SlideShare a Scribd company logo
1 of 33
İslam’da Mut’a Nikahı

             Hazırlayanlar :
  M.Kemal BALCILAR & Ebubekir ATALAY




         Powerpoint Templates          Page 1
Tanımı :

       Mut'a, meta'dan türemiş olup             mutlak olarak
       kendisinden yararlanılan (fayda          sağlanan) şey
       demektir.

Kullanıldığı Anlamlar :
 Dört anlamda kullanılmaktadır:
 a) Hac müt'ası. (Müt’atü’l-hac) Aradaki zaman diliminde ihramsız
 durabilmek üzere hac aylarında önce umre ardından hac için iki
 defa ihama girilerek yapılan hac anlamındadır. (Temettu’ haccı)
 b) Belirli bir süreye kadar nikâh. (Müt’atü’n-nikah)
 c) Boşanan kadınların müt'ası. (Müt’atü’t-talak) Ayrılık acısını
 hafifletmek ve gönlünü almak için mehre bir fazlalık olarak
 boşanan kadına kocanın verdiği mal veya kisve (giyim
 eşyası)'dır.
 d) Bazı beldelerde âdet olduğu üzere kadının kendi malından
 kocasını yararlandırmasıdır.[1]
 [1] Vehbe Zuhayli, c.9, s.249

             Powerpoint Templates                        Page 3
Tarihçesi ve Mahiyeti :
Mut’a evliliği tarihte ve günümüzde değişik kültürlerde ve
coğrafyalarda farklı biçimlerde varlığına rastlanan geçici
evliliğin bir türü olup İslam’ın zuhuru sırasında arap
toplumunda da mevcuttu. Özellikle yabancı beldelere giden
erkeklerin oradaki kadınlarla yaptıkları bu tür nikah bir
yandan eşyalarını koyabilecekleri ve geçici olarak ikamet
edecekleri bir yer edinmelerini, öte yandan bu zaman
sürecinde karı-koca hayatı yaşamalarını mümkün kılıyordu.
Mut'a nikahı önceden belirlenen müddetin dolmasıyla sona
erer ve talak olmadan ayrılık vukua gelir.[1] Veraset, nafaka
iddet gibi normal nikahla hasıl olan durumlar bunda yoktur.
Burada sadece, belirlenen müddet içinde kadının nefsinden
yapılacak istifadeye mukabil ödenecek para söz
konusudur. Şu halde mut'a nikahının en bariz vasfı
muayyen bir müddetle sınırlandırılmasıdır. Mut’a nikahının
haramlığı hususunda bazi Şiiler hariç bütün İslam uleması
el birliğiyle haram olduğunda icma etmiştir.[2]
[1] İbnu Hacer, Fethu'l-Bari, Mısır 1959, 11, 70.
[2] Kasani, Bedai 2, 272-273; Şerbîni, el-Muğnî 3, 142.
              Powerpoint Templates                   Page 4
Bugün dindar fakat dinini yeterince bilmeyen
gençlerimiz arasında meşru bir akit gibi
gösterilmeye, benimsetilmeye çalışılan mut'a
nikahı, esas itibariyle, İslam öncesi Arap
cemiyetinde mevcut olan zina çeşitlerinden
biridir.   Hz.     Peygamber     (aleyhissalâtu
vesselâm), pek çok içtimâî reformlarla
uyguladığı tedric prensibiyle hareket ederek,
bunu birden yasaklamamış, hatta bir ara
ruhsat tanımıştır. Fakat, Mekke Fethi sırasında
kesinlikle yasaklamış, kıyamete kadar haram
olduğunu belirtmiştir. Resulullah'ın yasağını
işitmemiş olanlar arasında bazı nadir mut'a
vak'aları, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın vefatından sonra da cereyan
etmiştir.

     Powerpoint Templates               Page 5
Durumdan haberdar olan Hz. Ömer (radıyallahu
anh), bu hususta Resulullah'ın yasağını
hatırlatarak kesin yasak koymuş ve yasağı
ta'mim etmiştir. Hz. Ömer'in bu yasağına tek bir
sahabi itiraz etmemiş, böylece mut'a nikahının
haram olduğu hususunda selef uleması arasında
icma tahakkuk etmiştir. Şia'dan bir grup, Hz.
Ömer'e muhalefet taassubunun da sevkiyle
mut'ayı mübah addetmekten de öte, bir taabbüd,
bir akide, uyulması gerekli bir doktrin haline
sokmuş, Şiîliğin bir alemi, bir gereği haline
getirmiştir. Şia, bu meselede objektif delillere
dayanmaz, hissî yorumlara, temelsiz te'villere,
peşin kabullere istinad eder.



      Powerpoint Templates                Page 6
Şİİ KAYNAKLARDA MUT’A NİKAHI :

 Şia da, mut'ayı ‫ َ َ ٌ ُ َ ّى ََجْ ٌ ُ َ ّى‬belirlenen ücret
                     ‫اجل مسم وا ر مسم‬
 karşılığında, belirlenen müddet için yapılan bir nikah
 olarak tarif eder.[1] Burada kastedilen müddet, akitte
 belirtilmelidir. Belirtilmezse normal nikah ahkâmı
 cari olur. Bu durumda talaku's-sünne ile boşanabilir,
 miras terettüp eder ve iddet arasında nafaka gerekir.
 Mut'a nikahında Şia veraset tanımaz.[2] Ancak şart
 koşulursa karşılıklı miras olabilir diyen olmuşsa da,
 "Şart koşsa da koşmasa da miras almaz" görüşü
 vardır. "Çünkü kadın zevce değil, müste'cere
 (kiralanmış kimse)dir". Ücret de anlaşılan miktardır,
 bir avuç buğday, bir dirhem nakit vs. olabilir. Şia,
 mut'a nikahında şahid gerekmediğine inanır ve
 "Allah ve melekleri şahid olarak yeter" der.
 [1] Küleynî, el-Fürû 5, 455.
 [2] Tusi, İstibsar 3, 147, 151; Furû 5, 460.

            Powerpoint Templates                  Page 7
Aralarında dinen evlenme engeli bulunmayan bir
erkekle bir kadının erkeğin kadına vereceği bir bedel
karşılığında belirli bir süre karı-koca hayatı
yaşamaları hususunda anlaşmaları manasına gelen
mut’a nikahı Şia’nın en büyük kolu Caferiye’de
mübah sayılmakta hatta meşruiyeti mezhebin temel
hükümleri arasında sayılarak inanç esaslarıyla
irtibatlandırılmaktadır. Diğer mezheplerde ise
İslam’ın yasakladığı bir evlilik türü olarak kabul
edilmiştir.
Müt’a’nın meşruiyeti konusundaki tartışmalar genel
olarak Nisa suresinin 24.ayetinin yorumu, Hz.
Peygamber’in bu tür nikaha müsaade ettiğine dair
hadisler ve Hz. Ömer’in konuya ilişkin yasaklama
ifadesi etrafında cereyan etmektedir.


        Powerpoint Templates                 Page 8
Delillere mesnet kabul ettikleri hadisleri ve kendi
imamlarına nisbet edilen görüşleri esas alarak
mut’a nikahının caiz olduğunu söylüyorlar hatta
meseleyi o kadar ileri götürüyorlar ki evli kadının
bile başkasıyla mut’a nikahı yapabileceğine cevaz
veriyorlar.[1]
Şiiler, Sünni kaynaklarda yer alan birçok hadisi
dayanak göstererek Rasulullah zamanında mut’aya
izin verildiği noktasında bütün Müslümanların ittifak
ettiğini, ihtilafın sadece bunun neshedilip
neshedilmediği hususunda olduğunu ve kendilerine
göre Kur’an’da veya hadislerde mut’anın neshine
dair bir delil bulunmadığını ileri sürerler.
[1] Kuleyni Furu 5, 462.




     Powerpoint Templates                   Page 9
MUT'ANIN HARAM OLDUGUNA DAİR KUR'ANÎ DELİLLER             :
Mut'a nikahının, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan
gelen rivayetler açısından haram olduğuna inanan Ehl-i
Sünnet uleması, bu görüşlerine Kur'an'dan da delil
kaydetmişlerdir. Bu hususta müracaat edilen en mühim
ayet, Mü'minun suresinde, felah bulacak mü'minlerin
vasıfları meyanında zikredilen 5, 6 ve 7. ayetlerdir: "(Öyle
mü'minler) ki, onlar ırzlarını koruyanlardır. Şu var ki
zevcelerine, yahut sağ ellerinin malik olduklarına (kendi
cariyelerine) karşı (olan durumları) müstesnadır. Çünkü
onlar (bu taktirde) kınanmış değildirler. O halde kim
bunların ötesini isterse şüphe yok ki, onlar haddi
aşanlardır." Dikkat edilirse, ayet-i kerimede mü'minlere
cinsî tatminde iki meşru yol gösterilmekte, bunlar dışında
kalan bütün yollar gayr-ı meşru ilan edilmektedir:
1) Dinin meşru kıldığı nikah yoluyla edinilen eşler.
2) Sağ elin sahip oldukları diye ifade edilen cariyelerdir.

           Powerpoint Templates                Page 10
Cassas, ayetin mut'a nikahının haram olmasını
iktiza ettiğini söyledikten sonra: "Çünkü der,
mut'a yoluyla nikahlanan kadın ne zevcedir,
nede milk-i yemindir."[1]
İslam alimleri şu ayetten de mut'anın
reddedildiğini istidlal ederler. (Mealen):
"Evlenmeye imkan bulamayanlar da, Allah onları
lütfuyla zenginleştirinceye kadar iffetlerini
korusunlar..." (Nur 33). "Eğer derler, mut'a caiz
olsaydı, iffetli olmalarını emretmezdi."
[1] Cessas, Ahkamu'l-Kur'an 5, 92.




