SlideShare a Scribd company logo
1 of 42
Download to read offline
YIL : 2 SAYI : 5 MAYIS 2014
İNOVATİFKimya DergisiYIL : 2 SAYI : 5 MAYIS 2014
-Süt
-Taş
-Bitkiler Dünyamızı Temizliyor
-Kaya (Şeyl) Gazı
-Excel ve Kimya
-Haberler
-Bulmaca
-Yararlı Siteler
Sahibi :
İnovatif Kimya
Dergisi Kurucuları
Genel Yayın Yönetmeni :
Yavuz Selim Kart
Yayın Danışmanı :
Ayşe Emir
Dergi Editörleri :
Ayşe Emir
Aybike Kurtuldu
Seda Çoban
Merve Erkoç
Dergi Tasarımı :
Yavuz Selim Kart
Facebook Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Hatile Moumintsa
Ayşe Emir
Twitter Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Büşra Yılmaz
Haber Bölümü :
Ayşe Emir
Bu Sayıda Yazanlar :
Vahit Kenar
Yavuz Selim Kart
İsmail Bayraktar
Osman Üren
Halil Kılıç
Osman Eren
Bize Ulaşın
facebook.com/InovatifKimyaDergisi
twitter.com/InovatifKimya
inovatifkimyadergisi@gmail.com
instagram.com/inovatifkimyadergisi
Sevgili İnovatif Kimya Dergisi Okuyucuları,
Dergimiz Kimya hakkında bilgiler vermesi, siz okuyucularımızın ufkunu
açması, bildiklerimizin pekiştirilmesi, bilmediklerinizin öğrenilmesi amacıyla
hazırlanmıştır.
Dergimiz sizlerin göndereceği makaleler, yazılar ile oluşacaktır.
Diğer bir deyişle bu derginin içeriğini sizler hazırlayacaksınız. Dergimizin
içeriğinde
* Kimya Sektörü ile ilgili bilgiler
* Kimya Sektörü ile ilgili yazılar ve makaleler
olacaktır.
Ayrıca çeşitli bulmacalar,hos yazılar ve resimler ile de sıkılmayacağınızı ümit
ediyoruz.
Güzel bir dergi olacağı düşüncesindeyiz. Fayda sağlaması dileklerimizle...
İnovatif Kimya Dergisi
İNOVATİFKimya Dergisi KURALLARI
1. İnovatif Kimya Dergisi, yazılarını herhangi bir
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumun-
dasınız. Ayrıca kullanmış olduğunuz bu yazıların
kaynağını bu dergi olarak belirtmek durumun-
dasınız.
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci
derece yazara aittir. Bu konu hakkında eğer bir so-
run yaşıyorsanız ilk yazara ulaşacaksınız.
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza ge-
lebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu
değildir.
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimler ke-
sinlikle kaynak belirtilmektedir. Aksi durum olduğu
zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak hallediniz.
Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız telif haklarına
riayet ederek resimlerini dökümanlarına ekleme-
leri. Burdan çıkacak problemlerden direkt yazarlar
sorumludur. Dergi sorumlu değildir.
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız
var ise. Yazıları için AYŞE EMİR ile konuşmaları
gerekmektedir.
www.facebook.com/groups/147842018740235/
Grubu aracalığı ile ulaşabilirler.
Bu gruba yanlızca yazarlık yapan ve gerçekten yaz-
mayı düşünen arkadaşları almaktayız. Burada çeşitli
görüşler fikirler tartışılmaktadır. Bunun harici say-
famızı takip edenler için girişteki ÖNSÖZ kısmında
gerekli adresler mevcuttur.
6. Aşırı yazar bolluğu olmadığı takdirde her yazıyı
yayınlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan
hem de bilgili güzel bir gençlik sağlamaktır. Ya
benim yazım niye yayınlanmadı tarzı soruları üstte
belirtmiş olduğum isimlere sorabilirsiniz.
7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları
inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine
göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönder-
diğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz
tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size
geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiye-
lerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca
bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin.
Amaç daha güzel bir dergi çünkü.
8. Dergimizde konu gönderen arkadaşlar, bazı tarz
yazılar bazı kişilere verilmiştir. Misal , Ünlü bir
kimyagerin hayatı ve kimya eğlence tarzı bölümler
bazı arkadaşlarımıza verilmiştir. Bu konuları özel-
likle isteyenler olmuştur. Ama bu sizin bu konularda
yazı yazmayacağınız anlamına gelmez. Yazı yazıp
gönderirseniz illaki yayınlanacaktır. Bir yazar ark-
adaşımızın olur ya işi olur yazamassa, o zaman o
yazıyı sizin adınız altında ekleriz. Hem dergi zaman
kaybetmemiş olur. Hem de süreklilik sağlanmış olur.
Ayrıca aynı konu hakkında birden fazla yazı dergide
olursa bu seferde dergi amacından sapmış olur.
9. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa
olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın. Geçen yazılar
2 bölüm halinde yayınlanabilir. Bu konuda son söz
hakkı dergi yönetimine aittir.
10. Dergimize yapacağınız eleştirileri de ark-
adaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir
biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi
herkes gönüllü yapıyor. Saygıda lütfen kusur etmey-
iniz.
11. Son olarak Dergimizde yazabilecceğiniz konular
aşağıda listelenmiştir.
*Akademik Makaleler
*Endüstriyel Yazılar
*Üniversite Hayatında Kimya
*İş Hayatında Kimya
*Laboratuvar Üzerine
*Kimya Güvenliği
12. Bu konulardan baska konular olsun istiyorsanız.
Edtörlere ve vermiş olduğumuz gruba ulaşabilir-
siniz.Yazılarımız Kimya içeriği dışına çıkmamaya
çalışılacaktır. İş hayatı ve okul hayatnda kişisel
gelişime yönelik ek yazılar olabilir. Bunun hakkında
da çalışmalar yapılacaktır.
13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu ark-
adaş buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine
sahiptir.
14. Dergiyi okuyanlar bu kuralları kabul etmiş
sayılırlar.
İnovatif Kimya Dergisi
Merhaba İnovatif Kimya Dergisi
Okuyucuları
“EDİTÖRDEN”
Onuncu sayımızda siz değerli okurlarımızla birlikte olmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Dergimizde her ay farklı yazarları görüyorsunuz. Çünkü biz yazarlarımıza ‘’Her ay yazmaya-
bilirsiniz, müsait olduğunuzda yazabilirsiniz diyoruz.’’ İlk sayımızdan bu yana dergimizde 36
farklı isim yazı yazdı. Dergimizin genel yayın yönetmeni, bir ay bile aksatmadan dergimize
yazı yazan tek yazarımız. Emeklerinden dolayı genel yayın yönetmenimize teşekkür ediyoruz.
İkinci olarak da Vahit Kenar yazarımızın 9 yazısını yayınladık, ilk sayımızdan bu yana bize
yazı göndermeye devam ettiği için kendisine teşekkür ediyoruz. Bizlere yazı göndermek istey-
ip de işlerinin yoğunluğundan dolayı yazı gönderemeyen yazar adaylarımız var. Bizlere ileride
yazı göndereceğiz diye söz veren 76 tane yazar adayımız var.
Önceki sayılarımızda da belirtmiştim, biz şirketleşmedik, sosyal medya ile ismimizi duyur-
maya çalıştık. Facebook sayfamızda diğer uluslardan da sayfamızı takip eden okurlarımız var,
bunların sayısı 170; Azerbaycan 62, Almanya 21, Yunanistan 17, ABD 7…Bu hafta İnstagram-
da da sayfa açtık. Kısa zamanda web sitesi açmayı düşünüyoruz.
Gelelim bu ay yayınladığımız yazılara; ‘’Ozon’’ yazısında, kullandığımız ürünlerden ozon
tabakasına zararlı olan ürünler ve ozon tabakası anlatılmış. ‘’Taş’’ yazısında taşın oluşumu
ve taşın kimyasından bahsedilmiş. ‘’Bitkiler Dünyamızı Temizliyor’’ yazısında doğal arıtma
sistemleri kullanılarak daha ucuz ve etkin arıtma sistemleri kullanılmasını, bu arıtma sistem-
lerinin de bitkiler olduğu vurgulanmış. ‘’Kaya( Şeyl) Gazı’’ yazısında, kaya gazından gelişen
teknoloji ile daha çevreci ve ekonomik enerjiler üretildiğinden bahsedilmiş. Excel ve Kimya’’
yazısında, kimyada excel programı kullanılarak grafikler nasıl çizilir ve bunların işlemlerinin
nasıl yapıldığı anlatılmış. ‘’Süt’’ yazısında, sütün içerisinde bulunan kimyasal maddeler an-
latılmış. Yazarlarımız, bu ayda yazılarında araştırmaları ile bizleri bilgilendirmeye çalışmışlar.
Yazarlarımıza emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bir sonraki ay görüşmek üzere esen
kalın.
Ayşe EMİR
Dergi Editörü
İçindekilerİnovatif Kimya Dergisi
6
26
15
35
13
30
22
38
39
40
41
SÜT
KAYA(ŞEYL) GAZI
BİTKİLER DÜNYAMIZI TEMİZLİYOR
HABERLER
TAŞ
EXCEL VE KİMYA
OZON TABAKASI
KİMYA SÖZLÜĞÜ
YARARLI SİTELER
KİMYA BULMACA
KİMYA BULMACA (GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)
İNOVATİFKimya Dergisi 6
“SÜT”Çukurova
Üniversitesi
BIYOKIMYA
YÜKSEK
LISANS
(ÖGRENCI)
Osman EREN
eren2029@hotmail.com
Süt, doğanın bize sunduğu en mucizevi ürünlerin başında gelir. İster insan olsun ister diğer memeli
canlılar olsun, doğar doğmaz ilk olarak kendisine verilen gıda süttür. Peki nedir süt, nasıl oluşur,
içerisinde ihtiva eden organik ve inorganik maddeler nelerdir, bunlar ne işe yarar?
Süt, memeli hayvanların meme bezlerinden salgılanan kendine özgü tat, koku ve kıvamdaki süt,
çeşitli maddelerin oluşturduğu karışık yapıda bir gıdadır.
İNOVATİFKimya Dergisi7
Süt kabaca ikiye ayrılır.
1) Su
2) Kuru Madde
Sütün %87,4 ‘lük kısmı sudan oluşur.
Kuru Madde ise suyun içerisinde dağılmış ve çözünmüş bir vaziyettedir. Ayrıca bazı maddelerin
yapısında; laktoz ve tuzlarda hidrat halde, bazı proteinlere de
bağlı olarak az miktarda su vardır.
Peki nedir bu kuru maddeler (KM)
1-Karbonhidratlar
2-Proteinler
3-Yağlar
4-Vitaminler
5-Mineral maddeler
6- Enzimler (enzimlerin ana omurgasını proteinler teşkil
eder)
1) KARBONHİDRATLAR
Sütte, sudan sonra en çok bulunan maddedir. Kuru Maddenin,
% 37,3’ü süt şekeri de denilen laktozdur.
Laktoz, doğada yalnız sütte bulunan bir disakkarittir. Sütün
aromasında önemli bir payı bulunan en önemli karbonhidrat-
tır. (Laktoz: Şekil 1)
(Şekil: 1)
İNOVATİFKimya Dergisi 8
Glikoz ve galaktozdan meydana gelmiş bir
disakkarit olan laktozun oranı sütte değişiklik
göstermektedir. Ayrıca karaciğeri yağdan ko-
ruyan bir faktördür. Laktozun tatlılık derecesi
nisbi olarak düşük bulunmakta, sakkarozun
tatlılık derecesi % 100 olarak ifade edilirse,
laktoz % 27’lik bir değer gösterme- ktedir
ve bu nedenle diyabet hasta- ları
için şeker ihtiyacının karşıl- an-
masını sağlayabilecek nite-
liktedir. Kefir ve kımız
bakterilerinin enzimleri,
laktozu kullanarak bir
alkol fermantasyonu
meydana getirirler. Bunun
için ekşi süt mamulü kefir ve
kımız bir miktar alkol ihtiva
ederler.
Laktozun Faydaları:
1-Yoğurt yapımının esası laktozun fermantasyona uğramasına dayanır.
2-Laktoz, kuvvetli asitlerle hidroliz olarak glikoz ve galaktoza ayrılır. Asitlerle laktozun hidrolizi
sakkarozun fermantasyonundan çok daha yavaş seyreder. Bunun sonucu sindirimi de yavaştır. Bu
şekilde bağırsakta daha uzun zaman kalabilen laktoz, hafif asidik bir ortam sağlar. Bu asitlik kalsi-
yumun daha çok emilmesine yardım eder.
3-Laktoz, yağ metabolizması üzerine etki etmektedir. Karaciğerde yağ birikmesini önlemekte veya
önemli ölçüde karaciğer yağını azaltmaktadır.
4-Laktozun aterosklerozun önlenmesinde muhtemelen hisse sahibi olduğu tahmin edilmektedir.
5-Laktozun, ayrıca B-kompleksi vitaminlerinin sentezinde teşvik edici etkide bulunduğu araştırma-
lar sonucu anlaşılmıştır.
İNOVATİFKimya Dergisi9
Laktoz Hazımsızlığı
Sütün içerisinde bulunan laktoz yani süt şekeri iki maddeden oluşur. Laktozun emilebilmesi için
mutlaka lâktaz adını verdiğimiz enzim tarafından parçalanması ve glikoz ile galaktozun bağırsağa
girmesi gerekir. Laktozun emilip bağırsağa girmediği durumlarda laktoz hazımsızlığı oluşur. Yani
okullarda dağıtılan sütler ile rahatsızlanan çocuklardaki şikâyetler görülür. Bu şikâyetler; kramp
şeklinde karın ağrısı, çok hafif ishaldir.
2) PROTEİNLER
Süt, birçoğu çok küçük miktarlarda olan yüzlerce çeşit protein içerir. Proteinler, kimyasal veya
fiziksel özelliklerine ve biyolojik işlevlerine göre çeşitli şekillerde sınıflandırılabilirler. Gelenek-
sel olarak süt proteinleri kazeinler, peynir altı suyu proteinleri ve azınlık proteinler olarak sını-
flandırılırlar. Yağ kürelerinin yüzeyinde bulunan proteinler ve enzimler azınlık proteinler grubuna
aittir.
A) Kazein
Kazein, süt içindeki baskın olan bir grup proteine verilen addır. Kazeinler, insan sütü de dâhil
olmak üzere hayvansal sütlerin tümünde mevcuttur. İnek sütündeki proteinlerin neredeyse %80’i
kazeindir. Kazeinler dört alt-gruba ayrılırlar:
1) α σ-,
2) αs2-,
3) ß- kazein
4) κ -kazein
Dört grubun hepsi de çok heterojendir ve her biri 2 – 8 farklı kalıtsal varyasyonlardan oluşur. Bu
varyasyonlar birbirlerinden yalnızca birkaç aminoasit farklıdırlar. α - ve β - kazeinler, genellikle
fosforik asiti esterleyen aminoasitlere sahiptirler. Moleküller arası ve molekül içi bağları oluştur-
mak için fosforik asit kalsiyumu bağlar.
Kazein miselleri,(Şekil 2 ) çapı 10 ile 15 nm olan alt-misellerden oluşmuştur. Orta boyutlu bir mis-
el 400 ile 500 civarında alt-misellerden oluşur ve en az 0,4 mikron genişliğinde olabilir.
Şekil 2 : Bir kazein miseli
(A: bir altmisel;
B: çıkık zincir;
C: Kalsiyum fosfat;
D: κ-kazein;
E: fosfat grupları)
İNOVATİFKimya Dergisi 10
2) Peynir altı suyu proteinleri
Genellikle süt serum proteinlerine verilen addır, teknik olarak sadece peynir yapımı esnasında elde
edilen peynir altı suyunda bulunan proteinleri içerir. Yağsız süt, inorganik asit eklenerek kazeinden
arındırıldığı zaman, arta kalan protein grubu süt serum proteinleri olarak adlandırılır. Bunlar ortak
isimden dolayı gerçek peynir altı proteinlerine çok benzerler.
Peynir altı suyu proteinleri, sütteki proteinlerin yaklaşık olarak %20'sini oluştururlar. Peynir altı
suyu proteinleri çok iyi çözünürler ve aşağıdaki gruplara ayrılabilirler:
A)α-laktalbümin
B) β-laktoglobülin
C) Immunoglobülinler
D) Kan serumu albümini
E) Çeşitli proteinler ve polipeptitler
A)α-laktalbümin
Aminoasit bileşimleri, biyolojik optimum olarak addedilen yapıya çok yakındır.
Bu protein, tipik peynir altı suyu proteini olarak düşünülebilir. Bütün memelilerin sütünde bulunur
ve laktoz sentezinde önemli bir rol oynar.
B)β-laktoglobülin
Bu protein, sadece toynaklı hayvanlarda bulunur ve inek sütündeki peynir altı suyu proteininin
temel bileşenidir. Eğer süt 60 °C’nin üzerine ısıtılırsa, denatürasyon başlar ve bu noktada β-lak-
toglobulinin sülfür aminoasitinin reaktivitesi önemli bir rol oynar. Yüksek sıcaklıklarda, kükürtlü
bileşikler yavaş yavaş ayrılırlar. Bu kükürtlü bileşikler, ısıl işlem görmüş sütün pişmişlik hissi
veren tadından kısmen sorumludur.
C) Immunoglobülinler
Immünoglobulinler yeni doğmuş hayvanın veya insanın, bakteri ve hastalıklara karşı korunmasında
önemli bir rol oynar.
3) YAĞLAR
Süt yağı; ekonomik olması, beslenme, tat-aroma ve yağın fiziksel özellikleri yönünden önem
taşımaktadır. Süt, peynir gibi süt ürünlerinin oluşmasında temel faktördür. Süt yağı, laktozun en
iyi şekilde kullanımını ve vücudumuz için gerekli olan ve A, D, E ve K vitaminlerinin taşınmasını
sağlar. Süt yağı diğer yağlardan daha üstün tat ve aromaya sahiptir. Enerji değeri laktoz ve pro-
teinin iki katıdır. Biyolojik değeri yüksek yağ asitleri ve vitaminleri içermektedir. Süt yağındaki
fosfolipitler, beyin ve sinir hücrelerinin hayati önem taşıyan kısımlarını oluşturur. Süt, vücut için
alınması zorunlu yağ asitleri açısından dengeli bir gıdadır.
İNOVATİFKimya Dergisi11
Çeşitli gıda maddelerinde bulunan kolesterol miktarına göre süt, sanıldığı kadar yüksek oranda
kolesterol içermemektedir. 100 ml sütün içerdiği kolesterol miktarı sadece 12 gramdır.
İnek sütü %5 oranında omega-3 serisi yağ asitlerini de içeren çoklu doymamış bağlı uzun zincir-
li yağ asidi, %70 doymuş yağ asidi ve %25 tekli doymamış bağlı yağ asitleri içerir. İnsan sağlığı
açısından ideal olarak nitelenen süt yağının ise omega-3 serisi yağ asitleri ile çoklu doymamış
bağlı uzun zincirli yağ asitlerinin %10, doymuş yağ asitlerinin %8 ve tek doymamış bağlı yağ
asitlerinin ise %82 oranında olması gerektiği ifade edilmektedir.
4)MİNERALLER
Sütte bulanan başlıca mineraller kalsiyum, fosfor, potasyum ve magnezyumdur. Yarım litre sütte
bulunan kalsiyum, 5 kg et, 2,6 kg ekmek, 6,3 kg patates, 8,5 kg elma, 1,6 kg marul, 1,7 kg havuç
veya 0,2 kg peynirde bulunan kalsiyuma eşdeğer miktardadır. Süt içmenin kemik yapısına olan
olumlu etkisi en fazla çocukluk ve gençlik yıllarında görülmektedir.
Ayrıca kalsiyum, vücutta demir eksikliğinin olumsuz etkilerinin
azaltılması, protein sindiri- mini kolaylaştırması ve
kanın pıhtılaştırılmasında rol oynaması açısından önem-
lidir. Sütte bulunan fosfor, kemik oluşumunda
önemli rol oynar. Katyon ve anyonlardan
oluşan iyon halindeki mineral maddeler sütte yak-
laşık %0,70 oranında bulunur. Sütün içerdiği min-
eral maddeler, miktar açısından çok miktarda bu-
lunanlar makro elementler ile daha az miktarda yer alan iz
elementler olmak üzere iki gruba ayrılır.
5)VİTAMİNLER
Sütte bulunan başlıca vitaminler şunlardır: A vitamini (retinol), D3 vitamini (kolkalziferol), E
vitamini (tokoferol), K vitamini, B1 vitamini (tiyamin), B2 vitamini (riboflavin, laktoflavin), B6
vitamini, B12 vitamini, B13 vitamini, C vitamini (askorbik asit), H vitamini (biyotin), pantotenik
asit, folik asit (pteriol glutamik asit), nikotinik asit (niasin)
Özellikle zeka gelişiminde etkili olan, deri ve göz sağlığında gerekli B2 vitamini için süt en iyi
kaynaktır. Vücudun ihtiyacı olan B12 ve A vitaminleri süt içerek önemli ölçüde karşılanabilmekte-
dir.
İNOVATİFKimya Dergisi 12
6) ENZİMLER
Canlılarda, kimyasal reaksiyonları düzenleyen organik katalizörler vardır. Bu katalizörlere, enzim
denir. Sütte bulunan başlıca enzimler; katalaz, lipaz, fosfataz, peroksidaz, proteazdır.
Sütteki proteolitik enzimler
Sütte, doğal olarak bulunan değişik proteolitik enzimler vardır. Plazmin enzimi ve somatik
hücre proteazları bu tip enzimlerdendir. Sütteki proteolitik aktivite esas olarak plazmin
enziminden kaynaklanmaktadır. Doğal proteolitik enzimlerin dışında ayrıca sütte çoğalan mikroor-
ganizmaların salgıladığı proteolitik enzimler de vardır.
Süt lipazları
Sütte doğal olarak bulunan başlıca lipaz enzimi, lipoprotein lipaz (LPL)’dır. Ayrıca hijyenik
koşullarda üretilmeyen çiğ sütte gelişen ve somatik hücrelerden kaynaklanan mikroorganizmalar
tarafından salgılanan lipaz enzimleri de bulunabilir. Süt lipidlerinin parçalanması, sindirim siste-
minde mide ve pankreastan salgılanan lipazlar yardımıyla gerçekleşmektedir.
Sonuç olarak, süt eşsiz bir gıdadır. İçerisinde bulunan şekerler, proteinler ve yağlar sütün kendine
has bileşiminin oluşmasına ve canlılar için muhteşem bir beslenme kaynağı olmasını sağlar.
Kaynaklar :
1)http://www.asuder.org.tr/sut_yagi.html
2)http://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/251744-sutteki-dogal-enzimler-fonksiyonlari-ve ana-
liz-yontemleri-nelerdir.html#ixzz2vU5fv7c0
3)http://tr.wikipedia.org/wiki/Laktoz
4)http://www.bilgiustam.com/laktoz-nedir-sut-sekeri-hazimsizligi-nedir
5)http://www.food-info.net/tr/protein/milk.htm
6) Dairy Processing Handbook, Tetrapak, Sweden
7)http://fst.osu.edu/People/HARPER/Functionalfoods/Milk%20Components/Lactoperoxidase.html
İNOVATİFKimya Dergisi13
Karadeniz Teknik
Üniversitesi
KIRKLARELI
ÜNIVERSITESI
KIMYA BOLUMU
ARS. GÖR
Osman ÜNER
oosmanuner@hotmail.com
“TAŞ”
Bazı zamanlarda arkadaşlarımızla, “Taş Kalpli” veya “Taş Kafalı” gibi söylemlerle takıldığımız
olmuştur elbette, fakat taş; hayatın her anında çıkar karşımıza. Bazen tarihi eser olarak bazen ise
ayağımıza takılıp düşmemize neden olan uğursuz bir nesne olarak ama taşın hayatımızdaki öne-
mi küçüm- sediğimiz kadar
önemsiz değildir. Taş,
M.Ö. 8000 yılından önce
çeşitli ilkel faaliyetlerde
kullanılmak- la beraber lit-
eratüre resmi olarak M.Ö.
8000 yılın- da Cilalı Taş
Devri’nin başlangıcından
itibaren geçmiştir. İns-
anoğlu M.Ö. 8000-5500 yıl-
ları arasında sert ve düzgün
taş aletler yaparak hayatın
zorluklarıyla baş etmek için
çeşitli alan- larda kullan-
mışlardır. Örneğin,
yapmış oldukları taş
aletleri kulla- narak taştan
tekerlekler ve çeşitli süs eşyaları yapmışlardır. Ayrıca bu dönemde taştan evler yapılarak, doğadan
gelen tehlikelere karşı kendilerine bir barınak oluşturmuşlar ve taştan yapılan oklarla avcılık
sanatı gelişmiş fakat yapılan bu silahlar savaşlarda yüksek sayıda can kaybına neden olduğundan
dolayı, insanoğlunun tarihinde kara bir leke olmasını da sağlamıştır. İlaveten, yaklaşık 4000 yıl
önce buğdayı una çevirmek için değirmen taşları üretilerek bugün sofralarımızın bir vazgeçilmezi
olan ekmek üretimine de katkı sağlamıştır. Taşın yaşama olan yararlarını saymakla bitiremeyiz; taş
insanları yerleşik hayata daha çabuk adapte etmiş ve ticaretin gelişmesinde çok büyük bir etmen
olmuştur.
İNOVATİFKimya Dergisi 14
Taş hala günümüzde birçok çeşitli alanlarda kullanılmakta olup insanoğluna hizmet etmektedir.
Günümüzde kullandığımız yollara baktığımızda bile parke taşları ve çeşitli taşlardan yapıldığını
görürüz. Bununla birlikte, mermer, andezit, bazalt, granit, traverten ve tüf gibi doğal taş ürünleri,
yapıların döşeme ve kaplamalarında kullanılır. Diğer yandan matkap ucu olarak taşların en serti ve
değerlisi olan elmas kullanılır.
	
