2. GESTALT
• Gestalt psikolojisi ya da gestaltizm 20. Yüzyılın
ilk yarısında Almanya’da ortaya çıkmıştır.
Gestaltizm (Gesatl, Almanca’da “form,
konfigürasyon” anlamına gelir.) gestalt ekolü
adı altında bilişsel süreçler içerisinde özellikle
“algı” ve “algısal örgütlenme” konularında
yoğunlaşmış psikoloji teorisidir. Gestaltizm,
kaotik görünen bir dünyada anlamlı bir algıya
sahip olmamızın temelde hangi kanunlara
dayandığını anlamaya çalışır. Gestaltizmin ana
prensibi zihnin kendi kendisini algıladığı
şeylerde bir bütün görmeye organize etmesidir.
3. WERTHEİMER
• Wertheimer, Gestalt kuramı öncülerinden kabul edilir. Davranışçıların ve
strukturcuların atomcu görüşüne bir tepki hareketi olarak gelişme göstermiştir.
Almanya’da doğan Gestalt kuramı ilerleyen aşamalarda Amerika Birleşik
Devletleri’ne kadar yayıldı. Gestalt kelimesinin Türkçe’de tam anlamıyla bir karşılığı
bulunmamaktadır. Dilimizde “bütüncül” olarak kullanılmaktadır.
5. GESTALT KURAMI
NEDIR?
• Gestalt psikolojisi ya da gestaltizm
1912’de Almanya Wertheimer’in
yazdığı bir makale ile başlamış ve
kuramının ilkelerini Wertheimer, Köhler
ve Koffka tarafından geliştirilmiştir. Bu
kurama göre bütün, parçaların
toplamından farklı bir anlam ifade
eder ve birey, bütünü parçalarına
ayrıştırarak değil, bütünlük içinde
algılar.
6. • Yazının giriş kısmında anlamın aslında şekil,
biçim ve bütünlük olduğunu söylemiştim. Bir
davranışı parçalarına bölmek, onun
bütünlüğünü bozmaktadır. Aynı zamanda
anlam ve niteliğini değiştirmektedir. Örneğin,
bir nehirde su zerrecikleri her an
değişmektedir. Ancak nehir varlığını
sürdürmektedir. Bir toplum içerisinde insanlar
doğup, büyür ve ölürler. Ama toplum süre
gider. “Kalem” sözcüğünü “k-a-l-e-m” harflerine
böldüğümüz zaman anlamı kalmaz. Doğadaki
nesneler ve olaylar da en küçük parçaları
değil, büyük parçaları ve bütünü incelendiğinde
daha iyi anlaşılabilmektedir.
7. (PARETO İLKESI)
• Wertheimer belli uyarıcıların nasıl
gruplanacağını, nasıl yapılandırılacağını ya
da yorumlanacağını belirleyen uyarıcı
değişkenleri tanımlamıştır. Bir objenin
değişik koşullar altında aynı biçimde
algılanmasına algısal değişmezlik adı verilir.
Uzaktaki bir ağacı küçük, yakındakini büyük
görmemiz gerekirken, ağaç deyince her daim
aynı şekilde algılanır. Algının temel özellikleri
Gestalt yaklaşımına göre zihinde oluşan bir
süreçtir. Çevreden gelen uyarıcılar duyu
organlarını uyarır ve bu şekilde meydana
gelen sinir akımı beyine ulaştığında duyumla
birlikte algılama meydana gelir.
NOT: bu oran her zaman 80/20 olmak zorunda
değildir. Prensip aynı kalsa da oranlarda ufak
değişliklikler olmaktadır : 75/25, 85/15, 90/10 gibi.
8. • Gestalt psikologları algı konusunda birçok uyaranın karışık bağlantıları sonucu
insan algısının ürün çıkardığını öne sürmüşlerdir. Uyaran-sonuç ilişkisine odaklanan
davranışsalcıların aksine Gestalt psikologları bilişsel sürecin organizasyonunu
anlamaya çalışmışlardır. Gestalt etkisi beynimizin, özellikle basit ve bağlantısız
ögeleri (çizgiler, noktalar, eğriler…) görsel olarak bir araya getirerek, tanıdık ve
bütün figürler çıkarma kabiliyetine denir. Günümüz davranışçı kuramda
öğrenmeyi sadece uyarı-tepki ilişkisi içerisinde değerlendiriyordu. Davranışçı
kuramın aksine, gestalt psikolojisi zihnin uyarıcılar arasında bir bağlantı (örüntü)
kurduğunu savunur.
9. • Örneğin, sıcak sudan çıkan elimize ılık su, soğuk su gibi geldiği halde, buzlu sudan
çıkan elimize aynı derecedeki ılık su sıcak gibi gelmektedir. Çok tatlı yendikten
sonra yenilen bir meyve, bireye olduğundan daha tatsız gelmektedir. Peki, bu
kurama neden ihtiyaç duyulmuştur? Bu soruyu cevaplayabilmek için algı kelimesini
incelemek gerekir. Algı; dikkatin yöneltildiği herhangi bir şey hakkında duyu
organları aracılığıyla edinilen bilgilerdir. Dikkat edilen şeyin bilince varması durumu
da algılamaktır.
10. GESTALT
İLKELERI
NELERDIR?
