2. Kronik hastalıklar, özellikle ileri yaş
grubundaki kişiler arasında oldukça
yaygındır. Hareketsiz yaşam tarzı,
düzensiz beslenme, sigara içme ve
aşırı alkol kullanımı gibi faktörler;
kronik hastalıkların daha genç
yaşlarda da görülmesine yol açar.
Giriiş:
3. Kronik Hastalıklar Nelerdir?
Kronik hastalıklar kabaca 1 seneden uzun süreli tedavi gerektiren ya da hastanın günlük
yaşamında 1 seneden fazla kısıtlamaya neden olan hastalık grubudur.
Kronik hastalıkların özellikleri:
• Birden fazla faktöre bağlı olarak gelişen, kompleks hastalıklar olması
• Gelişimi uzun süren, bazı hastalarda herhangi bir belirtiye sebep olmadan ilerleyen
(asemptomatik) rahatsızlıklar olması
• Hastalığın uzun süre devam etmesi, hastada başka sağlık sorunlarına da yol açması
• Hastada işlevsellik kaybına neden olması şeklinde sayılabilir.
4. 02
En sık görülen kronik hastalıklar:
01
Diyabet yüksek kan şekeri ile karakterize bir hastalıktır. Tip 1 diyabet, otoimmün
kaynaklı olarak yaşamın erken yıllarında ortaya çıkarken; Tip 2 diyabet ise sağlıksız
beslenme, genetik yatkınlık, hareketsiz yaşam tarzı gibi nedenlere bağlı olarak ortaya
çıkar.
Diyabet
Kan basıncının 140/80 değerinin üzerinde olması yüksek tansiyon diğer adıyla
hipertansiyon olarak adlandırılır. Hastada tansiyon yüksekliği kendiliğinden ortaya
çıkabileceği gibi altta yatan bir rahatsızlığa bağlı olarak da gelişebilir. Hipertansiyon,
hastalarda yıllarca hiçbir belirtiye neden olmadan ilerleyebilir ve rutin kan basıncı ölçümü
sırasında tespit edilebilir.
Yüksek Tansiyon
5. En sık görülen kronik hastalıklar:
03
Kronik kalp hastalıkları; koroner arter hastalığı, kalp kapakçığı rahatsızlıkları, kalp
yetmezliği gibi farklı tür rahatsızlıkları kapsar. Tüm bu hastalıklar, kalp fonksiyonunda
bozulmaya sebep olur.
Kalp Hastalıkları
04
KOAH, akciğerdeki hava akışının tıkanmasına yol açan iltihabi (inflamatuar) bir akciğer
rahatsızlığıdır.. KOAH; sigara içmek, irritan gazlara maruz kalınan ortamda çalışmak gibi
risk faktörleri varlığından ortaya çıkar.
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH)
6. En sık görülen kronik hastalıklar:
05 Eklem iltihabı ya da diğer adıyla artrit; eklemlerde kızarıklık, şişlik, ağrı ile seyreden bir
hastalıktır. Artrit ilerledikçe etkilenen eklemde hareket kısıtlılığı, sertlik gibi durumlar da
görülebilir.
Artrit (Eklem İltihabı)
06 Kanser; vücut hücrelerinin bazılarında genetik yapının mutasyona uğraması sonucu
gelişen ve anormal bir hücre bölünmesiyle tümör oluşumunun görüldüğü hastalıklar
topluluğudur. Kanserin yüzlerce farklı türü vardır. Her bir kanser türünün kendine ait
farklı özellikleri olabilir.
Kanser
7. En sık görülen kronik hastalıklar:
07
Astım hava yolunun şişerek daraldığı ve aşırı mukus oluşumunun görüldüğü kronik
bir rahatsızlıktır. Bu durum da astım hastalarında solunum güçlüğü, öksürük, hırıltılı
solunum gibi semptomlara yol açar.
Astım
08 Demans; kişide hafıza ve düşünme becerilerin günlük yaşamı olumsuz etkileyecek
ölçüde etkilendiği hastalıklar bütünüdür.
Alzheimer Hastalığı ve Diğer Demanslar
8. Kronik Hastalıklar Önlenebilir mi?
Kronik hastalıkların tedavisi için genel olarak hastalığa bağlı belirtilerin hafifletilmesi amaçlanır. Yine
hastalığa bağlı komplikasyonların azaltılması da tedavinin amaçlarından biridir. Kronik hastalıkların toplumda pek
çok kişiyi etkilediği düşünülürse bu hastalıkların tamamen tedavi edilememesi olumsuz bir durum olarak
değerlendirilebilir.
Kişide kronik hastalık gelişiminin önlenmesi için;
Sağlıklı
beslenmek
Düzenli
egzersiz
yapmak
Tütün
kullanımını
azaltmak..
11. Kronik hastalıklar ve spor aktivitesi
Kronik hastalık olarak da bilinen uzun süreli hastalığı olan kişilerin egzersiz yapması
gerekir. Egzersiz, uzun süreli rahatsızlıkları olan kişilerin semptomlarla başa çıkmalarına ve
genel sağlıklarını iyileştirmelerine yardımcı olabilir. Uzun süreli hastalıklar arasında kalp
hastalığı, diyabet, depresyon veya sırt ya da eklem ağrısı sayılabilir.