       Powerpoint Templates               Page 11
Bu meselede Kur'an'dan gösterilen bir diğer ayet de
şudur (mealen): "Sizden hür ve mü'mine kadınları
nikahlamaya     gücü yetmeyen olursa, sizin
ellerinizde bulunan genç mü'mine cariyelerle
evlensin... Cariye nikahlama, sizden mehir ve
nafakaya gücü yetmeyip de büyük bir meşakkat
altına girmekten ve evlenmemekle de zinaya
meyletmekten korkanlar içindir. Yoksa sabretmeniz
sizin için daha hayırlıdır..." (Nisa 25). Alimler: Eğer
derler, mut'a caiz olsaydı ne zinaya gitme korkusu
olurdu ne cariye ile nikahlanmaya hacet kalırdı, ne
de cariyelerle nikahlanmayı terkederek sabretmeyi
esas almak tavsiye edilirdi.




     Powerpoint Templates                     Page 12
Son olarak şunu da bilelim: Daha önce temas
       ettiğimiz ve Şia tarafından mut'a nikahının
       mübahlığına delil yapıldığını belirttiğimiz ayet de
       alimlerce, siyak ve sibakı içerisinde tahlil edilerek,
       ondan Şia'nın çıkardığı hükmün batıl olduğu
       gösterilmiştir.




Bu ayetle ilgili olarak yapılan iki ayrı açıklamayı kaydedeceğiz.
Mezkur ayette   ّ ُ َ ‫ .. . َ َا اسْ َمْ َعْ ُمْ ِ ِ ِنْ ُ ّ َا ُو ُ ّ ُ ُو‬o halde
                   ‫فم ت ت ت به م هن ف ت هن اج رهن‬
onlardan hangisiyle faidelendi iseniz, ücretlerini takdir edildiği
vecih üzere ödeyiniz" (Nisa 24) denmektedir.
            Powerpoint Templates                                             Page 13
Ayetin, diğer ayet ve hadislere uygun te'vili ise şöyledir:
"Eğer siz nikah akdi sırasında mehir belirtti iseniz, akitten
sonra kadınla zifaf yaptığınız takdirde, bir müddet sonra
boşanacak olursanız, belirlenen mehrin tamamını
ödeyeceksiniz,      zifaf    yapmadı     iseniz      yarısını
ödeyeceksiniz."Bu       ibareyi,  makablinden        koparıp
müstakillen ele almak, Arapça açısından batıl bir davranış
olur. Zira baştaki "fe", ibarenin makablinden koparılıp,
cümle başı yapılmasına manidir. Bu "fe" kendisinden
sonraki ibareyi, önceki kısma bağlar.

Şiî müellif Tûsî, Tehzibu'l-Ahkam'da, ayette istimta
kelimesinin geçmesini şöyle açıklar: "Bundan murad
mut'a nikahıdır. Çünkü kelime şeriatte mutlak kullanılınca
bu hususi nikah anlaşılır..." Tûsî şöyle devam eder:
"Ayette geçen ّ ُ َ ‫" َا ُو ُنّ ُ ُو‬kadınlara ücretlerini verin"
                 ‫ف ت ه اج رهن‬
ibaresi de bundan muradın mut'a nikahı olduğunu te'yid
eder. Çünkü normal nikahta verilen paraya şeriatta ücret
denmez "mehir" denir. Şia'nın bu yorumunu cevaplayan
Kâsâni der ki: "İstimta"dan (faidelenmeden) burada murad
nikahtaki istimtadır. Çünkü ayetin başında da sonunda da
zikri geçen şey meşru nikahtır.
          Powerpoint Templates                        Page 14
MUT’A NİKAHININ CAİZ OLMADIĞINA DAİR AKLÎ DELİLLER :

   Meşru nikah, öncelikle kişiye, Allah'ın mülkünde
   tasarrufu helal kılmaktadır. Yani kâinatta hiçbir şey
   başıboş, kendiliğinden değildir. Her şey Allah'ın
   mülküdür. O'nun mülkünü O'nun istediği tarzda
   kullanmayan haram işlemiş olur. Öyleyse, erkek kadın
   münasebetleri Allah'ın dilediği tarzda ve koyduğu
   şartlar çerçevesinde olmadığı takdirde bu tasarrufla
   haram işlenmiş olur. Kadın-erkek münasebetlerinde
   helal olmayan tasarruflara dinimiz zina demiştir ve
   bütün cinayetler arasında zinaya en ağır cezayı takdir
   etmek suretiyle bu meselede Allah'ın mülkündeki
   haram tasarrufun dünyevî ve uhrevî neticelerinin
   azametine dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla Allah'a ve
   ahirete inanan bir kimsenin nikah mevzuunda çok
   hassas olması, zandan, şüpheli durumlardan
   kaçınması gerekir.

             Powerpoint Templates              Page 15
Evlenme hadisesinin içtimâî yönü vardır. Her
şeyden önce kız ve erkek, aileleri, akrabaları
arasında hısımlık dediğimiz bir bağ, bir
yakınlık kurar. Ayrıca, anne-babalar için de
bu, yıllar yılı emek çekerek yetiştirdikleri
evlatlarının mürüvvetini görerek dünyada en
büyük saadeti yaşama vesilesi olmaktadır.
Evliliğin öncelikle gayelerinden biri
tenâsüldür. Yani insan neslinin devamı. Hatta
eski büyüklerimiz, evlenenler için yapılan
düğün şenliğinin bu evlilikten hâsıl olacak
yeni nesli istikbâl etmeye râci olduğunu
söylemişlerdir.




    Powerpoint Templates                Page 16
Bu mülâhaza ve evliliğin böylesi bir yoruma tâbi tutulması,
Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) efendimizin:
"Evlenin çoğalın, ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere
karşı iftihar edeceğim"; "Vedûd (çok seven) ve velûd (çok
doğuran) kadınla evlenin, kısır kadınlarla evlenmeyin!" gibi
hadislerine ne kadar muvafık düşmektedir? Mut'a nikahında
tenasül de gaye değildir. Bu, nikah müessesesini, her çeşit
içtimâî, beşerî yönlerinden tecrit ederek, sırf şehevî
duyguların tatminine indirgemektir. Bu işten en çok zarar
gören de kadındır. Kadın, para mukabili, erkeğin şehvetine
bir alet durumuna düşmektedir. Mukabilinde ne zevce olma,
ne anne olma, ne de vâris olma şansına sahiptir. Hiçbir
himaye ve ünsiyet hakkı da elde edilmemektedir.
"Nikah kaza-i şevhet için değil, ancak nikahla ulaşılabilen
başka gaye ve maksadlar için meşru kılınmıştır. Mut'a ile
şehvet giderilir. O maksatlar hasıl olmaz. Öyle ise o meşru
değildir" (Kâsânî



          Powerpoint Templates                   Page 17
İSLAM’IN MUT’A NİKAHINI
      KALDIRMASINDAKİ TEDRİCİ METOD
Mut’a nikahının meşruiyetine dair zikredilen hadisler ile
meşru olmadığına dair zikredilen hadisler arasında bir
tenakuz yoktur aksine içkinin yasaklanmasında olduğu gibi
burada da tedricilik söz konusudur. Nitekim Hz. Aişe
(radıyallahu anhâ) tedricteki sebebi şöyle açıklar: "...Eğer
ilk defa "içki içmeyin!" emri inseydi "biz içkiyi asla
bırakmayız!" derlerdi. Eğer "zina etmeyin!" emri inseydi
"asla zinayı bırakmayız!" derlerdi.[1]

MUT'A NİKAHININ GEÇİRDİĞİ AŞAMALAR
1- Mut'a cahiliye nikahıdır.
2- Hz. Peygamber bidayette yasaklamamış, ruhsat
tanımıştır.
3- Resulullah sonradan yasaklamıştır.
4- Yasak herkes tarafından duyulmamıştır.
5- Hz. Ömer zamanında yasak ta'mim edilmiştir.
6- Yasak üzerine icma tahakkuk etmiştir.

[1] Buhari, Fezailu'l-Kur'an 6.
          Powerpoint Templates                   Page 18
1) MUT'A CAHİLİYE DEVRİNİN NİKAHIDIR
Mut’a nikahının cahiliye devrinden intikal eden bir nikah
olduğu hususunda ehl-i sünnet ve şia arasında bir ihtilaf
söz konusu değildir.

 2) HZ. PEYGAMBER'İN BİDAYETTEKİ RUHSATI
Ruhsat ifade eden rivayetler umumiyetle İbnu Mes'ud, Hz.
Cabir, Seleme İbnu'l-Ekva, İbnu Abbas, Esma Bintu Ebi
Bekr, Hz. Muaviye, Ebu Saidi'l-Hudrî, Amr İbnu Hureys
radıyallahu anhüm ecmain'den gelmektedir.Meselenin
yanlış anlaşılmaması için açıklamalara geçmeden iki
noktayı peşinen kaydetmek isteriz:

a- Mut'a hususunda ruhsat ifade eden rivayet sahibi
Ashab'tan neshine dair de rivayetler gelmiştir.
b- Hz. Ömer yasağı ta'mim edince hiçbir sahabi buna
itiraz etmemiş ve böylece yasak hususunda icma hasıl
olmuştur.

