"The world's 200 wealthiest people have as much money as about 40% of the global population, and yet 850 million people have to go
to bed hungry every night."
Hugo Chavez, Venezuela’s socialist president: “The problem is not the production of food … it is the economic, social and political model of the world. The capitalist model is in crisis.”
Policy And Politics International Perspective Paper, H. John Heinz III School of Public Policy and Management, Carnegie Mellon University, Spring 2006:
The Soviet economy and society declined in the following decades until General Secretary Mikhail GORBACHEV (1985-91) introduced glasnost (openness) and perestroika (restructuring) in an effort to renovate Communism, but his initiatives unintentionally released forces that by December 1991 splintered the USSR into Russia and 14 other independent republics. Since then, Russia has struggled in its efforts to construct a democratic political system and market economy to replace the strict social, political, and economic controls of the Communist period. While some progress has been made on the economic front, recent years have seen a recentralization of power under Vladimir PUTIN and the erosion of emerging democratic institutions.
USA-North Korea Relations, What Would USA Do to Deal With Problem of North Korea’s Nuclear Weapons?, Policy And Politics International Perspective Paper, H. John Heinz III School of Public Policy and Management, Carnegie Mellon University, Spring 2006
Background Information About USA-North Korea Relations :
North Korea has a centralized government under the rigid control of the communist Korean Workers' Party (KWP), to which all government officials belong. U.S.-North Korea relations developed primarily during the Korean War, but in recent years have been largely defined by the United States' suspicions regarding North Korea's nuclear programs, and North Korea's perception of an imminent U.S. attack. North Korea claims to possess nuclear weapons, and is widely believed to have a substantial arsenal of chemical weapons, deliverable by artillery against South Korea. Different presidents have dealt with North Korea in different ways. Bill Clinton and George W. Bush, the 42nd and 43rd presidents respectively also tried at the beginning of their tenure as president to ignore the brewing problems in North Korea. Their decisions in dealing with North Korea would help to define their early reputations as foreign policy makers. Many similarities can be seen, however, between how Clinton started dealing with North Korea and how Bush started out dealing with North Korea.
"The world's 200 wealthiest people have as much money as about 40% of the global population, and yet 850 million people have to go
to bed hungry every night."
Hugo Chavez, Venezuela’s socialist president: “The problem is not the production of food … it is the economic, social and political model of the world. The capitalist model is in crisis.”
Policy And Politics International Perspective Paper, H. John Heinz III School of Public Policy and Management, Carnegie Mellon University, Spring 2006:
The Soviet economy and society declined in the following decades until General Secretary Mikhail GORBACHEV (1985-91) introduced glasnost (openness) and perestroika (restructuring) in an effort to renovate Communism, but his initiatives unintentionally released forces that by December 1991 splintered the USSR into Russia and 14 other independent republics. Since then, Russia has struggled in its efforts to construct a democratic political system and market economy to replace the strict social, political, and economic controls of the Communist period. While some progress has been made on the economic front, recent years have seen a recentralization of power under Vladimir PUTIN and the erosion of emerging democratic institutions.
USA-North Korea Relations, What Would USA Do to Deal With Problem of North Korea’s Nuclear Weapons?, Policy And Politics International Perspective Paper, H. John Heinz III School of Public Policy and Management, Carnegie Mellon University, Spring 2006
Background Information About USA-North Korea Relations :
North Korea has a centralized government under the rigid control of the communist Korean Workers' Party (KWP), to which all government officials belong. U.S.-North Korea relations developed primarily during the Korean War, but in recent years have been largely defined by the United States' suspicions regarding North Korea's nuclear programs, and North Korea's perception of an imminent U.S. attack. North Korea claims to possess nuclear weapons, and is widely believed to have a substantial arsenal of chemical weapons, deliverable by artillery against South Korea. Different presidents have dealt with North Korea in different ways. Bill Clinton and George W. Bush, the 42nd and 43rd presidents respectively also tried at the beginning of their tenure as president to ignore the brewing problems in North Korea. Their decisions in dealing with North Korea would help to define their early reputations as foreign policy makers. Many similarities can be seen, however, between how Clinton started dealing with North Korea and how Bush started out dealing with North Korea.
