2. Amaç
hedefler
• İdrar analizinin önemi
• İdrar bileşimi
• İdrar örneğinin toplanması ve çeşitleri
• İdrarın fiziksel, kimyasal ve mikroskopik
analizinin bilinmesi ve uygulanması
2
3. İdrar analizinin önemi
• İdrar analizleri organizmada meydana gelen
hastalıklar hakkında faydalı bilgiler veren, çabuk
ve nispeten ucuz bir tanı aracıdır.
• İdrarla atılan bazı maddelerin artması, azalması,
hiç bulunmaması veya normalde yok iken idrarda
bulunması hastalıklar için önemli ip uçları verir,
teşhis veya tedaviye katkı sağlar.
4. İdrarın bileşimi
• İdrarın %95-96’sı su, %4-5’i metabolik artıklardır.
• Diyete bağlı olarak değişmekle beraber sağlıklı bir erişkin
kişinin 24 saatlik idrarında yaklaşık 60 gram kadar madde
dışarı atılır.
• Bu maddelerin yaklaşık
• 35 gramı organik,
• 25 gramı da inorganik maddedir.
• Organik maddeler: Üre, ürik asit, kreatinin, amonyak,
amino asitler, purinler, hormon metabolitleri, vitamin,
vitamin metabolitleri ve enzimlerdir.
• İnorganik maddeler: sodyum, potasyum, kalsiyum,
magnezyum, klor, fosfor, demir, bakır, çinko, iyot, flor,
kurşun ve kobalttır.
5. İdrar Örneğinin Toplanması
• İdrar, kişide idrar yolu enfeksiyonu yoksa
ve/veya idrar dışarı çıkarken deri teması
olmadıysa sterildir, fakat içeriğinden ve
sıcaklığından dolayı bakterilerin çoğalması için
elverişli bir ortam yaratır; bu yüzden de idrar
toplama aşamasında yanlış değerlendirmeleri
engellemek için belli kurallara dikkat etmek ve
idrarı verecek hastayı da örnek verme
konusunda eğitmek önemlidir.
• Araştırılacak maddenin türüne göre toplanacak
idrarın türü ve toplama koşulları da değişir.
6. Örnek Tipi Örnek toplanması Kullanım amacı
Spot idrar örneği Günün herhangi bir saatinde genital bölge temizlendikten
sonra idrarın ilk kısmının dışarı atılıp sonraki bölümünün
alınmasıdır. (orta idrar: idrar akışı esnasında ilk çıkan ve
sonda kalan idrar değil, ikisinin arasında kalan idrardır.
Rutin idrar değerlendirmesi için kullanılır.
Sabah ilk idrar Spot idrar olarak tarif edilir, fakat gece boyunca mesanede
birikmiş olan idrarın değerlendirilmesi için özellikle
sabahın idrarının kullanımını gerektiren durumlarda tercih
edilir.
Rutin idrar mikroskobik değerlendirme için
kullanılır. Günün en konsantre idrarıdır,
özellikle protein ve bilirubin tayini için
uygundur.
Tokluk idrarı Yemekten iki saat sonra alınan idrar örneğidir.
Spot idrar olarak tarif edilir.
Artmış ürobilinojen varlığını kesinleştirmede en
ideal örnektir. Ayrıca diyabet hastalarında ve
şeker yükleme test takibinde de kullanılan idrar
örneği türüdür.
24 saatlik idrar Hasta ilk gün sabah 8.00 de ilk idrarını dışarı atar, daha
sonraki tüm idrarlarını temiz bir kapta toplar, son olarak
ertesi gün saat 8.00 deki idrarını da bu kaba ekler.
Biriktirilen idrar buzdolabında veya serin bir ortamda
bekletilir.
Kantitatif ölçüm gerektiren bazı testler için veya
böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek için
kullanılır.
Kateterle
toplanan idrar
örneği
Mesaneye yerleştirilen kateterden spot idrar örneği alınır. İdrar yapamayan hastalarda ya da özellikle
mesane içi analiz gerektiren durumlarda tercih
edilir. Özellikle kadınlarda idrar yolu
enfeksiyonlarının etkeni araştırılırken
bakteriyolojik tetkik amaçlı da kullanılır.
Steril idrar
örneği
Kapaklı, koruyucu madde içermeyen streril idrar kabına
genital bölge özel temizleme çözeltisi emdirilmiş sargı
beziyle silindikten sonra ‘orta idrar’ olarak yapılarak
verilmelidir.
Mikrobiyolojik analizler için kullanılır.
7. • Spot (anlık) idrar: Mümkün olduğu kadar sabah
açlık idrarı tercih edilmelidir. Çünkü bu idrar
mikroskobik analiz ve protein gibi maddeler
bakımından daha konsantredir.
• İdrarın taze olması ve hemen çalışılması
• uzun süre bekletilen idrarda aşağıdaki değişiklikler
meydana gelir.
1.Bakteri varsa çoğalır.
2.Glukoz varsa azalır (bakteriler tarafından kullanılır)
3.Bazı bakterilerden dolayı üreden amonyak meydana
gelir ve idrarın pH sı asit ise alkali olur.
4.İnorganik maddeler çökelir, tortu ve bulanıklık
meydana gelir.
5.Şekilli elemanlar varsa parçalanır.
8. Kantitatif analizler için toplanan 24 saatlik idrarın
korunmasında koruyucu tedbirler uygulanır:
-Fiziksel koruma: En iyi en çok tatbik edilen usuldür. İdrar
+4 C de buzdolabında saklanır. 24 saatin sonunda
bekletilmeden analiz yapılır. Analiz öncesi idrarın oda
ısısına gelmesi sağlanmalıdır.
-Kimyasal maddelerle koruma: İdrarın içine çeşitli kimyasal
maddeler eklenerek koruma sağlanır.
• Fenol ve trikrezol: İyi bir koruyucu olup uzaktaki
laboratuvara gönderilecek idrarlara konur. 30 ml idrara 1
damla eklenir.