12. Egzersiz kronik bir durumu nasıl iyileştirebilir?
Düzenli fiziksel aktivite, birçok uzun süreli rahatsızlığın önlenmesine yardımcı olmanın yanı
sıra, bu rahatsızlıklara sahip kişiler için hayatı daha iyi hale getirmeye de yardımcı olabilir. kalp
atış hızını artıran, kas geliştiren ve eklemlerin iyi hareket etmesine yardımcı olan egzersizi içerir.
13. Egzersiz kronik bir durumu nasıl iyileştirebilir?
Özellikle yaşlı yetişkinler ve hareket etmekte zorlanan insanlar
için egzersizin bir diğer önemli parçası da dengedir. Denge
egzersizi düşmeleri önleyebilir ve düşmelerden kaynaklanan
yaralanmaları azaltabilir.
Kalp atış hızını artıran aerobik egzersiz olarak bilinir. Kalp
sağlığını, dayanıklılığı ve kilo kontrolünü iyileştirmeye
yardımcı olabilir.
Ağırlık kaldırmak gibi kuvvet egzersizleri kas gücünü
artırabilir. Ve kuvvet egzersizleri yaparak günlük aktiviteleri
gerçekleştirmeyi kolaylaştıracaktır
Esneme gibi esneklik egzersizleri eklemlerin hareket etmeye
devam etmesine yardımcı olabilir, böylece iyi çalışabilirler.
14. Bazı hastalıklarla birlikte egzersizin faydalarına örnekler.
Artrit. Egzersiz ağrıyı hafifletebilir, eklemlerin etrafında
kas gücü oluşturabilir ve eklem sertliğini azaltabilir.
Astım. Egzersiz çoğu zaman astım ataklarının
sıklığını ve şiddetini kontrol etmeye yardımcı olabilir.
Kanser. Egzersiz, kanser geçirmiş kişilerin yaşam
kalitesini artırabilir. Ayrıca zindeliği de artırabilir.
15. Bazı hastalıklarla birlikte egzersizin faydalarına örnekler.
Diyabet. Düzenli egzersiz kan şekeri seviyesini düşürmeye
yardımcı olabilir. Egzersiz ayrıca kilo kontrolüne yardımcı olabilir
ve enerjiyi artırabilir.
Kalp hastalığı. Düzenli egzersiz kalbe yardımcı olur. Egzersiz
kalp hastalığından ölme riskini azaltabilir. Ve kalp hastalığının
kötüleşme riskini azaltabilir.
Osteoporoz. Hızlı yürüyüş ve ağırlık kaldırma gibi bazı egzersizler
güçlü kemikler oluşturmaya ve kemik kaybını yavaşlatmaya
yardımcı olur.
18. diyabet nedir ?
Diyabet olarak da bilinen diyabetus mellitus, pankreas tarafından yetersiz insülin üretimi,
insülinin glikozun hücrelere taşınmasını sağlamakta yetersiz kalmasi veya her ikisinden de
kaynaklanan yüksek kan glikoz seviyeleri (hiperglisemi) ile karakterize bir hastalıktır.
insülin, glikozun hücrelere taşınmasını kolaylaştırarak dolaşımdaki glikozu azaltan bir hormondur.
Pankreastaki beta hücreleri tarafından üretilir.
19. Pankreas
Pankreas midenin biraz alt yanında yer alır. İki önemli hormon olan, insülin ve glukagon
salgılanır. Dengesi birbirine zıt olan bu iki hormonun en önemli etkisi plazma glukoz
konsantrasyonu kontrolünü sağlamasıdır. Plazma glukoz konsantrasyonu yükseldiğinde
(hiperglisemi), yemekten sonra olduğu gibi, pankreastan kana insülin salgılanır.
Hücrelere glikoz
taşınmasını
kolaylaştırır; özel
likle kas fibrillerine.
Glikojeneze katkı
sağlar.
Glukoneogenezi
inhibe eder.
İnsülin hareketi;
20. İnsülin'nin en önemli fonksiyonu dolaşımdaki kan şekeri miktarını azaltmaktır. Fakat, protein ve yağ
metabolizmasında rol oynar, aminoasitlerin hücreye alımını sağlayarak, protein ve yağ sentezini arttırır.
Plazma glikoz konsantrasyonu normal seviyenin altına düştüğünde (hipoglisemi) glukagon salgılanır.
Glukagonun etkisi genellikle insülinle terstir. Glukagon, karaciğer glikojeninin glikoza parçalamasını
(glikojenoliz) sağlayarak, glikoneognezi arttırır, her ikiside plazma glikoz seviyesini arttırır.
21. 30 dakika veya daha uzun süren egzersizlerde, vücut plazma glikoz konsantrasyonunu
korumaya çalışır; ancak insülin konsantrasyonu azalmaya eğilimlidir. Egzersiz sırasında, kasa
büyük oranda kan akımının artmasına bağlı olarak, insülinin kas hücreleri üzerindeki reseptörlere
bağlanma yeteneği artar. Bu vücudun insüline duyarlılığını arttırır, yüksek plazma insülin
konsantrasyonu sürdürme ihtiyacı azalır, kas hücresine glikoz taşınır.
22. Öte yandan, plazma glukagonu egzersiz süresince kademeli artar. Glukagon öncelikle karaciğer
glikojenolizini uyararak plazma glikoz konsantrasyonunu korur. Artan bu metabolik ihtiyaçları karşılamak için,
yeterli miktarda glikoz hücrelere sağlanmış ve plazma glikoz konsantrasyonu devam ettirilmiş olur. Bu
hormonların yanıtı antrene olan kişilerde körelir, ve antrene kişilerin daha iyi plazma glikoz konsantrasyonları
vardır.
