Hepimiz hayatımızda bazen kitaplardan, bazen filmlerden, bazen ailemizden, bazen iş arkadaşlarımızdan bazen ise hiç tahmin edemediğimiz basit gözüken herhangi birşeylerden hergün yeni birşeyler öğreniyoruz. Hatta bazılarımız hayatlarını, başkalarına birşeyler öğretmekten kazanıyoruz. Peki bu öğrenme denilen şeyin nasıl gerçekleştiğini hiç merak ediyor muyuz?
Bu içerikte elimden geldiğince öğrenme denilen şeyin zihinlerimizde nasıl gerçekleştiğini anlatmaya çalıştım.
1. Nasıl Öğreniyoruz?
Eğitimin en temel amacı şüphesiz ki
bireylerin gelişimlerine katkı sağlamaktır.
Bu gelişim sürecine katkı sağlayabilmek
için de özellikle son 100 yılda gelişen
psikoloji ve eğitim bilimlerinin de iyi
bilinmesi gerekir.
2. Nasıl Öğreniyoruz?
Eğitim ve öğretim dediğimiz zaman her şeyden
önce organizmada öğrenme dediğimiz şeyin
nasıl gerçekleştiğini bilmemiz ve öğretim
faaliyetlerimizi buna göre şekillendirmemiz
büyük öneme sahiptir.
Nasıl öğrendiğimizi anlayabilmek için de gelin
öncelikle öğrenmenin ne olduğuna ve nelerin
öğrenme sayıldığına yakından bakalım.
4. Bu değişiklik iyi ve istendik yönde olabileceği
gibi kötü ve istenmedik yönde de olabilir.
Örneğin; işe yeni başlayan personele verilen
oryantasyon eğitimi sırasında personel, şirket
kurallarını öğrenebileceği gibi (istendik) bu kuralları
nasıl esnetebileceğini de öğrenebilir (istenmedik).
5. Yürüme, konuşma, diş fırçalama, insan kaynakları
süreçlerini bilme, termodinamiğin temel yasalarını
kavrama, otomobil kullanma, korkma, maaş
hesaplama, ağlama ve çarpma işlemini toplama
işleminden ayırt etme gibi yaşantı yoluyla elde edilen
nispeten kalıcı, zihnimizde bir şekilde izi olan ve
davranışlarımızda değişiklik meydana getiren
davranışlar öğrenilmiştir.
6. Doğuştan getirilen, büyüme veya olgunlaşma
sonucu kendiliğinden ortaya çıkan; yaşantı
sonucu oluşmayan, kalıcı ve izli olmayan ve
davranışlarımızda değişiklik meydana getirmeyen
içgüdü, refleks, nefes alıp verme, sayıklama, rüya
görme gibi davranışlar ise öğrenmenin temel 4
koşulunu sağlamadığı için öğrenilmiş değildir.
Peki davranış nedir?
7. Organizmanın (insan, hayvan, kedi, böcek, bebek vb.)
yaptığı her türlü etkinliğe davranış denir.
Davranış denildiğinde aklımıza yalnızca yürüme,
konuşma, top atma gibi doğrudan gözlenebilir somut
davranışlar gelmesin.
Davranışlar yukarıdaki gibi doğrudan gözlenebilen,
somut ve fiziksel etkinliklere dayalı psikomotor
davranışlar olabileceği gibi; kaygı, korku ve tutum
gibi duyuşsal davranışlar ile zihinsel algılama,
kavrama ve düşünme gibi bilişsel davranışlar da yani
soyut davranışlar da olabilir.
Davranış
8. Başka bir ifadeyle öğrenme, kişinin çevreye uyum sürecidir. Bu
bağlamda da yetişkin davranışlarının hemen hemen hepsi
öğrenme yoluyla kazanılmıştır.
Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için;
1) Yaşantı yoluyla oluşması,
2) Nispeten kalıcı (2 sn. bile kalıcıdır) ve sürekli olması,
3) Zihnimizde veya yaşantımızda izi olması,
4) Davranışlarımızda değişiklik meydana getirmesi
gerekir.
Öğrenme
9. Yaşantı konusunu biraz açmak gerekirse; kişilerin bir konuyla
ilgili yaşantı geçirmeleri için illaki o konuyu kendilerinin aktif
olarak yapmaları gerekmez. Örneğin kişi, oryantasyon eğitimi
esnasında eğitmenin anlattıklarını dinlerken de aslında bir
yaşantı geçirmiş olur.
