1. Kimya
Dergisi İNOVATİFKimya Dergisi
YIL:3 SAYI:21 NİSAN 2015
Haberler
Faydalı Linkler
Element Tanıma
Sözlük(İng-Trk)
Bulmaca
Reaktif Boyarmaddeler
Aşk’ı Kimyevi
Accelrys Draw ile
Kezzap
Örnek Alınacak Bir Mucidin
Muhteşem Öyküsü
Kimyasal Çizimler
Bir de Böyle Düşünün
Biyo Plastik
Neden Yaşlanırız
TARIM İLAÇLARI
2. ÖnsözHakkımızda
İnovatif Kimya Dergisi Haziran 2013’te çalışma-
larına başlayan Ağustos 2013’te ilk sayısını çıkaran,
internet ortamda faaliyet gösteren, Kimya ve Kimya
Sektörü hakkında yazılar yazılan, yazarlarını online
ortamdan edinen bir e-dergidir.
Dergimiz Kimya ile ilgili yazılarınızı online ortamda
sizlerden alarak sizi tanıtmayı, sektörden olan ark-
adaşlara kimya dergisi okumanın keyfini yaşatmayı,
kimya ile ilgili piyasada çok okunan bir dergi ola-
bilmeyi kimyayı seven, kimyayı takip eden, kimya
ile ilgili bildiklerini paylaşan bir kesim oluşturmayı
hedef edinmiştir.
Dergimizde kimya üzerine bölüm okuyan, mezun
herkes bize yazabilir. Kimya ile ilgili bir bölüm
bitirmiş olmanız yeterli.
Dergimizde yazarlarımızın yazdığı yazılar kısmı,
haber kısmı, bulmaca kısmı, elementleri tanıyalım
kısmı, kimya sözlüğü kısmı ve faydalı web siteleri
kısmı adlı bölümler vardır.
Eğlenerek ve öğrenerek okumanız, bize yazmanız
dileğimizle...
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
Sahibi : Yavuz Selim Kart
Genel Yayın Yönetmeni : Yavuz Selim Kart
Yayın Danışmanı : Yavuz Selim Kart
Dergi Editörleri : Yavuz Selim Kart
Ebru Çetinkaya
Haber Bölümü : Yavuz Selim Kart
Ebru Çetinkaya
Hatile Moumintsa
Facebook Yönetimi
ve Bilgi Araştırma : Yavuz Selim Kart
Hatile Moumintsa
Twitter Yönetimi : Yavuz Selim Kart
Instagram Yönetimi : Yavuz Selim Kart
Dergi Tasarımı : Yavuz Selim Kart
3. KURALLARDergimiz Hakkında
1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumun-
dasınız. Kullanmış olduğunuz bu yazıların
kaynağını bu dergi olarak belirtmek zorundasınız.
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci
derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun
yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız.
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gel-
ebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu
değildir.
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde
kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi du-
rum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak
hallediniz. Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız
telif haklarına riayet ederek resimlerini döküman-
larına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden
doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu
değildir.
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız
var ise. Yazılarınız için lütfen Yavuz Selim KART ile
konuşun. Dergi ile iletişim kurmak için
www.facebook.com/groups/147842018740235/
Grubu aracalığı iletişim kurabilirsiniz. Bu grup
aracılığı ile bizimle iletişimde kalabilirsiniz.
6. Elimize çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı
yayımlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan
bir kesim sağlamak, hem bilgilerinizi 3. şahıslara
yaymak hem de sizleri en iyi şekilde tanıtmaktır.
7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları
inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine
göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönder-
diğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz
tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size
geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyel-
erde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca
bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin.
Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi.
8. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa
olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın.
9. Dergimize yapacağınız eleştirileri de ark-
adaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir
biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi
herkes gönüllü yapıyor. Lütfen saygıda kusur etmey-
iniz.
10. Dergi ekibi gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu
dergi ilk kurulduğu andan beri böyledir. Dergi
ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır.
Gelen herkese en başta bu kural söylenir. Görevini
yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bo-
zan, dergi yöneticisini dinlemeyen, ben kafama göre
hareket ederim diyen herkes ekipten çıkarılır.
11. Dergimizde yazabilecceğiniz konular
aşağıda listelenmiştir.
* Akademik Makaleler
* Endüstriyel Konular
* Üniversite Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar
(Kimya üzerine bölümler için)
* İş Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar
* Laboratuvar Üzerine Yazılar
* Kimya Sanayi Uygulamaları
* Teorik Kimya Üzerine Makaleler
* Ülkemizdeki Kimya ile ilgili Kanunlar Üzerine
Yazılar
* Kimya Sektöründe Güvenlik Önlemleri ve Dikkat
Edilecek Husular Üzerine Yazılar
* Kimya Sektöründe Bilgisayar Uygulamaları
Üzerine Yazılar
temel konular bunlar. Bu konular ile ilgili bize yazıp
gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz şeyler Kimya
Dünyası ile alakalı olmalı yoksa yayımlanmaz.
12. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayıml-
anmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da
herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelime-
ler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz
konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi
yayımlamama hakkını elinde tutar. Bu konuda son
söz dergi yöneticisine aittir.
13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş
buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine
sahiptir.
14. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları
kabul etmiş sayılırlar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
5. Merhaba
İNOVATİF KİMYA Dergisi Okuyucuları
Editörden
Değerli Okuyucularımız;
Gönüllülük esasına göre işleyen dergimizde sizlerin gönderdiği yazılarla 21. sayıyı çıkar-
manın keyfini ve gururunu yaşıyoruz. Bize yazı gönderen ve yazmayı düşünen, iyi dileklerini ileten
herkese çok teşekkürler.
İnovatif Kimya Dergisi’ni sosyal ortamlarda çok okunan, çok fazla kişinin takip ettiği bir
dergi haline getirme çalışmalarımız sürüyor. Sizlerin yazılarını dergide ve sosyal ortamlarda yayımla-
yarak kalıcılığı artırmaya çalışıyoruz. Bizi takip edenler her gün biraz daha çoğalıyor ki şu anda Tür-
kiye’nin En Büyük Kimya Facebook Sayfası’na sahibiz. Sosyal ortamların her köşesinde varlığımızı
güçlendirmeye çalışıyoruz.
Bu ay E-Dergimizde 9 farklı yazı bulunmakta. Bize bu ay gönderilen yazılar. Reaktif Boyar-
maddeler yazısı, Boyarmaddeler hakkında güzel, açıklayıcı bir yazı. Bir de Böyle Düşünün yazısı,
Sektör ile ilgili açıklayıcı bilgiler ve tecrübeler içeren bir yazı. Biyoplastik yazısı, Yüksek Kimyager
Öğretmen Arkadaşımız ile onun öğrencisinin ortaklaşa hazırlamış olduğu biyoplastik hakkında
açıklayıcı bir yazı. Neden Yaşlanırız? yazısı, yaşlanmanın neden olduğunu kimyasal anlatan güzel
bir yazı. Tarım İlaçları yazısı, bu ayın kapak konusu. Aşk’ı Kimyevi yazısı, kimyanın ilginç yönler-
ine parmak basan bir yazı. Kezzap yazısı, kezzap ile ilgili birçok bilgi sunan içerikli bir yazı. Örnek
Alınacak Bir Mucidin Muhteşem Öyküsü yazısı, kimya tadında bir yazı ki sıkılmadan okuy-
acaksınız. Accelrys Draw ile Kimyasal Çizimler yazısında ise her ay olduğu gibi bu ay da kimya ile
ilgili bilgisayar programı hakkında bir yazı sizlere sunuldu. Element Tanıma kısmınında bu ay sırada
Flor Elementi var. Yurttan ve Dünyadan Kimya Haberleri ile de gündemi takip edeceksiniz. Her ay
web siteleri kısmı ile bu ay da birçok web sitesi keşfedeceksiniz. Sözlük kısmında İngilizce-Türkçe
Kimya kelimelerini öğreneceksiniz. Bulmaca kısmında ise hem eğlenip hem öğreneceksiniz.
Umarız zevk alarak okursunuz. Bize yazı gönderen emek harcayan meslektaşlarımıza, takipçilerim-
ize, sevenlerimize teşekkürü bir borç biliyoruz. Kimya üzerine bölüm okuyan, çalışan her kesimden
ve sektörden bilgilendirici yazılar bekliyoruz. Bir sonraki ay görüşmek üzere. Sevgiyle kalın.
Yavuz Selim Kart
Dergi Editörü
6. IÇINDEKILER
Reaktif Boyarmaddeler
Bir de Böyle Düşünün
Neden Yaşlanırız?
Biyo Plastik
Element Tanıyalım
Tarım Ilaçları
.
Kezzap
Örnek Alınacak Bir Mucidin
Accelrys Draw ile Kimyasal Çizimler
Muhteşem Öyküsü
7
10
14
16
21
24
26
19
30
12
42
32
31
Aşk’ı Kimyevi
Sözlük (Ing-Trk)
Haberler
Faydalı Siteler
Kimya Bulmaca
Sizde Yazarımız Olun
Kimya Bulmaca Çözüm (Önceki Ay)
43
44
45
7. 7
Anıl Yasin AKDOGAN
anil_yasin_akdogan@hotmail.com
ReaktifBoyarmaddeler
R
eaktif boyarmaddeler uygun koşullar altında lif ile kimyasal reaksiyona girerek, kovalent bağ
kurma özelliğine sahip tek boyarmadde sınıfıdır.
Kimyasal Yapısı
Kovalent bağ oluşumu alkali ortamda olur ve bazen tersinir olabilir. Buharlama da boyarmaddenin fik-
sajına yardım eder. Kovalent bağın kuvveti , metal koordinasyon bağlarından kuvvetlidir. Elektrostatik
bağlar hidrojen köprüleri ve van der walls kuvvetleri ile oluşan bağlar çok daha kuvvetlidir. Bunun
sonucu olarak reaktif boyarmaddeler;
• Çok iyi yıkama
• Sürtme ve ışık haslıkları verir.
Reaktif boyarmaddeler genel olarak reaktif grubun kimyasal yapısına göre ve grubun kimyasal reaktiv-
isinin derecesine göre sınıflandırılır.
Şekil 1 : Reaktif boyarmaddelerin kimyasal yapısı
Çözünürlük sağlayan grup
Kromofor grup
Köprü grup
Heteroçiklik halka (reaktif grup)
A: Sübsitisyon reaksiyonu sırasında yer değiştiren sübstitüant
S: Diğer sübstitüantlar
Kimya
Teknikeri
(Mezun)
8. 8
Reaktif Boyarmaddelerin Reaktifliği
Reaktif boyarmaddelerin lif ile reaksiyona girme koşulları ve mekanizması , boyarmadde ki grupların reaktif-
lik derecesine bağlı olarak değişiklik gösterir. Boyarmaddenin aplikasyon özelliği renk verici grup ve reaktif
grup tarafından belirlenmektedir. Reaktif grup reaksiyon süresi üzerinde de etkilidir. Bu nedenle ; triklor-
primidin boyarmaddeleri , monoklortriazin grubu boyarmaddelerinden daha hızlı reaksiyona girerler.
Şekil 2 : Monoklortriazin Şekil 3 : Triklorprimidin
Vinilsülfon esaslı remazol boyarmaddeler dışında tüm reaktif boyarmaddeler reaktif grup olarak heteroçiklik
halkalı bileşikler içerirler.
Şekil 4 : Reaktif Boyarmaddedeki Reaktif Gruplar
Boyarmadde ile lif arasında ki kovalent bağ , bunlarda ki halkaya bağlı bir substutientin elyaf makromole-
külünde ki fonksiyonel gruplar ile yer değiştirmesi sonucu oluşur. Bu gruplar –OH , -NH2
, - SH gruplarıdır.
Aşağıda çeşitli reaktif boyarmadde markaları için reaktiflik sırası verilmiştir.