Taş, suda bulunan çeşitli minerallerin ve
bileşenlerin pıhtı durumuna gelmesi sonucu
oluşan, inorganik maddelerin katı duruma
geçmesi ile oluşan bir tür kaplama çeşididir.
Genellikle bu mineraller Kalsiyum Karbon-
at [CaCO3], Kalsiyum Fosfat [Ca3(PO4)2],
Magnezyum tuzları ve Silis şeklinde sistemde
bulunurlar. Sudaki çözünen taş oluşturucu
maddelerin miktarı doyma noktasına geld-
iği an taş oluşmaya başlar. Ortamın sıcak-
lığı, asiditesi (pH), taşı oluşturan mineral
çeşitleri ve oranları (sudaki konsantrasyonu)
taşın oluşumuna etki ettiğinden, taşın türünü
değiştirmektedir. Örneğin, sıcaklığın art-
masıyla sudaki çözünen tuz miktarı artmakta
ve bunun sonucunda yüksek sıcaklıkta oluşan
ekseriya depozit oluşur. Öte yandan, sistemin
pH’ı yükseltilir ise kalsiyum karbonat taşının
çözünürlüğü azalır. Sudaki diğer maddelerde
taş oluşumunu etkiler. Toprak altında oluşan
taşlar ısı, basınç ve ortamın etkisiyle daha sert ve değerli taşların oluşumuna neden olabilirler.
Örneğin, pırlanta doğanın en değerli madenleri arasında sayılır ve elmasın 57 fasetli olarak kesilm-
iş halidir. Elmas saf karbondan milyonlarca yıl yüksek ısı ve basınç altında kalarak oluşur.
Dükkânlarda bayanların vazgeçemediği bir takı malzemesi olarak dükkânları süslemekte olan taş,
bugün inşaat sektöründe yapı malzemesi olarak kullanılmakla beraber hayatımızın çeşitli alan-
larındaki zorluklarla bir çözüm aracı olmaya devam ediyor. Bundan dolayıdır ki; taş bu gidişle
alternatifi bulunamayacağa benziyor…
Kaynaklar :
•Çelik, M. Y. (2003). Dekoratif Doğal Yapı Taşlarının Kullanım Alanları ve Çeşitleri. Madencilik,
Vol.42, No.1, pp.3-15
•Kesim, M. (1995). Gıda Teknolojisi p.202
İNOVATİFKimya Dergisi15
Sakarya
Üniversitesi
KIMYAGER
(MEZUN)
Vahit KENAR
vahitkenar@gmail.com “BİTKİLER
DÜNYAMIZI
TEMİZLİYOR”
Merhaba değerli İnovatif Kimya Dergisi okuyucuları,
Her sayımızda olduğu gibi bu sayımızda da dinamik ve geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmamızın
mutluluğuyla kaldığımız yerden yazılarımıza devam ediyoruz. Bu ayki konumuz doğal arıtma sis-
temleri.
Soluduğumuz hava ve üzerinde yasadığımız toprak, çeşitli nedenlerle sürekli olarak kirlenir. Mey-
dana gelen bu kirlilik
zamanla büyük prob-
lemler haline gelmek-
tedir. Bu kirliliklerden
kurtulmak için arıtma
sistemlerine çok büyük
miktarlarda yatırımlar
yapılmakta ve paralar
harcamaktayız… Özel-
likle su kirliliği artık
çözümü çok zor olan
problemlerden biri haline gelmiştir. Artık daha ucuz daha etkin temizleme yöntemlerinin keşfedil-
mesi gerekmektedir.
Doğada meydana gelen, kendini temizleme olayları milattan bin yıl öncesinden beri bilinmektir.
Bitkilerin temizleme gücüne dayalı arıtma sistemleri milattan bin yıl önce Romalılar tarafından
kullanılmaya başlanmıştır. Son 100 yıl içerisinde geliştirilen arıtma sistemlerinin çok pahalı
olması, fazla enerji ve çalışma gücüne gerek duyulması son yıllarda özellikle küçük yerleşim
alanlarında tekrar doğal sistemlerin kullanılması aktüel hale getirmiştir. Bitkilerin atık suların
arıtılmasında kullanılmasını amaçlayan araştırmalar; bu sistemlerin kuruluş masraflarının teknik
sistemlere göre % 15-40, işletme masraflarının da % 20-30 daha ucuz olduğunu göstermiştir.
İNOVATİFKimya Dergisi 16
Bundan birkaç
yıl önce İz-
mir’in tor-
balı ilçesine
bağlı Korucuk
köyünde kuru-
lan doğal arıt-
ma sisteminde
saz, kamış, su
mercimeği, su
sümbülü gibi
saçak köklü
sucul bitkiler
kullanılarak
köyün kanali-
zasyon sistemi
başarılı bir
şekilde arıtıl-
maya başlandı.
500 nüfuslu
köyün muhtarı Ahmet Koca bir röportajında: “Eskiden herkesin lağım çukuru vardı. Su-
lar topraktan sızardı. Kötü koku ve sinek olurdu. Şimdi bu olay köyümüzde bitti. Tesis
kurulurken bitkilerle köyün kanalizasyonunun arıtılacağına biz de ihtimal vermiyorduk.
Sonucu 1,5 yıldır görüyoruz, çok memnunuz. ‘’dedi. Ne sinekten ne de kötü kokudan
eser kalmadığını, gazetelerden okuduğumda hemen bu konu üzerine bir takım araştırma-
larda bulundum. Daha sonraları İlk olarak 2004 yılında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
tarafından uygulamaya konulan ve bu kurumun kapatılmasının ardından illerde Özel
İdarelere devredilen ‘doğal arıtma projesi’nin Türkiye genelinde 5 bin köyde uygulanması
planlandığını öğrendim. Suyu yeniden kazanarak, tarımsal sulamada kullanılabilecek hale
getiren proje, tüm köylerde hayata geçirilebilirse, 546 milyon metreküp suyun yeniden
kazanılması hedefleniyor.
Doğal arıtma sistemleri, bitkilerin arıtma gücü esasına dayanmaktadır. Bitki çeşidi ve atık
su ile bitkinin bir araya getirilme şekillerine göre çok değişik sistemler ortaya çıkmıştır.
Bitkiler, kendi besinlerini temin ederken tıpkı bir kimya fabrikası gibi çalışırken veya yine
kendi yaşamlarını sürdürmek için topraktaki suyu su pompası gibi çekerken, soluduğumuz
havayı da bünyelerinde bulunan sistemlerle temizlerler.
Bazı bitki türleri, topraktan bünyelerine aldıkları kadmiyum ve nikel gibi ağır metalleri
gövde, filiz ve yapraklarında biriktirir. Böylelikle bulundukları ortamdan bu ağır metalleri
uzaklaştırmış olurlar.
İNOVATİFKimya Dergisi17
DOĞAL ARITMA SİSTEMLERİ NELERDİR?
1-Kök Bölgesi Arıtma Sistemleri
2-Arazi Uygulama Sistemi
1-Kök Bölgesi Arıtma Sistemleri
Bitki arıtma sistemlerinden şimdiye kadar söz ettiğimiz sistemler, genellikle doğal yapıya fazla
müdahale edilmeden oluşan sistemlerdir.
Kök bölgesi arıtma sistemi
denmesinin nedeni, kul-
lanılan bitkiler aerenchym
adı verilen bir doku yardımı
ile atmosferden aldıkları
oksijeni 120 cm’ye kadar
derine inen köklerine il-
etmekte ve toprak içinde
oksijence zengin bölgeler
oluşturmaktadırlar. Böylece
su içerisinde bol oksijenli ve
oksijensiz bölgeler oluşmak-
tadır. Bu şekilde oluşan farklı bölgeler değişik kimyasal olayların meydana gelmesini sağlayarak,
kirlilik maddelerinin hızlı bir biçimde parçalanmasını sağlarlar.
Oksijenli ve oksijensiz koşulların birlikte bulunması aynı zamanda nitrifikasyon ve denitrifikasyon
olaylarının oluşmasını sağlar. Azot bileşiklerinin önemli bir bölümü elementer azot’a kadar
parçalanır, geri kalan bölümü bitki tarafından biyokütleye dönüştürülürken bir bölümü de toprakta
humus oluşturarak tutulur. Bu reaksiyonlar sonucu amin, thiole, amonyak gibi kötü kokulu gazların
çıkışını ve çevreyi rahatsız etmeleri engellenir. İyi çalışan sistemlerde azot bileşiklerinin % 85’i
elementer azot’a % 2-3’ü biyomasa dönüşür. Geri kalan kısım ise organik maddelerle birleşerek
humus oluştururlar. Liebenburg (Federal Almanya) 2500 kişilik bir yerleşim alanının atık sularının
arıtılması amacıyla 5400 m2lik bir alanda kurulan bir sistemde yapılan araştırmalar, böyle bir
tesisin teknik sistemlere göre yapım maliyetinin % 40, işletme masraflarının da % 30 daha ucuz
olduğunu göstermiştir.
2-Arazi Uygulama Sistemi
Bu sistemlerin çalışma prensibi çayır, mera ve tarla gibi doğal alanlara kirli suların yağmurlama
veya salma şeklinde gönderilmesine ve arıtılmış olarak tekrar toplanmasına dayanır.
Bölgenin doğal koşullarına göre 4 değişik şekilde arazi uygulaması yapılabilmektedir.
İNOVATİFKimya Dergisi 18
a) Kültür Bitkilerinin atık su ile salma ve yağmurlama
şeklinde sulanması.
Evsel atık suların bu amaçla kullanılması halinde kültür bitkilerinin su ihtiyacı karşılandığı gibi
azot fosfor gibi kirlilik maddeleri bitki besin maddeleri olarak değerlendirilmektedir. Ancak böyle
durumlarda atık su içerisindeki kimyasal ve diğer yabancı maddelerin dikkatle izlenmesi gerekir.
b) Geçirgenliği fazla olan bitki kaplı alanlarda atık
su infiltrasyonu
Sistemin çalışma prensibi atık suyun bitki kökleri ve geçirgen tabakanın oluşturduğu bir sistem
içerisinden hızla geçerek taban suyuna ulaşmasına dayanır. Çok tehlikeli maddelerin bulunmadığı
atık suların arıtılmasında kullanılmaktadır. Özellikle gıda sanayii atıklarının arıtılmasın da bu yola
başvurulur.
c) Az geçirgen, eğimli alanlara atık su salınması
Atık su bitki kökleri ve toprak içerisinden süzülerek geçer, arıtılmış olarak tekrar toplanır.
d) Sulak alan oluşturulması
Arıtma sistemleri içerisinde bilinen en eski sistemdir. Özellikle Romalılar tarafından yaygın bir
biçimde kullanılmıştır.
Bu sistemde, kanalizasyon ağı aralığı ile toplanan atık su arazinin uygun bir yerinde göl haline ge-
tirilir. Göl içerisinde kendiliğinden gelişen her çeşit bitki ve mikroorganizmanın arıtma gücünden
yararlanılır.
Bu sistemin değişik bitkiler kullanılarak uygulanan farklı şekillerinin yaygın olarak kullanıldığı
görülmektedir.
Prosese
Genel
Bakış
İNOVATİFKimya Dergisi19
Çakıl Yatağı
İNOVATİFKimya Dergisi 20
Çakıl havuzu
Depolama
Doğal arıtma sistemi kurmak çok mu zor?
Hayır, korkulacak kadar zor değildir aslında gayet basit. Sizde bahçenizde bir doğal arıtma sistemi
kolaylıkla kurabilirsiniz.
Doğal arıtma tesisi yapmak, çok fazla kompleks bir olay değildir. Basit bir prototip örneği sizlere
aktarmakla başlayalım işe. Önce, dikdörtgen şeklinde bir havuz kazılıyoruz. Daha sonra, köklü bit-
kilerin tutunabileceği toprak, kum ve çakıldan oluşan karışımı havuzun altına seriliyoruz. Dağıtım
ve drenaj boruları döşeyerek arıtacağımız suyun özelliğine göre uygun sucul bitkilerin dikimine
geçiliyoruz.
İNOVATİFKimya Dergisi21
Bitki olarak suyu seven, saçak köklü bitkiler, sazlar ve kamışlar gibi sulak ortamda kendiliğin-
den yetişen bitkiler kullanılması gerekiyor. Bitkilerin dikimiyle birlikte arıtma tesisimizin inşası
bitmiş oluyor. Evsel atıklar ve kanalizasyon suyu, borular kanalıyla havuza aktarılıyor. Sistemde
bulunan ve kendini yenileyebilme özelliği olan bu bitkiler suyu kirleten azot, fosfor, potasyum ve
karbon gibi elementleri tüketerek besleniyor ve havadan aldığı oksijeni de kökleri vasıtasıyla suya
ileterek, arıtma işlemini gerçekleştiriyor. Tabii bu işlemlere ek olarak bitkilere, ortamdaki mikro-
organizmalar da katkıda bulunuyor. Bu tesislerimizde atık suları ’sulama suyu’ kalitesine kadar
arıtabiliriz. Doğal arıtmada kullanılan sucul bitkilerle, tarım ilaçları ya da maden işletmelerinden
gelen zehirli maddeleri de bertaraf edebiliriz. Şimdiden sisteminiz hayırlı olsun. Aşağıda birkaç
görsel örneklerde mevcuttur.
Kaynaklar :
1.Sorn,H.,BİTKİLERİN ATIKSU ARITIMıNDA KULLANILMASI,Hacettepe Üniversitesi eğitim
bilimleri dergisi,Sayı: 7 Sayfa: 261 - 267, 1992.
2.Daymond. G.C., The Water-Hyacınth: A cinderella of the Plant World. New Letter on Compost,
Appendix B 221, Oct. 1945.
3.Stephenon, M., Tumer, G. The Environınental Requirements of Aquatic Plants. CaL. State, Water
Res. Contr. Board Sacramento, CA. publ. No. 65 (1980).
4.Shelef, G., R. Moraine: Photosyntehitc biomass production from sewage. Arch. Hydrobiology.
Beih. Ergebr. Limnoloji 11-3-14. 1978.
5.Kardos, L.T. Renovation of Secondary Effluent for Resue as a Water Resoucre. EPA 660/2-74-
016 1974. ‘
6.Schefer, F., P. Schactechabel: Lerbuch der Bodenkunde 9. Aufl. Enke-Verlag Stutgart 1976.
7.Kurpas, U: Wurzelraumentzorgung- Untersuchung eines nicht konventionelen Kliirverfahrens
anhand der Eliıninationsleistung an einigen Mikroorganismen. Diss. Med. Fak. Göttingen 1980.
8.Kickuth, R., G. Kaitzis: Mikrobizid wirksame Aromatin aus Scirpus lacustris. Forum Uınwelt-
Hygiere 6, 165-167. 1975.
9.Seidel, K., Reinigung von Gewiissern durch höhere Pflanzen Naturwiss. 53 (12) 289-297, 1966.
10. http://morminor.blogspot.com.tr/ (Prototip Arıtma sistemi görselleri)
İNOVATİFKimya Dergisi 22
“OZON
TABAKASI”Adnan Menderes
Üniversitesi
YÜKSEK
KIMYAGER
(MEZUN)
İsmail BAYRAKTAR
ismbyrktr@gmail.com
Atmosfer, yerküreyi yani Dünya’yı kuşatan bir gaz tab-
akasıdır. Atmosfer, canlıların yaşayabilmesi için ihtiyaç
duyulan gazlardan oluşmuştur. Bu gazların %78’i Azot (N),
%21 Oksijen (O), %1’de diğer gazlardır. Bu gaz tabakasının
dünyamıza birçok yararı vardır. Atmosfer olmasaydı, yeryüzü
güneş doğar doğmaz tam aydınlık, battığında ise tam karan-
lık; aydınlık yerler çok sıcak, karanlık yer ise çok soğuk olur
ve hiçbir hava olayı gerçekleşmezdi[1].
Ozon molekülleri, atmosferde bulundukları yere göre farklı
karakteristik özellikler gösterirler. Stratosfer tabakasındaki
ozon canlılar için yararlı, buna karşılık dünya yüzeyine yakın
atmosfer tabakasında yani troposfer tabakasında bulunan %
10 oranındaki ozon yıkıcı etkisi bulunmaktadır.
Ozon (O3) üç adet Oksijen atomundan oluşan şeffaf bir
gazdır. Ozon tabakası, ozon gazından oluşan ve atmosferin
yukarı seviye-
lerinden başka
bir deyişle yer
yüzeyinden 10-50
km yüksekte bulunan bir tabakadır. Bu tabakanın, temel
görevi ultraviyole (UV) ışınlarını tutarak filtre görevi
yapmasıdır[3].
Tüm ozonun yaklaşık % 90’ı yüksek konsantrasyonla
yaklaşık 25 km yükseklikte ulaşarak dünya yüzeyin-
den 15-45 km yukarıda stratosfer olarak bilinen yukarı
atmosferin çok soğuk bir tabakasında saçılmış halde ve
20 km kalınlığında bir tabakadır. Her 100.000 molekülde
sadece bir tanedir
İNOVATİFKimya Dergisi23
Ozon iyi mi kötü mü?
İyi ozon, tüm ozonun %90’ıdır ve aynı zaman-
da stratosferik ozon olarak da adlandırılır. Bu
ozon tabakası, doğal bir filtre görevi görerek ye-
ryüzündeki tüm canlıları güneşin uv ışınlarına karşı
korur. Ozon tabakası olmasaydı birçok insan cilt
kanseri, katarakt gibi hastalıklara yakalanacak;
hayvanlar ve tarım ürünleriyle bitkilerin yanı sıra
okyanusların üst seviyelerindeki canlı organizma- lar
bundan zarar görecekti.
Ozon doğal olarak atmosferde oluşur ve orada
bozulur. Atmosferde ozon, güneş ışınları, azot,
hidrojen ve klor dâhil çeşitli bileşiklerle kimyasal
reaksiyona girerek bozulur. Atmosferde üretilen ve
tüketilen ozon dengededir.
Diğer %10’luk kısım ise kötü ozonu oluşturur.
Araç egzozları ve endüstriyel emisyonların
oluşturduğu uçucu organik karışımların ve de ni-
trojen oksitlerin havaya karışmasıyla ortaya çıkan
insan aktivitelerinin sebep olduğu ciddi bir hava
kirliliğiyle yer seviyesinde oluşur. Yazın sıcak
günlerde uçucu organik karışımlar ve azot oksitler
güneş ışınlarıyla reaksiyona girdiklerinde duman
olarak isimlendirilen tehlikeli kentsel endüstriyel
pus halini alır. Kötü ozon insanlarda ve hayvan-
larda ciddi göz, burun ve solunum problemlerine
neden olabilir ve tarım ürünleriyle ormanlara zarar
verebilir[4].
İNOVATİFKimya Dergisi 24
Ozon Tabakasının DELİNMESİ!
Ozon tabakasındaki delikten bahsedildiğini
şu veya bu şekilde duymuşsunuzdur. Aslına
bakarsanız delik terimi ozon moleküller-
inin tamamen yok olması değil, onların
büyük ölçüde ve hızla azalmasını ifade eder.
Sonuçta ozon tabakasında ciddi boyutlarda
bir incelme söz konusudur.
1985 yılında İngiliz bilim adamları An-
tarktik Kıtası üzerinde ozon tabakasında
aşırı incelmeyi veya deliği keşfettiklerini
açıklayarak herkesi şaşırttılar. Halley Bay
(Antarktika) üzerindeki ozon konsantra-
syonunun 1980’lerdeki seviyesinden % 40
daha az olduğunu buldular. Bilim adam-
larının dikkatli ölçümleri ve yoğun çalışma-
ları sonucunda 70’lerin sonlarında incelm-
eye başladığı sonucuna vardılar.
Klimalarda, buzdolaplarında, köpüklerde, deodorantlarda, yangın söndürücülerde, endüstriyel
eriyiklerde vb. diğer ürünlerde sıkça kullanılan insan yapımı kimyasal olan kloroflorokarbon emi-
syonları (CFC) toplam stratosferik ozon tükenmesinin % 80’inden daha fazlasının nedenini açıklar.
Ozon tabakasının incelmesine neden olan maddeler;
•Kloroflorokarbonlar (CFC)
•Halonlar
•Metilkloroform
•Karbontetraklorid
•Hidrobromoflorokarbonlar (HBFC)
•Hidrokloroflorokarbonlar (HCFC)
•Metilbromid
Bütün bu kimyasal maddeler, geniş bir klor sınıfının ve endüstriyel halokarbonlar olarak bilinen
bromür içeren bileşenlerin üyesidir. Tüm bu endüstriyel halokarbonlar iki nedenle ozon tüketici-
sidirler. Birincisi tepkin değildirler ki aşağı atmosferde bozulmayarak stratosfere sürüklenebilen
kimyasal maddeler, ikincisi ise ozonu tahrip eden doğal reaksiyonlara yardım etmeleridir[5].
Antarktika ozon tabakası deliği
İNOVATİFKimya Dergisi25
Bunlar bir kere stra-
tosfere eriştiğinde UV
radyasyonu bunları,
klor (CFC vb.) ve brom
(halonlar vb.) dan
oluşan iki güçlü ozon
tüketicisini açığa çıkar-
mak suretiyle parçalar.
Klor ve bromun her iki-
si de değiştirilmeden ve
kendi kendilerini tahrip
etmeksizin ozonu tahrip
eden reaksiyonları can-
landırır ve hızlandırır-
lar. Klor atomları ozona
karşı doymak bilmez bir
iştaha sahiptirler ve tek
bir klor atomu 100.000
ozon molekülünü yok
etme yeteneğine sahip-
tir.
Ozon Tükenmesi Durdurulabilir mi?
Bilim adamları, eğer bütün ülkeler ozon tabakasına zarar veren kimyasal maddelerin üretimini ve
kullanımını yakın bir gelecekte durdururlarsa ozon tabakasının yavaş yavaş kendini yenileyebi-
leceğini söylemektedir.
Ozon tabakasının onarımı şüphesiz bir gecede olmayacaktır. Ozon tüketen kimyasalların stratos-
fere ulaşması uzun yıllar alacaktır ve bir kere oraya ulaştıklarında da bunların tükenmesi yüzyıl-
larla ölçülen bir zaman sürecinde gerçekleşeceğinden muhtemelen yıllar boyunca ozon tabakasına
zarar vermeye devam edecektir. Yapılan anlaşmalarla tüm ozon tüketen kimyasalların üretimi
ve kullanımı durdurulacak olmasına rağmen stratosferdeki klor seviyesi 21. yy kadar azalmaya
başlamayacaktır. Ozon tabakasının 2060 yılına kadar normale yani 1980 öncesi klor seviyesine
tahmin edilmektedir. Bu tarihe gelindiğinde Antarktik ozon deliğinin daimi olarak yok olacağı
düşünülmektedir[6].
Biz kimyagerler olarak bu umarsızca kullanım ve tüketme çılgınlığına son verilmesinde öncü ol-
malıyız. Kullandığımız her kimyasalın ozona zarar verebileceğini düşünerek daha dikkat etmeli ve
uyarılarda bulunmalıyız. Unutmayalım ki gelecek nesil bizim hatalarımızı tekrarlamasın. Daha iyi
bir yaşam için……
Kaynaklar :
1.İnternet kaynak (http://www.ccpo.odu.edu/SEES/ozone/class/ Chap_1/index.htm)
2.İnternet kaynak (http://www.atm.ch.cam.ac.uk/tour/dobson.html)
3.Prof. Shakhashiri, Chemical of the Week /Ozone
4.İlker Subaşı Ozon ve Ozon Tabakası sunumu
5.Animationfactory.com/ozone
6.Ozonmar.com/ozonhakkında
İNOVATİFKimya Dergisi 26
“Kaya
(Şeyl)Gazı”Marmara
Üniversitesi
KIMYA
MUHENDISI
(ÖGRENCI)
Halil KILIÇ
hll_kilic@hotmail.com
Kaya (şeyl) gazı, kil,
kuvars ve kalsit miner-
allerinden oluşan tortul
kayacın gözeneklerinde
bulunan gazdır. Doğal-
gaz, kömür ve petrole
göre daha az karbon
salınımına sebep olduğu
için daha temiz ve çevre-
ci bir yakıt türü olarak
kabul edilir. Şeyl, dün-
yanın birçok noktasında
bulunan, organik mal-
zeme yönünden zengin
tortullu bir kayadır
Kaya gazı, tortul bir kayaç türü olan şeylin gözenekleri içinde hapsolmuş bir doğal gaz türüdür.
Şeylin içinde gözenekler olmasına rağmen geçirgenliği düşüktür. Şeylin geçirgenliği düşük old-
uğundan dolayı, şeylin içinde oluşan doğal gaz kaya içerisinde hareket edemez ve kaya içinde
hapsolur. Fakat şeyl yapısındaki her kaya içersinde kaya gazı bulunmayabilir. Bu kayaların belirli
oranda organik madde içermesi ve yeterli olgunlukta olmaları gereklidir. Kaya gazı bir çeşit doğal
gaz türüdür. Kaya gazı içeriği de doğal gaz içeriğine benzer yüzdelik oranlarla metan, etan, propan
ve değişik oranlarda hidrokarbonlar içerir.
İNOVATİFKimya Dergisi27
Şeyl Gazı Üretimi
Kaya gazı üretiminde dikey sondaj ve yatay sondaj ikisi bir arada uygulanır. Yer altı sularına kirli-
lik konusunda herhangi bir zarar vermemek için, yer altı sularının bulunduğu katmanın altına kadar
sondaj yapılır. Daha sonra sondaj kuyusunu korumak için çelik koruma borusu yerleştirilir. Sondaj
kuyusu ile çelik boru arasındaki kalan boşlukta beton ile doldurulur. Çevreye zarar vermemek için
çelik koruma borusu ve beton katmanları azalan oranda kuyu daha da derinleştirilir.
Sondaj kaya gazının bulunduğu şeyl katmanına gelene kadar devam eder (1000-1500 m).
Kaya gazının bulunduğu katmana geldikten sonra sondaja yatay şekilde devam edilir. Yatay sonda-
jda açılan sondaj kuyusunu korumak için yatay sondaj kuyusuna çelik koruma borusu yerleştirilir
ve sondaj boşluğu beton ile doldurulur. Bu işlem tamamlandıktan sonra yatay sondajda delik açma
mermileri kullanarak yatay boruda belirli aralıklarla delikler açılır. Bu işlemle kayada çatlaklar
oluşturulur. Bu çatlakların tekrar kapanmasını önlemek ve çatlakları genişletmek amacıyla hidrolik