"Güvene ve İşbirliğine Dayalı" eğitim programını birlikte yürüteceğiz. Bu eğitimin iki temel yaklaşımı vardır birincisi İNSAN, ikincisi İLETİŞİM. Eğitimi sizlere, eğitimcinin eğitimi prensibi ile her birinizi kendi ekibinize eğitim verecek şekilde aktaracağım.
öRnek dönem-projesi-bitirme-tezi-ekonometri-mehmet-güçlü-tez-ödevBurhanettin NOĞAY
ege üniversitesi dönem projesi,bitirme tezi,parasal talep fonksiyonu,An Empirical Analysis of the Money Demand Function
in Turkey(1987-2010),mehmet güçlü
"Güvene ve İşbirliğine Dayalı" eğitim programını birlikte yürüteceğiz. Bu eğitimin iki temel yaklaşımı vardır birincisi İNSAN, ikincisi İLETİŞİM. Eğitimi sizlere, eğitimcinin eğitimi prensibi ile her birinizi kendi ekibinize eğitim verecek şekilde aktaracağım.
öRnek dönem-projesi-bitirme-tezi-ekonometri-mehmet-güçlü-tez-ödevBurhanettin NOĞAY
ege üniversitesi dönem projesi,bitirme tezi,parasal talep fonksiyonu,An Empirical Analysis of the Money Demand Function
in Turkey(1987-2010),mehmet güçlü
I presented this subject that "Outward-Looking Development Policies" in the course International Economics(Fatih SAYGILI)(2010-2011,Ege University,Economics)
2. Küreselleşme-Kapitalizm
• 500 yıllık bir tarihsel süreç.. “şeylerin dönüştürme süreci”
13 bin yıl önce
ilkel(kominal) köleci feodal kapitalist
kapitalist sosyalist
toplum
topluluklar topluluk toplum toplum toplum
üretim biçimi
ortak üretim ortak mülkiyet “üretim sistemi”
ortak tüketim biçimi
“üretim ilişkileri” “üretici güçler”
mülkiyet yapısı - sınıflar
teknolojik düzey
kişisel mülkiyet özel mülkiyet
- üretim araçları üzerindeki mülkiyet
Kaynak:R.Funda Barbaros Sosyal ve İktisadi Tarih Ders Notları 2010.
2
3. Merkantilizm(15.yy-18.yy)
- Merkantilizm, moneter bir doktrindir. Amaç, para miktarını arttırmaktır.
Değerli madenlerin hakimiyeti esasına dayanan bu görüşte milli servet
değerli madenlerin çokluğuyla ölçülür.(Can Aktan Web)
• Merkantilist düşüncenin temel özellikleri
• Altın ve gümüşün temel servet sayılması
• İhracatın artırılma gereği
• Devlet müdahalelerinin savunulması
• Sömürgeci politikaların savunulması
• Milliyetçilik politikalarına ağırlık verilmesi
3
• Nüfus artışının savunulması
4. Fizyokratizm
- Doğal düzeni savunan bu görüşe göre toplumsal ve ekonomik kurallar
doğal bir kanun gücüyle oluşur.
- Üretimde tek verimli alan tarımdır. Tarım, tüketilenden daha fazla
üretime yol açar. Oluşan bu fazlalık Fizyokratlar' ca «net hasıla»olarak
ifade edilir. Diğer faaliyetler (ticaret, sanayi) ise kısırdır, çünkü net hasıla
oluşturmazlar.
- İhracat, tarımsal ürünlere dayanmalıdır.
- Değerin kaynağı tarımdır.
- Sermaye sadece tarımsal yatırımlarda kullanılmalıdır.
- Faiz, tarımsal sermayenin kazancıdır.(Can Aktan Web)
4
5. Klasik İktisat 1776-1843
Klasik iktisadın felsefi temelini «doğal düzen» ve «faydacı felsefe» oluşturur.
Klasik iktisadın temel ilkeleri şu şekilde özetlenebilir:
1) Piyasada tam rekabet koşulları geçerlidir (Serbest piyasa varsayımı).
2) Ücret, faiz haddi ve mal fiyatları esnektir.
3) Her arz kendi talebini oluşturur.
4)Yukarıdaki 3 temel varsayım altında ekonomi daima tam istihdamdadır
ve fiyatlar genel seviyesi istikrarlıdır.