          Powerpoint Templates                   Page 19
İbnu Mes'ud'dan gelen bir rivayet şöyle: ِ ‫ُ ّا َغْ ُو َعَ َ ُو‬
                                         ‫كن ن ز م رس ل‬
‫ل ل س ل ن س ء فق ا ن ت ص فنه ع ل ك ث رخ ص ل ا ن كح‬
َ ِ ْ‫ا ّ َيْ َ َنَا ِ َا ٌ َ ُلْنَا َ َ سْ َخْ ِي َ َ َانَا َ نْ ذ ِ َ ُمّ َ ّ َ َنَا َ نْ َن‬
ّ َ َ ‫الْ َرأ َ ِال ّوْ ِ الى َ َ ٍ ُمّ َ َأ:   يَا أ ّهَا اّذي َ آ َ ُوا َ ُ َ ّ ُوا َ ّ َا ِ مَا‬
‫ي ل ن من تحرم طيب ت احل‬                                      ‫اجل ث قر‬          ‫م ةب ث ب‬
‫م تد ن‬
َ ‫ " ا ّ َ ُم ْ َ َعْ َ ُوا ِنّ ا ّ َ ُ ِبّ الْ ُعْ َ ِي‬Biz, Resulullah
                  ‫ل يح‬              ‫ل لك و ت تد ا‬
(aleyhissalâtu      vesselâm)'la      savaşa       çıkmıştık.
Beraberimizde kadın yoktu. "Husyelerimizi burdurup
kadınlaşsak olmaz mı?" dedik. Bunu yapmayı bize
yasakladı. Fakat bir giyecek (gibi basit ücret)
karşılığında, kadınlarla bir müddet için nikah yapmamıza
ruhsat tanıdı." Abdullah İbnu Mes'ud (görüşüne delil
olarak) şu ayeti okudu. (Mealen): "Ey iman edenler!
Allah'ın size helal kıldığı temiz ve güzel şeyleri kendinize
haram edip de haddinizi aşmayın. Haddini aşanları Allah
elbette sevmez" (Maide 87).[1] Hemen belirtelim ki
Müslim, hadisin bir başka veçhinde, ayetle istidlal işini
İbnu Mes'ud' un yapmış olmasının sarih olmadığını
kaydeder. Bu durumda ayeti okuma işi ona değil, ondan
sonra gelen bir raviye aittir. Bu hadiste İbnu Mes'ud'un,
mut'a nikahına ruhsat verdiği anlaşılmaktadır.
[1] Müslim, Nikah 11.
            Powerpoint Templates                     Page 20
Ruhsat ifade eden diğer rivayet sahipleri hakkında söylendiği
gibi, İbnu Mes'ud için de: "Resulullah'ın yasağını duymamış
olabilir" yorumu yapılmıştır. Ancak: İbnu Mes'ud, bu rivayeti
mut'anın neshedildiğini işitmezden önce yapmış olabilir"
demek daha doğru olacak. Zira Beyhakî İbnu Mes'ud'un
 "Mut'a mensuhtur, onu İslam'ın getirdiği, talak, mehir iddet ve
miras gibi hükümler neshetmiştir" dediğini kaydeder.
İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'ın bu meseledeki yeri daha
dikkat çekicidir. Bazı rivayetler, onun mut'a nikahına fetva
verdiğini, bu yüzden Hz. Ali'nin ona sert çıktığını ve: "Sen
şaşırmışa benziyorsun. Aleyhissalâtu vesselâm kadınlarla
mut'a yapmayı yasakladı" dediğini belirtir. Nitekim İbnu Abbas
da reyinden rücu etmiştir. Tirmizî, ‫ُ ّ َ َ َ َنْ َوْ ِ ِ َيْ ُ َخْ َ َ َ ِ ال ّ ِي‬
                                                         ‫ثم رجع ع ق له ح ث ا بر عن نب‬
 "...Sonra o fetvasından, mut'anın Resulullah tarafından haram
kılındığı kendisine haber verilince rücu etti" diyerek, bilahare
şarihlerin: "Mut'aya fetva veren sahabeler, onun nesh
edildiğini duymamış olanlardır" şeklinde yapacakları yorumun
isabetliliğini te'yid eder. Nitekim İbnu Abbas, nesihten
haberdar olup Resulullah'ın bu husustaki beyanlarını
öğrenince: ِ ‫" ِ َ َ َا ٌ َالْ َيْ َ ِ َ َح َ الْ ِنْ ِي‬O, laşe ve hınzır eti gibi
               ‫هي حر م ك م تة ول م خ ز ر‬
haramdır" diyecektir.
               Powerpoint Templates                                 Page 21
Fahreddin-i Razi'nin de özetlediği üzere, bu
meselede İbnu Abbas' tan üç ayrı görüş rivayet
edilmiştir:
1- Mut'a mutlak olarak mübah,
2- Zaruret halinde mübah
3- Mensuh olduğunu ikrarı.
Şu halde meseleyi değerlendirirken, İbnu Abbas'ın
neshi işitmezden önceki fetvasını esas alarak
sonraki fetvasını dikkate almayarak onu mut'a
nikahının lehinde göstermek ilme ve dine ihanet
olur, yüce sahabiyi kendi adımıza konuşturmak
olur.




     Powerpoint Templates                 Page 22
Seleme İbnu'l-Ekva (radıyallahu anh)'dan gelen
rivayette, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: "Bir
kadınla bir erkek aralarında mutabakat sağlamışlarsa
beraberlikleri üç gecedir. Uzatmak veya daha önce
ayrılmak isterlerse ayrılırlar" dediğini görmekteyiz.
Seleme devamla şunu söyler: "Bilemiyorum, bu
ruhsat, sadece biz sahabelere mi mahsustu, yoksa
herkese şamil miydi?" Rivayetin devamında Buhârî
şunu ekler: "Hz. Ali bu hususu açıklamıştır: Mut'a
mensuhtur."[1] Görüldüğü üzere Seleme hadisi de
mutlak bir ruhsattan bahsetmemektedir. Ancak,
Seleme'nin       nesihten      haberdar      olmadığı
anlaşılmaktadır. İmam-ı Buhârî, rivayetin sonuna
eklediği meşruhatla Seleme rivayetindeki tereddüdü
izale etmekle kalmamış, şahsî inancını da belirtmiş
olmaktadır.
[1] Buhari, Nikah 31



       Powerpoint Templates                   Page 23
3) MUT'ANIN NESHİ
Ruhsat ve neshi açık şekilde ifade eden rivayetler bilhassa
Sebre İbnu Ma'bed el-Cühenî (radıyallahu anh)'den gelmektedir.
Müslim onun hadisini dokuz ayrı senetten kaydeder. Hüküm ve
mana itibariyle aynı kalsalar da her bir rivayette bazı ziyade ve
noksan bilgiler mevcuttur. Bazılarında, bizzat mut'a nikahı
yaptığını belirten Sebre (radıyallahu anh), şu rivayette, eski
ruhsatın neshedildiğini açık bir şekilde ifade eder: ِ ‫ِ ّ ُ َا َ َ َ َ ُو‬                             ‫انه ك ن مع رس ل‬
‫ا ّ َ َا َ: َا أ ّ َا ال ّا ُ ِ ّى َدْ ُنْ ُ َ ِنْ ُ َ ُمْ في ِسْ ِمْ َا ِ ِ َ ال ّ َا ِ َِ ّ ا ّ َدْ َ ّم ذ ِ َ الى‬
      ‫ا ت ت ع من نس ء وان ل ق حر لك‬                              ‫ل فق ل ي يه ن س ان ق ك ت اذ ت لك‬
‫ي م قي مة فم ك ن ع ده م هن ش ء ف ي ل سب له و ت خذ مم ات تم هن ش ا‬
ً ‫. َوْ ِ الْ ِ َا َ ِ َ َنْ َا َ ِنْ َ ُ ِنْ ُ ّ َىْ ٌ َلْ ُخْ ِ َ ِي َ ُ َ َأ ُ ُوا ِ ّا َ َيْ ُ ُو ُ ّ َيْئ‬
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "Ey
insanlar! Ben sizin kadınlarla mut'a nikahı yapmanıza izin
vermiştim. Şimdi Allah Teala hazretleri, onu kıyamet gününe
kadar haram etmiş bulunmaktadır. Öyleyse, kimin yanında
böyle nikahlı bir kadın varsa, artık ona yol versin. Onlara ücret
olarak verdiklerinizden herhangi bir şeyi geri almayın."[1]
  Hz. Ali de yasakla ilgili rivayetlerde bulunmuştur. Müslim'in
kaydettiği rivayette: "Resulullah, Hayber'in fethi sırasında,
kadınlarla mut'a yapmaktan ve ehlî eşeklerin etini yemekten
men etti" buyurur.
[1] Müslim Nikah 21.
                          Powerpoint Templates                                                        Page 24
YASAK NEREDE VE NE ZAMAN KONDU?
 Yasağın ne zaman konulduğuna dair farklı rivayetler var
 ama mesele şu iki yer üzerinde yoğunlaşmaktadır:
 1) Sabre İbnu Ma'bed'in rivayetlerinde Mekke fethi
 sırasında konmuştur.[1]
 2) Hz. Ali'den kaydedilen rivayetlerde Hayber'in fethi
 zamanında konmuştur.[2]
 Tahavi'nin görüşü, hepsini noktalayacak mahiyettedir.
 Ona göre, mut'aya fetva vermiş olanların dayandıkları
 rivayetlerin hepsi doğrudur, ancak bunlar neshedilmiştir.
 Zira mut'a nikahını bizzat Aleyhissalâtu vesselâm
 yasaklamıştır. Efendimizin iznini ifade eden rivayetler,
 yasaktan önceye aittir. Nehiyden sonra, o haram olmuştur
 ve bunun en iyi delili Sebre İbnu Ma'bed (radıyallahu
 anh)'in rivayetidir. Birçok farklı tarikten gelen bu hadis,
 hem cevazı hem de tahrimi sarih bir şekilde
 göstermektedir.
 [1] Müslim, Nikah 20, 22, 23, 25, 26.
 [2] Müslim, Nikah 29

           Powerpoint Templates                   Page 25
4- YASAKLAYICI RİVAYETLER
 Ebu Hureyre'nin bir rivayetinde Resulullah şöyle
 buyurmaktadır: “ Mut'ayı, talak, iddet ve miras (ile ilgili
 ahkâmın teşrii) haram kılmıştır."[1]
 Beyhakî' nin rivayetinde "Kadınlarla mut'a nikahı Resulullah'ın
 biz ashabına sadece üç gün helal kılındı sonra Resulullah onu
 yasakladı" der.[2]
 Bir rivayette, Abdullah İbnu Ömer, sözü kaydedilir: "Bir erkeğe,
 sadece İslam nikahıyla evlendiği kadın helaldir. Bu nikahta
 mehir vardır, erkeğin kadına, kadının erkeğe miras hakkı vardır.
 Kadını muayyen bir müddetle alamaz. Aldı mı artık o hanımıdır.
 İkisinden biri ölürse diğeri ona varis olur."[3]
 Abdullah İbnu'z-Zübeyr, mut'a hususunda şiddetle karşı çıkan
 sahabilerdendir. Müslim'in bir rivayetinde, onun hutbede
 mut'ayı tecviz eden bir zata ta'rizde bulunarak: "Şurası
 muhakkak ki, Allah bazı insanların gözlerini kör ettiği gibi,
 kalplerini de kör etmiş ki mut'a nikahına fetva veriyorlar!"
 dediğini görmekteyiz.
 [1] Darakutni, 3, 259.
 [2] Beyhaki, 7, 207.
 [3] Beyhaki, 7, 207.
              Powerpoint Templates                    Page 26
5- HZ. ÖMER'İN YASAKLAMA HADİSESİ

   Öncelikle şunu belirtelim ki Hz. Cabir ve Ebu Said'den
   gelen bir rivayete göre, "Hz. Ömer, bu yasaklama işini,
   hilafetinin ortalarında ele almıştır. Dolayısıyla o
   zamana kadar, mut'a nikahına başvuranlar olmuştur. O
   sıralarda Kûfe'ye gelen Amr İbnu Hureys (radıyallahu
   anh), bir cariye ile mut'a nikahı yapar ve cariye hamile
   kalır. Gelip durumu Hz. Ömer'e anlatır. Halife bu vesile
   ile, yasağın bütün mü'minlerce bilinmediğini
   anlayarak meseleyi hutbe konusu yapar ve herkesin
   işiteceği şekilde mut'a nikahının yasak olduğunu ilan
   eder.

