SlideShare a Scribd company logo
T.C.
BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KÜRESEL SİYASET VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER
DÖNEM PROJESİ
1990 – 2005 Yıllarında Latin Amerika’da Ülkelerinde Uygulanan IMF “Yapısal Uyum Programı”
ve
Sosyal Sınıflara Etkileri
Hazırlayan
Bora YILDIRIM
Proje Danışmanı
Prof. Dr. Ayşe Nilüfer KARLI
İstanbul – 2015
1
GİRİŞ
Latin Amerika 1940 ve 1980 arasında askeri darbelerle sarsılırmıştır. Gerilla hareketleri oldukça ve
sol hareket oldukça yaygındı. 1990’lı yıllara bu durum tamamen sona ermiştir. Etkin bir gerillacı
hareket ve bu yıllar da ki sol hareket neo-liberal ekonomilerin ortaya çıkmasıyla birlikte
küreselleşme trendini oluşturuyordu. Bu yüzden artık askeri güce sıcak bakılmıyordu. Artık iş
elitlerinin ve teknokratlar darbenin gereksiz olduğunu savunmaya başlamışlardı. Siyasi ve
ekonomik çıkarlarının tehlikeye girmemesi için askeri darbeleri rafa kaldırmıştırlar. Fakat bu durum
Latin Amerika’yı daha bilinmez bir ekonomik krizin içine sürükleyeceği ve içinden çıkılmaz hale
gelecek bir duruma düşüreceği farkında değillerdi.
Latin Amerika’daki ılımlı sol hükümetlerin neoliberal güçlerle ve emperyalist bölgesel odaklarla
bağlarının güçlenmesi, yeni toplumsal hareketleri, liberal “uluslararası sivil toplum”dan
uzaklaşarak, alternatif ilerici ulusal-bölgesel ekonomik-toplumsal iktidar arayışları içinde de
birbirlerine yaklaştırmaktadır. Latin Amerika’daki toplumsal hareketlerin birçok örgütsel ve
ideolojik-politik zafiyetlerine karşın bu açıdan önemli olanaklara sahip oldukları görülmektedir.
Latin Amerika’daki toplumsal dinamiklerin gerçek politik gelişme seyrine baktığımızda, “yeni
sosyal demokrasi” ve “iktidarsız/siyasetsiz siyaset” yaklaşımlarından belirli ölçülerde etkilenmekle
birlikte, tıpkı Komünizm öncesi Avrupa işçi sınıfının “eski sosyalizm”lerin ideolojik hegemonyası
altında kendi bağımsız siyasal gelişme yolunu açma çabasına benzeyen bir tarihsel çabaya tanık
olunmaktadır. Emperyalist birikim modeli siyasal iktidar sorununu, kendi mezar kazıcısı olarak
ürettiği emek eksenli toplumsal hareketlerin önüne her gün yeniden daha şiddetle koyarak, bu
toplumsal hareketleri de “yeni sosyal demokrasinin” ve “iktidarsız siyaset” yaklaşımlarının pratik-
tarihsel eleştirisini gerçekleştirecekleri bir istikamete doğru zorlamaktadır. Latin Amerika,
önümüzdeki dönemde özellikle bu açıdan önemli deneyimler barındırmaya aday görünmektedir.
1990’lı yılların ilk yarısını, tüm dünyada iktidara gelen neoliberalizmin “tarihin sonu” ideolojisinin
ezici ağırlığı altında yaşadı. “Tarihin sonu” ideolojisi, sağın ve burjuvazinin, özellikle 1945
sonrasındaki “Soğuk Savaş” yıllarında sosyalizme karşı yürüttüğü dünya çapındaki büyük politik
kampanyanın temel tezlerinin, solun zihinsel dünyasında da gizli ya da açık bir hakimiyet kurması
anlamına geliyordu: Bu teze göre kapitalizmin, insan doğasına en uygun sistem olduğu kanıtlanmış;
sosyalizminse, mükemmel bir ütopya olsa bile, günümüz dünyasında yaşama şansı olmayan bir
seçenek olduğu ortaya çıkmıştı. Piyasa, özellikle de serbest dünya piyasası, zorunlu olarak ortaya
çıkabilecek olan tüm aksaklıklarına karşın, gerçek toplumsal değişim, teknolojik gelişim ve
demokrasi açısından en dinamik sistem olduğunu göstermişti. Sosyalizminse toplumsal dinamizmi
donduran, demokrasi ile bağdaşmayan ve teknolojik geriliğe mahkum bir yapı olduğu görülmüştü.
İlerici ve inandırıcı olan devrimci-sosyalist radikal dönüşümler değil, serbest piyasayı temel alan
evrimci-kapitalist reform hareketleriydi.
2
IMF Uyum Programı Tarihsel Oluşumu ve Latin Amerika’ya Uygulanma Sebebi
II. Dünya Savaşı bitmeden yeni bir uluslararası para sisteminin kurulması, döviz kurlarında istikrar
sağlanması, dünya ticaretinin serbestleştirilmesi, uluslararası rezerv sorununun çözüme
kavuşturulması ihtiyaçları gündeme getirilmiştir. Bu ihtiyaçlara cevap verecek bir uluslararası para
sistemini oluşturmak amacıyla 1-22 Temmuz 1944 tarihleri arasında ABD’nin New Hampshire
eyaletinin Bretton Woods kasabasında 44 ülkenin delegasyonlarıyla bir konferans toplanmış ve bu
sistem içerisinde, ülkelerin ödemeler bilançosu dengesizliklerini gidermek ve finansman
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund) ve Dünya
Bankası’nın (World Bank) kuruluşu gündeme gelmiştir. Zamanla sistemin altın kambiyo sistemi,
devalüasyonların sınırlandırılması gibi katı uygulamaları kaldırılmış ve değişken kur sistemine
geçilmiştir. Bununla birlikte çalışmanın esas konusu olan IMF programlarında çeşitli evrelerden
geçilmiştir. 1980’lere kadar performans kriterlerine göre hazırlanan IMF programları 1980’den
sonra özellikle az gelişmiş ülkelerde yapısal uyum programlarıyla desteklenmiştir. Yapısal uyum
programları üretim, sermaye ve iş gücü piyasalarının ve sosyal politikaların yeniden düzenlenmesi
sürecini içermektedir
80’li yılların başına kadar süren ekonomik durgunluk döneminin arkasından, 1987-88 yıllarına
değin süren bir toparlanma yaşandıysa da, takip eden yıllarda başlayan ekonomik krizler çok daha
şiddetli ve eşzamanlı olarak geldi. Özellikle Almanya ve Japonya şiddetli bir ekonomik durgunluk
dönemi geçirdiler. Bu süreç 1990 sonrasında SSCB’nin çöküşüyle de birleşince, emperyalist sistem
açısından yeni bir düzenleme kaçınılmaz hale geldi.
Bu düzenleme, 90’lı yıllardan itibaren tüm Latin Amerika ülkelerinde IMF tavsiyesi olarak
uygulanmaya başlayan “Yapısal Uyum Programı”dır. Bu program, bir yandan bu ülkelerin dünya
pazarına daha fazla entegrasyonu ve diğer taraftan da sermayenin merkezileşme ve tekelleşme
eğiliminin sonucu olarak, uluslararası mali sermayenin ülkeye girişinin önündeki ekonomik ve
siyasi engellerin aşılması anlamına gelir.
Aslına bakılırsa; Uluslararası Para Fonu’nun kurulmasına yol açan nedenleri, Büyük Buhran yılları
olarak bilinen 1930’lı yıllarda aramak gerekir. Bu dönemde uluslararası ekonomik ilişkiler tam bir
darboğaz içindedir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise pek çok ülke, ekonomik kalkınmalarını
tamamlayabilmek amacıyla finansman arayışı içerisine girmiştir. Savaşla birlikte 19. yy’dan bu
yana gelişmiş olan çok yönlü ticaret ve ödemeler sistemi işlemez hale gelmiş ülkeler zarar görmüş
ve ekonomilerini tekrar düzenlemek sorunuyla baş başa kalmışlardır.
Projede bahsedeceğimiz Latin Amerika’da ki Yapısal Uyum Programı; ekonomik canlanma ve
yükseliş dönemlerinde bile bu ülkelerde yoksulluk, borç ve sefalet batağından kurtulamamıştır.
Ekonomik büyüme, işçi ve emekçilerin yaşam standartlarına yansımamakta, sosyal güvenlik
harcamaları kısılmakta, işçilerin çalışma koşullarında, saatlerinde ve ücretlerde sürekli gerileme
yaşanmaktadır. Buda Latin Amerika ülkeleri için IMF politikalarını biçilmiş kaftan olmasını
sağlıyor gibi gözükse de bu politikaların ne denli etkili olduğunu bu projenin ilerleyen bölümlerinde
yorumlayacağız.. IMF programı bir kurtarıcı gibi gözükse de uygulanabilirlik alanında birçok
sıkıntıya sebebiyet vermiş olup bunun nedenlerini proje de anti-kapitalist bir anlayışla
çözümlemeye çalışılacaktır.
3
Latin Amerika’da Yapısal Uyum Programının Uygulanması ve Ekonomik Krizlere
Genel Bakış
Küresel ekonomik kriz, tüm sektörlere ve ülkelere neredeyse eş zamanlı olarak yayılmaktadır.
Arjantin’deki ve diğer Latin Amerika ülkelerindeki krizin gerçek kaynağı da hiç kuşkusuz dünya
kapitalizminin içine girdiği bu ekonomik krizdir. Zira kapitalist sistem tek tek ülkeler bazında veya
ulusal ekonomiler temelinde değil, bir bütün olarak algılanmalıdır.
Meksika 1982’de IMF’nin Yapısal Uyum Programını uygulamaya başlamıştı. Özelleştirme,
liberalizasyon gibi politikaların ardından 1988’de Salinas hükümeti kamu harcamalarını kıstı ve 20
milyar dolardan fazla tasarruf sağladı. Tasarrufun anlamı, on binlerce kamu işçisinin işten atılması,
işçi sınıfına yönelik sosyal güvenlik harcamalarında kesintiler ve reel olarak ücretlerin
düşürülmesiydi. Ekonomik kriz sosyal krizle sonuçlandı. İşsizlik resmi rakamlara göre %20’ye,
gerçekte ise %40’a ulaşıyordu, üstelik işsizlerin yarısı yoksulluk sınırının altında yaşıyordu.
Aynı şekilde, Brezilya’da da halk 90’ların başından itibaren uygulamaya konmuş olan kemer sıkma
politikaları altında inliyordu. 29 Eylül 1992’de 44 milyar dolar borç karşılığında IMF’nin yeniden
yapılanma programı kabul edildi. Faiz oranları arttırıldı ve iç borçlanmaya gidildi. Sermaye akışı
hızlandı. 300 kadar “milli” sermaye grubu muazzam kârlar elde etti.
