SlideShare a Scribd company logo
1 of 19
1
BÖLÜM 1
1.1.Duyu nedir?
İnsan duyuları robot araştırmalarında en sıklıkla kullanılan duyular olmuşlardır. Bu
kısmen bilişsel (cognitive) süreçlerin en gelişkin olduğu canlı olmasından, kısmen de robot
araştırması yapan kişilerin bizzat insan olmalarından kaynaklanmıştır. Ancak bir robotta bu
tip duyuların kullanılabilmesi için öncelikle insan üzerinde bu duyuların çalışma
prensiplerinin son derece iyi bir biçimde analiz edilebilmesi gereklidir. İnsan duyuları bir
veya birden fazla organ kullanılarak elde edilir.
1.1.1.Başlıca duyularımız nelerdir
Görme
Gözler aracılığı ile gerçekleşir. Optik süreçler bu duyuda rol oynar.
Duyma
Kulaklar aracılığı ile olur. Akustik süreçler sonucunda gerçekleşir.
Dokunma
Deri aracılığı ile merkezi değil dağınık bir algı olarak gerçekleşir. Temel mekanik ve
ısı algılayıcılarının etkisi ile oluşturulur
Koku
Burun aracılığı ile elde edilir. Gaz fazındaki kimyasal süreçler bu duyuyu oluşturur.
Tat
Dil aracılığı ile elde edilir. Sıvı fazda gerçekleşen kimyasal süreçlerin sonucudur.
Altıncı His
Kendini Hissetme (proprioception) olarak adlandırabileceğimiz bu duyu eklemler
aracılığı ile elde edilir.
Duyular tek bir organ kaynaklı olarak elde edilmedikleri gibi bir organda sadece bir
duyunun elde edilmesi için çalışmaz. Denge duyumu için kulaklar yardımcı olurken, dil
dokunma duyusu için önemli bir alan, deri de sıcaklık duyumu için en önemli bölgelerden
biridir.
İlginç bir olgu da duyu çatışmasıdır. Bu durumda aynı ölçene ait olduğunu
düşündüğümüz çelişen ölçümler bireyde fiziksel ve duygusal baskı yaratır. Bunun en belirgin
örneği sanal gerçeklik sistemleri ile belli bir süre geçiren insanlarda görülür
2
Bu saydıklarımızdan başka insan duyuları da var mıdır? İnsanlar elektrik alanlarını,
manyetik alanları, elektromanyetik ışımayı algılayabilmektedirler. Ayrıca yerçekimini
sıcaklığı, hava durumunu algılayabilirler.
Robotlara özel duyular, dendiğinde öncelikle insanlara dair olan duyuların
karşılanması gereklidir. Bilişsel (cognitive) süreçlerde sıklıkla örnek alınan insanlar ve
hayvanlar olduğuna göre robotların öncelikle bu tarz duyulara sahip olması istenmektedir. Bu
noktada bu güne kadar insanların kullanabildiği diğer ölçüm cihazlarının da robotlar için
kullanılabilir kılınması bu yönde önemli bir avantajdır. Mikroskoplar, teleskoplar gibi.
Ancak robotlara bu tip duyuların verilmesi temelde önemli bir sorun olmasına rağmen,
insanların sahip olmadığı diğer duyulara da sahip olabilmeleri açısından son derece önemlidir.
Bu görülebilir tayfın dışındaki alanda görme yetisi, radar ve lazer kullanarak mesafe ölçümü,
insanların duyarlı olduğu 20 Hz- 20 Khz sınırının dışında duyabilme, tatma ve koku alma
dışındaki kimyasal inceleme, radyasyona duyarlılık olabilir.
1.2.Tat nedir?
Tat ağızda bir madde tat tomurcuklarının reseptörleri ile kimyasal reaksiyona
girdiğinde üretilen hamlesi. Koku (ile birlikte tat, koku alma ) ve trigeminal sinir
stimülasyonu (aynı zamanda doku için dokunma, aynı zamanda ağrı ve sıcaklık kolları olan),
belirler tatlar , en duyusal izlenimler gıda veya diğer maddeler.
İnsanlar denilen duyu organları aracılığıyla tat algıladıkları tat tomurcukları , veya üst
konsantre tat calyculi, dil . dil çıplak gözle kolayca görülebilir papilla adı verilen küçük
tümsekler binlerce, ile kaplıdır. Her papilla içinde tat tomurcukları yüzlerce, tat transdüksiyon
organı. 2000 ve 5000 arasında vardır arka ve dilin ön tarafında bulunur damak
tadınızı. Diğer tavan, yan ve arka ağız ve boğazda bulunmaktadır. Her tat tomurcuğu 50 ila
100 tat reseptör hücreleri içerir. Yaşla birlikte tat algısı kaybolur: Ortalama olarak, insanlar 20
açmak zaman yarısı tat reseptörleri kaybederler.
1.2.1.Tat alma
Tat alma, ağızdaki tat cisimlerinin bir fonksiyonu olup kişinin gıdaları seçmesi ve
dokuları için gerekli besleyici maddeleri almasında önemi olan bir algıdır.
Canlıların bir gıda maddesini diğerinden ayırt etmeleri lezzet tercihini meydana getirir.
Bu şekilde yiyecek maddelerine karşı bir diyet de otomatik olarak ortaya çıkmış olur. Ayrıca,
organizmanın ihtiyaç duyduğu bazı özel maddelerin özellikle alınması sağlanır. Örneğin,
emzirme döneminde kadınların sulu gıdalara ihtiyacı olmakta, ergenlik döneminde de tüm
gıdalara (özellikle kemik gelişiminde önemi tartışılmaz kalsiyumlu ve hormon aktivasyonu
için gerekli enerjiyi sağlayan şekerli besinlere ) ilgi artmaktadır.
Çöldeki tuzlu kayaların bunları yalamak isteyen hayvanları çok uzaklardan kendine
çektiği bilinir.
Tat seçimi, merkezi sinir sistemindeki bazı mekanizmaların sonucudur; ağızda
bulunan tat cisimciklerinin değil... Bu cisimciklerde, ilgili maddeye karşı uyarılma eşiği
düşse de, beyin onu beğenmeye devam eder. Gıdanın seçiminde alım sırasında yaşanılan
olaylar da etkilidir ; gıda alımını takiben hastalanma,bir ölüm haberi, kazalar vb...
3
İnsanların bazı hoşa gitmeyen maddeleri yememeleri de aslında, organizmayı ileride
meydana gelebilecek bazı zararlardan korumaya yöneliktir.
Genel fizyolojik kuramlar içinde en azından dört tür tat algısı tanımlanmaktadır: Tatlı,
acı, ekşi ve tuzlu... Ancak bunların karışımı ile oluşan yüzlerce tür versiyon olduğu
muhakkaktır.
 Ekşi tat, asitler tarafından oluşur ve algı ile o maddedeki hidrojen iyonlarının
konsantrasyonları arasında logaritmik orantı vardır.
 Tuzlu tat, İyonize tuz ile ortaya çıkar.
 Tatlı, Alkol, şeker, keton, glikol, kurşun gibi birçok kimyasal ile oluşur.
 Acı tat da birçok madde ile oluşabilir.(Nikotin, kafein, striknin vb...)
Bazı maddeler, başlangıçta tatlı hissi vermesine rağmen, bir müddet sonra acı tat
bırakır. Sakarin buna iyi bir örnektir.
Dilin ön kısmı tatlılara, arka kısmı acılara daha duyarlıdır.
Acı tat aslında vücudun iyi bir savunma aracıdır. Zehirli bitkilerdeki toksinlerin
çoğunda yenmesini engelleyecek kadar acı tat vardır. Bu tadın diğerlerine göre uyarılma eşiği
düşüktür, daha az miktarlarda bile anlaşılır, bu da koruyuculuğunu artırır.
Tat duygusunun adaptasyonu hızlıdır. Alınan gıdadan birkaç saniye sonra; tat
cisimciği tat sinirleri yolu ile beyinde o tadın karşılığını bulur, eğer yoksa daha önceki
verilerden hangisine benziyorsa onun yanında yerini alır. Hatırlayın, kiviyi ilk yiyen herkes,
ayrı bir meyveye benzediğini belirtmişti oysa çocuklar için o sadece kivi oldu...
Tat duyusu gıdanın alımını takiben ilerleyici, gittikçe artan adaptasyon gösterir. Diğer
duyularda alıcılar (reseptörler) seviyesindeki ilk adaptasyona karşılık, tat almada beyin
adaptasyonu söz konusudur.
Şiddetli soğuk algınlığına tutulanlar, tat algılarını kaybettiklerini düşünürler. Fakat bu
kişilerin tat duyguları kontrol edilirse tamamen normal olduğu görülür. Bu da göstermektedir
ki, bizim çoğunlukla tat olarak algıladığımız, aslında koku algısıdır. Gıda maddelerinden
çıkan kokular, burundan geçerek koku algı sistemini tat algı sisteminden binlerce defa daha
şiddetli uyarırlar. Örneğin, burun koku alıcı sistemi sağlam olduğunda, alkolün tadı, sağlam
olmadığı duruma göre 1/50.000 konsantrasyonda sezilebilmektedir.
Görüldüğü gibi, diğer dört duyuda olduğu gibi tat alma da aslında tamamen beynin
bir fonksiyonu olmakta ve duyu organlarımız ayırt etme aşamasında sadece bir aracı olarak
görev almaktadırlar.
1.2.2.Tat alma olayının oluşumu
Besinlerin (cisimlerin) tadının algılanabilmesi için o besin maddesinin (veya cismin)
dildeki veya damaktaki tükürük sıvısı içinde çözünmesi (erimesi) gerekir.
Tükürük sıvısı içinde çözünen besinler, dilin üst kısmındaki tat tomurcuklarında
bulunan tat alma duyu hücrelerini uyarır ve bu uyarılar tat alma duyu sinirleri yardımıyla
4
beyindeki tat alma duyu merkezine iletilir. Gelen uyartılar beyin tarafından değerlendirilir ve
besinlerin tadı algılanmış olur (tat alma olayı gerçekleşir).
Dilin her tarafı her tadı aynı derecede algılayamaz.
• Dilin uç tarafı tatlıyı,
• Dilin ön yan kenarları tuzluyu,
• Dilin arka yan kenarları ekşiyi,
• Dilin arka tarafı acıyı daha iyi algılar.
Şekil 1- 1 Dilde bulunan tat algılama bölümleri
Dil canlıların beslenmesini sağlamaktadır. Canlılar aldığı besinlerin tadına dil
sayesinde varmaktadır. Bitki ve hayvan kaynaklı olan bütün besinlerin kendilerine özgü farklı
tatları bulunmaktadır. Aslında aynı elementten meydana gelse bile beynimiz bu tatları tatlı,
acı, ekşi ve tuzlu olarak ayırmaktadır. İnsanlar bir çok meyveyi birbirlerine benzeseler bile
tatları sayesinde birbirinden ayırt edebilmektedir.
Tat alma duyusu dilimizin üzerindeki alıcı sinir uçları sayesinde gerçekleşmektedir.
Bu sinir uçları tat alma tomurcukları olarak nitelendirilmiştir. Bu tat alma tomurcukları papilla
adı verilen yapılarda bulunmaktadır. Tomurcuk şeklinde dil üzerinde çıkıntılar bulunmaktadır.
Bunlar reseptör sinir uçlarıdır.
Tatlı besinleri algılayacak olan tomurcuk şeklindeki alıcı sinir uçları dilimizin yan
kenarı ve ön kısmında bulunmaktadır. Tuzlu besinleri algılayacak olan reseptörler dilimizin
orta kısmındadır. Ekşi ve acı besin maddelerini algılayacak alıcılar ise dilimizin arka kısmında
bulunmaktadır.
Besin maddeleri suda çözünmektedir. Bu suda çözünen tat maddeleri tat alma tomurcuklarını
uyarmaktadır. Tat alma tomurcuklarında meydana gelen uyarılma ile birlikte bu durum
5
sinirler aracılığıyla beynimizin tat alma merkezine bildirilmektedir. Tüm bu işlemlerin
sonunda almış olduğumuz besinin tadını algılarız.
Tat tomurcukları hakkında bahsedecek olursak;
Dilimiz üzerinde bulunan her bir tomurcuk üzerinde on ile elli arasında alıcı hücre
yani reseptör bulunmaktadır. Bu hücrelerin kendilerini yenileme özelliği bulunmaktadır.
Aldığımız besinlerin aşırı soğuk ya da sıcak olması tat tomurcuklarını olumsuz
etkilemektedir. Aşırı uyarılma ile birlikte alıcı hücreler ölmektedir. Bu hücrelerin kendini
yenilemesi yaklaşık yaklaşık 2 haftayı bulabilmektedir. Dilimiz üzerindeki tat tomurcukları
sayısı kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Genç insanların dillerinde tat tomurcukları
yaşlı bir insana göre ortalama iki kat daha fazladır. Genç bir insanda neredeyse 10.000 adet tat
tomurcuğu bulunmaktadır. Bu tat tomurcuklarının sayısı yaşlandıkça azalmaktadır. Bundan
dolayı genç insanlar yaşlılara göre daha iyi tat alabilmektedir.
1.2.3.Temel tatlar
Uzun bir süre için, yaygın kabul edildi Tüm görünüşte karmaşık tatlar sonuçta
oluşmaktadır olan "temel tadı" bir sonlu ve az sayıda olduğunu. Tıpkı ana renkler , bu
duyumların "temel" kalite bu durumda tatları farklı tür insan, insan kavrayışının doğadan
başta gelmektedir dil belirleyebilir.
Tatlılık, ekşilik, tuzluluk, acılık: yirminci yüzyılın olarak, fizyolog ve psikolog dört
temel tadı vardı inanıyordu. O zaman umami beşinci tat olarak önerilen değildi ama şimdi
yetkililer çok sayıda beşinci tat olarak kabul ediyoruz. olarak Asya ağırlıklı alanında
ülkeleri Çin ve Hint kültürel etkisi, acılık (acılık veya hotness) geleneksel olarak altıncı bir
temel tat olarak kabul edilmişti.
Şekil 1- 2 Besindeki tatların gruplandırılması
6
1.2.3.1.Tatlılık
Ortalama keyifli bir duygu olarak kabul Tatlılık, varlığı
tarafından üretilen şeker ve birkaç diğer maddeler. Tatlılık
genellikle bağlı aldehitler ve ketonlar , bir içeren, karbonil
grubu . Tatlılık çeşitli ile tespit edilir G-protein bağlı
reseptörler bağlanmış G-protein gustducin bulunan tat . "Tatlılık
reseptörleri" en az iki farklı varyantları tatlılık kayıt beyin için
etkinleştirilmelidir. Tatlı gibi beyin duyu bileşikleri, böylece iki
farklı tatlılık reseptörlerine bağlanma mukavemeti değişen
bağlanan bileşiklerdir. Bu reseptörler insanlar ve hayvanlar tüm
tatlı algılama oluşturmaktadır. T1R2 +3 (heterodimeri) ve T1R3
(homodimer) vardır tatlı maddeler için Tat algılama
eşikleri göre derecelendirilir sakaroz 1 dizin
vardır. sakroz ortalama insan algılama eşiği, litre başına 10 milimol. Için, laktoz , 0.3 bir
tatlılık indeksi, litre başına 30 milimol, ve 5-Nitro-2-propoxyaniline litre başına 0.002