VO₂ tüketiminin % 65-70 şiddetinde uzun süreli bisiklet
egzersizi sırasında plazma insülin ve glikoz
konsantrasyonundaki değişiklikler. Uzun süreli efor insüline olan
duyarlılığın arttığına işaret etmektedir, giderek insülin kademeli
olarak azalmaktadır
23. Terminoloji ve Sınıflandırma
Diyabetus mellitus aslında iki ayrı hastalıktır - tip 1 diyabetus mellitus (daha önceleri, gençlik döneminde
başlangıç gösteren diyabet veya insüline bağlı diyabetus mellitus olarak bilinirdi) ve tip 2 diyabetus mellitus
(eskiden yetişkin başlangıçlı diyabet olarak bilinirdi). Tip 2 diyabet, obezite ile yakından ilişkilidir ve obezitede
olduğu gibi.
24. Tip 1 diyabet, pankreastaki ẞ hücrelerinin yeterli
insülin üretememesinden kaynaklanır. Bu durum, vücut
bağışıklık sisteminin pankreas ẞ-hücrelerini tahrip
etmesinin (apoptoz denilen bir süreç) bir sonucudur. ẞ-
hücrelerinin sayıları azaldıkça daha az insülin üretilir ve
kritik bir kırılma noktasında kan glikozunun doğru şekilde
kontrol edilmesi için yeterli insülin yoktur. Bu nedenle, bu
tip, insüline bağlı diyabetus mellitus olarak da
adlandırılmıştır. Tip 1 diyabet, tüm diyabet vakalarının
yalnızca %5 ila %10'unu oluşturur.
Tip 1 diyabet
25.
26. Tip 2 diyabet
Tip 2 diyabet, insülinin, glikozun hücrelere taşınmasına imkan sağlayamamasının ve insülin direncinin
bir sonucudur. Tip 2 diyabet, tüm diyabet vakalarının %90 ila %95'ini oluşturur. İnsülinin birincil işlevi,
glikozun kandan hücre zarı boyunca taşınmasını sağlamaktır. İnsülin direnci, kandaki normal bir insülin
konsantrasyonunun, normalden daha düşük bir biyolojik yanıt oluşturduğu durumu ifade eder.
Vücut hücreye belirli bir miktar glikoz taşımak için daha fazla insüline ihtiyaç duyar. İnsülin duyarlılığı
da benzer bir kavramdır; Kandaki belirli bir insülin konsantrasyonunun etkinlik indeksini verir. Tip 2 diyabet
geliştikçe ve ilerledikçe insülin direnci artar.
27. Kas, düşük insülin
nedeniyle glikozu
kullanamaz.
glikojen ve protein
parçalanması, keto-
asidoza neden olur
kan dolaşımına
yetersiz insülin
salgılanması
artırılmış nedeniyle
glikoz glikojen
düşük insülin
Kas, insülin direnci
nedeniyle glikozu
kullanamaz.
obezite, kalıtım ve
insülin direncine yol
açan diğer faktörler
Kan dolaşımına
yeterli miktarda
insülin salgılanır.
kan dolaşımında
artan glikoz
28. Üçüncü tip diyabet ise gebelik diyabetidir,
hamilelik sırasında kadınlarda ve fetüste gelişen ve
tüm gebeliklerin yaklaşık %4'ünde ortaya çıkan bir
diyabet şeklidir. Neyse ki, doğumdan sonra genellikle
hem anne hem de bebekte ortadan kalkar. Ne yazık ki,
gebelik diyabeti hamilelik sırasında komplikasyonlara
neden olabilir.
Üçüncü tip diyabet
29. testler
Prediyabet, bozulmuş açlık glikozu, bozulmuş glikoz toleransı veya her ikisine birden sahip
olanların durumunu ifade eder. Hem tip 1 hem de tip 2 diyabet, 8 saatlik bir açlığı takiben 125
mg/dl'den daha yüksek bir plazma glikoz seviyesi temelinde teşhis edilir. Bozulmuş açlık glikozu, yine 8
saatlik bir açlığı takiben 100 ila 125 mg/dl arasında bir plazma glikoz seviyesi olarak tanımlanmaktadır.
30. testler
Bozulmuş glikoz toleransi, glikoz tolerans testi ile belirlenir. Bu, 75 g susuz/anhidroz glikozun suda
çözündüğü bir çözeltinin içilmesini içerir. Plazma glikoz konsantrasyonları 2 saat sonra ölçülür.
Glikoz konsantrasyonunun 200 mg/dl veya daha yüksek olması diyabet tanısıdır. 140 ila 199 mg/dl
arasındaki değerler bozulmuş glikoz toleransını temsil ederken, 140 mg/dl'nin altındaki değerler ise
normal kabul edilir.
31. testler
Araştırmalarda intravenöz glikoz tolerans testi (IVGTT) de kullanılabilir. Kollardan her birine
birer kateter yerleştirilir, glikoz çözeltisi kollardan birindeki venöz damar içine enjekte edilir ve diğer
koldaki venöz damardan 3 saat boyunca kan örnekleri alınır. Kan örnekleri, testin ilk 15 ila 45
dakikası boyunca daha sık alınırken, 60 ila 180 dakika arasında daha az sıklıkta alınır. Bu, enjekte
edilen glikoz yüküne kişinin hem glikoz hem de insülin tepki eğrisinin oluşmasını sağlar. IVGTT, oral
glikoz tolerans testinden daha hassastır.