1990’da başlatılan “Collor planı” ile IMF, bütçe açığının kapatılması amacıyla 360 bin kamu
çalışanının işten atılmasını istemişti. Muhalefetin artması sonucu ancak 14 bin kişi işten
çıkartılabildi. Fakat aynı yıl ülke çapında 200 bin kişi işten atıldı. Cari harcamaların %65’i borç
ödemesine ayrıldığı halde IMF daha fazlasını istiyordu.
Ardından yapılan hükümet değişikliğine (sosyal demokrat bir hükümet işbaşına geldi) ve kamu
harcamalarında %43’e varan kesintilere rağmen –ki bu emeklilik sistemi başta olmak üzere, sosyal
programların tamamından vazgeçilmesi anlamını taşıyordu– yine de ekonomi bir türlü düzelmedi.
Emek göçü hızlandı, nerede iş bulursa orada çalışan göçebe işçiler yığını oluştu (tıpkı 1930’ların
Amerika’sında olduğu gibi), kırsal kesimden şehirlere göç hızlandı. Şehirlerde yeni “kent
yoksulları” ortaya çıktı. Bunlar işçi sınıfının en alt kesimini oluşturan ve varoşlardaki teneke
mahallelerde yaşamaya mahkûm edilen yoksul insanlardı.
4
Kuşkusuz Meksika’daki ve Brezilya’daki krizler istisna değildi. Sanki gizli bir el tarafından
planlanmışçasına, Brezilya ile aynı yıllarda Peru’da da adına “Fuji Şoku” denilen bir mali kriz
dalgası ülkeyi bir silindir gibi ezerek geçti. 8 Ağustos 1990’da başlayan şok sonucu, benzin fiyatları
%2968 oranında ve ekmek fiyatları %1150 oranında arttı. Başkan A. Fujimori, hiper-enflasyonu
yenmek amacıyla çalışmalara başladığında ise enflasyon %2172 idi
5
Yaşanan “şok”un toplumsal sonuçları yıkıcıydı; Peru’nun kuzeyindeki bir tarım işçisinin aylığı 7,5
dolarken, başkent Lima’da tüketici fiyatları ABD’nin en büyük metropollerinden olan New
York’tan daha yüksekti. Ücretlerdeki reel düşüş 1990 Ağustos ayı itibariyle %60, 1991’de ise %85
civarındaydı. Kamu çalışanlarının gelirleri 1980’e göre %92 düşmüştü.
Ekonomik krizin derinleşmesi uyuşturucu ticaretini canlandırdı. Peru, %60 oranıyla kokain
üretiminde birinci sıraya yükseldi. Merkez Bankası, döviz ihtiyacının çoğunu bu kanaldan gelen
dolarlardan sağlıyordu. Oysa bu esnada Fujimori, “başarılı” ekonomi politikalarından ötürü
uluslararası finans çevrelerince takdir ediliyordu.
Peru’nun yanı başındaki Bolivya’da da durum farklı değildi. Bolivya da ana ihracat maddesi olarak
kokaini kullanıyordu. 1985 Eylülünde, Victoria Paz hükümeti IMF programını uygulamaya başladı.
Kamu harcamaları kısıldı ve 50 bin kamu işçisi işten atıldı. Ücret artışları donduruldu, gümrük
tarifeleri indirildi. Madenler kapatılarak 23 bin işçi işten çıkartıldı.
Hükümet bu ekonomik paketi açıkladıktan sonra işçiler 13 gün boyunca genel greve gittiler.
Olağanüstü hal ilân edildi, sendikacılar tutuklandı ve sürüldü. İş güvencesi kaldırıldı ve toplam 74
bin işçi daha işten çıkartıldı. %24.000 civarında seyreden enflasyon kısmen düşürüldü.
Latin Amerika’nın en büyük üçüncü ekonomisi sayılan Arjantin’de de durum aynıydı. Meksika’nın
borç krizine düştüğü 1994 yılında, Arjantin de moratoryum ilân etmişti. Böylece bütün kaynaklar
dış borçların ödenmesi önceliğine göre ayarlanıyordu. Büyüme yavaşladı, istihdam azaldı, GSMH
geriledi.
Krizin faturası 1990’da büyük bir toplumsal muhalefet dalgasını arkasına alarak iktidara gelmiş
olan Peronistlere çıkartıldı. Böylece ‘99 seçimleri Peronistler için tam bir bozgun oldu. Fakat
iktidara gelen De la Rua’nın IMF anlaşması çerçevesinde uyguladığı politikalar nedeniyle artan
yoksulluk ve işsizlik sonucu, aynı yıl mutlak yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısı 14
milyona, açlık sınırında yaşayanların sayısı 3 milyona ve işsizlerin sayısı da 2 milyona ulaşıyordu.
Tüm bu “kemer sıkma” politikalarına rağmen, ekonomik göstergeler yükselmeyince ve dış borçlar
zamanında ödenemeyince uluslararası kredi kuruluşları Arjantin’in notunu indirdi. Bunun üzerine
132 milyar dolarlık dış borcun ödenmesine ilişkin yeni planlar yapıldı. Fakat plan sonucu, aynı
kuruluşlar ülkenin risk puanını astronomik seviyelere çıkarınca borsada önlenemez bir düşüş
başladı. Birkaç gün içinde bankalardan 1,3 milyar dolarlık mevduat çekilmişti. Merkez bankası,
yokuş aşağı inerken frenleri patlamış bir arabaya benzeyen ekonomiyi kurtarmak için bankalardan
para çekilmesine dair kısıtlamalar getirdi. Amaç ücretleri düşürmek ve uluslararası mali sermayeyi
ülkeye çekmekti.
Fakat Arjantin ne yaparsa yapsın IMF bir türlü tatmin olmuyordu. 5 Aralık 2001’de ülkeye borç ve
kredi verilmesini durdurduğunu açıkladı. Parasız kalan hükümet, Arjantin’in Kemal Derviş’i sayılan
Maliye Bakanı Cavallo’nun talimatıyla emeklilik fonlarındaki paraya el koyduğunu, bunun yerine
herkese hazine bonosu vereceğini duyurdu. Cavallo herkesi patlak frenli arabaya bindirmek
istiyordu ve biletler de hazine bonoları olacaktı. İşsizlik %18,3’e çıktı ve ülkenin en büyük
sendikaları CGC ve CGT genel grev çağrısı yaptılar.
6
Sonrasında “Arjantin Olayları”dır. Devlet Başkanı De la Rua, yakıcı ekonomik krizin sonucu
ayaklanan öfkeli halkın protestoları nedeniyle istifa etti. Üç gün süren gösterilerin sonunda geride
27 ölü ve 150’den fazla yaralı kaldı.
Kuşkusuz burada da patlamanın sebebi, IMF’nin önerdiği “Yapısal Uyum Programı”nın toplum
üzerinde yarattığı derin tahribattır. Arjantin halen devam eden derin bir politik ve sosyo-ekonomik
krizin içindedir. 2001 Aralık ayından bu yana ekonomi %15 küçülmüş ve işsizlik %24’lere
dayanmıştır. Peso yılbaşından bu yana %300 değer kaybetti. 14 ay içinde altıncı Maliye Bakanı R.
Lavagna işbaşı yaptı. İktidardaki Duhalde hükümeti de borçları halen ödemiş değildir. Ne IMF ne
de burjuvazi bir çözüm bulmuş değil.
Öte yandan Arjantin’in yaşadıkları, Brezilya için de olasıdır. Brezilya para birimi Real 2001
ortalarından bu yana büyük ölçüde değer yitirdi; faiz oranları arttırıldı. Merkez Bankasının önünde
yıllık 74 milyar dolarlık ve toplam 305 milyar dolarlık bir borç ödemesi duruyor. Hatta özel
sektörünkiler de eklenirse borç tutarı tam 640 milyar dolara, GSMH’nin %120’sine ulaşıyor.
Seçimlerden galip çıkan İşçi Partisinin (PT) başkanı Lula’yı bekleyen durum budur.
Latin Amerika, büyük yığınlar halindeki işçi, kent yoksulu, köylü ve yerli kitlelerinin
mücadeleleriyle sarsılıyor. Bu sarsıntı başta ABD emperyalizmi olmak üzere, her bir Latin Amerika
ülkesindeki egemen sınıfları fazlasıyla korkutmaktadır. Dünya ekonomisinin durumunun da pek hoş
olmadığını göz önüne alırsak, ekonomik krizin siyasal bir krize yol açması ve kıtayı sarması,
kapitalistlerin en son isteyecekleri şeydir. Bu yüzden, özellikle Arjantin’deki, Kolombiya’daki ve
Venezuela’daki gelişmeler karşısında egemen sınıflar hızla önlemler almaya çalışmaktadır.
Latin Amerika’da Yapısal Uyum Programının Ekonomik Kalkınmayla İlişkisi
1970’lerde ana akım kalkınma düşüncesi ve pratiğine egemen oldu. 1980’lerde ise reformu
amaçlayan kalkınma politikaları daha baskıcı bir hale geldi. Bunlar daha eşitlikçi, katılımcı, ölçeği
ve biçimi itibariyle daha insani ve toplumsal olarak kapsayıcı olan, yeni veya alternatif bir kalkınma
biçimi yönünde geniş kapsamlı bir arayışa ilham verdi. Bu arayış ilk olarak 1970’lerin ortalarında
gözükse de en geniş kapsamlı halini 1980’lerin ortalarında görülmektedir.
Reform savunanlar; “alternatif kalkınma” –“yukarıdan” (devlet aygıtı içerisinde hükümet
tarafından) veya dışardan (deniz aşırı kurumlar) değil, içerden ve aşağıdan kalkınma modelini
savunmuşturlar. Kalkınmanın toplumsal alanda kapsayıcı, eşitlikçi, biçim ve boyutu itibariyle
insani, hem çevre hem de geçim kaynakları bağlamında sürdürülebilir ve hepsinden de önemlisi,
topluluk veya halkın katılımına dayanan bir olgu olarak algılandı. Bu süreçte yoksulların yani halk
için uygulanması gereken yapısal uyum programların kalkınma politikalarının şekillenme biçiminde
belirmesi sürecinde oynadığı rolün önemi belirtilmeye çalışmıştır.
Bunun bazı savunucuları; hükümetin; özel değil (halkı) de kamusal çıkar temelinde ekonomik
faaliyet düzenlemesi gerektiğini savunmuşturlar. Bu model; yoksulların, toplumdaki üretim
kaynaklarına erişimini geliştirmeyi ve gelir bölüşümünün yeniden yapılması gerektiğini
savunmuşturlar.
7
Fiziksel veya mali sermaye biçimlerinin tersine, toplumsal sermaye ne toprak reformu ne de
yeniden bölüşüme dayanan diğer politikaları veya radikal yapısal reformları gerektirir, daha ziyade,
yoksullara bolca verilen bir kanyakla ilişkilidir. Bahsedilen geçim kaynaklarını etkilen kararın
alınma sürecine aktif halkı etkin kılmak istenmiştir. Fakat bu kalkınma politikalarının
uygulanabilmesi için siyasi ve ekonomik kaldıraçların radikal kararlarla değiştirilmesi gerektiğinin