milimol.
1.2.3.2.Ekşilik(Burukluk)
Burukluk algılar tadı asitlik . Maddelerin ekşilik
sulandırmak göre derecelendirilmiştir hidroklorik asit 1 bir
ekşilik indisine sahiptir. Buna karşılık, tartarik asit bir 0.7
burukluk indeksi, sahip sitrik asit 0.46 bir dizin ve karbonik
asit 0.06 bir dizin.
Ekşi tat dil tüm damak tadınızı arasında dağıtılır
hücrelerinin küçük bir alt tarafından algılanır. Ekşi tat
hücreleri proteinin PKD2L1, ifade ile tespit edilebilir Bu
gen ekşi yanıtları için gerekli değildir, ancak.Ekşi
maddeler bol miktarda bulunan protonlar doğrudan ekşi tat hücreleri girebilirsiniz dair
kanıtlar vardır. Hücreye pozitif yük bu transferi kendisi elektriksel tepki tetikleyebilir. Aynı
zamanda, fizyolojik pH değerlerinde tamamen çözülmüş değildir asetik asit gibi zayıf asitler,
tat hücreleri nüfuz eder ve böylece bir elektrik tepkisi uyandırabilir olduğu öne
sürülmüştür. Bu mekanizmaya göre, hücre içi olarak hidrojen iyonları normalde hücre hiper
polarize etme işlevini potasyum kanalları, inhibe eder. Hidrojen iyonları (ki kendisi hücre
depolarize) ve hiperpolarize kanalın inhibisyon doğrudan alımının bir kombinasyonu ile,
ekşilik yangın aksiyon potansiyelleri ve serbest nörotransmitter tat hücresi neden
olur. Hayvanlar ekşi tespit hangi mekanizma hala tam olarak anlaşılamamıştır.
Doğal ekşi gıdalar içeren en yaygın gıda grubu meyve gibi, limon , üzüm , portakal ,
demirhindi ve bazen kavun . Şarap da genellikle lezzet ekşi bir belirti vardır ve doğru
tutulması değilse, süt yağma ve gelişebilir ekşi bir tat.
Çocuklar, yetişkinlere göre ekşi tatlar daha büyük bir zevk göstermek ve ekşi
şeker Kuzey Amerika'da popüler dahil olmak üzere Cry bebekler , Savaş başlıkları , Limon
damla, Şok Turtalar ve ekşi versiyonları Skittles ve Yıldız Tozu . Bu şekerler çoğu sitrik asit
içerir.
Resim 1- 1 Elma şekeri
Resim 1- 2 Limon
7
1.2.3.3.Tuzluluk
Tuzluluk öncelikle varlığı tarafından
üretilen bir tat sodyum iyonları . Diğer
iyonları alkali metaller grubu da tuzlu tadı, ancak
sodyum gelen daha az tuzlu
hamlesi. Büyüklüğü, lityum ve potasyum iyonları
en yakın sodyum benzemektedir ve bu yüzden
tuzluluk çok benzer. Buna
karşılık rubidyum ve sezyum kendi tuzlu tadı göre
farklılık kadar iyonlar kadar büyüktür. maddelerin
tuzluluk göre derecelendirilmiştir sodyum klorür 1
bir dizin (NaCl),. Potasyum, gibi potasyum
klorür - KCl, başlıca madde olduğunu tuz yerine .,
ve 0.6 bir tuzluluk indeksi vardır .
Diğer tek değerlikli katyonlar , örneğin amonyum , NH 4
+ , ve iki değerli bir
katyon alkali toprak metal grubu periyodik tablo , örneğin kalsiyum, Ca 2 + onlar da geçebilir
rağmen, iyonları genellikle oldukça tuzlu bir tadı daha acı bir ortaya çıkarmak doğrudan
dilinde iyon kanalları aracılığıyla, bir üreten aksiyon potansiyeli .
1.2.3.4.Acılık
Acı tatları en hassas olduğu, ve birçok gibi,
hoş olmayan keskin veya nahoş algıladıkları, ancak
çeşitli aracılığıyla bazen arzu ve kasıtlı
eklenir acılaşmaya ajanlar . Acılık araştırıpta
ilgilendiren bir gelişimi , yanı sıra çeşitli sağlık
araştırmacılar doğal bir acı bileşiklerin çok sayıda
toksik olduğu bilinmektedir çünkü. Düşük eşik de acı-
tatma, toksik bileşikler tespit yeteneği önemli bir
koruma fonksiyonu sağlamak için kabul edilir. Bitki
genellikle bile henüz toksik bileşikler, arasında içeren
yaprakları yaprak yiyen primatlar, bir eğilim vardır olgun yaprakları daha lif ve zehirler
protein daha yüksek ve daha düşük olma eğilimindedir olgunlaşmamış yaprakları,
tercih. insanlar arasında, çeşitli gıda işleme teknikleri aksi yenmez gıdalar detoks ve lezzetli
yapmak için dünya çapında kullanılmaktadır.
Kinin ortalamalar 8E-6 'lik bir konsantrasyon ile acı bir tat stimülasyonu için eşik M (8
mikromol). Diğer maddelerin acı tadı eşik da 1 bir referans dizini verilir kinin göre
derecelendirilir. Örneğin,Brucine , 11 bir dizin böylece kinin daha yoğun daha acı olarak
algılanır ve çok daha düşük çözüm eşiğinde algılanır. bilinen en acı madde sentetik
kimyasal denatonyum , sahip olduğu 1,000 'lik bir göstergesi. Bir olarak kullanılan caydırıcı
bir madde (a bitterant yanlışlıkla yenmesi önlemek için toksik maddelere ilave edilir). Bu
araştırma sırasında 1958 yılında keşfedildi lidokain ile, lokal anestezi, Macfarlan
Smith bir Gorgie , Edinburgh , İskoçya .
Araştırma gibi TAS2Rs (tat reseptörleri, aynı zamanda T2Rs olarak bilinen tip 2)
göstermiştir TAS2R38 bağlanmış G-protein gustducin acı madde tadı için insan yeteneği
Resim 1- 3 Tuzlu kurabiye
Resim 1- 4 Acı biber
8
sorumludur. Bu tat kabiliyetleriyle sadece tanımlanır belirli bir "ac" için ligandlar , aynı
zamanda reseptör kendisi (yüzey monomerik, ilişkili) morfolojisi ile , insanlarda TAS2R etti
geniş bir yelpazede tanıyabilir bazıları 25 farklı tat reseptörleri ile ilgili oluşturduğu
düşünülen acı-tatma bileşikler. 550 acı tatma bileşikler üzerinde yaklaşık 100 bir veya daha
fazla özel reseptörlere atanmış olan, tespit edilmiştir.
Son zamanlarda spekülasyonlar TAS2R aile seçici kısıtlamalar zayıflamış olduğunu
mutasyon ve pseudogenization nispeten yüksek oranı nedeniyle. Araştırmacılar iki sentetik
maddeler, kullanımı phenylthiocarbamide (PTC) ve 6-n-propiltiyourasil çalışma
(PROP) genetik acı algının. Bu iki madde bazı insanlar için acı tat, ama diğerleri hemen
hemen tatsız. Tadımcı arasında, bazı "sözde olan supertasters PTC ve PROP son derece acıdır
kime ". Duyarlılık değişimi TAS2R38 odağı iki ortak alel tarafından belirlenir. Bir maddenin
genetik çalışma olanlar için büyük ilgi kaynağı olmuştur.
1.3.Dil ve dilin yapısı
Dil (lingua, tongue), ağız içinde bulunan ve tat alma duyusunu gerçekleştiren,
kaslardan yapılmış bir organdır. Ayrıca yiyecekleri çiğneme ve yutma işlemlerine yardım
eder, insanlarda konuşmayı da sağlar. Kendini yenileme hızı en yüksek organ olarak da
tanınır.
1.3.1.Dilin Anatomisi
Dilin fonsiyonları
 Çiğneme
 Tat alma
 Yutma
 Konuşma
 Oral temizlik
Dilin anatomik bölümleri
 Corpus lingua: Dilin ucuyla kökü arasında kalan dil gövdesi.
 Radix lingua: Dil kökü. Gırtlak kapağının önünde yer alan ve tonsilla linualis'i
(folliculi linguales) taşıyan dil tabanı.
 Dorsum lingua: Dil papillerini (papillae linguales) taşıyan dil sırtı.
 Margo lingua: Dilin dişlere değen yan kenarları.
 Apex lingua: Dil ucu.
 Tunica mucosa lingualis:
9
Şekil 1- 3 Dilin anatomik bölümleri
1.3.1.1.Dil Kasları (Musculi linguale)
XII. Kafa çifti olan N.hypoglossus tarafından innerve edilen sekiz adet dil kası.
İntrinsik kaslar dilin içinde yer alır. ekstrinsik kaslar ise, dil kemiği (os hyoideum) dan
başlayıp dilde sona ererler ve yine dilin hareketlerinden sorumludurlar.
Ekstrinsik (Dil dışında bulunan) dil kasları
1. M. genioglossus
2. M. hyoglossus
3. M.palataglossus
4. M. styloglossus
İntrinsik (Dilin gövdesi içinde bulunan) dil kasları
1. M.longitidinalis superior
2. M.longitidinalis inferior
3. M. transversus linguale
4. M.transversus enfilyoslam
Özellikleri
1. Fonasyon. Konuşma seslerinin diğer fonasyon organlarıyla birlikte oluşturmaya
yardımcı olur.
2. Tat alma: İnsan dilinin her yeri farklı tatları hisseder. Dil ucu "tatlı" , ucun hemen
arkası "tuzlu", dilin yanları "ekşi" ve arkası "acı" tatlarını hisseden algılayıcılar
barındırır.
3. Besinleri ağızda çevirerek çiğnemeye yardımcı olur.
4. Besinleri yutulmak üzere boğaza gönderir.
10
1.3.1.2.Dil papillaları
Şekil 1- 4 Dilin üst yüzeyinde bulunan papillaların mikroskopla hüzresel görünümü
Dile pürüzlü bir görünüm veren, dilin üst yüzeyinde ve yanlarında yer alan minik
çıkıntılara verilen isimdir. İçlerinde tat tomurcukları bulundururlar. Bu tomurcuklar içerisinde
ise tat hücreleri vardır.
1. Papillae filiformes: İpliksi papiller. Daha uzunca ve kalın olanına papillae conicae
denir.
2. Papillae fungiformes: Mantar şeklindeki papil türü.
3. Papillae vallatae: Kısa ve daha geniş fungiform (mantar şekilli) papilla
4. Papillae lentiformes
5. Papillae foliatae: Dilin arka yan kenarında bulunan, tat tomurcuklarını içeren paralel
yerleşimli çok sayıda yapraksı mukoza kıvrımı.
 Tat tomurcuklar içerenler:
1. Dilin ön bölümlerinde bulunan mantarsı papillalar (Özellikle süt içtikten sonra daha da
görünür hale gelirler)
2. Diğerlerine göre daha büyük ve daha az sayıda olan çanaksı papillala: Dilin arkasında
ters bir V harfi biçiminde dizilmişlerdir.
3. Yapraksı papillalar: Dilin arka yanlarindadir. Mantarsı, çanaksı ve yapraksıdırlar.
 Tat tomurcuğu içermeyenler:
1. Sayıca en çok olan ipliksi papilla (Papillae filiformes): Neredeyse dilin tüm yüzeyini
kaplarlar ve dokunma duyusuyla ilgili olarak görev yaparlar.
Folliculi linguales: Dil kümeleri. Dil mukozasının altındaki tonsillaların meydana getirdiği
tepemsi çıkıntılar. Ortalarında birer oyuk/kanal bulunur.
11
Resim 1- 5 Dilin yüzeyinde bulunan papillaların görünümü
1.4.Tat hücreleri
Tat hücreleri, vücut sıcaklığının oldukça üstünde veya altındaki gıdalarla, asitli
besinlerle her gün muhatap olurlar; bu yönden güç ve çetin bir ortamda çalışan aletlere
benzerler. Örneğin, sımsıcak bir çay, buzlu bir meyve suyu, koyu bir kahve veya eksi bir
greyfurt suyu onları belli bir ölçüde yıpratır. Doğal olarak, tat hücrelerinin zaman içinde
algılama yeteneğini kaybetmeleri ve tat duyusunun yok olması beklenilirdi. Ama böyle olmaz.
Çünkü tat hücrelerindeki yenilenme mekanizmasıdır.
Tat hücreleri ortalama olarak her 10 günde bir değişirler. Yani su andaki tat
hücreleriniz bundan 10 gün öncekilerden tamamen farklıdır. Tat tomurcuğundaki bazal
hücreler olgunlaşır ve birkaç saat içinde eski tat hücrelerinizin yerini alırlar. Sizin farkına
varmadığınız bu işlemler o kadar hızlı gerçekleşir ki bazen aksam yemeğinde kullandığınız tat
hücreleri kahvaltıdakilerden farklıdır. Bu mükemmel mekanizma sayesinde, tat hücreleriniz
her zaman güvenilir ve sağlam bir yapıda kalırlar. Siz de tatları alıştığınız gibi algılamaya,
vücudunuz için zararlı olabilecek maddeleri tespit etmeye devam edersiniz.
Şekil 1- 5 (a) Tat hücrelerinin içyapısı
12
Şekil 1- 6 (b) Tat hücrelerinin içyapısı
1.5. Tat hücrelerinin karmaşık haberleşme sistemi
Profesör Joseph Brand tat duyusu üzerinde yaptığı çalışmalarla tanınmış bir bilim
adamıdır. Brand'a göre, dilimizin üzerine konulan bir şeyin tadını algılamamız sadece 0.2-0.5
saniye sürmektedir.
Gözümüzü kapayıp açmamızdan daha kısa olan bu zaman zarfında nelerin
gerçekleştiği yüzyıllardır araştırılmaktadır. Günümüzde ise tat alma işleminin ana hatları
anlaşılabilmiş durumdadır.
Tat hücreleri birden fazla haberleşme yöntemine sahiptir. Hücrelerin bu özelliği
sayesinde tatlı, ekşi, acı, tuzlu gibi farklı tatları algılayabiliriz.
Tat alma, yediğimiz besinlere ait tat bileşiklerinin tükürük içinde erimeleriyle başlar.
Tuzlu gıdaların tadının daha hızlı alınmasının nedeni, tuzun tükürük içinde diğerlerine göre
daha çabuk erimesidir. Hatta bazen besinlerin kokusunun alınmasıyla tükürük bezleri
salgılamaya başlar ve dil tat almaya hazır hale gelir. Tat almadaki her detay gibi, bu aşama da
önemlidir. Düşünün ki bu salgı olmasaydı, kuru besinlerin tadını alamayacaktık.
(Bu salgı, sindirim ve savunma sistemlerine yardımcı olan protein ve enzimler
içermektedir. Tükürük salgısının özellikleri ve üstlendiği görevler hakkındaki araştırmalar
devam etmektedir. Yapılan araştırmalar genellikle önemsiz görülen bu sıvının yapısının
oldukça kompleks olduğunu ortaya koymaktadır.)
Yiyeceklerden gelen tat molekülleri ile dildeki tat hücreleri arasındaki haberleşme,
hücrenin tepesindeki mikrovillus denilen tüy benzeri yapılarda kurulur. Mikrovilluslar (tat
tüycükleri) tat gözeneği olarak isimlendirilen minik açıklıklardan dilin üzerini kaplayan
13
mukoza zarına çıkarlar. Tat hücrelerinin reseptörleri, tat tüycüklerinin üzerinde yer alırlar.
Dikkat edin, tat gözeneğinin çapı ortalama olarak milimetrenin binde dördü kadardır.
Tat bileşikleri, aynı zamanda haberci moleküllerdir; görevleri, taşıdıkları mesajı, tat
