İnovatif Kimya Dergisi Sayı-6 Anlatılan Konu Başlıkları
Siklodekstrinlerin Endüstriyel Önemi
Gıda Sektörü-Gıdamız Kimyamız
Karkim-2013 Kariyerimin Kimyası Etkinliğinde Olanlar
Küresel Isınma-Gezegenimiz Bize Ne Anlatmak İstiyor?
Bilgiye Ulaşmak-Google’da Arama Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler
3 Boyutlu Çizim için Google Sketch-Up Programı Anlatımı
Ayın Röportajı : Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin SERİN ile Ayın Röportajı.
Ayrıca Her Ay 3 Web Sitesi ve Kimya Bulmacası ile Kimya Sektöründen Haberler
İyi okumalar dileriz.
1. KÜRESEL ISINMA
GIDA SEKTÖRÜ-GIDAMIZ
KİMYAMIZ
KARKİM-KARİYERİMİN KİMYASI
BİLGİYE ULAŞMAK
PROF. DR. SELAHATTİN SERİN İLE
AYIN RÖPORTAJI
SİKLODEKSTRİNLERİN
ENDÜSTRİYEL ÖNEMİ
3 BOYUTLU ÇİZİM İÇİN GOOGLE
SKETCH-UP KULLANIMI
İNOVATİFKimya Dergisi YIL : 2 SAYI : 1 OCAK 2014
KÜRESEL ISINMA
Hosgeldin
2014
2.
3. Sahibi :
İnovatif Kimya
Dergisi Kurucuları
Genel Yayın Yönetmeni :
Yavuz Selim Kart
Yayın Danışmanı :
Ayşe Emir
Dergi Editörleri :
Ayşe Emir
Caner Kavraz
Gültekin Özdemir
Ebru Çetinkaya
Röportajı Yapan :
İsmail Kanbaz
Dergi Tasarımı :
Yavuz Selim Kart
Facebook Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Ayşe Emir
Ebru Çetinkaya
M. Ahmet Karabulut
Hatile Moumintsa
Twitter Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Caner Kavraz
Bize Ulaşın
facebook.com/InovatifKimyaDergisi
twitter.com/InovatifKimya
inovatifkimyadergisi@gmail.com
Sevgili İnovatif Kimya Dergisi Okuyucuları,
Dergimiz Kimya hakkında bilgiler vermesi, siz okuyucularımızın ufkunu
açması, bildiklerimizin pekiştirilmesi, bilmediklerinizin öğrenilmesi amacıyla
hazırlanmıştır.
Dergimiz sizlerin göndereceği makaleler, yazılar ile oluşacaktır.
Diğer bir deyişle bu derginin içeriğini sizler hazırlayacaksınız. Dergimizin
içeriğinde
* Kimya Sektörü ile ilgili bilgiler
* Kimya Sektörü ile ilgili yazılar ve makaleler
olacaktır.
Ayrıca çeşitli bulmacalar,hos yazılar ve resimler ile de sıkılmayacağınızı ümit
ediyoruz.
Güzel bir dergi olacağı düşüncesindeyiz. Fayda sağlaması dileklerimizle...
İnovatif Kimya Dergisi
5. İNOVATİFKimya Dergisi KURALLARI
1. İnovatif Kimya Dergisi, yazılarını herhangi bir
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumun-
dasınız. Ayrıca kullanmış olduğunuz bu yazıların
kaynağını bu dergi olarak belirtmek durumun-
dasınız.
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci
derece yazara aittir. Bu konu hakkında eğer bir so-
run yaşıyorsanız ilk yazara ulaşacaksınız.
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza ge-
lebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu
değildir.
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimler ke-
sinlikle kaynak belirtilmektedir. Aksi durum olduğu
zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak hallediniz.
Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız telif haklarına
riayet ederek resimlerini dökümanlarına ekleme-
leri. Burdan çıkacak problemlerden direkt yazarlar
sorumludur. Dergi sorumlu değildir.
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız
var ise. Yazıları için AYŞE EMİR ile konuşmaları
gerekmektedir.
www.facebook.com/groups/147842018740235/
Grubu aracalığı ile ulaşabilirler.
Bu gruba yanlızca yazarlık yapan ve gerçekten yaz-
mayı düşünen arkadaşları almaktayız. Burada çeşitli
görüşler fikirler tartışılmaktadır. Bunun harici say-
famızı takip edenler için girişteki ÖNSÖZ kısmında
gerekli adresler mevcuttur.
6. Aşırı yazar bolluğu olmadığı takdirde her yazıyı
yayınlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan
hem de bilgili güzel bir gençlik sağlamaktır. Ya
benim yazım niye yayınlanmadı tarzı soruları üstte
belirtmiş olduğum isimlere sorabilirsiniz.
7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları
inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine
göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönder-
diğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz
tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size
geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiye-
lerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca
bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin.
Amaç daha güzel bir dergi çünkü.
8. Dergimizde konu gönderen arkadaşlar, bazı tarz
yazılar bazı kişilere verilmiştir. Misal , Ünlü bir
kimyagerin hayatı ve kimya eğlence tarzı bölümler
bazı arkadaşlarımıza verilmiştir. Bu konuları özel-
likle isteyenler olmuştur. Ama bu sizin bu konularda
yazı yazmayacağınız anlamına gelmez. Yazı yazıp
gönderirseniz illaki yayınlanacaktır. Bir yazar ark-
adaşımızın olur ya işi olur yazamassa, o zaman o
yazıyı sizin adınız altında ekleriz. Hem dergi zaman
kaybetmemiş olur. Hem de süreklilik sağlanmış olur.
Ayrıca aynı konu hakkında birden fazla yazı dergide
olursa bu seferde dergi amacından sapmış olur.
9. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa
olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın. Geçen yazılar
2 bölüm halinde yayınlanabilir. Bu konuda son söz
hakkı dergi yönetimine aittir.
10. Dergimize yapacağınız eleştirileri de ark-
adaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir
biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi
herkes gönüllü yapıyor. Saygıda lütfen kusur etmey-
iniz.
11. Son olarak Dergimizde yazabilecceğiniz konular
aşağıda listelenmiştir.
*Akademik Makaleler
*Endüstriyel Yazılar
*Üniversite Hayatında Kimya
*İş Hayatında Kimya
*Laboratuvar Üzerine
*Kimya Güvenliği
12. Bu konulardan baska konular olsun istiyorsanız.
Edtörlere ve vermiş olduğumuz gruba ulaşabilir-
siniz.Yazılarımız Kimya içeriği dışına çıkmamaya
çalışılacaktır. İş hayatı ve okul hayatnda kişisel
gelişime yönelik ek yazılar olabilir. Bunun hakkında
da çalışmalar yapılacaktır.
13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu ark-
adaş buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine
sahiptir.
14. Dergiyi okuyanlar bu kuralları kabul etmiş
sayılırlar.
İnovatif Kimya Dergisi
6. Merhaba İnovatif Kimya Dergisi
Okuyucuları
“EDİTÖRDEN”
Yanımızda olan çalışkan ekibimiz ve siz değerli okurlarımız ile altıncı sayımızda tekrar
sizlerle, yeni bir yıla girmenin gururu ve mutluluğunu yaşamaktayız.
Bizler; bu dergi ile editörlüğü ve yazmayı öğrenmeye çalışıyoruz, hemde yazmayı öğret-
meye çalışıyoruz. Çoğumuz bu dergi ile yazmaya başladık ve bundan sonrada daha iyi yazılar
yazmaya çalışacağız. Çünkü, bizler yazdıkça yazmayı öğreniyoruz.
Bize; hayatında hiç yazmayan öğrenci arkadaşlarımız “acaba bizde yazabilir miyiz” diye
başvurduğunda, onlara siz neden yazamayasınız dedik ve güven verdik. Bu zamana kadar bizi
takip eden siz değerli okurlarımız, hayatında hiç makale yazmamış ve acaba bende yazabilir
miyim, diyen öğrenci arkadaşlarımızın yazılarını okudunuz ve bir kısmınız o yazıları beğend-
iniz. Bu ayda bize yazı gönderen üç tane öğrenci arkadaşımız var. Bazen lise öğrencisi olan
arkadaşlarımız, bizlere başvuruyor ve “kimya okumuyorum; ama kimyaya ilgi duyuyorum ve
araştırmalarım var, bende yazabilir miyim’’ diyor. Yazabilirsiniz diyoruz ve ön yargılı yak-
laşmayarak güzel yazının kimden çıkacağı belli olmaz felsefesine inanıyoruz. Lise okuyup da
bilime ve kimyaya ilgi duyan bu arkadaşlarımız, bizleri gururlandırıyor ve onlarla aynı ülkede
yaşamaktan mutluluk duyuyoruz. Yazarlıkta üniversite ayrımı yapmayıp, kimyaya ilgi duyan
herkese kapımızı açıyoruz.
Bizlere gelen yazılar arasında, başkalarının yazmış olduğu yazıyı bize gönderip, yazıya
kendi ismini yazıp, kendi yazısıymış gibi gösteren kişilerde oluyor. Bu durumla her ay
karşılaşıyoruz. Başkalarının emeğine olan saygımızdan, ve yazılarda orjinalliği ve yaratıcılığı
önemsediğimizden, bu yazıları yayınlamıyoruz.
Dergimizde, Kimya endüstrisi ve akademik kimyaya hitap ediyoruz. Bu ay dergimizde,
farklılık olarak haber kısmı yaptık. Aralık ayında gerçekleşen kimya haberlerinden seçtiklerim-
izi sizlerle paylaşmak istedik. Aralık ayında yapılan Kimya İstişare Toplantısında konuşulanları
(Kimya sektöründe yaşanılan sigorta sorunu ve ISG yönetmeliği yönetmeliği tartışılmıştı) haber
sayfamızda sizlere aktardık. Bu ay yine bir yazarımız, Karkim etkinliğindeki konuşmacıların
tecrübelerini bizlerle paylaştı. Karkim yazısı, iş bulma sürecinde ve öğrenci olan okurlarımıza
hitap eden bir yazı. Bu ay, Çukurova Üniversitesi Fakülte Dekanı ile roportaj yaptık. Hocamız
ülkemizde kimya sektörünün durumunundan bahsetti, kimya ile ilgilenen herkesin okuması
gereken bir yazı. ‘’Gezegenimiz Bize Ne Anlatmak İstiyor’’ yazısında, aşırı karbon salınımının
dünyayı ısıtacağını, bu durumda dünyada gelecekte ne gibi tehlikelerle karşılaşacağımızı ve ha-
vadaki karbonu azaltmak için alacağımız teddirlerden bahsedilmiş. Bu yazımızda sadece kimy-
agerleri değil yaşayan tüm insanları ilgilendiren bir yazı. ‘’Bilgiye Ulaşmak’’ yazısı ile internette
kaynak nasıl aranır ve kaynak aramanın püf noktalarından bahsedilmiş. Herkes için oldukça
faydalı bir yazı. ‘’Gıda Sektörü-Gıdamız Kimyamız’’yazısı ile genel olarak gıda sektöründen
bahsedilmiş, yazarımız her ay olduğu gibi, bu ayda faydalı ve güzel bir yazı yazmış. Dergimizin
Genel Yayın Yönetmeni, her ay olduğu gibi bu ay da bilgisayar bilgisini kullanarak üç boyut-
lu çizimi bizlere anlatmış. Siklodekstrin maddesinin ilaç, kozmetik ve diğer sektörlerde hangi
amaçla kullanıldığından bahsettik.
Bu zamana kadar yayınladığımız sayılarımızda eleştiri ve önerileri ile yanımızda olan ve
bundan sonraki sayılarımızda da yanımızda olacak olan siz değerli okurlarımızın, yeni yılını
kutlar ve mutluluklar dilerim.
Ayşe EMİR
Dergi Editörü
7. İçindekilerİnovatif Kimya Dergisi
“Siklodekstrinlerin Endüstriyel Önemi”
10
14“Gıda Sektörü-Gıdamız Kimyamız”
“Karkim-2013 Kariyerimin Kimyası Et-
kinliğinde olanlar”17
26“Ayın Röportajı- Prof. Dr. Selahattin
Serin ile Türkiye’de Kimya Sektörü”
“Küresel Isınma-Gezegenimiz bize ne
anlatmak istiyor?”
41“Bilgiye Ulaşmak-Google’da arama
yaparken dikkat edilmesi gerekenler”
33
“3 Boyutlu Çizim için Google Sketch-Up
Programı Anlatımı45
10. İNOVATİFKimya Dergisi 10
“SİKLODEKSTRİNLERİN
ENDÜSTRİYEL
ÖNEMİ”Gaziosmanpaşa
Üniversitesi
KIMYAGER
(MEZUN)
Ayşe EMİR
ayseemirr_2008@hotmail.com
Anorganik kimyada, moleküller-
in içindeki boşluğun bir başka molekül
tarafından doldurulması ile bir kompl-
eks oluşur; oluşan bu komplekse ink-
lüzyon denir. Molekülün kendisine; ev
sahibi dışarıdan gelip, boşluğu dolduran
maddeye de misafir denir. Moleküllerde
ev sahibi-misafir kompleks ilişkisi ilk
‘’siklodekstrin’’ maddesi ile bulunmuş-
tur. Siklodekstrin molekülünün içindeki
boşluğun başka bir molekül tarafından
doldurulması ile oluşan boşluğa ‘’sik-
lodekstirinin inklüzyon kompleksi’’
denir. Bu komplekste siklodekstrin ev
sahibi, dışarıdan gelen molekül ise mis-
afirdir.
Misafir molekülün siklodekstrin-
le bağlanması kalıcı değildir. Misafir
molekülün boyutu, kompleks oluşu-
mu için önemlidir. Misafir molekülün
boyutu siklodekstrinden büyük veya
küçük olduğunda, kompleks oluşumu
gerçekleşmez. İyi bir inklüzyon kom-
pleksi oluşması için bağlanacak mole-
külün siklodekstrin boşluğunu doldur-
ması ve boşluğun çeperleri ile temas
halinde olması gerekir.
Siklodekstirinler çeşitli maddelerle
inklüzyon kompleksi oluşturmasından
dolayı endüstride önemli bir molekül
olmuştur; birçok sektör ve ürünlerde
kullanılmaya başlanmıştır. Çünkü
siklodekstrin molekülü; misafir mol-
eküllerle kompleks oluşturduğunda
misafir molekülün, fiziksel, kimyasal
ve biyolojik özelliklerini değiştirmekte-
dir. Siklodekstrin inklüzyon kompleksi
oluşturduğunda, misafir molekülün ok-
sidasyon, hidroliz ve fotokimyasal reak-
siyonlara karşı dayanımı artmaktadır.
11. İNOVATİFKimya Dergisi11
Diyelim ki ürünümüz içerisinde ok-
sidasyona dayanıksız bir madde var
(madde oksijenle tepkimeye giriyor),
siklodekstrinle kompleks oluşturar-
ak, maddemizin oksijenle kompleks
oluşturmasını engeller ve ürünümüzü
dayanıklı hale getiririz. Siklodekstrin-
ler bazı maddelerin mikroorganiz-
malar tarafından bozunmasını önler.
Siklodekstrin uçucu olan bir madde ile
kompleks oluşturarak, uçucu bir mad-
denin buharlaşma hızını azaltmaktadır.
