2. OKUL BAŞARISINDA ANA-BABANIN ROLÜ
Genellikle çocuğun her yönüyle eğitimi anneye bırakılmış ve baba sadece
para kazanma görevini üstlenmiş bir kişi konumundadır. Babalar evine ve
çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamakta, işinin yoğunluğunu bahane
etmekte ve ''sanki ben kimin için sabahtan akşama kadar çalışıyorum? Tabii ki
sizler için!'' gibi cümleleri sık sık kullanarak haklılığını ispat etmek istemekte-
dir. Çocuklarsa kendilerine vakit ayrılmasını, sevgi ve şefkat gösterilmesini
istemektedirler.
Baba, çocuğun eğitimden ve yetiştirilmesinden birinci derecede sorumlu
kişidir. Baba çocuğuyla ortak faaliyetlerde bulunmalı, akşam eve geldiğinde
onunla ilgilenmeli, sohbet etmeli, sorularını cevaplandırmalı, oyun oynamalı,
derslerine yardımcı olmalı, kısaca mümkün olduğunca iletişimini
geliştirmelidir. Babanın ilgisizliği çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkiler.
Unutulmamalıdır ki, çocuğunuz ile geçirdiğiniz zamanın uzunluğu ya da
kısalığı değil, kalitesi önemlidir.
Aile içinde alınacak kararlarda çocuğun da fikrinin alınması, duygu ve
düşüncelerinin önemsenmesi, bağımsız bir birey olarak kabul edilmesi
çocuğun kişiliğini olumlu yönde etkileyecektir. Beklentilerin öğrencinin duru-
muna göre belirlenmesi, gerçekçi ve tutarlı bir davranış olur. Ailenin farkında
olmadan geliştirdiği çocuğunun ''mükemmel olma ve herkesle rekabet etme''
isteği, çocuklarda başarısızlık korkusuna neden olur ve onları yetersizlik duy-
gusu içine sokabilir. Aile öğrencinin kişiliğini ve özgüveninin gelişimine
destek veren bir anlayış sergilemelidir.
3. ÇOCUĞUMU YENİDEN YETİŞTİRMEM MÜMKÜN OLSAYDI....
Çocuğumu yeniden yetiştirmem mümkün
olsaydı, Ona işaret parmağımı kaldırıp,
yasaklar koymak yerine Parmaklarıyla
resim yapmayı öğretirdim.
Hatalarını daha az düzeltir, onunla daha çok yakınlık kurmaya
çalışırdım.
Onu sadece gözlerimle izler, saat kısıtlamaları koymazdım.
Daha bilgili olmaya çalışır, daha çok şefkat gösterirdim.
Onunla daha çok yürüyüşlere çıkar, uçurtmalar uçururdum.
Ona karşı ciddi bir tavır içinde olmak yerine, onunla oyun oynardım.
Onunla kırlarda koşar yıldızları seyrederdim.
Onunla daha az çekişir, ona daha çok sarılırdım.
Önce benlik saygısını kazanmasını sağlar, sonra bir ev almaya
çalışırdım.
Ona her zaman katı davranmaz,
Onu daha çok oyanlar ve
yüreklendirirdim. Güç konusunda
daha az ders verir, Sevgi konu-
sunda daha çok şey öğretirdim...
DANNİEL LOOMANS
4. Ebeveyn, çocuğunun durumunu öğrenebilmek ve okul-aile iletişiminin
sağlanması amacıyla belirli aralıklarla okula gitmelidir. Bu konuda okul
öğretmenlerimiz sıklıkla sizleri arayarak öğrencimiz hakkında görüş
bildirmekteler.
Okul ziyaretleri hem çocukta ''benimle ilgileniyorlar'' izlenimi bırakır, hem de
çocuğun başarısı veya başarısızlık durumlarının tespiti, takviyesi, önlemler-
inin alınması yönünde kolaylıklar sağlar. Başarısızlık kabul edilemez, utanç
verici bir durum olarak değerlendirilmemelidir. Zayıf notlarla karşılaşınca
paniğe kapılmak yerine, nedenleri üzerinde durulmalıdır. Çaba
gösterildiğinde aşılamayacak engel yoktur.
Eğitim-öğretim, ortak çalışma ve işbirliği gerektiren bir süreçtir. Başarı
sağlanması için okul-çocuk-aile üçgeninde herkes üzerine düşen görevi en iyi
şekilde yapma gayreti içinde olmalıdır. Anne –baba olarak çocuklarımızdan
Beklentilerimiz tabii ki onlar için hazırlanan ve özveri içinde verilmeye çalışılan
eğitim sistemi sürecinde başarılı ve kendini kanıtlamış bireyler olarak
yetişmelerini sağlamaktır.
Çocuğumuzun ders çalışma alışkanlığını kazanabilmesi için bize düşen
rehberlik görevini netleştirmede üzerinde duracağımız başlıklara daha
sonraki bültenlerimizde devam edeceğiz.
Tüm anne-babalara sevgi dolu, huzurlu günler dileriz.
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisi
Uzm. Psikolog Ünsal Dilekçi