görüntüsüdür. Fakat iktidar paylaşımı hükümetler için Dünya Bankasının anladığı şeyler aynıdır
“Daha geniş iktidar yapılarına bulaşmadan, yoksulların yerel kararlara katılımıdır”
Dünya Bankası’nın 1990 yılında Yoksulluk adıyla yayınlanan Dünya Kalkınma Raporu, gelişmekte
olan dünyadaki yoksulluğu, bir diğer ifadeyle dünyanın en yoksullarını konu edinmektedir. Rapor,
yoksullar için kayıp on yıl olarak adlandırılan 1980’lerde, yoksulların gelirlerindeki artış ve beş yaş
altı ölümlerde, ilköğretime giriş oranlarında ve diğer bazı sosyal göstergelerde iyileşme gibi bir
takım olumlu gelişmelere işaret etmekle birlikte, özellikle Alt-Sahra Afrika ve Latin Amerika
ülkelerinde gelirlerin düştüğünü ve yoksulluk oranlarının arttığını kabul etmektedir. Yoksullara
yönelik politikaların sorgulandığı bu dönemde, 1990 Dünya Kalkınma Raporu, politikaların
yoksulluğun azaltılmasına nasıl katkıda bulunacağını araştırmaktadır (World Bank, 1990: 2).
Burada gösterilmek istenen aslında üst kesimlerin pastadan pay vermeye niyeti olmadığını
belirtmektir. IMF uyum programları ve Dünya Kalkınma Raporu bu durumları azaltmayı amaçlasa
da ülke içinde radikal kararlarla değişmeyen durumlar ülkeleri ekonomik krizlere sürüklemekte ve
bundan dolayı kalkınmanın önüne engel çıkmaktadır. Bu durumu nasıl düzeltilebilir? Sorusunu
sorduğumuzda cevabı kapitalist düzenin etkisinde olan bir toplumun iktidarı paylaşmasının
imkansız olduğu ve bunun başka yollarla aranması gerektiği ortaya çıkıyor. Fakat bu durumu
gerçekleştirmek için işçi sınıfının ayaklanması, yeni sorunların ortaya çıkması ve Latin Amerika’nın
yeniden bir krize girmesi yönünde olacağını göstermektedir. Böylece Latin Amerika Ülkelerinin
gelişmesi yönünde değil gerilemesi yönünde bir etki yaratacaktır.
IMF Uyum Politikaların Sosyal Sınıflara Etkisi
IMF uyum politikaları Latin Amerika Devletlerinde devrimci sosyal hareketin yükselişine sebebiyet
verdi. 90’lı yıllardan itibaren tüm Latin Amerika ülkelerinde IMF tavsiyesi olarak uygulanmaya
başlayan “Yapısal Uyum Programı”dır. Bu program, bir yandan bu ülkelerin dünya pazarına daha
fazla entegrasyonu ve diğer taraftan da sermayenin merkezileşme ve tekelleşme eğiliminin sonucu
olarak, uluslararası mali sermayenin ülkeye girişinin önündeki ekonomik ve siyasi engellerin
aşılması anlamına gelir.
Bu dönemde, her ne kadar büyük bölümü hâlâ emperyalist ülkelerin kendi aralarında gerçekleşse
de, gelişmekte olan ülkelere sermaye ihracı hızlandı. Bu durum, bilhassa ücretlerin daha düşük
olduğu, işçi sınıfının fazla örgütlü olmadığı ve devlet teşviklerinin yüksek olduğu Latin Amerika ve
benzeri ülkelere yapılan dış yatırımları da körükledi. Çünkü, emperyalist ülkelerde aşırı biriken
sermaye el yakıyordu. Tüm sektörlerde kâr oranlarının düşmesi, kaçışın ana sebebiydi.
OECD verilerine göre, 1982-90 yılları arasında, gelişmekte olan ülkelere toplam 927 milyar dolar
sermaye ihracı gerçekleşti. Kuşkusuz bunun önemli bir bölümü “borç” olarak verilmişti. Aynı yıllar
arasında 1 trilyon 345 milyar dolarlık geri ödeme yapıldı. Oysa bu yüksek ödemeye rağmen, bu
ülkelerin borçları %61 oranında artmıştı. 1992’de 1 trilyon 300 milyar dolara ulaşmış olan borç
8
tutarı, 2000 yılı sonunda 2 trilyon 100 milyar doları bulmuştu ve borç karşılığı ödenen faiz tutarı ise
343 milyar dolardı.
Bu borçlanmalar dünya çapındaki resesyonla da birleşince, borç almış olan ülkelerde büyük mali
krizlere yol açtı. Ekonomiler durma noktasına geldi. IMF ve Dünya Bankası devreye girerek; iç
tüketimin kısılması, bütçe açıklarının kapatılması, ücretlerin düşürülmesi, sendikal hareketin ve
toplumsal muhalefetin kırılması, ihracatın ne pahasına olursa olsun arttırılması, ekonominin
liberalleştirilerek uluslararası sermayeye daha fazla açılmasını içeren politikalar önerdiler.
Peki sonuçta ne oldu? Latin Amerika’da mutlak yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısı
1980’lerin başında 130 milyondan, 1990’ların başında 180 milyona yükseldi, nüfusun en üst
%20’sinin zenginliği en yoksul %20’nin 20 katına çıktı. IMF’nin “Yapısal Uyum Programı”
nedeniyle 1980’li yıllar boyunca ülke halklarının geliri ortalama %60 geriledi. Programın rahatça
uygulanabilmesi için defalarca olağanüstü hal ilân edildi, binlerce sendikacı ve sosyalist tutuklandı,
sürgüne gönderildi veya devlet eliyle katledildi.
Bu durumlar; Latin Amerikada; büyük yığınlar halindeki işçi, kent yoksulu, köylü ve yerli
kitlelerinin mücadeleleriyle sarsılıyor. Bu sarsıntı başta ABD emperyalizmi olmak üzere, her bir
Latin Amerika ülkesindeki egemen sınıfları fazlasıyla korkutmaktadır. Dünya ekonomisinin
durumunun da pek hoş olmadığını göz önüne alırsak, ekonomik krizin siyasal bir krize yol açması
ve kıtayı sarması, kapitalistlerin en son isteyecekleri şeydir. Bu yüzden, özellikle Arjantin’deki,
Kolombiya’daki ve Venezuela’daki gelişmeler karşısında egemen sınıflar hızla önlemler almaya
çalışmaktadır.
Sarsılan hegemonyasını korumak derdiyle gittikçe saldırganlaşan ABD emperyalizmi, kendisi için
son derece önem arz eden bir bölgede, ciddi petrol rezervlerine sahip üç ülke (Kolombiya,
Venezuela, Ekvador) üzerindeki nüfuzunu kaybetmemek için, kendisine karşı çıkan tüm toplumsal
hareketleri (gerillacı, halkçı, köylü, sosyalist vb.) ezmeye çalışıyor.
ABD emperyalizmi, Kolombiya’da aşırı sağcı bir devlet başkanı liderliğinde ve bizzat ordunun
kontrolündeki paramiliter güçlerin de yardımıyla tam bir devlet terörü estirmektedir. Sadece 1998
yılında, İnsan Hakları Gözlemcileri tarafından tespit edilen “fail-i meçhul” cinayetlerin sayısı
3800’dür.
Latin Amerika ülkelerinde, iniş ve çıkışlarıyla, devrimci durum halen devam etmektedir. Çünkü bu
devrimci durumu yaratan nesnel koşullar değişmiş değildir. Gelişmeler bölgede mevcut toplumsal
muhalefetin gittikçe anti-kapitalist bir nitelik kazanmasına olanak sağlıyor. Arjantin’i Venezuela
takip etti, Kolombiya’da gerilla savaşı bütün hızıyla sürüyor ve şimdi de Brezilya’da İşçi Partisi
(PT) lideri Lula seçimleri kazandı.
Bu durumda en yakıcı sorun, işçi sınıfına ve devrime önderlik edecek bir partinin varlığıdır. Böyle
bir önderliğin olmadığı durumda, devrimci dalga ne denli yükselirse yükselsin, sonuçta geri
çekilmeler ve yenilgiler kaçınılmaz olur.
Bugün tüm Latin Amerika, İkinci Emperyalist Savaştan bu yana en derin ekonomik krizin
pençesindedir. Tüm kıtada istikrarlı tek bir rejim yoktur. İşçi, köylü ve öğrenci kitleler ayaktadır.
Fakat henüz işçi sınıfı harekete önderlik etmeye hazır olmadığından, onca ayaklanmaya rağmen
9
kalıcı hiçbir sonuç elde edilememiştir. Bu yüzden bugün komünistler açısından önemli olan, Latin
Amerika ülkelerindeki devrimci durumu burjuva iktidarlara son verecek devrimlere
dönüştürebilmektir. Bunun için işçi sınıfının örgütlülüğüne dayanan devrimci bir önderlik ve
kitlelere yol gösterecek devrimci bir program gerekiyor.
SONUÇ
Latin Amerika’daki devrimci yükseliş bize bir kez daha göstermiştir ki, emperyalist-kapitalist
sistemin dayattığı yoksulluğun, sefaletin, işsizliğin önlenebilmesinin tek yolu devrimci temelde
mücadele etmektir. İşçi sınıfı dünyanın her yerinde, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete
dayanan kapitalist sistemi ortadan kaldırmadıkça, sömürüden ve baskılardan kurtulmak mümkün
değildir. Aynı şekilde, toplumun diğer ezilen kesimlerinin kurtuluşu da işçi sınıfının zaferine
bağlıdır. Şurası çok açık ki, Amerikan emperyalizminin arka bahçesinde gerçekleşecek muzaffer bir
devrim, kısa sürede tüm kıtayı saracaktır. Daha da önemlisi, dünyanın hemen her yerinde devrimci
mücadeleyi yükseltecek bir enternasyonalist önderliğin olması durumunda, Latin Amerika’dan
yayılacak devrim ateşi dünya devriminin yangınını tutuşturacaktır.
10
KAYNAKÇA;
DELİCE.G (2005, Haziran). Finansal Krizler: Teorik ve Tarihsel Perspektif, Erciyes Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi; Sayı 20, Ocak-Haziran 2003, ss.57-81
James Petras’ın http://petras.lahaine.org sitesindeki İngilizce Makale Çevirisi: Canan Ateş.
Veltmeyer, H. (2006, Mayıs) Latin Amerika ve aşka Bir Kalkınma. (Ö.Akpınar, Çev.) İstanbul:
YKY
Alp, Tuncay. (2002, 15 Kasım). Ekonomik Kriz ve Latin Amerika’da ki Devrimci Yükseliş, Erişim
tarihi:
13 Nisan 2015, http://www.marksist.net
Rouquie, A (1986, Ekim) Latin Amerika’da Askeri Devlet, (Ş.Tekeli, Çev.) İstanbul: Alan
Yayıncılık
Baran, Oktay. (2006, Ocak). Latin Amerika Sosyalizme mi Gidiyor? , Erişim tarihi: 21 Nisan 2015,
http://www.marksist.net
http://www.imf.org
http://www.oecd.org
http://www.worldbank.org