Siklodekstrinler kötü koku yayan mis-
afir molekülle kompleks oluşturarak,
kötü kokunun maskelenmesini sağlar.
Düşük çözünürlüğe sahip maddemizin
çözünürlüğünü artırmak istediğimizde,
siklodekstrinle inklüzyon kompleksi
oluşturarak çözünürlüğünü arttırabil-
iriz. Dispers boyar maddeleri düşük
çözünürlüğe sahiptir ve dispers boyar
maddelerinde siklodekstrin kullanımı
uygundur. Siklodekstrin molekülü mis-
afir molekülün özelliklerini değiştirerek
molekülü istediğimiz hale getirdiği için
siklodekstrin maddesine sihirli madde
demek istiyorum. Siklodekstrin bu si-
hirli özelliğinden ve zararsız oluğundan
dolayı endüstride çok geniş kullanım
alanı bulmuştur. Gıda, ilaç, kozmetik,
tekstil, çevre koruma, paketleme, bio-
dönüşüm vb. sektörlerinde her birinde
farklı amaçlarla kullanılmaktadır.
İlaç Sanayisinde
Siklodekstrin Kullanımı:
İlaç formülasyonlarında, yeni geliştir-
ilen ilaçların aktif maddelerinin fizik-
sel özelliklerini iyileştirmek ve mevcut
ilaçların yeniden düzenlenmesini
sağlamak için siklodekstrin kullanılır.
Siklodekstrin molekülü ilaç etken mad-
deleri ile inklüzyon kompleksi oluştu-
rarak ilaçların hücreye alımının kolay-
laşması, çözünürlük ve stabilitenin
arttırılması, uçuculuğun azaltılması, raf
ömrünün uzatılması ve yan etkilerinin
azaltılması gibi etken maddelerin birçok
özelliklerini iyileştirirler.
Siklodekstrinler, gastrointestinal ilaç
iritasyonunun azaltılmasında kul-
lanılırlar. Siklodekstrinler; misafir
molekülle etkileşime girdiklerinde, sıvı
olan misafir molekülü toz ve katı hale
dönüştürürler. Sıvı olan ilaçları katı hale
dönüştürmek içinde siklodekstrin mol-
ekülü kullanılır. İlaç-ilaç etkileşimini
önlemek içinde siklodekstrinler kul-
lanılır. Bir ilacın hücre içine geçebilmesi
için çözünebilmesi lazım, vücudumuzda
su var; fakat suda çözünmeyen ilaçların
hücre içine geçmesini istediğimizde,
siklodekstrin molekülü ile ilacın
çözünürlüğünü artırarak hücre içerisine
geçmesini sağlamış oluruz.
İlaç aktif maddelerinin birçoğu, suda
çözünmediğinden organik çözücüler
ve surfaktantlarla muamele edilirler.
Bu çözücülerin ise bazı dezavantajları
vardır. Bunlar cildi tahriş eder ve isten-
meyen reaksiyonlara sebep olurlar.
12. İNOVATİFKimya Dergisi 12
Oysa siklodekstrinle, kompleks oluştur-
arak; çözünmeyen ilaç aktif maddesinin
çözünürlüğünü artırırız. Siklodekstrin-
ler zararsızdır ve biyolojik olarak
parçalanabilirler. Siklodekstrinler, ilaç
molekülünde kötü tadı maskelemek ve
uçucu olan maddelerin uçuculuğunu
azaltmak içinde ilaç endüstrisinde kul-
lanılırlar.
Sporonox, sıvı bir ilaçtır ve yapısın-
da suda çözünmeyen 10g/ml antifun-
gal itracozanole içerir. Itracazanole,
çeşitli kosolventlerle çözünür hale ge-
tirilmekte; fakat bu durumda midede
çöküp absorbe edilmemektedir. Itra-
cazanole maddesini, hidroksipropil
β-siklodekstrin ile çözündürdüğümüzde
maddenin midede çökmesinin önüne
geçmiş oluruz. Ve ilacı enjeksiyonla
kullanmayıp, ağız yolu ile kullanımını
sağlamış oluruz.
Yapılan çalışmalarda, steroid esterl-
eri, anti kanser ilaçları, prostaglandin
gibi ilaçların formülasyonlarında sik-
lodekstrinlerin kullanılması ile ilaçların
stabilitelerinin arttığı gözlemlenmiştir.
Dextromethorphan bromide ve Ceter-
izine ilaçlarının formülasyonlarında,
acı bir tat vardır, bu acılığı gidermek
için siklodekstrin molekülü kullanılır.
Kozmetik Sektöründe
Siklodekstrin Kullanımı:
Siklodekstrinler kozmetik sektöründe,
stabilizasyon, koku kontrolü, sıvı mad-
delerin katı hale dönüşmesi, aktif mad-
delerin deriye alınması ve uçuculuğun
azaltılması amacı ile kullanılırlar.
Parfümlerde, uçucu bileşiklerin sik-
lodekstrin maddesi ile kompleks
oluşturması ile uçuculuk azaltılmakta ve
parfümlerde koku kalıcılığı arttırılmak-
tadır. Koku yayan madde siklodekstrin
maddesi tarafından tutulmaktadır.
Siklodekstrinler, ısı ve ışıktan etkile-
nen maddeleri kompleks oluşturarak
korurlar. Kozmetik ürünlerinde bazı
bitkiler, ısı ve ışıktan etkilenir; bu mad-
delerde stabilizasyonu artırmak için sik-
lodekstrin molekülü kullanılır. Örneğin;
kozmetik ürünlerinde kullanılan çay
çiçeği yağının bileşimindeki terpen-
ler, ısı ve ışığın etkisi ile cildi tahriş
eden terpenlere dönüşmektedirler. Sik-
lodekstrin kullanarak çay çiçeği yağının,
ısı ve ışığa karşı stabilizasyonunu
artırmış oluruz.
Cilt kremlerinde kullanılan hidrokinon
ve kojik asit gibi bileşiklerin pH, ısı ve
ışığa karşı stabilizasyonunu artırmak
için siklodekstrin kullanılır. Güneş
kremlerinde siklodekstrin kullanılarak
cilt ile UV ışığının etkileşimi azaltılır.
Yaşlanmayı geciktirici ürünlerin
formülasyonunda kullanılan retinal, sik-
lodekstrin ile kompleks oluşturduğunda
retinal maddesinin çözünürlüğü arttırıl-
maktadır. Ayrıca bu bileşiğin; UV, ışık
ve oksijene karşı stabilizasyonu sağlan-
maktadır.
Gıda Sektöründe
Siklodekstrin Kullanımı:
Siklodekstrinler %80-90 oranında gı-
dada kullanılmaktadır. Acı tat birçok
gıda ürününün, reddedilmesine sebep
olmaktadır. Siklodekstrin, kötü tat veren
madde ile kompleks oluşturarak gıdada
tadın iyileştirilmesini sağlar.
13. İNOVATİFKimya Dergisi13
Meyve suları, kahve, alkollü içeceklerde
acılığın azaltılması için siklodekstrin
kullanılır. Portakal ve greyfurt suların-
da, narinin ve limoninden gelen acı tat
β-siklodekstrin kullanılarak azaltılmak-
tadır.
Siklodekstrin, gıdada koku maskelen-
mesi içinde kullanılmaktadır. Japonya’da
20 yıldır, taze gıdaların kokularının
hapsedilmesi ve balık yağının stabili-
zasyonunu sağlamak için siklodekstrin
molekülü kullanılmaktadır. Süt tereyağı
ve yumurta gibi ürünlerde siklodekstrin
kullanılır ve bu sayede ürünlerden %
80 oranında kolesterol uzaklaştırılmış
olur. Siklodekstrin; yağlarda serbest yağ
asitlerini ayırarak, yağın kızartma kapa-
sitesini artırmaktadır.
Siklodekstrin molekülü, inklüzyon
kompleksi oluşturarak istemediği ren-
kleri maskeleyebilir. Meyve suların-
da bulunan polifenoksidaz enzimi,
renksiz bileşikleri renkli bileşiklere
dönüştürerek meyve sularında kararma
oluşturmaktadır. Siklodekstrinler, po-
lifenoloksidaz enzimini ya da fenolik
bileşiklerini ortamdan ayırarak karar-
mayı engeller.
Siklodekstrinlerin
Diğer Sektörlerde Kullanımı:
Siklodekstrinler, tekstil sektöründe
kumaşlarda kullanıldığında; ter ve si-
gara gibi istenmeyen kokuları hapseder.
Kumaş boyamada kullanılarak, boyanın
kumaş tarafından alımını artırıp; atık
sudaki boya miktarında azaltmıştır.
Siklodesktrin, atık sulardaki zararlı
maddelerle etkileşime girer ve böylece
çevreye olan zarar azaltılmış olur. Atık
sularda bulunan tekstil maddelerinin
uzaklaştırılması içinde siklodekstrin
kullanılır. Sinir gazları olarak bilin-
en somon ve sarin gazlarının, zehirli
etkisini azaltmak için siklodekstrin
kullanılır. Siklodekstrinler; tohumlar-
da nişastayı parçalayan enzimleri yok
ederek, tohumların çimlenmesini sağlar.
Endüstriyel öneme sahip olan ve birçok
kullanım alanı bulunan siklodekstrinler,
nişastanın parçalanması ile üretilirler.
Nişastanın ucuz olması, sınırsız mik-
tarda bulunması ve basit bir enzimatik
dönüşümle üretilmesinden, üretiminin
çevre kirliliği oluşturmaması ve birçok
endüstride kullanım alanı bulmasından
dolayı, siklodekstrin maddesinin üre-
timi avantajlı olmaktadır. Almanya,
Macaristan, Japonya, Fransa ve ABD’de
siklodekstrin maddesinin üretim tesis-
leri vardır ve bu ülkelerde binlerce ton
siklodekstrin maddesi üretilmektedir.
Çok fazla teknik anlatarak siz okuyucu-
larımı sıkmak istemedim, sormak iste-
diğiniz ve anlamadığınız yer olduğunda
her zaman sorularınızı cevaplamaya
hazırım. Tüm okuyucularımın yeni
yılını kutlar, esenlikler dilerim.
Kaynaklar:
1)Siklodekstrinlerin İnklüzyon Kompl-
eksleri, E. Perrin Akcokoca ve Rıza Atav,
Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği
Bölümü
2)Doktora tezi, Ankara Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği
Anabilim Dalı, Ayşe Avcı, Ankara 2010
3)Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniver-
sitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda
Mühendisliği Anabilim Dalı, Dilek Cey-
lan, Ankara 2009
4)http://www.dunyagida.com.tr/haber.
php?nid=931
Görsel Kaynaklar:
www.kimyasanal.net
14. İNOVATİFKimya Dergisi 14
GIDA SEKTÖRÜ
GIDAMIZ KİMYAMIZ
Sakarya
Üniversitesi
KIMYAGER
(MEZUN)
Vahit KENAR
vahitkenar@gmail.com
Merhaba arkadaşlar,
Bu ay ki konumuz, insan yaşamının en
temel ihtiyaçlarından olan ve toplum
sağlığı açısından stratejik önem taşıyan
gıda sektörüdür.
Zengin tarımsal kaynakları ile gıda
sanayi, Türkiye ekonomisinde ilk kurul-
muş sektörlerden biridir. Cumhuriyet’in
kurulmasından sonra Türkiye’nin sanay-
ileşme süreci bu sektörle başlamıştır.[1]
Gıda Sektörünün alt başlıkları genel
hatlarıyla; et ve et ürünleri, süt ve süt
ürünleri, un ve unlu ürünler, meyve ve
sebze ürünleri, katı ve sıvı yağlar, şeker
ve şekerli ürünler, alkolsüz içecekler,
alkollü içecekler, fermente ürünler, hazır
tüketilen gıdalar ve bebek mamaları
olarak özetlenebilir.
TÜİK ihracat verilerine göre, 2012 yılı
toplam ihracatımız 153 milyar dolar
olarak gerçekleşmiştir. İhracatımızın
yaklaşık %10’luk kısmını gıda ürün-
leri ve içecek, tarım ve hayvancılık ile
balıkçılık alanlarında yapılan üretimim-
iz oluşturmaktadır.[2]
Bir ülke ekonomisi için, sağlıklı ve
dinamik işleyen bir gıda sektörü ik-
tisadi kalkınma ve sanayileşme süre-
cinin önemli bir tamamlayıcısıdır.
Türk gıda içecek ve tütün sektörü, ya-
bancı yatırımcılar için en cazip alan-
lardan birini oluşturmaktadır. Küresel
yatırımcılara kârlı yatırım fırsatları
sunduğundan, müthiş oranda doğrudan
yabancı yatırımı çekerek son on yılda
yaklaşık 4 milyar ABD dolarına ul-
aşmıştır.[3]
Ekmeğin Türkiye’de temel gıda maddesi
olması nedeniyle, Türk tarımında tahılın
büyük önemi vardır. Ayrıca, Türkiye’nin
bakliyat üretimi yapan ülkeler arasında
kayda değer bir yeri ve dünya ticaretine
hakim olma potansiyeli vardır. Türki-
ye’de fındık ve diğer kuru meyve üreti-
mi oldukça yüksektir ve bu ürünlerin
çoğunda (fındık, kayısı, kuru üzüm
vs.) Türkiye dünya pazarlarına hakim
konumdadır. Türkiye’nin büyük tarım
potansiyeli, konservesi yapılan geniş
sebze ve meyve tarımını doğurmuştur.
Türkiye’de hızlı büyüyen gıda sanayi se-
ktörlerinden biri de dondurulmuş sebze
ve meyve sanayidir.
15. İNOVATİFKimya Dergisi15
Türkiye, tarımsal potansiyelinin avanta-
jıyla bitkisel yağ üretiminde de kalite ve
miktar yönünden diğer ülkeler arasında
önemli bir yere sahiptir.
Teknolojideki gelişmeler ve son yıllarda
artan yatırımlar ile şekerleme, çikola-
ta ve kakao ürünleri, pasta ve bisküvi
sektörleri Türk gıda sanayisinde büyük
gelişme gösteren sektörlerdir. [4]
Dikkat edilmesi gereken önemli diğer
bir sorun da, tarımsal Ar-Ge harcama-
larının yetersizliğidir. Ülkemiz yıllarca
bazı ürünleri iç ve dış talebin üstünde
üretmiş, talep fazlası ürünleri imha
etmiş ya da maliyetin altında fiyatlarla
pazarlayarak zarar etmiştir (çay, tütün,
şeker). Üretimi mümkün olan bazı
ürünlerin yanlış politikalar nedeniyle
ithalatı yapılarak döviz kaybı yaşan-
mıştır. Üretim olanağına rağmen yanlış
planlama ya da politikalardan kaynakla-
nan üretim yetersizliği (mısır, ayçiçeği,
hububat) sorunun bir başka boyutudur.
Yanlış destekleme politikaları sonucun-
da ürün kalitesinde gerilemeler mey-
dana gelmiş (buğday), yine yanlış poli-
tikalar halkın temel gıda maddelerini
dünya ve AB ülkelerine göre çok pahalı
satın almasına yol açmıştır (şeker, et,
süt, unlu mamuller).[5]
Sıra geldi en can alıcı bölüme;
Sektörün İş yeri Sayısı
ve İstihdamı
Genelde iş hayatına atılacak, kendi işini
kurmak isteyen arkadaşlarımız ilk olar-
ak gıda sektörünü tercih eder. Ancak bu
sektör sürprizlerle ve risklerle doludur.