• Konsantre asetik asit, sülfürik asit, hidroklorik asit: Bazı
testler için bu koruyucu maddeler konur. Konsantre
asittten 5 ml 24 saatlik idrar için yeterlidir.
• Borik asit: 24 saatlik idrar için 1 gr yeterlidir.
9. Çocuklardan İdrar Toplanması
• Bebekler ve küçük çocuklar istenen zamanda
idrar veremediklerinden, bunların idrarı özel
torbalar içinde toplanır.
• Ticari olarak piyasada bulunan bu torbalar
uygun şekilde çocuğun genital organlarının
etrafına yapıştırılır. Çocuklar idrarını yaptıktan
sonra idrar numunesi bekletilmeden
laboratuvara ulaştırılır.
10. İdrar Örneklerinin Saklanması
• Alınan idrar örneğinin analizleri oda
sıcaklığında mümkünse 30 dakika içinde
yapılmalı; en fazla 2 saat içinde test
edilmelidir.
• Alınan idrarın değerlendirmesi 2 saat içinde
yapılamayacaksa +4 C de saklanmalıdır. Oda
sıcaklığında bekletilen idrarın içeriğinde
zamanla değişiklikler olacağından hatalı
değerlendirmeye neden olur.
11. Oda sıcaklığında bekletilen idrarda meydana
gelebilen değişiklikler:
Parametre Değişiklik Nedeni
pH Artar Üre amonyağa dönüşür
Hücreler Kaybolur Parçalanır
Kristaller Kaybolur Çözünür
Silendirler Kaybolur Çözünür
Şeker Azalır Glikoliz
Aseton Azalır Uçar
Asetoasetik asit Azalır Asetona dönüşüp uçar
Bilirubin Azalır Biliverdine okside olur
Ürobilinojen Azalır Ürobiline okside olur
12. İDRAR ANALİZLERİ
• Rutin idrar analizleri süreli olarak toplanmayan
tüm idrar örneklerine uygulanır.
• Kalitatif analizde herhangi bir maddenin
idrarda bulunup bulunmadığı tespit edilir.
• Yarı kantitatif analizde idrarda bulunan
herhangi bir maddenin miktarı +1, +2, +3
şeklinde belirtilir.
• Kantitatif analizde ise idrarda bulunan madde
miktarı mg veya gr cinsinden tayin edilir.
13. Rutin idrar analizleri 3 aşamadan oluşur.
• İdrarın fiziksel analizi: Ölçüm olmadan, kendi
duygularımızla algıladığımız özellikler incelenir.
• İdrarın kimyasal analizi: Kimyasal yöntemlerle
(çoğunlukla striplerle) yapılan incelemelerdir.
• İdrarın mikroskobik analizi: Mikroskop altında
yapılan görsel değerlendirmelerdir.
14. 1.İdrarın Fiziksel Analizi
• İdrarın fiziksel analiz aşaması, herhangi bir
ölçüm cihazına gerek duymadan kendi
duyularımızla algıladığımız idrar özelliklerini
ifade eder. Sadece fiziksel özelliklere bakarak
kimyasal ve mikroskobik analizde nelere dikkat
edeceğimiz konusunda fikir sahibi olabiliriz.
• İdrarın fiziksel analizinde renk, görünüm, koku,
özgül ağırlığı incelenir.
15. • Normal günlük idrar hacmi 1200-1500 ml olmakla
birlikte 600-2000 ml arasındaki miktarlarda normal
kabul edilmektedir.
Günlük idrar hacminin
• 2 L den fazla olmasına poliüri,
• 500 ml den az olmasına oligüri,
• 50 ml den az olmasına anüri denir.
1.İdrarın hacmi:
16. • Normalde berrak olan idrar, renksizden koyu sarı
renge kadar değişebilen bir görünüme sahiptir.
• İdrarın görünümü normal metabolik fonksiyonlar,
fiziksel aktivite, beslenme ve patolojik nedenlere
bağlı olarak değişebilir.
2. İdrarın Görünümü:
17. • Seyreltik idrar soluk sarı, konsantre idrar ise
koyu sarıdır. Bilirubin, idrarın sarı-turuncu, kan
ise idrarın kırmızı görünmesine neden olur.
18. Fiziksek Özellik Renk Sebep
RENK Sarı -kehribar Normal pigmentasyon
Turuncu Ürobilin
Kırmızı Kan, pigment, ilaç
Açık kırmızı Hemoglobin
Bulanık kırmızı Eritrosit
Koyu kırmızı-kahverengi Miyoglobin, porfrinler
Siyah Melanin, homogentisik asit
BERRAKLIK Berrak Normal veya seyreltik idrar
Bulanık Mukus, fosfatlar, üratlar,
kristaller, bakteri, kan, yağ,
silendir
KÖPÜK Beyaz, az miktarda Normal
Beyaz, bol Protein
Sarı, bol Bilirubin
19. • Taze idrar kendisine has aromatik bir kokuya sahiptir.
• Beklemiş idrar örneklerinde ürenin yıkılmasından
kaynaklanan belirgin bir amonyak kokusu olur. Bakteriyel
enfeksiyonlar hoşa gitmeyen bir kokuya, diyabet ise
keton cisimlerinin varlığına bağlı olarak tatlı, meyvemsi
bir kokuya sebep olur.
• Bir konjenital amino asit metabolizması bozukluğu olan
• Maple Syrup hastalığında, idrarın bu hastalığa özgü
keskin akçaağaç pekmezine benzeyen kokusu tanıya
yardımcı olur.
• Fenilketonürili çocukların bezinde çok özel koku
meydana gelir. Bu durum bebeklik döneminde fark
edildiğinde çocuklukta oluşabilecek zeka gerilikleri
tedaviyle engellenebilmektedir.
• İzovalerik asitemi, terli ayak kokusu verir.