hücresinin zarının üzerindeki reseptörlere veya iyon kanallarına iletmektir. Bu aşamada,
hücresel ve moleküler seviyede gelişen olaylar, Miami Üniversitesi'nden Profesör Stephen
Roper'in belirttiği gibi, henüz araştırma safhasındadır. Pek çok farklı tat bileşiğine karşılık,
farklı haberleşme yolları mevcuttur. Yani tatlı, ekşi, acı, tuzlu gibi farklı tatlar için değişik
iletişim ağları kurulur. Diğer bir ifadeyle, tat hücreleri birden çok sayıda haberleşme
yöntemine sahiptirler ve günümüzde bunların sadece bir kısmı kaba hatlarıyla
anlaşılabilmiştir.
Başka bir şaşırtıcı özellik de, tat alma mekanizmalarının, türler arasında önemli ölçüde
farklılık göstermesidir. Bunlar, üzerinde durup düşünülmesi gereken olaylardır. Elbette akıl ve
bilinçten yoksun moleküller ve hücreler, birbirleriyle haberleşmek için farklı farklı yöntemler
geliştiremezler; buradaki iletişim sistemleri onları yaratan Rabbimizin sonsuz aklının ve
ilminin göstergeleridir.
Tuzluluk ve ekşiliğe dair haber taşıyan tat molekülleri, doğrudan doğruya tat
hücresinin zarındaki iyon kanallarıyla bağlantı kurarlar. Tatlı, acı ve umami tat molekülleri ise
hücre zarındaki reseptörlere bağlanırlar. Ünlü araştırmacılar David Smith (Maryland
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden) ve Robert Margolskee (Mount Sinai Tıp Fakültesi'nden)
molekül ile reseptör arasındaki bağlantıyı, koku almada olduğu gibi anahtar ile kilit ilişkisine
benzetirler.
Yani her kilidi belirli bir anahtarın açması gibi, her reseptörü harekete geçiren belirli
bir molekül vardır. Milimetrenin yüz binde biri kalınlığında, yağ ve proteinlerden oluşan
hücre zarının üzerinde hücreye giriş-çıkışı denetleyen kanallar ve haberleşme santrali gibi
çalışan reseptörler vardır. Bunların milyonlarca farklı tat molekülünü, her defasında hatasız
olarak tanımaları ve gereken işlemleri eksiksiz yapmaları ise insanı hayrete düşüren
harikalardır.
Ekşi bir kivinin tadını alabilmemiz için, tat molekülleri tat hücrelerinin zarındaki iyon
kanalları ile bağlantı kurarlar.
Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır. Koku almada bine yakın farklı reseptörün
var olduğundan söz etmiştik. Tat almada kaç değişik reseptör olduğu ise halen
bilinmemektedir. 2000 yılında, bazı araştırmacılar ilk olarak "T2R/TRB" reseptörlerini
bulmuşlardır. Profesör Linda Buck bu keşfin, tat duyusuna ilişkin muhtemelen uzun bir
araştırmanın sadece başlangıcı olduğunu ifade etmektedir. Araştırmacı Profesör Charles
Zukerda araştırma yapmadan, kaç değişik tat reseptörü çıkacağının tahmin edilemeyeceğini
14
belirtmektedir. Bu gerçekler şu anlama gelir: 21. yüzyılın teknolojisiyle bile tat hücrelerinin
reseptörlerindeki yapıların çok küçük bir bölümü çözülebilmiştir. Bu durum da, bahsi geçen
yapıların üstün bir yaratılışın eseri olduğunu bir kere daha göstermiştir.
Reseptörlerin uyarılmasıyla tat hücresi içinde bir dizi karmaşık işlem başlar. Bu
aşamalarda birçok protein ve enzim, görevini aksatmaksızın yerine getirir. Örneğin, şeker
veya suni tatlandırıcı molekülünün reseptöre bağlanmasıyla "gustducin" olarak adlandırılan
protein kompleksi faaliyete geçer. Bu protein kompleksinden ayrılan parçacıklar özel bir
enzimi aktif duruma geçirirler. Söz konusu enzim hücre içindeki bazı proteinleri "ikinci
habercilere" dönüştürür. Bu haberciler de hücre zarındaki potasyum kanallarına kapanma
emrini götürürler.
Aynı zamanda sodyum ve kalsiyum kanalları açılır; artı yüklü iyonlar hücre içine giriş
yapmaya başlar. Böylece hücrenin başlangıçtaki eksi yüklü durumu ortadan kalkar, hücre nötr
duruma geçer. Yine henüz tam olarak anlaşılamayan bazı karmaşık işlemler sonucunda hücre,
"nörotransmitter" denilen kimyasal haberciler salgılamaya başlar. Bu kimyasal haberciler de
yakınlarındaki nöronlara mesaj taşırlar. Henüz hangi nörotransmitterlerin, tat hücresi ile nöron
arasında haber taşıdığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak seratonin, GABA, asetilkolin,
adrenalin gibi kimyasal habercilerin, tat alma sisteminde rol oynadığı düşünülmektedir.
Aşağıdaki resmi incelerken şu iki noktanın da unutulmaması gerekir. Öncelikle, farklı
uyarıcılara göre tat hücresinde meydana gelen değişimler, farklı hücre çizimleriyle
gösterilmiştir; bunun nedeni, okuyucunun daha rahat anlamasına yardımcı olmaktır. Gerçekte
tat hücreleri, daha önce de bahsettiğimiz gibi, sadece bir değil, birden fazla uyarıcıyla
etkileşim içine girerler. Diğer nokta da, tat hücresindeki haberleşmenin şekilde sadece ana
hatlarıyla gösterilmesidir.
1.6. Beyindeki tat alma duyusu
Şekil 1- 7 Beyindeki sinirlerin dil ile bağlantısı
15
Vücudunuzdaki sinirler gelişmiş bir ülkenin posta sisteminden çok daha mükemmel
çalışırlar. Doğduğunuzdan bu yana her gün hatta her an büyük oranlarda bilgiyi olağanüstü bir
basarıyla tam tamına doğru adreslere taşırlar; hiçbir bilgiyi kaybetmezler. Beyninizde yaklaşık
olarak yüz milyar sinir hücresi bulunur. Siz bir şeyler yediğiniz veya içtiğinizde de, üç tat
siniriniz tat hücrelerinizden aldıkları mesajları yüz milyar adresten ilgili olanlarına taşırlar.
Üstelik bunu yasadığınız süre boyunca kusursuz olarak yaparlar.
Tat sinirlerinin çapı 0.004 milimetreden daha azdır. Tat mesajları beyne, dilin öndeki üçte
ikilik bölümünden "chorda tympani" siniriyle, arkadaki üçte birlik bölümünden ise
"glossopharyngeal" siniriyle taşınır. "Vagus" siniri de ağzın arka taraflarından aldığı tat
sinyallerini beyne iletir. Iste bu üç sinir, on binlerce tat hücresinden aldıkları haberleri beyin
sapı denilen bölgeye götürürler. Tat bilgileri buradan da beynin korteks, hipotalamus ve
amigdala bölgelerine giderler. Bir şeyler atıştırırken, adları geçen üç sinir beynin ilgili
bölgelerine sürekli olarak haber ulaştırmakla meşguldür. Bunlardan ayrı olarak sıcaklık,
dokunma, basınç ve ağrıya ilişkin bilgileri hücrelerden beyne taşıyan özel bir sinir ("V.
kraniyal sinir") daha vardır.
Peki, söz konusu mesajlar nasıl olur da "enfes bir kestaneli kek" veya "leziz bir mantar
çorbası" gibi yorumlara dönüşürler? Nasıl olur da yediğimizin, nefis mi, yavan mi ya da
bozuk mu olduğunu anlarız? Nasıl olur da besinleri anında tanırız? Nasıl olur da gıdaları
ayrıntılarıyla tasvir edecek şekilde analiz ederiz?
Beyinde, tat mesajlarının nasıl anlamlı algılara dönüştüğü henüz bilinmemektedir. Diğer
deyişle, tat alma sistemindeki kodlama sistemi ve beynin bu şifreleri çözme mekanizması
halen anlaşılamamıştır. Su anda bilinen, tat ayrımının belirli bir hücre modelinden
kaynaklanmadığı ve tat hücrelerinden gelen bilgilerin beyinde toplu olarak
değerlendirilmesiyle tat algısının oluştuğudur.
Elde edilen her yeni bilimsel bulgu, tat alma sistemindeki yaratılış gerçeğini bir kere daha
gözler önüne serecektir.
16
BÖLÜM 2
2.1.Biyosensörlerin temel yapısı ve biyosensörlerin kimyasal olayları dönüştürme süreci
Şekil 2- 1 Biyosensörlerin içyapısı
Biyosensörlerin, biyolojik tanıma ajanının bulunduğu “tanıyıcı tabaka” dışında, en önemli
ikinci kısmı da “Çevirici (Transducer)” bölümüdür.
Çeviriciler, biyoajan-analit etkileşmesi sonucu gerçekleşen fizikokimyasal sinyali elektrik
sinyaline dönüştürerek, bu sinyalin daha sonraları güçlenerek okunabilir ve kaydedilebilir bir
şekle girmesine öncülük ederler. Biyoajan-analit etkileşmesi sonucu olan değişimler, sadece
tek bir değişkenle açıklanamaz. Örneğin, glikoz ölçümü için kullanılan glikoz sensöründe
glikoz, oksijenin varlığında glikoz oksidaz enzimi tarafından glikonik aside ve hidrojen
peroksite parçalanır.
Şekil 2- 2 Biyosensörlerin kimyasal olayları dönüştürme süreci
17
2.2.Elektronik dil
Dilimizdeki göz kamaştırıcı yapılar bazı bilim adamları için ilham kaynağı olmuştur.
İnsan dilinin fonksiyonlarını taklit eden ve elektronik dil olarak isimlendirilen cihazlar
geliştirilme safhasındadır. Bu cihaz, bayat besinleri tazelerinden ayırt etmek ve gıdalarda
bakterilerin neden olduğu çürümeleri tespit etmek gibi amaçlar doğrultusunda
geliştirilmektedir. Elektronik dil 100 kadar minik deliği bulunan elektronik bir devredir. Bu
deliklerin her birisi yapay bir tat tomurcuğu şeklinde tasarlanmıştır. Devre üzerine damlatılan
herhangi bir sıvı, delikler tarafından sünger gibi emilmektedir. Bunun ardından, suni tat
tomurcukları sıvının kimyasal bileşimine göre renk değiştirmekte, sonuçlar da bir ekran
üzerinde görünmektedir. Örneğin, pembe renk test edilen sıvının tatlı, açık sarı ise biraz ekşi
olduğunu göstermektedir.
Şimdi iki dil modeli arasında bir karşılaştırma yapalım. Elektronik dili geliştiren
araştırmacılardan birisi olan Eric Anslyn, tasarımlarının yaklaşık yüz farklı tadı tespit ettiğini
ifade etmektedir. Yıllardır birçok bilim adamı ve mühendisin büyük bütçeli araştırma-
geliştirme projeleri üzerinde çalışmasıyla gelinen nokta bundan ibarettir. İnsan diliyle
kıyaslandığında, yapay dilin tat alma kapasitesi ve kalitesinin bir hayli ilkel olduğu ortadadır.
Ayrıca tat duyusu, insanın yaratılışından bu yana mükemmel olarak işlevini yerine
getirmektedir.
Resim 2- 1 Elektronik dil
Elektronik dilde kullanılan sensörler. Sensörler her ne kadar küçük görünseler de tat
hücrelerindeki reseptörlere kıyasla oldukça büyüktürler.
Elbette ki aradaki fark açıktır. Elektronik dil bir tasarım, plan ve mühendislik
ürünüdür. Bu cihazı oluşturan parçaların tümü bir masanın üzerine dizilse ve milyonlarca
hatta milyarlarca yıl beklense, elektronik dilin tesadüfen oluşması mümkün değildir. Bunlar
ister denize, ister volkanların kenarına, isterse uzaya bırakılsın, yine de sonuç değişmeyecek;
parçaların akıbeti kullanılamaz hale gelip dağılmak olacaktır. Bu gerçek, elektronik dille
kıyaslanmayacak kadar üstün olan insan dili ve tat alma sisteminin rastlantıların ardı ardına
sıralanmasıyla gerçekleşemeyeceğini anlamak bakımından önemlidir. Bu üstün yapıya
yaratılış dışında açıklama aramak boşuna bir arayış olacaktır. Her evrimci de bu gerçekleri
veya evrim teorisine olan dogmatik bağlılığını kabul etmek durumundadır.
18
2.3.Tat alma duyusunun modellenmesi ve grafiksel test sonuçları
Bu resimde bazı besinlerin tat sensörleri
sayesinde bilgisayar ortamına aktarılmış deneysel
verilerin modellemesi bulunmaktadır.
Burada ki olay besinlerin tuzluluk , tatlılık ,
ekşilik , acılık gibi temel tatları biyolojik reseptörlerle
algılayıp bilgisayar modellemesi yapmaktır.
Şekil 2- 3 Farklı besinlerin karıştırılmasıyla yeni tatların oluşumu
Burada farklı besinlerin birleşerek farklı tat oluşturması örneklenmiştir.
Örneğin ; Elma ile sütü aynı anda tadını aldığımızda biz bu tadı üzüm tadı olarak
algılarız.Buradaki olay elma ile sütü aynı anda teste soktuğumuzda ortaya çıkan verilerde hata
oluşmasına sebep olacaktır. Bu yüzden elektronik reseptör (sensör) ile bir algılama işlemi
yapıldığında ölçüm yapılması istenen giriş verisi (tatlar) temel tatlara yakın olmalı , o zaman
elde ettiğimiz veriler gerçek sonuçlara o kadar yakın olur.
Grafik 2- 1 Farklı besinlerin tat oranlarının
grafiksel örneklendirilmesi
19
Şekil 2- 4 Bilgisayar modellemesi için kullanılan farklı tat sensörleri
Buradaki resim ise tatların modellemesinin yapılabilmesi için oluşturulan sensörün
içinde bulunan farklı tatlar için örnek alacak reseptörlerin çeşitleri örneklenmiştir.
Bu işlem için;
Acılık , Tatlılık , Tuzluluk , Ekşilik (Burukluk) , Sertlik ve yeni keşfedilen temel tatlar
kategorisine girmiş Umamilik derecelerini ölçen sensörler (elektronik reseptörler)
kullanılmıştır.
Grafik 2- 2 Soya sosunun test sonucu Grafik 2- 3 Bitter çikolatanın test sonucu
Sol resimde tuzluluk derecesi yüksek olan soya sosunun modellemesi, sağ resimde ise
acılık derecesi yüksek olan bitter çikolata üzerinde test edilmiştir.
 Sourness=Ekşilik(Burukluk) derecesi
 Richness=Tatlılık derecesi
 Umami=Umamilik derecesi (Yeni temel tat kategorisine sonradan eklenmiştir)
 Saltiness=Tuzluluk derecesi
 Bitterness=Acılık derecesi
olarak görülmektedir.