sıvı sondaj borusuna basınçlı şekilde pompalanır. Hidrolik sıvı %98-95,5 oranında sudan ve kum-
dan, ayrıca çelik borularda zamanla oluşacak korozyonu önlemek amacıyla belirli oranda kimyas-
allardan oluşur. Su ile gönderdiğimiz kum çatlaklar arasına girer ve kayada açtığımız çatlakların
tekrar kapanmasını engeller. Bir dikey şekildeki çatlatma uzunluğu en fazla 40m olmalıdır.
İNOVATİFKimya Dergisi 28
Her bir çatlatma operasyonunun maliyeti 200,000-500,000 $ arasında değişir. Sondajdan çıkan
kaya gazı yüzeyde bulunan prosese alınır, burada kaya gazı önce filtrelerden geçirilir, gaz dışında-
ki kum vb. kirlilikler giderilir. Kirliliği giderilen gazlar sıvılaştırma prosesine alınır ve tankerler
vasıtasıyla işleme prosesine gönderilir. İşleme prosesinde kaya gazı işlendikten sonra kullanıma
gönderilir.
Dünyada Kaya Gazı
İlk kaya(şeyl ) gazı üretimi 1821 yılında ABD’de New York eyaletinde gerçekleştirildi. Ve 1970
yılında endüstriyel ölçekte üretim sağlandı. Üretim maliyeti yüksek olduğundan dolayı üretime
devam edilmedi; ancak 2000’li yıllardan sonra üretim maliyetini düşüren teknolojik gelişmeler-
le birlikte kaya gazı tekrar enerji gündeminde yerini aldı. Kaya gazının, son dönemlerde rağbet
görmesi kaya gazının değerini gün geçtikçe artırıyor. Dünyadaki kaya gazı rezervinin büyük oranı
Çin dedir. Çin toplam
enerji ihtiyacını
kömürden ve geri
kalan ihti- yacını da
diğer kay- naklardan
sağlıyor. Dünyadaki
kaya gazı rezervinin
büyük or- anının Çin
de olması, Çin’in
avanta- jlı bir
durumda olduğunu
gösteri- yor. ABD
kaya gazı için büyük
yatırımlar yapmasına
karşın Çin’de
kaya gazı için kayda
değer bir yatırım
yok. Fakat birçok
ABD şirketleri
Çin’de yatırım
yapar- ak enerji
üretimini oradan
karşılamaya çalışıyor. Böylece iki tarafta kazanç sağlıyor. Bunun gibi birçok şirketler ve ülkeler
kaya gazından enerji karşılamak için ortaklık antlaşmaları imzalıyor. Avrupa da ise İngiltere’nin
kuzeybatısındaki yerin 3000 m altında büyük bir kaya gazı rezervi keşfedildi. Bu miktar adanın
gaz ihtiyacının %10 unu karşılayacağı tahmin ediliyor. Avrupa da kaya gazına önem veren ülkel-
erden biri ise Polonya. Polonya, enerji ihtiyacının büyük kısmını kaya gazından karşılamak için
büyük yatırımlar yapmaktadır
İNOVATİFKimya Dergisi29
Türkiye’de Kaya Gazı
Ülkemizde kaya gazı potansiyeline sahip alanların başında Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Trakya
Bölgesi, Tuz Gölü ve Sivas Çevresi yer alır. Türkiye’nin çıkarılabilir kaya gazı rezervlerinin kapa-
sitesinin 680 milyar m3 olduğu tahmin ediliyor. Sadece 2013 yılında ülkemiz 45 milyar m3 doğal-
gaz tüketti. Bu rakamları karşılaştırdığımızda ülkemizdeki kaya gazının önemli miktarda olduğu
görülüyor. Üretim maliyeti yüksek olsa da kaya gazı, ilerleyen teknolojik gelişmelerle birlikte
ülkemizin enerji ihtiyacının bir kısmını karşılayacağı görülüyor.
Kaynaklar :
•http://tr.wikipedia.org/wiki/Kaya_gaz%C4%B1
•http://www.petform.org.tr/images/etkinlikler/istisare_toplantisi_pigm_omer_koca_3.pdf
•http://ekonomi.isbank.com.tr/UserFiles/pdf/ar_06_2013.pdf
•http://www.iukmk.org/haber/enerjide-yeni-umut-seyl-565.html
•http://www.mta.gov.tr/v2.0/birimler/redaksiyon/ekonomi-bultenleri/2012_13/MTA_
EkonomiBulteni_13_8-ilkersenguler.pdf
•http://www.21yyte.org/tr/arastirma/enerji-ve-enerji-guvenligi-arastirmalari-merke-
zi/2014/03/13/7486/seyl-gaz-gercegi
• Kaya Gazı / Tuba Sarıgül, Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi, 557. Sayı
•http://www.21yyte.org/tr/arastirma/enerji-ve-enerji-guvenligi-arastirmalari-merke-
zi/2014/03/13/7486/seyl-gaz-gercegi
•https://www.haberturk.com/yazarlar/guntay-simsek-1019/833149-turkiyede-gaz-var-mi-petrol-
gercekten-yok-mu
•http://www.konyalife.com.tr/haber/turkiye-nin-en-buyuk-rezervi-konya-da-gelecegin-enerji-kay-
nagi--kaya-gazi.html
İNOVATİFKimya Dergisi 30
“Excel ve
Kimya”Cumhuriyet
Üniversitesi
KIMYA
MUHENDISI
(MEZUN)
Yavuz Selim KART
kim_muhselim@hotmail.com
Merhaba Arkadaşlar,
Bir önceki sayımızda sizlere Matlab programının Kimya ve Kimya Mühendisliği uygulamalarından
bahis ettim. Birkaç temel özellik anlattım. Örnekler üzerinden giderek işlemi tamamladım. Matlab
programı iyi güzel bir program; lakin lisansının pahalı olması, okullarda bazı üniversiteler hariç
öğretilmemesi, kullanımının ve öğreniminin biraz zaman alması, öğreniminin genel mühendislik
bilimlerinde daha yaygın olması nedeniyle sizlere bu sayımda Excel ve Kimya uygulamalarından
temel kullanımından bahis edeceğim.
Excel Programı Microsoft Office Uygulamaları içerisinde bir programdır. Genel itibari ile birçok
kayıt ve işlemi tutmak, tablolamak, grafik ile görsel şölen katmak gibi özellikleri mevcut. Yani
sizin yaptığınız işlemin görselliğini güçlendir-
erek sizlere daha güzel sonuçlar verir. Şimdi
bu özellikler matlab da yok mu diyeceksiniz.
Matlabda olmayan bir şey yok. Yani Matlab
programında da grafik çizimi yapabilirsiniz.
Ama Excelde bir önceki sayıdaki gibi işlemleri
yapmanız, matris çözdürmeniz mümkün değil.
Sonuçta ofis türünden bir uygulama. Günlük
hayatı pratikleştirmeye yönelik şeyler içeriyor.
Çok geniş bir uygulama alanına sahip program-
da bugün yapacağımız işlem grafik çizimi ve
bunları çizerken yapacağımız işlemlerden bahis
edeceğim.
Resim 1 : Veriler
İNOVATİFKimya Dergisi31
Resim 1 deki gibi verilerimizin bize laboratuvarda verildiğini düşünelim. Bunlar bizim çıktımız
olsun. Bunu nasıl grafik işlemine tabi tutacağız onu inceleyelim.
İlk önce verilerimizi seçiyoruz. Bu 3 kolonu “x” kısmından “2,30” yazılan yere kadar seçiyoruz.
Seçim işlemi bitince aşağıda gördüğünüz şekildeki gibi olması gerekiyor.
Buradan sonra Excel programında en
üstteki sekmelerden “Ekle” kısmına
tıklıyoruz.
Buradan ekleme kısmında çeşitli grafikler mevcut. Tabi bizim için çizgi gibi olan grafikler lazım.
Yani bizim işimize yarayacak olan grafik çeşidi çizgi grafiktir. Diğerlerini kullanmak tercihinize
kalmış lakin; okuldaki ödevleriniz ve işlemleriniz için bu grafik daha iyi. Resim 3’den görüldüğü
üzere seçimimizi yapıyoruz. Bu seçimi yaptıktan sonra çizim beliriyor.
Resim 2 : Seçilmiş Veriler
Resim 3: Ekleme kısmı
İNOVATİFKimya Dergisi 32
Şekilde grafiğimiz oluştu. Ama bu grafikte hiçbir şey belli değil diyorsunuz değil mi? İşte bu
kısımlarda da Excel imdadımıza yetişiyor. Excel’in özellikleri kısmından eksen başlıkları bölüm-
lerini görüntülemeyi seçip gerekli düzeltmeleri yapıyoruz. Bu işlemleri yapınca aşağıdaki gibi bir
sonuç bizim
karşımıza
geliyor.
Resim 4: Çıkan Grafik
Resim 5:
Düzeltilmiş
Grafik
İNOVATİFKimya Dergisi33
Bu şekilde deneydeki işlemlerin sonuçlarının grafiğini çiziyoruz. Sağa ve sola gerekli isim-
lendirmeleri yaparak daha okunabilir hale getirdik. Şimdi denklemimizin grafiğini, R2 değerini
ve eğilim çizgisini bulmaya geldi. Bu değerleri bulurken de daha önce çizmiş olduğumuz grafiğin
üstünde sağa tıklayarak eğilim çizgisini seçe tıkladığımızda eğilim çizgisi çıkıyor. Buradan açılan
seçenekler yardımıyla denklemi bul R2 ifadesini bul seçeneklerine tıklayıp, biraz süslediğimiz
zaman aşağıdaki sonuç ortaya çıkıyor.
Resim 6: Denklemi ve R2 ifadesi eklenmiş grafik
İNOVATİFKimya Dergisi 34
Buradan çıkan sonuç ne? Grafik kâğıdına çizer gibi işlemlerimizi çizebilir. Gerekli grafik ayar-
larımızı Excel’in özelliklerini ayrıntılı, inceleyerek ve verimli kullanarak muhteşem hale getire-
biliriz. İşlemler bunlardan ibaret, gerisi sizin araştırma kabiliyetiniz ve yaratıcılık gücünüz ile
alakalı. Yaptığım işlemleri Office 2013 versiyonunu kullanarak yaptım. Bazı ayarlamaları bundan
dolayı göstermedim. Genel hatları ile programı anlatmaya çalıştım. Laboratuvar işlemlerinizde ve
iş yerlerinde çok kullanılan bir program. Benim anlattıklarım küçük bir mum ışığı. Sizin çalışma-
larınız ve pratikleriniz ile daha da ilerleyeceğinize şüphe yok. Yazılarımı kısa ve öz tutmaya gay-
ret ediyorum. Umarım faydalı olur. İyi çalışmalar.
Kaynaklar :
http://mmsphyschem.com/excelIChem.htm
http://www.mhilmieren.com/sayfa/haber_detay.asp?haberID=123
İNOVATİFKimya Dergisi35
iNOVATiF KiMYA DERGiSiİ’NDEN
HABERLER
Liseli Öğrenciler Çimentosuz Beton
Üretmeye Çalışıyorlar
Niğde Faik Şahenk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin çimento bölümünde okuyan 11 öğrenci,
çimentosuz beton üretimi projesiyle çimentonun çevreye verdiği zararı en aza indirmeye çalışıyor-
lar.
Genç mucitler, ‘’Günümüz yapı sektöründe beton vazgeçilmez bir sektördür. Betonun içinde su,
agrego ve çimento vardır. Çimentonun son zamanlarda çevreye verdiği zararlar tartışma konusu
olduğu için biz çevre dostu sodyum hidrokisatı, verdiğimiz kimyasal madde ve cürüf kimyasal
maddesini kullanıyoruz. Bu iki maddenin dayanımını daha yüksek elde etmek için çalışmalarımız
devam ediyor. Yaptığımız betonlar da burada gözüktüğü için dayanımları hemen hemen çimentoyla
aynı eşdeğerdedir. Biz bu betonu hazırlamak için iki aşamadan geçiyoruz. Bir gurup arkadaşımız
kimyasal maddeyi, bir gurup arkadaşımızda karışımla ilgileniyor. Sodyum hidroksit ve su ile tep-
kimeye girdiği zaman kimyasalımız 50 santigrada çıkıyor. Bunu karışıma eklediğimiz zaman küp
olarak alıp, oda sıcaklığında kurutmaya bırakıyoruz’’ dedi.
Öğrencilerin öğretmenleri, ‘’Derslerimizde sürekli betonla ilgilendiğimizden, öğrencilerimiz bu
projeyi bizlere sundular. Bizde laboratuvarımız olmadığı için Niğde Üniversitesi’nin laboratuvarını
kullandık’’ dedi.
İNOVATİFKimya Dergisi 36
Ortaokul Öğrencilerinden Ceviz Kabuğundan
Organik Sucuk Üretimi
Kayseri de iki ortaokul öğrencisi Ali Barış Üstündağ ve Yaşar Esener, sucuk yapımında zararlı
kimyasal yerine ceviz kabuğu tozunu kullandılar.
Üstündağ, ‘’Sucuğun içinde zararlı mikroorganizmalar bulunabiliyor. Zararlı olan bu bakterileri
önlemek için ceviz kabuğunu kullandık. Ceviz kabuğu bu bakterileri önlüyor ve bakterileri yok
ediyor. Endüstriyel sucuk üretiminde ise nitrat ve nitrit kullanılıyor’’ dedi.
Üstündağ, bu projedeki amaçlarının organik ve sağlık açısından daha güvenilir sucuklar üretmek
olarak belirtti. Üstündağ organik yiyeceklerin tüketiciler tarafından daha çok kullanıldığına dikkat
çekti ve konuşmasına şöyle devam etti: ‘’ Dünya nüfusunun giderek artması beslenmede dengesiz-
lik ve endüstriyel alanların giderek gelişmesi sonucu sağlıkla ilgili sorunlar artmıştır. Günümüzde
bilim ve teknolojideki büyük ilerlemelere rağmen, doğal kaynakların bilinçsizce tüketimi ve
karşılaşılan ekonomik güçlükler doğal kaynakların çok amaçlı kullanılmalarını zorunlu kılmıştır’’
diye konuştu.
Üstündağ, ceviz kabuğunun sucuğun erken bozulmasını da engellediğini belirterek, sözlerine
şöyle devam etti: ‘’ Yapılan analizle yeşil ceviz kabuğunun içerdiği juglon gibi fenolik bileşiklerin
antimikrobiyal yönden etkili olduğunu tespit ettik. Ayrıca nitel gözlemlerimize göre sucukta kü-
flenmeye de engel olduğunu fark ettik. Böylece atık olan yeşil ceviz kabuklarından elde ettiğimiz
fenolik bileşiklerle, sucuk içerisinde kullanılan nitrat ve nitrite karşı entimikrobiyal katkı maddesi
olabileceğini ve sucuğun fonksiyonelliğinin artırılacağını tespit ettik.’’
Yaşar Esener ise cevizin doğal bir koruyucu katkı maddesi olarak kullanılabileceğini ve kurutul-
muş ceviz yaprağının Asya ve Avrupa ülkelerinin kırsal kesimlerinde çay şeklinde yaygın olarak
tüketilmekte olduğunu söyledi.
İNOVATİFKimya Dergisi37
Kimya Sektörü İhracat Verileri
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) ver-
ilerine göre, kimyevi maddeler ve mamüller
sektöründe 2013’ün Ocak-Mart dönemine
göre % 2,7 lik artışla 4 milyar 311 milyon
346 bin dolara yükseldi. Kimyevi maddeler
ve mamulleri sektörü Türkiye de en fazla
ihracat yapan 3’üncü sektördür. En fazla
ihracat yaptığımız ülkeler sırası ile Irak,
Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleridir.
En fazla ihracat İstanbul Kocaeli ’den;
Kocaeli geçen yılın Nisan ayına göre ihra-
catını yüzde 17,3 olarak artırdı. Kocaeli 1
milyar 753 milyon 273 bin dolarlık ihracat
gerçekleştirdi. İstanbul ve Kocaeli Türki-
ye’nin kimyevi maddeler ve mamuller ihra-
catını yüzde 67,6’sını karşıladı.
İzmir 354 milyon 810 bin dolar, Ankara 331
milyon 768 bin dolar, Gaziantep 176 milyon
472bin dolarlık ihracat yaptı.
Kaynaklar:
http://www.haberler.com/genc-mucitlerden-buyuk-bulus-5924042-haberi/
http://www.radikal.com.tr/cevre/ceviz_kabugundan_organik_sucuk_uretildi-1187219
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilimteknik/61687/Kayserili_ogrencilerden_sucukta_
devrim.html
http://www.beyazgazete.com/haber/2014/4/3/kimya-sektoru-ihracati-4-3-mil-
yar-dolar-oldu-2183339.html
http://www.marathonkimya.com/tr/index.html
İNOVATİFKimya Dergisi 38
Kimya SözlüğüKimya Dergisi
İNOVATİF
Colloids - Kolloidler
Büyüklüğü 10-1000 angstrom arasında değişen, bir başka madde de asılı, çok küçük parçacıklardır.
Chlorination -Klorlama
Mikropları giderme amacıyla içme suyu yada atık suya klor eklenmesi.
Gas chromatograph-Gaz Kromatografi
Bir gaz veya sıvı karışımın içindeki maddelerin ( gazların veya uçucu sıvıların ) oranlarını belirleyebilen
analiz cihazı.
Dieldrin -Dieldrin
Oktaloks diye de bilinen, klorlu hidrakarbonlar sınıfından beyaz kristalimsi tarım ilacı. Birçok haşarat
açısından zehirli etkiye sahip ve bazı kuşlar için de öldürücüdür.
Dioxin - Dioksin
Bitki öldürücülerde bulunan, son derece zehirli maddeler kümesi.
Chlorine - Klor
Ağartıcı, oksitleyici etki maddesi olarak su arıtma yada mikrop giderme amacıyla kullanılan halojen eleman;
zehirli bir gaz.
Freon - Freon
Yaygın biçimde kullanılan klorofluorokarbon.
Nitrification - Nitratlama
amonyum iyonunun nitrosomonas ve nitrobakter türünden mikroorganizmalar tarafından nitrit ve nitrat
iyonlarına yükseltgenme işlemi.
Radiation hazard - Radyasyon Tehlikesi
Radyoaktif maddelerin yaydıkları parçacıkların ve ışınların yol açtığı tehlike; büyük dozlar hızlı ölüme neden
olur, buna karşılık düşük düzeyde radyasyona maruz kalınması, kanser riskinde artışa yol açar.
Radon - Radon
Toprağın ya da kayaların havaya saldığı doğal radyoaktif gaz; bu gaz yetersiz havalandırılmış binalarda
birikebilir ve sağlığı tehlikeye sokar.
Cathodic protection - Katodik Koruma
Metal bazlı yer altı veya sualtı borularını paslanmaya ( oksitlenmeye ) karşı koruyan elektrokimyasal yön-
tem.
Oxidant - Oksitleyici
Yeni bir madde oluşturmak üzere havada kimyasal olarak tepkiyen, oksijen içeren madde; fotokimyasal du-
manın (sisin) birincil kaynağı.
İNOVATİFKimya Dergisi39
Yararlı SitelerKimya Dergisi
İNOVATİF
Kimya Mühendisi arkadaşlarım için çok güzel bir hesap-
lama sitesi. Bu sitede kimya mühendisleri için hesaplama
işlemleri mevcut. Değerleri girerek otomatik olarak hes-
aplama işlemleri yapabilirsiniz. Neler hesaplandığını in-
celeyeccek olursak : Isı Değiştirici Hesapları, Buhar Hes-
apları, Ekipman Hesapları, Pompa Hesapları vs. İçeriğini
inceleyerek daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
https://www.emolecules.com/
Kimya Çizimi yapmak büyük problem olabiliyor. Bazı
programların da kurulum kullanım karmaşıklığı fazla. İşte
bu noktada bu web sitesi işinizi görecek gibi. Sitede çizimler
yapabiliyorsunuz. Ayrıca CAS Sayısı ya da isim kullanarak
istenilen molekülü ya da yapıyı aratıp eklemek mümkün.
Kimyager arkadaşlarımızın işine yarayarak öneriyorum. İyi
kullanmalar dilerim.
http://www.learnerstv.com/animation/Free-chemistry-animations-page1.htm
Bu siteyi de Öğretmen arkadaşlarımız için paylaşıyoruz.
Öğretmen arkadaşlarımız buradaki flash görselleri kulla-
narak öğrencilerine daha faydalı olabilirler. Sitede kimya ile
ilgili bir çok hareketli flash görseller mevcut. Bu görseller
hem akılda kalıcılığı hem de öğrenmeyi kolaylaştır. Hem de
öğrencilerin ilgisini çeker diye düşünüyoruz. İyi incelemeler
dileriz.
http://checalc.com/
İNOVATİFKimya Dergisi 40
Kimya Dergisi
İNOVATİF
Kimya Bulmacasi
1 2
3
4
5 6
7
8
9
10
Soldan Saga
1. Bir elementin radyoaktif özellik gösteren izotoplari.
5. Temel haldeki bir elektronun, disaridan enerji verilerek
daha kararsiz olan bir dis yörüngeye çikarilmasi hâli.
7. Kimyasal reaksiyonlara karsi ilgisiz elementler. Periyodik
tablodaki 8A grubu elementleri.Inert veya asal gaz
olarakta bilinirler.
8. Maddenin hali. Kütlesi ve hacmi belli olan fakat belirli bir
sekli olamayan maddedir. Bu yüzden içine konuldugu
kabin seklini alir.
9. Bir çözücünün yari geçirgen bir zardan daha derisik bir
çözeltiye geçmesi.
10. Kimyasal reaksiyonlarda elektron alarak (indirgenerek)
karsisindakini yükseltgeyen madde.
Yukaridan Asagiya
2. Moleküller arasi çekim kuvvetinden dolayi sivinin
yüzeyinde olusan kuvvet.
3. Gaz fazindaki atomlarin çok yüksek sicakliklarda
iyonlasarak çekirdek ve elektronlarina ayrismasi sonucu
olusan akiskan madde.
4. Enerjinin elektromanyetik dalgalar ya da parçaciklar
halinde yayilmasi.
6. Asitlerle, bazlarin reaksiyonu sonucu olusan ürün.
İNOVATİFKimya Dergisi41
Kimya Dergisi
İNOVATİF
Kimya Bulmacasi
K
1
O
N
S
H
2
I D R A T E
3
N Ç
4
F
T Ç
5
Ö Z Ü C Ü Ü
R K Z
K
6
A L K O L E J Y
S L D
7
O
Y B
8
O M B A R D i M A N
F
9
O T O N E L
N G
D
10
A I L I Z
Soldan Saga
2. Kristal yapisinda belirli miktarlarda su molekülü içeren
bilesiklerdir. [HIDRAT]
5. Bir çözeltinin en fazla miktardaki bileseni veya çözeltiye
fiziksel halini veren bilesendir. [ÇÖZÜCÜ]
6. Filiz yapan 6A grubu elementleri. [KALKOLEJ]
8. Bir atom çekirdegine herhangi bir nükleer tanecigin
gönderilmesi. [BOMBARDiMAN]
9. Isik tanecig. Isik isininin enerjisi bu fotonlar içinde
yogunlasmistir. [FOTON]
10. Bir çözelti içerisindeki küçük iyon veya moleküllerin yari
geçirgen bir zardan geçmesi ve büyük iyon veya
moleküllerin geçmemesi islemi. [DAILIZ]
Yukaridan Asagiya
1. Çözeltide çözünmüs olan göreceli madde miktaridir.
Düsük konsantrasyonlu çözeltilere seyreltik yüksek
konsantrasyonlu çözeltilere derisik çözelti denir.
[KONSANTRASYON]
3. Gaz moleküllerinin küçük bir delik araciligiyla bir kaptan
daha düsük basinçli ortama yayilmasi. [EFÜZYON]
4. Bir çözeltide iki tuzun etkilesimi veya sicaklik degisiminin
çözünürlüge etkisi sonucu çözünmeyen kati bir bilesigin
olusmasi.... [ÇÖKELME]
7. Bir ortamda enerji tasiyan egilim. [DALGA]
Geçen Ayın Çözümü
Kimya Dergisi
İNOVATİF
Bende Yazmak İstiyorum
Dergide bende yazmak istiyorum benim de
yazılarım olsun diyorsanız.
***Yazacağınız konuyu belirleyin. (Kimya içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden
ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz
ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz.
***Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli.
***Yazılar kesinlikle facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Çünkü bu oldukça işimizi zor-
laştırıyor. Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli.
***Dergi editörlerimiz olan
Ayşe Emir, Aybike Kurtuldu,Seda Çoban, Merve Erkoç arkadaşlarımıza ulaşması gerekmek-
tedir.
***Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa
yazınız yayınlanmayacaktır.
***Ad Soyad
Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı)
Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz Üniversite İsmi
Çalışıyor iseniz çalıştığınız kurumdaki pozisyonunuz.
Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz.
*** 2014 Haziran ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Mayıs 2014 dür.
Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar
Bir sonraki ay yayınlanacaktır.
***Ve son olarak kopyala-yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle
yayınlanmaz. Bu şekilde yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey
değil. Sonuçta yazılarınızı okunuyor araştırılıyor. Bir şeylere emek verip orjinal şeyler çıkarırsanız
rağbet görürsünüz. Lütfen bu konulara dikkat edelim.
***Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Resimleriniz varsa da konu içinde aralarda
en az bir tane resim olsun. Fikir düşünce tarzı kimya sektöründe sorun yazıları çözüm yazılarında
olmayabilir ama diğer konularda en az bir tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey katıyor.
***Şimdilik aklımıza gelenler bunlar sorun olursa eklemeler-çıkarmalar yaparız.
***İnovatif Kimya Dergisi gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.