More Related Content

What's hot

İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
Mustafa Durmuş
 
Yoksulluk sunum
Yoksulluk sunumYoksulluk sunum
Yoksulluk sunumecikolar
 
Dünyada yoksulluk ve gelir dağılımı yansımaları özi
Dünyada yoksulluk ve gelir dağılımı yansımaları öziDünyada yoksulluk ve gelir dağılımı yansımaları özi
Dünyada yoksulluk ve gelir dağılımı yansımaları özi
Ege University
 
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
Mustafa Durmuş
 
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİDEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
COSKUN CAN AKTAN
 
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
Mustafa Durmuş
 
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3
Mustafa Durmuş
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Mensur Boydaş
 
NKÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA İKTİSADI _ENFLASYON_IKTISAD SOSYOLOJİSİ
NKÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ  ÇALIŞMA İKTİSADI _ENFLASYON_IKTISAD SOSYOLOJİSİNKÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ  ÇALIŞMA İKTİSADI _ENFLASYON_IKTISAD SOSYOLOJİSİ
NKÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA İKTİSADI _ENFLASYON_IKTISAD SOSYOLOJİSİBaris Koc
 
Iş piyasaları analizi aktif ve pasif iş piyasaları politikaları
Iş piyasaları analizi aktif ve pasif iş piyasaları politikalarıIş piyasaları analizi aktif ve pasif iş piyasaları politikaları
Iş piyasaları analizi aktif ve pasif iş piyasaları politikaları
Maruf Üdürgücü
 
3 1929 ekonomik bunalımı -emel
3 1929 ekonomik bunalımı -emel3 1929 ekonomik bunalımı -emel
3 1929 ekonomik bunalımı -emelergunm
 
ICT4D (Kalkınmada Enformasyon ve İletişim Teknolojileri) - Latin Amerika Örneği
ICT4D (Kalkınmada Enformasyon ve İletişim Teknolojileri) - Latin Amerika ÖrneğiICT4D (Kalkınmada Enformasyon ve İletişim Teknolojileri) - Latin Amerika Örneği
ICT4D (Kalkınmada Enformasyon ve İletişim Teknolojileri) - Latin Amerika Örneği
Bilge Narin
 
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Yiğit Kalafatoğlu
 

What's hot (17)

İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 1
 
Igv 2015 öğr kop 2
Igv 2015 öğr kop 2Igv 2015 öğr kop 2
Igv 2015 öğr kop 2
 
Yoksulluk sunum
Yoksulluk sunumYoksulluk sunum
Yoksulluk sunum
 
Dünyada yoksulluk ve gelir dağılımı yansımaları özi
Dünyada yoksulluk ve gelir dağılımı yansımaları öziDünyada yoksulluk ve gelir dağılımı yansımaları özi
Dünyada yoksulluk ve gelir dağılımı yansımaları özi
 
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
Maliye tarihi öğrenci kopyası 1
 
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİDEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
 
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1
 
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3
İkt ve mali düş tar 2014 öğr kopy 3
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
 
Kalkınma di̇si̇pli̇ni̇
Kalkınma di̇si̇pli̇ni̇ Kalkınma di̇si̇pli̇ni̇
Kalkınma di̇si̇pli̇ni̇
 
1929 büyük buhran
1929 büyük buhran1929 büyük buhran
1929 büyük buhran
 
NKÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA İKTİSADI _ENFLASYON_IKTISAD SOSYOLOJİSİ
NKÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ  ÇALIŞMA İKTİSADI _ENFLASYON_IKTISAD SOSYOLOJİSİNKÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ  ÇALIŞMA İKTİSADI _ENFLASYON_IKTISAD SOSYOLOJİSİ
NKÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA İKTİSADI _ENFLASYON_IKTISAD SOSYOLOJİSİ
 
Iş piyasaları analizi aktif ve pasif iş piyasaları politikaları
Iş piyasaları analizi aktif ve pasif iş piyasaları politikalarıIş piyasaları analizi aktif ve pasif iş piyasaları politikaları
Iş piyasaları analizi aktif ve pasif iş piyasaları politikaları
 
3 1929 ekonomik bunalımı -emel
3 1929 ekonomik bunalımı -emel3 1929 ekonomik bunalımı -emel
3 1929 ekonomik bunalımı -emel
 
ICT4D (Kalkınmada Enformasyon ve İletişim Teknolojileri) - Latin Amerika Örneği
ICT4D (Kalkınmada Enformasyon ve İletişim Teknolojileri) - Latin Amerika ÖrneğiICT4D (Kalkınmada Enformasyon ve İletişim Teknolojileri) - Latin Amerika Örneği
ICT4D (Kalkınmada Enformasyon ve İletişim Teknolojileri) - Latin Amerika Örneği
 
Türkiye ekonomisine bir bakış
Türkiye ekonomisine bir bakışTürkiye ekonomisine bir bakış
Türkiye ekonomisine bir bakış
 
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
Haber ve Söylem Üzerine Ekonomi Politik Bir Çalışma.
 

Viewers also liked

Resumen factores-productivos-de-la-economia-luisangel.pdf-copia
Resumen factores-productivos-de-la-economia-luisangel.pdf-copiaResumen factores-productivos-de-la-economia-luisangel.pdf-copia
Resumen factores-productivos-de-la-economia-luisangel.pdf-copia
ana karen cota villegas
 
Resumen
ResumenResumen
Pan Latam Conference ML / Bank of America
Pan Latam Conference ML / Bank of AmericaPan Latam Conference ML / Bank of America
Pan Latam Conference ML / Bank of America
AES Eletropaulo
 
Economiaagricoladesinaloa 150129215229-conversion-gate02-1
Economiaagricoladesinaloa 150129215229-conversion-gate02-1Economiaagricoladesinaloa 150129215229-conversion-gate02-1
Economiaagricoladesinaloa 150129215229-conversion-gate02-1
ana karen cota villegas
 
How do i get pinterest followers for free
How do i get pinterest followers for freeHow do i get pinterest followers for free
How do i get pinterest followers for free
maria784
 
יצירת עזר עבודה מסתעף בטוויין
 יצירת עזר עבודה מסתעף בטוויין יצירת עזר עבודה מסתעף בטוויין
יצירת עזר עבודה מסתעף בטווייןSarit Hayat Hudis
 
Dr. Robert Desrosiers - Emerging Diseases:The Past and Future
Dr. Robert Desrosiers - Emerging Diseases:The Past and FutureDr. Robert Desrosiers - Emerging Diseases:The Past and Future
Dr. Robert Desrosiers - Emerging Diseases:The Past and Future
John Blue
 
Binder1
Binder1Binder1
Binder1
aarn2go
 
Resume
ResumeResume
Resume
Trish Young
 
Bethune cookman university transcipt
Bethune cookman university transciptBethune cookman university transcipt
Bethune cookman university transcipt
Nekeia Foster
 
Temporalización 3º evaluación 2º de la eso
Temporalización 3º evaluación 2º de la esoTemporalización 3º evaluación 2º de la eso
Temporalización 3º evaluación 2º de la eso
amigasthebet100
 
BOCR multi level ANP models
BOCR multi level ANP modelsBOCR multi level ANP models
BOCR multi level ANP models
Elena Rokou
 
Panorama semanal 31 05 10
Panorama semanal 31 05 10 Panorama semanal 31 05 10
Panorama semanal 31 05 10
José Augusto Fiorin
 
Microscopic pattern surface, structure design trend
Microscopic pattern surface, structure design trendMicroscopic pattern surface, structure design trend
Microscopic pattern surface, structure design trendIngene-insights
 
Trastornos del lenguaje y comunicación
Trastornos del lenguaje y comunicaciónTrastornos del lenguaje y comunicación
Trastornos del lenguaje y comunicación
Héctor Patiño
 
Resume
ResumeResume

Viewers also liked (16)

Resumen factores-productivos-de-la-economia-luisangel.pdf-copia
Resumen factores-productivos-de-la-economia-luisangel.pdf-copiaResumen factores-productivos-de-la-economia-luisangel.pdf-copia
Resumen factores-productivos-de-la-economia-luisangel.pdf-copia
 
Resumen
ResumenResumen
Resumen
 
Pan Latam Conference ML / Bank of America
Pan Latam Conference ML / Bank of AmericaPan Latam Conference ML / Bank of America
Pan Latam Conference ML / Bank of America
 
Economiaagricoladesinaloa 150129215229-conversion-gate02-1
Economiaagricoladesinaloa 150129215229-conversion-gate02-1Economiaagricoladesinaloa 150129215229-conversion-gate02-1
Economiaagricoladesinaloa 150129215229-conversion-gate02-1
 
How do i get pinterest followers for free
How do i get pinterest followers for freeHow do i get pinterest followers for free
How do i get pinterest followers for free
 
יצירת עזר עבודה מסתעף בטוויין
 יצירת עזר עבודה מסתעף בטוויין יצירת עזר עבודה מסתעף בטוויין
יצירת עזר עבודה מסתעף בטוויין
 