   YASAK HZ. ÖMER'İN İÇTİHADI DEGİLDİR:
   Alimler Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in mut'a nikahını
   yasaklarken içtihadıyla hareket etmediğine,
   Resulullah'tan yasakla ilgili hadis zikrederek yasağı
   takrir ettiğine dikkat çekerler.


           Powerpoint Templates                   Page 27
6- ALİMLERİN İCMAI
 Şarihler Hz. Ömer'in yasağından sonra, mut'a nikahının
 haramlığı hususunda Ehl-i Sünnet'in icmaından bahsederler.
 [1]
 * Bir kere, Hz. Ömer çok sayıda sahabenin hayatta olduğu
 bir devrede mut'ayı açık seçik olarak haram ilan edip, bunu
 herkesin duyacağı şekilde ta'mim ettiği halde, ona herhangi
 bir sahabenin itiraz ettiği duyulmamıştır. Aksine, daha önce
 mut'a nikahına ruhsat vermiş olanların hepsinin
 kanaatlerinden döndükleri görülmüştür. Tahavi, bu durumu
 şöyle yorumlar: "Ashab'ın bu meselede itiraz etmemeleri,
 onların, nehyettiği şeyde Hz. Ömer'e uyduklarına delildir. Bu
 husustaki yasakta icmaları da, ruhsatın neshedildiğine
 delildir ve hüccettir"[2]
 * Hz. Ali, ruhsatın mensuh olduğunu söyler.
 * Ca'fer İbnu Muhammed, mut'a hakkında sorulunca: "Bi-
 aynihi zina" demiştir.
 * İmam Malik "haram"dır demiştir.
 * İmam Şafii "iki kere neshedildi" demiştir.
 [1] Zürkani, Şerhu Muvatta 4, 47
 [2] Tahavi, Powerpoint Templates
              a.g.e., 3, 27.                        Page 28
MODERN DÖNEMDE ŞİİLERİN MESELEYE BAKIŞI



    Şehla Hairi’nin mut’aya İran’da nasıl bakıldığına
    ilişkin tespitleri şöylece özetlenebilir : İran
    toplumunda geçici evlilik konusunda dinî kabul ile
    halkın algılaması arasında paradoksal bir durum
    bulunmakta, fuhuşla bu tür evlilik arasında sıkı bir
    bağ kurulduğundan halk tarafından olumlu
    karşılanmamakta, dolayısıyla muta yapanlar bu
    ilişkiyi gizli tutma eğilimi göstermekte hatta
    ailelerince doğrudan veya dolaylı bir biçimde
    cezalandırılmakta bununla birlikte mut’a yapmak
    isteyen    kadın     ve     erkekler     bilinen bazı
    işaretleşmelerle kolayca iletişim kurabilmektedir.[1]
    [1] Şehla Hairi, el-Mut’a inde’ş-şia, s.277.




          Powerpoint Templates                   Page 29
MUT'ANIN FECİ MAHZURLARINDAN BAZILARI

    1) Çocukların ziyan edilmesidir. Çünkü kişinin
    çocukları birçok memlekette yayılır ve kendi
    yanında olmazlarsa, adam, onların terbiyeleriyle
    ilgilenemez. Böylece onlar, evlad-ı zina gibi
    terbiyesiz yetişirler.
    2) Babanın temas ettiği kadına oğlunun da mut'a
    yoluyla veya normal nikah yoluyla temas ihtimali
    var. Bu hal aksi surette de olabilir. Hatta, kızıyla,
    kızın kızıyla, oğlunun kızıyla, kızkardeşiyle,
    kızkardeşinin kızıyla yani meharim denen nikahı
    ebediyyen yasaklanmış bir kadınla şu veya bu
    suretle temasta bulunma ihtimali vardır.
    3) Birçok defalar mut'a yapan kimsenin mirasının
    taksim edilememesi. Çünkü bu kişinin varislerinin
    ne sayısı, ne isimleri, ne de yerleri bilinemez.



         Powerpoint Templates                     Page 30
SONUÇ

   Ehl-i Sünnet bu meselede onların kendiliklerinden
   hadis uydurduğunu söylemiyor. Resulullah'ın
   mut'aya cevaz verdiğini, sağlığında bununla amel
   eden sahabilerin bulunduğunu kabul ediyor. Bu
   husus Ehl-i Sünnet nezdindeki sahih rivayetlerde
   sabittir. Ancak, diğer birçok meselede olduğu gibi
   Aleyhissalâtu vesselâm bunu sonradan yasaklamış,
   böylece neshedilmiştir. Ehl-i Sünnet, Resulullah'ın
   vefatından sonra, bu yasağı işitmemiş bulunan bazı
   sahabi ve tabiin tarafından da mut'a nikahının icra
   edildiğini de kabul eder. Ancak, Ehl-i Sünnet, bu
   tatbikatın Hz. Ömer'in meseleye müdahale edip
   yasağı ta'mim etmesiyle son bulduğunu ve Hz.
   Ömer'e hiçbir sahabinin itiraz etmediğini, böylece
   mut'anın haram olduğu hususunda icma hasıl
   olduğunu da kabul eder.


        Powerpoint Templates                  Page 31
İşin içerisine siyasî taassup ve garazkâr muhalefet
de girince, yukarıda kastettiğimiz örneklerde
görüldüğü üzere, mut'a meselesinde kendiliğinden
bir ayrılık ve kemikleşme ortaya çıkmıştır. Ashab'ı
reddetme, kendi mezheplerinden olmayanları
mü'min saymama ve Hz. Ömer buğzunu her şeyin
üstünde tutma gibi bazı prensipler, onları
objektiviteden     uzaklaştırmış,    birçok      sahih
rivayetlerden mahrum bırakmış, ölçülerinden geçen
ve fakat işlerine gelmeyen rivayetleri de keyfî
te'villere sevkederek hatalı sonuçlara atmıştır.




     Powerpoint Templates                    Page 32
Kaynaklar
•H.Mehmet Soysaldı, Nisâ Suresi 24.ayeti Işığında Mut'a
Nikahı, F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Elazığ, Sayı: 2,
s.165-184, 1997

•ÖZTÜRK, M., “Şiî ve Sünnî Kaynaklarda Mut’a Nikâhı
Tartışması”, İslâmiyât, cilt: 7, sayı. 3, Ankara 2005.

•Mut‘a Nikâhı Üzerine Bazı Mülahazalar Some Opinions About
the Mut‘ah Marriage (The Temporary Marriage)153-170

•Doç. Dr. Abdullah KAHRAMAN, İslam Hukuku Dergisi, 10.sayı

•Prof. Dr. İbrahim CANAN, Namus Fitnesi Mut’a, Timaş,
İstanbul, 1993.

•Hadis Verilerine Göre Mut'a Nikahı”, Arş. Gör. Yavuz ÜNAL
O.M.Ü.İ.F.D., sy. 7, Samsun, 1993

•TDV İslam Ansiklopedisi, Mut’a maddesi, 32.cilt
           Powerpoint Templates                    Page 33

More Related Content

What's hot (20)

İmam gazali ariflerin yolu
İmam gazali   ariflerin yoluİmam gazali   ariflerin yolu
İmam gazali ariflerin yolu
 
ASK VE CINSELLIK
ASK VE CINSELLIKASK VE CINSELLIK
ASK VE CINSELLIK
 
Fatiha suresi suresi.com.tr
Fatiha suresi   suresi.com.trFatiha suresi   suresi.com.tr
Fatiha suresi suresi.com.tr
 
5.fatiha suresi
5.fatiha suresi5.fatiha suresi
5.fatiha suresi
 
Barla lahikasi
Barla lahikasiBarla lahikasi
Barla lahikasi
 
Asır Süresi
Asır SüresiAsır Süresi
Asır Süresi
 
11. duha suresi
11. duha suresi11. duha suresi
11. duha suresi
 
üç Talak meselesi slayt
üç Talak meselesi slaytüç Talak meselesi slayt
üç Talak meselesi slayt
 
Esma i hüsna -80 et-tevvâb
Esma i hüsna -80 et-tevvâbEsma i hüsna -80 et-tevvâb
Esma i hüsna -80 et-tevvâb
 
Esma i hüsna -81 el-vâsi’
Esma i hüsna -81 el-vâsi’Esma i hüsna -81 el-vâsi’
Esma i hüsna -81 el-vâsi’
 
Sahih-i Buhari Hadis kitabı oku
Sahih-i Buhari Hadis kitabı okuSahih-i Buhari Hadis kitabı oku
Sahih-i Buhari Hadis kitabı oku
 
İmam gazali i̇nançta hassas ölçüler
İmam gazali   i̇nançta hassas ölçülerİmam gazali   i̇nançta hassas ölçüler
İmam gazali i̇nançta hassas ölçüler
 
Sünnet
SünnetSünnet
Sünnet
 
Riyazüs Salihin Hadis Kitabı
Riyazüs Salihin Hadis KitabıRiyazüs Salihin Hadis Kitabı
Riyazüs Salihin Hadis Kitabı
 
Emirdag lahikasi
Emirdag lahikasiEmirdag lahikasi
Emirdag lahikasi
 
Ahlaki temeller
Ahlaki temellerAhlaki temeller
Ahlaki temeller
 
İmam gazali dinde kırk prensip
İmam gazali   dinde kırk prensipİmam gazali   dinde kırk prensip
İmam gazali dinde kırk prensip
 
Esma i hüsna -73 el-kâfî(1)
Esma i hüsna -73  el-kâfî(1)Esma i hüsna -73  el-kâfî(1)
Esma i hüsna -73 el-kâfî(1)
 
Ibn haldun-mukaddime-özet
Ibn haldun-mukaddime-özetIbn haldun-mukaddime-özet
Ibn haldun-mukaddime-özet
 
SüNnete GöRe Hareket Etmek Vacip, Onu Inkar KüFüRdüR!
SüNnete GöRe Hareket Etmek Vacip, Onu Inkar KüFüRdüR!SüNnete GöRe Hareket Etmek Vacip, Onu Inkar KüFüRdüR!
SüNnete GöRe Hareket Etmek Vacip, Onu Inkar KüFüRdüR!
 