Biz kimyacılar da sektörün esas oyun-
cuları arasında yer almaktayız. Birçok
gıda firmasında, genellikle gıda mühen-
disi ve kimyagerler tercih edilmektedir.
Hatta kimyacılar daha da çok diyebili-
riz. Özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK) verilerine göre, 2009 yılında gıda
sektöründe 36.396 iş yeri faaliyet göster-
irken iş yeri sayısı yaklaşık %11 artış
ile 2012 yılında 40.377’ye yükselmiştir.
Gıda sektörüne ilişkin istihdam da ise
2009 yılında 338.852 kişi çalışırken 2012
yılında % 20 artışla 406.091 kişiye ul-
aşmıştır.[3]
Son olarak günümüzde çoğu sektörde
olduğu gibi gıda sektöründe de illegal
oyunlar oynanmaktadır. Gıdanın im-
alatında maliyeti düşürmek için kul-
lanılan gerek insan sağlığına gerekse
çevre için zararlı maddelerin kullanımı
konusunda dikkatli olmalı, gerekirse
araştırma yapmalı ve insanları uyar-
malıyız.
Her zaman dediğim gibi kısa vade-
li kazançlar uğruna hiçbir canlının
hayatı hiçe sayılmaması gerekmekte-
dir. Bu konuda üzerimize düşen görevi
yapmalıyız. Unutmamalıyız ki canları
yakarken canımız da yanabilir.
16. İNOVATİFKimya Dergisi 16
Mesleki ve vicdani olarak böyle bir
sorumluluğumuzun olduğu kanısın-
dayım. İnsanları bilinçlendirmeliyiz.
Özellikle de kola konusunda :)…Çünkü
gıda öyle bir şey ki hata veya hileyi af-
fetmez. Yaptığınız sahtekarlık ya da hata
hiç ummadığınız bir anda, ummadığınız
yerden sizin ve en yakınlarınızın yakası-
na yapışabilir.”
Konuyla ilgili çalışmak isteyen ark-
adaşlarım da gıda sektöründe sorumlu
yöneticilik el kitabına buradan ulaşabil-
irler.
http://topluluk.comu.edu.tr/gida/eski/
elkitabi.pdf
Kaynaklar:
[1] DONDURAN, Murat, Selma TO-
ZANLI, Aylin ATAY (2007), “Uluslar-
arası Rekabet Stratejileri: Türkiye Gıda
Sanayii”, TÜSİAD Rekabet Stratejileri
Dizisi-10, Türk Sanayicileri ve İşadam-
ları Derneği, TÜSİAD/T-2007-09-442,
Eylül, İstanbul
[2] TÜİK SEKTÖREL VERİLER
[3] Sektörel Raporlar ve Analizler Ser-
isi,SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
[4] Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel
Müdürlüğü Gıda İşleme Makineleri Sek-
tör Raporu 2012, s.1
[5] İSO (2006), “Gıda Sektörü”, Avrupa
Birliği’ne Tam Üyelik Sürecinde İstanbul
Sanayi Odası Meslek Komiteleri Sektör
Stratejileri Geliştirilmesi Projesi, İstan-
bul Sanayi Odası Yayınları, No:2006/1,
İstanbul-http://www.iso.org.tr/tr/web/
statiksayfalar/kutuphane_yayinlar_de-
tay.aspx,alıntı: 04.05.2011
Görsel Kaynaklar:
http://www.firmasec.com/resim/4/
dink-gida-sanayi-susam-uclu-57f49d-
ca663-mdbbcm.png
17. İNOVATİFKimya Dergisi17
Yıldız Teknik
Üniversitesi
KIMYA
MÜHENDISI
(öGRENCI)
Elif Nida KILIÇ
elifnidaklc@gmail.com
“KARKİM”
Hepimiz güzel bir geleceğin
hayalini kuruyoruz.
İyi bir iş yeri, iyi bir mevki,
iyi bir maaş, güzel bir çalış-
ma ortamı, esnek çalışma
saatleri ve dahası...
Peki şirketler bizlerden ne
bekliyor, elemanlarını nasıl
seçiyor?
İyi bir kariyer için neler
yapabiliriz?
Bu ay ki sayımızda sizleri
bütün bu soruların cevap-
landığı KARKİM etkin-
liğine götüreceğim.
18. İNOVATİFKimya Dergisi 18
KARKİM NEDİR?
KARKİM; Yıldız Teknik Üniversitesi Kalite ve Verimlilik Kulubü’nün düzen-
lediği 2 günlük seminer programı, teknik gezi ve sosyal aktiviteden oluşan Ka-
riyerimin Kimyası projesidir. Karkim her yıl kimya, kimya mühendisliği, ziraat
mühendisliği, gıda mühendisliği, biyokimya, biyomühendislik, çevre mühendisliği
lisans ve yüksek lisans öğrencileri ile mezunlarını şirketlerle buluşturuyor. Yaklaşık
900 kişiyi ağırlayan etkinlik, şehir dışından gelen misafirler için de konaklama im-
kanı sağlıyor.
Bu yıl 5.si düzenlenen Ulusal Kariyerimin Kimyası; etkinliği ve seminerleri, 2-3
Aralık’ta Yıldız Teknik Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Etkinlikte İKMİB, Unilever, Deva Holding, ÜLKER, Sanovel İlaç, Abdi İbrahim
İlaç, Anadolu EFES PİLSEN, HENKEL, Kopaş, Adli Tıp Kurumu gibi dev şirket ve
kurumlardan konuşmacılar yer aldı. Etkinliği 2 günlük seminer programı, 2 teknik
gezi ve bir eğitim ile geçtiğimiz günlerde geride bıraktık. Peki, etkinlikte neler an-
latıldı, neler soruldu bunları derleyip, sizler için özetledim.
20. İNOVATİFKimya Dergisi 20
* İş mülakatı öncesi kesinlikle prova yapın. Kendinizi videoya çekin,
izleyip kendinizi değerlendirin.
Deva Holding – Arzu SARAÇ
* Mülakatta olabildiğinizce doğal olun, kendinize güvenin ve göz
temasını kaçırmayın.
Deva Holding - Arzu SARAÇ
* Erkekler! İş görüşmelerinde kravat takmayı unutmayın!
Deva Holding - Arzu SARAÇ
* CV’nizdeki ön yazınızı hem Türkçe hem İngilizce hazırlayın.
Deva Holding - Arzu SARAÇ
21. İNOVATİFKimya Dergisi21
* Yabancı dilinizi üst seviyede tutun, kendinize yatırım yapın. Sadece
para kazanmak için çalışmayın.
Deva Holding - Arzu SARAÇ
* Geniş düşünün! Kimya veya kimya mühendisliği mezunu olarak satış
pazarlamada da çalışabilirsiniz. Satacağınız ürünün arka planını bil-
meniz size avantaj getirecektir.
Abdi İbrahim – Cihan ALP
* Bir yerden başlayın ve kendinizi geliştirin. Büyük firma veya küçük
firma diye değerlendirmeyin; sizin için doğru olan iş yerini bulun.
İKMİB – Murat AKYÜZ
* ‘‘Siz benden ne bekliyorsunuz? ’’ Bu soruyu iş görüşmenizde
karşınızdaki insan kaynakları uzmanına mutlaka sorun.
Deva Holding- Arzu SARAÇ
22. İNOVATİFKimya Dergisi 22
* Değişime karşı çıkarsanız yok olursunuz, ayak uydurursanız kaybed-
ersiniz. Değişimi şekillendirin!
Unilever – Cem Tarık YÜKSEL
* Kendinizi asla sınırlamayın. Bizim için en önemli şeyler yaratıcılık,
analitik düşünme, iletişim ve takım çalışmasına yatkınlık.
HENKEL – Begüm NALCI
* Benim için başarı, yüreğindekini gerçekten gerçekleştirebilmektir.
Bunu yapın!
Aret VARTANYAN
23. İNOVATİFKimya Dergisi23
SORU & CEVAP
* İKMİB Firması olarak işe alımlarda nelere dikkat ediyorsunuz? Okuduğumuz
üniversitelerdeki not ortalaması sizler için önemli mi ?
** İş hayatı not ortalaması yüksek olanların iyi olduğu bir yer değildir. Staj ve
kişinin üniversitedeki etkinlikleri, yüz yüze konuşma ve yaptığımız kişilik envan-
teri testi etkili oluyor. İnsan kaynakları öncelikle sizin kim olduğunuza, hayatta
neler yapmak istediğinize bakıyor.
* İlaç sektöründeki yerel firmalarda, işçi çıkarımı sayısının arttığını görüyoruz.
İlaç sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
** Son beş yıldır ilaç sektöründe birtakım sorunlar mevcut. Eleman çıkarım-
ları hala devam ediyor. Ancak bu ilaç sektörünün geleceğinin kötü olduğunu
göstermez. İlaç, hala başvurabileceğiniz önde bir sektör. Ama geniş bakmalısınız.
Örneğin, marka patentte kimya mühendisi olan bir arkadaşım vardı. Patentler
değerlendirilirken kimya bilgisini kullanıyordu. Sizler de bu tür iş fırsatlarını
değerlendirebilirsiniz. (İKMİB)
* Deva Holding’te mülakatlar İngilizce mi yapılıyor?
**Evet, bazı mülakatlarımız İngilizce yapılıyor; ama bu mülakatların dışında da
yabancı dile oldukça önem veriyoruz. Seçeceğimiz çalışma arkadaşımızın İn-
gilizcesinin iyi bir düzeyde olması gerekli.
Bunları Biliyor Muydunuz?
* Abdi İbrahim İlaç, bundan tam 101 yıl önce kuruldu. Her yıl %70’i
kimyager ve kimya mühendisi, %30’u eczacı olmak üzere 120 tane sta-
jyer alıyor. Stajyerler, CV incelenmesi ve İngilizce sınavı değerlendiril-
mesinin ardından seçiliyor. Staj için 3. ve 4.sınıf üniversite öğrencileri
çoğunlukla tercih ediliyor.
* Yapılan araştırmalara göre iletişimin %7’sini sözcükler, %38’ini para-
linguistik (aksan, tonlama, vurgu) ve %55’ini yüz ifadeleri oluşturuyor.
24. İNOVATİFKimya Dergisi 24
* Bir gıda mühendisi veya kimya mühendisi olarak Yıldız Hold-
ing bünyesinde satış temsilcisi, kategori yönetimi, ticari satın alma,
kalite-denetim departmanlarında çalışabilirsiniz.
* Adli Kimya laboratuvarlarının, müşterileri mahkemeler ve mor-
glardır. Alınan bir numunenin analizinin tamamlanması ve raporun
hazırlanması yaklaşık 3 ay sürer. Rapor teslim edilirken numunenin
küçük bir kısmı 7 yıl saklanmak üzere adli tıp kurumu arşivinde kalır.
* Şirketlere göre, uzun süre tek bir iş yerinde çalışıp ayrılmış bir ele-
man adayı, 10 farklı iş yerinde kısa sürelerle çalışıp ayrılmış bir eleman
adayına göre daha önde. Çünkü şirketler istikrara büyük önem gösteri-
yor.
* Türkiye’de adli vakalar, sadece Adli Tıp Kurumu’nda incelenip mah-
kemelere gönderiliyor. Ancak Adli Tıp Kurumu’na kimyager veya
kimya mühendisi alımı için yüksek bir KPSS puanı isteniyor.
25. İNOVATİFKimya Dergisi25
* Abdi İbrahim, şirket çalışanlarının eğitimleriyle de ilgileniyor;
çalışanlarına yıllık Pharma Mini MBA, Medico Marketing Institude
gibi bazı eğitimler veriyor. 3 yılını doldurmuş çalışanlara işin yönetimi
ve ilişkinin yönetimi eğitimleri veriliyor.
Karkim Proje lideri Nedime AKYÜZ başta olmak üzere bütün KARKİM takımına,
yardımları için teşekkürlerimi sunarım.
http://www.ytukvk.org.tr/karkim
26. İNOVATİFKimya Dergisi 26
AYIN RÖPORTAJI
TÜRKİYE’ DE KİMYA
SEKTÖRÜ
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1952, Tarsus doğumluyum. İlk ve ortaokulu Tarsus’ta okudum.1966 yılında Mersin
Öğretmen Okulu’na gittim. 2 yıl Mersin Öğretmen Okulu’nda okuyup çok başarılı
öğrencileri yüksek öğretmene seçiyorlardı. Dolayısıyla başarılı olduğum için 1968
yılında Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’na seçildim.1968-1969 yılında hazırlık
sınıfını bitirdim. 1969 yılında da İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’ne kayıt
yaptırdım. Daha sonra 1974 yılında İstanbul Üniversitesi Kimya Yüksek Mühen-
dis’i olarak mezun oldum. 1974 yılında askerlik görevimi yapmak üzere orduya
katıldım. 128. Dönem Yedek Subayı Levazım Okulu’nda dönem birincisi olarak,
meslek kurasında İzmir Kimya Evi’ne gittim ve orada Kimya Evi Müdür Vekilliği
görevini yürüttüm. 1976 Nisan ayında teskere aldım ve hemen Tarsus’ta bir yağ
fabrikasına Kimya Mühendisi olarak girdim ve çalışmaya başladım. 1977 yılında
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde asistan olarak göreve başladım. Kimya Yüksek
Mühendisi olduğum için direkt doktora çalışmalarına başladım ve 1981 yılının
başlarında doktoramı tamamladım. 1984 yılında yardımcı doçent olarak KTÜ
Fen Fakültesinde göreve başladım. 1985 yılında da Çukurova Üniversitesi Kimya
Bölümü’ne yardımcı doçent olarak geçiş yaptım.
27. İNOVATİFKimya Dergisi27
1988 de doçent oldum. 1994 yılında profesör oldum ve 1995 yılında da Kahra-
manmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen Edebiyat Dekanı olarak görevlendiril-
dim, aynı zamanda Çukurova Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olurken 6 ay sonra
KSİÜ’ye Rektör yardımcısı oldum. 2003 yılı 1 Eylül’e kadar Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi’nde Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı olarak devam ettim. Bu süre
zarfında çok sayıda master ve doktora öğrencisi yetiştirdim. Yaklaşık 10’un üze-
rinde doktorant yetiştirdim. 30 civarında yüksek lisansını tamamlayan öğrencim
var. 1977 yılından bu yana hem sanayi işbirliğini gözeterek üniversite-sanayi İş
birliği çerçevesinde sanayi ile ortak projeler yürüttüm. Bu bağlamda TÜMSİAD
İstişare Kurulu üyeliği yaptım, Akdeniz İhracatçılar Birliği’ne danışmanlık yaptım.
Aynı zamanda TOBB’un AR-GE Kimya alt grubunda AR-GE komitesinde üye olar-
ak da görev yapıyorum. 2013 yılının Ocak başında da Çukurova Üniversitesi’ne
Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı olarak atandım. Şu anda da Fen Edebiyat Fakültesi
Dekanlığı’nı yürütmeye devam ediyorum.
Dünya’da kimya sektöründe bilimsel gelişmeler nanoteknoloji, biyokimya,
katalizör, genetik, organik kimya ve polimer kimyası alanlarında gözlemlenme-
ktedir. Bununla ilgili Türkiye ne konumdadır?