1. PROCİON M ( ZENECA ) - Diklortriazin
2. LEVAFIX E (DYSTAR) - Diklorquinoksalin
3. REMAZOL (DYSTAR) - Vinilsülfon
4. PROCION H (ZENECA) - Monoklortriazin
5. CIBACRON (CİBA) - Monoklortriazin
6. DRİMARENE (CLAİRANT SANDOZ) - kloroprimidin
7. PRIMAZINE (BASF) - Akrilolamino
Bazik ortam gerekliliği;
• Reaktif boyarmaddeler uygun koşullar altında lif ile kimyasal reaksiyona girerek , kovalent bağ kurma
özelliğine sahip tek boyarmadde sınıfıdır. Kovalent bağ da bazik ortamda oluşur. Reaksiyon aşağıdaki
gibidir;
9. 9
Bm – SO2
– CH = CH2
( vinilsülfon grubu ) + Sel. OH ---------→ Bm – SO2
– CH2
– CH2
O. Sel.
• Baz , reaktif grup olarak klor substitüentli heteroçiklik halkalar içeren boyarmaddelerin liflerle reak-
siyonu sırasında , açığa çıkan HCI ü nötrleştirmekte ve life zarar vermesini engellemektedir. ( reaktif
boyarmaddelerin selülozun –OH grupları ile kovalent bağ oluşturması sırasında , vinil grubu dolayısıyla
ortamda HCI oluşur. Bu da life zarar verdiğinden , ortam bazik olarak ayarlanır.
Reaktif boyarmaddelerin avantajları;
• Yıkama haslıkları iyi , ışığa haslıkları mükemmeldir.
• Düzgün boyama elde etmek mümkündür.
• Renk paleti mükemmeldir.
Dezavantajları;
• Klor haslıkları ve bazik çözeltilere haslıkları iyi değildir.
• Bazik işlemlerde , liflere kovalent olarak bağlanan boyarmaddenin bir kısmı kopar ve lifle reaksiyona
girme yeteneğini kaybeden boyarmadde şeklime dönüşür.
Kaynaklar :
• http://www.gso.org.tr/userfiles/file/12%20Reaktif%20Boyarmaddelerdede%20Al%C4%B1m%20Ve%20
Fiksaj%20Sorunlar%C4%B1.pdf
• Tekstil Terbiye Teknolojisi 5. cilt
• Evatekstil
10. 10
Kimyager
(Mezun)
Pelin TANTOGLU
pelintantoglu@hotmail.com
BİR DE BÖYLE
DÜŞÜNÜN
B
ildiğiniz üzere ülkemizde çok fazla kimya
bölümü mezunu var. Eğitim, mezunların so-
runları, çalışma şartları gibi konular üzerine
fikirlerimi yazmaya başlarsam sanırım derginin büyük
çoğunluğuna ihtiyacım olur.
Satış ve satın alma kısmına yönelimler ile işsizlik
sorununun biraz düzeltilebileceğini düşünüyorum.
Açıkçası okuduğum sıralarda, ben de Ar-Ge
bölümünde çalışıp sürekli yenilikle iç içe olmak ve bu
yönde kendimi geliştirmek istemiştim. Ama hayat bizi
öyle değişik lokasyonların içinde bırakıyor ki duruma
uyum sağlamaya çalışırken buluyoruz kendimizi.
Kimyasal hammadde ithalatı, ihracatı ve hatta üretimi
olan bir firmada çalışıyorum. Bu işe girdikten sonra
fark ettim ki kimyasal hammadde satışını yapan, sek-
törel ayrım gözetmeksizin üretim yapan her firmanın
satışında ve/veya satın almasında kimyagerler ya da
kimya mühendisleri çalışmalı.
Satın alma firmanın temel taşını oluşturur. Ama öyle
satın almacılar var ki daha alacağı ürünün marka
ismini onun kimyasal adı sanıyor. Hal böyle olunca da
ürünün en ucuzunu nerede bulursa alıyor, ama sadece
bildiği markayı alıyor. Bu hem farklı ham maddelerin
alımını azaltıyor hem de yeniliklerin önünü kapatıyor
ve uzun vadede kendini tekrarlamaktan ileriye gidem-
iyor. Tabi ki işini bilen, kendini geliştiren satın alma
uzmanları/satış sorumluları var.
Onlardan öğrenilmesi gereken çok fazla şey de var, kıymetlerini bilelim ama onlar cidden azınlıkta
kalıyorlar. Satın almacı ürünü çok iyi tanımalı kesinlikle. Bizler satın almaya girdiğimizde kimyasal
ürünün marka isminden ziyade kimyasal ismini hatta yapısını, rengini, dokusunu, kokusunu, depolanma
şekli gibi kriterleri çok rahat kavrayabileceğimizden ve çoğunu zaten bildiğimizden alacağımız ürünün
kalitesini bir kere kafadan arttırmış oluyoruz. İş sadece satın alma pazarlığındaki yeteneğimize kalıyor.
Yani sanki bizim için ayrılmış bir departman.
İşin satış kısmına geldiğimizde, kimyasal hammadde satışındaki alanlarda kesinlikle bizler olmalıyız. Bir
kere tekstil, deterjan, kozmetik, metal gibi her sektörde kullanılan kimyasalların nerede, nasıl, ne amaçla
kullanıldığını öğreniyorsunuz. Hatta zamanla üretimde tıkanılan bazı noktalarda spesifik kimyasalları
önerip müşterinizin sorununu çözüme kavuşturuyorsunuz ki, işin en zevkli kısımlarından biri de o
zamanlar oluyor aslında. Çözüm sürecinde laboratuvara girip deneyler, analizler yapıyorsunuz ve hatta
benim gibi şanslıysanız ufak tefek ürünlerinde laboratuvar bazlı üretimlerini yapıyorsunuz.
11. 11
Yani üretim ve geliştirme tarafından da kopmuyorsunuz. Organik kimyayı yeniden seviyorsunuz mesela
esterleşme reaksiyonu yaparken hangi üründen başlandığını yeniden öğreniyorsunuz, sabun üretiminde
pH’ı nasıl ayarladığınızı yada deterjan yaparken hangi ürünü önce hangisini sonra ilave edeceğinizi vs.
öğreniyorsunuz ve aslında teorisini yıllarca gördüğünüz şeyleri pratik olarak sürekli geliştirerek ilerliyor-
sunuz.
Benim yöneticimde kimyager ve işe girerken ”Laboratuvardaki cihazları en fazla bir ayda kullanmayı
öğrenirsiniz. Sonrasında her gün yapılan çalışmalar rutine bağlar. Ama satış işin en aktif kısmıdır
ve kendini her gün yeniler.Kimyasal hammaddeler okyanus kadar geniştir ve bilginiz her gün ye-
nilenir, kimyayı gerçekten bir kere daha seversiniz” demişti. O gün mülakatın verdiği heyecanla da bu
cümleyi çok anlamamıştım ama şimdi aktif olarak işin içine girince ve zaman zaman kimya kitaplarımı
karıştırıp reaksiyonların oluşumuna bakmaya başlayınca daha iyi anladım.
Ben demiyorum ki kimse laboratuvarda çalışmasın, her mezun satış sorumlusu/satın alma uzmanı
olsun. Tabi ki oralarda da, üretimde de çalışmalıyız. Sadece kafamızda şekillenen mesleki çalışma alan-
larını daha da geliştirelim istiyorum.
Teknik satışçı olarak sektörde yeniyim ama kısa zamanda çok fazla firmayı ve çalışanları gözlemleme
fırsatım oldu. Bizlerin sektörde nerelerde olabileceği ya da olması gerektiği ile ilgili çok çok ufakta olsa
fikirlerimi sizlere aktarmaya çalıştım. Bizler her sektörde var olabiliriz ve olmalıyız da. Yeter ki bize çalış-
maya başlamak için bir fırsat yaratılsın, gerisini zaten eğitimimizle ve bireysel yeteneklerimizle ortaya
koyabilir ve hak ettiğimiz başarıyı yakalayabiliriz.
Kaynaklar :
Kişisel bir yazıdır.
12. 12
Biyo
Plastik
Bilim
Sanat
Merkezi
(Ögrenci)
Umut CEVRI
umutcevri@hotmail.com
Ece KILIÇ
cecekilic@gmail.com
Yüksek
Kimyager
(Mezun)
G
ünlük yaşamımızda kullanılan malzemelerin arasında ilk akla gelenlerden biridir plastik. Fakat
çoğu kişinin bildiği gibi plastiklerin de diğer birçok malzeme gibi doğada yok olması uzun
sürer. Özellikle kullanım ömrü kısa olan plastikler sorumlu kurumların ve kullanıcıların geri
dönüşüme yeterli ilgiyi göstermemelerinden dolayı çevreyi tehdit etmektedir. Tüketim miktarlarının da
her geçen gün artması bu sorunu önlenemez hale getirmektedir. Bu sebeple, geri kazanımı zor plastikler
için farklı çözümler oluşturulmuştur. Bunların en önemlilerinden biri de çevreye doğaya karşı duyarlı ve
kısa sürede yok olabilen biyoplastiklerdir.
Biyoplastikler, yapılarına göre farklılık gösterir. Ağırlıklı olarak
nişastadan üretilen ve hammaddesi çeşitli bitkilerden elde edilen
hidro-biyoplastikler mevcuttur. Petrolün yan ürünlerinden üretilen
fakat içinde bulunan ekstra maddeler sayesinde doğada kısa sürede
kaybolan oksobiyoplastikler vardır.
Hidro-biyoplastik ürünün zamanla yok olması
Oksobiyoplastik Nedir?
Dünyanın hiçbir ülkesinde plastik atıklar tam olarak toplanamamaktadır. İhmal sonucu karada veya
denizde kirliliğe neden olan plastikler, yıllar boyunca varlıklarını sürdürmektedir. Ancak yıllar yıllar
sonra tam anlamıyla yok olabilmektedirler. Oksobiyoplastikler, bu süreci hızlandırarak plastiklerin yol
açtığı çevre kirliliğini engellemektedir. Oksobiyoplastiklerin temel amacı, plastiklerin kullanım süreleri
boyunca işlevlerini yerine getirmeleri ve atık halini aldıktan sonra doğaya zararsız bir şekilde organ-
ik yapılarına geri dönmeleridir. Oksobiyoplastikler, herhangi bir yerde ve koşulda, hiçbir atık madde
ve gaz bırakmadan çözünebilir. Bu çözünme, mikroorganizmalar tarafından tüketilebilen bir yapıya
dönüşmesini sağlar. Ayrıca, yapılarında da zehirli kimyasal materyaller bulunmaz. Bu sayede besinler
ile teması sırasında herhangi bir tehlikeyle karşılaşılmaz.
13. 13
Şekil 1 : Oxobiyoplastik ambalajlarda
bulunan sembol
Oksobiyoplastiklerin Kullanım Alanları
Başlıca oksobiyoplastik ürünler; alışveriş poşetleri, çöp tor-
baları, çamaşır ve kuru temizleme poşetleri, ekmek ve gıda
ambalajları, mobilya ve elektronik eşya ambalajları, içecek
şişeleri, gıda kapları, kozmetik ve deterjan kapları, dondurul-
muş gıda ambalajları olarak sıralanabilir.
Oksobiyoplastiklerin Toplanması ve Geri Kazanımı
Mümkün mü?
Oksobiyoplastikler, diğer biyoplastikler gibi ayrı ayrı toplan-
mayı gerektirmez. Çünkü bu plastikler gibi geri dönüştürüle-
bilir. İçinde okso taşıyan geri dönüştürülmüş ürünler genel-
likle kısa ömürlü işlevlerde kullanılmaktadır.
Kağıt mı Biyoplastik mi Daha Çevrecidir?
Kağıt torbaların üretilmesi için gereken enerji miktarı, biyoplastik poşetlerin üretilmesi için gerekli
olan miktarın yaklaşık 3 katıdır. Ayrıca, bu üretim büyük miktarda su kullanımı gerektirmesinin yanı
sıra ciddi boyutlarda organik atığa sebep olur. Biyoplastiklere göre %70 daha fazla çevre kirliliğine
sebep olur ve hacimleri biyoplastiklere oranla daha büyük olduğu için 7 kat daha fazla nakliye ihtiyacı
yaratır.
Çevre Dostu olarak: Oksobiyoplastik mi Hidro-biyoplastik mi?
Oksobiyoplastik Hidro-biyoplastik
Petrolün yan ürünlerinden üretilir. Nişasta ve polimerlerden elde edilir.
Bakteri veya mikrop barındırmaz. Yüksek derecede mikrop içerir.
İnce ve sağlam yapılı ürünlere uygundur. Aynı sağlamlıktaki okso ürünlere göre daha kalın
ve ağırdır.
Üretimi ucuzdur. Okso ürünlerden 4 kat daha fazla maliyet getirir.
Zararlı gaz üretmez. Metan gazı üretir.
Üretimi kolaydır. Üretim yöntemi ve özellikleri nedeniyle daha
fazla enerji gerektirir.