3. İdrarın Kokusu:
20. Fiziksek Özellik Sebep
Koku Aromatik Normal idrar
Amonyak Bakteriyel üreme
Rahatsız edici pis koku İlerlemiş idrar yolu enfeksiyonu
Tatlı veya meyvemsi koku Keton cisimleri, bazı metabolitler
Çemen kokusu Akçaağaç şurubu hastalığı (maple
syrup)
Ayak kokusu İzovalerik asidemi olasılığı
Küf kokusu Fenilketonüri olasılığı
21. • Özgül ağırlık ve ozmolalite idrar örneğinin rölatif olarak
konsantrasyon ve dilüsyon derecesini gösterir.
• Böbreğin reabsorbsiyon yeteneği idrarın özgül ağırlığı
ölçülerek değerlendirilebilir.
• İdrarın özgül ağırlığı toplam hacimde erimiş katı
maddelerin rölatif oranını gösterir.
• Normal idrarın özgül ağırlığının çoğunu, üre, sodyum, klor,
sülfat ve fosfat oluşturur. Rastgele alınan idrar örneklerinin
çoğunun özgül ağırlığı 1,015-1,025 arasındadır.
• Diabetes insipidus, konsantrasyon yeteneğinin kaybına
bağlı olarak özgül ağırlığı 1,001’e kadar düşebilen çok fazla
miktarda idrar üretilmesine neden olur
• 1,030’dan daha yüksek özgül ağırlıklı idrar,
dehidratasyonda görülür. Bu durum ayrıca diabetes
mellitus ve adrenal yetmezlikte de görülebilir.
4. İdrarın Özgül Ağırlığı
22. • İdrarın konsantrasyonu ozmolalitesi ölçülerek de
değerlendirilebilir.
• Ozmolalite birim kütle başına düşen partikül
sayısını belirtir ve mOsm/kg olarak ifade edilir.
• Özgül ağırlık ise idrar ağırlığının, eşit hacimdeki
suyun ağırlığının kıyaslanmasıdır. Bunu tayin eden
faktörler idrardaki partiküllerin sayısı ve
büyüklüğüdür.
• 24 saatlik idrar örneğinin ozmolalitesi ortalama
500-800 mOsm/kg sudur.
• Dehidratasyonda idrar osmolalitesi 800-1400
mOsm/kg a çıkarken,
• diürezde ise 40-80 mOsm/kg a kadar düşebilir.
23. 2.İdrarın Kimyasal Analizi
Bileşenler Referans Değerler
Albumin < 15-30 mg/L
Kreatinin 1,2-1,8 g/gün
Glikoz < 300 mg/L
Keton < 50 mg/L
Total Bilirubin Negatif
Total Protein 50 mg/gün
Üre azotu 7-16 g/gün
Ürik asit 300-800 mg/gün
Ürobilinojen < 1 mg/L
Potasyum 30-100 mmol/gün
Sodyum 85-250 mmol/gün
Fosfor 0,9-1,3 g/gün
Kalsiyum 100-250 mg/gün
pH 4,7-7,8
Özgül Ağırlık 1,005-1,030
Ozmolalite > 600 mOsm/L
24. İdrarın rutin kimyasal analizi
• en hızlı şekilde reagent strip metoduyla yapılır.
İdrar analiz stripleri her birine farklı maddenin
analizi için reaktif emdirilmiş pedlerden oluşur.
Her ped idrarda bulunan farklı bir maddenin
miktarına göre renk değişikliğine uğrar, biz de
gözle ya da cihazla idrar içinde araştırdığımız o
belirli maddenin yaklaşık miktarı hakkında bilgi
ediniriz. Bu stripler idrar örneğine daldırılıp
çıkarılır ve oluşan renk 0-60 sn içinde renk
skalasıyla karşılaştırılır.
25.
26. 1- Tam idrar analizi için taze örnekler kullanılır. Günün her
hangi bir saatinde alınan örnek uygundur.
2- İdrar örneği temiz, ağzı kapaklı bir kaba alınmalı ve
etiketlenmelidir.
3- Alınan örnek fazla bekletilmeden incelemeye
alınmalıdır.
4- 12 mL kadar idrar temiz bir tüpe aktarılır.
5- Önce idrarın rengi, görünümü, kokusu gibi fiziksel
özellikleri kaydedilir.
İdrar örneğinin striple kimyasal analizi:
27. 6- İdrar stripinin tüm bantları; iyi
karıştırılmış örneğin içine daldırılır.
Strip idrarın içinde 1 saniyeden fazla
tutulmamalıdır.
7- Stripin yan kenarı absorban bir
kağıda değdirilerek üzerindeki fazla
idrar uzaklaştırılır.
8- Reaksiyonun tamamlaması için
beklerken ve okuma sırasında strip
yere yatay olmalıdır.
28. 9- Bekleme süresi üründen ürüne değişebilmekle
beraber genellikle 60–120 saniyedir. Lökosit
esteraz testi 120. saniyede, diğerleri 60. saniyede
değerlendirilir.
10- Yeterli ışık kullanılarak her bir banttaki kimyasal
reaksiyon sonucunda oluşan renk değişimi
üreticiden elde edilen renk kartı ile karşılaştırılır
ve kaydedilir.
29.
30. • Normal idrarın pH' ı 4,7-7,8 dir. Ortalama 6
civarındadır.
• İdrar bekletildiğinde pH’ı yükseldiğinden pH
ölçümleri taze idrar örneklerinde yapılmalıdır.
• İdrar pH tayini
• Günümüzde metil kırmızısı ve bromtimol
mavisi içeren idrar stripleri kullanılmaktadır.
1.İdrarın pH’I:
31.
32. • Normal idrar <10 mg/dL veya <100 mg/gün
protein içerir.
• Albumin düşük moleküler ağırlığı nedeniyle
normal idrarda bulunan başlıca serum proteinidir
ve idrar proteinlerinin yaklaşık üçte birini
oluşturur. Geri kalan idrar proteinleri ise
plazmadan filtre olabilen α, β ve γ globulinlerdir.