Dünya’da kimya sektörüne bakıldığı zaman gerekli atılımı yapmadığımızı
görüyoruz. Değişik alanlarda belki şu an ürettiğimiz kimyasallar var; ama genel
anlamda değerlendirdiğimizde, dünya kimyasal madde ticareti yaklaşık 2,6 trily-
on dolar civarında. Bunun içerisindeki Türkiye’nin payı %1’lerin altında. 2012 yılı
ihracatımıza baktığımız zaman kimya sektörüyle ilgili ortalama 16 milyar dolar
ihracatımız var. Buna karşılık 40 milyar dolarlıkta ithalatımız var, yani cari açığa
olumsuz katkımız var. Dolayısıyla, Kimya sektöründe özellikle ithal edilen kimy-
asalların ülkede üretilir hale getirilmesine ihtiyaç var. Şuanda, dünyada bilinen
kimyasal bileşik olarak baktığımızda 60 milyon civarında kimyasal madde bilin-
iyor. Endüstride yaygın olarak 80.000 civarında kimyasal var. Ülkemizde bundan
2600 tane kimyasal üretebiliyoruz. Bir kısmında ise dışa bağımlıyız. Yani, A mad-
desini getirip B maddesini üretir gibi halimiz var. Şimdi bu genel rakamlar içer-
isinde baktığımızda, dünyada hiçbir gelişmiş ülkeyi gösteremiyorsunuz ki kimya
sektörü üç gelişmiş sektörün biri kimya olmasın. Yani Kimya sektörü gelişme-
den ülkenin gelişmişliği mümkün değil. Öbür taraftan başka bir gerçek daha var,
Üniversite-Sanayi gelişmemiş hiçbir ülkede yok. Yani üniversite-sanayi işbirliği
gelişmeden, ülkenin gelişmesi mümkün değil. Bu bağlamda ne yapılabilir? Hangi
sektörde olursa olsun kendi teknolojinizi üretmeniz lazım. Bizim Kimya alanında
kendi teknolojimizi üretir hale gelmemiz lazım. Bu nasıl olur? Üniversiteler bil-
gi üretim merkezleridir, yani Dünya’da bilgilerin %99’u üniversitelerde üretilir.
Gelişmiş ülkelerde üretilen bilgi, teknolojiye transfer edilir. Gelişmemiş ülkelerde
ise rafta kalır. Dolayısıyla, bizim üniversitelerde ürettiğimiz bilgileri teknolojiye
transfer etmemiz gerekiyor.
28. İNOVATİFKimya Dergisi 28
Kimya sektöründe üretimin 2007 yılında %8,7 artmasına karşın ekonomik
krizin etkisi sonucu 2008 yılında %0,3 oranında daralmıştır. Türkiye, yaşanan
ekonomik kriz sonrası kimya sektöründe bir kayıp yaşamış mı?
Şimdi, hakikaten ekonomik krizler pazar daralmasına sebebiyet veriyor; ama şunu
gözlemliyorum. Bilim adamıyım siyasetten anlamam; ama bir vatandaş olarak ve
bilim adamı olarak her türlü krize rağmen son zamanlarda ülkemizin bu konuda
gayet rahat olduğunu ve iyi ilerlediğini görüyorum. İhracat konusunda, baktığımız
zaman her yıl artan ihracat potansiyelimiz var. Bu son sürece baktığımız zaman
çok daha farklı olaylar bile bizim ekonomik çalkantıya girmememize, herhangi bir
sıkıntı yaşamamamıza sebebiyet veren düzenlemeler içerdiğini görüyoruz. İhracat
konusunda, baktığımız zaman her yıl artan ihracat potansiyelimiz var. 2002 yılında
39 milyar dolar civarında ihracat varken, bildiğim kadarıyla geçtiğimiz yıl 152,5
milyar dolar bir ihracata ulaştık. Bu demektir ki şuanda ihracatımız Dünya’ya
açılmış ve Dünya ile entegre olmuş durumdayız. Her türlü kriz ve Pazar daral-
masına rağmen, çevre ülkelerdeki olumsuzluklara rağmen ihracatımızda azalma-
lar değil, artmalar olduğunu görüyoruz. Öyle inanıyorum ki, bu ortaya konulan
desteklerle önümüzdeki yıllarda da çok iyi konuma geleceğiz.
2008 yılında dış ticaretin %52’si AB ülkeleri ile yapılırken bu rakam 2009 yılın-
da %51, 2010 yılında %49,2 şeklinde azalmış. Yaşanan ekonomik krizle yeni
pazar arayışına girilmiştir. Yeni pazar arayışında sektörlere öneriniz nelerdir?
Biliyorsunuz Dünya’da hakikaten, işte Afrika’dan tutunda başka bölgelerde, yeni
bir takım pazar söz konusu ve az önceki soruda da ifade ettiğim gibi hem Ekonomi
Bakanlığı hem Bilim Teknoloji bakanlığı hem de Kalkınma Bakanlığı’nın özel gay-
retleriyle ekonomik alanda faaliyetlerini izliyorum. Yeni pazarlarla, ortaya koy-
duğu bağlantılarla, Avrupa Birliği ülkelerle yapılan ihracat azalmasına rağmen
belirli oranlarla; ama toplam ihracatımızın azalmaması, yeni pazar arayışının devr-
eye girmesiyle açıklanabilir. Dolayısıyla, yeni pazarların aranması bir ihtiyaçtır.
Bunun, önümüzdeki yıllarda da artacağı inancını taşıyorum. Tabi ki Dünya’da bir
rekabet var, bir takım güç kaymaları söz konusu olabiliyor. Kimya sektörüyle ilgili
yeni aktörler ortaya çıkabiliyor. Bu dengelere bakıyorsunuz, ÇİN aktörü var, Pa-
kistan’ın Kimya sektöründe bayağı geliştiğini görüyorsunuz. Plastik sektörü, boya
sektörü, ara kimyasallarda birtakım yeni güçlü merkezlerin oluştuğunu görüyor-
sunuz. Ama her şeye rağmen bizim, ülke olarak istikrarı yakalamış olmamız hem
yabancı sermayenin gelişimine hem de yeni dış pazarların oluşmasına önemli
katkılar sağladığına inanıyorum. Yani, bir ülkede istikrar varsa bu ülkenin önünü
açacaktır diye inanıyorum.
Kimya sektörü, sermaye-teknoloji yoğun bir sektör olduğu için iş gücü yoğun-
luğu düşüktür. Artan teknolojik gelişmeler ülkemizde kimya sektöründe iş isti-
hdamını ne türlü etkilemektedir?
Şimdi tabi bir şeyi üretirken iş gücünü azaltmak da, çoğaltmak da mümkündür.
Yani, üretim yönteminizle alakalıdır. Bu, uyguladığınız teknolojiye de bağlı.
29. İNOVATİFKimya Dergisi29
Dolayısıyla, yeni bir takım kimyasal madde üretimini az önce belirttiğim gibi
2600 tane üretirken çok daha fazlasını üretir hale gelirsek iş istihdamını artırıcı
olacaktır. Yani belki bir iş yerinde bir üretim yapan bir yerde teknolojiyi geliştir-
erek iş gücünü azaltmak mümkün; ama yeni üretim tesislerinin kurulması yeni
istihdam alanları yaratacaktır. Dolayısıyla bizim ülkemizde kimya sektörü eğer
düşündüğümüz gibi yeni bir takım kimyasalları veya yeni bir takım ürünleri üre-
tir hale gelen tarzda gelişirse, istihdamı artırıcı olacaktır diye düşünüyorum.
Dolayısıyla, verilen teşviklerle ülkede üretilmeyeni üretebilmeye, getirilecek teş-
viklerle önümüzdeki yıllarda kimya sektöründe daralma değil genişleme olacak,
hem istihdam açısından hem üretim açısından diye söyleyebiliriz.
Ülkemizde Kimya Sektörü denilince plastik ve kauçuk ürünleri sektörü önem-
li bir yere sahiptir. Bunun nedeni nedir? Acaba geri dönüşümü kolay malzeme
olduğu için mi?
Yani, bu ihtiyaçtan doğan bir şeydir. Plastik ve kauçuk sektörüyle ilgili kullanılan
malzemelerde son zamanlarda önemli ölçüde artışlar var dolaysıyla, hakikaten
kimya sektörü içerisindeki paya, büyüklüğe bakıldığında, dediğiniz doğru. Ama bu
bizim ülkemiz için bu durumdayken, önümüzdeki yıllarda da yine bu belki bel-
li büyüme seyrini gösterirken başka alanlarda da ben yeni yatırımlarla birtakım
büyümeler olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla, şu andaki genel manzara plastik
sektörünün hakikaten bayağı güçlü olduğunu söyleyebiliriz.
Deterjan ve temizlik maddeleri sektöründe ham madde açısından dışa bağım-
lıyız. Ülkemizde bununla ilgili çalışmalar var mı?
Şimdi, sadece temizlik ürünleri ve deterjanlarda dışa bağımlı değil, diğer sektörl-
erde de dışa bağımlıyız; ama tabi ki bir kozmetik sektörüne bakıldığı zaman 3000
tane kimyasal girdisi var. Bunun birçoğunu dışarıdan alıyoruz. Temizlik ürünleri
ana kimyasal girdisi yüzey aktif maddelerdir. Yüzey aktif maddeler içerisinde an-
yon aktif madde olan LABSA’dır. LABSA’yı biz Lineer Alkil Benzen olarak üreti-
yoruz; ama Türkiye’de Lineer Alkil Benzen üretilmiyor. Yani en büyük temizlik
ürünlerinde paya sahip olan LAB’ın dışa bağımlı olması önemli bir olay. Bizim
mutlaka bunu veya bunun yerine ikame edebileceğimiz kimyasalı ülkede üretir
hale gelmemiz lazım. Bu konuda çalışmalar var. Benimde yaptığım çalışma var,
yani LABSA yerine kullanılabilecek bir anyonik yüzey aktif maddenin ülkede
üretilebilir hale gelmesi. Bunu ben San-Tez haline de getirdim. Beyaz kâğıtla bir-
likte Sanayi Bakanlığı’nda bu projeyi savunmaya çalışıyorum. Önümüzdeki yıllar-
da, eğer başarabilirsek yağ rafinasyon atığı olan sofstoktan yağ asidini elde edip
onun metil esteri ve sülfolanmasıyla elde edilen bir anyon aktif maddeyi LABSA
yerine daha çevreci olarak kullanmak mümkün. Biliyorsunuz gelişmiş ülkelerde
çevreye olan duyarlılık daha fazla. O yüzden LAB’ın ortaya çıkardığı bir takım
olumsuz etkileri de ortaya çıkarmayacak, az önce belirttiğim ürünü ortaya çıkar-
mayı başarırsak hem çevre dostu olan bir kimyasalı ikame etmiş olacağız hem de
LAB’da dışarı bağımlılığı azaltmış olacağız.
30. İNOVATİFKimya Dergisi 30
Bunun gibi birçok deterjan ve temizlik ürünlerinde çalışmalar var ve ileri ki yıl-
larda bu sektörlerde madde alımında dışa bağımlılığı azaltmış olacağız. Amacımız
dışa bağımlı olduğumuz kimyasalların ülkede üretilebilir hale gelmek. Belki bütün
kimyasalları üretmek mümkün değil; ama hiç olmazsa katma değeri yüksek sp-
esifik kimyasalları artık biz üretir hale gelmeliyiz, diye düşünüyorum. Benim
bildiğim, kendi yaptığım, kimya bölümümüzde yapılan çalışmalardan rahatlıkla
söyleyebilirim ki, önümüzdeki yıllarda kimyasal madde açısından dışa bağımlılıkta
belli azalmalar ve kendimiz üretir hale gelmeler gerçekleşecektir.
İlaç sanayisinde ülkemizde sektör sahip olduğu potansiyele rağmen Dünya
parametrelerinde etkinliğini henüz kazanmış değil. TÜİK’e göre bu oran %0.2.
Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
İlaç sektörü, benim ilgili olduğum bir sektör değil; ama yine kimya ile ilgili olduğu
için biliyorum. İlaç sektöründe ürün geliştirmek çok uzun süreç ve bunu çok güçlü
firmalar yapıyor. Türkiye’de ilaç sektöründe hakikaten güçlü firmalar da var; ama
bildiğim kadarıyla bir takım aktif maddeleri alıp belli formülasyonlarda değişiklik
yaparak sıvı veya katı tablet hale getiriyorlar. Onun kendine göre zorlukları farklı
toplantılarda dile getirildiğinden biliyorum. O alanda söz sahibi olmak belki daha
ilerleyen zamanlarda mümkün olacak. Kendi ortaya çıkarttığımız ilaçları görmek
zaman alacak diye düşünüyorum. Çünkü zor bir sektör, bir ilaç kabul ettirmek çok
zaman alıyor ve çok büyük paralara mal oluyor.
2012-2015 yıllarını kapsayan Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi’nin genel
amacı ‘’Yüksek katma değerli, çevreye ve insan sağlığına duyarlı süreç ve
ürünlerde kimya sektöründe sürdürülebilir ve rekabetçi bir şekilde dış ticaret
dengesini ülke lehine geliştirerek Dünya’da söz sahibi bir konuma gelmek’’ şek-
linde belirlenmiştir. Bununla ilgili neler yapılıyor?
Buna katılıyorum, böyle olması lazım. Bizim kimyasallar yani ucuz ve yığın
kimyasallar üretmek yerine, katma değeri yüksek spesifik kimyasallar üretmek
lazım. Bu konuda bildiğim kadarıyla değişik kurumların, İhracatçılar Birliği’nin
çalışmaları var, bende katılıyorum bu çalışmalara. Kimya Komitesinin İhracatçılar
Birliği’nin çalıştayları Kimya sektörünün gelişmesi için ne yapılması gerektiğiyle
ilgili bir takım toplantılar gerçekleştiriyor. Bunların raporları ilgili bakanlıklara
yani İktidara iletiliyor. Az önce ifade ettiğim gibi teşvikler, destekler, bu ilişkilerle
ortaya çıkan bir takım olumlu sonuçlar görüyorum. Dolayısıyla, ilgili kurumların
son zamanlarda bu doğrultuda hakikaten büyük bir gayret içerisinde olduğunu
görmekten mutlu oluyorum. Dolayısıyla, ben hem bir akademisyen olarak hem bir
vatandaş olarak bu tip çalışmalara destek vermeye çalışıyorum. Bu tip destekleri
artırmak lazım ve bu şekilde devam ederse öyle zannediyorum ki, konulan he-
defler ne kadar yakalanır bilemiyorum tabi; ama kimyasal madde ihracatında bu
desteklerin devam etmesi durumunda 2023’te 50 milyar dolarlık konulan hedef çok
büyük bir hedef değil yakalanabilir diye düşünüyorum.
31. İNOVATİFKimya Dergisi31
Türkiye’de bor madeni oldukça önemli bir yere sahiptir. Dünya rezervlerinin
yaklaşık %73’ü Türkiye’de bulunmaktadır. Peki Bor madeni üzerinde çalışmalar
yapılıyor mu, bu çalışmalar nelerdir?