More Related Content

What's hot (9)

inovatif kimya dergisi sayi 13
inovatif kimya dergisi sayi 13inovatif kimya dergisi sayi 13
inovatif kimya dergisi sayi 13
 
inovatif kimya dergisi sayi 17
inovatif kimya dergisi sayi 17inovatif kimya dergisi sayi 17
inovatif kimya dergisi sayi 17
 
inovatif kimya dergisi sayi 24
inovatif kimya dergisi sayi 24inovatif kimya dergisi sayi 24
inovatif kimya dergisi sayi 24
 
inovatif kimya dergisi sayi 23
inovatif kimya dergisi sayi 23inovatif kimya dergisi sayi 23
inovatif kimya dergisi sayi 23
 
inovatif kimya dergisi sayi 20
inovatif kimya dergisi sayi 20inovatif kimya dergisi sayi 20
inovatif kimya dergisi sayi 20
 
inovatif kimya dergisi sayi 4
inovatif kimya dergisi sayi 4inovatif kimya dergisi sayi 4
inovatif kimya dergisi sayi 4
 
inovatif kimya dergisi sayi 16
inovatif kimya dergisi sayi 16inovatif kimya dergisi sayi 16
inovatif kimya dergisi sayi 16
 
inovatif kimya dergisi sayi 15
inovatif kimya dergisi sayi 15inovatif kimya dergisi sayi 15
inovatif kimya dergisi sayi 15
 
inovatif kimya dergisi sayi 19
inovatif kimya dergisi sayi 19inovatif kimya dergisi sayi 19
inovatif kimya dergisi sayi 19
 

Viewers also liked

Kri̇z yöneti̇mi̇
Kri̇z yöneti̇mi̇Kri̇z yöneti̇mi̇
Kri̇z yöneti̇mi̇Sefer Kayalar
 
Yeni microsoft office power point sunusu (3)
Yeni microsoft office power point sunusu (3)Yeni microsoft office power point sunusu (3)
Yeni microsoft office power point sunusu (3)Gürkan Kaymakcı
 
KÜRESEL ISINMA TEHDİTİ SUNUMUM
KÜRESEL ISINMA TEHDİTİ SUNUMUMKÜRESEL ISINMA TEHDİTİ SUNUMUM
KÜRESEL ISINMA TEHDİTİ SUNUMUMeliftir
 
Konaklama Isletmelerinde kriz yonetimi
Konaklama Isletmelerinde kriz yonetimiKonaklama Isletmelerinde kriz yonetimi
Konaklama Isletmelerinde kriz yonetimiTur Kan
 
british petrol kriz yönetimi
british petrol kriz yönetimibritish petrol kriz yönetimi
british petrol kriz yönetimihakancakmak
 
Kriz İletişimi ve Yönetimi
Kriz İletişimi ve YönetimiKriz İletişimi ve Yönetimi
Kriz İletişimi ve YönetimiHüseyin Ay
 
Kriz iletişimi kriz yönetimi
Kriz iletişimi kriz yönetimiKriz iletişimi kriz yönetimi
Kriz iletişimi kriz yönetimiCeyhun Ünlü
 

Viewers also liked (14)

