulma olanakları daralmıştır.
• Kredi sunumu azalmıştır.
• Yatırımlar düşmüştür.
• İşletmelerin finansal yapısı değişmiştir.
• Mali kurumların işlem hacmi artmıştır.
33. • Sermaye dolaşım hızının artması
• Teknolojik gelişme ve değişiklikler
• İşletmelerin büyük ölçekte faaliyette bulunmaları
• Ar-Ge faaliyetlerinin öneminin artması
FİNANSAL YÖNETİMDE ETKİLİ OLAN GELİŞMELER
34. • İşletmeler arası birleşme ve satın almaların yoğunlaşması
• Piyasalarda rekabetin artması, kar marjlarının daralması
• Ulaştırma ve iletişim olanaklarının artması
• Faiz ve döviz kurlarında dalgalanmaların artması
35. • Muhasebe: Finansal yönetim için gerekli verileri hazırlarlar.
• İktisat: Mikro ekonomi işletmelerin iktisadi kararlarıyla ilgilidir.
Finans yöneticsi mikro ekonomiden, uzun vadeli yatırım kararları
almada, nakit, stok ve alacakların yönetiminde faydalanır.
Makro ekonomi ise ekonomiyi bütün olarak ele alır.
FİNANSAL YÖNETİM VE DİĞER DİSİPLİNLER
36. • Pazarlama, Üretim ve Kantitatif Yöntemler:
Finansal yönetimin ikinci derecede yakın olduğu disiplinlerdir.
Finans yöneticsi yeni ürün ve pazarlama yöntemlerini, üretim
sürecindeki değişikliği yatırım ve finansman kararlarında dikkate
almalıdır.
37. Kar dağıtımı, vergi hukuku, alacaklara karşı sorumluluk, faaliyet
sonuçlarının açıklanması, fon sağlama miktarı ve şekil gibi konularda
alınacak kararlar işletmelerin hukuki yapılarıyla ilgilidir.
FİNANSAL YÖNETİM VE İŞLETMELERİN
HUKUKİ YAPILARI
38. 1.Bireysel İşletmeler
• Tüzel kişilikleri yoktur.
• Ortaklar tüm malvarlığıyla sorumludur.
• Kuruluş için yazılı sözleşme gereği yoktur.
• Kredi bulmak daha kolaydır
• Tek kişi karar aldığı için hataya daha çok açıktır
• Küçük işletme türüne yatkın kuruluş biçimidir.
40. Şahıs Ortaklıkları
• Adi Ortaklıklar
• Kollektif Şirketler
• Adi Komandit Ortaklıklar
• Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Ortaklıklar
41. Adi Ortaklıklar:
İki veya daha çok kişinin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadan, sözlü
bir anlaşma ile geçici veya sürekli kurdukları şirketlerdir.
Düşük maliyetle kolayca kurulabilir.
Dezavantajları, sınırsız sorumluluk, işletme yaşamında sınırlılık, ortaklık
hakkı transferlerinde güçlük ve büyük miktarlarda fon sağlama
zorluklarıdır.
42. Kollektif Şirketler:
Belli şekil şartları ve belli bir unvan altında oluşturulan ortaklıktır, tüzel
kişiliktir. Ortaklar şirket borçlarından dolayı tüm mal varlıklarıyla
birlikte sorumludur.
Alacaklılar ortaklardan istediğine baş vurabilir, bu nedenle birbirini iyi
tanıyan kişiler arasında kurulur. Bunlara şahıs ortakları da denir.
Ömrü anlaşmaya bağlıdır. TTK’ya tabidir. Ortaklar tacir sıfatını alır. Fon
sağlama olanağı ortakların elde edeceği fonların toplamı kadardır.
43. Adi Komandit Ortaklıklar:
Ortaklardan bir kısmının şahıs şirketlerinde olduğu gibi sınırsız ve
müteselsilen (birbirine bağlı olarak, zincirleme) sorumluluk üstlendiği,
bir kısmının ise koydukları sermaye ile sınırlı sorumluluk üstlendiği
ortaklıktır.
Bu ortaklıklarda toplanacak fon miktarı sorumlu ortak sayısı
artırılarak kollektif ortaklığa göre daha kolay arttırılabilir.
44. Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Ortaklıklar:
Adi komandit ortaklığa benzer. Tek farkı sınırlı sorumlu ortaklar
olarak bir ya da birkaç kişinin yer almasıdır. Sınırlı sorumlu ortakların
payları yalnızca sözleşmede yer alır. Sermayeye karşılık pay senedi
verilmez.
46. Limited Şirketler:
İki ya da daha fazla gerçek ve tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı
altında kurulan sorumluluğu koydukları ya da koymayı taahhüt
ettikleri sermayeyle sınırlı olan esas sermayesi belli ticari ortaklıklardır.
En az iki en çok elli ortaklıkla kurulabilir. Sermaye payı için hisse
senedi verilmez. Sermaye artırımı için oy birliği gerekir.
Hisse senedi ve tahvil ihraç edemezler. Artan iş hacmine parelel
olarak yeni ortak alımı ya da başka finanslama olanakları sağlamak
güçtür.
47. Anonim Şirketler:
Paylara bölünen sermaye kıymetli evrak niteliğindeki hisse senediyle
temsil edilir. Sermaye kolayca el değiştirebilir.
Sınırlı sayıda ortakla kurulan Anonim ortaklıklar ani şekilde
kurulurken, halka açık olarak kurulmak istenenler tedrici olarak
kurulur.
Tedrici kuruluşun çok sayıda formalitesi vardır. Anonim şirketler halka
açık veya kapalı olabilir.
48. TTK’ya göre Anonim Ortaklık; bir ünvana sahip, ana sermayesi belli
ve paylara bölünmüş ve borçlarından dolayı yalnız malvarlığı ile
sorumlu ortaklıktır.
Ticaret Bakanlığı’nın izniyle kurulup, ticaret siciline tescil ve ilanla
tüzel kişilik kazanır.
Anonim şirketlerde sabit sermaye esası uygulanır.
Esas sözleşmede değişiklik olmadıkça sermaye değişmez. Bilançoda
kar varsa kar payı dağıtılıp dağıtılmayacağı konusu TTK’ya tabi
ortaklar (halka kapalı) ve SPK’ya tabi ortaklar (halka açık) arasında
farklılık vardır.