Şimdi, Bor Enstitümüz var biliyorsunuz, ciddi çalışmalar yapıldığını takip edi-
yorum. ETİBOR’un da kendi içerisinde çalışmaları var. Yani borun temizlik
maddeleri kullanımı, borda yeni ürünler elde edilerek bunun kullanılabilirliği
dolayısıyla bu konuda çalışmalar yapılıyor. Ama şu bir gerçek, elinizde bir kıym-
et potansiyel varsa ve bunu ticari ürün haline dönüştürmüyorsanız hiçbir kıymeti
yok. Borun kıymetli ürünlerini üretir hale gelmemiz lazım. Bildiğim kadarıyla bor
madenini çıkarıyoruz, bu haliyle de satıyoruz. Ne kadar ürün üretiyoruz bordan
belli, çok fazla değil. Bir ara perborat üretiyorduk, borik asit, sodyum borat üre-
tiyoruz. Bir enerji kaynağı üretimi, sodyum bor hidrür ile son derece önemli. Bu
konuda Kimya Bölümü’nden de bizim buradan da TÜBİTAK destekli proje yapıldı;
ama sonucunu bitti mi bitmedi mi şu anda bilemiyorum. Ama mutlaka bu söyl-
ediğim gibi bir takım kıymetli ürünleri ülkede üretilir hale gelmesi lazım; ama
üretimin hemen olması mümkün değil. Bir şey üretebilmek için bilgi birikimine
ihtiyaç var. Her şeye rağmen Bor Enstitüsü, üniversitelerde borla ilgili yapılan
çalışmaların belli bir süre sonra meyvesini göreceğiz kanaatindeyim.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben teşekkür ediyorum. Türkiye’de ve Dünya’da aslında Kimya Sektörü önemlidir.
Artık çevreye duyarlı kimyasallar ortaya koymak ve üretim yöntemlerini de ona
göre ayarlamak lazım. Bunun için bizim ülkemizde Cumhuriyet Dönemi öncesinde
de Kimya eğitimi var. İstanbul Üniversitesi’nde Kimya ilmi 1930’lu yılların önc-
esinde de vardı; ama 1933 yılında İstanbul Üniversitesi kurulduğunda Kimya ilm-
ine başlandı. Daha sonra da değişik üniversitelerde kimya lisans eğitimi var. Ancak
bu eğitim sisteminin yine, yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Bütün bu söylediklerimizin olabilmesi için bizim üniversitelerde kimya öğretimiyle
ilgili eğitimimiz yeniden gözden geçirilerek yetiştirdiğimiz, öğrencilerin ayakları
üzerinde duran, Kimya’yı bilen ve bir takım üretimleri yapabilecek cesareti ol-
ması lazım. Ama bunun olabilmesi için de bizim eğitim sistemini gözden geçirerek
iyi kimyacıları nasıl yetiştirebiliriz, Dünya’da kimya eğitiminin nasıl yapıldığını,
inceleyerek ortaya koymamız gerekiyor. Böyle bir görevimizde var. Yani, Kimya
bölümündeki öğrencilerimizin iyi yetiştirilmesi, bu söylediklerimizin Kimya Sek-
törü’nün ülkede gelişmesinde önemli katkı koyacak. Ama şunu maalesef üzülerek
görüyorum. Bizim öğrencilik yıllarımız, ben 1969 üniversite girişliyim, o zaman
bizim sahip olduğumuz alt yapı, eğitim sistemi ve öğretim üyelerinin bize ak-
tardıklarına bakıldığında bugün yaptığımız kimya eğitiminden daha güçlü. Oysa
giderek güçlenmesi giderek, düzelmesi gerekirken maalesef gittikçe gevşeyen, bo-
zulan, zayıflayan bir kimya eğitimi görüyorum. Mutlaka düzeltmemiz lazım. . Be-
nim şu anda hem öğretim üyesi olarak hem Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı olarak
bunun düzeltilmesi için projelerim var. Bizim üniversitemizde ve fakültemizde bir
KİMYA VADİSİ oluşturmak idealim. Ne kastediyorum KİMYA VADİSİ’nde: İşte
bakıyorsunuz, Amerika’da SİLİKON VADİSİ var.
32. İNOVATİFKimya Dergisi 32
İşte Standfort Üniversitesi Teknokent de oluşturmuş bunu. 1950’li yıllarda bir
arsa tahsisi ile dev bir vadi haline gelmiş. Sanayicilerin ve bilim adamlarının bir
arada barındığı, dev şirketlerin bulunduğu, bildiğim kadarıyla Google’ların, Ap-
ple’ların,Magintoch’ların yer aldığı bir bölge ve bir firmanın orada hayret edersiniz
yıllık geliri 155 milyar dolar gibi söyleniyor, çok önemli rakamlar. İşte buna benzer
tarzda eğer burada küçük de olsa bir KİMYA VADİSİ oluşturabilirsek güzel olur.
KİMYA VADİSİ öğrencilerimizle ve öğretim üyelerimizle birlikte, sanayicinin ihti-
yaç duyduğu kimyasalları nasıl üreteceğini gösteren pilot sistemlerden oluşmuş bir
bölge. Biz orada hem işin teorik kısmını hem deneysel kısmını yaparak bu ülkede
üretilmesi mümkün olan ham maddeleri göstermek ve nasıl üreteceği bilgisini de
sanayiciye aktarmayı sağlayacak bir bilim şeklinde çalışan bir yapılanmanın kurul-
ması gerektiğine inanıyorum. Bu doğrultuda da elimden geleni yapacağımı ifade
etmek istiyorum.
Röportaj yapılan kişi: Sayın Profesör Doktor Selahattin SERİN
FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ DEKANI / ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
Kendisine Çok Teşekkürler edip saygılarımızı sunuyoruz.
Röportajda emeği olan
Sayın İsmail KANBAZ Bey’ e de çok teşekkürler.
33. İNOVATİFKimya Dergisi33
İstanbul
Üniversitesi
KIMYA
MÜHENDISI
(öGRENCI)
Gökben KÖPRÜCÜ
koprucugokben@gmail.com
“KÜRESEL
ISINMA”
GEZEGENİMİZ BİZE NE
ANLATMAK İSTİYOR?
Eğer Colorado’daki dev yangınların
fotoğrafları veya klimanızın sebep old-
uğu elektrik faturanız hala sizi ikna
etmeye yetmediyse, iklim değişikliği
ile ilgili bazı sindirimi zor sayılara
buyurun: 2012’nin Haziran ayında
ABD’de 3215 ayrı yüksek sıcaklık rekoru
egale edildi. Haziran, kuzey yarım küre
için kayıtlardaki en sıcak Mayıs ayının
hemen ardından ve tüm gezegen için 20.
yüzyıl ortalamasının aşıldığı birbirini
takip eden 327. ay olarak kayda geçti,
ki bunun şans olma ihtimali 3.7 x 1099,
yani evrendeki tüm yıldızların toplam
sayısının hayli üzerinde.[1]
Aslında bu durum, bugün yüzleştiğimiz
bir gerçek de değil. Yüz yılı aşkın bir
süredir bilinmekte. Bu saptama, ilk kez,
İsveçli bilim adamı August Svante Ar-
rhenius (1859-1927) tarafından 1906’da
yapıldı. Arrhenius bir başka tahminde
daha bulundu: “Havadaki karbondioksit
oranı ikiye katlanırsa Dünya’nın ısısı 5
derece santigrat artar” dedi. Bu, Dün-
ya’daki yaşamı imkansız hale getirebi-
lecek bir artıştır. Gelgelelim Arrhenius,
geçen yüzyılın başında bu savı ortaya
atarken, bu artışın ancak birkaç yüzyılda
meydana gelebileceğini düşünüyordu.
Şimdi birçok bilim adamı “Havadaki
karbondioksit bu yüzyılın sonundan
önce ikiye katlanır” diyor. Arrhenius
bunları söylediğinde, sözlerine inanan
pek çıkmamıştı. Tıpkı, bugün küresel
ısınmanın dünyayı insanlar için yaşan-
maz hale getirebileceğine inananların
sayısının pek de yüksek olmaması gibi.
[2]
Peki,nedir bu? Bu başlı başına geze-
genimizi tehdit eden küresel ısınma
gerçeğidir. Küresel ısınma tanımına ,
kısaca göz atalım. Küresel ısınma, başlı-
cası atmosfere salınan gazların neden
olduğu düşünülen sera etkisinin sonu-
cunda, dünya üzerinde yıl boyunca kara,
deniz ve havada ölçülen ortalama sıcak-
lıklarda görülen artışa verilen isimdir.
Dünya iklim sisteminde değişikliklere
neden olan küresel ısınmanın etkileri en
yüksek zirvelerden, okyanus derinlikler-
ine, ekvatordan kutuplara kadar dün-
yanın her yerinde hissediliyor.[3]
34. İNOVATİFKimya Dergisi 34
Şöyle düşünelim: Son üç milyon
yıldan beri gezegenimizin iklimi, mutla-
ka iki kararlı denge halinden birinde bu-
lunmuş. Gezegenimiz bir kararlı halde
bulunurken evrendeki konumunu san-
ki hafif çukurun içindeymiş gibi hayal
edelim. Güneş ışınımların da ki küçük
değişmeler, bizi kararlı denge haline
itecek enerjiyi sağlamış. Daha serin
çukurda olduğumuzda gezegen bir buzul
çağına girmiş oluyor; daha sıcak çukur-
da olduğumuzda da gezegenin iklimi, şu
an içinde yaşadığımız iklime çok yakın
bir şey oluyor. İnsanlık tarihinin tamamı
da böyle bir iklimde geçmiş zaten.
Sorun şurada ki, fosil yakıtları
kullanma tarzımız, bizi o küçük kara-
rlı çukurumuzdan çıkarıp gitgide daha
uzağa, şu tepenin öbür taraftaki yamacı-
na doğru itip duruyor. Devrilme noktası
da, tepenin doruğunu aştığımız nokta
oluyor: o noktadan sonra gezegenimi-
zi çok daha sıcak bir yer olmaya doğru
itmemize gerek kalmıyor artık; o kendi
başına oraya doğru yuvarlanıp gidecek
zaten.
Yeryüzünün küresel sıcaklık değişimi
(IPCC)
. Devrilme noktası, iklim sistemlerinde
mevcut olan bir dizi artı geri besleme
mekanizmasından kaynaklanıyor: bu
mekanizmalar da insan yapısı ısın-
manın etkilerini çok güçlendirerek iklim
değişiminin her türlü denetimin dışına
çıkmasına yol açıyor.
Bu kritik eşiği aşarsak, dünyada sı-
caklıklar 6 derece kadar fırlayabilir[4].
Böyle bir şey olursa eğer neler olacağına
bir göz atalım.
Dünya 1 derece ısınırsa, Kuzey Ku-
tup dairesi, yılın yarısı boyunca buzdan
yoksun kalacak ve efsanevi Kuzey Batı
Geçidi, gemilerin geçebileceği şekilde
açık olacak. Bengal Koyu’nun etrafında-
ki on binlerce evi sel basacak. Güney
Atlantik’i kasırgalar vuracak. Batı
Amerika’daki şiddetli kuraklıklar, küre-
sel tahıl ve et pazarlarında kıtlığa yol
açacak. Amerika Birleşik Devletleri’nin
batı yarısında çöller oluşacak. Teksas’tan
Kanada sınırına kadar olan bölge, hiçbir
ürünün yetişmeyeceği aşırı kurak alan-
lara dönüşecek.
Dünya 2 derece ısınırsa, Grön-
land’ın buzulları yok olacak. O kadar
çok buzul eriyecek ki, kutup ayıları
hayatta kalma mücadelesine girecek.
Böcekler yeni yönlere doğru göç edecek.
Amerika’daki ılıman iklim kuzeye doğru
kayarken, çam böcekleri ormanları yok
edecek. Bu, boz ayıların en önemli besin
kaynağının da yok olması demek. Büyük
Okyanus’taki birçok ada sular altın-
da kalacak. Tropik mercan resiflerinin
büyük bölümü kaybolacak.
Dünya 3 derece ısınırsa, Amazon
Yağmur Ormanları kuruyacak. Alpler’in
karlı zirveleri yok olacak. El Nino’nun
şiddetli baskınları sürekli hale gelecek.
35. İNOVATİFKimya Dergisi35
Akdeniz ve Avrupa’nın bazı kısımları
yaz mevsiminde kavurucu bir sıcak
yaşayacak. Büyük sıcaklık dalgaları
yaşanacak. Ortadoğu’da görülen sıcak-
lıklar, Kuzey Avrupa’ya taşınacak. Geze-
genin temel yaşam destek sistemleri
bozulacak.
Dünya 4 derece ısınırsa, okyanuslar
yükselecek ve milyonlarca insanın yu-
vası olan yoğun nüfuslu deltaları yok
edecek. Bangladeş denize karışacak.
Mısır’ı sel basacak. Venedik sular altın-
da kalacak. Buzullar yok olacak. Mil-
yarlarca insana temiz su akışı kesilecek.
Güney Kutbu’nun bütün Batı Kutup
kitlesi kopacak ve deniz seviyesi daha da
yükselecek. Dünya, bugünkü haline hiç
benzemeyecek.
Dünya 5 derece ısınırsa, Kuzey ve
Güney yarımkürelerde eskiden ılıman
olan iki büyük kuşak, yaşanılmaz hale
gelecek. Los Angeles, Kahire, Bombay
gibi dünyanın büyük şehirlerini besley-
en kar ve su kaynakları kuruyacak. İklim
mültecilerinin sayıları yüz milyonlara
yükselecek. Canlı türlerinin çoğu büyük
bir iklim şoku yaşayacak ve yok olacak.
Geleneksel toplumsal yapılar alt üst ol-
acak.
Dünya 6 derece ısınırsa, okyanuslar
uzaktan bakınca masmavi görünse de
aslında denizler bir çöl haline gelecek.
Çöllerse kıtalara doğru fethe çıkan or-
dular gibi yayılacak. Doğal afetler, gün-
delik olaylara dönüşecek. Dünyanın en
büyük şehirleri sular altında kalıp terk
edilecek. Tarihin en büyük soy tüken-
mesi yaşanacak. Bunun adına küresel
yok oluş da denilebilir.[5]
Küresel İklimde Gözlenen
Değişiklikler
Temel olarak insan etkinlikleri sonucun-
da atmosferin bileşiminde ortaya çıkan
önemli değişiklikler sonucunda, küresel
yüzey sıcaklıklarında 19. yüzyılın son-
larında başlayan ısınma, 1980’li yıllarla
birlikte daha da belirginleşerek, hemen
her yıl bir önceki yıla göre daha sıcak
olmak üzere, küresel sıcaklık rekorları
kırdı. Yerküre ikliminde gözlenen ve ba-
zılarının insan etkinlikleriyle bağlantılı
olduğu kabul edilen küresel ve bölgesel
ölçekteki önemli değişiklikler şöyle öze-
tlenebilir: Küresel ortalama yüzey sı-
caklığı, 20. yüzyılın başından günümüze
değin yaklaşık olarak 0.8 C° arttı. Küre-
sel olarak, 1990’lı yıllar 1860 yılından
sonraki aletli gözlem kayıtlarındaki
en sıcak on yıl; 1998 ise, +0.58 C°’lik
anomali ile en sıcak yıl oldu. İkinci en
yüksek sıcaklık rekoru, +0.47 C° ile
2002 ve 2003 yıllarına aittir.