Dr. Robert Desrosiers - Emerging Diseases:The Past and Future
Dr. Robert Desrosiers - Emerging Diseases:The Past and FutureDr. Robert Desrosiers - Emerging Diseases:The Past and Future
Dr. Robert Desrosiers - Emerging Diseases:The Past and Future
 
Binder1
Binder1Binder1
Binder1
 
Resume
ResumeResume
Resume
 
Bethune cookman university transcipt
Bethune cookman university transciptBethune cookman university transcipt
Bethune cookman university transcipt
 
Temporalización 3º evaluación 2º de la eso
Temporalización 3º evaluación 2º de la esoTemporalización 3º evaluación 2º de la eso
Temporalización 3º evaluación 2º de la eso
 
BOCR multi level ANP models
BOCR multi level ANP modelsBOCR multi level ANP models
BOCR multi level ANP models
 
Panorama semanal 31 05 10
Panorama semanal 31 05 10 Panorama semanal 31 05 10
Panorama semanal 31 05 10
 
Microscopic pattern surface, structure design trend
Microscopic pattern surface, structure design trendMicroscopic pattern surface, structure design trend
Microscopic pattern surface, structure design trend
 
Trastornos del lenguaje y comunicación
Trastornos del lenguaje y comunicaciónTrastornos del lenguaje y comunicación
Trastornos del lenguaje y comunicación
 
Resume
ResumeResume
Resume
 

Similar to Latin Amerika Projesi

Küresel Süreç, Yerel Anlamlar: Yapısal Reformlara Arjantin Yerel Destekçileri...
Küresel Süreç, Yerel Anlamlar: Yapısal Reformlara Arjantin Yerel Destekçileri...Küresel Süreç, Yerel Anlamlar: Yapısal Reformlara Arjantin Yerel Destekçileri...
Küresel Süreç, Yerel Anlamlar: Yapısal Reformlara Arjantin Yerel Destekçileri...
PraksisDergi
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilikVahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Mensur Boydaş
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devletVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Mensur Boydaş
 
O Uckan - Aglarin Ekonomi Politikasi
O Uckan - Aglarin Ekonomi PolitikasiO Uckan - Aglarin Ekonomi Politikasi
O Uckan - Aglarin Ekonomi Politikasi
Ozgur Uckan
 
Wall Street:Çöküşün Nedenleri
Wall Street:Çöküşün NedenleriWall Street:Çöküşün Nedenleri
Wall Street:Çöküşün Nedenleri
Murat K.Girgin
 
1979 Krizinden 2001 Krizine Türkiye’de Sermaye Birikim Süreci ve Yaşanan Dönü...
1979 Krizinden 2001 Krizine Türkiye’de Sermaye Birikim Süreci ve Yaşanan Dönü...1979 Krizinden 2001 Krizine Türkiye’de Sermaye Birikim Süreci ve Yaşanan Dönü...
1979 Krizinden 2001 Krizine Türkiye’de Sermaye Birikim Süreci ve Yaşanan Dönü...
PraksisDergi
 
Kadın ve STK lar
Kadın ve STK larKadın ve STK lar
Kadın ve STK lar
Hülya Nigar Aksu Bozkurt
 
Küresel kriz
Küresel krizKüresel kriz
Küresel kriz
Yazılım Mühendisi
 
Ezilenler ve Siyaset: Yeni Bir Tarihin Başlangıcında - Çiğdem Çidamlı
Ezilenler ve Siyaset: Yeni Bir Tarihin Başlangıcında - Çiğdem ÇidamlıEzilenler ve Siyaset: Yeni Bir Tarihin Başlangıcında - Çiğdem Çidamlı
Ezilenler ve Siyaset: Yeni Bir Tarihin Başlangıcında - Çiğdem Çidamlı
PraksisDergi
 
Solun Hedefleri ve Latin Amerika’da Neoliberalizme Karşı Strateji Tartışması ...
Solun Hedefleri ve Latin Amerika’da Neoliberalizme Karşı Strateji Tartışması ...Solun Hedefleri ve Latin Amerika’da Neoliberalizme Karşı Strateji Tartışması ...
Solun Hedefleri ve Latin Amerika’da Neoliberalizme Karşı Strateji Tartışması ...
PraksisDergi
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Mensur Boydaş
 
COVID-19 Pandemisinin Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Literatür İncelemesi
COVID-19 Pandemisinin Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Literatür İncelemesiCOVID-19 Pandemisinin Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Literatür İncelemesi
COVID-19 Pandemisinin Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Literatür İncelemesi
Vedat Akman
 
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
aanVonal
 
Brezilya’da Lula Faciası - Sungur Savran
Brezilya’da Lula Faciası - Sungur SavranBrezilya’da Lula Faciası - Sungur Savran
Brezilya’da Lula Faciası - Sungur Savran
PraksisDergi
 
Küresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti'ne Etkileri
Küresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti'ne EtkileriKüresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti'ne Etkileri
Küresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti'ne Etkileri
Eda Deniz Özdemir
 
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİSOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
COSKUN CAN AKTAN
 
COVID-19 sonrası Finansal Güç Göstergesi
COVID-19 sonrası Finansal Güç GöstergesiCOVID-19 sonrası Finansal Güç Göstergesi
COVID-19 sonrası Finansal Güç Göstergesi
Vedat Akman
 
Türkiye iktisat tarihi
Türkiye iktisat tarihiTürkiye iktisat tarihi
Türkiye iktisat tarihi
Burhanettin NOĞAY
 
Nüfus poli̇ti̇kalari
Nüfus           poli̇ti̇kalariNüfus           poli̇ti̇kalari
Nüfus poli̇ti̇kalariBucakdh15
 

Similar to Latin Amerika Projesi (20)

Latin Amerika Sunum
Latin Amerika SunumLatin Amerika Sunum
Latin Amerika Sunum
 
Küresel Süreç, Yerel Anlamlar: Yapısal Reformlara Arjantin Yerel Destekçileri...
Küresel Süreç, Yerel Anlamlar: Yapısal Reformlara Arjantin Yerel Destekçileri...Küresel Süreç, Yerel Anlamlar: Yapısal Reformlara Arjantin Yerel Destekçileri...
Küresel Süreç, Yerel Anlamlar: Yapısal Reformlara Arjantin Yerel Destekçileri...
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilikVahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devletVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
 
O Uckan - Aglarin Ekonomi Politikasi
O Uckan - Aglarin Ekonomi PolitikasiO Uckan - Aglarin Ekonomi Politikasi
O Uckan - Aglarin Ekonomi Politikasi
 
Wall Street:Çöküşün Nedenleri
Wall Street:Çöküşün NedenleriWall Street:Çöküşün Nedenleri
Wall Street:Çöküşün Nedenleri
 
1979 Krizinden 2001 Krizine Türkiye’de Sermaye Birikim Süreci ve Yaşanan Dönü...
1979 Krizinden 2001 Krizine Türkiye’de Sermaye Birikim Süreci ve Yaşanan Dönü...1979 Krizinden 2001 Krizine Türkiye’de Sermaye Birikim Süreci ve Yaşanan Dönü...
1979 Krizinden 2001 Krizine Türkiye’de Sermaye Birikim Süreci ve Yaşanan Dönü...
 
Kadın ve STK lar
Kadın ve STK larKadın ve STK lar
Kadın ve STK lar
 
Küresel kriz
Küresel krizKüresel kriz
Küresel kriz
 
Ezilenler ve Siyaset: Yeni Bir Tarihin Başlangıcında - Çiğdem Çidamlı
Ezilenler ve Siyaset: Yeni Bir Tarihin Başlangıcında - Çiğdem ÇidamlıEzilenler ve Siyaset: Yeni Bir Tarihin Başlangıcında - Çiğdem Çidamlı
Ezilenler ve Siyaset: Yeni Bir Tarihin Başlangıcında - Çiğdem Çidamlı
 
Solun Hedefleri ve Latin Amerika’da Neoliberalizme Karşı Strateji Tartışması ...
Solun Hedefleri ve Latin Amerika’da Neoliberalizme Karşı Strateji Tartışması ...Solun Hedefleri ve Latin Amerika’da Neoliberalizme Karşı Strateji Tartışması ...
Solun Hedefleri ve Latin Amerika’da Neoliberalizme Karşı Strateji Tartışması ...
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
 
COVID-19 Pandemisinin Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Literatür İncelemesi
COVID-19 Pandemisinin Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Literatür İncelemesiCOVID-19 Pandemisinin Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Literatür İncelemesi
COVID-19 Pandemisinin Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Literatür İncelemesi
 
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
6 - TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI.ppsx
 
Brezilya’da Lula Faciası - Sungur Savran
Brezilya’da Lula Faciası - Sungur SavranBrezilya’da Lula Faciası - Sungur Savran
Brezilya’da Lula Faciası - Sungur Savran
 
Küresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti'ne Etkileri
Küresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti'ne EtkileriKüresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti'ne Etkileri
Küresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti'ne Etkileri
 
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİSOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
 
COVID-19 sonrası Finansal Güç Göstergesi
COVID-19 sonrası Finansal Güç GöstergesiCOVID-19 sonrası Finansal Güç Göstergesi
COVID-19 sonrası Finansal Güç Göstergesi
 
Türkiye iktisat tarihi
Türkiye iktisat tarihiTürkiye iktisat tarihi
Türkiye iktisat tarihi
 
Nüfus poli̇ti̇kalari
Nüfus           poli̇ti̇kalariNüfus           poli̇ti̇kalari
Nüfus poli̇ti̇kalari
 