İntraVenöz Glikoz Tolerans
Testi (IVGTT), bu testler
sırasında glikoz ve insülin
plazma konsantrasyonlarının
grafik gösterimi ve insülin
duyarlılığının ve insülin etkisinin
belirlenmesi için modeller.
32. diyabetik semptomlar
Tip 1 semptomlarının herhangi biri.
Sık görülen enfeksiyonlar.
Bulanık görme veya ani görme
değişiklikleri.
El veya ayaklarda karıncalanma veya
uyuşma.
Yavaş iyileşen kesikler, morluklar veya
yaralar .
Tekrarlayan cilt, diş eti veya mesane
enfeksiyonları.
Sık idrara çıkma .
Aşırı veya olağandışı susuzluk .
Olağandışı, açıklanamayan kilo kaybı .
Aşırı açlık .
Aşırı yorgunluk ve sinirlilik .
Tip 1 Diyabet Tip 2 Diyabet
Diyabet riski taşıyanların tanımlanmasında kullanılabilecek yaygın semptomlar
vardır. Bu semptomlar aşağıdakileri içerir:
33. Diyabetin Etiyolojisi
Kalıtımın hem tip 1 hem de tip 2 diyabette önemli bir rol
oynadığı görülmektedir. Tip 1 diyabetle, pank reasin ẞ
hücreleri (insülin salgılayan hücreler) yıkıma uğrar. Bu yıkıma,
vücudun bağışıklık sistemi virüslere karşı ẞ-hücre duyarlılığını
veya ẞ-hücre dejenerasyonunu artırarak neden olabilir.
Tip 1 diyabet tipik olarak çocukluk veya genç erişkinlik
döneminde ani bir başlangıç yapar. Bu, neredeyse genel bir
insülin yetersizliğine yol açar ve hastalığı kontrol etmek için
genelde günlük insülin enjeksiyonlarına gereksinim duyulur.
34. Diyabetin Etiyolojisi
Tip 2 diyabette, hastalığın başlangıcı daha kademelidir ve nedenlerin belirlenmesi
daha zordur. Tip 2 diyabet genellikle üç ana metabolik anormallik ile karakterize edilir:
öncelikle iskelet kası dokusundaki insülin direnci (bozulmuş insülin fonksiyonu), artan
insülin sekresyonu (artan insülin direncine yanıt olarak hiperinsulinemi) veya karaciğerden
aşırı glikoz çıkışı veya bunların bazı kombinasyonları.
35. Obezite, tip 2 diyabet gelişiminde önemli rol oynar.
Obezitede, insülin direnci genelde birincil/primer
başlangıç sorunudur. Pankreasin ẞ hücreleri, artan kan
glikozuna (insülin direncine ikincil) daha fazla insülin
üreterek ve salgılayarak yanıt verir.
Bu nedenle, henüz yeni teşhis edilmiş tip 2 diyabet
hastalarında hem hipergliseminin (yüksek kan glikozu)
hem de hiperinsülineminin (yüksek kan insülini)
görülmesi az rastlanan bir durum değildir.
Bütün bunlar, vücudumuzun tamamındaki (özellikle
iskelet kasında) insülin reseptörlerinin, glikozun hücreye
taşınmasını sağlamada daha az etkili olmasının bir
sonucudur.
Diyabetin Etiyolojisi
36. Diyabetle ilgili Sağlık Sorunları
Önemli sağlık riskleri diyabet ile ilişkilidir. Bu hastalığa sahip kişiler nispeten daha yüksek bir
ölüm oranına sahiptir. Diyabet, kişiyi aşağıdaki hastalıklarla ilgili yüksek risk altında tutar:
Koroner arter veya kalp
hastalığı ve periferik
vasküler hastalık .
Hipertansiyon.
serebrovasküler
hastalık ve felç.
Böbrek hastalığı.
Sinir sistemi
hastalığı.
Körlük de dahil
olmak üzere göz
bozuklukları.
Diş hastalığı. Amputasyonlar.
Hamilelik dönemi
komplikasyonları.
37. Bilim insanları, koroner arter
hastalığı, hipertansiyon, obezite ve tip 2
diyabet arasındaki karşılıklı ilişkiyi ortaya
koymuşlardır. Hiperinsulinemi (kandaki
yüksek insülin seviyesi) ve insülin
direnci, muhtemelen insülin aracılı
sempatik sinir sistemi stimülasyonu
(yüksek insülin seviyeleri yüksek
sempatik sinir sistemi aktivitesine neden
olur), inflamasyon, metabolik fonksiyon
bozukluğu veya bunların bazı
kombinasyonları yoluyla bu hastalıkları
birbirine bağlayan önemli faktörler gibi
görünmektedir. Yine, obezite, bu
reaksiyonu başlatan tetikleyici gibi
görünmektedir.
.
.
.
.
38. Diyabet Tedavisi
Tip 1 diyabetin başlıca tedavi şekilleri insülin uygulaması, diyet ve egzersizdir. İnsülinin
dozu, normal karbonhidrat, yağ ve protein metabolizması ve normal kan glikoz seviyelerini
sağlayacak şekilde ayarlanır. Enjekte edilen insülin tipi (kısa etkili veya orta etkili) ve
enjeksiyonların günün hangi saatinde uygulandığı da, gün boyunca glisemik kontrolü sağlamak
amacıy la kişiselleştirilir.