Yapılan araştırmalara göre, dünya
yüzeyinin ortalama sıcaklığı 20. yüzyıl
boyunca 0,6 ºC kadar artmış, son kırk
yıldır atmosferin 8 kilometrelik alt
kısmında sıcaklıklar yükselmiş, kar
örtüsü ve buzlanma ise %10 civarında
azalmıştır. Bilim adamlarının yaptığı
araştırmalara göre, 11 bin 700 yıl önce
Afrika’yı etkisi altına alan hava dalgasıy-
la oluşan Kilimanjaro buzulu erimeye
başladı.
36. İNOVATİFKimya Dergisi 36
Science dergisinde yayımlanan
araştırmada, “uydu verilerine bakılır-
sa, 2020 yılında Kilimanjaro’nun beyaz
şapkası yok olacak” deniliyor. Yok ol-
acağından söz edilen Kilimanjaro’nun
tepesinde bulunan buz tabakası, şu anda
bile susuzluk çeken Tanzanya’nın ne-
hirlerini besleyen ana kaynak. 2025 yılı
itibariyle dünya nüfusunun neredeyse
yarısının su kıtlığıyla karşı karşıya kal-
acağı tahmin edilmektedir.
Yeni gözlem sonuçlarına göre, 2004
yılı, küresel olarak en sıcak dördüncü
yıl olurken, kuzey yarım kürenin en
sıcak yılı olan 1998’den sonraki en sı-
cak ikinci yıl oldu. Gece en düşük hava
sıcaklıklarında yaklaşık her on yılda 0.2
C° olarak gerçekleşen artış, gündüz en
yüksek hava sıcaklıklarındaki artışın
yaklaşık iki katıdır. 20. yüzyılda sıcak-
lıklarda gözlenen bu ısınma, geçen 1,000
yılın herhangi bir dönemindeki artıştan
daha büyüktür. Atmosferin en alt 8 kilo-
metrelik bölümündeki hava sıcaklıkları
da, geçen 40 yıllık dönemde belirgin bir
artış eğilimi göstermektedir. Öte yan-
dan, 20. yüzyılda, orta enlem ve kut-
upsal kar örtüsü, kutupsal kara ve deniz
buzları ile orta enlemlerin dağ buzulları
azalırken, küresel ortalama deniz sevi-
yesi, yaklaşık 0.1-0.2 m arasında yük-
seldi ve okyanusların ısı içerikleri arttı.
Yağışlar kuzey yarım kürenin orta ve
yüksek enlem bölgelerinde her on yılda
yaklaşık % 0.5 ile % 1 arasında artark-
en, subtropikal karaların (Akdeniz Hav-
zası’nı da içerir) önemli bir bölümünde
her on yılda yaklaşık % 3 azaldı. Sera
gazlarının atmosferik birikimleri ve
onların ışınımsal zorlaması, insan et-
kinliklerinin bir sonucu olarak artmaya
devam etti.
WWF (World Wildlife Fund Doğal
Hayatı Koruma Vakfı) tarafından
yapılan araştırmaya göre, küresel ısın-
ma bu yüzyılın sonunda bitki ve hayvan
habitatının üçte birini tehdit ediyor. Na-
dir görünen türler ve bölünmüş ekosis-
temler şimdiden kirlilik ve ormanların
yok edilmesinden dolayı tehdit altında
ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
1990’lar geçen yüzyılın en sıcak yıllarıy-
dı.
Küresel ısınmanın etkileri en yüksek
zirvelerden, okyanusun derinliklerine,
Ekvator’dan kutuplara kadar hissedili-
yor.Küresel ısınmanın etkileri gezegenin
her yanında görülüyor, milyonlarca
insanı sel, kuraklık ve susuzlukla karşı
karşıya bırakıyor.
Avustralya’da 2002 yılında yaşanan
şiddetli kuraklığın ana nedeni küre-
sel ısınmaydı. Kuzey Pasifik’te somon
popülasyonunda, bölgedeki sıcaklığın
normalden 6 derece artması yüzünden
büyük düşüş görüldü.
37. İNOVATİFKimya Dergisi37
California kıyılarında yüzlerce deniz
kuşunun, denizlerin ısınması yüzünden
besin kıtlığı yaşamalarının sonucun-
da, öldüğü görüldü.Okyanuslardaki
ısının artmasıyla mercan kayalıklarının
büyük zararlar gördüğü belirlendi.
Avustralya’daki Great Barrier Reef,
sürdürülebilir olmayan balıkçılık yön-
temleri, yapılaşma ve iklim değişikliği
yüzünden çok yakında kaybedilme teh-
likesiyle karşı karşıya.
Atina ve Yeni Delhi gibi şehirlerde
ölüm çanları artarak çaldı, sıcak hava
dalgalarından bunaldılar. Yükselen
deniz seviyesi Pasifik Adaları ve Hint
Okyanusu’ndaki adaların çoğunu tehdit
ediyor.
Büyük kasırgalar, seller, kuraklık ve
sıtma gibi hastalık salgınları bizi bekli-
yor. Küresel ısınma, çevre felaketlerin
etkilenen mültecilerin zorunlu göçleri
yüzünden bölgesel çatışmalar yaşanabil-
ir. Küresel ısınma yüzünden dünya or-
manların ve hayvan türlerinin üçte biri
tehdit altında.
2011 Ocak ayı içerisinde yayımlanan
bir çalışma, küresel ısınmanın bitkilerde
polen dönemini uzattığını ortaya koydu.
Kuzey Amerika’da yapılan bu çalışmaya
göre Ambrosia bitkisinin polen dönemi
kuzey bölgelere doğru ilerledikçe ciddi
bir şekilde uzuyor. Bu durumun baş-
ka bitki türlerinde de geçerli olduğunu
işaret eden birçok çalışma mevcut fakat
bu tip kapsamlı sonuçlar henüz Ambro-
sia ile sınırlıdır.
Peki ya Türkiye’de neler
olacak?
Son 5 bin yıldır Avrupa’daki buzulların
şu an en alçak durumunda olduğuna da
dikkat çeken bilim adamları, bu yaşanan
ani iklim değişikliklerinin 600 bin kişi-
yi etkilediğini ve sadece 2006 yılında
18.5 milyar dolarlık zarara yol açtığını
kaydetti. Bilim adamlarının çıkardığı
haritaya göre; Türkiye’de 3 - 3.6 derece
oranında ısınacak. Özellikle güneyde
artış daha fazla görünüyor.
Türkiye karbondioksit salınımında
%1.3’lük payla 13. sırada yer alıyor.
1990 yılında atmosfere yıllık olarak
200 milyon ton karbondioksit bırakırk-
en bu salım 2004 yılında yaklaşık 350
milyon tona yükseldi. Türkiye’de 2010
yılında ise bu miktarın 400 milyon ton-
ları aşması bekleniyor. Şu anda %72.6
oranındaki karbon salınımı artışıy-
la OECD ülkeleri arasında en yüksek
salınım artışına sahip ülkeyiz.
38. İNOVATİFKimya Dergisi 38
Küresel ısınmanın sebep olduğu pek çok
etkiyi halihazırda yaşamaktayız. Verimli
ovalarımız gitgide çölleşmekte, nehirler-
imiz ve göllerimiz kuruyup su kaynak-
larımız azalmakta, Türkiye fauna ve flo-
rasında bulunan pek çok canlı türü yok
olmakta, her yıl “en sıcak yaz”ı yaşam-
aktayız. Diğer yandan her geçen artan
çevre kirlilikleri de ülkemizi olumsuz
yönde etkilemektedir. İstanbul Teknik
Üniversitesi Avrasya Yer bilimleri En-
stitüsü’nün hazırladığı bir senaryoya
göre, küresel ısınma aynı şekilde devam
ederse, 2070 yılında Türkiye’de yaşanan
sıcaklıkların 6 °C’ye kadar artması söz
konusu.
Türkiye’nin batı ve kuzey bölgelerinde
sıcaklıklar 5 ila 6 °C, Orta ve Doğu An-
adolu ile Güneydoğu Anadolu’da ise 3
ila 4 °C kadar yükselecek. Kış aylarında
da sıcaklıklarda 2 – 3 °C arasında bir
yükselme bekleniyor. Türkiye’nin ekosis-
temi değişiyor ve pek çok canlı türü yok
olma tehlikesi yaşıyor.
Mevsimler birbirine karışıyor, baha-
rı görmeden yaz geliyor. Dünyanın her
yerinde görülmeye başlayan kavurucu
sıcaklar, kuraklık, seller, insanlığın yeni
kabusu küresel ısınmaya işaret ediyor.
Olumsuz zamanlarda yağan ani şiddetli
yağmurlar ülkemizde çeşitli bölgeleri
olumsuz yönde etkilemektedir. Bazı
bölgelere şiddetli yağan ama bazı bölge-
lere hiç yağmayan yağmurlar küresel
ısınmanın ülkemizde ki olumsuz etkiler-
ini göstermektedir.
Ankara Ticaret Odası’nın hazır-
ladığı “Küresel Isınma Kıskacında
Türkiye” raporuna göre, Türkiye iklim
değişikliğinin olumsuz etkileri açısından
“risk grubundaki ülkeler” arasında
yer alıyor. Son 70 yılda 70 istasyon-
da kaydedilen sıcaklık verilerine göre,
Türkiye’nin yıllık ortalama sıcaklıkları
artma eğilimindedir. Özellikle Akdeniz
ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki
ısınma oranları, her 10 yılda 0.07- 0.34
derece arasında artıyor.
İklim değişikliği göçlere de sebep
olacak; insanlar kuzeydeki bölgelere
yerleşmeye çalışacak.Bu arada dünya
çapındaki buzulların erimesinin et-
kisiyle Türkiye’deki deniz seviyesi de
yükselecek. Kıyı şeridi ve deltalardaki
tarım alanları, plajlar, yat limanları kul-
lanılamaz hale gelecek.
Bu konu üzerine daha global bir bakış
açısıyla konuya yaklaşılması çözüm
bulma adına son derece önemli bir adım
olacaktır.[6]
NELER YAPABİLİRİZ?
Şimdi de iyi haber geliyor: Bunların
hiçbiri, kaçınılmaz bir kader değil.
Henüz hala olanağımız varken harekete
geçmenin zamanı.
39. İNOVATİFKimya Dergisi39
.Şunu artık fark etmemiz şart: sera gazı
salımlarını bilimin gösterdiği çerçeve
içinde azaltmak için ne yapmamız
gerektiği konusunda bir esrar perde-
si yok önümüzde. Yapmamız gereken,
tüketimi azaltmak.[7]
Günlük hayatımızda bazı küçük ön-
lemler alınarak evrenimize çok büyük
iyilikler yapabiliriz. Aşağıdaki sayısal
örnekleri incelediğinizde ne demek iste-
diğimi daha net anlayacaksınız.
• Daha az su tüketen bir duş
başlığı ile 175 kg, giysileri soğuk
su ya da ılık suda yıkayarak da,
250 kg. karbondioksit tasarrufu
yapılabilir.
• Tek bir kişi yılda ortalama 49 bin
140 litre suyu tuvaletlerde tüke-
tir. Sifonun bir kez çekilmesi ile
10 lt su harcanır. Yeni teknolojiler
sayesinde standart modellere göre
% 60 daha az su tüketen klozetler
bulunmaktadır.
• Standart ampullerin tasarruflu
ampuller ile değiştirilmesi yılda 75
kilogram (kg) karbondioksit tasar-
rufu sağlar.
• Araba kullanılmayan her 2 kilo-
metre için 0,75 kg karbondioksit
tasarruf edilecektir.
• Düzgün şişirilmemiş lastiklerle
litre başına alınan yol % 3 oranın-
da artar. Buradan sağlanacak her 4
litre benzin tasarrufu 10 kg CO₂’i
atmosferden uzak tutar.
• Evlerden çıkan çöplerin sadece
yarısını geri dönüştürerek yılda
1200 kg. karbondioksit tasarrufu
sağlanabilir.
• Çöpü % 10 oranında azaltarak
600 kg karbondioksit tasarrufu
yapabiliriz.
• Su ısıtıcıları kışın 2 derece
yukarı, yazın 2 derece aşağı ayar-
lamalıyız.Bu basit ayarlamayla
yılda 1000 kg karbondioksit tasar-
rufu yapılabilir.
•Elektronik cihazları tamamen
kapatmak:Evde ortalama 8 saat
stand by konumunda bırakılan TV,
DVD, müzik seti gibi elektron-
ik cihazlar, yılda 450 kg karbon
gazının atmosfere yayılması an-
lamına gelir.
• Her yıl en azından bir ağaç dik-
mek:
Hem çevrenin korunmasına hem
de çevrenin güzelleşmesine katkı
sağlamaktadır. Bir ağaç ömrü bo-
yunca 1 ton karbondioksit emdiği
varsayılırsa ağaçların ne kadar
önemli olduğu daha iyi anlaşılır.
[8]
Yani tüm bunları yaparak karbon ayak
izimizi azaltabiliriz.
Karbon Ayak İzi Nedir?
Karbon ayak izi, her insanın ulaşım,
ısınma, enerji tüketimi veya satın al-
dığı her türlü ürün neticesinde atmos-
fere yayılmasına neden olduğu karbon
miktarını anlatmak üzere kullanılan bir
terimdir.
40. İNOVATİFKimya Dergisi 40
Başka bir ifadeyle, aldığımız her ürün
veya gerçekleştirdiğimiz her faaliyet
için gerekli olan enerjinin üretilmesi
sırasında atmosfere salınan karbon gazı
toplamını ifade etmektedir.
Örneğin ısınma sırasında ev içi sıcak-
lığını 1 0C daha azalttığımızda yılda
en az 300 kg CO₂’in atmosfere salımını
engellemiş oluruz. Aynı şekilde gereksiz
yere yanan lambaları söndürerek de en
az 250 kg CO₂ salımını da engellemiş
oluruz. [9]
Bir Kişinin Tipik Karbon Ayak İzi’nin
Ölçümü
Sonuç olarak kimse bütün soruların
cevaplarını bilemez elbette, ama bunun
önümüzdeki hayat tarzı olmadığını
hepimiz biliyoruz. Bu hayat tarzının
hepimizi ortadan kaldıracağı neredeyse
kesin bir gerçeklik olduğuna göre, bazı
alternatifleri gözden geçirmemizde fay-
da var. Bugün, iklim değişikliğine karşı
savaşı fiilen kazanabilmemiz için, her
birimizin kendi yaşam tarzında köklü
değişiklikler yapmak gereklidir.
Daha önce hiç görülmemiş bir
dönemden geçiyoruz. Denetimden çık-
mış küresel ısınmanın önüne geçmek,
insanlık tarihinin en önemli görevi ve
bu görev sırası şu an bizde. Biz göre-
vimizi yerine getirmezsek, hayatımızda
başarmak için uğraştığımız tüm an-
lamını yitirecek. Bizden önceki kuşaklar
bu sorun hakkında hiçbir şey bilmiyor-
lardı[10]. Bize gelince, bizim hala biraz
vaktimiz var! Gezegenimize kulak vere-
lim .Hemen harekete geçmeliyiz !