Ömrü ayarlanabilir. Ömrü ayarlanamaz. Çürüme süresi ortam koşul-
larına göre değişim gösterebilir.
Oksijen bulunduran ortamda çözünür. Yüksek mikrobiyal ortamda çözünür.
Dondurulmuş gıdalar için uygundur. Dondurulmuş gıdalar için Uygun değildir.
Normal plastiklerle birlikte geri kazanılabilir. Normal plastiklerle birlikte geri kazanılamaz.
Gıda temasına uygundur. Gıda temasına uygundur.
Üretim hızı yüksektir. Üretim hızı düşüktür.
Kaynaklar :
1. http://www.plastlife.com/tr/
2. http://www.plastik-ambalaj.com/tr/
3. http://blog.applebazaar.com/2010/01/04/bio-plastic-alternative/
14. 14
Kimya
Ögretmeni
(Mezun)
Hatice KURTULUS
haticekurtuluss@hotmail.com
NEDEN
YAŞLANIRIZ?
E
n güncel verilere göre 7 milyarın üstündeki nüfusuyla dünyamızda her gün yüzlerce bebek dün-
yaya gelmekte ve diğer yandan yüzlerce insan hastalık ve yaşlılık gibi nedenlerle yaşamını yitirme-
ktedir. Peki bu hastalıkların ve yaşlanmanın sebepleri nelerdir? Hastalıklara yakalanmadan daha
fazla yaşamak mümkün müdür? Bir insan ne zaman yaşlanır? Bilim insanları bu yaşlanma bilmecesini
çözebilmek için birçok araştırmaya imza attılar ve şimdiden çeşitli çözümlere ulaştılar.
Bilim adamları bebeklerin doğduktan ve yemek yemeye başladıktan sonra yaşlanmaya başladığını
belirtmektedirler. Bebek anne sütüyle beslendiği sürece vücudu alkali kalır. Ancak anne sütünü bırakıp
yemek yemeye başladığı andan itibaren alınan asidik besinlerle birlikte vücuttaki pH oranı artar ve vücut
yaşlanma başlar.
İnsanlar doğduğunda kanın pH'ı 7.44 dür, yani alkalidir. Yaşlandığımızda kanın pH'ı 7.35'e veya bu se-
viyenin de altına düşer, yani kanın alkalitesi azalır. Bu pH seviyeleri atardamardaki kanın pH seviyesini
ifade eder. pH seviyesindeki bu 0.09 luk fark ilk bakışta göze çok küçük görünebilir, ancak pH logaritmik
bir fonksiyondur ve; 7.44 pH'a sahip kandaki hidroksil iyon miktarı 7.35 pH'a sahip kandaki hidroksil
iyon miktarının 1.23 katıdır. Hidroksil iyonu oksijen verici bir iyon, hidrojen iyonu ise oksijen alıcı bir
iyondur. Diğer bir deyişle, genç insanlar yaşlı insanlara nazaran kanlarında %23 daha fazla oksijen (hi-
droksil iyonu) taşırlar. Genç insanların daha enerjik olmalarının başka bir açıklaması yoktur.
Modern bilim yaşlanmanın aslında çok basit sebeplerden kaynaklandığını ortaya çıkardı. Yaşlanmanın
altında yatan en temel neden her gün tükettiğimiz yiyeceklerimizdir. Yaşamımızı sürdürebilmemiz ve
vücudumuzun metabolik faaliyetlerini yerine getirmede kullanacağı enerjiyi sağlayabilmemiz, bunun
yanında vücut sıcaklığını ve sağlığımızı koruyabilmemiz için aldığımız besinleri vücut hücrelerimizde
yakarız. Pahalı/ucuz, özel/sıradan, alkali/asidik, bitkisel/hayvansal fark etmez, bütün besinler yalnızda
4 elementten meydana gelir. Bunlar; Karbon, Hidrojen, Azot ve Oksijendir. Bu elementler besinlerin
%99’unu oluşturur. Tüm besinler hücrelerde oksijenle yakıldıktan (oksitlendikten) sonra; karbonik asit,
ürik asit, laktik asit, yağ asidi, amonyak gibi organik asitlere dönüşür.
15. 15
Yağlar zaten yakılmadan önce de asidiktir. Ayrıca besinlerin yakılması sonucu oluşan organik asitler
ette, tahıllarda ve kökü yenen bitkilerde bulunan klor, fosfor ve sülfür gibi inorganik asidik minerallerle
birleşerek asiditeyi artırır.
Besinlerin geriye kalan %1’lik kısmın ise minerallerden oluşur. Besinlerle vücudumuza aldığımız miner-
aller ikiye ayrılır. Alkali mineraller ve asidik mineraller. Yiyeceklerimizde ki alkali mineraller sindirildik-
ten sonra alkali atıklara dönüşürler. Alkali yiyeceklere örnek olarak deniz yosunu, muz, zencefil, mantar,
bezelye, soğan, ıspanak ve patatesi verebiliriz. Asidik yiyecekler ise sindirildikten sonra tahmin edersiniz
ki asidik artıklara -ki bunlar zararlı maddelerdir- dönüşürler. Yapısında yüksek oranlarda asidik mineral
barındıran yiyeceklere örnek olarak pirinç, yumurta, tavuk ve kuzu eti ve bifteği sayabiliriz.
Uzaklaştırılamayan zararlı artıklar içe kan damarlarında dolaş-
maya devam ederler. Kan içerisinde ki bu asidik artıklar kıl-
cal damarlarda dolaşırken bunları tıkayabilir ve hücrelere
oksijen iletilmesine engel olarak hücrelerin yenilenmesine
engel olabilirler. Yenilenemeyen hücrelerde zaman içinde
çeşitli hastalıkların oluşmasına ve zamansız yaşlanmanın
gerçekleşmesine katkıda bulunurlar.
Gittikçe zorlaşan ve düzensizleşen yaşam şartları ve çevresel
faktörler (sağlıksız beslenme, fazla çalışma, yetersiz din-
lenme, geç uyanma, egzersiz yapmama, az su içme, sigara,
çevre kirliliği, asidik beslenme gibi) nedeniyle vücudumuzda
oluşan asidik atıkları ve toksinleri vücudumuzdan tamamen
atamıyoruz. Bu asidik atıkları ve toksinleri vücudumuzun
içinde değişik yerlerde biriktiriyoruz. İşte bu yaşlanmanın
nedenidir. Yaşlanma süreci bu şekilde gelişmektedir.
Peki bu zamansız yaşlanmanın
bir çözüm yolu var mıdır?
Zamansız yaşlanmaya engel
olmak için yapılması gerek-
en yöntemlerden en etkilisi
içtiğimiz suyun dahi yumuşak
(Kalsiyum ve Magnezyum
içermeyen su) olmasına dikkat
etmektir. Sağlıklı bir yaşam ve
uzun yaşamanın tadını çıkar-
mak için antioksidan alkali su
içilmelidir.
Kaynaklar :
http://www.bioceraalkalisu.com/alkalibeslenme.php
16. 16
Yüksek
Kimya
Mühendisi
(Mezun)
Tugba TÜRKEN
tugba_turken@hotmail.com
TARIM
İLAÇLARI
(PESTİSİTLER)
D
ünya nüfusunun hızla arttığı günümüzde, açlıkla mücadele edebilmek için tarımsal üretimin arttırıl-
ması zorunludur. Tarımsal üretimin arttırılması; yetiştirilen ürünlerin verim ve kalitesinin arttırıl-
ması ile doğrudan ilişkilidir. Üretilen ürünleri; hastalıklardan, zararlı otlardan korumak ve sürekli
aynı kalitede ürün üretebilmek için pestisit kullanılması zorunlu hale gelmektedir. Ancak bu kimyasallar
kullanılırken insan ve çevreye olan olumsuz etkileri göz önünde bulundurularak kontrollü kullanılmalıdır.
Yapılan araştırmalar sonucunda pestisitlerin kullanım dozları, uygulama yöntemleri ve ürünlerde olması
gereken maksimum kalıntı limitleri ülkelerin ilgili bakanlık veya organizasyonları tarafından belirlenmekte-
dir. Bu belirlemeler sonrasında, bazılarının kullanımı kısıtlanırken bazıları ise tamamen yasaklanmıştır.
Pestisitler, besin kaynaklarının üretim, depolanma ve
tüketimi sırasında besin değerini düşüren ya da zarara
uğratan böcek, kemirici, yabani ot, mantar gibi can-
lıların zararlarını azaltmak için kullanılan kimyasal
maddeler veya karışımlardır. Pestisit yabancı kaynaklı
bir kelime olup pest:zararlı, cide:öldürücü anlamına
gelmektedir.
Pestisitlerin çok çeşitli sınıflandırılmaları yapılmaktadır.
Pestisitler sistemik ve kontakt (yüzey) pestisit olmak
üzere iki gruba ayrılırlar. Sistemik pestisitler, bitki
dokusuna nüfuz ederler ve doku içinde çeşitli bölgelere
taşınıp yerleşerek etki gösterirler. Böylece korumaları ve etkileri daha uzun sürer. Kontakt pestisitler ise,
yüzeyde tutundukları için yağmur, rüzgâr ve güneş ışığında uzun süre kalıcılıklarını koruyamazlar, bu
nedenle etki süreleri kısadır. Yapılan sınıflandırılmalar içerisinde en sık kullanılanları; kullanıldıkları
zararlı gruplarına ve yapısındaki aktif madde grubuna göre olan sınıflandırılmalardır.
Pestisitlerin Sınıflandırılması
1. Kullanıldıkları Zararlı Grubuna Göre
İnsektisitler: Böceklere karşı kullanılan pestisit çeşitlerindendir. Organik klorlular, organik fosforlular,
karbamatlar, arsenat ve bakır bileşikleri içeren metaller ile üretilenler ve sülfür içerenler en yaygın kul-
lanılanlarıdır.
Herbisitler: Yabani ve zararlı otlara karşı kullanılan pestisit çeşitlerindendir. Fenolikler, karbamatlar,
asidik ve üre bileşikleri, anilinler, amidler ve anilidler, benzoik asitler, diazinler ve triazinler en yaygın
kullanılanlarıdır.
Fungisitler: Küf ve mantarlara karşı kullanılan pestisit çeşitlerindendir. Koruyucu fungisitler, sistematik
fungisitler, merkaptoimit fungisitleri, imidazol ve triazol fungisitleri en yaygın kullanılanlarıdır.
Yukarıda en yaygın kullanılanları verilenlerden başka; akarasitler (kenelere ve akarlara), apisitler (yaprak
bitine), nemasitler (kurtçuklara), molusitler (yumuşakçalara) ve rodentisitler (omurgalı zararlılara) gibi
pestisit çeşitleri de vardır.
17. 17
2. Yapılarındaki Aktif Madde Grubuna Göre
Organoklorlu Pestisitler: Organoklorlu pestisitler, dünyada yaygın şekilde kullanıldığı bilinen kalıcı
organik kirleticilerdir. Tarımda en yaygın kullanılanları hekzakloro siklohekzan (HCH) ve dikloro
difenil trikloroetan (DDT)’ dır. 1960’larda yapılan araştırmalar, geniş kullanımları sebebiyle hava ve su
ile taşınarak küresel ölçekte önemli kalıntılar bıraktıklarını ortaya koymuştur. 1960’ların sonunda DDT
ve HCH kullanımının yasakland ığı bilinmektedir. 2006 yılında AB ülkelerinde organoklorlu pestisit
kullanımı tamamen yasaklanmıştır. AB ülkelerindeki gelişmelere paralel olarak, ülkemizde endosulfan
ve dicofol gibi bazı organoklorlu pestisitlerin kullanımına ise 2008 yılında yasaklama getirilmiştir. Ancak
Afrika ve bazı tropik bölgelerde sivrisineklerle mücadelede halen kullanıldıkları bilinmektedir.
Şekil 1’de bazı organoklorlu pestisitlerin molekül yapıları verilmiştir.
HCH (hegzakloro siklohegzan) DDT (dikloro difenil trikloroetan)
Şekil 1 : Bazı organoklorlu pestisitler
Organofosforlu Pestisitler: Bu gruptaki pestisitlerin birçoğu insanlara ve diğer canlılara karşı toksisit-
esi yüksek kimyasallardır. İnsektisit, nemasit, akarasit ve fungisit etki gösterenleri bulunur ve çok geniş
bir etki spektrumuna sahiptirler. Organofosforlu bileşiklerin sinir sisteminde asetilkolinin, koline hi-
drolizini sağlayan kolinesteraz enzimini inhibe ettikleri bilinir. Bu durum asetilkolin birikmesine neden
olduğundan, sinir sistemi fonksiyonlarının durmasına, kasılmalara, felç ve hatta ani ölümlere neden
olmaktadır. Paration, malation, diazinon ve fention organofosforlu pestisitler içerisinde en önemlileridir.