Latin Amerika Projesi

  • 1. T.C. BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KÜRESEL SİYASET VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DÖNEM PROJESİ 1990 – 2005 Yıllarında Latin Amerika’da Ülkelerinde Uygulanan IMF “Yapısal Uyum Programı” ve Sosyal Sınıflara Etkileri Hazırlayan Bora YILDIRIM Proje Danışmanı Prof. Dr. Ayşe Nilüfer KARLI İstanbul – 2015
  • 2. 1 GİRİŞ Latin Amerika 1940 ve 1980 arasında askeri darbelerle sarsılırmıştır. Gerilla hareketleri oldukça ve sol hareket oldukça yaygındı. 1990’lı yıllara bu durum tamamen sona ermiştir. Etkin bir gerillacı hareket ve bu yıllar da ki sol hareket neo-liberal ekonomilerin ortaya çıkmasıyla birlikte küreselleşme trendini oluşturuyordu. Bu yüzden artık askeri güce sıcak bakılmıyordu. Artık iş elitlerinin ve teknokratlar darbenin gereksiz olduğunu savunmaya başlamışlardı. Siyasi ve ekonomik çıkarlarının tehlikeye girmemesi için askeri darbeleri rafa kaldırmıştırlar. Fakat bu durum Latin Amerika’yı daha bilinmez bir ekonomik krizin içine sürükleyeceği ve içinden çıkılmaz hale gelecek bir duruma düşüreceği farkında değillerdi. Latin Amerika’daki ılımlı sol hükümetlerin neoliberal güçlerle ve emperyalist bölgesel odaklarla bağlarının güçlenmesi, yeni toplumsal hareketleri, liberal “uluslararası sivil toplum”dan uzaklaşarak, alternatif ilerici ulusal-bölgesel ekonomik-toplumsal iktidar arayışları içinde de birbirlerine yaklaştırmaktadır. Latin Amerika’daki toplumsal hareketlerin birçok örgütsel ve ideolojik-politik zafiyetlerine karşın bu açıdan önemli olanaklara sahip oldukları görülmektedir. Latin Amerika’daki toplumsal dinamiklerin gerçek politik gelişme seyrine baktığımızda, “yeni sosyal demokrasi” ve “iktidarsız/siyasetsiz siyaset” yaklaşımlarından belirli ölçülerde etkilenmekle birlikte, tıpkı Komünizm öncesi Avrupa işçi sınıfının “eski sosyalizm”lerin ideolojik hegemonyası altında kendi bağımsız siyasal gelişme yolunu açma çabasına benzeyen bir tarihsel çabaya tanık olunmaktadır. Emperyalist birikim modeli siyasal iktidar sorununu, kendi mezar kazıcısı olarak ürettiği emek eksenli toplumsal hareketlerin önüne her gün yeniden daha şiddetle koyarak, bu toplumsal hareketleri de “yeni sosyal demokrasinin” ve “iktidarsız siyaset” yaklaşımlarının pratik- tarihsel eleştirisini gerçekleştirecekleri bir istikamete doğru zorlamaktadır. Latin Amerika, önümüzdeki dönemde özellikle bu açıdan önemli deneyimler barındırmaya aday görünmektedir. 1990’lı yılların ilk yarısını, tüm dünyada iktidara gelen neoliberalizmin “tarihin sonu” ideolojisinin ezici ağırlığı altında yaşadı. “Tarihin sonu” ideolojisi, sağın ve burjuvazinin, özellikle 1945 sonrasındaki “Soğuk Savaş” yıllarında sosyalizme karşı yürüttüğü dünya çapındaki büyük politik kampanyanın temel tezlerinin, solun zihinsel dünyasında da gizli ya da açık bir hakimiyet kurması anlamına geliyordu: Bu teze göre kapitalizmin, insan doğasına en uygun sistem olduğu kanıtlanmış; sosyalizminse, mükemmel bir ütopya olsa bile, günümüz dünyasında yaşama şansı olmayan bir seçenek olduğu ortaya çıkmıştı. Piyasa, özellikle de serbest dünya piyasası, zorunlu olarak ortaya çıkabilecek olan tüm aksaklıklarına karşın, gerçek toplumsal değişim, teknolojik gelişim ve demokrasi açısından en dinamik sistem olduğunu göstermişti. Sosyalizminse toplumsal dinamizmi donduran, demokrasi ile bağdaşmayan ve teknolojik geriliğe mahkum bir yapı olduğu görülmüştü. İlerici ve inandırıcı olan devrimci-sosyalist radikal dönüşümler değil, serbest piyasayı temel alan evrimci-kapitalist reform hareketleriydi.
  • 3. 2 IMF Uyum Programı Tarihsel Oluşumu ve Latin Amerika’ya Uygulanma Sebebi II. Dünya Savaşı bitmeden yeni bir uluslararası para sisteminin kurulması, döviz kurlarında istikrar sağlanması, dünya ticaretinin serbestleştirilmesi, uluslararası rezerv sorununun çözüme kavuşturulması ihtiyaçları gündeme getirilmiştir. Bu ihtiyaçlara cevap verecek bir uluslararası para sistemini oluşturmak amacıyla 1-22 Temmuz 1944 tarihleri arasında ABD’nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods kasabasında 44 ülkenin delegasyonlarıyla bir konferans toplanmış ve bu sistem içerisinde, ülkelerin ödemeler bilançosu dengesizliklerini gidermek ve finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund) ve Dünya Bankası’nın (World Bank) kuruluşu gündeme gelmiştir. Zamanla sistemin altın kambiyo sistemi, devalüasyonların sınırlandırılması gibi katı uygulamaları kaldırılmış ve değişken kur sistemine geçilmiştir. Bununla birlikte çalışmanın esas konusu olan IMF programlarında çeşitli evrelerden geçilmiştir. 1980’lere kadar performans kriterlerine göre hazırlanan IMF programları 1980’den sonra özellikle az gelişmiş ülkelerde yapısal uyum programlarıyla desteklenmiştir. Yapısal uyum programları üretim, sermaye ve iş gücü piyasalarının ve sosyal politikaların yeniden düzenlenmesi sürecini içermektedir 80’li yılların başına kadar süren ekonomik durgunluk döneminin arkasından, 1987-88 yıllarına değin süren bir toparlanma yaşandıysa da, takip eden yıllarda başlayan ekonomik krizler çok daha şiddetli ve eşzamanlı olarak geldi. Özellikle Almanya ve Japonya şiddetli bir ekonomik durgunluk dönemi geçirdiler. Bu süreç 1990 sonrasında SSCB’nin çöküşüyle de birleşince, emperyalist sistem açısından yeni bir düzenleme kaçınılmaz hale geldi. Bu düzenleme, 90’lı yıllardan itibaren tüm Latin Amerika ülkelerinde IMF tavsiyesi olarak uygulanmaya başlayan “Yapısal Uyum Programı”dır. Bu program, bir yandan bu ülkelerin dünya pazarına daha fazla entegrasyonu ve diğer taraftan da sermayenin merkezileşme ve tekelleşme eğiliminin sonucu olarak, uluslararası mali sermayenin ülkeye girişinin önündeki ekonomik ve siyasi engellerin aşılması anlamına gelir. Aslına bakılırsa; Uluslararası Para Fonu’nun kurulmasına yol açan nedenleri, Büyük Buhran yılları olarak bilinen 1930’lı yıllarda aramak gerekir. Bu dönemde uluslararası ekonomik ilişkiler tam bir darboğaz içindedir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise pek çok ülke, ekonomik kalkınmalarını tamamlayabilmek amacıyla finansman arayışı içerisine girmiştir. Savaşla birlikte 19. yy’dan bu yana gelişmiş olan çok yönlü ticaret ve ödemeler sistemi işlemez hale gelmiş ülkeler zarar görmüş ve ekonomilerini tekrar düzenlemek sorunuyla baş başa kalmışlardır. Projede bahsedeceğimiz Latin Amerika’da ki Yapısal Uyum Programı; ekonomik canlanma ve yükseliş dönemlerinde bile bu ülkelerde yoksulluk, borç ve sefalet batağından kurtulamamıştır. Ekonomik büyüme, işçi ve emekçilerin yaşam standartlarına yansımamakta, sosyal güvenlik harcamaları kısılmakta, işçilerin çalışma koşullarında, saatlerinde ve ücretlerde sürekli gerileme yaşanmaktadır. Buda Latin Amerika ülkeleri için IMF politikalarını biçilmiş kaftan olmasını sağlıyor gibi gözükse de bu politikaların ne denli etkili olduğunu bu projenin ilerleyen bölümlerinde yorumlayacağız.. IMF programı bir kurtarıcı gibi gözükse de uygulanabilirlik alanında birçok sıkıntıya sebebiyet vermiş olup bunun nedenlerini proje de anti-kapitalist bir anlayışla çözümlemeye çalışılacaktır.
  • 4. 3 Latin Amerika’da Yapısal Uyum Programının Uygulanması ve Ekonomik Krizlere Genel Bakış Küresel ekonomik kriz, tüm sektörlere ve ülkelere neredeyse eş zamanlı olarak yayılmaktadır. Arjantin’deki ve diğer Latin Amerika ülkelerindeki krizin gerçek kaynağı da hiç kuşkusuz dünya kapitalizminin içine girdiği bu ekonomik krizdir. Zira kapitalist sistem tek tek ülkeler bazında veya ulusal ekonomiler temelinde değil, bir bütün olarak algılanmalıdır. Meksika 1982’de IMF’nin Yapısal Uyum Programını uygulamaya başlamıştı. Özelleştirme, liberalizasyon gibi politikaların ardından 1988’de Salinas hükümeti kamu harcamalarını kıstı ve 20 milyar dolardan fazla tasarruf sağladı. Tasarrufun anlamı, on binlerce kamu işçisinin işten atılması, işçi sınıfına yönelik sosyal güvenlik harcamalarında kesintiler ve reel olarak ücretlerin düşürülmesiydi. Ekonomik kriz sosyal krizle sonuçlandı. İşsizlik resmi rakamlara göre %20’ye, gerçekte ise %40’a ulaşıyordu, üstelik işsizlerin yarısı yoksulluk sınırının altında yaşıyordu. Aynı şekilde, Brezilya’da da halk 90’ların başından itibaren uygulamaya konmuş olan kemer sıkma politikaları altında inliyordu. 29 Eylül 1992’de 44 milyar dolar borç karşılığında IMF’nin yeniden yapılanma programı kabul edildi. Faiz oranları arttırıldı ve iç borçlanmaya gidildi. Sermaye akışı hızlandı. 300 kadar “milli” sermaye grubu muazzam kârlar elde etti. 1990’da başlatılan “Collor planı” ile IMF, bütçe açığının kapatılması amacıyla 360 bin kamu çalışanının işten atılmasını istemişti. Muhalefetin artması sonucu ancak 14 bin kişi işten çıkartılabildi. Fakat aynı yıl ülke çapında 200 bin kişi işten atıldı. Cari harcamaların %65’i borç ödemesine ayrıldığı halde IMF daha fazlasını istiyordu. Ardından yapılan hükümet değişikliğine (sosyal demokrat bir hükümet işbaşına geldi) ve kamu harcamalarında %43’e varan kesintilere rağmen –ki bu emeklilik sistemi başta olmak üzere, sosyal programların tamamından vazgeçilmesi anlamını taşıyordu– yine de ekonomi bir türlü düzelmedi. Emek göçü hızlandı, nerede iş bulursa orada çalışan göçebe işçiler yığını oluştu (tıpkı 1930’ların Amerika’sında olduğu gibi), kırsal kesimden şehirlere göç hızlandı. Şehirlerde yeni “kent yoksulları” ortaya çıktı. Bunlar işçi sınıfının en alt kesimini oluşturan ve varoşlardaki teneke mahallelerde yaşamaya mahkûm edilen yoksul insanlardı.