Kaynaklar:
[1] Bill McKibben ,Küresel Isınmanın
Dehşetengiz Yeni Aritmetiği ,2012
[2]Metin Münir, 01 Temmuz 2009,Milli-
yet köşe yazısı
[3] http://tr.wikipedia.
org/wiki/K%C3%BCre-
sel_%C4%B1s%C4%B1nma(son
erişim:09.12.2013)
[4] [7][10]Leo Murray, Wake Up, Freak
Out – then Get a Grip,2008
[5] http://hayattakalmak.wordpress.
com/author/mgurgan/page/10/(son
erişim:10.12.2013)
[6] [8]http://www.cevreonline.com(son
erişim:01.12.2013)
[9] www.kadikoy.bel.tr(son
erişim:03.12.2013)
Görsel Kaynaklar:
http://ulusgazetesi.com/wp-content/up-
loads/2013/12/207842.jpg
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/
commons/d/db/Turkey_topo.jpg
http://www.haberler.com/haber-resim-
leri/904/ani-sicaklik-degisimine-uz-
man-uyarisi-3898904_3205_o.jpg
41. İNOVATİFKimya Dergisi41
Atatürk
Üniversitesi
KIMYA
MÜHENDISI
(MEZUN)
Gökhan IŞIK
gokhanisik90@gmail.com
“BİLGİYE
ULAŞMAK”
Merhaba arkadaşlar internette üyesi
olduğum gruplarda, sorulan soruların
aslında internette arandığında bazılarına
çok kolay erişildiğini, bazılarına ise kısa
bir araştırma ile rahatlıkla ulaşılabi-
leceğini görünce böyle bir yazı yazarak,
bunu sizinle paylaşmak istedim.
Bilgiye ulaşmak artık eskisine oranla
çok daha kolay ve günümüzde bu kolay-
lığı bize sağlayan kaynaklar arasında
internet ilk sırada. Artık, hemen hemen
herkesin rahatlıkla ulaşma imkanı old-
uğu internet sayesinde bilgi edinmek
istediğimiz konularla ilgili kaynaklara,
zaman kaybetmeden erişebilme olanağı-
na sahibiz. Böyle bir kaynağa sahibiz;
ancak ondan tam olarak yararlanabiliyor
muyuz? Daha da önemlisi, kullanabili-
yor muyuz? Bu gibi sorular son günlerde
aklıma takılmaya başladı.
İnternette arama yaparken, arama
sonuçlarına ulaşmanın aslında sanılan-
dan çok da zor olmadığını belirtmeli-
yim. Arama yaparken, öncelikle bir
arama motoru kullanmamız gerekmek-
tedir. Günümüzde birçok insan “Google”
adlı arama motorunu tercih ediyor. El-
bette bunun dışında da arama motorları
mevcut ve her arama motorunun farklı
özellikleri bulunuyor. Bunların; arama
dizini (directory), arama motoru (search
engine) veya metasearch gibi farklı türl-
eri olabilir. Arama dizini, bilgileri kat-
egoriler halinde sıralar, seçme bilgiler
vardır. Site sahiplerinin gönderdiği özet
bilgi içinde arama yapılır. Arama moto-
ru, aranan sözcükleri içermesi koşuluyla
her tür siteyi kullanıcı karşısına getirir.
Metasearch, birden fazla arama moto-
runda arama yapan sitelere verilen ad-
dır.
Her arama motorunun farklı özellikleri
olduğunu unutmamak gerekir. Ben şuan
“Google” arama motoruyla ilgili arama
yaparken bizi aradığımız cevaplara daha
hızlı götürebilecek birkaç özelliğinden
bahsedeceğim.
Tırnak İşareti ( “ “)
Tırnak işareti ile arama, bir cümle ya
da kelime grubu aramada kullanılabilir.
Örneğin; “kameralı cep telefonları” şek-
linde arama yapıldığında Google bize
42. İNOVATİFKimya Dergisi 42
bu 3 kelimeyi ayrı ayrı değil olduğu gibi
içeren siteleri gösterecektir.
Kameralı cep telefonları şeklinde tır-
nak işareti kullanmadan yapılan arama-
da Google bize 177,000 sonuç gösterirk-
en, “kameralı cep telefonları” şeklinde
yapılan aramada Google bize 144,000
sonuç gösteriyor.
Aramalarda (+) ve (-)
Kullanmak
Aramalarımıza bir kelime dahil et-
mek istediğimizde yada bir kelimenin
aramalarımız arasında bulunmasını
istemediğimizde + ve – işaretlerini kul-
lanabiliriz. Örneğin; “film”+”savaş”
şeklinde arama yaptığımızda Google
bize savaş ile ilgili filmleri gösterecek-
tir. “film”-“savaş” şeklinde yapacağımız
aramada da film araması yapacak ve bu
sonuçlar içerisinde savaş kelimesinin
geçtiği sonuçları göstermeyecektir.
Site içi arama
Bu arama şekli belli bir site için ara-
ma yapmaya yaramaktadır. Örneğin;
wikipedia.org sitesinde ilaç kelimesini
aratmak istediğimizde, Google’ın ara-
ma çubuğuna ilaç site:wikipedia.org
şeklinde yazmamız gerekiyor. Böylece
sadece istediğimiz sitedeki sonuçlara
ulaşmamız mümkün.
Dosya tipi
Arama yaparken, özellikle belli bir do-
sya tipi için arama yaptığımız zaman-
lar oluyor. Bu tarz aramalar yaparken,
Google’ın dosya türüne göre arama
yapabilme özelliğinden yararlanabil-
iriz. Örneğin; su arıtma filetype:ppt
yazdığımızda sonuç olarak .ppt uzantılı
dosyalar içeren siteler karşımıza gelece-
ktir.
Bu Komutları Kullanmamız
Bize Arama Yaparken Ne
Gibi Avantaj Sağlayacak?
Arkadaşlar bu komutlar bize filtreleme
sağlayacak, yani arama yaparken bizim
işimize yaramayacak sonuçları eley-
erek, istediğimiz bilgiye daha çabuk
ulaşmamızı, bir nevi samanlıkta iğne
aramaktan kurtaracaktır. Örnek vermek
gerekirse;
Google’a Wave energy yazarak sade bir
arama yapınca 161.000.000 sonuç, “wave
energy” 686.000 sonuç, “wave energy”
filetype:doc ise 5.420 sonuç gösteriyor.
Buradan da gördüğümüz gibi, bizim
isteğimiz sonuç olan “wave energy”
filetype:doc 5.420 sonuç verirken, bu
yazım şeklini kullanmadan wave energy
şeklinde arama yapsaydık 161.000.000
sonuç arasında samanlıkta iğne araya-
caktık.
Ayrıca tüm bunları Google’ın gelişmiş
arama kısmına girerek yapabilirsiniz
43. İNOVATİFKimya Dergisi43
Yukarıda gelişmiş arama sekmesine tıklayarak ayarlar sekmesine gidlmesini
görmektesiniz.
İnternet, Sana
Güvenebilir Miyim?
Arkadaşlar, araştırmamızı yaptık ve bir
takım bilgiler elde ettik. Bu elde et-
tiğimiz bilgilerin doğruluğundan nasıl
emin olabiliriz? Forum sitelerinde olsun
kişisel sitelerde olsun insanlar, sürekli
bilgi paylaşımında bulunuyorlar. Bizler
araştırmalarımızı yaparken, bulduğu-
muz bilgilerin ayrıca doğruluklarından
da emin olmalıyız. Bilginin doğru-
luğunu resmi bir siteden ya da bilimsel
makaleden edinebiliriz. Bunun içinde
size şu yolu önerebilirim; ulaştığınız
bilgilerin hangi sitelerden ya da kişil-
erden geldiğine dikkat etmeniz ve her-
kes tarafından kabul gören gerçekliğin-
den emin olduğunuz sitelerden ya da
kişilerden elde edilen bilgilere güven-
menizden yana olacaktır. Örneğin; tıp
ile ilgili araştırma yapıyorsak bulduğu-
muz kaynakların bir doktor tarafından
yazılmış olması gibi. Böylece, doğru
bilgiye ulaşabiliriz, aksi takdirde yanlış
bilgiler edinebiliriz ki bu bir kimyacı
için kimi zaman tehlikeli olabilir.
Kelimelerin Gücü
Arama yaparken tüm bu komutları kul-
lanmamıza rağmen, sonuç bulamazsak
ne yapmamız gerekli? Bu durumda,
arama motoruna yazdığımız kelime-
leri değiştirmeliyiz. Biliyoruz ki, aynı
şeyi tarif etmede kullandığımız ke-
limeler büyük değişiklikler yaratabilir.
Bu, gerçek hayatta da internette arama
yaparken de büyük farklar yaratabilir.
Ayrıca, araştırma yaparken konunun
alt başlıklarını da araştırarak, ya da
başlıkların yeterli gelmediği durumlarda
konu içeriğindeki anahtar kelimelerin
araştırılmasının büyük faydası olduğunu
göreceksiniz(Ben bu yöntemi sıkça kull-
anmaktayım).
44. İNOVATİFKimya Dergisi 44
Evrensel Dili Kullanın
Kimya ile alakalı kaynakların ne yazık ki
çok çok az bir kısmı Türkçedir. Bir bil-
im adamı, başka bir ülkeye bilimsel bir
faaliyet için gittiğinde orada İngilizce
konuşur. Yazılarını tüm dünyanın ka-
bul etmesi ve alanlarındaki gelişmeleri
takip edebilmesi için İngilizce yazar.
Çünkü, nereye gidersek gidelim uluslar-
arası anlamda herkesin konuştuğu ortak
dil İngilizcedir. Bu yüzden internette
aradığını bulmanın altın kuralı, evrensel
dil olan İngilizceyi kullanmaktır. Bu-
rada İngilizcenin propagandasını yap-
mıyorum, elbette sadece bu dili kullan-
manın bilgiye erişmede çok önemli bir
rol oynadığını söylemeye çalışıyorum.
Arayanlar Bulamaz Ama Bu-
lanlar Arayanlardır
Söyleyenin Beyazıd-ı Bistami olduğunu
sonradan öğrendiğim bu sözünü bize
zamanında kimya mühendisliği bölüm
başkanımız söylemişti. Bir konuyu
araştırmak ya da aramak bulmayı gerek-
tirmez. Bulamayabilir insan ve bun-
dan normal bir şey yok. Fakat bulanlar
arayanlardır. Çünkü bulmak bir sonuç-
tur ve biz, bulan insandan şunu anlarız
ki o aramıştır.
Yazımın başında da belirttiğim gibi
birçok sorulan soru internette kısa bir
aramadan sonra rahatlıkla bulunabili-
yor. Öyleyse neden bu sorular sorulma-
ya devam ediyor, diye düşünüyor insan.
Benim aklıma 2 şey geliyor, bilmiyorum
sizde bana katılır mısınız? İlki soru sor-
mak cevap aramaktan daha kolay geliyor
insanlara, o yüzden cevaba ulaşmak için
yeterli çaba gösterilmiyor. İkinci ihtimal
olarak ise, arama yapmayı bilmiyorlar
diye geldi. Oysa ki, günümüzde birçok
genç insan saatlerini bilgisayar başında
geçirirken gerçekten de arama yapmayı
bilmiyor olabilirler mi?
Kaynaklar:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Arama_mo-
toru
http://www.chip.com.tr/bilgisayarkur-
su/internet-12-diger-anahtar-sozcuk-
ler_2842_7.html
45. İNOVATİFKimya Dergisi45
Cumhuriyet
Üniversitesi
KIMYA
MÜHENDISI
(MEZUN)
Yavuz Selim KART
kim_muhselim@hotmail.com
“3 Boyutlu Çizim
için Google
Sketch-Up ”
Kimya Mühendisliği Eğitiminde, çizim programlarının da önemli olduğu düşün
cesindeyim. Birçok üç boyutlu programlar ve bunların çeşitli versiyonları mevcut.
Bunlara başlarken de çok çabuk sıkılabilirsiniz. Ayrıca bazı programlar, çok güzel
olmasına rağmen öğrenmesi oldukça zaman alıyor. İşte bu noktada yardımınıza
Google Sketch-Up yetişmiş.
Programımızın temelinde çok fazla bir şey yok. Çok gelişmiş ara yüzey özellikler-
ine sahip değil. Olan şekilleri kendiniz düzelterek ve düzenleyerek istediğiniz
şekilleri elde edebiliyorsunuz. Profesyonel bir program olmamasına karşın, pro-
fesyonel çizimler elde edebiliyorsunuz. İlk önce programımız nelerden ibaret bir
inceleyelim.
Şekildeki resim üzerinden gidelim.
1-) Nesneleri seçmek için kullanacağınız kısım.
2-) Çizim yaparken kullanacağınız kısım yani kaleminiz.
3-) Dikdörtgen ya da kare yapabileceğiniz kısım.
4-) Daire çizebileceğiniz kısım.
5-) Şekil üzerinde herhangi iki nokta seçerek, o iki nokta üzerinde daire çizmenize
olanak sağlayacak kısım.
6-) Kamera ve görüntünün gölgesini ayarlayabileceğiniz kısım.
7-) Bileşenleri silmek için kullanacağınız silgi.
8-) Ölçülü çalışıyorsak ölçüm yapabileceğiniz kısım. Alan ve yarıçap ölçecek kadar
iyi.
9-) Yaptığınız çizimleri boyamak için gerekli olan kısım. Bu kısımla taş, tahta,
metal vb. gibi boyayabilir gerçeğe yakın görünmesini sağlayabilirsiniz.
46. İNOVATİFKimya Dergisi 46
10-) Bir şekil çizdiniz ve bu şekli enlemesine boylamasına 3 boyutlu hale getire-
ceğiniz kısım.
11-) Şeklin herhangi bir noktasından istediğiniz yere çekmenize olanak sağlayan
bir kısım. İsterseniz şeklin hepsini seçerek istediğiniz yere taşıyabilirsiniz.
12-) Şeklinizi çizdiniz ve döndürmek istediğiniz noktayı bu imleç ile seçerek, iste-
diğiniz yönde 360 dereceye kadar çevirebilirsiniz. Ayrıca yeni şekillerde oluştura-
bilirsiniz. Tamamen yaratıcılığa kalmış bir imleç.
13-) Seçtiğiniz yüzey alanı üzerinde yeni bir alan oluşturmanıza olanak sağlar.
14-) Görüntüyü sağa sola yukarı çevirip görüntünüzü 3 boyutlu görmenize olanak
sağlayan kısım.
15-) Sağa sola çekmeyle görüntüyü görmenizi sağlayan kısım.
16-) Görüntünüze yakınlaşmak için kullanacağınız kısım.
17-) İstediğiniz kısma yakınlaşmak için yapılmış bir kısım. Siz istediğiniz bölgeyi
seçip bu imlece tıklayın, o yakınlaşsın.
18-) Yaptığınız çalışmaları yayınlayabileceğiniz alan ya da yapılmış olan çalışma-
ları görebileceğiniz yer diyelim. alışmalarınızı yayınlayabilmek için Google’da
üyeliğiniz bulunmalı, G-Mail türü hesabınız olmalı.
Diyelim ki, bir küp yapmak istiyorsunuz. Bu işlemde, ilk önce üç boyutlu,
alanımıza 3 numarada anlattığım kısım ile herhangi bir yere şeklimizi çiziyoruz ve
10 numarada anlattığım kısım ile 3 boyutlu hale getiriyoruz.