More Related Content

What's hot

Preop postop hastada hemsirelik bakimi
Preop postop hastada hemsirelik bakimiPreop postop hastada hemsirelik bakimi
Preop postop hastada hemsirelik bakimiKemal ASLAN
 
Guia alimentar para população brasileira
Guia alimentar para população brasileiraGuia alimentar para população brasileira
Guia alimentar para população brasileiraLetícia Spina Tapia
 
Gestalt yaklaşımı
Gestalt yaklaşımıGestalt yaklaşımı
Gestalt yaklaşımıNejlaakguel
 
ENTERAL VE PARENTERAL BESLENME
ENTERAL  VE PARENTERAL BESLENME ENTERAL  VE PARENTERAL BESLENME
ENTERAL VE PARENTERAL BESLENME Nevin Borzan
 
Nutrientes nos diferentes ciclos da vida
Nutrientes nos diferentes  ciclos da vidaNutrientes nos diferentes  ciclos da vida
Nutrientes nos diferentes ciclos da vidaMarcelo Silva
 
Bebek ve cocuk beslenmesi [sağlık ve umut vakfı] haytar.net [power point]
Bebek ve cocuk beslenmesi [sağlık ve umut vakfı] haytar.net [power point]Bebek ve cocuk beslenmesi [sağlık ve umut vakfı] haytar.net [power point]
Bebek ve cocuk beslenmesi [sağlık ve umut vakfı] haytar.net [power point]University of Uludag
 
Cardápios Saudáveis
Cardápios SaudáveisCardápios Saudáveis
Cardápios SaudáveisCreche Segura
 
Distúrbios Alimentares
Distúrbios Alimentares Distúrbios Alimentares
Distúrbios Alimentares - Daniela Sousa
 
36.hayvanlarda sindirimsistemi
36.hayvanlarda sindirimsistemi36.hayvanlarda sindirimsistemi
36.hayvanlarda sindirimsistemiAli DAĞDELEN
 
Neuropsicologia do autismo
Neuropsicologia do autismoNeuropsicologia do autismo
Neuropsicologia do autismoVictor Nóbrega
 
Araştırma yöntemleri ve sunumu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Araştırma yöntemleri ve sunumu (fazlası için www.tipfakultesi.org )Araştırma yöntemleri ve sunumu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Araştırma yöntemleri ve sunumu (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Tolman psikoloji
Tolman psikolojiTolman psikoloji
Tolman psikolojiofoozer
 
Hasta güvenliği
Hasta güvenliğiHasta güvenliği
Hasta güvenliğiSULE AKIN
 
Enfeksiyon Riski Sunum
Enfeksiyon Riski SunumEnfeksiyon Riski Sunum
Enfeksiyon Riski Sunumnandacepte.org
 
Os diferentes tipos de dietas
Os diferentes tipos de dietasOs diferentes tipos de dietas
Os diferentes tipos de dietasTúlio Arantes
 

What's hot (20)

Mensturasyon hi̇jyen
Mensturasyon hi̇jyenMensturasyon hi̇jyen
Mensturasyon hi̇jyen
 
Preop postop hastada hemsirelik bakimi
Preop postop hastada hemsirelik bakimiPreop postop hastada hemsirelik bakimi
Preop postop hastada hemsirelik bakimi
 
Guia alimentar para população brasileira
Guia alimentar para população brasileiraGuia alimentar para população brasileira
Guia alimentar para população brasileira
 
Apostila avaliação nutricional
Apostila   avaliação nutricionalApostila   avaliação nutricional
Apostila avaliação nutricional
 
Gestalt yaklaşımı
Gestalt yaklaşımıGestalt yaklaşımı
Gestalt yaklaşımı
 
ENTERAL VE PARENTERAL BESLENME
ENTERAL  VE PARENTERAL BESLENME ENTERAL  VE PARENTERAL BESLENME
ENTERAL VE PARENTERAL BESLENME
 
Nutrientes nos diferentes ciclos da vida
Nutrientes nos diferentes  ciclos da vidaNutrientes nos diferentes  ciclos da vida
Nutrientes nos diferentes ciclos da vida
 
Bebek ve cocuk beslenmesi [sağlık ve umut vakfı] haytar.net [power point]
Bebek ve cocuk beslenmesi [sağlık ve umut vakfı] haytar.net [power point]Bebek ve cocuk beslenmesi [sağlık ve umut vakfı] haytar.net [power point]
Bebek ve cocuk beslenmesi [sağlık ve umut vakfı] haytar.net [power point]
 
Cardápios Saudáveis
Cardápios SaudáveisCardápios Saudáveis
Cardápios Saudáveis
 
Distúrbios Alimentares
Distúrbios Alimentares Distúrbios Alimentares
Distúrbios Alimentares
 
36.hayvanlarda sindirimsistemi
36.hayvanlarda sindirimsistemi36.hayvanlarda sindirimsistemi
36.hayvanlarda sindirimsistemi
 
Aula 5 memória
Aula 5 memóriaAula 5 memória
Aula 5 memória
 
Neuropsicologia do autismo
Neuropsicologia do autismoNeuropsicologia do autismo
Neuropsicologia do autismo
 
Araştırma yöntemleri ve sunumu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Araştırma yöntemleri ve sunumu (fazlası için www.tipfakultesi.org )Araştırma yöntemleri ve sunumu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Araştırma yöntemleri ve sunumu (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Tolman psikoloji
Tolman psikolojiTolman psikoloji
Tolman psikoloji
 
Hasta güvenliği
Hasta güvenliğiHasta güvenliği
Hasta güvenliği
 
Enfeksiyon Riski Sunum
Enfeksiyon Riski SunumEnfeksiyon Riski Sunum
Enfeksiyon Riski Sunum
 
Os diferentes tipos de dietas
Os diferentes tipos de dietasOs diferentes tipos de dietas
Os diferentes tipos de dietas
 
Addie modeli.pdf
Addie modeli.pdfAddie modeli.pdf
Addie modeli.pdf
 

Viewers also liked

C# ile iki konum (küresel koordinatlarla – enlem/boylam) arası mesafe hesaplama
C# ile iki konum (küresel koordinatlarla – enlem/boylam) arası mesafe hesaplamaC# ile iki konum (küresel koordinatlarla – enlem/boylam) arası mesafe hesaplama
C# ile iki konum (küresel koordinatlarla – enlem/boylam) arası mesafe hesaplamaKazım Anıl AYDIN
 
Sensörler ve transdüserler sunumu araştırma dosyası
Sensörler ve transdüserler sunumu araştırma dosyasıSensörler ve transdüserler sunumu araştırma dosyası
Sensörler ve transdüserler sunumu araştırma dosyasıKazım Anıl AYDIN
 
Malzeme taşıma si̇stemleri̇ - Üni̇te yük eki̇pmanları / Material Handling Sys...
Malzeme taşıma si̇stemleri̇ - Üni̇te yük eki̇pmanları / Material Handling Sys...Malzeme taşıma si̇stemleri̇ - Üni̇te yük eki̇pmanları / Material Handling Sys...
Malzeme taşıma si̇stemleri̇ - Üni̇te yük eki̇pmanları / Material Handling Sys...Kazım Anıl AYDIN
 
Benzetim modelleme örnekleri - Arena - Examples arena simulation program
Benzetim modelleme örnekleri - Arena - Examples arena simulation programBenzetim modelleme örnekleri - Arena - Examples arena simulation program
Benzetim modelleme örnekleri - Arena - Examples arena simulation programKazım Anıl AYDIN
 
Yalın üretim - Lean manufacturing
Yalın üretim - Lean manufacturingYalın üretim - Lean manufacturing
Yalın üretim - Lean manufacturingKazım Anıl AYDIN
 
Amigdalitis. Joheman Urbina
Amigdalitis. Joheman UrbinaAmigdalitis. Joheman Urbina
Amigdalitis. Joheman UrbinaJoheman Urbina
 

Viewers also liked (6)

C# ile iki konum (küresel koordinatlarla – enlem/boylam) arası mesafe hesaplama
C# ile iki konum (küresel koordinatlarla – enlem/boylam) arası mesafe hesaplamaC# ile iki konum (küresel koordinatlarla – enlem/boylam) arası mesafe hesaplama
C# ile iki konum (küresel koordinatlarla – enlem/boylam) arası mesafe hesaplama
 
Sensörler ve transdüserler sunumu araştırma dosyası
Sensörler ve transdüserler sunumu araştırma dosyasıSensörler ve transdüserler sunumu araştırma dosyası
Sensörler ve transdüserler sunumu araştırma dosyası
 
Malzeme taşıma si̇stemleri̇ - Üni̇te yük eki̇pmanları / Material Handling Sys...
Malzeme taşıma si̇stemleri̇ - Üni̇te yük eki̇pmanları / Material Handling Sys...Malzeme taşıma si̇stemleri̇ - Üni̇te yük eki̇pmanları / Material Handling Sys...
Malzeme taşıma si̇stemleri̇ - Üni̇te yük eki̇pmanları / Material Handling Sys...
 