  • 5. 4 Kuşkusuz Meksika’daki ve Brezilya’daki krizler istisna değildi. Sanki gizli bir el tarafından planlanmışçasına, Brezilya ile aynı yıllarda Peru’da da adına “Fuji Şoku” denilen bir mali kriz dalgası ülkeyi bir silindir gibi ezerek geçti. 8 Ağustos 1990’da başlayan şok sonucu, benzin fiyatları %2968 oranında ve ekmek fiyatları %1150 oranında arttı. Başkan A. Fujimori, hiper-enflasyonu yenmek amacıyla çalışmalara başladığında ise enflasyon %2172 idi
  • 6. 5 Yaşanan “şok”un toplumsal sonuçları yıkıcıydı; Peru’nun kuzeyindeki bir tarım işçisinin aylığı 7,5 dolarken, başkent Lima’da tüketici fiyatları ABD’nin en büyük metropollerinden olan New York’tan daha yüksekti. Ücretlerdeki reel düşüş 1990 Ağustos ayı itibariyle %60, 1991’de ise %85 civarındaydı. Kamu çalışanlarının gelirleri 1980’e göre %92 düşmüştü. Ekonomik krizin derinleşmesi uyuşturucu ticaretini canlandırdı. Peru, %60 oranıyla kokain üretiminde birinci sıraya yükseldi. Merkez Bankası, döviz ihtiyacının çoğunu bu kanaldan gelen dolarlardan sağlıyordu. Oysa bu esnada Fujimori, “başarılı” ekonomi politikalarından ötürü uluslararası finans çevrelerince takdir ediliyordu. Peru’nun yanı başındaki Bolivya’da da durum farklı değildi. Bolivya da ana ihracat maddesi olarak kokaini kullanıyordu. 1985 Eylülünde, Victoria Paz hükümeti IMF programını uygulamaya başladı. Kamu harcamaları kısıldı ve 50 bin kamu işçisi işten atıldı. Ücret artışları donduruldu, gümrük tarifeleri indirildi. Madenler kapatılarak 23 bin işçi işten çıkartıldı. Hükümet bu ekonomik paketi açıkladıktan sonra işçiler 13 gün boyunca genel greve gittiler. Olağanüstü hal ilân edildi, sendikacılar tutuklandı ve sürüldü. İş güvencesi kaldırıldı ve toplam 74 bin işçi daha işten çıkartıldı. %24.000 civarında seyreden enflasyon kısmen düşürüldü. Latin Amerika’nın en büyük üçüncü ekonomisi sayılan Arjantin’de de durum aynıydı. Meksika’nın borç krizine düştüğü 1994 yılında, Arjantin de moratoryum ilân etmişti. Böylece bütün kaynaklar dış borçların ödenmesi önceliğine göre ayarlanıyordu. Büyüme yavaşladı, istihdam azaldı, GSMH geriledi. Krizin faturası 1990’da büyük bir toplumsal muhalefet dalgasını arkasına alarak iktidara gelmiş olan Peronistlere çıkartıldı. Böylece ‘99 seçimleri Peronistler için tam bir bozgun oldu. Fakat iktidara gelen De la Rua’nın IMF anlaşması çerçevesinde uyguladığı politikalar nedeniyle artan yoksulluk ve işsizlik sonucu, aynı yıl mutlak yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısı 14 milyona, açlık sınırında yaşayanların sayısı 3 milyona ve işsizlerin sayısı da 2 milyona ulaşıyordu. Tüm bu “kemer sıkma” politikalarına rağmen, ekonomik göstergeler yükselmeyince ve dış borçlar zamanında ödenemeyince uluslararası kredi kuruluşları Arjantin’in notunu indirdi. Bunun üzerine 132 milyar dolarlık dış borcun ödenmesine ilişkin yeni planlar yapıldı. Fakat plan sonucu, aynı kuruluşlar ülkenin risk puanını astronomik seviyelere çıkarınca borsada önlenemez bir düşüş başladı. Birkaç gün içinde bankalardan 1,3 milyar dolarlık mevduat çekilmişti. Merkez bankası, yokuş aşağı inerken frenleri patlamış bir arabaya benzeyen ekonomiyi kurtarmak için bankalardan para çekilmesine dair kısıtlamalar getirdi. Amaç ücretleri düşürmek ve uluslararası mali sermayeyi ülkeye çekmekti. Fakat Arjantin ne yaparsa yapsın IMF bir türlü tatmin olmuyordu. 5 Aralık 2001’de ülkeye borç ve kredi verilmesini durdurduğunu açıkladı. Parasız kalan hükümet, Arjantin’in Kemal Derviş’i sayılan Maliye Bakanı Cavallo’nun talimatıyla emeklilik fonlarındaki paraya el koyduğunu, bunun yerine herkese hazine bonosu vereceğini duyurdu. Cavallo herkesi patlak frenli arabaya bindirmek istiyordu ve biletler de hazine bonoları olacaktı. İşsizlik %18,3’e çıktı ve ülkenin en büyük sendikaları CGC ve CGT genel grev çağrısı yaptılar.
  • 7. 6 Sonrasında “Arjantin Olayları”dır. Devlet Başkanı De la Rua, yakıcı ekonomik krizin sonucu ayaklanan öfkeli halkın protestoları nedeniyle istifa etti. Üç gün süren gösterilerin sonunda geride 27 ölü ve 150’den fazla yaralı kaldı. Kuşkusuz burada da patlamanın sebebi, IMF’nin önerdiği “Yapısal Uyum Programı”nın toplum üzerinde yarattığı derin tahribattır. Arjantin halen devam eden derin bir politik ve sosyo-ekonomik krizin içindedir. 2001 Aralık ayından bu yana ekonomi %15 küçülmüş ve işsizlik %24’lere dayanmıştır. Peso yılbaşından bu yana %300 değer kaybetti. 14 ay içinde altıncı Maliye Bakanı R. Lavagna işbaşı yaptı. İktidardaki Duhalde hükümeti de borçları halen ödemiş değildir. Ne IMF ne de burjuvazi bir çözüm bulmuş değil. Öte yandan Arjantin’in yaşadıkları, Brezilya için de olasıdır. Brezilya para birimi Real 2001 ortalarından bu yana büyük ölçüde değer yitirdi; faiz oranları arttırıldı. Merkez Bankasının önünde yıllık 74 milyar dolarlık ve toplam 305 milyar dolarlık bir borç ödemesi duruyor. Hatta özel sektörünkiler de eklenirse borç tutarı tam 640 milyar dolara, GSMH’nin %120’sine ulaşıyor. Seçimlerden galip çıkan İşçi Partisinin (PT) başkanı Lula’yı bekleyen durum budur. Latin Amerika, büyük yığınlar halindeki işçi, kent yoksulu, köylü ve yerli kitlelerinin mücadeleleriyle sarsılıyor. Bu sarsıntı başta ABD emperyalizmi olmak üzere, her bir Latin Amerika ülkesindeki egemen sınıfları fazlasıyla korkutmaktadır. Dünya ekonomisinin durumunun da pek hoş olmadığını göz önüne alırsak, ekonomik krizin siyasal bir krize yol açması ve kıtayı sarması, kapitalistlerin en son isteyecekleri şeydir. Bu yüzden, özellikle Arjantin’deki, Kolombiya’daki ve Venezuela’daki gelişmeler karşısında egemen sınıflar hızla önlemler almaya çalışmaktadır. Latin Amerika’da Yapısal Uyum Programının Ekonomik Kalkınmayla İlişkisi 1970’lerde ana akım kalkınma düşüncesi ve pratiğine egemen oldu. 1980’lerde ise reformu amaçlayan kalkınma politikaları daha baskıcı bir hale geldi. Bunlar daha eşitlikçi, katılımcı, ölçeği ve biçimi itibariyle daha insani ve toplumsal olarak kapsayıcı olan, yeni veya alternatif bir kalkınma biçimi yönünde geniş kapsamlı bir arayışa ilham verdi. Bu arayış ilk olarak 1970’lerin ortalarında gözükse de en geniş kapsamlı halini 1980’lerin ortalarında görülmektedir. Reform savunanlar; “alternatif kalkınma” –“yukarıdan” (devlet aygıtı içerisinde hükümet tarafından) veya dışardan (deniz aşırı kurumlar) değil, içerden ve aşağıdan kalkınma modelini savunmuşturlar. Kalkınmanın toplumsal alanda kapsayıcı, eşitlikçi, biçim ve boyutu itibariyle insani, hem çevre hem de geçim kaynakları bağlamında sürdürülebilir ve hepsinden de önemlisi, topluluk veya halkın katılımına dayanan bir olgu olarak algılandı. Bu süreçte yoksulların yani halk için uygulanması gereken yapısal uyum programların kalkınma politikalarının şekillenme biçiminde belirmesi sürecinde oynadığı rolün önemi belirtilmeye çalışmıştır. Bunun bazı savunucuları; hükümetin; özel değil (halkı) de kamusal çıkar temelinde ekonomik faaliyet düzenlemesi gerektiğini savunmuşturlar. Bu model; yoksulların, toplumdaki üretim kaynaklarına erişimini geliştirmeyi ve gelir bölüşümünün yeniden yapılması gerektiğini savunmuşturlar.