Tip 2 diyabet için odak noktası geleneksel olarak üç faktör üzerinde olmuştur: kilo kaybı,
sağlıklı bir diyet düzeni, egzersiz ve fiziksel aktivite. Diyabetin (özellikle tip 2 diyabetin) ilaçlarla
tedavisi, son 25 yılda önemli ölçüde artmıştır. İnsülin üretimini ve salınımını uyaran, karaciğerde
glikoz üretimini ve salınımini engelleyen veya karbonhidratı parçalayan mide enzimlerini bloke
eden ve insülin duyarlılığını artıran ilaçlar yaygın olarak kullanımdadır.
39. Diyabet Tedavisi
Dengeli, sağlıklı bir diyet genellikle diyabeti olan kişiler için reçete edilir. Geçmişte, kan
şekeri seviyesini daha iyi kontrol etmek için düşük karbonhidrat diyeti önerilmiştir.
Bununla birlikte, düşük karbonhidrat içeren diyet genellikle diyetteki yağ içeriğinin
artmasına yol açar ki bu da kan lipitleri üzerinde önemli olumsuz etkilere sebep olabilir.
Diyabetli insanlar sıklıkla anormal lipit profiline sahip olduğundan ve zaten koroner arter
hastalığı için daha büyük bir risk taşıdıklarından, bu istenen bir şey değildir.
40. Diyabet Tedavisi
daha büyük bir risk taşıdıklarından, bu istenen bir şey değildir. Obez hastalarda uygun kan
şekeri seviyelerinin korunması zor olabilir, bu yüzden vücut yağının kaybedilmesini sağlamak
için düşük kalorili bir diyet kullanılır.
Tip 2 diyabetlilerin birçoğunda, kilo kaybı tek başına kan şekeri seviyesini tekrar normal
seviyeye getirebilir. Ek olarak, düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite insülin duyarlılığını
artırabildiğinden, yüksek fiziksel aktivite ve sağlıklı bir diyet, tip 2 diyabetli kişiler için tedavi
planının çok önemli unsurlarıdır.
41. Diyabette Fiziksel Aktivitenin Rolü
İndirekt bilimsel kanıtlar,
fiziksel olarak aktif bir yaşam
tarzının tip 2 diyabet geliştirme
riskini azalttığını açıkça ortaya
koysa da tip 1 diyabet için
bunu destekleyici çok az bulgu
vardır.
Bununla birlikte, çoğu hekim ve
bilim insanı, fiziksel aktivitenin,
her iki diyabet türünde de
tedavi planının önemli bir
parçası olduğu konusunda
hemfikirdir.
Tip 1 ve tip 2 diyabetlilerin
özellikleri ve reaksiyonları
arasında böyle bir fark olduğu
için, bunları ayrı ayrı
tartışacağız.
42. Diyabet Tip 1
Tip 1 diyabetli hastalarda, düzenli egzersiz ve fiziksel antrenmanın glisemik kontrolün
iyileştirilmesinde (kan şekeri seviyesinin düzenlenmesi) rolü kesin olarak belirlenmemiş olup
tartışmalıdır. Tip 1 ve tip 2 diyabeti ayıran en belirleyici özellik,
tip 1 diyabetlilerin, pankreasin
insülin üretememesi veya yetersiz
insülin üretmesine bağlı olarak
düşük kan insülin seviyesine sahip
olmalarıdır.
Tip 1 diyabet hastaları, karaciğerin
glikoz kullanım hızıyla uyumlu
miktarda glikoz sağlayamaması
nedeniyle, egzersiz sırasında ve
hemen sonrasında hipoglisemiye
(kan şekeri düşüklüğü) yatkındır
Bu kişilerde egzersiz, plazma glikoz seviyelerinde aşırı dalgalanmaya yol açabilir ki bu durum hastalığın
yönetilmesinde kabul edilemez.
43. Diyabet Tip 1
Egzersiz sırasındaki glisemik kontrol düzeyi, tip 1 diyabetli kişiler arasında büyük ölçüde
değişmektedir. Sonuç olarak, egzersiz ve antrenman, bazı kişilerde, özellikle de hipoglisemiye
az yatkın olanlarda, glisemik kontrolü düzeltirken, bazılarında düzeltmez.
44. Diyabet Tip 1
Her ne kadar glisemik kontrol genellikle tip 1 diyabetli kişilerin çoğunda egzersizle
düzelmese de, egzersizin bu hastalar için başka potansiyel yararları vardır. Bu hastalarda
koroner arter hastalığı riski iki ila üç kat daha fazladır ve egzersiz bu riski azaltmaya
yardımcı olabilir.
45. Diyabet Tip 1
Egzersiz ayrıca serebrovasküler ve periferik arter hastalıkları riskini
azaltmaya da yardımcı olabilir.
Komplike olmayan tip 1 diyabet hastaları, kan şekeri seviyelerinin
düzgün bir şekilde kontrol edilmesi şartıyla fiziksel aktiviteyi
sınırlandırmak zorunda değildir.
Tip 1 diyabet hastası birçok sporcu başarılı bir şekilde antrenman
yapmış ve yarışmıştır.
Tip 1 diyabeti olup egzersiz yapan bir kişide kan şekeri seviyelerinin
izlenmesi önemlidir, böylece diyet ve insülin dozajları buna göre
değiştirilebilir. Bu, özellikle de yüksek şiddetli veya uzun süre yarışan
kişiler için önemlidir.