Benzetim modelleme örnekleri - Arena - Examples arena simulation program
Benzetim modelleme örnekleri - Arena - Examples arena simulation programBenzetim modelleme örnekleri - Arena - Examples arena simulation program
Benzetim modelleme örnekleri - Arena - Examples arena simulation program
 
Yalın üretim - Lean manufacturing
Yalın üretim - Lean manufacturingYalın üretim - Lean manufacturing
Yalın üretim - Lean manufacturing
 
Amigdalitis. Joheman Urbina
Amigdalitis. Joheman UrbinaAmigdalitis. Joheman Urbina
Amigdalitis. Joheman Urbina
 

Similar to Tat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyası

Tat alma duyusu ve modellemesi̇
Tat alma duyusu ve modellemesi̇Tat alma duyusu ve modellemesi̇
Tat alma duyusu ve modellemesi̇Kazım Anıl AYDIN
 
Duyum ve algi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Duyum ve algi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Duyum ve algi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Duyum ve algi (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 3. Konu Sinir Sistemi
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 3. Konu Sinir Sistemi7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 3. Konu Sinir Sistemi
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 3. Konu Sinir Sistemienesulusoy
 
Sindirim sistemi
Sindirim sistemiSindirim sistemi
Sindirim sistemiTulay01
 
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 1. Konu Sindirim Sistemi
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 1. Konu Sindirim Sistemi7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 1. Konu Sindirim Sistemi
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 1. Konu Sindirim Sistemienesulusoy
 
Organizma ve çevre ili̇şkileri
Organizma ve çevre ili̇şkileriOrganizma ve çevre ili̇şkileri
Organizma ve çevre ili̇şkileriburcinekinci
 
Sindirim 100304062710-phpapp01
Sindirim 100304062710-phpapp01Sindirim 100304062710-phpapp01
Sindirim 100304062710-phpapp01seda aksoy
 
Zehirlenmeler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Zehirlenmeler (fazlası için www.tipfakultesi.org )Zehirlenmeler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Zehirlenmeler (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptxKilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptxSeyfettinColak
 
Kilo Kontrolü Uzmanlığı-Ders 2.pdf
Kilo Kontrolü Uzmanlığı-Ders 2.pdfKilo Kontrolü Uzmanlığı-Ders 2.pdf
Kilo Kontrolü Uzmanlığı-Ders 2.pdfSeyfettinColak
 
Storyboard
StoryboardStoryboard
StoryboardOsmanFTC
 
Sinir sistemi
Sinir sistemiSinir sistemi
Sinir sistemizabekki
 
Biyolojik sistemlerde kimya
Biyolojik sistemlerde kimyaBiyolojik sistemlerde kimya
Biyolojik sistemlerde kimyaMerve Baz
 
Bağımlılık yapan maddeler
Bağımlılık yapan maddelerBağımlılık yapan maddeler
Bağımlılık yapan maddelerRaci Göktaş
 
5. Sınıf Vücudumuzun Bilmecesini Çözelim
5. Sınıf Vücudumuzun Bilmecesini Çözelim5. Sınıf Vücudumuzun Bilmecesini Çözelim
5. Sınıf Vücudumuzun Bilmecesini Çözelimmerveaydar
 
Dna yı keşfedelim
Dna yı keşfedelimDna yı keşfedelim
Dna yı keşfedelimhalid şen
 
Sindirim fizyolojisine giriş (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Sindirim fizyolojisine giriş (fazlası için www.tipfakultesi.org )Sindirim fizyolojisine giriş (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Sindirim fizyolojisine giriş (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 

Similar to Tat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyası (20)

Sunum
SunumSunum
Sunum
 
Tat alma duyusu ve modellemesi̇
Tat alma duyusu ve modellemesi̇Tat alma duyusu ve modellemesi̇
Tat alma duyusu ve modellemesi̇
 
biyoloji
biyoloji biyoloji
biyoloji
 
Duyum ve algi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Duyum ve algi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Duyum ve algi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Duyum ve algi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 3. Konu Sinir Sistemi
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 3. Konu Sinir Sistemi7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 3. Konu Sinir Sistemi
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 3. Konu Sinir Sistemi
 
Livestream
LivestreamLivestream
Livestream
 
Sindirim sistemi
Sindirim sistemiSindirim sistemi
Sindirim sistemi
 
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 1. Konu Sindirim Sistemi
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 1. Konu Sindirim Sistemi7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 1. Konu Sindirim Sistemi
7. Sınıf Fen Bilimleri 1. Ünite 1. Konu Sindirim Sistemi
 
Organizma ve çevre ili̇şkileri
Organizma ve çevre ili̇şkileriOrganizma ve çevre ili̇şkileri
Organizma ve çevre ili̇şkileri
 
Sindirim 100304062710-phpapp01
Sindirim 100304062710-phpapp01Sindirim 100304062710-phpapp01
Sindirim 100304062710-phpapp01
 
Zehirlenmeler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Zehirlenmeler (fazlası için www.tipfakultesi.org )Zehirlenmeler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Zehirlenmeler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptxKilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
Kilo Kontrolü Uzmanlığı 5.pptx
 
Kilo Kontrolü Uzmanlığı-Ders 2.pdf
Kilo Kontrolü Uzmanlığı-Ders 2.pdfKilo Kontrolü Uzmanlığı-Ders 2.pdf
Kilo Kontrolü Uzmanlığı-Ders 2.pdf
 
Storyboard
StoryboardStoryboard
Storyboard
 
Sinir sistemi
Sinir sistemiSinir sistemi
Sinir sistemi
 
Biyolojik sistemlerde kimya
Biyolojik sistemlerde kimyaBiyolojik sistemlerde kimya
Biyolojik sistemlerde kimya
 
Bağımlılık yapan maddeler
Bağımlılık yapan maddelerBağımlılık yapan maddeler
Bağımlılık yapan maddeler
 
5. Sınıf Vücudumuzun Bilmecesini Çözelim
5. Sınıf Vücudumuzun Bilmecesini Çözelim5. Sınıf Vücudumuzun Bilmecesini Çözelim
5. Sınıf Vücudumuzun Bilmecesini Çözelim
 
Dna yı keşfedelim
Dna yı keşfedelimDna yı keşfedelim
Dna yı keşfedelim
 
Sindirim fizyolojisine giriş (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Sindirim fizyolojisine giriş (fazlası için www.tipfakultesi.org )Sindirim fizyolojisine giriş (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Sindirim fizyolojisine giriş (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 