Molekül ağırlığı 50-60 binden düşük olan plazma
proteinleri glomerüler membrandan geçebilirler,
ancak bu bu proteinlerin hemen hemen tamamı
proksimal tübülüs hücrelerinden geri emilir. Bu
nedenle glomerül hasarına bağlı filtrasyon artışı
veya azalmış geri emilim sonucu proteinüri gelişir.
2.İdrarda Protein:
33.
34.
35. TCA Deneyi İdrarda Protein Aranması
• Ayıraç: TCA çözeltisi
• Deneyin yapılışı: Deney tüpüne alınan idrar üzerine
birkaç damla TCA çözeltisi damlatılır. İdrarda beyaz
bulanıklık oluşması idrar da proteinin var olduğunu
gösterir.
36. Sülfosalisilik Asit Deneyi
• En güvenilir protein arama yöntemdir. Bir miktar
süzülmüş idrarın üzerine eşit miktarda % 20 'lik
sülfosalisilik asit konulur, karıştırılır ve 10 dakika
beklenir.
• Bulanıklık nedeni, sülfosalisilik asit ile proteinlerin amin
(-NH2) gruplarının bağlanması sonucu oluşan
çözünmeyen komplekstir. Oda ısısında oluşan bulanıklık
ve/veya çökmenin derecesi aşağıdaki tanımlamalara
göre yapılabilir.
• Negatif- Bulanıklık oluşmaz (≤5 mg/dL)
• Eser- Farkedilebilir bulanıklık (≈ 20 mg/dL)
• (+)= Bulanıklık var, granülasyon yok (≈ 50 mg/dL)
• (+ +)= Granülasyon birlikte bulanıklık (≈ 200 mg/dL)
• (+++)= Granülasyon ve çökelme ile bulanıklık (≈ 500 mg/dL)
• (++++)= Çökmüş protein kümeleri veya katı çökelti oluşumu (≥1.0 g/dL)
37. • Dolaşımdaki glikoz, glomerüler filtrata geçer
ancak tamamı proksimal tubuluslardan geri
emildiğinden normal koşullarda idrarda glikoz
veya diğer monosakkaritler bulunmaz.
• Kan glikoz düzeyi, tubuluslardan glikoz geri
emilimi için böbrek eşiği olan 180 mg/dL'yi
aştığında idrara glikoz çıkmaya başlar. İdrarda
glikoz bulunmasına glikozüri denir.
3.İdrarda Glikoz ve Diğer Şekerler:
38. • Striple idrarda glukoz analizi: Günümüzde hızlı
sonuç verdiği ve uygulaması kolay olduğu için
idrarda glikoz aramak için genellikle glikoz
oksidaz, peroksidaz ve indirgenmiş bir
kromojenin birlikte emdirildiği idrar stripleri
kullanılmaktadır.
• Glukoz glukoz oksidaz ile ilk olarak glukonik asit
ve H2O2 ye oksitlenir. Oluşan H2O2 renksiz
kromojen madde ile reaksiyona girer. Hidrojen
peroksidaz ile kataliz edilen bu reaksiyon sonucu
renksiz kromojen madde oksitlenir.
39. İdrarda Fehling Testi ile Glikoz Analizi
• Ayıraçlar:
• 1- Fehling I : %7 CuSO4 çözeltisi
• 2- Fehling II: 350 g sodyum-potasyum tartarat ve 100 g NaOH
içeren çözelti
Deneyin prensibi: Fehling I ve Fehling II ayıraçları
karıştırıldığında CuSO4 + 2NaOH Cu(OH)2 + Na2SO4
reaksiyonu gerçekleşir. Oluşan bakır (iki) hidroksit (Cu(OH)2),
mavi renklidir ve alkali ortamda çökme eğilimindedir.
Çökelmeyi Fehling II ayıracındaki sodyum-potasyum tartarat
önler.
• Yapılarında serbest aldehit ve keto grubu bulunan şekerler,
sıcak ve alkali ortamda Fehling I ayıracındaki iki değerlikli
bakırı indirger.İndirgeme sonucu mavi renkteki Cu(OH)2, önce
sarı renkli bakır(bir) hidroksite (CuOH), ısıtılmaya devam
edildiğinde de kiremit kırmızısı rengindeki bakır (bir) oksite
(Cu2O) dönüşür. Ortamda indirgen şeker yoksa ısıtma sonucu
mavi renk değişmez.
40. • Deneyin yapılışı: Deneyin başlangıcında, bir deney
tüpüne eşit hacim Fehling I ve Fehling II ayıraçları
konur ve açık alevde kaynatılır. Bu işlem deney
ortamında indirgen bir madde olup olmadığını
belirlemek için yapılır. Isıtmakla ayıracın rengi
değişmemelidir.
• Ayıracın renginin değişmediği görüldükten sonra
kaynatılmış ayıraç bulunan tüpe, ayıracın hacmi
kadar idrar eklenir ve tekrar kaynatılır. İdrarda
glikoz (veya diğer indirgen şekerler) varsa turuncu-
kırmızı bir renk oluşur.
41. İdrarda Benedict Testi ile Glikoz Aranması
1. Bir adet deney tüpü alınarak içerisine 2,5 ml
benedict ayıracı koyulur.
2. Üzerine 4-5 damla idrar ilave edilir.
3. Tüp kaynar su banyosunda 4-5 dakika bekletilir ve
takip edilir.
4. Oluşan renklerin yorumları şöyledir:
• Mavi veya çok açık yeşil => (-)
• Yeşil (tortulu) => (+)
• Yeşil - sarı (tortulu)=> (+ +)
• Sarı - portakal (tortulu)=> (+ + +)
• Portakal - kırmızı (tortulu) => (+ + + +)
43. • İdrarda ölçülebilir miktarda keton cismi
bulunmaz. Kan keton cismi düzeyi yükseldiğinde
keton cisimleri olan asetoasetik asit, β-
hidroksibütirik asit ve aseton idrarda bulunur.