- Klasikler, teorilerini kurarken akılcı, tümdengelimci yöntemi izlemişlerdir.
- Üretimde Fizyokratların «net hasıla» kavramını benimsemişlerdir.
Ama Klasiklere göre «net hasıla» sadece tarım üretiminden değil sanayi
üretiminden de elde edilir. Hatta sanayi üretimi gelişmenin temelini oluşturur.
- Parayı sadece mübadele aracı olarak görmüşlerdir.(Can Aktan Web)
5
6. Neo-Klasik İktisadi Düşünce 1870-1920
Neo-Klasikler;
- Emek-değer teorisinden ziyade malların faydalılık dereceleri üzerinde
durmuşlardır.
- Toplumsal uyumun sınıflararası ilişkilerden değil, bireysel faydadan
kaynaklandığı savunurlar.
- İktisadi faaliyet ve teorilerin matematiksel analizini yapmışlar, bunun
için daha çok akılcı, soyutlayıcı statik denge analiz yöntemlerini kullanmışlardır.
Neo-klasik iktisadi düşünce okullarının başlıcaları şunlardır:
-Lozan Okulu (Matematiksel Okul), (L. Walras, V. Pareto).
-Cambridge Okulu (J. B. Clark, A. Marshall)
-İsveç Okulu.
Kaynak: Coşkun Can Aktan http://www.canaktan.org
6
7. Fordist üretim
• Her işçinin dar anlamda tanımlanmış,rutin bir işi sürekli olarak yaptığı
bir işleyiş ile verimlilik artışı sağlamaya yönelmiştir.
• Son derece özel, tek amaçlı makinalar ve eğitimsiz, niteliksiz
işgücü kullanarak üretimin sürekli kayan bir üretim hattı üzerinde yapılması
söz konusudur.
• Makina ile işçi arasında sabit bir ilişkinin kurulduğu bu hat, farklı ritm
ve farklı işlemleri koordine ederek çıktının standartlaşmasına izin vermekte,
bu da kitle üretimin teknik koşullarını sağlamaktadır” (Yentürk, 1993:43-44).
7
8. Fordist üretim
- “Büyük ölçekte üretim yapan fabrikalar temel birimdir. İşçi başına üretimin
ayrıntılı işbölümü ve standart mal üretimi ile arttırılması amaçlanmış,
rekabet aynı maldan çok sayıda ucuza üretmek üzere kurulmuştur”(Barbaros, 2001: 17)
8
9. Büyüme oranları gerçekten olağanüstüydü..(Yeldan,2010)
• 1580-1820 arasında önderi konumunda olan Hollanda’nın büyüme
hızı %0.2 iken,
• 1820-1890 arasındaki önder İngiltere’nin yaşadığı büyüme hızı %1.2
• 1890’dan başlayarak dünya kapitalizminin hegemonik gücü haline
dönüşen ABD 1890-1990 arasında yıllık ortalama %2.2 oranında
büyüme göstermiştir.
9
10. Büyüme oranları gerçekten olağanüstüydü..(Yeldan,2010)
• Kapitalist dünya 1950-74 arasında görülmemiş bir büyüme oranı
yaşadı.Bu dönem boyunca dünya ekonomisi yıllık %2.9 oranında büyüdü.
• Dahası, Asya,Afrika ve Latin Amerika’nın yoksul halkları,tarihte ilk kez,
kişi başı gelirlerinde bir artış gördüler. Ağırlıklı olarak bu nedenlerle
1950-74 dönemi “altın çağ” olarak anılmaktadır.(Yeldan,2010)
10
11. Kapitalizmin esnekliği..
• Sermaye birikimindeki yoğunluk kaçınılmaz olarak kâr oranında
düşüşlere neden oldu.
• Dahası, üretim Fordist montaj hattının standart teknolojilerine dayanan
kitlesel ölçeklerde yapıldığı için Japonya, Kore, Tayvan, Tayland,
Brezilya ve İspanya gibi çevreyi oluşturan bazı ülkelerden sıkı rakipler
de çıkıyordu.
• 1960’ların ortalarından başlayarak bütün Batı dünyasında kârlar
düşerken altın çağın sonunun geldiği açıktı.