More from Bilal Gündüz (20)

Kutlu doğum anısına 40 hadisi
Kutlu doğum anısına 40 hadisiKutlu doğum anısına 40 hadisi
Kutlu doğum anısına 40 hadisi
 
Seferilik slayt
Seferilik   slaytSeferilik   slayt
Seferilik slayt
 
Nafaka slayt
Nafaka slaytNafaka slayt
Nafaka slayt
 
Evlilik ve aile hukuku slayt
Evlilik ve aile hukuku  slaytEvlilik ve aile hukuku  slayt
Evlilik ve aile hukuku slayt
 
Harflerin sıfatları
Harflerin sıfatlarıHarflerin sıfatları
Harflerin sıfatları
 
Kadın ve ilim
Kadın ve ilimKadın ve ilim
Kadın ve ilim
 
Kiraat tarihi
Kiraat tarihiKiraat tarihi
Kiraat tarihi
 
Mahrecler
MahreclerMahrecler
Mahrecler
 
Islam ve çevre
Islam ve çevreIslam ve çevre
Islam ve çevre
 
Kurban bayram
Kurban bayramKurban bayram
Kurban bayram
 
Insaninyapisivesagligimiz
InsaninyapisivesagligimizInsaninyapisivesagligimiz
Insaninyapisivesagligimiz
 
Hicretsunum
HicretsunumHicretsunum
Hicretsunum
 
Güzel ahlak
Güzel ahlakGüzel ahlak
Güzel ahlak
 
Kinali zade ali efendi
Kinali zade ali efendiKinali zade ali efendi
Kinali zade ali efendi
 
Ibni miskeveyh
Ibni miskeveyhIbni miskeveyh
Ibni miskeveyh
 
Fârâbî’nin ahlak anlayışı
Fârâbî’nin ahlak anlayışıFârâbî’nin ahlak anlayışı
Fârâbî’nin ahlak anlayışı
 
Amellerniyetleregoredir
AmellerniyetleregoredirAmellerniyetleregoredir
Amellerniyetleregoredir
 
Alkolveuyusturucu
AlkolveuyusturucuAlkolveuyusturucu
Alkolveuyusturucu
 
40 hadis
40 hadis40 hadis
40 hadis
 
Israf ve cimrilik slayt
Israf ve cimrilik slaytIsraf ve cimrilik slayt
Israf ve cimrilik slayt
 