Bunların bazılarının molekül yapıları Şekil 2’te verilmiştir.
Paration Malation
Şekil 2 : Bazı organofosforlu pestisitler
Karbamatlar: İlk kez 1947 yılında geliştirildikleri bilinir. İlk kullanılan türü karbarildir. İnsektisit,
fungusit ve herbisit olarak kullanılanları vardır. Kolinesteraz enzimini engellemek suretiyle zehirlenme-
lere neden olurlar. Bu nedenle kolinesteraz inhibitörleri adı verilir. Yağ dokularında birikmezler ve kısa
zamanda zehirliliklerini kaybederler. Tarımsal mücadelede kullanılan bazı karbamatlar Şekil 3’te veril-
mektedir.
Metomil Karbaril
Şekil 3 : Bazı karbamat pestisitler
18. 18
Pestisitlerin Sağlık Üzerindeki Etkileri
Pestisitlerin toksik etki göstermeleri nedeniyle tarımsal mücadelede çalışan üreticilerin, uygulayıcıların ve
tarım işçilerinin pestisitlerin kullanımı sırasında meydana gelebilecek zarardan sakınmaları gerekmektedir.
İnsanların pestisitlere maruz kalması sonucu akut ve kronik zehirlenmeler meydana gelebilmektedir. Akut
zehirlenmeler kullanım sırasında oluşabilecek ani vakalar iken, kronik zehirlenmeler ise zamanla insan vücu-
dunda meydana gelen birikimler sonucu bazı organların işlevsel hasarlarına neden olan zehirlenmelerdir.
Her iki tür zehirlenmenin ana nedenleri:
i) Uygulayıcıların bu konuda yetersiz eğitime sahip olması,
ii) Kullanılan pestisitlerin toksisite potansiyellerinin farkında olunmaması,
iii) Uygun olmayan koşullarda depolama,
iv) Kaza ile dökülme-saçılma sonucu gıdalara bulaşması,
v) Dikkatsiz yükleme ve taşıma,
vi) Yıkanmamış pestisit kaplarının kullanımı ve ilaç kaplarının yanlış imhası işlemleri olarak
sayılabilir.
Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı uygunsuz kullanılan pestisitlerin geçmişte ciddi sorunlara yol açtığı
belirtilmektedir. Örneğin Türkiye'de Ağustos 1979 yılında Ödemiş'te folidol (paration etken maddesi)
şişesi ile zeytinyağı şişesini karıştıran yaşlı bir kadının, yanlışlıkla folidol ile kızarttığı böreği yiyen 16 kişi
zehirlenmiş ve bunların altısının öldüğü kaynaklara geçmiştir.
Pestisit kalıntısı içeren besinlerin yenilmesi sonucu akut ve kronik zehirlenmeler oluşabilir. Sebze ve
meyvelere pestisit uygulanmasından sonra bekleme süresine dikkat edilmeli ve gerekli yıkama işlemi
yapılmadan yenilmemelidir. Örneğin 1963 yılında Bursa'da folidol E ile ilaçlanan şeftaliyi yiyen 32 kişid-
en 7’sinin ölümü, yine ağustos 1979'da Ödemiş'te folidolla ilaçlanmış karpuz yiyen 7 kişinin zehirlenmesi
gibi vakalar akut zehirlenme vakaları olarak kayıtlara geçmektedir.
Pestisit kalıntısı içeren besinlerin yenilmesi ile oluşan kronik zehirlenmelere Türkiye'de 1950'li yıllar-
da Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde rastlanan ve bütün dünyanın ilgisini çeken epidemik olay örnek
verilebilir. 1956'da Diyarbakır ve yöresinde bir fungusit olan hekzaklorobenzenle (HCB) ilaçlanmış to-
humluk buğdayı yiyen halkta epidemik zehirlenme görülmüştür. 1955-1958 yıllan arasında, bu bölgede
(Diyarbakır, Mardin, Urfa) yaşayan 3000'in üstünde kişiye "Karayara hastalığı" tanısı konulmuştur. Bu
hastalığın deride koyulaşma, idrar renginin koyu kahverengiden siyaha kadar değişmesi gibi dikkati çek-
en belirtileri bulunmaktadır. Daha çok çocuklarda (4-14 yaş grubu) ve erkeklerde görülen bu zehirlenme
olayının %10'unun ölümle sonuçlandığı kaynaklara geçmiştir.
Sonuç olarak tarımda kalite ve verimin arttırılması amacıyla da olsa kullanılan maddeler, çevre ve sağlık
açısından ciddi zararlara yol açabilecek kimyasallardır. Yetkili kişiler tarafından pazarlaması yapılarak
bilinçli bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
Kaynaklar :
1. Belitz,H.D. and Grosch (1987), Food Chemistry, Translated by Hadziyev,D., Springer-Verlag, Berlin.
2. Kaloyonava, F.P., El Batavi, M.A.(1991), Human toxicology of pesticides, CRC Pres, Inc., Boca Raton,
Florida.
3. Saldamlı İ.(2005), Gıda Kimyası, Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Ankara.
4. Tiryaki, O., Canhilal, R. ve Horuz, S.(2010), “The use of pesticides and their risks,” Erciyes University
Journal of the Institue of Science and Technology, 26(2), 154 – 169.
19. 19
Eylem ÖZYAKISIR
eylemozyaksr@gmail.com
AŞK-I
KİMYEVİ
Kimyada molekül, aynı veya farklı element(ler)in iki veya daha fazla atomunun kimyevi bağlarla bir
arada tutulmasıyla meydana gelir. Meselâ, hidrojen (H2
), oksijen (O2
) ve azot (N2
) gibi gaz mole-
külleri, aynı elementin iki atomundan ibaret iken, su (H2
O), karbondioksit (CO2
) ve amonyak (NH3
)
molekülünde farklı elementler bulunur. En küçük molekül hidrojen molekülü (H2) iken, DNA,
hemoglobin ve nişasta daha büyük moleküllerdir. Binlerce atomdan meydana gelen bu moleküller
hidrojenin birkaç milyon katı molekül ağırlığına sahiptir.
İki atomun birbirini çekip birleşmesinde rol alan kuvvet kimyasal bağdır. Farklı atomlar arasın-
da elektron alıp-verme şeklinde kurulan kimyasal bağlarla farklı özelliğe sahip moleküller oluşur.
Son yörüngelerinde en fazla sekiz elektron bulunan atomlar arasındaki elektron alıp-verme (en dış
yörüngeyi sekize tamamlama) meyli; kovalent, iyonik veya metalik şekildeki kimyasal bağ olar-
ak tezahür eder. Atomların en dış elektron kabuklarındaki elektronların paylaşılmasıyla kovalent
bağ oluşur.1 tane Karbon ve oksijen arasındaki kovalent bağ ile yaratılan karbonmonoksit (CO) ve
karbondioksit (CO2
) gazları vücuttan uzaklaştırılmadığı takdirde akciğer solunumu yapan can-
lılarda zehirlenmelere sebep olur. Buna karşılık, bir karbon, üç oksijen ve bir hidrojen atomundan
müteşekkil bikarbonat molekülü (HCO3
) vücudumuzda oldukça hayatî vazifeleri yerine getirir.
Kimya
Ögretmeni
(Ögrenci)
20. 20
Vücutta oksijen yakılması sonucu, dokularda karbon¬dioksit oluşur. Kanla
akciğerlere taşınan bu gaz, kanda üç farklı yolla Bunların en önemlisi, kar-
bondioksitin su ile reaksiyona
CO2
+ H2
O→H2
CO3
H2
CO3
→ +H + HCO3
-
girmesi sonucunda bikarbonat (HCO3
-
) oluşmasıdır (bikarbonat adeta karbondioksitin sudaki çözeltisidir)
Bu mekanizmayla, karbondioksit bikarbonatın içine saklanarak, zehirlenmeye yol açmadan kanda taşınır.
Öyle bir tevafuk ki, karbondioksitin vücuttan atılmasında rol alan bikarbonat, amonyak gibi bir diğer ze-
hirli molekülün de vücudumuzdan atılmasına öncülük eder.
Ayrıca evlerimizde kullandığımız karbonat adı ile yemek sodası (NaHCO3
) mide asitinin tesirini hafiflet-
mek için kullanılır. Bikarbonat molekülünün gördüğü bu vazifeler bizlere perde arkasında çok ince şekilde
ayarlanan sonsuz bir ilim, kudret ve hikmetin varlığını göstermektedir.
Kaynaklar :
Kişisel bir yazıdır.
21. 21
Mustafa ALTUNKAYNAK
altunkaynakmustafa@gmail.com
KEZZAP
NİTRİK ASİT HNO3
Nitrik Asit (HNO3
)
Kimyasal Adı Nitrik Asit
Kimyasal Formülü HNO3
Molekül Ağırlığı 63.02 g/mol
Renk / Form Sarımtırak, Sıvı
Yoğunluk 1,339 ( % 55 ) - 1,1150 ( % 20 ) -
1,3667 ( % 60 ) g/cm³
Donma Noktası 17 ° C ( % 20 ) - 22,4 ° C ( % 60 )
Kaynama Noktası 103,4 °C ( % 20 ) - 120,4 °C ( % 60 )
Değerli okuyucular;
Halk arasındaki adı Kezzap olan nitrik asit seyreltik haliyle gerek günlük
hayatta gerekse endüstride önemli bir kimyasal maddedir. Nitrik asit, bileşiminde üç oksijen, bir hi-
drojen ve bir azot bulunan kuvvetli bir asittir. HNO3
formülüyle gösterilir. Nitrat asit, çok eskiden
beri tanınmış olmasına rağmen sülfirik asitten sonra kullanım alanları bulunmuştur. Modern kimya
endüstrisinin nitroselüloz, nitrogliserin, boyar maddeler, nitratlı gübreler gibi çok önemli birçok ürün-
lerinin elde edilmesinde rol oynayan nitrik asit, kurşun odaları usulü ile sülfirik asit üretiminde de
küçümsenmeyecek bir yer işgal eder. Diğer taraftan dumanlı asit, azot peroksit ve tetranitrometan da
roketlerin yapımında rol oynamaktadır. Bu bakımdan, nitrik asit endüstrisinin çağımızda çok önem
kazandığı meydandadır
Gübre endüstrisinde, patlayıcı sanayinde, metal sanayisinde, arıtmalarda, vb birçok sektörde kullanılır.
Nitrik asit patlayıcı madde olarak kimyasalları nitrata çevirdiğinden patlayıcı maddelerin çoğunda kul-
lanılır. Aralarında naylon ve poliüretanında olduğu plastiklerin üretiminde, amonyum nitrat üretiminde,
metal sanayinde kullanılır. Temizlik sektöründe kireç sökücülerin içine bir miktar konularak kullanılır.
Dinamit, Gliserin-Tri-Nitrattır. TNT Tri-Nitro-Toluen. Anorganik asitlerin kuvvetlilerinden biri olan bu
madde analizde başlıca yükseltgen olarak ve bazı çökeleklerin asit etkisi ile çözünüp çözünmediklerini
incelemek amacıyla kullanılır. Asetik asit bileşikleri sadece koruyucu olarak değil, şelatlayıcı, asitleştirici
ve lezzet verici olarak da fonksiyon görmektedir. Soğutulmuş ürünler, şeker ya da tuz konsantrasyonu
yüksek ürünlerde kullanılan asit miktarı düşürülebilmektedir.
Nitrik Asidin ( HNO3
) Kısa Tarihi
Nitrat asit 13.yy’dan beri bilinmektedir. Sodyum nitrat ve sülfat asidinden olan sentezi, Glauber
tarafından yapılmıştır. Nitrik asit, Birinci Dünya Savaşından önceki yıllarda ve savaş sırasında başlıca,
Şili nitratının (Güherçilesinin) derişik sülfirik asitle ile reaksiyonundan elde edilmekteydi.