Kişi eğitim esnasında pasif konumda bir dinleyici olsa dahi, bir
şekilde eğitmenin anlattıklarını dinliyor ve anlatılanları kendi
zihinsel süzgecinden geçiriyorsa o konuyla ilgili bir yaşantı
geçiriyor demektir.
Yaşantı
10. Öğrenmenin gerçekleşmesi için gerekli olan diğer maddeler
uyarıcıların ya da bilgilerin diyelim kalıcı ve izli olmasıdır.
Bilgilerin kalıcı olması ilerleyen kısımlarda bahsedeceğim,
bilginin sürekli veya aralıklı tekrarlar yoluyla uzun süreli
belleğimize aktarılmasıdır.
Yani aslında kalıcılıktan kasıt; örneğin bir ders dinlerken
dinlediklerimizin bir kulaktan girip diğerinden çıkmaması ve
bilginin bir şekilde, birkaç saniye bile olsa uzun süreli belleğe
aktarılarak zihnimizde yer etmesidir.
Kalıcılık ve İzlilik
11. İzlilik ise; bilgilerin zihnimizde çeşitli şemalara
dönüştürülebilmesi ve gerektiğinde bu şemaların başka
öğrenmelere olanak sağlamasıdır.
Yani daha basit bir ifadeyle, bilgilerin bir şekilde zihnimizde iz
bırakmasıdır.
Örneğin ilkokulda öğrendiğimiz alfabe, zihnimizde harf
şemaları oluşturarak bir iz bırakmış ve sonraki kelime ve
cümleleri öğrenmelerimize olanak sağlamıştır.
Kalıcılık ve İzlilik
12. Öğrenmenin en önemli adımı, bilgilerin bizler üzerinde davranış
değişikliği meydana getirmesidir.
Davranış değişikliği en basit ifadeyle; önceden yapamadığımız bir
şeyi artık yapabiliyor olmak ya da önceden şu şekilde yaptığımız
bir şeyi artık bu şekilde yapıyor olmak şeklinde açıklanabilir.
Örneğin önceden Word programını kullanmayı temel düzeyde
biliyorken artık ileri düzeyde biliyor olmamız ya da önceden
«öğrenme» kavramını bilmiyorken artık bu kavramı biliyor olmamız
davranışımızın değiştiği anlamına gelir.
Davranış Değişikliği
13. Eğer kişilerde öğrenmeler gerçekleşmişse, bu öğrenmeler başka
öğrenmelere transfer edilebilir. X marka fotokopi makinasını
kullanmayı öğrenen bir çalışan, iş değiştirdikten sonra bu
öğrenmesini Y marka fotokopi makinasını da kullanmak için
transfer edecektir.
Bunlarla birlikte öğrenmeler doğrudan doğruya gözlenemezler.
Gözlenebilen yalnızca öğrenenin ortaya koyduğu performanstır.
İşte bizler geliştirdiğimiz ölçme araçlarıyla bu performansları
ölçüp, sonraki değerlendirme aşamasıyla performansların yani
öğrenmelerin kabul edilebilirliğini değerlendirmiş oluruz.
Öğrenmenin Transferi
14. Öğrenmelerin organizmalarda nasıl gerçekleştiğini açıklayan
Klasik ve Edimsel Koşullanma kuramlarının yanı sıra Bağ,
Sosyal, İşaret ve Gestalt kuramları gibi farklı öğrenme
kuramları vardır.
Ancak bu içerikte, yukarıdaki tüm kuramların yanı sıra
zihnimizin öğrenme süreçlerini bilgisayarlara benzetmesinden
dolayı anlaşılması daha kolay olan ve öğrenmenin zihinsel
sistematiğini ortaya koyan Gagne’nin Bilgiyi İşleme Kuramı ile
öğrenmelerin nasıl gerçekleştiğini açıklamaya çalışacağım.
Zihnimizde Öğrenme Nasıl
Gerçekleşiyor?
15. Bilgiyi İşleme Kuramı’na göre; bizler bilgileri öncelikle duyu
organlarımız vasıtasıyla dışarıdan alır, sonra bu bilgileri
zihnimizde işler, daha sonra işlenen bilgiyi zihnimizde
kaydeder ve son aşamada da gerektiğinde bu bilgileri tekrar
geri çağırırız.