Muta

  • 1. İslam’da Mut’a Nikahı Hazırlayanlar : M.Kemal BALCILAR & Ebubekir ATALAY Powerpoint Templates Page 1
  • 2.
  • 3. Tanımı : Mut'a, meta'dan türemiş olup mutlak olarak kendisinden yararlanılan (fayda sağlanan) şey demektir. Kullanıldığı Anlamlar : Dört anlamda kullanılmaktadır: a) Hac müt'ası. (Müt’atü’l-hac) Aradaki zaman diliminde ihramsız durabilmek üzere hac aylarında önce umre ardından hac için iki defa ihama girilerek yapılan hac anlamındadır. (Temettu’ haccı) b) Belirli bir süreye kadar nikâh. (Müt’atü’n-nikah) c) Boşanan kadınların müt'ası. (Müt’atü’t-talak) Ayrılık acısını hafifletmek ve gönlünü almak için mehre bir fazlalık olarak boşanan kadına kocanın verdiği mal veya kisve (giyim eşyası)'dır. d) Bazı beldelerde âdet olduğu üzere kadının kendi malından kocasını yararlandırmasıdır.[1] [1] Vehbe Zuhayli, c.9, s.249 Powerpoint Templates Page 3
  • 4. Tarihçesi ve Mahiyeti : Mut’a evliliği tarihte ve günümüzde değişik kültürlerde ve coğrafyalarda farklı biçimlerde varlığına rastlanan geçici evliliğin bir türü olup İslam’ın zuhuru sırasında arap toplumunda da mevcuttu. Özellikle yabancı beldelere giden erkeklerin oradaki kadınlarla yaptıkları bu tür nikah bir yandan eşyalarını koyabilecekleri ve geçici olarak ikamet edecekleri bir yer edinmelerini, öte yandan bu zaman sürecinde karı-koca hayatı yaşamalarını mümkün kılıyordu. Mut'a nikahı önceden belirlenen müddetin dolmasıyla sona erer ve talak olmadan ayrılık vukua gelir.[1] Veraset, nafaka iddet gibi normal nikahla hasıl olan durumlar bunda yoktur. Burada sadece, belirlenen müddet içinde kadının nefsinden yapılacak istifadeye mukabil ödenecek para söz konusudur. Şu halde mut'a nikahının en bariz vasfı muayyen bir müddetle sınırlandırılmasıdır. Mut’a nikahının haramlığı hususunda bazi Şiiler hariç bütün İslam uleması el birliğiyle haram olduğunda icma etmiştir.[2] [1] İbnu Hacer, Fethu'l-Bari, Mısır 1959, 11, 70. [2] Kasani, Bedai 2, 272-273; Şerbîni, el-Muğnî 3, 142. Powerpoint Templates Page 4
  • 5. Bugün dindar fakat dinini yeterince bilmeyen gençlerimiz arasında meşru bir akit gibi gösterilmeye, benimsetilmeye çalışılan mut'a nikahı, esas itibariyle, İslam öncesi Arap cemiyetinde mevcut olan zina çeşitlerinden biridir. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), pek çok içtimâî reformlarla uyguladığı tedric prensibiyle hareket ederek, bunu birden yasaklamamış, hatta bir ara ruhsat tanımıştır. Fakat, Mekke Fethi sırasında kesinlikle yasaklamış, kıyamete kadar haram olduğunu belirtmiştir. Resulullah'ın yasağını işitmemiş olanlar arasında bazı nadir mut'a vak'aları, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'ın vefatından sonra da cereyan etmiştir. Powerpoint Templates Page 5
  • 6. Durumdan haberdar olan Hz. Ömer (radıyallahu anh), bu hususta Resulullah'ın yasağını hatırlatarak kesin yasak koymuş ve yasağı ta'mim etmiştir. Hz. Ömer'in bu yasağına tek bir sahabi itiraz etmemiş, böylece mut'a nikahının haram olduğu hususunda selef uleması arasında icma tahakkuk etmiştir. Şia'dan bir grup, Hz. Ömer'e muhalefet taassubunun da sevkiyle mut'ayı mübah addetmekten de öte, bir taabbüd, bir akide, uyulması gerekli bir doktrin haline sokmuş, Şiîliğin bir alemi, bir gereği haline getirmiştir. Şia, bu meselede objektif delillere dayanmaz, hissî yorumlara, temelsiz te'villere, peşin kabullere istinad eder. Powerpoint Templates Page 6
  • 7. Şİİ KAYNAKLARDA MUT’A NİKAHI : Şia da, mut'ayı ‫ َ َ ٌ ُ َ ّى ََجْ ٌ ُ َ ّى‬belirlenen ücret ‫اجل مسم وا ر مسم‬ karşılığında, belirlenen müddet için yapılan bir nikah olarak tarif eder.[1] Burada kastedilen müddet, akitte belirtilmelidir. Belirtilmezse normal nikah ahkâmı cari olur. Bu durumda talaku's-sünne ile boşanabilir, miras terettüp eder ve iddet arasında nafaka gerekir. Mut'a nikahında Şia veraset tanımaz.[2] Ancak şart koşulursa karşılıklı miras olabilir diyen olmuşsa da, "Şart koşsa da koşmasa da miras almaz" görüşü vardır. "Çünkü kadın zevce değil, müste'cere (kiralanmış kimse)dir". Ücret de anlaşılan miktardır, bir avuç buğday, bir dirhem nakit vs. olabilir. Şia, mut'a nikahında şahid gerekmediğine inanır ve "Allah ve melekleri şahid olarak yeter" der. [1] Küleynî, el-Fürû 5, 455. [2] Tusi, İstibsar 3, 147, 151; Furû 5, 460. Powerpoint Templates Page 7
  • 8. Aralarında dinen evlenme engeli bulunmayan bir erkekle bir kadının erkeğin kadına vereceği bir bedel karşılığında belirli bir süre karı-koca hayatı yaşamaları hususunda anlaşmaları manasına gelen mut’a nikahı Şia’nın en büyük kolu Caferiye’de mübah sayılmakta hatta meşruiyeti mezhebin temel hükümleri arasında sayılarak inanç esaslarıyla irtibatlandırılmaktadır. Diğer mezheplerde ise İslam’ın yasakladığı bir evlilik türü olarak kabul edilmiştir. Müt’a’nın meşruiyeti konusundaki tartışmalar genel olarak Nisa suresinin 24.ayetinin yorumu, Hz. Peygamber’in bu tür nikaha müsaade ettiğine dair hadisler ve Hz. Ömer’in konuya ilişkin yasaklama ifadesi etrafında cereyan etmektedir. Powerpoint Templates Page 8
  • 9. Delillere mesnet kabul ettikleri hadisleri ve kendi imamlarına nisbet edilen görüşleri esas alarak mut’a nikahının caiz olduğunu söylüyorlar hatta meseleyi o kadar ileri götürüyorlar ki evli kadının bile başkasıyla mut’a nikahı yapabileceğine cevaz veriyorlar.[1] Şiiler, Sünni kaynaklarda yer alan birçok hadisi dayanak göstererek Rasulullah zamanında mut’aya izin verildiği noktasında bütün Müslümanların ittifak ettiğini, ihtilafın sadece bunun neshedilip neshedilmediği hususunda olduğunu ve kendilerine göre Kur’an’da veya hadislerde mut’anın neshine dair bir delil bulunmadığını ileri sürerler. [1] Kuleyni Furu 5, 462. Powerpoint Templates Page 9
  • 10. MUT'ANIN HARAM OLDUGUNA DAİR KUR'ANÎ DELİLLER : Mut'a nikahının, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan gelen rivayetler açısından haram olduğuna inanan Ehl-i Sünnet uleması, bu görüşlerine Kur'an'dan da delil kaydetmişlerdir. Bu hususta müracaat edilen en mühim ayet, Mü'minun suresinde, felah bulacak mü'minlerin vasıfları meyanında zikredilen 5, 6 ve 7. ayetlerdir: "(Öyle mü'minler) ki, onlar ırzlarını koruyanlardır. Şu var ki zevcelerine, yahut sağ ellerinin malik olduklarına (kendi cariyelerine) karşı (olan durumları) müstesnadır. Çünkü onlar (bu taktirde) kınanmış değildirler. O halde kim bunların ötesini isterse şüphe yok ki, onlar haddi aşanlardır." Dikkat edilirse, ayet-i kerimede mü'minlere cinsî tatminde iki meşru yol gösterilmekte, bunlar dışında kalan bütün yollar gayr-ı meşru ilan edilmektedir: 1) Dinin meşru kıldığı nikah yoluyla edinilen eşler. 2) Sağ elin sahip oldukları diye ifade edilen cariyelerdir. Powerpoint Templates Page 10
  • 11. Cassas, ayetin mut'a nikahının haram olmasını iktiza ettiğini söyledikten sonra: "Çünkü der, mut'a yoluyla nikahlanan kadın ne zevcedir, nede milk-i yemindir."[1] İslam alimleri şu ayetten de mut'anın reddedildiğini istidlal ederler. (Mealen): "Evlenmeye imkan bulamayanlar da, Allah onları lütfuyla zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar..." (Nur 33). "Eğer derler, mut'a caiz olsaydı, iffetli olmalarını emretmezdi." [1] Cessas, Ahkamu'l-Kur'an 5, 92. Powerpoint Templates Page 11
  • 12. Bu meselede Kur'an'dan gösterilen bir diğer ayet de şudur (mealen): "Sizden hür ve mü'mine kadınları nikahlamaya gücü yetmeyen olursa, sizin ellerinizde bulunan genç mü'mine cariyelerle evlensin... Cariye nikahlama, sizden mehir ve nafakaya gücü yetmeyip de büyük bir meşakkat altına girmekten ve evlenmemekle de zinaya meyletmekten korkanlar içindir. Yoksa sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır..." (Nisa 25). Alimler: Eğer derler, mut'a caiz olsaydı ne zinaya gitme korkusu olurdu ne cariye ile nikahlanmaya hacet kalırdı, ne de cariyelerle nikahlanmayı terkederek sabretmeyi esas almak tavsiye edilirdi. Powerpoint Templates Page 12
  • 13. Son olarak şunu da bilelim: Daha önce temas ettiğimiz ve Şia tarafından mut'a nikahının mübahlığına delil yapıldığını belirttiğimiz ayet de alimlerce, siyak ve sibakı içerisinde tahlil edilerek, ondan Şia'nın çıkardığı hükmün batıl olduğu gösterilmiştir. Bu ayetle ilgili olarak yapılan iki ayrı açıklamayı kaydedeceğiz. Mezkur ayette   ّ ُ َ ‫ .. . َ َا اسْ َمْ َعْ ُمْ ِ ِ ِنْ ُ ّ َا ُو ُ ّ ُ ُو‬o halde ‫فم ت ت ت به م هن ف ت هن اج رهن‬ onlardan hangisiyle faidelendi iseniz, ücretlerini takdir edildiği vecih üzere ödeyiniz" (Nisa 24) denmektedir. Powerpoint Templates Page 13