  • 8. 7 Fiziksel veya mali sermaye biçimlerinin tersine, toplumsal sermaye ne toprak reformu ne de yeniden bölüşüme dayanan diğer politikaları veya radikal yapısal reformları gerektirir, daha ziyade, yoksullara bolca verilen bir kanyakla ilişkilidir. Bahsedilen geçim kaynaklarını etkilen kararın alınma sürecine aktif halkı etkin kılmak istenmiştir. Fakat bu kalkınma politikalarının uygulanabilmesi için siyasi ve ekonomik kaldıraçların radikal kararlarla değiştirilmesi gerektiğinin görüntüsüdür. Fakat iktidar paylaşımı hükümetler için Dünya Bankasının anladığı şeyler aynıdır “Daha geniş iktidar yapılarına bulaşmadan, yoksulların yerel kararlara katılımıdır” Dünya Bankası’nın 1990 yılında Yoksulluk adıyla yayınlanan Dünya Kalkınma Raporu, gelişmekte olan dünyadaki yoksulluğu, bir diğer ifadeyle dünyanın en yoksullarını konu edinmektedir. Rapor, yoksullar için kayıp on yıl olarak adlandırılan 1980’lerde, yoksulların gelirlerindeki artış ve beş yaş altı ölümlerde, ilköğretime giriş oranlarında ve diğer bazı sosyal göstergelerde iyileşme gibi bir takım olumlu gelişmelere işaret etmekle birlikte, özellikle Alt-Sahra Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde gelirlerin düştüğünü ve yoksulluk oranlarının arttığını kabul etmektedir. Yoksullara yönelik politikaların sorgulandığı bu dönemde, 1990 Dünya Kalkınma Raporu, politikaların yoksulluğun azaltılmasına nasıl katkıda bulunacağını araştırmaktadır (World Bank, 1990: 2). Burada gösterilmek istenen aslında üst kesimlerin pastadan pay vermeye niyeti olmadığını belirtmektir. IMF uyum programları ve Dünya Kalkınma Raporu bu durumları azaltmayı amaçlasa da ülke içinde radikal kararlarla değişmeyen durumlar ülkeleri ekonomik krizlere sürüklemekte ve bundan dolayı kalkınmanın önüne engel çıkmaktadır. Bu durumu nasıl düzeltilebilir? Sorusunu sorduğumuzda cevabı kapitalist düzenin etkisinde olan bir toplumun iktidarı paylaşmasının imkansız olduğu ve bunun başka yollarla aranması gerektiği ortaya çıkıyor. Fakat bu durumu gerçekleştirmek için işçi sınıfının ayaklanması, yeni sorunların ortaya çıkması ve Latin Amerika’nın yeniden bir krize girmesi yönünde olacağını göstermektedir. Böylece Latin Amerika Ülkelerinin gelişmesi yönünde değil gerilemesi yönünde bir etki yaratacaktır. IMF Uyum Politikaların Sosyal Sınıflara Etkisi IMF uyum politikaları Latin Amerika Devletlerinde devrimci sosyal hareketin yükselişine sebebiyet verdi. 90’lı yıllardan itibaren tüm Latin Amerika ülkelerinde IMF tavsiyesi olarak uygulanmaya başlayan “Yapısal Uyum Programı”dır. Bu program, bir yandan bu ülkelerin dünya pazarına daha fazla entegrasyonu ve diğer taraftan da sermayenin merkezileşme ve tekelleşme eğiliminin sonucu olarak, uluslararası mali sermayenin ülkeye girişinin önündeki ekonomik ve siyasi engellerin aşılması anlamına gelir. Bu dönemde, her ne kadar büyük bölümü hâlâ emperyalist ülkelerin kendi aralarında gerçekleşse de, gelişmekte olan ülkelere sermaye ihracı hızlandı. Bu durum, bilhassa ücretlerin daha düşük olduğu, işçi sınıfının fazla örgütlü olmadığı ve devlet teşviklerinin yüksek olduğu Latin Amerika ve benzeri ülkelere yapılan dış yatırımları da körükledi. Çünkü, emperyalist ülkelerde aşırı biriken sermaye el yakıyordu. Tüm sektörlerde kâr oranlarının düşmesi, kaçışın ana sebebiydi. OECD verilerine göre, 1982-90 yılları arasında, gelişmekte olan ülkelere toplam 927 milyar dolar sermaye ihracı gerçekleşti. Kuşkusuz bunun önemli bir bölümü “borç” olarak verilmişti. Aynı yıllar arasında 1 trilyon 345 milyar dolarlık geri ödeme yapıldı. Oysa bu yüksek ödemeye rağmen, bu ülkelerin borçları %61 oranında artmıştı. 1992’de 1 trilyon 300 milyar dolara ulaşmış olan borç
  • 9. 8 tutarı, 2000 yılı sonunda 2 trilyon 100 milyar doları bulmuştu ve borç karşılığı ödenen faiz tutarı ise 343 milyar dolardı. Bu borçlanmalar dünya çapındaki resesyonla da birleşince, borç almış olan ülkelerde büyük mali krizlere yol açtı. Ekonomiler durma noktasına geldi. IMF ve Dünya Bankası devreye girerek; iç tüketimin kısılması, bütçe açıklarının kapatılması, ücretlerin düşürülmesi, sendikal hareketin ve toplumsal muhalefetin kırılması, ihracatın ne pahasına olursa olsun arttırılması, ekonominin liberalleştirilerek uluslararası sermayeye daha fazla açılmasını içeren politikalar önerdiler. Peki sonuçta ne oldu? Latin Amerika’da mutlak yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısı 1980’lerin başında 130 milyondan, 1990’ların başında 180 milyona yükseldi, nüfusun en üst %20’sinin zenginliği en yoksul %20’nin 20 katına çıktı. IMF’nin “Yapısal Uyum Programı” nedeniyle 1980’li yıllar boyunca ülke halklarının geliri ortalama %60 geriledi. Programın rahatça uygulanabilmesi için defalarca olağanüstü hal ilân edildi, binlerce sendikacı ve sosyalist tutuklandı, sürgüne gönderildi veya devlet eliyle katledildi. Bu durumlar; Latin Amerikada; büyük yığınlar halindeki işçi, kent yoksulu, köylü ve yerli kitlelerinin mücadeleleriyle sarsılıyor. Bu sarsıntı başta ABD emperyalizmi olmak üzere, her bir Latin Amerika ülkesindeki egemen sınıfları fazlasıyla korkutmaktadır. Dünya ekonomisinin durumunun da pek hoş olmadığını göz önüne alırsak, ekonomik krizin siyasal bir krize yol açması ve kıtayı sarması, kapitalistlerin en son isteyecekleri şeydir. Bu yüzden, özellikle Arjantin’deki, Kolombiya’daki ve Venezuela’daki gelişmeler karşısında egemen sınıflar hızla önlemler almaya çalışmaktadır. Sarsılan hegemonyasını korumak derdiyle gittikçe saldırganlaşan ABD emperyalizmi, kendisi için son derece önem arz eden bir bölgede, ciddi petrol rezervlerine sahip üç ülke (Kolombiya, Venezuela, Ekvador) üzerindeki nüfuzunu kaybetmemek için, kendisine karşı çıkan tüm toplumsal hareketleri (gerillacı, halkçı, köylü, sosyalist vb.) ezmeye çalışıyor. ABD emperyalizmi, Kolombiya’da aşırı sağcı bir devlet başkanı liderliğinde ve bizzat ordunun kontrolündeki paramiliter güçlerin de yardımıyla tam bir devlet terörü estirmektedir. Sadece 1998 yılında, İnsan Hakları Gözlemcileri tarafından tespit edilen “fail-i meçhul” cinayetlerin sayısı 3800’dür. Latin Amerika ülkelerinde, iniş ve çıkışlarıyla, devrimci durum halen devam etmektedir. Çünkü bu devrimci durumu yaratan nesnel koşullar değişmiş değildir. Gelişmeler bölgede mevcut toplumsal muhalefetin gittikçe anti-kapitalist bir nitelik kazanmasına olanak sağlıyor. Arjantin’i Venezuela takip etti, Kolombiya’da gerilla savaşı bütün hızıyla sürüyor ve şimdi de Brezilya’da İşçi Partisi (PT) lideri Lula seçimleri kazandı. Bu durumda en yakıcı sorun, işçi sınıfına ve devrime önderlik edecek bir partinin varlığıdır. Böyle bir önderliğin olmadığı durumda, devrimci dalga ne denli yükselirse yükselsin, sonuçta geri çekilmeler ve yenilgiler kaçınılmaz olur. Bugün tüm Latin Amerika, İkinci Emperyalist Savaştan bu yana en derin ekonomik krizin pençesindedir. Tüm kıtada istikrarlı tek bir rejim yoktur. İşçi, köylü ve öğrenci kitleler ayaktadır. Fakat henüz işçi sınıfı harekete önderlik etmeye hazır olmadığından, onca ayaklanmaya rağmen
  • 10. 9 kalıcı hiçbir sonuç elde edilememiştir. Bu yüzden bugün komünistler açısından önemli olan, Latin Amerika ülkelerindeki devrimci durumu burjuva iktidarlara son verecek devrimlere dönüştürebilmektir. Bunun için işçi sınıfının örgütlülüğüne dayanan devrimci bir önderlik ve kitlelere yol gösterecek devrimci bir program gerekiyor. SONUÇ Latin Amerika’daki devrimci yükseliş bize bir kez daha göstermiştir ki, emperyalist-kapitalist sistemin dayattığı yoksulluğun, sefaletin, işsizliğin önlenebilmesinin tek yolu devrimci temelde mücadele etmektir. İşçi sınıfı dünyanın her yerinde, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete dayanan kapitalist sistemi ortadan kaldırmadıkça, sömürüden ve baskılardan kurtulmak mümkün değildir. Aynı şekilde, toplumun diğer ezilen kesimlerinin kurtuluşu da işçi sınıfının zaferine bağlıdır. Şurası çok açık ki, Amerikan emperyalizminin arka bahçesinde gerçekleşecek muzaffer bir devrim, kısa sürede tüm kıtayı saracaktır. Daha da önemlisi, dünyanın hemen her yerinde devrimci mücadeleyi yükseltecek bir enternasyonalist önderliğin olması durumunda, Latin Amerika’dan yayılacak devrim ateşi dünya devriminin yangınını tutuşturacaktır.
  • 11. 10 KAYNAKÇA; DELİCE.G (2005, Haziran). Finansal Krizler: Teorik ve Tarihsel Perspektif, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi; Sayı 20, Ocak-Haziran 2003, ss.57-81 James Petras’ın http://petras.lahaine.org sitesindeki İngilizce Makale Çevirisi: Canan Ateş. Veltmeyer, H. (2006, Mayıs) Latin Amerika ve aşka Bir Kalkınma. (Ö.Akpınar, Çev.) İstanbul: YKY Alp, Tuncay. (2002, 15 Kasım). Ekonomik Kriz ve Latin Amerika’da ki Devrimci Yükseliş, Erişim tarihi: 13 Nisan 2015, http://www.marksist.net Rouquie, A (1986, Ekim) Latin Amerika’da Askeri Devlet, (Ş.Tekeli, Çev.) İstanbul: Alan Yayıncılık Baran, Oktay. (2006, Ocak). Latin Amerika Sosyalizme mi Gidiyor? , Erişim tarihi: 21 Nisan 2015, http://www.marksist.net http://www.imf.org http://www.oecd.org http://www.worldbank.org