• Ketonüri genellikle insülin eksikliğinin göstergesi
olduğundan idrarda keton cisimlerinin tayini tip
1 diyabetin kontrolünde önemlidir.
• Sık ve yoğun egzersiz, karbonhidrattan fakir
beslenmede ketonüriye yol açar.
• Kusma ve diyare gibi durumlarda da genellikle
ketonüri görülür.
4.İdrarda Keton:
44. Weyl-Legal (nitroprussiyat) Deneyi
• Ayıraçlar: 1 N NaOH, CH3COOH (% 20), sodyum
nitroprussiyat (% 5)
• Deneyin yapılışı: 2-3 mL idrar bir deney tüpüne alınarak
üzerine NaOH çözeltisi damlatılıp alkalileştirilir. Sonra
sodyum nitroprussiyat çözeltisi eklenir ve kırmızı renk
oluştuğu gözlenir. Bu renk hem aseton, hem de idrarın
normal bileşeni olan kreatinin nedeniyle oluşabilir.
Ancak kreatininin ayıraçla oluşturduğu renk, asit
ortamda kaybolur. Asetonun oluşturduğu renk ise
kaybolmaz. Bunu ayırt etmek için tüpe % 20'lik asetik
asit damlatılır. Aseton varsa asit ilavesiyle renk daha
koyu kırmızıya döner. Kreatininin oluşturduğu kırmızı
renkli kompleks asit ortamda parçalanır ve renk
kaybolur.
45. Striple keton cisim aranması:
• Günümüzde keton cisimleri için kullanılan strip,
sodyum nitroprussiyat reaksiyonu esasına dayanır.
• Bu yöntemle aseton ve asetoasetik asit tayin
edilebilir,
• -hidroksibutirik asit tayin edilemez.
• Sodyum nitroprussiyat öncelikle asetoasetik asitle
reaksiyona girer. Üç keton cisminden idrarda en çok
miktarda çıkan -hidroksi butirik asittir. Ancak, pratik
direkt bir metodu bulunmadığından rutin idrar
analizinde aranmaz.
• Fenolsülfoftalein veya fenilketonlar, L-DOPA
metabolitleri ile yalancı renk reaksiyonu oluşabilir
46. • İdrarda >5 eritrosit/µL bulunması klinik olarak
önemlidir.
• Kan idrarda sağlam eritrosit şeklinde (hematüri)
• veya eritrositlerin yıkım ürünü olan hemoglobin
şeklinde (hemoglobinüri) bulunur.
• İdrarda fazla miktarda kan bulunduğunda direkt
gözlemle tayin edilebilir; idrar bulanık ve kırmızı
renklidir.
• Hemoglobinüri de ise idrar berrak kırmızı olarak
görünür.
• Hematüri ve hemoglobinüri ayrımı mikroskobik
incelemeyle yapılır. İdrar sedimenti mikroskobik
incelemeyle saptanır, serbest hemoglobin ise
kimyasal testlerle tayin edilir.
5.İdrarda Kan:
47. • Serbest hemoglobindeki hem yapısının
peroksidaz benzeri aktivitesi bulunur.
Hemin bu aktivitesi ile stripte bulunan
bir organik peroksit ile renklendirici
madde tetrametilbenzidin arasındaki
reaksiyonu katalizler.
• Tetrametilbenzidinin oksitlenmesine
bağlı olarak idrarda strip ile 0.05-0.3
mg/dL hemoglobin saptanabilir. Yüksek
dansiteli ve protein düzeyi yüksek olan
idrarda test duyarlılığı azalır.
48. • Benzidin deneyi: Hemoglobindeki
pseudoperoksidaz aktivitesinin H2O2 ve benzidin
arasındaki oksidoredüksiyon reaksiyonunu
katalizlemesi sonucunda renksiz benzidin, mavi-
yeşil renkli dehidrobenzidine dönüşür.
• Hem hematüride, hem de hemoglobinüride
pozitif sonuç verir.
• Deneyin yapılışı: Benzidin türevleri ve H2O2
içeren kâğıt şeritler kullanılır. Bir tablet, beyaz
kâğıt üzerine konur ve üzerine 1 damla idrar
damlatılır. 1-2 dakika sonra kağıda yeşil-mavi bir
renk geçmişse idrarda hemoglobin vardır. Bu test
idrarda lökosit varlığında yanlış pozitif, askorbik
asit gibi idrarla atılan bazı antioksidan ilaçları
varlığında ise yanlış negatif sonuç verebilir.
49. • Suda çözünmeyen bir bileşik olan
• indirekt bilirubin kanda albumine
bağlanarak taşındığından böbreğin
glomerüler bariyerini geçemez.
• Glikuronik asitle konjugasyon sonucu
oluşan direkt bilirubin ise suda
çözünebildiğinden kandaki miktarı
arttığında idrara çıkabilir.
• İdrarda bilirubin bulunmasına bilirubinüri
denir ve idrarın rengi sarı-turuncu görünür.
6.İdrarda Bilirubin:
50. Rosin-Trousseau testi:
• Deney tübüne bir miktar (5 ml) idrar konulur.
Tüp eğik durumda iken üzerine 2-3 mL %1'lik
alkol-iyot karışımı pipetlenerek tabakalanması
sağlanır. İdrarda bilirübin varsa, değinme
yüzeyinde belirgin yeşil bir halka oluşur.
51. • Striple bilirübin aranması:
• Striple bilirübin reaksiyonu, bilirübinin asit
ortamda diazo tuzlarıyla reaksiyonlaşması
esasına dayanır. Diazo tuzunun türüne göre
farklı renkler görülebilir. 2,6-diklorbenzen-
diazoniyum tetraflorborat içeren striple
pembeden menekşeye kadar değişen renk
oluşur.
• İdrar örneği taze olmalıdır, çünkü idrarda
bulunan bilirübin glikuronid hızla daha az
reaktif serbest bilirübine hidroliz olur.
Örneğin uzun süre ışığa maruz kalması ile
yalancı-negatif sonuçlar görülebilir.