  • 14. Ayetin, diğer ayet ve hadislere uygun te'vili ise şöyledir: "Eğer siz nikah akdi sırasında mehir belirtti iseniz, akitten sonra kadınla zifaf yaptığınız takdirde, bir müddet sonra boşanacak olursanız, belirlenen mehrin tamamını ödeyeceksiniz, zifaf yapmadı iseniz yarısını ödeyeceksiniz."Bu ibareyi, makablinden koparıp müstakillen ele almak, Arapça açısından batıl bir davranış olur. Zira baştaki "fe", ibarenin makablinden koparılıp, cümle başı yapılmasına manidir. Bu "fe" kendisinden sonraki ibareyi, önceki kısma bağlar. Şiî müellif Tûsî, Tehzibu'l-Ahkam'da, ayette istimta kelimesinin geçmesini şöyle açıklar: "Bundan murad mut'a nikahıdır. Çünkü kelime şeriatte mutlak kullanılınca bu hususi nikah anlaşılır..." Tûsî şöyle devam eder: "Ayette geçen ّ ُ َ ‫" َا ُو ُنّ ُ ُو‬kadınlara ücretlerini verin" ‫ف ت ه اج رهن‬ ibaresi de bundan muradın mut'a nikahı olduğunu te'yid eder. Çünkü normal nikahta verilen paraya şeriatta ücret denmez "mehir" denir. Şia'nın bu yorumunu cevaplayan Kâsâni der ki: "İstimta"dan (faidelenmeden) burada murad nikahtaki istimtadır. Çünkü ayetin başında da sonunda da zikri geçen şey meşru nikahtır. Powerpoint Templates Page 14
  • 15. MUT’A NİKAHININ CAİZ OLMADIĞINA DAİR AKLÎ DELİLLER : Meşru nikah, öncelikle kişiye, Allah'ın mülkünde tasarrufu helal kılmaktadır. Yani kâinatta hiçbir şey başıboş, kendiliğinden değildir. Her şey Allah'ın mülküdür. O'nun mülkünü O'nun istediği tarzda kullanmayan haram işlemiş olur. Öyleyse, erkek kadın münasebetleri Allah'ın dilediği tarzda ve koyduğu şartlar çerçevesinde olmadığı takdirde bu tasarrufla haram işlenmiş olur. Kadın-erkek münasebetlerinde helal olmayan tasarruflara dinimiz zina demiştir ve bütün cinayetler arasında zinaya en ağır cezayı takdir etmek suretiyle bu meselede Allah'ın mülkündeki haram tasarrufun dünyevî ve uhrevî neticelerinin azametine dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla Allah'a ve ahirete inanan bir kimsenin nikah mevzuunda çok hassas olması, zandan, şüpheli durumlardan kaçınması gerekir. Powerpoint Templates Page 15
  • 16. Evlenme hadisesinin içtimâî yönü vardır. Her şeyden önce kız ve erkek, aileleri, akrabaları arasında hısımlık dediğimiz bir bağ, bir yakınlık kurar. Ayrıca, anne-babalar için de bu, yıllar yılı emek çekerek yetiştirdikleri evlatlarının mürüvvetini görerek dünyada en büyük saadeti yaşama vesilesi olmaktadır. Evliliğin öncelikle gayelerinden biri tenâsüldür. Yani insan neslinin devamı. Hatta eski büyüklerimiz, evlenenler için yapılan düğün şenliğinin bu evlilikten hâsıl olacak yeni nesli istikbâl etmeye râci olduğunu söylemişlerdir. Powerpoint Templates Page 16
  • 17. Bu mülâhaza ve evliliğin böylesi bir yoruma tâbi tutulması, Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) efendimizin: "Evlenin çoğalın, ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı iftihar edeceğim"; "Vedûd (çok seven) ve velûd (çok doğuran) kadınla evlenin, kısır kadınlarla evlenmeyin!" gibi hadislerine ne kadar muvafık düşmektedir? Mut'a nikahında tenasül de gaye değildir. Bu, nikah müessesesini, her çeşit içtimâî, beşerî yönlerinden tecrit ederek, sırf şehevî duyguların tatminine indirgemektir. Bu işten en çok zarar gören de kadındır. Kadın, para mukabili, erkeğin şehvetine bir alet durumuna düşmektedir. Mukabilinde ne zevce olma, ne anne olma, ne de vâris olma şansına sahiptir. Hiçbir himaye ve ünsiyet hakkı da elde edilmemektedir. "Nikah kaza-i şevhet için değil, ancak nikahla ulaşılabilen başka gaye ve maksadlar için meşru kılınmıştır. Mut'a ile şehvet giderilir. O maksatlar hasıl olmaz. Öyle ise o meşru değildir" (Kâsânî Powerpoint Templates Page 17
  • 18. İSLAM’IN MUT’A NİKAHINI KALDIRMASINDAKİ TEDRİCİ METOD Mut’a nikahının meşruiyetine dair zikredilen hadisler ile meşru olmadığına dair zikredilen hadisler arasında bir tenakuz yoktur aksine içkinin yasaklanmasında olduğu gibi burada da tedricilik söz konusudur. Nitekim Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) tedricteki sebebi şöyle açıklar: "...Eğer ilk defa "içki içmeyin!" emri inseydi "biz içkiyi asla bırakmayız!" derlerdi. Eğer "zina etmeyin!" emri inseydi "asla zinayı bırakmayız!" derlerdi.[1] MUT'A NİKAHININ GEÇİRDİĞİ AŞAMALAR 1- Mut'a cahiliye nikahıdır. 2- Hz. Peygamber bidayette yasaklamamış, ruhsat tanımıştır. 3- Resulullah sonradan yasaklamıştır. 4- Yasak herkes tarafından duyulmamıştır. 5- Hz. Ömer zamanında yasak ta'mim edilmiştir. 6- Yasak üzerine icma tahakkuk etmiştir. [1] Buhari, Fezailu'l-Kur'an 6. Powerpoint Templates Page 18
  • 19. 1) MUT'A CAHİLİYE DEVRİNİN NİKAHIDIR Mut’a nikahının cahiliye devrinden intikal eden bir nikah olduğu hususunda ehl-i sünnet ve şia arasında bir ihtilaf söz konusu değildir. 2) HZ. PEYGAMBER'İN BİDAYETTEKİ RUHSATI Ruhsat ifade eden rivayetler umumiyetle İbnu Mes'ud, Hz. Cabir, Seleme İbnu'l-Ekva, İbnu Abbas, Esma Bintu Ebi Bekr, Hz. Muaviye, Ebu Saidi'l-Hudrî, Amr İbnu Hureys radıyallahu anhüm ecmain'den gelmektedir.Meselenin yanlış anlaşılmaması için açıklamalara geçmeden iki noktayı peşinen kaydetmek isteriz: a- Mut'a hususunda ruhsat ifade eden rivayet sahibi Ashab'tan neshine dair de rivayetler gelmiştir. b- Hz. Ömer yasağı ta'mim edince hiçbir sahabi buna itiraz etmemiş ve böylece yasak hususunda icma hasıl olmuştur. Powerpoint Templates Page 19
  • 20. İbnu Mes'ud'dan gelen bir rivayet şöyle: ِ ‫ُ ّا َغْ ُو َعَ َ ُو‬ ‫كن ن ز م رس ل‬ ‫ل ل س ل ن س ء فق ا ن ت ص فنه ع ل ك ث رخ ص ل ا ن كح‬ َ ِ ْ‫ا ّ َيْ َ َنَا ِ َا ٌ َ ُلْنَا َ َ سْ َخْ ِي َ َ َانَا َ نْ ذ ِ َ ُمّ َ ّ َ َنَا َ نْ َن‬ ّ َ َ ‫الْ َرأ َ ِال ّوْ ِ الى َ َ ٍ ُمّ َ َأ:   يَا أ ّهَا اّذي َ آ َ ُوا َ ُ َ ّ ُوا َ ّ َا ِ مَا‬ ‫ي ل ن من تحرم طيب ت احل‬ ‫اجل ث قر‬ ‫م ةب ث ب‬ ‫م تد ن‬ َ ‫ " ا ّ َ ُم ْ َ َعْ َ ُوا ِنّ ا ّ َ ُ ِبّ الْ ُعْ َ ِي‬Biz, Resulullah ‫ل يح‬ ‫ل لك و ت تد ا‬ (aleyhissalâtu vesselâm)'la savaşa çıkmıştık. Beraberimizde kadın yoktu. "Husyelerimizi burdurup kadınlaşsak olmaz mı?" dedik. Bunu yapmayı bize yasakladı. Fakat bir giyecek (gibi basit ücret) karşılığında, kadınlarla bir müddet için nikah yapmamıza ruhsat tanıdı." Abdullah İbnu Mes'ud (görüşüne delil olarak) şu ayeti okudu. (Mealen): "Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı temiz ve güzel şeyleri kendinize haram edip de haddinizi aşmayın. Haddini aşanları Allah elbette sevmez" (Maide 87).[1] Hemen belirtelim ki Müslim, hadisin bir başka veçhinde, ayetle istidlal işini İbnu Mes'ud' un yapmış olmasının sarih olmadığını kaydeder. Bu durumda ayeti okuma işi ona değil, ondan sonra gelen bir raviye aittir. Bu hadiste İbnu Mes'ud'un, mut'a nikahına ruhsat verdiği anlaşılmaktadır. [1] Müslim, Nikah 11. Powerpoint Templates Page 20
  • 21. Ruhsat ifade eden diğer rivayet sahipleri hakkında söylendiği gibi, İbnu Mes'ud için de: "Resulullah'ın yasağını duymamış olabilir" yorumu yapılmıştır. Ancak: İbnu Mes'ud, bu rivayeti mut'anın neshedildiğini işitmezden önce yapmış olabilir" demek daha doğru olacak. Zira Beyhakî İbnu Mes'ud'un "Mut'a mensuhtur, onu İslam'ın getirdiği, talak, mehir iddet ve miras gibi hükümler neshetmiştir" dediğini kaydeder. İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'ın bu meseledeki yeri daha dikkat çekicidir. Bazı rivayetler, onun mut'a nikahına fetva verdiğini, bu yüzden Hz. Ali'nin ona sert çıktığını ve: "Sen şaşırmışa benziyorsun. Aleyhissalâtu vesselâm kadınlarla mut'a yapmayı yasakladı" dediğini belirtir. Nitekim İbnu Abbas da reyinden rücu etmiştir. Tirmizî, ‫ُ ّ َ َ َ َنْ َوْ ِ ِ َيْ ُ َخْ َ َ َ ِ ال ّ ِي‬ ‫ثم رجع ع ق له ح ث ا بر عن نب‬ "...Sonra o fetvasından, mut'anın Resulullah tarafından haram kılındığı kendisine haber verilince rücu etti" diyerek, bilahare şarihlerin: "Mut'aya fetva veren sahabeler, onun nesh edildiğini duymamış olanlardır" şeklinde yapacakları yorumun isabetliliğini te'yid eder. Nitekim İbnu Abbas, nesihten haberdar olup Resulullah'ın bu husustaki beyanlarını öğrenince: ِ ‫" ِ َ َ َا ٌ َالْ َيْ َ ِ َ َح َ الْ ِنْ ِي‬O, laşe ve hınzır eti gibi ‫هي حر م ك م تة ول م خ ز ر‬ haramdır" diyecektir. Powerpoint Templates Page 21
  • 22. Fahreddin-i Razi'nin de özetlediği üzere, bu meselede İbnu Abbas' tan üç ayrı görüş rivayet edilmiştir: 1- Mut'a mutlak olarak mübah, 2- Zaruret halinde mübah 3- Mensuh olduğunu ikrarı. Şu halde meseleyi değerlendirirken, İbnu Abbas'ın neshi işitmezden önceki fetvasını esas alarak sonraki fetvasını dikkate almayarak onu mut'a nikahının lehinde göstermek ilme ve dine ihanet olur, yüce sahabiyi kendi adımıza konuşturmak olur. Powerpoint Templates Page 22
  • 23. Seleme İbnu'l-Ekva (radıyallahu anh)'dan gelen rivayette, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: "Bir kadınla bir erkek aralarında mutabakat sağlamışlarsa beraberlikleri üç gecedir. Uzatmak veya daha önce ayrılmak isterlerse ayrılırlar" dediğini görmekteyiz. Seleme devamla şunu söyler: "Bilemiyorum, bu ruhsat, sadece biz sahabelere mi mahsustu, yoksa herkese şamil miydi?" Rivayetin devamında Buhârî şunu ekler: "Hz. Ali bu hususu açıklamıştır: Mut'a mensuhtur."[1] Görüldüğü üzere Seleme hadisi de mutlak bir ruhsattan bahsetmemektedir. Ancak, Seleme'nin nesihten haberdar olmadığı anlaşılmaktadır. İmam-ı Buhârî, rivayetin sonuna eklediği meşruhatla Seleme rivayetindeki tereddüdü izale etmekle kalmamış, şahsî inancını da belirtmiş olmaktadır. [1] Buhari, Nikah 31 Powerpoint Templates Page 23