• Sermaye birikiminin genişlemesi daha da yüksek reel getiri oranlarını
gerektiriyordu ama sermaye halen Bretton-Woods sisteminin ulusal
sınırları arasında göreli olarak hareketsiz şekilde kalıyordu.
Kaynak:Yeldan, Erinç(2010) İktisadi Büyüme ve Bölüşüm Teorileri
11
12. Kapitalizmin esnekliği..
• M – C – M’
• Kapitalist sistemde, kapitalist elindeki parayla emtia (üretim araçları ve
emek gücü) satın alır. Üretim araçları ve emek gücünün kullanılmasıyla
emtia üretiminin gerçekleştirilmesini sağlar ve ardından bu emtiayı
satarak yeniden para elde eder.
• Kapitalistin, dolaşım sürecinin sonunda elde ettiği para (M’), dolaşım
sürecinin başında üretim araçları ve emek gücünün satın alınması için
kullandığı paradan (M) daha fazladır ya da M’>M dir. M’ ile M
arasındaki farkı, yani M’-M yi Marx, artı değer olarak adlandırmıştır.
Kaynak:Murat Kaykusuz Finans Kapitalin Kapitalist Gelişme Sürecindeki Evrimi Ve Finans Kapital-Emperyalizm İlişkisi
12
13. Finans Kapital
• M – C – M’
• M, C’ye doğru evrilirken sermaye gittikçe daha çok bağlanır ve zaman
içinde olgunlaşma eğilimi taşıyan belli endüstriler sınırlanır; sabit
sermayenin getiri oranı gittikçe azalır.
• finans sermayesinin çalışma modeli
• M – Mx – M olarak formüle edilebilir.
• Burada Mx tahviller, krediler ve hisse senetleri gibi finansal
enstrümanları temsil etmektedir.
• Düşen endüstriyel kâr oranı, yeni yükselmekte olan finansal getirilerle
telafi edilir. Kapitalist faaliyetin yeniden finanslaşması ile M’ yeniden
ortaya çıkar.
13
20. Küreselleşme..
• Küreselleşmenin İngilizce karşılığı ilk kez 1944 yılında kullanılmış,
• Kelime Webster sözlüğündeki yerini ise 1961’de almıştır.
*Küreselleşme ülkelerin ekonomi, politika ve iletişim alanlarında
yakınlaşma ve bütünleşmeleri anlamında kullanılmaktadır.
*Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 10. Baskı, Ankara, TDK Yayınları, 2005, s.1286.
20
21. Küreselleşmeyi nasıl bilirsiniz?
Jeremy Bentham ulus-devletlerin ortaya çıktığı 1780’lerde “uluslararası”
terimini literatüre kazandırmıştı.
Bundan 200 sene sonra yani 1980’lerde “uluslararası” teriminin yerini
“küreselleşme” kavramı aldı.
Bu sürecin;
1866’da okyanusu geçen telgraf kablolarından başlayarak,
1930’larda radyonun
1950’lerde Marlboro ve McDonalds gibi markaların ortaya çıkışı,
1974’de ABD’nin kur kontrollerini bırakması,
1987’de ozon deliğinin gündeme gelmesi,
1991’de internetin doğuşu
ve 1997’de dünyayı çeviren fiber optik kabloların tamamlanmasıyla
ilerlediği söylenebilir.*
* Altan, Mehmet(2011), Küresel Vicdan İstanbul:Timaş yayınları.
21
22. Küreselleşmeyi nasıl bilirsiniz?
• DPT’nin 8. Beş Yıllık Plan Alt Komisyonu küreselleşmeyi şöyle
tanımlıyor:
• Küreselleşme ekonomik,siyasi,sosyal ve kültürel anlamda bazı ortak
değerlerin yerel ve ulusal sınırları aşarak dünya çapında yayılmasını
ifade etmektedir.
• Ekonomik alanda,hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde
benimsenen ekonomik sistem ve buna bağlı olarak uygulanan ekonomi
politikaları giderek benzerlik göstermektedir.
* Altan, Mehmet(2011), Küresel Vicdan İstanbul:Timaş yayınları.
22
23. Küreselleşmeyi nasıl bilirsiniz?
• Devletin sınırlanıp küçültülmesi ve bu şekilde piyasa ekonomisine daha
fazla işlerlik kazandırılması görüşleri önem kazanmaktadır.