52. • Ürobilinojen kolonda bakteriler tarafından bilirubinden
oluşan bir safra pigmentidir.
• Ürobilinojenin çok az bir kısmı da idrarla atılır ve renksizdir.
• Normal koşullarda 24 saatlik idrarda 0,5-2,5 mg kadar
ürobilinojen bulunur.
• İdrar ürobilinojen ölçümü karaciğer hastalığının erken
tanısında önemli olabilir.
• Karaciğer hastalığı ve hemolitik bozukluklarda idrar
ürobilinojen düzeyi artar.
• İdrar ve feçeste ürobilinojenin yokluğu bilirubinin barsağa
geçişini önleyen safra kanalı tıkanıklığına bağlı olabilir.
Feçes soluk renkli olabilir. Normal bağırsak florasını
baskılayan geniş spektrumlu antibiyotikler, bilirubinin
ürobilinojene dönüşümünü engelleyerek feçes ve idrar
ürobilinojen düzeyinin azalmasına yol açar.
7.İdrarda Ürobilinojen:
53. İdrarda kalitatif yöntemlerle ürobilinojen aranması
Ehrlich deneyi
• Ayıraçlar:
• Ehrlich ayıracı:2 g p-dimetilaminobenzaldehit 50 mL distile
suda çözünür, üzerine 50 mL derişik HCI eklenir.
• Doymuş sodyum asetat
• Kloroform
• 3-5 mL idrara birkaç damla Ehrlich ayıracı damlatılır ve
çalkalanır. Ürobilinojen ya da sterkobilinojen varsa, zayıf ya
da kuvvetli pembe-kırmızı bir renk görülür (beyaz zemine
tutulan tüpün üst kısmından bakılmalıdır).
• Normal idrarda az miktarda ürobilinojen çıktığından hafif
pembe renk oluşabilir. Daha koyu pembe-kırmızı renk
değişimi için (+ ), (++) , (+++) olarak değerlendirme yapılır.
Hiç renk oluşmaması ise ürobilinojenin bulunmadığını
gösterir.
54. • İdrarda nitrit tayini başlangıçta asemptomatik
olan mesane enfeksiyonlarının erken dönemde
saptanması açısından önemlidir. Bakterilerin
varlığını gösteren bir testtir.
• Nitrit testinin prensibi, bazı bakterilerin normal
idrarın bir bileşeni olan bazı bakterilerin normal
idrarın bir bileşeni olan nitratı nitrite indirgeme
yeteneğinin gözlenmesine dayanır.
• Nitrat redüktaz aktivitesine sahip olan bakteriler
nitratı nitrite çevirirler. Normal idrarda nitrit
bulunmaz, nitrit testi pozitif ise idrarda bakteri
varlığını gösterir, tanı için kültür yapılması gerekir
8.İdrarda Nitrit:
55. • Bu yöntem idrarda belirli miktarda (>105 -106 )
bakterinin bulunması halinde, bu bakterilerin
nitratı nitrite indirgeyen enzimleri ile oluşan bir
reaksiyondur.
• Başlıca mikroorganzimalar Escheria Coli,
Klebsialla, Enterobakter, Proteus, Psödomonas
türevleridir.
• Negatif sonuç bakteriüri olmadığını göstermez.
• Enterokoklara bağlı enfeksiyonlarda bakterinin
nitrat indirgeyen enzimleri olmadığından nitrit
reaksiyonu negatif kalır.
• Nitrit testinin pozitif olması halinde kültür
çalışması yapılmalıdır.
56. • İnsandaki nötrofil azurofilik granüller esteraz
aktivitesi gösteren 10 kadar protein içerir ve esteraz
aktivitesi bu hücreler için bir marker olarak kullanılır.
İdrarda nötrofil ve diğer hücreler labil olduğundan
lökosit esteraz aktivitesi mikroskopta saptanamayan
bu hücrelerin kalıntılarının saptanması için
gereklidir.
• İdrarda belirli miktarda nötrofilin bulunması idrar
yolu enfeksiyonunu düşündürür.
• Pozitif lökosit esteraz bulgusu, idrarda bozulmamış
veya parçalanmış nötrofil varlığını gösterir.
• Negatif lökosit esteraz üriner enfeksiyon
ihtimalinden uzaklaştırmakla birlikte idrar, bakteri
varlığı açısından sediment ve/veya kültür ile
incelenmelidir.
9.İdrarda Lökosit Esteraz Aranması (Lökosit Tayini):
57. • Okside edici ajanlar ve menstrüel kontaminasyon
ile interferans görülebilir.
• Yüksek askorbik asit varlığı reaksiyonu inhibe
edebilir.
• Yüksek dansite, glikoz ve protein varlığı test
sonuçlarını azaltabilir. İdrarın vajinal sıvı ile
kontaminasyonu yalancı-pozitif sonuca sebep
olabilir, mikroskopta çok miktarda skuamöz epitel
hücreleri ve bakteri görülebilir. Trikomonas ve
eozinofiller de yalancı-pozitifliğe sebep olabilecek
alternatif hücresel esteraz kaynağı oluştururlar.
9.İdrarda Lökosit Esteraz Aranması (Lökosit Tayini):
58. İDRARIN MİKROSKOBİK ANALİZİ
• Çözünemeyen bileşiklerin saptanması
amacıyla idrar mikroskopta incelenir.
• İdrar sedimenti hastanın idrarı santrifüje
konulduktan sonra tüpün dibine çökmüş
kısmına denir. İdrarın en az %95 i sudur,
santrifüj edilmeyen idrar örneğinde içindeki
maddelerin çoğu görülmez.
• İdrar sedimentinde görülebilecek şekilli
elemanlar eritrositler, lökositler, epitel
hücreleri, silindirler, mikroorganizmalar,
spermatozoa, kristaller.
59. • İdrar sedimentinin hazırlanması:
idrar iyice karıştırılır, 10-15 ml kadar
idrar temiz bir santrifüj tüpüne alınır.
