Geçinilmesi zor insanlarla geçinme sanatıErol Özmen
Günümüzde insanlarla ilişkilerde başarılı olmanın önkoşulu her türlü insanla geçinebilme becerisine sahip olmaktır. Fakat öyle insanlar vardır ki onlarla bir çok kişi anlaşamaz. Geçinilmesi zor insanlar olarak nitelenen bu insanlar çevrelerindeki insanların çoğu ile geçinemezler; herkes bu insanlardan uzak durmaya çalışır. Fakat bu kimi zaman mümkün değildir.
Evde, iş yerinde, çarşıda, pazarda, sokakta, kısaca yaşamın sürdüğü her yerde geçinilmesi zor insanlarla karşılaşmak mümkündür. Bazı durumlarda bu insanlarla ilişkiyi sürdürme zorunluluğu vardır ve o insanlarla geçinmenin yolunu bulmaktan başka çare yoktur.
Böyle durumlarda ilişkilerin mümkün olduğunca daha az çatışma yaşanacak şekilde sürdürülebilmesi için kişinin hem kendini hem karşısındaki insanı tanıması ve kişilik özelliklerine göre nasıl davranması gerektiğini bilmesi gerekmektedir. Her an bir anlaşmazlık ya da çatışma yaşanma olasılığı nedeniyle geçinilmesi zor insanlarla ilişkilerde ilişkinin yönlendirilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir.
Bu kitap insanlarla ilişkilerini geliştirmek ve geçinilmesi zor insanlarla geçinme becerisi kazanmak isteyenlere seslenmektedir.
Sigmund Freud - Cinsel Yasaklar Ve Normal dışı Davranışlar - horozz.netAdnan Dan
Sigmund Freud, yetişkinlerde kişilik ve anormal davranışlar üzerinde çalışmalar yapsa da kişiliğin yapısında bebeklik ve çocukluk yıllarının önemini belirten ilk kuramcı olması nedeniyle önemli bir yere sahiptir.
Freud kişiliğin biçimlenmesinde yaşamın ilk altı yılının önemini vurgulamış ve çocuk yetiştirmede anne-baba tutumlarının önemine dikkati çekmiştir.
A massive earthquake in Nepal on April 25, 2015 destroyed many thousands of buildings, including family homes, schools, temples, monasteries and shrines. These losses are catastrophic in a country where the per capita income is less than two dollars a day. In the aftermath of the earthquake, The whole world has to put effort to provide immediate help for those most in need as well as long-term rebuilding.
A very detailed PowerPoint on the 2010 disaster: Haiti Earthquake. The PPT includes:
The background info of the quake
Maps showing the location of Haiti and the epicentre
The reason why the earthquake occurred
The immediate damage
The aftermath
Foreign aid info (including an ITN news video of a UK firefighter rescue)
Continuing problems
Long term recovery
Pictures of the devastation/rescue efforts
This presentation contains the brief introduction to earthquake,its effect,causes etc..
And case study of kuchha(bhuj),Gujarat Earthquake on 26th january,2001
Geçinilmesi zor insanlarla geçinme sanatıErol Özmen
Günümüzde insanlarla ilişkilerde başarılı olmanın önkoşulu her türlü insanla geçinebilme becerisine sahip olmaktır. Fakat öyle insanlar vardır ki onlarla bir çok kişi anlaşamaz. Geçinilmesi zor insanlar olarak nitelenen bu insanlar çevrelerindeki insanların çoğu ile geçinemezler; herkes bu insanlardan uzak durmaya çalışır. Fakat bu kimi zaman mümkün değildir.
Evde, iş yerinde, çarşıda, pazarda, sokakta, kısaca yaşamın sürdüğü her yerde geçinilmesi zor insanlarla karşılaşmak mümkündür. Bazı durumlarda bu insanlarla ilişkiyi sürdürme zorunluluğu vardır ve o insanlarla geçinmenin yolunu bulmaktan başka çare yoktur.
Böyle durumlarda ilişkilerin mümkün olduğunca daha az çatışma yaşanacak şekilde sürdürülebilmesi için kişinin hem kendini hem karşısındaki insanı tanıması ve kişilik özelliklerine göre nasıl davranması gerektiğini bilmesi gerekmektedir. Her an bir anlaşmazlık ya da çatışma yaşanma olasılığı nedeniyle geçinilmesi zor insanlarla ilişkilerde ilişkinin yönlendirilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir.
Bu kitap insanlarla ilişkilerini geliştirmek ve geçinilmesi zor insanlarla geçinme becerisi kazanmak isteyenlere seslenmektedir.
Sigmund Freud - Cinsel Yasaklar Ve Normal dışı Davranışlar - horozz.netAdnan Dan
Sigmund Freud, yetişkinlerde kişilik ve anormal davranışlar üzerinde çalışmalar yapsa da kişiliğin yapısında bebeklik ve çocukluk yıllarının önemini belirten ilk kuramcı olması nedeniyle önemli bir yere sahiptir.
Freud kişiliğin biçimlenmesinde yaşamın ilk altı yılının önemini vurgulamış ve çocuk yetiştirmede anne-baba tutumlarının önemine dikkati çekmiştir.
A massive earthquake in Nepal on April 25, 2015 destroyed many thousands of buildings, including family homes, schools, temples, monasteries and shrines. These losses are catastrophic in a country where the per capita income is less than two dollars a day. In the aftermath of the earthquake, The whole world has to put effort to provide immediate help for those most in need as well as long-term rebuilding.
A very detailed PowerPoint on the 2010 disaster: Haiti Earthquake. The PPT includes:
The background info of the quake
Maps showing the location of Haiti and the epicentre
The reason why the earthquake occurred
The immediate damage
The aftermath
Foreign aid info (including an ITN news video of a UK firefighter rescue)
Continuing problems
Long term recovery
Pictures of the devastation/rescue efforts
This presentation contains the brief introduction to earthquake,its effect,causes etc..
And case study of kuchha(bhuj),Gujarat Earthquake on 26th january,2001
Erich Von Daniken - Tanrıların Arabaları - horozz.netAdnan Dan
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ulaşılması güç satış rakamlarına erişen Tanrıların Arabaları, ünlü araştırmacı Daeniken'in gerçekten olay yaratan yapıtlar dizisinin ilki... Daha sonra yayınlanan 'Tohum ve Evren', 'Yıldızlara Dönüş', 'Tanrıların Ayak İzleri' ve 'Tanrısal Stratejisi' adlı yapıtlarında da sürdüreceği iddiasını, ilk kez bu kitapla ortaya koyuyor Daeniken.
'On bin yıl öncesinin insanı için uzay yolculuğu bir sorun değil, bir gerçekti. Bunun ispatı karanlık geçmişte tanrıların bıraktıkları ve bugün anlamını çözmeye çalıştığımız sayısız izdir...'
2. Doğrultup belimizi kalktığımızdan beri iki ayakDoğrultup belimizi kalktığımızdan beri iki ayak
üstüne,üstüne,
Kolumuzu uzunlaştırdığımızdan beri, bir lobut boyuKolumuzu uzunlaştırdığımızdan beri, bir lobut boyu
Ve taşı yonttuğumuzdan beri,Ve taşı yonttuğumuzdan beri,
Yıkan da, yaratan da biziz,Yıkan da, yaratan da biziz,
Yıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanasıYıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanası
dünyada.dünyada.
Çok uzaklardan geliyoruz, çok uzaklardan.Çok uzaklardan geliyoruz, çok uzaklardan.
Kulaklarımızda hala şimşekli sesi var, sapan taşlarının.Kulaklarımızda hala şimşekli sesi var, sapan taşlarının.
Ormanlarında, yabani aygırlar kişneyen dağOrmanlarında, yabani aygırlar kişneyen dağ
başlarının.başlarının.