• Serbest ticaret görüşü benimsenmektedir.
• Mali ve parasal alanlarda da liberalleşme sürecinin geliştirilmesi
gerektiği savunulmaktadır.
• Siyasi alanda ise demokrasi küresel bir değer olarak daha fazla önem
kazanmaktadır.
• Ekonomik alanda liberal ekonomik düzen, siyasi alanda ise
demokrasiye dayalı bir siyasal sistem bütün dünyada kabul görmekte
ve hızla yayılmaktadır.
* Altan, Mehmet(2011), Küresel Vicdan İstanbul:Timaş yayınları.
23
24. Küreselleşme Olgusu
• Yeldan’a göre “küreselleşme”
• Küreselleşme olgusunu,ulusal ekonomilerin dünya piyasalarıyla
eklemlenmesi ve bütün iktisadi karar süreçlerinin giderek dünya
kapitalizminin sermaye birikimine yönelik dinamikleriyle belirlenmesi
olarak yorumlamaktayız.
• Kitabın bu ilk bölümünde
• Küreselleşme olgusu kapitalizmin son iki yüzyıldaki birikim ve
bölüşüm dinamikleri açısından ele alınacaktır.
• Bu kapsamda,ileriki sayfalarda bu sürecin kalkınmakta olan ülkeler
genelinde ve özelliklede Türkiye ekonomisinde var olan bölüşüm-yönlü
yansımaları tartışılacaktır.
24
25. Dünya kapitalizminin son iki yüzyılık tarihi
• İki ayrı uzun salınım
• Bu evrelerden birincisinin 18.yüzyıl sanayi devriminin teknolojik gelişmelerini
takiben, kabaca 1870-1914 arasında dünya mal ve finans piyasalarında hükmünü
sürdürdüğünü görmekteyiz.
Bu ilk küreselleşme dalgasının temel özelliği,para piyasalarında ve ticaret ilişkile-
rinde altın standardının norm kabul edilmiş olmasıdır.
• Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ve ulusal devletlerin görece
bağımsız kalkınma ve ticaret politikaları ile şekillenen 1914-1960 ara döneminden
sonra dünya ölçeğinde yeni bir küreselleşme dönemine girildiği görülmektedir.
25
26. Bu bölüm üç ana başlık içermektedir
• Dünya Kapitalizminin İki Küreselleşme Evresi:
1870-1914 ve 1970-Sonrası
• İkinci Küreselleşme Dalgası Altında Uluslararası Sermaye Hareketleri
• Küreselleşme Sürecinde Türkiye
26
27. Dünya Kapitalizminin İki Küreselleşme Evresi:
1870-1914 ve 1970-Sonrası
• Küreselleşme ve iktisadi büyümedeki sıçramalar
• Dokuma tezgahlarındaki baş döndürücü teknolojik gelişmeler-
1730’larda başlar.pamuğa yönelik “çırçır” endüstrisi.
• Demiryolları-1820’ler
• Buhar gücüne dayalı okyanus ötesi gemi taşımacılığı-1840’lar
27
28. Dünya Kapitalizminin İki Küreselleşme Evresi:
1870-1914 ve 1970-Sonrası
• Kapitalizmin lideri konumundaki ülkelerde büyüme..
• 1580-1820 arasında önderi konumunda olan Hollanda’nın büyüme
hızı %0.2 iken,
• 1820-1890 arasındaki önder İngiltere’nin yaşadığı büyüme hızı %1.2
• 1890’dan başlayarak dünya kapitalizminin hegemonik gücü haline
dönüşen ABD 1890-1990 arasında yıllık ortalama %2.2 oranında
büyüme göstermiştir.
28
29. İki küreselleşme dalgasında ticaretin kompozisyonu
• İlk küreselleşme evresinde görece ileri sanayi ülkeleri imal etmiş
oldukları malları azgelişmiş,çevre ülkelere ihraç eder ve onlardan da
daha çok temel besin ürünleri ve tropik ham maddeler ithal ederlerdi.
• Bu basit dış ticaret zinciri ikinci küreselleşme evresinde daha çok
endüstri içi ticarete dönüşmüş ve gelişmiş ülkeler arasında yapılmış ve
yapılmaktadır.