Kri̇z yöneti̇mi̇
Kri̇z yöneti̇mi̇Kri̇z yöneti̇mi̇
Kri̇z yöneti̇mi̇
 
inovatif kimya dergisi sayi 30
inovatif kimya dergisi sayi 30inovatif kimya dergisi sayi 30
inovatif kimya dergisi sayi 30
 
Kriz
KrizKriz
Kriz
 
Yeni microsoft office power point sunusu (3)
Yeni microsoft office power point sunusu (3)Yeni microsoft office power point sunusu (3)
Yeni microsoft office power point sunusu (3)
 
Doğal afetler
Doğal afetlerDoğal afetler
Doğal afetler
 
KÜRESEL ISINMA TEHDİTİ SUNUMUM
KÜRESEL ISINMA TEHDİTİ SUNUMUMKÜRESEL ISINMA TEHDİTİ SUNUMUM
KÜRESEL ISINMA TEHDİTİ SUNUMUM
 
Konaklama Isletmelerinde kriz yonetimi
Konaklama Isletmelerinde kriz yonetimiKonaklama Isletmelerinde kriz yonetimi
Konaklama Isletmelerinde kriz yonetimi
 
british petrol kriz yönetimi
british petrol kriz yönetimibritish petrol kriz yönetimi
british petrol kriz yönetimi
 
Kriz Yönetimi
Kriz  YönetimiKriz  Yönetimi
Kriz Yönetimi
 
Cevre Kirliliği
Cevre KirliliğiCevre Kirliliği
Cevre Kirliliği
 
Cevre egitim sunum
Cevre egitim sunumCevre egitim sunum
Cevre egitim sunum
 
Kriz İletişimi ve Yönetimi
Kriz İletişimi ve YönetimiKriz İletişimi ve Yönetimi
Kriz İletişimi ve Yönetimi
 
Kriz iletişimi kriz yönetimi
Kriz iletişimi kriz yönetimiKriz iletişimi kriz yönetimi
Kriz iletişimi kriz yönetimi
 
Kriz yönetimi
Kriz yönetimiKriz yönetimi
Kriz yönetimi
 

Similar to inovatif kimya dergisi sayi 10

Similar to inovatif kimya dergisi sayi 10 (20)

İnovatif Kimya Dergisi Sayı-11
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-11İnovatif Kimya Dergisi Sayı-11
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-11
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-6
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-6İnovatif Kimya Dergisi Sayı-6
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-6
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-12
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-12İnovatif Kimya Dergisi Sayı-12
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-12
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-13
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-13İnovatif Kimya Dergisi Sayı-13
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-13
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-4
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-4İnovatif Kimya Dergisi Sayı-4
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-4
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-1
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-1İnovatif Kimya Dergisi Sayı-1
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-1
 
inovatif kimya dergisi sayi 26
inovatif kimya dergisi sayi 26inovatif kimya dergisi sayi 26
inovatif kimya dergisi sayi 26
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-26
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-26İnovatif Kimya Dergisi Sayı-26
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-26
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-19
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-19İnovatif Kimya Dergisi Sayı-19
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-19
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-17
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-17İnovatif Kimya Dergisi Sayı-17
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-17
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-23
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-23 İnovatif Kimya Dergisi Sayı-23
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-23
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-22
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-22İnovatif Kimya Dergisi Sayı-22
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-22
 
inovatif kimya dergisi sayi 22
inovatif kimya dergisi sayi 22inovatif kimya dergisi sayi 22
inovatif kimya dergisi sayi 22
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-24
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-24İnovatif Kimya Dergisi Sayı-24
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-24
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-18
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-18İnovatif Kimya Dergisi Sayı-18
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-18
 
inovatif kimya dergisi sayi 18
inovatif kimya dergisi sayi 18inovatif kimya dergisi sayi 18
inovatif kimya dergisi sayi 18
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-14
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-14 İnovatif Kimya Dergisi Sayı-14
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-14
 
inovatif kimya dergisi sayi 14
inovatif kimya dergisi sayi 14inovatif kimya dergisi sayi 14
inovatif kimya dergisi sayi 14
 
inovatif kimya dergisi sayi 21
inovatif kimya dergisi sayi 21inovatif kimya dergisi sayi 21
inovatif kimya dergisi sayi 21
 
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-21
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-21İnovatif Kimya Dergisi Sayı-21
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-21
 

More from İnovatif Kimya Dergisi

More from İnovatif Kimya Dergisi (8)

inovatif kimya dergisi sayi 32
inovatif kimya dergisi sayi 32inovatif kimya dergisi sayi 32
inovatif kimya dergisi sayi 32
 
inovatif kimya dergisi sayi 31
inovatif kimya dergisi sayi 31inovatif kimya dergisi sayi 31
inovatif kimya dergisi sayi 31
 
inovatif kimya dergisi sayi 29
inovatif kimya dergisi sayi 29inovatif kimya dergisi sayi 29
inovatif kimya dergisi sayi 29
 
inovatif kimya dergisi sayi 28
inovatif kimya dergisi sayi 28inovatif kimya dergisi sayi 28
inovatif kimya dergisi sayi 28
 
inovatif kimya dergisi sayi 27
inovatif kimya dergisi sayi 27inovatif kimya dergisi sayi 27
inovatif kimya dergisi sayi 27
 
inovatif kimya dergisi sayi 25
inovatif kimya dergisi sayi 25inovatif kimya dergisi sayi 25
inovatif kimya dergisi sayi 25
 
inovatif kimya dergisi sayi 9
inovatif kimya dergisi sayi 9inovatif kimya dergisi sayi 9
inovatif kimya dergisi sayi 9
 
inovatif kimya dergisi sayi 3
inovatif kimya dergisi sayi 3inovatif kimya dergisi sayi 3
inovatif kimya dergisi sayi 3
 