NaNO3
+ H2
SO4
→ NaHSO4
+ HNO3
Isıtılan demir retotlar içerisinde yürütülen reaksiyon karışımının destilasyonu ve buharın yoğunlaştırılması
suretiyle oldukça derişik nitrat asit (sudaki % 92 lik çözeltisi) üretilir. Şili nitratından yapılan üretim ithalata
dayandığı için, Birinci Dünya Savaşı sırasında diğer prosesler daha çok önem kazanmaya başladı.
Kimyager
(Kimya Ög.)
22. 22
Bu proseslerden biri, elektrik ark prosesi olup ilk defa 1905 de Norveç'te kullanılmıştır. Birkeland, Eyde
ve Nitrum A.G. vb tesisler, nitrik asit üretiminde başarılı olmuşlardır. Metod, şu işlemlere dayanmak-
tadır; Havayı bir elektrik yayı içinden hızla geçirmek suretiyle havanın oksijen ve azotundan % 2 azot
dioksit içeren bir gaz elde edilebilir. Azot oksit, mevcut oksijenin aşırısı ile NO2
e dönüştürülür ve bunun
da suda çözündürülmesiyle seyreltik nitrat asit (%35 HNO3
) elde edilir. Günümüzde bu yöntemin yerini
amonyağın oksidasyonu prosesi almıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında, o tarihlerde sentetik amonyak
yapımındaki gelişmelerden dolayı ayrıca önem kazanan diğer bir süreç, amonyağın oksidasyonu pros-
esidir; prensipleri bir süreden beri bilinmekteydi fakat teknik uygulamasına, yirminci asrın başlarında
W.Ostwald tarafından düzenleninceye kadar başlanamamıştır. Günümüzde de kullanılmakta olan tek
ticari endüstriyel süreç, amonyağın oksidasyonu prosesidir.
Günümüzde Nitrik Asidin ( HNO3
) Endüstriyel Eldesi
Nitrik asidin katalitik olarak amonyağın yakılması yöntemi (W.Ostwald usulü) ile üretimi için amonyak
bol miktarda hava ile 600°C de katalitik olarak azot okside dönüştürülür.
4 NH3
+ 5 O2
→ 4NO + 6 H2
O + 279 kcal
Oluşan azot oksit yanma gazlarının soğuması sırasında henüz mevcut olan oksijenle birleşerek azot
dioksit oluşturur.
NO + ½ O2
→ NO2
Oluşan azot dioksit üst taraflarından su serpilen kulelerde hava ve suyun etkisi ile nitrik aside
dönüştürülür.
2 NO2
+ H2
O + ½ O2
→ 2HNO3
İyi bir azot oksit ürünü elde etmek için amonyak-hava karışımını ancak kısa bir müddet (~ 1/1000
saniye) katalizörle temasta tutmalıdır, aksi takdirde 600°C de yarı kararlı olan azot oksit katalitik olarak
azotla oksijene ayrışır.
2NO → N2
+ O2
+ 42,1 kcal.
Böyle bir kısa temas süresi genellikle katalizörleri kullanmakla sağlanır. Nitrik asit üretiminde Amonyak
hava ile değil, belki oksijenle yakılır veya 5 atm lik basınç altında çalışılırsa; % 40 - 50 den daha derişik
% 66 ya kadar nitrik asit çözeltileri elde edilebilir.
Nitrik asitin Güherçileden itibaren Ülkemizdeki üretimi şöyle özetlenebilir;
1) Öncelikle çuvallar içinde 1000 kilo nitrat tartılır ve ilkel madde bir vinçle yukarıya çıkarılarak retord-
lara boşaltılır.
2) Kapaklar iyice sıkıştırılarak havanın girmesine engel olunur.
3) Vakum pompası çalıştırılır ve her retorda (damıtma işleminin yapıldığı metalik kaplar), asit depo-
larından bir mol nitrik asit için 1,1 mol sülfürik asit katılır.
4) Ocak yavaş yavaş yakılır. Sıcaklık hiçbir zaman birdenbire yükseltilmez. 1 saat zarfında, 70 °C den,
nitrik asidin oluştuğu 95 °C ye çıkarılır.
5) Saat başına numune alınarak oluşum derecesine ve ihtiva ettiği gaz miktarına bakılır. İşlemin sonuna
doğru, ocağın sıcaklığı 150 °C ye çıkarılır ve meydana gelen sulu asit tesislere bağlı kaplarda toplanarak
damacanalara doldurulur. Bunlardan da konsantrasyon araçlarına gönderilir. İşlemin başında elde edilen
derişik aside gelince, bu da küçük alüminyum kazanlarda toplanır. Bütün işlemler 5 saat sürer.
6) Retordların çabuk soğumasını sağlamak için ocak derhal söndürülür ve yan kapaklar açılır.
7) Ertesi güne kadar soğuyup donan bisülfat, teknelerde kırılarak özel arabalarda biriktirildiği yere yol-
lanır.
8) Pompalar, sodyum hidroksit çözeltileri veya kireç yardımıyla azot oksitlerinden korunur.
23. 23
Nitrik Asidin ( HNO3
) Bazi Önemli Kimyasal Tepkimeleri
Nitrik asidin yükseltgen etkisi çok önemlidir. Nitrik asidin yükseltgen etkisi NO-3
anyonundaki +5
değerlikli azot tarafından yapılmaktadır. Yükseltgen etkisi yalnız NO-3
a tabi olmayıp H+
konsantra-
syonuna bağlıdır. Yani NO-3
ın yükseltgen etkisi çözeltide H+
konsantrasyonu ne kadar çok olursa o
kadar yüksektir.
NO-3
+ 6H+
→ N+5
+ 3H2
O
Yükseltgenme ancak açıkta kalan N+5
iyonu tarafından yapılmalıdır. Dengeler tesiri kanununa göre [H+
]
konsantrasyonu ne kadar büyük ise N+5
oluşumu o kadar büyük olur. N+5
ne kadar çok oluşursa yükselt-
genme o kadar ileri gider. N+5
kaybetmiş elektronları karşısında bulunan elementten alarak onu yükselt-
ger ve kendisi indirgenir. Bazı metaller üzerinde asidik etki gösterir. Sulu çözeltilerinde proton verme
kabiliyetinden ileri gelir.
Örneğin; Sulandırılmış bir nitrik asit bir iki granül magnezyum üzerine dökülürse bu halde bol miktar-
da hidrojen çıkar.
Mg + 2HNO3
→ Mg(NO3
)2
+ H2
Nitrik Asidin Geniş Kapsamlı Zararları ve Önlemler
Derişik Nitrik Asit hem oksitleyici hem de koroziftir. Vücutta ağır yanıklara sebep olabilir. Buharları
solunum sistemini tahrip eder. Ölüme sebebiyet verebilen ödeme neden olabilir. Sıvı sıçramaları ciltte
ağır yanıklara neden olur. Sıvı sıçramaları gözde ciddi zararlar yaratır. Ani tahriş yapar ve mide-bağırsak
bölgesinde tahribata sebep olur. Dumanları solunum sistemini tahriş ederek, şiddetli öksürük, yutma
ve solunum güçlüğüne sebep olabilir. Maruz kalmalardan sonra 48 saat içerisinde akciğerlerde, ölüme
sebebiyet verebilen pulmaner ödemi oluşabilir. Uzun süreli ve sık sık maruz kalınması halinde diş
kayıplarına ve ciğerlerde tahribata sebep olabilir. Uzun süreli, ancak seyrek olarak maruz kalındığında
etkileri zaman içinde ortaya çıkabilir. Suda yaşayan canlılar için zararlıdır.
İlk Yardım:
Yutulduğunda: Hemen bir miktar su içiniz. Boğaza hortum vs. sokmayınız, gırtlak delinmiş olabilir.
Kusturmaya çalışmayınız. Vakit kaybetmeden doktora başvurunuz.
Solunduğunda: Nitrik asit buharları solunum yollarını tahriş eder. Solunum yolundaki nemli doku-
larda doku tahribatı meydana getirir. Uzun süre solumada akciğerde ödem oluşumuna neden olur.
Kazazede açık havaya çıkartılmalı, hemen doktora haber verilmelidir. % 10’luk Sodyum bikarbonatlı su
koklatılması tavsiye edilir. Nitroz gazlarının solunması durumunda akciğer tahribatının yanında, ağır
zehirlenme emareleri de ortaya çıkabilir. Nitroz gazlarının solumuş kazazede hemen açık havaya çıkarıl-
malı ve doktor gelinceye kadar kıpırdatılmamalı, yürütülmemeli, vücut tam sükûnette olmalı, battaniye
ile sarılmalıdır. İlk yardım saf oksijen teneffüs ettirmekten ibarettir.
Deriye temas ettiğinde: Hemen bol su ile yıkanmalıdır. Müteakiben yanık yer zayıf sodyum bikarbonat
çözeltisi ile banyo edilir. Asit bulaşmış çamaşırlar hemen çıkarılır. Vücudu fazla üşütmemek için tedaviye
ılık su ile devam edilmelidir. Doktora haber verilmeli, hafif mikropsuz bir sargı ile sarılmalıdır.
Göze temas ettiğinde: Hemen 10- 15 dakika bol su ile yıkanmalıdır. Bu işlem sırasında göz kapakları
açılıp kapatılmalıdır, elle de suyun kapakların içine teması sağlanmalıdır. Hemen doktor çağırılmalıdır.
“Öfkenin kezzap kokusu sinmiş emeğin terine” diyor, Şair Mahmudiye Düzkaya. Kezzap güvenlik
önlemli ve yerinde kullanılırsa birçok maddeye ham madde olan faydalı bir asittir.
Kaynaklar :
Anorganik Kimya 2
Analitik Kimya ( Nitel Analiz )
Analitik Kimya ( Nicel Analiz )
http://www.eba.gov.tr/
http://www.kutahyaazot.com/guvenlikformu_dna.html
http://www.nitrikasit.net/default.asp
http://tr.wikipedia.org/wiki/Nitrik_asit
24. 24
Kimya
(Mezun)
Hatile MOUMINTSA
hatile_m@hotmail.com
Örnek Alınacak
Bir Mucidin Muhteşem Öyküsü
D
eğerli okuyucularımız sizlere bu
ay asla pes etmeyen, inatçılığı ile
inanılmaz bir malzeme üreten
Charles Goodyear sı anlatacağım.
Kendisi 29 Aralık 1800 doğmuş, 1 Tem-
muz 1860 vefat etmiştir. ABD'li mucit,
bilim insanı ve sanayici. 1839'da kauçuğu
kükürtle işleyerek lastik yapım yöntemini
buldu ve eboniti icat etti. Günümüzde
dünyada oto lastiği sektöründe marka
olmuş Good Year firması adını Charles
Goodyear'a ithafen almış olsa da ölümünden yaklaşık 40 sene sonra kurulmuştur ve bu şirketin ticari
olarak ne onunla ne de çocuklarıyla bir ilişkisi yoktur.
Charles ve Kauçuk öyküsü
Hırdavat dükkânı işleten babasının iflas etmesi ile yeni bir iş arayan Goodyear inanılmaz bir malzeme
bularak doğal kauçuğa yöneldi. Kauçuk üreten bir firmaya Roxbury firmasına gitti. (1834 yılında) Ancak
burada aldığı cevap olumsuzdu. Kauçuk firmasından kauçuklar müşteriler tarafından pek tercih edil-
ip alınmıyor. Alınanlarsa bozulduğu için iade ediliyor denildi. Şu anda her yerde kullanılan malzeme
o kadarda mükemmel değil miydi yoksa… Sıcak havada yapışkan bir hal alıyor, soğuk havada taş gibi
sertleşiyordu. Bu yüzden de kullanılamayacak hale geliyordu. Doğal kauçuğu bu yüzden daha iyi hale
getirmek gerekiyordu. Goodyear bundan sonra pes etmeyecek ve araştırmasını bunun üzerine odaklaya-
caktı.
Kauçuk vahşi ve acımasız ormanlarda Amazon Ormanları’nda kauçuk ağaçlarının öz suyundan alınıyor-
du. Bu ağaçlara ayrıca “ağlayan ağaç” da deniliyordu. Halkın yerlileri kendilerini korumak amacıyla
giysiler, su kapları ve toplarda kullanıyorlardı. Fakat doğal kauçuk dayanıksız olduğu için çabuk deforme
oluyordu. Fakat Avrupa’da kauçuk mucize malzeme olarak adlandırıldı. İlgi odağı haline geldi. Deza-
vantajları dışında su geçirmeyen bir malzeme olması ilgi odağı haline geldi. Fakat büyük yatırım yapan
şirketler zamanla yine deformasyonu nedeniyle ilgilinin azalması ile kapatmaya başladılar. Yıllarca mal-
zememin iyileşmesini için uğraştılar fakat çok az iyileşme sağlandı. Charles Goodyear bu doğal kauçuk
malzemesini daha iyi hale getirmek ve daha esnek olmasını istiyordu. Ancak yeterince sermayesi yoktu
ve başarabildiğinde zengin olabileceğini öngörmüştü.