• Tüp kapatılıp 450 g de 5 dk santrifüj
edilir; bu hızda hücreler
parçalanmadan en konsantre idrar
sedimenti elde edilir.
60. • Santrifüj sonrası dipte 0,5-1 ml idrar kalacak
şekilde üstteki idrar atılır ve idrar sedimenti
lam üzerine konur ve üzeri lamelle kapatılır.
Daha sonra ışık mikroskobunda önce x10 ile
büyütülerek dağılıma bakılır, daha sonra da
x40 ile asıl sayım yapılır, her şekilli elemanın
bu toplam alanlardaki ortalaması sonuç
olarak yazılır.
61. • İdrarda eritrositler nükleussuz 7 µm çapında, soluk
renkli bikonkav refle veren diskler şeklinde görülürler.
• Konsantre idrarlarda hücrelerin su kaybetmeleri
nedeniyle büzülerek, kenarları tırtıklı veya düzensiz
görünebilirler.Dilüe idrarlarda ise hücrelerin su
çekerek şişmeleri ve lizise uğramaları sonucu sadece
hücre membranı görünebilir.bu büyük boş hücreler
ghost hücreler olarak adlandırılır.
Eritrositler:
62. • Eritrositler normal idrarda ya hiç bulunmaz ya da
çok az sayıda bulunabilirler.
• İdrarda eritrositlerin varlığı glomerül membran
hasarı veya genitoüriner sistemdeki vasküler
hasarla ilişkilidir ve mevcut hücre sayısı hasar
derecesinin göstergesidir.
• Yoğun egzersiz sonrası eritrositlerle birlikte
idrarda hiyalin, granüler ve eritrosit silindirleri de
görülebilir, bu görünüm patolojik değildir ve
dinlenmekle ortadan kalkar.
• İdrar örnekleri incelenirken menstrüel
kontaminasyon olasılığı da dikkate alınmalıdır.
63. • Ortalama çapları yaklaşık 12 µm olan lökositler
idrar sedimentinde eritrositlerden daha büyük
olmaları ve birçok lobdan oluşan granüllü
nükleuslarıyla ayırt edilirler.
• İdrar sedimentinde bulunan başlıca lökositler
polimorfonükleer lökositlerdir (nötrofiller).
• Oda sıcaklığında 2-3 saat bekletildiğinde lökositlerin
yaklaşık %50 si kaybolduğundan idrar sedimenti
örnek alındıktan sonra hemen incelenmelidir.
• İdrarda lökositlerin özellikle de nötrofillerin artması
piyüri olarak adlandırılır; üriner sistemde bir
enfeksiyon bulunduğunu gösterir.
Lökositler:
64. • Mesane tümörleri de idrarda
lökosit artışına neden olur. İdrar
lökositleri ayrıca ateşli hastalıklar
ve yoğun egzersiz sonrasında
geçici olarak artış gösterebilir.
65. • Sık karşılaşılan şekilli elemanlardan
birisidir. İdrar yollarının herhangi bir
kısmından dökülmüş olabilir. İdrar çıkan
epitel hücreleri genellikle genitoüriner
sistemden kaynaklanır. Bu hücreler fazla
sayıda ve anormal formlarda olmadıkça
eskimiş hücrelerin döküntüleri olarak,
idrarda bulunmaları normal olarak kabul
edilir.
• Eğer sayıları normalden çoksa idrar
yollarında bir sorun olduğu (enfeksiyon,
ilaç kullanımı) anlamına gelebilir.
• Epitel hücreleri:
66. İdrarda üç tip epitel hücresi görünür.
• 1. Skuamoz epitelyal hücreler: İdrar sedimentinde en sık
rastlanan büyük hücrelerdir. Kadında vajina ve üretradan,
erkeklerde üretranın alt kısmından kaynaklanır ve taze
olmayan idrar örneklerinde çabuk bozulur.
• 2.Ürotelyal epitel hücreler: İdrar sedimentinde az miktarda
bulunan normal hücre döküntüleridir. Pelvis renalis, kaliksler,
üreterler, mesane ve üretranın üst kısmından kaynaklanan ve
boyut olarak skuamoz hücrelerden daha küçük hücrelerdir.
• 3.Renal tubuler epitel hücreleri: İdrarda bulunan epitelyum
hücrelerinin en önemlisidir. Normal idrarda az sayıda tübüler
hücre görülebilir, bunlar eskimiş hücrelerin döküntüleridir. Bu
hücrelerin sayılarının artması tubuler hasarı gösterir.
67.
68. • Normal idrar sterildir. Ancak idrar
toplanması sırasında dış ürogenital
bölgeden kontaminasyon ve idrarın
oda sıcaklığında bekletilmesine bağlı
olarak idrarda mikroorganizmalar
görülebilir. Lökosit sayısındaki artışla
birlikte olmadıkça idrarda bakteri
görülmesinin klinik önemi yoktur.
• Lökositlerle birlikte idrarda aynı türden
>105 bakteri /mL bulunması üriner
sistem enfeksiyonunu gösterir.
Mikroorganizmalar:
69. Her sahada >20’den fazla bakteri anlamlıdır.
İdrarda görülen en patojen bakteriler; gram(-)
E.Coli ve proteus’dur
70. • Silendirler nefronda oluşan ve idrar
sedimentinde bulunan yapılardır.
• Silendirlerin başlıca bileşeni distal
tubuluslar ve toplayıcı kanalların epitel
hücreleri tarafından üretilen ve normal
şartlarda sabit hızla ekstrete edilen
Tamm-Horsfall proteinidir. Bu proteinler
tübüllerin içine salınır ve idrar yapısında
dışarı atılır. Bu protein hem normal hem
patolojik idrar örneklerinde bulunur,
ekskresyon hızı stres ve egzersiz gibi
durumlarda artar.
Silendirler:
71. • Düşük pH, artmış iyonik konsantrasyon,
• hücreler veya hücre artıklarına bağlı olarak
nefronda tıkanıklık oluşması,
• glomerül hasarı sonucu tubuluslara fazla
miktarda protein girdiğinde
• silindir oluşumu artar.