• Gestalt okulu, psikolojik araştırmalara
yaklaşımı yeniden tanımlamak içim
girişimlerde bulunan bir dizi teorik
(kuramsal) ve metodolojik (yöntem-
bilimsel) ilkeler üzerinde çalıştı. Bu,
20. Yüzyılın başında geliştirilen,
geleneksel bilimsel metodolojiye
dayalı olan ve çalışma konusunu,
onun karışıklığını azaltma amacıyla
ayrı ayrı analiz edilebilecek bir dizi
parçalara ayıran araştırmalara terstir.
11. YAKINLIK İLKESI:
• Bu ilkeye göre insanlar çeşitli nesneleri algılarken birbirine yakın olanları grup
oluşturarak algılarlar. Bu ilke günlük hayatta sık sık reklam amblemlerinde, olayın
ilişkili yönünü vurgulamak için kullanılır.
Gestalt kuramının ana bileşenleri olan Gestalt İlkeleri, tasarımda görsel algıyı
açıklamak amacıyla kullanılır. Bu ilkeler şunlardır:
12. BENZERLIK İLKESI:
• Bu ilkeye göre eğer
parçalar birbirine
benziyorsa, bu
çeşitli parçalar
algısal olarak
birbirleriyle
gruplaşır. Bu
benzerlik; şekil, renk,
gölgelendirme ya da
bu gibi diğer
özelliklerle meydana
gelebilir. Algı sıraları
benzerlik ilkesinden
kaynaklanır.
13. TAMAMLAMA (KAPATMA)
İLKESI:
• Bu ilkeye göre nesneler
tamamlanmasa bile insanlar
bu nesneleri bütün bir şekil,
harf, resim gibi algılar. Yani
resmin bütünün bazı parçaları
olmadığı zaman bizim algımız
bu görsel parçaları tamamlar.
Araştırmalar gösteriyor ki aklın
bir şekli tamamlamasının
nedeni şekli duyu aracılığıyla
tamamlanmış şekilde algılaması
değil, uyaranların etrafındaki
düzeni arttırmak içindir.
14. SIMETRI İLKESI:
• Bu ilkeye göre akıl nesneleri
simetrik olarak ve bir merkez
noktası etrafında şekillendirerek
algılar. Nesneleri eşit sayıda
simetrik olarak bölmek algısal
olarak memnuniyet vericidir. Sonuç
olarak birbirine bağlı olmayan iki
simetrik parça olduğunda akıl
algısal olarak uyumlu bir şekil
oluşturmak için onları birleştirir.
Birleşik simetrik nesne oluşturmak
için grup olan nesneler simetrik
nesneler arasındaki benzerliği
15. ORTAK
KADER
İLKESI:
• Bu ilkeye göre nesneler düzgün bir yörünge şeklinde
ilerleyen sıralar olarak algılanır. Araştırmacılar görsel
duyu şekilleri (modeliteleri) kullanarak insanların yörünge
üzerindeki hareketli unsurlardan oluşan objeyi algılamasını
bulmuşlar. Bu ilke aynı hareket eğilimi ve sonuçta aynı
yörünge üzerinde olan bir araya gruplanmış nesneleri ifade
eder.
16. DEVAMLILIK İLKESI:
• Devamlılık İlkesi, nesnelerin parçalarının bir
grup oluşturuyormuş gibi algılanma
eğiliminde olduğunu, ve bu sebeple bir
nesnenin parçalarının, yan yana
konumlandırıldıkları durumda algısal
bütünlük yarattıklarını belirtir. İki nesnenin
kesişmeleri durumunda, bireyler bu iki
nesneyi iki ayrı bölünmemiş nesne
şeklinde algılarlar. Uyarıcılar, kesişime
rağmen ayrı görünmeyi sürdürürler. Keskin
ve net yön değişimleri olan nesneleri grup
olarak görüp tek bir nesne olarak daha az
algılama eğilimindeyizdir.
17. İYI GESTALT İLKESI (PRÄGNANZ İLKESI):
• Eğer bir nesnenin parçaları düzenli, yalın ve sıralı
bir örüntü oluşturuyorlarsa grup oluşturuyorlarmış
gibi algılanırlar. Bu yasadan çıkarılabilecek şey
şudur: Bireyler dünyayı algılarken karmaşık ve
yabancı olanı ortadan kaldırırlar ki gerçekliği en
yalın hali ile gözlemleyebilsinler. Konu dışı
uyarıcıları dikkate almamak aklın çevresini
anlamlandırmasına yardımcı olur. Algılama
sırasında yaratılan bu anlam, zihnin konumsal
ilişkilerden üstün tuttuğu evrensel düzen
unsurlarının yardımıyladır. İyi Gestalt İlkesi, tüm
gestalt teorisinin temeli olan netlik fikrine
odaklanır. Bu yasa aynı zamanda Prägnanz İlkesi
olarak da adlandırılır. Prägnanz, direkt olarak
“özlülük” anlamına gelen Almanca bir kelimedir ve
belirginlik, netlik ve düzenlilik anlamlarını taşır.
18. GEÇMIŞ DENEYIM İLKESI:
• Geçmiş Deneyim İlkesi’ne göre bazı koşullarda
görsel uyarıcılar geçmiş deneyimlere göre
kategorize edilir. Eğer iki nesne mekansal
yakınlık içinde veya küçük zaman aralıklarında
birlikte gözlemlenmişlerse bu nesnelerin
birlikte algılanma ihtimali yüksektir.