Fakat borçları yüzünden zor dönemler geçiriyor hatta otelini hapishane olarak görüyordu. Bütün saatini
kauçuk ile kimyasallar karışımları deniyor ve daha iyi malzeme ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Bazılarının
sonuç verdiğini düşündü örneğin kauçuk ve magnezyumu karıştırdı ve deneme yaptı yapışmışlığı azal-
mış gibiydi ancak daha sonra tekrar eski halini alıyordu. Birçok mucidin olduğu gibi istediği etki düşün-
mediği bir yöntemle gelişti. Kauçuk bitmişti önceden boyadığı kauçuk üzerindeki boyayı silmek için
nitrik asit kullanıyordu. Bir anda boyadan çıkarmaya çalıştığı kauçuk siyah halini aldı. Yine bu kauçuğu
bir işe yaramaz diyerek kenara bıraktı. Günler geçince bu örneği eline aldı ve yumuşamaya başladığını
fark etti. Ancak başardığı bu yöntem de başarısız oldu ve tekrar eski halini aldı.
25. 25
Goodyear başarıya ulaştığını düşündüğü her yöntem için patent alıyordu. Ancak çoğunlukla yine yön-
temleri başarısız olduğunu sonradan görüyordu. Yaptığını düşündüğü kauçuk yumuşak haldeydi.
Soğuk bir hava günlerinde bu başarısını siparişler alarak ve durumunu biraz iyileştirerek devam ettirdi.
Birçok ayakkabı ve çanta siparişi aldı ve yaz günlerine doğru tatile gittiğinde gördüğü şey çok kötüydü.
Tüm siparişler geri dönüyordu. Çünkü kauçuk ısıda eriyordu. Başarısızlığını tekrar fark etti. Durumu
daha da kötüye gitti sağlığı da biraz bozulmaya başlamıştı. İnatçı kişiliği vazgeçirmiyordu kendisine…
Goodyear yine denemeler yaparken kauçuğu kükürtle karıştırıyordu. Ancak kükürt sadece yüzeyine etki
ediyordu. Farklı kimyasallar ve karışımlar yapıyordu. Yine bir gün kükürtlü kauçuğu sobanın üzerine
attı. Fakat kauçuk inanılmaz bir şekilde erimedi. Sert ve elastik bir şekle dönüşmüştü. Bu kaza onun için
dönüm noktası oldu ve bilgi ve deneyimleri sayesinde istediği etkiyi kazandırdı. Kauçuğa ne yaparsa
nasıl bir etki kazandıracağını biliyordu. 1844’te patentini aldı. Ancak Amerika’da aldığı patenti Avrupa’da
almayı başamadı ve İngiltere’de ondan iki ay önce Thomas Hancock bu patenti almıştı. Ancak kazandığı
paranın çoğunu bu yöntemi izni olmadan kullanan kişilere dava açarak harcadı. Fakat bu yöntemi bulan
Charles Goodyear kauçuğun başka ne üzerinde yapılacağı üzerinde denemeler ve çalışmalar yaptı. Fakat
bu malzemenin bir çok yerde kullanılacağını düşünen Goodyear ne yazık ki bu gelir pastasının içinde
yer alamadı ve yoksul biri olarak vefat etti. Ondan 40 yıl sonra kurulan Goodyear firmasının ise ticari
olarak ne Charles Goodyear ile ne de yakınları ile ne yazık ki bir alakası yoktur.
Kaynaklar :
http://tr.wikipedia.org/wiki/Charles_Goodyear
http://www.bing.com/images/search?q=charles+goodyears&FORM=HDRSC2#view=detail&id=D-
F1E1BABD0CB3669514F63632AAE2BCC7967EA59&selectedIndex=7
http://www.bing.com/images/search?q=charles+goodyears&FORM=HDRSC2#view=de-
tail&id=CD933E30B96138AEDD6F8BBF83CCAE3B2F94BE9D&selectedIndex=10
26. 26
Kimya
Mühendisi
(Mezun)
Yavuz Selim KART
kim_muhselim@hotmail.com
ACCELRYS
DRAW İLE
KİMYASAL ÇİZİMLER
Eğer uzun süredir e-dergimizi
takip ediyorsanız, birçok yazımı
okumuş ve birçok kimya programı hakkın-
da bilgilendirme yaptığımı görmüşünüzdür.
Bu bilgilerin işinizde, okul yaşamınızda işe
yaramasını umut ederek bu ay anlatacağım
programdan bahsetmek istiyorum.
Merhaba Sevgili İnovatif Kimya Dergisi Okurları,
Kimya programlarını anlatma yolunda ilerlemeye
devam ediyorum. Her sayıda sizlerin işine yaray-
abilecek programlardan bahsetmeye gayret
ediyorum, bu ay ki sayıda sizlere yine
bir kimya çizim programından
bahsedeceğim.
Bu ay anlatacağım programın ismi Accelrys Draw. Programın 4.2 sürümü üzerinden sizlere açıklamaya
çalışacağım.
Programı açtığınız zaman Resim 1’ deki gibi bir görünümle karşılaşacaksınız.
Resim 1 :
Program
açıldığındaki
ekran
27. 27
Programımızın içeriğine bakınca üstte menüler, menülerin altında çeşitli araç kutuları ve sol panelde
çeşitli işlevleri olan birçok kutu görmektesiniz. Bunların ne işe yaradığını Resim 2’de sizlere kısaca özetl-
edim.
Resim 2 : Programın temel kısımlarının açıklamaları.
Burada çizim işlemini nasıl yapıyoruz? İlk önce çizmek istediğimiz yapıya tıklayıp sonrasında boş olan
beyaz ekranımıza dokunuyoruz. Böylelikle yapımız çizilmiş oluyor. Resim 3’te çizdiğim bazı yapıları
görmektesiniz.
Resim 3 : Program ile çizilmiş yapılar.
28. 28
Resim 3’te birçok yapı çizdim lakin bu çizimler bu kadarla sınırlı değil. Programda çizdiğimiz yapı üzerinde
sağ tıklama işlemi yaparak da eklemeler yapabiliyoruz. Diyelim ki siklohekzan yapısı üzerinde bir yere brom
eklemek istiyoruz. Bunun için seçtiğimiz yer üzerinde sağa tıklıyoruz. Resim 4’ teki gibi bir menü karşınıza
gelecek. Burada birçok seçenek var.
Resim 4 : Yapı üzerinde sağ tık ile açılan menü ve özellikleri.
Sağa tıklama işleminden sonra yapılarımıza istediğimiz şekli vermiş oluyoruz. Bu sayede istediğimiz
sonuca kolaylıkla erişebiliyoruz.
Programın çizim menüsü bu kadarla mı sınırlı? Tabi ki değil. Programımız içinde sağ üst menüde bu-
lunan kısma tıkladığımızda geniş bir yelpaze bize sunulmakta. Bu kısmın ismi ise “Change to different
template toolstrip”dir. Bu kısım açılır menü biçiminde sizlere sunulmuş. İstediğiniz yapıları tek tıklama
ile seçebilirsiniz. Bunu daha açık bir şekilde açıklarsam ki biz ilk başta siklohekzan yapısı çizmiştik. Bu
tarz yapılardan birçoğu bizim için hazır oluşturulmuş. Size sadece seçip eklemesi kalıyor. Resim 5’te bu
kısmı görmektesiniz.
Resim 5 : Çeşitli kimya yapıları ekleme menüsünün görünümü.
Programda menüleri kullanarak eklediğimiz yapılardan bazıları yazı
şeklinde görünmekte. Resim 6 ‘da bunu görmektesiniz.
Resim 6 : Yazı halinde görünen yapılar.
29. 29
Resim 6’daki gibi yapıları kimya formülü halinde göstermek için, yapımız seçili iken yapımız üstünde
sağa tıklıyoruz ve Expand Abbreviation kısmına tıklıyoruz ve Resim 7’deki gibi bir sonuç görüyor-
sunuz.
Resim 7 : Kimyasal yapının açılması işlemi görünümü.
Programda çizim olarak anlatacaklarım bu kadar. Program çok geniş bir program ve kullandıkça
birçok özelliğini öğrenebilirsiniz ki burada hepsini anlatmam mümkün değil. Programda yapıları
3 boyutlu şekle getirmek gibi bir özellikte var ayrıca biyokimyacılar içinde birçok özellik mevcut.
Biyokimya okuyan ya da bu alanda ihtisas yapan arkadaşlar için faydalı olur. Programda çizdiğimiz
yapıların isimlerini otomatik oluşturan bir sistem bulunmakta. IUPAC isimlerini program ile kolay-
ca öğrenebilirsiniz. Programı indirebileceğiniz adres : http://download.accelrys.com/freeware/
accelrys_draw/ adresidir. Ücret vb. gibi bir işlem sormadı. Rahatlıkla kullanabilirsiniz. Bir sonra ki
yazımda görüşmek üzere.
Saygı ve sevgilerimle...
Kaynaklar :
Kişisel bir yazıdır.
30. 30
ELEMENTTANIYALIM Flor
Simgesi: F
Grubu: 7A (Halojen)
Atom numarası: 9
Bağıl atom kütlesi: 18,9984
Oda sıcaklığında: Gaz
Erime noktası: -219,52°C
Kaynama noktası: -188,05°C
Yoğunluğu: 1,696 g/cc
Keşfi: 1886 - Henri Moissan
Atom çapı: 0,57 Å
Elektronegatifliği: 3,98
Elektron dizilimi: 1s2
2s2
p5
Yükseltgenme basamağı (sayısı): -1
Flor (Fransızca: fluor), atom numarası 9, atom ağırlığı 19, yoğunluğu 1,265 olan, kokusu ozonu andıran,
kahverengimsi sarı renkte, halojenler grubunun ilk elementidir (simgesi F). 1529 yılında Georigius
Agricola, kalsiyum florür bileşiğini tanımlamıştır. İlk defa 1886 yılında Henri Moissan tarafından izole
edilmiştir.
Flor’un Elde Edilmesi
Soluk sarı bir gazdır. Flor, 1771’de Scheele tarafından bulunduysa da element olarak ancak 1886’da
Fransız kimyacı Henri Mouissan tarafından elde edilebildi. Mouissan potasyum florienin susuz florür
asidindeki çözeltisini U biçiminde bir platin boruda, platin elektrotlar yardımıyla -23 derecede elektroli-
zleyerek floru elementel olarak elde etti.
Temel olarak Momissan yöntemine göre elde edilir. Bunun için erimiş potasyum florür hidrojen florür
karışımı karbon anot kullanarak elektrolizlenir. Katotta ayrılan hidrojen anotta ayrılan florden çok iyi
biçimde ayrı tutulur. Elektroliz kalu bakır, nikel yada manel alaşımından yapılmıştır. Elde edilen elemen-
tel flor tüpler içinde gaz yada sıvı olarak pazarlanır.
Potasyum-hidrojen-flüorürün (KHF2
) saf sıvı hidrojen flüorür (HF) içindeki çözeltisinden elektroliz
yoluyla elde edilir.
Kullanım Alanları
Flor ve bileşikleri, uranyum başta olmak üzere, çok sayıda ticari kimyasalın üretiminde kullanılır. Hidro-
florik asit, aydınlatma ampullerinin camları üzerine yazı yazılması işleminde kullanılırken; son yıllarda
ozon tabakası üzerindeki zararlı etkilerinden dolayı üretimi ve kullanımı sınırlandırılmaya çalışılan klor-
oflorokarbon gazları (CFC) havalandırma ve soğutma aygıtlarında kullanılır. Teflon içeriğinde de flor
yer alır. Diş macunları içeriğinde bulunan florit, belirli bir oranın altında olduğu sürece, diş çürükler-
inin oluşumunu önler. Element halindeki flor, yüksek özgül itici gücü nedeniyle, roketlerde itici kuvvet
sağlamak amacıyla denenmektedir.