  • 24. 3) MUT'ANIN NESHİ Ruhsat ve neshi açık şekilde ifade eden rivayetler bilhassa Sebre İbnu Ma'bed el-Cühenî (radıyallahu anh)'den gelmektedir. Müslim onun hadisini dokuz ayrı senetten kaydeder. Hüküm ve mana itibariyle aynı kalsalar da her bir rivayette bazı ziyade ve noksan bilgiler mevcuttur. Bazılarında, bizzat mut'a nikahı yaptığını belirten Sebre (radıyallahu anh), şu rivayette, eski ruhsatın neshedildiğini açık bir şekilde ifade eder: ِ ‫ِ ّ ُ َا َ َ َ َ ُو‬ ‫انه ك ن مع رس ل‬ ‫ا ّ َ َا َ: َا أ ّ َا ال ّا ُ ِ ّى َدْ ُنْ ُ َ ِنْ ُ َ ُمْ في ِسْ ِمْ َا ِ ِ َ ال ّ َا ِ َِ ّ ا ّ َدْ َ ّم ذ ِ َ الى‬ ‫ا ت ت ع من نس ء وان ل ق حر لك‬ ‫ل فق ل ي يه ن س ان ق ك ت اذ ت لك‬ ‫ي م قي مة فم ك ن ع ده م هن ش ء ف ي ل سب له و ت خذ مم ات تم هن ش ا‬ ً ‫. َوْ ِ الْ ِ َا َ ِ َ َنْ َا َ ِنْ َ ُ ِنْ ُ ّ َىْ ٌ َلْ ُخْ ِ َ ِي َ ُ َ َأ ُ ُوا ِ ّا َ َيْ ُ ُو ُ ّ َيْئ‬ "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "Ey insanlar! Ben sizin kadınlarla mut'a nikahı yapmanıza izin vermiştim. Şimdi Allah Teala hazretleri, onu kıyamet gününe kadar haram etmiş bulunmaktadır. Öyleyse, kimin yanında böyle nikahlı bir kadın varsa, artık ona yol versin. Onlara ücret olarak verdiklerinizden herhangi bir şeyi geri almayın."[1] Hz. Ali de yasakla ilgili rivayetlerde bulunmuştur. Müslim'in kaydettiği rivayette: "Resulullah, Hayber'in fethi sırasında, kadınlarla mut'a yapmaktan ve ehlî eşeklerin etini yemekten men etti" buyurur. [1] Müslim Nikah 21. Powerpoint Templates Page 24
  • 25. YASAK NEREDE VE NE ZAMAN KONDU? Yasağın ne zaman konulduğuna dair farklı rivayetler var ama mesele şu iki yer üzerinde yoğunlaşmaktadır: 1) Sabre İbnu Ma'bed'in rivayetlerinde Mekke fethi sırasında konmuştur.[1] 2) Hz. Ali'den kaydedilen rivayetlerde Hayber'in fethi zamanında konmuştur.[2] Tahavi'nin görüşü, hepsini noktalayacak mahiyettedir. Ona göre, mut'aya fetva vermiş olanların dayandıkları rivayetlerin hepsi doğrudur, ancak bunlar neshedilmiştir. Zira mut'a nikahını bizzat Aleyhissalâtu vesselâm yasaklamıştır. Efendimizin iznini ifade eden rivayetler, yasaktan önceye aittir. Nehiyden sonra, o haram olmuştur ve bunun en iyi delili Sebre İbnu Ma'bed (radıyallahu anh)'in rivayetidir. Birçok farklı tarikten gelen bu hadis, hem cevazı hem de tahrimi sarih bir şekilde göstermektedir. [1] Müslim, Nikah 20, 22, 23, 25, 26. [2] Müslim, Nikah 29 Powerpoint Templates Page 25
  • 26. 4- YASAKLAYICI RİVAYETLER Ebu Hureyre'nin bir rivayetinde Resulullah şöyle buyurmaktadır: “ Mut'ayı, talak, iddet ve miras (ile ilgili ahkâmın teşrii) haram kılmıştır."[1] Beyhakî' nin rivayetinde "Kadınlarla mut'a nikahı Resulullah'ın biz ashabına sadece üç gün helal kılındı sonra Resulullah onu yasakladı" der.[2] Bir rivayette, Abdullah İbnu Ömer, sözü kaydedilir: "Bir erkeğe, sadece İslam nikahıyla evlendiği kadın helaldir. Bu nikahta mehir vardır, erkeğin kadına, kadının erkeğe miras hakkı vardır. Kadını muayyen bir müddetle alamaz. Aldı mı artık o hanımıdır. İkisinden biri ölürse diğeri ona varis olur."[3] Abdullah İbnu'z-Zübeyr, mut'a hususunda şiddetle karşı çıkan sahabilerdendir. Müslim'in bir rivayetinde, onun hutbede mut'ayı tecviz eden bir zata ta'rizde bulunarak: "Şurası muhakkak ki, Allah bazı insanların gözlerini kör ettiği gibi, kalplerini de kör etmiş ki mut'a nikahına fetva veriyorlar!" dediğini görmekteyiz. [1] Darakutni, 3, 259. [2] Beyhaki, 7, 207. [3] Beyhaki, 7, 207. Powerpoint Templates Page 26
  • 27. 5- HZ. ÖMER'İN YASAKLAMA HADİSESİ Öncelikle şunu belirtelim ki Hz. Cabir ve Ebu Said'den gelen bir rivayete göre, "Hz. Ömer, bu yasaklama işini, hilafetinin ortalarında ele almıştır. Dolayısıyla o zamana kadar, mut'a nikahına başvuranlar olmuştur. O sıralarda Kûfe'ye gelen Amr İbnu Hureys (radıyallahu anh), bir cariye ile mut'a nikahı yapar ve cariye hamile kalır. Gelip durumu Hz. Ömer'e anlatır. Halife bu vesile ile, yasağın bütün mü'minlerce bilinmediğini anlayarak meseleyi hutbe konusu yapar ve herkesin işiteceği şekilde mut'a nikahının yasak olduğunu ilan eder. YASAK HZ. ÖMER'İN İÇTİHADI DEGİLDİR: Alimler Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in mut'a nikahını yasaklarken içtihadıyla hareket etmediğine, Resulullah'tan yasakla ilgili hadis zikrederek yasağı takrir ettiğine dikkat çekerler. Powerpoint Templates Page 27
  • 28. 6- ALİMLERİN İCMAI Şarihler Hz. Ömer'in yasağından sonra, mut'a nikahının haramlığı hususunda Ehl-i Sünnet'in icmaından bahsederler. [1] * Bir kere, Hz. Ömer çok sayıda sahabenin hayatta olduğu bir devrede mut'ayı açık seçik olarak haram ilan edip, bunu herkesin duyacağı şekilde ta'mim ettiği halde, ona herhangi bir sahabenin itiraz ettiği duyulmamıştır. Aksine, daha önce mut'a nikahına ruhsat vermiş olanların hepsinin kanaatlerinden döndükleri görülmüştür. Tahavi, bu durumu şöyle yorumlar: "Ashab'ın bu meselede itiraz etmemeleri, onların, nehyettiği şeyde Hz. Ömer'e uyduklarına delildir. Bu husustaki yasakta icmaları da, ruhsatın neshedildiğine delildir ve hüccettir"[2] * Hz. Ali, ruhsatın mensuh olduğunu söyler. * Ca'fer İbnu Muhammed, mut'a hakkında sorulunca: "Bi- aynihi zina" demiştir. * İmam Malik "haram"dır demiştir. * İmam Şafii "iki kere neshedildi" demiştir. [1] Zürkani, Şerhu Muvatta 4, 47 [2] Tahavi, Powerpoint Templates a.g.e., 3, 27. Page 28
  • 29. MODERN DÖNEMDE ŞİİLERİN MESELEYE BAKIŞI Şehla Hairi’nin mut’aya İran’da nasıl bakıldığına ilişkin tespitleri şöylece özetlenebilir : İran toplumunda geçici evlilik konusunda dinî kabul ile halkın algılaması arasında paradoksal bir durum bulunmakta, fuhuşla bu tür evlilik arasında sıkı bir bağ kurulduğundan halk tarafından olumlu karşılanmamakta, dolayısıyla muta yapanlar bu ilişkiyi gizli tutma eğilimi göstermekte hatta ailelerince doğrudan veya dolaylı bir biçimde cezalandırılmakta bununla birlikte mut’a yapmak isteyen kadın ve erkekler bilinen bazı işaretleşmelerle kolayca iletişim kurabilmektedir.[1] [1] Şehla Hairi, el-Mut’a inde’ş-şia, s.277. Powerpoint Templates Page 29
  • 30. MUT'ANIN FECİ MAHZURLARINDAN BAZILARI 1) Çocukların ziyan edilmesidir. Çünkü kişinin çocukları birçok memlekette yayılır ve kendi yanında olmazlarsa, adam, onların terbiyeleriyle ilgilenemez. Böylece onlar, evlad-ı zina gibi terbiyesiz yetişirler. 2) Babanın temas ettiği kadına oğlunun da mut'a yoluyla veya normal nikah yoluyla temas ihtimali var. Bu hal aksi surette de olabilir. Hatta, kızıyla, kızın kızıyla, oğlunun kızıyla, kızkardeşiyle, kızkardeşinin kızıyla yani meharim denen nikahı ebediyyen yasaklanmış bir kadınla şu veya bu suretle temasta bulunma ihtimali vardır. 3) Birçok defalar mut'a yapan kimsenin mirasının taksim edilememesi. Çünkü bu kişinin varislerinin ne sayısı, ne isimleri, ne de yerleri bilinemez. Powerpoint Templates Page 30
  • 31. SONUÇ Ehl-i Sünnet bu meselede onların kendiliklerinden hadis uydurduğunu söylemiyor. Resulullah'ın mut'aya cevaz verdiğini, sağlığında bununla amel eden sahabilerin bulunduğunu kabul ediyor. Bu husus Ehl-i Sünnet nezdindeki sahih rivayetlerde sabittir. Ancak, diğer birçok meselede olduğu gibi Aleyhissalâtu vesselâm bunu sonradan yasaklamış, böylece neshedilmiştir. Ehl-i Sünnet, Resulullah'ın vefatından sonra, bu yasağı işitmemiş bulunan bazı sahabi ve tabiin tarafından da mut'a nikahının icra edildiğini de kabul eder. Ancak, Ehl-i Sünnet, bu tatbikatın Hz. Ömer'in meseleye müdahale edip yasağı ta'mim etmesiyle son bulduğunu ve Hz. Ömer'e hiçbir sahabinin itiraz etmediğini, böylece mut'anın haram olduğu hususunda icma hasıl olduğunu da kabul eder. Powerpoint Templates Page 31
  • 32. İşin içerisine siyasî taassup ve garazkâr muhalefet de girince, yukarıda kastettiğimiz örneklerde görüldüğü üzere, mut'a meselesinde kendiliğinden bir ayrılık ve kemikleşme ortaya çıkmıştır. Ashab'ı reddetme, kendi mezheplerinden olmayanları mü'min saymama ve Hz. Ömer buğzunu her şeyin üstünde tutma gibi bazı prensipler, onları objektiviteden uzaklaştırmış, birçok sahih rivayetlerden mahrum bırakmış, ölçülerinden geçen ve fakat işlerine gelmeyen rivayetleri de keyfî te'villere sevkederek hatalı sonuçlara atmıştır. Powerpoint Templates Page 32
  • 33. Kaynaklar •H.Mehmet Soysaldı, Nisâ Suresi 24.ayeti Işığında Mut'a Nikahı, F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Elazığ, Sayı: 2, s.165-184, 1997 •ÖZTÜRK, M., “Şiî ve Sünnî Kaynaklarda Mut’a Nikâhı Tartışması”, İslâmiyât, cilt: 7, sayı. 3, Ankara 2005. •Mut‘a Nikâhı Üzerine Bazı Mülahazalar Some Opinions About the Mut‘ah Marriage (The Temporary Marriage)153-170 •Doç. Dr. Abdullah KAHRAMAN, İslam Hukuku Dergisi, 10.sayı •Prof. Dr. İbrahim CANAN, Namus Fitnesi Mut’a, Timaş, İstanbul, 1993. •Hadis Verilerine Göre Mut'a Nikahı”, Arş. Gör. Yavuz ÜNAL O.M.Ü.İ.F.D., sy. 7, Samsun, 1993 •TDV İslam Ansiklopedisi, Mut’a maddesi, 32.cilt Powerpoint Templates Page 33