46. Diyabet Tip 1
Diyabetli kişilerin ayaklarına da özel dikkat gösterilmelidir çünkü ayaklarda bir miktar his kaybı ile
sonuçlanan periferik nöropati (hastalıklı sinirler) yaşaması olağandır.
Ayaktaki ülserasyon ve diğer lezyonlar, diyabetik hastaların hastaneye yatma sebeplerinin
yarısından fazlasını oluşturur. Vücut ağırlığının taşınmasını gerektiren egzersizler, ayağa ilave baskı
uyguladığından, doğru ayakkabı seçimi ve koruyucu ayak bakımı önemlidir.
sebebi ise sinir uçlarında
meydana gelen hasardır.
47. Diyabet Tip 2
Tip 2 diyabet hastaları için egzersiz, glisemik kontrolde önemli bir rol oynar. İnsülin üretimi,
özellikle de hastalığın erken evrelerinde bu gruptakiler için genellikle endişe verici değildir, bu nedenle
bu diyabet formundaki ana sorun, insüline, hedef hücre yanıtının olmamasıdır (insülin direnci).
Hücreler insüline dirençli hale geldiğinden, hormon, hücre zarı boyunca glikoz taşıma işlevini
yerine getiremez. Kas kasılması, insülin benzeri bir etkiye sahiptir. Membranın glikoz geçirgenliği kas
kasılmasıyla artar, bunun sebebi muhtemelen plazma membranı ile ilişkilendirilen GLUT-4 glikoz
taşıyıcıların sayısındaki artıştır.
Glukoz taşıyıcı tip 4, kısaca GLUT4,
insanlarda GLUT4 geni tarafından
kodlanan bir protein. İnsülin ile
düzenlenen bir glukoz taşıyıcı olan
GLUT4 öncelikle, adipoz ve çizgili
kas (iskelet ve kalp) dokularında
bulunur.
48. Diyabet Tip 2
Böylece akut egzersiz seansları insülin direncini azaltır ve insülin duyarlılığını arttırır. Bu,
hücrelerin insülin gereksinimini azaltır. Kuvvet ve aerobik antrenmanları benzer etkiler yaratıyor gibi
görünmektedir, ancak bazı bulgular kuwet ve aerobik egzersizlerini birleştirmenin insulin direncini
azaltmak için en uygun egzersiz stratejisi olduğunu öne sürmektedir.
İnsülin direncindeki bu düşüş ve insülin duyarlılığındaki bu artış aslında, antrenmanla
ilişkilendirilen uzun süreli bir değişimin sonucundan ziyade, her bir egzersiz seansına bir cevap olabilir.
Bazı çalışmalar, bu etkinin 72 saat içinde kaybolduğunu göstermiştir.
49. Araştırmalar
Tip 1 Diyabetli Yetişkinlerde Aerobik ve Direnç Egzersizinin Glisemik Kontrol Üzerine Etkisi:
Amaç: Bu çalışmada, tip 1 diyabetli kişilerde farklı egzersiz türlerinin glisemik kontrol üzerindeki etkisi
değerlendirilmiştir.
Yöntemler: 3 haftalık randomize çapraz çalışmada, tip 1 diyabetli 10 yetişkin (4 erkek ve 6 kadın).
Sonuçlar: Aerobik egzersiz, egzersiz sırasında ortalama 3,94±2,67 mmol/L glukoz azalmasına neden olurken,
direnç eğitimi sırasındaki azalma 1,33±1,78 mmol/L olmuştur (p=0,007). Direnç egzersizinden sonraki 24
saat boyunca aralıktaki ortalama yüzde süre, kontrol dönemindekinden (%70'e karşı %56, p=0,013) önemli
ölçüde daha fazlaydı, ancak aerobik egzersizden (%60) sonra değildi.
Ravi Reddy ve arkadaşları (2018) Epub 2018 Aug 30.
yaş diyabet süresi glikozlu hemoglobin düzeyi
33±6 18±10 yıl %7,4±1
50. Araştırmalar
Tip 2 diabetes mellituslu hastalarda su ve kara egzersizlerini takiben glisemik düşüşler
Amaç: Su ve kara temelli aerobik egzersizin üç mezosiklusunun ilk seanslarına verilen akut glikoz yanıtlarını
değerlendirmek.
Yöntemler: Suya dayalı egzersiz grubu (WBE, n = 14; 54.1 ± 9.1 yıl) derin suda yürüyüş ve/veya koşu
yaparken, karaya dayalı egzersiz grubu (LBE, n = 11; 60.1 ± 7.3 yıl) atletizm pistinde yürüyüş ve/veya koşu
yapmıştır.
Sonuçlar: Tüm seanslarda glisemik azalma (p < 0.001) görülmüş, mezosiklus 1, 2 ve 3'te su için sırasıyla
%19, %29 ve %24 ve kara için %24, %29 ve %27'lik rölatif azalmalar kaydedilmiştir. Gruplar arasında ve
mezosikluslar arasında herhangi bir fark bulunmamıştır.
Rodrigo Delevatti ve arkadaşları (2016) Complement Ther Clin Pract . 2016 Aug
51. Araştırmalar
Tip 2 diabetes mellitus hastalarında insülin tedavisi olmaksızın aerobik egzersize kıyasla direnç
egzersizinin etkinliği: bir meta-analiz
Amaç: Tip 2 diabetes mellituslu hastalarda insülin tedavisi olmaksızın aerobik egzersiz ile karşılaştırıldığında
direnç egzersizinin metabolik ve klinik sonuçlar üzerindeki etkisini değerlendirmek.