inovatif kimya dergisi sayi 10

  • 1. YIL : 2 SAYI : 5 MAYIS 2014 İNOVATİFKimya DergisiYIL : 2 SAYI : 5 MAYIS 2014 -Süt -Taş -Bitkiler Dünyamızı Temizliyor -Kaya (Şeyl) Gazı -Excel ve Kimya -Haberler -Bulmaca -Yararlı Siteler
  • 2. Sahibi : İnovatif Kimya Dergisi Kurucuları Genel Yayın Yönetmeni : Yavuz Selim Kart Yayın Danışmanı : Ayşe Emir Dergi Editörleri : Ayşe Emir Aybike Kurtuldu Seda Çoban Merve Erkoç Dergi Tasarımı : Yavuz Selim Kart Facebook Yönetimi : Yavuz Selim Kart Hatile Moumintsa Ayşe Emir Twitter Yönetimi : Yavuz Selim Kart Büşra Yılmaz Haber Bölümü : Ayşe Emir Bu Sayıda Yazanlar : Vahit Kenar Yavuz Selim Kart İsmail Bayraktar Osman Üren Halil Kılıç Osman Eren Bize Ulaşın facebook.com/InovatifKimyaDergisi twitter.com/InovatifKimya inovatifkimyadergisi@gmail.com instagram.com/inovatifkimyadergisi Sevgili İnovatif Kimya Dergisi Okuyucuları, Dergimiz Kimya hakkında bilgiler vermesi, siz okuyucularımızın ufkunu açması, bildiklerimizin pekiştirilmesi, bilmediklerinizin öğrenilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Dergimiz sizlerin göndereceği makaleler, yazılar ile oluşacaktır. Diğer bir deyişle bu derginin içeriğini sizler hazırlayacaksınız. Dergimizin içeriğinde * Kimya Sektörü ile ilgili bilgiler * Kimya Sektörü ile ilgili yazılar ve makaleler olacaktır. Ayrıca çeşitli bulmacalar,hos yazılar ve resimler ile de sıkılmayacağınızı ümit ediyoruz. Güzel bir dergi olacağı düşüncesindeyiz. Fayda sağlaması dileklerimizle... İnovatif Kimya Dergisi
  • 3. İNOVATİFKimya Dergisi KURALLARI 1. İnovatif Kimya Dergisi, yazılarını herhangi bir makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumun- dasınız. Ayrıca kullanmış olduğunuz bu yazıların kaynağını bu dergi olarak belirtmek durumun- dasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında eğer bir so- run yaşıyorsanız ilk yazara ulaşacaksınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza ge- lebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimler ke- sinlikle kaynak belirtilmektedir. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak hallediniz. Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek resimlerini dökümanlarına ekleme- leri. Burdan çıkacak problemlerden direkt yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise. Yazıları için AYŞE EMİR ile konuşmaları gerekmektedir. www.facebook.com/groups/147842018740235/ Grubu aracalığı ile ulaşabilirler. Bu gruba yanlızca yazarlık yapan ve gerçekten yaz- mayı düşünen arkadaşları almaktayız. Burada çeşitli görüşler fikirler tartışılmaktadır. Bunun harici say- famızı takip edenler için girişteki ÖNSÖZ kısmında gerekli adresler mevcuttur. 6. Aşırı yazar bolluğu olmadığı takdirde her yazıyı yayınlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan hem de bilgili güzel bir gençlik sağlamaktır. Ya benim yazım niye yayınlanmadı tarzı soruları üstte belirtmiş olduğum isimlere sorabilirsiniz. 7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönder- diğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiye- lerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir dergi çünkü. 8. Dergimizde konu gönderen arkadaşlar, bazı tarz yazılar bazı kişilere verilmiştir. Misal , Ünlü bir kimyagerin hayatı ve kimya eğlence tarzı bölümler bazı arkadaşlarımıza verilmiştir. Bu konuları özel- likle isteyenler olmuştur. Ama bu sizin bu konularda yazı yazmayacağınız anlamına gelmez. Yazı yazıp gönderirseniz illaki yayınlanacaktır. Bir yazar ark- adaşımızın olur ya işi olur yazamassa, o zaman o yazıyı sizin adınız altında ekleriz. Hem dergi zaman kaybetmemiş olur. Hem de süreklilik sağlanmış olur. Ayrıca aynı konu hakkında birden fazla yazı dergide olursa bu seferde dergi amacından sapmış olur. 9. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın. Geçen yazılar 2 bölüm halinde yayınlanabilir. Bu konuda son söz hakkı dergi yönetimine aittir. 10. Dergimize yapacağınız eleştirileri de ark- adaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi herkes gönüllü yapıyor. Saygıda lütfen kusur etmey- iniz. 11. Son olarak Dergimizde yazabilecceğiniz konular aşağıda listelenmiştir. *Akademik Makaleler *Endüstriyel Yazılar *Üniversite Hayatında Kimya *İş Hayatında Kimya *Laboratuvar Üzerine *Kimya Güvenliği 12. Bu konulardan baska konular olsun istiyorsanız. Edtörlere ve vermiş olduğumuz gruba ulaşabilir- siniz.Yazılarımız Kimya içeriği dışına çıkmamaya çalışılacaktır. İş hayatı ve okul hayatnda kişisel gelişime yönelik ek yazılar olabilir. Bunun hakkında da çalışmalar yapılacaktır. 13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu ark- adaş buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 14. Dergiyi okuyanlar bu kuralları kabul etmiş sayılırlar. İnovatif Kimya Dergisi
  • 4. Merhaba İnovatif Kimya Dergisi Okuyucuları “EDİTÖRDEN” Onuncu sayımızda siz değerli okurlarımızla birlikte olmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Dergimizde her ay farklı yazarları görüyorsunuz. Çünkü biz yazarlarımıza ‘’Her ay yazmaya- bilirsiniz, müsait olduğunuzda yazabilirsiniz diyoruz.’’ İlk sayımızdan bu yana dergimizde 36 farklı isim yazı yazdı. Dergimizin genel yayın yönetmeni, bir ay bile aksatmadan dergimize yazı yazan tek yazarımız. Emeklerinden dolayı genel yayın yönetmenimize teşekkür ediyoruz. İkinci olarak da Vahit Kenar yazarımızın 9 yazısını yayınladık, ilk sayımızdan bu yana bize yazı göndermeye devam ettiği için kendisine teşekkür ediyoruz. Bizlere yazı göndermek istey- ip de işlerinin yoğunluğundan dolayı yazı gönderemeyen yazar adaylarımız var. Bizlere ileride yazı göndereceğiz diye söz veren 76 tane yazar adayımız var. Önceki sayılarımızda da belirtmiştim, biz şirketleşmedik, sosyal medya ile ismimizi duyur- maya çalıştık. Facebook sayfamızda diğer uluslardan da sayfamızı takip eden okurlarımız var, bunların sayısı 170; Azerbaycan 62, Almanya 21, Yunanistan 17, ABD 7…Bu hafta İnstagram- da da sayfa açtık. Kısa zamanda web sitesi açmayı düşünüyoruz. Gelelim bu ay yayınladığımız yazılara; ‘’Ozon’’ yazısında, kullandığımız ürünlerden ozon tabakasına zararlı olan ürünler ve ozon tabakası anlatılmış. ‘’Taş’’ yazısında taşın oluşumu ve taşın kimyasından bahsedilmiş. ‘’Bitkiler Dünyamızı Temizliyor’’ yazısında doğal arıtma sistemleri kullanılarak daha ucuz ve etkin arıtma sistemleri kullanılmasını, bu arıtma sistem- lerinin de bitkiler olduğu vurgulanmış. ‘’Kaya( Şeyl) Gazı’’ yazısında, kaya gazından gelişen teknoloji ile daha çevreci ve ekonomik enerjiler üretildiğinden bahsedilmiş. Excel ve Kimya’’ yazısında, kimyada excel programı kullanılarak grafikler nasıl çizilir ve bunların işlemlerinin nasıl yapıldığı anlatılmış. ‘’Süt’’ yazısında, sütün içerisinde bulunan kimyasal maddeler an- latılmış. Yazarlarımız, bu ayda yazılarında araştırmaları ile bizleri bilgilendirmeye çalışmışlar. Yazarlarımıza emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bir sonraki ay görüşmek üzere esen kalın. Ayşe EMİR Dergi Editörü
  • 5. İçindekilerİnovatif Kimya Dergisi 6 26 15 35 13 30 22 38 39 40 41 SÜT KAYA(ŞEYL) GAZI BİTKİLER DÜNYAMIZI TEMİZLİYOR HABERLER TAŞ EXCEL VE KİMYA OZON TABAKASI KİMYA SÖZLÜĞÜ YARARLI SİTELER KİMYA BULMACA KİMYA BULMACA (GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)
  • 6. İNOVATİFKimya Dergisi 6 “SÜT”Çukurova Üniversitesi BIYOKIMYA YÜKSEK LISANS (ÖGRENCI) Osman EREN eren2029@hotmail.com Süt, doğanın bize sunduğu en mucizevi ürünlerin başında gelir. İster insan olsun ister diğer memeli canlılar olsun, doğar doğmaz ilk olarak kendisine verilen gıda süttür. Peki nedir süt, nasıl oluşur, içerisinde ihtiva eden organik ve inorganik maddeler nelerdir, bunlar ne işe yarar? Süt, memeli hayvanların meme bezlerinden salgılanan kendine özgü tat, koku ve kıvamdaki süt, çeşitli maddelerin oluşturduğu karışık yapıda bir gıdadır.
  • 7. İNOVATİFKimya Dergisi7 Süt kabaca ikiye ayrılır. 1) Su 2) Kuru Madde Sütün %87,4 ‘lük kısmı sudan oluşur. Kuru Madde ise suyun içerisinde dağılmış ve çözünmüş bir vaziyettedir. Ayrıca bazı maddelerin yapısında; laktoz ve tuzlarda hidrat halde, bazı proteinlere de bağlı olarak az miktarda su vardır. Peki nedir bu kuru maddeler (KM) 1-Karbonhidratlar 2-Proteinler 3-Yağlar 4-Vitaminler 5-Mineral maddeler 6- Enzimler (enzimlerin ana omurgasını proteinler teşkil eder) 1) KARBONHİDRATLAR Sütte, sudan sonra en çok bulunan maddedir. Kuru Maddenin, % 37,3’ü süt şekeri de denilen laktozdur. Laktoz, doğada yalnız sütte bulunan bir disakkarittir. Sütün aromasında önemli bir payı bulunan en önemli karbonhidrat- tır. (Laktoz: Şekil 1) (Şekil: 1)
  • 8. İNOVATİFKimya Dergisi 8 Glikoz ve galaktozdan meydana gelmiş bir disakkarit olan laktozun oranı sütte değişiklik göstermektedir. Ayrıca karaciğeri yağdan ko- ruyan bir faktördür. Laktozun tatlılık derecesi nisbi olarak düşük bulunmakta, sakkarozun tatlılık derecesi % 100 olarak ifade edilirse, laktoz % 27’lik bir değer gösterme- ktedir ve bu nedenle diyabet hasta- ları için şeker ihtiyacının karşıl- an- masını sağlayabilecek nite- liktedir. Kefir ve kımız bakterilerinin enzimleri, laktozu kullanarak bir alkol fermantasyonu meydana getirirler. Bunun için ekşi süt mamulü kefir ve kımız bir miktar alkol ihtiva ederler. Laktozun Faydaları: 1-Yoğurt yapımının esası laktozun fermantasyona uğramasına dayanır. 2-Laktoz, kuvvetli asitlerle hidroliz olarak glikoz ve galaktoza ayrılır. Asitlerle laktozun hidrolizi sakkarozun fermantasyonundan çok daha yavaş seyreder. Bunun sonucu sindirimi de yavaştır. Bu şekilde bağırsakta daha uzun zaman kalabilen laktoz, hafif asidik bir ortam sağlar. Bu asitlik kalsi- yumun daha çok emilmesine yardım eder. 3-Laktoz, yağ metabolizması üzerine etki etmektedir. Karaciğerde yağ birikmesini önlemekte veya önemli ölçüde karaciğer yağını azaltmaktadır. 4-Laktozun aterosklerozun önlenmesinde muhtemelen hisse sahibi olduğu tahmin edilmektedir. 5-Laktozun, ayrıca B-kompleksi vitaminlerinin sentezinde teşvik edici etkide bulunduğu araştırma- lar sonucu anlaşılmıştır.
  • 9. İNOVATİFKimya Dergisi9 Laktoz Hazımsızlığı Sütün içerisinde bulunan laktoz yani süt şekeri iki maddeden oluşur. Laktozun emilebilmesi için mutlaka lâktaz adını verdiğimiz enzim tarafından parçalanması ve glikoz ile galaktozun bağırsağa girmesi gerekir. Laktozun emilip bağırsağa girmediği durumlarda laktoz hazımsızlığı oluşur. Yani okullarda dağıtılan sütler ile rahatsızlanan çocuklardaki şikâyetler görülür. Bu şikâyetler; kramp şeklinde karın ağrısı, çok hafif ishaldir. 2) PROTEİNLER Süt, birçoğu çok küçük miktarlarda olan yüzlerce çeşit protein içerir. Proteinler, kimyasal veya fiziksel özelliklerine ve biyolojik işlevlerine göre çeşitli şekillerde sınıflandırılabilirler. Gelenek- sel olarak süt proteinleri kazeinler, peynir altı suyu proteinleri ve azınlık proteinler olarak sını- flandırılırlar. Yağ kürelerinin yüzeyinde bulunan proteinler ve enzimler azınlık proteinler grubuna aittir. A) Kazein Kazein, süt içindeki baskın olan bir grup proteine verilen addır. Kazeinler, insan sütü de dâhil olmak üzere hayvansal sütlerin tümünde mevcuttur. İnek sütündeki proteinlerin neredeyse %80’i kazeindir. Kazeinler dört alt-gruba ayrılırlar: 1) α σ-, 2) αs2-, 3) ß- kazein 4) κ -kazein Dört grubun hepsi de çok heterojendir ve her biri 2 – 8 farklı kalıtsal varyasyonlardan oluşur. Bu varyasyonlar birbirlerinden yalnızca birkaç aminoasit farklıdırlar. α - ve β - kazeinler, genellikle fosforik asiti esterleyen aminoasitlere sahiptirler. Moleküller arası ve molekül içi bağları oluştur- mak için fosforik asit kalsiyumu bağlar. Kazein miselleri,(Şekil 2 ) çapı 10 ile 15 nm olan alt-misellerden oluşmuştur. Orta boyutlu bir mis- el 400 ile 500 civarında alt-misellerden oluşur ve en az 0,4 mikron genişliğinde olabilir. Şekil 2 : Bir kazein miseli (A: bir altmisel; B: çıkık zincir; C: Kalsiyum fosfat; D: κ-kazein; E: fosfat grupları)
  • 10. İNOVATİFKimya Dergisi 10 2) Peynir altı suyu proteinleri Genellikle süt serum proteinlerine verilen addır, teknik olarak sadece peynir yapımı esnasında elde edilen peynir altı suyunda bulunan proteinleri içerir. Yağsız süt, inorganik asit eklenerek kazeinden arındırıldığı zaman, arta kalan protein grubu süt serum proteinleri olarak adlandırılır. Bunlar ortak isimden dolayı gerçek peynir altı proteinlerine çok benzerler. Peynir altı suyu proteinleri, sütteki proteinlerin yaklaşık olarak %20'sini oluştururlar. Peynir altı suyu proteinleri çok iyi çözünürler ve aşağıdaki gruplara ayrılabilirler: A)α-laktalbümin B) β-laktoglobülin C) Immunoglobülinler D) Kan serumu albümini E) Çeşitli proteinler ve polipeptitler A)α-laktalbümin Aminoasit bileşimleri, biyolojik optimum olarak addedilen yapıya çok yakındır. Bu protein, tipik peynir altı suyu proteini olarak düşünülebilir. Bütün memelilerin sütünde bulunur ve laktoz sentezinde önemli bir rol oynar. B)β-laktoglobülin Bu protein, sadece toynaklı hayvanlarda bulunur ve inek sütündeki peynir altı suyu proteininin temel bileşenidir. Eğer süt 60 °C’nin üzerine ısıtılırsa, denatürasyon başlar ve bu noktada β-lak- toglobulinin sülfür aminoasitinin reaktivitesi önemli bir rol oynar. Yüksek sıcaklıklarda, kükürtlü bileşikler yavaş yavaş ayrılırlar. Bu kükürtlü bileşikler, ısıl işlem görmüş sütün pişmişlik hissi veren tadından kısmen sorumludur. C) Immunoglobülinler Immünoglobulinler yeni doğmuş hayvanın veya insanın, bakteri ve hastalıklara karşı korunmasında önemli bir rol oynar. 3) YAĞLAR Süt yağı; ekonomik olması, beslenme, tat-aroma ve yağın fiziksel özellikleri yönünden önem taşımaktadır. Süt, peynir gibi süt ürünlerinin oluşmasında temel faktördür. Süt yağı, laktozun en iyi şekilde kullanımını ve vücudumuz için gerekli olan ve A, D, E ve K vitaminlerinin taşınmasını sağlar. Süt yağı diğer yağlardan daha üstün tat ve aromaya sahiptir. Enerji değeri laktoz ve pro- teinin iki katıdır. Biyolojik değeri yüksek yağ asitleri ve vitaminleri içermektedir. Süt yağındaki fosfolipitler, beyin ve sinir hücrelerinin hayati önem taşıyan kısımlarını oluşturur. Süt, vücut için alınması zorunlu yağ asitleri açısından dengeli bir gıdadır.
  • 11. İNOVATİFKimya Dergisi11 Çeşitli gıda maddelerinde bulunan kolesterol miktarına göre süt, sanıldığı kadar yüksek oranda kolesterol içermemektedir. 100 ml sütün içerdiği kolesterol miktarı sadece 12 gramdır. İnek sütü %5 oranında omega-3 serisi yağ asitlerini de içeren çoklu doymamış bağlı uzun zincir- li yağ asidi, %70 doymuş yağ asidi ve %25 tekli doymamış bağlı yağ asitleri içerir. İnsan sağlığı açısından ideal olarak nitelenen süt yağının ise omega-3 serisi yağ asitleri ile çoklu doymamış bağlı uzun zincirli yağ asitlerinin %10, doymuş yağ asitlerinin %8 ve tek doymamış bağlı yağ asitlerinin ise %82 oranında olması gerektiği ifade edilmektedir. 4)MİNERALLER Sütte bulanan başlıca mineraller kalsiyum, fosfor, potasyum ve magnezyumdur. Yarım litre sütte bulunan kalsiyum, 5 kg et, 2,6 kg ekmek, 6,3 kg patates, 8,5 kg elma, 1,6 kg marul, 1,7 kg havuç veya 0,2 kg peynirde bulunan kalsiyuma eşdeğer miktardadır. Süt içmenin kemik yapısına olan olumlu etkisi en fazla çocukluk ve gençlik yıllarında görülmektedir. Ayrıca kalsiyum, vücutta demir eksikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması, protein sindiri- mini kolaylaştırması ve kanın pıhtılaştırılmasında rol oynaması açısından önem- lidir. Sütte bulunan fosfor, kemik oluşumunda önemli rol oynar. Katyon ve anyonlardan oluşan iyon halindeki mineral maddeler sütte yak- laşık %0,70 oranında bulunur. Sütün içerdiği min- eral maddeler, miktar açısından çok miktarda bu- lunanlar makro elementler ile daha az miktarda yer alan iz elementler olmak üzere iki gruba ayrılır. 5)VİTAMİNLER Sütte bulunan başlıca vitaminler şunlardır: A vitamini (retinol), D3 vitamini (kolkalziferol), E vitamini (tokoferol), K vitamini, B1 vitamini (tiyamin), B2 vitamini (riboflavin, laktoflavin), B6 vitamini, B12 vitamini, B13 vitamini, C vitamini (askorbik asit), H vitamini (biyotin), pantotenik asit, folik asit (pteriol glutamik asit), nikotinik asit (niasin) Özellikle zeka gelişiminde etkili olan, deri ve göz sağlığında gerekli B2 vitamini için süt en iyi kaynaktır. Vücudun ihtiyacı olan B12 ve A vitaminleri süt içerek önemli ölçüde karşılanabilmekte- dir.
  • 12. İNOVATİFKimya Dergisi 12 6) ENZİMLER Canlılarda, kimyasal reaksiyonları düzenleyen organik katalizörler vardır. Bu katalizörlere, enzim denir. Sütte bulunan başlıca enzimler; katalaz, lipaz, fosfataz, peroksidaz, proteazdır. Sütteki proteolitik enzimler Sütte, doğal olarak bulunan değişik proteolitik enzimler vardır. Plazmin enzimi ve somatik hücre proteazları bu tip enzimlerdendir. Sütteki proteolitik aktivite esas olarak plazmin enziminden kaynaklanmaktadır. Doğal proteolitik enzimlerin dışında ayrıca sütte çoğalan mikroor- ganizmaların salgıladığı proteolitik enzimler de vardır. Süt lipazları Sütte doğal olarak bulunan başlıca lipaz enzimi, lipoprotein lipaz (LPL)’dır. Ayrıca hijyenik koşullarda üretilmeyen çiğ sütte gelişen ve somatik hücrelerden kaynaklanan mikroorganizmalar tarafından salgılanan lipaz enzimleri de bulunabilir. Süt lipidlerinin parçalanması, sindirim siste- minde mide ve pankreastan salgılanan lipazlar yardımıyla gerçekleşmektedir. Sonuç olarak, süt eşsiz bir gıdadır. İçerisinde bulunan şekerler, proteinler ve yağlar sütün kendine has bileşiminin oluşmasına ve canlılar için muhteşem bir beslenme kaynağı olmasını sağlar. Kaynaklar : 1)http://www.asuder.org.tr/sut_yagi.html 2)http://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/251744-sutteki-dogal-enzimler-fonksiyonlari-ve ana- liz-yontemleri-nelerdir.html#ixzz2vU5fv7c0 3)http://tr.wikipedia.org/wiki/Laktoz 4)http://www.bilgiustam.com/laktoz-nedir-sut-sekeri-hazimsizligi-nedir 5)http://www.food-info.net/tr/protein/milk.htm 6) Dairy Processing Handbook, Tetrapak, Sweden 7)http://fst.osu.edu/People/HARPER/Functionalfoods/Milk%20Components/Lactoperoxidase.html
  • 13. İNOVATİFKimya Dergisi13 Karadeniz Teknik Üniversitesi KIRKLARELI ÜNIVERSITESI KIMYA BOLUMU ARS. GÖR Osman ÜNER oosmanuner@hotmail.com “TAŞ” Bazı zamanlarda arkadaşlarımızla, “Taş Kalpli” veya “Taş Kafalı” gibi söylemlerle takıldığımız olmuştur elbette, fakat taş; hayatın her anında çıkar karşımıza. Bazen tarihi eser olarak bazen ise ayağımıza takılıp düşmemize neden olan uğursuz bir nesne olarak ama taşın hayatımızdaki öne- mi küçüm- sediğimiz kadar önemsiz değildir. Taş, M.Ö. 8000 yılından önce çeşitli ilkel faaliyetlerde kullanılmak- la beraber lit- eratüre resmi olarak M.Ö. 8000 yılın- da Cilalı Taş Devri’nin başlangıcından itibaren geçmiştir. İns- anoğlu M.Ö. 8000-5500 yıl- ları arasında sert ve düzgün taş aletler yaparak hayatın zorluklarıyla baş etmek için çeşitli alan- larda kullan- mışlardır. Örneğin, yapmış oldukları taş aletleri kulla- narak taştan tekerlekler ve çeşitli süs eşyaları yapmışlardır. Ayrıca bu dönemde taştan evler yapılarak, doğadan gelen tehlikelere karşı kendilerine bir barınak oluşturmuşlar ve taştan yapılan oklarla avcılık sanatı gelişmiş fakat yapılan bu silahlar savaşlarda yüksek sayıda can kaybına neden olduğundan dolayı, insanoğlunun tarihinde kara bir leke olmasını da sağlamıştır. İlaveten, yaklaşık 4000 yıl önce buğdayı una çevirmek için değirmen taşları üretilerek bugün sofralarımızın bir vazgeçilmezi olan ekmek üretimine de katkı sağlamıştır. Taşın yaşama olan yararlarını saymakla bitiremeyiz; taş insanları yerleşik hayata daha çabuk adapte etmiş ve ticaretin gelişmesinde çok büyük bir etmen olmuştur.