Tat alma duyusu ve modellemesi araştırma dosyası

  • 1. 1 BÖLÜM 1 1.1.Duyu nedir? İnsan duyuları robot araştırmalarında en sıklıkla kullanılan duyular olmuşlardır. Bu kısmen bilişsel (cognitive) süreçlerin en gelişkin olduğu canlı olmasından, kısmen de robot araştırması yapan kişilerin bizzat insan olmalarından kaynaklanmıştır. Ancak bir robotta bu tip duyuların kullanılabilmesi için öncelikle insan üzerinde bu duyuların çalışma prensiplerinin son derece iyi bir biçimde analiz edilebilmesi gereklidir. İnsan duyuları bir veya birden fazla organ kullanılarak elde edilir. 1.1.1.Başlıca duyularımız nelerdir Görme Gözler aracılığı ile gerçekleşir. Optik süreçler bu duyuda rol oynar. Duyma Kulaklar aracılığı ile olur. Akustik süreçler sonucunda gerçekleşir. Dokunma Deri aracılığı ile merkezi değil dağınık bir algı olarak gerçekleşir. Temel mekanik ve ısı algılayıcılarının etkisi ile oluşturulur Koku Burun aracılığı ile elde edilir. Gaz fazındaki kimyasal süreçler bu duyuyu oluşturur. Tat Dil aracılığı ile elde edilir. Sıvı fazda gerçekleşen kimyasal süreçlerin sonucudur. Altıncı His Kendini Hissetme (proprioception) olarak adlandırabileceğimiz bu duyu eklemler aracılığı ile elde edilir. Duyular tek bir organ kaynaklı olarak elde edilmedikleri gibi bir organda sadece bir duyunun elde edilmesi için çalışmaz. Denge duyumu için kulaklar yardımcı olurken, dil dokunma duyusu için önemli bir alan, deri de sıcaklık duyumu için en önemli bölgelerden biridir. İlginç bir olgu da duyu çatışmasıdır. Bu durumda aynı ölçene ait olduğunu düşündüğümüz çelişen ölçümler bireyde fiziksel ve duygusal baskı yaratır. Bunun en belirgin örneği sanal gerçeklik sistemleri ile belli bir süre geçiren insanlarda görülür
  • 2. 2 Bu saydıklarımızdan başka insan duyuları da var mıdır? İnsanlar elektrik alanlarını, manyetik alanları, elektromanyetik ışımayı algılayabilmektedirler. Ayrıca yerçekimini sıcaklığı, hava durumunu algılayabilirler. Robotlara özel duyular, dendiğinde öncelikle insanlara dair olan duyuların karşılanması gereklidir. Bilişsel (cognitive) süreçlerde sıklıkla örnek alınan insanlar ve hayvanlar olduğuna göre robotların öncelikle bu tarz duyulara sahip olması istenmektedir. Bu noktada bu güne kadar insanların kullanabildiği diğer ölçüm cihazlarının da robotlar için kullanılabilir kılınması bu yönde önemli bir avantajdır. Mikroskoplar, teleskoplar gibi. Ancak robotlara bu tip duyuların verilmesi temelde önemli bir sorun olmasına rağmen, insanların sahip olmadığı diğer duyulara da sahip olabilmeleri açısından son derece önemlidir. Bu görülebilir tayfın dışındaki alanda görme yetisi, radar ve lazer kullanarak mesafe ölçümü, insanların duyarlı olduğu 20 Hz- 20 Khz sınırının dışında duyabilme, tatma ve koku alma dışındaki kimyasal inceleme, radyasyona duyarlılık olabilir. 1.2.Tat nedir? Tat ağızda bir madde tat tomurcuklarının reseptörleri ile kimyasal reaksiyona girdiğinde üretilen hamlesi. Koku (ile birlikte tat, koku alma ) ve trigeminal sinir stimülasyonu (aynı zamanda doku için dokunma, aynı zamanda ağrı ve sıcaklık kolları olan), belirler tatlar , en duyusal izlenimler gıda veya diğer maddeler. İnsanlar denilen duyu organları aracılığıyla tat algıladıkları tat tomurcukları , veya üst konsantre tat calyculi, dil . dil çıplak gözle kolayca görülebilir papilla adı verilen küçük tümsekler binlerce, ile kaplıdır. Her papilla içinde tat tomurcukları yüzlerce, tat transdüksiyon organı. 2000 ve 5000 arasında vardır arka ve dilin ön tarafında bulunur damak tadınızı. Diğer tavan, yan ve arka ağız ve boğazda bulunmaktadır. Her tat tomurcuğu 50 ila 100 tat reseptör hücreleri içerir. Yaşla birlikte tat algısı kaybolur: Ortalama olarak, insanlar 20 açmak zaman yarısı tat reseptörleri kaybederler. 1.2.1.Tat alma Tat alma, ağızdaki tat cisimlerinin bir fonksiyonu olup kişinin gıdaları seçmesi ve dokuları için gerekli besleyici maddeleri almasında önemi olan bir algıdır. Canlıların bir gıda maddesini diğerinden ayırt etmeleri lezzet tercihini meydana getirir. Bu şekilde yiyecek maddelerine karşı bir diyet de otomatik olarak ortaya çıkmış olur. Ayrıca, organizmanın ihtiyaç duyduğu bazı özel maddelerin özellikle alınması sağlanır. Örneğin, emzirme döneminde kadınların sulu gıdalara ihtiyacı olmakta, ergenlik döneminde de tüm gıdalara (özellikle kemik gelişiminde önemi tartışılmaz kalsiyumlu ve hormon aktivasyonu için gerekli enerjiyi sağlayan şekerli besinlere ) ilgi artmaktadır. Çöldeki tuzlu kayaların bunları yalamak isteyen hayvanları çok uzaklardan kendine çektiği bilinir. Tat seçimi, merkezi sinir sistemindeki bazı mekanizmaların sonucudur; ağızda bulunan tat cisimciklerinin değil... Bu cisimciklerde, ilgili maddeye karşı uyarılma eşiği düşse de, beyin onu beğenmeye devam eder. Gıdanın seçiminde alım sırasında yaşanılan olaylar da etkilidir ; gıda alımını takiben hastalanma,bir ölüm haberi, kazalar vb...
  • 3. 3 İnsanların bazı hoşa gitmeyen maddeleri yememeleri de aslında, organizmayı ileride meydana gelebilecek bazı zararlardan korumaya yöneliktir. Genel fizyolojik kuramlar içinde en azından dört tür tat algısı tanımlanmaktadır: Tatlı, acı, ekşi ve tuzlu... Ancak bunların karışımı ile oluşan yüzlerce tür versiyon olduğu muhakkaktır.  Ekşi tat, asitler tarafından oluşur ve algı ile o maddedeki hidrojen iyonlarının konsantrasyonları arasında logaritmik orantı vardır.  Tuzlu tat, İyonize tuz ile ortaya çıkar.  Tatlı, Alkol, şeker, keton, glikol, kurşun gibi birçok kimyasal ile oluşur.  Acı tat da birçok madde ile oluşabilir.(Nikotin, kafein, striknin vb...) Bazı maddeler, başlangıçta tatlı hissi vermesine rağmen, bir müddet sonra acı tat bırakır. Sakarin buna iyi bir örnektir. Dilin ön kısmı tatlılara, arka kısmı acılara daha duyarlıdır. Acı tat aslında vücudun iyi bir savunma aracıdır. Zehirli bitkilerdeki toksinlerin çoğunda yenmesini engelleyecek kadar acı tat vardır. Bu tadın diğerlerine göre uyarılma eşiği düşüktür, daha az miktarlarda bile anlaşılır, bu da koruyuculuğunu artırır. Tat duygusunun adaptasyonu hızlıdır. Alınan gıdadan birkaç saniye sonra; tat cisimciği tat sinirleri yolu ile beyinde o tadın karşılığını bulur, eğer yoksa daha önceki verilerden hangisine benziyorsa onun yanında yerini alır. Hatırlayın, kiviyi ilk yiyen herkes, ayrı bir meyveye benzediğini belirtmişti oysa çocuklar için o sadece kivi oldu... Tat duyusu gıdanın alımını takiben ilerleyici, gittikçe artan adaptasyon gösterir. Diğer duyularda alıcılar (reseptörler) seviyesindeki ilk adaptasyona karşılık, tat almada beyin adaptasyonu söz konusudur. Şiddetli soğuk algınlığına tutulanlar, tat algılarını kaybettiklerini düşünürler. Fakat bu kişilerin tat duyguları kontrol edilirse tamamen normal olduğu görülür. Bu da göstermektedir ki, bizim çoğunlukla tat olarak algıladığımız, aslında koku algısıdır. Gıda maddelerinden çıkan kokular, burundan geçerek koku algı sistemini tat algı sisteminden binlerce defa daha şiddetli uyarırlar. Örneğin, burun koku alıcı sistemi sağlam olduğunda, alkolün tadı, sağlam olmadığı duruma göre 1/50.000 konsantrasyonda sezilebilmektedir. Görüldüğü gibi, diğer dört duyuda olduğu gibi tat alma da aslında tamamen beynin bir fonksiyonu olmakta ve duyu organlarımız ayırt etme aşamasında sadece bir aracı olarak görev almaktadırlar. 1.2.2.Tat alma olayının oluşumu Besinlerin (cisimlerin) tadının algılanabilmesi için o besin maddesinin (veya cismin) dildeki veya damaktaki tükürük sıvısı içinde çözünmesi (erimesi) gerekir. Tükürük sıvısı içinde çözünen besinler, dilin üst kısmındaki tat tomurcuklarında bulunan tat alma duyu hücrelerini uyarır ve bu uyarılar tat alma duyu sinirleri yardımıyla
  • 4. 4 beyindeki tat alma duyu merkezine iletilir. Gelen uyartılar beyin tarafından değerlendirilir ve besinlerin tadı algılanmış olur (tat alma olayı gerçekleşir). Dilin her tarafı her tadı aynı derecede algılayamaz. • Dilin uç tarafı tatlıyı, • Dilin ön yan kenarları tuzluyu, • Dilin arka yan kenarları ekşiyi, • Dilin arka tarafı acıyı daha iyi algılar. Şekil 1- 1 Dilde bulunan tat algılama bölümleri Dil canlıların beslenmesini sağlamaktadır. Canlılar aldığı besinlerin tadına dil sayesinde varmaktadır. Bitki ve hayvan kaynaklı olan bütün besinlerin kendilerine özgü farklı tatları bulunmaktadır. Aslında aynı elementten meydana gelse bile beynimiz bu tatları tatlı, acı, ekşi ve tuzlu olarak ayırmaktadır. İnsanlar bir çok meyveyi birbirlerine benzeseler bile tatları sayesinde birbirinden ayırt edebilmektedir. Tat alma duyusu dilimizin üzerindeki alıcı sinir uçları sayesinde gerçekleşmektedir. Bu sinir uçları tat alma tomurcukları olarak nitelendirilmiştir. Bu tat alma tomurcukları papilla adı verilen yapılarda bulunmaktadır. Tomurcuk şeklinde dil üzerinde çıkıntılar bulunmaktadır. Bunlar reseptör sinir uçlarıdır. Tatlı besinleri algılayacak olan tomurcuk şeklindeki alıcı sinir uçları dilimizin yan kenarı ve ön kısmında bulunmaktadır. Tuzlu besinleri algılayacak olan reseptörler dilimizin orta kısmındadır. Ekşi ve acı besin maddelerini algılayacak alıcılar ise dilimizin arka kısmında bulunmaktadır. Besin maddeleri suda çözünmektedir. Bu suda çözünen tat maddeleri tat alma tomurcuklarını uyarmaktadır. Tat alma tomurcuklarında meydana gelen uyarılma ile birlikte bu durum
  • 5. 5 sinirler aracılığıyla beynimizin tat alma merkezine bildirilmektedir. Tüm bu işlemlerin sonunda almış olduğumuz besinin tadını algılarız. Tat tomurcukları hakkında bahsedecek olursak; Dilimiz üzerinde bulunan her bir tomurcuk üzerinde on ile elli arasında alıcı hücre yani reseptör bulunmaktadır. Bu hücrelerin kendilerini yenileme özelliği bulunmaktadır. Aldığımız besinlerin aşırı soğuk ya da sıcak olması tat tomurcuklarını olumsuz etkilemektedir. Aşırı uyarılma ile birlikte alıcı hücreler ölmektedir. Bu hücrelerin kendini yenilemesi yaklaşık yaklaşık 2 haftayı bulabilmektedir. Dilimiz üzerindeki tat tomurcukları sayısı kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Genç insanların dillerinde tat tomurcukları yaşlı bir insana göre ortalama iki kat daha fazladır. Genç bir insanda neredeyse 10.000 adet tat tomurcuğu bulunmaktadır. Bu tat tomurcuklarının sayısı yaşlandıkça azalmaktadır. Bundan dolayı genç insanlar yaşlılara göre daha iyi tat alabilmektedir. 1.2.3.Temel tatlar Uzun bir süre için, yaygın kabul edildi Tüm görünüşte karmaşık tatlar sonuçta oluşmaktadır olan "temel tadı" bir sonlu ve az sayıda olduğunu. Tıpkı ana renkler , bu duyumların "temel" kalite bu durumda tatları farklı tür insan, insan kavrayışının doğadan başta gelmektedir dil belirleyebilir. Tatlılık, ekşilik, tuzluluk, acılık: yirminci yüzyılın olarak, fizyolog ve psikolog dört temel tadı vardı inanıyordu. O zaman umami beşinci tat olarak önerilen değildi ama şimdi yetkililer çok sayıda beşinci tat olarak kabul ediyoruz. olarak Asya ağırlıklı alanında ülkeleri Çin ve Hint kültürel etkisi, acılık (acılık veya hotness) geleneksel olarak altıncı bir temel tat olarak kabul edilmişti. Şekil 1- 2 Besindeki tatların gruplandırılması