31. 31
SÖZLÜKIngilizce-Türkçe
Geçirgen
Foton
Yüzey Kaplama
Salınım
Hız
Artık Asit
Barut
Cam Yünü
Çene Kırıcı
Çevrimsel
Dağılmış Boya
Çözücü Geri Kazanımı
Çözme
Dolaşım
Elastiki
Gazını Almak
Glikol
Hidrojel
Hidrat
Isıl Aletler
Kalker
Kalite
Faz Değişimi
Permeable
Phase Change
Photon
Surface Coating
Swing
Velocity
Spent Acid
Jaw Crusher
Solvent Recovery
Elastic
Hydrogel
Gunpowder
Cylic
Resolution
Degas
Hydrate
Limestone
Glass Wool
Dispersed Dye
Circulation
Glycol
Thermal Devices
Quality
32. 32
HABERLER
Yurttan Kimya Haberleri
ÇÖPTEN 50 BİN KİŞİYE YETECEK ENERJİ ÜRETİLİYOR
Malatya’da vahşi çöp depolama alanında kurulan “Çöp Gaz Elektrik Üretim Santrali” sayesinde günlük
50 bin kişinin elektrik ihtiyacını karşılayacak enerji üretiliyor.
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, yaptığı açıklamada, şehirler için çevre çalışmalarının
önemli olduğunu belirtti.
Kentte 40 yılı aşkın süredir kullanılan ve şehre yakın bir alanda bulunan vahşi çöp depolama alanının
çevreye ciddi zararları bulunduğunu anlatan Çakır, bu alanın özellikle yaz aylarında kötü kokular yay-
dığı, metan gazı nedeniyle risk oluşturduğu ve çevre kirliliğine yol açtığını söyledi.
Çakır, bu olumsuzlukları bertaraf etmek için çalışma başlattıklarını, ve hazırladıkları projeyle hem enerji
üretildiğini hem de alanın ıslah edildiğini dile getirdi. Alanın ıslahıyla yeraltı sularının da çöp sularından
etkilenmesini engellemeye çalıştıklarını belirten Çakır, bu kapsamda bir yıl önce açtıkları “Çöp Gaz
Elektrik Üretim Santrali”nin bir yıla yakın bir süre önce açıldığını hatırlattı.
Santralin işlemesi sayesinde alandaki çöpten 2,2 megawattlık elektrik üretilmeye başladığını dile getiren
Çakır, “Yani burada yaklaşık 10 bin hanenin elektriğini üretiyoruz. Nüfus bazında bakıldığı zaman 50
bin kişiye yetecek enerji üretiliyor. Burada çevre de son derece sağlıklı bir şekilde ıslah edildi. Koku ve
çöpün yanması gibi bütün olumsuz koşullar giderilmiş oldu” dedi.
Çöp alanında organik tarım yapılacak
Alandaki ıslah çalışmaları kapsamında bölgeye 60-70 bin kamyon dolgu yapıldığını ve binlerce çam
fidanı dikildiğini anlatan Çakır, ağaçların da yetişmesiyle buranın nezih bir bölge olacağını söyledi.
Vahşi çöp alanındaki ısıdan da faydalanacaklarını kaydeden Çakır, ileri ki süreçte alana sera kuracak-
larını ve organik tarım yapılabileceğini ifade etti. Çakır, önümüzdeki yıl serayı hayata geçirmeyi plan-
ladıklarını belirtti.
Kentte kurulan Katı Atık Bertaraf Depolama sahasında da elektrik üretimi konusunda çalışmalar yap-
mayı planladıklarını ifade eden Çakır, böylece çöp depolama alanlarındaki enerji üretimin de artacağını
vurguladı. Çakır, “Enerji üretiminde önümüzdeki dönemde yeni bir safhaya geçeceğiz. Şu an orada 2,2
megawattlık enerji üretiyoruz. Gelecekte 12 megawattlık enerji üretmeyi planlıyoruz. Bu da Türkiye ‘ye
örnek projelerden biri daha olacak” diye konuştu.
33. 33
TÜKÜRÜK VE KEPEKTEN ROBOT RESİM ÇIKARILABİLECEK
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, yakın zamanda tükürük veya kepek tane-
sinden kişinin robot resminin çıkarılabileceğini belirtti.
Üsküdar Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleşen
“İçindeki Dedektif” konulu söyleşide gençlerle buluşan Atasoy, mesleğiyle ilgili tecrübelerini anlattı.
Çocukken gazete bayii, kuaför ve mimar olmak isterken kendini kimya bölümünde bulduğunu anlatan
Atasoy, her insanın içinde bir dedektif olduğunu dile getirdi.
Atasoy, 1980’li yıllardaki adli bilimlerle günümüz adli bilimleri arasında ciddi gelişmeler yaşandığını be-
lirterek, 1950’li yıllarda bir çocuğun babasının kim olduğunu anlamak için babanın kaş, parmak ve kol
gibi uzuvlarına bakarak tespitte bulunulurken şimdi DNA analiziyle bu işlemlerin çok kolay yapıldığını
kaydetti.
DNA analizleri ve suç aydınlatma yöntemlerine ilişkin de bilgiler veren Atasoy, her temasın iz bırak-
tığını, vücudun çıkmaz sokağının da vücut kılı olduğunu aktardı.
Vücut kılından birçok maddenin ayrıştırılmasının yapıldığını belirten Atasoy, “3-5 yıl gibi çok yakın bir
zamanda tükürük veya kepek tanesinden kişinin robot resmi çıkarılabilecek. Bugün, teknolojiyle
tükürük ve kepekten sadece kişinin saç, göz rengi belirleniyor” bilgisini verdi.
34. 34
KİMYA İHRACATI ŞUBATTA YÜZDE 18,7 AZALDI
Kimya ihracatı ocak-şubat döneminde yüzde 16,5 düşüşle 2 milyar 375 milyon dolar oldu.
Şubat ayında kimya ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,7 azalarak 1 milyar 178 milyon dolara
geriledi.
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği’nden (İKMİB) yapılan açıklamaya göre,
kimya ihracatı ocak-şubat döneminde ise yüzde 16,5 düşüşle 2 milyar 375 milyon dolar oldu.
Türkiye’nin ve dünyanın sıcak gündeminden etkilenen kimya sektörünün şubat ayı ihracatında İtalya,
Irak, İspanya, Mısır, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Suudi Arabistan, Azerbaycan-Nahçıvan
ve Rusya üst sıralarda yer alan ülkeler olarak sıralandı. Yüzde 131 ihracat artışının yaşandığı İspanya’nın
yanı sıra Suudi Arabistan’a rekor artış da dikkati çekti. Böylece, şubat ayında kimya ihracatı geçen yılın
aynı ayına göre yüzde 18,7 azalarak 1 milyar 178 milyon dolara düştü.
Yılın iki aylık döneminde ise en çok ihracatı yapılan ülkeler Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır
olurken, bu ülkeleri Almanya, İspanya, İtalya, İran, Azerbaycan-Nahçıvan, Malta ve Rusya takip etti. Bu
dönemde İspanya’ya yapılan ihracat yüzde 85 oranında artarak 117 milyon dolara yükseldi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, kurlardaki dalgalan-
malar ve Eurodaki sert düşüşün ihracatçıyı olumsuz etkilediğini belirterek, “Euro paritesindeki değişim
nedeniyle yaşanan bu genel ihracat azalışı tüm sektörlerde olduğu gibi kimya sektöründe de etkisini
hissettirdi” dedi.
İhracatçıların çok iyi bir harita çıkartarak bu harita paralelinde çalışmalarını hızlandırması gerek-
tiğini aktaran Akyüz, “Diğer yandan yüksek katma değerli ürünler geliştirerek bu olumsuzlukların
yansımalarını en aza indirebiliriz. Tüm negatif gelişmelere rağmen önümüzdeki aylarda ihra-
catımızdaki düşüşün toparlanacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
35. 35
BAKAN IŞIK, KİMYA YATIRIMCILARINI KABUL ETTİ
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, kurulması planlanan ve “Chemport” olarak adlandırılan
Kimya İhtisas Kümelenme Endüstri Bölgesi hakkında kimya yatırımcılarından bilgi aldı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, ihracatta dikkati çeken kimya sektöründe Chemport heye-
canı yaşanıyor. Chemport olarak adlandırılan Kimya İhtisas Kümelenme Endüstri Bölgesi için hazırlıklar
sürüyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın koordinasyonunda yürütülen çalışmada, 24 kimya yatırım-
cısının kurduğu dernek yönetimi Bakan Işık’ı ziyaret ederek bilgi verdi.
Yaklaşık 30 bin dönüm arazinin kamulaştırılmasını gerektiren Chemport için uygun yer arayışları
sürüyor. Marmara Bölgesi’nde kurulması planlanan Kimya İhtisas Kümelenme Endüstri Bölgesi için
yaklaşık 5 milyar avroluk yatırım öngörülüyor.
Dünyadaki benzer örneklerin masaya yatırıldığı toplantıda, Tayvan ve İspanya Tarragona’daki kimya
endüstri bölgeleri incelenerek Türkiye’de benzeri olacak Chemport’un rekabetçiliğe büyük katkı sağlaya-
cağı ifade edildi.
“Ülke ekonomisine katkısı olacak”
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, kurulan teknik komite ile projenin master planları ve fizibilite
çalışmalarını desteklediklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Başbakan Yardımcımız ile geçen yıl bir araya geldiğimizde konuştuk, Türkiye’ye katkısı olacağına
hemfikiriz, işlemlere başlanılması kararı verdik. Ortasında bulunduğumuz yakın Avrupa’da, Kuzey
Afrika’da, Ortadoğu ve Kafkaslar’da benzeri kümelenme bölgelerinin bulunmaması büyük avantaj,
2 saatlik uçuş mesafesinde 1 milyar insan var ve gelir düzeyi en yüksek insanlar bunlar. Uygulanma
noktasında tereddüt yok ancak sanayi yatırımına uygun alanlar seçilmeli.”
36. 36
Dünyadan Kimya Haberleri
MOLEKÜL SENTEZLEME MAKİNESİ KOMPLEKS KİMYAYI BASİTLEŞTİRİYOR
Illinois Üniversitesi’nden kimya ve tıp profesörü Martin D. Burke, liderliğinde kimyagerler kompleks
küçük molekülleri sadece bir tıklamayla inşa edebilecek, moleküler seviyede bir molekül sentezleme maki-
nesi oluşturdular. Bu otomatik proses , yeni ilaçları hızla geliştirmede ve küçük moleküllere dayalı teknolo-
jilerde büyük bir potansiyele sahip.
Howard Hughes Tıp Enstitüsü erken kariyer bilim adamı Burke, “Kimyasal sentez karışık bir süreç, biz
bunu basitleştirmek istedik. Otomasyon sayesinde sağlanan bu basitlik sayesinde, geniş çaplı keşiflere
imkan tanınarak, konuda uzman olmayanlar bile molekül sentezleme gücüne sahip olacak.”dedi.
‘Küçük moleküller’ kompleks spesifik bir sınıf olarak, doğada bolca bulunabilen kompakt kimyasal
yapılar, tıp açısından çok büyük önem taşıyorlar. Biyolojik açıdan da hücreler ve dokular incelenerek bu
moleküllerin içsel çalışmalarına ışık tutulmaya çalışıyor. Ayrıca küçük moleküller güneş pilleri ve LED’ler
için anahtar elementle olma özelliği taşıyor.
Buna rağmen, küçük molekülleri laboratuvarda üretmek oldukça zor. Geleneksel olarak, bu küçük mol-
ekülleri sentezlemek için gerçekten uzman kimyagerler, daha fonksiyonları bile tam olarak açıklığa ka-
vuşmamış molekülleri sentezlerken oldukça çok zaman harcıyor. İşte bu nedenle de küçük moleküllere
dayalı teknolojiler ve tedaviler yavaşlıyor.
Burke, “Çoğu alanda bu ilerleme yavaşladı ve çoğu molekül farmasötik olduğundan firmalar bile bu
konuda çalışmak istemiyor, çünkü sentez oldukça zordur.” dedi.
Burke’nin grubu şu temel sorunun cevabını istiyor: Çok kompleks bir şeyi nasıl basitleştirebiliriz ? Ekip’in
stratejisi karmaşık molekülleri küçük yapı taşlarına ayırarak kolayca birleştirmeyi düşündüler. Moleküller
aynı birleşme yerlerine sahip olduğundan basit bir reaksiyonlar birleştirilebilir ve böylece farklı şekillerde
üretilebilir. Aynı çocukların legoyla oynaması gibi, moleküllerde bu lego tuğlaları gibi uyumlu bir şekilde
birleştirilebiliyor.