47. İNOVATİFKimya Dergisi47
Bundan sonra şeklimizi 3 boyutlu hale getiriyoruz. Bu işlemi de yine 10 numarada
anlattığım bölüm ile yapacaktık. Yaptıktan sonraki şeklimiz aşağıdaki gibidir.
Bu kutunun üst tarafından bakıldığında boş görünmesini istiyorsak, o zaman boş
görünmesini istediğiniz tarafta iken sağa tıklayıp “Erase” tuşuna basacaksınız.
Şekilde kutunun nasıl boş olduğunu görebilirsiniz.
48. İNOVATİFKimya Dergisi 48
Eğer bu şekli boyamak isterseniz, 9 numarada anlattığım kısma tıklayarak şeklinizi
boyayabilir ve güzel bir görünüme kavuşturabilirsiniz. Oldukça güzel boya efektleri
mevcut. Gerçek şekle yaklaştıracak kadar iyi tasarlanmış. Şekilde nasıl yaptığımı
görmektesiniz.
49. İNOVATİFKimya Dergisi49
Ayrıca programda hazır şemalarda bulunuyor. Bu şemaları kullanarak daha güzel
işler çıkarabilirsiniz. Bu şemalara “window” penceresine tıklayıp oradan “Com-
ponents” i seçerek ulaşabilirsiniz. Çeşitli kategorilerde çeşitli resimler mevcuttur.
Aşağıdaki resim de bu kategorilerden alınmış bir resim.
50. İNOVATİFKimya Dergisi 50
Kaynaklar:
Yazı herhangi bir kaynaktan yararlanmadan. Son resimler google WareHouse’dan.
Yaptıklarınızı “File-Export”
ile 2-D yi seçerek jpeg ya da
png halinde kaydedebilirsin-
iz. Yapılmış olan şekillerin
kaydedilmiş hallerini gösteren
bir resim yandaki ve aşağıdaki
gibidir.
Fazladan şekil yardımı ile daha
profesyonel çalışmak için Goog-
le’ın sitesine girip, bileşenleri in-
dirip kullanabilirsiniz. Yaptığınız
şekilleri Google WareHouse
yardımıyla paylaşabilirsiniz.
Siz, de başkalarının yaptıkları
şekillerini WareHause yardımıy-
la görebilirsiniz. Programı, in-
ternette “Google Sketch Up”
ile aratıp bulabilirsiniz. Çeşitli
versiyonları mevcut. Sitesinden
girip indirmenizi öneririm, aksi
halde virüs yemeniz olası. Pro-
gramın profesyonel tarafı ücretli.
Öğrenciler ve eğitimciler için
çeşitli seçenekler yardımı ile
programı, web sitesinden indir-
meniz mümkün. Güzel kullanışlı
bir program. http://tr.wikipe-
dia.org/wiki/SketchUp sitesin-
den daha fazla konu hakkında
bilgi alabilirsiniz.
51. İNOVATİFKimya Dergisi51
iNOVATiF KiMYA DERGiSiİ’NDEN
HABERLER
Kimya Sektörünün İhracat Sorunları
Konuşuldu
AKMİB( Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği); Hatay’da
ihracatçı firmalarla bir araya gelerek, kimya sektörünün ihracat sorunları değer-
lendirme toplantısı düzenledi. Bu toplantı, ihracatçıların sorunlarına ortak çözüm
aramak için oluşturulmuştur.
AKMİB Başkanı Uğur Ateş toplantıda “Hatay’ın 2012 yılında 2 milyar 83 mi-
lyon dolar olan ihracat payı, 2013 yılı Kasım sonu itibariyle 1 milyar 845 mily-
on dolardır. Hatay’ın ihracat rakamı daha da artacaktır. Sorunlarımızla alakalı
olarak değerlendirme toplantıları yapacağız. Üyelerimizin faaliyet gösterdiği
tüm illerde bu toplantıları yapıp, sorunlarını dinleyeceğiz ve üyelerimizin prob-
lemlerine çözüm üreteceğiz. Bundan sonraki süreçte sık sık bir araya geleceğiz.
Karşılaştığınız her türlü sorun için bizimle irtibata geçebilirsiniz’’ dedi.
52. İNOVATİFKimya Dergisi 52
Kimya Sanayi İstişare Toplantısında
Konuşulanlar
Kimya sektörünün temsilcileri, TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ender
Yorgancılar’ın başkanlığında Ankara’da toplandı. Toplantıda sigorta sorunu ve
endüstriyel kazaların önlenmesine yönelik çıkarılan yönetmelik tartışıldı.
Sigorta sorununa yönelik yapılan konuşmalar;
Boya ve kimya sanayicileri, sigorta firmalarının risk analizi yapmak için uzman
göndermediğinden yakındı.
TOBB Türkiye Kimya Sanayi Sektör Meclis Başkanı Timur Erk , sigorta sorunu-
na çözüm bulunana kadar, firmaların durumunun zorunlu sigorta kapsamına alın-
masını ya da kamu bankalarına ait sigorta firmaları tarafından sigortalanmalarını
önerdi.
Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Ahmet Genç ‘’2012 yılında sig-
ortacılık kanununda yapılan değişiklikle, teminat bulunamayan riskler konusunda
‘olağan dışı riskler yönetim merkezi’ oluşturulabileceğini ve Hazine Müsteşarlığı
olarak sorunu çözmeye talip olacak sektörel girişimleri destekleyeceğiz. Risk in-
celeme uzmanı talep eden her firmaya bir uzman gönderilmesi lazım. Adam gön-
dermeden sigortalanıp sigortalanmadığını bilemezsiniz’’ dedi.
Türkiye Sigorta Birliği Koordinatörü Alper Tan ‘’Sigorta şirketleri karlı gör-
medikleri işlere temkinli yaklaşıyor, sigorta sektöründe 2014 yılında daha pozi-
tif gelişmeler bekleniyor, bu durum sigorta şirketlerinin risk kabul politikalarını
geliştirmesi için bir şans yaratacaktır’’ dedi.
Sektörel Girişim adına konuşan Gökçen Süer ’’Riskinizi sigortalayamıyoruz de-
mek çok kolay bir yaklaşım. Bütün sanayiciler mutlaka risk analizi yaptırabilmeli’’
dedi.
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, sigorta meselesinin Kocae-
li’ndeki Sanayiciler içinde ciddi bir sorun olduğunu söyleyerek, imalat sektörü
üzerinde durdu.
Sektör temsilcileri, ÖTV konusunda yaşanan sıkıntıların üretimin önünde ciddi bir
engel oluşturduğunu ve teminat mektubu miktarının düşürülmesini talep ettiler.
53. İNOVATİFKimya Dergisi53
Endüstriyel Kazaların Önlenmesi Yönetmeliği konusunda konuşulanlar;
Toplantıda Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü Hakkında Yönetmelik( SEVES
Yönetmeliği) ile ilgili konuşuldu. Sektör temsilcileri, 2012 yılına kadar yayınlan-
ması gereken güvenlik raporu hazırlama rehberine ilişkin doküman yayımlan-
madığı için yönetmeliğin uygulama süresinin 01.01.2014’e uzatıldığını, sektörün
güvenlik raporu detaylarına ilişkin tebliği beklediğini açıkladılar.
Kimya Sektör Meclis üyeleri yönetmelikle, hazırlıklarını tamamlayamamış firma-
lara faaliyetlerini durdurma-kapatma cezaları öngörülmesinin de kabul edilemez
olduğunu belirterek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın rehberi yayın-
lamasından sonra yürürlüğe girmek üzere en az iki yıl erteleme talep ettiler.
Kimyasal Silahlar Kaldırılsın Diyen OPCW 2013
Nobel Barış Ödülünü Aldı
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), 2013 Nobel Barış Ödülünü
kazandı. OPCW örgütünün Genel Direktörü Ahmet Üzümcü, 2013 Nobel Barış
Ödülü’nü Oslo’da düzenlenen törenle aldı. Ahmet Üzümcü, Orhan Pamuk’tan son-
ra Türkiye’den Nobel Ödülü alan ikinci kişidir. OPCW, 1901’den beri ödülü ka-
zanan 22. uluslararası örgüt olarak kayıtlara geçmiştir.
Norveç’in Başkenti Oslo’daki Nobel Komitesi, OPCW’nin kimyasal silahların or-
tadan kaldırılması için harcadığı kapsamlı çalışmaları nedeniyle Nobel Barış
Ödülü’ne layık görüldüğünü açıkladı.
54. İNOVATİFKimya Dergisi 54
Fırat Üniversitesinden Elektrik Kesintisine
Çözüm
Fırat Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Cihat Tuna, elektrik kesintilerinin ener-
jinin su formunda depolanması ile önlenebileceğini vurguladı ve sözlerine şöyle
devam etti:
‘’Belli başlı bölgelerde pompaj depolanmalı HES bulunsaydı, kesintiler olmayacak-
tı. Burada gaye suyu bir yerde biriktirmek, elektrik talebi arttığı dönemlerde kull-
anmaktır. Ülkemiz gibi kesintili karakterde yenilebilir kaynakları olan ülkelerde bu
tip HES’e gerek vardır. Türkiye’de elektrik tüketiminin artışı 2016’dan sonra önem-
li sıkıntılara neden olabilir. Bu sene geçen seneye göre enerji tüketimi %10 arttı.
Elektrik tüketimi artarken üretimi artmazsa, enerji alanında bir bunalım yaşanır.
Enerji alanında büyümenin yetersiz kalması sebebiyle elektrik kesintisi yaşanıyor.
Enerji alanında yetersizliğin temel nedeni; yatırımlar noktasında bürokratik saf-
halar, bağlantı sorunları, ÇED belirsizlikleri ve planlama hatalarıdır. Bu sıkıntılara
kısa vadede çare bulunamaması enerjide büyümeyi yavaşlattı. Kaynakları depolama
imkanları artırılmalı’’ dedi.
Kaynaklar
1) www.türkiyegazetesi.com.tr
2) http://www.hataygundem.com/antakya/kimya-sektorunun-sorunlari-ele-alin-
di-h16223.html
3) http://www.haberler.com/kimya-sanayi-istisare-toplantisi-5406516-haberi/
4) http://www.objektifhaber.com/iste-nobel-baris-odulunu-alan-turk-215650-
haber/
55. Yararlı SitelerKimya Dergisi
İNOVATİF
Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinin açmış olduğu, Kimya
Mühendisliği ile ilgili notlar barındıran güzel bir site. Siteye
girince Kimya Mühendisliği nedir ne değildir bunun hak-
kında bir bilgi ve dökümanlar bulunmakta. Siteyi hazırlayan
kişinin gerçekten insanlara yardımcı olma gibi bir düşün
cesinin olduğunu siteye girip notlar bölümünü inceleyince
görüyorsunuz. Her sınıfa ait ders notu ve ödev çözümü
olan bu siteyi Kimya Mühendisleri kesinlikle incelemeli ve
notları arşivinize katmalısınız.
http://www.tolgakizgin.com
Kimya ile ilgili güzel yararlı bir site daha. Her ne kadar yeni
bir site olmasına karşın, içindeki kimya notlarının sizlerin
işinize yarayacağından eminiz. LYS tarzı hazırlanmış bu
notlar belki çevrenizdeki kimya sever arkadaşların işine de
yarayabilir. Notların LYS türünde olması ve kısa kısa olması
okunma kolaylığı sağlamış. Böyle küçük notları arşivinize
katmanızı öneririz. Yıllar sonra bile elinizin altında böyle
güzel kimya dökümanlarının olması size yarar sağlayacak-
tır.
http://chemwiki.ucdavis.edu/
Wikipedia’nın kimyası olmaz ya demeyin. Bu site her ne
kadar ingilizce bir site olmasına karşın wikipedia tarzın-
da yapılmış yararlı bir site.Fizikokimya, Organik Kimya,
Analitik Kimya, İnorganik Kimya ve Teorik Kimya üze-
rine bilgilerin soru ve çözümlerin olduğu muhteşem bir
site. İçeriğinde görselliğin de olması siteyi gerçekten güzel
kılmış. İngilizce bilmeyenler için pek bir anlam ifade et-
mese de, ingilizce bilenler için ciddi anlamda güzel bir site.
Siteyi incelemenizi öneriyoruz.
http://www.seckingokce.com
İNOVATİFKimya Dergisi55
56. Kimya Dergisi
İNOVATİF
Kimya Bulmacasi
1
2
3 4
5
6 7
8
9
Soldan Saga
3. Bir çözelti içerisindeki küçük iyon veya moleküllerin yari
geçirgen bir zardan geçmesi ve büyük iyon veya
moleküllerin geçmemesi islemi.
4. Atomlarin bilesik olustururken elektron alarak ya da
vererek en dis enerji seviyelerindeki toplam elektron
sayisinin helyum gibi 2 olmasi hâlidir.
6. Kristal yapisinda belirli miktarlarda su molekülü içeren
bilesiklerdir.
7. Bir maddenin kisa dalga boylu radyasyon ile uyarilmasi
sonucu isik yaymasi uyarici ortamdan uzaklastirildiginda
isik yayma islemi durur.
8. Çekirdegin kararsizligindan dolayi bir kendiliginden
çesitli olarak isimalar yapmasi.
9. Kimyasal reaksiyonlarda isi degisimini inceleyen kimya
bilimi.
Yukaridan Asagiya
1. Bir maddenin belirli miktardaki bir çözücü veya bir
çözeltinin içindeki göreceli miktari.
2. Elektron, proton ve alfa parçacigi gibi yüklü parçaciklara
çok yüksek kinetik enerji kazandiran alet.
4. Sivi haldeki bir maddenin kati hale geçmesi.
5. Belirli bir noktada birim zamanda (saniyede) geçen dalga
sayisidir.
İNOVATİFKimya Dergisi 56
57. Kimya Dergisi
İNOVATİF
Kimya Bulmacasi
P
1
E R O K S
2
I T
T
N
3
Ö T R O N
K
I
Y
P
4
R O T O N
M
K
5
Ü T L E
S
6
T
i A
7
Y i R M A
C T I
K
8
O N S A N T R A S Y O N
K M
L
i
K
9
A Y N A M A
Soldan Saga
1. 02-2 iyonunu oksit bilesiktir. [PEROKSIT]
3. Atomun çekirdeginde bulunan ve kütlesi yaklasik 1 akb
olan yüksüz tanecik. [NÖTRON]
4. Atomun çekirdeginde bulunan kütlesi 1 akb'lik +1 yüklü
atom alti parçaciklari. [PROTON]
5. Degismeyen madde miktari. [KÜTLE]
7. Karisimi olusturan maddeleri fiziksel yöntemlerle
ayristirma. [AYiRMA]
8. Çözeltide çözünmüs olan göreceli madde miktardir.Düsük
konsantrasyonlu çözeltilere seyreklik yüksek
konsantrasyonlu çözeltilere de derisik çözelti denir.
[KONSANTRASYON]
9. Bir sivinin buhar basincinin ortam basincina esit olmasi.
[KAYNAMA]
Yukaridan Asagiya
2. Kimyasal reaksiyondaki giren maddelerle, ürünler
arasindaki iliski. [STOKIYOMETRI]
6. Termal iliski içindeki maddeler arasinda meydana gelen isi
akisini tanimlayan fiziksel özellik.
[SiCAKLiK]
7. Bir elementin tüm kimyasal özelliklerini gösteren en
küçük parçasidir. [ATOM]
Geçen Ayın Çözümü
İNOVATİFKimya Dergisi57