• Genellikle proteinin fazlası albumindir.
• Bence- Jones proteini gibi proteinler silindir
oluşumuna neden olur.
• Plazma proteinleri Tamm-Horsfall proteini
ile reaksiyona girerek ya da birleşerek daha
az şeffaf granüler silendirleri
oluşturabilirler.
72. • Hiyalin silendirleri: Hemen tamamı
Tam-Horsfall proteininden oluşan bu
silindirler, en sık görülen tiptir. Hücre
içermeyen konsantre protein
silendirlerine hiyalin silendir denir.
• Morfolojileri oldukça değişkendir,
paralel kenarlı, yuvarlak uçlu ve
silindiroid formları vardır. Homojen,
şeffaf, jelatine benzer bir maddeden
yapılmıştır.
• Hiyalin silindirler akut
glomerulonefrit, piyelonefrit, kronik
böbrek hastalığı ve konjestif kalp
yetersizliğinde artar. Hiyalin silendir
dehidratasyon ya da aşırı egzersiz gibi
durumlarda sağlıklı kişilerde de
görülebilir.
73. • Eritrosit silendirleri: İdrarda
eritrosit bulunması
ürogenital sistemde bulunan
kanamayı göstermesine
rağmen, eritrosit
silindirlerinin varlığı nefron
içindeki kanamayı gösterir.
• Eritrosit silindirleri özellikle
glomerüler hasar ile ilişkilidir.
Glomerülo nefrit için tipik
olan bu silindirler idrar
sedimentinde sarı renkli
görünür, uzun süreli stazda
dejenere olarak kırmızı-
kahverengine dönüşürler
74. • Lökosit silendirleri:
• Ya birbirine yapışmış
lökositlerden ya da hiyalin
silendir üzerine oturmuş
lökositlerden oluşmuşlardır.
Genellikle nötrofillerden
oluşur.
• İdrar sedimentinde lökosit
silendirlerinin görünmesi
• nefron içindeki bir
enfeksiyonu ya da
enflamasyonu gösterir,
sıklıkla piyelonefritle
ilişkilidir. Nefrotik sendromda
da görülebilir.
75. • Bakteri silendirleri: Hem protein matriksi
içinde, hem de matrikse bağlı bakterileri
içeren bu silendirler piyelonefritte görülür.
76. • Kristaller idrarda bulunan tuzların pH, sıcaklık ve
konsantrasyon değişikliklerine bağlı olarak çözünürlüklerini
kaybetmeleri sonucu oluşan yapılardır. İdrarda gerçek
kristaller olarak veya amorf halde görünürler.
Normal asit idrarda görülenler:
• Kalsiyum oksalat: Renksiz, zarf biçimi görünüşlü
• Amorf ürat: Sarı-kırmızı, tuğla tozu görünüşlü
• Ürik asit: Sarı- kırmızı kahve renkli, düzensiz, rozet, prizma
görünüşlü
Normal alkali idrarda görülenler:
• Amorf fosfat: Renksiz, ince kum görünüşlü
• Kalsiyum karbonat: Renksiz, ufak yuvarlak görünüşlü
• Triple fosfat: Renksiz 3-6 kenarlı prizma (tabut) görünüşlü
Kristaller:
77. • En sık görülen kristal oluşumudur.
pH 6-7 civarında oluşur.Renksizdir.
Klinikle uyum göstermesi
anlamlıdır. İdrarda iki şekilde
bulunabilir: monohidrat şekli
yuvarlak, halter şeklindedir.
Dihidrat şekli mektup zarfı
şeklindedir ve daha sık rastlanır.
• DM, kalp, karaciğer, akciğer
hastalıklarında artar. Ayrıca okzalik
asit yönünden zengin besinler
(ıspanak, domates, sarımsak…)
alındığında ve yüksek doz askorbik
asit alımında idrarda görülebilir
Kalsiyum okzalat kristali:
78. • Ürik asit kristali: Böbrek taşı, gut,
akut ateşli hastalıklar, kronik
nefritik sendromda görülür.
• Sistin kristali: Renksiz, 6 köşelidir.
Taze idrarda bir araya gelme
eğilimindedir. Klinikle uyum
göstermesi anlamlıdır. Sistinüri
olgularında görülür. Sistin kristali
görüldüğünde siyanid-
nitroprussit testi yapılarak
doğrulanmalıdır.
• Ürat kristali: İdrarda bulunabilir.
Yüksek ateş, sıvı kaybında
görülebilir.
79. • Triple fosfat kristali: Sarımtırak-renksizdir.
Tabut kapağı şeklindedir. Bakteriyel artışla
birliktedir. Kronik enfeksiyonlarda artar.
• Amorf fosfat kristali: Amorf şeklinde
görülür. Büyük kümeler halinde ince
granüler şeklinde görülür. Santrifüj
sonunda tüpün dibinde beyaz çökelek
oluşur. Yüksek ateş ve sıvı kaybında
idrarda görülür.
80. • Kolesterol kristali: Bir veya daha
fazla köşesinde çentikler olan
dikdörtgen düzlem olarak görülür.
Nefrotik sendrom gibi lipidüriye
neden olan hastalıklarda görülür.
Beraberinde yağ silendirleri ve oval
yağ cisimcikleri de görülür.
81. • Tirozin kristali: Küme veya rozet
oluşturan sarı iğneler şeklindedir.
Tirozinemide ve ağır karaciğer
yetmezliğinde görülür.
• Lösin kristali: Sarı-kahverenkli,
radyal çizgilenmeler gösteren
birmerkezli iç içe daireler
şeklindedir. Ciddi karaciğer
hasarında görülür
• Bilirübin kristali: Sarı renkli
kümelenmiş iğneler veya granüller
şeklindedir. Tirozin, Lösin ve
bilirübin kristalleri birlikte şiddetli
karaciğer hastalıklarında
görülürler.