Yöntemler: MEDLINE/PubMed, CINAHL, SPORTDiscus, LILACS ve SCIELO veri tabanlarında dil ve yayın tarihi
sınırlaması olmaksızın makaleler tarandı. İnsülin tedavisi kullanmayan tip 2 diabetes mellituslu yetişkinlerde
direnç egzersizi ile aerobik egzersizi karşılaştıran klinik çalışmalar dahil edilmiştir.
Sonuçlar: Direnç egzersizi, 12 haftadan uzun protokollerde Maksimal oksijen tüketiminde artışı teşvik
etmede daha etkili görünmektedir ve iki egzersiz türü arasında glisemik ve lipid düzeylerinin kontrolünde bir
fark yoktur.
Cybelle Nery ve arkadaşları (2022) J Clin Med . 2022 Jul
52. Araştırmalar
Tip 1 Diyabette Aerobik Egzersizden Önce ve Sonra Direnç Egzersizi Yapmanın Glisemi
Üzerindeki Etkileri
Amaç: Aynı seansta hem aerobik hem de direnç egzersizi yapan tip 1 diyabetli bireylerde egzersiz düzeninin
akut glisemik yanıtlar üzerindeki etkilerini belirlemek.
YöntemlerTip 1 diyabetli fiziksel olarak aktif 12 birey (Glikosile hemoglobin testi %7,1 ± 1,0) 45 dakikalık
direnç egzersizinden (sekiz setlik üç set, yedi farklı egzersiz) önce aerobik egzersiz (%60 V̇o2peak hızında 45
dakika koşu) (AR) veya aerobik egzersizden önce direnç egzersizi (RA) yapmıştır. Plazma glukozu egzersiz
sırasında ve egzersizden sonra 60 dakika boyunca ölçülmüştür. İnterstisyel glukoz, egzersizden 24 saat önce,
egzersiz sırasında ve egzersizden 24 saat sonra sürekli glukoz takibi ile ölçülmüştür.
Sonuçlar: Aerobik egzersizden önce direnç egzersizi yapmak, egzersiz boyunca glisemik stabiliteyi artırır ve
tip 1 diyabetli bireylerde egzersiz sonrası hipogliseminin süresini ve şiddetini azaltır.
Jane E ve arkadaşları (2012)
53. Araştırmalar
Gestasyonel diabetes mellituslu hastalarda direnç egzersizinin kan glukoz düzeyi ve gebelik
sonuçları üzerine etkileri: randomize kontrollü bir çalışma
Yöntemler: Aralık 2019'dan Aralık 2020'ye kadar GDM'li 100 gebe kadın seçildi ve rastgele bir direnç
egzersizi grubuna (49 hasta) ve aerobik egzersiz grubuna (51 hasta) ayrıldı. Aerobik egzersiz grubuna
aerobik egzersiz müdahalesi uygulanırken, direnç egzersizi grubuna direnç egzersizi müdahalesi
uygulanmıştır. Her iki gruba da 6 hafta boyunca haftada 3 kez 50-60 dakika süreyle egzersiz müdahalesi
uygulanmıştır.
Sonuçlar: Direnç egzersizi GDM'li gebe kadınlar için aerobik egzersize göre daha uyumludur; bu nedenle, bu
özel popülasyon grubunda direnç egzersizinin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Direnç egzersizinin uzun
vadeli etkileri gelecekteki çalışmalarda değerlendirilmelidir.
Armando ve arkadaşları (2021) Epub 2021 Aug 13.
54. Araştırmalar
Diyabetik ayakla ilgili sonuçlar üzerinde fiziksel aktivite ve egzersiz: Sistematik bir inceleme
Amaç: Egzersiz ve fiziksel aktivite müdahalelerinin diyabetik ayak sonuçları üzerindeki etkilerini analiz
etmek.
Yöntemler: PRISMA önerilerine göre kapsamlı ve sistematik bir araştırma yapılmıştır. Sadece diyabetli
hastalarla yapılan kontrollü klinik çalışmalar dahil edildi.
Sonuçlar: Bu derleme, fiziksel aktivite ve egzersizin diyabetik ayakla ilgili sonuçları iyileştirmek için etkili
bir farmakolojik olmayan müdahale olduğuna dair kanıtlar sunmaktadır. Diyabetli hastalarda ayak
komplikasyonlarının önlenmesinde kombine multidisipliner tedaviler daha etkilidir.
Monica Matos ve arkadaşları (2018) Diabetes Res Clin Pract. 2018 May
55. Diyabetli Kişiler İçin Özel Hususlar
Centers for
Disease Control
and Prevention
Dehidrasyonu (vücutta zararlı su kaybı) önlemek için fiziksel olarak aktifken bol
miktarda sıvı tüketin.
Fiziksel olarak aktif olmadan önce, özellikle insülin kullanıyorsanız, kan şekerinizi
kontrol ettiğinizden emin olun.
Fiziksel olarak aktif olduğunuzda, pamuklu çoraplar ve üzerinize tam oturan ve rahat
olan spor ayakkabıları giyin.
Aktivitenizden sonra, kan glikoz seviyenizi nasıl etkilediğini kontrol edin.Fiziksel olarak
aktif olduktan sonra ayaklarınızda yara, kabarcık, tahriş, kesik veya diğer yaralanmalar olup
olmadığını kontrol edin.