Kanlı hayvan kemikleriyle çevrilen sınırları,Kanlı hayvan kemikleriyle çevrilen sınırları,
geldiğimiz yolun ucudur.geldiğimiz yolun ucudur.
3. Bu dizlerin Yazarı Sizce kimdir?dizlerin Yazarı Sizce kimdir?
Kuşkusuz Büyük Şairimiz;Kuşkusuz Büyük Şairimiz;
NAZIM HİKMETNAZIM HİKMET
Acaba Ne demek istemişti bu dizlerde?Acaba Ne demek istemişti bu dizlerde?
İnsanoğlunun sonsuzdan gelen yolculuğunuİnsanoğlunun sonsuzdan gelen yolculuğunu
mu vurgulamak istemişti?mu vurgulamak istemişti?
Şiirin adı;Şiirin adı;
““Nereden Gelip, Nereye Gidiyoruz?”Nereden Gelip, Nereye Gidiyoruz?”
4. ““O halde,O halde, İnsan kimdir? Nedir? Nerden Gelip, Nereyeİnsan kimdir? Nedir? Nerden Gelip, Nereye
gidiyor?”gidiyor?”
Davranış örüntüsünü bir yana bırakırsak, insanı biyolojik olarakDavranış örüntüsünü bir yana bırakırsak, insanı biyolojik olarak
tanımlamak aslında pek o kadar da zor değildir.tanımlamak aslında pek o kadar da zor değildir.
Sonuçta, çoğu canlılarda olduğu gibi; kemik, kas, sinir ve kandanSonuçta, çoğu canlılarda olduğu gibi; kemik, kas, sinir ve kandan
oluşmaktayız; dolayısıyla, diğer canlıları incelerken ortayaoluşmaktayız; dolayısıyla, diğer canlıları incelerken ortaya
koyduğumuz biyolojik tanımlamalar bir bakıma bizim için dekoyduğumuz biyolojik tanımlamalar bir bakıma bizim için de
geçerlidir.geçerlidir.
İnsan kimdir? Sorusuna şöyle bir yanıt da verebiliriz:İnsan kimdir? Sorusuna şöyle bir yanıt da verebiliriz:
O, tüm canlılar gibi molekül, hücre ve dokulardan oluşan, amaO, tüm canlılar gibi molekül, hücre ve dokulardan oluşan, ama
bunun yanı sıra başarıları, başarısızlıkları ve kusurları bulunan,bunun yanı sıra başarıları, başarısızlıkları ve kusurları bulunan,
kendince hayalleri ve uzak görüşlülüğü olan bir varlıktır.kendince hayalleri ve uzak görüşlülüğü olan bir varlıktır.
Evet; İnsanın davranış örüntüsü, diğer canlılardan farklı olarakEvet; İnsanın davranış örüntüsü, diğer canlılardan farklı olarak
milyonlarca yıl içinde değişik bir boyut kazanmıştır. Bu durummilyonlarca yıl içinde değişik bir boyut kazanmıştır. Bu durum
ayni zamanda, beyin korteksinde kendini gösteren büyük değişiminayni zamanda, beyin korteksinde kendini gösteren büyük değişimin
doğrudan sonuçlarıdır.doğrudan sonuçlarıdır.
5. • Hollandalı anatomi bilgini Louis Bolk, böyle bir sorudan yolaHollandalı anatomi bilgini Louis Bolk, böyle bir sorudan yola
çıkarak; “Bu başkalaşmanın nedeninin, bireysel gelişmedekiçıkarak; “Bu başkalaşmanın nedeninin, bireysel gelişmedeki
gecikmeler olduğu” sonucuna varmıştır. (Retardation kuramı)gecikmeler olduğu” sonucuna varmıştır. (Retardation kuramı)
““İnsana özgü nitelikler, bu gecikmenin sonucudurlar.”İnsana özgü nitelikler, bu gecikmenin sonucudurlar.”
• Hayvan doğduktan birkaç gün, ya da birkaç hafta sonra, insanHayvan doğduktan birkaç gün, ya da birkaç hafta sonra, insan
ancak bir yıl sonra yürümeye başlar.ancak bir yıl sonra yürümeye başlar.
•Hayvanın büyümesi birkaç gün ya da birkaç yılda biter, insanınHayvanın büyümesi birkaç gün ya da birkaç yılda biter, insanın
büyümesi ise on dokuz yıl sürer.büyümesi ise on dokuz yıl sürer.
• Üretme yeteneği hayvanda birkaç ay, ya da birkaç yılda, insandaÜretme yeteneği hayvanda birkaç ay, ya da birkaç yılda, insanda
ise on beş yılda başlar. Hayvanlar tüylü doğarlar, insan ancak onise on beş yılda başlar. Hayvanlar tüylü doğarlar, insan ancak on
beş yıl sonra tüylenir.beş yıl sonra tüylenir.
• Daha pek çok alanlarda da görüleceği gibi insan, pek uzun yıllar,Daha pek çok alanlarda da görüleceği gibi insan, pek uzun yıllar,
doğuş sırasındaki durumunda kalır. Bu gecikme, insan soyunundoğuş sırasındaki durumunda kalır. Bu gecikme, insan soyunun
büsbütün yok olmasına yol açacak olan (elimination) bir organbüsbütün yok olmasına yol açacak olan (elimination) bir organ
gerilemesini ve güçsüzlüğünü doğurur.gerilemesini ve güçsüzlüğünü doğurur.
• Her hayvan daha başlangıçta çevresine uyar, insan ise buHer hayvan daha başlangıçta çevresine uyar, insan ise bu
6. İNSANIN KÖKENİİNSANIN KÖKENİ
• İnsan ve benzeri canlıların geçmişi, ancak fosilİnsan ve benzeri canlıların geçmişi, ancak fosil
kayıtlarından elde edilen bilgilerin ışığında kısmenkayıtlarından elde edilen bilgilerin ışığında kısmen
aydınlatılabilmiştir.aydınlatılabilmiştir.
• Günümüzde insanın atası olarak varsayabilecek fosil sayısıGünümüzde insanın atası olarak varsayabilecek fosil sayısı
oldukça azdır.oldukça azdır.
• Bu nedenle insanın izlediği evrimsel yolda birçok boşlukBu nedenle insanın izlediği evrimsel yolda birçok boşluk
mevcuttur.mevcuttur.
• Hatta çeşitli jeolojik devirlerde bulunan ve insanın atasıHatta çeşitli jeolojik devirlerde bulunan ve insanın atası
olarak kabul edilen fosiller, farklı sistematikçiler tarafındanolarak kabul edilen fosiller, farklı sistematikçiler tarafından
incelenince, farklı ailelere (familya) konulmaktadır.incelenince, farklı ailelere (familya) konulmaktadır.
• Bu nedenlerle insanın atasının ve soy oluşumunun, kesin birBu nedenlerle insanın atasının ve soy oluşumunun, kesin bir
şekilde ortaya çıkarılabilmesi için, daha birçok fosilşekilde ortaya çıkarılabilmesi için, daha birçok fosil
bulgularına gereksinme duyulduğu bir gerçektir.
7. İnsan Evriminin Geometrik Modeliİnsan Evriminin Geometrik Modeli
• Gelişme evreleriyle ilgili değişimlerin, yeni türlerin doğmasında çokGelişme evreleriyle ilgili değişimlerin, yeni türlerin doğmasında çok
önemli bir etken olduğu tezi, 1970 li yıllarda Harvard Üniversitesiönemli bir etken olduğu tezi, 1970 li yıllarda Harvard Üniversitesi
paleontologlarından dostumuz Stephen Jay Gould tarafından yenidenpaleontologlarından dostumuz Stephen Jay Gould tarafından yeniden
gündeme getirilmişti.gündeme getirilmişti.
• Son yıllarda, Paris’teki Doğal Tarih Ulusal Müzesinde onunSon yıllarda, Paris’teki Doğal Tarih Ulusal Müzesinde onun
meslektaşı olan Anne Malasse, bu savdan yola çıkarak çeşitlimeslektaşı olan Anne Malasse, bu savdan yola çıkarak çeşitli
çalışmalar yaptı:çalışmalar yaptı:
• Malasse; insanın evrim düzeneğinin geometrik bir modeliniMalasse; insanın evrim düzeneğinin geometrik bir modelini
oluşturarak, bu kurama yeni bir soluk kazandırdı. Bazı uzmanlar,oluşturarak, bu kurama yeni bir soluk kazandırdı. Bazı uzmanlar,
Malasse’in çalışmalarını yaratılış kuramına temel oluşturduğunu ileriMalasse’in çalışmalarını yaratılış kuramına temel oluşturduğunu ileri
sürerken, bir başka grup, tamamen bilimsel bir özelliği olduğunusürerken, bir başka grup, tamamen bilimsel bir özelliği olduğunu
savunuyordu.savunuyordu.
• Malasse, çocuklardaki yüz ve altçene büyümelerini inceleyerek, yüz veMalasse, çocuklardaki yüz ve altçene büyümelerini inceleyerek, yüz ve
ağız gelişimlerinde ortopedik anormallikler saptadı.ağız gelişimlerinde ortopedik anormallikler saptadı.
• Alt çene gerilediği için, omuriliğin içinden geçtiği art kafa boşluğuAlt çene gerilediği için, omuriliğin içinden geçtiği art kafa boşluğu
yukarıda kalıyor, ya da çok öne çıktığı için boyun ve boğaz ön taraftayukarıda kalıyor, ya da çok öne çıktığı için boyun ve boğaz ön tarafta
bir konum alıyordu. Yüzün yatay büyümesinde yetersizlik sözbir konum alıyordu. Yüzün yatay büyümesinde yetersizlik söz
konusuyken, çok dikey bir biçimde büyümüş olduğu gözleniyordu.konusuyken, çok dikey bir biçimde büyümüş olduğu gözleniyordu.
8. ““Peki, Ama Çene Büyümesiyle İnsanPeki, Ama Çene Büyümesiyle İnsan
Evrimi Arasındaki İlişki Ne ?”Evrimi Arasındaki İlişki Ne ?”
• Geçen yüzyılda geliştirilen bir ilkeye göre; ontojeni (bireyoluş;Geçen yüzyılda geliştirilen bir ilkeye göre; ontojeni (bireyoluş;
embriyonun ve çocuğun yetişkinlik dönemine kadar olan gelişimi) ileembriyonun ve çocuğun yetişkinlik dönemine kadar olan gelişimi) ile
filojeni (soyoluş; türler arasındaki akrabalık ilişkileri) arasında birfilojeni (soyoluş; türler arasındaki akrabalık ilişkileri) arasında bir
paralellik vardı.paralellik vardı.
• Malasse, çocuklar üstünde gerçekleştirilen gözlemleri, geometriMalasse, çocuklar üstünde gerçekleştirilen gözlemleri, geometri
öğelerini kullanarak, primatlardaki kafatası temelinin evrimineöğelerini kullanarak, primatlardaki kafatası temelinin evrimine
uyarladı.uyarladı.
• Kafatasının tabanıyla yanlarını birer çizgiyle birbirine bağlanarakKafatasının tabanıyla yanlarını birer çizgiyle birbirine bağlanarak
“pantograf” adı verilen bir geometrik şekil elde edilmişti.“pantograf” adı verilen bir geometrik şekil elde edilmişti.
• Dölüt’ün gelişimi boyunca bu pantograf, kafatası ve yüz kemiklerininDölüt’ün gelişimi boyunca bu pantograf, kafatası ve yüz kemiklerinin
kasılıp açılması sonucu dönüşüme uğruyor ve sonunda, Homo sapienskasılıp açılması sonucu dönüşüme uğruyor ve sonunda, Homo sapiens
türüne özgü bir denge durumuna geliyordu.türüne özgü bir denge durumuna geliyordu.
• Bu denge durumu, gerçek anlamda bir ontojenik(Bireysel) bellekti veBu denge durumu, gerçek anlamda bir ontojenik(Bireysel) bellekti ve
insan, insan olduğundan, yani tam 120.000 yıldan beriinsan, insan olduğundan, yani tam 120.000 yıldan beri
tekrarlanıyordu. Evrimimiz boyunca her tür, kendi karakteristik dengetekrarlanıyordu. Evrimimiz boyunca her tür, kendi karakteristik denge
durumuna (pantografına) sahipti.durumuna (pantografına) sahipti.
• Sonuçlar, kafatası ve yüz kemiklerindeki 5 kasılıp açılmanın, bizi ilkSonuçlar, kafatası ve yüz kemiklerindeki 5 kasılıp açılmanın, bizi ilk
9. • İlkel primatlar, yaşayış biçimleri dolayısıyla ağaçlaraİlkel primatlar, yaşayış biçimleri dolayısıyla ağaçlara
tırmanırken veya düz yerde yürürken ellerini kullanmatırmanırken veya düz yerde yürürken ellerini kullanma
alışkanlığını yavaş yavaş değiştirmeye başladılar.alışkanlığını yavaş yavaş değiştirmeye başladılar.
• El özgür hale gelmişti ve artık durmadan yeni becerilerEl özgür hale gelmişti ve artık durmadan yeni beceriler
kazanabiliyor ve bu değişim kuşaktan kuşağa geçiyor vekazanabiliyor ve bu değişim kuşaktan kuşağa geçiyor ve
artıyordu.artıyordu.
• İnsan elinin gittikçe gelişmesi ve buna paralel olarak ayağınİnsan elinin gittikçe gelişmesi ve buna paralel olarak ayağın
dik yürüyüşe uyması, hiç şüphesiz böyle bir ilgileşim yoluyladik yürüyüşe uyması, hiç şüphesiz böyle bir ilgileşim yoluyla
organizmanın öteki kısımları üzerinde de etkisiniorganizmanın öteki kısımları üzerinde de etkisini
göstermiştir.göstermiştir.
• Avlanma ve balıkçılık, bitkiyle beslenme yanında etin deAvlanma ve balıkçılık, bitkiyle beslenme yanında etin de
birlikte yenmesine geçişi gösterir. Et yemek, organizmanınbirlikte yenmesine geçişi gösterir. Et yemek, organizmanın
metabolizma için gerektirdiği en önemli maddelerin hemenmetabolizma için gerektirdiği en önemli maddelerin hemen
hazır bir durumda bulunmasını da sağlıyordu....hazır bir durumda bulunmasını da sağlıyordu....
•Oluş halindeki insan, bitkiden uzaklaştıkça, aynı ölçüde deOluş halindeki insan, bitkiden uzaklaştıkça, aynı ölçüde de
hayvanın üstüne çıkıyordu. ... En önemlisi de etlehayvanın üstüne çıkıyordu. ... En önemlisi de etle
beslenmenin, gelişmesi için gerekli maddelerin eskisindenbeslenmenin, gelişmesi için gerekli maddelerin eskisinden
daha fazla temin edilmesinin beyin üzerinde etkisi olmuştu.daha fazla temin edilmesinin beyin üzerinde etkisi olmuştu.
Bundan dolayı beyin, kuşaktan kuşağa daha hızlı ve daha iyiBundan dolayı beyin, kuşaktan kuşağa daha hızlı ve daha iyi
gelişebiliyordu.gelişebiliyordu.
• Böylece insan ortak atadan ayrılarak, kendi yolunu çizdi.Böylece insan ortak atadan ayrılarak, kendi yolunu çizdi.
Ortak Atadan AyrılmaOrtak Atadan Ayrılma
10. İz Halinde Kalmış Veya Körelmişİz Halinde Kalmış Veya Körelmiş
OrganlarOrganlar
Kör barsakKör barsak
Kulak KasıKulak Kası
Deri Kas BağlantısıDeri Kas Bağlantısı
Yirmi Yaş DişiYirmi Yaş Dişi
KuyrukKuyruk
Beden KıllarıBeden Kılları
Ayak KalıntısıAyak Kalıntısı
Parmak KörelmesiParmak Körelmesi
Kulak ÇıkıntısıKulak Çıkıntısı
Emriyonik kanıtlarEmriyonik kanıtlar
11. Hieroglyphs: Say What?
•6 milyon yıl ile 3 milyon yıl arasında yaşamış fosil insan türlerine6 milyon yıl ile 3 milyon yıl arasında yaşamış fosil insan türlerine
baktığımızda, eskiden yeniye doğru, Ardipithecus ramidus kadabba,baktığımızda, eskiden yeniye doğru, Ardipithecus ramidus kadabba,
Ardipithecus ramidus, Australopithecus anamensis, AustralopithecusArdipithecus ramidus, Australopithecus anamensis, Australopithecus
afarensis gibi türlerin olduğunu görürüz.afarensis gibi türlerin olduğunu görürüz.
•Günümüzde bilindiği kadarıyla Afrika kıtası, insanGünümüzde bilindiği kadarıyla Afrika kıtası, insan türlerinintürlerinin ilk kezilk kez
ortaya çıktığı yerdir. İnsanın evrimsel süreci içinde, yaklaşık 1,5–1,8ortaya çıktığı yerdir. İnsanın evrimsel süreci içinde, yaklaşık 1,5–1,8
milyon yıl öncesine kadar, Afrika dışına çıkmamışlardır.milyon yıl öncesine kadar, Afrika dışına çıkmamışlardır.
• İnsan türlerinin geliştiği en önemli alan, Doğu Afrika'daki Riftİnsan türlerinin geliştiği en önemli alan, Doğu Afrika'daki Rift
Vadisi'dir.Vadisi'dir.
•İnsanın bedensel özelliklerinden birisi olarak saydığımız iki ayakla dikİnsanın bedensel özelliklerinden birisi olarak saydığımız iki ayakla dik
yürümenin, kesin olarak Australopithecus afarensis tarafındanyürümenin, kesin olarak Australopithecus afarensis tarafından
gerçekleştirilmiş olduğunu söyleyebiliriz.gerçekleştirilmiş olduğunu söyleyebiliriz.
• Yaygın olarak, “The Beatles” grubunun bir şarkısından esinlenilerekYaygın olarak, “The Beatles” grubunun bir şarkısından esinlenilerek
"Lucy" olarak adlandırılan bu örnek, 1974"Lucy" olarak adlandırılan bu örnek, 1974 yılında bulunmuştur. Bu ilkyılında bulunmuştur. Bu ilk
iskelet neredeyse tüme yakındır ve boyu yaklaşık 110 santimetre olan biriskelet neredeyse tüme yakındır ve boyu yaklaşık 110 santimetre olan bir
kadına aittir.kadına aittir.
İnsan Türünün Kökeniİnsan Türünün Kökeni
12. İnsan Ve Aletİnsan Ve Alet
• İnsanı diğer hayvanlardan ayıran kültürel özellikler içinde en tanımlanabilirİnsanı diğer hayvanlardan ayıran kültürel özellikler içinde en tanımlanabilir
olanlardan bir tanesi de, insanın alet yapan bir canlı olmasıdır.olanlardan bir tanesi de, insanın alet yapan bir canlı olmasıdır.
• Peki, öyleyse, alet nedir? Alet, doğada bulunan herhangi bir hammaddenin, belirliPeki, öyleyse, alet nedir? Alet, doğada bulunan herhangi bir hammaddenin, belirli
düşüncelerle, belli bir amaca yönelik olarak bir şekilde değiştirilmesiyle oluşturulur.düşüncelerle, belli bir amaca yönelik olarak bir şekilde değiştirilmesiyle oluşturulur.
Bu şekilde değiştirmiş ürünlerin, aynı türden olanları birbirlerine benzerler veBu şekilde değiştirmiş ürünlerin, aynı türden olanları birbirlerine benzerler ve
bunların rasgele yapılmış olmamaları gerekir.bunların rasgele yapılmış olmamaları gerekir.
• Geçmişte de ve günümüzde de, diğer hayvanların da aletler yapabildikleriGeçmişte de ve günümüzde de, diğer hayvanların da aletler yapabildikleri
konusundaki iddialar çok tartışıldı ve tartışılıyor. Kuşlar, karıncalar, arılar gibikonusundaki iddialar çok tartışıldı ve tartışılıyor. Kuşlar, karıncalar, arılar gibi
hayvanlar, doğadaki hammaddeleri değiştirerek yuvalarını oluştururlar. Bazıhayvanlar, doğadaki hammaddeleri değiştirerek yuvalarını oluştururlar. Bazı
maymun türleri, doğada buldukları ağaç dallarını değiştirerek karınca avlamak gibimaymun türleri, doğada buldukları ağaç dallarını değiştirerek karınca avlamak gibi
işlerde kullanırlar ya da yaprakları su içmek için kullanırlar.işlerde kullanırlar ya da yaprakları su içmek için kullanırlar.
• Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi" adlı kitabında, hayvanların yaptığı bu türdenCharles Darwin, "İnsanın Türeyişi" adlı kitabında, hayvanların yaptığı bu türden
aletlerin zamanla kazanılan deneyimler sonucunda bile değişmeden aynı şekildealetlerin zamanla kazanılan deneyimler sonucunda bile değişmeden aynı şekilde
yapılmaya devam edilmiş olduğuna dikkat çekmişti.yapılmaya devam edilmiş olduğuna dikkat çekmişti.
• İnsanın kullandığı aletlerin diğer hayvanlarınkinden temel farkının ise; süreç içinde,İnsanın kullandığı aletlerin diğer hayvanlarınkinden temel farkının ise; süreç içinde,
gereksinim sonucu değiştirilmiş veya geliştirilmiş olduğundan söz eder.gereksinim sonucu değiştirilmiş veya geliştirilmiş olduğundan söz eder.
13. İlk Taş Alet Yapıcısıİlk Taş Alet Yapıcısı
• İnsan evriminde bugün için fark edebildiğimiz enİnsan evriminde bugün için fark edebildiğimiz en
belirgin sıçramalardan bir tanesi de taş aletbelirgin sıçramalardan bir tanesi de taş alet
yapımıdır. İnsan taşları yontarak kesici kenarlaryapımıdır. İnsan taşları yontarak kesici kenarlar
elde etmeyi keşfettiğinde, özellikle besin elde etmeelde etmeyi keşfettiğinde, özellikle besin elde etme
yöntemlerinde büyük bir değişim yaşandı.yöntemlerinde büyük bir değişim yaşandı.
• İnsanların taş aletler yapmaya başlamadan önce,İnsanların taş aletler yapmaya başlamadan önce,
kemik, boynuz, tahta gibi kanıtları bugüne kadarkemik, boynuz, tahta gibi kanıtları bugüne kadar
kalamayan türden hammaddeleri kullanarak aletlerkalamayan türden hammaddeleri kullanarak aletler
yaptığı da düşünülür. Bu aletlerin, Afrika'nınyaptığı da düşünülür. Bu aletlerin, Afrika'nın
doğusunda yapılmış olduklarını biliyoruz.doğusunda yapılmış olduklarını biliyoruz.
Bulundukları yer olan Olduwai Boğazı'ndan dolayıBulundukları yer olan Olduwai Boğazı'ndan dolayı
bunlara “Oldowan” aletleri denir.bunlara “Oldowan” aletleri denir.
• Böylesine basit görünmelerine rağmen, yaklaşıkBöylesine basit görünmelerine rağmen, yaklaşık
olarak 2 milyon yıl boyunca, çok az değişikliğeolarak 2 milyon yıl boyunca, çok az değişikliğe
uğrayarak Afrika ve Avrasya'da kullanılmışuğrayarak Afrika ve Avrasya'da kullanılmış
olmaları, bu aletlerin işlevselliğini gösterir.olmaları, bu aletlerin işlevselliğini gösterir.
14. Ölü GömmeÖlü Gömme
“ İnsanlar Ölülerini Gömmeye Ne Zamanİnsanlar Ölülerini Gömmeye Ne Zaman
ve Neden Başladılar?”ve Neden Başladılar?”
• En eski Neandertal mezarı, Würm buzulunda
bulundu. Ölü gömme, çoğunlukla ölen bireyle
onu gömenler arasındaki güçlü duygusal
bağların varlığına işaret etmektedir.
• Ancak ölülerin iple bağlandıklarıyla ilgili
bulunan izler, ölülerin yeniden dirilmesinden
korkulduğu için gömüldüğünü de düşündürür.
•Ölü gömmenin bir başka nedeni de, çıkardığı
kokular yüzünden yırtıcı hayvanların insan
gruplarını bulmasını sağlayabilecek cesetlerden
kurtulma isteği olabilir.
•Tüm hayvanlar içinde yalnızca insanın ölülerini
gömmesi, bilişsel evrimin önemli bir aşamasını
göstermektedir.
15. • Antropoloji biliminde;Antropoloji biliminde; İnsanın dik duruşunun, beyinİnsanın dik duruşunun, beyin
büyüklüğündeki artışın yanında ikincil büyük gelişim olduğubüyüklüğündeki artışın yanında ikincil büyük gelişim olduğu
kabul edilir.kabul edilir.
• 19. yüzyılın en büyük embriyoloğu Karl Ernst von Baer, 1828’de19. yüzyılın en büyük embriyoloğu Karl Ernst von Baer, 1828’de
şunları söylemişti: “Dik duruş beynin yüksek düzeyli gelişimininşunları söylemişti: “Dik duruş beynin yüksek düzeyli gelişiminin
bir sonucundan başka bir şey değildir. (...) İnsanla diğer hayvanlarbir sonucundan başka bir şey değildir. (...) İnsanla diğer hayvanlar
arasındaki bütün farklar, beynin yapısına bağlıdır.”arasındaki bütün farklar, beynin yapısına bağlıdır.”
• Yüz yıl sonra İngiliz antropolog G. E. Smith’e göre:Yüz yıl sonra İngiliz antropolog G. E. Smith’e göre:
““İnsanı insan yapan, dik durmaya başlaması ya da eklemli diliİnsanı insan yapan, dik durmaya başlaması ya da eklemli dili
bulması değil, beyninin aşamalı olarak olgunlaşması ve bellekbulması değil, beyninin aşamalı olarak olgunlaşması ve bellek
yapısının yavaş yavaş oluşmasıdır; dik duruşa geçiş veyapısının yavaş yavaş oluşmasıdır; dik duruşa geçiş ve
konuşmanın gelişmesi rastlantısal olgulardır.”konuşmanın gelişmesi rastlantısal olgulardır.”
• Freud ise; “İnsan olma, insanın dik duruşa geçişiyle başlamışFreud ise; “İnsan olma, insanın dik duruşa geçişiyle başlamış
olmalıdır.” diyordu.olmalıdır.” diyordu.
Dik DuruşDik Duruş
16. Merkez Sinir Sisteminin EvrimiMerkez Sinir Sisteminin Evrimi
• Evrimleşme ilerledikçe, tıpkı diğer özelleşmiş organlar gibi bu
işlevlerini üstlenen bir sinir düzeninin geliştiği görülür.
• Solucanlarda sinir hücrelerinin gangliyonlar hâlinde toplandıkları,
bunların da her birinin bağımsız karar verme özelliği taşıdıklarını
görürüz. Örneğin; ilkel bir solucanı ikiye bölerseniz, gangliyonları zarar
görmemişse, iki yeni canlı solucan bireyi ortaya çıkacaktır.
• Sürekli ve tekrarlayıcı uyaranlar, hemen bütün çok hücreli yaratıkların
yeni ortamlara baş bölgelerini sokarak girdikleri bilinir. Çünkü özellikle
ışık ve kimyasal uyaranları algılayacak, duyarlı hücreler veya organlar
burada toplanmıştır.
• Merkezî sinir düzeninin ve onun yönettiği bütün organizmanın yapısal
özelliklerini, büyük olasılıkla gelecek kuşaklara da geçebilecek şekilde
değiştirebilmektedir.
17. İnsanın Beyiniİnsanın Beyini
“Anımsadıklarımla ilgili sözlerim,Anımsadıklarımla ilgili sözlerim,
Meme emen bir çocuğun söylediklerinden bileMeme emen bir çocuğun söylediklerinden bile
Yetersiz kalacak bundan böyle.” DanteYetersiz kalacak bundan böyle.” Dante
Beyin Nedir?Beyin Nedir?
• İnsanı diğer türlerden farklı yapan insan beyni; çalışmasını, işlevlerini ve evrimselİnsanı diğer türlerden farklı yapan insan beyni; çalışmasını, işlevlerini ve evrimsel
gizimizi koruyan bir organımızdır. Diğer organlardan çok farklı bir yapıya sahip olangizimizi koruyan bir organımızdır. Diğer organlardan çok farklı bir yapıya sahip olan
insan beyninin çalışmasına ilişkin bilgiler halen oldukça yetersizdir.insan beyninin çalışmasına ilişkin bilgiler halen oldukça yetersizdir.
• Beynin nasıl çalıştığı, duyguların nasıl oluştuğu, belek ve öğrenmenin düzenekleri tamBeynin nasıl çalıştığı, duyguların nasıl oluştuğu, belek ve öğrenmenin düzenekleri tam
olarak çözülmüş değildir.olarak çözülmüş değildir.
• Beyin vücuttaki tüm organları kontrol etmekle kalmayıp duygularımızı, düşüncelerimiziBeyin vücuttaki tüm organları kontrol etmekle kalmayıp duygularımızı, düşüncelerimizi
ve hayallerimizi de yönlendirir ve her an bir yenisini ekler. Beynin önemi eski çağlardave hayallerimizi de yönlendirir ve her an bir yenisini ekler. Beynin önemi eski çağlarda
bilinmiyordu buna karşın belleğin ne olduğu ve düşünce üzerinde söylemler ve insanınbilinmiyordu buna karşın belleğin ne olduğu ve düşünce üzerinde söylemler ve insanın
düşünsel geçmişinde çok eski dönemlerden beri yer almaktadır.düşünsel geçmişinde çok eski dönemlerden beri yer almaktadır.
• İşin ilginç yanı düşüncedeki bu zenginlik yanında bunu yapan organın nasıl çalıştığıİşin ilginç yanı düşüncedeki bu zenginlik yanında bunu yapan organın nasıl çalıştığı
üzerinde bilgilerin azlığıdır.üzerinde bilgilerin azlığıdır.
• Beyinsel işlevler, insanı diğer canlılardan ayırır, bu şaşırtıcı özellikler beyinde bulunanBeyinsel işlevler, insanı diğer canlılardan ayırır, bu şaşırtıcı özellikler beyinde bulunan
100 milyar civarındaki sinir hücresi (nöron), bir o kadar destek hücresi ve bu hücreler100 milyar civarındaki sinir hücresi (nöron), bir o kadar destek hücresi ve bu hücreler
arasındaki sayısız iletişim ağının sonucudur.arasındaki sayısız iletişim ağının sonucudur.
•Fosiller üzerinde yapılan çalışmalar, insan beyninin yapısında önemli bir değişiklikFosiller üzerinde yapılan çalışmalar, insan beyninin yapısında önemli bir değişiklik
olmadığım gösteriyor. Olasılıkla, 50 bin yıl önce yaşamış olan insanla hemen hemen aynıolmadığım gösteriyor. Olasılıkla, 50 bin yıl önce yaşamış olan insanla hemen hemen aynı
beyne sahibiz.beyne sahibiz.
18. • Denge ve hareket için gerekli kas denetimini sağlayabilmekDenge ve hareket için gerekli kas denetimini sağlayabilmek
açısından ellerin de büyümesi gerekiyordu.açısından ellerin de büyümesi gerekiyordu.
• İki ayaklılık ve özgür ellerin, kara yaşamına uyum sağlamadaİki ayaklılık ve özgür ellerin, kara yaşamına uyum sağlamada
beyin büyümesiyle birlikte birçok başka sonuçları da vardı;beyin büyümesiyle birlikte birçok başka sonuçları da vardı;
• Antropolog Defan Faik, iki ayaklılıkla birlikte, beyin için birAntropolog Defan Faik, iki ayaklılıkla birlikte, beyin için bir
soğutma sistemi -ya da kendi deyisiyle bir radyatör- oluşturmaksoğutma sistemi -ya da kendi deyisiyle bir radyatör- oluşturmak
üzere, beyni kaplayacak bir damar ağının da gelişmiş olmasıüzere, beyni kaplayacak bir damar ağının da gelişmiş olması
gerekir.gerekir.
•Soğutma sistemi bir kez yerini bulunca, beynin daha fazlaSoğutma sistemi bir kez yerini bulunca, beynin daha fazla
büyümesine neden olacak fazla ısınma baskısı da ortadanbüyümesine neden olacak fazla ısınma baskısı da ortadan
kalkmıştır. Çünkü bu sistem, üzerinde kolayca değişiklikkalkmıştır. Çünkü bu sistem, üzerinde kolayca değişiklik
yapılabilir nitelikte bir radyatördü ve beynin yeniden büyümesiyapılabilir nitelikte bir radyatördü ve beynin yeniden büyümesi
olasılığını (gereksinimi değil) ortaya çıkarıyordu.olasılığını (gereksinimi değil) ortaya çıkarıyordu.
Ellerin Özgürleşmesi Ve Beyinin Büyümesi
19. Dilin Boyutları
•Dil bir işaretler dizgesi olarak kavranırsa, bu düzen içinde her
işaretin belli bir işlevinin olması gerekir. Ch.W. Morris, bir
şeyin işaret olarak içinde işlev kazandığı süreci “semiosis”
olarak adlandırır. Bu süreç, bir semiyotik model içinde
kendisini gösteren üç boyutu içerir.
• “Semiosis” bazı olguları anlamak için göstergelere
“başvurma”, göstergeden göstergeye “akıl yürütme” ve/veya
bazı yeni deneyimleri anlamlı kılmak için “göstergeler bulma”
işlemleridir ve genellikle “anlam üretme” sürecini ifade eder.
•İnsan geni taşıyan bireyler, dil öğrenme gizil gücüne
(potansiyel) doğuştan sahiptir. Doğumdan başlayarak, üyesi
olarak dünyaya geldikleri kültür topluluğu iletişim ortamında,
bu yeteneği, gözlemlenebilir“dil davranışları”na dönüştürmeyi
20. • Birinci boyut, anlamsal (semantic) boyuttur. Örneğin; düdük sesiyle tren arasında
kurulan ilişki ya da gösterge taşıyıcısıyla onun kavramsal ve somut gösterileni arasında
kurulan ilişkidir.
•İkinci boyut, edimsel (pragmatic) boyuttur. Bu, gösterge taşıyıcısıyla yorumlayan
arasındaki ilişki yani düdük sesiyle, onu duyan ve değerlendiren kişi arasındaki
ilişkidir. Bu boyut, yorumlayanın duruma göstereceği tepkileri başlatır.
•Üçüncü boyut ise sözdizimsel (syntactic) boyuttur. Burada düdük sesinin öteki seslerle
olan ilişkisi incelenir, düdük sesinin uyarıcı sesler dizgesi içinde tuttuğu yer belirlenir.
Yani bir göstergenin kendisiyle aynı dizgede bulunan öteki göstergelerle olan ilişkisi
araştırılır.
•Düdük sesi, başka seslerle belli bir ilişki içinde olduğu sürece, yani ancak öteki seslere
21. Taşı Yontan, Akıl mı, El mi?
• İnsanın eline bir parça kil alıp, onu yuvarlayıp biçimlendirmesi,
bir top, küçük bir insan şekli, bir çanak yapması çok basit, çok
doğaldır.
• İlk önce doğanın biçimini elde ettik sanırız. Ama gerçekte hiç de
öyle değildir. Bu, insanın yoğurduğu bir biçimdir. Çanak, bir avuç
içini ve insanın biçimlendirme işlemini yansıtır.
• İnsan, bu sıcacık, yuvarlacık, dişi, sanatsal biçimleri yapadursun,
bunlarla doğayı yansıtmaz. Yansıttığımız tek şey kendi elimizdir.
•Ama insan elinin, bambaşka, hatta karşıt bir işlemi daha vardır. Bu
da tahta ya da taşı kırmak, bölmektir. İşte bu işlemde insan eli (bir
aletle güçlenmiş olarak) yüzeyin altına iner, araştırır ve böylece bir
buluş aracı olur.
•İnsan bir kütük ya da taş parçasını böldüğü ve doğanın o parça
içinde gizlediği yazıyı yüzeye çıkardığı anda, düşünce açısından
ileriye doğru çok büyük bir adım atmıştır.
22. •Nesne içinde gizli bir düzen bulma düşüncesi, doğa araştırmasındaNesne içinde gizli bir düzen bulma düşüncesi, doğa araştırmasında
insanın temel düşünü olmuştur.insanın temel düşünü olmuştur.
• Düş gücü, doğanın çözümlenmesi ile başlar. Mikelanj bunuDüş gücü, doğanın çözümlenmesi ile başlar. Mikelanj bunu
heykellerinde açıkça belirtmiştir. ‘Dünyanın yaratılışı’ konusundaheykellerinde açıkça belirtmiştir. ‘Dünyanın yaratılışı’ konusunda
yazdığı şiirinde:yazdığı şiirinde:
İçimizde kutsal güç,İçimizde kutsal güç,
Bir yüze biçim verir, usla el birleşir.Bir yüze biçim verir, usla el birleşir.
Baktığı zayıf, narin bir kişidir, amaBaktığı zayıf, narin bir kişidir, ama
Sanatın özgür gücü taşa can verir.Sanatın özgür gücü taşa can verir.
Heykeltıraş, doğanın içindeki biçimi eliyle, duyguları ile saptar.Heykeltıraş, doğanın içindeki biçimi eliyle, duyguları ile saptar.
Çünkü bu biçim orada onu beklemektedir.Çünkü bu biçim orada onu beklemektedir.
En yücesi sanatçının onu yaratamaz,En yücesi sanatçının onu yaratamaz,
Taş gizlenmişse kabuktan içeri.Taş gizlenmişse kabuktan içeri.
Bir mermer büyüdür ki bu kırılacak,Bir mermer büyüdür ki bu kırılacak,
İşte usa yarayan elin hüneri.İşte usa yarayan elin hüneri.
23. Us (Akıl) Nedir?
Us: Düşünme, anlama ve kavrama gücüdür.
•“Akıl” dediğimiz şey beynin var oluş düzeneğinden başka bir
şey değildir. Milyonlarca yıllık evrimin ürünü olan muazzam
ölçüde karmaşık bir olgudur.
•Beyin ve sinir düzeninin gerçekleşme süreçleri ve bir o kadar
karmaşık olan bellek süreçlerle çevre arasındaki karşılıklı
ilişkileri çözümlemekte oldukça zor olmuştur.
•Düşüncenin doğasını doğru bir biçimde anlamamız, maddesel
olmayan bir öz olarak düşünülen “ruh”un mistik sayılan
doğası üzerine varsayımlar yapmasına olanak tanıdı.
•Çağdaş nörobiyolojinin atılımları, beyin ve sinir dizgesinin
sırlarını çözmeye başladıkça aklı, doğa-üstü etkenlere
başvurmaksızın, beyin işlevlerinin toplamı olarak açıklamak
giderek daha kolay hale gelmektedir.
24. İnsan Usunun Evrimi
• 4.5 milyon yıl önce, australopithecinelerin Doğu Afrika’da ve büyük
olasılıkla bu kıtanın başka herhangi bir yerinde yerleşmiş olduklarını
görürüz.
•Eğer koşullar şaşırtıcı şekilde bir araya gelmemiş olsaydı,
australopithecinelerin hâlâ Afrika’da yiyecek arıyor olmaları ve Homo
soyunun evrimleşmesinin gerçekleşmemiş olması olanaklıydı.
•Ama yaklaşık 2 milyon yıl önce çok hızlı bir beyin büyüme dönemi
başlamış ve bu olay Homo soyunun başlangıcını sağlamıştı.
•Bunun nasıl olduğunu açıklamaya çalışırken, aklın, beyin ve bedenin
evrimi arasındaki karşılıklı ilişkiler son derece önem kazanmıştır.
•Bu dönemde iki çok önemli davranışsal gelişme olmuştur: Bipedalizm,
yani iki ayak üzerinde yürüme ve et tüketimindeki artış.
•“Et, yani protein tüketiminin akıl ve beden gelişimi ile olan ilişkisi
günümüzde de önemini koruyor”
25. •Çağdaş insan öncesinde yaşamış tüm atalarımız gelişmiş
düşünce dizgesinden yoksundurlar. Gelişmiş düşünce düzeni
ancak bizim türümüz ile ortaya çıkmıştır.
•Bugünkü bilişsel aşamamıza, bugünkü anatomik yapımız
olmadan kavuşamayacağımızı, tinsel yaşamda bazı olguların ilk
kez bizim türümüzle ortaya çıktığını ve bizim pek çok yönümüzle
atalarımızdan daha “üstün” olduğumuzu savunmaktadır.
•Geleneksel görüşe göre aklın evrimi milyonlarca yıl boyunca hep
gelişerek günümüz insanında doruğa ulaşmıştır. Ancak, bu görüş
bu gelişmenin sonunun ondan öncekilerden çok farklı olduğunu da
içerir.
•Bu tür bir “anlak patlaması” kuramı, şu an bilim dünyasının
çoğuna egemen olsa da, pek doğru değildir. Biraz daha gerçekçi
olursak ve günümüz dinsel inançlarının da söylediği, insanın diğer
tüm hayvanlardan üstün olduğu görüşünü bir kenara koyarsak,
bilişsel evrimimizin birikimsel olarak, aşama aşama ilerlediğini
görebiliriz.
26. Bellek Ve ÖğrenmeBellek Ve Öğrenme
• Beynin hangi bölümlerinin öğrenme ve bellek ile ilgili olduğu,hangi bölümlerinin öğrenme ve bellek ile ilgili olduğu,
ilk zamanlarda rastlantılarla anlaşıldı.ilk zamanlarda rastlantılarla anlaşıldı.
• Bellek genel kabul gören kuramlar; göre üç ayrı dizgeninBellek genel kabul gören kuramlar; göre üç ayrı dizgenin
birlikte çalışması olarak değerlendirilmektedir. Yani bizbirlikte çalışması olarak değerlendirilmektedir. Yani biz
birbirini tamamlayan üç ayrı bellek aşamasına sahibiz. Bunlar:birbirini tamamlayan üç ayrı bellek aşamasına sahibiz. Bunlar:
——Çok Kısa Süreli Bellek(duyusal kayıt): 20-30 saniyeÇok Kısa Süreli Bellek(duyusal kayıt): 20-30 saniye
kalıcılığı olan elektriksel yapıdaki bilgi.kalıcılığı olan elektriksel yapıdaki bilgi.
——Kısa Süreli Bellek 20 dakika–1 gün kalıcılık süresi olanKısa Süreli Bellek 20 dakika–1 gün kalıcılık süresi olan
elektrokimyasal yapıdaki bilgi.elektrokimyasal yapıdaki bilgi.
——Uzun Süreli Bellek beyin – Nöronlarda, yaşadığı süreceUzun Süreli Bellek beyin – Nöronlarda, yaşadığı sürece
kalabilen kimyasal yapıdaki bilgi.kalabilen kimyasal yapıdaki bilgi.
27. Bilinç Düzlemi
Çok kısa süreli bellekte dolaşırken farkında olunan ve ikinci aşamayaÇok kısa süreli bellekte dolaşırken farkında olunan ve ikinci aşamaya
taşınacak olan bilgilerdir. Bizler beş duyumuz yardımıyla ileti vetaşınacak olan bilgilerdir. Bizler beş duyumuz yardımıyla ileti ve
uyarıları dış dünyadan alırız. Algı organlarımız bu iletileri elektrikseluyarıları dış dünyadan alırız. Algı organlarımız bu iletileri elektriksel
sinyallere çevirirler. Daha sonra veriler çok karmaşık sinir ağlarıylasinyallere çevirirler. Daha sonra veriler çok karmaşık sinir ağlarıyla
değerlendirilmek üzere beyine iletilir. Tüm bu iletiler elektriksel olarakdeğerlendirilmek üzere beyine iletilir. Tüm bu iletiler elektriksel olarak
önce çok kısa süreli bellekte toplanır. Bu alanda henüz elektrik yapıdaönce çok kısa süreli bellekte toplanır. Bu alanda henüz elektrik yapıda
olan bilgi 20 saniye kadar bekleyebilir. Süre sonunda alan boşaltılır veolan bilgi 20 saniye kadar bekleyebilir. Süre sonunda alan boşaltılır ve
yerine yeni veriler gelir.yerine yeni veriler gelir.
Çok kısa süreli bellekle doğrudan ilişkili ve bilinç düzlemi dediğimizÇok kısa süreli bellekle doğrudan ilişkili ve bilinç düzlemi dediğimiz
alan çok kısa süreli bellekten sıçrayarak ya da buradan seçilerekalan çok kısa süreli bellekten sıçrayarak ya da buradan seçilerek
kümelendiriridirler. Bellek, artık farkında olunan veriler ile doludur.kümelendiriridirler. Bellek, artık farkında olunan veriler ile doludur.
Farkında olmadığımız diğer iletiler ise kısa süreli bellekte sönüp giderlerFarkında olmadığımız diğer iletiler ise kısa süreli bellekte sönüp giderler
ve bir kere silindi mi artık anımsanmaları artık olanaklı değildir.ve bir kere silindi mi artık anımsanmaları artık olanaklı değildir.
Bilinç düzlemine gelen veriler; kısa süreli ve belleğe geçmeye adayBilinç düzlemine gelen veriler; kısa süreli ve belleğe geçmeye aday
bilgidir. Kısa süreli bellekteki bilgi 20 dakika ile bir gün arasında birbilgidir. Kısa süreli bellekteki bilgi 20 dakika ile bir gün arasında bir
yaşam sürecini içerir. Bu sürede bilgi ya sönükleşir ya da uzun süreliyaşam sürecini içerir. Bu sürede bilgi ya sönükleşir ya da uzun süreli
belleğe geçer.belleğe geçer.
28. İnsan Davranışlarıİnsan Davranışları
• Çok karmaşık olan insan davranışları konusunda yalın bir sınıflama
yaparsak, özde iki tür davranış biçimi ile karşılaşırız:
•Bunlardan ilki UT (uyarım-tepki) davranışlarıdır ve özgür seçim
içermez. Açarsak; dengeleme (homeostatik), refleks, içgüdü (instinct) ve
bir yere kadar da güdüler (drive/motiv) bu tür davranışlardır.
• Daha çok otonom sinir sistemi tarafından yönlendirilen ve herhangi bir
istencin etkin olamadığı bu tür davranışlar ahlâksal değerlendirmelerin
dışında olmalıdır. Çünkü bunlar otomatik tepkilerden oluşan ve
bireysellik taşımayan davranış biçimleridir.
• İkinci tür davranışlarımız ise UOT (uyarım-organizma-tepki) türü
davranışladır ki bunlar; alınan uyarıcıya, organizmanın yorumunu
katarak tepki vermektir.
• Bu davranışlarda az çok istençli bir seçim vardır.
29. İnsanı İnsan Kılan Nedir?
• Türün kazanmış olduğu bu tepki dizileri, yani içgüdüsel davranışlar,
koşullandırma ile özellikle büyük beyni gelişmiş canlılarda, denetim
altına alınabilir ya da kısmen değiştirilebilir. Fakat çok kuvvetli
uyarılarda koşullandırılma tekrar yitirilebilir.
• Aşırı şekilde uyarılan (eşeysel olarak uyarılan, kızdırılan vs.) insanlar
da çok defa bu koşullandırmayı, yani büyük beyinin denetimini yitirerek,
eski ilkel davranışlarına döner.
• Bazı durumlarda da tepkilerimiz tam anlamıyla büyük beynin
denetimine alınabilir. Özellikle insanda büyük beyin içgüdüsel tepkileri
denetim altına alarak, soyut düşünceyi gerçekleştirmiş ve yaşadığı
sürede kazanmış olduğu deneyimleri, davranışlarının oluşması için
kullanmıştır.
• Bunun yanı sıra organik evrim süreci içerisinde kazanmış olduğu
tepkiler bu bilinçli davranışların yapıtaşı olmuştur.
• Organik evrim süreci içerisinde tüm ataların kazanmış olduğu bu
deneyimlerin büyük beyin tarafından eşgüdümü, benliğin ve bir anlamda
ruh (Tin) dediğimiz soyut duygunun ortaya çıkmasını sağlamıştır.
30. Eşeysel-Seksüel ÜremeEşeysel-Seksüel Üreme
• Evrim ilerledikçe organel işlevlerinin dahaEvrim ilerledikçe organel işlevlerinin daha
karmaşık durum aldıkları, çok hücreliler âleminekarmaşık durum aldıkları, çok hücreliler âlemine
geçildikten sonra da, bunları yürütmek üzere birgeçildikten sonra da, bunları yürütmek üzere bir
araya gelmiş hücreler, onların birleşmesindenaraya gelmiş hücreler, onların birleşmesinden
oluşmuş organlar ve organlardan oluşmuşoluşmuş organlar ve organlardan oluşmuş
birtakım organizmaların ortaya çıktığı görülür.birtakım organizmaların ortaya çıktığı görülür.
• Bu organizmaların bölünerek çoğalmaları çokBu organizmaların bölünerek çoğalmaları çok
güç olacağından, zamanla eşeysel (sexual) üremegüç olacağından, zamanla eşeysel (sexual) üreme
gelişir.gelişir.
• Eşeyli Üreme Genlerin karışımını ve kalıtsalEşeyli Üreme Genlerin karışımını ve kalıtsal
bilgilerin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlar.bilgilerin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlar.
31. İnsanı Anlamlı Kılan;
Evrim Kuramları ışığında, insan evrimimin izlediği yolu da şöyleceEvrim Kuramları ışığında, insan evrimimin izlediği yolu da şöylece
özetleyebilir miyiz?”özetleyebilir miyiz?”
““Canlı varlıklar, yüksek üreme yetisine sahiptirler, Yaşama veCanlı varlıklar, yüksek üreme yetisine sahiptirler, Yaşama ve
yaşamda kalma çabası canlılar arasında rekabete sebep olur.”yaşamda kalma çabası canlılar arasında rekabete sebep olur.”
“Hayatta kalıp üreyebilenler, yaşadıkları ortamda kendilerini daha“Hayatta kalıp üreyebilenler, yaşadıkları ortamda kendilerini daha
ayrıcalıklı kılan özellikleri olanlardır.”ayrıcalıklı kılan özellikleri olanlardır.”
““İnsan soyunu farklı kılan, onun beyin gelişimi ve yarattığıİnsan soyunu farklı kılan, onun beyin gelişimi ve yarattığı
işlevlerdir.”işlevlerdir.”
““İnsan beyni birçok aşamadan geçerek, birbirinden bağımsız ancakİnsan beyni birçok aşamadan geçerek, birbirinden bağımsız ancak
uyum içinde çalışan bölümlerden meydana gelmiştir.”uyum içinde çalışan bölümlerden meydana gelmiştir.”
““Beyin yalnızca somut olgularla çalışmaz; us, bellek, düşünce, dil,Beyin yalnızca somut olgularla çalışmaz; us, bellek, düşünce, dil,
kültür gibi daha pek çok soyut işlevi de yerine getirir”kültür gibi daha pek çok soyut işlevi de yerine getirir”
““Kısacası insan organizması, dış dünyanın izdüşümü anlamındakiKısacası insan organizması, dış dünyanın izdüşümü anlamındaki
kopyalarını, türünün evrimi boyunca topladığı deneyimlerin birkopyalarını, türünün evrimi boyunca topladığı deneyimlerin bir
başka yüzü olarak, doğuştan devralmıştır”başka yüzü olarak, doğuştan devralmıştır”
32. Yaşamı Anlamlı Kılan İnsanYaşamı Anlamlı Kılan İnsan,
•Neden her birey ve beyin farklı öğreniyor ve ayrı düşünüyor?
•Hiç kimse birbirinin benzeri değil, biri diğerine hiç benzemiyor, ayni
aileden ve ayni anne karnından gelse bile.
•Milyarlarca yıldır böyle oldu ve böyle sürecek. Hiçbir birey birbirine
benzemeyecek ve gelecek kuşaklarına farklı birikimleri aktaracaktır.
•Kendi türünde insanın evrimi; tüm bunların sürgitini sağlamak için
doğanın bulduğu yoldur.
•İşin ilginç olan yönü, evrimim doğrusal ve kesiksiz olmayışıdır.
Evrimde sıçramalar ve değişinimler her zaman vardır.
•Değişinim ve değişimler kuşaklar boyu sürerek evrimi sürdürürler, aksi
durumda türümüz, geçmişten gelen orta beyine teslim olarak, kalıtımsal
zenginliğin ve düşünce çeşitliliğin varlığından uzak kalır.
•İnsanoğlunun varoluşunu, türsel ve bireysel öğrenme ile sağlar.
•İnsanın evrimsel yolculuğunda amacı, türünü yaşatmak ve çoğalmamak
için üreme değil, evrimini sürdürmek için, belleğinde yer edecek edinim
ve bilgileri kazandırarak, gelecek kuşaklara aktarmaktır.