  • 14. İNOVATİFKimya Dergisi 14 Taş hala günümüzde birçok çeşitli alanlarda kullanılmakta olup insanoğluna hizmet etmektedir. Günümüzde kullandığımız yollara baktığımızda bile parke taşları ve çeşitli taşlardan yapıldığını görürüz. Bununla birlikte, mermer, andezit, bazalt, granit, traverten ve tüf gibi doğal taş ürünleri, yapıların döşeme ve kaplamalarında kullanılır. Diğer yandan matkap ucu olarak taşların en serti ve değerlisi olan elmas kullanılır. Taş, suda bulunan çeşitli minerallerin ve bileşenlerin pıhtı durumuna gelmesi sonucu oluşan, inorganik maddelerin katı duruma geçmesi ile oluşan bir tür kaplama çeşididir. Genellikle bu mineraller Kalsiyum Karbon- at [CaCO3], Kalsiyum Fosfat [Ca3(PO4)2], Magnezyum tuzları ve Silis şeklinde sistemde bulunurlar. Sudaki çözünen taş oluşturucu maddelerin miktarı doyma noktasına geld- iği an taş oluşmaya başlar. Ortamın sıcak- lığı, asiditesi (pH), taşı oluşturan mineral çeşitleri ve oranları (sudaki konsantrasyonu) taşın oluşumuna etki ettiğinden, taşın türünü değiştirmektedir. Örneğin, sıcaklığın art- masıyla sudaki çözünen tuz miktarı artmakta ve bunun sonucunda yüksek sıcaklıkta oluşan ekseriya depozit oluşur. Öte yandan, sistemin pH’ı yükseltilir ise kalsiyum karbonat taşının çözünürlüğü azalır. Sudaki diğer maddelerde taş oluşumunu etkiler. Toprak altında oluşan taşlar ısı, basınç ve ortamın etkisiyle daha sert ve değerli taşların oluşumuna neden olabilirler. Örneğin, pırlanta doğanın en değerli madenleri arasında sayılır ve elmasın 57 fasetli olarak kesilm- iş halidir. Elmas saf karbondan milyonlarca yıl yüksek ısı ve basınç altında kalarak oluşur. Dükkânlarda bayanların vazgeçemediği bir takı malzemesi olarak dükkânları süslemekte olan taş, bugün inşaat sektöründe yapı malzemesi olarak kullanılmakla beraber hayatımızın çeşitli alan- larındaki zorluklarla bir çözüm aracı olmaya devam ediyor. Bundan dolayıdır ki; taş bu gidişle alternatifi bulunamayacağa benziyor… Kaynaklar : •Çelik, M. Y. (2003). Dekoratif Doğal Yapı Taşlarının Kullanım Alanları ve Çeşitleri. Madencilik, Vol.42, No.1, pp.3-15 •Kesim, M. (1995). Gıda Teknolojisi p.202
  • 15. İNOVATİFKimya Dergisi15 Sakarya Üniversitesi KIMYAGER (MEZUN) Vahit KENAR vahitkenar@gmail.com “BİTKİLER DÜNYAMIZI TEMİZLİYOR” Merhaba değerli İnovatif Kimya Dergisi okuyucuları, Her sayımızda olduğu gibi bu sayımızda da dinamik ve geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmamızın mutluluğuyla kaldığımız yerden yazılarımıza devam ediyoruz. Bu ayki konumuz doğal arıtma sis- temleri. Soluduğumuz hava ve üzerinde yasadığımız toprak, çeşitli nedenlerle sürekli olarak kirlenir. Mey- dana gelen bu kirlilik zamanla büyük prob- lemler haline gelmek- tedir. Bu kirliliklerden kurtulmak için arıtma sistemlerine çok büyük miktarlarda yatırımlar yapılmakta ve paralar harcamaktayız… Özel- likle su kirliliği artık çözümü çok zor olan problemlerden biri haline gelmiştir. Artık daha ucuz daha etkin temizleme yöntemlerinin keşfedil- mesi gerekmektedir. Doğada meydana gelen, kendini temizleme olayları milattan bin yıl öncesinden beri bilinmektir. Bitkilerin temizleme gücüne dayalı arıtma sistemleri milattan bin yıl önce Romalılar tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Son 100 yıl içerisinde geliştirilen arıtma sistemlerinin çok pahalı olması, fazla enerji ve çalışma gücüne gerek duyulması son yıllarda özellikle küçük yerleşim alanlarında tekrar doğal sistemlerin kullanılması aktüel hale getirmiştir. Bitkilerin atık suların arıtılmasında kullanılmasını amaçlayan araştırmalar; bu sistemlerin kuruluş masraflarının teknik sistemlere göre % 15-40, işletme masraflarının da % 20-30 daha ucuz olduğunu göstermiştir.
  • 16. İNOVATİFKimya Dergisi 16 Bundan birkaç yıl önce İz- mir’in tor- balı ilçesine bağlı Korucuk köyünde kuru- lan doğal arıt- ma sisteminde saz, kamış, su mercimeği, su sümbülü gibi saçak köklü sucul bitkiler kullanılarak köyün kanali- zasyon sistemi başarılı bir şekilde arıtıl- maya başlandı. 500 nüfuslu köyün muhtarı Ahmet Koca bir röportajında: “Eskiden herkesin lağım çukuru vardı. Su- lar topraktan sızardı. Kötü koku ve sinek olurdu. Şimdi bu olay köyümüzde bitti. Tesis kurulurken bitkilerle köyün kanalizasyonunun arıtılacağına biz de ihtimal vermiyorduk. Sonucu 1,5 yıldır görüyoruz, çok memnunuz. ‘’dedi. Ne sinekten ne de kötü kokudan eser kalmadığını, gazetelerden okuduğumda hemen bu konu üzerine bir takım araştırma- larda bulundum. Daha sonraları İlk olarak 2004 yılında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından uygulamaya konulan ve bu kurumun kapatılmasının ardından illerde Özel İdarelere devredilen ‘doğal arıtma projesi’nin Türkiye genelinde 5 bin köyde uygulanması planlandığını öğrendim. Suyu yeniden kazanarak, tarımsal sulamada kullanılabilecek hale getiren proje, tüm köylerde hayata geçirilebilirse, 546 milyon metreküp suyun yeniden kazanılması hedefleniyor. Doğal arıtma sistemleri, bitkilerin arıtma gücü esasına dayanmaktadır. Bitki çeşidi ve atık su ile bitkinin bir araya getirilme şekillerine göre çok değişik sistemler ortaya çıkmıştır. Bitkiler, kendi besinlerini temin ederken tıpkı bir kimya fabrikası gibi çalışırken veya yine kendi yaşamlarını sürdürmek için topraktaki suyu su pompası gibi çekerken, soluduğumuz havayı da bünyelerinde bulunan sistemlerle temizlerler. Bazı bitki türleri, topraktan bünyelerine aldıkları kadmiyum ve nikel gibi ağır metalleri gövde, filiz ve yapraklarında biriktirir. Böylelikle bulundukları ortamdan bu ağır metalleri uzaklaştırmış olurlar.
  • 17. İNOVATİFKimya Dergisi17 DOĞAL ARITMA SİSTEMLERİ NELERDİR? 1-Kök Bölgesi Arıtma Sistemleri 2-Arazi Uygulama Sistemi 1-Kök Bölgesi Arıtma Sistemleri Bitki arıtma sistemlerinden şimdiye kadar söz ettiğimiz sistemler, genellikle doğal yapıya fazla müdahale edilmeden oluşan sistemlerdir. Kök bölgesi arıtma sistemi denmesinin nedeni, kul- lanılan bitkiler aerenchym adı verilen bir doku yardımı ile atmosferden aldıkları oksijeni 120 cm’ye kadar derine inen köklerine il- etmekte ve toprak içinde oksijence zengin bölgeler oluşturmaktadırlar. Böylece su içerisinde bol oksijenli ve oksijensiz bölgeler oluşmak- tadır. Bu şekilde oluşan farklı bölgeler değişik kimyasal olayların meydana gelmesini sağlayarak, kirlilik maddelerinin hızlı bir biçimde parçalanmasını sağlarlar. Oksijenli ve oksijensiz koşulların birlikte bulunması aynı zamanda nitrifikasyon ve denitrifikasyon olaylarının oluşmasını sağlar. Azot bileşiklerinin önemli bir bölümü elementer azot’a kadar parçalanır, geri kalan bölümü bitki tarafından biyokütleye dönüştürülürken bir bölümü de toprakta humus oluşturarak tutulur. Bu reaksiyonlar sonucu amin, thiole, amonyak gibi kötü kokulu gazların çıkışını ve çevreyi rahatsız etmeleri engellenir. İyi çalışan sistemlerde azot bileşiklerinin % 85’i elementer azot’a % 2-3’ü biyomasa dönüşür. Geri kalan kısım ise organik maddelerle birleşerek humus oluştururlar. Liebenburg (Federal Almanya) 2500 kişilik bir yerleşim alanının atık sularının arıtılması amacıyla 5400 m2lik bir alanda kurulan bir sistemde yapılan araştırmalar, böyle bir tesisin teknik sistemlere göre yapım maliyetinin % 40, işletme masraflarının da % 30 daha ucuz olduğunu göstermiştir. 2-Arazi Uygulama Sistemi Bu sistemlerin çalışma prensibi çayır, mera ve tarla gibi doğal alanlara kirli suların yağmurlama veya salma şeklinde gönderilmesine ve arıtılmış olarak tekrar toplanmasına dayanır. Bölgenin doğal koşullarına göre 4 değişik şekilde arazi uygulaması yapılabilmektedir.
  • 18. İNOVATİFKimya Dergisi 18 a) Kültür Bitkilerinin atık su ile salma ve yağmurlama şeklinde sulanması. Evsel atık suların bu amaçla kullanılması halinde kültür bitkilerinin su ihtiyacı karşılandığı gibi azot fosfor gibi kirlilik maddeleri bitki besin maddeleri olarak değerlendirilmektedir. Ancak böyle durumlarda atık su içerisindeki kimyasal ve diğer yabancı maddelerin dikkatle izlenmesi gerekir. b) Geçirgenliği fazla olan bitki kaplı alanlarda atık su infiltrasyonu Sistemin çalışma prensibi atık suyun bitki kökleri ve geçirgen tabakanın oluşturduğu bir sistem içerisinden hızla geçerek taban suyuna ulaşmasına dayanır. Çok tehlikeli maddelerin bulunmadığı atık suların arıtılmasında kullanılmaktadır. Özellikle gıda sanayii atıklarının arıtılmasın da bu yola başvurulur. c) Az geçirgen, eğimli alanlara atık su salınması Atık su bitki kökleri ve toprak içerisinden süzülerek geçer, arıtılmış olarak tekrar toplanır. d) Sulak alan oluşturulması Arıtma sistemleri içerisinde bilinen en eski sistemdir. Özellikle Romalılar tarafından yaygın bir biçimde kullanılmıştır. Bu sistemde, kanalizasyon ağı aralığı ile toplanan atık su arazinin uygun bir yerinde göl haline ge- tirilir. Göl içerisinde kendiliğinden gelişen her çeşit bitki ve mikroorganizmanın arıtma gücünden yararlanılır. Bu sistemin değişik bitkiler kullanılarak uygulanan farklı şekillerinin yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Prosese Genel Bakış
  • 20. İNOVATİFKimya Dergisi 20 Çakıl havuzu Depolama Doğal arıtma sistemi kurmak çok mu zor? Hayır, korkulacak kadar zor değildir aslında gayet basit. Sizde bahçenizde bir doğal arıtma sistemi kolaylıkla kurabilirsiniz. Doğal arıtma tesisi yapmak, çok fazla kompleks bir olay değildir. Basit bir prototip örneği sizlere aktarmakla başlayalım işe. Önce, dikdörtgen şeklinde bir havuz kazılıyoruz. Daha sonra, köklü bit- kilerin tutunabileceği toprak, kum ve çakıldan oluşan karışımı havuzun altına seriliyoruz. Dağıtım ve drenaj boruları döşeyerek arıtacağımız suyun özelliğine göre uygun sucul bitkilerin dikimine geçiliyoruz.
  • 21. İNOVATİFKimya Dergisi21 Bitki olarak suyu seven, saçak köklü bitkiler, sazlar ve kamışlar gibi sulak ortamda kendiliğin- den yetişen bitkiler kullanılması gerekiyor. Bitkilerin dikimiyle birlikte arıtma tesisimizin inşası bitmiş oluyor. Evsel atıklar ve kanalizasyon suyu, borular kanalıyla havuza aktarılıyor. Sistemde bulunan ve kendini yenileyebilme özelliği olan bu bitkiler suyu kirleten azot, fosfor, potasyum ve karbon gibi elementleri tüketerek besleniyor ve havadan aldığı oksijeni de kökleri vasıtasıyla suya ileterek, arıtma işlemini gerçekleştiriyor. Tabii bu işlemlere ek olarak bitkilere, ortamdaki mikro- organizmalar da katkıda bulunuyor. Bu tesislerimizde atık suları ’sulama suyu’ kalitesine kadar arıtabiliriz. Doğal arıtmada kullanılan sucul bitkilerle, tarım ilaçları ya da maden işletmelerinden gelen zehirli maddeleri de bertaraf edebiliriz. Şimdiden sisteminiz hayırlı olsun. Aşağıda birkaç görsel örneklerde mevcuttur. Kaynaklar : 1.Sorn,H.,BİTKİLERİN ATIKSU ARITIMıNDA KULLANILMASI,Hacettepe Üniversitesi eğitim bilimleri dergisi,Sayı: 7 Sayfa: 261 - 267, 1992. 2.Daymond. G.C., The Water-Hyacınth: A cinderella of the Plant World. New Letter on Compost, Appendix B 221, Oct. 1945. 3.Stephenon, M., Tumer, G. The Environınental Requirements of Aquatic Plants. CaL. State, Water Res. Contr. Board Sacramento, CA. publ. No. 65 (1980). 4.Shelef, G., R. Moraine: Photosyntehitc biomass production from sewage. Arch. Hydrobiology. Beih. Ergebr. Limnoloji 11-3-14. 1978. 5.Kardos, L.T. Renovation of Secondary Effluent for Resue as a Water Resoucre. EPA 660/2-74- 016 1974. ‘ 6.Schefer, F., P. Schactechabel: Lerbuch der Bodenkunde 9. Aufl. Enke-Verlag Stutgart 1976. 7.Kurpas, U: Wurzelraumentzorgung- Untersuchung eines nicht konventionelen Kliirverfahrens anhand der Eliıninationsleistung an einigen Mikroorganismen. Diss. Med. Fak. Göttingen 1980. 8.Kickuth, R., G. Kaitzis: Mikrobizid wirksame Aromatin aus Scirpus lacustris. Forum Uınwelt- Hygiere 6, 165-167. 1975. 9.Seidel, K., Reinigung von Gewiissern durch höhere Pflanzen Naturwiss. 53 (12) 289-297, 1966. 10. http://morminor.blogspot.com.tr/ (Prototip Arıtma sistemi görselleri)
  • 22. İNOVATİFKimya Dergisi 22 “OZON TABAKASI”Adnan Menderes Üniversitesi YÜKSEK KIMYAGER (MEZUN) İsmail BAYRAKTAR ismbyrktr@gmail.com Atmosfer, yerküreyi yani Dünya’yı kuşatan bir gaz tab- akasıdır. Atmosfer, canlıların yaşayabilmesi için ihtiyaç duyulan gazlardan oluşmuştur. Bu gazların %78’i Azot (N), %21 Oksijen (O), %1’de diğer gazlardır. Bu gaz tabakasının dünyamıza birçok yararı vardır. Atmosfer olmasaydı, yeryüzü güneş doğar doğmaz tam aydınlık, battığında ise tam karan- lık; aydınlık yerler çok sıcak, karanlık yer ise çok soğuk olur ve hiçbir hava olayı gerçekleşmezdi[1]. Ozon molekülleri, atmosferde bulundukları yere göre farklı karakteristik özellikler gösterirler. Stratosfer tabakasındaki ozon canlılar için yararlı, buna karşılık dünya yüzeyine yakın atmosfer tabakasında yani troposfer tabakasında bulunan % 10 oranındaki ozon yıkıcı etkisi bulunmaktadır. Ozon (O3) üç adet Oksijen atomundan oluşan şeffaf bir gazdır. Ozon tabakası, ozon gazından oluşan ve atmosferin yukarı seviye- lerinden başka bir deyişle yer yüzeyinden 10-50 km yüksekte bulunan bir tabakadır. Bu tabakanın, temel görevi ultraviyole (UV) ışınlarını tutarak filtre görevi yapmasıdır[3]. Tüm ozonun yaklaşık % 90’ı yüksek konsantrasyonla yaklaşık 25 km yükseklikte ulaşarak dünya yüzeyin- den 15-45 km yukarıda stratosfer olarak bilinen yukarı atmosferin çok soğuk bir tabakasında saçılmış halde ve 20 km kalınlığında bir tabakadır. Her 100.000 molekülde sadece bir tanedir
  • 23. İNOVATİFKimya Dergisi23 Ozon iyi mi kötü mü? İyi ozon, tüm ozonun %90’ıdır ve aynı zaman- da stratosferik ozon olarak da adlandırılır. Bu ozon tabakası, doğal bir filtre görevi görerek ye- ryüzündeki tüm canlıları güneşin uv ışınlarına karşı korur. Ozon tabakası olmasaydı birçok insan cilt kanseri, katarakt gibi hastalıklara yakalanacak; hayvanlar ve tarım ürünleriyle bitkilerin yanı sıra okyanusların üst seviyelerindeki canlı organizma- lar bundan zarar görecekti. Ozon doğal olarak atmosferde oluşur ve orada bozulur. Atmosferde ozon, güneş ışınları, azot, hidrojen ve klor dâhil çeşitli bileşiklerle kimyasal reaksiyona girerek bozulur. Atmosferde üretilen ve tüketilen ozon dengededir. Diğer %10’luk kısım ise kötü ozonu oluşturur. Araç egzozları ve endüstriyel emisyonların oluşturduğu uçucu organik karışımların ve de ni- trojen oksitlerin havaya karışmasıyla ortaya çıkan insan aktivitelerinin sebep olduğu ciddi bir hava kirliliğiyle yer seviyesinde oluşur. Yazın sıcak günlerde uçucu organik karışımlar ve azot oksitler güneş ışınlarıyla reaksiyona girdiklerinde duman olarak isimlendirilen tehlikeli kentsel endüstriyel pus halini alır. Kötü ozon insanlarda ve hayvan- larda ciddi göz, burun ve solunum problemlerine neden olabilir ve tarım ürünleriyle ormanlara zarar verebilir[4].
  • 24. İNOVATİFKimya Dergisi 24 Ozon Tabakasının DELİNMESİ! Ozon tabakasındaki delikten bahsedildiğini şu veya bu şekilde duymuşsunuzdur. Aslına bakarsanız delik terimi ozon moleküller- inin tamamen yok olması değil, onların büyük ölçüde ve hızla azalmasını ifade eder. Sonuçta ozon tabakasında ciddi boyutlarda bir incelme söz konusudur. 1985 yılında İngiliz bilim adamları An- tarktik Kıtası üzerinde ozon tabakasında aşırı incelmeyi veya deliği keşfettiklerini açıklayarak herkesi şaşırttılar. Halley Bay (Antarktika) üzerindeki ozon konsantra- syonunun 1980’lerdeki seviyesinden % 40 daha az olduğunu buldular. Bilim adam- larının dikkatli ölçümleri ve yoğun çalışma- ları sonucunda 70’lerin sonlarında incelm- eye başladığı sonucuna vardılar. Klimalarda, buzdolaplarında, köpüklerde, deodorantlarda, yangın söndürücülerde, endüstriyel eriyiklerde vb. diğer ürünlerde sıkça kullanılan insan yapımı kimyasal olan kloroflorokarbon emi- syonları (CFC) toplam stratosferik ozon tükenmesinin % 80’inden daha fazlasının nedenini açıklar. Ozon tabakasının incelmesine neden olan maddeler; •Kloroflorokarbonlar (CFC) •Halonlar •Metilkloroform •Karbontetraklorid •Hidrobromoflorokarbonlar (HBFC) •Hidrokloroflorokarbonlar (HCFC) •Metilbromid Bütün bu kimyasal maddeler, geniş bir klor sınıfının ve endüstriyel halokarbonlar olarak bilinen bromür içeren bileşenlerin üyesidir. Tüm bu endüstriyel halokarbonlar iki nedenle ozon tüketici- sidirler. Birincisi tepkin değildirler ki aşağı atmosferde bozulmayarak stratosfere sürüklenebilen kimyasal maddeler, ikincisi ise ozonu tahrip eden doğal reaksiyonlara yardım etmeleridir[5]. Antarktika ozon tabakası deliği
  • 25. İNOVATİFKimya Dergisi25 Bunlar bir kere stra- tosfere eriştiğinde UV radyasyonu bunları, klor (CFC vb.) ve brom (halonlar vb.) dan oluşan iki güçlü ozon tüketicisini açığa çıkar- mak suretiyle parçalar. Klor ve bromun her iki- si de değiştirilmeden ve kendi kendilerini tahrip etmeksizin ozonu tahrip eden reaksiyonları can- landırır ve hızlandırır- lar. Klor atomları ozona karşı doymak bilmez bir iştaha sahiptirler ve tek bir klor atomu 100.000 ozon molekülünü yok etme yeteneğine sahip- tir. Ozon Tükenmesi Durdurulabilir mi? Bilim adamları, eğer bütün ülkeler ozon tabakasına zarar veren kimyasal maddelerin üretimini ve kullanımını yakın bir gelecekte durdururlarsa ozon tabakasının yavaş yavaş kendini yenileyebi- leceğini söylemektedir. Ozon tabakasının onarımı şüphesiz bir gecede olmayacaktır. Ozon tüketen kimyasalların stratos- fere ulaşması uzun yıllar alacaktır ve bir kere oraya ulaştıklarında da bunların tükenmesi yüzyıl- larla ölçülen bir zaman sürecinde gerçekleşeceğinden muhtemelen yıllar boyunca ozon tabakasına zarar vermeye devam edecektir. Yapılan anlaşmalarla tüm ozon tüketen kimyasalların üretimi ve kullanımı durdurulacak olmasına rağmen stratosferdeki klor seviyesi 21. yy kadar azalmaya başlamayacaktır. Ozon tabakasının 2060 yılına kadar normale yani 1980 öncesi klor seviyesine tahmin edilmektedir. Bu tarihe gelindiğinde Antarktik ozon deliğinin daimi olarak yok olacağı düşünülmektedir[6]. Biz kimyagerler olarak bu umarsızca kullanım ve tüketme çılgınlığına son verilmesinde öncü ol- malıyız. Kullandığımız her kimyasalın ozona zarar verebileceğini düşünerek daha dikkat etmeli ve uyarılarda bulunmalıyız. Unutmayalım ki gelecek nesil bizim hatalarımızı tekrarlamasın. Daha iyi bir yaşam için…… Kaynaklar : 1.İnternet kaynak (http://www.ccpo.odu.edu/SEES/ozone/class/ Chap_1/index.htm) 2.İnternet kaynak (http://www.atm.ch.cam.ac.uk/tour/dobson.html) 3.Prof. Shakhashiri, Chemical of the Week /Ozone 4.İlker Subaşı Ozon ve Ozon Tabakası sunumu 5.Animationfactory.com/ozone 6.Ozonmar.com/ozonhakkında
  • 26. İNOVATİFKimya Dergisi 26 “Kaya (Şeyl)Gazı”Marmara Üniversitesi KIMYA MUHENDISI (ÖGRENCI) Halil KILIÇ hll_kilic@hotmail.com Kaya (şeyl) gazı, kil, kuvars ve kalsit miner- allerinden oluşan tortul kayacın gözeneklerinde bulunan gazdır. Doğal- gaz, kömür ve petrole göre daha az karbon salınımına sebep olduğu için daha temiz ve çevre- ci bir yakıt türü olarak kabul edilir. Şeyl, dün- yanın birçok noktasında bulunan, organik mal- zeme yönünden zengin tortullu bir kayadır Kaya gazı, tortul bir kayaç türü olan şeylin gözenekleri içinde hapsolmuş bir doğal gaz türüdür. Şeylin içinde gözenekler olmasına rağmen geçirgenliği düşüktür. Şeylin geçirgenliği düşük old- uğundan dolayı, şeylin içinde oluşan doğal gaz kaya içerisinde hareket edemez ve kaya içinde hapsolur. Fakat şeyl yapısındaki her kaya içersinde kaya gazı bulunmayabilir. Bu kayaların belirli oranda organik madde içermesi ve yeterli olgunlukta olmaları gereklidir. Kaya gazı bir çeşit doğal gaz türüdür. Kaya gazı içeriği de doğal gaz içeriğine benzer yüzdelik oranlarla metan, etan, propan ve değişik oranlarda hidrokarbonlar içerir.
  • 27. İNOVATİFKimya Dergisi27 Şeyl Gazı Üretimi Kaya gazı üretiminde dikey sondaj ve yatay sondaj ikisi bir arada uygulanır. Yer altı sularına kirli- lik konusunda herhangi bir zarar vermemek için, yer altı sularının bulunduğu katmanın altına kadar sondaj yapılır. Daha sonra sondaj kuyusunu korumak için çelik koruma borusu yerleştirilir. Sondaj kuyusu ile çelik boru arasındaki kalan boşlukta beton ile doldurulur. Çevreye zarar vermemek için çelik koruma borusu ve beton katmanları azalan oranda kuyu daha da derinleştirilir. Sondaj kaya gazının bulunduğu şeyl katmanına gelene kadar devam eder (1000-1500 m). Kaya gazının bulunduğu katmana geldikten sonra sondaja yatay şekilde devam edilir. Yatay sonda- jda açılan sondaj kuyusunu korumak için yatay sondaj kuyusuna çelik koruma borusu yerleştirilir ve sondaj boşluğu beton ile doldurulur. Bu işlem tamamlandıktan sonra yatay sondajda delik açma mermileri kullanarak yatay boruda belirli aralıklarla delikler açılır. Bu işlemle kayada çatlaklar oluşturulur. Bu çatlakların tekrar kapanmasını önlemek ve çatlakları genişletmek amacıyla hidrolik sıvı sondaj borusuna basınçlı şekilde pompalanır. Hidrolik sıvı %98-95,5 oranında sudan ve kum- dan, ayrıca çelik borularda zamanla oluşacak korozyonu önlemek amacıyla belirli oranda kimyas- allardan oluşur. Su ile gönderdiğimiz kum çatlaklar arasına girer ve kayada açtığımız çatlakların tekrar kapanmasını engeller. Bir dikey şekildeki çatlatma uzunluğu en fazla 40m olmalıdır.