Bir yaralanma 2 gün sonra iyileşmeye başlamazsa sağlık uzmanınızı arayın.
56. Amerika Diyabet Derneğinin Diyabetli Kişilerde Sedanter Zamanın Azaltması ve Fiziksel
Aktivitenin Artırılmasına Dair Tavsiyelerinin Özeti
Tüm yetişkinler, özellikle de tip 2 diyabet hastaları, günlük sedanter davranışlarla harcanan zamanı
azaltmalıdır.
Uzun süreli oturmaya, en azından tip 2 diyabetli erişkinlerde, kandaki glikozdan faydalanmak için her
30 dakikada bir kısa süreli hafif aktivitelerle ara verilmelidir.
Yukarıdaki iki öneri, arttırılmış yapılandırılmış egzersiz ve isteğe bağlı hareketin yerini alması için değil
onlara ilavedir
Düşük sedanter zaman için öneriler
57. Amerika Diyabet Derneğinin Diyabetli Kişilerde Sedanter Zamanın Azaltması ve Fiziksel
Aktivitenin Artırılmasına Dair Tavsiyelerinin Özeti
Fiziksel aktivite ve tip 2 diyabet
Egzersizin hergün yapılması veya en azından egzersiz seansları arasında geçen zamanın 2 günden
fazla olmasına izin verilmemesi, insülin etkisinin artması için tavsiye edilir.
Tip 2 diyabetli yetişkinler, optimal glisemik ve sağlık sonuçları için ideal olarak hem aerobik hem de
kuvvet egzersizi antrenmanı yapmalıdırlar.
Tip 2 diyabeti olan çocuk ve ergenler, genel olarak çocuk ve gençler için belirlenen fiziksel aktivite
hedeflerini karşılamaya teşvik edilmelidir.
58. Amerika Diyabet Derneğinin Diyabetli Kişilerde Sedanter Zamanın Azaltması ve Fiziksel
Aktivitenin Artırılmasına Dair Tavsiyelerinin Özeti
Fiziksel aktivite ve tip 1 diyabet
Tip 1 diyabetli gençler ve yetişkinler, fiziksel olarak aktif olmaktan yararlanabilir ve aktivite herkese
önerilmelidir.
Tip 1 diyabet hastalarının tümünde, kandaki glikozun fiziksel aktiviteye yanıb, aktivitenin
tipine/zamanlamasına bağl olarak oldukça değişkenlik gösterir ve farklı düzenlemeler gerektirir.
İnsülin kullanıcıları bazal-bolus enjeksiyon rejimleri veya insulin pompalan kullanarak egzersiz yapabilir,
ancak her iki insülin sağlama yönteminin de avantaj ve dezavantajları vardır.
Fiziksel aktivite sırasında sürekli glikoz takibi, kılcal glikoz testlerinin yerini alacak şekilde değil,
tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanıldığında hipoglisemiyi saptamak amacıyla kullanılabilir.
59. Ne Tür Egzersizler Yapmalısınız?
● Üç ana egzersiz türü vardır: aerobik, kuvvet antrenmanı ve esneklik çalışması. Üçünün de
iyi bir karışımını hedeflemelisiniz.
Aerobik Egzersizler
Haftanın çoğu günü en az 30 dakika kardiyo (aerobik) egzersizi yapmayı hedefleyin. 30 dakikayı çok zor
bulma düşüncesiyle, egzersizi daha kısa sürelere bölebilirsiniz, örneğin burada ve orada 10 dakika, günün
sonunda en az 30 dakika hedefleyin.
Aerobik egzersizler şunları içerir:
Tenis
Dans ve
zumba
Koşu/koşu
Yürüme
Basketbol
Yüzme
Bisiklet
60. Ne Tür Egzersizler Yapmalısınız?
Kuvvet Antrenmanı
● Kuvvet antrenmanından tam olarak yararlanmak için haftada
iki veya üç kez 20-30 dakika ağırlık kaldırmak yeterlidir.
Esneklik Antrenmanı
● Esneklik eğitimi ile kaslarınızın ve eklemlerinizin ne
kadar iyi çalıştığını geliştireceksiniz. Egzersizden önce
ve sonra ( özellikle egzersizden sonra) esneme, kas
ağrısını azaltır ve aslında kaslarınızı gevşetir.
61. Egzersiz programı
Egzersiz şunlardan oluşmalıdır:
Isınma egzersizleri
Düşük yoğunlukta 6 dakikalık aerobik aktivitelerle ısıtın, örn. Yürüme, bisiklete binme Bu, yaralanmaları
önlemek ve egzersizlerinizi daha etkili hale getirmek içindir.
62. Egzersiz programı
Heel digs- 60 saniyede 60 topuk kazmayı hedefleyin Knee lifts- 30 saniyede 30 diz kaldırmayı hedefleyin
66. Egzersiz programı
AKTİF EGZERSİZLER
Bu yaklaşık 20 dakika yapılmalıdır. Buna aerobik egzersizler ve direnç egzersizleri (orta şiddette egzersizler) örnek
verilebilir. Tempolu yürüyüş, koşu, yüzme, koşu, koşu bandı egzersizleri, dambıl kullanımı, Çoklu spor salonu, bisiklete
binme vb.
SOĞUTMA Soğuma
6 dakika yapılmalı ve ısınmaya benzer şekilde yapılandırılmalıdır. Soğuma, kalp atış hızını kademeli
olarak egzersiz öncesi seviyesine düşürür.