Bu kurama göre öğrenmelerin gerçekleşmesini sağlayan
duyuşal bellek, kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek olmak
üzere 3 farklı bellek çeşidi ve bu bellekleri de kontrol eden
bir adet işlemci yani yürütücü bilişimiz vardır.
Zihnimizde Öğrenme Nasıl
Gerçekleşiyor?
16. Duyusal
Bellek
Kısa Süreli
Bellek
Uzun Süreli
Bellek
Ç
E
V
R
E
İlk aşamada çevreden gelen
tüm uyarıcılar/bilgiler (sesler,
görüntüler, tatlar, kokular vb.)
duyu organlarımız tarafından
alınarak duyusal belleğe
aktarılır.
Bilgi
* Kapasitesi sınırsız
Duyusal bellekte bulunan tüm bilgiler,
yürütücü billişin dikkat ve algılama
süreçlerini devreye sokmasıyla
yalnızca istenilen, dikkat kesilen
uyarıcıların/bilgilerin kısa süreli
belleğe aktarılması sağlanır.
Dikkat
Algı
* Kapasitesi 5-9
işlemle sınırlı
* Bilgiyi saklama
süresi 20 sn. civarı
* Bilgiyi saklama
süresi 2-4 sn. civarı
Kodlama/Anlamlandırma
Tekrar/Ezberleme
Hatırlama
KSB’de ki bilgiler yürütücü
bilişin isteği doğrultusunda
tekrar/ezberleme yapılarak ya
da kodlama/anlamlandırma
yapılarak uzun süreli belleğe
aktarılır. Gerekirse bu bilgiler
USB’den geri de çağırılabilir.
Çevreden gelen tüm uyarıcıların ilk
geldiği bellektir. Sınıfta ders dinlerken
bir yandan sokaktan gelen kuş sesleri,
bir yandan da telefonunuza gelen
mesaj sesi gibi tüm uyarıcılar karmaşık
şekilde duyusal bellekte toplanır.
Dikkat ve algı ile işimize yarayacak bilgilerin
toplandığı kısa süreli bellek bilgileri organize
eden, işleten, aktif olarak çalışan tek
bellektir. Bilgileri duruma göre davranışa
dönüştürür duruma göre USB’ye aktarır ya
da duruma göre unutur.
* Kapasitesi sınırsız
* Bilgiyi saklama
süresi sınırsız
Unutma Davranış
Sadece depo işlevi gören bellektir.
Anıların, tecrübelerin, kavramların,
olguların, psikomotor ve zihinsel
işlemlerin saklandığı, depolandığı
kısımdır. Buradaki bilgiler gerektiğinde
KSB’e gönderilerek (hatırlama)
davranışa dönüştürülür.
17. 1) Çevreden gelen uyarıcılar (bilgiler), duyu
organlarımız tarafından fark edilir ve duyusal
kayıt yoluyla kısa süreli belleğe aktarılır.
2) Gelen bilgiler kısa süreli bellekte
organize edilerek, küçük miktarı
uzun süreli belleğe aktarılır.
Bilginin kısa süreli bellekten uzun
süreli belleğe gönderilmesinde
tekrar çok önemlidir. Örneğin; bir
telefon numarasını ezberleyinceye
kadar tekrar etme ya da bir
konunun belli aralıklarla tekrar
edilmesi gibi düzenli aralıklarla
yapılan tekrarlar bilginin uzun süreli
belleğe aktarılmasında büyük önem
taşır.
* Beynimizin tıpkı bilgisayarlar gibi çalıştığını söylemek mümkündür. Bu nedenle beynimizdeki kısa süreli belleği
bilgisayarlardaki Ram bellek, uzun süreli belleği ise bilgisayarlardaki sabit disk (hdd) gibi düşünmek hiç de yanlış olmaz.
3) Öğrenmenin gerçekleşebilmesi
için bilgilerin uzun süreli belleğe
kodlanması yeterli olmaz.
Uzun süreli bellekteki bilgiler
istenildiği zaman geri
çağrılabiliyorsa (davranışa
dönüşebiliyorsa) işte o zaman
öğrenme gerçekleşmiş diyebiliriz.
Eğer kısa süreli belleğe aktarılan
bilgiler uzun süreli belleğe
aktarılmamışsa, bu durumda da
unutma gerçekleşir.