Burke’nin laboratuvarı pek çok molekül bloğunu geliştirerek ticarileştirdi. Ekip geliştirdiği metotta, her
seferinde tek bir molekül ekliyor ve molekülün fazlasını yıkayarak alarak yeni moleküle yer açıyor. Makine
biri üretimi zor halkalı moleküller olmak üzere, 14 farklı sınıftan küçük molekül üreterek aynı otomasyon
tekniğini kullanıyor.
37. 37
Otomatik sentez teknolojisi, Burke’nin kurucularından biri olduğu doğada bulunan küçük moleküller dayalı
yeni ilaçlar oluşturmaya odaklanan REVOLUTION Medicines tarafından lisanslandı.
“Bu teknolojinin diğer tedavi alanlarında da yeni fırsatlar yaratacağı tahmin edilmektedir. Belki de en
heyecan verici olanı bu iş en küçük molekülleri yapmak için yeni bir yol haritası açmış olmasıdır.” dedi.
38. 38
BUCKY FULERENLER’DEN BUCKY BOMBALARI ÜRETİLDİ
1996’da üç bilim adamına Nobel Kimya Ödülü’nü kazandıran Buckminsterfullerenler, 60 karbondan
oluşan futbol topu benzeri şekilleri sayesinde özel fiziksel özelliklere sahiptirler.
Bu keşiften 20 yıl sonra bilim insanları Bucky küreleri olarak bilinen bu özel bileşikleri, nasıl nano bom-
balara dönüştürebileceklerini keşfettiler. Bu sayede doğrudan kanserli hücrelere yollanan bucky küreleri ,
sadece kanserli hücreleri yok ederek, diğer hücrelere zarar vermeden küçük patlamaları tetikleyebilecek.
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden Kimya Profesörü Oleg V. Prezhdo, “Gelecekteki uygulamalar,
karbon nanotüpler gibi karbon yapılarının diğer türleri muhtemelen kullanılacak.Ama biz bucky
küreleri ile başladık çünkü bunlar çok kararlı ve onlar hakkında bir çok şey biliyoruz.”dedi.
Karbon nanotüpler, buck kürelerinin yakın akrabaları, kanser tedavileri için kullanılmaktadır. Karbon
nanotüpler kanser hücrelerinde birikerek, diğer dokulara zarar vermeden lazerle ısıtılabiliyor. Ayrıca
karbon nanotüpler ,bucky bombaları gibi modifiye edilerek daha etkili kanser tedavileri yaratılabilir.
Böylece tedavi süresi kısaltılabilir.
Minyatür patlayıcı oluşturmak için, Prezhdo ve arkadaşları 12 nitröz oksit molekülünü tek bir Bucky
küresine ekledi ve sonra da ısıttı.Piko saniyeler içinde, bucky küresi parçalara ayrılarak, binlerce derec-
eye varan sıcaklıkta kontrollü bir patlama yarattı.
Prezhdo, “Patlama gücünün kaynağı nitröz oksitteki oksijen ayrılarak güçlü karbon bağlarını kır-
masıyla ortaya çıkıyor.” dedi.
39. 39
MERCK: YATIRIMDAN VAZGEÇMEM
Kimya sektöründe 11 milyar euro ciroya ulaşan Alman Merck’in CEO’su Kley, büyümenin gelişmekte
olan ülkelerde olduğunu belirterek, “Yatırımlarımız Türkiye ve Brezilya gibi pazarlara” dedi.
11 milyar euroluk satış rakamıyla dünyanın en büyük kimya firmalarından biri olan Merck, yatırım için
Türkiye ve gelişmekte olan ülkeleri seçti. Firmanın CEO’su Karl-Ludwig Kley, toplam satışların içinde
gelişmekte olan ülkelerin payının yüzde 38’e ulaşarak Avrupa’yı geçtiğini söyledi. Kley, “Büyüme rakamı
tekli hanelere düşebilir ama bizim için önemli olan devamlılık. Sonuçta yön değişmiyor. Son 6 yılda
gelişmekte olan ülkelerdeki satışlar ikiye katlandı. Türkiye ve Brezilya gibi ülkeler bizim için strate-
jik pazarlar. Burada yatırıma devam edeceğiz” dedi.
İnsan Kaynağı da Kuvvetli
Firmanın 2014 rakamlarının açıklandığı toplantıda konuşan Kley, gelişmekte olan ülkelerdeki yatırım-
larına üretim ve Ar-Ge alanında devam edeceklerini ifade etti. Türkiye’nin iyi bir büyüme rakamı yakal-
adığını vurgulayan Kley, “Ayrıca iyi eğitimli bir nüfusu var. Bu da bizim için önemli bir unsur” diye
konuştu. 2014’te satışlarının yüzde 5.5 artarak 11 milyar 291 milyon euroya ulaştığı bilgisini veren Kley,
vergi öncesi kârlarının ise 3 milyar 388 milyon euro olduğunu belirtti. Toplantıda SABAH’ın sorularını
yanıtlayan Merck CFO’su Marcus Kuhnert ise Türkiye’de hatırı sayılır bir büyüme rakamına ulaştıklarını
ve ciroda 100 milyon euroyu aştıklarını söyledi. Kuhnert, “Avrupa’daki gelişmiş pazarlardan daha hızlı
bir büyüme yakaladık. Şirket olarak stratejimiz gelişmiş pazarlardaki gerilemeyi büyümenin olduğu
gelişen pazarlardaki büyümeyle dengelemek. İyi bir fırsat yakalarsak yeni satın almalar yapabiliriz.
Ancak 2-3 yıl bu yıl yaptığımız satın almaların borcunu ödemekle geçecek” ifadelerini kullandı.
Pfizer Ortaklığıyla Kansere Çözüm
ABD ve Çin hariç 150’ye yakın ülkenin ilaç piyasasının bağlı olduğu Merck Serono Global Ticari Oper-
asyonlar Başkanı Elçin Ergün, kanser için geliştirilen bir molekülün Pfizer işbirliğinde ilaç haline getiri-
leceğini söyledi. Bunun önümüzdeki 20 yıla damga vuracağını belirten Ergün, “Türkiye bölge merkezi.
Bu da ülkeye verilen önemin göstergesi” dedi.
40. 40
EN UCUZ VE ZARARSIZ BİYOLOJİK YAKIT ÇEK CUMHURİYETİ’NDE ÜRETİLDİ
Çek Cumhuriyeti Tomas Bata Üniversitesi’nde görev alan bilim adamı Karel Kolomaznik ve ekibi,
günümüzde kullanılan biyolojik yakıttan daha temiz ve ucuz bir yakıt üretmeyi başardı.
Saf sebze yağına daha ucuz bir alternatif getirmeyi hedefleyen ekip, tabaklanmış deride bulunan özel bir
yağ ile biyolojik yakıt imal ediyor.
Profesör Karel Kolomaznik çalışmalarından bahsetti:
“Buradaki amaç yağın içeriğindeki etil alkolü gliserinle değiştirebilmekti. Aynı zamanda dizelde
bulunan gliserini de ortaya çıkarmak istedik. Böylece elde edilen proteini başka alanlarda kullana-
biliyoruz.”
Genel olarak kısa süre önce yaşamış organizmaların kullanıldığı biyolojik yakıtlar yüksek miktarda
protein ihtiva ettiğinden değiştirilme ihtiyacı taşıyordu. Çek ekip, kalan yağı eriterek, organik alkalileri
kullanma özen gösterdi ve doğaya kesinlikle zarar vermeyecek bu yeni yakıtı imal ettiler.
Profesör Karel Kolomaznik:
“Burada çok ciddi bir ekolojik problemi çözüyoruz. Organizmaları atık yağ le değiştiriyoruz. Diok-
sit ve nitrojen oksitleri yakmak çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceğinden çevreye zarar vermemek
adına yeni yağı ürettik” dedi.
Ekolojik üretim doğaya zarar vermemesinin yanı sıra ekonomik açıdan da tasarruf sağlıyor.
43. 43
BULMACA
Kimya Bulmacasi
1 2
3 4 5
6
7 8 9
10
Soldan Saga
1. (+) ve (-) yüklere sahip ayni ya da farkli ametal atomlari
arasinda olusan bag çesididir.
3. Çözücüsü çok olup, çözüneni az olan çözeltilere denir
6. Asitler bazlarla birleserek tuz ve su olusturma olayina ne
denir
7. Bilesik iskeletinin degisik yerlerinde farkli C atomlari
üzerinde olmak sarti ile birden fazla –OH içeren
bilesiklere denir
8. Isinlarin, madde üzerinde tutularak isiya dönüsmesi
olayina nedir
10. 1kg çözücüde çözünen maddenin mol sayisina denir.
Yukaridan Asagiya
2. Karbon elementinin hidrojenli bilesiklerini inceleyen
kimya dalina denir
4. Bazi çözeltilere az miktarda asit, baz ve su eklendiginde
pH’i önemli ölçüde degismez. Bu tür çözeltilere ne ad
verilir
5. Sicakligi ölçmeye yarayan cihazlara denir
9. Eritme, buharlastirma, miknatisla ayirma, eleme, süzme,
ayiklama… gibi ayrici yöntemlerle kendisinden daha basit
yapilara ayrilamayan maddelere denir.
44. 44
BULMACAGeçen Ayın Çözümü
Kimya Bulmacasi
P
1
O L I M E R
2
L E S M E
E
Z
O
3
K S I T
N
M
4
A
S
5
Ü S P A N S I Y O N N
N S
6
E N T
7
E Z
O E
A R
L M
K A
8
N O T
O Y M
L i E
L R T
E M R
B
9
U H A R L A S M A E
Soldan Saga
1. Küçük alken moleküllerindeki pi (p) baglarinin açilmasi ile
serbest kalan moleküllerin binlercesinin bir araya gelerek
uzun zincirler olusturmasi olayina ne denir?
[POLIMERLESME]
3. Elementlerin oksijenle olusturmus olduklari bilesiklere
denir. [OKSIT]
5. Kati+sivi heterojen karisimlarinin özel adidir.
[SÜSPANSIYON]
6. Iki farkli maddenin birleserek kendi özelliklerini kaybedip
yeni özellikte bir madde meydana getirmesi olayina denir.
[SENTEZ]
8. Yükseltgenmenin oldugu elektrottur [ANOT]
9. Ortalama kinetik enerjisi fazla olan moleküllerin, sivi
fazdan gaz fazina geçmeleri. [BUHARLASMA]
Yukaridan Asagiya
2. Bir molekülün degisik sekillerde gösterimine ne ad verilir.
[REZONANS]
4. Bilesik iskeletinin herhangi bir yerinde tek bir tane –OH
bulunduran alkollerdir. [MONOALKOLLER]
7. Sicakligi ölçmeye yarayan cihazlara denir.
[TERMOMETRE]
8. Karisimi olusturan maddeleri fiziksel yöntemlerle
ayristirma. [AYiRMA]
45. 45
E-Dergide
Yazarlık
SİZDE YAZARIMIZ
OLUN
-- Yazacağınız konuyu belirleyin. (Kimya içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden
ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz
ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz ki aksi durumda yazınız kopya yazı sıfatı
görür yayımlanmaz.
-- Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli. Aksi durumda sorumluluk yazardadır.
-- Yazılar Facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Bu bizim işimizi zorlaştırıyor.
Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli.
-- Yazmayı düşünen arkadaşlarımız
Yavuz Selim Kart adlı arkadaşımıza ulaşması gerekmektedir.
-- Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa yazınız
yayımlanmayacaktır.
--Ad Soyad
Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı)
Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz üniversite ismi
Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz.
-- 2015 Nisan ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Nisan 2015’tir.
Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar bir sonraki ay yayımlanacak-
tır.
-- Kopyala-Yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle yayınlanmaz. Bu şekilde
yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey değil. Sonuçta yazılarınızı okunuy-
or ve araştırılıyor.
-- Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Yazdığınız yazı en az bir kaç görsel içersin.Fikir
düşünce yazılarında olmayabilir ama diğer konularda en az bir kaç tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey
katıyor.
-- Herhangi bir sorun olursa yazı gönderen meslektaşımıza ulaşırız. Gerekli düzeltmeleri yapması için
bildirimler yaparız. Gerekli görüldüğü takdirde yazınızın güzel görünmesi adına küçük değişiklikler yaparız
ve sizi bu durumdan haberdar ederiz.
-- İnovatif Kimya Dergisi gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi