2. 1
Bu dokümanda yazılı Đş Fikri’nin fikri mülkiyeti Mustafa DEĞERLĐ’ye aittir. Fikrin; ilgili
kişinin yazılı izni olmaksızın tamamıyla ya da kısmen kullanılması ya da yararlanılması uygun
değildir. Aksi hasılda, ilgili taraflar her türlü yasal yaptırımları alenen kabul etmiş olarak
değerlendirilecektir.
4. 3
Neden?
Sürekli değişen ve buna nazaran zamanla gelişen dünya kondisyonları,
organizasyonlara çeşitli amaçlarla bu değişimlere ayak uydurma zorundalığı
getirmiştir. Değişen dengelere değişerek cevap vermek durumunda kalan
organizasyonel bünyeler, zaman zaman bu denli değişimlerde ve dolayısıyla muhtemel
gelişimlerde bazı otoritelerin ve yaptırımların koşullarına maruz bırakılmadıkça,
olgun dengelerin inşa edilmesinin umutsuzluğu yadsınamaz bir gerçekliktir.
Geniş çaplı olarak, organizasyonların sosyal çevrelerde eylemlerde bulunan
elementler olduğu öngörüldüğünde; bu bünyelerin insanların yararına, ya da en
azından zararına olmayan işler yapması gerektiği unutulmaması gereken bir
gerçekliktir.
Şu veya bu amaçla değer üreten tüm organizasyonlar, süreçlerinde ve
sonuçlarında etik kaygılar gütmek zorundadırlar. Bu zorundalık hem insan onuru hem
de başka kaynaklardan beslenmektedir.
Bu bağlamda etik alanında ve özellikle iş etiği alanında değerler
geliştirilmesi ve bu değerlerin kurumsal bünyelerde akredite edilmesi, ve bu
akreditasyonların çeşitli yollarla özendirilmesinin kesinlikle organizasyonel açıdan
değerlendirilmesi gereken bir unsur olduğu öngörülmektedir.
Değer üretme ve sunma sürecinde etik kaygıları gütmeyen organiazasyonlar,
insana ve doğaya zarar vermelerinin yanısıra, uzun vadeli sektörel bunalımlara
sebebiyet vereceklerdir. Diğer taraftan aksiyonlarını etik kaygılar güderek
gerçekleştiren firmalar insana ve doğaya zarar vermeden, özüne saygılı süreçler
izlencesinde değerler üretecektir.
5. 4
İhtiyaç?
Sektörde birçok değer üretme sürecinde, insan ve dolayısıla doğa söz
konusudur. Organizasyonlar süreçlerinde ve sonuçlarında etik değerlerine mutabık
kaldıklarında ve bunu bir yolla belgelendirdiklerinde; yani bu alanda akredite edilmiş
bir süreç ve sonuç olgunluğuna eriştiklerinde, hem toplumsal hem de kurumsal
dengeler taraından daha önem verilecekleri aşikardır.
Bu bağlamda; ihtiyaç iki şekilde gelişebilir. Đlk şekil hiçbir etik kaygı gütmeyen
ya da organizasyonel etiğin farkında olmayan kurumlarda gelişebilir. Bu tür
organizasyonlar, öncelikle bu iş fikri nihayetinde Türkiye Akreditasyon Kurumu,
Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın ilgili birimi ve potansiyel iş
fikrime sahiplik edecek kurumsal bünye olmak üzere toplam üç kurum tarafından
belirlenecek süreç ve sonuç olgunluk kriterlerini karşılamak üzere öncelikle adaptif
faaliyetler göstereceklerdir. Ardından adaptif süreci tamamladıklarını
değerlendirdiklerinde, potansiyel iş fikrime sahip firma tarafından süreç ve sonuç
olgunluklarını denetlenip, gerekli koşulları sağlamaları durumunda akredite
edilecekler ve Etik Organizasyon akreditasyonuna sahip olacaklardır. Đkinci şekil
ihtiyaç ise, zaten etik kaygıların farkında olan organizasyonel bünyelerin, süreç ve
sonuç akreditasyonlarına yönelik gelişecektir. Halihazırda etik kaygılarla hareket
eden firmaların bu türden lokay ve muhtemel olarak enternasyonal kabul göreceği
öngörülen akreditasyonu dikkate alacağı değerlendirilmektedir.
6. 5
Hedef Kitle?
Öncelikli hedef kitle lokal kurumsal bünyeler olacaktır. Daha sonra çalışma
sahasının enternasyonal bazda genişletilebileceği öngörülmektedir.
Lokal bağlamda sektör farkı gözetmeksizin tüm kurumlar ve özellikle üretim
kurumları hedef alınacaktır. Değer üretme sürecinde bir yandan da tüketimde bulunan
üretim sektöründe faaliyet gösteren kurumlar etik kaygı gütmek durumunda olarak
değerlendirilmektedir.
Bu gerekçelendirim ile hedef kitle hiçbir etik kaygı gütmeyen ya da
organizasyonel etiğin farkında olmayan kurumlar ve zaten etik kaygıların farkında
olan organizasyonel bünyeler olacaktır.
7. 6
Muhtemel Paydaşlar?
Lokal bazda iki adet paydaş öngörülmektedir. Bunlar:
• Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,
• Türkiye Akreditasyon Kurumu’dur.
Enternasyonal bazda ise; ilgili Avrupa ve Amerika devletlerinin iş ve çalışma
hayatını düzenleyen ve denetleyen kurumları muhtemel paydaş olarak
değerlendirilmektedir.
8. 7
Muhtemel Kolaylaştırıcı Etkenler?
En önemli kolaylaştırıcı ve özendirici etkenin Avrupa Birliği uyum ve gelişim
adımları olduğu değerlendirilmektedir. AB’nin organizasyonel bünyelerde bu türden
akreditasyonlara sıcak bakacağı ve bunu hem yerel hem de enternasyonal bazda
destekleyeceği öngörülmektedir.
9. 8
Kimin için Ne Anlam İfade Edecek?
Bireyler için; çalıştıkları veya değer satın aldıkları ya da alacakları
kurumların ORETAK/ORETAC belgesine sahip olmasının seçim sürecinde olumlu
etkisinin olacağı öngörülmektedir. Đnsanlık onurunun ve değerlerinin farkında olan
bireylerin bu türden akredite kurumları tercih edeceği düşünülmektedir.
Kurumlar için ise; birlikte çalıştıkları veya değer satın aldıkları ya da
alacakları kurumların ORETAK/ORETAC belgesine sahip olmasının seçim sürecinde
olumlu etkisinin olacağı öngörülmektedir. Kurumsal bünyelerin, karşı kurumun güven
veren her türlü akreditasyon faaliyetine önem vereceği değerlendirildiğinde ve
ORETAK/ORETAC belgesinin de bunlardan biri olacağı öngörüldüğünde durumun
anlam ifade edeceği öngörülmektedir.
10. 9
Nasıl?
Süreç iki faz halinde gelişecektir. Đlk fazda lokal otoriteler olan Türkiye
Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türkiye Akreditasyon Kurumu ile paydaş
mahiyetinde çalışılması öngörülmektedir.
Đş kapsamında bir akreditasyon kurumu kurulacaktır. Bu kurumun amacı
akreditasyon sağlamak olacaktır. Akreditasyon, kurumların etik olgunluklarına göre
sağlanacaktır. Etik olgunluk hem süreç hem sonuç temelli değerlendirilecektir.
Öncelikle, Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile akreditasyon
parametreleri üzerinde çalışılacaktır. Elde edilen parametreler üniversite kanadında
uygulamalı etik alanında çalışma gösteren öğretim üyeleriyle daha da olgun bir hale
getirilip, son paydaş olarak Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve
Türkiye Akreditasyon Kurumu’ndan onay alınacaktır.
Geliştirilen bu parametreler sayesinde Etik Organizasyon karakterleri
belirlenecektir. Daha sonraki aşama “Marka Yapan Bir Marka Olmak” olacaktır.
Yani; sağladığımız akreditasyon sektörlerin markalarına marka katabilecek
olgunlukta olacaktır. Zaten Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve
Türkiye Akreditasyon Kurumu paydaşlarınca projesi onandığında, kurumumuzu bir
marka olmuş olacaktır.
Bunlar izlencesinde Marka Yapan Bir Marka olunacağı
değerlendirilmektedir. Daha ilerki aşamda, kurumlar ya da kuruluşlar bu sağlanan
akreditasyona özendirilecektir. Özendirme sürecinde kurumsal tüm bünyeler
akreditasyon ve mahiyeti hakkında gerekli bir biçimde bilgilendirilecek ve gerçekten
muhtemel kurumumuzca sağlanacak Etik Organizasyon akreditaysonunun anlamlılığı
11. 10
ve yerindeliği vurgulanacaktır. Uygun zaman ve zemin bu izlencelerle
gerçeklendiğinde, sağlayacağımız ORETAK (Organizasyonel Etik Akreditasyonu)
belgesinin tıpkı TSE akreditasyonları gibi oturacağı öngörülmektedir.
Đkincil faz enternasyonal açılım olarak öngörülmektedir. Yine uygun zaman ve
zemin oluştuğunda enternasyonal otoritelerle paydaş mahiyetinde çalışmalar icra
edilmesi ve enternasyonal akreditasyon kriterlerinin geliştirilmesi öngörülmektedir.
Devamında lokal bazda icra edilen tüm geliştirme ve adaptasyon çalşmaları
enternasyonal bazda icare edilecektir. Bunlar sonucunda ise ORETAC
(Organizational Ethic Accreditation) belgesinin ISO-CERT akreditasyonları gibi
oturacağı öngörülmektedir.
12. 11
Sonuç?
ORETAK/ORETAC akreditasyonu öncelikle yerel daha sonra enternasyonal
bağlamda kabul göreceği ve Marka Yapan Bir Marka olacağı öngörülmektedir. TSE,
ISO-CERT, CMMI vb. gibi akreditasyonlar gibi, ORETAK/ORETAC
akreditasyonunun da başarılı olacağı değerlendirilmektedir.