  • 6. 6 1.2.3.1.Tatlılık Ortalama keyifli bir duygu olarak kabul Tatlılık, varlığı tarafından üretilen şeker ve birkaç diğer maddeler. Tatlılık genellikle bağlı aldehitler ve ketonlar , bir içeren, karbonil grubu . Tatlılık çeşitli ile tespit edilir G-protein bağlı reseptörler bağlanmış G-protein gustducin bulunan tat . "Tatlılık reseptörleri" en az iki farklı varyantları tatlılık kayıt beyin için etkinleştirilmelidir. Tatlı gibi beyin duyu bileşikleri, böylece iki farklı tatlılık reseptörlerine bağlanma mukavemeti değişen bağlanan bileşiklerdir. Bu reseptörler insanlar ve hayvanlar tüm tatlı algılama oluşturmaktadır. T1R2 +3 (heterodimeri) ve T1R3 (homodimer) vardır tatlı maddeler için Tat algılama eşikleri göre derecelendirilir sakaroz 1 dizin vardır. sakroz ortalama insan algılama eşiği, litre başına 10 milimol. Için, laktoz , 0.3 bir tatlılık indeksi, litre başına 30 milimol, ve 5-Nitro-2-propoxyaniline litre başına 0.002 milimol. 1.2.3.2.Ekşilik(Burukluk) Burukluk algılar tadı asitlik . Maddelerin ekşilik sulandırmak göre derecelendirilmiştir hidroklorik asit 1 bir ekşilik indisine sahiptir. Buna karşılık, tartarik asit bir 0.7 burukluk indeksi, sahip sitrik asit 0.46 bir dizin ve karbonik asit 0.06 bir dizin. Ekşi tat dil tüm damak tadınızı arasında dağıtılır hücrelerinin küçük bir alt tarafından algılanır. Ekşi tat hücreleri proteinin PKD2L1, ifade ile tespit edilebilir Bu gen ekşi yanıtları için gerekli değildir, ancak.Ekşi maddeler bol miktarda bulunan protonlar doğrudan ekşi tat hücreleri girebilirsiniz dair kanıtlar vardır. Hücreye pozitif yük bu transferi kendisi elektriksel tepki tetikleyebilir. Aynı zamanda, fizyolojik pH değerlerinde tamamen çözülmüş değildir asetik asit gibi zayıf asitler, tat hücreleri nüfuz eder ve böylece bir elektrik tepkisi uyandırabilir olduğu öne sürülmüştür. Bu mekanizmaya göre, hücre içi olarak hidrojen iyonları normalde hücre hiper polarize etme işlevini potasyum kanalları, inhibe eder. Hidrojen iyonları (ki kendisi hücre depolarize) ve hiperpolarize kanalın inhibisyon doğrudan alımının bir kombinasyonu ile, ekşilik yangın aksiyon potansiyelleri ve serbest nörotransmitter tat hücresi neden olur. Hayvanlar ekşi tespit hangi mekanizma hala tam olarak anlaşılamamıştır. Doğal ekşi gıdalar içeren en yaygın gıda grubu meyve gibi, limon , üzüm , portakal , demirhindi ve bazen kavun . Şarap da genellikle lezzet ekşi bir belirti vardır ve doğru tutulması değilse, süt yağma ve gelişebilir ekşi bir tat. Çocuklar, yetişkinlere göre ekşi tatlar daha büyük bir zevk göstermek ve ekşi şeker Kuzey Amerika'da popüler dahil olmak üzere Cry bebekler , Savaş başlıkları , Limon damla, Şok Turtalar ve ekşi versiyonları Skittles ve Yıldız Tozu . Bu şekerler çoğu sitrik asit içerir. Resim 1- 1 Elma şekeri Resim 1- 2 Limon
  • 7. 7 1.2.3.3.Tuzluluk Tuzluluk öncelikle varlığı tarafından üretilen bir tat sodyum iyonları . Diğer iyonları alkali metaller grubu da tuzlu tadı, ancak sodyum gelen daha az tuzlu hamlesi. Büyüklüğü, lityum ve potasyum iyonları en yakın sodyum benzemektedir ve bu yüzden tuzluluk çok benzer. Buna karşılık rubidyum ve sezyum kendi tuzlu tadı göre farklılık kadar iyonlar kadar büyüktür. maddelerin tuzluluk göre derecelendirilmiştir sodyum klorür 1 bir dizin (NaCl),. Potasyum, gibi potasyum klorür - KCl, başlıca madde olduğunu tuz yerine ., ve 0.6 bir tuzluluk indeksi vardır . Diğer tek değerlikli katyonlar , örneğin amonyum , NH 4 + , ve iki değerli bir katyon alkali toprak metal grubu periyodik tablo , örneğin kalsiyum, Ca 2 + onlar da geçebilir rağmen, iyonları genellikle oldukça tuzlu bir tadı daha acı bir ortaya çıkarmak doğrudan dilinde iyon kanalları aracılığıyla, bir üreten aksiyon potansiyeli . 1.2.3.4.Acılık Acı tatları en hassas olduğu, ve birçok gibi, hoş olmayan keskin veya nahoş algıladıkları, ancak çeşitli aracılığıyla bazen arzu ve kasıtlı eklenir acılaşmaya ajanlar . Acılık araştırıpta ilgilendiren bir gelişimi , yanı sıra çeşitli sağlık araştırmacılar doğal bir acı bileşiklerin çok sayıda toksik olduğu bilinmektedir çünkü. Düşük eşik de acı- tatma, toksik bileşikler tespit yeteneği önemli bir koruma fonksiyonu sağlamak için kabul edilir. Bitki genellikle bile henüz toksik bileşikler, arasında içeren yaprakları yaprak yiyen primatlar, bir eğilim vardır olgun yaprakları daha lif ve zehirler protein daha yüksek ve daha düşük olma eğilimindedir olgunlaşmamış yaprakları, tercih. insanlar arasında, çeşitli gıda işleme teknikleri aksi yenmez gıdalar detoks ve lezzetli yapmak için dünya çapında kullanılmaktadır. Kinin ortalamalar 8E-6 'lik bir konsantrasyon ile acı bir tat stimülasyonu için eşik M (8 mikromol). Diğer maddelerin acı tadı eşik da 1 bir referans dizini verilir kinin göre derecelendirilir. Örneğin,Brucine , 11 bir dizin böylece kinin daha yoğun daha acı olarak algılanır ve çok daha düşük çözüm eşiğinde algılanır. bilinen en acı madde sentetik kimyasal denatonyum , sahip olduğu 1,000 'lik bir göstergesi. Bir olarak kullanılan caydırıcı bir madde (a bitterant yanlışlıkla yenmesi önlemek için toksik maddelere ilave edilir). Bu araştırma sırasında 1958 yılında keşfedildi lidokain ile, lokal anestezi, Macfarlan Smith bir Gorgie , Edinburgh , İskoçya . Araştırma gibi TAS2Rs (tat reseptörleri, aynı zamanda T2Rs olarak bilinen tip 2) göstermiştir TAS2R38 bağlanmış G-protein gustducin acı madde tadı için insan yeteneği Resim 1- 3 Tuzlu kurabiye Resim 1- 4 Acı biber
  • 8. 8 sorumludur. Bu tat kabiliyetleriyle sadece tanımlanır belirli bir "ac" için ligandlar , aynı zamanda reseptör kendisi (yüzey monomerik, ilişkili) morfolojisi ile , insanlarda TAS2R etti geniş bir yelpazede tanıyabilir bazıları 25 farklı tat reseptörleri ile ilgili oluşturduğu düşünülen acı-tatma bileşikler. 550 acı tatma bileşikler üzerinde yaklaşık 100 bir veya daha fazla özel reseptörlere atanmış olan, tespit edilmiştir. Son zamanlarda spekülasyonlar TAS2R aile seçici kısıtlamalar zayıflamış olduğunu mutasyon ve pseudogenization nispeten yüksek oranı nedeniyle. Araştırmacılar iki sentetik maddeler, kullanımı phenylthiocarbamide (PTC) ve 6-n-propiltiyourasil çalışma (PROP) genetik acı algının. Bu iki madde bazı insanlar için acı tat, ama diğerleri hemen hemen tatsız. Tadımcı arasında, bazı "sözde olan supertasters PTC ve PROP son derece acıdır kime ". Duyarlılık değişimi TAS2R38 odağı iki ortak alel tarafından belirlenir. Bir maddenin genetik çalışma olanlar için büyük ilgi kaynağı olmuştur. 1.3.Dil ve dilin yapısı Dil (lingua, tongue), ağız içinde bulunan ve tat alma duyusunu gerçekleştiren, kaslardan yapılmış bir organdır. Ayrıca yiyecekleri çiğneme ve yutma işlemlerine yardım eder, insanlarda konuşmayı da sağlar. Kendini yenileme hızı en yüksek organ olarak da tanınır. 1.3.1.Dilin Anatomisi Dilin fonsiyonları  Çiğneme  Tat alma  Yutma  Konuşma  Oral temizlik Dilin anatomik bölümleri  Corpus lingua: Dilin ucuyla kökü arasında kalan dil gövdesi.  Radix lingua: Dil kökü. Gırtlak kapağının önünde yer alan ve tonsilla linualis'i (folliculi linguales) taşıyan dil tabanı.  Dorsum lingua: Dil papillerini (papillae linguales) taşıyan dil sırtı.  Margo lingua: Dilin dişlere değen yan kenarları.  Apex lingua: Dil ucu.  Tunica mucosa lingualis:
  • 9. 9 Şekil 1- 3 Dilin anatomik bölümleri 1.3.1.1.Dil Kasları (Musculi linguale) XII. Kafa çifti olan N.hypoglossus tarafından innerve edilen sekiz adet dil kası. İntrinsik kaslar dilin içinde yer alır. ekstrinsik kaslar ise, dil kemiği (os hyoideum) dan başlayıp dilde sona ererler ve yine dilin hareketlerinden sorumludurlar. Ekstrinsik (Dil dışında bulunan) dil kasları 1. M. genioglossus 2. M. hyoglossus 3. M.palataglossus 4. M. styloglossus İntrinsik (Dilin gövdesi içinde bulunan) dil kasları 1. M.longitidinalis superior 2. M.longitidinalis inferior 3. M. transversus linguale 4. M.transversus enfilyoslam Özellikleri 1. Fonasyon. Konuşma seslerinin diğer fonasyon organlarıyla birlikte oluşturmaya yardımcı olur. 2. Tat alma: İnsan dilinin her yeri farklı tatları hisseder. Dil ucu "tatlı" , ucun hemen arkası "tuzlu", dilin yanları "ekşi" ve arkası "acı" tatlarını hisseden algılayıcılar barındırır. 3. Besinleri ağızda çevirerek çiğnemeye yardımcı olur. 4. Besinleri yutulmak üzere boğaza gönderir.
  • 10. 10 1.3.1.2.Dil papillaları Şekil 1- 4 Dilin üst yüzeyinde bulunan papillaların mikroskopla hüzresel görünümü Dile pürüzlü bir görünüm veren, dilin üst yüzeyinde ve yanlarında yer alan minik çıkıntılara verilen isimdir. İçlerinde tat tomurcukları bulundururlar. Bu tomurcuklar içerisinde ise tat hücreleri vardır. 1. Papillae filiformes: İpliksi papiller. Daha uzunca ve kalın olanına papillae conicae denir. 2. Papillae fungiformes: Mantar şeklindeki papil türü. 3. Papillae vallatae: Kısa ve daha geniş fungiform (mantar şekilli) papilla 4. Papillae lentiformes 5. Papillae foliatae: Dilin arka yan kenarında bulunan, tat tomurcuklarını içeren paralel yerleşimli çok sayıda yapraksı mukoza kıvrımı.  Tat tomurcuklar içerenler: 1. Dilin ön bölümlerinde bulunan mantarsı papillalar (Özellikle süt içtikten sonra daha da görünür hale gelirler) 2. Diğerlerine göre daha büyük ve daha az sayıda olan çanaksı papillala: Dilin arkasında ters bir V harfi biçiminde dizilmişlerdir. 3. Yapraksı papillalar: Dilin arka yanlarindadir. Mantarsı, çanaksı ve yapraksıdırlar.  Tat tomurcuğu içermeyenler: 1. Sayıca en çok olan ipliksi papilla (Papillae filiformes): Neredeyse dilin tüm yüzeyini kaplarlar ve dokunma duyusuyla ilgili olarak görev yaparlar. Folliculi linguales: Dil kümeleri. Dil mukozasının altındaki tonsillaların meydana getirdiği tepemsi çıkıntılar. Ortalarında birer oyuk/kanal bulunur.
  • 11. 11 Resim 1- 5 Dilin yüzeyinde bulunan papillaların görünümü 1.4.Tat hücreleri Tat hücreleri, vücut sıcaklığının oldukça üstünde veya altındaki gıdalarla, asitli besinlerle her gün muhatap olurlar; bu yönden güç ve çetin bir ortamda çalışan aletlere benzerler. Örneğin, sımsıcak bir çay, buzlu bir meyve suyu, koyu bir kahve veya eksi bir greyfurt suyu onları belli bir ölçüde yıpratır. Doğal olarak, tat hücrelerinin zaman içinde algılama yeteneğini kaybetmeleri ve tat duyusunun yok olması beklenilirdi. Ama böyle olmaz. Çünkü tat hücrelerindeki yenilenme mekanizmasıdır. Tat hücreleri ortalama olarak her 10 günde bir değişirler. Yani su andaki tat hücreleriniz bundan 10 gün öncekilerden tamamen farklıdır. Tat tomurcuğundaki bazal hücreler olgunlaşır ve birkaç saat içinde eski tat hücrelerinizin yerini alırlar. Sizin farkına varmadığınız bu işlemler o kadar hızlı gerçekleşir ki bazen aksam yemeğinde kullandığınız tat hücreleri kahvaltıdakilerden farklıdır. Bu mükemmel mekanizma sayesinde, tat hücreleriniz her zaman güvenilir ve sağlam bir yapıda kalırlar. Siz de tatları alıştığınız gibi algılamaya, vücudunuz için zararlı olabilecek maddeleri tespit etmeye devam edersiniz. Şekil 1- 5 (a) Tat hücrelerinin içyapısı
  • 12. 12 Şekil 1- 6 (b) Tat hücrelerinin içyapısı 1.5. Tat hücrelerinin karmaşık haberleşme sistemi Profesör Joseph Brand tat duyusu üzerinde yaptığı çalışmalarla tanınmış bir bilim adamıdır. Brand'a göre, dilimizin üzerine konulan bir şeyin tadını algılamamız sadece 0.2-0.5 saniye sürmektedir. Gözümüzü kapayıp açmamızdan daha kısa olan bu zaman zarfında nelerin gerçekleştiği yüzyıllardır araştırılmaktadır. Günümüzde ise tat alma işleminin ana hatları anlaşılabilmiş durumdadır. Tat hücreleri birden fazla haberleşme yöntemine sahiptir. Hücrelerin bu özelliği sayesinde tatlı, ekşi, acı, tuzlu gibi farklı tatları algılayabiliriz. Tat alma, yediğimiz besinlere ait tat bileşiklerinin tükürük içinde erimeleriyle başlar. Tuzlu gıdaların tadının daha hızlı alınmasının nedeni, tuzun tükürük içinde diğerlerine göre daha çabuk erimesidir. Hatta bazen besinlerin kokusunun alınmasıyla tükürük bezleri salgılamaya başlar ve dil tat almaya hazır hale gelir. Tat almadaki her detay gibi, bu aşama da önemlidir. Düşünün ki bu salgı olmasaydı, kuru besinlerin tadını alamayacaktık. (Bu salgı, sindirim ve savunma sistemlerine yardımcı olan protein ve enzimler içermektedir. Tükürük salgısının özellikleri ve üstlendiği görevler hakkındaki araştırmalar devam etmektedir. Yapılan araştırmalar genellikle önemsiz görülen bu sıvının yapısının oldukça kompleks olduğunu ortaya koymaktadır.) Yiyeceklerden gelen tat molekülleri ile dildeki tat hücreleri arasındaki haberleşme, hücrenin tepesindeki mikrovillus denilen tüy benzeri yapılarda kurulur. Mikrovilluslar (tat tüycükleri) tat gözeneği olarak isimlendirilen minik açıklıklardan dilin üzerini kaplayan