29
30. İki küreselleşme dalgasında ticaretin kompozisyonu
• Dolayısıyla dünya ticaretinin günümüzdeki biçimi,az gelişmiş ülkelerin
daha az söz sahip olduğu ve gelişmiş ülkelerin de görece benzer malların
karşılıklı ticaretini sürdürdüğü bir görünüm sunmaktadır.
30
31. Uluslararası gelirin dağılımındaki eşitsizlik
• UNCTAD 1998 Ticaret ve Kalkınma Raporu’na göre
• Dünya ölçeğinde gelir eşitsizliğini gösteren Gini katsayısının
• 1965’te 0.66
• 1980’de 0.68
• 1990’da 0.74’e yükseldiğini , dolayısıyla küreselleşme sürecinin
derinleşmesi ile uluslar arası gelirin dağılımındaki eşitsizliğin
derinleşmesi arasında yakın bir ilişkinin varlığını belgelemektedir.
31
32. İkinci Küreselleşme Dalgası Altında Uluslararası Sermaye
Hareketleri
• 19. ve 20. yüzyıl küreselleşme evrelerinin sermaye hareketleri
açısından en önemli farkı,birincisinin reel bir mal ile-altın
standardında düzenlenirken,günümüzdeki ikinci evrenin fiat kağıt
paraların nominal değişim hareketlerine dayalı olduğudur.
• Ulusal paraların değişim hadlerindeki bu belirsizlik,finansal
sistemin işleyişi açısından bir yandan büyük riskler taşırken, bir
yandan da spekülatif nitelikli kazançları özendirmekte ve finansal
sermayenin akışkanlığını -reel üretim dünyasından kopartarak-
uyarmaktadır.
32
33. İkinci Küreselleşme Dalgası Altında Uluslararası Sermaye
Hareketleri
• Bir örnek vermek gerekirse, 1980’lerin sonunda günde yaklaşık
sadece 190 milyar US$ hacmi olan dünya döviz piyasası
işlemleri,günümüzde günlük 1.7 trilyon US$’a ulaşmış durumdadır.
• Söz konusu finansal hareketliliğin, “dünya reel mal ticaretini
finanse etmek” gibi bir süreç ile hiç ilgisi olmadığı ve reel üretim ve
fiziksel sermayenin yatırım gereklerinden tamamıyla kopuk bir
gelişme gösterdiği açıktır.
33
34. İkinci Küreselleşme Dalgası Altında Uluslararası Sermaye
Hareketleri
• Uluslararası sermaye hareketlerindeki bu denli büyük artışlar “kısa
vadecilik” düşüncesi ile birlikte ulusal finans piyasalarına girerek
buralarda belirsizlik ve risk ortamı oluşturmaktadır.
• Böylece,ulusal Merkez Bankaları giderek daha yüksek miktarlarda
rezerv tutmaya zorlanmakta, bu da reel fiziksel yatırımlara
ayrılabilecek kaynakların giderek daraltılması anlamına gelmektedir.
• Günümüzde az gelişmiş ülkeler yüksek reel faizler pahasına sağladıkları
sermaye girişlerinin yaklaşık üçte birini rezerv birikimine
ayırmaktadır.(UNCTAD, 1998;1999).
34
35. İkinci Küreselleşme Dalgası Altında Uluslararası Sermaye
Hareketleri
• Ulusal piyasalarda arbitraj ve yüksek reel faizi gören ve bu piyasalara
giden kısa vadeli sermaye-sıcak para-akımlarının en önemli iki sonucu
aşağıda verilmektedir.
• Kısa dönemli yabancı sermayenin ülke sınırları içerisine girmesi ve
ulusal parayı talep etmesi ile birlikte ulusal para yabancı paralar
karşısında değer kazanmaktadır.
• Böylece ithalat malları ucuzlarken, ihracatçı sektörler gerilemekte, cari
işlemler açığı da büyümektedir.
• Bu koşullarda sağlanan iktisadi büyüme ise dışa bağımlı ve yapay bir
nitelik göstermekte ve reel faiz ile döviz kuru arasındaki hassas
dengelerin bozulmasıyla ani bir çöküntüye uğrayabilmektedir.
35
36. İkinci Küreselleşme Dalgası Altında Uluslararası Sermaye
Hareketleri
• Uluslararası finansal sermayenin kısa vadeci akışkanlığının bir diğer
sonucu da Merkez Bankaları açısından bağımsız bir para, faiz ve döviz
kuru politikası izleme olanağı bırakmamasıdır.
• Nitekim, Adelman ve Yeldan(2000b) bu olguyu “kalkınmacı devletin
ideolojik sonu” olarak değerlendirmektedir.
36
37. İkinci Küreselleşme Dalgası Altında Uluslararası Sermaye
Hareketleri
Gelişmekte Olan Ülkeler ve 16 Yeni Gelişen Piyasa Ekonomisinde Net
Sermaye Akımları ve Cari İşlemler Dengesi
Tüm Gelişmekte Olan Ülkeler Yeni Gelişen Piyasalar*
1990-1994 1995-1998 1990-1998 1980-1989 1990-1997
Milyar Dolar ve %
Net sermaye 825.8 1 064.9 1 890.6 355.3 1 083.8
girişi
Net sermaye -142 -435.3 -577.2 -49.6 -256.2
çıkışı
Net sermaye 683.8 629.6 1 313.4 305.7 827.6
hareketleri
Net hata -49.9 -106.3 156.2 -39.5 -53.2
noksan
Rezerv -221.2 -216.5 437.7 -10.6 -231.6
hareketleri**
Cari işlemler -412.7 -306.8 719.5 -255.6 -542.7
dengesi
*Arjantin,Brezilya,Kolombiya,Mısır,Hindistan,Endonezya,Malezya,Meksika,Pakistan,Peru,Filipinler,
Kore Cumhuriyeti,Güney Afrika,Türkiye.
**Negatif yönlü değerler rezerv artışlarını gösterir. Yeldan(2011) 15.Baskı
Kaynak:UNCTAD World Trade and Development Report, 1998. Tablo 5.2 37
38. İkinci Küreselleşme Dalgası Altında Uluslararası Sermaye
Hareketleri
• 19. ve 20. yy küreselleşmesi
• Gelir dağılımının giderek bozulmasıyla birlikte 20.yüzyıl
küreselleşmesi,dünyada likidite üreten mekanizmanın yapısında
büyük bir değişikliğe de tanık oldu.
• Bu şöyle bir tanıklık;19. yüzyılın mekanizması genelde altın
standardı üzerine kurulu iken 20. yüzyıl para sistemleri kağıt
parayı kullandılar.
• Dünya piyasalarının belli başlı paralarının çoğu nominal varlıklara
dayanmaktaydı.1973’den sonra bu paralar altından bağımsız oldu.
38
39. İkinci Küreselleşme Dalgası Altında Uluslararası Sermaye
Hareketleri
• Dünya ekonomilerini tek bir pazara dönüştürerek, karlılığını
yükseltmeyi arzulayan sermaye için artık iki stratejik hedef söz
konusudur:
• ulusal devletin denetim gücünün sınırlandırılması
• ve emek örgütlerinin kazanımlarının kaldırılması.
• “Küreselleşme” , “emek piyasalarının esnekleştirilmesi”,
“finansal serbestleştirme” gibi içeriği pek de belli olmayan kavramlar da
gerçekte bu sürecin ideolojik unsurlarını oluşturmaktadır.
39
40. Küreselleşme Sürecinde Türkiye
• Bilindiği gibi,Türkiye ekonomisinin dünya pazarlarına açılması 1980-83
dönüşümü ile başlamış, 1989-90’da da tamamlanmıştır.
• Bu süreçte, öncelikle mal piyasaları dış pazarlara açılmış ve ticaret
kotalarının koruması altındaki ithalat rejimi serbestleştirilmiştir.
• Döviz kuru yüksek bir devalüasyonu takiben esnekleştirilmiş ve çeşitli
teşviklerle sanayiinin ihracat odaklı bir hal alması istenmiştir.
• 1989 yıında yürürlüğe giren 32 sayılı “konvertibiliteye geçiş” kararı ile
birlikte
40
41. Türkiye Ekonomisinde Finansal Reform ve Mali Derinleşme
• 1981’de faiz hadlerindeki sınırlamalar kaldırılmış
• 1984’te döviz alım satımı serbestleştirilmiş
• 1989’da da kambiyo kontrolleri tamamıyla kaldırılmıştır.
• 1989 yılında yürürlüğe giren 32 sayılı “konvertibiliteye geçiş” kararı ile
birlikte,
• sermaye hareketlerinin dış liberalizasyonu sağlanıyor
• ve uluslar arası finansal sermayenin Türkiye’ye giriş ve çıkışına
konan her türlü kısıtlama kaldırılıyordu.
41
42. Türkiye Ekonomisinde Finansal Reform ve Mali Derinleşme
• Ulusal finans piyasalarına yönelik olarak 1986 yılında Sermaye Piyasası
Kurulu oluşturulmuştur.
• İstanbul Menkul Kıymetler Borsası(yeniden) kurulmuştur.
• Öte yandan, Merkez Bankası 1987’de açık piyasa işlemlerine
başlamıştır.
• Ancak daha ürün piyasalarında yeterli rekabetçi ortam sağlanmadan ve
dış ticaret kalemlerinde olumlu sonuç alınmadan atılan bu adımlar
• ulusal ekonominin dışa bağımlılığını arttırmış
• reel üretim yapısında dalgalanmalar oluşturmuş
• ve rantiyer tipi davranışlar beslenerek gelir dağılımının bozulması
sonucunu doğurmuştur.
42
43. Türkiye Ekonomisinde Finansal Reform ve Mali Derinleşme
• Bu bulgular ışığında, Türk ekonomisinde küreselleşme deneyiminin
birbirine bağlı şu üç olguyu yansıttığı görülebilir:
• (i)İktisadi artığın yaratılması ve ulusal gelirin bölüşümüne ilişkin
süreçler;
• (ii)Söz konusu bölüşüm dinamiklerinin “düzenlenmesinde” devletin
değişen rolü ve bunun yol açtığı kamu kesimi finansman açıkları;
• (iii)Finansal serbestleştirmenin olası kıldığı dış kaynaklı kısa vadeli
sermaye girişlerine dayalı, spekülatif finansman ve büyüme.
• Sonuç olarak (ii) ve (iii) no’lu olguların yol açtığı makro ekonomik
istikrarsızlık ve kriz süreci…
43
44. Türkiye Ekonomisinde Finansal Reform ve Mali Derinleşme
• Yeldan bir önceki slaytta yer alan birbirine bağlı üç olguyu ve
arasındaki ilişkiyi aşağıdaki çizim ile ortaya koymuştur.
İktisadi artığın yaratılması ve ulusal gelirin
bölüşümüne ilişkin mekanizmalar
Finansal serbestleştirmenin olası
kıldığı dış kaynaklı kısa vadeli
Kamu kesimi açıkları
sermaye girişlerine dayalı spekülatif
finansman ve kırılgan büyüme
Makro ekonomik istikrarsızlık ve kriz
Yeldan(2011) 15.Baskı
44
45. Kaynakça
• Yeldan, Erinç(2011) Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi Bölüşüm,Birikim
ve Büyüme, 15.Baskı İstanbul:İletişim Yayınları.
• Yeldan, Erinç(2010), İktisadi Büyüme ve Bölüşüm Teorileri 1.Basım Ankara:Efil
Yayınevi.
• Altan, Mehmet(2011), Küresel Vicdan 1.Baskı İstanbul:Timaş Yayınları.
• Alpaslan, Barış(2003), İktisat Teorisinde Arayışlar: Evrimci İktisat Teorisi, Yüksek
Lisans Tezi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ege Üniversitesi).
• Evliyaoğlu, Tamer(2010), 2008 Krizi Sonrası Yeniden Yapılanan Dünya
Ekonomisi, Yüksek Lisans Tezi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi).
• Esat Batur, Ekonomide Çarklar Nasıl Döner http://www.finansalpusula.com
• Prof.Dr. R.Funda Barbaros.2010 Ders Notları.
• Prof.Dr. N.Oğuzhan Altay.2010 Ders Notları.
• Prof.Dr. Coşkun Can Aktan , http://www.canaktan.org
• Murat Kaykusuz, Finans Kapitalin Kapitalist Gelişme Sürecindeki Evrimi
Ve Finans Kapital-Emperyalizm İlişkisi.
45