  • 28. İNOVATİFKimya Dergisi 28 Her bir çatlatma operasyonunun maliyeti 200,000-500,000 $ arasında değişir. Sondajdan çıkan kaya gazı yüzeyde bulunan prosese alınır, burada kaya gazı önce filtrelerden geçirilir, gaz dışında- ki kum vb. kirlilikler giderilir. Kirliliği giderilen gazlar sıvılaştırma prosesine alınır ve tankerler vasıtasıyla işleme prosesine gönderilir. İşleme prosesinde kaya gazı işlendikten sonra kullanıma gönderilir. Dünyada Kaya Gazı İlk kaya(şeyl ) gazı üretimi 1821 yılında ABD’de New York eyaletinde gerçekleştirildi. Ve 1970 yılında endüstriyel ölçekte üretim sağlandı. Üretim maliyeti yüksek olduğundan dolayı üretime devam edilmedi; ancak 2000’li yıllardan sonra üretim maliyetini düşüren teknolojik gelişmeler- le birlikte kaya gazı tekrar enerji gündeminde yerini aldı. Kaya gazının, son dönemlerde rağbet görmesi kaya gazının değerini gün geçtikçe artırıyor. Dünyadaki kaya gazı rezervinin büyük oranı Çin dedir. Çin toplam enerji ihtiyacını kömürden ve geri kalan ihti- yacını da diğer kay- naklardan sağlıyor. Dünyadaki kaya gazı rezervinin büyük or- anının Çin de olması, Çin’in avanta- jlı bir durumda olduğunu gösteri- yor. ABD kaya gazı için büyük yatırımlar yapmasına karşın Çin’de kaya gazı için kayda değer bir yatırım yok. Fakat birçok ABD şirketleri Çin’de yatırım yapar- ak enerji üretimini oradan karşılamaya çalışıyor. Böylece iki tarafta kazanç sağlıyor. Bunun gibi birçok şirketler ve ülkeler kaya gazından enerji karşılamak için ortaklık antlaşmaları imzalıyor. Avrupa da ise İngiltere’nin kuzeybatısındaki yerin 3000 m altında büyük bir kaya gazı rezervi keşfedildi. Bu miktar adanın gaz ihtiyacının %10 unu karşılayacağı tahmin ediliyor. Avrupa da kaya gazına önem veren ülkel- erden biri ise Polonya. Polonya, enerji ihtiyacının büyük kısmını kaya gazından karşılamak için büyük yatırımlar yapmaktadır
  • 29. İNOVATİFKimya Dergisi29 Türkiye’de Kaya Gazı Ülkemizde kaya gazı potansiyeline sahip alanların başında Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Trakya Bölgesi, Tuz Gölü ve Sivas Çevresi yer alır. Türkiye’nin çıkarılabilir kaya gazı rezervlerinin kapa- sitesinin 680 milyar m3 olduğu tahmin ediliyor. Sadece 2013 yılında ülkemiz 45 milyar m3 doğal- gaz tüketti. Bu rakamları karşılaştırdığımızda ülkemizdeki kaya gazının önemli miktarda olduğu görülüyor. Üretim maliyeti yüksek olsa da kaya gazı, ilerleyen teknolojik gelişmelerle birlikte ülkemizin enerji ihtiyacının bir kısmını karşılayacağı görülüyor. Kaynaklar : •http://tr.wikipedia.org/wiki/Kaya_gaz%C4%B1 •http://www.petform.org.tr/images/etkinlikler/istisare_toplantisi_pigm_omer_koca_3.pdf •http://ekonomi.isbank.com.tr/UserFiles/pdf/ar_06_2013.pdf •http://www.iukmk.org/haber/enerjide-yeni-umut-seyl-565.html •http://www.mta.gov.tr/v2.0/birimler/redaksiyon/ekonomi-bultenleri/2012_13/MTA_ EkonomiBulteni_13_8-ilkersenguler.pdf •http://www.21yyte.org/tr/arastirma/enerji-ve-enerji-guvenligi-arastirmalari-merke- zi/2014/03/13/7486/seyl-gaz-gercegi • Kaya Gazı / Tuba Sarıgül, Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi, 557. Sayı •http://www.21yyte.org/tr/arastirma/enerji-ve-enerji-guvenligi-arastirmalari-merke- zi/2014/03/13/7486/seyl-gaz-gercegi •https://www.haberturk.com/yazarlar/guntay-simsek-1019/833149-turkiyede-gaz-var-mi-petrol- gercekten-yok-mu •http://www.konyalife.com.tr/haber/turkiye-nin-en-buyuk-rezervi-konya-da-gelecegin-enerji-kay- nagi--kaya-gazi.html
  • 30. İNOVATİFKimya Dergisi 30 “Excel ve Kimya”Cumhuriyet Üniversitesi KIMYA MUHENDISI (MEZUN) Yavuz Selim KART kim_muhselim@hotmail.com Merhaba Arkadaşlar, Bir önceki sayımızda sizlere Matlab programının Kimya ve Kimya Mühendisliği uygulamalarından bahis ettim. Birkaç temel özellik anlattım. Örnekler üzerinden giderek işlemi tamamladım. Matlab programı iyi güzel bir program; lakin lisansının pahalı olması, okullarda bazı üniversiteler hariç öğretilmemesi, kullanımının ve öğreniminin biraz zaman alması, öğreniminin genel mühendislik bilimlerinde daha yaygın olması nedeniyle sizlere bu sayımda Excel ve Kimya uygulamalarından temel kullanımından bahis edeceğim. Excel Programı Microsoft Office Uygulamaları içerisinde bir programdır. Genel itibari ile birçok kayıt ve işlemi tutmak, tablolamak, grafik ile görsel şölen katmak gibi özellikleri mevcut. Yani sizin yaptığınız işlemin görselliğini güçlendir- erek sizlere daha güzel sonuçlar verir. Şimdi bu özellikler matlab da yok mu diyeceksiniz. Matlabda olmayan bir şey yok. Yani Matlab programında da grafik çizimi yapabilirsiniz. Ama Excelde bir önceki sayıdaki gibi işlemleri yapmanız, matris çözdürmeniz mümkün değil. Sonuçta ofis türünden bir uygulama. Günlük hayatı pratikleştirmeye yönelik şeyler içeriyor. Çok geniş bir uygulama alanına sahip program- da bugün yapacağımız işlem grafik çizimi ve bunları çizerken yapacağımız işlemlerden bahis edeceğim. Resim 1 : Veriler
  • 31. İNOVATİFKimya Dergisi31 Resim 1 deki gibi verilerimizin bize laboratuvarda verildiğini düşünelim. Bunlar bizim çıktımız olsun. Bunu nasıl grafik işlemine tabi tutacağız onu inceleyelim. İlk önce verilerimizi seçiyoruz. Bu 3 kolonu “x” kısmından “2,30” yazılan yere kadar seçiyoruz. Seçim işlemi bitince aşağıda gördüğünüz şekildeki gibi olması gerekiyor. Buradan sonra Excel programında en üstteki sekmelerden “Ekle” kısmına tıklıyoruz. Buradan ekleme kısmında çeşitli grafikler mevcut. Tabi bizim için çizgi gibi olan grafikler lazım. Yani bizim işimize yarayacak olan grafik çeşidi çizgi grafiktir. Diğerlerini kullanmak tercihinize kalmış lakin; okuldaki ödevleriniz ve işlemleriniz için bu grafik daha iyi. Resim 3’den görüldüğü üzere seçimimizi yapıyoruz. Bu seçimi yaptıktan sonra çizim beliriyor. Resim 2 : Seçilmiş Veriler Resim 3: Ekleme kısmı
  • 32. İNOVATİFKimya Dergisi 32 Şekilde grafiğimiz oluştu. Ama bu grafikte hiçbir şey belli değil diyorsunuz değil mi? İşte bu kısımlarda da Excel imdadımıza yetişiyor. Excel’in özellikleri kısmından eksen başlıkları bölüm- lerini görüntülemeyi seçip gerekli düzeltmeleri yapıyoruz. Bu işlemleri yapınca aşağıdaki gibi bir sonuç bizim karşımıza geliyor. Resim 4: Çıkan Grafik Resim 5: Düzeltilmiş Grafik
  • 33. İNOVATİFKimya Dergisi33 Bu şekilde deneydeki işlemlerin sonuçlarının grafiğini çiziyoruz. Sağa ve sola gerekli isim- lendirmeleri yaparak daha okunabilir hale getirdik. Şimdi denklemimizin grafiğini, R2 değerini ve eğilim çizgisini bulmaya geldi. Bu değerleri bulurken de daha önce çizmiş olduğumuz grafiğin üstünde sağa tıklayarak eğilim çizgisini seçe tıkladığımızda eğilim çizgisi çıkıyor. Buradan açılan seçenekler yardımıyla denklemi bul R2 ifadesini bul seçeneklerine tıklayıp, biraz süslediğimiz zaman aşağıdaki sonuç ortaya çıkıyor. Resim 6: Denklemi ve R2 ifadesi eklenmiş grafik
  • 34. İNOVATİFKimya Dergisi 34 Buradan çıkan sonuç ne? Grafik kâğıdına çizer gibi işlemlerimizi çizebilir. Gerekli grafik ayar- larımızı Excel’in özelliklerini ayrıntılı, inceleyerek ve verimli kullanarak muhteşem hale getire- biliriz. İşlemler bunlardan ibaret, gerisi sizin araştırma kabiliyetiniz ve yaratıcılık gücünüz ile alakalı. Yaptığım işlemleri Office 2013 versiyonunu kullanarak yaptım. Bazı ayarlamaları bundan dolayı göstermedim. Genel hatları ile programı anlatmaya çalıştım. Laboratuvar işlemlerinizde ve iş yerlerinde çok kullanılan bir program. Benim anlattıklarım küçük bir mum ışığı. Sizin çalışma- larınız ve pratikleriniz ile daha da ilerleyeceğinize şüphe yok. Yazılarımı kısa ve öz tutmaya gay- ret ediyorum. Umarım faydalı olur. İyi çalışmalar. Kaynaklar : http://mmsphyschem.com/excelIChem.htm http://www.mhilmieren.com/sayfa/haber_detay.asp?haberID=123
  • 35. İNOVATİFKimya Dergisi35 iNOVATiF KiMYA DERGiSiİ’NDEN HABERLER Liseli Öğrenciler Çimentosuz Beton Üretmeye Çalışıyorlar Niğde Faik Şahenk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin çimento bölümünde okuyan 11 öğrenci, çimentosuz beton üretimi projesiyle çimentonun çevreye verdiği zararı en aza indirmeye çalışıyor- lar. Genç mucitler, ‘’Günümüz yapı sektöründe beton vazgeçilmez bir sektördür. Betonun içinde su, agrego ve çimento vardır. Çimentonun son zamanlarda çevreye verdiği zararlar tartışma konusu olduğu için biz çevre dostu sodyum hidrokisatı, verdiğimiz kimyasal madde ve cürüf kimyasal maddesini kullanıyoruz. Bu iki maddenin dayanımını daha yüksek elde etmek için çalışmalarımız devam ediyor. Yaptığımız betonlar da burada gözüktüğü için dayanımları hemen hemen çimentoyla aynı eşdeğerdedir. Biz bu betonu hazırlamak için iki aşamadan geçiyoruz. Bir gurup arkadaşımız kimyasal maddeyi, bir gurup arkadaşımızda karışımla ilgileniyor. Sodyum hidroksit ve su ile tep- kimeye girdiği zaman kimyasalımız 50 santigrada çıkıyor. Bunu karışıma eklediğimiz zaman küp olarak alıp, oda sıcaklığında kurutmaya bırakıyoruz’’ dedi. Öğrencilerin öğretmenleri, ‘’Derslerimizde sürekli betonla ilgilendiğimizden, öğrencilerimiz bu projeyi bizlere sundular. Bizde laboratuvarımız olmadığı için Niğde Üniversitesi’nin laboratuvarını kullandık’’ dedi.
  • 36. İNOVATİFKimya Dergisi 36 Ortaokul Öğrencilerinden Ceviz Kabuğundan Organik Sucuk Üretimi Kayseri de iki ortaokul öğrencisi Ali Barış Üstündağ ve Yaşar Esener, sucuk yapımında zararlı kimyasal yerine ceviz kabuğu tozunu kullandılar. Üstündağ, ‘’Sucuğun içinde zararlı mikroorganizmalar bulunabiliyor. Zararlı olan bu bakterileri önlemek için ceviz kabuğunu kullandık. Ceviz kabuğu bu bakterileri önlüyor ve bakterileri yok ediyor. Endüstriyel sucuk üretiminde ise nitrat ve nitrit kullanılıyor’’ dedi. Üstündağ, bu projedeki amaçlarının organik ve sağlık açısından daha güvenilir sucuklar üretmek olarak belirtti. Üstündağ organik yiyeceklerin tüketiciler tarafından daha çok kullanıldığına dikkat çekti ve konuşmasına şöyle devam etti: ‘’ Dünya nüfusunun giderek artması beslenmede dengesiz- lik ve endüstriyel alanların giderek gelişmesi sonucu sağlıkla ilgili sorunlar artmıştır. Günümüzde bilim ve teknolojideki büyük ilerlemelere rağmen, doğal kaynakların bilinçsizce tüketimi ve karşılaşılan ekonomik güçlükler doğal kaynakların çok amaçlı kullanılmalarını zorunlu kılmıştır’’ diye konuştu. Üstündağ, ceviz kabuğunun sucuğun erken bozulmasını da engellediğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: ‘’ Yapılan analizle yeşil ceviz kabuğunun içerdiği juglon gibi fenolik bileşiklerin antimikrobiyal yönden etkili olduğunu tespit ettik. Ayrıca nitel gözlemlerimize göre sucukta kü- flenmeye de engel olduğunu fark ettik. Böylece atık olan yeşil ceviz kabuklarından elde ettiğimiz fenolik bileşiklerle, sucuk içerisinde kullanılan nitrat ve nitrite karşı entimikrobiyal katkı maddesi olabileceğini ve sucuğun fonksiyonelliğinin artırılacağını tespit ettik.’’ Yaşar Esener ise cevizin doğal bir koruyucu katkı maddesi olarak kullanılabileceğini ve kurutul- muş ceviz yaprağının Asya ve Avrupa ülkelerinin kırsal kesimlerinde çay şeklinde yaygın olarak tüketilmekte olduğunu söyledi.
  • 37. İNOVATİFKimya Dergisi37 Kimya Sektörü İhracat Verileri Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) ver- ilerine göre, kimyevi maddeler ve mamüller sektöründe 2013’ün Ocak-Mart dönemine göre % 2,7 lik artışla 4 milyar 311 milyon 346 bin dolara yükseldi. Kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü Türkiye de en fazla ihracat yapan 3’üncü sektördür. En fazla ihracat yaptığımız ülkeler sırası ile Irak, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleridir. En fazla ihracat İstanbul Kocaeli ’den; Kocaeli geçen yılın Nisan ayına göre ihra- catını yüzde 17,3 olarak artırdı. Kocaeli 1 milyar 753 milyon 273 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İstanbul ve Kocaeli Türki- ye’nin kimyevi maddeler ve mamuller ihra- catını yüzde 67,6’sını karşıladı. İzmir 354 milyon 810 bin dolar, Ankara 331 milyon 768 bin dolar, Gaziantep 176 milyon 472bin dolarlık ihracat yaptı. Kaynaklar: http://www.haberler.com/genc-mucitlerden-buyuk-bulus-5924042-haberi/ http://www.radikal.com.tr/cevre/ceviz_kabugundan_organik_sucuk_uretildi-1187219 http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilimteknik/61687/Kayserili_ogrencilerden_sucukta_ devrim.html http://www.beyazgazete.com/haber/2014/4/3/kimya-sektoru-ihracati-4-3-mil- yar-dolar-oldu-2183339.html http://www.marathonkimya.com/tr/index.html
  • 38. İNOVATİFKimya Dergisi 38 Kimya SözlüğüKimya Dergisi İNOVATİF Colloids - Kolloidler Büyüklüğü 10-1000 angstrom arasında değişen, bir başka madde de asılı, çok küçük parçacıklardır. Chlorination -Klorlama Mikropları giderme amacıyla içme suyu yada atık suya klor eklenmesi. Gas chromatograph-Gaz Kromatografi Bir gaz veya sıvı karışımın içindeki maddelerin ( gazların veya uçucu sıvıların ) oranlarını belirleyebilen analiz cihazı. Dieldrin -Dieldrin Oktaloks diye de bilinen, klorlu hidrakarbonlar sınıfından beyaz kristalimsi tarım ilacı. Birçok haşarat açısından zehirli etkiye sahip ve bazı kuşlar için de öldürücüdür. Dioxin - Dioksin Bitki öldürücülerde bulunan, son derece zehirli maddeler kümesi. Chlorine - Klor Ağartıcı, oksitleyici etki maddesi olarak su arıtma yada mikrop giderme amacıyla kullanılan halojen eleman; zehirli bir gaz. Freon - Freon Yaygın biçimde kullanılan klorofluorokarbon. Nitrification - Nitratlama amonyum iyonunun nitrosomonas ve nitrobakter türünden mikroorganizmalar tarafından nitrit ve nitrat iyonlarına yükseltgenme işlemi. Radiation hazard - Radyasyon Tehlikesi Radyoaktif maddelerin yaydıkları parçacıkların ve ışınların yol açtığı tehlike; büyük dozlar hızlı ölüme neden olur, buna karşılık düşük düzeyde radyasyona maruz kalınması, kanser riskinde artışa yol açar. Radon - Radon Toprağın ya da kayaların havaya saldığı doğal radyoaktif gaz; bu gaz yetersiz havalandırılmış binalarda birikebilir ve sağlığı tehlikeye sokar. Cathodic protection - Katodik Koruma Metal bazlı yer altı veya sualtı borularını paslanmaya ( oksitlenmeye ) karşı koruyan elektrokimyasal yön- tem. Oxidant - Oksitleyici Yeni bir madde oluşturmak üzere havada kimyasal olarak tepkiyen, oksijen içeren madde; fotokimyasal du- manın (sisin) birincil kaynağı.
  • 39. İNOVATİFKimya Dergisi39 Yararlı SitelerKimya Dergisi İNOVATİF Kimya Mühendisi arkadaşlarım için çok güzel bir hesap- lama sitesi. Bu sitede kimya mühendisleri için hesaplama işlemleri mevcut. Değerleri girerek otomatik olarak hes- aplama işlemleri yapabilirsiniz. Neler hesaplandığını in- celeyeccek olursak : Isı Değiştirici Hesapları, Buhar Hes- apları, Ekipman Hesapları, Pompa Hesapları vs. İçeriğini inceleyerek daha fazla bilgi edinebilirsiniz. https://www.emolecules.com/ Kimya Çizimi yapmak büyük problem olabiliyor. Bazı programların da kurulum kullanım karmaşıklığı fazla. İşte bu noktada bu web sitesi işinizi görecek gibi. Sitede çizimler yapabiliyorsunuz. Ayrıca CAS Sayısı ya da isim kullanarak istenilen molekülü ya da yapıyı aratıp eklemek mümkün. Kimyager arkadaşlarımızın işine yarayarak öneriyorum. İyi kullanmalar dilerim. http://www.learnerstv.com/animation/Free-chemistry-animations-page1.htm Bu siteyi de Öğretmen arkadaşlarımız için paylaşıyoruz. Öğretmen arkadaşlarımız buradaki flash görselleri kulla- narak öğrencilerine daha faydalı olabilirler. Sitede kimya ile ilgili bir çok hareketli flash görseller mevcut. Bu görseller hem akılda kalıcılığı hem de öğrenmeyi kolaylaştır. Hem de öğrencilerin ilgisini çeker diye düşünüyoruz. İyi incelemeler dileriz. http://checalc.com/
  • 40. İNOVATİFKimya Dergisi 40 Kimya Dergisi İNOVATİF Kimya Bulmacasi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Soldan Saga 1. Bir elementin radyoaktif özellik gösteren izotoplari. 5. Temel haldeki bir elektronun, disaridan enerji verilerek daha kararsiz olan bir dis yörüngeye çikarilmasi hâli. 7. Kimyasal reaksiyonlara karsi ilgisiz elementler. Periyodik tablodaki 8A grubu elementleri.Inert veya asal gaz olarakta bilinirler. 8. Maddenin hali. Kütlesi ve hacmi belli olan fakat belirli bir sekli olamayan maddedir. Bu yüzden içine konuldugu kabin seklini alir. 9. Bir çözücünün yari geçirgen bir zardan daha derisik bir çözeltiye geçmesi. 10. Kimyasal reaksiyonlarda elektron alarak (indirgenerek) karsisindakini yükseltgeyen madde. Yukaridan Asagiya 2. Moleküller arasi çekim kuvvetinden dolayi sivinin yüzeyinde olusan kuvvet. 3. Gaz fazindaki atomlarin çok yüksek sicakliklarda iyonlasarak çekirdek ve elektronlarina ayrismasi sonucu olusan akiskan madde. 4. Enerjinin elektromanyetik dalgalar ya da parçaciklar halinde yayilmasi. 6. Asitlerle, bazlarin reaksiyonu sonucu olusan ürün.
  • 41. İNOVATİFKimya Dergisi41 Kimya Dergisi İNOVATİF Kimya Bulmacasi K 1 O N S H 2 I D R A T E 3 N Ç 4 F T Ç 5 Ö Z Ü C Ü Ü R K Z K 6 A L K O L E J Y S L D 7 O Y B 8 O M B A R D i M A N F 9 O T O N E L N G D 10 A I L I Z Soldan Saga 2. Kristal yapisinda belirli miktarlarda su molekülü içeren bilesiklerdir. [HIDRAT] 5. Bir çözeltinin en fazla miktardaki bileseni veya çözeltiye fiziksel halini veren bilesendir. [ÇÖZÜCÜ] 6. Filiz yapan 6A grubu elementleri. [KALKOLEJ] 8. Bir atom çekirdegine herhangi bir nükleer tanecigin gönderilmesi. [BOMBARDiMAN] 9. Isik tanecig. Isik isininin enerjisi bu fotonlar içinde yogunlasmistir. [FOTON] 10. Bir çözelti içerisindeki küçük iyon veya moleküllerin yari geçirgen bir zardan geçmesi ve büyük iyon veya moleküllerin geçmemesi islemi. [DAILIZ] Yukaridan Asagiya 1. Çözeltide çözünmüs olan göreceli madde miktaridir. Düsük konsantrasyonlu çözeltilere seyreltik yüksek konsantrasyonlu çözeltilere derisik çözelti denir. [KONSANTRASYON] 3. Gaz moleküllerinin küçük bir delik araciligiyla bir kaptan daha düsük basinçli ortama yayilmasi. [EFÜZYON] 4. Bir çözeltide iki tuzun etkilesimi veya sicaklik degisiminin çözünürlüge etkisi sonucu çözünmeyen kati bir bilesigin olusmasi.... [ÇÖKELME] 7. Bir ortamda enerji tasiyan egilim. [DALGA] Geçen Ayın Çözümü
  • 42. Kimya Dergisi İNOVATİF Bende Yazmak İstiyorum Dergide bende yazmak istiyorum benim de yazılarım olsun diyorsanız. ***Yazacağınız konuyu belirleyin. (Kimya içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz. ***Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli. ***Yazılar kesinlikle facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Çünkü bu oldukça işimizi zor- laştırıyor. Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli. ***Dergi editörlerimiz olan Ayşe Emir, Aybike Kurtuldu,Seda Çoban, Merve Erkoç arkadaşlarımıza ulaşması gerekmek- tedir. ***Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa yazınız yayınlanmayacaktır. ***Ad Soyad Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı) Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz Üniversite İsmi Çalışıyor iseniz çalıştığınız kurumdaki pozisyonunuz. Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz. *** 2014 Haziran ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Mayıs 2014 dür. Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar Bir sonraki ay yayınlanacaktır. ***Ve son olarak kopyala-yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle yayınlanmaz. Bu şekilde yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey değil. Sonuçta yazılarınızı okunuyor araştırılıyor. Bir şeylere emek verip orjinal şeyler çıkarırsanız rağbet görürsünüz. Lütfen bu konulara dikkat edelim. ***Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Resimleriniz varsa da konu içinde aralarda en az bir tane resim olsun. Fikir düşünce tarzı kimya sektöründe sorun yazıları çözüm yazılarında olmayabilir ama diğer konularda en az bir tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey katıyor. ***Şimdilik aklımıza gelenler bunlar sorun olursa eklemeler-çıkarmalar yaparız. ***İnovatif Kimya Dergisi gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.