  • 13. 13 mukoza zarına çıkarlar. Tat hücrelerinin reseptörleri, tat tüycüklerinin üzerinde yer alırlar. Dikkat edin, tat gözeneğinin çapı ortalama olarak milimetrenin binde dördü kadardır. Tat bileşikleri, aynı zamanda haberci moleküllerdir; görevleri, taşıdıkları mesajı, tat hücresinin zarının üzerindeki reseptörlere veya iyon kanallarına iletmektir. Bu aşamada, hücresel ve moleküler seviyede gelişen olaylar, Miami Üniversitesi'nden Profesör Stephen Roper'in belirttiği gibi, henüz araştırma safhasındadır. Pek çok farklı tat bileşiğine karşılık, farklı haberleşme yolları mevcuttur. Yani tatlı, ekşi, acı, tuzlu gibi farklı tatlar için değişik iletişim ağları kurulur. Diğer bir ifadeyle, tat hücreleri birden çok sayıda haberleşme yöntemine sahiptirler ve günümüzde bunların sadece bir kısmı kaba hatlarıyla anlaşılabilmiştir. Başka bir şaşırtıcı özellik de, tat alma mekanizmalarının, türler arasında önemli ölçüde farklılık göstermesidir. Bunlar, üzerinde durup düşünülmesi gereken olaylardır. Elbette akıl ve bilinçten yoksun moleküller ve hücreler, birbirleriyle haberleşmek için farklı farklı yöntemler geliştiremezler; buradaki iletişim sistemleri onları yaratan Rabbimizin sonsuz aklının ve ilminin göstergeleridir. Tuzluluk ve ekşiliğe dair haber taşıyan tat molekülleri, doğrudan doğruya tat hücresinin zarındaki iyon kanallarıyla bağlantı kurarlar. Tatlı, acı ve umami tat molekülleri ise hücre zarındaki reseptörlere bağlanırlar. Ünlü araştırmacılar David Smith (Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden) ve Robert Margolskee (Mount Sinai Tıp Fakültesi'nden) molekül ile reseptör arasındaki bağlantıyı, koku almada olduğu gibi anahtar ile kilit ilişkisine benzetirler. Yani her kilidi belirli bir anahtarın açması gibi, her reseptörü harekete geçiren belirli bir molekül vardır. Milimetrenin yüz binde biri kalınlığında, yağ ve proteinlerden oluşan hücre zarının üzerinde hücreye giriş-çıkışı denetleyen kanallar ve haberleşme santrali gibi çalışan reseptörler vardır. Bunların milyonlarca farklı tat molekülünü, her defasında hatasız olarak tanımaları ve gereken işlemleri eksiksiz yapmaları ise insanı hayrete düşüren harikalardır. Ekşi bir kivinin tadını alabilmemiz için, tat molekülleri tat hücrelerinin zarındaki iyon kanalları ile bağlantı kurarlar. Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır. Koku almada bine yakın farklı reseptörün var olduğundan söz etmiştik. Tat almada kaç değişik reseptör olduğu ise halen bilinmemektedir. 2000 yılında, bazı araştırmacılar ilk olarak "T2R/TRB" reseptörlerini bulmuşlardır. Profesör Linda Buck bu keşfin, tat duyusuna ilişkin muhtemelen uzun bir araştırmanın sadece başlangıcı olduğunu ifade etmektedir. Araştırmacı Profesör Charles Zukerda araştırma yapmadan, kaç değişik tat reseptörü çıkacağının tahmin edilemeyeceğini
  • 14. 14 belirtmektedir. Bu gerçekler şu anlama gelir: 21. yüzyılın teknolojisiyle bile tat hücrelerinin reseptörlerindeki yapıların çok küçük bir bölümü çözülebilmiştir. Bu durum da, bahsi geçen yapıların üstün bir yaratılışın eseri olduğunu bir kere daha göstermiştir. Reseptörlerin uyarılmasıyla tat hücresi içinde bir dizi karmaşık işlem başlar. Bu aşamalarda birçok protein ve enzim, görevini aksatmaksızın yerine getirir. Örneğin, şeker veya suni tatlandırıcı molekülünün reseptöre bağlanmasıyla "gustducin" olarak adlandırılan protein kompleksi faaliyete geçer. Bu protein kompleksinden ayrılan parçacıklar özel bir enzimi aktif duruma geçirirler. Söz konusu enzim hücre içindeki bazı proteinleri "ikinci habercilere" dönüştürür. Bu haberciler de hücre zarındaki potasyum kanallarına kapanma emrini götürürler. Aynı zamanda sodyum ve kalsiyum kanalları açılır; artı yüklü iyonlar hücre içine giriş yapmaya başlar. Böylece hücrenin başlangıçtaki eksi yüklü durumu ortadan kalkar, hücre nötr duruma geçer. Yine henüz tam olarak anlaşılamayan bazı karmaşık işlemler sonucunda hücre, "nörotransmitter" denilen kimyasal haberciler salgılamaya başlar. Bu kimyasal haberciler de yakınlarındaki nöronlara mesaj taşırlar. Henüz hangi nörotransmitterlerin, tat hücresi ile nöron arasında haber taşıdığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak seratonin, GABA, asetilkolin, adrenalin gibi kimyasal habercilerin, tat alma sisteminde rol oynadığı düşünülmektedir. Aşağıdaki resmi incelerken şu iki noktanın da unutulmaması gerekir. Öncelikle, farklı uyarıcılara göre tat hücresinde meydana gelen değişimler, farklı hücre çizimleriyle gösterilmiştir; bunun nedeni, okuyucunun daha rahat anlamasına yardımcı olmaktır. Gerçekte tat hücreleri, daha önce de bahsettiğimiz gibi, sadece bir değil, birden fazla uyarıcıyla etkileşim içine girerler. Diğer nokta da, tat hücresindeki haberleşmenin şekilde sadece ana hatlarıyla gösterilmesidir. 1.6. Beyindeki tat alma duyusu Şekil 1- 7 Beyindeki sinirlerin dil ile bağlantısı
  • 15. 15 Vücudunuzdaki sinirler gelişmiş bir ülkenin posta sisteminden çok daha mükemmel çalışırlar. Doğduğunuzdan bu yana her gün hatta her an büyük oranlarda bilgiyi olağanüstü bir basarıyla tam tamına doğru adreslere taşırlar; hiçbir bilgiyi kaybetmezler. Beyninizde yaklaşık olarak yüz milyar sinir hücresi bulunur. Siz bir şeyler yediğiniz veya içtiğinizde de, üç tat siniriniz tat hücrelerinizden aldıkları mesajları yüz milyar adresten ilgili olanlarına taşırlar. Üstelik bunu yasadığınız süre boyunca kusursuz olarak yaparlar. Tat sinirlerinin çapı 0.004 milimetreden daha azdır. Tat mesajları beyne, dilin öndeki üçte ikilik bölümünden "chorda tympani" siniriyle, arkadaki üçte birlik bölümünden ise "glossopharyngeal" siniriyle taşınır. "Vagus" siniri de ağzın arka taraflarından aldığı tat sinyallerini beyne iletir. Iste bu üç sinir, on binlerce tat hücresinden aldıkları haberleri beyin sapı denilen bölgeye götürürler. Tat bilgileri buradan da beynin korteks, hipotalamus ve amigdala bölgelerine giderler. Bir şeyler atıştırırken, adları geçen üç sinir beynin ilgili bölgelerine sürekli olarak haber ulaştırmakla meşguldür. Bunlardan ayrı olarak sıcaklık, dokunma, basınç ve ağrıya ilişkin bilgileri hücrelerden beyne taşıyan özel bir sinir ("V. kraniyal sinir") daha vardır. Peki, söz konusu mesajlar nasıl olur da "enfes bir kestaneli kek" veya "leziz bir mantar çorbası" gibi yorumlara dönüşürler? Nasıl olur da yediğimizin, nefis mi, yavan mi ya da bozuk mu olduğunu anlarız? Nasıl olur da besinleri anında tanırız? Nasıl olur da gıdaları ayrıntılarıyla tasvir edecek şekilde analiz ederiz? Beyinde, tat mesajlarının nasıl anlamlı algılara dönüştüğü henüz bilinmemektedir. Diğer deyişle, tat alma sistemindeki kodlama sistemi ve beynin bu şifreleri çözme mekanizması halen anlaşılamamıştır. Su anda bilinen, tat ayrımının belirli bir hücre modelinden kaynaklanmadığı ve tat hücrelerinden gelen bilgilerin beyinde toplu olarak değerlendirilmesiyle tat algısının oluştuğudur. Elde edilen her yeni bilimsel bulgu, tat alma sistemindeki yaratılış gerçeğini bir kere daha gözler önüne serecektir.
  • 16. 16 BÖLÜM 2 2.1.Biyosensörlerin temel yapısı ve biyosensörlerin kimyasal olayları dönüştürme süreci Şekil 2- 1 Biyosensörlerin içyapısı Biyosensörlerin, biyolojik tanıma ajanının bulunduğu “tanıyıcı tabaka” dışında, en önemli ikinci kısmı da “Çevirici (Transducer)” bölümüdür. Çeviriciler, biyoajan-analit etkileşmesi sonucu gerçekleşen fizikokimyasal sinyali elektrik sinyaline dönüştürerek, bu sinyalin daha sonraları güçlenerek okunabilir ve kaydedilebilir bir şekle girmesine öncülük ederler. Biyoajan-analit etkileşmesi sonucu olan değişimler, sadece tek bir değişkenle açıklanamaz. Örneğin, glikoz ölçümü için kullanılan glikoz sensöründe glikoz, oksijenin varlığında glikoz oksidaz enzimi tarafından glikonik aside ve hidrojen peroksite parçalanır. Şekil 2- 2 Biyosensörlerin kimyasal olayları dönüştürme süreci
  • 17. 17 2.2.Elektronik dil Dilimizdeki göz kamaştırıcı yapılar bazı bilim adamları için ilham kaynağı olmuştur. İnsan dilinin fonksiyonlarını taklit eden ve elektronik dil olarak isimlendirilen cihazlar geliştirilme safhasındadır. Bu cihaz, bayat besinleri tazelerinden ayırt etmek ve gıdalarda bakterilerin neden olduğu çürümeleri tespit etmek gibi amaçlar doğrultusunda geliştirilmektedir. Elektronik dil 100 kadar minik deliği bulunan elektronik bir devredir. Bu deliklerin her birisi yapay bir tat tomurcuğu şeklinde tasarlanmıştır. Devre üzerine damlatılan herhangi bir sıvı, delikler tarafından sünger gibi emilmektedir. Bunun ardından, suni tat tomurcukları sıvının kimyasal bileşimine göre renk değiştirmekte, sonuçlar da bir ekran üzerinde görünmektedir. Örneğin, pembe renk test edilen sıvının tatlı, açık sarı ise biraz ekşi olduğunu göstermektedir. Şimdi iki dil modeli arasında bir karşılaştırma yapalım. Elektronik dili geliştiren araştırmacılardan birisi olan Eric Anslyn, tasarımlarının yaklaşık yüz farklı tadı tespit ettiğini ifade etmektedir. Yıllardır birçok bilim adamı ve mühendisin büyük bütçeli araştırma- geliştirme projeleri üzerinde çalışmasıyla gelinen nokta bundan ibarettir. İnsan diliyle kıyaslandığında, yapay dilin tat alma kapasitesi ve kalitesinin bir hayli ilkel olduğu ortadadır. Ayrıca tat duyusu, insanın yaratılışından bu yana mükemmel olarak işlevini yerine getirmektedir. Resim 2- 1 Elektronik dil Elektronik dilde kullanılan sensörler. Sensörler her ne kadar küçük görünseler de tat hücrelerindeki reseptörlere kıyasla oldukça büyüktürler. Elbette ki aradaki fark açıktır. Elektronik dil bir tasarım, plan ve mühendislik ürünüdür. Bu cihazı oluşturan parçaların tümü bir masanın üzerine dizilse ve milyonlarca hatta milyarlarca yıl beklense, elektronik dilin tesadüfen oluşması mümkün değildir. Bunlar ister denize, ister volkanların kenarına, isterse uzaya bırakılsın, yine de sonuç değişmeyecek; parçaların akıbeti kullanılamaz hale gelip dağılmak olacaktır. Bu gerçek, elektronik dille kıyaslanmayacak kadar üstün olan insan dili ve tat alma sisteminin rastlantıların ardı ardına sıralanmasıyla gerçekleşemeyeceğini anlamak bakımından önemlidir. Bu üstün yapıya yaratılış dışında açıklama aramak boşuna bir arayış olacaktır. Her evrimci de bu gerçekleri veya evrim teorisine olan dogmatik bağlılığını kabul etmek durumundadır.
  • 18. 18 2.3.Tat alma duyusunun modellenmesi ve grafiksel test sonuçları Bu resimde bazı besinlerin tat sensörleri sayesinde bilgisayar ortamına aktarılmış deneysel verilerin modellemesi bulunmaktadır. Burada ki olay besinlerin tuzluluk , tatlılık , ekşilik , acılık gibi temel tatları biyolojik reseptörlerle algılayıp bilgisayar modellemesi yapmaktır. Şekil 2- 3 Farklı besinlerin karıştırılmasıyla yeni tatların oluşumu Burada farklı besinlerin birleşerek farklı tat oluşturması örneklenmiştir. Örneğin ; Elma ile sütü aynı anda tadını aldığımızda biz bu tadı üzüm tadı olarak algılarız.Buradaki olay elma ile sütü aynı anda teste soktuğumuzda ortaya çıkan verilerde hata oluşmasına sebep olacaktır. Bu yüzden elektronik reseptör (sensör) ile bir algılama işlemi yapıldığında ölçüm yapılması istenen giriş verisi (tatlar) temel tatlara yakın olmalı , o zaman elde ettiğimiz veriler gerçek sonuçlara o kadar yakın olur. Grafik 2- 1 Farklı besinlerin tat oranlarının grafiksel örneklendirilmesi
  • 19. 19 Şekil 2- 4 Bilgisayar modellemesi için kullanılan farklı tat sensörleri Buradaki resim ise tatların modellemesinin yapılabilmesi için oluşturulan sensörün içinde bulunan farklı tatlar için örnek alacak reseptörlerin çeşitleri örneklenmiştir. Bu işlem için; Acılık , Tatlılık , Tuzluluk , Ekşilik (Burukluk) , Sertlik ve yeni keşfedilen temel tatlar kategorisine girmiş Umamilik derecelerini ölçen sensörler (elektronik reseptörler) kullanılmıştır. Grafik 2- 2 Soya sosunun test sonucu Grafik 2- 3 Bitter çikolatanın test sonucu Sol resimde tuzluluk derecesi yüksek olan soya sosunun modellemesi, sağ resimde ise acılık derecesi yüksek olan bitter çikolata üzerinde test edilmiştir.  Sourness=Ekşilik(Burukluk) derecesi  Richness=Tatlılık derecesi  Umami=Umamilik derecesi (Yeni temel tat kategorisine sonradan eklenmiştir)  Saltiness=Tuzluluk derecesi  Bitterness=Acılık derecesi olarak görülmektedir.